22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 23 EYLÜL 1990 AIVAP Ikt idarı ve Kadın HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Gelecek hafta yayınlanacak olan Turkiye'de Devrim ve İrtica Süreci dizisinin son yazısında belirtildiği gibi Atatürk Devrimi, Yurttaşlar Ya- sası (Medeni Kanun) ile aileyi ve kadını çağdaş bir konuma getirdi. Kadına erkek ile eşit hukuk- sal haklar sağladı, aile içinde kadın ve kız ço- cukianna da erkek bireylere tanınan haklar verildi. Karşı devrimcilerin bir türlü içlerine sindire- medikleri bu durum, onlann, yıkmak istedikle- ri ilk hedeflerden birini oluşturuyor. Aile kuru- mundaki bu gelişmeye neden karşı çıktıklannı neden geriye dönmek istediklerini anlamak için, cumhuriyetin ilanmdan önce bu kurumun duru- muna kısaca bakaJım. Eskiden bu alan kutsal sayıhyordu. Acaba ni- çin kutsaldı? Aslına bakılırsa, dünya ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallannın hiç bir bölümü öbüründen daha kutsal olamazdı. Dinsel ve kut- sal nitelik ancak Tann ile olan vicdan ilişkileri- ni düzenleyen inanış ve ibadet kurallarında ola- bilirdi. Bütün hukuk kurallan bu niteliği taşıma- dıkları halde neden aile hukuku bu denli kutsal sayıhyordu? Islam hukuku bilginleri ve Batüı Do- ğubilım uzmanlan, "Islamhğın kutsal kitabı Ku- ran'da en çok aile hukukuna ilişkın buyruk ve yasaklar yer almıştır da bu nedenle bu alan kut- sal sayılmaktadır" diye yorum yaparlar. Tann ai- leyi o denli kutsal bir kurum saymış ki peygam- berine indirdiği kitapta aile hukukuna böyle bii- yük ve geniş bir yer vermiş. Bu yorum doyurucu olmuyor. Aile ilişkileri bir ibadet ilişkisi değildir ki kutsal olsun. İnsanla in- san arasındaki ilişkilerde dinsel bir kutsalhktan söz edilemez. Aile toplumsal ve ahlaksal bakım- dan, dahası insansal bakımdan çok önemli bir kurumdur, ama dinsel yönden kutsal olamaz. Karşı devrimcilerin bunu kutsal saymalannın nedeni şudur: Dinsel hukuktaki aile kuralları er- keği ayncaliklı ve öncelikli saymış, kadını ise er- keğin yarı kölesi olarak ele almıştır. Bu nedenle Müslüman toplumlarda erkekler bu kurallara bir kutsallık ve dokunulmazlık niteliği vermişler, hepsi de erkek olan îslam hukukçuları bu doğ- rultuda yorum yapmışlardır. Nisa Suresi'nde hep erkeklere hitap edilmesi ve kadınlann ikinci plan- da görülmesi kutsallık yorumunun başhca nedeni olmuştur. Böylece Îslam Aile Hukuku'nda ayrı- calıklı ve öncelikli durumda olan erkek uzun yüz- yıllar boyunca bu ustünlüğünü şıddetle korumuş ve korumaktadır. Oysa Atatürk Devrimi, yukanda belirtüdiği gi- bi, bir îslam ülkesi olan Turkiye'de hukuksal yönden bu ayrıcahğj kaldırıp onun yerine çağ- daş kadın-erkek eşitliği kavTamına dayanan akıla hukuk kurallarını koymuştur. Günümuzde Türkiye'den başka hiçbir Îslam ülkesinin aile hu- kukunda bu denli köklü değişim yoktur. Şu halde Türk Devrimi'nin hukuk alarnna getirdiği kök- lü değişiklik yalnız bir hukuk reformu değil ay- nı zamanda bir din reformudur. Çünkü 1400 yıl- dan beri dinsel bakımdan kutsal sayılan aile hu- kukunu din kurallarından ayınp laikleştirmiştir. Karşı devrimcilerin bir türlü içlerine sindire- medikleri ve affedemedikleri durum hukukta bu laikliğin yerleştirilmesidir, onlann Atatürk düş- manlığının baş nedeni de budur. * * * Günümuzde artık iktidann içinde çöreklenmiş olan şeriatçı yöneticiler, sezdirmeden kadın ve ai- le kurumuna el attılar. Kamuoyunun dikkatini çekmeden yasal yollarla geriye dönuşün ilk adım- larını başlattılar. Bu konuda şu gunlerde karşı bir kamuoyu oluşturmanın zor olduğunu pek iyi bildiklerinden, yine her türlü fırsatı kullanarak yavaş yavaş amaçlarına doğru yürümektedirler. Atatürk Devrimi'ne yürekten bağlı -az sayıda da olsa- kadın bilimadamlarımız, konuyu bası- na, kamuoyuna ulaştırmak için çırpınıyorlar. Devletçe hazırlanan senaryonun Türk kadını için ne anlama geldiğini bildiren, Istanbul Üniversi- tesi Kadın Sorunları ve Uygulama Merkezi Mu- dürü Sayın Prof. Dr. Necla Arat'ın açıklamala- rını, aydın kamuoyunca kesinlikle dikkate ahn- ması gereken uyanJannı aşağıya alıyorum: "Son zamanlarda aile ve kadın konusunda çe- şitli devlet kademelerinde endişe verici girişim- ler görülmeye başlanmıştır. 29 Aralık 1989 ve 20 Nisan 1990 tarihli Resmı Gazete'lerde yayımla- nan iki kanun hükmunde kararname ile DPT 6. Beş Yılhk Kalkınma Planı Özel İhtisas Komis- yonu'nun "Türk Aile Yapısı" konulu raporu dik- katle incelendiğinde; toplumumuzu, aileyi ve Türk kadınını Atatürk devrimlerinden önceki ko- numuna döndürme amaa, açık biçimde görül- mektedir. Kamuoyunun haberi olmadan hedeflerine ulaşma niyetinde olan bu girişim sahiplerine en- gel olmanın tek yolu, değerli yazarlanmızın ko- nuyu sütunlarında tartışmaya açmalan, karika- türistlerimizin kendi koşelerinde en etkili ileti- şim yollanndan biri olan çizgiyle işlemeleri ve ay- dın okuyucunun çağdaşlığa sahip çıkmasına yar- dımcı olmalarıdır. Bu düşünce ile söz konusu girişimler arasın- daki baa ilginç noktalan satırbaşlan halinde aşa- ğıda sunuyoruz: • 20 Nisan 1990 tarihli mükerrer Resmi Ga- zete'de, "Kadın Statüsu ve Sorunlan Başkanlıgı" kurulması hakkında Kanun Hukmünde Karar- name yayımlanmıştır. • Bu başkanlığın görevlen arasında, kadın ko- nusundaki gonullu kuruluşları yonlendirmek ve izlemek de yer almaktadır. • Bu iki kavram, demokrasilerın vazgeçiJmez birimleri olan gönullü kuruluşları denetim altı- na almak anlamını taşımaktadır. • Kararnamenin 9. maddesinde, yönlendirme- nin milli görüş doğnıltusunda olacağı belırtil- mektedir. • 29 Aralık 1989 tarihli Resmi Gazete'de ise Aile Araştınna Kunırau kurulması hakkında Ka- nun Hukmünde Kararname yayınlanmıştır. Bu kurum da aile ile ilgili milli bir politikanın oluş- masına yardımcı olmak uzere kurulmaktadır. • Kurumun görevleri arasında aile geçimsiz- liğini onleyecek programlar hazırlamak, ailede- ki kulturel değişimleri ve nufus planlamasının toplumsal etkilerini araştırmak, aile sorunlan ko- nusunda kamuoyundaki eğilimleri saptamak, aile yapısına etkili olabilecek yayınlar konusunda il- gili kuruluşlara görüş bildirmek bulunmaktadır. Kurumun kadrosunda Diyanet İşleri temsilci- leri de bulunacak ve çalışmalarını "Milli Güvenlik" siyasetine uygun olarak yürütecektir. * Görüldüğü gibi İcurum: — Nüfus planlamasının toplumda kötü etki yarattığını görup kaldınlmasını isteyebilir. — Aile sorunlan konusunda kamuoyundaki eğilimleri istediği biçimde değerlendirebilir. — Aile yapısına kotu etki yaptığj varsayımıy- la istediği gazete veya dergiyi ilgili kuruluşlara şikâyet edebilir. — Diyanet işleri temsilcisine hazırlattıracağı her türlü yayını ilgili kuruluşlara empoze edip, eğitimsiz İcitlelere dağıtt ırabilir. — Hoşlanmadığı girişimleri "Milli güvenliğe aykın" savı ile durdurabilir. • DPT Özel İhtisas Komisyonu'Dun Türk Aik Yapısı hakkındaki raporunda ise "Kadının ça- lışma hayatına atıhnasımn aile içinde ortaya çı- karacağı ailevi-sosyal ve psikolojik problenilerin çaresi önceden düşünulemediği ve televizyonda nikahsız ve çok erkekli yaşam biteviye sergilendiği" için geleneksel aile yapısında çözül- me olduğu ifade edilrnektedir. (Kadırun çalışma- sına karşı ilk cengel böylece atılmıştır) •*• Buna çare olarak 'Musikide, edebiyatta milli zevkimizi işleyen yerh' programlar yaparak; hayranlıklan, tepki ve tutumlan ile Müslüman- Turk insan modeli dokunmaya çalışılması' öne- rilmektedir." • • • Sayın Prof. Dr. Necla Arat ailede erkek ege- menliğini, kadın erkek eşitsizligini yeniden ya- sallaştırmak için yapılan girişimleri çok açık ola- rak sergilediğinden kendisine teşekkür ediyor, bu nokta uzerinde ayrıca durmayı gerekli görmüyo- rum. Belirtilmesi gerekli, dahası zorunlu olan yön geriye gidişin, daha açık bir deyişle irtica ve karşı devrimin, bugün devlet içinde yasallaştınlması çabalarına hız venimesidir. Bu konuda kadın er- kek bütün aydınlarımızın çok duyarh bilinçli ve sürekli olarak çağdaşlık savaşımını sürdürmele- ri Türkiye için yaşamsal bir görevdir. Umarım ki sayın Prof. Dr. Necla Arat'ın giri- şimi hükümet çevrelerinde yankı bulur ve bu yan- lış duzenleme, daha doğrusu "düzensizleme" kısa sürede düzeltilir. ARADABffi Prof. Dr. REŞAT D. TESAL Belediyelerden Beklenen... Yıllarca önceydi. Dönemin genel beledrye seçimleri nede- niyle yine bu sütunlarda 'istanbul'un özlediği belediye' baş- lıklı bir yazım yayımlanmıştı. Bunda, tarihin inşanlığa ema- net ettiği en değerli miraslardan biri olan güzel İstanbul'u y> kımdan, yoksunluktan kurtaracak enerjik, aynı zamanda da şehircilik ve tarih alanlarında yeterince bilgili ve görgülü bir 'efendi'ye hasret çektiğimizi dile getıriyorduk. Ama ne yazık ki dilekler tutmadı. Ardı ardına yapılan seçimler, gerçek İs- tanbulluları yeni hüsranlara uğrattı durdu. Ve bizler gün geç- tikçe züğürtleyen bezirgân gibi eski defterleri kanştırıp 'Ah! Cemil Paşa gibi, İşcan gibi, Kırdar gibi bir başkana tekrar kavuşabilsek' diye inleyip yakınıyoruz. Aslında bozukluk tamamen seçim isabetsizliğinden gelmi- yor. Çünkü Türk halkı, seçimde ne kadar sağduyu ile hare- ket ettiğini her vesilede ispatlamaktadır. Başarısızlığın baş nedeni, kanımızca büyük kentlerımize ve bunların başında İstanbul'a, yurdun her tarafından yapılmakia olan denetim- siz insan akınından kaynaklanıyor. Bütün uyarılara karşın Türkiye'deki çok hızlı doğum hareketinin önlenmesine bir tür- lö gidilemiyor. Yurdun, özellikle orta ve doğu bdlgelerinde ekonomik, teknik ve tarımsal kalkınma hâlâ yeterli düzeye ıdaşamıyor. Ve bunların sonucu olarak da o bölgelerin hızla artan nüfusu, kurtuluşu batıya, buranın büyük kentlerine ve (Arkası 16, Sayfada) BOGAZIÇI UNIVERSITESI YABANCI DİLLER YÜKSEKOKULU İNGİLİZCE SONBAHAR KURSU 15 Ekim-23 Aralık 1990 tarihleri arasında hafta içinde 6 saat, hafta spnlarında 6 saat olmak üzere İKİ AYRI İngilizce Dil Eğitim Kurşu açılacaktır. Adayların Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi ve personeli olmaması, en az lise mezunu olmaları ve başvuruların en geç 10 Ekim 1990 tarihine kadar yapılması gerekmektedir. Adaylara müracaat ettikleri gün seviye sınavı verilecektir. ADRES: BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ, GÖHEY KAMPÜS, YABANCI DİLLER YÜKSEKOKULU BİNASI TEŞEKKÜR Aylardır çektiğim sıkıntı, şüphe ve ağrdanmı başarılı bir ameliyatla sona erdiren ve beni sağlığıma kavuşturan Ankara Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. SEÇKİN SARI ve vardımcılan Op. Dr. CENGİZ ÖNGEN, Dr. ŞÜKRÜ TANER, Dr. MEHMET TÜMER, Dr. MUSTAFA KEMAL URHAN ve Dr. H. tBRAHİM DURAL'a, hemşireler; EMİNE BAYRAM, ÜMMÜHAN BOZDAG, YADlGÂR ÇAYLI, AYSEL ÖZDİL, GONCAGÜL ASLAxN, FATMA ÜNCÜ'ye ve Ankara Hastanesi'nin tüm personeline, aynca, bizJeri bir an olsun yalnız bırakmayan, hastahane ve evimizde ziyaret eden, telefonla arayan bütün dost ve arkadaşlanmıza teşekkür ederim. ALİ ABALI SATILIK EV İst. Beylerbeyi'nde 2. derecede tarihi ahşap ev. Tel: 380 49 35 -19.00-22.00 arası PENCERE Koltuk Yüzü!. Evdeki koltukların yüzleri eskimiş. Ev bu, duvarın bada- nası bir mevsimde kararıyor, pencerenin perdesi kirlenip dö- külüyor, yerli malı elektrik ampulü ayını doldurmadan atıyor, kapının zili bozuluyor, pencerenin pervazı çürüyor; masraf, masraf, masraf... Dedim ki: — Koltukların yüzleri eskidi; ele güne karşı ayıp oluyor, de- ğiştirelim.. Yüz nasıl değiştirilir? Pişmaniyeci terörist için kolay; devlet doktorunu buluyor, cerrahını getirıyor, suçlunun paşa gönlüne göre yüzünü de- ğiştiriyor. Koltuğun yüzünü değiştirmek daha güç... Yüz aramaya çıktım. Bereket cepte para var; yoksa bu "zamane"öe kimse kim- seye yüz vermez. Ancak pek kısa sürede anlaşıldı ki piyasa- da kolay kolay yüz bulunmuyor. Sözde tüketim artmış, stok- larda mal kalmamış, mağazalar yok satıyorlar. Neden? Tezgâhtar açıkladı: — En iyi müşteriierimiz politikacılar, çok yüz değiştiriyorlar.. — Yaa!.. — Politikacıya yüz dayanmıyor, birini çıkarıp ötekini takıyor, mal yetiştiremiyoruz... — Canım, ben koltuk için yüz arıyorum.. — Sevgili abicim, politikacı da koltuk için yüz anyor. Bak şu mallara: Türbe yeşili, siklamen, fıstıki yeşil ne güzel değil mi? Şu güneşte kızarmış hormonlu domates rengi döşemelik koltuğa nasıl da yakışmaz?.. — Çok cırtlak değil mi? — Öyleyse beğen beğendığini!.. Mavi menevişli mi istersin, ishal rengi turuncu mu, karantina sarısı mı? Hepsi koltuk için... — Hani mal yoktu? — O işin raconu sayılır, piyasada müşteriye mal bulmak bi- zim görevimiz... Tezgâhtar konuştukça, ikirciklendim, içime bir kuşku düş- tü, adam üçkâğıtçılık mı yapıyordu? Sonunda vazgeçtim, eve elleri bos döndüm. ^ Koltuk salonun köşesinde beni bekliyordu. İki kolunu iki yanına üzatmış, dirseklerini kırmış; dört ayağının üstünde, sa- bır/ı, sakin, sessiz, güngörmüş, mütevekkil... İçeri girdiğimi görünce dile geldi: — Satın aldın mı? — Neyi? —Yeni yüzümü... — Hayır.. — Neden? Tezgâhtarın üçkâğıdını koltuğa satmak istedim: — Koltuk yüzü için döşemelik kalmamış, politikacılar kaph şıyorlarmış... Bizimki çatırdadı: — Onlar, dedi bana yüzleriyle değil, kıçlarıyla otururlar... — Ne demek istiyorsun? — Hepsi de birbirine benzer. Kendilerini bir kez kucaklaya- yım diye yapmayacaklan şey yoktur. Hem ben koHarırmn ara- sında kaç politikacı tükettim, kimler geldi, kimler geçti? Bili- yor musun? — Eh, az buçuk tarih okudum... — ybk canım, poposunu ısıttığım nice politikacının arasm- da tarih sayfalanna yazılmaya layık olanlar bir avuçtur; çoğu- nun ciğeri beş para etmez... — Ofkelisin... — Gel de öfkeli olma!.. Benim üstüme oturan o ciğeri beş para etmezi, halk bir şey sanır. En çok buna bozulurum. Oy- sa marifet onda değil, bendedir; ama derdini kime anlata- caksın?.. ^ Koltuk yukarıdan atıp tutuyordu. Birden fark ettim ki yüzü gerçekten eskimiş, yıpranmış, dökülüyor... Mjrıldandım: — Sana gerçekten yeni bir yüz gerekli... " ^ (Arkası H. Sayfada) SIEMENS ' l Verim"üretimin amacı oldukça: Otomasyon... Gelişen pazar ve rekabet koşulları yüksek verim ve kalıtelı üretımin önemini ön plana çıkartmaktadır. Siemens, ülkemizdeki 4.000 uzman, mübendis, ıdari personel, teknısyen ve işçıden oluşan dev kadrosu ile tüm sanayı kollarımıza en uygun, birbırlerini tamamlayan sistemler sunmaktadır. Siemens otomasyon sıstemleri Karabük Demır Çelik Tesislen'nde bir saat rıtmiyle iş başındadır. Üretimın her safhasında uyum içinde birbirlerini tamamlayan bu sistemler, daha az enerjı tüketimi ile yüksek verim ve kalıteli üretimin garantisidir. Siemens, yüksek teknolojisi, bilgi bırıkımi ve uzman personeli ile ülkemizin gelişen otomasyon teknolojisine yaptığı katkılardan dolayı gururludur. Siemens. Ülkemizin otomasyon teknolojisinde güçbirliği. SİMKO TİCARET VE SANAYİ A.Ş. Siemens AG Türkıye Genel Mümessılı Meclısı Mebusan Cad. No 125 80040 Fındıklı-lstanbul Tel. (1) 151 09 00 Fax (1) 152 41 34 Tlx. 24233 Ttx 931 019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle