28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 12 AĞUSTOS 1990 MehmetAH Aybar. Demokrasi olmadan, sosyalizm olmaz Mehmet Ali Aybar Türk solunun en eski isimlerinden birisi. Yıllardır sosyalizm teorisi ve pratiği üzerine çalışan, TİP gibi Türkiye tarihinde önemli yeri olan sosyalist bir partinin başkanlığını yapan Aybar, aynı zamanda daha 6O'lı yıllarda "güler yüzlü insancıl sosyalizm" görüşünü ortaya atarak Sovyetler Birliği'nde 80'li yıllarda başlayan "glasnost, perestroyka" reformlarına yol açan eleştirel bakış açısının öncülüğünü yapmıştı. Aybar, Leninist parti modeline karşı çıkarken sömürüye ve kapitalizme karşı mücadelenin demokratik sosyalizm temelinde süreceğini söylüyor. Aybar ile Sovyetler'deki ve dünyadaki son gelişmeler üzerine Uğur Mumcu konuştu. SÖYLESİ UĞUR MUMCU PAZAR KONUĞU I Sayın Aybar, sosyalist ülkelerde şaşır- tıcı değişiklikleryaşanıyor. Bu olaylan nasılyo- rumluyorsunuz? Bu bir kaçımlmaz son muy- du, bir sonun başlangıcı mı? Nasıl değerlendi- riyorsunuz bütün bu olaylan? İsterseniz ben sonundan başlayayım. Pek çok kimse böyle soru sormuyor da diyor ki "sos- yalizm bitti." Ben de hemen soruyu onlara çe- virerek şöyle sonıyorum: Insanın insaıu sömür- mesi bitti ıtıi? Böyle bakıyorlar yani düşünmüyorlar. Ha- ni diyonım, bir işçinin, bir emekçinin, bir köy- lünün ürettiği artı değere, o kadar fabrikamn sahibi yahut o tarlanm sahibi el koyuyor ve ona belli bir ücret veriyor. İşte sömürü de bu. Bir insanın başka insanlan sömürmesi olayı, bu bitti mi dünyada? mmm^Hele Türkiye'de. Hele Türkiye'de ve dünyayı tüm olarak alır- sak kuzeydeki Amerika, Batı Avrupa, kapita- list dunya kapitalizmini elinde tutan çevreleri, bütün dünyayı elinde tutuyor. Amerika'yı, Af- rika'yı, Asya'yı bunlann hepsini sömürüyor. Şimdi böyle devam eder denebilir mi? Muhak- kak bir yerde patlak verecek. Nitekim işaretle- rini de görüyoruz. Mesela Arjantin "BorçJanmı ödemeyeceğim. Buna bir çözüm yolu aransın" diyor. tdeolo- jik bakımdan da belki şunu da söyleyebiliriz. Kurtuluş Savaşı'nda Türkiye ilk bayrağını aç- tı. Sömürüye, sömürgeciliğe son verilmesi için. Atatürk o zamanki konuşmalarında gayet açık söyler, "Kapitalizme ve emperyalizme karşı" mücadele edeceğini, "Bizi mahvetmek isteyen emparyalizme ve bizi yutmak isteyen kapita- lizme karşı savaşmak, işte bizim en büyiik amacımızdır" der. Sömürüyü ortadan kaldır- mamız gerekir. Insanlar böyle, hep kendi eme- ğine başkalannın el koymasına nza göstermez- ler. WB^^Peki Sovyetler Birliği kaldırmış mıy- dı sömürüyü? Hayır kaldırmamıştı, çünkü yani sömürülen insan işçiliği açısından işe bakalım. tşçi, farz edelim, ayakkabı yapıyor. Buna bir ücret veri- yor patron. İki ayakkabı yapıyor. tşçi açısından patronun özel bir kişi olması ile devlet olması arasında hiç fark yok. "Efendim o devlet onun için harcar!" Bırakalım da harcar mı harcamaz mı? Onun iradesi, daha doğrusu, üreticinin ira- desi doğrultusunda harcanması lazım. Onun için Sovyetler Birliği'nde de hâlâ, Gor- baçov, işte perestroyka, yeniden yapılanma, fı- lan buraya parmak basmak lazım. Son kongrede partinin yeniden düzenlenmesi gibi, uzaktan bakılan ve tam parmağını bas- mayan konular ortaya atılmak istendi. Ama asıl üzerine gidilmesi lazım gelen şey "Leninist parti modelinin" kendisidir. Çunkü Leninist parti modeli öncülerin modelidir. öncüler fe- dakârdır, namusludur, dürüsttür, ama halkın kendisi değildir. Sovyetler Birliği'nde de dev- rimden halk dışlandı! Yani birtakım liderler geldiler, "Devrim budur, sosyalizmi şöyle kur- duk. İşte çarlığı şöyle yaptık. Böyle yaptık!" falan ama halk açısından bakınca, o tarafa ge- çip de bakınca, "Çarlar da böyleydi, böyle ida- re ediyorlardı!' Birtakım adamlar geldiler Çar- ları kovdular. Onlar da böyle idare ediyorlar, yapacakları şey bizim lehimize olan, çıkarla- nmızı savunan. Ama bize soran yok. Benim görüşüm, sosyalizmin asıl büyük devrimi bu alanda olacaktır. M ^ H Sovyetler'de de alana doğru bir kay- ma var mı? Şimdi çok açık bir kayma var desem doğru olmaz. Benim izlenimim değil bu. Yani gene parti başka partilerde kuruluyor. Şimdi belki bugün Gorbaçov'un isteği irafını bir dolambaç- h yoldan yerine getirecektir. Yani bütün mese- le gerçek anlamda demokrasinin uygulanma- sıdır. Sosyalizm demokrasisiz olmaz. Sosyalizm demokrasi ile beraber olacaktır. Ve sömürü de- mokrasi olursa kalkar. Yani millet meclisinde emekçiler, çoğunlukta, buyük çoğunluğu emekçi olacak. Sosyalizm budur. Binaenaleyh, oraya bütçe geldiği zaman birtakım uzmanlar bana çok söylüyorlar. Diyorlar ki "hayal senin söylediğin şey!' Yani nedir bu fukara emekçi? Neden anlar? Maliye mi bilir? İktisat mı bi- lir? Dış politika mı bilir? Ben diyonım ki "Ca- anım, bizim beyefendiler biliyor mu?" Bütçe yapılırken uzmanlar geliyor anlatıyor onlar da para veriyorlar. M H H Tabii şimdi elektrikmühendislerinden ekonomi uzmanlan da ya da hukukçudan sağ- lık bakanlan. Onlar da uzmanlarla çalışıyor- lar. Kendilerini uzman saydıkları zaman dafe- laket oluyor! Binaenaleyh şimdi de böyle oluyor. O zaman başka bir şey mi olacak? Evet işçi olacak par- lamentoda, köylü olacak. Maliyeden hiç anla- mayacak. Ekonomiyi de bilmeyecek. Hiç kuş- ku yok. Hele başlangıcından sonra okullardan çıkacak onlar da entellektüel olacaklar, onlar da aydın seviyesine ulaşacaklar. Ama emekçi aydın olacaklar. Yalnız şöyle birşey var. Büt- çeyi hazırlayan uzmanlar sosyalist olacak. On- lara hayatını adamış insanlar olacak. Ve bütçe komisyonunda adam bilecek, arkadaş diyecek bizim o köylü ya da işçi. "Bak sen bunu böyle söylüyorsun, ama ben anlamadım anlat bana bunu" diyecek. "Sen diyorsun ki efendim dış ticareti bilmem kısmalı da şimdi yatınmlan fi- lan yere yapmalı. Ne demek bu yatırım ne de- mek? Oraya yapmalı, ne demek?" Şimdi o hızla orda canı gönülden anlayacak. Çünkü kendisi de sosyalist, buna inanmış adam. • • ^ H Yani siz sosyalist öncü yerine, işçile- rin öncülüğünde ya da yanmda sosyalist ay- dınlar gereklıdir diyorsunuz. Evet böyle diyonım. Aydınlar öncü değildir, beraberdirler. Ama ağırlıkta değillerdir. Çün- kü memleketin çoğunluğu ve o tip aydın da za- ten emeğiyle geçinen insan. Yani o da sevine- cektir buna. Bir kere anlatacak. Bir daha an- latacak. O diyecek ki arkadaş kusura bakma biz cahil adamız gene de kavramadık. Her se- ferinde o daha basit anlatmak için bir tembel talebeye bir hocanın gösterdiği emeği göstere- cekir ve severek gösterecektir. Sonra diyecek, aaa şimdi aklım yattı bu işe, mesela olmaz di- yecek. Olmaz