Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 TEMMUZ 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3
Ermeni-Sovyet
çatışması
• Dış Haberier Scrvisi —
Ermenistan
Cumhuriyeti'nde Ermeni
militanlar Türk sının
yakınlannda dün sabah
Sovyet askerleri Ue
girdikleri silahlı çatışmadan
sonra bir grup askeri rehin
aldılar. Reuter'in haberinde
kaç kişinin nereye
";açınldığı konusunda bilgi
edinilemediğini bildirdi. 259
üyeli Ermenistan
parlamentosunun açıhş
toplantısma ara verildiği ve
bir grup milletvekilinin
derhal olay yerine doğru
yola çıktıklan haber verildi.
Kırgızistan'da
çanşmalar
• MOSKOVA(AA) —
Sovyetler Birliği'nin
Kırgızistan Cumhuriyeti'nin
guneyindeki Osh bölgesinin
merkezi olan Osh kentinde
çatışmalann devam ettiği
bildirildi. Kırgız haber
ajansı KIRTAG
yetkililerinden elde edilen
bilgilere göre son 24 saat
içinde özellikle Osh
kentinin merkezinde
yoğunlaşan çatışmalarda en
az beş kişi yaralandı, ancak
can kaybı olmadı.
Romanya'da
gösteri
• TEMEŞVAR (AA) —
Romanya'da Nikolay
Çavuşesku yönetimini
deviren ayaklanmanın
başladığı Temeşvar kenti,
yeni Devlet Başkanı lon
Iliescu'nun istifasını isteyen
10 bini aşkın kişinin
gösterisine tanık oldu.
"^meşvar'ın Birlik
ieydanı'nda yapılan ve işçi
sendikalan ile öğrencilerin
katıldığı gösteride okunan
bir açık mektupta, başta 53
yaşındaki muhalif Marian
Muntenau olmak üzere,
geçen ayki gösterilerde
tutuklananlann serbest
bırakılması da istendi.
Küba'dan
komplo idcliası
• HAVANA (AA) —
Küba'da geçen hafta
başansızlıkla sonuçlanan
Çekoslovakya
Büyükelçiliği'ne sığınma
girişiminin, ABD, Federal
Almanya ve Çekoslovakya
diplomatlan tarafından
Küba'nın itibannı
düşürmek için düzenlenen
bir komplo olduğu ileri
sürüldü.
larihin çöp
•' anıtı
• SOFYA (AA) —
Bulgaristan'da komünizm
dönemini simgeleyen
eserlerden "tarihin çöp
yığını" anıtı yapıldı. Iki
metre yüksekliğindeki anıt,
eski komünist parti
nlanndan, ülkenin eski
w-erleriyle Lenin ve
Stalin'in resimleri, kitaplan,
broni ve alçıdan yapılmış
büstlerinden oluşuyor.
MISIP-FKO
gerginligi
• KAHİRE (AA) — Mısır
ve Filistin Kurtuluş örgütü
arasında Ortadoğu
politikası konusunda yeni
bir gerginliğin patlak
vennesinin ardından,
Filistin Devlet Başkanı
Yaser Arafat'ın bu hafta
içinde Kahire'ye yapması
beklenen ziyaretin süresiz
ertelendiği bildirildi.
Ziyaretin ertelenmesine
ilişkin haberlere yer veren
Arap basını, bu karann,
Arafat'ın, Tunus'ta yapılan
Arap Birliği Dışişleri
Bakanları toplantısma
katılmayan Mısır'ı sert bir
şekilde eleştirmesi ile
bağlantüı olduğunu
belirttiler.
Filipinler: Ölü
sayısı 800
• MANİLA (AA) -
Filipinler'in başkenti
anila'nın kuzeyini ve
Luzon adasını pazartesi
günü etkisi altına alan
depremde yıkılan bir otelin
enkazından 37 kişi
kurtarıldı. Filipinler
hükümeti tarafından
yapılan açıklamada, ölü
olarak kabul edilen 100
kişiyle birlikte depremde
hayatını kaybedenlerin
sayısının 800'ü bulduğu
bildirildi. Açıklamada, son
ölü sayısının 1.000 kişiyi
bulabileceği kaydedildi.
Rauf Denktaş Barış Harekâtı'nın 16, yıldönümü törenlerinde konuştu:
Vasiliu tehlikeli yoldaJLEFKOŞA (AA) — KKTC
Cumhurbaşkaru Rauf Denktaş,
Rum yönetimi lideri Yorgo Vasi-
liu'nun Kıbns Rum haJkını yeni
maceralara sürüklediğiııi söyledi.
Denktaş, Barış ve Özgürlük
Bayramı dolayısıyla Lefkoşa
Cumhuriyet Alanı'nda dün dü-
zenlenen törende yaptığı konuş-
mada, Rumlann, kendi kendile-
rine bazı soruların cevabını ver-
mesi gerektiğini belirtti.
Denktaş, şöyle dedi:
"Banş istiyorlarsa, bu banşın
adı nedir? Bu banşın adı iki ke-
sirali federasyon mudur? tld ke-
simlilik, Vasiliu'nun söylediği gjbi
Rumlann tümüyle kuzeye gelişkri
anlamını mı taşır? Bizim giineye
gitmemiz mi gerekir? Bana
'Törkiye'Bİn garantisi olmaz.
Türkiye'nin sizi konımak için
müdahale etme hakkı asla yoktnr'
demişti. Hâlâ o fikirde midir? O
fikink ise zaten konuşma zemini-
ni ortadan kaldınnış olur."
kDENKTAŞ — Kıbns Türk halkı Atatnrk'fln izinde.
KKTC Cumhurbaşkanı, •**• !»«'.* KKTC'ni kurmak-
Rum kesimi lideri " Ispat etnuşür
-
Vasiliu'nun halkım
yeni maceralara
sürüklediğini söyledi.
Denktaş, "KKTC'nin
varlığı federatif ya da
konfederatif yapı için
engel değildir" dedi.
Denktaş, self-
determinasyon
hakkında taviz
verilmeyeceğini
belirtti.
Denktaş, Türkiye'nin etkin ga-
rantisini ve tek taraflı müdahale
hakkını içermeyen bir anlaşmayı
asla imzalamayacaklannı tekrar-
ladı ve buna bütün dünyanın bil-
diğıni belirtti.
Denktaş, Vasiliu'nun, görüş-
melere başlamak için "Türk tanı-
fınıo self-deferminasyon hakkıo-
dan vazgeçmesini" talep ettiğini
hatırlatarak söyle konuştu:
"Bu hakkın var olduğuno Kıb-
ns Tiirkü çok defalar ispat etmiş-
tir. 1960 cumhuriyetini kurarken
ispat etmiştir. 1963te bu hakkı
dimizden almak için Rumlar bi-
Rumlann AT'ye
başvurusu
Rum yönetiminin AT'ye yaptı-
ğı başvuruya da değinen Denktaş,
Vasiliu'nun, Avrupa Topluluğu'-
na Kıbns adına müracaat hakkı-
nı nereden bulduğunu sorarak,
"Bi/ kendisİBe böyle bir hak
vennedik" dedi.
Denktaş, şöyle devam etti:
"Bizünle böyle bir şey konuşul-
madı. Bunu yapabilmesi için ken-
di kendini bizim vekilimiz adde-
diyor demektir. Yani tüm Kıbns'-
ın self-determinasyon hakkını
kendisinde görmektedir. Kıbns
Türkiinün nzasını almadan Avru-
pa Toplulugu'na müracaat et-
ze saldırdığında canını ortaya ko-
yarak ispat etmiştir. 63'ten 74'e
kadar 'ben vanm, var olacağım'
diyerek bayragını gonderden in- mekle banş goruşmelerinin önü-
dirmemekle, ama Türk bölgele- ne yıgdıgı aşılmaz engellerin far-
rinde her türiü sıkıntıya katlan- kında mıdır?"
makla ispat etmiştir. 1975'le fe-
dere devletini kurmakia ispat et-
Kıbrıs Rum kesimi lideri Vasiliu'dan Cumhuriyet'e demeç
Adayı Türkiye böldüVasiliu, 1974 yılında
Türkiye'nin Kıbrıs'taki cunta
darbesini mazeret göstererek
adanın bütünlüğünü ve legal
statüsünü askeri yollarla ihlal
ettiğini söyledi.
STELYO BERBERAKİS
GÜNEY LEFKOŞA — Kıbrıs Rum kesimi
lideri Yorgo Vasiliu, Kıbrıs sorununun çözü-
mü konusunda federasyon ilkesi üzerine her
iki tarafın da anlaştığını, ancak 'Türk tara-
ft'mn adanın ikiye bölünmüşlüğünü resmileş-
tirmek istediğini öne sürdü. Vasiliu, 1974 yı-
lındaki banş harekâtı ile ilgili olarak da,
"Türkiye, Kıbns'taki cunta darbesini maze-
ret göstererek, Kıbns'ın bütünlüğünü ve le-
gal statüsünü ihlal etme yoluna başvurdu" de-
di.
Vasiliu, Cumhuriyet'in sorularını yanıtla-
dı. Kıbrıs Rum Kesimi liderine sorulan soru-
lar ve yanıtlan şöyle:
—1974 Kıbns olaylannın üzerinden tam 16
yıl geçti. Kıbns sonınun çözümü yolunda bu-
güne kadar ne denli adımlar atıldı?
VASİLİU—tlk olarak şunu söylemek ge-
rekir ki, dünya kamuoyu adadaki işgale, sa-
rih bir biçimde karşı çıkmaktadır. tkincisi
1977 ve 1979 zirve görüşmeleri (Makarios-
Denktaş) (Kipriyanu-Denktaş) süresinde Kıb-
ns sorununun çözümü konusunda temel ola-
rak federasyon ilkesi getirilmiş oldu. Ancak
o tarihlerinden bu yana Türk tarafının değiş-
mez tutumundan dolayı hiçbir olumlu geliş-
me kaydedilmedi. Türk tarafı, zirve görüşme-
lerinden kaynaklanan anlaşmaları imzalamış
olmasına karşın, bugünkü Status-Quo'yu ya-
ni, adanın ikiye bölünmüşlüğünü resmileştir-
mek için gayret gösteriyor.
—20 Temmuz 1974'te Türkiye'nin Kıbns'a
yaptığı askeri operasyona karşı çıkıyorsunuz.
Peki, o şartlar altında Tiirkiye bir garantör
devlet olarak askeri operasyon yerine sizce ne
yapmalıydı?
VASİLİU—Türkiye'nin Kıbns'ın legal sta-
tusünu korumak için bütün gayretlerini dip-
lomatik ve banş yollannda tüketmesi dıkkat-
lerini bu noktada toplaması gerekirdi. Ancak
bunun aksi olarak Türkiye, Kıbrıs'taki cun-
ta darbesini mazeret göstererek, Kıbrıs'ın bü-
tünlüğünü ve legal statüsünü askeri yollarla
ihlal etme yoluna başvurdu ve adayı böldü.
—Darbeci Nikos Samson'un Kıbns'a dö-
nüşüyle Türkiye'de 'belki de iç güdüsel
olarak' bazı endişeler ortaya çıktı. Milli duy-
gulann yeniden kabardıgı gözlendi. Bu ara-
da 'Enosis' ruhumın yeniden carilanacagı yo-
lunda Türk basınında birçok yorumlar yapı-
lıyor, yazılar yazılıyor. Sizin bu konndaki de-
geriendirmeniz nedir?
VASİLİU—Nikos Samson, Kıbns'a dön-
düğü gün tutuklanarak derhal cezaevine nak-
ledildi. Kıbrıs hükümeti, Samson'un geriye
kalan hapis cezasmı tamamlayacağını açıkla-
mış bulunuyor. 'Enosis hedefı, bağımsızlık-
tan sonra Kıbns Rumlannın ezici bir çoğun-
luğu tarafından terk edilmiştir. Ancak şimdi
Türk tarafının adayı ikiye bölme isteğini sür-
dürdüğünü görüyoruz.
—L'zun zamandan bu yana beklettiğiniz
'Kıbns'ın AT başvurusunu'. aniden yerine ge-
tirdiniz. Türkiye'nin gösterdiği (epkiler de ma-
lura. Bu yeni ortam, Turk-Yunan ilişkilerini
ne denli etkileyebilir?
VASİLİU—AT'ye tam üyelik başvurusu-
nu, Kıbrıs'ın topluluğa girmesiyle bütün Kıb-
rıslılann ekonomik, sosyal ve siyasi alanlar-
da çok önemli derecede yararlar sağlayacağı
kanaatine vararak yaptık. Kıbrıs'ın AT'ye
uyeliği ile insan haklanna saygı gösteren, ba-
rışçıl yaşam ve ülkelerarası işbirliği temelle-
rine oturmuş olan AT'nin oluşturduğu siyasi
örgüt çerçevesinde, Kıbns cumhuriyetinin gü-
venlığinin yani sıra, ayrım yapmaksızın bü-
tün Kıbrıslılann temel hak ve özgürlüklerine
katkıda bulunacaktır. Türkiye, Kıbns'm AT
üyeliğine karşı çıkacağına, Kıbrıs sorununun
çözümü ile birlikte AT'ye kendi tam üyeliği-
ni gerçekleştirmek için gayret göstermeyi yeğ-
lemelidir. Böylelikle işbirliği ve dostluk yol-
ları hepimiz için açılmış olacaktır.
—AT ülkelerinin son yıllarda Kıbns sonı-
nuna yakın ilgi gösterdiği ve Türkiye'yi san-
ki yalnızlıga ittiği gözleniyor. Sizce AT'nin bu
tutumu nereye dayanmaktadır. Buna paralel
olarak Türkiye'nin AT uyeliği 'dışlanmaya'
yüz tutarken, Kıbns konusıındaki AT baskı-
lannı ne denli ciddiye alabüir?
VASİLİU—AT, Avrupa ilkelerine, insan
haklanna saygı gösteren demokrasi, temel öz-
gurlük ve ülkeler arasında banşçıl işbirliği te-
mellerine oturmuş siyasi bir örgüttür. AT'nin
Kıbrıs sorunuyla ilgili tutumu bu temel ve il-
kelerden kaynaklanmaktadır. Kıbns sorunu-
nun çözümü konusunda önemli olan AT'nin
Türkiye'ye baskı yapması değildir. önemli
olan Ankara'nın bu sorununun çözümü ile
AT ilişkilerini geliştirmesi açısından büyük bir
engeli aşacağınm bilincine varmasıdır.
KKTC Cumhurbaşkanı, Vasi-
liu'yu, Kıbrıs Türk halkını
"azınlık" olarak takdim etmek-
ten vazgeçmeye de davet etti.
Denktaş, "Rum halkı da buna
inanmışsa, Rum halkı da kendi-
sini bu yolda teşvik edecekse,
Rum halkı da Türklerin eşit olma-
dığını, iki kesimli bir hayatın Kıb-
ns'a yaramadıgını soylerse, o za-
man dünyaya cevaplannı kendi-
leri vermiş olacaklardır" dedi.
KKTC'nin varlığının, federatif
veya konfederatif bir anlaşmaya
engel teşkil etmediğini yineleyen
Denktaş, şunları söyledi:
"Hatta KKTC'nin variıgı, guç-
lenmesi ve daha da yücelmesi
Rumlara yapamayacaklan işin ne
oMuğunu gösterecektir. Eger akıl-
lan varsa, istekleri varsa, Kıbns'ı
tümüyle Yunanistan'a mal etmek-
ten vazgeçmislerse, 1963-74 yılla-
nnın bize getirdigi vahşeti, bize
yapüklan barbarlığı ammsayarak
'şu Türkler aynlmakta da bakb-
dır, bizimle yeniden bir arada ya-
şamak için tam ve kesir garanti-
ler istemekte, Türkiye'ye dört el-
le sanlmakta da haklıdıriar' der-
lerse, o zaman yollar açılmış olur;
demezlerse, bu yollan kendileri
kapamışUr. Kendileri kapalı tntu-
yor demektir."
Denktaş, KKTC'yi daha da
kökleştireceklerini ve anavatan
Türkiye ile birlikte daha da güç-
lendireceklerini sözlerine ekledi.
Lefkoşa'daki tören, geçit resmi
ile sona erdi.
Kıbrıs Banş Harikâtı'nın 16.
yıldönümü nedeniyle Ankara'da
da bir tören düzenlendi. Türkiye
Muharip Gaziler Derneği'nce dü-
zenlenen törende Zafer Anıtı'na
çelenk konuldu ve saygı duruşun-
da bulunuldu. tstanbul Taksim
Cumhuriyet Anıtı önündeki tö-
rende ise aralarında Kıbns'ta ga-
zi olanlann da bulunduğu Muha-
rip Gaziler Cemiyeti İstanbul Şu-
besi üyeleri anıta çelenk koyarak
saygı duruşunda bulundu.
Ankaru, Cuellar'ın tekrar devreye girmesini olumlu buldu
'Maraş yerleşime açılmayacak'Dışişleri Bakanlığı çevreleri, Maraş'ın
yerleşime açılması yönünde hazırhklar
yapılmadığını belirtirken, Genel Sekreter
Cuellar'ın girişimleri konusunda bazı soru
işaretleri ortaya çıktı.
ANKARA (Cumhuriyet Bttro-
sa) — Kıbrıs sorununun
"uluslararasılaştınlmasuıa" yöne-
lik çabalann arttığı bir dönemde,
BM Genel Sekreteri Perez de Cu-
ellar'ın tekrar devreye girmesi An-
kara'da "olumta" olarak değerlen-
dirilirken, de Cuellar'ın 649 sayı-
lı GüvenUk Konseyi karanna da-
yanarak taraflara telkinlerde bu-
îunmak niyetinde olduğunu bil-
dirmesi bazı soru işaretlerine
yol açtı. Dışişleri Bakanı Ali
Bozer, Ankara'nın bildiriye bakı-
şını, "Rum tarafının Avrupa
TopJnluklan'na tam üyeiik müra-
caabna atıf yapümamış olması
dddi bir eksiklikür" sözleriyle
açıkladı.
Dışişleri Bakanlığı çevreleri Ge-
nel Sekreter'in "bdge veya öneri"
sunma yetkisi bulunmadığını
anımsatarak, "TeBtinlerde bulu-
nacaksa ismi üstünde bunlar tel-
kin olacak. Başka bir şey degil"
dediler. De Cuellar'ın Güvenlik
Konseyi'ne sunduğu ve önceki gün
konsey tarafından kabul edilen 12
temmuz tarihli raporunda Kıbns
Rum yönetiminin AT'ye tam üye-
lik başvurusu konusuna değimne-
mesinin yarattığı kırgınhğm ise
sürdüğü gözleniyor. Bu gelişme-
nin, De Cuellar'm tarafsızlığı ile
bağdaşmadığı bildiriliyor. öte
yandan Maraş'ın yerleşime açıl-
ması yönünde hazırhklar olmadı-
ğuu da belirten yetkili çevreler.
"R«m taıafı Türk güçleri ile Kıb-
ns Türk güvenlik güçleri arasın-
daki bir teknik düzenlemeyi istis-
mar etmeye amaçhyoriar" diye
konuştular.
Görüşlerini Cumhuriyet'e bildi-
ren yetküi çevreler, BM Genel Sek-
reteri'nin devreye ginnesinin tüm
taraflara Kıbns sorununun han-
gi platformda ele alındığının
anımsatılması açısından olumlu
olduğunu belirttiler. Bu konuda
şunları söylediler:
"Genel Sekreter'in görevi 12
Mart 1990 tarihli ve 649 sayılı Gü-
venlik Konseyi karan tarafından
tanımlanıyor. Bu karar da soru-
nu gerçek perspektifine oturtuyor.
Kıbns sorunu Ue yakından ilgile-
nen ancak böyle bir yetkileri ol-
mayan taraflara bunun sürekli ha-
tırlatılması gerekiyor. AT'nin
DuMin bildirisi gibi, Kıbns Rum
kesiminin topluluğa başvunısu gi-
bi gelişmelerin adadaki diyalog
süredni sekleye uğrattıgının bilin-
mesi gerekiyor."
De Cuellar'ın 12 temmuz tarihli
raporunda 649 sayılı karara daya-
narak iki toplumun liderine tel-
kinlerde bulunmak niyetinde ol-
duğunu bildirdiğinin anımsatıl-
ması üzerine de yetkililer şunları
söylediler:
"Onaylan olmadan Genel Sek-
reter'in taraflara belge veya öneri
sunma yetkisi yok. Telkinlerde bu-
lunacaksa ismi üstünde bunlar lel-
kin olacak. Başka bir şey değil.
Ancak bu telkinleri yaparken de
gözctmesi gereken bazı şey ler var.
Yapılan telkinler şu anda her fır-
satı değerlendirme peşinde olan
Rumlar tarafından başka amaçla
kollanılacak mı? Bunu dusünmesi
gerekiyor. Aksi takdirde herkes
telkinde bnlunur ve bunun fazla
bir değeri olmaz."
Dışişleri Bakanı Ali Bozer de
konuya ilişkin soruya verdiği ya-
nıtta, "Rum tarafının Avrupa
Topiuhıklan'ıta tam üyelik müra-
caaüna atıf yapılmamış olması
dddi bir eksikliktir" dedi. Bozer,
Rum yönetiminin başvurusunun
"tek başına adanın siyasi gelece-
ğini belirleme ve tüm Kıbns adı-
na uluslararası taahhütler yarat-
ma hakkına sahip olraa iddiasına
dayandıgım" anımsattı ve bu gi-
rişimi "müzakere siirecinin teme-
lini tahrip eden niteükle" gördü-
ğünü vurguladı.
Rumlar vazgeçti
AA'nın haberine göre Kıbns
Rum yönetimi Maraş'ın askeri
yapısındaki değişikliği protesto
amaayla Güvenlik Konseyi'ni
toplanuya çağırdığı halde, son da-
kikada bu isteminden geri döndü.
Rum yönetimi Dışişleri Baka-
nı George Yakovou Konsey Baş-
kanlığVna bir mektup göndererek
Maraş'taki askeri yapının değiş-
mesinden yakmmış ve bunun ön-
lenmesi için Konsey'in toplanma-
sını istemişti.
LİDERLER KffiRIS'I DEĞERLENDİRDİ
Ecevit: Adada çözüm federasyondıırANKARA (Cumhuriyet Bürosu) —
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Kıbrıs
Banş Harekâtı'nın 16. yıldönümü ile ilgili
olarak, "Kıbns'ta 16 yıl önce kavga vardı.
Katliaralar vardı. Ama, Banş Harekâtı-
ndan sonra ismine uygun bir şekilde ada-
ya banş geldi" dedi. Ecevit, 16 yıllık süreç
içerisinde ekonomik açıdan refah sağlan-
dığına da işaret etti. Ecevit, KKTC'nin iç
sorunlanna bir an önce özüm bulması ge-
rektiğini de söyledi.
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit dün
Ankara Oran'daki evinde KKTC Yeni Do-
ğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı Orhan
Üçok'Ia görüştü. Görüşme sırasında Bü-
lent Ecevit, Üçok ile buluşmalanmn Kıb-
ns Banş Harekâtının 16. yıldönümüne rast-
lamasının önemine işaret etti ve "Özgür-
lügünüzün, güvenliğinizin daim olmasını
diliyorum" diye konuştu.
YDP Başkanı Üçok, Kıbns'a demokra-
si ve banşın gelmesinde Bülent Ecevit'in
katkılarına değinerek teşekkür etti ve bu-
günkü Kıbrıs konusunda şöyle konuştu:
"Ama bugün Kıbns Türk kesiminde de-
mokrasi katledilmiştir. Tek parlili bir sis-
tem vardır. Muhalefet parlamentoda yok-
tur. Biz hürriyeti, demokrasiyi yaşatmak
için çok çaba sarf ettik, ama iktidara an-
latamadık. Aynca secimler dıştao yönlen-
Ecevit: Çözüm iki kesimli, iki toplumlu bir
federasyondur. Bugün yalmzca çatı eksiktir.
Demirel: Artık Kıbrıs'ta kan dökülmüyor. Türkiye
Kıbns'ta istilacı değildir.
Erfeakan: Batı taklitçisi partiler yüzünden Kıbns'ta
kazanılan askeri zafer henüz nihai bir noktaya
ulaştınlamadı.
dirilmiştir. TRT halkımızı vatanperver ve
hain diye ikiye böJen yayınlar yapmışür. 16
yıldır bizleri aynı kisiler yönetmektedir. Bu
yöneten kişiler gerek ehliyel, gerekse kifa-
yet açısından yetersizdirier."
Bülent Ecevit, konuşmasında özellikle
Kıbns'ın iç sorunlanna girmek istemedi-
ğini söyledi. Kıbns Banş Harekâtı'nın 16.
yıldönümü üzerinde konuşan Ecevit, "Kıb-
ns'ta 16 yıl önce sürekli kavga vardı. Soy-
lunm ölçülerinde katliamlar vardı. Ama
banş harekâtından sonra ismine uygun bir
şekilde adaya banş gelmiştir" diye konuş-
tu. Kıbrıs Türk kesiminde 16 yıllık süreç
içerisinde ekonomik açıdan refah sağlan-
dığına da işaret eden Ecevit, "Böylece hem
refah hem de ekonomik kalkınma gelmiş-
tir. Demokrasi yolu açılmışür. Bugun Kıb-
ns için geçerli olan tek şey iki kesimli, iki
toplumlu bir federasyondur. Yani bugün
yalmzca çatı eksiktir" dedi.
Demirel
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel,
Türkiye'nin Kıbrıs'taki soydaşlanna kar-
şı olan görevlerini hassasiyetle yerine ge-
tirmeye devam edeceğini bildirdi.
Demirel, mesajında şunları kaydettı:
"O müdahaleden bu yana Kıbns'ta kan
dökülmüyor. Huzur vardır, sükun vardır.
Türkiye Kıbns'ta istilacı değildir. Düzeni
tesis etmiştir. 15 senedir Kıbns'ta iki rail-
let oldugu, bunlann iç içe yaşayamayaca-
gı realitesi kabuUeniiemedigi için siyasi çö-
züm bulunmuyor. Siyasi çözüm bu gercek-
lerden çıkacaktır. Kıbns'ta yeniden bir
kargaşa dönemini kimse arzu etmemekte-
dir. Bu da zaten mümkün olmayacaktır.
Türkiye, Kıbns'taki soydaşlanna karşı
olan görevlerini hassasiyetle yerine getir-
meye devam edecektir."
Erbakan
Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin
Erbakan, kendileri açısından, "Kıbns me-
selesi diye bir mesele olmadığını" belirte-
rek, bu konuda Kıbrıs Rum yönetimi, Yu-
nanistan, Birleşmiş Milletler Genel Sekre-
teri ve bazı Batılı ülkelerin şuursuz bir şe-
kilde arkalanndan koşmanın abesle iştigal
olduğunu söyledi.
Erbakan, Kıbns Banş Harekâtı'nın 16.
yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada,
harekât sırasında, "Milli görüşün tarihi
hizmetinin" herkes tarafından bilindiğini
öne sürdü. Harekâtın hemen ardından,
Kuzey Kıbns Türk Devleti'nin bağımsız-
lığını ilan etmesini savunduklannı, ancak
bunun o zaman kabul görmediğini ifade
eden Erbakan, "Batı taklitçisi zihniyetli
partiler yüzünden Kuzey Kıbns'ta kazanı-
lan askeri zafer 16 yıl geçmesine rağmen
henüz huzur verici nihai bir noktaya
ulaştınlamamıştır" dedi.
DUNYADA BUGUN
ALISIRMEN
SHPnin Güneydoğu Raporu I
HerŞeyden Önce
— Onların kendi başlarına bağımsız bir devlet kurmalarını hiç
düşündünüz mü çözüm olarak?
Birden odaya bomba düşmüş gibi oldu. Bizimkiler, bu Fran-
sız gazetecı dostun garip çıkışı üzerine dik dik yüzüme bakma-
ya başladılar.
— İşte bunlann hepsi böyle önyargılı ve bize düşmandırlar.
Sen de akıllı bir dost diye niteliyordun bunu demek ister gibiy-
diler.
Ben hiç sesimi çıkarmadan izliyor, hiçbir şeye kanşmıyordum.
Bizimkinin olaylara böyle tersten girmesine alışkındım.
— Böyle bir şey söz konusu olamaz, ulusal duygularımtz...
diyecek oldu bizimkilerden biri.
— Yeryüzünde olmaz yoktur, ulusal duygulara gelince, ga-
zetecı konulara nesnel bakar, duygulardan sıyrılarak. önce nes-
ne! olarak değerlendirmesıni yapar, sonra ulusal açıdan ne ol-
ması gerektiğini aynca düşünür dedi.
Çıkışının yarattığı şaşkınhktan yararlanarak düşüncelerini bir-
biri ardına sıralamaya başfadı:
"Birden böyle konuştuğum için bana kızmayın, Kürt sorunu
diye bütün dünya başınızın etini yiyor ve sizi suçluyor. Benim
ülkemdeki kamuoyu da içtenlikle, Kürtleri bir sömürge halkı ola-
rak görüyor, sizleri de kolonizatör yerine koyuyor."
Baktı ki öfke doruğa doğru tırmanmakta, hemen eklemek ge-
reğinı duydu:
"Hiç merak etmeyin, ben öyle düşünmüyorum. Türkiye'de in-
sanların Kürt ve Türk diye kökenlerine göre ayrıldıklarını ve kö-
kenlerinden dolayı farklı davranışlarla karşılastıklarını sanmıyo-
rum. Öyle olsaydı bir Türk arkadaşımın söylediği gibi, Yargıtay
üyelerinin yarısı Kürt -sız buna Güneydoğu diyorsunuz- köken-
li olmazdı. Bu ülkede Kürt kökenliler bakan da olabiliyorlar, baş-
bakan da, milletvekıli de, yüksek yargıç da, hiçbir sömürge iliş-
kisinde böyle bir şey yoktur."
— Öyle dedim, haklısın, sürgün içeren yasa hükmündeki ka-
rarnameyi imzalayan Kâmran Inan'ın babası sürülmüştü. Ken-
disi de babası sürgündeyken doğmuştu. Ama o Kâmran İnan
bizler hapisteyken tüm dünyaya 12 eyiül baskılannın neden doğ-
ru olduğunu da anlatmaya çalışıyordu...
"Kesme lütfen". dedi sürdürdü: "Hatta olaya başka bir açı-
dan da bakabilirsiniz. Cumhuriyet döneminde Güneydoğu'dan
Türkiye'nin diğer bölgelerine transfer olan kaynak ile Türkiye'-
nin öbür bölgelerinden Güneydoğu'ya transfer olan kaynağı İtar-
şılaştırıp da sömürge savlannı çürütebilirsiniz. Son zamanlar-
da yapılan tüm yatırımların kaynaklarının nereden geldiğini de
tartışmaya açabilir, Güneydoğu'nun bugün elde ettiği tesısleri
de kendi kaynaklarıyla yapmasının mümkün olup olmadığını kc-
nuşabilirsiniz. Tabii bu tartışma o kaynakların nimetlerinden böf-
ge halkını yararlandırmama gibi bir art niyeti gizleme amacına
yönelık olmamah. Dahası var, Türkiye, Güneydoğu kökenliler
olmadığı takdirde ya da bağımsız bir devlet kurup ayrılırlarsa,
35-40 milyonluk, ama 3 bin dolar ulusal geliri olan, sorunları daha
hafif, çözümleri daha kolay, Avrupa'ya daha yakın, AT'ye gir-
mesi daha olası bir ülke haline de gelebilir. Bu durumda bağım-
sızlık halinde ne olacağım siz değil de bırakın onlar düşünsün-
ler..."
— Bak Michel (adını, sık sık ülkemize geldiği için tam olarak
veremeyeceğim) dedim, bu söylediğin çok hoş gibi görûnüyor.
Hatta bir açıdan belki ilerici, ama gerçekte sorunun üzerine so-
ven bir gidiş biçimi, bana göre hem tehlikeli hem de olanaksız
bir çözüm.
— Neden? dedi.
— Nedeni basit, her şeyden önce biz ulusal ant ile sınırtan-
mızı çizmişiz, kimliğimizi beliıiemişiz. Bu ülkede yasayan insan-
ların büyük çoğunluğu, Kürt-Türk ayrımı yapmadan ırkçı bir açt-
dan değil, Renancı bir millet kavramıyla sorunları demokratik
düzen içinde, özgürlükleri daha da geliştirerek çözmekten ya-
nayız.
— Ama o zaman da gerekeni yapmıyorsunuz diye yanrtladı
beni. a
— Nasıl gerekeni yapmıyoruz?
— Bir sorunu, kopmalara meydan vermeden, demokrasinin
sınırları içinde, özgürlükçülüğün kurallarına uygun olarak çöz-
menin tek yolu dostum, her şeyden önce o sorunu art niyetsiz,
tabusuz ve yasaksız tartışmadan geçer.
— Eeee?
— Eeesi bu. Demokrasilerde, bir sorunun çözümünün önko-
şuludur yasaksız tartışma. Ama işte bu konuda siz hiçbir biçimde
tartışmıyor, sloganlar çevresinde dönüp duruyorsunuz.
Fransız dostum, herkesi şaştrtarak tersten girdiği tartışma-
da, istediği sonuca varmış, vermek istediği mesajı pek çarpıcı
biçimde sunmuştu ve hiç kuşkusuz, toplumsal bir saynlığımıza
demokrasimizin pek önemli bir eksiğine dokunurken çok hak-
lıydı.
Sozünü ettiğim konuşma sekiz on ay önce geçti. Gerçekten
de o sırada hem bölgesel hem de etnik bir sorun olan Güney-
doğu sorunu ya da Kürt sorunu hakkında yalnız sloganlar atılı-
yor, iş zaman zaman, her iki yandan da tehlikeli biçimde tırman-
ma eğilimi gösterebilecek bir şovenizme varabiliyordu. İşin il-
ginci, birlığe karşı olan Kürt şovenistleri tutumlarını sürdürdük-
leri takdirde, nasıl bir karşı şovenizmi ateşleyip şimdiye dek var
olmayan bir ayrılığı var kılacaklarınm da ayırdında değilterdi. Bet-
ki de Fransız dostumun bizim arkadaşlan çok kızdıran önerisi
onlardan çok, bu tür bir şovenizmi sürdürenlere yönelik bir
uyarıydı.
Aradan sekiz on ay geçti. sonunda SHP'nin "Güneydoğu
Raporu" yayımlandı ve hazırianan metnin büyük yenilikleri içer-
memesine karşın, yaşamsal sorunda çok, ama çok önemli bir
adım atıldı.
SHP'nin raporu bir ilk adımdır ve eğer hem bölgesel yönleri
hem de etnik yanları olan bu sorunu ciddi olarak çözmek isti-
yorsak raporu önyargısız, artniyetsiz, yasaksız, tabusuz tartış-
mak zorundayız. SHP'den ayrılan milletvekilleri de ANAP da,
rapor hakkında imalarda bulunup yuvarlak sözierle ileri geri ko-
nuşan fiili başkanı da, DYP de, Ecevit de, raporu ulusal birlik
adına eleştirirken kalemlehnden zehir damlayanlar da, raporu
açık seçik biçimde tartışmak, eksik ve yanlış gördükleri yanlan
göstermek, ama aynı zamanda beğenmedikleri önerilerin yeri-
ne kendilerinin ne gibi çözümler, ne gibi yöntemler önerdikleri-
ni söylemek zorundadırlar. Hatta yumruğu vurup herkesi sus-
turarak çözüme ulaşabileceklerini savunanlar da (ki biz böyle
birçözüme katılmıyoruz) hangi yöntemlerle başarı sağlayacak-
larını açıkça belirtmelidirler. Öyle ya bugüne kadar o yöntem
yıllarca denendiği halde çözüm bir türlü elde edilememıstir. SHP
raporunu yetersiz ve eksik bulan bölge halkından yurttaşlar da
gerçekten demokratik çözüm istiyorlarsa, nerede neyi eksik bul-
duklarını, kendilerinin o metinde yer almayan hangi istekleri ol-
duğunu söylemek zorundadırlar.
Çünkü unutmayalım, demokratik çözümler ancak açık tartış-
ma ile olur. SHP'nin büyük yenilikler içermeyen, birçok açıdan
tamamlanması gereken raporu, yaşamsal bir konuda demok-
rasinin altın kuralına zemin hazırladığı için son derecede olum-
ludur.
Bu noktayı böylece belirttikten sonra artık raporun tartışma-
sına geçebiliriz.
TEŞEKKÜR
21/6/1990 tarıhınde aramızdan aynlan
ERGÜN'ümüzün
yüreğimizdeki sonsu: acısını paylaşmak için
ilgilerini esirgemeyen, cenaze törenine karılan,
çelenk gdnderen, telefon veya telgraf ile baş sağlığı
dileyen dost ve yakınlanmıza, aynca tüm Tiirkiye
lş Bankasrcamiasına teşekkür edenz.
GEZER, SEZER VE YII.MAZ AİLELERİ
DEVREN
SERAMJK ATÖLYESİ
Tel: 343 10 18