Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 16 EYLÜL 1990
tstanbul Sanayi Odası Başkanı Memduh Hacıoğlu:
Kriz politikası sessizlik isterTürkiye'de sanayinin kalbi sayılan İstanbul'un Sanayi Odası
Başkanhğı'm bu yıhn başında devralan Memduh Hacıoğlu,
göreve başladığı andan itibaren odayı ekonomi politikalarının
belirlenmesinde aktifleştireceğini, tstanbul Sanayi Odası'nın
(ÎSO) sanayinin gerçek temsilcisi olduğunu belirtmişti.
Hacıoğlu, Türkiye'nin yeniden sanayileşmesi gerektiği
görüşünden hareketle bir dizi çalışma başlattı.
Yeniden sanayileşmenin yeni bir model temelinde
gerçekleşmesi gerektiğinden söz eden, ancak politik kadrolar
içinde görüşlerinin yankılanabileceği muhataplarının
olmadığından yakınan Hacıoğlu ile Ekonomi Servisi Şefimiz
Cengiz Turhan konuştu.
SÖYLEŞİ CENGİZ TURHAN ~"
itz "Yeniden Sanayileşme Hamlesi"n-
den söz ederken Türkiye hiç beklenmedik bir
durumun ortasmda buluverdi kendisini. Kör-
fez krizi Türkiye ekonomisini nasıl bir nokta-
da yakaladı?
1990 tüm dünya için önemli bir yıl oldu. Do-
ğu Avrupa'daki değişim, insanlann siyaset ağır-
lıklı değil, ekonomi ağırlıklı bir dünya özlemi
içinde olduğunu, daha fazla üretip daha fazla
tüketebilecekleri, daha serbest olabilecekleri
demokratik bir ortam arayışı içinde olduğunu
çarpıcı biçimde gösterdi. Dünyanın soğuk sa-
vaş dönemini geride bıraktığı, kaynaklann si-
lahlanma harcamaları yerine toplumların sivil
gelişmesinde ve daha iyi standartlara ulaşma-
sında kullanılabileceği fikirleri ortaya atıliyor-
du. Ama Irak'ın bu hareketi dünyayı yeniden
siyasetin ön plana çıktığı bir noktaya getirdi.
Türkiye'nin burada çok farkh bir konumu var.
88'de başlayan duraklama döneminde ekono-
mi büyük yaralar almıştı. Hem duraklama hem
yüksek enflasyon, yani tam bir stagflasyon
yaşanırken 89'daki yerel seçimlerden sonra
ANAP hükümeti halkın gösterdiği tepkiye ba-
karak köklü bir değişikliğe gitti. Dışa dönük
büyümeyi bir kenara koyup içeride tüketimi
arttırıcı, insanlann satın alma gücünü arttın-
cı ekonomik kararlar alındı. Ağustostan ağus-
tosa bakarsak, bir yıl içinde iyi bir büyüme hızı
gösteren bir ekonomi ortaya çıktı. Bir başan-
nın söz konusu olduğunu kabul etmek lazım.
Başarı şurada: Geçmişte yaşananlardan ve ge-
nel kurallardan hareketle yüzde 7'nin üzerin-
deki büyümeden sonra Ulkenin enflasyonu
mutlaka yükselir savlan vardır. Son 12 ayda bu
gerçekleşmedi. Yüzde 10'luk bir büytlme var,
fakat enflasyonda da yüzde 60 küsurlardan
yüzde 40'lara doğru inen bir trend var. Şunu
da vurgulamak lazım: Türkiye'de ekonomi on
yılda bir mutlaka darboğaza giriyordu. 90 yı-
lında tamamen farklı bir durum görüyoruz.
WttKtmÇok yüksek büyüme hızıntn gecikmeli
enflasyonist etkisiyine desöz konusu olabilir.
Mutlaka söz konusu olabilir. Bütün mesele
enflasyonun teşhisini iyi koyabilmek. Kamu
harcamalanmn disiplin altına almabildiği dö-
nemlerde enflasyon kontrol altma alınabüiyor.
Son 12 ay için bunu söyleyebiliriz. KİT zamla-
rı -Irak krizinden önceki dönemi
kastediyorum- aşağı yukan döviz kurlannın ar-
tışı ile orantılı, ortalama yıllık yüzde 30 düze-
yinde tutuldu. Bunun enflasyona hemen olum-
İu etkisi oldu. Türkiye'nin ithalatının yüksek
olması nedeniyle, döviz kurlannın enflasyonun
çok altında tutulmasınm, enflasyona olumlu
bir etkisi var. Bunun yanında, gümrüklerde ya-
pılan indirimlerin ithalatı ucuzlatıcı ek bir et-
kisi oldu. Kısa vadede başarı var, tamam. An-
cak bu başannın sağlanmasımn orta ve uzun
vadeli maliyeti kamuya ne oldu? Bir kere iç
borçlanma yüksek derecede arttı. Devlet büt-
çesi neredeyse bir borç bütçesi oldu. Devlet ya-
tırımlan, GAP hariç hemen hemen durdunıl-
du ve tamamen özel sektör ağırhklı bir ekono-
mi uygulaması söz konusu oldu. Yatınmlann
durdurulması hakikaten bir ihtiyaçtan kaynak-
landı. Ama gelin görün ki şu anda bütçede ya-
tınm yapacak kaynaklan bulmakta güçlük çe-
kiyonız. Bu, uzun vadede Türkiye*yi belli bir
çıkmaza götürecektir. Bu kaynaklann yaratıl-
ması lazım. Başarıyla uygulanacak iyi bir ver-
gi reformu kaynak yaratabilir. Vergi hakikaten,
vergi ödemeye mahkûm edümiş çok dar bir ke-
simden ahnmakta. Verginin artık yaygınlaştı-
rılması şart. Yoksa kaynak yaratmak için yine
enflasyona başvuruimak zorunda kalınacak.
•••••Mİkinci yol her zaman daha yakın
gözüktü şimdiye kadar.
E, tabii bu kolay yol da ondan. Sanayici ya-
tınmdan caydınldı. Yatınm ortamının acil ola-
rak yeniden oluşturulması gerekli. Türkiye bir
iki sene daha sallanırsa tren kacar. Bakıyorsu-
nuz, bir iki yatınm projesi var. Otomobilde bir
hamle var. Onun dışında köklü bir şey yok or-
tada. Düşünülen yatınmlarm çoğu iç tüketime
yönelik. Halbuki Türkiye'nin ihtiyacı o değil.
Türkiye bugün sanayileşmenin tam bir dönüm
noktasmda. Ya bu işi yapacağım ya da bitecek
bu iş. O noktaya geldik.
•••••\Diyelim ki yarın sizin özlediğiniz or-
tamm oluşturulmasına yönelik somut adımlar
atıldı. Para ağırlıklı politikalar terk edilip üre-
tim ağırlıklı politikalar merkeze oturtuldu. Sa-
nayiciler olarak siz buna hazır mısınız?
O transformasyon çok zor şimdi. DÖrt mak-
roekonomik hedef vardır: 1) Tam istihdam, 2)
Ekonomik büyüme, 3) ödemeler dengesinin
balansta tutulması, 4) Ekonomik istikrar. ts-
tikrar bu hedeflerden yalmzca biridir. Biz ne
yaptık? Enflasyonu yüzde 40'ta tutacağız diye
bir sürü şeyden vazgeçtik. Evet, dört hedefı bir
arada yürütmek zordur ve Türkiye'nin bunlar
arasında tercihler yapması gerekir. Bir dönem
için kısa vadeli istikrara ağırlık verebilirsiniz.