dedi mi aklım yattı ve olmaz, ol- mayacak bu da. • • • • Gorbaçov'un yeniden yapılanma siya- setîni savunduğunuz ve özlediğimz modele açık bir gidiş olduğu kamsında değılsiniz? Yani tam değil, çünkü daha Gorbaçov'un bütün düşüncelerini açıkladığını da pek san- mıyorum. • ^ • H Peki Batı dünyası özellikle ABD niçin bu kadar destekliyor Gorbaçov'u. Zannediyorum ki dünya banşını kurtarma bakımından Gorbaçov'un da samimiyetine ina- myor. Yani bir oyun karşısmda olmadığma ina- myor başta Amerika. Gorbaçov bir reform ya- pıyor ve bu reformu da şimdi onlara sempatik görünüyor, çünkü diyor ki "Piyasa ekonomı- Ünlü bir siyaset adamı ve yazar olan Mehmet Ali Aybar 5 Ekim 1908 tstanbul doğumlu. Galatasaray Lisesi ve Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra aynı fakultede asistan, hukuk doktoru ve daha sonra Devletler Hukuku Doçenti oldu. Vatan ve Gün gazetelerinde yazdığı siyasi yazılar nedeniyle üniversiteden uzaklaştırıldı. Çeşitli dergiler çıkardı. I949'da Truman doktrinine karşı çıktı ve Cumhurbaşkanına yayın yoluyla hakaretten dört yıl hapse mahkûm edildı. 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte ilan edilen genel afla hapisten çıktı. 1952'de avukatlığa başladı. 1962'de kurucusu olduğu sosyalist eğilimli Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) genel başkan oldu. 1965-69 arası partisinden Istanbul milletvekilliği yaptı. Parti içi anlaşmazlığm derinleşmesi üzerine 1969'da genel başkanlıktan, 1971 'de de partiden istifa etti. 1975 'te, daha sonra Sosyalist Devrim Partisi adını alan Sosyalist Parti'yi kurdu. Parti, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra 'diğer siyasi partilerle birlikte kapatıldı. 1986'da yeni bir sosyalist parti kurulması için girişimlerde bulundu. tŞimdi efendim bu Ortadoğu'daki ge- lişmeleri nasılyoruınluyorsunuz? Bugün, tabii belli bir yargıda bulunmak erken, birsavaş çık- tı çıkacak, belki çıkacak, belki çıkmayacak? Nasıl yorumluyorsunuz son olaylan? Şimdi ben, Ortadoğu'da, Amerika'mn Sov- yetler Birliği'ne karşı temel stratejisinde Orta- doğu'ya verdiği öneme bakıyorum. Bu strate- jiye Türkiye'nin liderliğinde bir tslam devlet- leri ittifakı projesi şeklinde bakıyorum. Cum- huriyet'te çıktı bundan 3 ay evvel. Bir Ameri- kalı, "Türkiye'ye yeni görev düşüyor" gibi böy- le dilinin altında kaydırarak yeşil kuşak teoıi- sini doğruladı. Şimdi olaylara bakılırsa da ha- kikaten tslam devletleri tarafından kuşatılan bir Sovyetler Birliği için Amerika'mn Vietnam yenilgisinden sonra ürettiği yeni bir stratejidır bu denebilir, diye düşünüyorum. Yani bu resmen açıklanmadı, ama onun ye- rine birtakım askeri ittifaklarla Sovyetler Bir- liği'ni sarmak, tkinci Dünya Savaşı'ndan son- raki geçerli strateji değil. Bundan sonra tslam, tslamcı teoriler, Viet- nam'da koptu ve kendileri de iştirak ettikleri halde yenildiler. Ve artık SEATO'dan, CEN- TO'dan kim bahsediyor? Var mı? Sesi, soluğu kesildi. Bunun yerine diyonım 2000 yıllannda daha da geliştirilecek olan bir yeni teori düşü- nüyor Amerika. Demin de söyledim. tki bin yı- lından sonra Müslümanlar çoğunlukta. Sovyet- ler Birliği'nde ağırlıklı olarak giderek artan çok da doğurgan millet Müslümanlar. O ağırlıkta bir strateji düşünüyor Amerika. Onun için Türkiye'ye bu yolda bir rol düşebilir. Yalnız ne var bu son zamanlarda özellikle bu Irak me- selesinde Gorbaçov ile Bush'un aynı doğrultu- da birleşmeleri ve Sovyetler Birliği'nin de ilk kez dünyaya düzen vermek için Amerika ile ele- le vermesi önemli bir adım, ki ilerde bu seme- relerini verirse o zaman tslamlarla Sovyetler Birliği'ni kuşatmak fıkrinden vazgeçilebilir. özellikle Amerika, sosyalizmin Sovyetler Birliği'nde iflas ettiği kanısına vanrsa. BugUn yargıya varmak için zaman çok er- ken. Açık pazar ekonomisine yöneliyoruz de- mesi Gorbaçov'un gerçekten sosyalizmin iflas ettiği anlamına gelmez, ama benim görüşüm odur ki bu yoldan sosyalizme varılmaz. M M B İ Şimdi herhalde devlet eliyle kapitalist üretilecek Sovyetler Birliği'nde, başka çaresi var mı? Oldukça komik bir şey olur bu. Yalnız bir örneği var bizde. Biz de bunu yaptık. Ve hâlâ da yapıyoruz. Yani Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıl- lannda yaptığımız buydu. tktisat Kongresi ile ondan sonra geri adım atılmış. Çünku yapıla- mamış, olmamış o. Yani öyle bir yol kapitalizm için, devletin kontrolunda bir kapitalizm Türki- ye'nin macerasına bakarak yüreklenebilirler ya- ni. Aıtıerikan kapitalistleri filan, ama onların istediği-de bu değildir. Ben hep Gorbaçov, da- ha birçok adımlar atacak diye düşünüyorum. Mesela bu kongreden başanlı çıktı. Ama teh- likeli zamanlar da geçirdi. Bu belki de adım- larını yavaş yavaş atıyor. Hasımlannı da göz Aybar, ABD'nin SSCB'ye karşı yeni Ortadogu stratejisinin, Türkiye lideriiginde tslam devletleri projesi şeklinde gnndeme geldiği kamsında. (Erdogan Koseoğlu) sini öğreneceğiz biz" diyor. O diyor ki "üunam iflas etti sosyalizm." Değil! M ^ M Efendim, Sovyetler Birliği'nde Müslü- man halklarla, Müslüman azınlık da zamanla çoğunluğa dönüşecek. Dönüşecekse aynı za- manda geniş bir alan sosyalizm, bu İslamcı öovyetler Birliği'nden 72 yıl sonra gelinen nokta, demokrasisiz sosyalizm olmadığını kanıtlamıştır. Mutlaka demokrasi olacak. Yani bildiğimiz insan haklanna dayalı çok partili rejim olacak. Bu sisteme de demir kumandayla geçmek kolay değil. Insanlık sosyalizme yalnız kamu mülkiyeti ile geçilemeyeceğini öğrendi. akımlar için Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman halklar arasında da bir Islamcılık akımı baş- gösterdi. Bu olguyu nasıl yorumluyorsunuz? Çok kısa olarak sosyalizmin hakkıyla uygu- lanmamış olmasından tabii. Çünkü sosyaliz- min hakkıyla uygulanması ve adil bir düzenin olması demin de altını çizmeye çahştığım gibi emekçilerin iktidar olmasıyla ancak mümkün olur. Şimdi efendim öbürü Ermeniymiş, mil- liyetler meselesinin de önemi kalmıyor. Tabii efendim, "Sen Ermenisin, sen Azerisin, sen Türksün, fakat kardeşçe bir düzenimiz var bi- zim. Ben sana takasa etmeyeceğim sen Ermenisin" diye, sen de bana bir laf söyleme- yeceksin. Vay efendim bu da "Gürcü." Şimdi bu olaylar da sosyalizmin uygulanmadığımn işareti oluyor benim için. Böyle olaylar için, 72 yıl bu dile kolay. Bir yüzyıla yakın. Bundan sonra ne o, "Sen Azerisin, ben Ermeniyim, iş- te, sen Özbeksin." Böyle olacak şey değil, ol- maması lazım bunun. Olduğuna göre sosya- lizm uygulanmıyor. Sosyalizm uygulansa, yani halk gerçekten ik- tidar olsa ve herkes kendi nüfus içindeki ço- ğunluğu oranında temsil edildiği bir parlamen- to var. Şu kadar Rus var, şu kadar Ermeni var, şu kadar Çerkes var falan filan. Şu kadar da Kün var ne olacak yani? ^ M H B £ u dinsel akımlara yeniden dönersek şöyle bir kaba benzetme yapmak mümkün mü? Sovyet devriminin hemen sonrasında Müslü- man halklar Lenin tarafından kapitalizme karşı kullanılmak istendi. Son yıllarda da bu silahı kapitalizm sosyalizme karşı çevirmedi mi? Pen- tagon teorileri? İşte, "Müslümanuk en büyük anti-komünist teoridir" diye desteklemedı mi? Yeşil kuşak teorisinin de payı yok mu? Bence bunun payı çok. Çünkü biliyoruz 2000 yılından sonra Müslüman azınhklar çoğunluk olacak. Müslüman dini de müsamahalı, baş- ka görüşlere açık ve dünyadaki gelişmelerle uyum sağlayabilme yapısından oldukça yok- sun. Açıkçası bu. Çünkü tslam dini totaliter bir din. Ve dini liderle politik lider aynı kişinin şah- sında temsil ediliyor. önünde tutarak bunları hesaba katarak adım atıyor. Ama herhalde ekonomik çıkmazı Sov- yetler Birliği'nin kolay çözülecek bir iş değil. Hazır çözüm de yok. Bir kere devlet eliyle ka- mulaştınlmış teşebbüsler eliyle sosyalizm ku- nılmadı. Binaenaleyh yeni bir şey lazım. Bu de- neme nasıl olacak? Hele çok partili olursa, ku- Ü üzerine gidilmesi gereken şey 'Leninist parti modeli'nin kendisidir. Çünkü Leninist parti modeli öncülerin modelidir. Sovyetler Birliği'nde de devrimden halk dışlandı. Birtakım liderler geldiler, devrim bu- dur, sosyalizm budur falan dediler. Benim görüşüm, sosyalizmin asıl devrimi bu alanda olacaktır. rulursa ve bir de bunlann yanında birtakım li- beraller ayrıca kapitalist ekonomiyi de getire- cek olursa, Gorbaçov bir arayış içinde. Henüz aşama aşama gidebilecegini düşünursek. Yani ben hep dönüp dolaşıp şuraya geliyorum. Sö- mürüye son vermekten vazgeçilmemesi lazım. Demin de altmı çizerek belirtmeye çalıştım. Çunkü insanlar ila nihayet sömürüye boyun eğ- meyeceklerdir, hedef sömürüsüz bir düzen ol- malıdır. Ekonomik sömürü ve ona bağlı sömü- rü. Yani bir insanın sırtından geçinme sistemi- ne son vermek lazımdır. Şimdi etendım bakın, olmadı işte, devletleş- tirme oldu. Başka yol aramak lazım. Sosyalizm bugün orada başka yol. tlk kabul edilmesi la- zım gelen yol demokrasidir. Bu durum Sovyet- ler Birliği'nde 72 yıl sonra gelinen durum de- mokrasisiz sosyalizm olmadığını kanıtlamıştır. Mutlaka demokrasi olacak. Yani bildiğimiz in- san haklarına dayalı çok partili rejim olacak. mi^^m Efendim, bir endişem var. Bu 70 yıl resmi ideoloji Leninizm, okullarda okutuldu. Tabii ki bu Sovyet Silahlı Kuvvetleri'ne de oku- tuldu. Bütün dünya orduları tutucu. Kendi dünya görüşü içinde tutucu. Acaba Sovyetler Birliği'nde bir general, bir cunta kalkıp ya da ordunun tümü kalkıp Leninizmin ilkelerine ay- kırıdır gibi bir müdahale edebilir mi? Yani teorik olarak öyle bir yaklaşımda hak- lısınız. Yani şimdi Gorbaçov'a Leninizmi inkâr ediyorsun, ki doğru, tam etmedi, işte o da söy- lemedi böyle bir şey. ek çok kimse 'sosyalizm bitti' diyor. Ben hemen onlara şunu soruyorum: 'Sömürü bitti mi?' Sömürü bitmediyse artı değere hâlâ el konuyorsa işçinin, köylünün, emekçinin sömürüye karşı mücadelesi de devam edecektir. Sömürü kalkmadıkça kapitalizm de başansız demektir. Kamulaştırma ile sömürü ortadan kalkmıyor. Sovyetler'de bu görüldü. lAma şimdi Lenin'in yapıtlan, yazdık- ları ortada. Onları bir tarafa koyarsınız, Gor- baçov'un yaptıklarını bir yana. O zaman pazar ekonomisine Leninizmde yer yok. W^^^Bizdeki Türk tslam sentezcilerinin Atatürkçülüğü ne derece Atatürkçülükse Gor- baçov'un Leninciliği de o derece. Lenin'in teorisi gayet açık. öncü teori. Ken- disi de diyor, öncüler diyor. öncüler teorisinin de bir şartla bağdaşabileceğini gene Lenin söy- lüyor. Lenin diyor ki "Sosyalist Sovyet demok- rasisi kişisel yönetimle bağdaşmaz değildir. Ve çoğu kez bir diktatörün yaptığı işler işçi sınıfı- na çok daha yararlı olmuştur", Lenin'in seçme yapıtlan var, orada 30. ciltte. Gayet açık. "Ki- şi diktatörlüğü ile sosyalizm bağdaşmaz değildir" dedikten sonra nasıl bağdaşırsa de- mokrasi kişi diktatörlüğüyle ilave ediyor, diyor ki çoğu kez bir kişinin yaptığı işler işçi sınıfı için çok daha yararlı neticeler tevdi etmiştir. Şimdi efendim bence Mancizm genel hatla- nyla bilimsel bir teori. Ama her bilimsel teori icat edildiği zamandaki koşullann içinde ka- lamaz. Mutlaka onu aşması icap eder ki ger- çeği daha derinden kavrasın. Binaenaleyh sos- yalizmin de bu yola girmesi şu yakın geçmiş- teki deneyimlere de bakarak, Rusya'nın, Sov- yetler Birliği'nin başından geçen olaylara da bakarak yeniden bir atılım yapması şarttır. Bu da Leninizm teorisi, öncüler teorisiyle sosyalizm olmaz. öncüler teorisiyle devlet ele geçiriliyor. Zaten o teoriyi sosyalizm ortaya çık- madan evvel bütün diktatörler, bu teoriden ha- reket ederek devleti ben ele geçiririm, ondan sonra ben icabına bakanm demişlerdir. Yani buradan hareket ederek mutlaka Leninist teo- rinin bir tarafa bırakılması zamanı geldi. ^tm^mUygarlık tarihi için 70 yıl çok büyük bir zaman dilimi değil belki de? Değil değil de, çok kaba keskin bir şey. Yani ismini söylemek lazım. öncülerle sosyalizm olamaz. Sosyalizm çünkü artı değerin bölüşü- mü teorisidir. Artı değerin bölüşümü niye? Sö- mürüyü kaldırmak için! Efendim, peki, ama artı değeri eğer yaratan bölüşümü kendisi yap- mıyorsa ya da kendi seçtiği arkadaşı gidip mec- liste yapmıyorsa, kamulaştırmayı da katmıyor. Bu kişisel bir ilişkidir, sömürülen ile onu sö- müren arasında bir ilişki. Bunu kaldırmak için mutlaka sömürülen in- sanın söz ve karar sahibi olması lazım. tşte Le- ninizmde ve Marksizmde eksik olan nokta bu. Açık bırakılmış olan bu. Marx demiş ki "Ka- mulaştınrsın oldu bitti:' özel mülkiyeti kaldı- nrsın kamulaştınrsın üretim araçlannı oldu bit- ti. Sömürü kalmadı. Sömürü kalkmadı, baş- ka bir şekilde devam etmiş. Şimdi asıl nedene parmak basmak lazım. O neden de mutlak üre- ticinin iktidar olması ve onun milli geliri bö- lüştürmekte söz ve karar sahibi olması şarttır. Böylece de demokrasi ile sosyalizm kucak ku- cağa olmuş ve aynlmaz iki doğru olgu da ka- nıtlanmış olacaktır. Kısacası, Doğu Bloku'nda yaşanan olaylar- dan sosyalizmin iflas ettiği sonucu cıkartıla- maz. Sömürü devam ettiği sürece sosyalizm in- sanlığın gündeminde kalacaktır. İflas eden bir sistem aranıyorsa önce kapitalizmin iflas ede- ceği kuşkusuzdur. Sol cephede ise iflas eden Le- nmızm. Çok teşekkür ederim Sayın Aybar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle