24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 10 EYLÜL 1990 _ XI? KLER KABACAU örgütsüz, kıtasız, haritasız ve kumandasız Osmanlı ordusu, Alman telkinleriyle beslenen Ittihatçı hayallerinin bedelini canıyla ödüyordu Irak cephesinde zafer ıraktı— 2 — "tngiliz generali Baret, orgutsuz, kıtasız ve knmandasız bır lrak'a baskın yapmıştır." Fransız askerı yazarlarından bın boyle dı- yordu. Bınnci Dunya Savaşı başladığında, Irak ko- nınmasızdı. Enver Paşa, 35 ve 36 tumenler- den kurulu, karargâhı Musul'da bulunan XII. Kolordu'yu Sunye'ye, 37 ve 38 tumenlerden kurulu, karargâhı Bağdat'ta bulunan XIII. Kolordu'yu Kafkas cephesıne yollamıştı. Daha savaş başlamadan lrak'a saldırı ha- zırlıklan ıçmde bulunan tngilızler, bunu fır- sat bılerek 23 ve 24 Ekım 1914'te Basra Kör- fezı'nın doğu kıyısındakı Pav'ı ışgal ettıler. Bu küçük kasabadakı ganuzonu tutsak aldık- tan sonra da vılayet merkezı Basra'mn işgalı hazırlığına gınştıler Orada, valı veküı Snpbi Paşa komutasında, bır kesımı yerh Araplar- dan oluşan 2900 askerhk bır savunma gucu bulunuyordu Saldınsı gen püskurtülen tngıhz tugayı, bu kez Basra'yı nehırden kuşattı ve tes- limaldı 1200 tutsak arasında Suphı Paşa da vardı. Gen çekılmeyı başaranların uslendığı Korna, 9 aralıkta duştü. 1200 tutsak daha tş ışten geçtıkten sonra Enver Paşa hatası- nı dûzeltmek ıstedı. Kayıplar veren XII. ve XI- II. kolordular lrak'a döndu. Süleyman Askeri'nin askeri Bağdat Valılığı ve Irak Komutanlığı'na Kurmay Bınbaşı Sule>man Askeri atandı. Balkanlar da Ittıhat ve Terakkı'ye bağlı gözu pek bır komıtacı olarak adını duyurmuş olan Suleyman Askerı, olup bıtenlen "tslam birliği" goruşuyle değerlendırmekteydı "lrak'a asker gondermek cinayettir" dıyor- du "Oradaki aşiretlerle, duşmanı denize dok- tukten başka, Belucıstan ve Hındıstan'a akın- lar bile duzenlenebılir!" Enver Paşa ondan, tngılızlenn ışgal ettığı bölgeyı, Fırat ve Dıcle nehırlennın bırleşerek oluşturduğu Şattularap'ı kurtarmasını ıstemiş- ti. Süleyman Askerı, Bağdat'a gıder gıtmez Arap şeyhlerine mektuplar yazdı, onları dın yolunda birhkte savaşa çağırdı Ve toparlayabıldığı guçlerle ıkı koldan In- gılizler üzenne yürudu Kendısı Nasınye'yı ge- n alarak Korna yönünde çöle daldı. Dıde ko- lunun başına da atlı bırhklerıyle un kazanmış olan Dağıstanlı Muhammed Fazıl Paşa'yı ge- tırdı Her ıkı komutan da ortaçağ akıncılarını an- dıran bır muharebe yöntemıyle, gehşıguzel ıle- n atıldılar Şuaybıye'de yaralanarak tedavı edılmek üzere Bağdat'a goturülen Süleyman Askerı, tedavısının sonuçlanmasını beklemeden has- taneden çıkıp bir saldınya gırıştı. Ata bıne- rnedığı ıçın muharebeyı bır araba uzennden yönetıyordu Bağdat'a kadar ılerledı... Bu arada Ingüızler yenı kuvvetler getırtmış- ler, askerı varlıklannı kolordu düzeyıne ulaş- tırmışlardı Çarpışmalar, Suleyrnan Askeri komutasın- dakı bırlıklerın yenılgısıyle sonuçlandı. tngi- lızler 1300, Osraanlılar 3000 kayıp vermışler; cephe Korna karşısına çekılmıştı Süleyman Askerı bu yenılgıden sonra 1 Nı- san 1915'te ıntıhar ettı Harita bile yoktu tngilızler askerı varlıklannı daha da arttı- rıyor, yenı saldınlara hazırlanıyorlardı. Şcvket Sıireyya Aydemir'ın yazdığına gö- re Istanbul'dakı genel kârargâhta Irak hare- kâtını gerektığı gıbı ızleyecek bır hanta bile yoktu Sonunda 1/1.500 000 ölçeklı Alman- ca ıkı Kıepert harftası bulunup satın alındı. Ayrıca Irak'ta gorev almış kımseler toplanıp yenı bır hanta yapmaya çalıştılar Irak Ku- mandanlığı'na Nurettin Be> (Paşa) atandı ve 6 Mayıs 1915'te goreve başladı General Towshend komutasmdakı lngılız- ler 27 Eylul 1915'te Kutulammare uzenne yü- rüdüler. Kuşatılan Osmanlı bırlıkleri 1700 ölu ve yaralı, 1300 tutsak verdıler. Şatulhay su- yunun Dıcle'yle bırleştığı yerde bulunan Ku- tulammare duştu tngılız kayıpları 1200kışıy- dı Ikı ay sonra Selman-ı Pak'ta buyuk bır mu- harebe daha oldu Orta Irak'ta, kutsal Ker- bela kentı yakınındakı Selman-ı Pak'ta Bağ- dat'tan hareket eden 45 Tumen'le 51 Tu- men'den yedı tabur, bır Schneider topçu ta- buru bır araya geldı 51. Tumen'e bağlı taburlar, buraya bır dı- zi muharebeden geçerek ve çölde 5 bın kilo- metre yol yurüyerek ulaşmışlardı Irak Cephesı Komutanı Nurettın Bey'ın (Paşa) "mnstahkem mevki" olarak seçtığ) Selman-ı Pak'ta, ayrıca 20 bın tufek, 19 ma- kınelı tüfek, 52 top, bır miktar atlı bulunu- yordu. XVIII. Kolordu Komutanı Halil Bey (son- ra Halıl Kut Paşa), muharebeyı şoyle anlatır "Sabahın erken saatlennde durbunlenmiz General To»nshend kumandasındakı logiliz sefer kuvvetlennin âdetieri olduğu uzere Dic- le'nin sol yanından harekete geçtiğini lespit ediyordu. Ve tarih 22 Kasım 1915'i duşerken tngiliz kuvveüeri 45. Fırka'ya sol sahilden ve cepheden şıddetle vurdular. Harekâttn biraz daha gelişmesinı beklryordum. 45. Fırka da takdir dolu bır savunma >apı>ordu... tngiliz- ler cephe haronın buyuk bır kısmına irke yak- laşınca çol tarafında bulundurdugum beş ta- bnruma şu emri verdim: — Beş tabur bırden ateşle beraber sungu hucumuna kalkacak ve duşmanı, ıstıkametın- de bulunduğu sağ taraftan vuracaktır Çarpış- ma ölene kadardır .. "Ateş sahasına beş tabnnın birden sungu takmış olarak dalması tngilızler uzerinde ön- ce şaşkınlık sonra panik yaratlı. Taburlar 'ölunceye kadar' emnnı eksıksiz yerine getı- ririerken tngilizler çekilmeye başladılar. Sonra 4500'den fazla ölu verdiklerini tespil etük. Saldın şeklimize göre biziın de kayıplanmız pek hafif olmadı." Halıl Paşa'ya göre Nurettın Bey, 45 Fır- ka'nın ağır kayıplar verdiğını göz önune ala- rak butün kuvvetlere Bağdat yönunde çekıl- me buyruğu vermıştır Bunu öğrenınce oto- mobılıne binıp toz toprak ıçındekı Nurettın Bey'ı bulur "— Çekilmeniz için sebep nedir diye sor- dugum vakit cevabı 45. Fırka'nın ağır kayıp- lan ve bu durumda kuvvetlerin dağılmaya başladığı, bu sebeple çekilmeye karar verdi- gini bildirdi. Kendisine şunlan soyledim: — Bozulan kuvvetler bızım kuvvetlerımız değıl, duşman kuvrvetlerıdir Şunu sıze temın Enver Paşa (yakası kurklu), Osmanlı uniforması giymiş Alman subaylanyla birlikte. Osmanlı ordusu, manlıksız amaçlarla Arap collerınde bır cepheden diğerine ıtiliyordu. I Dünya Savaşı • başladığında Irak korumasızdı. Osmanlı orduları Enver Paşa'nın emriyle Suriye'ye ve Kafkasya'ya yollanmıştı. Bunu fırsat bilen İngilizler Basra'yı işgal ederler. Irak Valiliği'ne getirilen Süleyman ^ Askeri, ortaçağ akıncılarını andıran bir muharebe yöntemiyle ileri atılır, ancak zaman değişmiştir. Osmanlı birlikleri ağır kayıplar vererek geri çekilirler. Daha sonra Irak Kumandanlığı'na getirilen Nurettin Paşa yönetimindeki Osmanlı ordusu, 'pahahya mal olan' çeşitli zafer ler kazanır. Ancak savaş kazanılamamıştır. Almanîarın gözü İran, Afganistan ve Hindistan'dadır. Osmanlı ordusu daha sonra bu telkinlerle İran ortalarına doğru sürülecek, 1917 yılında Bağdat düşecektir. Bu savaşlara katılan Osmanlı subaylannın hepsi de gerçek birer kahraman ve yurtseverdiler. Ama yaşadıkları savaşın, yarı- sömürge durumuna düşmüş bir imparatorluğun paylaşılması için yapıldığının bilincinde miydiler? Irak cephesinde ne oldu?"Süleyman Askerı ısmınde bır Ittıhadçı ve çetecı bınbaşmm rutbesı, kaymakamlığa terfi edılmış ve Osmanlı tanhınde mıslı gorulmemıs bır garıbe olarak, 38 Basra fırkası Kumandanlığı ve Irak ve Haialısı Umum Kumandanlığı, ışie bu komıiacı zabıta levcıh olunmuştur Süleyman Bev najnuslu bır zabıttır Ancak Baş- ^ kumandanlık ıçın yalnız namus kâfı değıldır Süleyman Askerı, Ingılızlen Basra'dan supurge sopasıyla kovacağından bahsetmtştır Çılgınca bır taarruz sonunda muthış bır bozguna uğrayınca, ıntıhar etmıştır Bunun uzenne Amare sukul etmış, Nâsırıyye duşmuştur Daha sonra general To*nshend kumandasındakı Ingılız- Hınt Fırkası Kûı-ul-Amare'yı ışgal etmıştır Townshend 1915 yılımn sonlarmda Bağdat'a doğru taarruza başlamışsa da Selmanpak'ta Osmanlı ordusuna mağlup olmuş ve Kût-ul- Amate'ye gen çekılmışitr Orada muhasara edılen general, daha sonra teslım alınmıştır Turk Kumandanlığı, bu Kût-ul-Amare zaferınden maateessuf ıstı/ade edememış ve bos yere bır tran macerasına atılıp kuvvetlerını dağıtmış olmakla tenkıd edılır." (Izahlı Osmanlı Tarıhı Kronolojısı Cıll 4 / Sayfa 425-429-430) TtiMİTE /CUCÜH/SULEYMANIYE> RRAT \\ «™* ' ) -N£HR, ^ A I rBAKU8A( RAMADI' KERBELA»^ DIVANIYE Enver Paşa (sakallı) ve Bağdat Valiliği'ne getirdiği Suleyman Askeri Ayn-el-Mansur'da. ederim ki sabahleyın duşmanm gen kalan kuvvetlen de çekılmeye devam edeceklerdir ve bunlar kuvvetlenmızce takıp altma alınacak- lardır — Pekı o halde bu geceyı bulunduğumuz nokta ve sıperlerde geçırelim Sabahleyin gun aganrken karşımızda duş- man kavvetlerinden eser kalmadıgını gor- duk. " 51. Fırka serap gördü Tabur ve alaylar yemden bır araya gelır XVIII. Kolordu'nun önunegeçen, XIII. Ko- lordu'nun ıkı fırkasım da arkasına alan Ha- lıl Bey, düşman kuvvetlerını ızlemeye başlar. tngilızler gece birliklennı çekmışler, yalnız ge- nde guvenlik ıçın artçı kuvvet olarak pıyade- lerını bırakmışlardır' "Artçı kuvveüerle dovuşe dovoşe ileriemeye devam etük. Anladıgıma gore General To»n- shend Selman-ı Pak'a gelmeden once çekilme ihtimaline karşı Kutulammare kasabasını sah- ra usulunde tahkım etmiş. Araplar vasıtasıv- la bunu oğrenmiş bulunuvorduk. General bir mustahkem mevkide suvarı iaşesinın saglan- masının zonınlulugunu bildigı için de suvari knvvetJerini Basra yonune surmuş. Boylece pi- yadeye karşı piyade temasımız başiadı. Takibin ıkinci ve uçnncu gunu sıkı yuruyuş- lerimizle aradaki uzaklık hıçe ındirildi. Dele- baha denilen yerde duşman ordugâhı ile ara- mızdakı uzaklıgın bır kilometreve indıgıni gor- dum. Bırliklerın çoguyla beraber ben de ge- ce) i burada geçırmeye karar verdim. Ajrıca geceyi boş geçirmemek için de 51. Fırka'nın bir alayını duşmanm yolunu kesmek için ile- ri surdum. Fırka sabaha kadar duşman ordu- gâhını arayıp durmuş \e boşuna yonılmuşlu. Bunun sebebini oğrendıgım vakit de kendi kendime guldum. Çolde zaman zaman ken- dinı gosteren serabın kurbanı olduk. Hatta bir ara ileri harekete surduğum 51. Fırka'yı la- kip ederek yola koyulduğumda, birkaç kilo- metre ilerden gelen ufak bır atlı grubu gor- dum. Bunların İngiliz kuvvetleri atlılan ola- cağını duşunerek birkaç atlıyı uzerierine doğru surdum, sonradan oğrendım kı bunlar 51. Fır- ka'nın onculendir. 51. Fırka oncusu ordugâh- tan hareketınden sonra duşman yonunde ıler- leyecegine, kendi etrafında bir daıre çizmiş ve butun fırkayı da kendi peşine takarak geri ve hareket ettigı yere donmuş..." Yuzbaşı Sdahattin (Yurtoğlu), tlhan Selçuk tarafından yemden yazılan anılarında (Yuz- başı Selahattin'in Romanı), birkaç gun son- ra, 31 Kasım 1915 gunü Delabaha'da yer alan çarpışmayı gözler önunde canlandırır: "Biraz ileriye doğru duşen bir mermi, he- pimizı toz toprağa boğdu. Duman dağılınca çevremde kimsenin kalmamış oldugunu ve herkesin geriye, hendeklere kaçügını gordum. Ben de kendime bir yer bulmak için geriye doğru yurumeye başladım. Bir de baktım ki karargâhtan Bınbaşı tshak ve Teğmen Ismaıl Hakkı da aynı şe>i yapıyorlar. Onlara katıl- dım. Ateş suruyor, ortalığı darmaduman edi- yor, çol bir mahşeri andınyordu. Boyle bir muddet gittikten sonra bir hendeğin içinde Kolordu Kumandanı Halıl Bey, Basrı Bey ve Fuat'ı gorduk. Vanlanna gittik. Ama bende yuruyecek hal kalmamışb. Basri, karargâh su- baylannı anyor. Durumu kurtarmak için emirler veriyordu. Bır yandan da Haiil Bey'e: — Emru kumandayı Nurettın Bey 'e bırak- manızın buyuk fazıletını şımdı bınlerce Turk çocuğu canıyla oduyor Sıze belkı fazıletlı dı- yecekler, ama tarıh ne dıyecek onu bılmem diyordu. Sonra bana donerek: — Şu manzara, cehaletın ilme verdıği he- sabın faturasıdır . dedi. Panik balinde çil yavnısn gibi dağılan or- dunun solundan bir duşman suvarisinin hu- cuma basladığı gonıldu. Şu halde buyuk bir felaket başlamıştı. Basri Bey bana bağırdı: — Selahattın koş, isuhkâm bölüğünu al, bu suvarıyı durdurun. Koştum. Fakat istihkâm boluğunu bulamadıro. tie- riye doğru yurumek zorunda kaldım. Bir te- penin ustunde Dokuzuncu Alay Kumandanı Vacıt'i gordum. Durumu sordum: '— Bız zaten geceden tertıplı yatmıştık", de- di Vacit Bey, 'Sabahleyin baskın ateşi başla- yınca ben taarnız emri verdim. tleri bolukle- rim duşman ordugâhına girmek uzeredir. Şim- di yanımdaki Vedinci Alay da harekete baş- ladı. Bir saate kalmaz. ortada duşmandan eser kalmay acaktır..." Yuzbaşı Selahattın gen doner Bu kez de Halil Bey, "Şimdi ata bin, birinci hatta ye- tiş! Birlikler olenleri, yaralananlan, yuruye- meyenleri bıraksın. Kesinlikle duşmanm en- sesinden aynlmasın. Bu duşman çekilişini, duşman çokuntusune çevirsin!" dıye emır yol- lar onunla. Emri bıldırıp dönerken başında bır şarap- nel patlar, atıyla birhkte yere yuvarlanır Göz- lerinı açtığında başucunda bır sıhhıye neferı vardır .. Süngüyle alınan İngiliz gambotu Yuzbaşı Selahattin'in yarası önemsizdır: "Ordu ileriiyordu. Halil Bey vaya yumıneye başladı. Otomo- bil arkamızdan geliyordn. Manzara acıklıy- dı. Duşmanm baskını bize çok pahahya mal ol- muştu. Kolordu kumandanı olan Mehmet AJı Bey, bir tumen kumandanı >e iki alay kuman- danı şehit olmuşlardı. Tam ısabetle olduğu gi- bı oldurulmuş mangalar, tahnp olmuş toplar, yıgın halinde can verraış hayvanlar... Delabaha mahşeri andınyordu. Bir bataryanm hayvanlan parca parça ve toplan harap olmuştu. Askerien tumden şe- hitti. Birkaç er kenarda yaralı olarak inlıyor- du. Bu yaralılardan bınnın tam gobeğine isa- bet eden bir mermı parçasıyla karnının açıl- dıgını ve bağırsaklannın tamamen yere dokul- muş oldugunu gorduk. Asker hırıldıyordn. Ağzından burnundan kan gehyordu. Yanımız- daki başhekim yarahnın bagırsaklannı kar- nına doldurmaya, vuzunu gozunu silmeye ve ağzına su vermeye çalıştı. Çocuğun feci man- zarasım seyredıyorduk. Biraz sonra asker go- zunu açtı. Halil Bey'i gordu. Kumandan: — Korkma oğlum 1 Şımdı seni hastaneye yollayacağım, ıyı olursun dedi. Nefer, Halil Bey'e çok hazin bir bakışla: — Oh babacağım, dedi, 'sen bızı nereler- den geçırdın, nelerden kurtardın, elbet bura- dan da kurtansın. Allah sem başımızdan ayır- masın' Başta Halil Bey olduğu halde gözyaşlanmızı tutamadık. Yaralıyı otomobile koyup geriye yolladık. Birlik yuruyor ve biz de yunıyorduk. Yolda ilk rapor geldi: 'Duşmarun bır gambotunu sungu hücumuy- la zapteden 44 Alay 3 Tabur Kumadanı Ah- met Bey başından varalandıysa da bırhğını terk etmeyerek duşmanı kovalamaya devam et- mektedır. Gambot sağlamdır Bın bınbaşı, üç subay ve yırmı er esır edılmıştır. Gambota bağlı bır duba uzennde buyuk bir top ve çok mıktarda erzak ve cephane yakalanmıştır. Tümen Kumandan Vekılı Reşit" Hep hayaller çalışıyordu Buna benzer daha bırçok muharebe olur. Yengıler, yenılgıler Ve mce can kaybı... En önemlı başan, Halil Bey komutasmdakı ko- lordunun Kutülammare'yı Ingılızlerden gen almasıdır Bunun uzenne rutbesı mırlıvalığa (paşahğa) yukseltılen Halıl Bey, Altıncı Or- du Komutanhğı'na getırılır Enver Paşa'nın yeğenı olan Halıl Bey, anı- lannda şunlan anlatıyor "Irak'ta o zaman dunyayı da çalkalandı- ran bir zafer kazanmışük. Ama kazanılan bir muharebeydı. Savaş ise devam ediyordu. Sa- vaşı henuz kazanmamıştık. O halde yapüacak iş, artık bu zafen arkada bırakarak geleceği duşunmektı. Çunku Ingihzler, bıze bu kazana bırakmazdı. Bunun elbette bir intikamı, bir yeni ve daha buyuk hesaplaşması olacaktı. Ne var kı mantık değıl, hayaller çalışmaya başladı. Bağdat'taki bırtakım ganp \iman su- baylan, garip oyunlar içindeydiler. Bir şey- ler donduruluyordu: Hep tran uzerine!.. Bir gun tstanbul'da Başkumandanlık Ka- rargâhı'ndan son derece gayriaskerı (askerii- ge uy may an) bir emır aldım. Bu emirde, Dic- le cehpesinde uygun kuvvetlerle savunmada kalarak tran cephesınin guçlendırilmesi ve ilk adımda Kırmanşah şehrinın işgalı bıldıriliyor- du. Evet, hayaller çalışıyordu!.. Oysa bu, bir serguzeşt olurdu. Başkuman- danlık 'karargâhı'naderhalcevap verdim.Bir sene onceki Kut yenilgisiaı unutmayan tngi- lizlerin, şimdi Bagdat'ın 110 kilometre gune- yinde 100 bin sungulu bir kuvvet topladıkla- nnı ve onlar bunu yaparken bizım. eldekı kuv- vetlenn onemlı bir kısmını Dıcle cephesınden çekip tran'ın ortalanna yönettecek bir kuman- danın boyle bır hareketinin ancak cahılce ve canice bir serguzeşt olacağım açıkça yazdım. Fakat Başkumandan V ekili tran hareketinde ısrar edijordu. Orası ısrar ettikçe de ben red- dediyordum." Halıl Paşa'ya "Kirmanşah'ı mutlaka işgal edeceksiniz" yolunda kesın emır verılır. Da- ha sonra XIII. Kolordu Irak cephesınden alı- nıp Iran'a gönderıhr Halıl Paşa'nın deyışiy- le, "tran sahralannda, başıboş bir bayrak gibi dalgalanmakta"dır . Bu, 1917'de Bağdat'm duşmesıne yol aça- caktır Bir dram yaşanıyordu... Bu savaşlara katılan Osmanlı subaylannın hepsı de hıç kuşkusuz kı gerçek bırer kahra- man ve yurtseverdıler Ama yaşadıklarımn "Yarı somurge durumuna duşmuş bir impa- ratoriuğun paylaşılması ustune savaşlann uç- snz bucaksız cephelerinde bir o yana bir bu yana koşuşan subaylann dramı" olduğunun bilincinde miydiler7 Yoksa sonradan mı bı- hncıne vardılar bunun 9 Anlattıklanna bakılırsa, Enver Paşa'nm ye- ğenı Halil Bey daha o zamandan sezmeye baş- lamıştı: "Bağdat daha elimizdeyken ve Goltz Pa- şa'nın bu cepheye geldigi sıralarda Bağdat'a gelip yerleşen kalabalık bir \lman heyetınin faaliyetlerinden daıraa zarar gorduk. Mevcu- du 40 kışiyi aşan ve adına Alman rnısyonu de- nilen bu kurulun ne oldugunu, ne yaptığını, ne yapmak istediğını, nelerle uğraştığıru bir turlu anlayamadık. Hepsi de ne ıduğu belir- siz insanlar hissi veriyordu. 4ma yanlannda sayısız altın getırmişlerdi. Ve bunu diledikle- ri gibi harcıyoriardı. Guya İran'da, guya Kur- distan'da birtakım planiar uzennde çahşıyor- lardı. Gozleri İran, \fgamstan, Hindistan uzerlerindeydi. Bizım, İran ortalanna kadar surulup sonunda Irak'ı kaybetmemize yol açan maceraların altında da bunlann telkin- leri ve genel karargâhı yanlış kararlara yonel- tişleri vardı. Gorunuşe gore onlar hep, sava- şın bir gun biteceğini, bizim cehpemizin za- fen kazanacagını ve İran ile Turkiye'nin, ol- dugu gibi ellerine duşup Ortadogu'da diledik- leri gibi oynayacaklannı saruyorlardı." YARIN: Trablasgarp Cephesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle