Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 10 EYLÜL 1990
_ XI? KLER KABACAU
örgütsüz, kıtasız, haritasız ve kumandasız Osmanlı ordusu, Alman telkinleriyle beslenen Ittihatçı hayallerinin bedelini canıyla ödüyordu
Irak cephesinde zafer ıraktı— 2 —
"tngiliz generali Baret, orgutsuz, kıtasız ve
knmandasız bır lrak'a baskın yapmıştır."
Fransız askerı yazarlarından bın boyle dı-
yordu.
Bınnci Dunya Savaşı başladığında, Irak ko-
nınmasızdı. Enver Paşa, 35 ve 36 tumenler-
den kurulu, karargâhı Musul'da bulunan XII.
Kolordu'yu Sunye'ye, 37 ve 38 tumenlerden
kurulu, karargâhı Bağdat'ta bulunan XIII.
Kolordu'yu Kafkas cephesıne yollamıştı.
Daha savaş başlamadan lrak'a saldırı ha-
zırlıklan ıçmde bulunan tngilızler, bunu fır-
sat bılerek 23 ve 24 Ekım 1914'te Basra Kör-
fezı'nın doğu kıyısındakı Pav'ı ışgal ettıler.
Bu küçük kasabadakı ganuzonu tutsak aldık-
tan sonra da vılayet merkezı Basra'mn işgalı
hazırlığına gınştıler Orada, valı veküı Snpbi
Paşa komutasında, bır kesımı yerh Araplar-
dan oluşan 2900 askerhk bır savunma gucu
bulunuyordu Saldınsı gen püskurtülen tngıhz
tugayı, bu kez Basra'yı nehırden kuşattı ve tes-
limaldı 1200 tutsak arasında Suphı Paşa da
vardı. Gen çekılmeyı başaranların uslendığı
Korna, 9 aralıkta duştü. 1200 tutsak daha
tş ışten geçtıkten sonra Enver Paşa hatası-
nı dûzeltmek ıstedı. Kayıplar veren XII. ve XI-
II. kolordular lrak'a döndu.
Süleyman Askeri'nin askeri
Bağdat Valılığı ve Irak Komutanlığı'na
Kurmay Bınbaşı Sule>man Askeri atandı.
Balkanlar da Ittıhat ve Terakkı'ye bağlı
gözu pek bır komıtacı olarak adını duyurmuş
olan Suleyman Askerı, olup bıtenlen "tslam
birliği" goruşuyle değerlendırmekteydı
"lrak'a asker gondermek cinayettir" dıyor-
du "Oradaki aşiretlerle, duşmanı denize dok-
tukten başka, Belucıstan ve Hındıstan'a akın-
lar bile duzenlenebılir!"
Enver Paşa ondan, tngılızlenn ışgal ettığı
bölgeyı, Fırat ve Dıcle nehırlennın bırleşerek
oluşturduğu Şattularap'ı kurtarmasını ıstemiş-
ti.
Süleyman Askerı, Bağdat'a gıder gıtmez
Arap şeyhlerine mektuplar yazdı, onları dın
yolunda birhkte savaşa çağırdı
Ve toparlayabıldığı guçlerle ıkı koldan In-
gılizler üzenne yürudu Kendısı Nasınye'yı ge-
n alarak Korna yönünde çöle daldı. Dıde ko-
lunun başına da atlı bırhklerıyle un kazanmış
olan Dağıstanlı Muhammed Fazıl Paşa'yı ge-
tırdı
Her ıkı komutan da ortaçağ akıncılarını an-
dıran bır muharebe yöntemıyle, gehşıguzel ıle-
n atıldılar
Şuaybıye'de yaralanarak tedavı edılmek
üzere Bağdat'a goturülen Süleyman Askerı,
tedavısının sonuçlanmasını beklemeden has-
taneden çıkıp bir saldınya gırıştı. Ata bıne-
rnedığı ıçın muharebeyı bır araba uzennden
yönetıyordu
Bağdat'a kadar ılerledı...
Bu arada Ingüızler yenı kuvvetler getırtmış-
ler, askerı varlıklannı kolordu düzeyıne ulaş-
tırmışlardı
Çarpışmalar, Suleyrnan Askeri komutasın-
dakı bırlıklerın yenılgısıyle sonuçlandı. tngi-
lızler 1300, Osraanlılar 3000 kayıp vermışler;
cephe Korna karşısına çekılmıştı
Süleyman Askerı bu yenılgıden sonra 1 Nı-
san 1915'te ıntıhar ettı
Harita bile yoktu
tngilızler askerı varlıklannı daha da arttı-
rıyor, yenı saldınlara hazırlanıyorlardı.
Şcvket Sıireyya Aydemir'ın yazdığına gö-
re Istanbul'dakı genel kârargâhta Irak hare-
kâtını gerektığı gıbı ızleyecek bır hanta bile
yoktu Sonunda 1/1.500 000 ölçeklı Alman-
ca ıkı Kıepert harftası bulunup satın alındı.
Ayrıca Irak'ta gorev almış kımseler toplanıp
yenı bır hanta yapmaya çalıştılar Irak Ku-
mandanlığı'na Nurettin Be> (Paşa) atandı ve
6 Mayıs 1915'te goreve başladı
General Towshend komutasmdakı lngılız-
ler 27 Eylul 1915'te Kutulammare uzenne yü-
rüdüler. Kuşatılan Osmanlı bırlıkleri 1700 ölu
ve yaralı, 1300 tutsak verdıler. Şatulhay su-
yunun Dıcle'yle bırleştığı yerde bulunan Ku-
tulammare duştu tngılız kayıpları 1200kışıy-
dı
Ikı ay sonra Selman-ı Pak'ta buyuk bır mu-
harebe daha oldu Orta Irak'ta, kutsal Ker-
bela kentı yakınındakı Selman-ı Pak'ta Bağ-
dat'tan hareket eden 45 Tumen'le 51 Tu-
men'den yedı tabur, bır Schneider topçu ta-
buru bır araya geldı
51. Tumen'e bağlı taburlar, buraya bır dı-
zi muharebeden geçerek ve çölde 5 bın kilo-
metre yol yurüyerek ulaşmışlardı
Irak Cephesı Komutanı Nurettın Bey'ın
(Paşa) "mnstahkem mevki" olarak seçtığ)
Selman-ı Pak'ta, ayrıca 20 bın tufek, 19 ma-
kınelı tüfek, 52 top, bır miktar atlı bulunu-
yordu.
XVIII. Kolordu Komutanı Halil Bey (son-
ra Halıl Kut Paşa), muharebeyı şoyle anlatır
"Sabahın erken saatlennde durbunlenmiz
General To»nshend kumandasındakı logiliz
sefer kuvvetlennin âdetieri olduğu uzere Dic-
le'nin sol yanından harekete geçtiğini lespit
ediyordu. Ve tarih 22 Kasım 1915'i duşerken
tngiliz kuvveüeri 45. Fırka'ya sol sahilden ve
cepheden şıddetle vurdular. Harekâttn biraz
daha gelişmesinı beklryordum. 45. Fırka da
takdir dolu bır savunma >apı>ordu... tngiliz-
ler cephe haronın buyuk bır kısmına irke yak-
laşınca çol tarafında bulundurdugum beş ta-
bnruma şu emri verdim:
— Beş tabur bırden ateşle beraber sungu
hucumuna kalkacak ve duşmanı, ıstıkametın-
de bulunduğu sağ taraftan vuracaktır Çarpış-
ma ölene kadardır ..
"Ateş sahasına beş tabnnın birden sungu
takmış olarak dalması tngilızler uzerinde ön-
ce şaşkınlık sonra panik yaratlı. Taburlar
'ölunceye kadar' emnnı eksıksiz yerine getı-
ririerken tngilizler çekilmeye başladılar. Sonra
4500'den fazla ölu verdiklerini tespil etük.
Saldın şeklimize göre biziın de kayıplanmız
pek hafif olmadı."
Halıl Paşa'ya göre Nurettın Bey, 45 Fır-
ka'nın ağır kayıplar verdiğını göz önune ala-
rak butün kuvvetlere Bağdat yönunde çekıl-
me buyruğu vermıştır Bunu öğrenınce oto-
mobılıne binıp toz toprak ıçındekı Nurettın
Bey'ı bulur
"— Çekilmeniz için sebep nedir diye sor-
dugum vakit cevabı 45. Fırka'nın ağır kayıp-
lan ve bu durumda kuvvetlerin dağılmaya
başladığı, bu sebeple çekilmeye karar verdi-
gini bildirdi. Kendisine şunlan soyledim:
— Bozulan kuvvetler bızım kuvvetlerımız
değıl, duşman kuvrvetlerıdir Şunu sıze temın
Enver Paşa (yakası kurklu), Osmanlı uniforması giymiş Alman subaylanyla birlikte. Osmanlı ordusu, manlıksız amaçlarla Arap collerınde bır cepheden diğerine ıtiliyordu.
I Dünya Savaşı
• başladığında Irak
korumasızdı. Osmanlı
orduları Enver Paşa'nın
emriyle Suriye'ye ve
Kafkasya'ya yollanmıştı.
Bunu fırsat bilen
İngilizler Basra'yı işgal
ederler. Irak Valiliği'ne
getirilen Süleyman ^
Askeri, ortaçağ
akıncılarını andıran bir
muharebe yöntemiyle
ileri atılır, ancak zaman
değişmiştir. Osmanlı
birlikleri ağır kayıplar
vererek geri çekilirler.
Daha sonra Irak
Kumandanlığı'na
getirilen Nurettin Paşa
yönetimindeki Osmanlı
ordusu, 'pahahya mal
olan' çeşitli zafer ler
kazanır. Ancak savaş
kazanılamamıştır.
Almanîarın gözü İran,
Afganistan ve
Hindistan'dadır.
Osmanlı ordusu daha
sonra bu telkinlerle İran
ortalarına doğru
sürülecek, 1917 yılında
Bağdat düşecektir.
Bu savaşlara katılan
Osmanlı
subaylannın hepsi de
gerçek birer kahraman ve
yurtseverdiler. Ama
yaşadıkları savaşın, yarı-
sömürge durumuna
düşmüş bir
imparatorluğun
paylaşılması için
yapıldığının bilincinde
miydiler?
Irak cephesinde ne oldu?"Süleyman Askerı ısmınde bır Ittıhadçı
ve çetecı bınbaşmm rutbesı,
kaymakamlığa terfi edılmış ve Osmanlı
tanhınde mıslı gorulmemıs bır garıbe
olarak, 38 Basra fırkası Kumandanlığı
ve Irak ve Haialısı Umum
Kumandanlığı, ışie bu komıiacı zabıta
levcıh olunmuştur Süleyman Bev
najnuslu bır zabıttır Ancak Baş- ^
kumandanlık ıçın yalnız namus kâfı
değıldır
Süleyman Askerı, Ingılızlen
Basra'dan supurge sopasıyla
kovacağından bahsetmtştır Çılgınca bır
taarruz sonunda muthış bır bozguna
uğrayınca, ıntıhar etmıştır Bunun
uzenne Amare sukul etmış, Nâsırıyye
duşmuştur Daha sonra general
To*nshend kumandasındakı Ingılız-
Hınt Fırkası Kûı-ul-Amare'yı ışgal
etmıştır
Townshend 1915 yılımn
sonlarmda Bağdat'a doğru taarruza
başlamışsa da Selmanpak'ta Osmanlı
ordusuna mağlup olmuş ve Kût-ul-
Amate'ye gen çekılmışitr Orada
muhasara edılen general, daha sonra
teslım alınmıştır Turk Kumandanlığı,
bu Kût-ul-Amare zaferınden maateessuf
ıstı/ade edememış ve bos yere bır tran
macerasına atılıp kuvvetlerını dağıtmış
olmakla tenkıd edılır." (Izahlı Osmanlı
Tarıhı Kronolojısı Cıll 4 / Sayfa
425-429-430)
TtiMİTE
/CUCÜH/SULEYMANIYE>
RRAT \\ «™* ' )
-N£HR, ^ A I
rBAKU8A(
RAMADI'
KERBELA»^
DIVANIYE
Enver Paşa (sakallı) ve Bağdat Valiliği'ne getirdiği Suleyman Askeri Ayn-el-Mansur'da.
ederim ki sabahleyın duşmanm gen kalan
kuvvetlen de çekılmeye devam edeceklerdir ve
bunlar kuvvetlenmızce takıp altma alınacak-
lardır
— Pekı o halde bu geceyı bulunduğumuz
nokta ve sıperlerde geçırelim
Sabahleyin gun aganrken karşımızda duş-
man kavvetlerinden eser kalmadıgını gor-
duk. "
51. Fırka serap gördü
Tabur ve alaylar yemden bır araya gelır
XVIII. Kolordu'nun önunegeçen, XIII. Ko-
lordu'nun ıkı fırkasım da arkasına alan Ha-
lıl Bey, düşman kuvvetlerını ızlemeye başlar.
tngilızler gece birliklennı çekmışler, yalnız ge-
nde guvenlik ıçın artçı kuvvet olarak pıyade-
lerını bırakmışlardır'
"Artçı kuvveüerle dovuşe dovoşe ileriemeye
devam etük. Anladıgıma gore General To»n-
shend Selman-ı Pak'a gelmeden once çekilme
ihtimaline karşı Kutulammare kasabasını sah-
ra usulunde tahkım etmiş. Araplar vasıtasıv-
la bunu oğrenmiş bulunuvorduk. General bir
mustahkem mevkide suvarı iaşesinın saglan-
masının zonınlulugunu bildigı için de suvari
knvvetJerini Basra yonune surmuş. Boylece pi-
yadeye karşı piyade temasımız başiadı.
Takibin ıkinci ve uçnncu gunu sıkı yuruyuş-
lerimizle aradaki uzaklık hıçe ındirildi. Dele-
baha denilen yerde duşman ordugâhı ile ara-
mızdakı uzaklıgın bır kilometreve indıgıni gor-
dum. Bırliklerın çoguyla beraber ben de ge-
ce) i burada geçırmeye karar verdim. Ajrıca
geceyi boş geçirmemek için de 51. Fırka'nın
bir alayını duşmanm yolunu kesmek için ile-
ri surdum. Fırka sabaha kadar duşman ordu-
gâhını arayıp durmuş \e boşuna yonılmuşlu.
Bunun sebebini oğrendıgım vakit de kendi
kendime guldum. Çolde zaman zaman ken-
dinı gosteren serabın kurbanı olduk. Hatta bir
ara ileri harekete surduğum 51. Fırka'yı la-
kip ederek yola koyulduğumda, birkaç kilo-
metre ilerden gelen ufak bır atlı grubu gor-
dum. Bunların İngiliz kuvvetleri atlılan ola-
cağını duşunerek birkaç atlıyı uzerierine doğru
surdum, sonradan oğrendım kı bunlar 51. Fır-
ka'nın onculendir. 51. Fırka oncusu ordugâh-
tan hareketınden sonra duşman yonunde ıler-
leyecegine, kendi etrafında bir daıre çizmiş ve
butun fırkayı da kendi peşine takarak geri ve
hareket ettigı yere donmuş..."
Yuzbaşı Sdahattin (Yurtoğlu), tlhan Selçuk
tarafından yemden yazılan anılarında (Yuz-
başı Selahattin'in Romanı), birkaç gun son-
ra, 31 Kasım 1915 gunü Delabaha'da yer alan
çarpışmayı gözler önunde canlandırır:
"Biraz ileriye doğru duşen bir mermi, he-
pimizı toz toprağa boğdu. Duman dağılınca
çevremde kimsenin kalmamış oldugunu ve
herkesin geriye, hendeklere kaçügını gordum.
Ben de kendime bir yer bulmak için geriye
doğru yurumeye başladım. Bir de baktım ki
karargâhtan Bınbaşı tshak ve Teğmen Ismaıl
Hakkı da aynı şe>i yapıyorlar. Onlara katıl-
dım. Ateş suruyor, ortalığı darmaduman edi-
yor, çol bir mahşeri andınyordu. Boyle bir
muddet gittikten sonra bir hendeğin içinde
Kolordu Kumandanı Halıl Bey, Basrı Bey ve
Fuat'ı gorduk. Vanlanna gittik. Ama bende
yuruyecek hal kalmamışb. Basri, karargâh su-
baylannı anyor. Durumu kurtarmak için
emirler veriyordu. Bır yandan da Haiil Bey'e:
— Emru kumandayı Nurettın Bey 'e bırak-
manızın buyuk fazıletını şımdı bınlerce Turk
çocuğu canıyla oduyor Sıze belkı fazıletlı dı-
yecekler, ama tarıh ne dıyecek onu bılmem
diyordu.
Sonra bana donerek:
— Şu manzara, cehaletın ilme verdıği he-
sabın faturasıdır . dedi.
Panik balinde çil yavnısn gibi dağılan or-
dunun solundan bir duşman suvarisinin hu-
cuma basladığı gonıldu. Şu halde buyuk bir
felaket başlamıştı.
Basri Bey bana bağırdı:
— Selahattın koş, isuhkâm bölüğünu al, bu
suvarıyı durdurun.
Koştum.
Fakat istihkâm boluğunu bulamadıro. tie-
riye doğru yurumek zorunda kaldım. Bir te-
penin ustunde Dokuzuncu Alay Kumandanı
Vacıt'i gordum. Durumu sordum:
'— Bız zaten geceden tertıplı yatmıştık", de-
di Vacit Bey, 'Sabahleyin baskın ateşi başla-
yınca ben taarnız emri verdim. tleri bolukle-
rim duşman ordugâhına girmek uzeredir. Şim-
di yanımdaki Vedinci Alay da harekete baş-
ladı. Bir saate kalmaz. ortada duşmandan eser
kalmay acaktır..."
Yuzbaşı Selahattın gen doner Bu kez de
Halil Bey, "Şimdi ata bin, birinci hatta ye-
tiş! Birlikler olenleri, yaralananlan, yuruye-
meyenleri bıraksın. Kesinlikle duşmanm en-
sesinden aynlmasın. Bu duşman çekilişini,
duşman çokuntusune çevirsin!" dıye emır yol-
lar onunla.
Emri bıldırıp dönerken başında bır şarap-
nel patlar, atıyla birhkte yere yuvarlanır Göz-
lerinı açtığında başucunda bır sıhhıye neferı
vardır ..
Süngüyle alınan İngiliz
gambotu
Yuzbaşı Selahattin'in yarası önemsizdır:
"Ordu ileriiyordu.
Halil Bey vaya yumıneye başladı. Otomo-
bil arkamızdan geliyordn. Manzara acıklıy-
dı. Duşmanm baskını bize çok pahahya mal ol-
muştu. Kolordu kumandanı olan Mehmet AJı
Bey, bir tumen kumandanı >e iki alay kuman-
danı şehit olmuşlardı. Tam ısabetle olduğu gi-
bı oldurulmuş mangalar, tahnp olmuş toplar,
yıgın halinde can verraış hayvanlar...
Delabaha mahşeri andınyordu.
Bir bataryanm hayvanlan parca parça ve
toplan harap olmuştu. Askerien tumden şe-
hitti. Birkaç er kenarda yaralı olarak inlıyor-
du. Bu yaralılardan bınnın tam gobeğine isa-
bet eden bir mermı parçasıyla karnının açıl-
dıgını ve bağırsaklannın tamamen yere dokul-
muş oldugunu gorduk. Asker hırıldıyordn.
Ağzından burnundan kan gehyordu. Yanımız-
daki başhekim yarahnın bagırsaklannı kar-
nına doldurmaya, vuzunu gozunu silmeye ve
ağzına su vermeye çalıştı. Çocuğun feci man-
zarasım seyredıyorduk. Biraz sonra asker go-
zunu açtı. Halil Bey'i gordu.
Kumandan:
— Korkma oğlum
1
Şımdı seni hastaneye
yollayacağım, ıyı olursun dedi.
Nefer, Halil Bey'e çok hazin bir bakışla:
— Oh babacağım, dedi, 'sen bızı nereler-
den geçırdın, nelerden kurtardın, elbet bura-
dan da kurtansın. Allah sem başımızdan ayır-
masın'
Başta Halil Bey olduğu halde gözyaşlanmızı
tutamadık.
Yaralıyı otomobile koyup geriye yolladık.
Birlik yuruyor ve biz de yunıyorduk.
Yolda ilk rapor geldi:
'Duşmarun bır gambotunu sungu hücumuy-
la zapteden 44 Alay 3 Tabur Kumadanı Ah-
met Bey başından varalandıysa da bırhğını terk
etmeyerek duşmanı kovalamaya devam et-
mektedır. Gambot sağlamdır Bın bınbaşı, üç
subay ve yırmı er esır edılmıştır. Gambota
bağlı bır duba uzennde buyuk bir top ve çok
mıktarda erzak ve cephane yakalanmıştır.
Tümen Kumandan Vekılı Reşit"
Hep hayaller çalışıyordu
Buna benzer daha bırçok muharebe olur.
Yengıler, yenılgıler Ve mce can kaybı... En
önemlı başan, Halil Bey komutasmdakı ko-
lordunun Kutülammare'yı Ingılızlerden gen
almasıdır Bunun uzenne rutbesı mırlıvalığa
(paşahğa) yukseltılen Halıl Bey, Altıncı Or-
du Komutanhğı'na getırılır
Enver Paşa'nın yeğenı olan Halıl Bey, anı-
lannda şunlan anlatıyor
"Irak'ta o zaman dunyayı da çalkalandı-
ran bir zafer kazanmışük. Ama kazanılan bir
muharebeydı. Savaş ise devam ediyordu. Sa-
vaşı henuz kazanmamıştık. O halde yapüacak
iş, artık bu zafen arkada bırakarak geleceği
duşunmektı. Çunku Ingihzler, bıze bu kazana
bırakmazdı. Bunun elbette bir intikamı, bir
yeni ve daha buyuk hesaplaşması olacaktı.
Ne var kı mantık değıl, hayaller çalışmaya
başladı. Bağdat'taki bırtakım ganp \iman su-
baylan, garip oyunlar içindeydiler. Bir şey-
ler donduruluyordu: Hep tran uzerine!..
Bir gun tstanbul'da Başkumandanlık Ka-
rargâhı'ndan son derece gayriaskerı (askerii-
ge uy may an) bir emır aldım. Bu emirde, Dic-
le cehpesinde uygun kuvvetlerle savunmada
kalarak tran cephesınin guçlendırilmesi ve ilk
adımda Kırmanşah şehrinın işgalı bıldıriliyor-
du. Evet, hayaller çalışıyordu!..
Oysa bu, bir serguzeşt olurdu. Başkuman-
danlık 'karargâhı'naderhalcevap verdim.Bir
sene onceki Kut yenilgisiaı unutmayan tngi-
lizlerin, şimdi Bagdat'ın 110 kilometre gune-
yinde 100 bin sungulu bir kuvvet topladıkla-
nnı ve onlar bunu yaparken bizım. eldekı kuv-
vetlenn onemlı bir kısmını Dıcle cephesınden
çekip tran'ın ortalanna yönettecek bir kuman-
danın boyle bır hareketinin ancak cahılce ve
canice bir serguzeşt olacağım açıkça yazdım.
Fakat Başkumandan V ekili tran hareketinde
ısrar edijordu. Orası ısrar ettikçe de ben red-
dediyordum."
Halıl Paşa'ya "Kirmanşah'ı mutlaka işgal
edeceksiniz" yolunda kesın emır verılır. Da-
ha sonra XIII. Kolordu Irak cephesınden alı-
nıp Iran'a gönderıhr Halıl Paşa'nın deyışiy-
le, "tran sahralannda, başıboş bir bayrak gibi
dalgalanmakta"dır .
Bu, 1917'de Bağdat'm duşmesıne yol aça-
caktır
Bir dram yaşanıyordu...
Bu savaşlara katılan Osmanlı subaylannın
hepsı de hıç kuşkusuz kı gerçek bırer kahra-
man ve yurtseverdıler Ama yaşadıklarımn
"Yarı somurge durumuna duşmuş bir impa-
ratoriuğun paylaşılması ustune savaşlann uç-
snz bucaksız cephelerinde bir o yana bir bu
yana koşuşan subaylann dramı" olduğunun
bilincinde miydiler7
Yoksa sonradan mı bı-
hncıne vardılar bunun
9
Anlattıklanna bakılırsa, Enver Paşa'nm ye-
ğenı Halil Bey daha o zamandan sezmeye baş-
lamıştı:
"Bağdat daha elimizdeyken ve Goltz Pa-
şa'nın bu cepheye geldigi sıralarda Bağdat'a
gelip yerleşen kalabalık bir \lman heyetınin
faaliyetlerinden daıraa zarar gorduk. Mevcu-
du 40 kışiyi aşan ve adına Alman rnısyonu de-
nilen bu kurulun ne oldugunu, ne yaptığını,
ne yapmak istediğını, nelerle uğraştığıru bir
turlu anlayamadık. Hepsi de ne ıduğu belir-
siz insanlar hissi veriyordu. 4ma yanlannda
sayısız altın getırmişlerdi. Ve bunu diledikle-
ri gibi harcıyoriardı. Guya İran'da, guya Kur-
distan'da birtakım planiar uzennde çahşıyor-
lardı. Gozleri İran, \fgamstan, Hindistan
uzerlerindeydi. Bizım, İran ortalanna kadar
surulup sonunda Irak'ı kaybetmemize yol
açan maceraların altında da bunlann telkin-
leri ve genel karargâhı yanlış kararlara yonel-
tişleri vardı. Gorunuşe gore onlar hep, sava-
şın bir gun biteceğini, bizim cehpemizin za-
fen kazanacagını ve İran ile Turkiye'nin, ol-
dugu gibi ellerine duşup Ortadogu'da diledik-
leri gibi oynayacaklannı saruyorlardı."
YARIN: Trablasgarp Cephesi