Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 23 EYLÜL 1990
İlk ve son
giizel
Demokratik
Almanya
tarihinde Uk ve
son kez yapıian
güzellik
yarışmasında
birinciliği
Brandenburglu
üniversite
öğrencisi 19
yaşındaki
Leticia Koffke
kazandı. Güzel
Leticia'nın
birinci
seçildikten
sonra
objektiflere poz
verirken
gülümsemesin-
de bir burukluk
da vardı.
(Fotoğraf: AP)
Mudo'da
4
hayat
tarzı'
tstanbul Haber Servisi —
Mudo Collection, yakında ts-
tanbul Nişantaşı'nda açılacak
yeni mağazası ve kış koleksiyo-
nunu tanıtmak amacıyla reklam
fotoğraflannı dünyanın en iyi on
mcxla fotoğrafçısından biri olan
Andre Canara'ya çektirdi. Ame-
rikalı Marie Wojaczyk, Fransız
Frederic Gresse ve Stephane
Truffet'uin rol aJdığı çekimler-
de her fotoğrafın bir de hikâye-
si bulunuyor. Çekimlerde, Mu-
do CoIIection'ın bu kış şehirde
ve hafta sonu kırda giyilmek
üzere hazırlanan koleksiyonun-
dan örnekler, giysilerin temsil
ettiği "hayat tara"nı anlatan mi-
zansenler kullanıldı.
ESRARENGtZ
HALKALAR —
Bir süre önce
İngillere'de
göriilen ve
uzaydan gelen
cisimler
tarafından
oluşturulduğu
kuşkulanna yol
açan esrarengiz
halkalar bu kez
Japonya'nın
Şinoguri kentinde
bir çeltik
tarlasında ortaya
çıktı.
Halkalardan
birinin çapının 18
metre olduğu
görüldü.
(Fotoğraf:
Reuter)
TAVUKLARA GÖZLÜKLÜ ÖNLEM — tspanya'nın Ferrol kentindeki bir çiftlikte tavukla-
rın yeni >umurtladıklan yumurtaları kırmalarını engellemek için >eni bir yöntem bulundu.
Bu çiftlikteki tatuklara önlerini görmelerini önlevecek gözliikler takılıyor, böylece tavuk yu-
murtanın nerede olduğunu kestiremediginden bunlan kırmıyor. (Fotoğraf: AP)
HABERLERÎN DEVAMI
İnönü: İttifakın faydası yok ££
ALİ DOĞAN
TRABZON / ERZİNCAN /
\AN — SHP Genel Başkanı Er-
daJ tnönü, genel başkan adayı
Deniz Baykal'ın Ismail Cem ile
ittifak yapmasını, "Benim kar-
şımda kendiierini yetersiz bulu-
yorlar, tek başlanna karşıma
çıkmayı göze alanuyorlar" biçi-
minde değerlendirdi. İnönü,
"Üç kişi bir araya gelmiş, han-
gisi genel başkan, güç nerede?
Bu hesaplarla hiçbir şekilde
kazanamadar" dedi. SHP lide-
ri, delegelere, "İnönû
kaybetmeyecek" diye seslendi.
tnönü, eşi Sevinç tnönü ile
biriikte özel uçakla geldiği
Trabzon'da da büyük ilgi gör-
dü. lnönü'yii havaalanında kar-
şılayanlar arasında milletvekil-
leri, Trabzon, Rize, Artvin, Gü-
müşhane, Ordu, Giresun ıl baş-
kanlan, belediye başkanları,
çevre illerin kadın komisyonla-
rı ve partililer yer aldı. Baykal'a
yakın olarak bilinen milletvekil-
leri Rüştii Kurt ve Mustafa Ça-
kır'ın da lnönü'yü karşılaması
dikkat çekti. Trabzon 11 Başka-
nı Durukal Çulha, SHP lideri-
ne, 14 Trabzon delegesinden
12'sinin imzasını taşıyan "des-
tek bildirisi" verdi. Samsun Ka-
dın Komisyonu üyeleri de ku-
rultayda Inönü'nün genel baş-
kan çıkmaması halinde partiden
toptan istifa edeceklerini bildir-
diler. Samsun'dan gelen diğer
partili ve delegeler ise Samsun
II Başkanı'nın Baykal'ı destek-
leyen açıklarnasının "sadece
kendisini bağlayacağım" be-
lirttiler.
tl Başkanüğı binasında yanın-
Ifenilikçi grup Cem'i
(Baftarafı 1. Sayfada)
taya çıkan son durum değerlen-
dlrildi ve Istanbul Milletvekili ve
Parti Meclisi üyesi tsmail Cem'-
in, Baykal ekibinin yanında yer
almasıyla oluşan gelişmeler iize-
rinde duruldu. Buradaki görüş-
melerden sonra Angın'ın top-
lantıya katılanlar aduıa bir açık-
lama yapmasına karar verildi.
Angın da dün "SHP'de
Yenilikçiler" adına şu açıkla-
mayı yaptı:
"Partimiziıı olağanüstü ku-
rultayına bir hafta kala Sayın
Baykal'ın genel başkanlıga
adaylığını açıklarken söyledik-
leri, geçnüsine bir kahn çizgi ce-
Idlmesine ve Saym Cem ile yıl-
lar sonra birbirierini keşfederek
işbiriigi yapmalarma dayanıyor.
Sayın Baykal, partimizin genel
sekreteri bulunduğu son iki yıl-
da partimize verdiği zararlann
tartışümasından özenle kaçma-
ya çabalıyor. Onlarea il, yıizle-
ri aşaa ilçe yönetimlerinin key-
fi bir tutumla ve gerekçesiz gö-
revden aluunalanıun hesabını
vennek istemiyor. Seçimlerde
merkez yoklamalanndaki tek
yanlı tutumunun sorgulanması-
nı, üye yazırnlanndaki keyfilik-
lerinin unutulmasını istiyor. Ör-
giitün yaptığı parti programını
Parti Meclisi'ne bile danışma-
dan değiştirnıesinin agır sorum-
lulugnndan kaçmak istiyor. Sa-
yın Baykal, geçmişinden kaça-
rak, geçnüşini inkâr ederek
'yenilikçi' bir kimlige büninmek
istiyor ve genel başkanlıga aday
oluyor.
Sayın Cem ise siyasette birey-
sel çıkannı önde tutarak yıllar-
dır eleştirdiği; ablâk anlayışı,
diinja göruşü, parti içi demok-
rasi vb. konularda uyuşmadıgı-
nı belirttiği bir hizip hareketini
görünüşte 'yenilikçi' yaparak
degiştirebilecegjni sanraakla çok
büyük bir aldatmacanın içine
düşüyor. Gecmiş deneyimler,
kişisei çıkara ve makam kapma-
ya dayalı transferlerin ne 'gi-
den'e, ne de 'gidilen'e hiçbir ya-
rar sağlamadıgını, yalnızca top-
lum öniinde siyasetçilerin ablak
ve diiriistiük anlayışuu zedeledi-
ğini kanıtlamış bulunuyor.
Partimizin bilinçli delegeleri
bu aldatmacayı, bu oyunu kn-
rultayda değerlendirecekler ve
oylanyla mahkûm edecekler-
dir."
Topuz: Kimseyle
görüşmedim
Bu arada "Baykal cephesine
geçtiği" yolunda haberler çıkan
Aü Topuz, "kendisinin kimsey-
le hiçbir konuyu görüşmedi-
ğlni" söyledi. Topuz, pazartesi
gunüne (yann) kadar bekleyece-
ğini, gelişmelere göre karar ve-
rerek geniş bir açıklama yapa-
cağıru duyurdu. Trabzon'a git-
mediğini ve Ankara'da bulun-
duğunu belirten Topuz, bugiin
Istanbul'a gelerek eski CHP
milletvekili İlhan Biber'in cena-
zesine katılacağını söyledi.
da eşi Sevinç inönü ile bir ba-
sın toplantısı düzenleyen SHP
lideri, gazetecilerin, "Son dunı-
mu nasıl değerlendiriyorsunuz"
sorusuna, "Benim genel başkan
olarak görevim devam ediyor.
Parlimi iktidara göfürecegim.
Karşımdaki hedef bu. Kunılta-
yın beni genel başkan olarak se-
çeceğine inanıyorum" karşılığı-
nı verdi.
tnönü, Baykal-Cem ittifakı-
na ilişkin soruyu ise şöyle yanıt-
ladı:
"Siyasette bekknmedik şey-
ler oluyor. Tabii herkes kendisi
bunu yorumluyor. Burada muş-
kül durumda olan, halkın bek-
lemedigi şeyi yapan insanlardır.
Onun için siz bu soruları Sayın
Cem'e sorun. 'Siz bu hareketi-
nizi nasıl yorumluyorsunuz?'
diye. Benim için hiç önemi yok.
Ben genel başkanım ve adaylı-
ğımı da yinelryorum, genel baş-
kan bir tek kişi olur. Görüyo-
rum ki benimle tek başlanna
çıkmayı göze alamıyorlar. Tek
başlanna benim karşımda ken-
diierini yetersiz görüyorlar.
Onun için eski fikirleri bir tara-
fa bırakarak ne kadar güçlü bir
ittifakla ortaya çıkanz, onu
yapmaya çalışıyorlar. Çok gii-
zel. Hiç faydası yok. Genel baş-
kan bir kişidir, ona güvenerek
oy verilir. Bir araya gelen insan-
lara güvenerek oy verilmez. Ku-
rultay delegeleri genel başkana
güvenerek oy verir. Yoksa üç ki-
şi bir araya gelmiş, hangisi ge-
nel başkan? Üç kişi bir araya
gelmiş güç nerede? Bu hesaplar-
la hiçbir şekilde kazanamazlar.
