Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 AĞUSTOS 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
nletEOfoloji Genet Müdûtiûğü'n-
den alınan bilgiye göre yurdun ku-
zeydoğu kesimleri parçalı bulut-
lu, ötekı yerler az bulufju ve açık
geçecek. HAVA SICAKLIĞI: Değiş-
meyecek. RÜZGÂR: Kuzey ve do-
ğu, yönlerden hafif, ara sıra orta
kuvvette esecek. Denizlerimizde:
Akdeniz'de gûnbatısı ve karayel.
diğer denizterimizde yıldız ve poy-
razrJan 2-4, Karadeniz ve Ege açık-
lanndâ 5 kuvvetinde saatte 4-16,
Karadeniz ve Ege açıklannda 21
deniz mili hızla esecek. Dalga yök-
sekliği 0.3-0.5 Karadeniz ve Ege
Mana
Mapaarı
A
açıklannda 1 metre dolayında bulunacak. Van Gölû'nde
hava: Az bulutlu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu
yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçük
dalgalı olacak. Gönüş uzakJığı 10 km. dolayında bulunacak
y
Alyon
Afln
Ankara
Arnakya
Antalya
Artvın
;sy*ı
BaJıkesi'
Bılecik
B:ng*
Bıtlts
Bokı
Bursa
Çanaklale
Çofum
Oemli
A 34°22°Dıyart>akır
A 28° 18° Edirne
A 35
o
24°Erz>ncan
A 28° 10° Erzurum
A 30° 12° Eskışedır
A 30°1S°Gazıanl«p
A 31° 24° Gıresm
A 32° 20° Gümüshane A
A 26° 17° Hakfcari A
A 35°20°!S(>arta
A 31° 18° lstanbul
A 28°15°izmır
A 34°20°Kars
A 32° 21° Kasamonu
A 28° 12° Kayseri
A 32° 16° KırMareli
A 31° 21° Konya
A 26° 9°Kuatıya
A 34° 19° Maiatya
36° 19° Manısa
31° 18° K Maraş
32° 15° Mereın
29° 9°Muğla
30° 15° Muş
36° 23° Nı$de
27°20°Ordu
29°15°Ri2e
29° 16° Samsun
30° 14° Siırt
29°20°Sinop
34°20°Sıvas
26° 8°1e(ordaO
27° 9°Trabzon
28° 9°Tu(ice»
31° 18° Uşax
29° 16° Van
29° 14° Ymgal
34°20°Zonguldak
A 34° 21°
A 35° 21°
A 30° 24°
A 33° 21°
A 31° 18°
A 29° 13°
A 26° 21°
A 29° 21°
A 26° 20°
A 35°22
1>
A 27° 18°
A 29° 12°
A 29° 20°
A 28° 20°
A 34° 20°
A 30° 13°
A 27° 14°
A 26° 11°
A 24° 19°
açık DuMiu yaflmurlu IJm
as» A-açık B-ttulullu 6-gûneşlı K-tarîı S-ssS Y^ajmurtu
Kahire*
DÜNYA'DA BUGÜN
Amstertam Y 26°
Amman A 38°
Atma A 31°
A 43°
A 31°
A 29°
A 28°
A 25°
A 28°
A 26°
A 28°
A 27°
A 31°
A 46°
A 45°
A 29°
A 32°
Y 25°
A 32°
Y 24°
A 28°
A 33°
Lenıngrad
Barcelons
Basel
Belgrad
Berlın
Bonn
Brûksel
Buûapeştt
Cenevre
Cezjyır
CkMe
Oubaı
Franıtfurî
Gırne
Hefeink»
Kahtrs
Kooentıag
Köln
Uffcoşa
Mad-ıd
Mlano
Montreaı
MosMoa
Munih
New Ybrk
Oslo
Pans
Prag
Sofya
Sam
Tunus
Varçna
Venetfk
Vıyana
A 24°
Y 24°
A 30°
A 29°
A 27°
A 22°
A 27°
A 31°
Y 23°
A 29°
A 26°
A 44°
A 27°
A 30°
A 34°
A 29°
A 35°
A 26°
A 28°
A 30°
VVashngton A 30°
Zühh A 29°
BULMACA
SOLDAN SAÇA:
1/ Herhangi bir canlı
türünün yapısal ve
görevsel gelişiminde
yaşantı, öğrenme gibi
edinilmiş etmerüere
değil, kalıtımsa) olan-
lara ağırlık ve öncelik
veren görüş. 2/ Kalay
oksit katılarak do-
nuklaştırılmış ya da
kemik tozu katılarak
yarı donuk hale geti-
rilmiş cam... Bağışla-
ma. 3/ Bıçak bileme-
ye yarayan çelikten,
çubuk biçirainde
araç... Asya'da bir ırmak. 4/ Uğraş...
Tramvay sürücüsü. 5/ "Evet" anlamın-
da kullanılan biı sözcük... Bir nota. 6/
Tanntanımaz... Oruca başlama zama-
nı. 7/ Eski özel otomobillerin karoser-
biçimi. 8/ Biçira... Argoda esrar. 9/
Dinlenmek için çalışmaya ara verme...
Sermaye kuruluşlannda ortaklann
ödenmemiş sermayeyi tamamlamaya
çağrılmasi.
YUKARIDAN AŞAClYA:
1/ Ad belirtilerek yapılan. 2/ Büyük kent serserisi... Ateşli ve tehli-
keli bir bağırsak hastalığı. 3/ Içine sulu şeyler koymaya yarar k'ap...
Bir sesin yarun ton kalınlaştınlacağnu gösteren nota işareti. 4/ Ek...
Sınır nisaıu. 5/ Hem ruhtan hem de organizmadan ayn olan ve tilm
organik etkinliklerin temelinde bulunan bir yasam ilkesinin var ol-
duğunu öne süren öğreti. 6/ Küçük rnağara... Böcek ısırmasıyla olu-
şan yumru. 7/ Parola... Züppe 8/ Samanla karışık tahıl... Tellü-
rün simgesi. 9/ Antalya'mn bir ilçesi.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Bu seneki danslar
istiklâl Lisesi
I 1IJIIK KAVIIISA H\Ş(.tM>l
29 AGUSTOS 1930
Müttehidei Amerika'nın dans
hocaları bu sene için kabul
edilecek danslar hakkında
tetkikat icra etmisler ve
neticede bu seneki dans
modasının uzun etek modası
ile mütenasip bir şekilde
olmasına karar vermişlerdir.
Balo ve suvarelerde giyilen
tuvaletler yerlere temas edecek derecede uzun olduğundan
seri hareketli danslar meyanında ağır hareketli danslar
bulunması muvafık görülmüş ve yeni danslann başına ağır
valslar ithal edilmiştir. Bundan sonra ağır Fokstrot ve seri
Fokstrot ve Tango gelmektedir. Ağır hatveler uzun etek
modasına daha ziyade uyduğundan geçen seneye kadar pek
zi^ade dans edilmekte olan Vals-bosten terkedilmiştir.
Ağır Fokstrot ihtiyarlann dans edeceği kadar yavaş
olduğundan bu dansa yalnız gençler değil, ihtiyarlar da
rağbet edeceklerdir. Ağır Fokstrotta erkek vücudünü dik
tutmalı ve Fokstrotta olduğu gibi ayağını yavaşça arkadan
öne getirmelidir.
Seri Fokstrot daha seri hatveler ve Turlardan mürekkeptir.
Yeni tayyarelerimiz
Tayyare Cemiyeti lstanbul Vilâyet şubesinin topladığı
ianelerle evvelce îstanbul, Beyazıt, Fatih ve îstanbul
balıkçılan tayyareleri mübayaa edilmiş ve geçen sene bu
tayyarelere Yeşilköy'de halkın yüksek tezahüratı arasında
merasimi mahsusa ile at takılmıştı.
Bu sene de tstanbul namına aynca üç tayyarenin daha
izafesi takarrür etmiştir. Bu tayyareler iane raiktarları
binnisbe fazla olan (Beyoğlu), (Üsküdar) ve (Adalar)
namlarını taşıyacaktır.
Muhterem Îstanbul halkının Tayyare Cemiyetine gösterdiği
yüksek alâka ve muavenet sayesinde her sene hava
kuvvetleriraize bir kaç tayyare ilâve edilmek suretile
(lstanbul hava filosu) vücude gelmektedir.
30 YIL ÖNCE Çumhuriyet
Şehir Tiyatrosu
29 AĞUSTOS 1960
tş başında bulunduğu kısa müddet
içinde İstanbul'un tiyatro ihtiyacını
hissederek hemen faaliyete geçen
Belediye Reisi Kurmay AJbay Şefık
Erensü, lstanbul ve Üsküdar'da iki
tiyatronun inşaasına karar vermiştir.
Bu cümleden olarak dün saat 1 l'de
yapılan sâde bir törenle
Saraçhanebajında 400 kişilik bir
tiyatronun temeli atılmıştır.
Törende Vali, Belediye Reisi ve tiyatro sanatkârları hazır
bulunmuştur. 55 günde tamamlanarak, 15 ekimde
perdelerini açacak olan tiyatronun bütün roasrafları
Belediye tarafından yapılacak ve bu suretle çok ucuza mal
olacak tır.
Temele harç atılmadan Belediye Reisi kısa bir konuşma
yapmış ve konuşmasında yetişen sanatkâra ve halkın
ihtiyacına karşı bir tiyatronun yapılmasının şart olduğundan
bu münasebetle faaliyete geçerek bu küçük fakat bir vazife
görebilecek tiyatronun temeline ilk harcın Vali Tulga
tarafından konulmasını rica etmiştir. Buna karşılık Vali
Tulga, kendisine teşekkür etmiş ve sözlerine devamla "Türk
tiyatrosuna büyük emek vermiş üstadımız Muhsin
Ertuğrul'un, ilk harcı koymasım rica ederim" diyerek
malayı Muhsin Ertuğrul'a uzatmıştır. Muhsin Ertuğrul'un
ilk harcı koymasından sonra insaata bilfiil başlanmıştır.
Öğrendiğimize göre 15 gün sonra da Üsküdar tiyatrosunun
temeli atılacak ve bu tiyatro da 15 kasımda faaliyete
geçecektir. Saraçhanebaşında yapılmakta olan tiyatro 10
metre genisliğinde olup 400 kişiyi rahatça alabilecek ve
Bozdoğan kemerinin hemen yanında olmasına rağmen onun
tarihi kıymetini gölgelemiyecektir. Tiyatronun koltukları
DarüJâcezede yapılmıya başlanmıştır.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Ertnğrul
Kitaba sevgi
29 AĞUSTOS 1989
Cumhuriyet Kitap Külübü'ün Beyoğlu Mis Sokak'taki
"Kitap Günleri" etkinliği olanca canhlıgjyla sürüyor.
Kitapseverlerin büyük bir ilgi gösterdikleri "Kitap
Günleri"nde dün Yaşar Kemal kitapiarını imzaladı.
"Dayanışma" amacıyla başta Büyükşehir Belediye Başkanı
Prof. Dr. Nurettin Sözen olmak üzere milletvekilleri,
sanatçılar, yazarlar, yayıncılar, partililer ve çok sayıda
yurttaş, Cumhuriyet Kitap Kulübü'nü ziyaret etti, Yaşar
Kemal'e kitaplannı imzalattı.
TARTISMA
Antik Tiyatroların Kullanınu Üzerine
Antik tiyatrolar her yıl belirli sayıda "nitelikli gösterilere mekân
oluşturmalıdırlar ve bu, performanslan gerçekleştiren sanatçılar
için de bir onur nedeni olmalıdır.
t)lkenüz hiç kuşkusuz bir tarih, kültur ve bun-
lara bağlı olarak da turizm cennetidir. Fek çok es-
ki uygarlığın beşiği olan Anadolu, güney ve ba-
üsında eski Yonan ve Roma uygarkklanmn çeşitli
yapılanru da banndırmaktadır. Tiyatrolar bu uy-
garhklann günümüze kadar gelebilmiş kentleri-
nin en görkemli yapılanndandır. Bu tiyatrolar-
dan baalan bugüne kadar oldukça iyi durumda
gelebilmişlerdir. Günümüzde de çeşitli festival-
lere, konserlerevegösterilere mekân oluşturmak-
tadırlar. Aynı zamanda özellikle turizm sezonun-
da, çok sayıda yerli ve yabana turisti ağırlamak-
tadır.
2000 yılhk tiyatrolann kullanılabilir durumda
olmaları ülkemiz için büyük bir şanstır. Ancak
kullanım sürecinde, gösterilerin sıklığı vetürünün
belirlenmesi ve izleyici sa>isınm saptanması gibi
özen gösterilmesi gereken bazı noktalar vardır.
Aspendos Tiyatrosu yalnızca Anadolu'nun de-
ğil, tüm Avnıpa ve Kuzey Afrika,Romatiyatro-
lan içindede en iyi korunmuş durumda olanıdır.
Bu tiyatronun maksimum kapasitesi 9000 kişidir.
Oditoryumu oldukça dik eğimli bir yamacaotur-
muştur. (Eğim alt kavea'da 30 derece, üst 'kaw-
«'da ise 38 derecedir.) Bu eğim nedeniyle de gör-
sel ve akustik özellikleri açısından diğer tiyatro-
lardan daha üstündüı.
Mayıs ayında akustik ölçümler yapmak için
gittiğimiz bu tiyatronun kullanım biçimi endişe
vericiydi. O hafta sonu bir konser vardı. Konser
günü ziyaret ettiğimiztiyatroya ölçümler yapmak
üzere tekrar gittik. Tiyatro ve çevresi bir çöplük
görünümündeydi. Meşrubat kutulan, pet şişeler
ve kâğıt ambalajlar bütün çevreye yayümıştı. Ti-
yatro bir oranda temizlenebilmişti, ancak çevre-
sinin temizlenmesi dahauzun sürealacak durum-
daydı. öğrendiğimize göre tiyatroya kapasitesi-
nin üzerinde izleyici ahnmıştı. Ah yapısı henüz ta-
mamlanmamış, ıslak hacimleri (WC-lavabo) bu
kapasite için yetersiz olan tiyatroya, bu sayıda iz-
leyici alınması doğru muydu? Yine öğrendiğimi-
ze göre bu tiyatro çok kısa bir süre önce bir baş-
ka konser ve birgazetenin cekilişi için yineolduk-
ça büyük bir izleyici tarafından kullanılmıştı.
Yanlış anlaşılmasın, "thatrolann kaptana kilit
takılıp kuUanıbnasın" denilmek istenmiyor. El-
bette tarihi yapılar kullanılarak ve gereğinde ba-
kım ve onanmlan yapılarak yaşamahdırlar. An-
cak bu kullanım bilinçli olmalıdır. Tiyatrolann
kapasiteleri saptanmalı, bu saptama sırasında
statik durumları da göz onüne alınmalıdır.
Aspendos en iyi durumdaki tiyatro olmasına rağ-
men, eksik ve onanm gerektiren bölümleri var-
dır. Side Tiyatrosu'nda üst 'kavea'da birkaç sıra-
nın mevcut olmaması gjbi daha önemli eksiklik-
ler vardır. Eksik bölümler ve bunlann yarataca-
ğı statik dengesizlikler düşünülerek bu tiyatrolara
görünen kapasitelerinin daha altında bir izleyi-
ci kitlesi alınmalıdır.
Kültur varlıkları açısından çok zengin olan
Anadolu'da 50 kadar büyük, küçük tiyatronun
kazılan yapılmış ya da yapılmakta olup bu tiyat-
rolar toprak yüzeyine çıkartılmışür. Yaklaşık bu
sayıda tiyatronun ise izleri mevcut olup gün ışı-
ğına çıkartılacaklan zamanı beklemektedirler.
Kazı ve onanm için sırada bekleyen bunca tiyat-
ro yapısı varken iyi durumda bulunan tiyatrola-
nn daha bilinçli kullanımına özen gösterilmesi
özellikle önem taşımaktadır. Onanmlann da uz-
manlar tarafından yapüması gerekmektedir. Uz-
man olmayan >1ikleniciler tarafından yapılan res-
torasyonlarda geriye dönulmesi güç olan büyük
yanlışlıklar yapılmaktadır. Side Tiyatrosu'nun
onanmı sırasında malzeme kalmlığının düşünül-
memesi sonucunda oturma sıralanndan birisi ek-
silmiştir. Bunun sonucunda yalnızca tiyatronun
mimarisi ve geometrisi bozulmakla kalmamış,
geometriye bağlı olarak akustik özellikleri de bo-
zulmuştur.
Turizm açısından da büyük bir potansiyel oluş-
turan tiyatrolar her gün çok sayıda turist tarafın-
dan ziyaretedilmektedir. Diğer tarihi yapüann ol-
duğu gibi tiyatrolann korunmasında da rehber-
lere önemli görevler düşmektedir. Onanmlan
sürmekte olan (Perge vb.) tiyatrolar gezdirilirken,
statik olarak yeterince sağlam olmayan bolüm-
lere (örneğin Perge Tiyatrosu'nda sahne yapısı)
dikkat edilmesi gerekmektedir. Yine turist sayı-
suım çokluğu açısından bu tiyatrolarda yığüımı
önlemek için turlann bir merkezden organize
edilmesi ve turist sayısının günün her saatine ya-
yümasuun sağlanması yararlı olabilir.
Tiyatrolarm kullanımmda özen gösterilmesi
gereken bir başka nokta ise gösterilerin türünün
ve sıklığının behrlenmesidir. Antik tiyatrolar her
yıl belirli sayıda nitelikli gösterilere mekân oluş-
turmaudırlar vebu, performanslan gerçekleşti-
ren sanatçılar için de bir onur nedeni olmalıdır.
Yerh' ve yabana sanatçılardan otoritelerce veya
kamuoyu tarafından seçüeceklere yer verilirken
gösterilerin türü ve sayısı konusundada seçici ol-
znakta yarar vardır.
Tarihi bir atmosfer içinde gösteriler izlemek
büyük bir zevktir. Bu zevki gelecek ku^aklara da
aktarabilmek için kullanımda bilinçli olmak ge-
rekmektedir. Ügili yöneticilerin de konuya duyar-
lılıkla eğileceği umuduyla...
DEMET FRKLI
Gazi Üniversitesi Mimarlık
Ögretim Görevlisi
Bl.
Yerel Seçimler ve SHP
Emekten yana ağırbklı, kitle partisi olduğunu her yerde savunan
SHP uygulamalan ile bu görüntüsünü bulandırmıştır.
Geçen ağustos ayı içinde yeni kurulan 13 ilçe
ve 1 beldede yapılan seçimlerde Sosyal Demok-
rat Halkcı Parti'nin (SHP) aldığı sonuç gerek sos-
yal demokratlar, gerekseSHP yönetimi açısından
düşündürücü bir tabloyu ortaya koymaktadır.
Seçim yapılan yerleşim birimlerinin önemli öl-
çeğini oluşturan Bayrampaşa ve Etimesgut'ta
SHP'nin 5 ve 3'üncü parti olması çağdaş Türki-
ye beklentisindeki halkın umudu olan SHP yö-
netimindebazıgerçeklerin gün ışığma pkmasıge-
rekliliğini, ister istemez gündeme getirmektedir.
Güvenilir bir lider olan Erdal tnönıi dışındaki
parti yönetiminin, Türk siyasal yasamındaki
olaylara kendi kişisel görüşlerine egemen gözlük-
lerle baktıklan 26 Mart 1989 yerel seçimlerinden
sonra SHP'nin aldığı başansız sonuçlarla kanıt-
lanmaktadır. SHP içinde Gend Sekreter Deniz
Baykal ve yönetiminin bir sosyal demokrat par-
tiye yakifmayacak politikalar uygulaması da bu
olumsuzsonuçlardaetkili olmaktadır. Parti yö-
netimi sosyal demokrat yapıya uymayan "benden
olmayan yaşamasın" düşüncesini terk ederek,
bundan sonrası için neler >-apılabılir, bunun he-
sabını yapmalıdırlar.
SHP'nin küçük yerleşim birimlerindedeolsa
aldığı başansız sonuçlarda, parti içi çekişmenin
ve hizibin yanı sıra ana muhalefet görevini yapa-
mamanın sıkıntısı ile beraberinde getirdiği, kendi
programım Türk seçmenine net anlatamama-
nın etken olduğu kuşkusuzdur. Emekten ya-
na ağırbklı kitle partisi olduğunu her yerde sa-
vunulan SHP uygulamalan ile bu görüntüsü-
nü bulandırmıştır. Parti içi demokrasiyi savu-
nan SHP seçimle gelen yöntimleri anlaşılmaz
Istîf a Edecek misiııiz?
Oyle inanıyorum ki bu yenilginin de faturasım başkalarına
çıkaracaklar ve yine bu olaydan ders ahnmayarak SHP'nin
geleceğini karartacaklardır.
19 Ağustos 1990 kısmi yerel seçimlerinde SHP
umduğunu bulamadı; hatta çok önem verdiği ts-
tanbul Ba> rampaşa'da oy oranını yüzde 8.5'e in-
direrek seçmenden bir uyan tokadı yedi. Hemen
ardından Genel SekreterSajın Baykal; "Ana mu-
hakfet olarak, bizün bundan almamız gereken
dersler elbet vardır" dedi.
Keşke aklıru başına devşirip ders alsa SHP.
Ama biz, halktan yediği bu tokattan sonra da
SHP'nin ders alacağına inanmıyoruz. Çünkü, bu
kaçıncı alınması gereken ders?
"Parti küçük olsun, benim olsun" diyen anla-
yış SHP yönetiminde etkinliğini sürdürdükçe,
pek yakın bir gelecekte SHP'nin tabanı eriyecek,
koca örgüt tabela particiliğine düşecektir. Bu gö-
rüş gün geçtikçe yaygmlaşmakta ve yaşanılan
olaylar da bunu doğYulamaktadır:
1- lstanbul gibialtı milyon insanınyaşadığ] bü-
yük bir kentt salt genel merkez'e egemen olan hi-
zipçi bir ekibin isteği olsun diye "Garaj
toplantılan" tezgâhlanarak tabanın beğenisine
ve tercihine itibar edilmediği içindir ki il yönetim
kurulu başkan veüyeleri seçimi üç kezyinelendi.
Üçünde de hizipçi başlan yenildi. Partiye gönül
verenlerde güven bunalımı yaratıldı; parti yara al-
dı.
Ders alındı mı?
2- Türkiyegenelinde 130"u aşkın il ve ilçe örgü-
tünde seçim sonuçlan, salt genel merkez hizipçi-
lerinin "istemezük!n
çığlıklanyla iptal edildi; küs-
künlükler yaratıldı; tabanda kaymalar oldu, güç
kaybına uğrandı.
Ders alındı mı?
3- Hizipçilik ve ayak oyunları o kadar düzey-
sizleşti ki, akıl ve mantık adamı, sabırlı ve hesap-
çılığıylatanınan Genel Başkan Sayın Erdal tnö-
nii istifanın eşiğine geldi. Sayın tnönü istifaetsey-
di SHP'nin dağılacağım herkes biliyordu... Bu
önemli olaya karşın ders alındı mı?
Şimdi, "benim adayım olsun" mantığıyla ha-
reket eden hizip başlan, partiye gönül ve hizmet
veren üyeleri listeden silerek yaratükları küskün-
lük sonucu Bayrampaşa gibi önemli bir ilçede se-
çim kaybına neden olduklan halde, öyleinanıyo- tstanbul
bir nedenle feshetmiş parti içi demokrasiyi ya-
ralamıştır. Bu ve daha başka nedenler sosyal
demokrat parti SHP'yi yapılan seçimlerde 5.
sıralara kadar indirebiimektedir.
SHP'nin bu yapıdan ve bugünkü olumsuz tab-
lodan uzaklaşabilmesi için en büyük görev, par-
ti tabanı ve parti içindeki güven veren politikalara
veonu üretecek politikacılara düşmektedir. Gü-
ven verecek, halkın umudunu tekrar kazanabile-
cek alternatif programlar sunacak bir yönetim
SHP içinde her zaman var olmuştur ve her zaman
da olacaktır. Yeter ki yapılacak savaşımdan vaz-
geçilmesin. Bir ülkenin sağlıklı bir demokrasiye
kavuşmasının önemli etmenlerden biri de sağlıklı
bir sosyal demokrat partiye sahip olmakla
olasıdır.
SHP'ye umut vermiş milyonlarca seçmen "Kü-
çük olsun, benim olsun" ilkesini yadsıyıp, "Bü-
yük olsun hepimizin olsun" ilkesini benimse-
mektedir.
ŞÜKRÜ KARAMAN Ankara
rum ki bu yenilginin de faturasım başkalanna çı-
karacaklar ve yinebu olaydan ders ahnmayarak
SHP'nin geleceğini karartacaklardır.
Yeri gelmişken belirtelim ki, Sajin Büknt Ece-
vit, Bayrampaşa yengisinde partisinin başansı-
nı fazla abartmasm. Çünkü, DSP'nin buradaki
başansı, SHP hizip başlarımn yarattıklan olum-
suzluklardan kaynaklanmıştır.
Parti hizip başlan külahlanru önlerine koyup
şu sorulan düşünmelidirler:
A- Kendileri için de "befld iktidar yolunu açar"
aymazlığıyla demokrasiyi yaşatma savaşımı ver-
meyen SHP yönetimi, yürürlükteki bu çarpık se-
çim sistemini değiştirmek için ne gibi etkinlikler
gösterecektir?
B- Demokratik kitle örgütlerinde üyelerin ve
özellikle kendilerine oy veren seçmenlerin birer
robot olmadıklanm SHP hizip başları, daha ne
zamana kadar görmezlikten geleceklerdir?
C- Yerel seçimlerde oy orampj.yüzde yirmile-
redüşüren ANAP için: "Halk destegini \itiren bir
iktidar derhal isrifa etmeli ve genel seçimlere
gitmelidir" diye bağıran SHP hizip başlan, 19
Ağustos 1990 kısmi yerel seçimlerinde parti oy-
lanru yüzde onlara düşürdükleri için başta Sayın
Baykal olmak üzere istifa edecekler midir?
LÜTFt KALELİ
Amasra Belediye Başkanı'ııa Açık Mektup
Sayın Başkan, Amasra'ya çok yakın bir yerde termik santral
kurulacağı söyleniyor. Basında haberlerini de okuduk. Turizm
Folklor Derneği bu felaketin önüne geçmek için can atıyor.
Siz Belediye Başkanı olarak bu felakete karşı nasıl bir
davranış içindesiniz?
Korkunç bir beton cehennemine dönüşmüş
bulunan tstanbul'dan kısa bir süre için de ol-
sa, uzaklaşarak, suyun toprağın ve yeşilin ku-
cağında olalım diye, bundan kısa bir süre ön-
ce yıllık ıznimizi gecirmek üzere eşinıle birlikte
ilçeniz Amasra'ya geldik.
İlçenizde kaJdığım süre içinde, ortalıkta bir
tek temizlik işçisine rastlamadım. Sadece bir
gün Sinop'a giden yolda yürürken açık kasalı
bir kamyonu, doldurduğu çöplerin kokusunu
ortalığa yayarak ormana koştururken gördüm.
Duyduğuma göre çöpler orman içinde açık bir
alana bırakılırmış. llçeyi sarmalayan koyların
sahilleri giderek katı atıklar yoluyla kirleni-
yor.
Mesleğiniz mimar mühendismiş. Gördük-
lerim, duyduklarım mesleğinizin ruhuna hiç
de uygun değil. İlçenin ortasında küçücük ha-
rabe bir parkınız var. Çamların birkaçı kuru-
muş. Diğerleri de kurumak üzere. Parkta çi-
çekler için ayrılmış alanlar darmadağınık ol-
muş, geçiş yolları yitip gitmiş. Çocuklar için
ayrılmış alanda kala kala salıncakla, iki kay-
dırak kalmış.
Yollann bir kısmım betonlamışsınız. Ama
o nasü bir betondur ki oyulmaya, içindeki ça-
kıllar sağa sola savrulmaya başlamış. Üniver-
sitede, en sağlam beton nasıl dökülür, eminim
ki size okutmuşlardır. İlçenin doğu, güney ve
güne batı yönlerinde orman içinde kaba iske-
letleri bitmiş, beş altı katlı beton yığınlan gör-
düm. Bölgedeki maden sendikasına ait inşa-
atlarmış. Sayın Başkan, mühendisliğinizin, mi-
marhğınızın aşkına, o güzel dağlara, o dağla-
n sarmalamış o güzel ormanlara, o güzel de-
nize nasıl böyle bir uyumsuzluğu reva gördü-
nüz? O maden sendikası yöneticileri de işci-
lere bu çirkin binalan nasıl reva görmüşler?
Sayın Başkan, Amasra'ya çok yakın bir yer-
de termik santral kurulacağı söyleniyor. Ba-
sında haberlerini de okuduk. Turizm Folklor
Dernegi bu felaketin önüne geçmek için can
atıyor. Siz Belediye Başkanı olarak bu felakete
karşı nasıl bir davramş içindesiniz?
Bunlardan ayn olarak gördüğüm, özünde
insan unsuru bulunan bazı güzelliklere de de-
ğinmeyi borç biliyorum. Amasra sahilleri bo-
^nca dizilmiş olan, çay bahçelerini işleten-
lerin hizmetlerindeki içtenlik dolu konukse-
ver davranışları, hemen göze batan güzellik-
lerden biriydi. Bu işleticilerin o güzel bahçe-
leri arabesk müzdk istilasına uğratmamış ol-
malannı da ayn bir saygı değer davramş ola-
rak gördük. Umanm bu güzelliklerini
korurlar. Hem bu işleticilerin, hem diğer es-
nafın kazıklayıcı davranışlardan uzak, sıcak
davraruşlar göstermeleri Amasra'nın güzellik-
lerine güzellik katmaktadır. Dıleriz her daim
böyle kalırlar. Onları güzel görmek isteriz.
Sayın Başkan, doymaz bir kâr hırsıyla, kö-
şe dönücülük azgınlığının ülkemizin güzellik-
lerine saldırdığı bir zamanda, varlığını koru-
yan güzel yurt köşelerine sahip çıkmak, baş-
ta siz yerel yöneticiler olmak üzere hepimizin
temel yurttaşlık görevidir.
Mektubu bu gözle oku^cağınızı umar, bu
dilekler doğrultusunda size başarılar dilerim.
ŞAMtL İLTER
lstanbul
POLTIİKA VE OTESİ
MEHMED KEMAL
Sanşın Bir Kurt...
Nâzım Hikmet'in Moskova'da oturduğu ev mûze olsun diye
Bonn'da imza topluyorlarmış. Almanya başkenti Bonn'da topla-
nan imzaların Moskova'da ne kadar değeri olur bilemiyorum. Ya-
zar ve şairlerin anılarma Batı'da değer verildiğini biliyorum. Otu-
rulan her yeri müze yapamasalar bile 'filan kes burada oturdu'
bir plaket asıyorlar.
Sait Maden'le Batum'da geniş bir caddede gidiyorduk. Sait
kiril alfabesini bildiği için duvarda bir yazıyı sökmek için hece-
lemeye başladı söktü:
"Çehov ve Maksim Gorki, filan yıllarda bu evde oturmuşlardı."
Sovyetler Bırliği'nde olsun, Avrupa kentlerinde olsun böylesi
müze ve plaketlere çok rastlafiır. Bu sanatçılara gösterilen bir
saygıdır. Moskova'ya gittim ama ne Nâzım'ın mezannı, ne de evini
görebildim. Tur dedikleri bir grupla gezildiği için harra, gürra gi-
diyor, program dışına çıkılarnıyordu. Benim çevremde kime sor-
dumsa da Nâzım'ın evini de mezarını da bilen yoktu. Dahası çoğu
kışi benim bildiğimi sanmıştı.
Gittiğimizde günlerden cumartesi, pazardı. Elçiliğe teiefon et-
tikse elçilik duvardı. Telefona çıkan ne Nâzım'ı biliyordu, ne de
Türkçeyi...
Hadi yurtdışında böyle, peki yurtiçinde? Bursa hapishanesi
Nâzım'ın orda yatması ile ünlüdür. Birçok şiirinde, yazısında Nâ-
zım, bu hapishaneyi anlatır. Nâzım'la birlikte burda Orhan Ke-
mal ve ressam Balaban da yatmışlardır.
Bursa hapishanesinin yıkılarak yeniden hapishane ya da otel
olacağı söyleniyor. hapishane de olsa, otel de olsa bir plaket ası-
larak buranın daha önce hapis damı olduğu ve burada şu şu
sanatçıların yattığı anlatılsa iyi olur. Hapishane eskiden kentin
çok uzağındaydı. Şimdi ortasına düşmüştür. Elbette bunca de-
gerlenmiş bir arsayı boş bırakmazlar. Son yıllarda otel hevesi-
miz çok kabarmıştır. Kentin ortasına düşen yeri otel yaparlar. Kim-
se de Nâzım yattı diye bunca değerli bir arsayı yeniden hapis-
haneye çeviremez. Şimdilik plaketlerle yetmmek bile yeterlidir.
Bir hatırlatmadır.
Başında Mehmet Fuat dostumuzun bulunduğu 'Adam
Yayınları' Nâzım Hikmet'in bütün yapıtlarını (şiirlerini, oyunlan-
nı, romanlannı, öbür düzyazılannı) yayımlamaya başladı. Bun-
dan önce bütün şiirlerini sekiz ciltte topladı. Şairin hiçbir kitabı-
na almadığı çocukluk ve çıraklık dönemi ürünleri ayn bir ciltte
çıktı. Bütün oyunları (piyesleri) de dört ciltte basıldı. Geriye ro-
manları kalıyordu. Şimdi romanlannın üç cildi elimin altındadır.
Bunlar 'Kan Konuşmaz', Yeşil Elmalar' Yaşamak Hakkı' ardına
eklenmiştir, "Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim' dir.
Belleğimde yanılıyor muyum? Son Posta gazetesinde 'Kan
Konuşmaz' tefrıka ediliyordu. Babam romanı okumak için ga-
zeteye abone olmuştu. Cumhuriyet okuru olan babam onun ya-
nına bir de Son Posta'yı eklemiştir. Nâzım Hikmet adı o yıllarda
sıralamanın en önünde gelirdi. Solculuk ve sağcılık keskin çiz-
gılerie birbirinden ayrılmadığı için yazarlar sağcı olsun, solcu ol-
sun bir arada görünürlerdi. Gazete için de, okur için de bunda
bir sakınca yoktu.
Bir anı daha... Lisede öğrenci idik. Nâzım, Harp Okulu ola-
yından ötürü Soğukkuyu hapishanesinde yatıyordu. Bir gün de-
diler ki herhalde avukatları söylüyor. 'Nâzım, Merkez Komutan-
lığı'na getiriliyor.' Komutanlık Ankara Palas'ın altında, Gençlik Par-
kına yakındı. Okul arkadaşlan toplandık, komutanlığın karşısın-
daki Gençlik Parkı'nın ağaçları ardına saklandık. Nâzım geçer-
ken görecektik. Epeyce bekledik. Bir askeri araçla Nâzım'ı ge-
tirdiler. Ordan gördük, sanşın, uzun boylu, yakışıklı biriydi. Ata-
türk için 'Sanşın bir kurda benziyordu' der ya Nâzım da öyleydi.
Şairi ilk görüşümdü.
Sonradan A^ıkatı Saffet Nezihi'den dinlemişimdir; Nâzım'ı sor-
gu için komutanhğa getirirlermiş. Bizim görüşümüz de bu sor-
gulamalardan birine rastlamış.
Yıllar geçti, nerelerden nereye doğru geldik. Ne Merkez Ko-
mutanlığı var, ne Soğukkuyu'daki hapishane... Geçende Anka-
ra'ya gittiğimde gördüm, yıkmışlar, oteller yapıyorlardı.
(.ALI^ANLARIN
SORULARI/SORUMARI
YILMAZ ŞİPAL
"Tazminat mı Avans mı?"
SORU: Bir özel şirketle 20 yıJdan fazla süredir çaüşıyorum. 1991
yılı başında SSK'dan emekli olmayı düşünüyorum.
Bana, uzun bir süre önce kıdem tazminatım ödendL
Ancak kıdem tazminatı ödendikten sonra ara vermedea
çalışmaya devam ettira.
Duyduğuma göre çalışmaya ara vermeden ödenen kı-
dem tazminatlan, avans niteliginde kabul ediliyormuş.
Bunun yasal dayanagını bulamadım.
Emekli olduğumda bana, çalışma süremin ttraü üze-
rinden mi yoksa kıdem tazminatı aJdığım süreden son-
rası için mi ödeme yapılacak?
Öğrenmek istedigim, vıllar önce bana >apılan bu öde-
me, tazminat mı avans mı?
N.A.
YANIT: Bu sorunun yanıtını Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin
26.12.1985 tarih, 1985/10295 esas ve 1985/12710 kararına bıraka-
lım.
•"Davacı 29.9.1960 tarihinden 1.8.1984 tarihine kadar davalı iş-
verenin değişik inşaat işlerinde hiç ara vermeksizin sürekli olarak
hizmet akdi ilişkisi içerisinde çalışmasını sürdürmüştür. En son
1.8.1984 tarihinde tenkisat, daha açıklayıcı ve yasal ifadesiyle iş-
veren tarafından bir bütünlük ve devamlılık olduğu halde ara yer-
de 1.12.1968-14.3.1973-1.4.1977 tarihlerinde kıdem tazminatı adı
altında bir kısım ödemeler yapılmıştır. Oysa kıdem tazminatı hakkı
bozucu yenilik doğuran insani haklardandır. Daha açık ve tamam-
layıcı ifadeyle bu hak mutlak surette hizmet akdi ilişkisinin yasa-
da öngörülen sebeplerle sona ermesi halinde doğan haklardandır.
Akdi ilişki sona ermeden böyle bir hakkın doğduğundan söz et-
mek mümkün değildir. Hak doğmadan önce yapılan bir ödeme
olsa olsa hukuki anlamda ileride doğacak olan hakka mahsuben
yapılan bir avans ortaya getirir ki böyle bir düşünceye de hukuk
uygulamasında itibar edilemez.
Uyuşmazükta davalı tarafından bir de 1.4.1977 tarihine kadar-
ki hizmetleri kapsayan bir ibraname ile bu tarihten sonraki hiz-
metlere ilişkin kıdem tazminatı ve diğer haklarla ilgili ibranameler
ibraz edilmiştir. Hukuki belge ve kurallann iş hukukunun kendi-
sine özgü yorum esaslan içerisinde değerlendirilmesi yapıldığın-
da içerik bakımından yukarıda yapılan avans niteliğindeki
ödemeleri içerdiği, bunlar dışında bir ödeme savı ileri sürülmedi-
ğine göre kapsamında başka bir ödemenin bulunduğu düşünule-
meyeceğinden gerçek anlamda bir ibra belgesi sayılması hatadır.
O halde aslında bir bütün olan hizmetin tamamı üzerinden kıdem
tazminatı hesabı yapılmah, ödenenler düşülmek suretiyle sonuca
gidilmelidir. (...)"
Yoruma yer bırakmayan bu y'argı kararı uyarınca, hizmet akdi
sürerken ödenen kıdem tazminatının avans niteliginde olduğu açık
ve seçiktir.
* Kaynak 1) Yargıtay Kararlan dergisi, temmuz 1986, sayı 7; sayfa
980
2) Yasa Hukuk dergisi, mart 1986, sayfa 393
3) Lebib Yalkın Yayınları, cilt AA/13, sıra no: 267
T.C ANKARA 13. SULH CEZA
MAHKEMESt
HÜKÜM ÖZETİ
Esas No : 1989/1249
Karar No : 1990/233
Hâkim : Şükrü Türktemel
Kâtip : Sebahat Biçki
Sanık : Mustafa Kül, Hüseyin oğlu, 1941 doğumlu,
Ankara ili Çubuk İlçesi Akkuzlu köyü nüf.
kay. olup, Seyranbağlan mah. 401'de oturur.
Evli beş çocuklu okuryazar sabıkalı, fınncı,
Türk, Islam.
Suç : Gıda maddeleri nizanmanesine muhalefet
etmek.
Suç Tarihi : 27.7.1989
Sanığın Gıda Maddeleri Nizamnamesine muhalefet etmek suçun-
dan TCY'nin 398. 647/4, 402/2 üç ay cürme vasıta kıldığı meslek
ve sanatının tadiline ve takdiren yedi gün işyerinin kapatılmasına,
hüküm özetinin kapatma süresi kadar göze çarpan bir yerine asıl-
m.-ısma, kararın kesinleşmesini müteakip, hüküm özetinin Ankara1
da lirajı yüz binin üzerinde bulunan bir gazetede derhal ilan
olunmasına 120ft— Lira yargılama giderinin alınmasına, sanığın, yok-
luğunda Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 6.2.1990