22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Vaııghan'ın ardmdan • Kültür Servisi — Pazartesi günü Alpine Vadisi Müzik Merkezi'de Eric Clapton ile birlikte verdiği konser dönüşünde helikopter kazası sonucu yaşamını yitiren ünlü blues gitaristi Stevie Ray Vaughan'ın ölümü, müzik çevrelerinde üzüntü yarattı. Aynı kazada Eric Clapton'un iş arkadaşlanndan Bobby Brooks, Nigel Browne ve Colin Smythe de öldü. Eric Clapton, Vaughan'ın ölümüyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Stevie Ray Vaughan, Bobby Brook, Nigel Browne ve Colin Symthe benim yoldaşjanm, iş arkadaşlanm ve dostlanmdı. Bu çok trajik bir kayıp. Çünkü onlar çok güzel insanlardı. Hepsini çok özleyeceğim. Ailelerine başsağhğı dilerim" dedi. Konserde ve daha sonra helikopterde Vaughan'la birlikte olan gitarist Robert Cray, Vaughan'ın çok iyi bir müzisyen ve aynca arkadaş olduğunu söyleyerek, olayın şokundan kurtulamadığını belirtti. Bu yıl bir Grammy ödülü kazanan Stevie Ray Vaughan, Texas'ın blues müziğini Jimi Hendrix'in rock tarzıyla bağdaştırdı. Bir ara David Bovvie ile turnelere çıkan Vaughan'ı Rolling Stones da istiyordu. Ama sanatçı kendi müziğini yapmayı tercih etmişti. Apaydın'dan başvuru • Kültür Servisi — Ankara Brilik Tiyatrosu'nun önceki gün Harbiye Şehir Tiyatrosu'nda sergileyeceği "Pir Sultan Abdal" adlı oyunun tstanbul Valiliği'nce yasaklanmasının ardından dün avukat Burhan Apaydın, oyunun sergilenmesinin uygun görülmediği hakkındaki karann kaldınlması için Istanbul Valiliği'ne başvurdu. Avukat Apaydın, 24.8.1990 tarihli ve Vali Yardımcısı Necati Develioğlu imzah "Pir Sultan Abdal" isimli tiyatro oyununun sergilenmesinin uygun görülmediği hakkındaki karann kaldınlmasına doğrudan doğruya îstanbul Valisi tarafından karar verilmesini istedi. Bu arada Ankara Birlik Tiyatrosu yöneticisi Zeki Göker ve oyunun yazan Erol Toy "Pir Sultan Abdal"ın sahnelenmesine getirilen engeli yasadışı bir işlem olarak nitelediler. Boullier'den '\arasalar' • Kültur Servisi — 20 yıldır mağaracılıkla uğraşan ve sık sık Türkiye'ye gelen Nicky Boullier, Galeri Arşiv'de (Fener Cad. 48/3 Kalamış) "Yarasalar" adlı bir sergi açtı. Aynca hah ve ipek üzerine desen çahşmalan da olan Nicky Boullier'nin "Yarasalar" dizisinde yarasa iskeletinden yarasa desenlerine dek çok sayıda çalışma yer ahyor. Kısa bir süre önce açılan Galeri Arşiv'de sunulan sergide yarasa motifli yorgan, çorap, gaz lambası, seramikler, kukla yarasalar, yarasa broşlar, yarasalan konu alan kitap ve broşürler, afışler, gravürler, resimler ve kartpostaüar yer alıyor. Yarasalarla ilgili söylenceler ve inanışlann yanlış yönlerini ortaya koyan açıklamalarla sunulan Boullier'nin sergisi 22 eylül tarihine dek görülebilecek. Ttirkiye kitap fakiri • ANKARA (UBA) — Türkiye, dünya ülkelerine oranla gerek yayıncılık, gerek okuyan insan sayısı ve gerekse kütüphane ve kitap sayısı bakımmdan yeterli ve arzu edilen düzeye ulaşamadı. Nüfusu 60 milyona yaklaşan Türkiye'de yılda sadece 7 bin dolayında kitap basılıyor. 7 milyon kitap bulunan halk kütüphanelerindeki üye sayısının da 685 bini geçmediği belirlendi. Birleşmiş Milletler Eğitim Kültür ve Bilim Teşkilatı UNESCO tarafından yayımlanan kitapta yer alan istatistiki bilgilere göre dünyanın belli başlı ülkeleri arasında yapılan araştırmada, bir yılda basılan kitap sayısı, halk kütüphanelerindeki kitap sayısı, halk kütüphaneleri sayısı karşılaştırıldı. Buna göre 241 milyon nüfuslu ABD'de yılda 51 bin kitap basılırken Nijerya'da 1836, Türkiye'de de 6 bin 685 kitap basılıyor. Avrupa'daki belli başlı ülkelere bakıldığında ise yıllık kitap basımı bakırrundan şu sonuç ortaya çıkıyor: Belçika 8 bin 65, Bulgaristan 5 bin 367, Finlandiya 8 bin 930, SSCB 82 bin 790, Ingiltere 57 bin. 'Aşkın Kesişme Noktası' • Kültür Servisi — Osman Şahin'in öyküsünden Bilge Olgaç'ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği "Askın Kesişme Noktası" filminin çekimleri sona erdi. Göriintü yönetmenliğini Hüseyin Özşahin'in yaptığı, başrollerinde Serpil Çakmakh, Berhan Şimşek, Yaman Tarcan ve Savaş Yurttaş'm oynadıkları fihnin tamarru Bolu yaylalannda ve onnanlannda çekildi. Kırsal kesim kadını ile kentli bir erkeğin "doğadaki kesişmesi"ni konu alan filmle ilgili yapımcı Sabahattin Çetin de bir açıklamada bulundu. Devlet yardımıyla çekilen filmin yapımcısı Çetin, bu fılme ilişkin fotoğraflann "mizansen düzenlenerek" çekilip bir magazin organında yayımlanmasım eleştirerek şunlan söyledi: "Film setinde yapımcmın izni olmadan ve set dışında mizansen düzenlenerek çekilen resimleri yalan haberlerle yayımlayan bu magazini Türk adaletine teslim edeceğiz." Biterken' sergisi • ANKARA (Cumburiyet Bürosu) — Toku Sanat Galerisi'nde "Yaza Doğra" başlıklı sergiden sonra açılan "Yaz Bitirken" adlı karma resim sergisi sürüyor. Sergide Sabri Akça, Nadide Akdeniz, tsmail Altınok, Avni Arbaş, Mustafa Ayaz, Vecihi Bereketoğlu, Sadettin Çulan, Halil Dikmen, Cemil Eren, Yalçın Gökçedağ, Lütfü Günay, Cemal Güvenç, Nüzhet Islimleyi. Zeki Faik Izer, Necdet Kalay, Hasan Kavruk, Ka^ıhan Keskinok, Hayati Misman, Fikret Mualla, Muharrem Pire, îbrahim Safı, Nihat Tandoğan, Adnan Türani, Zeynep Türkmen, Neşe Üçer, Sami Yetik ve Hüseyin Yüce'nin yapıtlan yer alıyor. İki oyun Anadolu turnesinde • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Etibank Sanat ve Çocuk Tiyatroları 30 ağustostan itibaren Anadolu turnesine çıkacak. Etibank Sanat Tiyatrosu geçen sezon sergilediği "Ikiz Kardeşim David", Etibank Çocuk Tiyatrosu da "Ayşe ile Tontoş Teyze" adlı oyunu sahneleyecek. Etibank Tiyatrolan, "Ikiz Kardeşim David" ve "Ayşe ile Tontoş Teyze"yi 30 ağustosta Çorum, 1 eylülde Giresun, 2 eylül Trabzon, 4 eylül Ordu, 5-6 eylül Samsun, 7 eylül Tokat, 8 ve 9 eylülde de Amasya'da sergileyecek. Sanatçılar, iş dünyasının sanatı daha çok desteklemesi gerektiği görüşünde Sanatçı 'koruma' istiyorRessam Mustafa Altıntaş, Türkiye'de sanat korumacılığı kavramının kurumlaştırılması ve üretken, dinamik, geleceğe yönelik ölçütlere oturtulması için ticaret ve endüstri kuruluşlarına çağnda bulunuyor. Prof. Belkıs Mutlu ise "İşadamı iş toplantılarma nasıl takım elbise, krayatla gidiyorsa kendi imajı açısından sanatı da korumak zorunda" diyor. NURNtRVEN Melih Cevdet Anday, Cumhuriyet'te yayımlanan "Horoz, Mesen ve Denizkızı L'stüne" başlıklı yazısında mesenlik (sa- nat korumacılığı) konusunda "Sanat, edebiyat tarihlerine şöyle bir göz atar- sak" diyordu. "Aşağı yukarı her ülkede \e her zaman bu tür korumacılığı üstlen- miş kişiler bulunduğunu görürüz. Eskiden şahlar, padişahlar, krallar. devlet adam- ları mesenlikle övünürlerdi. Bu. belki de sanatçının ölümsüzlüğüne inanmaktan ve bu ölümsüzlüğe sığınma isteğinden kay- naklananbirdavranıştır." Gerçekten de sanat ve edebiyat tarih- •erıne baktığımızda Batı'da Antik Çağ'da temelleri atılan sanat korumacı- lığının yüzyıllar boyunca evrim geçire- rek kurumlaştığını öğreniyoruz. Sanatın Batı'da 17. yüzyıldan. ABD'de de 1900'lerden bu yana ticaret ya da endüst- ri kuruluşlannın koruyuculuğunda ya- şadığını görüyoruz. Kralhklar birer bi- rer çökse de mesenlik kurumu çökmü- yor. Birmiras olarak, sarayın ve soylula- nn elinden yeni kurulan demokratik hü- kümetlerin ve özel sektörün eline geçi- yor; zamanla geliştirilerek yeni boyutlar kazandınlıyor. SANATÇI İLE KİTLELER ARASINDA KÖPRÜ — Ticaret ve endüstri kunıluşlan, sanatın sesini kitlelere ulaştırma görevini üstlenirken kamuoyunda yaratüklan olum- lu imajlan da pekistiriyorlar. Yaşamını Paris'le sürdüren ressam Mustafa Alontaş, bu yaltlaşımın henüz ülkemizde yeterince yaygın olmadıgım söylüyor. Yaşamını 1970'ten bu yana Paris'te sürdüren sanatçı Mustafa Altıntaş da Türkiye'de sanat korumacılığı kavramı- nın kurumlaştınlması ve üretken, dina- mik, geleceğe yönelik ölçütlere oturtul- ması için ticaret ve endüstri kuruluşlan- na çağnda bulunuyor. Türkiye ile Fran- sa'njn dışında İspanya, Brezilya. Arjan- tin, İsvicre. Hollanda. İngiltere, ABD ve Finlandiya gibi ülkelerde de çok sayıda kişisel sergi açan, karma sergilere katı- lan Altıntaş, çağdaş ticaret ve endüstri kuruluşlarını sanat yapıtlaruıın gerçek- leştirilmesine, sergilenmesine. satın alı- nıp korunmasına, müzelere yerleştiril- mesine destek ve yardımcı olan kuruluş- lar diye niteliyor. Bu kuruluşlann sana- tın sesini kitlelere ulaştırma görevini üst- lenirken kamuovunda yarattıklan imajı da pekiştirdiklerine dikkat çekiyor sa- natçı ve iletişimi kültürel ve sanatsal bo- yutlarda yakalayan kuruluşlara örnek olarak Philippe Morris, Ariel. Citroen, Cartier ve Gülbenkyan'ı göstenvor. "Bu adlar söylendiğinde kitlelerin gözûnön öoüne sanatı destekleyen, komyan, kül- tür ve sanat etkinliklerinde söz sahibi olan, saygın, çağdaş kurumlar geliyor" diyor. Altıntaş, Türkiye'de mesenliğin gûnü- müzdeki durumunu şöyle özetliyor ve bazı önerilerde bulunuyor: "Gelişen ül- kemizde son yıllarda özel sektörün ve ku- nunlann sanata ve kültüre sempatiyle yaklaşması sevindirici. Yalnız, bunun ye- terli olduğu düşünülemez. Sanatı koru- maya inanarak karar vermiş kuruluşların bûyük bir duyarlık \e uzun vadeli somut programlarla bu işi yürütmesi gerekir. Kuruluşlar. devlet vevakıflar arasında ile- tişim \e işbiriiği de çok önemlidir. Örne- ğin; sanatın korunmasını sağlayan yasa- ların çıkartılması da bu iletişim ve işbiriiği zincirinden geçer." Altıntaş, devlet ile endüstri ve ticaret kuruluşlan arasındakı iletişimsizliğin vt ılgisizliğin en somut örncğinin 2. Ulusla- rarası îstanbul Bienali'nde yaşandığını belirtiyor. Sanatçı. "îstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, bağış yapacak kurumlar bu- lamadığı için çağrı yaptığı sanatçdann projelerinin gerçekleştirilmesini, yapıtla- rının dışandan getirilmesini sanatçılara yükledi. Çokbü\üköz>erilerlegerçekleş- tirilen ve Avrupa'dan getirilen Türk sa- natçılarının yapıtlan bienalden sonra ilgi- sizlik yüzünden ortada kaldı" diyor. MSÜ îstanbul Resim Heykel Müzesi Müdürü ve MSÜ öğretim üyelerinden Prof. Belkıs Mutlu da Altıntaş ile aynı görüşleri pavlaşıyor. Mutlu, "Bir işada- mı. iş toplantılarma nasıl takım elbise ve kravatla gidiyorsa kendi imajı açısından sanatı da korumak zorunda" görüşünü savunuyor. Mutlu. **Dünya standartları- na göre hareket etmeve çaiışıyorsak, sa- nat korumacılığının f urkive'de de işler- lik kazanması şart. Bugun sanatla ilgiien- meyen hiçbir uluslararası kurum yok" di yor. ABD'de devietin marjınal sanatçılan desteklediğine. özcî sektörün yer etmiş sanatçılara yatınm vaptığına dikkat çe- ken Mutlu. 1989'da özel sektorûn sana- ta 6.4 milyar devietin ise yaklaşık 300 milyon dolarayırdtğını belırtivor. Sonra bir anısını aktarıyor Mutlu: "Geçen yıl YVashington'a çağrılı olarak gitmiştim. Bir sanatçı, bir yapıt yapmış ve adını 'İşeyen İsa' koymuş. Halktan büvûk tep- ki geldi. Kongre'de de 'Halktan topladığı- nız vergileri böyle bayağı, müstehcen işler yapan kişilere nasıl, ne hakla verirsiniz?" iliye kı> ametler koptu." Altıntaş ise bu gibi durumlarla karşıla- şılmaması için sanatçının destek istemin- de bulunduğu projesinin nitelığinin ince- lenmesi gerektiğini belırtıyor. Yakın bir tarihte "Plasük Sanatların İki Günü" adı altında bir tartışma açmaya hazırlanan Altıntaş. bu tartışmaya Kültür Bakanlı- ğı'nın, ticaret ve endüstri kuruluşlarının, sanatla uğraşan derneklerin \e vakıfla- nn. galerilerin. müzecilerin ve basınm katılacağını umuyor. GrafıkerlerMeslekKuruluşu, 14. Brno Grafık Sanatlar BienalVne katıldı Çeşitli dallarıyla grafik sanatı20 haziranda başlayan ve 23 eylüle dek sürecek olan Çekoslovakya'nın Brno kentindeki Grafik Sanatlar Bienali, her defasmda grafiğindeğişikalanlarına yer veriyor. Költür Servisi — Grafikerler Meslek Kuruluşu, 1988 yılında gerçekleştirdigi Varşova Bienali gezisinden sonra bu yıl da Çekos- lovakya'nın Brno kentindeki Gra- fik Sanatlar Bienali'ne bir gezi düzenledi. Grafıkerler Meslek Birliği üyeleri, otobüsle yaptıklan gezi sırasında son yılların grafik ürünlerinin ve özel sergilerinin yer aldığı Brno Bienali'nin yanı sıra Budapeşte ve Prag'da çeşitli ser- giler, Viyana'da Egon Schiek ret- rospektifini de görrae olanağı bul- dular. 20 haziranda başlayan ve 23 ey- lüle dek sürecek olan Brno Gra- fik Bienali'nin en büyük özelliği, her bienalde grafığin değişik alan- larına yer verilmesi. Bu yıl üç ana bölümden olusan bienalin birin- ci bölümü, takvim, tebrik kartı, amblem, broşür, faaliyet raporla- n, plak kapaklan gibi dallan kap- sayan "tanıtım grafigine"; ikin- ci bölümü, sosyal, politik, endüst- ri, dekoratif ve kültürel konular- da olmak koşuluyla "arışe"; üçüncü bölüm ise •'Kurum Kimtiği" başlığı altmda kurum içi görsel üslup proje örnekleri, tek reklam kampanyası için yapümış "kurum tasanmı ve görsel ilerjşim sistemlerine" ayrılmış. Brno bienaline katılan yapıtlar bir ön elemeden geçiriliyor. 41 ül- keden 610 grafik tasanmcısıyla 21 tasanm grubunun katıldığı bu yıl- ki bienalde, en çok tasanmcısı bu- lunan ülkeler sırasıyla Çekoslo- vakya, Rusya, Japonya, Demok- ratik Almanya ve Fransa. Bienal- de Türkiye'den ise üç isim yer alı- yor: AH Akdamar, Ynrdaer Al- tıntaş ve Sadık Karamustafa. Bienalde, Brezilya, Demokratik Almanya, Federal Almanya, Ja- ponya, Polonya ve Rusya'dan bi- rer, Çekoslovakya'dan ise üç ki- şinin bulunduğu seçici kurulun değerlendirmesı sonucu, bir bü- Ankara Devlet Tiyatrosu'nda oyun düzeni ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Devlet Tiyatrolan'nda yeni sezon hazırhklan sürerken Ankara Devlet Tiyatrosu'nun oyun düzeni belli oldu. Toplu- luk bu yıl sezona 7 sahnede, 6 yeni oyunla başlayacak. Ankara Devlet Tiyatrosu, re- pertuvanna ilk kez aldığı Çekos- lovakya Devlet Başkanı Vaclav Havel'in "Şeyten Çelmesi"ni Şinasi Sahnesi'nde sergileyecek. Oyunu Semih Sergen sahneye koyacak. Küçük Tiyatro'da Eo- repides'in "Bachalar"ı yer ala- cak. Oyunun yönetmenliğini Er- gin Orbey üstleniyor. Sönmez Atasoy'un "O Gökkubbe Altin- da" adlı oyunu, Röstü Asyalı'- mn rejisiyle Oda Tiyatrosu'nda sahnelenecek yeni oyunlardan. Geçen sezon sonunda hizme- te giren Irfan Şahinbaş Atölye- si Sahnesi'nde Güngör Dilroen'- in "Deli Dumrul"u sahnelene- cek. "DenemeSahnesi" olarak düzenlenen Atölye Sahne'deki oyunu Yüce) Erten sahneye ko- yuyor. Devlet Tiyatrolan Ma- cunköy Sosyal Tesisleri içinde yer alan trfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'ne gidiş için Büyük Ti- yatro önünden sabah ve akşam saatlerinde servis kalkacak. Altındağ Tiyatrosu sezonu Dinçer Sümer'in "Gül Satardı Melek Hanım" adlı oyunuyla açacak. Oyunun yönetmeni de Dinçer Sümer. Büyük Tiyatro'da ise VVassel- man'ın "Kafesten Bir Kuş Uç- ru" adlı oyunu sahnelenecek. Oyunu geçen yıllarda "Kral Le- w"ı sahnelcyen tngüiz Basil Co- leman yönetecek. Yeni Sahne'de ise geçen yıl- dan devam eden oyunlar yer ala- cak. Sezon programı henüz tam olarak beürlenemeyen Yeni Sah- ne'de, ilk tur oyunu olarak Charles Toıjman'ın yönettiği "LavanU ÇScegi" sahnelenecek. yük ödülün yanı sıra her bölüm için ayn ayrı altın, gümüş, bronz madalyalar ve başta Iccgrada özel ödülü olmak uzere on adet de özel ödül verildi. Bu yüki büyük odu- lü Japon tasanmcısı Katsui Mit- suö'nun aldığı bienal, üç ayrı bi- nada yapılıyor. Ana binada Tür- kiye'nin de aralannda bulunduğu değişik ülkelerin sanatçılan yer ahrken Çek sanatçılan ayn bir bi- nada, Batı Berlin, Demokratik ve Federal Alman ile Rus sanatçıla- rımn yapıtlan ise diğer bir bina- da sergileniyor. Başka bir binada da 1986 yılının büyük ödülünü kazanan Rus tasanm grubuyla bu yılki seçici kurul üyelerinin sergi- si; bir diğer binada da AGI'run (ADience Grapnique Internanoaa- le) duzenlediği amblem sergisi bu- lunuyor. Bienale bağlı olarak dü- zenlenen AGI'nın amblem sergi- sinde 16 ulkeden 63 tasanmcınm 830 yapıtı yer alıyor. Ünlü afiş ustaları Çek Josef Flejsar, Jaroslav Sura, Polonya'- mn unlü Jan Mlodozeniec'i, Jan Lenica'sı, Amenkalı Paul Davis, Milton Glaser, Nancj Skolos, Po- lonya kökenli bir diğer Amerika- lı Jan Sawka bienalde göze batan isimler arasında yer alıyor. tlk kez 19. yüzyılda kazılmaya başlanan Troya'da kazı çalışmaları sürüyor Tunç Çağı'ndan bugüne Troya Troya'nın mitolojik kahramanlarının mücadeleleriyle örülü öyküsü, ilk Tunç Çağı'na dek uzanıyor. Once bir köy yerleşmesi olan Troya, sonra bir krallık . merkezi, Roma çağmda ise anıtsal yapılarla çevrili bir kent olmuş. Troya'da yapılan son dönem kazı çalışmaları 1988'de başlatıldı. 15 yıl sürmesi tasarlanan bu kazılar Alman arkeolog Prof. Manfred Korfmann başkanlığında gerçekleşiyor. ASLIKAYABAL 19. yüzyılınsonunda H.Sch- liemann ve W.Dörpfeld, 1932- 38 yıllan arasında Cincinnati Üniversitesi'nden C.Blegen, gizlerini öğrenmek için kazdılaı Troya'yı. 1938 sonrası araya II. Dünya Savaşıgirdi. Troya 50 yıl sessizliğe gömüldü. 1988 yı- lında Alman arkeolog Prof. Manfred Korfmann Troya kazı- lannı yeniden başlattı. Troya'nın uzak geçmişi İlk Tunç Çağı'na dek ulaşıyor. MÖ 3000-2500 arasında Troya küçük bir köy yerleşmesi. Yan yanadizili uzunevlerdeyaşayan topluluk tarım, hayvancılık ve balıkçılıkla uğraşıyor. "Troya I" denen bu kültür tüm Kuzey Marmara ve Ege'ye yayılıyor. Prof. Korfmann, Troya'da bu evreden 500 yıl daha eski bir di- ğer kültür evresinin varhğından söz ediyor. Bu köy yerleşmesiniıı yerini bir sonraki evrede bir krallık merkezi alıyor. MÖ 2500-2300 arasında, anıtsal giriş kapılan, büyük megaronu ve saray yapısı içinde bulunan 20'den fazla hazinesi ile "Troya H" denen bu evre şiddetli bir yangınla son bu- luyor. Schliemann, Home- ros'un sözünü ettiği Tro- ya'yı yanık sarayda bulunan hazinelere dayanarak burası sa- nıyor. Troya II halkının dökme madeni ve kalay-bakır kanşımı tuncu tanıdığı biliniyor. Prof. Korfmann'a göre madeni eser üretiminde kullanılan kalay bü- yük olasılıkla Afganistan \e Öz- bekistan kökenli. İlk Tunç Ça- ğı'nın sonlannda (MÖ 2300- 1700). Troya, dar yollarla küçük ko- nutlann belirledıği fakir bir yer- leşme. Ancak son dönem kazıla- nnda Troya III ve IV dönemine ait bazı duvar parçalannın bu- lunduğu bildiriliyor. Kazı başkanı Prof. M. Korf- mann: u Troya'nınbugünekadar- ki tabakalanma ve tarihlendir- mesinin yeniden düzenlenmesi gerekecek. Şimdilik MÖ 3000- 2500 arasına tarihlenen Troya I başlangıç tarihinin de değişmesi söz konusu. Bu da Avrupa erken tarihi açısından önem taşıyor" diyor. Prof Dr. İlhan Kayan ise "ÇanakkaleBoğazı'ndadenizse- viyesi 6000 yıl önce bugünküyle aynı. Kıyı çizgisi ise Troya'nın kuzeyindeki dik yamaçlara ula- şıyor" diyeaçıklıyor. Bugünhö- yüğün "Schliemann Yarması" olarak adlandırılan kuzey kesi- minde deniz canlılan ve midye TROYA'DA KÜÇÜK TİYATRO — Troya, Açıkhava Müzesi duzeninde bir ören yeri. Bilgi panolannın rehberliğinde ilk Tunç Çağı'ndan Roma devrine uzanarak bir gezi yapmak miimkün burada. kabuklarının bol miktarda bu- lunduğu belirtiliyor. Aynı alan- da, Troya I'in en eski evresınt ait yapılar ise MÖ 3000-2800'e tarihleniyor. Aynca Yunan ta- pınak mimarisinin öncüsü sayı- lan "megaron" tarzı yapının, müstakil bir konut olduğu da Prof. Korfmann'a göre "şüp- heli." Troya prehistorik arkeoloji açısından da önemli bir konum- da. îlk Tunç Çağfndan çok daha geç bir dönemde Roma Çağı'nda Troya'da "Novum llium"adlı bir kent var. Birbiri- ne dik açı yapan yollar, kentin kale duvarı önünde yer alan ti- yatro, sunak, palestra ve ovaya bakan terastaki büyük tiyatro- su ile anıtsal bir kent "Novum İli- um" . Aşağı Şehir'de bulunan yazılı kaynaklann bildirdiğine göre kentte bayındırlık işlen Ju- lius ve Cladius hük ümdarlığı ve daha sonraki hükümdarlav la- rafından yapılmış. 15 yıl sürmesi tasarlanan Tro- ya kazılan modern yöntenjlerle gerçekleştirıliyor. Kazıda bulu- nan malzeme bilgisayarda de- ğerlendirilip belgeleniyor. Ayn- ca "manyetometa" adlı araçla manyetik prospeksiyon ölçüm- leri yapılıyor. Bundan amaç toprak üzerinde mimari kalıntı- lann izleri yönünde hareket edc- rek kazı planlamasına gitmek. Prof.Dr. Ekrem Akurgal'a gö- re Troya, 50 sene önce terk edil- dikten sonra son 3 yılda Türk turizmıne hizmet verecek düze- ye getirilmişolmasıbakımından önemli bir yerleşme. Aynca Akurgal, iki megaron yapısının duvarlannın ve Aşağı Şehrin or- taya çıkanlmış olması ve teknik yönden donanımlı bir kazı ol- masının Troya'nın önemini ortaya koyduğunu belirtiyor. Troya açık hava müzesi düze- nındc bir ören >eri. Yassı Troya tepesi üzerinde yayılan kalıntı- lan bılgı panolannın rehberli- ğinde İlk Tunç Çağı'ndan Ro- ma devrine uzanarak bir. eezi yapmak hiçdegüçdeğil. 'Onıır sanatçılan ? • IZMİR (AA) — Izmir Büyükşehir Belediyesi'nin, bu yıl ilk kez seçtiği "onur sanatçılan" açıklandı. tzmir Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanhğı'ndan yapılan açıklamaya göre 1990 yılının onur sanatçılan şöyle: Fazıl Hüsnü Dağlarca (şiir), Zühtü Müridoğlu (heykel), Samim Kocagöz (öykü), İlhan Usmanbaş (müzik), Ahmet Hamdi Tanpınar (roman) ve Sabri Berker (resim). Sanatçılara ödülleri, İzmir'in kurtuluş günü olan 9 eylülde düzenlenecek törenle verilecek. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ödülünü hayatta bulunan bir yakını alacak. Avni Anıl ameliyat oldu • İZMİR (AA) — Besteci Avni Anıl, bir süre önce yatınldığı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde bir bağırsak ameliyatı geçirdi. Ameliyatı yapan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sennet Akgün, "Bir saat süren operasyon başan ile sonuçlandı. Durumu gayet iyi. Bir hafta içinde taburcu olacaktır" dedi. Işgalin sinemaya etkisi • KAHtRE (AP) — Irak'ın Kuveyt'i işgali, Kuveyt'in maddi desteğiyle fihn üreten Ortadoğu'nun Hollywood'u Mısu-'ın fıhn endüstrisini büyük ölçüde zarara uğrattı. Mısır'ın sinema çevreleri, işgah'n her günü binlerce dolar zarara mal olurken kaygıyla bekliyorlar. Sinema izleyicisinin durumu da bir başka sonın. Mısır Film Sanayii Odası Başkanı Munib Shafei, Araplann temel eğlence kaynağının Mısır fıbnleri olduğunu ve işgah'n Mısır film endüstrisi için büyük sorunlar doğurduğunu belirtti. 60 yılı geçkin bir süredir Mısır stüdyolan Arap fdmcihğinin merkezi dunımunda. Mısır film endüstrisini "yürüten" paralar ise çevredeki petrol zengini ülkelerden geliyordu, çoğunlukla da Kuveyt'ten. Biçenı'in 3. sayısı • Kültür Servisi — Aylık Yazın dergisi, "Biçem"in üçüncü sayısı çıktı. Dergide Salah Birsel'in "Yandım Şeker, özdemir Nutku'nun "Halk Tiyatrosu Üzerine", Yakup Şahan'ın "Nâzım Hikmet'i Algılamak ve Sevmek", Yılmaz Divifin "Kıyıda Bir İbrahim" başhklı yazılan sunuluyor. Kemal Özer ve Nahit Kayabaşı'nın günlüklerinin, Belgin Yalçınkaya ve Zerrin Koç'un öykülerinin yer verildiğj dergide Talip Apaydın, thsan Üren, Kâmil Bayrak, Gülsüm Akyüz, Hilmi Haşal, Ibrahim Yıldız ve Gerrit Achterberg'in (çeviri Ülkü Tamer) şürleri de sunuluyor. \azar Nadir Gezer'le M.Ah' İnan'ın yaptığı söyleşi de derginin sayfalan arasında. AVP perde açıyor • BURSA (AA) — Bursa Ahmet Vefık Paşa Devlet Tiyatrosu 17 ekimde perdelerini açıyor. Sezonun ilk oyunu Can Yücel'in Türkceleştirdiği, Bertolt Brecht'in "Kafkas Tebeşir Dairesiî' Oyunun yönetmenliğini A.Ü. DTCF Oyunculuk Bölümü Başkanı Nurhan Karadağ yapıyor. Tiyatroda geçen sezon sahnelenen ve ilgiyle izlenen "Kadıncıklar", "Kördöğüşü", "İsli SisH Pis Puslu" ve "Meşhed-i tbad" adlı oyunlar ise genel istek üzerine yeniden sahnelenecek. I. Karaelnıas Festivali • ZONGULDAK (AA) — Anadolu Folklor Vakfı tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen "Uluslararası Karaelmas Festivali" 30 ağustosta Zonguldak'ta başlayacak. 3 gün sürecek festivale, Türkiye'nin yanı sıra Yugoslavya, SSCB, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Romanya'dan halkoyunlan ekipleri katılacak. Festival süresince, Zonguldak Spor Salonu'nda halkoyunlan gösterileri yapılacak ve el sanatlan sergisi açılacak. Fesüvalde aynca Zonguldak taşkömürü sanayiinin bölgede ekonomik sosyal ve kültürel etkileri konulu bir de panel düzenlenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle