27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS 1990 HABERLER CUMHURtYET/9 KOKFEZ KKİ Zİ... KÖRFEZ KRİZt... KÖRFEZ KRtZİ...KÖRFEZ KRtZİ».. KÖ1 Özal:Maeera > okANKARA (Cumhuriyel Böro- su) — Cumhurbaskanı Turgnt özal, Türkiye'nin Körfez krizin- de devamlı "yaüşüncı" bir rolün içinde olduğunu bildirdi ve "Ma- ceraya atilmayıı" dedi. özal, dün düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin tncirlik üssünü Savun- ma ve Ekonomik tşbirliği Anlaş- ması (SEİA) çerçevesinde NATO çıkarlan ve Türkiye'nin savunma- sı için kullanabileceğini Türkiye'- ye bunun dışında bir talep gelme- diğini açıkJadı. Irak Devlet Baş- kanı Saddam Hüseyin'in son tu- tumunun "miikafat alması" du- nımunda, bundan sonra benzeri davranışlar içine girebüeceğini be- lirten özal, son geüşmeterin Türk- iye'nin bölgedeki önemini ortaya koyduğunu vurguladı. Cumhur- başkanı, hükümetin asker kulla- rumı konusunda TBMM'den yet- ki istemine ilişkin sorulan yanıt- larken de, "Yetki alınması gere- kebBir, ama ne vakit alınır, o hü- kümetin takdiridir" dedi. özal'ın dün Çankaya Köşkü'- nde düzenlediği ve televizyondan naklen yayınlanan basın toplan- tısı 1 saat 20 dakika sürdü. Çok sayıda basın mensubunun katıldı- ğı toplantıda, özal gelişmeler hakkında bilgi verdi, sorulan ya- nıtladı. Basın toplantısuun başlangmn- da krizin ilk gününden bu yana gelişmeleri geniş biçimde anlatan özal, gelişen teknolojiyle olaylar- dan çok süratli haberdar olundu- ğuna isaret etti, tatilini keserek Ankara'ya geldiğini ve Milli Gtt- venlik KunuVnu toplanüya çagır- dığıru anımsattı. Konuyu daha sonra Bakanlar Kurulu'nun gö- rüştüğünü kaydeden Cumhurbaş- kanı özal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tabii bu işler yapılırked, önemli olan konu, bölgedeki bi- zim ile ilişkili olan birçok ülkey- le, ki Türkiye hemen bemen ber üDteyle çok iyi münasebet kurmns bir ülke olarak biliniyor, bu ülke- lerie de temaslar yapüarak, bu te- maslarda elde edilen sonuçlar yi- ne söylediğim gnıplar içerisinde müzakere edilmiş ve Türkiye'nin hareket larzı tespit edilmiştir." Devlet başkanlan düzeyindeki temasları kendisinin yaptığını anımsatan özal, bunun nedenle- rini anlatırken de şunlan söyledi: "Benim yapmamın sebebi, bnnlann hepsini tanıyonım. Ya- kın flişkilerim vardır. Normal ola- rak da devlet başkanı hüviyetin- de olduklan için de benim yapma- mın tabii göriilecegidir. Nitekim ilk yaptıgım temas Kral Fabd ile- dir." Özal, BM'nin ambargo karan- na Türkiye'nin birçok ülkeden önce uymasının nedenlerini anla- tırken, BM karannın içeriğini çok önceden tahmin ettiğini söyledi ve Irak'ın karar öncesi boru hattın- dan petrol pompalama hızını ya- vaşlattığını anımsattı. "Türkiye'- nin geçmişte maceraya girmeme prensibini oldukça fazla ürkek davranarak" uyguladığıru savu- nan özal, gunümüzde olaylann çok hızb geliştiğine değindi. Olaylar gelişirken "Türkiye'ııin üzerine bütün projektörlerin dönduğünü" kaydeden özal, am- bargo ile Türkiye'nin zararının ol- masını "tabii" diye niteledi ve za- rarın nasü karşılanacağı konusun- da görüşlerini şöyle özetledi: "Bu zarann bedeli nasıl karşı- lanacakür? Şu anda filancadan falancadan kesin mukaveleye da- yalı sör aldıgımızı söyleyemem. Ama bize ifade edilmiş açık söz- ler var. Yani bir mukaveleye da- yalı değil ama, açık sözler var. Türkiye'nin zaranmn karşüanabi- lecegi, bazı ilave kredilerin veri- lebflecegı. Bunlar bana en son Ba- ker tarafından da ifade edildi. Bu tavnn, "Türkiye'ye destek gelir mi gelmez mi?" tartışmala- nnı sona erdirdiğini savunan özal, NATO'nun son toplantısı- nın da bu amaca dönük olduğu- nu kaydetti. NATO karannın, Türkiye'ye "bir tecavüz düşünen 'ülke için caydmcı bir unsur oldu- ğunun hiç nnutuimamasıu" iste- yen Cumhurbaşkanı, "Yani bize tecaviız edenin aynen mukabele görecegini düşünmesi lazım ki böyle bir şeye cesareti kendisinde bulamasın. Onun için hadisenin önemini böyle görmek lazım " de- di. Türkiye'nin tanıtımı Tüm dünyada basının da Ttirkiye ile daha yakından ilgilen- meye basladığını belirten özal, bunun tarutım açısından önemi- ne işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Yani bazen şöyle düşünürsü- nfiz, acaba ülkemizi dışarda tanıt- mak için şu kadar para harcaya- hm, lobi firmalan tutalım. Epey para harcıyoruz. lşte gazeteterde, dış basında reklamlar yapalım. Türkiye'nin en güzel düğün salonlan NİŞANTAŞ1 IRESTAURANT Düğün Salonları 130 kış] için YemekS 1 785 000 Yemekk mezel 2 175 000 Rez: 147 62 39 -147 74 40 • Sahnlanrruz klimahdtr • Bunun için büyiik rneblağlan ge- rek özel sektörümüz gerek devlet kuruluşlan harcıyorlar. Ama şu son bir haftada Türkiye lehine ya- pılan reklamı belki milyarlarca para verseniz yaptıramazsınız. Türkiye'nin rolü özal, Türkiye'nin bölgedeki ro- lüne ilişkin görüşlerini de şöyle açıkladı: "Biz, devamlı olarak yatıştın- cı bir rolün yanındayız. Onu söy- leyeyim. Bir barbin yanında de- giliz. Harb ancak kaçımlmaz ol- duğu zaman olabüir. Bnndan rniimkün olduğu kadar ozak dnr- mak, ama gerekli tedbrrieri de ber an için almak zorundayız. Mu- hakkak ki önemli bir dönem ge- çiriyoruz. Ama kimse endiseye düşmesin. Her türlü tedbir ilgili- ler tarafından ahnryor. Ben de bu tedbirlerin aluımasını gözeriyo- rom." Ümidinin ambargo uzamadan, kan dökülmeden sorunun çözümü olduğunu belirten Özal, şunlan söyledi: "Zaten Bush'un da esas fikri baradadır. Ama diğer petrol sa- halannı kontrol edebilmek, daha doğrnsn korayabilmek için büyiik çapta kuvvet getireceklerini bili- yorum. Kendilerine hücum edil- mezse hücum etmeyeceklerini de biliyonım. Ambargonun kafi de- recede çalışamaması durumunda ablukaya gidikcegini tahmin edi- yonırn. Bir başka probleme iş döndürülürse belki o zaman ka- çımlmaz bir durum meydana ge- lebüir. Fakat her halukârda bir yanlışlık yapıbnaması. yapıldıgı anda da hazır bulunulmasında fayda var. Çünkü bölgeye en ya- kın ülke biziz. Bizim gibi limitli bu durumda olan ülke pek az. Dc- min de ifade ettigim gibi ba ba- nalımın sırasında Turkiye'nin stratejik önemi çok açık bir suret- te rneydana pkmıştır. Türkiye'nin aynı zamanda bölgede bir istikrar unsuru oldugu, ulkelere öraek bir ülke olabileceği durumu da orta- ya çıkmıştır. Bu bütün dünya ta- rafından hakikat ür." Sonı-cevap Özal daha sonra gazetecilerin somlannı şöyle yanıtladı: "— Cnmhurbaşkanım, biz bn- raya saat 14.00'de geldik, saat 12.00'de sizin daha başka bir ran- devunuz vardı. tki parttnin muha- lefet liderleri bnraya gelecekti ve siz bizimle yaptıgınız bu konuş- manın daha kapsamlısını belki onlarla yapacaktınız. Ama orüar toplantıya gelmedi. Neden gelme- diklerini de açıkladılar. Onlann açıklamasına göre durum şöyle gelişiyor: Bir, Cumhurbaşkanı hükümet ediyor, hükümet devre- dışıdır ve Cumhurbaşkanı fiilen politikalar üretiyor >e bunlan uy- guluyor. Durum böyle olunca po- litika uretme. karar ftlma ve uy- gulama temaslan bizzat yürütme 1 SAAT 20 DAKİKA SÜRDÜ — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya Köşkü'nde düzenlediği ve TV'den naklen yayımlanan basın toplanbsında, gelişıneler hakkında bilgi verdi ve sorulan yanıtladı. gibi. O halde biz gidip bunu meş- nı kılraak istemivoruz. tki liderin söyledikleri budur. Şimdi buna karşı sizin goruşünüz nedir efen- dim? ÖZAL — Şimdi efendim, ana- yasanm 104. maddesinin baş ta- rafını okuyayım; Cumhurbaşka- nı'run görev ve yetkileri madde- si. Demek ki görevi de var yetki- si de var. Aynen şöyle: Cumhur- başkanı devletin başıdır. Bu sıfat- la Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Anayasanm uygulanmasıru, devlet organlanmn düzenli ve uyumlu çalışmasuu gözetir. Bu amaçlarla bakın, bu amaçlarla anayasanın ilgili maddelerinde gösterilen şartlara uyarak yapaca- ğı görev ve yetkileri şunlardır: Ne- reden başlıyor, yasamadan başlı- yor, yürütme alanına giriyor, on- dan sonra yargı alanına kadar gi- riyor. 1982 Anayasası'nın, 1961 Anayasası'ndan bu bakımdan epey farkh olduğunu söylersem ve bununla da bir hukuki münaka- şa açmak istemediğimi ifade eder- sem ve önemli olan konunun da bu münakaşalan yapmak değil, 9 aydır bu münakaşalan yapıyonız. Ben seçilmeden evvel başlamıştır münakaşalar. Seçimime iştirak et- memişlerdir. Elimi sıkmaya gel- memişlerdir. Ben bütün bunlann hepsini bir tarafa bırakıyorum, kendilerini davet ediyorum. Ge- liniz şu önemli meseleyi birlikte konuşalım. Sizin fikirleriniz var- sa beraberce bunlan birlikte ko- nuşalım. Sizin fikirleriniz varsa beraberce biz de bunlan alalım ve memleketimizin bu kritik anında, bu önemli anında şu münakaşa- lan bir tarafa bırakın da birliği- mizi beraberliğimizi bütün dünya âleme gösterelim. Benim söyle- mek istediğim şu. Gerisi Türk mil- letinin takdiridir. — Komünizm yıkıldıktan son- ra dün>ada Batı-Dogu ya da di- ğer bir deyişle Hırisü'yan-tslam çe- liskisi ortaya çıkmaya başladı. Türkiye bu bunalım başladığı za- EcEVtT man önemli bir noktadaydı, köp- rü vazifesi yapıyordu Baö ve Do- ğu arasında. Türkiye bugün bir atlama taşı durumuna geldi. Böl- geye yabancı güçler gelmiştir. ls- iam dünyasının bir kısmı Irak'ın yanında yer almaktadır. Buna karsılık Tü'rkiye, Batı çıkarlany- la hareket etmektedir. Bunnn Türkiye'nin uzun vadede aleyhi- ne olacagım düşünür müsünüz? ÖZAL — Şimdi meseleyi şöyle mütaiaa edelim. Bir tanesi demin de ifade ettigim gibi bölgemizde kim olursa olsun anlaşamadığı konuyu silah zoruyla kabul ettir- mek ve bunun için askeri bir ha- rekât yapmak bizim kabul edece- ğimiz bir iş değildir. Yani bu ile- ride Türkiye'nin de problemi ola- bilir. Yani bu bakımdan bunu ka- bul etmemiz hiçbir şekilde müm- kün değildir. Bizimle aynı şekil- de düşünenler varsa biz onlarla birlikte aynı şekilde düşünmeye devam ederiz. Meselenin ikinci ta- rafı, tslam âleminin Irak'ın yanın- da olup olmaması veya katşı ta- rafın yanında olup olmaması ay- n bir konudur. Bu arada birçok söylenecek sözler vardır, birçok yapılacak hareketler vardır. Bizim de temaslanmızın ana sebeplerin- den biri sizin bu söylediğiniz ko- nudur. Yani milmkün olduğu ka- dar tslam ülkeleri ile bizim koor- dinasyonumuzun, komünikasyo- numuzun devam etmesinin önemi buradadır. Her ikisinin de devam etmesi önemlidir. Çünkü Türki- ye iki şartı birden taşıyor. Modern bir ülke, aynı zamanda halkırun çoğunluğu Muslürnan olan ve ts- lam âleminde itibarı olan bir ül- ke. Bunu devam etmek azminde- yiz. Onun için de çok dikkatli davranmak mecburiyetindeyiz. — ABD Dışişleri Bakanı'mn sizden lnciriik'i kullanmak konu- snnda herhangi bir izin istemedi- gini açıkladınız. Fakat bir asker göndennenin veya Turkiye'nin sı- nırlan ötesinde bir harekâta ka- tümasının da Mecfe karan gerek- tirdigini belirttiniz. tlk defa Mec- lis dediniz. Acaba böyle bir olası durum karşısında Meclis'in kar- şısına bir yetki istemiyle çıkılacak mıdır? Hükümete bu yönde bir telkininiz oldu mn? ÖZAL — Demin sözlerimin içinde de ifade ettim. Her duru- ma karşı hazır olmak lazım. Ta- bii bu konu TBMM'de konuşuhır mu konuşulmaz mı, ne vakit ko- nuşulur onu bilmiyorum. Ama kritik bir dönemden geçiyoruz. Anayasanın ilgılı maddesini dik- katle okumak lazım. Onu dikkat- le okuduğunuz zaman o madde- nin Türkiye'ye bir nevi kâfi dere- cede koruma verip vermediğini bugünkü dünya şartlan içerisin- de görmek lazım. özellikle bize herhangi bir taarruz yapacaklann mantalitesi içerisinde çok iyi dü- şünmek lazım. Yetki alınması ge- rekli olabilir diye düşünüyorum. Ama ne vakit alınır, o hüküme- tin takdiri. — Üslerin kullanılması konn- sunda endiseler var. Biraz önce arkadaşlanmran sordugu sorula- ra daha da açtklık kazandırmak için aynı soruyu tekrarlayabilir miyim? Üslerin kullanılması ko- nusundaki endişeleri dağıtmak üzere bir açıklama yapmak ister misiniz kamuoyuna? • ÖZAL — Şimdi söyle söyleye- yim, üslerin kullanılması konusu anlaşmalara bağhdır. Ama üsle- rin şu anda kullandırüması konu- su esas itibanyia Türkiye'nin mü- dafaasına yöndiklir. Bunun dışın- da değildir. Bize bunun dışında herhangi bir talep gelmemiştir. Türkiye'ye bir hücum vuku bul- duğu takdirde NATO gayet tabii aynen mukabele edecektir, o za- man bu üsler kullanıür. Türkiye'- ye hücum vuku bulduğunda Türkiye'yi müdafaa etmek için. — Sözlerinizden şu kesin anla- mı çıkarabilir raiyiz? tncirlik bir NATO üssüdür diyebilir miyiz? İkincisi BM Konseyi'nin ekono- mik kararlan ve Batılılann aske- ri bir yaptınm girişiminde buln- nup bulunmayacaklanm tahmin ediyor musunuz'.' ÖZAL — Yalnız benim bildi- ğim konuşmalarından Başkan Bush'un esas itibanyia oraya gön- derdiği Amerikan kuvvetlerinin çok açık bir biçimde defansif ola- rak gönderdiğini söyledi. Bunu bi- ze Baker da aynen ifade etmiştir. Hatta ben bir ileri hareket düşü- nüyor musunuz diye sorduğumda ve demin söylediğim sıradan baş- ka bir sıra yoktur. En fazla ablu- ka olacağı kanaatindeyim. Ve bel- ki de doğrusu da budur. Ben de aynı şeyi düşünüyorum. Yani bu- rada bir kan dökmeye gitmenin ilerisi için tehlikeli olacağı kana- atindeyim. Aşağı yukan 3 ay, 4 ay, 5 ay kimse bilemez. tncirh'k bizim üssümüzdüT. Amerikalüar- Ia SEİA anlaşmasıyla o şekilde NATO maksatlanyla kullanılabi- lir. Ama demin de ifade ettim, Türkiye'nin müdafaasıyla ilgili kullanılır. Ama Türkiye bir har- be ginnişse faız ediniz NATO da bunun yanındaysa tabiatıyla kim- se bunun karşısına çıkamaz. — Saddam Hüseyin cezalandı- nlmazsa. gerüetejnezse Türkiye için dognıdan doğruya bir tehdit teşkil edebilir mi? ÖZAL — Benim söylemek is- tediğim bölgede bu gibi davranış- ların devam etmesinin ve müka- fat görmesinin çok büyük tehlike- si var. Bunu söylemek istedim. Yani böyle davramşlar mükafat alır yani kazamrsa bundan sonra bu şekilde davranış yapma ihti- mali kuvvetlenir. O da bizim is- temediğimiz, bizi durup dururken belki birtakım problemlere soka- cak bir duruma götürür ki doğru değildir. Onu söylemek istedim. Gece yapılan toplantı önceki gece Devlet Bakanı Mehmet Kececiler'in oğlunun sünnet düğününden sonra Başba- kanlık Konutu'na 60 dolayında milletvekilivle Bakanlar' Oltan Sungurlu, Ismet Özarslan, Halil Şıvgın, Şükriı Yüriir, Hüsnü Do- ğan, Abdülkadir Aksu ve AU Bo- zer geldiler. Düğünde bulunması- na karşın ANAP içindeki muha- lefetin önde gelen isimierinden Ekrem Pakdemirli ile Devlet Ba- kanları Güneş Taner iie Kemal Akkaya toplanüya katılmadılar. Irak'ın ekonomik ambargoya dayanamayacağını savunan özal, Türk-lrak boru hattının kapasite- sinin Irak tarafından düşürüldü- ğünü anımsatu. Özal, "Zaten biz kapatmasak kimse o petrolü al- madıgı için Irak kendisi kapat- mak zorunda kalacako. Türldye'- nin bu olaydan buyük çapta eko- nomik kaybının olacağını zannetmiyonım" dedi. Cumhurbaşkanı özal'ın 2 saa- te yakın süren konuşması sırasın- da milletvekillerinin Saddam için "deli, çılgın" benzetmeleri yap- malan üzerine özal'ın, "O kadar da deli olduğunu zannetmiyo- mm" karşüığım verdiği öğrenildi. Krîz yönetimi OzaFa bırakılamazANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, "Kriz yönetimi, yasal açı- dan 'sorumsuz' olan Curahurfoaş- kanı'na bırakılamaz" dedi. Bülent Ecevit dün yaptığı açık- lamada, olaylann çok hızlı geliş- tiği bir kriz ortarrunda ivedi karar- lar alabilecek bir makamın bulun- masının gerekebileceğini kaydede- rek "Ancak Türk Anayasası'na ve cumhuriyet Türkiyesi'nin devlet geleneklerine göre bu makam, Cumhurbaşkanlığı değil Başba- kanuk'ür" diye göruş belirtti. Baş- bakamn, demokratik hukuk dev- leti kuralları içinde belirlenmış devlet poliükalan doğrultusunda, Bakanlar Kurulu'nun sorumlulu- ğu paylaşarak kendisine vereceği yetki çerçevesinde ve TBMM de- netiminde kriz yönetimini üstlene- bileceğini ifade eden Ecevit, kriz yönetimi yetkisinin cumhurbaşka- nınca kullarulmasının, ancak baş- kanlık sistemiyle yönetilen bir devlette söz konusu olabileceğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde ise başkanlık sisteminin gecerli ol- madığını anımsattı. Ecevit, şu gö- rüşleri savundu: "Bakanlar Kunıhı'na ve Başba- kan'a ait olan yetkileri fiilen Cum- hBrbaşkanı'nın kullanması duru- munda, TBMM'nin Cumhurbaş- kanı'nı denetleyebilmesi olanaksız denebilecek kadar zordur. Çünkü TBMM, cumhurbaşkanını ancak •vatana ihanet' gerekçesiyle ve an- cak üye tam sayısının dörtte üçü- nün karan ile suçlayabilir. Bu da olur olmaz nedenlerle ve kolayca alınabilecek bir önlem degildir. Cıunhurbaşkanımn karar ve emir- leri hakkında yargı mercilerine bi- le başvurulamaz. 'Sorumsuz' Cumhurbaşkanı Şimdi Ortadoğu'daki olaylar dolayısıyla gerekebilecek kriz yö- netimintn 'sorumsuz' ve denetim- siz bir cumhurbaşkanına bırakıl- ması ve cumhurbaşkamnın bu yet- kiyi yabancı devlet yöneticileriyle kendi bildiği gibi görüşerek onla- ra kendi başına bazı sözler vere- rek ve Türkiye adına kendi başı- na kararlar alarak kullanması da Türkiye'yi oldubittilerie karşı karşıya bırakabilir." Ecevit, Başbakan ve Bakanlar Kurulu'nun mutlaka kendi so- rumluluklarına sahip çıkması ge- rektiğini belirterek "Eger kendile- rinde o sorumlulnklan bir kriz or- tamında kullanabflecek yetencgi görmüyorlarsa, yerierini daha ye- tenekli bir başbakanla Bakanlar Kurulu'na bırakmalıdırlar" dedi. İNÖNÜ Reklamıyla devletitibarını karıştırıyorSHP lideri Inönü, "Başbakan ile, Dışişleri Bakanı ile bunları konuşmak ve yaptırmak zaman alacak, onun için ben yapıyorum demeye getiriyor. Bunu kabul etmeye olanak yoktur" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, Cum- hurbaşkanı Turgut Oîai'ın dün yaptığı ba- sın toplantısım değerlendirirken "kişisel reklamı ile devletin itibannı birbirine kanştınyor" dedi. tnönü, Özal'- ın anayasanın dışına çıkabilece- ğini bir kez daha "ima" ettiğine değinerek "Anayasa kurallanna ve demokratik gereklerine uyma eğiliminde olmadığı bir kez da- ha ortaya çıktı. Demokraside böyle şey olmaz" diye konuştu. tnönü, özal'ın basın toplantı- sı ardından konuya ilişkin soru- ya "Meclis'te her şeyi konuşacağu" diye yanıt verirken daha sonra yaptığı yazılı açıkla- mada da şu görüşlere yer verdi: "Basın toplantısında Sayın Özal'ın anayasa kurallanna ve demokratik gereklerine uyma egiliminde olmadıfı bir kez da- ha ortaya çıktı. Çabuk karar ve- rebilmek için anayasanın dışına çıkabilecegini ima etti. Demok- raside böyle şey olmaz. Çabuk- loğun gerefi mevcut organlan da- ha hızlı çalıştınnaktır. 'Basbakan ile Dışişleri Bakanı ile bunlan konuşmak ve yapür- mak zaman alacak, onun için ben yapıyorum demeye getiriyor.' Bunu kabul etmeye olanak yok- tur. Özal, kisisel reklamı ile devle- tin gerçek itibannı yükseltecek hareketler yapma geregini birbi- rine kanştınyor." DEMİREL TV'yi 1 saat 20dakikaişgalANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DYP Genel Başkanı Söley- man Demirel, Cumhurbaşka- m Özal'ın TV'den de naklen ya- yınlanan basın toplantısım "1 sa- at 20 dakika işgal" ve TBMM'nin bugünkü toplantısı- nı "gölgeleme çabası" olarak ni- teledi. Demirel, "9 gundür yap- üğıjşlerin hükümete ait işler ol- duğunu, hnkümeu' bir kenara it- tigini. kendi üstıine farz olmayan işkıie ugraştığiDi ortaya koydu" dedi. Demirel, özal'ın basın toplan- tısım Gürriz sokaktaki evinde ba- zı partililerle birlikte izledi. De- mirel, naklen yayının sona erme- sinin hemen ardından Cumhuri- yet'in somlannı yanıtlarken özal'ın basın toplantısında dile getırdiği asker gönderme konu- sunda hükümete önceden yetki verilmesi olasılığına karşı çıktı. Demirel, böyle bir yetkiyi gerekli görmediğini belirterek bugünkü durumun Kıbns'tan farklı bir olay olduğunu söyledi. Demirel'in Özal'ın basın top- lantısıyla ilgili olarak Cumhuri- yet'in somlanna verdiği yanıtlar şöyle: "Sayın Özal'ın basın toplan- üsını TV'den izlediniz mi? DEMİREL: 1 saat 20 dakika işgal. Anlattığı, söylediği şeyle- rin hiçbirisi kendisine ait işler de- ğil. Anayasanın neresinde kendi- sine ait oldugu görülüyor ki? Hiçbirisi kendisine ait değil. — Anayasanm 104. maddesi- ni dayanak olarak gösteriyor? DEMİREL: Anayasanın 104. maddesi buna imkân verseydi bundan evvelki cumhurbaşkanı da aynı şeyleri yapardı. Yani 1983 sonrasında Kenan Evren ni- ye yapmamış aynı şeyleri? Ma- dem böyle yetkiler var da Kenan Evren niye kullanmamış onları? Sarahaten bir ülkede dışişlerini cumhurbaşkanı fiilen yürüttük- ten sonra hükümete ne iş kalı- yor? Bütün bunlan o zat yürüt- tükten sonra hükümete ne iş ne gerek kalıyor? Bence tamamen şeyini nedir o ayıbını ortayâ koy- muştur. — Özal, zirveye kahlmayısını- zı değerlendirirken kritik dönem- de ülkenin biriik ve beraberiiği- ni göstermek istediklerini bildi- rerek 'Türk milletinin takdirine bırakıyorum' dedi. DEMİREL — Tabii tabii Türk milletinin takdirine bıraksın. Türk milleti onu da görüyor. Ki- nun dışı, hukuk dışı olan bir adara Türk milletinin biriik ve beraberliğinden bahsedemez. Nesi tatmin edici olacak ki? 'Türkiye'nin rolü' diye tuttur- muşlar, Türkiye başkalanndan farklı ne yapmış ki şimdiye ka- dar? Türkiye'nin önemi diyorlar. Türkiye'nin önemi ile Mısır'ın önemi veya başka bir ülkenin önemi arasmda ne fark var ki şu anda. Bence boş laflardan ibaret- tir. Ve 9 gündür yaptığı işlerin hükümete ait işler olduğunu, hü- kümeti bir kenara ittiğini kendi üstüne farz olmayan işlerle uğ- raştığını ortaya koydu. — Kıbns ornegini de vererek asker gönderme konusunda hü- kümetin yetki almasının gerekli olabileceğini söyledi. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? DEMİREL — Anayasanm 92. maddesi sarihtir, yetki almadan dışanya asker masker göndere- mez. Ben böyle bir yetkiyi gerekli görmüyorum, bu Kıbns'tan farklı bir olaydır. — Meclisin toplantısından bir gün önce böyle bir basın toplan- tısı düzenlenmesini ve TV'den naklen yayınlanmasını nasıl de- geriendiriyorsunuz? DEMİREL — Maksat yann- ki toplantıyı gölgelemektir. (Enghsh ior Ho i ptogtamlan K a t 4, Tanlı Han Cam» Karşısı) 130 02 TURSEM'İN REHBERU61NDE LONDRh, CKFORD, CAMBSUDGB B0URHEM0UTH ,BWGHT0K. HASTlNQSEXETERGH£?im YADA BuTÜM YILJNĞIUZCE Ö6RENİU UTAKSİTTE KOLAYUG\ DEVAM EDİVÛR/ y S KUKSLAR •TİCARİ İN6İLİZCE TURİZM İNGİÜZCESİ •8ANKACIUK JNÛİÜZCESİ 5INAY KURSLARI: C«nbndgc •First Certiftcatt, ProfjotrKy, •T0EFT_JAR£V5(Soz\ü) tursem İNGİÜZÜSANOKULLARI DAMIŞMAMERKEZİ Cumhuriyet Cad 173/4-B Elmadağ 30230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı Tel 14839 77-1487943-1482849 Fax. 132 97 29, Tlx 27498tusmtr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle