Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İOEYLÜL
Amerika
güzeli
Dlinois'ten
ATLANTIC CITY (AA) — U-
linois güzeli Marjorie Judith Vin-
ccat, 1991 Amerika güzeli seçüdü.
Atlantic City'de yapılan yarış-
mada, seçildiğini duyunca gözyaş-
lannı tutamayan 25 yaşındaki gii-
zel, uluslararası hukuk öğrenimi
görmek isteyen Haiti asülı bir pi-
yaaist...
Duke Üniversitesi Uçüncü sıruf
öğrencisi olan Vincent'in Depaul
Universitesi'nden de müzik diplo-
ması bulunuyor.
Üç yaşındayken Haiti'den
ABD'ye gelen koyu kahverengi
gözlü güzel, az gelişmiş Karayip
ülkelerinin ekonomik açıdan ge-
lişraelerine yardımcı olmayı
istiyor.
CUMHURİYET/21
yuzyıhn sonu ve bu yüzydın başlannda
^ t göç edenlerin ilk durağı olan Ne» York
açıklanndaki Ellis Adası mıize haline getirildi. Harap durumda olan adadaki binaiar sekiz yıl sü-
ren ve 156 railyon dolara mal olan bir çahşmayla restore edildi. Bugün meraklılara açılacak olan
Ellis Adası'nda, ABD've biiyük göçün ilk yıllannın fotoğraflan da sergilenecek. Bunlara en güzel
örneklerden biri olarak da 1910'da Ellis Adası Göçmen Kayıt Biırosu Şefi Augustus Sherman'ın
çektiği bu Macar göçmen ailesinin foloğrafı gösteriliyor. (Fotoğraf: AP)
Panda ikiz
doğurdu
PEKtN (AA) — Çin'in güney-
batısındaki Chengdu Hayvanat
Bahçesi'ndeki dev panda ikiz dün-
yaya getirdi.
Halkm Günlüğü Gazetesi'nde
yer alan haberde, pandalann ka-
palı tutulduklan yerde çok ender
olarak yavruladıklan kaydedildi.
16 gün önce dünyaya gelen bi-
ri dişi diğeri erkek olan yavru
pandalann sağlık durumlannın iyi
olduğu ve anne panda Qing
Qing'in yavrulanna kendisinin
baktığı bildirildi.
tkizlerden dişi olanına Guan
Guan, erkek olanına da lun Jun
adının verildiği kaydedilen gaze-
te haberinde, "tkiz pandalann 16
giinden fazla yaşamalan hemen
hemen hiç rasüanmayan bir olay.
Bu pandalann korunması açısın-
dan biiyük bir aşama" ifadesini
kullandı.
Kennedyierin düğünti
ve adı aşk maceralarına sık sık kanşan ABD'li senatör Edward
Kennedy, kıa Kara'yı evlendirdi. Saçlan iyice beyazlaşan ve yaşlı
bir adam göninümu alan Senatör Kennedy, gorkemli düğünde
kızını kiliseye götüren tipik mutlu bir babaydı. Gelinligi içinde
bir peri kızına benzeyen Kara Kennedy'nin kocası, Michael Al-
len adlı YVashingtonlu bir mimar. (Fotograf: REUTER)
Ertugrulgazi
şenlikleri
SÖGÜT (AA) — Ertuğrulgazi
şenliklerinin 709'uncu, Söğüt'ün
düşman işgalinden kurtuluşunun
da 68. yıldönümü törenlerle
kutlandı.
Kültür Bakanı Namık Kemal
Zeybek ile Devlet Bakanı tsmet
Özarslan'ın da katıldığı törenle-
re, hükümet meydanındaki Ata-
türk Anıtı'na çelenklerin konul-
masıyla başlandı. Saygı duruşu ve
İstiklal Marşı eşliğinde göndere
bayrak çekildi. Ertuğrulgazi'nin
türbesinin bulunduğu yerde de-
vam edilen törenlerde, Kültüı Ba-
kanı Zeybek ile Devlet Bakanı
özarslan, 16 Türk buyüğünün
büstlerine çelenkler koydular.
Törende konuşan KüJtür Baka-
nı Namık Kemal Zeybek/700 yıl-
dan beri şenliklerin yapıldığını,
bundan sonra şenlik giderleri ve
organizasyonun bakanhğı tarafın-
dan yapılacağını bildirdi.
HABERLERIN DEVAMI
Dünya Serbest Güreş Şampiyonası'nda 5. olduk
Tekmadalya Sezgin Ayık'tan
Inönü, Baykal, Ve Otesi
Tokyo'da yapılan şampiyonada Türkiye 38
puanla Ş.'liği elde ederken SSCB birinci,
ABD ikinci, Bulgaristan üçüncü, İran da
dördüncü oldu.
TOKYO (Cumhuriyet) — Ja-
ponya'nın başkenti Tokyo'da so-
na eren Dünya Serbest Güreş
Şampiyonası'nda tek madalya ile
yetindik. Dün sabah seansında
yapılan güreşler sonrası grup ikin-
ciliğini elde edip 3.1ük-4.1ük mü-
sabakasına çıkan 130 kilo güreş-
çfmiz Sezgin Ayık, Çekoslovak
rakibi Steck'i 56 saniyede tuşla ye-
nip bronz madalyaya ulaştı.
Türkiye. Dünya Güreş Şampi-
yonası'nda takım halinde 38 pu-
anla 5.1iği eide ederken, SSCB bi-
rinci, ABD ikinci, Bulgaristan
üçüncü, İran da dördüncü sırada
yer aldı.
Dün mindere çıkan diğer güres-
çilerimizden 52 kiloda Fikret Mut-
lu dünya 9.1uğunu elde ederken,
90 kiloda çok iyi maçlar çıkaran
ancak şanssız yenilgilerle madal-
yadan olan Kenan Şimşek sakat-
lığı nedeniyle 5.1ik maçına çıkma-
dı ve dünya 6.1ı|ında kaldı.
Ak ve Demir üzgün
Dünya şampiyonasında önceki
gün şanssızlık ve hakem oyunlan
sonucu madalyadan olan 57 kilo
güreşcimiz Ahmet Ak ve 100 ki-
lodaki sporcumuz Mahmut De-
mir, hakem oyunlarının kurbanı
olduklannı açıkladılar. Kaflledeki
yöneticilerin de pasif kaldığını
açıklayan iki sporcu, "Madalya
alamadık ama bunun suçlusu biz
degiliz" dediler.
Dünya şampiyonasında Türki-
ye'ye tek madalyayı kazandıran
130 kilo güreşçimiz Sezgin Ayık'a
kutlamalar yağdı. Japonya'yı te-
lefonla arayan gureş federasyonu
üyeleri Ayık'ı kutladılar. Bu ara-
da DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel de Sezgin Ayık'ı tebrik
etti.
Sabatini şampiyon Sezonun son Grand Slam
1
Turnuvası'nın bayanlar fi-
nalini Arjantinli Gabriela Sabatini, F.Alraan Steffi Grafı yene-
rek kazandı. Bu yılki Amerika Açık Tenis Turnuvası. geçen yıl-
lara oranla oldukça sürprizli geçti. Turnuvada final şansı tanı-
nan Yugoslav Seles ve ABD'li Navratilova'nın erken elenmeleri,
turnuvaıuo bayanlar kategorisinde mücadelenin olmasa da hc-
ytcanın azalmasına yol açtı. Finalde F.AIman Steffi Grafı. 6-2
ve 7-6'lık setlerle 2-0 yenen Gabriela Sabatini şampiyon oldu. 5
nnmaralı seri başı tenisçi bu yıl ilk Grand Slam şatnpiyonluğu-
nu kazamyor.
Günün içinden
• F.Babçe huzursuz — Fener-
bahçe, dün Dereağzı'ndaki tesis-
lerinde haftanın ilk çalışmasını
yaptı. Çalışma sonunda Kulüp
Başkanı Metin Aşık, iki hafta-
da sergilenen değişik görünü-
mün üzüntü yarattığını vurgula-ı
dı. Metin Aşık, Hollandalı Tek-
1
nik Direktör Hiddink'ten başa-
nsızlık konusunda bir rapor is-
tedi. Menajer Selim Soydan da
futbolcuları uyararak bundan
böyle kötü skorlarda para cezası
uygulayacaklarım duyurdu.
• Voleybol—Yunanistan'ın Si-
ros Adası'nda yapılan Balkan
Genç Erkekler Voleybol ŞarîSpi-
yonası'nın 4. gününde Türkiy»,
Bulgaristan'a 3-2 yenildi. Maçın
setleri 17-15, 15-6, 14-16, 12-15,
12-1 şeklinde oldu. Türkiye bu-
gün Romanya ile karşılaşacak.
• Kros—Türkiye Masterler
Kros Şampiyonası sona erdi.
Heybeli Ada'daki 8 km.'lik par-
kurda yapılan krosta, erkekler-
de Zonguldak bolgesinden Ce-
mal Polat ((25.54), bayanlarda
ise tstanbul bolgesinden Han-
dan Doğan (38.23) birinci oldu.
Takım sıralamasında İstanbul
birinci, Eskişehir ise ikinciliği al-
dı.
• BASKETBOL Uluslararası
Efes Pilsen Basketbol Turnuva-
sı'nda Sovyetler Birliği'nin Ko-
rabel takımını, 99-95 yenen Efes
Pilsen şampiyon oldu. Tumuva-
da üçüncülüğu, Finlandiya'nın
Torpan takımını 116-76 yenen
Sovyetler Birliği'nden CSK
Moskova takımı aldı.
• Laser şampiyonası— Avrupa
Gençler Laser Şampiyonası'nın
4. gününde Eralp Hoşgör, Ital-
yan ve Yunanlı rakiplerinin ar-
dından, üçüncü oldu. Yunanh
Emilios'un birinci, tngiliz Ga-
reth'in ikinci durumda olduğu
genel klasmanda Eralp Hoşgör
10,'luğa yükseldi
• Ritmik jimnastik—Ritmik
Jimnastik Türkiye Birinciliği
dün yapılan yarışmalardan son-
ra sona erdi. Ipte Ankara'dan
özlem Keskin; çember, top ve
kurdelede tstanbul bolgesinden
Gülhan Şanda birinci oldu.
• Boks birincUiği—Türkiye Bü-
yükler Ferdi Boks Birinciliği
grup karşılaşmaları sona erdi.
Kayseri, takım halinde üstünlük
sağladı.
• Yelken yanşlan—Kalamış'ta
yapılan yelken yanşlarında, op-
timistte GS'den Burak Görkem-
li, 3.80'de ÎYK'dan Böğehan
Şahbas, Tarkan Kara, laserde
FB'den Aydın Yurdum, hafif
windsurfte ÎYK'dan Can Tuna-
lı, ağır windsurrte GS'den Ke-
rem Erman, 4.70'te ise ÎYK'dan
Bülent Özge-Murat Abatlev ilk
sırayı aldılar.
Beşiktaş
(Baştarafı 20. Sayfada)
kikada Aydınspor beraberliği sağ-
ladı. Bu dakikada tlker'in sağdan
getirdiği topa Mustafa ceza ala-
nında yatarak vurdu ve durumu
1-1 yaptı.
40. dakikada Recep sağ-
dan aldığı topla ceza alanına ka-
dar yaklaştı, beklenmedik anda
sert şutu köşeden ağlan buldu 1-2.
43. dakikada Mehmet'in pasına
Metin yetişemedi. Eser'den seken
topu Ali boş kaleye yuvarladı ve
ilk yannın sonucunu belirledi. 1-3.
ikinci yanya Aydınspor daha
hareketli başladı. Nitekim Siyah-
Beyazülar bir de gol buldular. 53.
dakikada Amani'nin kafa şutun-
da Engin'in kısa yumrukladığı to-
pu, Cengiz tamamladı: 2-3.
Konuk ekip bu baskı ile
farkı arttırdı. 82. dakikada Meh-
met'in ara pasıru alan Feyyaz,
Eser'in altından topu ağlara gön-
derdi 2-4... 85. dakikada yine
Feyyaz cezaalanı içinden sert şutla
kendisinin ikinci, takımının 5. go-
lünü attı. 87. dakikada ise Beşik-
taş cezaalanı içindeki karambol-
de Cengiz'in şutunda Gökhan'a
çarpan top fılelere gitti, bu aynı
zamanda maçın sonucu oldu.ı
3-5...
Barselona
(Baştarafı 20. Sayfada)
tekniği ile tam bir orta saha or-
ganizatörü idi. Soner ve Orhan
boş koridorlardan suratle gide-
rek arkadaşlarını gol pozisyon-
lanna sokuyorlardı. Soner getir-
diği toplarla Çukic'e 2 gol, ken-
dine 1 gol yazdırdı. Orhan da ge-
tirdiği toplarla Hamdi'ye ve de
Soner'e 1 gol attırdı.
Trabzonspor'un milh takıma
seçilen oyunculan içinde Hami-
yi yetersiz gördük. İlk yan rakip
kaleye 10 top götürdü, 9'unu ra-
kiplere teslim etti. l'ini de kale-
ciyle karşı karşıya kaldığı halde
topu kalecinin uzerine attı. Ha-
mi'nin futbol stili ve futbol ka-
fası Fenerbahçeh' Hakan'a çok
benziyor. Secüenler içinde en iyi-
si Ünal. Ogün ve Kemal görev-
lerirıi yaptılar. Bakırköyspor'a
gelince kişilikli ve cesaretii bir
futbol sergiledi.
Aklın yolu
(Baştarafı 20. Sayfada)
den sonra çok gol kaçırmasalar-
dı, oyunun sonucu da değişik
olurdu. Asıl sorunlan orta alan,
Novak yorulunca, bu alan iyice
kayboluyor.
Erman Toroğlu, yeni kuralla-
n olağanüstu güzel uyguladı.
Yan hakemlerinin hatalanna ka-
tılmazken, kaleci Levent'e yap-
tığı sakatlık numarası yapma-
ması için yaptığı uyan adeta ders
niteliğindeydi.
Deplasman keyfi
(Baştarafı 20. Sayfada)
maya çalışarak orta alandan top çıkarmak için çabaladı durdu.
Erken gol konuk takımı canlandırması gerekirken, bir ara dur-
gunluğa itti. Bu dakikalarda da Aydınspor Talip-Faruk-tlker uç-
lüsüyle yüklenmeye başladı. Karşılaşma 1-1 olduktan sonra
Beşiktaş dengeyi yeniden sağladı ve ilk yanyı 3-1 önde kapatma-
sını bildi.
Ne var ki Beşiktaş takımında savunmada yaratılan boşluklar
Aydınspor'un çok kolay gol pozisyonlarına girmesini sağladı.
Özellikle Ulvi ve Kadir ikilisinin oldukça durgun ve hata dolu
futbolları, geçtiğimiz yılın en az gol yiyen takımı olan Beşiktaş-
ın bir maçta 3 gol yemesine de neden oluyordu. Bu alandaki ba-
şarılı isim kaleci Engin olarak goruldü. Ayrıca hataların surmesi
önumüzdeki haftalar için Beşiktaş'a daha buyük tehlikeler ya-
ratacağa benzer. Beşiktaş'ın orta alanında dün bir dinamo var-
dı. O da, ligin başından beri sergilediği olumlu futbolla alkışlanan
Mehmet'ti. Bu futbolcu 90 dakika boyunca takımını atağa kal-
dıran ve orta alanı tek başına savunan oyunuyla yıldızdı. Bir de
ilk ll'e alınmayan ve kenarda oturtulan Feyyaz vardı ki, bu fut-
bolcu da attığı 2 golle, 'ben bu takımda direk oynanm' diyordu.
Kısacası Beşiktaş takımı dün Aydınspor karşısında 2 gorunüm-
lu bir futbol sergiledi. Bunlardan biri olumlu yanları söz edile-
cek Beşiktaş, ikincisi ise özellikle savunmadaki hatalarıyla
eleştirilecek Beşiktaş'tı. -*«=- *~ -•»
Şifo ile Feyyaz
(Baştarafı 20. Sayfada)
mak gerekirse gollerin dışında tatmin eden bir durumdan söz et-
mek yersiz olacak. Özellikle geçen sezon ligin en az gol yiyen ta-
kımı Beşiktaş'ın Aydın'da üç golu birden kalesinde görmesi, du-
şundürücu olmalı.
Beşiktaş savunması, bu takımdan yine şampiyonluk bekleyen
taraftar adına gerçekten "düşündunicü" bir futbol sergiledi dün.
Geçen yılki formunda olmasa da Gökhan'ın dışında tutarsak çok
güzel bir gol atmasına karşın Recep aksıyor. Özellikle de Kadir
ve Ul\i artık yanlışlarıyla oyun alanında iyice sırıtıyorlar. Çağ-
daş futbolda ağır ve yavaş olsa kuvvetleri ve deneyinleriyle işi
göturmeye çalışan futbolcu tipi çoktan kalktığına göre Ulvi ve
Kadir'le Beşiktaş'ın bu sezonu götürmesi, özellikle de geçen yıl
olduğu gibi "ligin en az gol yiyen" takımı olabilmesi çok güç gö-
rünuyor.."
Bu arada Engin'den de söz etmekte yarar var; bir kere "Engin
kötu bir kaleci" değerlendirmesi son derecede yanlış. Çünkü dün
Aydın'da Beşiktaş kalesi en az 3' kez Engin'in başarılı hareketle-
riyle golü görmekten kurtuldu.
Maçın onemlı yanlanndan diğerlerine gelince, adına "Şifo" de-
nen ancak kendi kimliği Mehmet'le büyüyen Kahramanmaraş-
ın toprak sahasında toz yutup bugün Beşiktaş'ta bu denli başa-
rılı olan bir futbolcunun oyuna çok önemli emeği ve bunun an-
lamı da...
Basın tribünunün havaşına bakıhrsa bugün Feyyaz için çok
olumlu ancak Şenol için bir o kadar olumsuz yazılar okunacak.
Feyyaz'ın güzel, akıl dolu gollerle lige "merhabası" çok guzel.
Buna biz de katılıyoruz ama Şenol için "kötümser" yazmaya hiç
gerek yok. Bu futbolcu her zamUnki gösterişsiz ama yararlı fut-
bolunu üst düzeyde olmasada yine sergiledi.
G.Saray kazamyor ama
(Baştarafı 20. Sayfada)
bir gol kazandı. Bu gol hem Hasa'a hem de Galatasaray'a psi-
kolojik rahatlık getirmesi gerekirken, anlaşılmaz bir şekilde Ga-
latasaray'm temposu giderek duştü. Orta alanın dış kenarlarında
oynayan Tayfun ve Tugay'ın maç başındaki başarılı ortaları ye-
rini topa basmaya ve orta alana dönmeye bıraktı. Bu o>-uncula-
rın ikisinin de genç olması ve yapılan bir başarısız hareketten
sonra seyirciden etkilenmeleri Galatasaray'ın sonuca gitme is-
teğine olumsuz yönde etki yapıyor.
Oysa Tanju ve Hasan'ın başarılı olması için yağmur gibi orta
gelmesi gerekiyor. Ama doldur boşalt şeklinde değil. On ve ar-
ka direkleTe, amaca yönelik ortalar. Böyle iki orta ile buluşan
Hasan birini gol yaptı. Hem de nefis bir kava vuruşu ile.
Tayfun ve Tugay'ın topa basarak orta alandan gelen arkadaş-
larına pas çıkarmalarında ise Uğur, Rotariu ve Muhammed'e
çok uygun ikiye bir olanakları doğdu. Ama Tanju bu tür top-
larda arkadaşlarına duvar görevi yapamadı. Bu sezona iyi pa-
sör olarak başlayan Tanju dün futbol alanında kayboldu. Zaman
zaman savunmadan çıkarak oyuna katılan Yusuf ve Cüneyt'in
eski devamlılığı yok. Düşünceleri iyi, ama uygulama yetersiz.
Savunmanın en dinamik adamı K.Bülent ise kestiği toplardan
sonra "olağanüstu işler yapmayı düşünme" yanlışım sürdürü-
yor. Konyaspor'un attığı golde de kayarak topu almaya çalıştı
ama, ayağmın altından kaçırdı. Rotariu ise ülkemize geldiği ilk
günlerdeki başansından giderek uzaklaşıyor.
Kötü sinyaller
(Baştarafı 20. Sayfada)
bunlann ancak birindenHasan'la yararlanabildi. ikinci yan baş-
lar başlamaz savunmadan çıkan Konya, Galatasaray'ın biraz üs-
tüne gidince 3-5-2'>i yine dağıtıp skora denge getirdi. Kaleci Lu-
gisiç, Suat ve Salih'ten başka elle tutulur oyuncusu ounayan Kon-
ya'nın özellikle savunma oyııncular sahanın en başarılı oyuncu-
su Lugisiç'e gol yedirmek için ellerinden gelen tüm çabayı gös-
terdiler. Yine Galatasaray'ın bu ataklanrun birinde Metin'in or-
tasını topluca seyredince Uğur için golü atmak zor olmadı.
Galatasaray ikinci yarıda da üstün oynamasma karşın gele-
cek için de iyi sinyaller vermedi. Zira rakibi Konyaspor ligin en
zayıf ekiplerinden birisi. Bu takıma karşı oyunun büyuk bölü-
munde üstün olmalan bize göre kendi başarılarından çok rakip-
lerinin başarısızhğına bağlanmahdır. Sezon başından bu yana
ilk kez 90 dakika görev alan Hasan çok gol kaçırmasına karşın
yine de galibiyette Muhammed, Rotariu ve Uğur'la birlikte en
fazla pavı olan ovunculardandı.
(Baştarafı 1. Sayfada)
SHP'li belediyelerin bekleneni veremeyişi
bunlardan biridir.
Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesi
ve SHP'de hiç eksik olmayan parti içi mü-
cadelenin kesintisiz sürmesi de SHP'ye yö-
nelik düş kırıklığını kuşkusuz körükledi.
SHP açısından bugün bir başarı, herhal-
de söz konusu değildir. 19 Ağustos Bay-
rampaşa seçiminde alınan olağanüstu yenil-
gi ise her şeyin üstüne tüy diken bir başarı-
sızlık örneği oldu.
Bir iki gündür görüştüğümüz yetkililer de
partinin tıkandığını, yenileşmesi gerektiğini,
bir atılıma ihtiyaç duyduğunu itiraf etmekten
geri kalmıyorlar.
O halde, son 1.5 yıldır çizilen iniş grafıği-
nin sorumlusu kim SHP'de?
Bu sorunun tek bir yanıtı var kuşkusuz:
Başarısızlıktan parti yönetimi bir bütün ola-
rak sorumlu olur; kural budur.
Ama bugün gelinen noktada, durum fark-
lı gözüküyor SHP'de. Genel Başkan İnönü
ile Genel Sekreter Baykal
1
ın yandaşları bu
konuda daha çok birbirlerini suçlamak eği-
limındeler.
İşte böyle bir hava içinde olağanüstu ku-
rultaya gidiyor SHP.
İnönü mü, Baykal mı?
Artık SHP'nin soru ya da sorunu budur.
Er ya da geç, bu hesaplaşmanın yaşana-
cağı biliniyordu. Bilinmeyen, zamanla-
masıydı.
İnönü de Baykal da baştan beri birbirleri-
ni içlerine sindirememişlerdi. Eninde sonun-
da işlerin bu noktaya kaçınılmaz olarak ge-
leceğini bilmiyor değillerdi.
Tek bir olasılığın gerçekleşmesi, böyle bir
gelişmeyi belki engelleyebilirdi: SHP'nin
gümbür gümbür iktidar yürüyüşüne
geçmesi...
Bu da olmayınca, İnönü mü, Baykal mı so-
rusu gündeme geldi.
Zamanı mıydı?
Değildi.
Türkiye'nin yaşadığı iç ve dış kriz koşul-
larında, parti içi kavga, kamuoyunda SHP'ye
puan kaybettirecektir.
Ya hesaplaşma ne getirebilir SHP'ye?
Türk demokrasisi açısından, sosyal de-
mokrasinin içinde bulunduğu bugünkü iç
açıcı olmayan durumun anlamı nedir? Ne
olacaktır?
Sosyal demokrasinin, SHP'nin görece et-
kisizliği, Türkiye'ye ne getirecektir?
Sosyal demokrat hareketin, SHP'nin etkili
olabilmesinin koşulları nelerdir?
Soru işaretlerinin uzayan çengelleri, ister
istemez zihinleri uzunca bir süre uğraştıra-
cak.
Başka çare yok!
SHP'de taktik savaşı
(Baştarafı 1. Sayfada)
halinde takınılacak tavır uzerın-
de tartışü. Bu grup bugün topla-
narak PM'deki gelişmelere gore
ve İnönü'nün güven tazelemek
için genel başkanlık seçimine git-
mesi durumunda Baykal'ın aday
olup olmayacağının belirlenmesi
kararına vardı.
Alınan bilgilere göre "taktik
savaşı" diye nitelendirilen her iki
taraftaki durum değerlendirmele-
rinde olağanüstu kurultay, genel
başkanlık ve PM seçimleri üzerin-
de çeşitli görüşler öne sürülüyor.
Baykal'a yakın olarak adlandın-
lan kesimin değerlendirmeleri
özetle şu noktalarda toplanıyor:
"• Olağanüstu kurultaya kar-
şı çılolmalıdır. Çünkü durumu de-
ğiştirmeyecegi gibi partiyi de ge-
reksiz yere yıpratacaktır.
• Bugün y apılacak PM toplan-
bsında, genel başkanın olağanüs-
tu kurultayı toplantıya çağırması
ve genel başkanlık seçimini de
gündeme getirmesi halinde yeni
bir durum değerlendirmesi yapıl-
malı. Baykal'ın genel başkan ada-
yı olarak çıkıp çıkmavacağı, bu
dunım açıklandıktan sonra karar-
laştınlmalıdır. Ancak Baykal ge-
nel başkanlıga aday olsa da olma-
sa da PM'deki ağırlık korunma-
lıdır.
• Olağanüstu kunıltayda İnö-
nü'nün bile istediği gibi bir parti
yönetimi ve PM bu kurultay ya-
pısından çıkmaz. Yine Baykal'a
yakın bir PM oluşacakür. Bn ne-
denle de partinin iki başhlığına yi-
ne çözüm bulunamayacak, şu an-
ki durumda değişik bir şey olma-
yacağı gibi, parti içi muhalefetin
şimdiki kadar bile Parti Meclisi'-
ne üye sokmaması da olasıdır.
• Genel başkanlık mücadelesi
en geç haziran ayında y apılacak
olağan kurultay da nasıl olsa or-
taya çıkacaknr. İnönü'nün olağan
kurultaya kadar kendi seçeceği
yönetimle işi yürütmesi ve bura-
daki nihai hesaplaşmaya hazuian-
ması kendi yarannadır."
Öte yandan lnönü'ye yakın
olarak adlandınlan kesimdeki dü-
şunceler ise şoyle biçimleniyor:
"• Genel başkanlık besaplaş-
ması er ya da geç olacaktır. Bu
nedenle olağan kurultayı bekle-
mek fazla anlamlı değildir. Çün-
kü PM'de ezici bir çoğunluga sa-
hip Baykal'a yakın bir kesimin
tnönü'ye istediği tasarruflarda
bulunması imkânı vereceği kuş-
kuludur.
• Baykal'a yakın kesim, İnö-
nü'nün olağan kurultaya kadar
beklemesi, bu süre içinde yıpran-
masını ve başansız olduğunun or-
taya çıkması beklentisi içinde. Bu
sırada da Baykal tabandan çalı-
şarak genel başkanlıga hazıriana-
cakbr. Bu nedenle genel başkanın
da olağanüstu kurultayın bir an
önce yapılmasında yarar vardır.
• Baykal, daha önce CHP'de
Bülent Ecevit'in yüriittüğü lakti-
ği izliyor. Ancak onun kadar ba-
şannın doruğunda olduğu söyle-
nemez. Bülent Bey böyle bir ka-
rara 12 mart sonrasında prestiji
en yüksek bir noktadayken
vannıştı.
• Baykal olağanüstu kurultay
ya da olağan kurultay dan madem
ki başanlı olarak çıkacağını dü-
şunuyor. İnönü'nün bu kunıltay-
larda istedigini yapüramaması ha-
linde zaten istifa ermesi çıkar yol
olarak durmaktadır. Bunun ola-
ğanüstu ya da olağan kunıltayda
gerçekleşecek olması İnönü açı-
sından çok anlamlı değildir.
• Olağanüstu kurultay eski de-
legelerle yapılacağı için bu İnö-
nü'nün yarannadır. Çünkü bu de-
legeler birkaç kurultay geçirdik-
leri için tecriibelidirler. Partinin
yükseliş ve daha sonraki iniş gra-
figini yakından bilmektedirler,
tnönü ve Baykal'ı tammaktadır-
lar. Bugünkü yonetimin oluştur-
duğu delege listelerivle gidilecek
bir olağanüstu kurultayın tnönü'-
nün aleyhine sonuç vermesi daha
büyük olasılıktır."
• Olağanüstu kurultaya gidil-
meyip, geçici yönetim kurulsa bi-
le, parti olağan kurultaya kadar
yine genel başkanlık sorunu ile
uğraşacaktır. Bu da 7-8 ay boyun-
ca, Türkiye'nin iç ve dış sorunla-
n büyürken partinin kendi iç he-
saplaşması ile uğraşması demek-
tir.
Baykal, delege çoğnnluğunun
desteğini alarak genel başkanlıga
gelse, partiyi büyüteceği kuşkulu-
dur. Çünku tnönü'nün kamuoyu
nezdindeki prestiji fazladır."
Bu arada Baykalcı kesimin dü-
şüncelerine benzer biçimde, bu
kesime yakın bazı il başkanlannın
da lnönü'ye yakın adları araya-
rak, "Olağan kurultaya kadar bu
ikiüyi bozmasmlar" mesajını ver-
dikleri öğrenildi. Baykal ve arka-
daşlannın ise örgüt başkanlany-
la telefon temaslannın surdüğü ve
il başkanlanndan da genel olarak
"Eğer bir genel başkanlık müca-
delesi başlayacaksa bunu başlatan
taraf tnönü olsnn, biz
olmayalım" görüşünün geldiği
öğrenildi.
Bu arada lnönü'ye yakın kesim
"Baykal ve çevresinin Erol Cevik-
çe'nin bürosunda ikinci bir parti
yönctimi gibi çalışmasını" eleşti-
rirken bu kesim de İnönü'nün
Baykal'a "Eğer toplu istifa eder-
seniz, olağanüstu kurultaya
gideriz" >xılundaki sözlerini eleş-
tirdiler.
SHP yönetiminde yaşanan "is-
tifa krizi", dün toplanan SHP
Ankara tl Danışma Kurultayı'nda
da ele alındı. Parti yönetiminde
toplu istifa noktasına kadar gelen
sorunların görüşüldüğü kunıltay-
da, Genel Sekreter Baykal, par-
tinin Meclis grubu ve bazı beledi-
ye başkanları eleştirildi.
Kurultayın açış konuşmasını
yapan Ankara İl Başkam Vecihi
Mutln, kendi iç sorunlan ile bu
kadar dolu olan bir partinin, ül-
ke gündemini belirleyici politika-
lar üreteceğine inanmanın zor ol-
duğunu savunarak, şöyle dedi:
"Üst yönetim hiçbir eleştiriye
açık degil. Dar kadroculuğun ya-
rattığı olumsuzluklar, genel baş-
kana maledilmeye ve genel baş-
kan pasifize edilmeye çalışıldı."
İnönü'nün sözleri
Öte yandan dün gece saat
10.30'da Izmir'den Ankara'ya ge-
len İnönü, havaalanında gazete-
cilerin sorusu üzerine, "PM'yi
bekleyin. Bu PM çok önemli iş-
ler yapacak" dedi. İnönü, Izmir'-
den Baykal'a yakın genel merkez
yöneticisi olarak tanınan Adnan
Keskin ile birlikte dönerken ken-
disini Baykal'a yakın olarak bili-
nen hiçbir genel merkez yönetici-
sinin karşılamaya gitmediği dik-
kat çekti.
Nüfus cüzdanımı, sigorta
kartımı ve emekli maaş
cüzdanımı yitirdim,
geçersizdir.
NESLIHAN GÜVEN
GENCAY ŞAYLAN
ALİ DOĞAN
ANTALYA — BM Küresel Kal-
kınma Sorunlan Toplantısı, ya-
yımlanan Antalya sonuç bildirge-
siyle sona erdi. Bildirgede, sorun-
ların artık bütün dunyayı ilgilen-
dirdiği belirtilerek "Klasik anlam-
da ulusallık çağı geride kalmıştır.
Devletlerin kısa dönemli çıkarla-
rının otesinde ortak hareket ge-
reklidir. 1990'lar bu açıdan eşi gö-
rülmemiş ekonomik ve toplumsal
dayanışma umutlan vennektedir"
denildi.
BM kalkınma programı çerçe-
vesinde, Antalya'da ilk kez düzen-
lenen Kuresel Kalkınme Sorunla-
rı Toplantısı 3 gun surdü. Çeşitli
ulkelerden gelen 140 katılımcının
oluşturduğu 5 çalışma grubu, bu
sure içinde dünyadaki değişimle-
rin siyasal, ekonomik, insani ve
ekolojik etkilerini ele alarak birer
rapor hazırladılar. Toplantıda,
çok sayıda ve farklı görüşte ya-
bancı katılımcı yer alırken Türk
katıhmcıların daha çok hüküme-
te yakın görüşlerde birleştikleri
gözlendi.
Çalışma gruplanmn raporlann-
dan yola çıkılarak hazırlanan
'•Antalya Sonuç Bildirgesi"nde
dünyanın hızla değiştiği ve gide-
rek tum insanlığı ilgilendiren so-
runlarla karşılaşıldığı belirtilerek
şoyle denildi:
"1900 yılında 2 milyar olan
dünya nufusu bugün 5 milyan aş-
mışbr. Biz, eskiye göre çok daba
fazla enerji, yüksek teknoloji, gı-
da ve hammadde kullanıyoruz.
20. yüzyılda yaşanan buyük po-
litik dönüşümler sonucu temel
haklar bilinci, özgürlük, ırklar
arası eşitlik ve ekonomik olanak-
lar daha önce benzeri göriilmemiş
ölçüde insanları birbirine bağla-
mış ve harekete geçirmiştir. Antal-
ya'da ortaya çıkan açık ve belir-
gin işaret şudur: Klasik anlamıy-
la ulusallık çağı arük geride kal-
mıştır. Sorunlar butun dunyayı il-
gilendirmekte ve ulusal devletle-
rin kısa dönemli çıkarlannın çok
ötesine uzanan ortak bir hareketi
gerekli kılmaktadır."
Bildirgede, 1990'lann eşi görul-
memiş bir ekonomik ve toplum-
sal dayanışma umudu verdiği de
vurgulanarak "Değişmenin olum-
suz yönlerinin bizi tekrar
1980'lerin umut kıncı ortamına
götürmesine izin vermemetiyiz.
Önumüzdeki 10 yıl içinde kalkın-
mayı engelleyecek bütün dogma-
ların etkili olması onlenmelidir.
Doğu-Batı, Güney-Kuzey her yer-
de ve herkeste umut uyandıracak
şekilde birleşik bir cephe içinde
olmalıdır" denildi.
Siyasal değişim ve ahlaksal de-
ğerler konusunda çalışmalannı
sürdüren komisyonun raporunda
da "Daha az otoriter yönetim, da-
ha az askeri harcama ve silah pa-
zannın onlenrnesi" istendi. Ra-
porda, BM Guvenlik Konseyi'nde-
ki daimi üyelik statüsünün yeni-
den gözden geçirilmesi istenerek
'MiIIi Egemenlik
ve TBMM" Paneli
ErdemVleıı
demokrasi
uyarısı
İZMİR (Cumburiyet Ege Büro-
su) — TBMM Başkanı Kaya Er-
dem, "Demokrasilerde çoğunlu-
ğnn, azınlıkta kalanlann fıkirle-
rine saygı ve onlann gönişlerini
dikkate almak faziletini gosterme-
si gerekmektedir" dedi.
TBMM'nin 70. açıüş yıldönü-
mü nedeniyle lzmir AKM'de dü-
zenlenen "Milli Egemenlik ve
TBMM" konulu panelin açılışını
TBMM Başkanı Kaya Erdem yap-
tı. Erdem açış konuşmasında, de-
mokrasinin halkın parlamentoya
güven duyduğu yerde var olduğu-
nu vurguladı. Erdem, "Devletin ve
onu me>dana getiren kunımlann
taraflı davranışlannın, haklann
adil dağıtımına engel olacağı ve
bunnn vatandaş nezdinde yarata-
cağı küskünlüğün pariamenter de-
mokrasi için ciddi bir tehdit olnş-
turacağı artık bilinmelidir" dedi.
Erdem devamla, "Demokratik, la-
ik cnmhuriyet ve Atatürk ilkele-
rine aykın bir gidişi seânlediği-
mizde, gerekçesi ne olursa olsun,
tüm gücumüzle bu eğUimi anında
mahkûm etmek görev ve sorum-
luluğunu taşımamız gerektiğine
inanıyoram" diye konuştu.
Erbakan
(Baştarafı 1. Sayfada)
plam biündiği gibi esas olarak
Irak'ın Kuvevt'ten şartiara bağh
olarak çekilraesini. Suudi Arabis-
tan ve mukaddes topraklann gü-
venliğinin "Müslüman Ülkeler
Banş Göcü" tarafından sağlan-
masını. Ortadoğu'daki ABD ve
Batılı güçlerin bir plan dahilinde
geri çekilerek yerine yeteri miktar-
da Müslüman Ülkeler Banş Gn-
cü yerleştirilmesini öngöriiyorda.
Plan, her iki devlet başkanıoa
iletUmiş ve ber ikisi de Ortadogu^
da bir harp çıkmaması için nasıl
bir çözüm yoluna başvunılabile-
ceğini göriişmek üzere Erbakan'a
randeva vermişlerdi. Bu prognun
dahilinde göriışmderi sürdürmek
üzere Erbakan bu hafta Suudi
Arabistan Kralı Fahdta ve gelecek
hafta da Irak Devlet Başkanı Sad-
dam Huseyin'le bir araya gelecek
ve konn hakkında görüşecektir.
RP Genel Başkanı Prof. Dr.
Necmertin Erbakan krizin başın
dan beri çeşitli Müslüman ulkeler-
de temaslarda bulunarak Körfez
krizine nasıl bir çözüm bulunabi-
leceğini araştannış ve Körfez Ba-
nş Plam'nı anahallanyla ortaya
koymuştu. Şimdi ise Erbakan,
Körfez'de kalıcı bir banşın tesisi
için yaptığı çalışmalann neücesi
olarak her iki Müslüman ülkenin
devlet başkanlanyla gönişmeler
yapacak ve bölgede bir harp çık-
maması için elden gelen gayreti
gösterecektir."
"ulusalcılığm rasyonalizmin önü-
ne geçmemesi" görüşü savunuldu.
Ekonomik Değişim ve Kalkın-
ma Grubu raporunda da tüm yar-
dım programlarının tek elden ko-
ordine edilmesi olgusu üzerinde
durularak, yardımların, yardım
alan ülkelerde bağımlıhk yaratma-
ması gerektiği kaydedildi. Rapor-
da, devletin kalkınma için "hâlâ
çok önemli ve yaşamsal bir rolü
olduğu" vurgulandı.
Küresel Kalkınma Sorunlan
Toplantısı'nda, teknolojik değişi-
min çevre uzerindeki olumsuz et-
kileri de ele alınarak, BM'nin çev-
re sorunlanmn giderilmesinde da-
ha etkin bir rol oynaması gerek-
tiği kaydedildi.
Antalya bildirgesinde, geliş-
mekte olan ulkelerin 1MF ve Dün-
ya Bankası'na çok fazla bağımlı
olmaması gerektiği vurgulandı.
IMFnin özellikle geür dağılırru üe
ilgili sorunlara daha fazla duyar-
h olması istendi. Buna ek olarak
uluslararası kurumlann Körfez
krizinin sonuçlan üzerinde daha
yaratıcı duşünmesi ve durumu yu-
muşatması gereğine işaret edile-
rek, özellikle yoksul ulkelerin bu
krizden doğan zararlanmn olabil-
diği ölçüde, mali ayrıcalıklarla
karşılanması gereği üzerinde du-
ruldu.
Bıldirgeye son anda şu cumle de
eklendi: "Körfez krizinia geliş-
mekıe olan ulkelerin gelecek 10 y>
lına da mal olmasını önlemek ge-
rekir."