Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 12 AĞUSTOS 1990
Boston'dan
Cem Sultan
Boston'da yaşıyor
Fatih Sultan
Mehmet'in portresini
de yapan 15. yüzyılın
ünlü ressamlarından
Gentile Bellini, Türk
Sanatçısı' adındaki
resme de imzasını
atmış. Resmedilen
kişiyle, Cem Sultan
arasındaki benzerlik
çok fazla. Eser bugün
Boston'da, Isabella
Stevvart Gardner
Müzesi'nde
sergileniyor.
NEDtM GÜRSEL
BOSTON — Isabella Siewart
Gardner adını hiç duydunuz mu?
Ressam dostlannın yaptıklan
portrelerine bakıhrsa ufak tefek,
albenisız bir kadın. örneğin Sar-
gent'ın tablosunda ellerini belinin
biraz altından kavusturmuş, siyah
giysisınin içinde dimdik duruyor.
Ondokuzuncu yüzyıl Boslon
soylularında rastladıgımız bir
kendini beğenmişlik, bir çeşit üs-
tünlük duygusu var bakışlannda.
Ama bu duygu meraklı bir insa-
nın, bu geçici dünyada \z bırak-
ma çabasında bir varlıklı kadının
biz ölümlere meydan okuyan tav-
rinı da içeriyor. Işıltılı, güzellik-
lerini ilk bakışta ele venneyen kül-
rengi gözler. Kınşıksız, beyaz bo-
yunda paha biçümez bir koiye. Ve
lavnnda ölümsüzlügün gızıni bul-
ma çabası. lşte bu çaba, bu ara-
yış, delilığin sınınnda bir kolek-
siyonculuk tutkusuna dönüşecek
bu merak.
Isabella Stevvart'uı alınyazısını
etkileyecek, iki yaşındaki oğlunun
trajik öjümünden sonra Boston-
lu kadın kendini tumuyle sanata
adayacaktır. Yaratıcı olmadıgı,
bir ressarn ya da yazar yeteneği ta-
şımadığı içın de yaratılan guzel-
liklerin peşine duşecek, servetinin
ve sanat tarihi uzmaıu dosüarırun
da yardımıyla tablolar, yomular,
eski elyazmalarıyla antik eşyaiar
toplamaya başlayacaktır.
1840-1924 yülan aracında yaşa-
mış GardneT'in şimdi müze olan
evini gezme olanagjru buldum. Bu
denli görkemli, böylesine şaşırtı-
cı bir başka yer gördüğumü anım-
sâmıyorum. Boston'un içinde
ama ticaret merkezine biraz uzak.
Venedik saraylanru andıran, iç
avlusunda eski Yunan ve Roma
yontulanndan Bizans süturüanna,
Gentile Bellini'nin Türk
Sanatçısı' adlı eseri
Gotik kabartmalardan Çin vazo-
larıyla lznik çinilerine, Aztek mo-
zaiklerine dek ne ararsanız bula-
bileceğiniz bir ev. Ve her biri bir
başka stilde döşenmiş salorüarla
odalann duvarlanm süsleyen tab-
lolar. Carpacio'lar, Mantegna'-
lar, Raphael'ler, Tıtian'lar, Tin-
toretıo'Iar...
Yalnızca ttalyan Rönesans res-
samları mı? Flamanlar da var el-
bet. Hem de en ünlüleri. tşte Van
Dyck'ler, Vermeer'ler, Rubens'-
ler ve Rembrand'lar. Bu sonun-
cunun yalnızca kendi portresini
gormek mıimkün ne yazık ki! Ge-
çen ay hırsızlar müzeye girip
Rembrand'ın en değerli tabiola-
rını göturmüşler. Üstelik tuvalle-
ri keserek, ağırlık olmasın diye
çerçevelerinden söküp çıkararak.
Yerleri şimdi bomboş duvarda.
Ama Isabella Gardner'ın evinde
dolaştıkça Degas'Urın, Delacro-
ıx ve Manet'lerin varuğı, çalınan
tabloların yokluğunu az da olsa
dengeliyor.
Goblen halılann, Uzak Dogu-
dan getirilmiş yontu ve resimlerin,
incecik dantellerle gümuş şam-
danlann, Rönesans stili yataklarla
şöminelerin, hatta 18. yuzyılda
Fransız soylulannı taşıyan bir tah-
tıravanın bile Arapça elyazma ki-
taplarla birlikte bulunduğu, diye-
ceğim Kırk Haramilerin büyttle-
yici mağarasım andıran bu ilginç
evde bir de resim var. Nasılsa 1S.
yüzyıl lstanbul'undan buraya dek
gelebilmiş, parsömen üzerine gu-
vaşla yapılmış bir küçük resim.
Adı: Türk Sanatçısı. Ressamı:
Gentile Bellıni. Evet 1480'de Fa-
tih'in çağrısıyla lstanbul'a gelip
sultanın ünlü portresini yapan res-
samın bir başka yapıtı. Bu resim-
de bağdas kurmuş, elinde kalem,
minyatür çizen genç bir adam gö-
rüyoruz.
Adamın üzerinde sarı yaprak
motifli bir kaftan, başında yakay-
la uyumlu, neredeyse eflatuna ça-
lan sorgucuyla bembeyaz bir ka-
vuk ve sağ kulağında bir küpe
var. Bu resim tstanbul'a, Fatih
Sultan Mehmet zamanına alıp gö-
türdü beni.
Venedik'te Doclar Sarayı'nm
tavanını süslerken işini kardeşi
Giovanni'ye bırakıp lstanbul'a
gelen Bellini'nin Osmanlı Sarayı'y
la karşılaşmasını düşündum. Du-
şünmekle kalmayip bu konuda bir
öykü bile yazdım. Tarihçilerin an-
lattıklanna bakılırsa Venedikli
ressam yalnızca padişahın portre-
sini yapmamış, haremin duvarla-
nm da erotik resimlerle suslemiş.
Bugün akıbetlerini bümediğimiz,
babasının portresini Galata'da
sattıran sofu Bayezıl'ın belki de
badanayla örterek yok eniği re-
simlerle Gardner Müzesi'ndeki
resmın sağ üst köşesindekj Fars-
ca yazıyı bir dbstum şöyle çevir-
di: "Freaklerin tanınmış ressamı
tb> Müezzin'in eseridir". tyi
ama, ressam Jacopo Bellini'nin
oğlu, yanı ressam oğlu ressam
Gentile Bellini'den ne diye bir mü-
ezzinin oğlu diye söz edılsin? Bu
resim Bellini'nin değil mi yoksa?
Belki de Farsça yazı sonradan ya-
zıldı resmin sağ ust köşesine.
Resmedilen kişinin Cem Sultan
olduğunu öne sürenler de var. Oy-
sa o sırada Şehzade Cem, Konya'-
da. Ama bir vesıleyle tstanbul'a
gelmiş olabilir. Cem Sultan'ın bi-
linen öteki resimleriyle bu resim-
deki genç sanatçı arasında bUyuk
bcnzeıiik var çunku. Gelin de çı-
kın işin içinden! Gizini bir türiü
çözemediğim, yaraüasjnı koiay-
ca ele vermeyen bu resim başka
gizler, yanıtı bulunmayan başka
somlarla birlikte Isabella Gard-
ner'ın evini susluyor şimdi. Res-
min lstanbul'da bâşlayıp Boston'-
da biten serüveni hayal gücümü
çalıştınyor.
Ve nedense bir Anadolu türku
sunün ilk beyti dttşüyor akhnuı:
"Gtae gurbet ttt dhüstü yolumuz
/ Kimbüir ki neredc kalır öKi-
müz". Sultan Cem'in yaşamı ağa-
beyi lkınci Bayezıt'ın buyruğuy-
la gurbette noktalandı, Borcialar'
ın zehiriyle. Ama sureti -eğer bu
resimdeki genç adam gercekten
oysa- Boston'da yaşıyor hâlâ. Ve
Cem Sultan'ın nice yalnızhklar-
dan sonra gurbette içtiği zehır,
külrengi bir Boston akşamında
benim içimi de yakıyor.
Careers Driven by
HIGH TECHNOLOGY
MİKES, a joint venture company in the field of Electronic
Warfare. seeks experienced people for:
O CONSTRUCTION PROJECT MANAGER FOR A NEW
FACTORY
Job Scope:
• Responsibility for the management and supervision of
the design and construction of the MİKES'
Manufacturing FociJity in Ankara.
Desired qualifications:
• B. Sc. (Preferably M. Sc.) in Civil .
Construction/Mechanical Engineering.
• Several years of Project Management experience in a
construction environment. having held responsible
positions in the execution of projects of sirnüar nature,
• Sufficient computer experience to enable him/her to
implement Project Control.
• Excellent skills of communication and coordination.
• Wide and deep understanding of architectural. civil
and sophisticated building utility concepts and
systems.
3 MATERIALS MANAGER
Job scope:
• Responsibility for training, procedure generation,
systems implementation. start - up and maintenance
of a total materials management system.
Desired qualitifications:
• Manufacturing systems oriented expert with extensive
experience in computer based Materials
Requirements Planning (MRP). Procurement and
Stores.
• Previous experience with computerized MRP systems.
Send your resume. specifying job and salary requirements.
with a recent picture to:
MİKES Microwave Electronic Systems, Inc,
Koder Sokak 6/4 G.O.P. 06700 ANKARA
not later than August 27,1990.
All applications will be kept confidential. For both positions. ail
male applicants must be free from military obligations and all
applicants must have excellent command of English.
192O'de Fialaodiya'da çekilmiş bir fotograf. 70 yıldır çok az degişildik göstereo iilkede yine ber Uraf
-
vine evler eB fa2İa iki kaUl
-
LahtVden
Fin ruleti yürek isterNADtR PAKSOY
LAHTt/FİNLANDİY A — Sa-
moa nire, Finlandiya rure. Ama
bu kez Samoa'da tanıştığım tıb-
bı araç mühendisi Eki'nin konu-
ğu olarak Finlandiya'nın Lahti
kcntindeyim. Helsinki'den Lahti'-
ye uzanan 120 km'lik yolda Eki'-
nin arabasıyla gidiyoruz. Oğleden
sonra saat 4 sulan. Ama hava ba-
na göre oldukça gri. Otoyoldayız.
Taşıtlar far yakma zorunluluğu-
na uymuşlar.
Çevremiz silme kayın, meşe ve
carnla sarüı. Degişik tonlarda ye-
şü yesil yeşil. Onnanın ucu buca-
ğı yok gibi.
Ormam bölen tek olgu göller.
Ara sıra dagınık yerleşim birim-
lerinden geçiyonız. Köy denince
öyle kilisesi, meydam ile toplu
yerler değil. Biraz bizim Karade-
niz köyleri gibi her ev tek başı-
na... Finlandiya'nın toplam nüfu-
su S milyon. Yıllardır da pek
artmamış.
Göl kıyılarında pastel renkli
küçük kulübeler "yazlık"mış. En
büyük kenti Helsınki'nin nüfusu
yanm milyonu aşmazken ve ülke-
nin her yanı zaten yeşil ve gölle
kaplıyken Finliler bir de "göl ku-
lubeleri kültürü" yaratmışlar.
Her kulübenin yakınında, ilki-
ne göre biraz daha küçük olan
ikinci bir kulübe daha var: Sau-
naymış!.. Sauna Finlilerin yaşa-
mında vazgecilmez bir öğe. Ken-
di halinde, içe dönük, sessiz, sa-
Önce 70'lik votkayı susuz devireceksin, ardından
70 derecelik saunada yarım saat kalacaksın,
sonra buz tutmuş gölde bir delik açıp içine
dalacaksın. Eğer sağ kalırsan Fin ruletini
kazanmış sayılıyorsun. Siz buna bakmayın,
Finliler aslında alkollü araba bile kullanmayan
çok sakin insanlar... Çoğu Finli, yasal dozda
bile olsa alkollü araba kullanmayı kendilerine
saygısızhk addediyor.
kin, insan ilişkilerinde kibar ve
kurallara saygılı bir yaşam süren
Finlilerin yalnız bedeni kirlerin-
den degil, günlük dertlerinden, sı-
kıntılanndan annrnak içın sık sık
basvurduklan sığınakmış sauna...
Söz saunadan açılmısken Eki
bana Fin ruletini de anlattı: ön-
ce bir 70'lik votkayı susuz devi-
receksin. Ardından 70 derecelik
saunada yarım saat kalacaksın.
Sonra buz tutmuş gölde bir delik
açıp dalacaksın. Hâlâ sağsan ru-
leti kazanmışan demekmiş!..
Söz sözü davet ediyor. Fin ru-
leti, alkolün Finlandiya'daki ko-
numunu çağnştunyor. Zaten her-
şeyin Türluye'ye kıyasla üç-dört
kat daha pahalı olduğu ülkede, al-
kollü içecekler için bu oran beş-
altı katı buluyor. Hafif alkoUü ( *
4) biranın dışındaki diğer tttm al-
kollu içecekler özel 'tekel' dük-
kânlannda saulıyor. Bu dükkân-
lann sayisı az ve her an el alunda
olmayacak dağınıklıkta kentin de-
ğişik yerlerine serpiştirilmiş. tkin-
cisi, 18 yaşından kflçflklere bu
dükkânlarda içki satışı kesinlikle
yasak; üçüncüsü, açık olduğu sa-
atler sınırlı; dördüncüsü, alkol
Finlandiya'da kazarup Finlandi-
ya'da harcayanlar için bile olduk-
ça pahalı. Kafe, bar, lokanta gi-
bi yerlerde ise bu pahalıiık aşırı-
hk derecesine ulaşıyor. Bizdeki bir
büyük şise (yanm İitre) biranın a-
radan bir kafedeki fıyaü 15-20 bin
TL.yi buluyor!..
Ormanlan kesen gri damann
içinden akıp gidiyoruz. Ne bir ge-
reksız sollama ne de bir klakson
sesi.. Trafık kurallanna bu denli
baglı Finli sürucülerin pek cesa-
ret edemedikleri sey neymis bili-
yor musunuz? Başta Türkiye ol-
mak üzere diğer Akdeniz ülkele-
rinde araba kullanmak! Işıksız
yaya geçklerinde ise yaya asfalta
adf"
1
!?^! atar af^^y tüm taşıtİAr
durup hemen yol veriyorlar. Bu
durum, sürucülerin yanı sıra ya-
yalan da Akdeniz caddelerinde
karşidan karşıya geçme esnekliği,
kıvraklığj ve yürekliliğinden yok-
sun bırakıyor olmalı..
Tüm bunlar bir yana, Finlile-
rin cesaret edemcdiği en önemli
olgu alkollü araba kullanmakmış!
Aslında bir şişe hafif alkollü bı-
raya izin varmış. Ancak çoğu Fin-
li yasal dozda bile olsa alkoUü
araba kullanmayı kişisel ilkesizlik,
kendine saygısızlık addediyor.
Yasal dozun üstunde alkollü ara-
ba kullanırken trafığe yakalan-
mak, getirdiği ağir cezarun (ehli-
yetin iptali, yüksek para cezası gi-
bi) ötesinde. bir Finli için en bü-
yük ayıplardan sayılırmış!
Bir Finlinin yoksunluğunu çek-
tiği en önemli nesneler; guneş ve
yaz. Temmuz ortasında bile hava
10-15 °C civannda ve onun da ço-
ğu ya bulutlu ya yağmurlu...
Derken Lahti'ye ulastık. 100
bin nüfuslu kendi halinde bir Fin-
landiya kenti. Ancak caddder ge-
niş, ortalık derli toplu. Bahceli tek
katlı evler bir yana, blok apart-
manlarda bile estetiğe ozen gös-
terilmiş ve her birim çevreyle, do-
ğayla uyum içinde.. Bu özelliği
daha sonra Finlandiya'nın hcr ta-
rafında gözleyecektim. Bizim
imar planaiannın ve özellikle de
müteahhitlerin görmesinı çok ar-
zu ederdim. Hoş uygulama olma-
dıktan sonra kör kör bakrruşsın
neyeyarar!.. % 10-15'lik faizler-
le, 20-30 yühk vadelerle bankalar-
dan alınan ev kredileri Finlilerin
gayri menkul sahibi olmalarını
kolaylastınyoT ve teşvik edi-
yormuş.
Ancak bunca yer bolluğuna
rağmen evlerin çoğu, tek katlı ve
bahçeli olanlan bile 70-80 m"yi
pek geçmiyor. öyle 100-150
m
2>
lik evler oldukça nadir. Tek
katlı evler genellikle ahsap, pre-
fabrik ve pastel boyah. Isı yalıU-
mına büyük özen gösterfliyormuş.
Pencereler üç kat; kapılar çift
ve duvarlar 30-40 a n camyünü ik
sanlmış...
Vakit gece yansını çoktan geç-
miş. Issızlığın koynunda, Finlan-
diya'nın ortasında bir göl kjyısı
çiftlik evindeyim. Gökyüzü hâlâ
'karacaaydınhk'.. Duvardaki gu-
guklu saat sabaha karşı 3'ü ötü-
yor. Akdeniz'den çıkalı daha bir
gün bile olmadı. Aylardan tem-
muz ama şömineye iki odun da-
ha aimalı.. Eki sauamn hazır ol-
duğunu söylüyor, ancak benim
'Fin rukti'ni denemeye hiç niye-
tim yok. Ekvaıor gunİerini konu-
şuyoruz Finlandiya'nın gö-
beğinde.
Kafam allak bullak. Kültür şo-
ku dedikleri bu olsa gerek...
MI-TA Sirketler Grııbu iciıi:
lfönetîcîler
Aramyor
Elektronik sanayiinde önde gelen kuruluşumuzun İstanbul Şişhane'deki
şirket merkezlerinde görevlendirilmek üzere, aşağıda belirtilen konum ve
niteliklere uygun elemanlar alınacaktır.
Yüksekokul mezunu, konusunda on yü deneyimli
Personel Grup Müdürü
Yüksekokul mezunu, bilgisayarlı muhasebe sistemlerini iyi bilen, en az on yıl
deneyimli ve üretim, ithalat, ihracat yapan bir kuruluşun muhasebesini
yönetecek nitelikleri olan
Muhasebe Müdürü
Yüksekokul mezunu, elektrikli ev aletleri ile elektronik dayanıklı tüketim
mallan pazarında deneyimli
Satış Müdürü
Pazarlama Müdürü
Bölge Satış Müdürü
Askerükle ilişiği olmayan adaylann bir fotograf ve kısa özgeçmişlerini içeren
mektuplarını GENEL MÜDURE ÖZEL rumuzu ile Meta Elektronik
Endüstri ve Tic A^. Meşrutiyet Caddesi, Ersoy Han Na 184
Şişhane-İstanbul adresine göndermeleri rica olunur.
Müracaatlar kesinlikle gizli tutulacaktu.
Mahnö'den
Karşı yaka
cafeleriFERRUH YBLMAZ
MALMÖ — Günesli havalarda
Kopenhag havaalanının hemen
ötesindeki Dragör'de karides yiyip
beyaz şarap içerken denizin karşı
yakasındaki Malmö'yü açık seçik
seyretmek mümkündür. Malmö^
nün biraz solunda bütün korku-
tuculuğuyla Barseback Nükleer
Enerji Santralı'nın kutu kutucuk
yapılarıyla bacalan görünür.
Dragör'le MaJmö arasında gi-
dip gelen araba vapurları, deniz
otobüslerini pahalı bulan vakti
bol parası az yolcuların yam sıra
birbirleriyle buluşarak vakit öl-
dürmeye çalışan Danimarkalı
emeklilerle, ucuz bira içip sarhoş
olmaya çalışan işsiz lsveçli genç-
leri getirip götürür. Bu son iki ka-
tegori karaya bile çıkmaya tenez-
zül etmezler çoğunlukla, geldikleri
vapurla geriye dönerler.
Vakti bol olmayanlar ya da bi-
let fîyatına fazlaca aldırmayanlar-
sa \JS saat süren vapur yolculuğu
yerine 40 dakikada karşıya geci-
veren deniz otobüslerini tercih
edenler.
Malmö, bütün tsveç şehirleri gi-
bi steril bir şehir hissi doğuruyor
insanda. Hani bazı göller yoğun
bakteriyel yaşam dolayısıyla daha
koyu bir renktedirler ve çevreleri
çeşit çeşit sineklerle doludur, bir
de berrak, sanki içinde hiçbir canlı
yokmuş görüntüsü veren göller
vardır. tşte Isveç şehirlerinin ste-
rilliği de bu ikincilere benziyor.
Yaşamın sokaklara pek vurmadı-
ğı tsveç kentleri donuk birer anı-
ta benziyorJar.
Itiraf etmeüyim Malmö bu se-
fer beni şaşırttı. Bir kere sokak-
larda cicilerini giymiş bir sürii in-
sanı yeni açümış cafelerde cappu-
cinolarını yudumlarken gördüm.
Hele limamn denize bakan tara-
fında bu yaz açılan ön tarafı ta-
mamen camlı modern cafe, hemen
arka tarafta açılan "lskmnıiiınY
Mimarisi" sergısiyle birlikte ken-
te canlılık getirmiş.
Sergi nedeniyle olsa gerek, ca-
fenin arka tarafmdaki seyyar sah-
nede çalan caz grubunu dinleyen
uzun, ama bakımlı saçlanyla ls-
veçli delikanlılar, rnini etekli şık
kızlar cıvıl cıvıl bir görüntü oluş-
turuyorlar. tşte bu görüntüyle gü-
zel bir bira içilir diye masalardan
birine oturup biranızı ısmarladı-
ğuıızda hevesiniz kursağınızda ka-
lıyor. lsveç'in steril bir ülke oldu-
ğu hissine tekrar kapılıyorsunuz.
Çünkü lsveçli "büyükleriıııiz"
halk böyle kötü ve sağlıksız şey-
lere alışmasın diye alkollü içkiie-
re vergileri bindirdiklerinden, bir
bardak bira almak için bir servet
yatırmak zorunda kalıyorsunuz.
tşte o zaman yeni açılan cafeler-
deki cicili gençlerin neden bira de-
ğil de cappucınolarını yudumla-
dıklarını daha iyi anlıyorsunuz.