Ama şu anda Türkiye'nin ekonomik büyüme
ve tam istihdam halini yaratması lazımdır. İç
tüketimi olumlu etkileyecek, ama daha çok dı-
şa dönük yatınmlar lazım ki uzun vadede dö-
viz darboğazma yeniden girilmesin. Aynca ih-
racatı arttırarak ülke ekonomisi daha sağlıklı
büyür. Bunun da istikran olumlu yönde etki-
leyeceğine ben inamyorum. Sadece iç piyasa
için çalıştığınızda iki sene içinde döviz darbo-
ğazına girersiniz. Ona girdiğiniz anda da za-
ten istikran unutmak zorundasınız. Kısa vadeli
başarüar, uzun vadedeki başannın aynası ol-
muyor.
•••••Gdreve geldiğinizde, tSO'nun sanayi
politikalarının belirlenmesinde öncülüğü ûst-
leneceğini söylediniz- Bu çerçevede bir hazırlı-
ğınız var herhalde?
Hazırhklanmızı aşağı yukan tamamlamak
üzereyiz. Türkiye'nin 9O'lı yıllarda tercihlerinin
ne olması gerektiği konusunda ekonomiden so-
rumlu ünitelerde bir tarüşma içindeyiz. Araş-
tırma dairemizin verilerini DlE'nin verileriyle
birleştirerek rakamsal bir temelde, Türkiye'nin
gerçeklerinin ne olduğu ve ileriye dönük ola-
rak nasıl bir ekonomi politikası izlenmesi ge-
rektiği üzerinde çahşıyoruz.
••••WBYani yeni bir sanayileşme programı
hazırlıyorsunuz. Ana hatları neler bu progra-
mın? Hangi sektörlere öncelik veriyorsunuz?
önceki konuşmalarınızda ekonominin sahibi
olmadığını söylemiştiniz Bu durumda nasıl bir
temas noktası buldunuz hükümet içinde?
Türkiye, ekonomik büyümeye yönelik selek-
tif bir sanayileşme politikasını mutlaka uygu-
lamalı, yeni bir sanayileşme hamlesi yapmalı.
PAZAR
KONUĞU
u
°"
ı n a y a
E M D UH
H A C I O Ğ L U
1947yılında Üskûp'te doğdu, Istanbul Robert
Kolej ve Iktisadi Ticari llimler Yüksekokulu
tşletme Bölümü 'nden mezun oldu. 1968
yılından bu yana gıda sanayiinde çahşmalannı
sürdüren Memduh Hacıoğlu, halen Balin
Şekerleme ve Gıda Maddeleri Tic. ve San.
AŞ'de yönetim kurulu başkanvekilliği ve genel
müdürlüğü yapıyor,
Istanbul Sanayi Odası meclisine 1972 yılında
giren Memduh Hacıoğlu, 1980-81 ve 1984-86,
1986-87 dönemlerinde İSO Yönetim
Kurulu'nda görev aldı. 1987-1989 döneminde
yönetim kurul başkanvekilliği hizmetini
yürüten Hacıoğlu, 1989-1991 faaliyet
döneminde de yönetim kurulu başkanlığı
görevine seçildi.
Evli ve bir çocuk babası olan Memduh
Hacıoğlu Ingilizce biliyor.
löylece yeniden krize döndük. Körfez
krizi neleri geriye attı, engelledi?
Benim korkum daha çok uzun vadeli etki-
leri üzerine. Bu kriz 5-6 ay daha sürerse Tür-
kiye'nin ileriye dönük bazı planlannı olumsuz
etkileyecektir. örneğin dediğiniz gibi yeni ya-
tınm hamlesi... Bunda 6 aylık bir gecikme da-
ha belki 3-4 yıla mal olacakür. Mevcut kaynak-
lan haklı olarak askeri harcamalara aktarma-
ya başladığımız andan itibaren, bu eğer uzun
bir müddet devam edecek olursa, ileriye dönük
hamlelerin hepsinin kaynaksız kalmasına sebep
olacaktır.
•••••MPeki, böyle hassas bir noktada iziene-
cek politika ne olmalıydı, bundan sonra ne ol-
malı?
Bunu siyasi açıdan incelemek istemiyorum.
Bu siyasilerin işi. Ama ekonomik açıdan ince-
leyebiliriz ki siyasete de mutlak surette etkisi
olacaktır. Bu krizin önümüzdeki bir yılda eko-
nomiye getireceği kayıp hızla hesaplanabildi:
4-4.5 milyar dolar. Buna karşı ne tedbir alına-
cağının çok acil bir biçimde düşünülmesi la-
zım. Bizlerin sanayici olarak, başta enerji ol-
mak üzere bir tasarrufa yönelmemiz, döviz kul-
lanımmı minimize etmemiz gerekli. Son dö-
nemde sanayide, fiyatı iç piyasadan ucuzsa it-
hal malı kullanmak bir alışkanlık haline gel-
di. Bugün iç kaynaklara dönmemiz ve bunlan
optimum seviyede kullanmamız lazım. Bu, ör-
neğin daha pahalı girdi anlamına gelebilir ve
kısa vadede bir yük getirebiür, ama uzun va-
dede ayakta durabilmek için bu gerekli. Tüke-
ticinin de buna paralel bir hareketi olmalı ve
bunu gönüllü olarak yapmah. İçeride üretilen
her şey birinci tercih olarak kullanılmah. Mali
yönden çok önemli bir fark varsa veya içeride
bulunamıyorsa başka tabii. Burada gönülluluk
önemli.
•••^•/Tr/zi/ı bir savaşa dönüşmesi halinde,
Türkiye'nin bu savaşta yer alması gerektiğini,
bunun yeniden oluşacak stratejik dengeler için-
de iyi bir yer kapmayı sağlayacağını savunan-
lar var. Aynı şekilde bunu yeni oluşacak den-
gelerin getireceği ekonomikfırsatlardan yarar-
lanmanın önkoşullarından biri olarak gören-
ler de var. Sizin yaklaşımınız nedir?
Her şeyden evvel banştan yana biri olduğu-
Memdnh Hacıoğln, gelecege yönelik uzun vadeli politikaların tum toplum tarefından tartışılıp benimscnmesi gdıüştnde. (Fotograf: Suat Kozlakln)
Biz oda olarak şu sektör lokomotif olacak di-
yemeyiz. Bu bir sürü spekülasyona yol açar.
Ama birtakım kriterler getireceğiz. Bu kriter-
lere uyan sektörlerin ülke ekonomisine katkı-
lan optimum olacaktır diyeceğiz. Bunuyzpar-
ken DPT ile birlikte cahşmakta yarar var. DPT
ile ilişkilerimiz çok iyi. Ekonomiye optimum
katkıda bulunabilmenin kriterlerini beUrleyip
DPT, hükümet ve muhalefet partileri nezdin-
de bu konuyu tartışacağız. Gerek SHP ile ge-
rek DYP ile fikir teatisinde bulunuyoruz zaten.
Sanayileşme konusunda bize en yakın isim
Devlet Bakanı Işın Çelebi. Kendisinin özel sek-
törde profesyonel olarak çalışmış olması, olay-
lan daha iyi görebilmesini sağlıyor. Zaten plan-
lama da ona bağlı.
Kjsa vadede istikrann
sağlanması başanldı. Hem
yüksek büyüme hızına
ulaşıldı hem de enflasyon
yüzde 60 küsurlardan 40'lara
doğru çekildi. Ancak bu
başannın sağlanmasımn
kamuya orta ve uzun vadeli
maliyeti ne oldu? Devlet
bütçesi neredeyse bir borç
bütçesi oldu.
ITÜSÎAD'la bir temasımz oldu mu?
Onların da buna benzer bir çalışması var.
Onların da ''Sanayileşme Stratejisi" diye bir
çalışmalan var. Oturduk tartıştık. Tabii bu ko-
nuda farklı bir düşünce içinde olmamak için
iki taraf da görüşlerini ortaya koymak duru-
munda. önümüzdeki günlerde onun tartışma-
sım yapacağız. Ama genelde zannediyorum,
görüşler çok ortak.
^^___K7emsil ettiğiniz kesimler açısmdan yi-
ne de birtakımfarklılıklann olması kaçınılmaz.
Bizim odamızın görüşleri, daha çok orta ve
ufak boy sanayicinin çoğunluğunun sorunla-
nna eğilen bir ağırlık taşır. Büyük sanayicinin
sorunlannın oda içinde tartışılmasınm yararı-
m görmüyoruz. TÜSİAD gibi kunıluşlann ve
büyük grupların zaten hükümetle diyaloglan
var ve bu sayede sorunlarını gayet rahat halle-
diyorlar. Biz, orta ve ufak boy sanayicimizin.
ilerdeki politikalarla nasıl gelişebileceğinin ara-
yışı içindeyiz. Burada tabii TÜSİAD'la zaman
zaman çatışacağımız noktalar olabilir. Ama ge-
nelde bir birleşme, bir arada yaşama var. Ge-
leceğin sanayi yapısı, artık endüstrilerde, bü-
>1ik bir işletrrie ve etrafında orta ve küçük boy
çok sayıda işletme olarak şekilleniyor. Orta ve
küçük boydakiler, belli standartlar dahilinde
büyuk işletmeye hizmet veriyorlar. Bunun ilk
uygulaması Japonya'da görülüyor. Ingiltere ol-
sun, Fransa olsun böyle bir reforma ihtiyaç his-
settiler. Hantal bir kuruluş içinde her şeyin en-
tegre olarak üretildiği bir sanayi tesisi değil, bü-
yük bir bilgi birikimi olan, teknolojisi yüksek,
o teknolojiyi ufak ünitelere dağıtabilen ve ufak
ünitelerden her zaman istediği kalitede malı
çok etkin ve hesaplı bir şekilde alabilecek bir
sistem... Yeni sanayileşme stratejisi böyle artık
dünyada. Bu açıdan baktığmızda da kuçük ve
orta boy işletmelerle büyük işletmelerin men-
faatlerinin bir arada tartışıldığı bir ortam söz
konusu. Yine de dünyadaki tröst, kartel olu-
şumları içinde mutlak surette büyük sermaye-
nin kendine has, küçük ve orta işletmeleri men-
fi yönde etkileyecek çıkarları vardır tabii. Ba-
na kalırsa bundan sonra Türkiye'deki büyük
sermaye de benim söylediğim modele yakın bi-
çimde örgütlenecektir.
^^^^•âu yaklaşımm kendi üyeleriniz arasın-
da benimsenme düzeyi nedir?
Bunlar daha çok yeni. Bunu kamuoyunda
tartışmaya açmadık. Bunlann oluşması zaman
alıyor. Tam belli bir tarih koyduk, şu zaman-
da bitirelim diye, kriz çıktı. Şimdi bazı ilavele-
rin yapılması gerekli. Sanayileşme dedik. Se-
ne başında bunun bir sivil toplum sanayileş-
mesi olması lazım diyorduk. Ortadoğu'daki
kriz bu felsefeyi bir kenara koydu, ülkenin as-
keri harcamalannın kısıtlanamayacağı bir or-
mu söylemeliyim. Bir savaş doğduğunda, bu-
na katılmak bize ne getirir ne götürürün hesa-
bım yaparken öncelikle "ne götürür" kısmım
yapmamız lazım. En kötü ihtimalle savaşın ge-
tireceği tahribatın, yüklerin en asgariye indi-
rilmesi söz konusu. Savaşta bir kaybeden bir
kazanan taraf vardır. Kazanan taraf içinde ol-
duğunuzda, gelecek olan nimetler ortadadır.
Bunlar o zaman değerlendirüir. Ama kaybeden
tarafta ohnak da var. Bunun ülkeyi içine so-
kacağı güç koşullan hesaba katmak lazım. Bu
sanayicinin risk almasına benzemez. Gelişme-
ler sizin dışımzda. Bugüne kadarki politikalar-
da aşınya kaçılrmş olduğu kanaatinde değilim.
Yalnız böyle hassas anlarda her şey yüksek sesle
konuşulmamalı. Bunlar kritik konulardır. Tar-
•ir savaş söz konusu
olduğunda, buna katılmanın
getirecekleri, götürecekleri
hesaplanırken önce "ne
götüreceği" dikkate
alınmalıdır. Bugüne kadarki
politikalarda aşınya kaçılmış
olduğu kanaatinde değilim.
Ancak böyle hassas anlarda
her şey yüksek sesle
konuşulmamalı.
tışmalann daha derinden yapılması gerekir.
Her türlü ihtimalin, her gün boy boy açıklan-
masını ben pek uygun görmüyorum. Daha se-
rinkanlı olunmalı ve düşüncenin daha gizli kal-
dığı bir ortamda bu işin götürülmesinde yarar
var.
\Bunun iç politik nedenleri var tabiL
Bu arada kriz, dikkatleri iç poliükadan dışa-
rıya çevirmiş oldu. Gözlerimizi tekrar içeriye
çevirirsek ne görüyoruz?
Bayrampaşa'da alınan seçim sonuçlan hem
B
iktidardaki parti hem de yerel yönetimdeki
SHP için bir uyandır. İki taraf da her türlü im-
kânı kullandı. Ama toplum artık kısa vadeli
bazı imkânlann tanınmasını bir siyasi tercih se-
bebi olarak görmediğini ortaya koydu.
Bayrampaşa'nm bu reaksiyonunu ben demok-
rasi açısmdan sevindirici buluyorum. Siyasi
partiler bundan gereken dersi alacaktır.
••••15/z Ekrem Pakdemirli ve Mesut Yıl-
maz'ın istifalanndan sonra "Bu hükümetin ge-
leceği yok" demiştiniz, Şimdi ne düşünüyor-
sunuz?
Şu anda aynı şeyleri söylemek mümkün de-
ğil. Bu sözleri muhalefetteki siyasi partilerin
daha güçlü olduklan bir noktada söylemiştim.
Iktidar partisi de daha zayıf görunüyordu.
Ama hükümetin uyguladığı ekonomi politika-
sımn ülkeyi bir istikrar ortamına götürdüğü-
nü gördük, kendini toparladı. Muhalefetin
imajı ise zayıfladı. Muhalefetin söyleyecek ye-
ni bir sözünün olmayışı bunda etken benim
gördüğüm. Aynı tarzda muhalefet yapmak top-
lumu yoruyor. Bu yapı, ekonomik istikrarla
birlikte bir erken seçim ortamını ortadan kal-
dırdı.
•••••Bu arada sizin hükümetle olan diya-
loğunuzda da bir gelişme oldu galiba.
Kısa vadeli istikrar politikalan için evet.
Ama ülkenin uzun vadeli sanayileşmesi konu-
sunda hükümetle aynı görüşte değiliz. Bu ko-
nuya pek sıcak baktıklannı söyleyemiyoruz.
Bunun nedeni de kısa vadede başarmak duru-
munda olduklan istikrar politikalannı ön plan-
da tutmalan.
•••••iA/uAa/e/er/e paralellik sağlayabildiği-
niz noktalar daha da az ama...
Sosyal demokratlarla görüş aynhklanmız te-
melinde şuralarda: Türkiye'nin karma ekono-
miden yana olmaması lazım artık. Sosyal de-
mokraüar bu işin böyle devamında ısrarhlar.
Bunun yamnda serbest piyasa ekonomisi kav-
ramlannda büyük çelişkiler içindeler. Bunlar
dışında genelde sanayileşme, eğitim politika-
larında çelişki içinde olduğumuz söylenemez.
Doğru Yol Partisi ile ise genelinde yine serbest
piyasa ekonomisinin uygulanması konusunda
hemfikir değiliz. Doğru Yol'un programlann-
dan ve Sayın Demirel'in konuşmalanndan bu
partinin eski modellerin devamından yana ol-
duğu ortaya çıkıyor. Eski sanayileşme politi-
kalannır. tekranmn ülkeye yarar getireceğine
biz inanmıyoruz. İki partinin de ortak olarak
Türkiye'nin ileriye dönük politikalannın ne ol-
ayrampaşa seçimleri
toplumun, artık kısa vadeli
bazı imkânlann tanınmasını
bir siyasi tercih sebebi olarak
görmediğini ortaya koydu. Bu
hem iktidar partisi hem de
yerel yönetimdeki parti için
uyarıdır. "Hükümetin
geleceğinin olmadığını",
iktidar partisinin güç
kaybettiği bir dönemde
söylemiştim, ama bir istikrar
sağladılar.
ması lazım geldiği konusunda alternatif yara-
tamadıklan kesin bir biçimde ortada.
önümüzdeki on yıllarda Türkiye'nin
geleceğine giden yolu çizmek için sizin gördü-
ğünüz 'ilk adım', çıkış noktası nedir?
Bu noktada önce eğitim konusuna değinmek
lazım. Batılı sanayileşmiş bir toplum olmanın
önkoşulu, her şeyden önce eğitilmiş insanlara
sahip olmaktır. Dünyayı da yeniden keşfetme-
yelim. Bunun Batı'da modeli var. Türkiye'nin
koşullanna adapte edilebilir. Nüfus planlaması
meselesi çok önemli bunun yanında. Ne yapar-
sak yapalım bugünkü nüfus artışıyla bir şeye
yetişmenin imkânı yok. Çıkış noktasına gelin-
ce: O noktamn hesabını iyi yapmak lazım. Bu-
nun hesabım yaptıktan sonra bunu bütün top-
lumun tartışarak benimsemesi lazım. Yük her-
kese eşit olarak dağılmalı. Yola hep birlikte çık-
mak bir zorunluluk artık. Herkesin oluru alın-
mah. Kimseyi bu işe zorla koşamazsınız. Ina-
narak yapılması lazım.
ilk adım geniş anlamda politik
sahnede atılacak o zaman, ki demokratik bir
tartışma ortamı içinde geleceğin yolu çizilebil-
sin.
Aşağı yukan öyle tabii. Bunlara sahip çıka-
cak bir politik gücün toplumu ikna etmesi la-
zım. Toplumun da bir inançla ona olur vermesi
lazım. Bu oluru olan gücün de bunu başlatması
lazım. Biz de demokratik baskı unsurlan ola-
rak sadece eleştiri yapmayıp kendi açımızda
politikalann uzun vadede hangi unsurlan ta-
şıması gerektiğini ortaya koymalıyız. Partiler
de politikalannı oluştururken odalan, üniver-
siteleri, diğer demokratik baskı unsurlanm din-
lemek zonındadırlar.
•——•••Sizce demokratik baskı unsurlan, öz-
lediğiniz tartışmanın yaygın biçimde gerçekleş-
mesini sağlayacak tüm kanatlan içeren biryel-
paze oluşturabiliyor mu?
Bu yelpaze oluşmak zorunda. Türkiye'nin
sosyo-ekonomik politikalannı oturup tartışma-
sının zamanı gelmiştir. Bir işçi kesimi, bir sa-
nayi kesimi, bir üniversite kesimi kendi açıla-
nndan bu politikalan alternatif üretip masa-
ya koymah ve bu konuda bir konsensusa va-
nlmalıdır. Vakit kaybetmenin anlamı yok. Tre-
ni de bir vagon, iki vagonla hareket ettirme-
nin anlamı yok. Bütün vagonlar arka arkaya
dizilmek zorunda. Parça parça kalkınma ol-
maz, Batılılaşma olmaz.