SHP lideri inönü, bura-
da yaptığı konuşmada, Baykal'-
ın sürekü gizli bir genel başkan-
lık yarışı içinde olduğunu anlat-
tı. İnönü, şöyle konuştu:
"Nihayet genel sekreter orta-
ya çıktı da adaylığını açıkladı.
Biz kendi kendimizi engelliyor-
duk. Kendi kendimizi engelle-
mek için her türlü oyuna gidi-
yorduk. Kunıltaydan sonra çat-
lak olur diye kimse korkmasın.
Çatlak olmayacak. Kunıltayın
kararını herkes kabul edecek.
Partimiz iktidara gidecek, çün-
kü ben artık yalnız iyi niyetle
gelnuyorum. Hera iyi niyetli,
bem de bilgili olarak geliyorum.
Toplantının bitmesinden son-
ra özel uçakla Erzincan'a hare-
ket eden İnönü, daha sonra
Van'a geçerek geceyi burada ge-
çirdi.
(Baftarafı I. Sayfada)
yanşı"na yeniden başlanıyor.
Büyük Erzurum Oteli'nin küçük
bir toplantı odasında "yeni"
kartlarını açıyor Baykal. Çevre-
sindekiler bir yandan înönü'nün
Gaziantep'te yaptığı toplantıyı
değerlendiriyorlar, diğer yandan
da komşu il Erzincan'daki top-
lantıya kaç delegenin gittiğini
saptamaya çalışıyorlar. Ancak
Baykal'ın yeni kartlan böyle
günlük işlerin dışında.
Sade döşenmiş odada kara-
tahtanın önüne oturuyor Bay-
kal. Gazetecilerden teyplerini
kapatmalarıru istiyor. Kahvaltı-
sını yaparken fotoğrafını çeken
gazetecilere bu durumdan rahat-
sız olduğunu söylüyor. Amacı
içinde flaş tümceler taşıyan bir
demeç vermek değil. Daha doğ-
rusu böyle bir izlenim vermek is-
tiyor. Baykal'a göre içinde bulu-
nulan durum bir "yanş", bir
"mücadele", hele hele bir
"kavga" hiç değil. Baykal yaşa-
nılan süreci "arayış" olarak ad-
landırıyor. Baykal, SHP'nin
içinde bulunduğu "yapısal tı-
kanma"dan çıkış yolu olarak
kavramların, siyaset anlayışının,
kamplaşmaların, bloklaşmala-
rın yeniden düşünülmesi gerek-
tiğini anlatıyor.
"Hizip" sözcuğü, belki de şu
andakinden fazla hiçbir zaman
Baykal'ın tüylerini "diken
diken" etmemiştir. Diyarbakırt
da basına kapalı yapıian toplan-
tıda "hizip" anımsatması yapan
bir belediye başkanım neredey-
se azarlıyor. Dün de gösterdiği
"aşırı reaksiyon"u gazetecilere
anlatırken "Artık aynı anlayış
devam edemez" diyordu. Bay-
kal, "Grup anlayışını değiştir-
mek lazım. O mantığı terk edi-
yoruz. O mantığı reddediyonız"
sözleriyle de devam ediyordu.
Baykal'ın dün kullandığı kav-
ramlar arasında "Alışkanlıkları
bırakmak", "Birbirimize farklı
biçimde yaklaşmak", "Kendimi-
zi ve karşımızdakini sorgula-
mak", "Vahiy kabul edilen tez-
leri tartışmak", "Yapının, kav-
ramların, terminolojinin
degişmesi" gibi unsurlar var.
Bugüne kadar SHP içinde
oluşan olumsuz görüntüyü de
silmek için Baykal, "Bulundu-
ğumuz bu noktaya bir çizgi
VEUEFENDFDEN FOatETiMCuoCu/
Elifcan daha istikrarlıKEMAL AKYER
1. AYAK: İstikrarlı yarışlar çı-
karan ve dün sabahki sprintin-
de 400/25 R yapan Elifcan ile
cumartesi sabahı 600/36,
400/23.5 R yapan Buskashi ve
Süleyman Akdı'nın itinayla ha-
zırladığı Gungadin arasındaki
çetin mücadele yanşın birinci-
sini belirleyecek. Alışık, yanşın
sürpriz atıdır.
2. AYAK: Çarşamba günü gü-
zel bir yanş kazanan ve dün sa-
bah kenter yapan Sunerbey'i
başta tutuyoruz. Çarşamba gü-
nü ağır pistte erken yürüdüğü
için başarısız kalan Begüm I 'in
de şansı vardır. Akın'la Müca-
hit'e daha sonra şans tanıyo-
ruz. Zehrahan'ı sürprizde
Öneririm.
3. AYAK: Dün sabah
400/25.2, 200/12.5 ÇR sprin-
tiyle Erbey göz doldurdu. îd-
manları kusursuz olan Ersan-
bey, sert rakibidir. Dalhan bu
iki atın mücadelesinden yarar-
lanabilir. Bahadırbey'i sürpriz-
de öneririm.
4. AYAK: Dün sabah 400/37,
400/24 Ç sprintiyle göz doldu-
ran Şarlo, form ve idman du-
rumuna göre yanşın en şansh
atıdır. Affanbey, klasıyla neti-
ce olabilir. Lady Sera ve Viva
Zapata'yı sürprizde tutuyoruz.
5. AYAK: Hafta içinde idman-
larını beğendiğimiz Gina'ya ilk
şansı veriyoruz. Elair sert raki-
OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ
F. Dağlıoğlu
Kemal Akyer
Naip Yılmaz
Orhan özsu
3-2
2-3-7
7-4-3-2
2-3-7
4-2-10
2-9
7-3-4
2-7-9
1-2-4
3-4-2
3-4
4-3-1
4-6
4-1
4
4
8-13-5
3
3-13
3-11
12-14-4
6-12-14
15-14
6-4-3
bi olacaktır. Tender Line, çar-
şamba günü KG kulaklığı unu-
tulan Golden Silk ihmale gel-
mez.
6. KOŞU: Cuma sabahı güzel
bir galop yapan Doğanbatur,
yarışın en şanslı ismidir. Bu ya-
rışında çok iyi koşacak olan
Arslankız ve Şımanİc daha son-
ra düşünülebilir.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F: Native Procida (2),
P: Pafa (3), P: Calibos (1), S:
Perfect Har. (5).
2. KOŞU: F: Elifcan (2), P:
Buskashi (7), P: Gungadin (3),
S: Günışık (4).
3. KOŞU; F: Sünerbey (2), P:
Begüm 1 (9), P: Mücahit (7), S:
Zenrahan (4).
4. KOŞU: F: Erbey (3), P: Er-
sanbey (4), P: Dalhan (2), S:
Bahadırbey (1).
5. KOŞU: F: Şarlo (4), P: Af-
fanbey (1), P: lcra (6), S: Viva
Zapata (5).
6. KOŞU: F: Gina (3), P: Flair
(13), P: Tender Line (8), P:
Donnehri (5), S: Golden Silk
(4).
7. KOŞU: F: Doğanbatur (7),
P: Arslankız (12), P: Şımarık 1
(14), S: Beste (15).
DUYURU
Suudi Arabistan Krallığı Ankara Büyükelçiliği ve Istanbul
Başkonsolosluğu 24 Eylül 1990 (Pazartesi) akşamı Ankara ve
İstanbuPda kutlanacak olan milli gün resepsiyonunun, Suudi
Arabistan halkımn, Kuyeyt hükümeti ve kardeş Kuveyt halkı
ile dayanışması nedeni ile iptal edilmiş olduğunu üzülerek
bildirir. Değerli davetlilerimizin elde olmayan nedenlerle
yapıian bu geç iptal dolayısıyla affını rica eder.
SUUDİ ARABİSTAN KRALLJĞI ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİ
çekeüm" derken, "parti içinde
yeni bir kredi" istiyor. Bu kre-
diyi kullanına noktasına geldi-
ğinde de SHP'yi iktidara getire-
ceğinin garantisini "29 eylülde
SHP Genel Başkanlığı'na değil,
Başbakanlığa adayım" diyerek
veriyor.
"Çok şey esldmiş. Çok şey ge-
cerliliğini >itirmiştir" diyen Bay-
kal'ı dinlerken ister istemez,
"Umulmadık bir anda girilen
genel başkanlık yanşında gün-
deme gelen bu 'yeniJik' isteği da-
ha önce var mıydı? Eğer böyle
bir durum oluşmasaydı Baykal
glasnost çağırısı yapacak mıydı?
Yoksa bazı unsurların daha da
eskimesi, daha da geçersizleşme-
si için beklenecek miydi?" sonı-
lan geliyor akla. Baykal da ya-
nıtlıyor bu sorulan:
Böyle şeyler bunalım dönem-
lerinde daha belirgin çıkıyor or-
taya. Arayış için yoğun bir bu-
nalım var. Ama çıkış için umut-
suz bir noktada değiliz.
Baykal, "yeni kartlarını"
açarken yanında tsmail Cem,
Adnan Keskin, Mustafa Sangül,
Fuat Atalay, İstemihan Talay,
Ali Haydar Erdogan var. Tufan
Doğu, Halil Akyüz bölgede
Baykal için çalışmalarını sürdü-
rüyorlar. "Yeni Baykal"ın"yeni
görüntüsü" henıiz tamamlan-
mamış. Bu aşamada görüntüyü
kurtaran bir lsmail Cem var.
Kurultaya kadar bu vitrinin da-
ha başka "yeni"lerle donanıp
donanmayacagı şimdilik bilin-
miyor. Ancak bilinen tek şey
Baykal'ın bir yol aynmına daha
geldiğidir. İlk yol ayrımı Bay-
kal'ı genel başkan adaylığına gö-
türdü. tkinci yol aynmında ise
"eski kadroya yeni Baykal" ya
da "yeni Baykal'a yeni kadro"
var. Dün anlattıklarında, çizdi-
ği yeni görüntüde Baykal'ın ne
kadar içten olduğu da bu yol ay-
nmında kullanacağı seçeneğe
bağlı. Baykal, tstanbul'daki böl-
ge toplantısında konuşurken
"Zaman siyasetin turnusol
kâgıdıdır" demişti. Bakalım si-
yasetin turnusol kâğıdı olan za-
man karşımıza yeni bir Baykal
mı çıkartacak, yoksa bugüne ka-
dar çok denenmiş olmasına kar-
şın bir türlü değişmeyen ban ya-
pısal özellikleri mi?
Biri er üç şehiî
PKKyine
saldırdı:
4ölü
Haber Merkezi — Güneydo-
ğu'da dün PKK militanları biri
er, 5 kişiyi öldürdüler.
Uludere-Beytüşşebap karayo-
lunda dün 09.00 sıralarında bir
taksi ve bir minübüs teröastler
tarafından durduruldu. Terö-
ristler, araçlarda bulunan iki
korucu ve üç yurttaşı bir süre
beraberlerinde götürdüler. Da-
ha sonra iki korucuyu otomatik
silahlarla tarayarak şehit eden
teröristler, silah seslerini duya-
rak bölgeye gelen ödüngeçit
Jandarma Karakolu'na bağlı
güvenü'k güçleriyle çatışmaya
girdiler. Çatışmada bir er şehit
oldu. Teröristlerin daha sonra
üç yurttaşı yanlanna alarak Irak
sınırına doğru kaçtıklan bildiril-
di. Bölgede operasyonlara baş-
landığı kaydedildi.
öte yandan dün 17.00 sırala-
nnda Eruh yakınlannda bir özel
otomobil, teröristler tarafmdan
otomatik silahlarla tarandı.
Otomobilde bulunan Nezir Ta-
par ölı ken yaralanan Ali Han
Uysal ile Aynur Ertan, Cizre
Devlet Hastanesi'nde tedavi al-
tına alındılar.
Eruh'un Dikboğaz Köyü ya-
kınlannda, teröristlerin yola dö-
şediği mayının patlaması sonu-
cu bir kişi öldü, bir kişi de ya-
ralandı.
CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor
Hisseler nasıl düştü?
(Baştarafı 1. Sayfada)
tır. Kurul başkanına yönelik sal-
dınlan kınıyoruz" görüşüne yer
verilmişti. Yönetim kurulunun
dün yaptığı toplantıdan sonra
da bir açıklama yapılmadı. Bu
arada tngiliz basını, perşembe
günü 20 milyon sterlin değerin-
deki Polly Peck hisselerini bir
anda elden çıkartarak büyük
düşuşü hızlandıranlann kim ol-
duğunu araştırıyor.
Guardian, "Asif Nadir'in ge-
leceği hakkında henüz karar ve-
rilmedi. Yapıian açıklama, Asil
Nadir'in, yönetimin başında ka-
Iıp kalmayacağına ışık tutmadı"
dedi. 'Times' ise "Yönetim ku-
nılu Asil Nadir'i destekliyor.
Ancak Asil Nadir'in yönetim
kurulu başkanı olarak bazı so-
rumiuluklanndan vazgeçmesi
yönünde kendisine telkinde bu-
lunulduğu anlaşılıyor" diye yaz-
dı. 'Independent', "Yönetim
kurulu, Asil Nadir'in her şeyin
iyi gittiği şeklindeki bir açıkla-
masını imzalamadan önce her
şeyi didikleyecek" derken,Fı-
nancial Times, "Yönetim kuru-
9 ayda 2.5
(Baftarafı 1. Sayfada)
Soygunlann çoğunlukla maaşla-
nn dağıtıldığı aybaşı ve ayın
15'inde yapıldığına değinen po-
lis yetkilileri, özellikle banka ya
da paranın fazla tutulduğu yer-
lerdeki sorumluların daha dik-
katli davranmalan, özel önlem
almaları gerektiğini vurguladı-
lar. Emniyet Müdürü Hamdi
Ardalı da Göztepe, Soyak Site-
si şantiyesinde olay sonrası yap-
tığı incelemede, şantiye yetkili-
lerinin hiçbir önlem almamala-
nnı eleştirmişti.
Öte yandan soygunlar sırasın-
da yaralanan biri kadın 4 vatan-
daş ile bir soyguncun.un sağlık
durumlarının iyiye gittiği belir-
tildi,
Siyasi Şube Müdürlüğü yetki-
lileri, önceki günkü soygunlann
da Halkalı İETT ve Kâğıthane
Vergi Dairesi soygunlarıyla ben-
zer yönler taşıdıklarını, bu ne-
denle eldeki ipuçlannın geniş
çaplı değerlendirildiğini bildirdi-
ler.
lu sorulara yanıt getiremedi"
demekle yetindi. Ancak en sert
yorumu "Daily Telegraph"
yaptı: "Asil Nadir ve Polly
Peck için pek az seçenek kalnuş-
tır. Kurulun saçma açıklaması,
bu drama şimdi de bir komedi
boyutu ekledi. Yanm gün süren
bir kurul toplanüsından çıka çı-
ka böyle bir sonuç eıkıyorsa
hayra alâmet değil. Yönetim ku-
rulu saldırılan elbet kınayabilir.
Acaba Ağır Dolandırıcüık Bü-
rosu'nu şirketin işlerine kanş-
makla mı suçluyor? Bir ay için-
de kamuoyu Ounci kez açıkbuna
beklerken, suya sabuna dokun-
maz bildirileıie vakit kazanılma-
ya çalışüıyor. Eğer Asil Nadir,
kendisine kaybolan güveni ka-
zanmak istiyorsa, dışandan, ba-
ğımsız ve saygmlığı olan kişile-
ri şirkete getirir ve yönelimi on-
lara devreder. Bunu daba önce
de yapmışü. Ama bu kez durum
çok daha ciddi. Alternaıif de
aynı ölçüde kötü. Nadir istifa
edebilir ve yeni bir yönetim ku-
rulu oluşturulur."
Ciddi ve saygın basın, per-
şembe günü 20 milyon sterlin
değerinde Polly Peck hissesini
bir anda elden çıkartarak hisse
değerindeki büyük düşüşü hız-
landırahın kim olduğunu araş-
tırıyor. Polly Peck'te bireyler
kadar kurumlar da hissedar.
Aralarında, toplam yüzde 15
hisse tutan tngihz yatınm fon-
lan ve sigorta şirketleri var. Ay-
nca hisse oranı belirsiz başka
Amerikan fonları, Isviçre ban-
kaları, Suudi Arabistan hükü-
meti ve Ortadoğu ile iş yapan
"Bank of Commerce and
Credit" de Polly Peck hissedar-
ları arasında.
"Financial Times"da yayım-
lanan bir haberde ise Asil Na-
dir'in Türkiye'de de kuşku ile
karşılandığına değinildi. îstan-
bul'da bir bankacının,"Polly
Peck şimdiki hızıyla büyürse, it-
hal ikameci büyük saaayiciler
piyasayı birkaç yılda kaybeder-
ler. Bunun için de Asil Nadir
onlara bir tebdit oluşturur. Asil
Nadir için bir karalama kam-
panyası soz konusuysa, bu bel-
ki de istanbui'da yapılıyordur"
dediği aktarıldı.
Ozal
bugün
gıdıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, bugün bir dizi temaslarda
bulunmak üzere Amerika Birle-
şik Devletleri'ne gidiyor.
Özal, Ankara Esenboğa Ha-
vaalanı'ndan özel uçağıyla saat
U.OO'de ayrılacak. Ayrılmadan
önce gazetecilere açıklama yap-
ması beklenen Özal, bu akşam
New York'ta olacak ve temasla-
ra başlayacak.
Cumhurbaşkanı Özal'm New
York'taki temaslarında biriikte
olacağı Dışişleri Bakanı Ali Bo-
zer önceki gün ABD'ye gitmiş-
ti.
Bozer'le biriikte Dışişleri Ba-
kanlığı Müsteşar Yardımcısı Fi-
liz Dinçmen, Siyaset Planlama
Dairesi Başkanı Ümit Pamir,
BM Dairesi Başkanı Günaltay
Şıbay, özel Danışmanı Mehmet
Ali Iremçelik ve Bakanlık Söz-
cüsü Mural Sungar ABD'de bu-
lunuyor.
Türkiye
Sizinle açık konuşayım. Sad-
dam Hüseyin'in bu krizden ya-
ra almadan çıkması bizim için
çok çok kötü olur."
F-111'ler
Ankara hükümeti daha önce
İncirlik üssüne 14 adet F-lll
bombardunan uçağını kabul et-
mişti. Bu hafta üsse, İspanya'-
dan da 20 F-16 uçağı geldi. F-16
uçaklanmn tatbikat nedeni ile
geldikleri bildirildi. Ancak gü-
venilir bir kaynağa göre bu
uçaklar Irak'ı kuşatan Ameri-
kan Hava Kuvvetleri'nin bir
parcası olarak üste kalacaklar.
Turgut özal, 5 eylülde parla-
mentonun hükümete, ülkeye
yabancı asker çağırma ve İncir-
lik'le diğer NATO üslerinin
Irak'a karşı kullanılmasma izin
verme yetkisini tanımasmı sağ-
ladı.
Turgut özal ziyaretçilere, bu
önlemin amaanın, Ankara'nm
Arap kavgalarının dışında kal-
ma geleneğine rağmen Saddam
Hüseyin'e Türkiye'nin, Batı'nın
Irak'a karşı seferberliğinin bir
parcası olduğunu göstermek ol-
duğunu söyledi.
Ancak Türk ordusu Irak sı-
nınndaki birlikleri takviye etti.
Böylece sınırdaki asker sayısı 80
bine çıktı. Bu olgu da, Saddam
Hüseyin'i kuzey sımrında 9 tü-
men asker tutmak zorunda bı-
raktı. Böylece Irak, güneydeki
birliklerinin %10'unu kuzeye
kaydırırken, Iran'la barış yap-
masının sağladığı askeri avanta-
jın önemli bir bölümünü yitir-
miş oldu.
(Baftarafı 1. Sayfada)
mamızdaki yarariarı anlatıyor
bakanlara.
Asker gönderme, yabancı
asker çağırma, üsleri ABD'ye
açmayı savunurken görüşleri-
ni tek cümleyie özetliyor:
"Bir koy, üç al!"
İçine atlanz, savaş "bir"
günde sona erer. Ama barış
masasında "üç" alırız. Politika-
sındaki ana hedefin özeti bu.
TÖ, bugün ABD'ye uçuyor.
Başkan Bush eline geçen her
fırsatta teşekkürlerinı sunduğu,
övgülerıni esirgemediği TÖ'yü
New York'taki "çocuklar
zirvesi" yerine VVashington'da
ağırlamayı uygun görüyor.
Başkentte bir iki gündür "üç
koyup, bir alıp
almayacağımızın" hesapları
yapılıyor. 'Türkiye'nin yükselen
prestijini ekonomiye
dönüştürmenin" zorluğundan
söz ediyorlar. Ambargodan
kaynaklanan zararlan gider-
mekte VVashington'un doğru-
dan yapacağı fazia bir şey ol-
madığını dokunduran açıkla-
malar izleniyor.
Yardımlarda Mısır ve Ürdürh
den sonra üçüncü sıraya alı-
nan Türkiye'ye, "parayı vere-
cek ülkelerle ikili temaslar"
öneri/iyor. Dün açığa çıkan bu
görüşü VVashington çok önce-
den Ankara'ya duyurmuş ol-
malı. TD, Batılı devlet başkan-
larına birer mektup yazıyor. Dı-
şişleri üst düzeyi bize "yardım
yapacak ülkelerle 'ikili
görüşmelere' girişeceğimizi"
söylüyor.
Pentagon "kuzey cephesi"
senaryolarından vazgeçmiş
görünmüyor. Ankara'da sekiz
yıl Cusmat Başkanlığı yapan
General Pantelton şu sıralar
başkent kulıslerinde geziyor.
"Elverişli koşullarda masaya'
oturmamızı" salık veriyor. TO:
ye koşut politik öneriler yapıyor.
ABD'den yansıyan haberle-
re benzer degeriendirmeler dı-
şişleri çevrelerine de egemen.
TO'nün ABD gezisinden olağa-
nüstü önemde sonuçlar çıkma-
yacağı öne sürülüyor. Tekstil
kotalarını lehimize arttırmayı is-
teyecekmişiz. Ordunun mo-
demleştirilmesi için daha faz-
la "gayret" önerecekmişiz. Be-
yaz Saray'daki gündem
-şimdilik- Körfez kriziyle ilgili fi-
kir alışverişine, bu arada Tür-
kiye'nin kimi beklentilerinin ele
alınmasına dayalı.
TÖ'nün ABD Kongresi'nde
konuşma yapacağı yayılmıştı.
Ufuk Güldemir'e sorduk, özür
dilemiş Kongre. O günferde
Güney Afrika Başkanı Clerk iie
bir başka küçük devletin baş-
kanı konuşacakrnış Kongre'de.
Böylesi özürlerieTO'yeyan çiz-
mişler. Doğrusu Kongre çok
büyük hata yapmış. Kongre'de
konuşabilseydi ABD'nin ufuk-
ları nasıl gelişir genişlerdi! Bü-
yük bir fırsat kaçırdılar.
Bush'tan sonra daha çok
Amerikalı gazetecilerle konu-
şacakmış TD. Bu, işin biryüzü.
Oteki yüzü bizi ilgilendiriyor.
TD, öyle sade devlet konuşma-
larıyla, bilinen içerikte kimi is-
teklerle, bilgilerle ABD'den geri
dönmeye razı olabilir mi?
VVashington'daki pahalı otel
dairesine çevresinde dolaşan
gazetecilerimizden birkaçını
gece yansı toplar. Öyle bilgiler
verir ki Bush'un TÖ'den akıf al-
dığı, Türkiye ile sorunların çö-
züldü çözülmek üzere olduğu,
dünyanın Türkiyesiz yapama-
yacağı manşetlere tırmanır.
Sonra sonra... Takke düşer
kel görünür.
ARADA BİR(Baftarafı 2. Sayfada)
özellikle öteden beri taşı toprağı altın' diye bellenen İstan-
bul'a akın ediyor.
Son yıllarda bu akın, politik bir seçim propagandası hali-
ne bile getirildi. Bu geniş çaplı göçün sakıncalarını biz de
yazılarımızla olduğu kadar yetkili yöneticileri uyarma yoluy-
la da yaptık durduk. Ama yine de yararlı sonuç alınamadı.
Hatta tam tersine; günün en yetkili ağızlârı, propaganda ge-
zilerinde Doğu'dakileri yoksulluktan kurtarma amacı ile ba-
ba evine davet eder gibi, buralara çağınr durur oldular. Şim-
di artık Istanbul, Ankara, izmir ve öbür büyük kentlerimiz, iri
hacimde birer Nluh gemisini andırır olmuşlardır. Buralarda
her gün yenileri kurulmakta olan gecekondu kentçikleri, ken-
dilerini oluşturan halkların Doğu'da bırakiıkları yarı toprak altı
düzenini sürdürüp gidiyorlar. Anakent belediyeleri olsun, yav-
ruları olsun bir yandan bu barınaklara su, elektrik. yol, asa-
yiş getirmekte bin bir güçlükle çırpınıp dururken, öte yandan
da bu anakentlerin soylu soplu yertilerini hak etmedikleri yok-
sulluklara, tersliklere ve ilkel tutum ve durumlara uğratıyor-
lar. Eskiden bir mutluluk saytlan İstanbullufuk, Ankaralılık, iz-
mirlilik şimdi bir işkence, bir yoksunluk ve sefalet hafini al-
mıştır. Ve bu kentte şimdi bütün gayretler Beyoğlu'nda, İs-
tiklal Caddesi'nde toplandı. Altyapı bahanesiyle yolun altı üs-
tüne getirildi. Oysa gören göz, yapılanın gerçek altyapı ol-
madığını, yine ecüş bücüş ince borularta yetinildiğini açıkça
ve kolayca görmekiedir. Bir de doğalgaz boru döşemesi ça-
lışmaları oluyor ki geçmişin, hele savaş yıllarının yoksunluk-
larını derinden tadan bizler, buna da pek güvenerek baka-
mıyoruz. Körfez anlaşmazlığı daha savaşa dönüşmeden pet-
rol borusu kapatıldı ve sıkıntılar hemen başgösterdi. Yarın,
gerçek bir savaşta ya da doğalgazı taahhüt eden ülkede do-
ğabilecek problemler sonunda yeni sıkıntılara uğramayacak
mıyız acaba? Bu nedenle şimdilik, havagazı ve tüpgaz, odun
ve kömürle idare ettiğimiz yakacak işini art plana atıp, asil
büyük sıkıntıya, belediye seçimlerini bile altüst eden 'su' der-
dine çare arasak daha isabetli olur sanınz. İnsan şaşıvor doğ-
rusu!
Bölgesel yönetim ve hele belediyecilik, halka en yakın idare
olduğu için çok daha zordur. İşin içine bir de particilik girin-
ce, iktidar yanlısı olmayanlardan seçilen belediyeferin duru-
mu, özellikle partizanhğı her şeyin üstünde tutan ülkemiz-
de, daha da güçleşiyor. Bugün Paris Belediyesi de Fransa1
daki iktidarın baş rakibi bir partinin elindedir. Ama orada, biz-
deki çekişmelere ve yıkıcı kısıtlamalara rastlanmıyor. Çünkü
Paris, muhalif muvafık tüm Fransızların en değerli bir vatan
parçasıdır ve hiç kimse orayı batırıcı bir tasarrufa, bir Neron
zulmüne kalkışmaz, kalkışamaz.
Gönül ister ki durum bizde de böyle olsun. Tezelden sağ-
duyu ve akılcılık tüm hırslara üstün gelsin. Her çareye baş-
vurularak, büyük kentlere yönelik akın bir an önce durdurul-
sun ve buraların yerel yönetimi, merkezi yönetimin olumsuz
ve ters tutumundan kurtulsun.
PENCERE(Baftarafı 2. Sayfada)
Çıkıştı:
— Yüz surat, Hacı Murat...
— Kime söylüyorsun?..
— İnsanın yüzsüzü koltuğun yüzsüzünden beterdir. Kıçını
bir koltuğa oturtmak için yüzünü mahkeme duvarından bete-
re çevirenlere ne söylesen az...
Lafı kestim:
— Sana iyi bir döşemelik alacağım; yüzün gülecek..
Koltuk altta kalır mı:
— Son gülen dedi, iyi güler.