26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/15 KÖRFEZ KRÎZt...KÖRFEZ KRIZt... KÖRFEZ KRÎZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖI ÜRDÜN YALNIZLIĞA İTİLİYOR Riyad-AmmangerginliğiSuudi Arabistan, Körfez krizinde Irak yanlısı bir tutum takınan Ürdün'ün Riyad'daki 20 diplomatını sırurdışı ediyor. Suudi hükümeti daha önce de Ürdün'e petrol sevkiyatını durdurmuştu. Dış Haberter Servisi — Körfez krizin- de farklı tavırlar takınan Ürdün ile Suu- di Arabistan arasındaki gerginlik, tır- manma eğilimine girdi. Suudi Arabistan, Urdün'e yaptığı petrol sevkiyatını dur- durduğunu açıkladıktan sonra dün de 20 Ürdünlü diplomatı sınırdışı etti. Körfez ülkelerinin de Ürdüniü askeri uzmanları sınırdışı edecekleri bildirildi. Suudi Arabistan'ın Riyad'da bulunan 20 Ürdünlü diplomattan ülkeyi terk et- melerini istediği bildirildi. Reuter'in Am- tnan'daki kaynaklara dayanarak yerdiğ habere göre Riyad'ın notası, dün Ürdün Büyükelçiliği'ne iletildi. Ürdünlü diplo- CNN'DEKONUŞTU Kral Hüseyin ABD'yi suçladıDış Haberter Servisi — Ürdün Kralı Hüseyin, ABD'nin Kuveyt'in işgalini kı- nayan BM kararının uygulanmasında gosterdiği "gayreti", Filistin sorunu ile il- gili olarak alman kararlarda göstermeme- sini "çifte standart" olarak nitelendirdi. Hüseyin, bu durumun Araplar arasında "ABD'nin bazı art niyetleri olduğu" yo- lunda kuşkulara yol açtığrtu söyledi. Dün gece CNN televizyonunda yarım saat süreyle naklen yayıralanan konuşma- sında Kral Hüseyin, Körfez krizinin, Irak ve Kuveyt'in tarihi, bölgedeki zengin ve fakir ülkeler ayrımı, Ortadoğu'da nükle- er, kimyasal ve biyolojik silahlann bulun- raası ve Filistin sorunu ile ilişkili olduğu- nu savundu. Soruna bulunacak bir çö- zümde Arap katılımının esas alınması ge- rektiğini kaydeden Kral Hüseyin, Suudi Arabistan'm kendi savunması için yardım isteme hakkı olduğunu, ancak Amerikan birliklerinin en kısa zamanda bölgeden ayrılması gerektiğini vurguladı Der Spıegel'in iddiası Federal Alman dergilerinden Der Spiegel, Irak'ın gaz maskesini eriten ve koruyucu fonksiyonunu tamamen or- tadan kaldıran 'hidrosiyanik asit' üret- tiğini öne sürdü. Alman dergisi, bugün çıkacak olan sa- yısında, Irak'ın Samara kenti yakınlann- da zehirli gaz üretim tesislerinde kesin öl- dürücü etkisi bulunan hidrosiyanik asi- tin yüksek konsamrasyonlarda üretildi- ğini duyurdu. Dergi, söz konusu tesislerin Federal Almanya firmaları tarafından kuruldu- ğunu iddia ederek, ABD haber alma teş- kilatı CIA'nın olaydan haberi olduğunu kaydetti. Irak'ın, hidrosiyanik asit ürettiği yo- lundaki haberlerin duyulması üzerine, Körfez'deki Amerikan ve lngiliz kuvvet- lerinin ellerindeki gaz maskelerinin filt- relerini değiştirme yoluna gittiklerini ha- ber veren Der Spiegel, Samara'daki te- sislerden başka üç ayrı tesiste de hidro- siyanik asit üretebilecek makine ve ham- maddenin bulunduğunu bildirdi. Der Spiegel, Irak'a yasadışı yollardan silah ve teçhizat gönderdiği Ueri sürülen Messeschmidt-Bolkoç-Blohm (MBB) adlı F.Almanya firmasmın, Irak ordusunun modernizasyonu projesinde sanılandan çok daha fazla rol iistlendiğinin ortaya çıktığını öne sürdü. matlara ülkeyi terk etmeleri için bir haf- ta süre tanındı. Sınırdışı edilen Ürdünlü diplomatlar arasında askeri, ticaret, ça- lışma ve kültür ataseleri de bulunuyor. Reuter, Riyad yöneüminin ülkesindeki 30 Yemenli diplomatı da sınırdışı edeceğini bildirdi. AP ise Suudi Arabistan'daki diplomatik kaynaklara dayanarak verdiği haberde, Suudi Arabistan'ın üçer kişi ha- riç,' Ürdünlü ve Yemenli diplomatlann tümünü sınırdışı etmeye hazırlandığını duyurdu. Suudi Arabistan, petrol borcu- nu ödemediği için Ürdün'e yaptığı pet- rol sevkiyatını da durdurmuştu. AA'nın bildirdiğine göre Ürdün Enerji Bakanı Tabet El Tahir, Suudi şirketi Tapline'- nın petrol sevkiyatını 19 eylül günü dur- durduğunu doğruladı. Petrol çevrelerinin verdiği bilgiye göre S.Arabistan ağustos ayı sonlannda Urdün'e, S.Arabistan üze- rinden geçen petrol hattı ile günde 33 bin varil dolayında petrol göndermeye baş- lamıştı. Öte yandan başta Katar ve Bahreyn ol- mak üzere Körfez ülkelerinin Ürdünlü askeri danışmanlan ve pilotları sınırdışı etmeye başladıkları bildirildi. AA'nın verdiği habere göre Amman'daki yetkili kaynaklar, sınırdışı edilenler arasında Körfez ülkeleri güvenlik örgütlerinde staj yapan Ürdünlü polisler de bulunuyor. Irak, Bağdat'ta bulunan çoğunluğunu Batılı ülkelerin oluşturduğu birçok büyü- kelçilik mensubunun hareket serbestliğini kısıtladı. Yabancıların Bağdat'tan 3ü km'den fozla uzaklaşmaları yasaklandı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü tarafından ya- pılan açıklamaya göre mensuplarının ha- reket serbestliği kısıtlanan büyukelçilik- ler şunlar: Fransa, F.Almanva, İspanya, ABD, Hollanda, Italya, Yunanistan, İn- giltere, S.Arabistan ve Mısır. Irak ayrıca, söz konusu ülkelerin Bağ- dat'ta görevli askeri ataseleri, yardımcı- ları ile ataşeliklerdeki bazı diplomatlann sınırdışı edilmesi yolunda karar ahndığını doğruladı. Irak haber ajansı INA, Dışiş- leri Bakanlığı'ndan bir yetkiliye dayana- rak verdiği haberde, Fransa, Almanya, İspanya, Hollanda, Yunanistan, İngilte- re, Italya, Mısır, Suudi Arabistan ve ABD buyükelçiliklerindeki askeri ataşe- liklerin kapaulmasının da istendiğini kay- detti. UÇAKLAR ARASINDA — Independence uçak gemisinin 5000 gorevlisi her sabah böyle form tutuyor. (AP) ABD GEZİSİ Özal,umduğunubulacak mı? Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Washington'dan beklentisinin ne ölçüde karşılanacağı açıklığa kavuşmuş değil. UFUK GÜLDEMtR VVASHINGTON — Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın bugün başlayacak olan ABD ziyaretiyle Türk Amerikan ilişkile- rinde hareketli bir haftaya giriliyor. An- cak bu haraketlıliğın Cumhurbaşkanı Özal'ın Körfez krizi dolayısıyla VVashing- ton'dan beklentilerinin ne ölçüde karşı- lanacağı açıklığa kavuşmuş değil. Eğer ABD somut bir jestte bulunacaksa, bu önümüzdeki salı Beyaz Saray'da yapıla- cak görüşmede ortaya çıkacak. Amerikan yönetimi, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın VVashington'a gelişinden, gerçekten de daha önceki ziyaretlere oranla bir heyecan duyuyor. Orneğin, ABD Başkanı George Bush, önceki gün Kongre üyeleriyle yaptığı bir bütçe görüş- mesi sırasında, son günlerdeki önemli ge- lişmelere değinirken bunların arasma özal'ın Washington gezisini de dahil et- ti. Amerika'nın en tanınan spikerlerin- TAHRAN Hafız Esad Iran'daTAHRAN (AA) — Iran Cumhurbaş- kanı Haşimi Rafsancani ve Suriye Dev- let Başkanı Hafız Esad, yabancı güçlerin Körfez bölgesinde kalmasına karşı olduk- lannı açıkladılar. Iran haber ajansı İRNA'nın haberine göre 3 günlük resmi bir ziyaret için Tah- ran'da bulunan Suriye Devlet Başkanı, İran Cumhurbaşkanı ile görüştü. Görüş- mede ikili ilişkilerin yanısıra Körfez kri- zi üzerinde durulduğu belirtildi. Rafsancani, bu ziyaret ve tetnasların, bölgenin bu tür göriiş alışverişlerine bü- yük gereksinimi olduğu bir zamanda ger- çekleştiğini belirtti ve geleceğe iyimser baktıklannı söyledi. Rafsancani-Esad görüşmesinde iki ül- TURYAP / TAKSİM" I N T E R N A T I O N A L EDUCATIONAL CENTRE ke devlet başkan yardımcılarının yanısı- ra dışişleri bakanları AH Ekber Velayeti ile Faruk El Sara'nın da hazır bulundu- ğu belirtildi. Göriişme sırasında, bölgedeki gelişme- lere karşı tam anlamıyla alarmda olma- nın gereğini vurgulayan tran Cumhurbaş- kanı, şunları söyledi: "Yabancı kuvvetlere ve bu hegemonya- cı güçlere izin vermenıeliyiz. Amerika ve Batılı ulkeler. bölgeye Kuveyt'i kurtarmak için değil, kendi daha önemli çıkarlan için geldiler." Öte yandan, Suriye Devlet Başkanı Ha- fız Esad'ın, Rafsancani'nin bölgedeki du- rum hakkındaki görüşlerini paylaştığı vurgulandı. den Peter Jennings'in de Özal ile bir gö- rüşme yapacak olması bu doğrultuda bir gelişme olarak algılanıyor. Ancak bu he- yecanın somut sonuçlar doğurup doğur- mayacağı ortada. Amerikan yönetimi bir çalışma içinde, ama şu ana kadar bu ça- lışmalardan Ankara'yı rahatlatacak so- mut bir ayrıntı dışarıya yansımış değil. Bunun iki nedeni var: Birincisi, Türkiye'- nin beklentilerini karşılamak konusunda çeşitli güçlükleri var. Amerikan yöneti- mi de dünyadaki tüm hükumetler gibi ya- sa, kural ve geleneklerden bağışık değil. tkincisi de "Eğer Türkiye'ye bir sey ve- rilecekse, bu en yüksek düzeyde verilsin, yani Beyaz Saray'daki görüşmede Baş- kan Bush tarafından Özal'a soylensin" gibi bir düşünce egemen. İstemiyor Fakat şu da bir olgu ki Amerikan yö- netimi Türkiye'de muhalefete, "Özai, Amerika'dan bir şey alamadan döndü" dedirtmek istemiyor. Bu konuda çok has- saslar. Bir dışişleri yetkilisi, "Türkiye'- de herkesin gözünün ÖzaJ'ın ziyareti üze- rinde olacagını biliyoruz" diyor. Yöne- timin bu yonde attığı adımlardan birisi, özal'ın karşılanış protokolünü bir basa- mak yukan çekmek oldu. Özal, geçen ocakta cumhurbaşkanı olarak ABD'ye yaptığı özel nitelikli ziyarette, havaala- nında dışişleri ve savunma bakanlığının alt düzey memurlan tarafından karşılan- mıştı. Karşılamadakı en yüksek düzeyli Amerikalı bir aJbaydı. Oysa bu kez, tıp- kı yaz başında ABD'yi ziyaret eden Fe- ner Rum Patriği Dimitrius gibi Beyaz Sa- ray Protokol Şefi Buyükelçi John Reed tarafından karşılanacak. Ziyaret özel ni- telikte olmasına karşın ABD başkammn yakın arkadaşı buyükelçi Reed'in özal'ı karşılamaya gitmesi, not etmeye değer bir aynntı. Cumhurbaşkanı Özal'ın ABD'- den Körfez krizi dolayısıyla beklentileri- nin karşılanıp karşılanmamasında temel ölçütü, tekstil konusu oluşturacak. Özal, 26 eylül günü ABD yönetiminin bir nu- maralı ticaret sorumlusu Carla Hills'i otelinde kabul ediyor. Bundan bir gün önce de Bush ile yemek yiyor. Eğer bu yetnekte tekstil konusunda ABD'den olumlu bir sinyal gelirse, ertesi gün Car- la Hills ile konunun ayrıntıları ele alına- bilecek. Bu yönde olumlu bir işaret var mı? Bazı işaretler var ama çok iyimser bir hava da yok. Amerika'da tekstil konu- su çok hassas, kota arttınmı da zor bir konu, kota engeli aşılsa dahi bu otoma- tik olarak Türkiye'ye Amerikan pazan- na girme garantisi vermiyor. Çünkü asıl aşılması gereken engel, piyasanın stan- dartları. Amerika'da hükümetin piyasa- ya hangi ülkeden mal alacağıuı telkin et- mesi gibi bir durum söz konusu değil. Cumhurbaşkanı Özal'ın Washington ziyaretinden bir başka beklentisi Türk or- dusunun modernizasyonu konusunda. Özal, VVashington'da Körfez krizinin Türkiye'nin Batı açısından önemini bir kez daha ortaya çıkardığını vurgulayarak "Eğer Türkive'den bölgeye doniik bir is- tikrar rolü bekleniyorsa, o halde Türk or- dusunun modernize edilmesi gerekir" kartına oynayacak. Bu kartın uzun va- dede ne ölçüde alıcı bulacağı ortada. Çünkü, birincisi, bu karta ilk defa baş- vurulmuyor. Ikincisi de başvurulduğu dönemlerde uzun süre işe yaramamıştı. ABD, 1980 başlannda Türkiye'nin çevik kuvvete doğrudan katılunını istediğinde Ankara, ABD'ye, ordusu güçlü bir Türki- nin zaten kendisinden beklenen cay- dırıcılığı sağlayacağını, dolayısıyla ek bir katılıma gerek olmadığını söylemişti. Cumhurbaşkanı Özal'ın bu hafta başla- yan ziyareti Türk Amerikan ilişkilerinde, belki "taktik" rahatlamalar getirebile- cek. Ama "Amerika'nın doğası" dola- yısıyla stratejik rahatlamalar elde etmek- te zorlanabilecek. Oylama sahya kaldı Öte yandan Irak'a karşı hava abluka- sı uygulanması konusundaki karar tasa- rısının Güvenlik Konseyi'nde salı günü oylanacağı açıklandı. KöNUK YAZAR Ortadoğu'da yeni arayışlarKörfez krizi, bölgede yeni bir barış ve güvenlik düzeni kurulmasmı gündeme getiriyor. Bu konuda ortaya atılan değişik seçeneklerden biri NATO'nun sorumluluk alanının Körfez'i de içine alacak şekilde genişletilmesidir. Bu çerçevede Türkiye'ye önemli bir siyasi ve askeri rol verilmesi zorunlu. Dr. ŞÜKRÜ ELEKDAĞ Emekli Buyükelçi Dünyamız, Sov- yetler Birliği ve Doğu Avrupa ül- kelerinde baş dön- dürücü süratle meydana gelen ge- lişmelere kendini daha alıştırama- dan, bunlann etki- lerini ve zaman icindeki sonuçlan- nı tam anlamıyla değerlendirmeye zaman bulamadan, kü- resel çapta sarsıntı ve çatlamalara yol açabileceği belli olan Körfez krizi ile kar- şılaştı. Ne şekilde son bulursa bulsun, krizden sonraki dönemde Ortadoğu'da derin ve yaygın değişiklikler beklenmesi gerekti- ği, Batı siyasi çevrelerinde ve basınında olduğu gibi ülkemizde de genellikie pay- laşılan bir kanı. Odak noktası ülkemizin hemen yanı başında olan bu kriz, Türki- ye'yi, hem Batı'ya hem de Ortadoğu ve Arap dünyasına yönelik politikalan ba- kımından bir yol kavşağina getırmiş ve yaşamsal kararlarla karşı karşıya bırak- mıştır. Bu yazımızda biz, ilk önce, ileriye dö- nük bir bakış açısından, Körfez krizinde Türkiye'nin ulusal çıkarlanna uygun po- litik tercihlerinin temel çizgilerinin ne ol- duğunu saptamaya çalışacak, soura da bu bulgulann ışığında Türkiye'nin bu ko- nuda almış olduğu ve almaya hazırlan- dığı kararlann isabet derecelerini değer- lendireceğiz. İlk önce, krizin kısa vadede ortaya çı- kan bazı spnuçlan üzerinde duralını. NATO'nun rolü Kriz NATO'yu Ön Plana Çıkardı: Körfez krizi, Varşova Paktı'nınfiilenor- tadan kalkması ve Sovyet tehdidinin et- kisini kaybetmesiyle işlevini buyük olçü- de yitiren NATO'nun birden ön plana çıkmasına neden oldu. NATO'nun sa- vunma sorumluluğunun kapsadığ; aian Kuzey Amerika ve Avrupa'daki NATO ülkeleri topraklan ile suurlanmış olma- sına rağmen Körfez'de ambargonun uy- gulanmasına ve "Çöl Kalkanı" harekâ- tına ilişkin müttefikler arasındaki işbir- liği ve külfetlerin paylaşımına ilişkin ko- nular NATO çerçevesinde ele alınmış ve bu meyanda bir Irak saldırısma karşı Türkiye'ye güvence verilmesi de karar a bağlanmıştır. Bunun anlamı, ittifak üyelerinin, NA- TO'nun hukuki savunma sınırlan ötesin- de ortaya çıkan ve güvenlikleri ile refah- larını etkileyen bir tehdidi ittifaka yöne- lik addetmeleri ve fiiliyatta Körfez böl- gesinin söz konusu sınırlar kapsamına alınmış olmasıdır. AJan Dışı Müdataale Kavramı Fiilen Uygulanıyor: Diğer bir deyişle geçmişte Amerika'nın ısrarlı girişimleri ile ittifak gündeminde tutulan ve bazı üyelerin karşı çıkmaları dolayısıyla kabul edilmeyen, NATO'ya formel sınırlan dışında da as- keri müdahale olanağı sağlanmasına iliş- kin kavram (out of area intervention), halen fiilen uygulanmaya konmuş bulun- maktadır. Türkiye, NATO içinde bu kavrama karşı çıkanlann en başlannda yer almak- taydı. Amerika'nın bu kavram uyannca geliştirdiği müdahaJe planları, temelde Sovyetler Birliği'nin Basra Körfezi'ne sarkarak petrol alanlanna el koyması gibi bir ihtimalin önlenmesine yönelikti. Mü- dahalenin öngürdüğü üç muhtemel böl- ge -Basra Körfezi, Doğu Akdeniz ve Kafkaslar- stratejik bir üçgen şeklinde Türkiye'nin topraklan içine giriyordu. Böyle bir harekât çerçevesinde Türkiye'- nin Amerika ile işbirliği yapması, Tür- kiye'nin Sovyetler Birliği ile savaşa gir- mesi demekti. NATO'nun diğer üyeleri- nin katılma yukümlülüğünde olmadıklan bu savaş, coğrafı konumu dolayısıyla Türkiye için topyekün bir savaş olacak, Amerika için ise sınırlı bir savaş niteliği taşıyacaktı. öte yandan banş döneminde dahi, bu kavram çerçevesinde Türkiye'nin Ame- rika ile işbirliğine girdiğinin suyu bulma- sı, CENTO örneğinde olduğu gibi tepki- lere yol açmak süretiyle Arap dünyasın- daki Türkiye'ye karşı olan cereyanlann daha da kuvvetlenmesine yol açacaktı. Dünün kosullan temelinden değiştiğin- den, bugün Türkiye açısından aynı endi- şelerin mevcut olduğunu söylemek müm- kün değildir. tlk önce, "bölge dışı mü- dahale kavramı"nın uygulanmasına ve Irak'ın sınırlarında yığınak yaparak Türkiye'nin de buna fiilen katılmış olma- sına rağmen kuzey komşumuz ile bir ça- tışma ihtimalinin ortaya çıkması şöyle dursun, Körfez'de banş ve istikrann sağ- lanması amaayla bölgesel güvenlik örgüt ve önlemlerine ilişkin çalışmalann bölge devletleriyle birlikte yürütülmesi husu- sunda Sovyetler Birliği ile Amerika an- laşmışlardır. Bu arada Körfez krizi, bir Arap dev- leti ile Amerika ve onu destekleyen müt- tefıkleri arasında bir çatışma göriintüsü- nün tamamen dışında ve Sovyetler Birli- ği ile Japonya ve bellibaşlı Arap devlet- leri dahil hemen hemen bütün dünyanın Irak'a karşı cephe aldığı uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Birleşmiş Milletler bu kriz nedeniyle kararlaştırdığı yaptınmlan göriiş birüğiyle uygulamaya koyarak, ta- rihinde ilk defa kuruluşunun amacını ger- çekleştirmiştir. AT'nin sının Avrupa Toplulugu'nun Güvenlik Sı- nırlan Türk Sınırlanndan Geçiyor; Kör- fez krizi, NATO'yu ön plana çıkarmasının yanı sıra Batı Avrupa'nın Körfez'deki çıkarlannı Amerika ile Türk- iye'nin aktif katkısı olmadan koruyama- yacağını da gözler önüne sermiştir. Gerçekten de Irak'ın Kuveyt'i işgali, krizden Amerika'ya nazaran çok daha fazla zarar görecek olan Avrupa Toplu- lugu'nun kendi yaşamsal çıkarlannı ko- rumadaki aczini tartışma götünnez bir şekilde ortaya koymuştur. Kriz, Batı dünyasının ve bu meyanda Avrupa Toplulugu'nun güvenlik smırla- rının Türkiye sınırlanndan geçtiğinin de kavranmasına yardım etti. Bunun yanmda, gerek Batı gerek Arap dünyası, bölgede en istikrarlı, güvenli ve hatın sayılır güce sahip olan ülkenin Türkiye olduğunu gördü. Körfez'de tstikrar ve Güvenlik Kosul- lannın Yaraülması: Saddam çökertilse dahi, bölgede istikrarsızlığın sürüp gide- ceği ve Körfez petrolünü kontrol etme- ye yönelen maceracı girişünlerin son bul- mayacağı hususundaki yaygın kanı do- layısıyla bu tür gelişmelerin Batı güven- liği, ekonomisi ve refahı için doğuracağı tehlikelerin ve bu tehditlerin önlenmesi- ne yönelik önlemlerin Batılı ülkelerin gündemlerinde baş sırayı aldığı görül- mektedir. Bu görüşle, Amerika Dışişleri Bakanı James Baker, Körfez bölgesinde oluşa- cak tehditleri benaraf edecek ve bölge- de banş ve güvenliği garantileyen bir re- jime olan gereksinimden söz etmişti. öte yandan Bush-Gorbaçov zirvesi so- nucunda yayımlanan bildiri, iki liderin Ortadoğu'da güvenliği ve istikran sağla- yacak yaklaşımlar ve çoğulcu bir güven- lik düzeni üzerinde durmuş olduklanna ve bu amaçla beraberce çalışmalar yapa- caklanna işaret etmektedir. Bu hususlar, önümüzdeki dönemde Körfez bölgesine yönelik olarak bazı gü- venlik düzenlemelerine veya örgütleşme- ye gidilmesinin kaçınılmaz olduğunu or- taya koymaktadır. Türkiye, bu gelişme- ler karşısında, dış politikasını ve ulusal çıkarlanm temelden etkileyecek tercihler yapmak ve kararlar almak durumunda kalacak tır. Bu noktaya geçmeden önce, sözünü et- tiğimiz yeni güvenlik düzenlemelerinin veya örgütleşmesinin ne şekillerde orta- ya çıkabileceği üzerinde duralım. Bu yak- laşunlann anahtarlannı şündiden tahmin etmek güç değildir. Yarın: Törkiye kartlarau iyi oynamalı Ingîlizce öğrenmek için çıkış anyorsanız..! Doğruadres: TAKSIM Tarlabaşı Bulvarı No. 60 Tel- Fax: 9 (1) 150 85 56 153 68 14 154 27 95 156 11 51 Bu S*mr*n Profasyocm* "BORSA UZMAM" YETİŞTİRME SEMİNERİ Borsa ve Akademi Dünyasmm Seçktnhnnin YönlendHiolîğınde: N(k6« Tatota-bı. 1SO «S 56-139 6« 14 37 93-156 11 51 TAYLAN ÖZGÜR 23 Eylül 1969 Zalim! Henide kötü dinli gâvur. Nasılda bağdaş kurmuş toprağıma Gülümü, harmanımı savurur. Kara gözlerini sevdiğim oğlan Bize oldu olan Topla Antep'i, Çukurova'yı Adana'yı, Urfa'yı, Konya'yı Haydi ha! Ne durursun Munzur!.. ARKADAŞLARI ADCVA YETER ÇİMEN .'6.V.1990 tanhtndeki TANITIM KOKTEYLINE davetlhiniz. Motosiklet ehliyetli veya motosikleti ile çalışacak elemanlar aranıyor. Tel.: 512 05 05(486) KIRALIK DAIRE Bağdat Cad. girlş kat 75 m* 362 20 77 GELIR DUZEYI VUKSEK KAZANÇLI BİR I$I OĞRENME İMKANf Bu Semmçre Katılın Mssleğin Proiesyonvli oktn 154 27 95-1561151 TAYLA.\ ÖZGÜR - 23 Eylül 1969 CUMA AIİ CİHAN - 23 Eylül 1981 RECEP ŞARIASLAN - 23 Eylül 1981 İBRAHİM ÇAKIR - 23 Eylül 1981 Tıylan Özgür'ler, Cuma Ali Cihan'lar Düşüyorsa bir bir, tnsan daha özgur olsun diyedir. 23 Eylül'de ölen arkadaşlanmızı ölüra yıldönümlerinde saygıyla anıyoruz. ARKADAŞLARI ADENA YETER ÇİMEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle