23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 23 EYLÜL 1990 Azerbaycan Başbakanı Hasan Hasanov: Seçim de pazarda serbest olmalıSovyetler Birliği'nde esen değişim rüzgârlarının olumlu / olumsuz etkilerini canlı bir şekilde hisseden ve yaşayan cumhuriyetlerden biri de kuşkusuz Azerbaycan. Perestroyka ve glasnostun getirdiği olanaklardan yararlanmak isteyen 7 milyon nüfuslu Azerbaycan, aynı zamanda kendisini, etnik çatışmalann estirdiği fırtınanın ortasında buldu. Bölgede Azeri-Ermeni ihtilafı halen sürüyor. Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunan Azerbaycan Başbakanı Hasan Hasanov ile diplomatik muhabirlerimizden Semih İdiz konuştu. Benzer kökenlerine karşın, Azericenin Türkiye'de konuşulan Türkçeden birçok farkı bulunduğundan söyleşinin güncel Türkçeye çevrilmesinde Ali Asker Nuri ve Nesrin . Şahin yardımcı oldular. SOYLESI SEMİH İDİZ iSayın Başbakan; konuya hemen derin- lemesine girecek olursak, Sovyetler Birliği'nde çok büyük değişiklikler görülüyor, bu çerçeve- de glasnost (açıklık) deniyor, perestroyka (ye- niden yapılanma) deniyor. Bunlar Azerbaycan açısından ne ifade ediyor, değişiklikler Azer- baycan'a nasıl yansıdı? Perestroyka derken artık glasnost demeye lü- zum yok. Çünkü perestroyka birkaç maddeden oluşuyor. Bunlar glasnost, demokratikleşme, siyasal sistemin yeniden kurulması, ekonomik düzenin yeniden kurulması ve Sovyetler Birli- ği'ndeki cumhuriyetlerin haklannın yeniden gözden geçirilmesinden ibarettir. Perestroyka bize ne verdi? Çok şey verdi. Faydası da oldu, zararı da. Faydası şu ki Azerbaycan Cumhuriyeti ken- di haklannın farkına vardı. Tam anlamıyla ol- masa bile, ama önceki duruma göre çok daha iyi oldu. Mesela yurtdışıyla ilişkilerimiz arttı. Benira burada bulunmam buna bir örnektir. Azerbaycan dili artık devlet dili oldu. Öncele- ri de Azerbaycan bir devlet diliydi. Ama resmi değildi. Şimdi artık resmi dil oldu. Azerbay- can halkı kendi tarihini yeniden okuma olana- ğını buldu. Azerbaycan halkının 19. yüzyıla dek olan tarihi suni bir şekilde yazılmıştı. Ya- ni bazılannın istediği gibi yazılmıştı. Bazıları tarihi kendi dUşündûkleri gibi bazılan ise kendi bildiği gibi yazmıştı. Perestroyka, tarihin, bi- risinin düşündüğü, birisinin kendi bildiği gibi değil, kendi kurallarına göre yazılması olana- ğını verdi. Perestroyka halka kendi tarihini da- ha dikkatli, daha durüst, daha önemli, daha duygulu yaratma olanagını sağladı. Tarihini iyi bilen halk geleceğini de iyi bilir. Onun için ge- leceğimizi bulmamız için bu gereklidir. Eskiden yetkilerin çoğu Sovyetler Birliği'nin elindeydi. Sadece bizim değil, tüm Sovyetler Birliği cumhuriyetleri için böyleydi. Şimdi ise Sovyetler Birliği merkez hükümeti, yetkilerin tümünü elinde tutmuyor. Sovyetler Birliği şim- di hangi yetkilerin, hangi cumhuriyetlere veri- leceğini ve hangi yetkilerin merkezde olacağı- nı araştırıyor. ^•••fljnesfroyAramn bir de ağırlık taşıyan ekonomik boyutu var... Perestroykamn bir bolümu de hiç kuşkusuz ekonomik reformlardır. Dediğiniz gibi perest- roykamn bu kısmı ağırlık taşıyor. Sovyetler Bir- üği cumhuriyetleri içinde Azerbaycan Cumhu- riyeti'nin olanakları iyidir. Ama biz bu olanak- lardan iyice yararlanamıyoruz. Bizim ekono- mimiz şu anda güçsüzdür. Ama bu, ekonomik olanaklarımızın güçsüz olduğu anlamına gel- mez. Bizim maddi eşyalanmızın azlığı anlamı- na gelmez. Bizim ekonomimizin güçsüz olması, bizim onu iyi idare edemememizdendir. Eko- nomik reform bize bu idare sistemini değiştir- me olanağını veriyor, Bilindiği gibi Moskova- da mecliste bu tartışılıyor ve yenı çözüm yol- ları aranıyor. Bu yollardan biri de pazar eko- nomisidir ki biz ona geçmek istiyomz, onu uy- gulamak istiyomz. • • • • Perestroykamn zararlan da oldu dedi- niz. Nedir bunlar? Kuşkusuz yeniden yapılanmayı başlatmak için onu başlatan kişilerin sağlam iradeli olma- ları gerekiyordu. Her adam dağı yerinden oy- natmak için çaba göstermez. Bazıları ise taşı yerinden oynatmaya bile çaba göstermiyor. Taş duruyorsa, "bana ne" diyorlar. Bizim perest- roykamız ise şundan ibarettir: Sovyetler Birli- ği büyük bir dağdır. Ülkenin şimdiki liderleri bu dağı yerinden kaldırmak için çaba gösteri- yor. Siyasette, milli kurumlarda, ekonomide. Bununla birlikte yeniden yapılanmanın zorluk- lan da ortaya çıktı. Bunu özellikle Azerbaycan halkı hissetti. Ermeniler bu durumdan yarar- lanarak Azerbaycan'dan toprak istemeye baş- ladılar. Bunu yaparken de uyduruk şeyler söy- lediler. Dediklerine göre Karabağ onların top- rağıymış. Halbuki tarihin hangi kitabına ba- karsak bakalım, Karabağ Azerbaycân'ın top- rağıdır. Uzağa gitmiyorum. Ortaasya'lara git- miyorum. 1805 yılında Karabağ devleti müs- takil Azerbaycan devletiydi. Adı ise Azerbay- can Hanlığı idi. Hanlık Türk dilli halklarda devlet anlamına geliyor. Sözünü ettiğimiz Ka- rabağ devleti Rusya devleti ile mukavele yapıp Rusya'nın himayesi altına geçmişti. Eğer 1805 yılında Karabağ Hanlığı Azerbaycan müstakil devleti olarak Rusya himayesi altma geçmiş ise ve 200 yıl sonra birisi 'bu benim toprağımdır' diyorsa bu gülünç olur. Kısa bir süre dünya ba- sını ve Sovyet basını onların lehine çalıştı. Bu- nu başarmalarının nedeni ise onların gazete- lerde, televizyonlarda adamlarının olmasıydı. • • • ^ m a bu, btttün durumu gerçekten açıklıyor mu? Yani propagandanın Ermenile- rin bu kadar lehinde olmasmm başka neden- leri yok mu? Ermeniler çok yaygındırlar Sovyetler Birliği'nde, bir diğer neden de bu. ^^tmmPeki din faktörü var mıydı? Din faktörü yoktu. Ermeniler din konusun- da Ruslarla da Ukraynalılarla da bizimle ol- duğu kadar uzaktırlar. Onların dini kendileri- ne has Ermeni dinidir. Dilleri kendilerine has Ermeni dilidir. Düşünceleri kendilerine özgü Ermeni duşüncesidir. Bunlar hiçbir halkla ken- dilerini ortak kültürden saymıyorlar. Temsilci- leri ise Moskova'mn merkezi gazetelerinde çok, televizyonda çok. Üstelik bir iki gün değil uzun seneler.oralarda çahşıyorlar. Onlann orada ca- lıştığını bilmediğimizi samyorlar. Şunu da de- meliyim ki dünyada yuzlerce Ermeni dilinde gazete yayımlanıyor. Ama dünyada bir iki Azerbaycan gazetesi var. Onlar da küçük. Us- telik Ermenilerin dünyada çok olduklarını göz önünde tutmamız gerekir. Sonra Sovyetler Bir- liği'nin içinde yayımlanan gazetelerde Ermeni- lerin etkisi çoktur. Dünya gazeteleri Ermeni- lerin lehine daha çok yazıyor. Bunlar nedeniyle tarih sarsıldı, ama tarih hiçbir zaman halkın kendi kararına bağlı kal- mıyor. Şimdi ise aym şey yaşandı ve tarih Er- menilerin gerek gazetelerdeki gerekse lobiler- deki kararlarına bağlı olarak gelişmedi. Tarih bunlara üstün geldi. Sovyetler Birliği'nde Azer- baycan halkının tutumu daha doğru ve haklı- dır ve Azerbaycan halkının haklarını korumak gerekir. Bugün Sovyetler Birliği'nde durum böyledir. Sovyetler Birliği liderleri, ister Gorbaçov is- ter başkaları olsun, hepsi anlamışlardır ki Ka- rabağ topraklan hiç kuşkusuz Azerbaycan yö- PAZAR KONUĞU H A S A N H A S A N O V1940 yılında doğan Hasan Hasanov, Azerbaycan Devlet Politeknık Enstitüsu'nü bitirdi ve hayata inşaat mühendisi olarak atıldı. Komünist Partisi içindeki faaliyetleri ise gençlik hareketi (Komsomol) ile başladı. Hasanov daha sonra Sumgait, Gence ve Bakü'de bölge yöneticiliği görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Azerbaycan Komünist Partisi yöneticılerinden biri olarak çalıştıktan sonra geçen ocak ayında Azerbaycan Başbakanı seçıldi. Evli olan Hasanov'un eşi mimar. Hasanov'un 2 çocuğu ve 2 torunu var. hmının doruk noktasında Azerbaycan Cumhu- riyeti'ndeki liderler gerek parti liderleri, gerek devlet liderleri çok yanlış yaptılar. Bu hatala- rın Azerbaycan devletine zararı olmaması için halk kendi doğru hareketiyle liderlerinin yan- hşlarını düzeltti. Cumhuriyetin liderliği olma- dığı için Halk Cephesi liderlik yaptı. Bana gö- re bu iyi bir akımdı. Demokratikleşme yolun- da iyi ve olumlu bir olaydı. Şimdi Halk Cephesi'nin içinde belirli parti- ler oluşturuyorlar ve her parti kendine özgü bir yol seçiyor, kendine özgü tavır takmıyor. Şim- di bizde aşağı yukarı 40 ile 100 arasında teşki- lat var. Bunlann arasında sırf siyasetle uğra- şanlar da var, medeni teşkilatlar da var ve her ikisiyle uğraşanlar da var. Hatta iktisatla ilgili olanlar da var. Bu teşkilatlar henüz çok yeni. Bu panilerin genişlemesi için sayılarının art- ması ve halk arasında nüfuz sahibi olabilme- leri için zaman gereklidir. • • • • • Yani Azerbaycan zaman içerisinde çok partilı sistemle yönetilecektir diyorsunuz. Aslında Azerbaycan ve Sovyetler Birliği'nde- ki diğer cumhuriyetler çok partili sistemle yö- netiliyorlar. Eskiden bizim anayasamızın 6. maddesine göre Komünist Partisi, devleti yö- neten tek partiydi. Artık bu madde anayasa- dan kalktığma göre herhangi bir parti siyasi fa- aliyette bulunabilir. özüne bakarsak biz artık çok partili bir durumdayız. Ancak partilerin bir kısmı daha çok yeni, bir kısmı da çok tec- rübesiz. Yani daha zamana gerek var. Bu ara- da tabii Komünist Partisi de yanlışlannı diizelt- melidir. Düzeltmediği takdirde iş zorlaşacak- tır. Diğer partilerin de yanlışlık yapmamalan, yaparlarsa bunlan hemen düzeltmeleri gereki- yor. Bu dunımda kısa bir zamanda ilerleyebi- lirler. Bana burada Türkiye'de koalisyon hükümeti hakkında soru sordular. Öyle sanıyorum ki Azerbaycân'ın gelecek hükümeti ve Azerbay- cân'ın parlamentosu farklı siyasi güçlere uygun olmalıdır. Bu başka türlü olamaz. Eğer Komü- nist Partisi'ne yakın herhangi bir parti parla- mentoda çok yer tutarsa, o da hükümeti tem- sil etmelidir. Sovyetler Birliği'nin hükümeti de zaten artık bir koalisyon hükümetidir. Sovyet- ler Birliği Parlamentosû'nda başka partilerin bakanlan yoktur. Ama bakanhk yapıp da parti üyesi olmayan kişiler vardır. Bu da bir tür ko- alisyon hükümetinin altyapısıdır. Azerbaycan Başbakanı Hasan Hasanov (sagda), Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinden çok umutlu. (Fotoğraf: Rıza Ezer) netımınde kaJmalıdır ve bu sorunla ilgili nıü- zakere yapılmasına gerek yoktur. Ermenilerin Karabağ'dan çekilmelerini istemişlerdir. Şim- dilik Ermeni-Karabağ problemi yok. Ermeni- ler perestroykadan yanlış olarak yararlandılar ve hem kendilerine hem perestroykaya hem de Sovyetler Birliği'ne zarar verdiler. ^BH^Perestroykamn getirdiği olumsuz yan urünlerden biri, sözünü ettiğiniz ve ülke gene- linde gbrülen bu etnik çatışmalar oldu. Bu so- runu körükleyen neydi? 70 yıl öncesinde ka- lan ve ancak açıklık politikasıyla tekrar orta- ya çıkan bir olgu mu bu? lanlı bir ekonomi istemiyoruz. Biz serbest ekonomiye geçmek istiyoruz. Pazar ekonomisine geçerken sosyalizmden vazgeçmiyoruz. Buna rağmen sosyalizmin anlamı değişebilir. Biz herkese nasıl yardım edeceğimizi planhyoruz. Şeçkinler devleti yaratmak istemiyoruz. Azerbaycan'da yalnız Ermenilerle Azeriler katledildi. Azeriler Gürcistan'da da yaşıyorlar, ama orada bir sonın çıkmadı. Azerilerle Gür- cüler kardeş gibi geçiniyorlar. Dağıstan'da da Azeriler kardeş gibi yaşıyorlar. Hiçbir etnik so- run yok. Moskova'da binlerce Azeri yaşıyor. Hiçbir dağınıklık ve döküntüye yer vermedi- ler. Azerbaycan'ın kendisini ele alalım; Azerbay- can'da bu etnik problem ortaya çıkarken Ka- zakistan'dan Leziler Azerbaycan'a göç ettiler. Leziler başka bir ulustur. Ozbekistan'dan da Türkler Azerbaycan'a göç ettiler. Azerbaycan 1 da yaşayan Gürcüler yine kardeş gibiler. Azer- baycan'da Tatarlar kardeş gibi yaşıyorlar. Ba- zıları Rusların Azerbaycan'dan kaçması için propaganda yaptılar. Dediklerine göre Azeri- lerle Ruslar anlaşamıyorlarmış. Bu tavır bir gün sürdü. Bugün Azerbaycan'da yarım mil- yon Rus yaşıyor. Yani Azerbaycan ulusu için bir etnik anlaşmazhk söz konusu değildir. Azerbaycan halkının herhangi bir ulusla bir- lik içinde yaşamaya hakkı var ve bunu yapa- bilir. Anlaşmazhk ancak Ermenilerle ve onla- rın teşebbüsüyle oldu. ^^^^MPeki bu sorun ne kadar sürer? Bu ara- da Ermeniler Sovyet guçlerin" karşı siiahlan- maya başladılar. Arzuları yatışmayacakmış gi- bi görünüyor. Yeniden Azerbaycan 'a yönelebi- lirler mi? Sovyetler Birliği'nin temeli bu türso- runlarta sarsılmaz mı? Ermeniler Sovyetler Birliği'ni sarsamazlar. Her halk kendi tarihini belirler. Azerbaycan halkı özerk olması gerektiğini biliyor. Ama Sovyetler Birliği ile çatışmaya girmeye kesin- likle gerek yoktur. Bugün Sovyetler Birliği'nin, siyasi olanaklar ve ekonomik olanaklar açısın- dan büyük ve geniş pazarı olan Azerbaycan'ı geliştirmesi güzel bir imkândır. Ermeniler bu birliği sarsamazlar. Sadece siyasal açıdan, et- nik açıdan ve ekonomik açıdan kendi kendile- rine zarar verirler. Bu durum ne kadar sürebi- lir? Bir atasözü var: "Turşu ne kadar çok tut- sa kendi kabını çaüatır" diye. Sonunda Erme- ni halkının bazı şeyleri anlaması gerekir. Bun- ları anladığı zaman bir sorun kalmaz. •••••Sovver/e/- Birliği'ndeki değişiklikler ile ortaya yeni siyasi oluşumlar da çıktı. Bunlar- dan biri de tabii Azerbaycan'daki Halk Cep- hesi'ydi. Halk Cephesi'nin bugünkü etkinliği nedir? Karabağ bunalımı ortaya çıktığında Halk Cephesi çok olumlu bir rol oynadı. Halkı bir- leştirmek için çaba gösterdi ve Karabağ prob- lemi karşısında halkın birliğini sağladı. Erme- niler Karabağ problemi ortaya çıktıktan sonra halkın parçalanacağını sanıyorlardı. Ama par- çalanmamn önlenmesinde Halk Cephesi'nin büyük rolü oldu. Şunu söylemek istiyorum ki Karabağ buna- \ Sovyet askerlerinin Bakü'ye girmele- rinin üzerinden fazla zaman geçmedi. Bu ge- lişmeler Türkiye'de de çok yakından izlendL Bu gelişme Azerbaycan halkında nasıl bir iz bırak- tı? Kötıi bir hissiyat kaldı mı bu olayla ilgili olarak? Kalmayabilir mi hiç? Olabilir mi ki böyle bir hissiyat kalmasın. Olabilir mi ki 5-6 ay gibi bir sürede halk bunu unutsun? Bir millet kendi ta- rihini unutmamalıdır. Ben konuşmamıza bu sözle başlamıştım. Önceki olaylan da unut- mamalıyız. 15. asırdakileri de unutmamalıyız. 20. asırdakiler de unutulmamalıdır. erestroyka, tarihin, birinin düşündüğü, birinin kendi bildiği gibi değil, kendi kurallarına göre yazılması olanağını verdi. Perestroyka halka kendi tarihini daha dikkatli, daha dürüst, daha önemli, daha duygulu yaratma olanağını sağladı. Tarihini iyi bilen halk, geleceğini de iyi bilir. Böyle bir olay unutulamaz. Ama nasıl değer- lendırıldıği de önemlıdır. Aslında asker gön- dermek istemiyorlardı. Bu bir hataydı. Ama ar- tık olan ohnuştur. Biz artık bu olayı tartışma- malıyız. Bizim görevimiz böyle olayların artık tekrar etmemesini sağlamaktır. Öyle olmalı ki Sovyetler Birliği liderliği böyle olaylan tekrar etmeye gerek duymasın. Biz de halkı o yola gö- türmeliyiz. ^^^KBAzerbaycan, halkının çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir cumhuriyet, îslamiyet'in Azerbaycan'daki etkisi ne ölçüde- dir? Laikliği tehlikeye sokacak bir durum ge- lişiyor mu Azerbaycan'da? Şiradi söz konusu olan Îslamiyet'in siyase- tin bir fonnu olduğudur. Halk bunahrken bir çıkış yolu anyor ve genelde çıkış yolunu dinde görüyor. Dinin, 20. yüzyılın şimdiki dönemin- deki devrimin gerçekten bir parçası oldugunu söylemek mümkündur. Ama halkın uygarlık seviyesi arttığına göre artık çağdaş devrim Fransız devrimi veya Sovyet devrimi şeklinde değil, basit, uygar bir devrim şeklinde olmalı- dır. Islam dini birçok konuda özünU korumuş- tur. Manevi açıdan, halkın birliği açısından, devletin yönetimi açısından, zengin-yoksul iliş- kileri açısından, adalet açısından, güçlükler karşısında temizliğin korunması açısından Is- lam'ın olumlu yönleri vardır. Bana göre Islam bu nitelikleriyle Azerbay- can halkının ilgisini çekmiştir. Ama başka komşular, çoğu zaman Sovyetler Birliği de Is- lam köktenciliğinin ortaya çıkmasından kor- kuyor, ama bunun gerekçelerini söylemiyorlar. lslamiyeti gazetelerde yabani ve her şeyi boz- maya yönehk bir içerikte tamüyorlar. Aslında böyle değildir. Sovyetler Birliği'nde camilerin ve camilere gidenlerin sayısmın arttığını gör- düler. Ancak insanlar gerilemiyor; tersine çok daha uygarlaşıyorlar. İVHMD/fl ile devlet ilişkisini de sormuştum, Azerbaycan'da bunlar ayrı kalabilecek mi? -Islarn dini birçok konuda özünü korumuştur: Manevi açıdan, halkın birliği açısından, devletin yönetimi açısından, zengin-yoksul ilişkileri açısından, adalet açısından, güçlükler karşısında temizliğin korunması açısından Islam'm olumlu yönleri vardır. Bana göre îslam bu nitelikleriyle Azerbaycan halkının ilgisini çekmiştir. Devlet herhangi bir siyasi akımla ilişkiye girerken farklan görüp başka şeyleri de dikkate ahrken dini niçin dikkate almasın? Din bir faktör olarak Sovyetler Birliği hükümetine de yardım etmiştir. Vatan muharebesi devrinde dinin etkinliği büyük olmuştur. Din ve devlet ayrıdır derken, bunu siyaset be- lirliyor. Ama devlet herhangi bir siyasi akımla ilişkiye girerken farklan görüp başka şeyleri de dikkate alırken dini niçin dikkate almasm? Din bir faktör olarak Sovyetler Birliği hükümeti- ne de yardım etmiştir. 'Vatan muharebesi' dev- rinde dinin etkinliği büyük olmuştur. • ^KKUMEkonomiyle ilgili bir soruya dönmek istiyorum. Pazar ekonomisi üzerinde durdu- nuz. Tabii sosyalizmin halka getirdiği bazı pra- tik avantajlar var. Bunlardan vazgeçecek mi- siniz? Yani, sağlık, eğitim ve buna benzer te- mel hizmetler Azerbaycan'da artık paralı mı olacak? Planh bir ekonomi istemiyoruz. Biz serbest. ekonomiye geçmek istiyoruz. Ama pazar eko- nomisine geçerken sosyalizmden vazgeçmiyo- ruz. Buna rağmen sosyalizmin anlamı değişe- bilir. Biz herkese nasıl yardım edeceğimizi plan- hyoruz. Şeçkinler devleti yaratmak istemiyoruz. Halk devleti yaratmak istiyoruz. • ^ ^ • B Türkiye ile Azerbaycan arasmdaki üiş- kilere dönersek, bu ilişkiler konusundaki de- ğerlendirmeniz nedir? Buradaki temaslanmz- dan ne gibi sonuçlar aldınız? Sovyetler Birliği ile Türkiye arasmdaki iliş- kiler çok gelişmiştir. Geçen dönemdeki ilişki- lere göre en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Azer- baycan için de bu böyledir. Sovyetler Birliği Türkiye ile ne kadar iyi ilişkiler içinde olursa, bu, Azerbaycan için de o kadar iyidir. Sovyet- ler Birliği ile Türkiye arasmdaki ilişkilerin iyi olmasını en çok Azerbaycanhlar istiyor. Çün- kü biz bu ilişkilerden yararlanarak sorunlan- mızı çözebiUriz. Türkiye'nin Azerbaycan'a ya da Azerbaycan'ın Türkiye'ye yardım etmesin- den söz etmiyorum. Beraberce ilişki kurmala- rından söz ediyorum. İki tarafın da kazanma- sından söz ediyorum. Bizim Azerbaycan eko- nomisi çok güçlü bir ekonomidir. Ama konuş- mamın başında dediğim gibi bizde idare etme tarzı zayıf olduğu için olanaklarımızı kullana- madık. Eğer biz bu idare tarzını değiştirirsek, bu sorunu aradan çıkaıtırsak, pazar ekonomi- sine geçersek, cumhuriyetler özerkliklerini el- de ederlerse ve yetkiJerini arttırabilirlerse, Türki- ye'nin sorunlanmn birçoğunun çözümünü Azerbaycan sağlayabilecektir. Azerbaycan'ın sorunlannı da tabii Türkiye. Biz birkaç meseleyi görüşmeye buraya gel- dik, ama bunlann hepsini çözdük demiyorum. Ama birkaç tanesi çozüldi). örneğin Trabzon - Bakü konsoloslukları açılacak. Nahcivan'da köprü yapılacak. Türkiye ile Azerbaycan bir- leşecek yani arada hem karayolu hem de de- miryolu olacak. Havayolu açacağız. öğrenci değişimi olacak. Sovyetler Birliği ile Türkiye arasmda ticaret anlaşması var. Bu anlaşma çerçevesinde bizim de Türkiye ile ticaretimiz olabilir. Aynca tele- fon hattı cekmek istiyoruz. Elektrik hattmı bir- leştirmek istiyoruz. Türkiye'ye gerekli olan elektriği vereceğiz. Türkiye de bize gerekli olan elektriği verecek. Biz Türkiye'nin petrol ihtiya- cını hissettik. Ayrıca Türkiye'ye boru hattı çe- keceğiz. Birkaç şirketle ortak yatınma girmek istiyoruz. Bize kredi gerekli. Türkiye bunu bi- ze verecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle