Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhuriyet Matbaacılık « Gazetecıhk Turk Mıomm Şırketı adına
Nadîr N«ll 0 Genei Ya\ın Mudurü Hasan Cemal. Muessese Muduru
ElBİne l Ştklljy, Yazı Işlcn Müduru Ofcty Gonenai. 9 Hahcr Merkezı
Muduru YaJfin Bayer, Sa\fa Dılzenı Yannmenı Alı Acar £ Temsılaler
ANKARA Ahrael Tan, I7MIR Hikm« Çctinkn*. ADASA Çetia
k Poiınka C<w latluuc. DıS
Hateta Eıtu •akı. Ekonoım CMfta Tırtaa. I; Stna.u ş«kn» K«MCI. Kuhur Criml l«f. l.antu,
Haberier luaal kJKak. Egılım Gnoj Şaytaa. HatMT Vaitınna Imct BertM. Yun Haberlen Needct Dofaa. Spor Danısman
AMa&ad» t n k n Dız: Yaıılar Kcna l,«*sl« Majtıraa Şataa Alp». Duıekme U M 1 Yma 0 Koofdıniior Ahatı bnbuı
0 Majı I,ra Lroi Lrk.ı 0 Muhasebe Bakal lfcatr £ Bmçc PUslama Sofi OıankaKolla 0 Rckljır AJV Tora 0 tk
YjMnlar Hılyı Akyol 0 ldare H.sryı. Ganr 0 ijJetror ÖUa Çtülı 0 Bılgi Islem Vul l»l # Perond
faı™ Xw/u/u Batkan Vadır Nadı
Okun Attal t.»j» Drer. Huuı
Ccsmal, H A M Çclıafca* Okı»
Bosncıotlıı Sdnk. Alı S r a » . Aka»t Ta> 0
Basan x Yeym. Cunüıur yt: Vfaibaacılık ıt Gareecıiık T A Ş TUrk Oca* Cad. 39/41
-U3J4 tst PK : « lstanbul Tel !I2 05 05 120 ha'l. Tele» 22246, Fu. (1) 5 » «0 72 0
Bvrolar Aakm. Zı>a Gdulp Bl> Inkılap S. No 19 4 Te! 133 11 41-47, TdOL 42344. Fax (4) 133
05 65 0 b a i r H Zıya Blv 1352 S. 2 3 Tel IS 12 30, TdoL 52359, fVL (51) 19 53 »
Adaaı: Indnu Cad 119 S No l u ! Tel 19 )" 52 14 hao Teta 62155. Faı: (71) 19 25 78
TAKVİM: 23 EYLÜL 1990 Imsak: 4.19 Güneş: 5.45 Öğle: 12.01 Ikindi: 15.26 Akşam: 18.08 Yatsı: 19.28
PamukkcJe
için araç
yasağı
geliyor
DENİZLİ (Cumhuriyet) —
Travertenleri kararan ve tari-
hi dokusu bozulmaya başla-
yap Pamukkale'yi kurtarmak
için ilk adım atıldı. 'Beyaz
cennet'in korunması ve yaşa-
tılması amacıyla 16 meslek ör-
gütünün oluşturduğu izleme
kurulu, bilim adamlannın da
görüşünü alarak Pamukkale'-
ye araç girişinin yasaklanma-
sı yönünde bir rapor hazırla-
dı. Rapor, Vali Alpaslan Ka-
racan başkanlığındaki koruma
kurulunca da olumlu karşılan-
dı.
Yerli ve yabancı bilim
adamlannın katıldığı "Pa-
mnkkale'yi koruyalım,
yaşatalım" sempozyumun so-
nuç bildirgesinde yer alan ilke
kararlan çerçevesinde 'beyaz
cetuıct'i kurtarma çalışmalan-
na hız verildi.
Pamukkale'nin korunması
amacıyla açılan imar islah
plaalan ihalesini kazanan Uzel
firmasının, beldenin son 30
yülık durumunu dikkate ala-
rak bir rapor hanrladığı belir-
tildi. Rapor, Vali Alpaslan
Karacan başkanlığındaki ko-
ruma kurulunda değerlendiril-
dikten sonra, imar islah plan-
lannın yapımına geçilecek. Bu
arada Pamukkale'ye araç gi-
rişinin yasaklanması yönünde j
bir rapor hazırlayan izleme
kurulu da, kurul başkanı Vali
Karacan'a başvurarak hemen
önlem alınmasını istedi.
öneriyi olumlu karşılayan
vali, imar islah planlannda bu
konunun da ele alınacağını bil-
dirdi. tzleme kurulu, aynca
antik SİT bolgesinde piknik
faaliyetlerinin de yasaklanma-
sını önerdi. Bu önerinin de ku-
rul üyeleri arasında olumlu
karşılandığı kaydedildi.
Bilim adamlannın görüşle-
ri doğnıltusunda izleme kunı-
lunca haarlanan raporda ko-
nuya Uişkin şu değerlendirme
yapıldı:
"Egzoz gazlan, traverten
teraslânnı kirietiyor. Arsçlarnı
çıkardığı saranülar antik do-
knyu yıpraüyor. Taşıtlann kir-
liliğin yanında giiniltüye yol
açması, antik SİT alanı içinde
hem fiziksel bem işitsel kirii-
lige neden oluyor. Traverten-
lerde ve SİT bolgesinde yaya-
lara ait \ollann araçiar tara-
fından işgal edilmesi oiumsuz
bir görüntü yaratoyor."
Rüzgârı kendinden, görkemi tarihten gelen giysi 90 kışındayine soluklan kesecek
SihirliCoveri'nin bir
pantolon yelek bluz
takıını. Son derece
sade, ama üstüne
kenarları incecik deri
biyeli bir pelerin
attığınızda bambaşka
bir kıyafet olup
çıkıyor ortaya, soluk
kesici. Döndürüp
döndürüp baktırıcı
bir şey.
riıı dansıMantonun büyük
rakibi, insanoğlunun
en eski en gözde
giysilerinden biri
pelerin. Kökü
Asurlulara, Babil'e,
Roma'ya uzanıyor.
Ortaçağda yeni çağda
her zaman rastlamak
mümkün pelerine.
Hiç bırakılamayan,
hiç terk edilemeyen
eski bir sevgili gibi...
Öyle bir özlemle geri
geldi ki pelerin,
modacılar
kullanmaya
yetişemiyorlar bu kış.
Mantonun papucu
dama atıldı ya
pelerin onun tahtına
kuruldu. Giymesi
daha doğrusu şöylece
omuzlara atması hem
kolay hem zor.
Zorluğu; havasında,
hava vermekte,
havalı
giymekte.
ENRICO COVERI'nin bir
takımı. Pantolon ve yelek pas
rengi, krepdöşin gömlek
fuşya, pelerin kırmızı renkte.
BALMAHN'den bir gece
kıyafeti mat siyah çoraplar,
si)-ah bir kortaj iistii alün
işlemeler ve taşlaria tüylerie
bezdi. Ve bir de dev eşarp!-
NECLÂ SEYHUN
At binenin, kıLç kuşananın,
pelerin de omuzuna atıp savu-
ranın mı?.. Resme bakarsanız
öyle. Enrico Coveri'nin manke-
ni, böyle bir sözü doğruluyor.
Ama bu fotoğraflık bir 'an'. So-
kakhk, gündelik değil.
Ne var ki savrulmasa bile pe-
lerin gene de havalı giyilmesi, gi-
yilirken hava katüması gereken
bir kıyafet. Yani hem kolay,
hem de zor.
Mantonun büyük rakibi, in-
san oğlunun handiyse en baştan
bu yana gözde giysisi pelerin.
Asurlularda, BâbilliJerde var pe-
lerin; eski Mısır'da, eski Yu-
nan'da, eski Roma'da. Orta-
çağda, yeniçağda. Fransa'da,
Ingiltere'de, Italya'da, tspan-
ya'da, Almanya'da. Sağda, sol-
da her yerde...
Pelerin hiç bırakılmamış, hiç
terk edilmemiş bir sevgili. Yal-
nızca kadmlar değil, erkekler de
çok sevmişler onu. Ama kadın
gibi vefalı davranmasını büeme-
mişler. Yoksa tarih boyunca,
dönem dönem, o ne saltanatlı
pelerin kullanmaktır öyle?.. Ya-
kası, çevresi en kıymetli kürk-
lerle bezeli, ustü altın iplikle, in-
ci ve taşlarla işli ne zengin, ne
görkemli pelerinler... Uzunu,
kısası, iki katlısı...
Erkeklerde pelerin deyince,
üç silahşörleri kim hatırlamaz?..
Sırta olanca saltanatıyla atılan
uzun pelerinler, konçlu, upu-
zun botlar... Tüylü geniş şapka-
lar... Kadın modası unutamadı
gitti bu guzelliği... Zaman za-
man aramıza kadın silahşörlerin
katılmasımn nedeni bu!..
Evet, kimi uzun, kimi kısa,
kimi tek kat, kimi iki kat, kimi
garnitürlü, kimisi sade. Yünlü-
den, kadifeden, ipCkten, tafta-
dan, lameden, tülden... Yerine
göre.
öyle bir özlemle geri geldi ki
pelerin, modacılar kullanmaya
yetişemiyorlar bu kış. Manto-
nun pabucu dama atıldı ya, pe-
lerin onun tahtına kuruldu. Giy-
mesi, daha doğrusu şöylece
omuzlara alması hem kolay,
hem zor. Zorluğu havasında.
Hava vermekte, havalı giymek-
te.
Aynı şekilde hava gerektiren
bir aksesuar da eşarplar, şal-
lar... Dev boyutlarda. Bir tay-
yörün, bir pantolon takımın, bir
gece elbisesinin üstüne atılan bir
şal, bir dev eşarp mantonun ye-
rini alıyor bu kış. Umalım ki
90-91 kışı geçen yılki gibi yumu-
şak geçsin. Aksi halde eşarbı,
şah manto yerine seçenler, bu-
runlarmı kapının dışına çıkar-
makta pek de istekli olacaklar
denemez.
Aslında soğuk bir yana bıra-
kılırsa şıklığına, çalımına diye-
cek yok. Orneğin BaJmain'in
stilisti Eric Mortensen, yıhn en
ilgi çekici gece kıyafetlerini (bir
çorap bir korsaj) dev eşarplar-
la tamamlıyor. YUrekli olanla-
ra göre bir model. Bir de elbet-
te çok genç olmak koşulu var.
Zaten bu yıl Balmain'den gi-
yinmek ya da Balmain stili gi-
yinmek hayli yürek isteyen bir
iş. Mortensen Balmain moda
evinden aynlmadan önce, yal-
nızca klasik modeller yapmadı-
ğını -yöneticilerle anlaşmazlık
konusu bu zaten- gerektiğinde
en genç, en çılgın modellerin de
üstesinden gelebileceğini kanıt-
lamak amacıyla çok şık, çok de-
ğişik, çok gözüpek bir koleksi-
yon sundu. Bol eşarplı, bol pe-
lerinli. Pelerinin üstündeki renk
renk ıri yamalar, deri dikişlerle
tutturulmuş.
Ama pelerini onun çılgın açı-
sından almayan bir sürü moda-
cı var. Daha aklı başında, daha
klasik pelerinlerle giriyorlar kı-
şa. Pelerin, zaten havalı bir kı-
yafet. Onun havas ile yetiniyor-
lar. Onun modele katkısını ye-
terli buluyorlar.
En basit bir model örneğin.
Diyelim ki, Enrico Coveri'nin
bir pantalon, yelek, bluz takımı.
Son derece sade. Ama üstüne
kenarları incecik deri biyeli bir
pelerin attığınızda bambaşka bir
kıyafet olup çıkıyor ortaya. So-
luk kesici. Döndürüp döndürüp
baktıncı bir şey.
Deri biyeyi pelerinlerde kul-
lanan modacılar bir hayli 90 kı-
şında. Bazılan deri yerine saten
biyeler geçiyorlar. Bazılan pele-
rinleri ve eşarplan upuzun deri
saçaklarla beziyor. Aman
aman!...
Evet, pelerin modanın gözde
giysisi. Nefertiti'dsn Marie An-
toinette'e, sokaktaki kadından
saraydaki kadına. Gidici bir
^moda değil pelerin. Gitse de ge-
*ne gelir. Ama pelerinde 90-91
kışını kaçırmayın. Ister yamalı,
ister biyeli, ister sacaklı kulla-
nın.
Yalnız unutmayın ki onun si-
ze bir hava katması için sizin de
onu güzel 'taşımanız', onu ha-
valandırmanız gerek!..
Antikaticaretüıde merkez:MarmarisÖZGEN ACAR
MARMARİS / NEW YORK
— "Amerikan Sikkecilik
Dernegi" anlamına gelen "The
Amerkan Numisraatk Society"
adlı örgut dünyada her türlü pa-
ra konusunda bılgisine başvuru-
lacak ciddi bir kuruluştur.
Bu kuruluşun yayını olan bi-
limsel bir kitabın yazarı Bayan
Hyla A. Troxell "The Colnage
of The Lycian League" adlı ki-
tabının 127'nci sayfasında "1976
Mannaris defınesi"nden söz edi-
yor. Definenin 200 adet Likya
sikkesinden oluştuğu sanılıyor.
Yazar, defıneden 87 sikkeye
sahip olan bir yabancı koleksi-
yoncunun izniyle bunlan ince-
lemiş. Sahibi, Avrupalı satıanın
bunlann Marmaris'te bulundu-
ğunu söylediğini aktanyor. Bir
başka yabancı koleksiyoncuya
yine aynı sikkelerden Marma-
ris'ten önerilmiş. Yazar define-
nin gömülüş tarihini İ.Ö. 25 yüı-
na tarihliyor.
önemli bir sikke bilimci olan
Bayan Troxell Karya bolgesinde
yer alan Marmaris'in, Likya'ya
yakınlığına karşın hiçbir biçim-
de Likya Birliği çevresinde pa-
ra basmadığını anımsattıktan
sonra "Mannaris, son ydlarda
giineybatı Anadolu'da sikke ti-
caretinin önemli bir raerkezi
olmuştur" diyor. Kendisi de
Marmaris'e gitmiş olan yazann
bu kitabı !982 tarihini taşıyor.
Marmaris'i sadece sikke değil
her türlü antika ticaretinde ve
kacakçüığmda böylesine önemli
bir merkez haline getiren kişiyi
tammak ister misiniz? Bunun
için oldukça gerilere 1960'lann
başına gitmek gerekir.
Milas - Bodrum yolu bugün-
kü gibi deniz kenarında değil.
Ormanla kaph dağ ve vadilerden
kıvnla kıvnla giderdi. Hele Gul-
lük'ten sonraki 30-40 kilometre-
lik orman yolu saatlerce Lnsanın
başını dondurürdü. 1966'lar-
da yapılan asfalt yol ile sure
kısalmıştı. Ancak yine de bir-
kaç saat gerekliydi. Milas-
tan Bodrum'a ulaşmak için.
Güllük ile Bodrum arasında ha-
lıları ila ünlü bir köy vardır.
Mumcular ya da Çömlekçi...
Milas ve Bodrum pazanna
inemeyen orman köylülerine
seyyar satıcılar eşek üzerinde
mal götürürlerdi. Bu çerçilerin
yanı sıra eşekle seyyar sabun sa-
tıcılığı yapan bir kişi de Çömlek-
A N T I K A T A L A N I
Şişleme deHkleri Özellikle suyun bollaşıp toprağı
yumuşatmaya başladığı bir mevsimde Damlıboğaz köyüne
gitmişseniz, çimler üzerinde adım başında 2-3 cm. çapında
deliklerle karşılaşırsınız. Bunlar, antika avcılarının demir
çubukları yumuşak toprağa soktukları şişleme delikleridir.
Tamdık heykeller Günün birinde Londra'daki bir
müzayedenin kataloğu karıştınlırken belli olmaz, "Saaa....
Satttt... Sattım" diye tokmak inmeden 50 bin sterlin değer
biçilen bronz, 15 cm, erkek, sırtında post, elinde sopa olan
nefis bir Herkül heykelciği ya da Madison Caddesi'nde 1.5
milyon dolarbk bir Anadolu heykeh* tamdık çıkabilir.
DAMLIBOĞAZ SERAMİĞİ — Efes Müzesi'ndeki "Rodos üpi" Damüboğaz seramik kaplan i|e New York'ta Atlantis
Galerisi'ndeki Damlıboğaz seramigini kıyaslamak için arkeolog olmaya gerek yok. Mnstafa (Güner) Merzifonlu
çi köyünden Mustafa Güner
(57) idi. Yollar geliştikçe sabun-
cu satıcılığını kamyonet ile yap-
maya başlamıştı.
Mustafa Günerin şimdi Mar-
maris'te bir pasajı, halıcı mağa-
zası, kuyumcu dükkânı, seyahat
acentası, mavi yolculuk yapan
3-4 yatı vardır. Rodos'ta bir Yu-
nan ile ortak halıcı dükkânının
bulunduğu ve halıcılıkta Türkj-
ye'ye "hayali ihracatı" öğrettiği
söylenir.
Tlpkı Alaşehirli seyyar DDT
satıası Nihat Kolasın gibi Çöm-
lekcili seyyar saban satıcısı ve
soyadını sonra lakabı olan Mer-
zifonlu'ya değiştirecek Mustafa
Gnner'in öyküsü oldukça ilginç-
tir.
önemli Leleg ve Karya yerleş-
meleri olan çevredeki dağ köy-
lerinin kadınlan iki antik sik-
keyle genç Mustafa'dan çok sa-
bun almışlardır. Mustafa bu
alışverişten hoşnut kalıncasa-
bunculuğu bırakıp halıcıhk ve
antikacıhğa geçmiştir. Ünlü Mi-
las halılarının gerçek merkezi
olan Çömlekçi çevresinde Mus-
tafa, eski haiı ve antika toplayıp
kesesini doldurmaya başlar.
Marmaris, Bodrum'a kıyasla
turizme daha önce açılır. Bunun
üzerine Mustafa 1964 yılında
kapağı Marmaris'e atar. Kardeş-
leri Münir ve Ziya"ya kıyasla çok
daha cin olduğunu herkes kabul
eder. Yakınları Mustafa Merzi-
fonJu'dan "Ne babası ogJana, ne
de oğlu babasua güvenir. Kazık
atmaya, kandırmaya ba>üdığı ve
herkesi de kendisi gibi sandığı
için güvensizltk içinde yaşar" di-
ye söz ederler.
Bu arada antikacılık işini da-
ha da genişleten Mustafa Mer-
zifonlu Izmir'e, Kapahçarşı'ya ve
hatta Rodos üzerinden doğruca
Avrupa'ya da mal vermeye baş-
lar. Rodos bağlantılarını adına
dün değindiğimiz Niko Patrik-
yadis yapar. Çoğunlukla Mus-
tafa'nın Niko'ya mal verdiği, za-
man zaman da onun Yunanis-
tan'dan getirdiği birinci sınıf
sahte sikkeleri pazarladığı söy-
lenir.
Arkeoloji dunyasında "Rodos
Tipi" denilen topraktan yapıl-
mış bir tür çanak çömlek vardır.
Bunlar, Batı dünyasına ilk kez
Rodos'tan gebniş ya da orada ilk
kez bulunmuş olacak ki bu ad-
la anılır bu tür seramikler.
Kirli portakal renginde, ince
ve sulu kilden yapılmış bu sera-
mikleri, kahverengi boyalı çeşitli
hayvan motifleri ve hilal biçi-
minde tekıarlanan desenler, ge-
ometrik çizgiler, süsler. Genel-
h'kle I.Ö. 650-600 yıllanna tarih-
lenirler. Elinize pergeli alıp en
fazla 25 km yarıçapında bir da-
ire çizecek olursanız bu alana gi-
ren yöredir bence bu toprak eş-
yanın da vatanı.
Bugün bile bu yörede kiremit
ve tuğla işçiliği, yerel toprağm
özelliğinden dolayı bu yörede
gelişmiştir. Bu daire içine giren
ve benzeri eserler veren, pek çok
yere kıyasla sadece bir köyü ör-
nek olarak vereceğim.
Milas'tan Bodrum'a giderken
Pilav Tepe*ye gelmeden önce
sağdan ayrılan yol arabamzı
Damlıboğaz köyüne götürür.
köye bir köprüden geçilerek gi-
rilir. Köy eğiümli bir arazi üze-
rinde, küçük bir çaya bakar bi-
çimde kurulmuştur. Köye girme-
yip, köprüden geçtikten sonra
çay boyunca ilerlerseniz, kınk
dökük, duzgün yontulrnuş taş
yığınlan görürsünüz.
İlkel sonar: Şişleme
özellikle suyun bollaşıp top-
rağı yumuşatmaya başladığı bir
mevsimde köye gitmişseniz, çim-
ler üzerinde adım başında rast-
layacağınız 2-3 cm çapındaki de-
liklere ne türlü bir hayvanın gi-
rip çıktığmı düşünür, düşünür
bir türlü bulamazsınız. Oysa bu
delikler antika avalannın demir
çubuklan yumuşak toprağa
soktukları "şişleme" delikleridir.
Bu işin uzmanlanndan biri
olan köyün zeki muhtan şöyle
anlatıyor: "Şiş toprağın derin-
Uklerinde ilerieyebUdigi kadar
sokulnr. Bütün amaç, şiş ilerier-
ken (tok) diye bir ses duvabil-
mektir. Bu ses duyııJduktan son-
ra çevresi kısa arabklaria yeni-
den şişlenir ve aşağıdaki meza-
nn bnyökiüğü befirlenir. iş bun-
dan sonra şişin (tok) sesini ver-
diği yere kadar kazma kürek sal-
lamakür. Mezann içinden çıkan
ölii bediyelerinin içinde en mak-
bulii hiç kuşkusuz altın eşyadır."
Bir çeşit ilkel (sonar) sayıla-
bilecek şişleme yöntemi ile
Damlıboğaz'daki bu ölüler ken-
tinden (nekropolis) özellikle bu
Rodos tipi seramik eşya, yamaç-
taki köy evlerinin bahçelerindeki
çapalarda ise değerli eserler çık-
maktadır.
Nehir boyunda biraz yürüdü-
Pnüzde Türkiye'de bir Kültür
Bakanlığı'ndan, eski adı ile Es-
ki Eserler ve Müzeler Genel Mü-
dürlüğü'nün varhğmdan kuşku
duyarsınız. Yıllardır burası şiş-
lene şişlene, mezarlar üstüste yı-
ğılıp kınla kırıla neredeyse ne-
hir boyunca yürünecek yer kal-
mamıştır. Köylülere, Merzifon-
lu'ya, Aydıner'lere, Kolasın'lara
yüzde yüz hak verirsiniz. "Ye-
meyenin malını yerler" diye.
Dilerim Kültür Bakanlığı
Bodrum ve Milas müzelerine,
Muğla Kültür Müdürlüğü'ne,
Milas ve Bodrum kaymakamla-
nna şu soruyu sorsun:
"Damlıboğaz'daki bu soygu-
nu gönnediniz mi? Gördttyseniz
neden miidahak edip, genel mii-
diirliıge ve bakanlığa bilgi ver-
mediniz?"
Bana öyle geliyor ki 3-5 yıldır
Bodrum ve Milas müzesindeki
görevlilerin diilerinde tüy, dak-
tilolannda şerit, tükenmez ka-
lemlerinde mürekkep kalmadı
Ankara'daki ilgilileri uyara uya-
ra. Acaba, buna karşılık Anka-
ra'daki ilgililer ne yaptı? Neden
burada bir kurtancı kazı yapıl-
madı?
İki yıl önce Datça Yanımada-
sı'nda Nihat Kolasın'ın "Perili
Köşk"ünde tatil yapan ve bu ser-
lerden birkaç tanesini pazarla-
yan Robert Hecht ile bu toprak
eşyanın kökeninin Rodos mu
yoksa Milas yöresi mi olduğu
konusunda bir büimsel görüş
ahşverişinde bulunmuştuk. Bu
sırada Merzifonlu'nun da ku-
laklanm çınlatmışük.
Mustafa Merzifonlu 27 Ağus-
tos 1983 günü kardeşi Münir
Göner ile beraber tutuklandığm-
da Marmaris Asliye Ceza Mah-
kemesi bazı bronz eserler ile bir-
likte iki adet de Damlıboğaz se-
ramiğine el koymustu. Bodrum
Müzesi'ndeki bu eserler ile New
York'ta satılan seramikler ara-
sında hiç fark yoktu.
Milasli halıcı Ahmet Döamez
gibi Merzifonlu'nun adamlanna
mal vermek istemeyen baa köy-
lüler ise kınk-dökük parçalan
yakındaki Milas Müzesi'ne sa-
tıyorlar, kaliteli mallan ise gelir-
leri daha fazla olan Efes ve Fet-
hiye müzelerine götürüyorlardı.
Bu dürüst insanlara karşılık
Merzifonlu'ya mal verenler çok
olmalıydı ki Damlıboğaz sera-
mikleri New York'ta işportaya
düşmüştü. Toprak Mahsulleri
Ofisi ürünü almak için köylü-
nün ayağına gittiği halde, Eski
Eserler ve Müzeler Genel Mü-
dürlüğü bugüne kadar değil bu-
rada bir kurtancı kazı yapmak,
köylülerin tarihsel bağlantılan
yok edercesine yaptıklan kazıla-
rından çıkan eserleri satın ala-
cak müzeler arası dengeli bir ör-
gütlenmeyi bile kuramamıştı.
Merzifonlu kapanda
1970*161^ başında bir kez da-
ha başı polisle derde girmis olan
Mustafa Merzifonlu 1983'te, ön-
ce rüşvetten ve sonra eski eser
kaçakçüığmdan tutuklandı. Fet-
hiye'de gözaltına aunan bazı an-
tika kaçakçılan Merzifonlu'nun
adım açıklayınca Merzifonlu
Muğla'ya getirildi. Daha yolda
arabada rüşvetin kapısıru yarım
milyon liradan açtı.
Bu sırada başta Muğla Vali-
(Arkası 19. Sayfada)
K.Çamkca'da
kuşgünleri
• Istanbol Haber Servisi
— Doğal Hayatı Koruma
Derneği'nin düzenlediği kuş
izleme günü bugün lstanbul
Küçük Çamlıca tepesinde
saat ll'de başlıyor. Her yıl
onbinlerce yırtıcı kuş,
sonbahar aylannda Avrupa
ve kuzey ülkelerinden geh'p
Afrika ve sıcak ülkelere göç
ederken, lstanbul Boğazı
üzerinden geçiyorlar.
Değişik kuş türlerini
görmek ve tammak,
kuşlann yaşamı üzerine
geniş bilgi almak isteyenJer
K.Çamlıca'da doğaya yakın
bir gün geçirebilirler. Doğal
Hayatı Koruma Derneği,
doğaseverleri dürbünleri ile
birlikte K.Çambca'ya
çağınyor. Derneğin de bir
miktar dürbünü
doğaseverlere tahsis
edebileceğı belirtiliyor.
Kaçak acente
perişan etti
• ANTALYA (AA) —
Kaçak seyahat acenjesinin
Türkiye'ye getirttiği bir
grup Federal Alman turist,
acentenin otel paralannı
ödememesi üzerine bir süre
rehin kaldı. Olay, Federal
Alman gazetelerinde "tatil
skandalı.. Türk polisi
Nurnberglileri otellerine
hapsetti" şeklinde yer aldı.
Türkiye Seyahat Acenteleri
Birliği Antalya Bölgesel
Yürütme Kurulu Genel
Sekreteri Abdullah Tekin,
olayın doğnı olduğunu,
Prima-Tur adlı kaçak
acentenin, Morgen und
Abdndlend Reisen fırması
aracılığjyla getirttiği turist
grubunun otel giderlerini
ödememesi üzerine
turistlerin otelden
aynlmalanna izln
verilmediğini ve bir süre
otelde tutulduğunu bildirdi.
Çevre
Konferansı
• ANKARA (ANKA) —
Türkiye Çevre Sorunlan
Vakfı tarafından 3-5 ekim
tarihleri arasında Turban
Çeşme Oteli'nde "Türizm ve
Çevre" konulu bir
konferans düzenlenecek.
Konferansa turizm ve çevre
konusunda uzmanlaşmış
Türk bilim adamlannın ve
yöneticilerinin yam sıra
Federal Almanya'dan da
turizm uzmanlan katılacak.
Konferansta sunulacak
tebliğlerin daha sonra bir
kitapta toplanacağı
bildirildi.
Çayönü'de yeni
• ERGANİ/BİSMtL (AA)
— Diyarbakır'm Bismil
ilçesi yakınlarındaki Üçtepe
ve Ergani ilçesindeki
Çayönü höyuklerinde
surdürülen arkeolojik
kaalann bu yılki bölümü
tamamlandı. İki yıl önce
Bismil ilçesi yakınlanndaki
Üçtepe höyüğünde lstanbul
Üniversitesi öğretim
üyelerinden Prof. Veli Sevin
başkanlığmda başlatüan
kazıların bu yılki
bölümünde Asur, Mittanni,
Hurri, Roma, Bizans ve
Selçuk dönemlerine ait
eserlerle mimari kahntılann
ortaya çıkarıldığını, bu
medeniyetlere ışık tutacak
bilgdler elde edildiğini
söyledi.
Kirli havaya
karşı vakıf
• ERZURUM (AA) —
Erzurum, Erzincan ve
Muş'ta özellikle kış
aylannda görülen hava
kirliliğini önlemek amacıyla
Çevre Koruma Vakfı
kuruldu. Erzunım Valisi
EmruUah Zeybek, vakfm
öncelikle arahk, ocak ve
şubat aylannda ciddi
boyutlara ulaşan hava
kirliliğini asgariye indirmek
için çalışmalar yapacağım
bildirdi. İlk plauda hava
kirlinğini ölçen aletlerin
satın alınacağını belirten
Vali Zeybek şunlan söyledi:
"llgili Devlet Bakanhğı'mn
talimatıyla kurul^n ÇevTe
Koruma Vakfı'na 250
milyon lira kaynak
gönderildi. Bu ödenekle
hava ve çevre kirliliğinin
önlenmesi için daha etkin
çalışmalar yapacağız."
Manıflu'nun
kodu degişti
• ANKARA (AA) —
Çankın'ya bağlı Maruflu
merkezinin otomatik
telefon görüşmelerindeki
kod numarası değiştirildi.
PTT Genel
Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamaya göre
Manıflu'nun otomatik
telefon görüşmelerinde
'467-29' olan kodu dünden
itibaren '4683-8' oldu.