29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYEDE BUGÜN Meteoroloji Genel Müdûrtüğü'n den abnan bilgiye göre, bütûn böl- geterimizazbukrtJıı/Baçıkgeçe- cek. HAy» SICAKLIGI: Onemli bir deOişiklik otm^acak. RÜZGÂR: Gûney ve bat yCnterden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Denız- m i l i h ı z l a e s e c e k ' D e n ı z ' h a f i f Ç a l k a n t l 1 1 o l a c a k - ^ G * - l ü ' n d e h a v a ' « b u l u « u w ^ ^Çecek. Rüzgâr kuzey ve VsZ™t£ batıvönlerdenhafifarasıraortakİvvetteesSek Gölkü- yerver21 taıiz ç û kd a l g a h °l a c a k G ö r û $ uzaklığı 10 km. dolayında bu- f U r C K Mana Mapazan Adıyaman Afyon *fln Ankarj Aıttakya Antalya Artvın /Vlın Batıtesır Bıecık Bmg4l Bıtts Botu Bursa Çanattale Conjın Dend A 32° 17° Dıyartötaf A 28° 13° E*ne A 32° 13° Erancan A 28° 11° Erajrum A 25° 4° Eslaşehır A 28° 11° 6az»ntep A 30°22°GmîStm A 30° 16° GûmcStıane A A 24° 15° Hattân A A 3T15° Isparta A A 31» 12° Isönbul A A 28° 12° Izmr A A29°10°Kare A A 32° 12° KasBmonu A A 28° 8°Kays«i A A 28° 12° KjrKtjrtlı A A 26°«°Kon>a A A 28° PKütatıya A A 30°15°Matalya A 33° 0 ° Manısa 28° 13° ICMaraş 27° 8°Menaı 26° O°Mu0la 28° 10° Mu; 32°1S°M0de 27" 1S°> Ordu 27°10°PJze 29° M° Samsun 26°10°S»rt 27° 17° Smoe 32°18°Sms 25° 5°TetanJa{ 28° 7°Tratew 28° 8°Tuncel. 27°13°Uşak 26°10°Van 29°ir> Yazgal 28° 9°Zonguklafc ;Ç£ açı« butoöı. ^yaflmurlu - ^ asl /Şkartı A-aç* B Dukjtlu Ggüneçlı Kkariı S-sıslı V-yaOmurtu Sam Kahıre » BUIMACA 8 sOLDAN SAĞA: 1/ Ilk kez Isveç'te uy- gulanıp yavaş yavaş diğer ülkelere de yayı- lan, yurtta? ile yöne- tim arasındaki anlaş- mazlıldarda hakem rolü oynamakla gö- revli kimse. 2/ Çin'in para birimi... Cehen- nem. 3/ Düğün ziya- feti... Tarla, bağ, bâh- çe gibi yerlerden top- lanan üründen arta- Italanlar 4/ Su... Hİn- du rnitolojisinde Ra- ma'run kansı. 5/ Baa kaynaçların çevresinde bulunan silisli kaya. 6/ Bir tıir yabanrnersini... Pallad- yum elementinin simgesi. 7/ Binalann önlerinde üstü örtulü, önü açık yer... Ceylan. 8/ Teüi bahkçü... Mahkeme so- nucunu gösteren resmi belge. 9/ Halk edebiyatında yiğitlik, savaş gibi konu- ları işleyen şiir türü. YUKARIDAN AŞACIYA: 1/ Ağaç ya da fidan dikmek için açıl- mış yer... Satrançta özel bir hareket. 2/ Fırat ırmağırun iki kolundan biri... Yankı. 3/ En kalın erkek sesi... Geçerli ve değerli olma. 4/ Hububat tozu... Buyuk zoka. 5/ Güçlü özgünlüğü olan. 6/ Elektrik rnotor ya da ureteçlerinde hareketsiz bölüm... Vilayet. 7/ Dişi geyik... Karışık renkli. 8/ Gözleri görme- yen... Etkisini arttırmak için anlamın bilerek, isteyerek kapah bı- rakılması. 9/ İçilecek şey, içki... Çarlık zamanında Rus parlamen- tosuna verilen ad. 60 YILÖNCE Cumhuriyet înönü'nün istifası rtttFHlE MANDfcl nfm, PARDESULERi EKSELSiOR 23 EYLUL 1930 İsmet Pş. nın perşembe akşarru ve>a cunja günü kabinesinin istifasını Reisicumhur Hz. ne takdim etmesi muhtemel görülüyor. Istifadan sonra, Reisicumhur Hz., teşkilâtı esasiye kanunu mucibince, yeni kabineyi teşkile muvafık görecekleri her hangi bir devlet rücülüne tevdi etmekte serbesttirler. Gazi Hz., yeni kabinenin teşkilini, gene îsmet Pş. ya tevdi buyururlarsa müşarünileyhe karşı olan itimatlarını bir daha teyit etmiş olacaklardır. Bu takdirde İsmet Pj., yeni bir kabine teşkil edecektir. Yeni kabinenin şu suretle teşekkülü kuvvetle muhtemeldir: Başvekil — tsmet Paşa Hariciye Vekili — Tevfik Rüştü Bey "ipkaen" Dahiliye Vekili — Şükrü Kaya Bey "ipkaen" Maliye Vekili — Saracoğlu Şükrü B. "ipkaen" Sıhhiye Veküi — Refik B. "ipkaen" Millî Müdafaa Vekili — Abdülhalik Bey "ipkaen" Adliye Vekili — Sinop meb'usu Yusuf Kemal Bey "yeniden" Iktisat Vekili — Bordur meb'usu Mustafa Şeref Bey "yeniden" Nafıa Vekili — Diyarbekir meb'usu Zekâi Bey "yeniden" Maarif Vekili — İzmir meb'usu Vasıf veya Nafı Atuf Beylerden biri "yeniden" Şimdiki Nafia Vekili Recep B., Varşova Büyük elçiliğine tayini takarrür eden Saffet Beyin yerine Halk Fırkası kâtibi umumiliğini der'uhte edecektir. Fırka kâtibi umumiliğinin, Recep Beyden evvel Siirt meb'usu Mahmut Beye teklifi ve mumaileyh tarafından beyanı itizar edildiği söylenmektedir. Yusuf Kemal Bey bugün Ankara'ya gelmiştir. Bu suretle teşekkülü muhakkak gibi bulunan yeni kabine cumartesi günü Meclis huzuruna çıkacak ve İsmet Pş. tarafından itimat talebinde bulunulacaktır. 30 YIL ONCE Cumhuriyet F. Kerim Gökay F. Kerim Gökay 23 EYLÜL 1960 Yüksek Soruşturma Kurulu tarafmdan 6/7 Eylül olaylanndan sorumlu görülen ve bu sebepten Yüce Divana sevkedileceği bildirilen eski Istanbul Valisi ve Bern Büyük Elçisi Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, dün Göztepedeki evinde, bu konuda kendisi ile görüşen gazetecilere şunları söylemiştir: "— Ben Allahın takdirine ve ilâhî adalete inanmış bir adamım. 6/7 Eylül hâdiselerinde tamamiyle günahsız olduğum için müsterihim. Bu günahsızlığım Devlet Şûrası Encümen ve Umumî Heyeti de tasdik etmiş olup, hakkımda ademi takip karan vermişti. Fazla olarak hâdisenin ertesi günü bu faciayı kendi insanlık idealime karşı bir kasıt gibi telâkki ve takbih ederek Valilikten istifa ettim. Daha geçen ay gıyabımda, insan haklarını koruyan Grotyüs MiÛetlerarası Federasyonuna reis vekili seçildim. İnsanlan birbirine düşman eden adamı seçerler mi? Bugünkü gazetelerde çıkan havadisler doğru ise, Yüce Adalet Divarunda da bir kere daha hakkın ve adaletin tecelli edeceğine inanıyomm." Prof. Gökay, eski Emniyet âmiri Zeki Şahin'e gönderilen takdirname ile ilgili olarak şunları söylemiştir: '— Seçimlerde idarenin vazifesi, vatandaşın reyini rahatça verebilmesini sağlamaktır. Ben İstanbulda üç seçim yaptım. Her seçimden sonra emniyet müdurlerini emniyet ve âsayişi temin yolunda calışan zabıta âmirlerini Valinin imzasiyle takdir ederler. Bu bir teamüldür. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Roma'yla işbirliği 23 EYLÜL 1989 Türkiye ile halya arasında uyuşturucu kacakçılığı ve terörle mücadelede işbirliğinin daha üst düzeye çıkartılması kararlaştırıldı. İki Ulke içişleri bakanı başkanhğında dün Ankara'da yapılan görüşmelerde Balkan ülkelerine bu aJandaki çalışmalara kaıılmaları için çağrıda bulunulması konusunda mutabakata vanldı. Ote yandan Türkiye, Italyan hükumetinin, Bulgaristan'daki Türk azınlığı konusunda daha fazla hassasiyet göstermesini istedi. halya ise Türkiye*nin bu çağrısı karşısında suskun kalmayı yeğledi. TART1SMA OUNYA'DA BUGÛN AmstenJam Amman ADra Barceiona Basd Belgn) Bertn Bom Brûksel Cenevrt Cezanr Cüfeto Dutoa Rankfutt Gime Kahire Kopanhag Kötn Letosa B 18° A 32° A 30° A 38° A 27° B 18° A 25° Y 14° Y 15° Y 12° B 15° B 18° A 35° A 38° A 39° Y 16° A32° Y 11° A 34° Y 12° Y 15° A 30° Ufungrad Londra Madno Mlano Uontreal Moskna Mûnh UtmYort Osto Pans Prao Rıyad Rocnj * * S m VPm lunus Vknedk ZDnh Y 14° Y 14° A 28° A 21° A 28° Y 16° Y 16° A 27° Y 11° Y 14° B 15° A 39° A 26° A 24= A 34° A 38° A 36° B 14° A 22° B 18° 25° B 18° Egitiııı Emekçileri Birleşmelidir Eğitim emekçilerinin belirli bir kesimini bir araya getirip sendika kurarak bu sendikayla ülke, dünya sorunlarını çözme olanağı yoktur. Ülkemizde eğitim emekçileri, dünya ül- keleri içinde, eğitim emekçilerinin sendika- sız bulunduğu 6 ülkeden biri olma ayıbını silme savaşımı vermekteler. GUnumüzde, derneklere göre daha çağ- daş bir hak elde etme aracı olan sendika kurma girişimlerinin yoğunlaştığı görül- mektedir. Gelinen bu noktada, eğitim emekçilerinin sendikalaşmasına öncülük edenlere çok önemli, tarihsel görevler düş- mektedir. Bunların en başında, öğretmen- lerin, tüm eğitim kesimi çalışanlarının bö- lünüp parçalanmadan, doğru bir örgütlen- me çatısı altında toplanması gelmektedir. Kurulacak sendikanın, "düşiince biriiği" değil, "hak alma biriiği" temeline oturtul- ması gerekmektedir. Belli siyasal düşünce- deki eğitim emekçilerini bir araya toplaya- rak kurulacak sendikaların, eğitim emek- çileri arasındaki bölünmeyi, parçalanmayı sağlamaktan öte bir yardım sağlamayaca- ğı açıktır. Eğitim emekçileri içinde, en sa- ğından en soluna dek, değişik siyasal dü- şüncelerin olduğu bir gerçektir. Ancak bu düşünceleri tasıyan eğitim kesimi çalışan- laruıın sorunları ortaktır. Yolu bir olduğu- na göre eğitim emekçilerinin mesleki, eko- nomHc, demokratik sorunlarını çözmek için girilecek yolun da bir olması gerekir. Parçalanan guçleri yok etmek daha ko- laydır. Eti kemiğinden, balığı kılçığından, cevİ2d kabuğundan ayırmadan yeme olanağı yoktur. Bu örnekleri genelleştirirsek doğa- da bir bütün olan canlı ya da cansız varlık- lan bölüp parçalamadan midelere indirme olanağının olmadığını görürüz. Eğitim emekçilerinin örgütlenme çabaları, bir bü- tünlük içinde yaşama geçirilirse, bu kesimin tabanmı bir araya getirecek bir örgütlenme saglanabilirse, bu örgütlenmenin karşısına hiçbir guç dikilemeyecektır. Bu yapılmaz- sa, eğitim emekçilerinin sağlıklı bir örgüt oluşturmaları, istedikleri hak ve özgürlük- leri elde etmeleri olanaksızdır. Bu yüzden, daha sendika kurma çabalarının başlangı- cında, "Eğitim-tş", "Kam-Sen", "Egit- Sen", gibi eğitim emekçilerinin gucünü par- çalayacak eğitim sektörü çalışanlarını ayn çatılar altında toplamaya yönelik çıkışlar yanlıştır. Bilerek ya da bilmeyerek bu yan- lışa düşenler, kaş yapacağız derken göz çı- karacaklardır. Eğitim emekçilerinin çoğunluğunun is- temleri, özlemlerini yaşama geçirecek bir programı olamayan, kitleye doğru hedef- ler gösteremeyen, güçlü adımlar atamayan, koyacağı eylemlerde' gücünü kanıtlayama- yan cılız bir sendika kurmak, hiç kurma- maktan daha iyi değildir. Tabanın bilinçli, istekli, özverili katılımı sağlanmadan, hiç- bir örgütun başarılı olamayacağı açıktır. Eğitim emekçilerinin belirli bir kesimini bir araya getirip sendika kurarak bu sen- dikayla ülke, dünya sorunlarını çözme ola- nağı yoktur. Eğitimciler ancak kuracakla- rı sendikayla, kendi çalışma alanlarının so- runlarını çozebilirler. Diğer toplumsal, ev- rensel sorunlann çözümüne, guçleri orarun- da katkıda bulunurlar. Önce herkesin kendi evinin önunü temizlemesi, sokağın temiz- lenmesi gerektiği zaman, herkesin gücü ora- nında bu işe katılması gerekmektedir. Evi- nin önünü temizlemeden, sokağı temizleme- ye kalkmamn hiçbir anlamı yoktur. Bu gerçeği bilerek, eğitim emekçileri ör- gütünde nelerin yapılıp nelerin yapılama- yacağım belirleyerek, ayaklan yere basan, biriiği, bütünlüğü sağlayıcı, laf değil iş üre- ten bir örgüt yapısı oluşturulmahdjr. Eğitim kesimi çalışanlan, şu aşamada, iç çelişkilerle uğraşacak durumda değildir. İç çeüşkilerle uğraşmak, büyük çoğunluğu ör- güte üye olmamış, derneİcçiliği bile özlenen düzeye getirememiş olan tabanın, kurulan ayn ayn sendikalara olumlu bir yaklaşım- la bakmasını sağlamayacaktır kanısında- yım. Taban bu çokseslilik karşısında daha da ürkecek, böylece hiçbir sonuca ulaşıla- mayan kısırdöngüler, çekişmeler birbirini izleyecektir. Eğitim emekçileri arasındaki düşünce farklıbkları, düşünceye saygılı, demokratik merkeziyetçilik ilkelerine bağlı, çoğunluğun istekleri doğrultusunda eylemler içine giren, bu kesimi tek çatı altında toplamayı amaç- layan bir örgüt yapısıyla giderilebüir. Bu- nu yapmadan, "Eğitim-lş", "Kam-Sen" gibi, bolücü, parçalayıcı çıkışlar yapmak, eğitim emekçilerinin örgütlenmesiiıe yarar değil zarar verecektir. Hiç kimsenin, bunu yapmaya hakkı yoktur. Eğitim emekçileri- nin bilinçli tabanı, öncü kadrolan, bu tür yanhşhkları bağışlamayacaktır. FAtK AKÇAY Toplumsal, Siyasal Bilimler Uzmanı Gönüilülerdon Kara Mizah Denemesi Bugün Bodrum'da Cevat Şakir'in mezannın yerini bilen ya da bulmak isteyene yardım edebilecek kaç kişi gösterebilirsiniz? 12 Eylül günü Bodrumlu Gönülliiler'den Saynur Gelendost'un "Bodrum'da Balıkçı Miizesi" isimli yazısını okudum. Basit gö- rünen bir öneriyle "Balıkçıyı anmaoın na- sıl olması gerektigini" öğrendim. Doğrusu, buna çok sevindim. Aklıma hemen, üç yıl önce kışın Bod- rum'dayken, mezarına bir demet çiçek bı- rakmak için Cevat Şakir'in yartığı yeri ara- yan üç genç geldi. Bütün çabalanna rağmen o gençlerin, o anki çaresizliği "kışın bile" Bodrum'da Cevat Şakir'i hatırlayan kaç kişi olduğunun iyi bir kanıtıydı sanınm. Şimdi sorarım, söz konusu müze proje- sini manen üstlenen Bodrumlu Gönüllü- ler'e:Bugün Bodrum'da Cevat Şakir'in me- zannın yerini bilen ya da bulmak isteyene yardım edebilecek kaç kişi gösterebilirsiniz? Böylebir ortamda, Cevat Şakir merkezli bir sevginin kimlere ait olduğu ve "nasıl orta- >n çıkması gerektiği" kafamı kurcalıyor doğrusu. Müze fikrine karşı olduğum sanılmasın. Ancak Bodrum, ci\ar köyler ve Gökova- nın bugünkü halini görse -eminim ki- me- zarında ters dönecek olan Cevat Şakir'i ya- şatmak için başkalarından sonu "SA"lı ey- lemler beklemek, bana biraz fazla roman- tik geliyor. Detaylan da "diişüniilmüş" (sa- nat galerisi) böyle bir müze fikri için gerc- ken şey, biraz cesurluk ve ütopik düşünce- lerden sıyrılabilmiş bir çağdaş idarecilik anlayışıdır. Yoksa, üç beş gönüllünün bir bi- nayı gözlerine kestirip "imece"ye çağrı ya- zıları yazmasıyla, lahmacun kokulu ve de- nize girilemeyen bir Bodrum "çok şey" ka- zanamaz. (Eğer biz tüm gerçeği ve hoşgö- rüsüzlüğu ile 1990 Türkiyesi'nde yaşıyor- sak.) MURAT YURDDAŞ tstanbul SİZE MÜHİM BİR MESAJIMIZVAR.. ^OCUKLARINIZI, AİLENİZİ BİRAZ DA KENDİNİZİ SEVİYORSANIZ EĞER1 :%, Yctşamınızla ilgili sıınduğTimuz bu çözümle ilgüeninia... İstanbtü'tın içinde gerçekten büyüleyici bir doğra beldesi daha SİMTEL II.NCİ ORMANKENT doguyor... Büiyorsunus, bürük şehirleı arük hava ve çevre kiılUlöl U© hergün biıaz daha zor yaşanır oluyor. Geçtiöuniz bu kış İstanbulda bazı semtlerde biı kaç defa kırmızı alarm üan edildl Okullar kapanlıp, her tüılü yakma yasaklandı. Buısada tralije çıkma yasa- ğı kondu. Ankaıa. Erzurum, Giresun, İzmlfto benzeı olaylar yaşandı. Bu ikazlat daha *öyük boyurtaki facialann Uk sinyaUeridir. Gürültü dayanümaz boyutlara ulaşnuş, ço- cuklarıııua apartmanlaıa hapsedilmiş, daha büyükleri ise kahvehane ve oyun salonla- nnda hergün bırşeylerini kaybederek suça doöru itilmektediıleı. Büyük şehrin acı fatuıasıdır bu... Çocuklannız, aüenia, siz, dostiarınız, herkes heıgün ajıılaşan bu laturayı taksit taksit ama mutlaka ödüyorsunuz... Bu projelerimiz, İstanbul'un içinde İstanbul'un çevıe ve sosyal kirliliğinin bir parçası olan İstanbul'lulara İstanbul meıkezinden 29 km uzakta, (yani ylne İstanbul'un içinde) bir doğa cennetine davetiyediı. Bu davetiye sajrhklı yaşam davetiyelerinin belki de en son ve en güzel biı fusaüdu. Biz İstanbul içinde oturanlar veya İstanbul da mülk sahibi olmayı hayal edenler, ta- sarrurunu kazanclı bir sekilde deaerlendinnek isteyenler. hepiniz için, hepimiz için bü- yük pro]eyı geliştiıdık. ORMAN KZNTI SITELEEI... Geçen yıl sonunda İJici Ormankent Sitesi projemizle bu hamlemizin ilk modelini siz- leıe sunduk. lnci Ormankent arsalarına ve Simtel'e gösterdigtniz inanılmaz teveccühle 1,5 gün içinde üretilen gayrımenkullerin tamamı sahiplerini buldu,- 100'lerce yedeği ar- kasında buakarak-. Daha 1 yıl geçmeden l.nci Ormankentte zaril mükemmel villalar, çiçek taılası gibi faşkırmaya başladı. Engeç 2 yü içinde hepsinin inşaa edilecegi hız ve şevki ile, bu keıe bu büyük teveccühlerinizden aimffn güçle daha mükemmel bir doga dokusu, daha mükemmel bir yaklaşım ile II.nci Ormankent projesi ile Simtel huzuru- nuzda... Bu deia da yine Simtel dürüstlügû üe önce ILnci Ormankenti muüaka zıyaretinız ve mahaUi tercihinizi takiben bizzat yetküileıimizle temasınız halinde müracaat önceUgine kavusacaksınız. Oncelik sııalamasına aracısız, tavizsiz riayet edilecektiı. ÇOCUKLAKINIZI, AİLENİZİ BİRAZ DA KENDİNİZİ SEVİYOKSANIZ EĞEH, TAKIN BİR GELE- CEKTE ÇARESİ2LİĞE DÜŞMEDEN. SAĞLIKLI BİK YAŞAM VE TASARBUFLARINIZ İÇİN Bü PROJEMİZ İLE ILGİLENİNİZ. SİMTEL YAPARSA EN MÜKEMMELİNI YAPAR... TAFSİLAT YARIN GAZETELERDE AMCARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKg SHP Nasıl Kurtulur?Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden Muharrem Bağca, mek- tubunda şunları yazmış: "Sayın Ekmekçi, Uzun zamandan beri gerek gazetenizin gerekse köşeni- zin okuyucusuyum. Bu kez, uygun görürseniz toplumsal bir konu için köşenize konuk olmak istiyorum. Nedeni ise, de- mokrasi ve insan hakları savunucusu ülkemizin önemli bir ayıbını sergilemektir. Kardeşim Adnan Bağca, 56 DA 423 pla- kalı Toros marka lacivert otomobili ile Siverek'te taksicilik yap- maktaydı. 11.6.1990 günü Diyarbakır yonüne yolcu götürmek üzere Siverek'ten aynldı. O günden beri basvurduğumuz yet- kili kurumlardan, kardeşimin akıbeti hakkında bir bilgi alamadık. 1 Temmuz 1990 günü Siverek Emniyet Müdürlüğü'ne baş- vurduğumda, Haber Merkezi'nde polis memuru -adı Coşkun'du- ile görüştüm. Telefonla nöbetçi amirini aradı, ba- na dönerek, "Kardeşin elimizde, başka bir şey sorma" dedi. Bir gün sonra uğradığımda, "Sana yanlış bilgi verilmiş. Kar- deşinin akıbeti hakkında bilgimiz yok" denildi. Sayın Ekmekçi, Kardeşim Adnan Bağca'nın eşi ve dört çocuğu ile birlikte, bizler tüm aile şu anda süresiz yas ilan etmiş bulunmakta- yız. Gerek acımızın hafifletilmesi için gerekse demokrasi ve insan hakları savunucusu ülkemizin ayıbı olan sorunumuz- la ilgilenip köşenizde yayımlarsanız memnun oluruz." Muharrem Bağca'nın adresi: Hacıömer Mah. Konuk So- kak No: 15/A, Siverek. Kardeşi Adnan Bağca 1958 doğum- lu. Baba adı Mehmet, ana adı: Hayriye... • • • İzmir'den bir bayan okur, yoiladığı mektubu Ruhi Su'ya ayır- ' mış. Şöyle diyor: "Sayın Ekmekçi, Kırk yıllık Cumhuriyet okuruyum. Anılarınızın, kaleminizin- tadına doyamıyorum. Benim de Sayın Ruhi Su hocamızla il- gili bir anım var; ölümünün beşinci yılında yazacağınız anılarda satır aralarına eklerseniz sevinirim. İzmir Konak Kitabevi'nin çağrılısı olarak 8 Mayıs 1982'de (Günü plakların üzerinden aldım) Sayın Ruhi Su imza günü- ne gelmişti. Son çıkan plaklarını alıp imzalatmak ve yakın- dan görmek için heyecanla gittim. Müzik öğretmeni olduğumu, "El Kapılan", "Yunus Emre", "Pir Sultan" gibi uzunçalardaki türkülerini, benim gibi müzik öğretmeni olan eşimle birlikte öğrencilerimize öğrettığimizi, okul gecelerimiz- de korolarımızla söylediğimızi belirrtim. Bana: — İnşallah, bu türküleri öğrettiğiniz için zarar görmemiş- sinizdir, deyince, "Kısa süre içinde sudan bahanelerle pek çok yer değiştirdiğimizi, fakat bunu zarar görme olarak de- ğerlendirmediğimizı, her gittiğimiz yerdeki yeni öğrencileri- mize de bu güzel türküleri öğrettığimizi" söyledim. Çok mutlandı, elimi sıktı. Ayrılırken: — Sizi plaklarda değil, en kısa zamanda halk konserle- rinde dinlemek istiyoruz. Bugünler de gelecek, dedim. De- rin derin daldı: — O günler gelecek elbet, ama benim ömrüm buna yet- meyecek, dedi. Gerçek sanatçıların değerinin anlaşılacağı günleri, özlemle, sabırla bekliyoruz..." Sıdıka Su'yla konustum; perşembe günü gömütü başın- da düzenlenen toplarrtı çok görkemliymiş, ama onu çok üzen Ruhi Su'nun gömütünün balyozlarla, keskılerle parçalanması olmuş. Gömütün bir parçasını koparmışlar. Gömüt mermer- den olsaymış, tuzla buz olurmuş... Sıdıka Su, üç dört gün önce Şişli belediyesiyle ilişki.kur- muş; belediye bekçiler koymuş, ama bekçiler: — Bu sorumluluğu alamayız, çünkü biz buradan saat 18.00'de gidiyoruz, diyorlarmış. 18.00'den sonra gömütlük boş... Sıdıka Su: — Nasıl yakalanmıyorlar şaşıyorum; ayak izleri, her şey ortada, diyor Ruhi Su'nun gömütü bu kez çok kötü bir yara alrrtış durumda... .... Tören görkemli olmuş. Çok kalabalıkmış. Işıl Özgentürk l«r> nuşacaktı, o konuşamamış. Işıl'ın eşi Ali trafik kazası geçir- mişti; kolu şişmiş, Işıl da sayrıevine gitmek zorunda kalmış (Ataol Behramoğlu'yla eşi Ludmilla da trafik kazası geçirdi- ler. Ludmilla ameliyat oldu. Onlar Taksim İlkyardım Sayrıe- vi'nde yatıyorlar). Ruhi Su töreninde, Ruhi Su Dostlar Korosu'ndan Yusuf Uzun ile Sarper Öznan konuşmuşlar. "Yu- nus Emre"yi, "Mahsus Mahal"i, söylemişler "Grup Yorum 1 'da söylemiş. Sonra da Sümeyra'nın gömütüne gidilerek 'Allı Turnam", "Karacaoğlan" söylenmiş. Yine toplu olarak Behi- ce Boran'a gidilmiş. Onun da başında sazlar çalınıp türkü- ler söylenmiş. Kalabalık arasında Nihat Sargın, eşi Necla Fertan, Cev- det Kudret, Yontucu Mehmet Al<soy, Genco Erkal, Emin İkûz, Reha Isvan, llgın Su, göze çarpıyorlarmış. * • • SHP'deki curcunanın bitmesine bir hafta kaldı. Hinthoro- zu Erdal Bey, Baykal'a en sonunda adaylığını açıklattı. Bir SHP'li şöyle dedi: — Çiviye sormuşlar, "Niye duvara giriyorsun?" diye. "Ar- kamdaki zordan" yanıtını vermiş. Erdal Bey, sıkıştıra sıkıştı- ra adaylığı sonunda açıklattı. Cemal Süreya'ya göre, "Gemi aslanı" Baykal duvardadır. Geçen kurultayda, Erdal Bey'in karşısında genel başkan adayı olan ismail Gem ipekçi de Bay- kal'ın genel yazman adayı... Kastamonu olayları nedeniyle, "Ankara Notları", Kastamo- nu'da çıkan "Nasrullah" gazetesinde, manşet oldu! İki başlı SHP'den, Kastamonu SHP il başkanlığına gönderilen genel- gelerin ikisi de, hem Erdal Bey'in hem Denız Bey'in genel- geleri, SHP binası kapalı olduğundan, SHP'nin altında muayenehanesi olan, eski İl Başkanı Atıf Uğurlu'ya verildi. Atıf Uğurlu, Baykalcı il başkanı Mehmet Yıldırım'ın canından bezdirip SHP'den uzaklaştırdığı gençti. Deniz Baykal, "hizipçi" izlenimini silmek için, geçici bir süre hizip arkadaşlarını beklemeye alacak, "yansız"mış gi- bi görünmeye çalışacak. Olağan kurultayda, işler yoluna girecek! Taşlama ustası Hasan Çelebi, SHP'deki dumm)a ilgili, şun- ları yazdı: "Çatal başlı SHP catal bir yol ağzında / Bu kurultaydan sonra ya uzar ya kısalır / Parti Deniz Baykal'a kalırsa parti kalmaz / Kalmazsa eğer parti Baykal'a, parti kalır! Kazanırsa kuşkunuz olmasın hovardaca/ Altmış şu kadar yıllık birikimi yiyecek / Ve kullandığı gemi karaya oturunca / 'Görüyorsunuz işte, deniz bittü' diyecek." SHP'nin kurtulması, Asiye'nin kurtulmasına benziyor. Bu kurtuluşta tüm demokratların görevi, sorumluluğu var... Baraj Baraka Baran Bara tarya Barba Barbakan Ba rbar Barbata Barbunya B arbut Bardacık Bardak B arem Bqrınak Barış Barik at Barisfer Bariton Bariz Bark Barmen Baro Barog rof Barudi Barut Baryum Abartmak Cebbar Ambar Kibar Dubara Gabardin Zıbar N'abar İbare İcbar İtibar ECEBAR 27 EYLUL'DE AÇILIYOR ( A ç ı l ı s t a y iç ı ' d o s t b a r ı n iy n e l a r ı m ı z a r l c a s ı n d a ) 1 6 8 6 6 6 0 , 1 6 8 6 6 6 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle