Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
- CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 12 EYLÜL 1990
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR İZİ... KÖRFEZ KRİZİ..JKÖRFEZ KR tZİ... KOI
WASHINGTON
Gözler Saddam'ın atacağı yeni adımlardaBeyaz Saray, Saddam Hüseyin'in atacağı her adımı
hesaplamaya çalışıyor. ABD, Irak'ın etrafındaki vidaları hem
kuzeyden hem güneyden hem de abluka nedeniyle içeriden
sıkmaya çalışıyor. Washington, Saddam'ın atacağı adımları
etkisiz hale getirmek için Suriye'den Kürtlere kadar Irak'a karşı
kullanılabilecek her faktörü göz önünde tutuyor. Bush
yönetimi, askeri çözüme başvurulacağını da dışlamıyor.
UFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON — Bağdat'a, iki süper
ülke arasındaki görtış aynlıklannı birbiri-
ne karşı kullanma yolunu kapatan Helsin-
ki doruğundan sonra, Beyaz Saray'ın dik-
kati Irak lideri Saddam Hüseyin'in ataca-
ğı yeni adırnlara çevrildi.
ABD son bir hafta içinde izlediği yıldı-
nm diplomasisiyle, sadece Körfez operas-
yonunu zengin müttefiklerine finanse ettir-
mekle kalmadı, aynı zamanda Irak'a karşı
Arap askeri koalisyonunu daha da sıkJaş-
tırdı. Ardından Helsinki doruğundan Sov-
yet desteğini aldı. Bunu da ABD Dışişleri
Bakanı Baker'ın, NATO üyelerini Körfeze
kara birlikleri yollamaya davet ettiği Briik-
sel toplantısı izledi. Baker şimdi de Irak'ın
can düşmanı Suriye'yi ziyarete hazırlanıyor.
Oysa Suriye hâlâ ABD Dışişleri Bakanlığı'-
nın "terorizmi destekleyen devletlcr" liste-
sinde Baker'in bu adımı, ABD'nin Irak'ı
köşeye sıkıştırmak için her yolu deneyece-
ğini, hatta çok çaresiz kalırsa ve Ankara'-
yı rahatsız etmeyecek bir formül bulursa
Iraklı Kürtlere bile dönebileceğini gösteri-
yor. özetle, ABD var gücüyle Irak'ın etra-
fında çelikten bir ağ örüyor.
Bu yüzden de gözler Saddam Hüseyin'-
in bu cendereden çıkmak için ne tavır ala-
cagma dönüyor. Helsinki doruğu, Körfez
krizi açısından kuşkusuz bir yol aynmıydı.
Ama bu yol ayrımının, krizi bir adım barı-
şa mı, yoksa savaşa mı yaklaştırdığı henuz
netleşmiş değil. Irak lideri Saddam Hüse-
yin kendısini köşeye sıkışmış mı hissedecek,
yoksa mucadele mi edecek? Bu sorulann
yanıtı henüz bilinmiyor. Hüseyin'in Helsin-
ki doruğundan bir gün sonra Üçüncü Dun-
ya ülkelerine bedava petrol vermeyi öner-
miş olması, eski düşmanı Iran ile diploma-
tik ilişki kurulması sürecine girmesi, Was-
hington'da Hüseyin'in Helsinki doruğun-
dan çıkan mesajı "kavradıgı" şeklinde al-
güanıyor. Beyaz Saray sözcusu Marlin Fıtz-
water, Hüseyin'in bu iki adımının "umut-
suzlnktan kaynaklanan akJi dengesizligin"
sonucu olduğunu ileri sürüyor. VVashıng-
ton'daki izlenim o ki son bir haftada Irak'a
verilen sinyaller, Saddam Hüseyin'i, izle-
diği politikanın Irak'a doğuracağı fatura-
nın yüksekliğini göz önune almaya zorla-
yabilir. Aksi halde, ABD Dışişleri Bakan-
lığı'nm Ortadoğu'dan sorumlu eski Bakan
Yardımcısı Büyükelçi Richard Murphy'ye
göre "Bugune kadar demir yumrukJa yö-
nettigi ulkesini bir arada tutao elemanlan,
özellikle orduyu, bu şartlar altında sonsu-
za kadar kontrol edemez.'
Murphy, ABD basınına demeçlerde,
ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın, ge-
çen haftaki Körfez gezisınden "Arap lider-
lerin, sonına 'askeri çozıim' vanlısı oMuğu"
izlenımi ile döndüğünü, SSCB'nin de BM
kapsamında olmak ttzere bir askeri çözü-
me karşı çıkmayabileceğini hatırlattıktan
sonra Irak'ta "Bu durumu iyi degeriendi-
recek aklıselim sahibi kişiler de olduğunu"
vurguladı. Gerçekten de Baker'ın Ortado-
ğu gezisini izleyen gazetecilere göre Arap
liderler, kapalı kapılar ardında Amerika'-
ya "askeri çözömden başka bir yol
olmadığını" söylediler. özellikle Suudiler,
Hüseyin'in Arap monarşilerinin varhğmı
sorgulayan açıklamalannı "bölge için çok
tehlikeli" buluyor. New York Times'm Mı-
sır bürosundan John Kifner, önceki gün,
Saddam Hüseyin'in, Ortadoğu'daki halk
hareketlerinin en sevdiği üç kavramı, pa-
narabizm, İslam ve sosyal adalet duygusu-
nu çok iyi kullandığını yazdı. Ortadoğu ge-
zisînde Baker'a eşlik eden gazetecilerden
New York Times'ın diplomatik muhabiri
Tom Friedman da Arapların, Baker'dan,
Saddam Hüseyin Kuveyt'ten kendi inisiya-
tifı ile çekilse dahi, elindeki ölümcül silah-
lann "notraüze" edileceği bir "yönteBi"
bulunmasını istediklerini bildirdi. öte yan-
dan ABD başkanlanna uzun yülar süahsız-
lanma konularında danışmanlık yapmış
olan kıdemli büyükelçi Paul Nitze, önceki
gün ABD TV'lerinde Helsinki doruğunu
değerlendirirken ortak bildiride, Sovyetle-
rin BM kapsamında bir askeri harekâta ka-
pıyı kapatmadığım, aynı zamanda, dağıl-
ma sürecine girmiş Sovyetlerin güney sınır-
larında güçlü ve başkaldınnış bir tslam dev-
leti görmek istemeyebüeceğine dikkat çekti.
Saddam Hüseyin, Batı'da, gerektiğjn-
de geri adım atmasını bilen bir kişi olarak
tammyor. SSCB, NATO ve Araplann des-"
teğini almış olan Washington, gerekirse as-
keri çözüme başvurulacağını fikir olarak
dışlamadan, Irak'ın BM kararlanna uyma-
sım ve sorunun daha fazla büyümeden çö-
zumünü diliyor.
BAĞDATtZLENİMLERİ
Irak'ta rejim istikrarını koruyorArap Sosyalist BASS Partisi'nin 18 milyonluk ülke
nüfusunun yansından çoğunu silahlandırmış ve parti
denetiminde örgütlemiş olması istikrarın devamında
önemli rol oynuyor. Yasama, yürütme ve yargı
sistemlerinin birbirine geçtiği Irak "asker-polis" devleti
izlenimi veriyor.
YASEMİN ÇONGAR
ANKARA — Körfez krizinin en sıcak
noktalanndan Bağdat'ta, yirmi iki yüdır yö-
netimdeki BAAS rejimi istikrannı koruyor.
Irak Devlet Başkaru Saddam Hüseyin'in ki-
şisel önderliğinin "Ubulaştınldıgı" ülkede
Arap Sosyalist BAAS Partisi'nin 18 milyon-
luk ülke nüfusunun yansından çoğunu si-
lahlandırmış ve parti denetiminde örgütle-
miş olması, istikrann devamında önemli rol
oynuyor. Yasama, yürütme ve yargı sistem-
lerinin birbiri icine geçtiği Irak, kişisel hak
ve özgürlükler açısından bir "asker-polis"
devleti izlenimi veriyor. Ancak bu sistemin
tran'la sekiz yıl süren savaş ile Kuveyt'in iş-
gal ve ilhakı sonrasında önem kazanan
"ulus biiinci"nden güç aldığı gözleniyor.
Irak'ta en buyük muhalif gücü, BAAS dı-
şında örgütlenen KUrtler ile orta sınıf, par-
tisız aydın kesimi oluşturuyor. Silahsız olan
ikinci grup "sessiz muhalefet" yaparken
Kurt örgütleri özellikle Kuveyt'teki direnış
hareketinin başını çekıyorlar. Batılı gözlern-
ciler, Kürt hareketinin rejimi sarsabilecek
denlı güçlenmesinin tran'ın alacağı tavra
bağlı olduğuna dikkat çekiyorlar. öte yan-
dan, ABD aleyhtarlığının bırleştırdiği Irak
halkının ekonomık ambargonun etkisiyle
kısa ve orta vadede isyan noktasına gelme-
si ise aynı çevTekrde "zayıf bir olasılık" diye
gönllüyor.
tran-Irak Savaşı'nın 1988'de sona erme-
sinden sonra kimyasal silah gücu, nükleer
bomba yapımında atuğı adımlar ve Batı ül-
kelerine kafa tutan politikalan nedeniyle
uluslararası kamuoyunda büyuk tepki top-
layan Bağdat yönetimi, Kuveyt'i işgali son-
rasında ekonomik, siyasi ve askeri açıdan
"hedef" haline getirilmesine karşın ülke
içinde istikrarlı bir görünüm çiziyor. On ki-
şilik Türk gazeteci grubu olarak on gün sü-
reyle Bağdat'ta görüştüğümüz Batılı diplo-
matlar, halk ve siyasi gözlemciler, "silaha
dayalı vt yap«y" olarak nitelendirilen bu is-
tikrann kısa sürede bozulabıleceğine ilişkin
ciddi belirtiler gözlerrriemediklerini dile ge-
tirdiler. Irakh yetkililer ise Sünni Araplann
egemenüğindeki BAAS Partisi'nin ülkede-
ki etnik çeşiüiliğini kucaklama ve halkı anti-
Amerikan duygular etrafında birleştirme
başansından büyük bir güvenle sözettiler.
Bir kriz başkentinde olağan sayılacak,
kaygı, korku ve memnuniyetsizlık, günlük
yaşamın sıradan akışında Batı basınındaki
yansımalanndan çok daha geri bir düzey-
de gözlemlenirken "Emperyalist güçJere lek
başımıza kafa tatuyonız" şeklinde özetle-
nebilecek temel parti propagandasımn hal-
kın birliğini güçlendirdıği ortaya çıkıyordu.
Silahlı toplum
Irak'ın devlet başkaru, hukümet başka-
nı, genelkurmay başkaru, en üst duzeydekı
yasama organı olan Devrim Komuta Kon-
seyi Başkanı ve BAAS lideri Saddam Hü-
seyin, ülkesinde "önder başkan" olarak ta-
nınıyor. Bağdat'ta yaptığımız gözlem ve söy-
leşiler, Hüseyin'in "seviien bir lider" oldu-
ğunu gösteriyor. Ancak bu sevginin, sık sık
sloganlı, silahlı, gösterilerde de kendini ser-
gileyen ifadesinin ardında "büyiik bir bas-
kı"da sezüiyor. Arap Sosyalist BAAS Par-
tisi'nin iki milyonu aşkın üyesi bulunuyor.
Parti üyesi olmayanlarm yüzde 60 orarun-
da yer aldığı bildirilen gönüllü halk ordu-
su 5,5 milyon kişiden olusuyor. Silahlı kuv-
vetlerde 1.5 milyon kayıth asker görev ya-
pıyor. Istihbarat örgutu "muhaberat" ile po-
lis teşkılatında çalışanlann sayısı 500 bine
yaklaşıyor. Irak'ta resmi kaynakların bize
ifade ettiği bu rakamlar birleştirilince, do-
kuz milyonu aşkın bir topluluk anlamına
geliyor. Bu topluluğun üyelerinin aile iliş-
kileri ile genişletilebileceği düşunülürse, on
sekiz milyonluk Irak nüfusunun yüzde
50'den fazlasının BAAS'ın doğnıdan dene-
timindeki örgutlerde görev yaptığı söylene-
bilir. Bu görevlilerin on dört yaşından, sek-
senine kadar büyuk bölumünun kullanma
eğitimini gördüğu silahlarla donatılmış ol-
ması da bir başka gözlemimiz.
Muhalefet gtiçleri
Bağdat'ta görüştüğümüz Iraklı yetkililer
ulkede muhalefetin varlığını reddedıyor,
özellikle Kürt hareketinin artık etkisîni iyi-
ce yitirdiğini Kürdistan özerk bölgesinde ye-
di yüz bin kişinin gönullu olarak halk or-
dusuna yazıldığını ifade ediyorlar. Ancak
Türkiye Büyükelçiliği yetkilılerinin de ara-
larında bulunduğu Batılı diplomatların iki
günde bir yaptıklan değerlendirme toplan-
ülannda ortaya çıkan tablo biraz farklı. Bir
Batılı diplomat bu konuda Cumhuriyet'e
bilgi verirken ülkede önemli muhalefet
odaklan olarak sayüabilecek iki gucun Kurt
milliyetçileri ile orta sınıf partisız aydınlar
olduğunu belirtti.
Mesut Barzani'nin liderliğindeki Kürdis-
tan Demokrat Partisı (KDP) ile Celal Ta-
labanfnin yönettiği Kürdistan Yurtsever Bir-
liği (PUK) ve Kürdistani Cephe hareketleri
rejim karşıtı milliyetci Kürt gruplanmn ba-
şını çekiyor. Batılı gözlemciler, bu grupla-
nn ekim 1986'da başlattıklan FJ Fetih ta-
arruzu ile 1987 ve 1988'de güneye doğru sür-
dürdükleri askeri harekâtın ülkede ciddi bir
sarsıntı yarattığım anımsatıyorlar. Kuzey
Irak'ta büyük kanşıkhk doğuran harekât-
lann Barzani ve Talabani denetimindeki bir-
liklerin Dokan ve Başur gibi önemli baraj
ve sınai merkezlerin ele geçirilmesinden son-
ra durdurulabildiği vurgulanıyor. Bu kay-
naklar, Körfez Savaşı'nın son yıllarda Iran1
ın desteğini alan Kurt hareketlerinin şu an-
da bu destekten yoksun-olduklannı, ancak
Tahran'ın Şattülarap Su Yolu konusunda
Bağdat'la arasında yeni bir anlaşmazlık baş-
gösterirse Kurt milliyetçilerine cesaret vere-
bileceğini belirtiyorlar. Tahran'ın Irak'taki
etnik ayrılıkları kışkırtma gücünün Şiiler
üzerinde Kürtler kadar etkili olmadığı da
vurgu yapılan bir başka nokta. tran-Irak sa-
vaşı boyunca, Necef ve Kerbela gibi önem-
li kentlerde nüfus çoğunluğuna sahip ve
Basra'daki toplumsal örgutlenmeye büyük
ölçüde egemen olan Şiilerin BAAS'ı destek-
ledikleri ve Tahran'dan etkilenmedikleri
anımsatılıyor.
Bağdat'ta çoğunluğunu hekim, mühen-
dis, parti üyesi olmayan sanatçı ve yazarla-
rın oluşturduğu oldukça geniş bir aydın ke-
simi ise parlamenter demokratik sistemin
olmayışından ve kendi yaşam koşullannın
partililerin çok gerisinde kalmasından y »
kımyorlar. Bu kesimde, taksi şoförluğü ya-
pan mühendislerden ayakkabı tamir atöl-
yesi işleten hekimlere kadar "geçim kaygı-
sıyla başka iş alanlarına yönelen aydınlar
da bulunuyor. Ancak muhalif unsurlan ba-
rındıran bu çevrede de ABD karşıtı görüş-
ler ağırhk taşıyor. Rejim değışikliğinin iç di-
namiklere dayanmak isteğini dile getiren
partisiz, orta-sıruf aydınlar "bu olasılığm
güçlü olrnadığım da" açıkça belirtiyorlar.
Batılı gözlemcilerin de paylaştığı bu görüş,
parti dışı aydınlann tepeden tırnağı silahlı
bir toplumda ancak "sessiz muhalefet" yü-
rütebilecekleri şeklinde formüle ediliyor.
Kuveyt'teki direniş
Irak'ın on dokuzuncu il ilan ettiği Ku-
veyt'i de ülke sınırlan içine alan yeni bir ha-
ritalar resmi binalann duvarlanna asılı, an-
cak BAAS'ın yeğlediği eski adıyla " D Ni-
da"ya gitmek partinin özel izni dışında
mümkün değil. Kuveyt'ten son dört gün
içinde Bağdat'a getirilen tngiltere, ABD ve
Avustralya yurttaşı kadın rehine eşleriyle
görüşüyoruz. Kocalan, erkek kardeşleri, ye-
tişkin oğullan halen Kuveyt'te tutulan bu
kadmlar, kentte çatışmalann yer yer Sevam
ettiğini, yiyecek sıkıntısımn özellikle Hint-
lı, Pakistanlı ve Bangladeşliler arasında aç-
lık boyutlarına ulaştığını belirtiyorlar.
Batılı diplomatlar ise Kuveyt'te halen
Kürdistani Cephe, Müslüman Kardeşler ve
Kuveyt Direniş Ordusu denetiminde bazı si-
lahlı güçlerin Irak askerleriyle mucadele et-
tiğini belirtiyorlar. Kuveyt Direniş Ordusu'-
nun Kuveytlilerden değil, Irak'ta ordu gö-
revi almak istemedikleri için eskiden bu ül-
keye kaçan Iraklılardan oluştuğu da dile ge-
tiriliyor.
Ambargo birliği bozmuyor
BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesin-
de Irak'a uygulanan kapsamlı ekonomik
yaptınmlann ise kısa ve orta vadede halkı
isyan noktasına getirecek bir yokluk yarat-
ması beklenmiyor. Ülkedeki yiyecek sıkın-
tısı, en çok süt ve çocuk mamasında ken-
dini gösterirken Ürdun başta olmak üzere
çeşitli ülkelerin ambargoyu delmesi son bir-
kaç gündur Bağdatlılara soluk aldırdı. Ar-
tık haftada uç yüzer gramhk üç kutuyu geç-
memek üzere bir yaşından küçuk her çocuk
için karneli mama satışı yapılıvor
Irak'a karşı uygulanan ekr ^ ^ yapîı-
nmlann, bu ülkenin Kuvejt'ır naynaklany-
la birlikte dünya rezervlerinır' he^te Jjirine
ulaşan petrol varlığımn geiıre dinujtürö!-
memesi sonucu ancak uzun dcrernde etki-
li olması bekleniyor. Ancak b« ,'e<roi var-
lığı, şu an için Iraklıların Kuvcy n işgal ve
ilhakım "hakJı" görmelerinde en büyuk et-
ken. Iraklüar kendüleri için "yeni bir servet,
daba iyi bir yaşam" anlamına gelen Kuveyt
petrol zenginliğinden vazgeçmek istemiyor-
lar. Kuveyt'in ilhakının ulkenın resmen ba-
ğımsızlığını kazandığı 1932'den beri Kral
Gazı, Abdülkerim Kasım gibi liderler tara-
fından sürekli gündemde tutulmasının da
etkisiyle, uzun dönemli brr düşün gerçek-
leştiğine inanıyörlar. Kuveyt'in Irak'ın Kör-
feze açılan iki limanı Basra ve Uram Kasr-
ın önünde engel oluşturan Bubiyan ve Var-
bah adalanmn Irak'a geçmesi bu düşün en
önemli parcasını oluşturuyor.
HER YERDE SADDAM — Bağdat'ta Saddam her yerde, her caddedc dev ilan panolannda bo> gosterijor. Gelenek^e! gıjsileri ile iki Iraklt-
nın yer aldığı bu fotoğraf Bagdat'ın kent raerkezinden. (Fotoğraf: Reuter)
ALMANBASINI:
Özal, Körfez'de savaş istemiyor
ı -> ANKFURT (AA) — Körfez krizi ve
Türkiye'nin bu kriz karşısında izlediği tu-
tum, Alman basınmda geniş yer almaya de-
vam ediyor.
"Türkiye yine zor bir karann eşiginde"
şeklinde başlık atan sağ eğilimli Fraokfnr-
ter Allgemeine gazetesi, ülkenin, Körfez kri-
zinde ne derece rol oynayacağı sorusunun
son derece önem taşıdığına dikkat çekti.
TBMM'nin, hükümete asker gönderrae
yetkisi tanıyan karanrun tartışmalara yol aç-
tığını yazan gazete, Türk halkının büyük bir
bölumünun Irak'ın Kuveyt'i topraklarına
katmasına karşı olduğunu ve Cumhurbaş-
kam Türgut Özal'ın kararlannı büyük öl-
çude desteklediğini kaydetti.
Türk halkının, krizin daha da ürmanma-
sından ve sıcak savaşa dönuşmesinden en-
dişe duyduğunu da bildıren Frankfurter All-
gemeine, "Muhalefet partilerinin, Atarürk-
ün (Yurtta sulh, cihanda sulh) parolasının
çignenmeye yiiz tuttuğunu one sürmeleri, si-
yasi bir taktik olabilir. Çunkü ne Cumhur-
başkanı Özal'ın ne de Dışişleri Bakanı Bo-
zer'in savmş istediklerine dair bir isaret
göriıliiyor" şeklinde yorum yaptı.
Turk hükumetinin başının şu anda mül-
teci akını ile dertte olduğunu da savunan ga-
zete, Habur Sınır Kapısı'mn Silopi ve Ciz-
re'nin çok yakınında olduğuna dikkat çeke-
rek "Hükumet tarafından gıiçliikle kontrol
edilebilen bu bölgeler, aynhkcı direnişin
merkezlerinden sayüıyor. tşte bu nedenle,
böyle bir bölgede miüteci akınını kaldıra-
bilmek daha da güç" diye yazdı.
Sol eğilimli Frankfurter Rnndscbau ga-
zetesi de, Fransa dahil bütün NATO üyesi
ülkelerin askeri birliklerinin katüdığı "De-
terrent Force 2" NATO tatbikatının, Turk
ordusunu hazır duruma getirme amacını ta-
şıdığı yolunda iddialar olduğuna değinerek,
adının açıklanmasının ıstemeyen bir muha-
lefet partili milletvekilinin şu sözlerine yer
verdı:
"Türkiye'nin müdahalesi söz konusu ise
bu, ancak NATO tatbikatından sonra ola-
caktır. Yabancı birliklerle beraber, askeri
teçbizat da gelecekUr. Yabancı birlikler gi-
decekler, ancak bizim ordumuz da en iyi bi-
çimde donatılmış olacak."
İTALYAN BASINI
Türkiye
MusuPu
düşlüyor*
ttalyan Panorama dergisi,
Türkiye^nin stratejik
öneminin yeniden arttığına
isaret ederek Cumhurbaşkanı
özal'ın kriz nedeniyle
uğranan kayıplara 'büyük
Batı projesi için yatırdığı
paralar' olarak baktığını ileri
sürdü.
ROMA (Cnmhuriyet) — "2 agustos ge-
cesi, Kuveyt'in işgalini haber alır almaz Ge-
orge Busb üç kişije telefon etti. Bunlardan
birincisi Mihail Gorbaçov'a, ikincisi Suudi
Arabistan Kralı Fahd'a, uçuncüsü de Çao-
kaya'nın kiracısı Ankaraiı sultana idi. Bu ttç
telefondan en onemlisi sonuncusu oldu..."
ttalya'mn haftahk aktualite dergisi "Pa-
norama", Türkiye'nin artan stratejik önemi-
ne ayırdığı yazısına bu satırlarla başlıyor ve
ekliyor: "Türkiye Cumhuriyeri'nin güçlü ve
tardşmasız lideri Turgut Özal, ülkenin Irak-
la olan 240 kilometrelik sının ve stratejik
askeri üsleri, bir askeri harekâtın ve Bab
ambargosunun başan ya da başansızlıgını
sırtlayacak onemdedir. Cumhurbaşkanı
Özal'ın Bağdat'a karşı uygnlanan uluslara-
rası ambargoya katılma kararı ve tncirlik
Hava Üssü'nü F-111'lerle, Amerikan
Stealthlerinin hizmetine sunması Saddam
için çok agır bir darbe olmuştur... Türki-
ye'nin Batı kampında yer almak yolondaki
seçiminin Turkiye'ye falurası agırdır. Bonı
hatnndan kaybettigi jıllık 3 milyar dolara
ek olarak Irak'ta Turk inşaat şirketlerinin
500 milyon dolan bulan kontratlan ve ül-
ke ekonomisinin çeşitli yönleriyle Ortado-
ğu komsusuna olan bagımlılığı bu fatura-
ya eklenmesi gereken maddelerdir.
Ne ki bütun bu kayıplara Özal'ın bir ka-
yıp olarak değil de "buyuk Batı projesi için
yatırdıgı paralar" olarak baktığına ışaret
eden ttalyan dergisi, "Iraklı Petrol Bakanı
îssam Al-Chalaby'nin sözleriyle 'Tür-
kiye'nin ihanetini Özal'ın. ABD Dışişleri Ba-
kanı James Baker ile pazarlığına ba|ladı.
Bundan boyle Sundi Arabistan'ın Irak'tan
alınan petrolu sagiayacagım taahhüt etme-
si, Kuveyt Emiri'nin yazacağı 1 milyar do-
larlık çek, Türkiye'nin ABD'ye olan borc-
lannın silinmesi, 1.2 milyar tutannda yeni
askeri yardım ve Bush'un AT ülkeleri uze-
rindeki nufuzunu Türkiye'nin tam iıyeligi-
ne iiişkin olarak kullanması, bu pazarlığın
ana noktalanydı. Fakat Ankara'nın düsle-
digi en büyük hediye ise Irak'ın dagılması
halinde Turkiye'ye Kerkük ve Musnl'an ve-
rilmesi idi."
Soğuk savaşın sona ermesi ile Türkiye^
nin Batı nezdinde artık "işe yaramayan bir
jandarmaya" dönüştüğune ve Batı'dan al-
dığı tüm yardım ve desteğe yansıyan bir şe-
kilde "gözden düştuğüne" isaret eden "Pa-
norama", Körfez krizinin "Türgut Özal'a
tam bekkdigi fırsatı doğurduğunu" yazıyor.
HABUR
Asyalılara
25 THY uçağı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Irak
ve Kuveyt'teki Asyahların ülkelerine Türki
ye üzerinden dönüşlerini kolaşlaştırmak için
Turk Hava Yollan yirmi beş uçagını ayır-
dı. Dışişleri Bakanlığı'nın girişimiyle alınan
bu kararın yanı sıra Birleşmiş Milletler
Afetler Koordinatörlüğü ve Avrupa Top-
luluğu Acil Yardım Fonu'na da 'nçak
sağlaması' için istekte bulunuldu. Bangla-
deş Devlet Başkanı Muhammed Erşal, ha-
len Habur sınır kapısında bekleyen 20 bin
Asyalı arasında çoğunluğu oluşturan yurt-
taşlanna moral vermek ve Türkiye'ye teşek-
kür etmek üzere bugün Ankara'ya geliyor.
Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği bilgiye gö-
re Habur kapısında bekleyen Pakistan,
Hindistan, Bangladeş ve Filipinler yurttaş-
lan THY ucaklanyla ülkelerine gnıplar ha-
linde gönderilmeye başlandı. Ancak bu iş
içm aynlan yirmi beş uçağm yetersiz oldu-
ğu ve dünden beri Bangladeşlilere uygula-
nan giriş sınırlamasımn kaldırüabilmesi için
BM ve AT'den hava taşıması yardımı bek-
lendiği belirtildi.
Öte yandan Vedat Yenerer'in bildirdiği-
ne göre Sağlık Bakanlığı Müsteşan yanın-
da Şırnak Valisi ve sağlık müdürü Ûe bir-
likte bugün Cizre Devlet Hastanesi'ne ge-
liyor. Hacı konaklama tesıslerinde kurulan
çadırkentte yasayan 4904 kişiden, 195 ve
280 kişilik iki grup dün otobüslerle Diyar-
bakır'a gittiler. Bu grup]ar ucakla Bangla-
deş'e dönüyorlar.
Bangladeş'e bugün 5 uçak seferinin ya-
pılması bekleniyor. Şırnak Valı Yardımcı-
sı Mehmet Ali Karatekeli, Irak tarafında
bekleyen Bangladeşlilerin sayısının 8-10 bin
dolayında olduğunu bildirdi.