Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhurıycl Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına
Nadır \tdı 0 Genel Yavın Muduru Hısan Ctnuü, Vluessese Muduru
EHMK Lfakfcgll. Yazı Işlerı Muduru Oka> Gonensın. • Hab*' Merkezı
Muduru Vılçın Btyer, Savfa Du2Cnı Yönetmenı All \cmr 0 Temsdcı'er
ANKARA AhmelTan. İZMİR Hikmt! (,>tmkı>a. ADANA. Çrtın Vıgenoglıı
[, Polılık. Crial B-IK~IK Dı; Habcrler I j , . , Bakı. Ekonomı Ceacu Tntaa. I; Scndıki Şııkm b i n d . kullur Cdıl l » Isıanbul
HaSCTle-ı KcflUİ Kaftfc. E|ıtın; Oacay Şaylu. Habrr Araştırma tuwl Derkn. Yun Hjbrrjfr Vtrdrf Do*M ^pof Damitrcart
\bdulkadır YBCrtnaa, D zı Yaölar Kcra Çf'T*— Araşi'™» Şafcıa Alpty Duzelıme \bd«Nab Ytzıcı 0 koordınaıor Ahaet KoraJsaJi
^ Malı lîler Lrol Ertm 0 Muhasebe Balral toaef 0 Butvc PlanUma Serp Osmaa*c;coti« 0 Reklam A?şr T«<wı Q Ek
Yannlar H.lv. 4ky<X 0 Idarc Hıst?ıa ü«m 0 Ijlelme (tokı ÇHık # B «ı Islmı >M İUİ 0 Psnonel Sevgi Bosnaootlıı
UHA KundJtı Başkan Nadır Nsdı
Okm <kl»J tHcn Bnv. H m ı
Cemıl. Hduact Çrtnlkaja. Okaj
Goaeuu. l | n H a n . l l t u
ScJrnk. Atı Sme». Ahvl TMI
«.«7. .< frvo» (onhc-ıvc: Matbaaolık vc Gazetreılık TA Ş. TlUk Ocajı Cad » 4 1
MU l!1 PK >*S laanlnıl Tcl 512 0< 0< 120 haı) Teta 22Ü6 Fa> (1) 5 » <0 7] f
ButoJar \Bkjn. Zıya Gökajp Bl. înkıtop S No 19 4 Td 133 II 41-47, Teles 42344 F**. (4) 133
05 65 9 h » l r H Zıy» Blv 1352 S. 2'3 Td 13 12 30 Tdcıc. 5İ359. Hx (511 19 S3 »
tnonll O t l H S N D I fca! I, Tel 19 r 52 (4 İMt), Ttfc». 62155. F«x (71) » Î5 7»
TAKVlM: 10 EYLUL 1990 Irasak: 5.04 Guneş: 6.32 Öğle: 13.06 Ikındi: 16.41 Akşam: 19.30 Yatsı: 20.52
YeşillerPartisi'ndeyol ayınmı
İfeşünıi,
çevreci mi?Genel Başkan ve il-ilçe örgütleri yöneticileri
Marmaris'te, 5 genel başkan yardımcısı ise
Amasra'da ayrı ayrı toplandılar.
MARMARİS (Cumnuriyet) —
Yeşiller Partisi'nin Marmaris'te
toplanan il ve ilçe örgütleri genel
merkezi tanımadıklannı açıldadı-
lar. Partinin 5 genel başkan yar-
dımcısınjn Amasra'da duzenle-
dikJeri etkinliğe katılmayıp Mar-
maris'e gelen Yeşiller Partisi Ge-
nel Başkanı Celal Ertuğ, "Yeşü
hareket >erel inisiyatif hareketi-
dir. Genel merkezi ben de tanımı-
yornm" dedi.
Yeşiller Partisi'nin 2 Haziran
1990 günü Ankara'da yapüan ilk
kurultayında tarüşılmayan so-
runlar, 8 eylttl cumartesi günü ay-
nı anda herrı Marmaris'te hern de
Amasra'da iki ayn etkinlikte su
yüzüne çıktı.
Yeşiller Partisi'nin Adana dı-
şındaki tüm il örgütleriyle, ilçe
örgütlerinden geien temsilcüer,
ilk ^ün MYK üyeleriyle Marma-
ris'te bir araya gelerek "Thrizm
Kirietiyor" konulu panelde turiz-
min sorunlarını tartıştılar. Ikin-
ci gün ise iç sorunlannı ele aldı-
lar. Toplantıda, Marmaris'e gel-
meyip Amasra'ya giden beş genel
başkan yardımcısı il ve ilçe örgüt-
leri temsilcileri tarafından "cnn-
ta" olarak nitelendirildi.
Çetin Özkarar ve dığer 4 genel
başkan >
r
ardıması Amasra'ya gel-
meyip Marmaris'i tercih edenler
için geçen hafta içinde basına
açıklamada bulunarak, "Gerçek
Yeşiller Amasra'da, çevrecüer
Marmaris'te toplanacak" diyerek
partinin bir kesirruni siyaset yap-
mamakla suçlamışlardı. Genel
başkan yardımcıları, "Çcvre so-
nınJanna bapsolan Yeşiller Par-
tisi'ni, sana>ileşme somnu ve de-
mokrasi mücadelesi sonınlanyla
buluşturmak için Amasra'ya" di-
ye hafta içinde tüm üyelere çağn
yaparlarken, Gend Başkan Prof.
Dr. Celal Ertug da 20 temmuz-
da Foça'da yapılan son MYK
toplantısı doğnıltusunda tüm ör-
gütün Marmaris'te toplaamasım
"rica" etmişti.
Mannaris'te etkinliklerin son
günü bir araya gelen il ve ilçe ör-
gütleri temsilcileri, önümüzdeki
aylarda yapılacak olan tuzfik ku-
rultayı bir dizi öneri kararı alır-
ken genel merkezi protesto etti-
ler. Temsilciler, kunıltaya öneri-
lecek kararlar arasında parti ge-
nel başkanlığının kaJkması ve il,
ilçe örgütlerine özerk hareket et-
me yetkisi sağianması maddele-
rine yer verdiler.
Yeşiller'in bundan sonraki
MYK toplantısının Izmir'de ya-
pılacağa belirtih'yor. Genel Baş-
kan Celal Ertuğ, yaşanan sorun-
larla ilgili olarak şunlan söyledi:
"Sorun karullayla başladı.
Başkan yardımcdıgı istediler ver-
dik. Aslında ben ber turlu yetki-
nin tüm uyelere dağıblmasından
yanayım. Ancak bu arkadaşlan-
mız yetkileri eUerinde toplamaya
çalışmaktadıriar. Bu Yeşil hare-
kelin nıfanna aykın. Ben, il ve il-
çe örgutlerim gibi duşunuyonım.
D ve ilçe örgütleri genel başkan
yardımcılannı tanımıyor, ben de
tammıyorum. tsterlerse bundan
sonraki toplanlı lzmir'de, oraya
gelirier. Aksi halde parti dagılır."
Din, çocuktan
'esirgenmiyor'
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu'na (SHÇEK) bağlı yurt ve yuvalarda
6-12 yaşlarındaki 9 bin çocuğa 'din kültürü
dersleri' verilmeye başlandı.
AYŞE YILDIRIM
Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK)
bağlı yetiştirme yurtlan ve çocuk
yuvalannda din dersleri venlmeye
başlandı. SHÇEK Genel Mudur-
luğü'nün genelgesi üzerıne 64
yurt ve yuvada barınan 6-12 yaş-
lan arasında 9 bin çocuğa "ma-
nevi ve moral eğitimi" amacıyla
verilmeye başlanan din eğıtimiy-
le, gusül abdestinden kabır ziya-
retlenne, peygamberin savaşların-
dan yemek duasına kadar çeşitli
dini kurallar öğretilmeye
başlandı.
Kunım yetkililerı, bu yeni uy-
gulamayla kimsesiz ya da sahip-
su çocuklann "UrikatJann kuca-
gına döşmesüıin engellenraek
istendigini" belirterek "Laikliğe
ters düsen bir durum yok"
dediler.
SHÇEK Genel Müdürlüğu^
nün geniş bir programla din eği-
timine başlanma genelgesi bu yıl
basında yayımlandı. tllere gönde-
rilen genelgeyJe "din kiiltöriı
dersleri"mn "ehüveüi kişüerce"
verilmesi istendi. Çocuklara uy-
gulanacak program 6-9 ve 10-12
yaş gruplarına göre belirlendi. 29
hafta boyunca haftada 4 saat uy-
gulanacak derslerde çocuklann
"Allah, Elbamdülillah, besraele,
tevhkl keümelerinin ne olduguno,
kelime-i sehadetin nasıl geürildi-
gi, peygamberin dogumu ve ço-
cuklngu, snt annesi, ticaret
bayatı" ile ilgili bilgilendirilmesi
istenirken, aynca şu konulann da
ögretilmesi isteniyor:
"tslamiyetin şartlan nedir, ye-
mek dnası nasıl yapılır, abdesl ve
boy abdesti nasıl alınır, namaz
nasıl kılımr, meleklerin görevle-
ri nelerdir, cin ve şeytan ne de-
mektir, cennet-cehennem ne de-
mektir, peygamberimiz nasıl le-
mlzlik yapardı, kaza ve kadere
iman, peyganıberimizin evlemne-
si ve çocnklaruun isimleri, Pe>-
gamberiere iman, abdestsiz yapıl-
mayacak şeyler. gusliin farzlan
nelerdir, teyemmıim ne demektir,
ölüırj ne demektir, ölümden son-
raki hayat, mahşer ne demektir,
nzık ve ecel."
Genelgede, derslerin çocukla-
ra "azmettirilmesi" tek tek ve
toplu olarak tekrar ettirilmesi,
ilahüer ve bazı hikâyelerie çocuk-
lann dikkatinin canlı tutulması
ve gerekirse teyp, video ve fotoğ-
raflarla takviye edilmesi gerekb"-
liği vurgulanırken aynca "Camii,
minare, imam, cemaat, kabir,
türbe ve müze gibi yeriere çocuk-
lann götünilmesi" isteniyor.
Yetimhanelerde ağırlıklı din
eğitimine başianmasının Diyanet
ile SHÇEK'in ortaklaşa bir prog-
ramıyla yürürlüğe konduğu öğ-
renildi. tl Sosyal Hizmetler Mü-
dürluklerine gönderilen genelge-
lerle valiliklerden onay alındı.
Ocak ayında alınan ilk onaydan
sonra derslerin "daha düzenli ve
programlı bale getirilmesi" için
ıl müftuluklerince komisyon
oluşturularak program hazırlan-
dı. Mart ayında valilik onayından
geçen din dersı programı yuva ve
yurtlara gönderildi. Aynca din
eğitimini verecek "ehliyetli
kişiler" de müftulükçe atandı.
SHÇEK yetkiüleri "Bnnda laik-
liğe ters düşen bir durum yok"
diye görüş belirterek her ilin ken-
di bazında program hazırladığı-
nı biidirdiler.
SHÇEK Genel Müdür Yardım-
ası Cahit Gultekin, Cumhuriyet-
in sorusu uzerine şunian söyledi:
"Çocuklann maddi ihtiyaçla-
nnı karşılıyornz da manevi yön-
den de bunlann birtakıra bilgiler
alması gerekiyor. tşin esası bu.
Biz şu bakımdan meseleye bakı-
yonız. Bir konuda çocuklara di-
ni bilgi lazımsa vereceksin, ver-
me>ince başka tarikatlar falan
bakıyor. Hem 'Çocuklarımız ta-
rikatların kucağına düşmesin.
İran sempatizaru olmasın. Cum-
huriyet düşmanı ohnasın' diyo-
nız, bem de bu eğitiıni başkası-
na bırakırsak ki bu Milli Eğitim
Bakanhgı'nın paraleHindedir. Me-
seleye 6-12 yaş arası diye bakma-
yın, bu çocuklann dışanyla ala-
kası var. Devletin kovmuş oldu-
ğu standartı vermevince bu sefer
başka tarikatlar falan ortaja gi-
rij orlar. Zaten laikliğe ters duşen
bir durum yok. Bu çocuklann
maddi yonüyle birlikte manevi-
yatına da inanıyonız. Ancak te-
mel Milli Eğitim Bakanhgı'dır,
bizim onun dışına çıkmamız söz
konusu degil."
Çok sayıda öykü kitabı ve romanyayımlayan Hakkı Özkan, artıkşiire ağırlık verdi
Şîire sevdalanan öykücü'Basın bana ilgi
göstermedi. Herzaman
iivey evlat durumunda
kaldım. Neden? Çünkü
yayınevim ve
ekonomik gücüm yok.
Çünkü herhangi
fraksiyonda yer
almadım. Çokşey
ürettim, ama
kalemimle hayatımı
kazanamadım.'
ALPAY KABACALI
İki yaşındayken gelmişti Cağa-
loğJu'na; Tasvir Sokağı'nda otu-
ruyorlardı. Eyüp Ortaokulu'nun
ikinci sınıfından aynlıp Babıâli'-
ye döndü. Hemen hemen bütun
yaşamı burada geçti...
On iki yaşında, Sicilli Ticaret
gazetesinin düzeltmeniydi. Sonra
matbaacılık raeslegi: Makınecih'k,
ustabasıiık, muceüitlik... Çeşitli
matbaalarda değişik işler...
"Klasik öğrenim görmedim"
diyor. "Ailenin dağılması yüzün-
den okuldan ayrılmak zorunda
kaldım. Ama dünyanın en büyük
üniversitesinde, super öğretmen-
lerle yetiştim: Yazarlarla şairler-
le bir arada, onları, yaptıklannı,
öteki insanlan, basın ve yayın
dünyasını izleyerek..."
1950'de bir arkadaşıyla Buluş
adlı dergiyi çıkardı. İlk öyküsu
orada yayımlandı. Üç sayı çıka-
bildi Buluş. Başka dergilerde yaz-
mayı sürdurdü...
1953-56'da Cumhuriyet'in mat-
baasında çalıştı. 1957'delstanbul
Belediye Matbaası'nagirdi, sınav-
la. Belediyenin Bayın-Yayın Mu-
HAKKI OZKAN — Kendimize
ozgu bir edebiyat yaratmalı, halkın
anlayacağı dille yazmalıyız.
PORTRE HAKKI ÖZKAN
Gerçekçi, yalın1926'da Bursa'da doğdu. Ortaokuldan ayrılarak yaşama
atıldı. Düzeltmenlik, matbaacıhk, mucelbtlik, redaktörluk
yaptı. Istanbul Beledıyesi Matbaası'nda ve Basın-Yaym
Müdürluğu'nde yirmi beş yıl çalıştı, emeklıye aynldı.
Öykuyle edebiyata giren Hakkı Özkan romanlar da yazdı;
yaşadığı ortamı gerçekçi bır anlatımla dile getiren gözlemcı
ve yalınlıktan yana bir yazar olarak değerlendirildi. Son
yıllarda şıire ağırlık verdı. Başlıca kitapları şunlar: öyku:
Bakışlann, Unutulmayan, Kuşlar Gibi, KiMİcım. Kız.
Roman: Umutsuzlar, Dönuş, Sürtük, Grevden Sonra
(Milliyet Yayınları Roman Yanşması'nda mansiyon). Çocuk
kitapian: Taş, Babamın Türkuleri, tnci, Kimsesiz Yumurta.
Sıtkı Dost Çocuk Edebıyatı Ödulü'nu uç kez (1985'te
roman, 1987'de oyun, 1989'da jiır) kazandı. Şıır: Guneşli,
Aynalı Çarşılar (Abdi tpekçi Dostluk ve Barış Odulü),
Çiçekle, Giil Sesleri.
dürluğu'nce çıkanlan tstanbul
dergisiyle de ilişkisi vardı. Orada
röportajlan, öyküleri yayımlanı-
yordu... Belediyenin basımevinde
ve Basın-Yayın Müdürluğu'nde
yirmi beş yıl çalıştı; emekli oldu...
Sürekli yazdı. öykü, roman,
masal, oyıın... Arasıra şiir de ya-
zıyordu ya, yayımlamıyordu.
Derken, çocuk kitapian... "Tank
Dursun K.'ya yeni çıkan bir kita-
bımı vermek için gitmiştim. Mil-
üyet Yayınlan'nı yönetiyordu; bır
çocuk romam yazmamı isteyip
duruyordu. Romana başlanuştun.
Beni görunce sekreterini çağırdı,
bir sozleşme hazırlamasını söyle-
di. 'Romarun adı ne?' dediler.
Daha adını koymamıştım. 'Taş'
deyiverdim. Sözleşmeyi imzalat-
tılar. On beş gun sonra teslim et-
mem gerekiyordu romam, zama-
nında vermezsem her gün 100 li-
ra ödeyecektim. Gece gundüz ça-
lıştım, on beş gun sonra goturup
verdim. 3 bin lira telif ucreti öde-
diler. O zaman için önemU bir pa-
raydı."
Bu "tesviJc"ten sonra çocuk ki-
tabı yazmaya hız verir Hakkı Öz-
kan. Son yıllarda da çocuk ede-
biyatı dalında üç ödul alır.
O uç bin lira ile başka kitaplar-
dan elde ettigi telif ücretleri, Fa-
tih'te bir apartman katı alrnasıru
sağJayacaktır, 1970'lerde:
"Jean de la Hire'in İki Çocu-
ğun Devriâlemi kıtabuıı büyuk öl-
çüde kendi dusünceme göre değiş-
tirerek yeniden yazdım. Daha ön-
ce Ateş Çocukları adıyla yine de-
ğiştirilerek aktarümıstı Türkçeye.
Bizim zamanımızda büyük yanla-
lar uyandırmış; çocukları, genç-
leri etkilemiş bir kitaptı. Yeniden
yazarken on beş cüt olarak düşün-
dum, yedi ciltte kesmek zorunda
kaldım. 14 bin lira telif ücreti ai-
dım. Kız adlı hikâye kitabımdan
12 bin, Sürtük romarumdan da 10
bin lira almıştım. Aynca, bir ya-
yınevinde redaktörluk yapıyor-
dum. Kısacası, 40 bin lira birik-
tirdim..."
Apartman daireleri 60-80 bin li-
raya satılıyordur o dönemde. Bir
arkadası, Guneşh' köyunde oturan
tanıdığı bir yapsatçıya götürur
Hakkı özkan'ı:
"Inanmayacaksınız, orada bir
kapıda 'Satılık Köy' tabelası gör-
dum. Yapsatçmın evine gittik, ar-
kadaşım tanışürdı. 'Ne i$ yapıyor-
sun?' dedi. Yazarım, dedim. 'Ne
yazıyorsun?' dedi. Roman, de-
dim. 'Ne ise yarar?' diye sordu.
tşte, halk okur, ders alır, falan...
'Dükkârun nerede?' dedi. Dükkâ-
nım yok, evde çalışıyorum, de-
dim. 'Yani kaçak mı çalışıyor-
sun?' diye sordu... Daireyi 60 bi-
ne satıyordu. 40 binini vereyim,
geri kalamnı taksite bağlayalım,
dedim. Vermedı. 'Kaçak' çalıştı-
ğım, dükkânım olmadığı için gu-
Yaz tatilinde, kuran kursları, din dersleri 'Hoca efendilefin nezaretinde devam etîi
Teyemmüm dersiYıl: 1990. Yer: Trabzon,
Gulbahar Hatun Camii.
15-20 çocuk, yaşları 5-11
arası. Ortada bir masa,
üstünde 'Hoca Efendi'nin
tespihi, saati ve sopası.
Öğrenciler diz çökmüş,
hocayı dinliyorlar.
ERHAN YAZGIN
TRABZON — Yazm bitmesine
şuracıkta ne kaldı ki? 'Kocaman
tatil' bitecek okullar şenlenecek
yine. 'Kocaman tatil'de nder ya-
pılmadı ki: Denize, köyde ninele-
rin, dedelerin yanına gidildi, ağaç
göigesinde kitapiar okundu, ko-
yun güdüldü ve de kaval çalındı
doğaya... Ya bunun dışında neler
yaptdar Ayşeler, Fatmalar, Hasan-
lar... Okula gidenler ve gidecek
olanlar; neler yapmadılar ki?
Oyun bir yana, çocuk parkı, sa-
lıncaklar bir yana, uzman olma-
yan bazı 'Hoca Efendi'lerden
'teyennniim' dersleri aldılar; hem
de kınlmaz degil kınlmış sopa eş-
liğinde...
Yıl 1990... Yer Gulbahar Hatun
Camii Trabzon... önü cıvıl cıvıl
dolu; topianmış 15-20 çocuk; yaş-
ları 5-11 arası... Sanki uzaktan kuş
sesini andınyor sesleri... Ortada
bir masa; ustünde 'Hoca Efendi'-
nin tespihi, saati ve de sopası; kı-
nlmaz cinsten olmayan yani kınl-
mış. Hoca Efendi'nin öğrencileri
diz çökmüşler dizi dizi; pür dik-
kat gözler kendisinde, kulaklar
ağzından dökülen sözlerde Bir
cumle on eşit parcaya bölunup ko-
ro halınde tekrarlamyor.
"Gelelum teyemmume..." diyor
Hoca Efendi... Ondan önce de kı-
nlmış soparun bir parçasım kai-
dırırken "konişanin..." deyip gu-
zel bir haklıyor 'öğrencilerini.' Or-
talık sus-pus oluyor. Ve teyem-
mum dersi başbyor Karadeniz
1
de!.. Ana okuluna gitmış, bu yıl
okula başlayacak Ayşe aval aval
bakıyor hocasına: Teyemjrjum ne
demek acaba?.." diye mi geçınyor
içinden Ayse... "Yenilen içilen bir-
şey mi, yoksa bir oyuncak mı?"
"Önce elimuzu acalum, açtik
mu? Sonra topreğa sürelum, sur-
dik mn?.." Ayşe bakıyor anlamsız
anlamsız etrafma ve arkadaşlan-
na, o da surüyor caminin halısı-
na elini; gözu etrafta, caminin
önündeki parkta... "Sonra elimu-
zu silkeleyelnm, silkeledik mu?.."
Ve Hoca Efendi'nin söyledikleri
birer birer yapılıyor selin ortalığı
yıkıp yok ettiği Trabzon'da... Küçûk Ayşe bu yıl okula başlayacak. 'Araan önıine dön, hoca gormesin'.(Fotograf: Erhan Yazgın)
venememiş. Sonra başka bir katı
70 bine aldım."
Telif ücretlerinden açılmısken
başka bir ilginç anısını da anlatı-
yor Hakkı özkan:
"Set Kitabevi, Bakışlann adlı
hikâye kitabımı yayımlamıstı. Za-
man geçti, kitabın çıkması için
verdiğim parayı bir türlü alamı-
yorum. Sonunda yayınevinin sa-
hibi Ankara'ya gitti. Ben de kal-
kıp gittim. 27.500 tane 'pay
kuponu' verdi, bir çuval... Gü-
naydın gazetesi yayımlıyordu bu
kuponlan. Onlarla on tane yatak
çarşafı, dört ütü, dört battaniye,
pasta takımlan, yastık yorgan kı-
lıflan, bir sürü şey aldım. Batta-
niyeierden birini de Bekir Yüdız'a
sattmı."
Bugünkü telif ücretleriyle iyi bir
köpek kulübesi bile alınamıyor,
Hakkı özkan'a göre...
flk şiir kitabını 1983'te yayım-
ladı. Üyesi bulunduğu yaym ko-
operatif, YAZKO, kitabı basmak
istemedi önce: "Zaten batmak
Uzereyiz, hayatında ilk kez şiir ki-
tabı hazırlayan arkadaşlann ki-
taplannı da basmaya başlarsak
büsbütün batarız" dediler. Ama
kitap yayımlandıktan sonra bir-
çok arkadaş, bundan sonra yalnız
şiir yazmamı istedi. İkinci şiir ki-
tabım çıkmadan önce de iki ödul
aldım. Abdi Ipekçi Barış ve Dost-
luk Ödülu'yle Zonguldak'ta bir
gazetenin açtığı yanşmada üçün-
cülük."
Bu noktada ilgisizlikten yakını-
yor Hakkı özkan:
"Bu kadar ödül almış olmama
rağrnen, basın hiçbir zaman ba-
na ilgi göstermedi. Her zaman bir
üvey evlat durumunda kaldım.
Bunun nedenleri de bana göre
şunlar: Bir yayınevim yok. Her-
hangi bir fraksiyonda yer alıp uç
noktalarda bulunmadım. Ekono-
mik gücüm de yok. Her seyin uza-
ğmda kaldım, durmadan çahştun.
Kırk yılda elliye yakın kitap yaz-
dım, çoğu yayırnlanmadı. Çok şey
urettim, ama kalemimle hayatımı
kazanamadım."
Hakkı özkan şiire ağırlık ver-
di son yıllarda. "Şiir gecemi gün-
düzümu aldı göturdü" diyor.
"Yetenekler edjndim şiirle uğraş-
tıktan sonra. Türkçenkı çok geniş
olanaklan bulunduğunu gördum.
Ses olanaklan, söz, içerik olanak-
lan... Şiir bır karasevda gibi sa-
rıyor, alıp götürüyor insanı..."
Yayıncüann "şiir satmıyor"
gerekçesiyle şiir kitaplanm bas-
mak istememeleri üzenne, kendi
kitaplanm çıkaran bir yayınevinin
kurulmasım sağladı:
"Gördum ki siir satıyor aslın-
da... Son zamanlarda fstanbul'-
un çeşitli semtlerinde, özeüikle de
pazar günleri Beşiktaş'ta, Orta-
köy'de, Kadıköy'de kendi kitap-
larımı imzaladım. Beşiktaş'ta
1500 kitap satüm kırk günde. Her
gün gittim. Ortaköy'de pazar
günleri 5O-6O'tan aşağı düşmüyor.
100'e çıktığı da oluyor. Hafta ara-
sında, hava durumuna göre gün-
de 10-20 kitap..."
Bu deneyden yola çıkarak Ya-
zarlar Sendikası'na ve kimi bele-
diyelere öneri götürdüğünü söy-
lüyor Hakkı özkan:
"Herkes gelsin, kendi şiirleri-
ni okusun, kendi kitabını satsın.
Ressamjar resim yapsın... Beledi-
yeler bu iş için sokaklar, alaniar
ayırsm..."
Hakkı Özkan'a göre "Yüzde
sekseni okuyup yazmayan bir ül-
kede yaşıyoruz. Yalnız imzasım
atam, okuduğunu anlamayanı,
bir gazete okumayam da okurya-
zar sayıyoruz. Böyle bir ttlkede,
yazann oyuna gitmeye hakkı yok.
Açık seçik, halkımızın anlayaca-
ğı an bir dille yazmak zorunda ya-
zarlarımız." Aynca, kendimize
özgu bir edebiyat yaratmak zo-
nındayız. "Bunun için de çok ça-
lışmak, her şeyden önce de iyi bir
okuyucu olmak gerek. Bir yazar
Doğu'yu da Batı'yı da çok yakın-
dan bilmeli, tarih bilincine sahip
olmalı..."
Söz okumaktan açılınca bir de
örnek veriyor: "Umberto Eco, ye-
ni kitabım yazmak için büyü, ef-
sun konusunda beş bin kitap al-
mış. Bir ülkede bu konuda beş bin
kitap... Müthiş bir kütüphane de-
mek! Türk yazannın değil beş bin
kitap alacak, beş bin kitabı koya-
cak, hatta kafasıru sokacak bir ye-
ri varsa ne mutlu..."
Hakkı özkan böyle diyor ya ki-
taplanmn adından da anlaşılaca-
ğı gibi şiirlerinden çiçeği, ıımu-
du hiç eksik etmiyor.
Ona göre yolda, sokakta bile
okurlann kitaplanna ilgi göster-
melerinin nedenlerinden biri de
bu: "Kar yagsa da yüreğime / çi-
çekli dizeler sunuyorum / ancak
boytesi >akışır diye şairiere."
'Kadının statüsü ve sorunları başkanlığı'kuruluyor
Kadınlar 'milJi görüş'te olacak
ANKARA (AA) — Çalışma ve Sosyal Gü-
venlık Bakanı tmren Aykuı, dunyada kadın
sorunlarıyla ilgili resmi kurum olmayan tek
ülkenin Turkiye olduğunu belirterek, bu açı-
ğı gidermek amacıyla 'kadının statüsu ve so-
runları başkanlığı' kurulacağmı bildirdi.
İmren Aykut, TBMM Plan ve Butçe Ko-
misyonu'nda konuya ilişkin bilgi verirken, ka-
dınlarm sorunlarıyla ilgili olarak 1970 yılın-
dan sonra çok sayıda ulkede bakaalık ya da
genel mudurluk duzeyinde birimJer oluşturul-
duğunu hatırlattı.
1985 yüında Nairobi'de duzenlenen Birles-
miş Mılletler Kadınlar Dünya Konferansı'nda,
tum ulkelenn bu konuda 'resmi kurumlar'
oluşturması yönunde karar alındığını hatır-
latan Aykut, Türkiye'nin 'Kadın sorunlarıy-
la ilgili bir resmi kurumu omıayan tek ülke'
durumundan çıkarüması gerektiğini belirtti.
Başkanlık, kadının statusunün korunması,
sorunlannın cözumlenmesi için prensip ve po-
litikalar beürleyecek, kadının sorunları konu-
sunda görev verilmiş kuruluşlar arasında iş-
birliği ve koordinasyonu sağlayacak, gönul-
lü kuruluşlan yönlendirip destekleyecek.
Başkanlığın amaçlarmdan biri de ulusiara-
rası kuruluşlara üye olan gOnullu kadın ku-
ruluşlan ve derneklenn, oluşturulan 'milli
görüş' doğrultusunda yönlendirilmesini sağ-
lamak.
Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aykut,
komisyonda yaptığı açıklamada, 'milli göruş'
ifadesinin yanlış yorumlanmaması gerektiği-
ni, herhangi bir siyası partinin göruşunü yan-
sıtmadığım belirterek şunlan söyledi:
"Örneğın dıs politikada bir milli göruşu-
müz var. Bu da (yurtta sulh, dhanda sulhtur).
Bu konudaki milli görüş, kadının cinsiyet far-
kı gözetilmeden ve herhangi bir ayrım yapıl-
madan toplumda eşit haklara sahip olduğu,
toplumun bir konsessusle ortaya çıkardığı gö-
rüştur. Bu kuruluşlann Türkiye'nin milli gö-
ruşlerı doğrultusunda yönlendirilmesinde bü-
yük yarar görüyoruz."
OftaJmoloji
Kongresi
• ANKARA (AA) — Türk
Oftalmoloji Derneği Ankara
Şubesi'nin duzenledigi 24.
Ulusal Türk Oftalmoloji
Kongresi başladı. Sağlık
Bakanı Halil Şıvgın'ın kısa
konuşmasıyla açılan
kongrede, Türkiye'de, göz
hastalıklan alanında
gerçekleştirilen yeni tedavi
yöntemleri ve diğer teknik
çalıştnalar ele almacak.
Kongrede, demek
bünyesinde oluşturulan
Uvea-Behçet, şaşılık ve
Vitreo-Retinal birimlerinin
hazırlıklan üç panelde
güncel konular da
tartışılacak.
Taruıı ilacı ve
losırlık
• İZMİR (ANKA) — Tarla,
sera, bağ ve bostanlarda
zararlılara karşı kullanılan
tanm ilaçlarının spermleri
öldürdüğü ve dolayısıyla da
kısırlığa yol açtığı belirlendi.
Tanm Orman ve Köyişleri
Bakanlığı Konıma ve
Kontrol Genel
Müdürlüğü'nün zirai
mücadeleyle ilgili raporuna
göre, Türkiye'de yılda
ortalama 130milyarliralık
tanm ilacı tüketiliyor.
Raporda, tanm ilaçlannın
çevresel kirlenmenin yani
sıra, insan sağlığını da tehdit
etmesi açısından öncelikle
toz ilaçların, daha sonra ise
sıvı ilaçlann kullanımının
azaltılmaya çalışıldığı ifade
edilirken, tanm ilaçlannın
nefes darhğından mide
bulantısına, ani
zehirlenmeden kansere kadar
pek çok hastalığa da yol
açtığı belirtildi.
Amerikarı
yardımı
• SİNOP (AA) — Sinop'ta,
Türk-Amerikan Ortak
Savunma Tesisleri'nde
çabşan Amerikalı askerler,
bir köy ilkokulunu boyayıp
onardılar. Binbaşı Roger
Cıllıamson önderliğinde 55
erin katıldığı çalışmalar
sonucu, Erfelek ilçesinin
Hasandere köyü ilkokulunun
iç ve dış cepheleri boyanıp
gerekli onanmlar yapıldı.
Savunma tesislerinde din
adamı olarak görev yapan
binbaşı Roger Cıllıamson,
harcamalann kilisede ibadet
edenlerin bağışlarıyla
gerçekleştirildiğini söyledi.
ElHalılan
Festivali
• KAYSERt(AA) —
Kayseri'nin Bünyan ilçesinde
duzenlenen el halıları
festivali dün sona erdi.
Festival Tertip Komitesi
Başkanı Hayrullah Doğan,
Kültür Bakanlığı ve
Kaymakamlığın bu yıl ilk kez
ortaklaşa duzenledikleri
festivalin gelecek yıllarda da
sürdurüleceğini söyledi.
Doğan, şöyle konuştu:
"Bünyan halıları, taklitçilik
yüzünden son yıllarda eski
özelliklerini kaybctti.
Festival, yöremizde dokunan
el halılarıru eski kalitesine
kavuşturmak amacıyla
düzenlendi."
Bağbozumu
şenlikleri
• MANİSA (AA) —
Manisa 7. bağbozumu
şenlikleri, dün yapılan kunı
üzüm yanşması ile sona erdi.
19 Mayıs Stadı'ndaki kunı
üzüm yanşmasına, Sancakh
Çeşmebaşı köyünden katılan
3 üretici, dereceleri paylaştı.
Mustafa Gumüş birinci,
Hüseyin Aslan ikinci,
Ramazan Yılmaz üçüncü
oldu. Dereceye giren
üreticilerle, bankalar ve
çeşitli kuruluşlar odüller
verdiler. 7 eylülde başlayan ve
çeşitli etkinliklerle süren
şenlikleri, Manisa'nın kardeş
şehri olan F.Almanya'nın
Ingolstad kentinin belediye
başkanı Peter Schnell de izledi.
Çin'de yayın
hakkı yasası
• PEÖN (AA) — Çin,
beş yıldan uzun süredir
üzerinde çalışüğı yayın
hakkına ilişkin ilk yasasını
kabui etti. Çin Ulusal Halk
Kongresi'nin daimi komitesi
önceki gün bir yazann
kitabının yayımlanması,
tekrar gözden geçirmesine
ilişkin haklann korunması,
dağıtımını denetlemesi ve
yayımlanmasından sonra
pay almasını hükme
bağlayan yasayı kabui etti.
Halkın Günlüğü
gazetesinde edebi, sanatsal
ve bilimsel eserlerin
üreticilerinin, toplumun
ruhsal zenginliğdnin
yaratıcılan olduğu,
toplumun da bu kişilerin
büyük bir özveri gerektiren
emeklerine saygı duyması
ve önem vermesi gerektiği
ifade edildi.