25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 12 EYLÜL 1990 KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR İZİ... KÖRFEZ KRİZİ..JKÖRFEZ KR tZİ... KOI WASHINGTON Gözler Saddam'ın atacağı yeni adımlardaBeyaz Saray, Saddam Hüseyin'in atacağı her adımı hesaplamaya çalışıyor. ABD, Irak'ın etrafındaki vidaları hem kuzeyden hem güneyden hem de abluka nedeniyle içeriden sıkmaya çalışıyor. Washington, Saddam'ın atacağı adımları etkisiz hale getirmek için Suriye'den Kürtlere kadar Irak'a karşı kullanılabilecek her faktörü göz önünde tutuyor. Bush yönetimi, askeri çözüme başvurulacağını da dışlamıyor. UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — Bağdat'a, iki süper ülke arasındaki görtış aynlıklannı birbiri- ne karşı kullanma yolunu kapatan Helsin- ki doruğundan sonra, Beyaz Saray'ın dik- kati Irak lideri Saddam Hüseyin'in ataca- ğı yeni adırnlara çevrildi. ABD son bir hafta içinde izlediği yıldı- nm diplomasisiyle, sadece Körfez operas- yonunu zengin müttefiklerine finanse ettir- mekle kalmadı, aynı zamanda Irak'a karşı Arap askeri koalisyonunu daha da sıkJaş- tırdı. Ardından Helsinki doruğundan Sov- yet desteğini aldı. Bunu da ABD Dışişleri Bakanı Baker'ın, NATO üyelerini Körfeze kara birlikleri yollamaya davet ettiği Briik- sel toplantısı izledi. Baker şimdi de Irak'ın can düşmanı Suriye'yi ziyarete hazırlanıyor. Oysa Suriye hâlâ ABD Dışişleri Bakanlığı'- nın "terorizmi destekleyen devletlcr" liste- sinde Baker'in bu adımı, ABD'nin Irak'ı köşeye sıkıştırmak için her yolu deneyece- ğini, hatta çok çaresiz kalırsa ve Ankara'- yı rahatsız etmeyecek bir formül bulursa Iraklı Kürtlere bile dönebileceğini gösteri- yor. özetle, ABD var gücüyle Irak'ın etra- fında çelikten bir ağ örüyor. Bu yüzden de gözler Saddam Hüseyin'- in bu cendereden çıkmak için ne tavır ala- cagma dönüyor. Helsinki doruğu, Körfez krizi açısından kuşkusuz bir yol aynmıydı. Ama bu yol ayrımının, krizi bir adım barı- şa mı, yoksa savaşa mı yaklaştırdığı henuz netleşmiş değil. Irak lideri Saddam Hüse- yin kendısini köşeye sıkışmış mı hissedecek, yoksa mucadele mi edecek? Bu sorulann yanıtı henüz bilinmiyor. Hüseyin'in Helsin- ki doruğundan bir gün sonra Üçüncü Dun- ya ülkelerine bedava petrol vermeyi öner- miş olması, eski düşmanı Iran ile diploma- tik ilişki kurulması sürecine girmesi, Was- hington'da Hüseyin'in Helsinki doruğun- dan çıkan mesajı "kavradıgı" şeklinde al- güanıyor. Beyaz Saray sözcusu Marlin Fıtz- water, Hüseyin'in bu iki adımının "umut- suzlnktan kaynaklanan akJi dengesizligin" sonucu olduğunu ileri sürüyor. VVashıng- ton'daki izlenim o ki son bir haftada Irak'a verilen sinyaller, Saddam Hüseyin'i, izle- diği politikanın Irak'a doğuracağı fatura- nın yüksekliğini göz önune almaya zorla- yabilir. Aksi halde, ABD Dışişleri Bakan- lığı'nm Ortadoğu'dan sorumlu eski Bakan Yardımcısı Büyükelçi Richard Murphy'ye göre "Bugune kadar demir yumrukJa yö- nettigi ulkesini bir arada tutao elemanlan, özellikle orduyu, bu şartlar altında sonsu- za kadar kontrol edemez.' Murphy, ABD basınına demeçlerde, ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın, ge- çen haftaki Körfez gezisınden "Arap lider- lerin, sonına 'askeri çozıim' vanlısı oMuğu" izlenımi ile döndüğünü, SSCB'nin de BM kapsamında olmak ttzere bir askeri çözü- me karşı çıkmayabileceğini hatırlattıktan sonra Irak'ta "Bu durumu iyi degeriendi- recek aklıselim sahibi kişiler de olduğunu" vurguladı. Gerçekten de Baker'ın Ortado- ğu gezisini izleyen gazetecilere göre Arap liderler, kapalı kapılar ardında Amerika'- ya "askeri çözömden başka bir yol olmadığını" söylediler. özellikle Suudiler, Hüseyin'in Arap monarşilerinin varhğmı sorgulayan açıklamalannı "bölge için çok tehlikeli" buluyor. New York Times'm Mı- sır bürosundan John Kifner, önceki gün, Saddam Hüseyin'in, Ortadoğu'daki halk hareketlerinin en sevdiği üç kavramı, pa- narabizm, İslam ve sosyal adalet duygusu- nu çok iyi kullandığını yazdı. Ortadoğu ge- zisînde Baker'a eşlik eden gazetecilerden New York Times'ın diplomatik muhabiri Tom Friedman da Arapların, Baker'dan, Saddam Hüseyin Kuveyt'ten kendi inisiya- tifı ile çekilse dahi, elindeki ölümcül silah- lann "notraüze" edileceği bir "yönteBi" bulunmasını istediklerini bildirdi. öte yan- dan ABD başkanlanna uzun yülar süahsız- lanma konularında danışmanlık yapmış olan kıdemli büyükelçi Paul Nitze, önceki gün ABD TV'lerinde Helsinki doruğunu değerlendirirken ortak bildiride, Sovyetle- rin BM kapsamında bir askeri harekâta ka- pıyı kapatmadığım, aynı zamanda, dağıl- ma sürecine girmiş Sovyetlerin güney sınır- larında güçlü ve başkaldınnış bir tslam dev- leti görmek istemeyebüeceğine dikkat çekti. Saddam Hüseyin, Batı'da, gerektiğjn- de geri adım atmasını bilen bir kişi olarak tammyor. SSCB, NATO ve Araplann des-" teğini almış olan Washington, gerekirse as- keri çözüme başvurulacağını fikir olarak dışlamadan, Irak'ın BM kararlanna uyma- sım ve sorunun daha fazla büyümeden çö- zumünü diliyor. BAĞDATtZLENİMLERİ Irak'ta rejim istikrarını koruyorArap Sosyalist BASS Partisi'nin 18 milyonluk ülke nüfusunun yansından çoğunu silahlandırmış ve parti denetiminde örgütlemiş olması istikrarın devamında önemli rol oynuyor. Yasama, yürütme ve yargı sistemlerinin birbirine geçtiği Irak "asker-polis" devleti izlenimi veriyor. YASEMİN ÇONGAR ANKARA — Körfez krizinin en sıcak noktalanndan Bağdat'ta, yirmi iki yüdır yö- netimdeki BAAS rejimi istikrannı koruyor. Irak Devlet Başkaru Saddam Hüseyin'in ki- şisel önderliğinin "Ubulaştınldıgı" ülkede Arap Sosyalist BAAS Partisi'nin 18 milyon- luk ülke nüfusunun yansından çoğunu si- lahlandırmış ve parti denetiminde örgütle- miş olması, istikrann devamında önemli rol oynuyor. Yasama, yürütme ve yargı sistem- lerinin birbiri icine geçtiği Irak, kişisel hak ve özgürlükler açısından bir "asker-polis" devleti izlenimi veriyor. Ancak bu sistemin tran'la sekiz yıl süren savaş ile Kuveyt'in iş- gal ve ilhakı sonrasında önem kazanan "ulus biiinci"nden güç aldığı gözleniyor. Irak'ta en buyük muhalif gücü, BAAS dı- şında örgütlenen KUrtler ile orta sınıf, par- tisız aydın kesimi oluşturuyor. Silahsız olan ikinci grup "sessiz muhalefet" yaparken Kurt örgütleri özellikle Kuveyt'teki direnış hareketinin başını çekıyorlar. Batılı gözlern- ciler, Kürt hareketinin rejimi sarsabilecek denlı güçlenmesinin tran'ın alacağı tavra bağlı olduğuna dikkat çekiyorlar. öte yan- dan, ABD aleyhtarlığının bırleştırdiği Irak halkının ekonomık ambargonun etkisiyle kısa ve orta vadede isyan noktasına gelme- si ise aynı çevTekrde "zayıf bir olasılık" diye gönllüyor. tran-Irak Savaşı'nın 1988'de sona erme- sinden sonra kimyasal silah gücu, nükleer bomba yapımında atuğı adımlar ve Batı ül- kelerine kafa tutan politikalan nedeniyle uluslararası kamuoyunda büyuk tepki top- layan Bağdat yönetimi, Kuveyt'i işgali son- rasında ekonomik, siyasi ve askeri açıdan "hedef" haline getirilmesine karşın ülke içinde istikrarlı bir görünüm çiziyor. On ki- şilik Türk gazeteci grubu olarak on gün sü- reyle Bağdat'ta görüştüğümüz Batılı diplo- matlar, halk ve siyasi gözlemciler, "silaha dayalı vt yap«y" olarak nitelendirilen bu is- tikrann kısa sürede bozulabıleceğine ilişkin ciddi belirtiler gözlerrriemediklerini dile ge- tirdiler. Irakh yetkililer ise Sünni Araplann egemenüğindeki BAAS Partisi'nin ülkede- ki etnik çeşiüiliğini kucaklama ve halkı anti- Amerikan duygular etrafında birleştirme başansından büyük bir güvenle sözettiler. Bir kriz başkentinde olağan sayılacak, kaygı, korku ve memnuniyetsizlık, günlük yaşamın sıradan akışında Batı basınındaki yansımalanndan çok daha geri bir düzey- de gözlemlenirken "Emperyalist güçJere lek başımıza kafa tatuyonız" şeklinde özetle- nebilecek temel parti propagandasımn hal- kın birliğini güçlendirdıği ortaya çıkıyordu. Silahlı toplum Irak'ın devlet başkaru, hukümet başka- nı, genelkurmay başkaru, en üst duzeydekı yasama organı olan Devrim Komuta Kon- seyi Başkanı ve BAAS lideri Saddam Hü- seyin, ülkesinde "önder başkan" olarak ta- nınıyor. Bağdat'ta yaptığımız gözlem ve söy- leşiler, Hüseyin'in "seviien bir lider" oldu- ğunu gösteriyor. Ancak bu sevginin, sık sık sloganlı, silahlı, gösterilerde de kendini ser- gileyen ifadesinin ardında "büyiik bir bas- kı"da sezüiyor. Arap Sosyalist BAAS Par- tisi'nin iki milyonu aşkın üyesi bulunuyor. Parti üyesi olmayanlarm yüzde 60 orarun- da yer aldığı bildirilen gönüllü halk ordu- su 5,5 milyon kişiden olusuyor. Silahlı kuv- vetlerde 1.5 milyon kayıth asker görev ya- pıyor. Istihbarat örgutu "muhaberat" ile po- lis teşkılatında çalışanlann sayısı 500 bine yaklaşıyor. Irak'ta resmi kaynakların bize ifade ettiği bu rakamlar birleştirilince, do- kuz milyonu aşkın bir topluluk anlamına geliyor. Bu topluluğun üyelerinin aile iliş- kileri ile genişletilebileceği düşunülürse, on sekiz milyonluk Irak nüfusunun yüzde 50'den fazlasının BAAS'ın doğnıdan dene- timindeki örgutlerde görev yaptığı söylene- bilir. Bu görevlilerin on dört yaşından, sek- senine kadar büyuk bölumünun kullanma eğitimini gördüğu silahlarla donatılmış ol- ması da bir başka gözlemimiz. Muhalefet gtiçleri Bağdat'ta görüştüğümüz Iraklı yetkililer ulkede muhalefetin varlığını reddedıyor, özellikle Kürt hareketinin artık etkisîni iyi- ce yitirdiğini Kürdistan özerk bölgesinde ye- di yüz bin kişinin gönullu olarak halk or- dusuna yazıldığını ifade ediyorlar. Ancak Türkiye Büyükelçiliği yetkilılerinin de ara- larında bulunduğu Batılı diplomatların iki günde bir yaptıklan değerlendirme toplan- ülannda ortaya çıkan tablo biraz farklı. Bir Batılı diplomat bu konuda Cumhuriyet'e bilgi verirken ülkede önemli muhalefet odaklan olarak sayüabilecek iki gucun Kurt milliyetçileri ile orta sınıf partisız aydınlar olduğunu belirtti. Mesut Barzani'nin liderliğindeki Kürdis- tan Demokrat Partisı (KDP) ile Celal Ta- labanfnin yönettiği Kürdistan Yurtsever Bir- liği (PUK) ve Kürdistani Cephe hareketleri rejim karşıtı milliyetci Kürt gruplanmn ba- şını çekiyor. Batılı gözlemciler, bu grupla- nn ekim 1986'da başlattıklan FJ Fetih ta- arruzu ile 1987 ve 1988'de güneye doğru sür- dürdükleri askeri harekâtın ülkede ciddi bir sarsıntı yarattığım anımsatıyorlar. Kuzey Irak'ta büyük kanşıkhk doğuran harekât- lann Barzani ve Talabani denetimindeki bir- liklerin Dokan ve Başur gibi önemli baraj ve sınai merkezlerin ele geçirilmesinden son- ra durdurulabildiği vurgulanıyor. Bu kay- naklar, Körfez Savaşı'nın son yıllarda Iran1 ın desteğini alan Kurt hareketlerinin şu an- da bu destekten yoksun-olduklannı, ancak Tahran'ın Şattülarap Su Yolu konusunda Bağdat'la arasında yeni bir anlaşmazlık baş- gösterirse Kurt milliyetçilerine cesaret vere- bileceğini belirtiyorlar. Tahran'ın Irak'taki etnik ayrılıkları kışkırtma gücünün Şiiler üzerinde Kürtler kadar etkili olmadığı da vurgu yapılan bir başka nokta. tran-Irak sa- vaşı boyunca, Necef ve Kerbela gibi önem- li kentlerde nüfus çoğunluğuna sahip ve Basra'daki toplumsal örgutlenmeye büyük ölçüde egemen olan Şiilerin BAAS'ı destek- ledikleri ve Tahran'dan etkilenmedikleri anımsatılıyor. Bağdat'ta çoğunluğunu hekim, mühen- dis, parti üyesi olmayan sanatçı ve yazarla- rın oluşturduğu oldukça geniş bir aydın ke- simi ise parlamenter demokratik sistemin olmayışından ve kendi yaşam koşullannın partililerin çok gerisinde kalmasından y » kımyorlar. Bu kesimde, taksi şoförluğü ya- pan mühendislerden ayakkabı tamir atöl- yesi işleten hekimlere kadar "geçim kaygı- sıyla başka iş alanlarına yönelen aydınlar da bulunuyor. Ancak muhalif unsurlan ba- rındıran bu çevrede de ABD karşıtı görüş- ler ağırhk taşıyor. Rejim değışikliğinin iç di- namiklere dayanmak isteğini dile getiren partisiz, orta-sıruf aydınlar "bu olasılığm güçlü olrnadığım da" açıkça belirtiyorlar. Batılı gözlemcilerin de paylaştığı bu görüş, parti dışı aydınlann tepeden tırnağı silahlı bir toplumda ancak "sessiz muhalefet" yü- rütebilecekleri şeklinde formüle ediliyor. Kuveyt'teki direniş Irak'ın on dokuzuncu il ilan ettiği Ku- veyt'i de ülke sınırlan içine alan yeni bir ha- ritalar resmi binalann duvarlanna asılı, an- cak BAAS'ın yeğlediği eski adıyla " D Ni- da"ya gitmek partinin özel izni dışında mümkün değil. Kuveyt'ten son dört gün içinde Bağdat'a getirilen tngiltere, ABD ve Avustralya yurttaşı kadın rehine eşleriyle görüşüyoruz. Kocalan, erkek kardeşleri, ye- tişkin oğullan halen Kuveyt'te tutulan bu kadmlar, kentte çatışmalann yer yer Sevam ettiğini, yiyecek sıkıntısımn özellikle Hint- lı, Pakistanlı ve Bangladeşliler arasında aç- lık boyutlarına ulaştığını belirtiyorlar. Batılı diplomatlar ise Kuveyt'te halen Kürdistani Cephe, Müslüman Kardeşler ve Kuveyt Direniş Ordusu denetiminde bazı si- lahlı güçlerin Irak askerleriyle mucadele et- tiğini belirtiyorlar. Kuveyt Direniş Ordusu'- nun Kuveytlilerden değil, Irak'ta ordu gö- revi almak istemedikleri için eskiden bu ül- keye kaçan Iraklılardan oluştuğu da dile ge- tiriliyor. Ambargo birliği bozmuyor BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesin- de Irak'a uygulanan kapsamlı ekonomik yaptınmlann ise kısa ve orta vadede halkı isyan noktasına getirecek bir yokluk yarat- ması beklenmiyor. Ülkedeki yiyecek sıkın- tısı, en çok süt ve çocuk mamasında ken- dini gösterirken Ürdun başta olmak üzere çeşitli ülkelerin ambargoyu delmesi son bir- kaç gündur Bağdatlılara soluk aldırdı. Ar- tık haftada uç yüzer gramhk üç kutuyu geç- memek üzere bir yaşından küçuk her çocuk için karneli mama satışı yapılıvor Irak'a karşı uygulanan ekr ^ ^ yapîı- nmlann, bu ülkenin Kuvejt'ır naynaklany- la birlikte dünya rezervlerinır' he^te Jjirine ulaşan petrol varlığımn geiıre dinujtürö!- memesi sonucu ancak uzun dcrernde etki- li olması bekleniyor. Ancak b« ,'e<roi var- lığı, şu an için Iraklıların Kuvcy n işgal ve ilhakım "hakJı" görmelerinde en büyuk et- ken. Iraklüar kendüleri için "yeni bir servet, daba iyi bir yaşam" anlamına gelen Kuveyt petrol zenginliğinden vazgeçmek istemiyor- lar. Kuveyt'in ilhakının ulkenın resmen ba- ğımsızlığını kazandığı 1932'den beri Kral Gazı, Abdülkerim Kasım gibi liderler tara- fından sürekli gündemde tutulmasının da etkisiyle, uzun dönemli brr düşün gerçek- leştiğine inanıyörlar. Kuveyt'in Irak'ın Kör- feze açılan iki limanı Basra ve Uram Kasr- ın önünde engel oluşturan Bubiyan ve Var- bah adalanmn Irak'a geçmesi bu düşün en önemli parcasını oluşturuyor. HER YERDE SADDAM — Bağdat'ta Saddam her yerde, her caddedc dev ilan panolannda bo> gosterijor. Gelenek^e! gıjsileri ile iki Iraklt- nın yer aldığı bu fotoğraf Bagdat'ın kent raerkezinden. (Fotoğraf: Reuter) ALMANBASINI: Özal, Körfez'de savaş istemiyor ı -> ANKFURT (AA) — Körfez krizi ve Türkiye'nin bu kriz karşısında izlediği tu- tum, Alman basınmda geniş yer almaya de- vam ediyor. "Türkiye yine zor bir karann eşiginde" şeklinde başlık atan sağ eğilimli Fraokfnr- ter Allgemeine gazetesi, ülkenin, Körfez kri- zinde ne derece rol oynayacağı sorusunun son derece önem taşıdığına dikkat çekti. TBMM'nin, hükümete asker gönderrae yetkisi tanıyan karanrun tartışmalara yol aç- tığını yazan gazete, Türk halkının büyük bir bölumünun Irak'ın Kuveyt'i topraklarına katmasına karşı olduğunu ve Cumhurbaş- kam Türgut Özal'ın kararlannı büyük öl- çude desteklediğini kaydetti. Türk halkının, krizin daha da ürmanma- sından ve sıcak savaşa dönuşmesinden en- dişe duyduğunu da bildıren Frankfurter All- gemeine, "Muhalefet partilerinin, Atarürk- ün (Yurtta sulh, cihanda sulh) parolasının çignenmeye yiiz tuttuğunu one sürmeleri, si- yasi bir taktik olabilir. Çunkü ne Cumhur- başkanı Özal'ın ne de Dışişleri Bakanı Bo- zer'in savmş istediklerine dair bir isaret göriıliiyor" şeklinde yorum yaptı. Turk hükumetinin başının şu anda mül- teci akını ile dertte olduğunu da savunan ga- zete, Habur Sınır Kapısı'mn Silopi ve Ciz- re'nin çok yakınında olduğuna dikkat çeke- rek "Hükumet tarafından gıiçliikle kontrol edilebilen bu bölgeler, aynhkcı direnişin merkezlerinden sayüıyor. tşte bu nedenle, böyle bir bölgede miüteci akınını kaldıra- bilmek daha da güç" diye yazdı. Sol eğilimli Frankfurter Rnndscbau ga- zetesi de, Fransa dahil bütün NATO üyesi ülkelerin askeri birliklerinin katüdığı "De- terrent Force 2" NATO tatbikatının, Turk ordusunu hazır duruma getirme amacını ta- şıdığı yolunda iddialar olduğuna değinerek, adının açıklanmasının ıstemeyen bir muha- lefet partili milletvekilinin şu sözlerine yer verdı: "Türkiye'nin müdahalesi söz konusu ise bu, ancak NATO tatbikatından sonra ola- caktır. Yabancı birliklerle beraber, askeri teçbizat da gelecekUr. Yabancı birlikler gi- decekler, ancak bizim ordumuz da en iyi bi- çimde donatılmış olacak." İTALYAN BASINI Türkiye MusuPu düşlüyor* ttalyan Panorama dergisi, Türkiye^nin stratejik öneminin yeniden arttığına isaret ederek Cumhurbaşkanı özal'ın kriz nedeniyle uğranan kayıplara 'büyük Batı projesi için yatırdığı paralar' olarak baktığını ileri sürdü. ROMA (Cnmhuriyet) — "2 agustos ge- cesi, Kuveyt'in işgalini haber alır almaz Ge- orge Busb üç kişije telefon etti. Bunlardan birincisi Mihail Gorbaçov'a, ikincisi Suudi Arabistan Kralı Fahd'a, uçuncüsü de Çao- kaya'nın kiracısı Ankaraiı sultana idi. Bu ttç telefondan en onemlisi sonuncusu oldu..." ttalya'mn haftahk aktualite dergisi "Pa- norama", Türkiye'nin artan stratejik önemi- ne ayırdığı yazısına bu satırlarla başlıyor ve ekliyor: "Türkiye Cumhuriyeri'nin güçlü ve tardşmasız lideri Turgut Özal, ülkenin Irak- la olan 240 kilometrelik sının ve stratejik askeri üsleri, bir askeri harekâtın ve Bab ambargosunun başan ya da başansızlıgını sırtlayacak onemdedir. Cumhurbaşkanı Özal'ın Bağdat'a karşı uygnlanan uluslara- rası ambargoya katılma kararı ve tncirlik Hava Üssü'nü F-111'lerle, Amerikan Stealthlerinin hizmetine sunması Saddam için çok agır bir darbe olmuştur... Türki- ye'nin Batı kampında yer almak yolondaki seçiminin Turkiye'ye falurası agırdır. Bonı hatnndan kaybettigi jıllık 3 milyar dolara ek olarak Irak'ta Turk inşaat şirketlerinin 500 milyon dolan bulan kontratlan ve ül- ke ekonomisinin çeşitli yönleriyle Ortado- ğu komsusuna olan bagımlılığı bu fatura- ya eklenmesi gereken maddelerdir. Ne ki bütun bu kayıplara Özal'ın bir ka- yıp olarak değil de "buyuk Batı projesi için yatırdıgı paralar" olarak baktığına ışaret eden ttalyan dergisi, "Iraklı Petrol Bakanı îssam Al-Chalaby'nin sözleriyle 'Tür- kiye'nin ihanetini Özal'ın. ABD Dışişleri Ba- kanı James Baker ile pazarlığına ba|ladı. Bundan boyle Sundi Arabistan'ın Irak'tan alınan petrolu sagiayacagım taahhüt etme- si, Kuveyt Emiri'nin yazacağı 1 milyar do- larlık çek, Türkiye'nin ABD'ye olan borc- lannın silinmesi, 1.2 milyar tutannda yeni askeri yardım ve Bush'un AT ülkeleri uze- rindeki nufuzunu Türkiye'nin tam iıyeligi- ne iiişkin olarak kullanması, bu pazarlığın ana noktalanydı. Fakat Ankara'nın düsle- digi en büyük hediye ise Irak'ın dagılması halinde Turkiye'ye Kerkük ve Musnl'an ve- rilmesi idi." Soğuk savaşın sona ermesi ile Türkiye^ nin Batı nezdinde artık "işe yaramayan bir jandarmaya" dönüştüğune ve Batı'dan al- dığı tüm yardım ve desteğe yansıyan bir şe- kilde "gözden düştuğüne" isaret eden "Pa- norama", Körfez krizinin "Türgut Özal'a tam bekkdigi fırsatı doğurduğunu" yazıyor. HABUR Asyalılara 25 THY uçağı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Irak ve Kuveyt'teki Asyahların ülkelerine Türki ye üzerinden dönüşlerini kolaşlaştırmak için Turk Hava Yollan yirmi beş uçagını ayır- dı. Dışişleri Bakanlığı'nın girişimiyle alınan bu kararın yanı sıra Birleşmiş Milletler Afetler Koordinatörlüğü ve Avrupa Top- luluğu Acil Yardım Fonu'na da 'nçak sağlaması' için istekte bulunuldu. Bangla- deş Devlet Başkanı Muhammed Erşal, ha- len Habur sınır kapısında bekleyen 20 bin Asyalı arasında çoğunluğu oluşturan yurt- taşlanna moral vermek ve Türkiye'ye teşek- kür etmek üzere bugün Ankara'ya geliyor. Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği bilgiye gö- re Habur kapısında bekleyen Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve Filipinler yurttaş- lan THY ucaklanyla ülkelerine gnıplar ha- linde gönderilmeye başlandı. Ancak bu iş içm aynlan yirmi beş uçağm yetersiz oldu- ğu ve dünden beri Bangladeşlilere uygula- nan giriş sınırlamasımn kaldırüabilmesi için BM ve AT'den hava taşıması yardımı bek- lendiği belirtildi. Öte yandan Vedat Yenerer'in bildirdiği- ne göre Sağlık Bakanlığı Müsteşan yanın- da Şırnak Valisi ve sağlık müdürü Ûe bir- likte bugün Cizre Devlet Hastanesi'ne ge- liyor. Hacı konaklama tesıslerinde kurulan çadırkentte yasayan 4904 kişiden, 195 ve 280 kişilik iki grup dün otobüslerle Diyar- bakır'a gittiler. Bu grup]ar ucakla Bangla- deş'e dönüyorlar. Bangladeş'e bugün 5 uçak seferinin ya- pılması bekleniyor. Şırnak Valı Yardımcı- sı Mehmet Ali Karatekeli, Irak tarafında bekleyen Bangladeşlilerin sayısının 8-10 bin dolayında olduğunu bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle