Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/18 HABERLER
İZİ...KORFEZKRİ
10 EYLÜL 1990
Z KRf ZÎ...KÖRFEZ KRtZt
KONUK YAZAR
GüvenlikKonseyi Karan veTBMM izniR M CTİiveniik" Ifnnspvi tarnfınHaTi lrarnrlactinlîifak acVori . • _..T^ «.-„ , . . . . . . letlerden istenmistir. Avnca Konsev'ce ka- kive've eelmesıni TBMM'nin iznine batla- askeri tedbirler nitelijhnde olduiu, o neden-BM Güvenlik Konseyi tarafmdan kararlaştırılacak askeri
yaptırımlar, başka bir ülkeye savaş ilanını ya da Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesini veya
yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesini gerektirdıği
ölçüde bu tedbirlerden her biri için TBMM'den izin
ahnması zorunludur.
Prof. Dr. HİKMET SAMt TÜRK
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kon-
seyi'nin Irak'a ve işgali altındaki Kuveyt'e
karşı 6.8.1990 tarih ve 661 sayılı karan uya-
nnca uygulamaya konulan ekonomik am-
bargoya Basra Körfezi'nde deniz kuvvetleri
bulunduran devletlerce yürütülecek bir ab-
luka ile etkinlik kazandırmak amacına yö-
nelik 25.8.1990 tarih ve 665 sayüı yeni ka-
ran, Türkiye'ye doğrudan doğruya ilgilen-
diren bir yükümlülük getirmemesi bakımın-
dan hiç değilse bir sflre için vatandaşlara
rahat bir nefes aldırmıştır. ÇOnkü son za-
manlarda özellikle Cumhurbaşkaru'nın
Körfez bunalımında Türkiye'nin askeri bir
katkı ile daha aktif bir rol üstlenebilmek
için adeıa Güvenlik Konseyi'nden bu yol-
da bir tavsiye veya karar çıkmasını ya da
Irak'ın tehdidi altındaki Olkelerden bir çağn
gelmesini beklediği izlenimini uyandıran de-
meçler vermesi, kamuoyunda belirgin bir
tedirginlik yaratmış bulunmaktadır.
Bu arada 661 sayılı karar uyannca uy-
gulanan ekonomik yaptırımlann kısa za-
manda umulanı vermemesi üzerine Güven-
lik Konseyi'nin askeri yaptınmlaıa da baş-
vurulmasını kararlaştırması olasılığırun or-
taya çıkmasıyla birlikte böyle bir durum-
da Türkiye'nin ne yapması gerektiği ve ka-
rar yetkisinin hangi organda olduğu konu-
sunda başlayan siyasaJ ve hukuki tartışma
da devam etmektedir. Üstelik Konsey'in ka-
rarlaştıracağı askeri yaptmmlara Türkiye'-
nin katılması için bir yanda Cumhurbaşka-
nı'nın TBMM'den izin alınmasını gerekli
gören, öbür yanda Başbakan'ın Bakanlar
Kurulu'nca karar verilmesini yeterli sayan
demeçler vermesi, yalnız tartışmaya ilginç
bir boyut kazandırmakla kalmamış; kamu-
oyunda hükümetin durumu ve tutumu hak-
kındaki kaygüarını da arttırmıştır.
665 sayılı yeni kararla sınırb bir biçimde
askeri yaptınmlar alanma girildiği dikkate
alınırsa, Körfez bunalımının tırmanması
durumunda bu karan daha geniş kapsamlı
askeri yatınmlara başvurulmasım öngören
başka tavsiye veya kararlann izlemesi şa-
şırtıcı olmayacaktır. O rfcdenle böyle bir du-
rumda Türkiye'yi hangi yükümlülüklerin
beklediğlni ve Güvenlik Konseyi'nce karar-
laştınlacak askeri yaptmmlara katılmaya
karar verme yetkisinin hangi organda ol-
duğunu araştırmakta yarar vardır. Bunun
için konuyu önce uluslararası hukuk, son-
ra anayasa hukuku açısından incelemek uy-
gun olacaktır.
BM Antlaşması'nın 39. maddesine göre
Güvenlik Konseyi, banşın tehdit edildiğini
veya bozulduğunu ya da bir saldırı eylemi
olduğunu saptarsa, dünya banşı ve ulusla-
rarası güvenliğin konınması veya yeniden
kurulması için 41. ve 42. maddeler uyann-
ca ahnması gerekli zorlama tedbirleri hak-
kında tavsiyede bulunur veya karar verir,
41. madde, silahlı kuvvet kullanılması dı-
şındaki yaptınmlar, 42. madde ise askeri ni-
telikteki yaptınmlarla ilgilidir. 41. madde-
deki zorlama tedbirleri, ekonomik ilişkile-
rin, demiryolu, deniz ve hava ulaştırması-
nın, posta, telgraf ve telsiz bağlantılan ile
diğer ulaştırma olanaklannın ve diploma-
tik ilişkilerin kesılmesi biçiminde somutla-
şabilir. örneğüı 661 sayılı kararla Irak'a ve
işgali altındaki Kuveyt'e karşı uygulanma-
sı öngörülen ekonomik ambargo, 41. mad-
deye dayanmaktadır.
42. maddeye göre ise Güvenlik Konseyi,
41. maddedeki tedbirlerin yetersiz kalaca-
ğı veya yetersiz kaldığı görüşünde ise ha-
va, deniz veya kara kuvvetlerini kullanmak
suretiyk dünya banşı ve uluslararası güven-
liğin konınması veya yeniden kurulması için
gerekli zorlama tedbirlerini alır. Bu tedbir-
ler, gösteri, abluka veya BM üyelerinin ha-
va, deniz veya kara kuvvetleriyle yürütüle-
cek diğer askeri harekâtı içerebilir. örne-
ğin 665 sayüı karar uyannca uygulanan ab-
luka, 42. madde kapsamına giren bir aske-
ri yaptınm niteliğindedir.
Güvenlik Konseyi'nin 39., 41. ve 42.
maddeler çerçevesinde alacağı tedbirlerin
uygulanması ve BM üyelerinin bu konudaki
yükümlülükleri ise bu tedbirleri getiren iş-
lemin türüne, uygulamayı yapacak üyeleı
çevresine ve öngörülen tedbirlerin niteliği-
ne göre farklı özellikler gösterir.
1. Her seyden önce zorlama tedbirlerini
iceren işlemin türüne göre BM üyelerinin
yükümlülük derecesi değişir:
a) Güvenlik Konseyi'nin "taniye" biçi-
minde aldığı tedbirlerin uygulanması, BM
üyelerinin takdirine bırakümıştır. Üyeler,
Birleşmiş Milletler'in amaçlannı göz önun-
de tutmak suretiyle olayın somut koşullan
içinde, yapacaklan bireysel değerlendirme-
lere göre Konsey'ce tavsiye edilen tedbirle-
ri uygulayıp uygulamamakta serbesttirler.
b) Güvenlik Konseyi'nin "karar" biçi-
minde aldığı tedbirlerin uygulanması ise zo-
runludur. BM Antlaşması'nın 25. madde-
sinde Konsey kararlarımn bağlayıcı etkisi
vurgulanmıştır: "BM üyeleri, bu Anthşma-
ya uygun olarak Güvenlik Konseyi karar-
lannı kabul etmek ve uygulamak konusun-
da anlaşmaya varmışlardır". Dolayısıyla
Türkiye, Körfez bunalımında askeri yaptı-
nmlar uygulanmasına yönelik bir karann
gereklerini yerine getirmek zorunda kala-
bilir.
2. Fakat Güvenlik Konseyi'nin kararlaş-
tıracağı zorlama tedbirlerinin uygulanma-
sı, bütün üyeleri ilgilendirmeyebilir. Çün-
kü bu tedbirleri uygulayacak üyeler çevre-
si de Konsey'ce belirlenir. BM Antlaşma-
sı'nın 48. maddesi uyannca zorlama tedbir-
leri, Konsey'in takdirine göre BM üyeleri-
nin hepsi veya bazılan tarafından uygula-
rur. Nitekim 661 sayılı kararda öngörülen
ekonomik ambargonun uygulanması, -BM
üyesi olmayanlar da dahil olmak üzere- bü-
tün devletlerden; 665 sayüı kararda öngö-
rülen ablukanın uygulanması ise sadece
Körfez'de deniz kuvvetleri bulunduran dev-
letlerden istenmiştir. Aynca Konsey'ce ka-
rarlaştınlacak zorlama tedbirleri, doğrudan
doğruya BM.üyelerince ya da onlarm üye
olduklan uluslararası örgütler aracılığıyla
uygulanabilir. ,
3. Öte yandan BM Antlaşması'mn 43.
maddesine göre BM üyelerinin askeri yap-
tınmlara katkılan, ilgili üyelerden her biri
veya üye gruplan ile Güvenlik Konseyi ara-
sında imzalanacak bir veya daha çok özel
anlaşma ile de düzenlenebilir. Üyeler, bu
anlaşmalar çerçevesinde dünya banşı ve
uluslararası güvenliğin konınması için ge-
rekli olduğu ölçüde Güvenlik Konseyi'ne is-
teği üzerine silahlı kuvvet tahsis etmeyi, des-
tek vermeyi, -askeri geçit hakkı dahil olmak
üzere- kolayüklar sağlamayı üstlenirler. Bu
anlaşmalarda tahsis edilecek süahlı kuvvet-
lerin sayısı ve türü, haarhk derecesi ve gö-
rev yeri, sağlanacak kolayhklar ve verile-
cek desteğin türü gösterilir.
Konsey'le bu tür özel anlaşmalar yapü-
madıkça BM üyelerinin askeri yaptınmla-
ra katkılan, yukanda çizilen genel çerçeve
içinde yürüyecektir. Zaten özel anlaşraalar
sistemi, BM Antlaşması'nda şimdiye değin
işlerlik kazanmamış bir mekanizma olarak
kalmıştır.
Dünya banşı ve uluslararası güvenliğin
konınması veya yeniden kurulması amacıy-
la başvurulacak askeri yapunm tedbirleri,
BM Güvenlik Konseyi'nce tavsiye değil ka-
rar biçiminde alınmış, yani BM üyeleri için
bağlayıcı nitelikte olsa bile bu, her üye dev-
letin kendi anayasal düzenine göre yetkili
organlarca gerekli işlemlerin yapılması zo-
nınluğunu ortadan kaldırmaz. Çünkü Gü-
venlik Konseyi kararları, üye devletlerde
doğrudan doğruya uygulama alanı bulan iş-
lemlerden değüdir. Dolayısıyla askeri yap-
tınmlar uygulanmasına ilişkin bir Güven-
lik Konseyi kararının gerekleri de Uye dev-
letlerce iç hukuka uygun işlemlerle yerine
getirilmelidir. Bu açıdan tavsiye ile karar
arasında bir fark yoktur.
Yürürlükteki T.C. Anayasası'nın 92.
maddesinin 1. fıkrası, her durumda savaş
ilanını ve -iki istisna dışında- Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilme-
sini veya yabancı silahlı kuvvetlerin Tür-
kiye'ye gelmesini TBMM'nin iznine bağla-
yan bir duzenlemeyi 1961 Anayasası'nın 66.
maddesindeki biçimiyle sürdürmektedir. Bu
çerçeve içinde Türkiye'nin BM Güvenlik
Konseyi'nce kararlaştırılacak askeri yaptı-
rımlara katüması da TBMM'nin iznine bağ-
lıdır. Ancak konuyu Türk Silahlı Kuvvet-
leri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve-
ya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'ye
gelmesi ile ilgili olarak 1982 Anayasası'nın
92. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen iki
istisna açısından irdelemek, yerinde olacak-
tır. Çûnİcü 92. maddenin 1. fıkrasında bu
tedbirler için TBMM izni, "Tnrkiye'nin ta-
raf oldnğu milletlerarası antlasmılann ve-
ya mffletlenırası nezaket kurallannın gerek-
tirdiği haller dışında" aranmaktadır. Anı-
lan iki istisnada ise Bakanlar Kurulu kara-
n yeterlidir.
Acaba BM Antlasması, -örneğin Başba-
kanın anladıfı gibi- 92. maddenin 1. fıkra-
sında sözü edilen "railletlerarası antlaşma-
l«r"dan mıdır? 92. maddenin 1. fıkrası ge-
niş yorumlandığında bu soruya olumlu ce-
vap verilebilir. Çünkü BM Antlasması,
-ashnda BM Teşkilâtı'nın anayasası niteli-
ğinde de olsa- Türkiye tarafından imzalan-
mış ve onaylanmış bir uluslararası antlas-
madır. Ancak böyle bir yorumu engeUeyen
bazı nedenler vardır:
1. Yürürlükteki anayasamn 92. madde-
sinin 1. fıkrasında yine TBMM'nin iznine
bağlanan savaş ilanı, ancak "Milletlerara-
sı hnknkaıı meşnı saydıgı haüerde" söz ko-
nusu olabilir. Oysa uluslararası hukukun
savaşı "meşnı" saydığı iki durumdan bi-
ri, BM üyelerinin Güvenlik Konseyi'nce
dünya banşı ve uluslararası güvenliğin ko-
runması veya yeniden kurulması amacıyla
kararlaştınlmış bir zorlama tedbiri olarak
süahlı kuvvet kullanmalandır. Demek ki si-
lahlı kuvvet kullanmanm Güvenlik Konse-
yi karannı uygulamak amacıyla olması, 92.
maddenin 1. fıkrasına göre TBMM'den izin
alınması zorunluğunu ortadan kaldıran bir
durum değildir.
2. Buna karşı Türk Silahlı Kuvvetleri'-
nin yabancı ülkelere gönderilmesi veya ya-
bancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'ye gelme-
sinin savaş Uaruna oranla daha sınırb ölçüde
askeri tedbirler niteliğinde olduğu, o neden-
le bu tedbirler Güvenlik Konseyi karannın
uygulanması amacıyla alındıgı takdirde
TBMM iznine gerek görülmediği öne sürü-
lebilir. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
yabancı ülkelere gönderilmesi veya yaban-
cı silahlı kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesi
dostluk ve nezaket ziyaretleri niteliği taşı-
madıkça; böyle bir ayınm, savaşın hangi Üİ-
kede yapüdığını veya yapüacağını göster-
mek dışında fazla bir arilam taşunaz.
3. Doğrudan doğruya BM Antlasması de-
1
ğil, fakat bu antlaşmanın 51. ve 52. mad-
deleri çerçevesinde yapüan ortak savunma
antlaşmalan ve bölgesel antlaşmalar, 92.
maddenin 1. fıkrasında sözü edilen "mil-
letlerarası »Btlaşmaltr"dandır.
Aynı biçimde BM Antla$ması'nm 43.
maddesi çerçevesinde Güvenlik Konseyi ile
yapüacak özel anlaşmalar da istisna kap-
samına girer. Yukanda değinildiği gibi 43.
maddede özel anlaşmalann imzan devlet-
lerin kendi anayasal düzenlerine uygun ola-
rak onaylanması öngörülmüştür.
özetle BM Güvenlik Konseyi'nce karar-
laştuılacak askeri yaptmmlar, başka bir ül-
keye savaş ilanını ya da Türk Silahh Kuv-
vetleri 'nin yabancı ülkelere gönderilmesi-
ni veya yabancı silahlı kuvvetlerinin Türki-
ye'ye gelmesini gerektirdiği ölçüde bu ted-
birlerden her biri için TBMM'den izin alın-
ması zorunludur.
Hatırlamak yerinde olur ld TBMM, Kör-
fez bunalımı sırasında söz konusu askeri
tedbirlerin uygulanmasına "Üikemize bir
tecanız vukun halinde derhal makabde
edilmesi maksadına münhasır" olmak ko-
şuluyla izin verdiğini 12.8.1990 tarih ve 107
saydı karannda açıkça belirtmiştir. tleride
BM Güvenlik Konseyi'nden farklı bir ka-
rar çıksa bile Bakanlar Kurulu, TBMM'
den yeni bir izin almadıkça 107 sayılı ka-
rarla çizilen çerçeve dışında bir amacla si-
lahlı kuvvet kullanılmasına karar veremez.
Anüan koşulu kaldıracak bir TBMM izni
ise, bunu gerektiren bir Güvenlik Konseyi
karan olmadan verildiği takdirde Türkiye^
nin niyetleri hakkında ciddi şüpheler uyan-
dıracaktır.
HABERLERİN DEVAMI
Bush-Gorbaçov zîrvesînden Saddaırfa uyarı(Bajtarafı 1. Sayfada)
Başkan Bush, basın toplanüsın-
da Sovyetler Birliği'nin Körfez
krizinde ABD ile "kayda deger"
bir işbirliği yaptıgım büdirerek,
"ABD ve Sovyetler Bbligi'ıriıı bu-
gtn Körfez krizi konosunda U-
kındıklan ortak tavır, Irmk lideri
Saddam Hüseyin'e gönderiien en
güçiü mesajdır" dedi.
Bush, gazeteciierin Irak Devİet
Başkanı Saddam Hüseyin'in ön-
ceki geceki mesajını anımsatma-
ları üzerine de "Saddam biri
(ABD ve SSCB'yi) bölemeyecek,
dteld ülketeri de birbirine duşüre-
meyecek" dedi.
Filistin sorunu
ABD Başkanı, Kuveyt sorunu
ile Filistin sorununu birbirine bağ-
lamaya karşı olduğunu yine bir
soru üzerine belirtti. Ancak ken-
disinden sonra söz alan Gorba-
çov, "Sanıyornra bu iki soran
arasıııda beûi bir bag bulunuyor"
dedi ve "Ortadogu sorununt çö-
zttm bnhınmamış olmasın, bugön
sözünu erdğinıiz aniaşmazbğın ve-
hametini artünyor" diye konuş-
tu.
Gorbaçov, Saddam'ın önceki
günkü mesajında "SSCB'nin sü-
per güç oldagunn göstermesi ge-
rektigini soylediğlnin" anımsatıl-
ması üzerine de "SSCB'nin konu-
•mnda degişüdik yoktur, rolumiiz
ve sorumluluklanmıza uygun ola-
rak ve BM Girvenlik Konseyi'nin
öteki üyderiyle birlikte hareket
ediyoruz" ifadesini kullandı.
Gorbaçov, Irak'taki Sovyet as-
keri danışmanlarını çekmekte ol-
duklannı da apkladı ve "Başlan-
gıçU Irak'taki askeri danışman-
lanmızın sayıst 196 idi, bugün bu
sayı lSO'iere düştii" dedi. Bush da
Irak'taki Sovyet danışmanlannm
"iki sûper araanda önemli bir an-
lajmartık nedeai olmadıgııu" söy-
ledi ve "Yine de Sovyet danış-
manlann oradan çıkmaian işleri
kolaylaştıracakür" diye konuştu.
Askeri çözüm konusu
AP Ajansı Körfez krizine aske-
ri çözüm konusunda Bush'la Gor-
baçov arasında "bir ölçfide göriiş
aynhğının" bulunduğuna dikka-
ti çekti. Gorbaçov, basın toplan-
tısında sürekli siyasal çözümden
söz etti. Bush da siyasal çözüm is-
tediğini söylemesine rağmen gere-
kirse askeri çözüme de kapıyı ka-
patmadı.
Nitekim Bush, zirveden sonra
düzenlenen basın toplantısında,
askeri çözüm konusunda, "bu
konuda görüş ayrılıklarımız
olabilir" derken, Gorbaçov, aske-
ri secenek için, "Bu bizi tahmin
ediieineyecek soouçlara götarebi-
Ur" jeklinde konuşta.
tki lider basın toplantısında
BM Güvenlik Konseyi karannda
Irak'a "insani amaçlarla gıda ve
ilaç gönderilmesine" izin verildi-
ğinin de büincinde olduklannı be-
lirttiler. Ancak bu işlemin yetkili
uluslararası kuruluşlann sıkı de-
netimi altında gerçekleştirilmesi
gerektiğini vurgufadılar.
Bush, zirvede stratejik silahla-
nn sınırlandınlması konusunu da
görüştüklerini ve yü sonuna ka-
dar anlaşma imzalamayı umut et-
tiklerini söyledi.
"SSCBsatılıkdegfldir"
Basın toplantısında bir gazete-
ci, Körfez krizinin yanı sıra Sov-
yetler'e ekonomik yardımın da
görüşülüp görüşülmediğinı, bu iki
sorun arasında bağlantı olup ol-
ANKARA
madığını sordu. Bush bu sonıya
"Perestroykayi tam olarak des-
tekledikleriu ve SSCB'ye ekono-
mik yardım koausunn Kongre'ye
götnrecegiııi" söyleyerek yanıt
verdi.
Bush'tan sonra söz alan Gorba-
çov ise SSCB'nin ekonomik du-
rumu ile Körfez krizi arasında bir
bağlantı bulunmadığını söyleye-
rek "Sovyetler satılık degikUr"
dedi.
Bush, basın toplantısından son-
ra da Gorbaçov'un davetini kabul
ettiğini ve "yakwda" Moskova'yı
ziyaret edeceğıni açıkladı. Ancak
ziyaretin tarihinin belli olmadığını
beurtti. Bush, dün gece Washing-
ton'a döndü.
Baker'in yoramu
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker, SSCB Başkanı Mihail
Gorbaçov'un Irak'a karşı "knv-
vet kallanılma$ı"m dışlamadığı-
m söyledi.
Baker, Helsinki'de gazetecilerle
konuşurken Bush-Gorbaçov do-
ruğu sonunda yayımlanan ortak
bildiride, "kuvvet kullanımınm"
reddedilmediğini, Sovyet liderinin
de birçok kez "siyasal
çözttmden" yana olduğunu söy-
lemesine karşın askeri çözümü
açıkça reddetmemiş olduğunu ifa-
de etti.
Baker, "Hekinkioen çtkan so-
nuç, SSCB'oin benüz kavvet kul-
lanımuu kabal etmedigidir, ancak
ortak bildiride ek onlemlerin dii-
şünalebilecegüıdea soz edilmesi,
Sovyetier'in tntnmanun yerinde
saymayacagııuB göstergesi sayıla-
bilir" dedi.
Neşeli başladılar
tki lider dün sabah zirve top-
lantısına neşeli biçimde başladılar.
Zirvenin yapıldığı Başkanlık Sa-
rayı'nda el sıkışırken Mihail Gor-
baçov, Bush'a iki lideri şampiyon
boksörler olarak gösteren bir ka-
rikatür verdi. Karikatürde iki li-
derin ayaklanmn altında soğuk
savaşı simgeleyen bir figür bulu-
nuyor. Dünya da iki liderin elle-
rini havaya kaldıran bir hakem gi-
bi ortada resmedilmiş. Bush, ka-
rikaturü görünce güldü.
Basın toplantısı sırasında da
Bush ve Gorbaçov'un birbirleri-
ne karşı çok nazik davrandıklan
dikkat çekti. tki lider gazeteciie-
rin sorulannı birbirlerine sık sık
söz vererek yanıtladılar. Bush ve
Gorbaçov'un bu aşın nezaketi,
gazeteciler arasında güluşmelere
yol actı. Bir ara iki lider birbirle-
rine sürekli söz hakkı vermekten
bir turlü konuşamayınca güluş-
meye başladılar. Bu durum salon-
daki gazetecüeri kahkahaya boğ-
du. _ _
Zirve sonuçlanmn açıklandığı
basın toplantısının diğer bir ilginç
görüntüsünü de Bayan Bush ve
Bayan Gorbaçov oluşturdular.
Gazeteciierin arasında bir yere
oturan Barbara Bush ile Raisa
Gorbaçov'un aralanndaki sami-
miyet dikkatlerden kaçmadı.
Liderler memnun
George Bush, Helsinki'den ay-
nldıktan sonra özel uçağında yap-
tığı açıklamada, Gorbaçov ile gö-
rüşmesi ve Saddam'a gönderdik-
leri "mesaj" için, "Çok memnu-
num, bandan daha iyisi olamaz-
dı" şeklinde konuştu.
Gorbaçov ise Sovyet TV'sine
verdiği demeçte, "Dornk için ba-
şarı sözcüğnnü kullanabiliriz
herhalde" dedi.
Beklenen en makul soııuç
SEMtH İDİZ
ANKARA — Körfez krizinin
ağırlıkh olarak ele alındıgı 3.
Bush-Gorbaçov zirvesinin neticesi
Ankara'da "beklenebilecek en
makul sonnç" olarak değerlendi-
rildi. Konu hakkında görüşlerini
aldığımız Dışişleri yetkilileri, zir-
vede BM kararlannın öneminin
vurgulanmasıyla bölgede bir sıcak
çatışma olasılığırun şündilik arka
plana itildiğini söylediler. Böyle-
ce, Irak'a karşı uygulanan ambar-
gonun başanya ulaşması için za-
man kazanılmış oiacağım kayde-
den yetkililer, bunun Türkiye'nin
de isteğini yansıttığını, kazamlan
süre içinde diplomatik girişimle-
re de 'hareket sahası' sağlanmış
oiacağım belirttUer.
Zirve konusunda Ankara'da
dün yapüan ilk değerlendirmele-
re göre Başkan Bush ile Sovyet li-
deri Gorbaçov, Saddam Hflsc-
yin'e net bir ortak mesaj gönde-'
rerek Kuveyt'e karşı gjriştiga sal-
dından dolayı hiçbir anlayış bek-
leyemeyecefini bildirdiler. Aynı
şekilde, BM kararlan gereğince
Irak'ın Kuveyt'ten ön koşulsuz
olarak çekümesinden başka bir
formülun hiçbir şekilde düşünü-
lemeyeceğini vurguladılar. Bu
arada Gorbaçov, Bağdat'ı yeni bir
saldınya karşı uyarmakla, Sad-
dam Hüseyin'i "Moskova'nın
sessizlifinin sağlayacağı açık
kaptdan" yoksun bırakmış oldu.
Başkan Bush'un, kriz sonrasın-
da Amerikan güçlerinin Suudi
Arabistan'dan hemen geri çekile-
ceği sözlerinin ise Moskova'ya ol-
duğu kadar açıkça telaffuz etme-
seler de bu konuda endişe duyan
bölge ülkelerine de bir güvence
vermeyi amaçladığı bildiriliyor.
Bush'un, "askeri çözümnn
tarbşılmadığinı" belirtmesi de zir-
vede ABD tarafmdan Irak'a karşı
düzenlenecek bir operasyonun
çerçevesinin çizildiği yolundaki
kaygılan gidermeyi amaçladığı
ifade ediliyor.
Öte yandan Helsinki'den çıkan
önemli bir sonuç konusunda gö-
rüş bildiren bir yetkili şunlan
söyledi:
"Şu anda istenen, sıcak çatıs-
madan kacuıiarak ambargo ve
diplomasi yoluyla krize bir cözü-
mün bnlunmasıdır. Ama Başkan
Bush ve Gorbaçov, bunlardan bir
sonnç alınamadığı takdirde,
BM'den yeni önlemler istenebile-
cegini bildirdiler. Böyiece BM
scmsiyesi arbnda Sovyetler Hrti-
ği'nin de kaölacagı askeri önkm-
kr olasılığı gündemde tnrnlmaş
oidu. Superierin bu yöndeki ortak
mesajlan önemli bir gelişme ola-
rak görülmeüdir."
Ankara'da dikkatler şimdilik
Saddam Hüseyin'in Helsinki zir-
vesinin sonuçlanna göstereceği
tepkiye çevrildi. Ankara'mn zir-
ve konusundaki resmi açıklama-
sının ise bugün yapılması bek-
leniyor.
Bu arada Ankara'daki diplo-
matik gözlemciler, Bush-
Gorbaçov zirvesinin askeri opsi-
yonu arka plana itmesi ile Türki-
ye'nin Suudi Arabistan'a askeri
güç gönderme olasılığımn da en
azından önümüzdeki günler için
gündemden kalkacağını sandıkla-
nm belirttUer.
'FIRST LADY'LERİN ZİRVESİ — Raisa Gorbaçov ve Barbara Bush, eşleri zirve göıüşmelerini sürdü-
nirken Helsinki'yi gezdiler. Birbirlerine çok samimi davranan 'First Lady'ler zaman zaman el ele tutu-
şarak dolaştılar. Raisa ile Barbara, gezilerinin bir bölumünde ise yagmurdan korunmak için şemsiyele-
rin altna sığındılar. (Fotograf: Reoter)
ÖKTAKBİLDÎRİNİN TAMMETNİ
IrakşartsızçekilmelV
BATI BASKENTLERİNDENDEĞİSİK TEPKİLER
Paris ve Bonn ıııemnun, Londra temkinli
Dış Haberler Servisi — Başkan
Bush'la Başkan Gorbaçov'un dün
Helsinki'de düzenledikleri zirve-
ye, Batı Avrupa'dan değişik tep-
kiler geldi.
• Paris muhabirimiz Sabe&y
Varol' büdirdiğine göre Cumhur-
başkanı François Mitterrand'ın
sözcüsü Hubert Vedrine dün ge-
ce yaptığı açıklamada, "Körfez
krizinde iki süper güç arasındaki
görüs birliği, BM Güvenlik Kon-
seyi üyelerinin işbiriiginin çarpı-
a bir örnegini olusturdn" dedi.
Hubert Vedrine, Paris'in, Gü-
venlik Konseyi üyeleri arasında-
ki dayanışmadan büyük mem-
nunluk duyduğunu söyledi. Söz-
cü, Bush'la Gorbaçov'un "Irak'a
karşı gerekirse BM çerçevesinde
diger onlemlerin de alınacagım"
belirttiklerini arumsatarak bu on-
lemlerin "havadan abluka" ola-
bileceğini söyledi.
• Federal Almanya muhabiri-
miz Dilek Zaptçıoglu'nun habe-
rine göre ABD Başkanı George
Bush'un isteği üzerine gerçekleşen
zirve, Bonn'da olumlu değerlen-
dirildi. Dışişleri Bakanı Hans-
Dietrich Genscher, zirveden son-
ra yaptığı açıklamada şöyle dedi:
"ABD ve Sovyetler Birliği'nin
Körfez konusunda göriiş birliği-
ne varması, dünya banşımn ko-
rnnmasında işbirliğinin önemini
gösteriyor. tki devlet baskanmın
Helsinki'de politik çozâmü öne
çtkartmasmı oramln karşıbyo-
rnz."
Alman televizyonunda ve rad-
yolannda yapüan yorumlarda ise
Helsinki zirvesi "aslında bir mcd-
ya olayı" ve "Saddam Htseyin'e
verilen gözdağı" olarak nitelendi.
Yorumlarda genel olarak şu de-
ğerlendirmeler hâkimdi:
"İki devlet başkanı, söper güç-
lerin bnndan sonra dünya banşı
için işbirliği içinde olacagını gös-
termeye çahştdar. Helsinki'de ve-
rilmek istenen bu mesaj, Saddam
Hüseyin'i etkOemeyecektir. Irak
Dışişleri Bakam Aziz, birkaç gön
önce Moskova'da Sovyetfcr'in ro-
tnmnnn yerinde ögrenme fırsatı
edinmişti. tki siiper gnç arasında
ilkede biriik olsa btle yöntemde
görüs aynlıgı vardır.
Sovyetler Birligj, Körfez krizi-
nin diplomatik çözümünden ya-
nadır. Moskova, Amerika'nın
Körfez'de tek başma hareket et-
mesine karşıdır. Bu noktada Hel-
sinki yeni bir sonuç getirmedi.
Sovyetier'in şimdiye kadarki kat-
kısı ahlaki düzeyde kalıyor; öroe-
gin asker göndermeyi içenniyor.
Sovyetier Birligi, danyada Ame-
rika'nın serif yardımcüıgını üst-
lenmek niyetinde oimadıfnn Hel-
sinki'de de kanıtladı."
• Londra muhabirimiz Edlp
Emfl Öymen'in bildirdiğine göre,
Helsinki zirvesine ilk resmi tepki,
Dışişleri Bakanhğı'nda Ortado-
ğu'dan sorumlu Devlet Bakanı
VV'ilHam Waldegrave'den geldi.
Bakan, "Koşnllar gerektirdigin-
de, Irak'ın Knveyt'ten çıkmasını
zoria sagfaunak için Birleşmiş Mfl-
letkr'in onayım almaya çafaşmak
pratik bir yarar sağlamayabilir"
şeklinde diplomatik bir ifade kul-
landı. Ingıltere hükümeti, BM
Güvenlik Konseyi'nin şimdiye ka-
dar gösterdiği biriik ve beraberli-
ği, Irak'a yöndik bir askeri hare-
kâtı onaylama konusunda göster-
meyeceği inancında, özellikle de
daimi üyelerden Çin'in, Irak'la
ilişkisi nedeniyle böyle bir kara-
ra olumlu oy venneyeceği görü-
şünde.
• Irak, Bush'un Helsinki'de
yaptığı açıklamalan kınadı.
Irak haber ajansı INA, Bush'-
un açıkiamalarının, "Körü niyet
ve Arap nlusuna karşı kinini" or-
taya koyduğu görüşunu savundu.
Ajans, "Bush, siyonist kâbns al-
tında yaşayan Füistinlilerin traje-
disini görmezden geldi" deyişini
kullandı ve Bush'un, "Körfez so-
rannyla Filistin davasını ayırma-
sına şaşmamak gerektiği" görü-
şünü ileri surdü.
• tsrail ise zirvedeki Amerikan
tutumundan hoşnut olduğunu bil-
dirdi.
tsrail TV'sinden yayımlanaa
yorumda, ABLynin, Kuveyt'in iş-
galiyle Filistin sorununu birbiri-
ne bağlamamasından duyulan
memnuniyet dile getirildi.
HELStNKİ (AA) — ABD Başkanı George Bnsh
ile SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov, basın toplan-
tısından önce yayımladıklan ortak bildiride, Irak-
ın saldırganlığma musamaha gösterilmeyeceğini
vurguladılar.
Ortak bildirinin tam metni şöyle:
"Irak'ın Kuveyt'e müdahalesi ve bu filkede siren
işgali ile ilgili olarak başkan Bush ve Başkan Gor-
baçov'un yayımladıklan ortak bildiri:
Irak'ın Kuveyt'e müdahalesine miisamaha göste-
rilmemesi gerektiği konnsunda ortak inanca sahi-
biz. Büyük devletlerin, daha küçük komşulannı yu-
tabfldikleri bir ortamda, banşçı bir uluslararası dü-
zen mömkün olmayacaktır.
Dışişleri bakanlanmızın 3 Agustos 1990 tarihli
ortak bedirilerini ve BM Gnvenhk Konseyi'nin 660.
661, 662, 664 ve 665 No'lu kararlanna verdigimiz
destegi, bir kez daha teyid ederiz.
Bugün, Irak hükümeüni bir kez daha, Kuveyt-
ten sartsız olarak çckilmeye, KuvcvCin yasal hükü-
metinin işbaşına gelmesine izin vermeye ve şu an-
da Irak ve Knveyt'te tutulan tüm rehkıeleri serbest
bırakmaya (BM Güvenlik Konsevi'nin talebi dog-
rnltnsnnda) davet ediyoruz.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlan-
nın tam olarak uygulanmasından başka hiçbir şey
kabul edilemez.
Kuveyt'in, 2 ağnstostan önceki statüsüne dönme-
sinden başka hiçbir şey, Irak'ın yalıtılmtşhgını so-
Ba erdiremez.
Tüm dünya toplnmunn, BM denetimindeki yap-
tmmlara baglı kalmaya davet ediyor ve bizler de
•ynm içerisinde, yaptınmlann tam olarak uygulan-
masını sagJamak için çaJışacağımıza soz veriyoruz.
Amerika BMeşik Devlederi ve SovyeUer Birligi
aynı zamanda, insancıl dommlarda Irak ve Kuveyt'e
gida sevkiyaü yapdmasına izin veren 661 No'lu BM
Güvenlik Konseyi karannı tanımaktadırlar. Yaptı-
nm komitesi, insancıl olarak bdirlediği durunıla-
n. Güvenlik Konseyi'ne önerecektir. Birlcşik Ame-
rika ve Sovyetler Birligi aynca, öncelikle çocukla-
nn gereVsinimlerinin karşılanması göz önüade tu-
talarak düsunulen bedeflere ulaşmastnı ««flamafc
için, bu gibi sevkiyatlann hutünayie uygun alusla-
rarası knrumlar tarafından düzealenmesi gerektiği
konusunda da görüş birligi içerisindedirler.
Tercih banşçı çözüm
Tercihimiz, krizin banşçı yollarla çözümüdür.
Kriz devam ettiği sürece Irak'ın saldırganhğı karşı-
sında biriik içerisinde bulunacağız. Bunurua biriikte,
saldırganlığın sona erdiğini görmekte kararhyız ve
var olan girişimlerin başanya ulaşmaması duru-
munda, BM ana sözleşmesi kapsamında ek önlem-
ler ahnmasına hazınz. Saldırganlığın karşüıksız ka-
lamayacağına ve kalmayacağına dair hiçbir kuşku-
ya yer vermemeliyiz^
Bölgesel güvenlik yapılan
"Yukanda sözünü ettiğimiz BM Güvenlik Konse-
yi kararlannın verdiği yükümlülükler yerine geti-
rildikleri ve saldırganlığın karşüık bulacağı göste-
rildikten sonra başkanlar, banş ve istikrann sağlan-
ması yönünde bölgesel güvenlik yapüanmn ve ön-
lemlerinin geliştirilmesi hedefi ile dışişleri bakan-
lanm bölge ve bölge dışı ülkeler üe çalışma yapma-
lan için görevlendinnişlerdir.
Ortadogu ve Körfez'de var olan tüm catışmala-
nn çözumlenmesi için etkin bir çalışma yürütmek,
temel önem taşımaktadır. Her iki taraf, karşdıklı
olarak danışmalarda bulunmayı ve bu gibi kapsamü
durumlarda zamanında önlemler almayı sürdüre-
ceklerdirî'