27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN meteoroloji Genel Mûdüriûğû'n- den alınan bilgiye göre yurdun ku- zeybatt kesimleri parçalı bıdutlu, Trakya, Marmara'mn doğusu, Batı ve Orta Karadeniz ile Iç AnadokP nun kuzeybatısı sağanak ve yer yer gök görültülû sağanaK yağışlı, öte- kı yerter az bulutiu ve açıfc geçecek HAVA SICAKLIĞI Değışmeyecek RÛZGÂR Kuzey ve batı yönlerden haftt. ara sıra orta kuvvette esecek Denizterde rüzgâr, Kuzey Ege ve Marmara ve Karadenız'de yıldız ve poyraz, GCıney Ege'de yıldız ve ka- rayel, Akdenız'Oe günbateı ve todcs- tan 2-4, yer yer 5, Ege açıldarında 6 kuvvetınde saatte 4 ılâ 16, yer yer 21, Ege açıklarmda 27 deniz mili hata esecek. Oeniz mutedtl dalgalı olacak Van Gölû'nde hava: Az buluUu ve açık geçe- cek, rûzgâr, kuay ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuv- vette esecek Göl kûçûk daigalı olacak. görijş uzaktığı 10 km üzerınde bulunacak Sıiecık Bıngdt BoHı Bursa CanaktaH Çorum Denızlı A M° 23° Dıyarbaur Y 29° 19° E*rne A 34°2i°Erancan A 29° 13° Erarum A 26° 12° Esteşehır Y 28° 15° Gaaaniep A 32° 25° ûresun A 36° 20° Gûmüsftane B B 25° 17° Halrtâr A A 33° 19° isparta A A 29° 18° Isanftg! Y B 29° 17° lOTi- A A 33°20°Kare Y A 27° 14° tasamonu A 38° 19° Mai sa 30° 18° K Maraş 31° 15° M 26° Y 29° 12° Kaysen Y 29" 19° Kırtdarclı B 31°2O°Konya Y 28° 9°Kûtahya A 32°21°Malarya ş 34°22°N4<le 27°20°0rdu 2 8 ° T 9 ° R B B 30° T8° Sarasun 30°M°Siır1 28° 21° Sınop 33°22°Sıvas 25° 9°Te*ırda{ 27° 11° Tratenn 28° 10° Tunce* 30° 18° Uşak 29° 19° Van 29° W> Ytagat 33M7°Zonguld* A 33° 22° A 35° 21° A 30" 24" A 32° 18° A 28° 16° A 27° 17" B 28° 19° B 27° 19° Y 28° 16° A 35° 18° Y 26° 19° A 28° 11° Y 28° 19° A 27° 20° A 33° 18° A 30° 16° A 26° 15° A 25° 12° Y 24° 20° J [kartı A-açık B^ulutlu S&nesk K-tart S-sısl Y-yaJmurt, Kahıre DÜNYA'DA BUGÜN AmstBfdam A 24° Amnan A 32° Atra Bajdat Barcöona Beigrad Bertın Botm Budapeste Cenevre Ceayı? Ctdde Oubaı FranHurt a™ Kahre Kopentag KMn leltoşa A 31° A 40° Y 27° A 27° A 29° Y 22° A 28° A 27° Y 25° A 28° A 32° A 41° A 43° A 28° A 32° Y 19° *îr Y 23° A 28° A 35° Lenıngrad Londra Madnö Mılano Montrea) Mostova Munıh New Vto* Osto Pars Prag Rıyad Roma Sofya Şam Teı A m Tunus VeneOık Vıyana ¥ 20° A 24° A 32° A 29° A 32° Y 20° A 28° A 33° ¥ 21° A 30° Y 24° A 41° A 30° Y 25° A 35° A 36° A 33° Y 19° A 26° Y 24° Vtoslııngtofi A 30° Zûnh A 27° BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Kadın üzerinde tam bir egemenlik hakkına sahip oldu- ğuna inanan erkek... Gcminin yürümesine hizmet eden direk, se- ren, ip, halat ve yel- ken takımı. 2/ Ter... Eski hukukta rüşvet verenle alan arasında aracılık eden kimseye verilen ad. 3/ Daha çok Karadeniz yöre- sinde giyilen bir çeşit yemeni... Derviş sela- mı. 4/ Maksimum... Büyük Sahra'da kumullarla örtülü böl- ge. 5/ Keman gibi omza dayanarak ca- Unan yayh çalgı. 6/ Gosteriş, fiyaka... Kötü bir işteki yardımcılar. 7/ Bir no- ta... Peygamber sözü olan hadislerin kimler tarafından söylendiğini sırasıyla bildirme. 8/ Mercanada... Yapısına gir- diği sözcüğe "vurulmuş, tutulmuş, çarpümış" anlamı katan sonek. 9/ Kar- şılıklı iki kıyıdan her biri... Borsada, kesin vadeli değerlerin kuru ile primli değerlerin kuru arasındaki farka verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ tskambilde bir renk... Namzet. 2/ Belirtiler... tçinde sarap yapı- lan bir çeşit fıçı. 3/ Çok iğneli olta... îlkel bir silah. 4/ Afrika'da yetişen ve parlak kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç... Bir göz rengi. 5/ Giysi. 6/ Fasıla... Etek ucuna doğru genişjeyen giysi. 7/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Ekilen yer. 8/ Kadının nikâh ile ko- casından hak ettiği mal... Unlern. 9/ Irmeni saz şairierine verilen ad... Fiyat. 60 YIL ONCE CumhuriYet Gazi'nin cevabı 12 AGUSTOS 1990 Reisicumhur Hazretleri, Fethi Beyefendiye aşağıdaki cevabı göndermişlerdir: Azizim Fethi Beyefendi, 9.8.930 tarihli mektubunuzu aldım ve dikkatle okudum. Kendimi rnütalealanruza ve suallerinize Reisicumhur ve Cumhuriyet Halk Fırkasının Umurni Reisi olarak iki sıfatla muhatap gördüm. Malûmdur ki resmi vazifem dolayısile ben bugün Cumhuriyet Halk Fırkasının umurni Reisliğini fülen ifa etmemekteyim. Fiili riyaset, tsmet Pasa tarafından ifa olunmaktadır. Reisicumhurluk vazifesinin hitamında bizzat teşkü ettiğim Cumhuriyet Halk Fırkası Reisliğini fülen ifa edeceğim tabüdir. Hükûmetin icraatına müteallik olarak serdeylediğiniz noktai nazarlann zamanmda mevzuu bahsoldukça cevaplanru vermek hükümete ait olacaktır. Bu suretle hakikatlerin daha açık meydana çıkacağına şüphe yoktur. BUyük Millet Meclisinde ve millet müvacehesinde, millet işlerinin serbest münakaşası ve hüsnü niyet sahibi zatlann ve fırkaların ictihatlarını ortaya koyarak, milletin âli menfaatlerini aramalan, benim gençliğimdenberi âsık ve taraftar olduğum bir sistemdir. Reisicumhur olmıyarak yalnız fıilen Cumhuriyet Halk Fırkası Reisi bile bulunsaydım fırka programını ve icraatmı tenkit eden ve insani ve siyasî ahlâkına emin olduğum sizin gibi bir zatın mütalealannı dikkat ve muhabbetle dinlerdim ve istifadeli bulurdum. Memnuniyetle tekrar görüyorum ki, lâik Cumhuriyet esasında beraberiz. Zaten benim siyasî hayatta bir tarafb olarak daima aradığım ve anyacağım temel budur. Binaenaleyh, Büyük Mecliste ayni temele istinat eden yeni bir fırkamn faaliyete geçerek millet işlerini serbest münakaşa etmesini Cumhuriyetin esaslanndan sayanm. Bu itibarla, noktai nazarlarınızı takip için siyasî mücadeleye girmenizi bittabi hüsnü telâkkî ettim. Reisicumhur bulunduğum müddetçe, Reisicumhurluğun uhdeme tevdi eylediği yüksek ve kanunî vazifeleri, hükûmette olan ve olmıyan fırkalara karşı adilâne ve, bitarafane ifa edeceğime ve lâik Cumhuriyet esası dahilinde fırkanızın her nevi siyasî faaliyet cereyanlannın bir maniaya uğramıyacağına emniyet edebilirsiniz efendim. Reisicumhur Rişar SAÇ BOYASI A N İ T E S I R « UU «• SABIl n CA21P l Gazi Mustafa Kemal 30 YIL ONCE CumhuriYet EBe okulu 12 AĞUSTOS 1960 Geçen yıl, Ankara Doğumevine bağlı olarak faaliyete geçirilen ebe okulu bu yü yeni ders yılma baslamak üzeredir. Geçen ders yflında okul büyük fağbet görmüş ve ilk sınıf öğrencisi kadrosu tamamlanmıştır. Tahsil müddeti üç yü olan okula ortaokulu bitiren 18-20 yaşlan arasındaki kız öğrenciler alınmakta, talebelere birinci yıl 40, ikinci yıl 50, üçüncü yıl 60 lira aylık veritmektedir. Okul mezunları devlet hizmetinde lise mezunlannın bilcümle haklanndan faydalandıkları gibi, giyecek, yatak ve yiyecekleri de okul idaresince temin edilmektedir. Yurdun ebe ihtiyacıru karşılamak amacı ile faaliyete geçirilen ebe okulu halen Ortadoğudaki okulların fevkinde tesislerle teçhiz edilmiştir. Madenî 2,5 liralıklar Yeni basılan madenî 2,5 liralıklar 26 ağustosta tedavüle çıkacakür. 12 gram ağırlığında olan bu yeni paranın kutru 30 milimetredir. Parlak, beyaz renkte hususi bir halitadan imâl edilen paranın bir tarafında Atatürk'ün Kocatepe'deki resmi, diğer tarafında ise, sağ çerçevede defne dalı, sol çerçevede buğday basaklan vardır. GEÇET^YIL BUGÜN Cumhuriyet Bugün 44. gün 12 AĞUSTOS 1989 Aydın E Tipi Cezaevi'nde ölüm orucuna dönüşen açbk grevinin 44. gününde hastaneye kaldırılan tutuklu ve hükümlü sayısı 47'ye yükselirken ikisinin durumunun çok ağır olduğu öğrenildi. Aydın'da dün SHP binasından Adliye'ye kadar yürüyüşe geçen 150 kadar mahkûm anne ve eşi, polis ve jandarmanın müdahalesiyle dağıtıldı. Tutuklu ve hükümlü yakınlarının coplandığı, tekmelendiği, yere düşenlerin çiğnendiği görüldü. Bu olaylar sırasında 46 kişi gözaltına alındı. AA'ya açıklama yapan Aydın Cumhuriyet Başsavcısı Nural Uçurum onceki akşam 40 mahkûmun açlık grevini sona erdirdiğini öne sürdü. Uçurum, "ölüm otayı söz konusu değildir" dedi. TARTTŞMA Parlanıontarizm İçindeki Totaliteryalizmin Ge^ersizligi Parlamentarizm, bütün yasamasal-yürütmesel eylem ve işlemin bir tek organın ve hele bir tek kişinin takdirlerinin değerlendirmelerinin, diktacı istenç kararlarının hükümranhğını reddeden bir sistemdir. Parlamentarizm, demokratik devletin Av- rupa ve Tttrk örneğidir. Bunda Meclis yasa- marun sahibidir, yürütmenin denetçisidir. Yü- rütme bir parti felsefesi içinde Mecüsi çahş- tırandır. Fakat Meclisin denetimi altındalık- tan hiç çıkmadan politikarun eylemsel dina- mizmidir. Ve çağdaş parlamentarizm boyle bir denetim altında bu ikisinin işbirliğiyle yürür. Yargı da bu işbirliğinin yasamasal-yürütmesel bütün eylem ve işlemlerinin hukuka indirgen- diği bir üçüncü ulusal egemenlik organıdır. Bu üç organ, parlamentarizmde yapılannın özelliklerine göre devlet eylemlerinde birbir- lerini bütünleyici, durdurucu, dengleyici bir etkinlik, faaliyet gösterirler. Böylece parlamentarizmde bu üç organ bir- birlerini çiğnemezler, kenara itmezler, devre dışında bırakmazlar. Tersine, özellikle yasa- ma ve yürütme işbirliği yapar. Yargı da on- ların hukuku, anayasayı ihlallerini önler, on- ları insan haklarına uymaya mecbur eder. Araa durunuz daha bitmedi. Çağdaş de- mokraside bu üç devlet orgamnın dışında mu- halefetler ve öteki demokratik kurumlar da vardır. Bunlar da anayasal dinamiklerdir. De- mokrasinin işlemesinde işlev sahibidirler. Yani demokrasinin koşulu olan serbest tartışma - karan bu tartışmadan çıkanna- sürecine (kon- sensüse) bunlar da yine kendi yapılannın özel- liklerine göre katkı getirirler. öyle ki kararın arkasında ulusun kendisini görmesi ve ona saygı göstermesi için iktidarlar bu anayasal dinamilderin değindikleri eğilimleri, özlemleri. beklentileri de özümseyerek karar alırlar. Görülüyor ki parlamentarizm bir yandan ulusal egemenliği bir imbikten geçirerek oluş- turan parlamento ile onun mutlak denetimi altında olarak ulusal egemenliği somut eylem- lere dönüştüren o dinamik yürütmenin hem işbirliği hem de ulusal egemenliğin yargısal de- netimi altında uygulanması sistemidir. Gene bu parlamentarizm başta seciraden gelmiş işler bir muhalefet ile partisellik dışın- daki bilcümle demokratik kurumlann demok- ratik karaı sürecine katkı getirdikleri, bu kat- kılan da secimden gelen iktidann parlamento- hükümet-yönetim olarak karara ula$ırken, özümsemek zorunda olduğu bir tartışma- karar arama-kararda birleşik nzaya ulaşma (konsensüse ulaşma) sürecidir... Parlamentarizm, bütün yasamasal-yürüt- mesel eylem ve işlemin bir tek organın ve he- le bir tek kişinin takdirlerinin değerlendirme- lerinin, diktacı istenç kararlarının hükümran- hğını reddeden bir sistemdir. Ve daha da kesinı yasamaya mensup olma- yan, yürütmenin sahibi bulunmayan ve sis- teme göre egemenlik alanında yetkisiz, sorum- suz ve yansız olan bir cumhurbaşkanının bireysel-kişisel-keyifsel takdirlerinin politika- sının kesin olarak söz konusu olamayacağı bir birleşiklik, bir işbirlikçilik, bir konsensüs dü- zeyidir... Oysa ki Sayın Cumhurbaşkanımız yann sa- bah bizi sıcak savaş icindeliğe sokacak bu pek nazik dönemde yukarıda saydığımız bütün öğeleri, yani parlamentoyu, hükümetleri, res- mi muhalefetleri, demokratik kurumlan, ana- yasal alandan silip atarak Türkiye'yi bir tek istencil sultası altına sokuyor. Tüm bu organ- ları, kurumlan "Kuva-i Milliye, lrade-i Mil- liye amilleri"ni sıfırlayarak bütün yetkileri kendi elinde toplamış tekelcilik oynuyor. Bu totaliteryalizmdir. Bu zat, karan da hiçbir organize geçerli so- nımluluğu yüklenmeden (çünkü anayasada böyle bir sorumluluğu yoktur) alıyor, uygu- latıyor. Bu da bir otariteryalizmdir. Yani sıcak savaşın eşiğinde Türkiye, bütün yetkili-anayasal ve siyasal organ ve dinamik- leriyle etkisiz durumdadır. Tek zat da öte yan- da bütün yetkileri kendi elinde toplamıştır. Türkiyemiz fülen parlamentarizm sistemine sığmayan bir bireysel, kişisel iktidar sultası al- tındadır. Ve böylece sıcak savaşın eşiklerin- dedir. Bu, parlamentarizm içinde bir totaliterya- lizm uygulamasıdır. Türkiyemiz bunu taşıya- maz, taşımaz. Çünkü arkasında tüm ulusu- muz yoktur. Çünkü onun anayasal organiz- mi, siyasal dinamikleri, devlet başkanımızın eliyle devre dışında tutulmaktadır. Bunu, Bush'u ile Gorbi'siyle, Birleşmiş Mil- letler Genel Sekreteri ile bütün dostlanmız bil- melidir. Ve bunu resmi muhalefetlerimiz bildirme- lidirler ki parlamemarizm dışında bu rejimi başkalaştırarak alacağı sıcak savaş önlemle- ri karan ulusun desteğinden yoksundur ve bundan ötürü de bu önlemlerin kuvveyi har- biyeleri kuşkuludur. Türkiye'den katkı iste- yenler ulusun yetkili organlannı ve.dinamik- lerini aramalıdırlar. Prof. BAHRİ SAVCI Silahlı Kuvvetlerin Kullanıinıası Yetkisi Tiirk Anayasa ve Kamu Hııknku literatü- ründe silahlı kuvvetlerin yurt savunması için hazırlanması ve yönetiminden parlamentoya karşı Baluuılar Kurulu sorumludur. Genelkur- may Başkaıu ise bu çerçevede Başbakana kar- şı sorumlu tutulduğu için kişisel sorumluluk taşır. Aynı şekilde Milli Savunma Bakaaı da görevlerinden dolayı kişisel sorumluluk taşı- maktadır. Onların böyle bir sorumluluk al- tında bulunmalan Bakanlar Kurulu'nun toplu sorumluluğuna engel olmadığı gibi Anayasa ve ilgili yasalarda yapılan düzerüemelere uy- gundur. Anayasa "milli güvenliğin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından" Bakanlar Kurulu'nu açık- ça sorumlu tutmaktadır. (Md. 118). 4 Kasım 1983 tarih ve 2941 sayüı Seferbcr- lik ve Savaş Hali Yasası'nda "devletin tüm güç ve kaynaklannı banş halinden seferber- lik ve savaş haline süratle ve etkin bir şekilde geçirmek suretiyle banştan itibaren seferber- lik ve savaş hükümlerinin uygulanma esasla- nna ilişkin yukümliilükler" belirlenirken Ba- kanlar Kurulu'nun seferberlik ve savaş hali hazırlıklan ile ilgili görev, yetki ve sorumlu- luklan düzenlenmiştir. Bu yasadan ayrı olarak 1981 tarih ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bolgeler ve Güvenlik Bol- geleri Yasası ile yeni 1981 tarih ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşlann Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkındaki Ya- sa ile de Bakanlar Kurulu'na verilen görev yet- ki ve sorumluluklar, anayasadaki formülas- yona uygun şekilde belirtilmiştir. Savaş hali ilanı ve silahlı kuvvetlerin kul- lanılmasına karar verme yetkisi ise tamamen ayrı bir yetki olup anayasada da aynca dü- zenlenmiştir. 1924 Anayasası'nda "harp Uan etmek" (M.26) denilen bu yetki, 1961 Anayasası'nda "silahlı kurvetler kullarulmasına trin verrae" başlığı ile şu şekilde ifade edilmiştir: "Milletlerarası hukukım meşnı saydıgı hal- lerde savaş hali Uanına ve Türkiye'nin taraf olduğu milleüerarası andlaşmalara veya mil- letkrarası nezaket kurallannın gerektirdigi baller dışında Türk SUahlı Kavvetkri'nin ya- bana ulkekre gönderilmesine veya yabancı si- lahlı kuvvetlerinin Tarkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Mec- lisinindir. Bu izin için meclisler, birlikle toplanarak karar verirler." 1982 Anayasası ise silahlı kuvvetlerin kul- larulmasına karar verme konusunda olağanüs- tü durumlar için ayn bir düzenleme getirmek- tedir: "Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ve- ya ara vermede iken ülkenin ani bir saldınya ograması ve bu sebeple silahlı kuvvet knlta- nılmasına derhal karar verilmesinin kaçınıl- raaz olması halinde cumhurbaşkanı da Türk SUahb Kuvvetleri'nin kullanılmasına karar ve- rebUir." Açıkça anlaşılacağı üzere Cumhurbaşkanı'- nın gerçekte Türkiye Büyük Millet Meclisi'- ne ait olan bir yetkiyi, parlamentoya rağmen kullanabilmesi mümkün değildir. Şayet par- lamento, silahlı kuvvetlerin kullanılması ka- rannı alma tekelini titizlikle korumak istiyorsa anayasaya göre bunun bir tek yolu vardır: Ta- tilde olmamak. DR. HlKMET ÖZDEMtR ÜNİVERSİTE ADAYLARI... 24 KIŞILIK SINIFLARDA HAZIRLANMAK AYRICALIKTIR KADIKOY Şubemiz açümışür 1990-91 öğretim yılı kayıtianmız devam etmektedir. Merkez: KADIKÜY Halrüğı Cad. No: 17 337 86 60 - 337 86 61 Şube: BAKIRKÖY İstanbul Cad. Mortümbül Sok. 583 65 49 - 542 92 93 $utw: SEHZADEBAŞI LaMi 6ençtürk Cad. 63 522 75 74 - 519 43 28 - 527 92 11 Şube: KARS Garajlar önü 17784-19670 İŞTE AMERİKA ğece 19Ekim(Hawaıllavel.) NEVVYORK. SAN FRANSISCO, LAS VEGAS, LOS ANGELES.ORLANDO SATILIKOTO Sahibinden 1986modelFord 1.6 90.000 km'de 23.000.000 TL. Tel:3374963 İNSAN SICAĞI ErdalAtabek 4. bası 5000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymtan Tttrkocağt Cad. 39-41 Cağaloğtu-tstanbul Ödemdi göoderilmez. UZAKDOGU ÜCGENİ 14 gece 14 Eylül ve 01 EkimfTokvcKyoio law«) BANGKOK. PATTAYA, HONG KONG.SİNGAPUR 2.250.-$ AYRICA, İSPANYA.RODOS, KORFU, ROVİNJ, TURLARIMIZIN REZERVASYONLAR1 DEVAM ETMEKTEDİR. YURTIÇI . GEZILERÎMIZ KEMER KİRİŞ WORLD 7geceY P 1.20O.000.TI. FETHİYE. LETOONİA 7gece Y P. 640.000.-TL. VİPTURİZM CurtnjıyetCad No 12Ehıadağ TEL:131 15 65 İRTIBAT BÜROLARI CAU.ERİA TRAVELSHOP559 78 71 KAMKÖY STİL TUHİZM 349 21 94 BAR İÇİN Bar-Maid ve Garson aranıyor. 345 06 98- 372 49 54 GEÇMtŞLE GELECEK Sabahattin Kudret Aksal 2. bası 3000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Tûrkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul ödemdi göDderümrz. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Öreıfde Sabah Ezanları... Burhaniye'nin öreni'rtden, yıllardır Müşerref Hekimoğlu'nun ya- zılannı okur, ımrenırim. Müşerref kimı dostlarıyla yazlarını burada geçirir. Onlan. evlerinin balkonunda sabah kahvaltısı yaparken gör- düğûmde, eski Tabii Senatör Selâhattın Özgür de vardı kahvaltıda. Bir yaz Müşerref'in eski eşi Kuvvet Basarır, beni balığa da gö- türmüştü. Bu kez, Ören Şenlikleri'ni izliyorum. Çoluk-çocuk buradayız. Bo- zerler Ankara'ya döndüklerınden onların evinde kalıyoruz. Ali Bo- zerler değil bunlar, Serpil-Aktan Bozerler. Yirmi yıl önce bu evin bi- ttşığinde, Kâmıl Karavelıoğluların evinde oturmuştuk bir süre. Ören'in denızi soğuktur. ama körfezde en temiz denizin Ören'de olduğu Söy- lenir. Esen poyrazmış denızi temiz tutan. Yani, temizlik çevredeki- lerın denızi temiz tutumlarından değil, rûzgârdan geliyort Burhanıye-Oren Şenlıği'nin son günü "çevre sorunlan"na ayrıl- mıştı. İzlencede adları geçenlerden kimıleri yoktu. Örneğin Yeşiller Partisi Avrupa Parlamentosu Üyesi Claudıa Roth gelmemişti. Yeşil- ler Partisi Genel Başkant Prof. Celâl Ertuğ getmiştı, ama önemlı bir sorunu çıkmış, geri gimişti. Açıkoturumu Burhaniye'nin SHP'Iİ Be- lediye Başkanı Necmi Şengider yönettı. Edremıt Çevre Sağlığı ve Koruma Derneği üyesi Nedret Gürdal. Burhaniye TMMOB Temsil- cisi Murat Narın, Y.Ziraat Mühendisi, SHP Parti Meclisi üyesi ilhan Özdil konustular. Biz Necatı Cumalılarla birlikle oturuyor, izliyorduk. Necati Cumalı yerinde duramıyor, konuşmak istiyordu. Mehmet öz- gûçlü, Cumalı'mn konuşma istegini başkana götürdü. Prof. Bahri Savcı, ibrahim Kuyumcu, onlar da dertlıymişler. Onlar da konuşmak istiyorlardı. konustular. Necatı Cumalı şöyle dedi özetle: "Bu ülkede, hukuk devleti işlemeye başlarsa çevre sorunu da ço- zümlenir. Kıyıların kamunun olduğu Medeni Kanun'da da Beledrye- ler Kanunu'nda da vardır. Ama yasalar işlemiyor; 'hile-i şer'iye' ge- çerli. Bir de para ile kültür arasında bir çelişki var. Para, kültürsüz olanın eline geçtnce böyle otuyor. Cebinızde bir anahtar, burada bir ay kalma pahasına on bir ay burayı boş tutuyor, bağlıyorsunuz. O bağladığınız parayla Sheraton'da kalırsınız!" Necati Cumalı, kıyı yağmasının Osmanlı'dan beri sürdüğünü söyledi. — Bakın istanbula, tüm saraylar kıyıda Sadrazam yalıları, tümü kıyıda. Şımdi Türkiye'de herkes padişah, herkes sadrazam! Şimdi, kimse yasa dinlemiyor. (Cumalı, "Hanedan"dan söz etmedi!) Prof. Bahri Savcı, "çevre sorunlan" toplantısına katılanların azlt- ğından yakındı. "Türkiye'nin tek temiz körfezi olan bu körfezi kur- tarmak gerekir" dedi. "Moskova Çayı" için Rusların "Dünyanın en temiz çayı" dediklerini anlattı. "Nasıl oluyor?" diye sordu. Prof. Bahri Savcı, "çevre kirliliği"nin yanında "ses kirliliği"ne de değindi. Kıyı- lardan uçan jetlerin gürültüsünün çevreyi rahatsız ettiğini söyledi. Ama sabahın erken saarinde. hoparlörierden okunan ezanlara (Arap- ça ezana) değınmedi. Kendisine bunu anımsattım; "Ona da sen değin" dedi. Burhaniye Belediye Başkanı Şengider, kıyı temizliği için "antma" istediklerını, ancak DPT'nin "Siz arıtma tesisini çalıştıramazsınız" diye reddettiğını anlattı. "Arıtma" için 5000 imza toplanmış... Konuşmacılar, ormanda hayvanların yok edilmesine değindiler de hiçbiri domuza değınmedi. Oysa ormanın tek koruyucusuydu do- muz! Koşullanmışlar bir kez, n'aparsın! Ören'e yirmi yıl önce geldiğimde, Engin Tonguç, Mehmet Özgüç- lü, Etem Yazgan birlıkteydik. Öğretmen evlerinden birinde kalmış- tım bir haftacık. O zamanlar, böyle beton yığmları yoktu. Bahçeii tek katlı evler vardı. Kıyı tertemizdi. Kumsaldan yürüyüp isteğimiz yer- de denize girerdik. O zamanlar yazlığa gelenler daha mı temizdi- ler? Yeterli çöp bidonları olmamasına karşın, sokağa çöp ne dök- mezlerdi. Sokaklar, çöp yerine çıçek kokardı. Eskiden de dere var- dı, ama sivrisinekler, karasinekler, böyle yoğun değiller miydi ne? 1973-74'lü yıllarda, delikanlılar. sortlu ya da askılı giysili bir kızı gor- düler mi, gözlerini dıker, bakarlardı. Turistleri göre göre alıstılar. DIS1C- in elinden alınıp "Turban" yapılan dinlence yerinde çok sayıda üst- süz turistler, sere serpe uzanmış güneşleniyorlardı. Oylesine doğal geliyordu ki alışınca... Zamanla, tek katlı avler için iki kat izni çıktı. Bir de çekme kat ya- pılabilirdi. Oysa, işini uyduran beş katlı apartman dikti. Kıyrya yapı- lan "K" Oteli, tüm pisliğini denize akıttı. Çok kez, ceza kesildi. Ka- nalizasyon işini nasıl çozmüştü? Ama çöpleri ortalığa dökmeyi %ürdürdü. Daha sonra askerler için dınlenme tesisleri kuruldu. Önceleri kf- yıyla ilgilenmiyor görünüyorlardı. Sonradan telörgü çektiler, dınlen- me kampı ". Eğitim Merkezı" biçimine sokuldu. Kıyı kapandı. Kimse geçmesin diye bir de nöbetçi kulübesi kondu. Askeri kamp kuruturfflBn, çayın yönü değiştirildi. Burundaki üç metre derinlik yi- tiverdi. Denız genye doğru çekıliyor, körfez kumla doluyordu. Şimdi 200 metre gidilse bile, derinlik dize varmıyor. Buradakiler, "Uğras- tık, ama askerle başa çıkamadık" dıyortar. Sonra kampın mutfağın- daki artıklar çaya dökülmeye başlandı... Çayla denizin birleştiği yer ılık olduğu ıçın çocuklar orada suya gırıyorlardı (Ören'de denız so- ğuk ya), denız suyu tam köpük köpûktü. Orada insan burnunu tut- madan duramazdı. Rüzgâr olmadığı zaman, deniz sûtlimanken, tüm kıyı kahverengi köpûkler içinde; pislik içinde yani... Çöpler yine çaya dökülüyordu. Dokunulmaziığı olan biri, bir mil- letvekilî çöplerin fotoğrafını çekiverdi. Daha önce, biri çekmek iste- miş, "yasak bölgenin resmini çekıyor" diye gözaltına alınmıstı. Göz- aitında 24 saat kalmış, Milliyet'ten Orhan Tokatlı kurtarmıştı. Fotoğ- raf çekme ışi' kamp"ta duyuldu mu ne, çöpler temizlendi. Ama ka- labalıklar gıdince ne olur, bilinmez. Yazlığa gelenlerin sanki tipteri değişti. Kumsalda errtarileriyte do- laşaniar, denize girenler var. Çöplerini pencereden aşağı sallayan- lar... Bu yıl, PTTnin yanını muhtarlık, onun yanını da "Öğretmen Ev- lerini Güzelleştirme Derneği" süslüvor. Tabelasında, aynı zaman- da, "cami", "okul", "kitaplık yaptırma derneği" yazılı. Oraya sandal- yelerini atanlar gelıp geçen kızları seyrederler. Duvarın sol yanının gerısi çöp dolu. Kasap da bu sıcakta öküz kemiklerini açık olarak çöp bidonuna atmış mı? İç bulandırıcı bir koku. Muhtar, "Bu bizim degil, belediyenin görevi" diyor. "K" Oteli'nin yanına gelince, oto- büslerınden inen Almanlar, kokuyu duyûnca "Türkiye'yegeldik!" di- y o r l a r m ı ş ! Ören'e, son sıralarda sarı Murat otomobilli, sıkmabaş bir bayan geldi. Ören Caddesi 10 numarada oturuyor. Ait katta, perdeter sırn- sıkı kapalı. Cumaları toplantılara gelentere, "Allah gönlûnûze teset- tür (örtünme) ilhamı versin!" diye dualar ediyormuş. Gidenler, "Bir daha gitmeyiz!" diyorlarmış, ama yine de kalabalık eksik olmuyor- muş. Oren'in "iskele"sinde bir cami var, bir tane daha var ama "Tur- ban'a giden yol üstünde de bir başka cami yapmak istiyorlarmış. Amaç, "her mahalleye bir cami" imiş. Yaşlılara iskeledeki cami uzak düşüyormuş. Ama asıl amaç başka: — Buraya yarieşenler, ezan sesleriyle uyanmak istiyoriar! Bir yanda Turban'da üstsüzler, bir yanda aç gözlerle kızları dikiz- leyenler. "Turban" adı verilen DISK'in elkonan, dinlenme yerinden 200 metre ötede de türbancı! ÎSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜ YABANCI DtLLER EĞİTİM KOORDİNATÖRLÜĞÜ V. DÖNEM İNGİLİZCE EĞİTtM PROGRAMI Yüksekokulumuz, Yabancı Dil (Ingilizce) eğitim kurslanna 1990-1991 Eğitim-öğretim yıhnda da devam etmektedir. V. Devre Fngilizce Eğitim Kurslanmız Londra Üniversitesi İngi- lizce Bolümü ile işbirliği doğrultusunda düzenlenmekte olup, hafta içi ve hafta sonu olarak iki ayrı grup halinde açılacaktır. Kurslarımıza müracaat eden adaylar seviye testinden geçirildikten sonra sınıf belirlenmesine göre eğitime başlayacaklardır. Kurslanmızın eğitime başlama tarihleri; Hafta Arası 9 Ekim 1990 Sah Hafta Sonu 13 Ekim 1990 Cumartesi Geniş bılgi için merkezimiz sekreterliğine başvurulabilir. Adres: İ.Ü. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Ümit Doğanay Cad. No: 6 Kat: 1-2 Beyazıt tlkokulu Karşısı Beyazıt/İstanbul : 527 58 15 - 512 94 06 522 42 00/816 Basın: 30788 Saat: 16.00-19.00 Saat: 9.30-13.30 HAREM 89 ile günlük deniz gezileri • Her gün 10'da Kuruçeşme'den hareket- varış 18'de. • Gruplara ve kombine bilettere indirim yapılır. • Çarsamba günleri hanımlar turu • Tel: 145 77 93-149 93 87 Tatil ve mesaı saatleri dışında telefon: 165 54 61
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle