24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 23 EYLÜL 1990 İlk ve son giizel Demokratik Almanya tarihinde Uk ve son kez yapıian güzellik yarışmasında birinciliği Brandenburglu üniversite öğrencisi 19 yaşındaki Leticia Koffke kazandı. Güzel Leticia'nın birinci seçildikten sonra objektiflere poz verirken gülümsemesin- de bir burukluk da vardı. (Fotoğraf: AP) Mudo'da 4 hayat tarzı' tstanbul Haber Servisi — Mudo Collection, yakında ts- tanbul Nişantaşı'nda açılacak yeni mağazası ve kış koleksiyo- nunu tanıtmak amacıyla reklam fotoğraflannı dünyanın en iyi on mcxla fotoğrafçısından biri olan Andre Canara'ya çektirdi. Ame- rikalı Marie Wojaczyk, Fransız Frederic Gresse ve Stephane Truffet'uin rol aJdığı çekimler- de her fotoğrafın bir de hikâye- si bulunuyor. Çekimlerde, Mu- do CoIIection'ın bu kış şehirde ve hafta sonu kırda giyilmek üzere hazırlanan koleksiyonun- dan örnekler, giysilerin temsil ettiği "hayat tara"nı anlatan mi- zansenler kullanıldı. ESRARENGtZ HALKALAR — Bir süre önce İngillere'de göriilen ve uzaydan gelen cisimler tarafından oluşturulduğu kuşkulanna yol açan esrarengiz halkalar bu kez Japonya'nın Şinoguri kentinde bir çeltik tarlasında ortaya çıktı. Halkalardan birinin çapının 18 metre olduğu görüldü. (Fotoğraf: Reuter) TAVUKLARA GÖZLÜKLÜ ÖNLEM — tspanya'nın Ferrol kentindeki bir çiftlikte tavukla- rın yeni >umurtladıklan yumurtaları kırmalarını engellemek için >eni bir yöntem bulundu. Bu çiftlikteki tatuklara önlerini görmelerini önlevecek gözliikler takılıyor, böylece tavuk yu- murtanın nerede olduğunu kestiremediginden bunlan kırmıyor. (Fotoğraf: AP) HABERLERÎN DEVAMI İnönü: İttifakın faydası yok ££ ALİ DOĞAN TRABZON / ERZİNCAN / \AN — SHP Genel Başkanı Er- daJ tnönü, genel başkan adayı Deniz Baykal'ın Ismail Cem ile ittifak yapmasını, "Benim kar- şımda kendiierini yetersiz bulu- yorlar, tek başlanna karşıma çıkmayı göze alanuyorlar" biçi- minde değerlendirdi. İnönü, "Üç kişi bir araya gelmiş, han- gisi genel başkan, güç nerede? Bu hesaplarla hiçbir şekilde kazanamadar" dedi. SHP lide- ri, delegelere, "İnönû kaybetmeyecek" diye seslendi. tnönü, eşi Sevinç tnönü ile biriikte özel uçakla geldiği Trabzon'da da büyük ilgi gör- dü. lnönü'yii havaalanında kar- şılayanlar arasında milletvekil- leri, Trabzon, Rize, Artvin, Gü- müşhane, Ordu, Giresun ıl baş- kanlan, belediye başkanları, çevre illerin kadın komisyonla- rı ve partililer yer aldı. Baykal'a yakın olarak bilinen milletvekil- leri Rüştii Kurt ve Mustafa Ça- kır'ın da lnönü'yü karşılaması dikkat çekti. Trabzon 11 Başka- nı Durukal Çulha, SHP lideri- ne, 14 Trabzon delegesinden 12'sinin imzasını taşıyan "des- tek bildirisi" verdi. Samsun Ka- dın Komisyonu üyeleri de ku- rultayda Inönü'nün genel baş- kan çıkmaması halinde partiden toptan istifa edeceklerini bildir- diler. Samsun'dan gelen diğer partili ve delegeler ise Samsun II Başkanı'nın Baykal'ı destek- leyen açıklarnasının "sadece kendisini bağlayacağım" be- lirttiler. tl Başkanüğı binasında yanın- Ifenilikçi grup Cem'i (Baftarafı 1. Sayfada) taya çıkan son durum değerlen- dlrildi ve Istanbul Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi tsmail Cem'- in, Baykal ekibinin yanında yer almasıyla oluşan gelişmeler iize- rinde duruldu. Buradaki görüş- melerden sonra Angın'ın top- lantıya katılanlar aduıa bir açık- lama yapmasına karar verildi. Angın da dün "SHP'de Yenilikçiler" adına şu açıkla- mayı yaptı: "Partimiziıı olağanüstü ku- rultayına bir hafta kala Sayın Baykal'ın genel başkanlıga adaylığını açıklarken söyledik- leri, geçnüsine bir kahn çizgi ce- Idlmesine ve Saym Cem ile yıl- lar sonra birbirierini keşfederek işbiriigi yapmalarma dayanıyor. Sayın Baykal, partimizin genel sekreteri bulunduğu son iki yıl- da partimize verdiği zararlann tartışümasından özenle kaçma- ya çabalıyor. Onlarea il, yıizle- ri aşaa ilçe yönetimlerinin key- fi bir tutumla ve gerekçesiz gö- revden aluunalanıun hesabını vennek istemiyor. Seçimlerde merkez yoklamalanndaki tek yanlı tutumunun sorgulanması- nı, üye yazırnlanndaki keyfilik- lerinin unutulmasını istiyor. Ör- giitün yaptığı parti programını Parti Meclisi'ne bile danışma- dan değiştirnıesinin agır sorum- lulugnndan kaçmak istiyor. Sa- yın Baykal, geçmişinden kaça- rak, geçnüşini inkâr ederek 'yenilikçi' bir kimlige büninmek istiyor ve genel başkanlıga aday oluyor. Sayın Cem ise siyasette birey- sel çıkannı önde tutarak yıllar- dır eleştirdiği; ablâk anlayışı, diinja göruşü, parti içi demok- rasi vb. konularda uyuşmadıgı- nı belirttiği bir hizip hareketini görünüşte 'yenilikçi' yaparak degiştirebilecegjni sanraakla çok büyük bir aldatmacanın içine düşüyor. Gecmiş deneyimler, kişisei çıkara ve makam kapma- ya dayalı transferlerin ne 'gi- den'e, ne de 'gidilen'e hiçbir ya- rar sağlamadıgını, yalnızca top- lum öniinde siyasetçilerin ablak ve diiriistiük anlayışuu zedeledi- ğini kanıtlamış bulunuyor. Partimizin bilinçli delegeleri bu aldatmacayı, bu oyunu kn- rultayda değerlendirecekler ve oylanyla mahkûm edecekler- dir." Topuz: Kimseyle görüşmedim Bu arada "Baykal cephesine geçtiği" yolunda haberler çıkan Aü Topuz, "kendisinin kimsey- le hiçbir konuyu görüşmedi- ğlni" söyledi. Topuz, pazartesi gunüne (yann) kadar bekleyece- ğini, gelişmelere göre karar ve- rerek geniş bir açıklama yapa- cağıru duyurdu. Trabzon'a git- mediğini ve Ankara'da bulun- duğunu belirten Topuz, bugiin Istanbul'a gelerek eski CHP milletvekili İlhan Biber'in cena- zesine katılacağını söyledi. da eşi Sevinç inönü ile bir ba- sın toplantısı düzenleyen SHP lideri, gazetecilerin, "Son dunı- mu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna, "Benim genel başkan olarak görevim devam ediyor. Parlimi iktidara göfürecegim. Karşımdaki hedef bu. Kunılta- yın beni genel başkan olarak se- çeceğine inanıyorum" karşılığı- nı verdi. tnönü, Baykal-Cem ittifakı- na ilişkin soruyu ise şöyle yanıt- ladı: "Siyasette bekknmedik şey- ler oluyor. Tabii herkes kendisi bunu yorumluyor. Burada muş- kül durumda olan, halkın bek- lemedigi şeyi yapan insanlardır. Onun için siz bu soruları Sayın Cem'e sorun. 'Siz bu hareketi- nizi nasıl yorumluyorsunuz?' diye. Benim için hiç önemi yok. Ben genel başkanım ve adaylı- ğımı da yinelryorum, genel baş- kan bir tek kişi olur. Görüyo- rum ki benimle tek başlanna çıkmayı göze alamıyorlar. Tek başlanna benim karşımda ken- diierini yetersiz görüyorlar. Onun için eski fikirleri bir tara- fa bırakarak ne kadar güçlü bir ittifakla ortaya çıkanz, onu yapmaya çalışıyorlar. Çok gii- zel. Hiç faydası yok. Genel baş- kan bir kişidir, ona güvenerek oy verilir. Bir araya gelen insan- lara güvenerek oy verilmez. Ku- rultay delegeleri genel başkana güvenerek oy verir. Yoksa üç ki- şi bir araya gelmiş, hangisi ge- nel başkan? Üç kişi bir araya gelmiş güç nerede? Bu hesaplar- la hiçbir şekilde kazanamazlar. SHP lideri inönü, bura- da yaptığı konuşmada, Baykal'- ın sürekü gizli bir genel başkan- lık yarışı içinde olduğunu anlat- tı. İnönü, şöyle konuştu: "Nihayet genel sekreter orta- ya çıktı da adaylığını açıkladı. Biz kendi kendimizi engelliyor- duk. Kendi kendimizi engelle- mek için her türlü oyuna gidi- yorduk. Kunıltaydan sonra çat- lak olur diye kimse korkmasın. Çatlak olmayacak. Kunıltayın kararını herkes kabul edecek. Partimiz iktidara gidecek, çün- kü ben artık yalnız iyi niyetle gelnuyorum. Hera iyi niyetli, bem de bilgili olarak geliyorum. Toplantının bitmesinden son- ra özel uçakla Erzincan'a hare- ket eden İnönü, daha sonra Van'a geçerek geceyi burada ge- çirdi. (Baftarafı I. Sayfada) yanşı"na yeniden başlanıyor. Büyük Erzurum Oteli'nin küçük bir toplantı odasında "yeni" kartlarını açıyor Baykal. Çevre- sindekiler bir yandan înönü'nün Gaziantep'te yaptığı toplantıyı değerlendiriyorlar, diğer yandan da komşu il Erzincan'daki top- lantıya kaç delegenin gittiğini saptamaya çalışıyorlar. Ancak Baykal'ın yeni kartlan böyle günlük işlerin dışında. Sade döşenmiş odada kara- tahtanın önüne oturuyor Bay- kal. Gazetecilerden teyplerini kapatmalarıru istiyor. Kahvaltı- sını yaparken fotoğrafını çeken gazetecilere bu durumdan rahat- sız olduğunu söylüyor. Amacı içinde flaş tümceler taşıyan bir demeç vermek değil. Daha doğ- rusu böyle bir izlenim vermek is- tiyor. Baykal'a göre içinde bulu- nulan durum bir "yanş", bir "mücadele", hele hele bir "kavga" hiç değil. Baykal yaşa- nılan süreci "arayış" olarak ad- landırıyor. Baykal, SHP'nin içinde bulunduğu "yapısal tı- kanma"dan çıkış yolu olarak kavramların, siyaset anlayışının, kamplaşmaların, bloklaşmala- rın yeniden düşünülmesi gerek- tiğini anlatıyor. "Hizip" sözcuğü, belki de şu andakinden fazla hiçbir zaman Baykal'ın tüylerini "diken diken" etmemiştir. Diyarbakırt da basına kapalı yapıian toplan- tıda "hizip" anımsatması yapan bir belediye başkanım neredey- se azarlıyor. Dün de gösterdiği "aşırı reaksiyon"u gazetecilere anlatırken "Artık aynı anlayış devam edemez" diyordu. Bay- kal, "Grup anlayışını değiştir- mek lazım. O mantığı terk edi- yoruz. O mantığı reddediyonız" sözleriyle de devam ediyordu. Baykal'ın dün kullandığı kav- ramlar arasında "Alışkanlıkları bırakmak", "Birbirimize farklı biçimde yaklaşmak", "Kendimi- zi ve karşımızdakini sorgula- mak", "Vahiy kabul edilen tez- leri tartışmak", "Yapının, kav- ramların, terminolojinin degişmesi" gibi unsurlar var. Bugüne kadar SHP içinde oluşan olumsuz görüntüyü de silmek için Baykal, "Bulundu- ğumuz bu noktaya bir çizgi VEUEFENDFDEN FOatETiMCuoCu/ Elifcan daha istikrarlıKEMAL AKYER 1. AYAK: İstikrarlı yarışlar çı- karan ve dün sabahki sprintin- de 400/25 R yapan Elifcan ile cumartesi sabahı 600/36, 400/23.5 R yapan Buskashi ve Süleyman Akdı'nın itinayla ha- zırladığı Gungadin arasındaki çetin mücadele yanşın birinci- sini belirleyecek. Alışık, yanşın sürpriz atıdır. 2. AYAK: Çarşamba günü gü- zel bir yanş kazanan ve dün sa- bah kenter yapan Sunerbey'i başta tutuyoruz. Çarşamba gü- nü ağır pistte erken yürüdüğü için başarısız kalan Begüm I 'in de şansı vardır. Akın'la Müca- hit'e daha sonra şans tanıyo- ruz. Zehrahan'ı sürprizde Öneririm. 3. AYAK: Dün sabah 400/25.2, 200/12.5 ÇR sprin- tiyle Erbey göz doldurdu. îd- manları kusursuz olan Ersan- bey, sert rakibidir. Dalhan bu iki atın mücadelesinden yarar- lanabilir. Bahadırbey'i sürpriz- de öneririm. 4. AYAK: Dün sabah 400/37, 400/24 Ç sprintiyle göz doldu- ran Şarlo, form ve idman du- rumuna göre yanşın en şansh atıdır. Affanbey, klasıyla neti- ce olabilir. Lady Sera ve Viva Zapata'yı sürprizde tutuyoruz. 5. AYAK: Hafta içinde idman- larını beğendiğimiz Gina'ya ilk şansı veriyoruz. Elair sert raki- OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Dağlıoğlu Kemal Akyer Naip Yılmaz Orhan özsu 3-2 2-3-7 7-4-3-2 2-3-7 4-2-10 2-9 7-3-4 2-7-9 1-2-4 3-4-2 3-4 4-3-1 4-6 4-1 4 4 8-13-5 3 3-13 3-11 12-14-4 6-12-14 15-14 6-4-3 bi olacaktır. Tender Line, çar- şamba günü KG kulaklığı unu- tulan Golden Silk ihmale gel- mez. 6. KOŞU: Cuma sabahı güzel bir galop yapan Doğanbatur, yarışın en şanslı ismidir. Bu ya- rışında çok iyi koşacak olan Arslankız ve Şımanİc daha son- ra düşünülebilir. TAHMİNLER 1. KOŞU: F: Native Procida (2), P: Pafa (3), P: Calibos (1), S: Perfect Har. (5). 2. KOŞU: F: Elifcan (2), P: Buskashi (7), P: Gungadin (3), S: Günışık (4). 3. KOŞU; F: Sünerbey (2), P: Begüm 1 (9), P: Mücahit (7), S: Zenrahan (4). 4. KOŞU: F: Erbey (3), P: Er- sanbey (4), P: Dalhan (2), S: Bahadırbey (1). 5. KOŞU: F: Şarlo (4), P: Af- fanbey (1), P: lcra (6), S: Viva Zapata (5). 6. KOŞU: F: Gina (3), P: Flair (13), P: Tender Line (8), P: Donnehri (5), S: Golden Silk (4). 7. KOŞU: F: Doğanbatur (7), P: Arslankız (12), P: Şımarık 1 (14), S: Beste (15). DUYURU Suudi Arabistan Krallığı Ankara Büyükelçiliği ve Istanbul Başkonsolosluğu 24 Eylül 1990 (Pazartesi) akşamı Ankara ve İstanbuPda kutlanacak olan milli gün resepsiyonunun, Suudi Arabistan halkımn, Kuyeyt hükümeti ve kardeş Kuveyt halkı ile dayanışması nedeni ile iptal edilmiş olduğunu üzülerek bildirir. Değerli davetlilerimizin elde olmayan nedenlerle yapıian bu geç iptal dolayısıyla affını rica eder. SUUDİ ARABİSTAN KRALLJĞI ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİ çekeüm" derken, "parti içinde yeni bir kredi" istiyor. Bu kre- diyi kullanına noktasına geldi- ğinde de SHP'yi iktidara getire- ceğinin garantisini "29 eylülde SHP Genel Başkanlığı'na değil, Başbakanlığa adayım" diyerek veriyor. "Çok şey esldmiş. Çok şey ge- cerliliğini >itirmiştir" diyen Bay- kal'ı dinlerken ister istemez, "Umulmadık bir anda girilen genel başkanlık yanşında gün- deme gelen bu 'yeniJik' isteği da- ha önce var mıydı? Eğer böyle bir durum oluşmasaydı Baykal glasnost çağırısı yapacak mıydı? Yoksa bazı unsurların daha da eskimesi, daha da geçersizleşme- si için beklenecek miydi?" sonı- lan geliyor akla. Baykal da ya- nıtlıyor bu sorulan: Böyle şeyler bunalım dönem- lerinde daha belirgin çıkıyor or- taya. Arayış için yoğun bir bu- nalım var. Ama çıkış için umut- suz bir noktada değiliz. Baykal, "yeni kartlarını" açarken yanında tsmail Cem, Adnan Keskin, Mustafa Sangül, Fuat Atalay, İstemihan Talay, Ali Haydar Erdogan var. Tufan Doğu, Halil Akyüz bölgede Baykal için çalışmalarını sürdü- rüyorlar. "Yeni Baykal"ın"yeni görüntüsü" henıiz tamamlan- mamış. Bu aşamada görüntüyü kurtaran bir lsmail Cem var. Kurultaya kadar bu vitrinin da- ha başka "yeni"lerle donanıp donanmayacagı şimdilik bilin- miyor. Ancak bilinen tek şey Baykal'ın bir yol aynmına daha geldiğidir. İlk yol ayrımı Bay- kal'ı genel başkan adaylığına gö- türdü. tkinci yol aynmında ise "eski kadroya yeni Baykal" ya da "yeni Baykal'a yeni kadro" var. Dün anlattıklarında, çizdi- ği yeni görüntüde Baykal'ın ne kadar içten olduğu da bu yol ay- nmında kullanacağı seçeneğe bağlı. Baykal, tstanbul'daki böl- ge toplantısında konuşurken "Zaman siyasetin turnusol kâgıdıdır" demişti. Bakalım si- yasetin turnusol kâğıdı olan za- man karşımıza yeni bir Baykal mı çıkartacak, yoksa bugüne ka- dar çok denenmiş olmasına kar- şın bir türlü değişmeyen ban ya- pısal özellikleri mi? Biri er üç şehiî PKKyine saldırdı: 4ölü Haber Merkezi — Güneydo- ğu'da dün PKK militanları biri er, 5 kişiyi öldürdüler. Uludere-Beytüşşebap karayo- lunda dün 09.00 sıralarında bir taksi ve bir minübüs teröastler tarafından durduruldu. Terö- ristler, araçlarda bulunan iki korucu ve üç yurttaşı bir süre beraberlerinde götürdüler. Da- ha sonra iki korucuyu otomatik silahlarla tarayarak şehit eden teröristler, silah seslerini duya- rak bölgeye gelen ödüngeçit Jandarma Karakolu'na bağlı güvenü'k güçleriyle çatışmaya girdiler. Çatışmada bir er şehit oldu. Teröristlerin daha sonra üç yurttaşı yanlanna alarak Irak sınırına doğru kaçtıklan bildiril- di. Bölgede operasyonlara baş- landığı kaydedildi. öte yandan dün 17.00 sırala- nnda Eruh yakınlannda bir özel otomobil, teröristler tarafmdan otomatik silahlarla tarandı. Otomobilde bulunan Nezir Ta- par ölı ken yaralanan Ali Han Uysal ile Aynur Ertan, Cizre Devlet Hastanesi'nde tedavi al- tına alındılar. Eruh'un Dikboğaz Köyü ya- kınlannda, teröristlerin yola dö- şediği mayının patlaması sonu- cu bir kişi öldü, bir kişi de ya- ralandı. CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor Hisseler nasıl düştü? (Baştarafı 1. Sayfada) tır. Kurul başkanına yönelik sal- dınlan kınıyoruz" görüşüne yer verilmişti. Yönetim kurulunun dün yaptığı toplantıdan sonra da bir açıklama yapılmadı. Bu arada tngiliz basını, perşembe günü 20 milyon sterlin değerin- deki Polly Peck hisselerini bir anda elden çıkartarak büyük düşuşü hızlandıranlann kim ol- duğunu araştırıyor. Guardian, "Asif Nadir'in ge- leceği hakkında henüz karar ve- rilmedi. Yapıian açıklama, Asil Nadir'in, yönetimin başında ka- Iıp kalmayacağına ışık tutmadı" dedi. 'Times' ise "Yönetim ku- nılu Asil Nadir'i destekliyor. Ancak Asil Nadir'in yönetim kurulu başkanı olarak bazı so- rumiuluklanndan vazgeçmesi yönünde kendisine telkinde bu- lunulduğu anlaşılıyor" diye yaz- dı. 'Independent', "Yönetim kurulu, Asil Nadir'in her şeyin iyi gittiği şeklindeki bir açıkla- masını imzalamadan önce her şeyi didikleyecek" derken,Fı- nancial Times, "Yönetim kuru- 9 ayda 2.5 (Baftarafı 1. Sayfada) Soygunlann çoğunlukla maaşla- nn dağıtıldığı aybaşı ve ayın 15'inde yapıldığına değinen po- lis yetkilileri, özellikle banka ya da paranın fazla tutulduğu yer- lerdeki sorumluların daha dik- katli davranmalan, özel önlem almaları gerektiğini vurguladı- lar. Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı da Göztepe, Soyak Site- si şantiyesinde olay sonrası yap- tığı incelemede, şantiye yetkili- lerinin hiçbir önlem almamala- nnı eleştirmişti. Öte yandan soygunlar sırasın- da yaralanan biri kadın 4 vatan- daş ile bir soyguncun.un sağlık durumlarının iyiye gittiği belir- tildi, Siyasi Şube Müdürlüğü yetki- lileri, önceki günkü soygunlann da Halkalı İETT ve Kâğıthane Vergi Dairesi soygunlarıyla ben- zer yönler taşıdıklarını, bu ne- denle eldeki ipuçlannın geniş çaplı değerlendirildiğini bildirdi- ler. lu sorulara yanıt getiremedi" demekle yetindi. Ancak en sert yorumu "Daily Telegraph" yaptı: "Asil Nadir ve Polly Peck için pek az seçenek kalnuş- tır. Kurulun saçma açıklaması, bu drama şimdi de bir komedi boyutu ekledi. Yanm gün süren bir kurul toplanüsından çıka çı- ka böyle bir sonuç eıkıyorsa hayra alâmet değil. Yönetim ku- rulu saldırılan elbet kınayabilir. Acaba Ağır Dolandırıcüık Bü- rosu'nu şirketin işlerine kanş- makla mı suçluyor? Bir ay için- de kamuoyu Ounci kez açıkbuna beklerken, suya sabuna dokun- maz bildirileıie vakit kazanılma- ya çalışüıyor. Eğer Asil Nadir, kendisine kaybolan güveni ka- zanmak istiyorsa, dışandan, ba- ğımsız ve saygmlığı olan kişile- ri şirkete getirir ve yönelimi on- lara devreder. Bunu daba önce de yapmışü. Ama bu kez durum çok daha ciddi. Alternaıif de aynı ölçüde kötü. Nadir istifa edebilir ve yeni bir yönetim ku- rulu oluşturulur." Ciddi ve saygın basın, per- şembe günü 20 milyon sterlin değerinde Polly Peck hissesini bir anda elden çıkartarak hisse değerindeki büyük düşüşü hız- landırahın kim olduğunu araş- tırıyor. Polly Peck'te bireyler kadar kurumlar da hissedar. Aralarında, toplam yüzde 15 hisse tutan tngihz yatınm fon- lan ve sigorta şirketleri var. Ay- nca hisse oranı belirsiz başka Amerikan fonları, Isviçre ban- kaları, Suudi Arabistan hükü- meti ve Ortadoğu ile iş yapan "Bank of Commerce and Credit" de Polly Peck hissedar- ları arasında. "Financial Times"da yayım- lanan bir haberde ise Asil Na- dir'in Türkiye'de de kuşku ile karşılandığına değinildi. îstan- bul'da bir bankacının,"Polly Peck şimdiki hızıyla büyürse, it- hal ikameci büyük saaayiciler piyasayı birkaç yılda kaybeder- ler. Bunun için de Asil Nadir onlara bir tebdit oluşturur. Asil Nadir için bir karalama kam- panyası soz konusuysa, bu bel- ki de istanbui'da yapılıyordur" dediği aktarıldı. Ozal bugün gıdıyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bugün bir dizi temaslarda bulunmak üzere Amerika Birle- şik Devletleri'ne gidiyor. Özal, Ankara Esenboğa Ha- vaalanı'ndan özel uçağıyla saat U.OO'de ayrılacak. Ayrılmadan önce gazetecilere açıklama yap- ması beklenen Özal, bu akşam New York'ta olacak ve temasla- ra başlayacak. Cumhurbaşkanı Özal'm New York'taki temaslarında biriikte olacağı Dışişleri Bakanı Ali Bo- zer önceki gün ABD'ye gitmiş- ti. Bozer'le biriikte Dışişleri Ba- kanlığı Müsteşar Yardımcısı Fi- liz Dinçmen, Siyaset Planlama Dairesi Başkanı Ümit Pamir, BM Dairesi Başkanı Günaltay Şıbay, özel Danışmanı Mehmet Ali Iremçelik ve Bakanlık Söz- cüsü Mural Sungar ABD'de bu- lunuyor. Türkiye Sizinle açık konuşayım. Sad- dam Hüseyin'in bu krizden ya- ra almadan çıkması bizim için çok çok kötü olur." F-111'ler Ankara hükümeti daha önce İncirlik üssüne 14 adet F-lll bombardunan uçağını kabul et- mişti. Bu hafta üsse, İspanya'- dan da 20 F-16 uçağı geldi. F-16 uçaklanmn tatbikat nedeni ile geldikleri bildirildi. Ancak gü- venilir bir kaynağa göre bu uçaklar Irak'ı kuşatan Ameri- kan Hava Kuvvetleri'nin bir parcası olarak üste kalacaklar. Turgut özal, 5 eylülde parla- mentonun hükümete, ülkeye yabancı asker çağırma ve İncir- lik'le diğer NATO üslerinin Irak'a karşı kullanılmasma izin verme yetkisini tanımasmı sağ- ladı. Turgut özal ziyaretçilere, bu önlemin amaanın, Ankara'nm Arap kavgalarının dışında kal- ma geleneğine rağmen Saddam Hüseyin'e Türkiye'nin, Batı'nın Irak'a karşı seferberliğinin bir parcası olduğunu göstermek ol- duğunu söyledi. Ancak Türk ordusu Irak sı- nınndaki birlikleri takviye etti. Böylece sınırdaki asker sayısı 80 bine çıktı. Bu olgu da, Saddam Hüseyin'i kuzey sımrında 9 tü- men asker tutmak zorunda bı- raktı. Böylece Irak, güneydeki birliklerinin %10'unu kuzeye kaydırırken, Iran'la barış yap- masının sağladığı askeri avanta- jın önemli bir bölümünü yitir- miş oldu. (Baftarafı 1. Sayfada) mamızdaki yarariarı anlatıyor bakanlara. Asker gönderme, yabancı asker çağırma, üsleri ABD'ye açmayı savunurken görüşleri- ni tek cümleyie özetliyor: "Bir koy, üç al!" İçine atlanz, savaş "bir" günde sona erer. Ama barış masasında "üç" alırız. Politika- sındaki ana hedefin özeti bu. TÖ, bugün ABD'ye uçuyor. Başkan Bush eline geçen her fırsatta teşekkürlerinı sunduğu, övgülerıni esirgemediği TÖ'yü New York'taki "çocuklar zirvesi" yerine VVashington'da ağırlamayı uygun görüyor. Başkentte bir iki gündür "üç koyup, bir alıp almayacağımızın" hesapları yapılıyor. 'Türkiye'nin yükselen prestijini ekonomiye dönüştürmenin" zorluğundan söz ediyorlar. Ambargodan kaynaklanan zararlan gider- mekte VVashington'un doğru- dan yapacağı fazia bir şey ol- madığını dokunduran açıkla- malar izleniyor. Yardımlarda Mısır ve Ürdürh den sonra üçüncü sıraya alı- nan Türkiye'ye, "parayı vere- cek ülkelerle ikili temaslar" öneri/iyor. Dün açığa çıkan bu görüşü VVashington çok önce- den Ankara'ya duyurmuş ol- malı. TD, Batılı devlet başkan- larına birer mektup yazıyor. Dı- şişleri üst düzeyi bize "yardım yapacak ülkelerle 'ikili görüşmelere' girişeceğimizi" söylüyor. Pentagon "kuzey cephesi" senaryolarından vazgeçmiş görünmüyor. Ankara'da sekiz yıl Cusmat Başkanlığı yapan General Pantelton şu sıralar başkent kulıslerinde geziyor. "Elverişli koşullarda masaya' oturmamızı" salık veriyor. TO: ye koşut politik öneriler yapıyor. ABD'den yansıyan haberle- re benzer degeriendirmeler dı- şişleri çevrelerine de egemen. TO'nün ABD gezisinden olağa- nüstü önemde sonuçlar çıkma- yacağı öne sürülüyor. Tekstil kotalarını lehimize arttırmayı is- teyecekmişiz. Ordunun mo- demleştirilmesi için daha faz- la "gayret" önerecekmişiz. Be- yaz Saray'daki gündem -şimdilik- Körfez kriziyle ilgili fi- kir alışverişine, bu arada Tür- kiye'nin kimi beklentilerinin ele alınmasına dayalı. TÖ'nün ABD Kongresi'nde konuşma yapacağı yayılmıştı. Ufuk Güldemir'e sorduk, özür dilemiş Kongre. O günferde Güney Afrika Başkanı Clerk iie bir başka küçük devletin baş- kanı konuşacakrnış Kongre'de. Böylesi özürlerieTO'yeyan çiz- mişler. Doğrusu Kongre çok büyük hata yapmış. Kongre'de konuşabilseydi ABD'nin ufuk- ları nasıl gelişir genişlerdi! Bü- yük bir fırsat kaçırdılar. Bush'tan sonra daha çok Amerikalı gazetecilerle konu- şacakmış TD. Bu, işin biryüzü. Oteki yüzü bizi ilgilendiriyor. TD, öyle sade devlet konuşma- larıyla, bilinen içerikte kimi is- teklerle, bilgilerle ABD'den geri dönmeye razı olabilir mi? VVashington'daki pahalı otel dairesine çevresinde dolaşan gazetecilerimizden birkaçını gece yansı toplar. Öyle bilgiler verir ki Bush'un TÖ'den akıf al- dığı, Türkiye ile sorunların çö- züldü çözülmek üzere olduğu, dünyanın Türkiyesiz yapama- yacağı manşetlere tırmanır. Sonra sonra... Takke düşer kel görünür. ARADA BİR(Baftarafı 2. Sayfada) özellikle öteden beri taşı toprağı altın' diye bellenen İstan- bul'a akın ediyor. Son yıllarda bu akın, politik bir seçim propagandası hali- ne bile getirildi. Bu geniş çaplı göçün sakıncalarını biz de yazılarımızla olduğu kadar yetkili yöneticileri uyarma yoluy- la da yaptık durduk. Ama yine de yararlı sonuç alınamadı. Hatta tam tersine; günün en yetkili ağızlârı, propaganda ge- zilerinde Doğu'dakileri yoksulluktan kurtarma amacı ile ba- ba evine davet eder gibi, buralara çağınr durur oldular. Şim- di artık Istanbul, Ankara, izmir ve öbür büyük kentlerimiz, iri hacimde birer Nluh gemisini andırır olmuşlardır. Buralarda her gün yenileri kurulmakta olan gecekondu kentçikleri, ken- dilerini oluşturan halkların Doğu'da bırakiıkları yarı toprak altı düzenini sürdürüp gidiyorlar. Anakent belediyeleri olsun, yav- ruları olsun bir yandan bu barınaklara su, elektrik. yol, asa- yiş getirmekte bin bir güçlükle çırpınıp dururken, öte yandan da bu anakentlerin soylu soplu yertilerini hak etmedikleri yok- sulluklara, tersliklere ve ilkel tutum ve durumlara uğratıyor- lar. Eskiden bir mutluluk saytlan İstanbullufuk, Ankaralılık, iz- mirlilik şimdi bir işkence, bir yoksunluk ve sefalet hafini al- mıştır. Ve bu kentte şimdi bütün gayretler Beyoğlu'nda, İs- tiklal Caddesi'nde toplandı. Altyapı bahanesiyle yolun altı üs- tüne getirildi. Oysa gören göz, yapılanın gerçek altyapı ol- madığını, yine ecüş bücüş ince borularta yetinildiğini açıkça ve kolayca görmekiedir. Bir de doğalgaz boru döşemesi ça- lışmaları oluyor ki geçmişin, hele savaş yıllarının yoksunluk- larını derinden tadan bizler, buna da pek güvenerek baka- mıyoruz. Körfez anlaşmazlığı daha savaşa dönüşmeden pet- rol borusu kapatıldı ve sıkıntılar hemen başgösterdi. Yarın, gerçek bir savaşta ya da doğalgazı taahhüt eden ülkede do- ğabilecek problemler sonunda yeni sıkıntılara uğramayacak mıyız acaba? Bu nedenle şimdilik, havagazı ve tüpgaz, odun ve kömürle idare ettiğimiz yakacak işini art plana atıp, asil büyük sıkıntıya, belediye seçimlerini bile altüst eden 'su' der- dine çare arasak daha isabetli olur sanınz. İnsan şaşıvor doğ- rusu! Bölgesel yönetim ve hele belediyecilik, halka en yakın idare olduğu için çok daha zordur. İşin içine bir de particilik girin- ce, iktidar yanlısı olmayanlardan seçilen belediyeferin duru- mu, özellikle partizanhğı her şeyin üstünde tutan ülkemiz- de, daha da güçleşiyor. Bugün Paris Belediyesi de Fransa1 daki iktidarın baş rakibi bir partinin elindedir. Ama orada, biz- deki çekişmelere ve yıkıcı kısıtlamalara rastlanmıyor. Çünkü Paris, muhalif muvafık tüm Fransızların en değerli bir vatan parçasıdır ve hiç kimse orayı batırıcı bir tasarrufa, bir Neron zulmüne kalkışmaz, kalkışamaz. Gönül ister ki durum bizde de böyle olsun. Tezelden sağ- duyu ve akılcılık tüm hırslara üstün gelsin. Her çareye baş- vurularak, büyük kentlere yönelik akın bir an önce durdurul- sun ve buraların yerel yönetimi, merkezi yönetimin olumsuz ve ters tutumundan kurtulsun. PENCERE(Baftarafı 2. Sayfada) Çıkıştı: — Yüz surat, Hacı Murat... — Kime söylüyorsun?.. — İnsanın yüzsüzü koltuğun yüzsüzünden beterdir. Kıçını bir koltuğa oturtmak için yüzünü mahkeme duvarından bete- re çevirenlere ne söylesen az... Lafı kestim: — Sana iyi bir döşemelik alacağım; yüzün gülecek.. Koltuk altta kalır mı: — Son gülen dedi, iyi güler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle