22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 TEMMUZ 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 Ermeni-Sovyet çatışması • Dış Haberier Scrvisi — Ermenistan Cumhuriyeti'nde Ermeni militanlar Türk sının yakınlannda dün sabah Sovyet askerleri Ue girdikleri silahlı çatışmadan sonra bir grup askeri rehin aldılar. Reuter'in haberinde kaç kişinin nereye ";açınldığı konusunda bilgi edinilemediğini bildirdi. 259 üyeli Ermenistan parlamentosunun açıhş toplantısma ara verildiği ve bir grup milletvekilinin derhal olay yerine doğru yola çıktıklan haber verildi. Kırgızistan'da çanşmalar • MOSKOVA(AA) — Sovyetler Birliği'nin Kırgızistan Cumhuriyeti'nin guneyindeki Osh bölgesinin merkezi olan Osh kentinde çatışmalann devam ettiği bildirildi. Kırgız haber ajansı KIRTAG yetkililerinden elde edilen bilgilere göre son 24 saat içinde özellikle Osh kentinin merkezinde yoğunlaşan çatışmalarda en az beş kişi yaralandı, ancak can kaybı olmadı. Romanya'da gösteri • TEMEŞVAR (AA) — Romanya'da Nikolay Çavuşesku yönetimini deviren ayaklanmanın başladığı Temeşvar kenti, yeni Devlet Başkanı lon Iliescu'nun istifasını isteyen 10 bini aşkın kişinin gösterisine tanık oldu. "^meşvar'ın Birlik ieydanı'nda yapılan ve işçi sendikalan ile öğrencilerin katıldığı gösteride okunan bir açık mektupta, başta 53 yaşındaki muhalif Marian Muntenau olmak üzere, geçen ayki gösterilerde tutuklananlann serbest bırakılması da istendi. Küba'dan komplo idcliası • HAVANA (AA) — Küba'da geçen hafta başansızlıkla sonuçlanan Çekoslovakya Büyükelçiliği'ne sığınma girişiminin, ABD, Federal Almanya ve Çekoslovakya diplomatlan tarafından Küba'nın itibannı düşürmek için düzenlenen bir komplo olduğu ileri sürüldü. larihin çöp •' anıtı • SOFYA (AA) — Bulgaristan'da komünizm dönemini simgeleyen eserlerden "tarihin çöp yığını" anıtı yapıldı. Iki metre yüksekliğindeki anıt, eski komünist parti nlanndan, ülkenin eski w-erleriyle Lenin ve Stalin'in resimleri, kitaplan, broni ve alçıdan yapılmış büstlerinden oluşuyor. MISIP-FKO gerginligi • KAHİRE (AA) — Mısır ve Filistin Kurtuluş örgütü arasında Ortadoğu politikası konusunda yeni bir gerginliğin patlak vennesinin ardından, Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın bu hafta içinde Kahire'ye yapması beklenen ziyaretin süresiz ertelendiği bildirildi. Ziyaretin ertelenmesine ilişkin haberlere yer veren Arap basını, bu karann, Arafat'ın, Tunus'ta yapılan Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısma katılmayan Mısır'ı sert bir şekilde eleştirmesi ile bağlantüı olduğunu belirttiler. Filipinler: Ölü sayısı 800 • MANİLA (AA) - Filipinler'in başkenti anila'nın kuzeyini ve Luzon adasını pazartesi günü etkisi altına alan depremde yıkılan bir otelin enkazından 37 kişi kurtarıldı. Filipinler hükümeti tarafından yapılan açıklamada, ölü olarak kabul edilen 100 kişiyle birlikte depremde hayatını kaybedenlerin sayısının 800'ü bulduğu bildirildi. Açıklamada, son ölü sayısının 1.000 kişiyi bulabileceği kaydedildi. Rauf Denktaş Barış Harekâtı'nın 16, yıldönümü törenlerinde konuştu: Vasiliu tehlikeli yoldaJLEFKOŞA (AA) — KKTC Cumhurbaşkaru Rauf Denktaş, Rum yönetimi lideri Yorgo Vasi- liu'nun Kıbns Rum haJkını yeni maceralara sürüklediğiııi söyledi. Denktaş, Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla Lefkoşa Cumhuriyet Alanı'nda dün dü- zenlenen törende yaptığı konuş- mada, Rumlann, kendi kendile- rine bazı soruların cevabını ver- mesi gerektiğini belirtti. Denktaş, şöyle dedi: "Banş istiyorlarsa, bu banşın adı nedir? Bu banşın adı iki ke- sirali federasyon mudur? tld ke- simlilik, Vasiliu'nun söylediği gjbi Rumlann tümüyle kuzeye gelişkri anlamını mı taşır? Bizim giineye gitmemiz mi gerekir? Bana 'Törkiye'Bİn garantisi olmaz. Türkiye'nin sizi konımak için müdahale etme hakkı asla yoktnr' demişti. Hâlâ o fikirde midir? O fikink ise zaten konuşma zemini- ni ortadan kaldınnış olur." kDENKTAŞ — Kıbns Türk halkı Atatnrk'fln izinde. KKTC Cumhurbaşkanı, •**• !»«'.* KKTC'ni kurmak- Rum kesimi lideri " Ispat etnuşür - Vasiliu'nun halkım yeni maceralara sürüklediğini söyledi. Denktaş, "KKTC'nin varlığı federatif ya da konfederatif yapı için engel değildir" dedi. Denktaş, self- determinasyon hakkında taviz verilmeyeceğini belirtti. Denktaş, Türkiye'nin etkin ga- rantisini ve tek taraflı müdahale hakkını içermeyen bir anlaşmayı asla imzalamayacaklannı tekrar- ladı ve buna bütün dünyanın bil- diğıni belirtti. Denktaş, Vasiliu'nun, görüş- melere başlamak için "Türk tanı- fınıo self-deferminasyon hakkıo- dan vazgeçmesini" talep ettiğini hatırlatarak söyle konuştu: "Bu hakkın var olduğuno Kıb- ns Tiirkü çok defalar ispat etmiş- tir. 1960 cumhuriyetini kurarken ispat etmiştir. 1963te bu hakkı dimizden almak için Rumlar bi- Rumlann AT'ye başvurusu Rum yönetiminin AT'ye yaptı- ğı başvuruya da değinen Denktaş, Vasiliu'nun, Avrupa Topluluğu'- na Kıbns adına müracaat hakkı- nı nereden bulduğunu sorarak, "Bi/ kendisİBe böyle bir hak vennedik" dedi. Denktaş, şöyle devam etti: "Bizünle böyle bir şey konuşul- madı. Bunu yapabilmesi için ken- di kendini bizim vekilimiz adde- diyor demektir. Yani tüm Kıbns'- ın self-determinasyon hakkını kendisinde görmektedir. Kıbns Türkiinün nzasını almadan Avru- pa Toplulugu'na müracaat et- ze saldırdığında canını ortaya ko- yarak ispat etmiştir. 63'ten 74'e kadar 'ben vanm, var olacağım' diyerek bayragını gonderden in- mekle banş goruşmelerinin önü- dirmemekle, ama Türk bölgele- ne yıgdıgı aşılmaz engellerin far- rinde her türiü sıkıntıya katlan- kında mıdır?" makla ispat etmiştir. 1975'le fe- dere devletini kurmakia ispat et- Kıbrıs Rum kesimi lideri Vasiliu'dan Cumhuriyet'e demeç Adayı Türkiye böldüVasiliu, 1974 yılında Türkiye'nin Kıbrıs'taki cunta darbesini mazeret göstererek adanın bütünlüğünü ve legal statüsünü askeri yollarla ihlal ettiğini söyledi. STELYO BERBERAKİS GÜNEY LEFKOŞA — Kıbrıs Rum kesimi lideri Yorgo Vasiliu, Kıbrıs sorununun çözü- mü konusunda federasyon ilkesi üzerine her iki tarafın da anlaştığını, ancak 'Türk tara- ft'mn adanın ikiye bölünmüşlüğünü resmileş- tirmek istediğini öne sürdü. Vasiliu, 1974 yı- lındaki banş harekâtı ile ilgili olarak da, "Türkiye, Kıbns'taki cunta darbesini maze- ret göstererek, Kıbns'ın bütünlüğünü ve le- gal statüsünü ihlal etme yoluna başvurdu" de- di. Vasiliu, Cumhuriyet'in sorularını yanıtla- dı. Kıbrıs Rum Kesimi liderine sorulan soru- lar ve yanıtlan şöyle: —1974 Kıbns olaylannın üzerinden tam 16 yıl geçti. Kıbns sonınun çözümü yolunda bu- güne kadar ne denli adımlar atıldı? VASİLİU—tlk olarak şunu söylemek ge- rekir ki, dünya kamuoyu adadaki işgale, sa- rih bir biçimde karşı çıkmaktadır. tkincisi 1977 ve 1979 zirve görüşmeleri (Makarios- Denktaş) (Kipriyanu-Denktaş) süresinde Kıb- ns sorununun çözümü konusunda temel ola- rak federasyon ilkesi getirilmiş oldu. Ancak o tarihlerinden bu yana Türk tarafının değiş- mez tutumundan dolayı hiçbir olumlu geliş- me kaydedilmedi. Türk tarafı, zirve görüşme- lerinden kaynaklanan anlaşmaları imzalamış olmasına karşın, bugünkü Status-Quo'yu ya- ni, adanın ikiye bölünmüşlüğünü resmileştir- mek için gayret gösteriyor. —20 Temmuz 1974'te Türkiye'nin Kıbns'a yaptığı askeri operasyona karşı çıkıyorsunuz. Peki, o şartlar altında Tiirkiye bir garantör devlet olarak askeri operasyon yerine sizce ne yapmalıydı? VASİLİU—Türkiye'nin Kıbns'ın legal sta- tusünu korumak için bütün gayretlerini dip- lomatik ve banş yollannda tüketmesi dıkkat- lerini bu noktada toplaması gerekirdi. Ancak bunun aksi olarak Türkiye, Kıbrıs'taki cun- ta darbesini mazeret göstererek, Kıbrıs'ın bü- tünlüğünü ve legal statüsünü askeri yollarla ihlal etme yoluna başvurdu ve adayı böldü. —Darbeci Nikos Samson'un Kıbns'a dö- nüşüyle Türkiye'de 'belki de iç güdüsel olarak' bazı endişeler ortaya çıktı. Milli duy- gulann yeniden kabardıgı gözlendi. Bu ara- da 'Enosis' ruhumın yeniden carilanacagı yo- lunda Türk basınında birçok yorumlar yapı- lıyor, yazılar yazılıyor. Sizin bu konndaki de- geriendirmeniz nedir? VASİLİU—Nikos Samson, Kıbns'a dön- düğü gün tutuklanarak derhal cezaevine nak- ledildi. Kıbrıs hükümeti, Samson'un geriye kalan hapis cezasmı tamamlayacağını açıkla- mış bulunuyor. 'Enosis hedefı, bağımsızlık- tan sonra Kıbns Rumlannın ezici bir çoğun- luğu tarafından terk edilmiştir. Ancak şimdi Türk tarafının adayı ikiye bölme isteğini sür- dürdüğünü görüyoruz. —L'zun zamandan bu yana beklettiğiniz 'Kıbns'ın AT başvurusunu'. aniden yerine ge- tirdiniz. Türkiye'nin gösterdiği (epkiler de ma- lura. Bu yeni ortam, Turk-Yunan ilişkilerini ne denli etkileyebilir? VASİLİU—AT'ye tam üyelik başvurusu- nu, Kıbrıs'ın topluluğa girmesiyle bütün Kıb- rıslılann ekonomik, sosyal ve siyasi alanlar- da çok önemli derecede yararlar sağlayacağı kanaatine vararak yaptık. Kıbrıs'ın AT'ye uyeliği ile insan haklanna saygı gösteren, ba- rışçıl yaşam ve ülkelerarası işbirliği temelle- rine oturmuş olan AT'nin oluşturduğu siyasi örgüt çerçevesinde, Kıbns cumhuriyetinin gü- venlığinin yani sıra, ayrım yapmaksızın bü- tün Kıbrıslılann temel hak ve özgürlüklerine katkıda bulunacaktır. Türkiye, Kıbns'm AT üyeliğine karşı çıkacağına, Kıbrıs sorununun çözümü ile birlikte AT'ye kendi tam üyeliği- ni gerçekleştirmek için gayret göstermeyi yeğ- lemelidir. Böylelikle işbirliği ve dostluk yol- ları hepimiz için açılmış olacaktır. —AT ülkelerinin son yıllarda Kıbns sonı- nuna yakın ilgi gösterdiği ve Türkiye'yi san- ki yalnızlıga ittiği gözleniyor. Sizce AT'nin bu tutumu nereye dayanmaktadır. Buna paralel olarak Türkiye'nin AT uyeliği 'dışlanmaya' yüz tutarken, Kıbns konusıındaki AT baskı- lannı ne denli ciddiye alabüir? VASİLİU—AT, Avrupa ilkelerine, insan haklanna saygı gösteren demokrasi, temel öz- gurlük ve ülkeler arasında banşçıl işbirliği te- mellerine oturmuş siyasi bir örgüttür. AT'nin Kıbrıs sorunuyla ilgili tutumu bu temel ve il- kelerden kaynaklanmaktadır. Kıbns sorunu- nun çözümü konusunda önemli olan AT'nin Türkiye'ye baskı yapması değildir. önemli olan Ankara'nın bu sorununun çözümü ile AT ilişkilerini geliştirmesi açısından büyük bir engeli aşacağınm bilincine varmasıdır. KKTC Cumhurbaşkanı, Vasi- liu'yu, Kıbrıs Türk halkını "azınlık" olarak takdim etmek- ten vazgeçmeye de davet etti. Denktaş, "Rum halkı da buna inanmışsa, Rum halkı da kendi- sini bu yolda teşvik edecekse, Rum halkı da Türklerin eşit olma- dığını, iki kesimli bir hayatın Kıb- ns'a yaramadıgını soylerse, o za- man dünyaya cevaplannı kendi- leri vermiş olacaklardır" dedi. KKTC'nin varlığının, federatif veya konfederatif bir anlaşmaya engel teşkil etmediğini yineleyen Denktaş, şunları söyledi: "Hatta KKTC'nin variıgı, guç- lenmesi ve daha da yücelmesi Rumlara yapamayacaklan işin ne oMuğunu gösterecektir. Eger akıl- lan varsa, istekleri varsa, Kıbns'ı tümüyle Yunanistan'a mal etmek- ten vazgeçmislerse, 1963-74 yılla- nnın bize getirdigi vahşeti, bize yapüklan barbarlığı ammsayarak 'şu Türkler aynlmakta da bakb- dır, bizimle yeniden bir arada ya- şamak için tam ve kesir garanti- ler istemekte, Türkiye'ye dört el- le sanlmakta da haklıdıriar' der- lerse, o zaman yollar açılmış olur; demezlerse, bu yollan kendileri kapamışUr. Kendileri kapalı tntu- yor demektir." Denktaş, KKTC'yi daha da kökleştireceklerini ve anavatan Türkiye ile birlikte daha da güç- lendireceklerini sözlerine ekledi. Lefkoşa'daki tören, geçit resmi ile sona erdi. Kıbrıs Banş Harikâtı'nın 16. yıldönümü nedeniyle Ankara'da da bir tören düzenlendi. Türkiye Muharip Gaziler Derneği'nce dü- zenlenen törende Zafer Anıtı'na çelenk konuldu ve saygı duruşun- da bulunuldu. tstanbul Taksim Cumhuriyet Anıtı önündeki tö- rende ise aralarında Kıbns'ta ga- zi olanlann da bulunduğu Muha- rip Gaziler Cemiyeti İstanbul Şu- besi üyeleri anıta çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu. Ankaru, Cuellar'ın tekrar devreye girmesini olumlu buldu 'Maraş yerleşime açılmayacak'Dışişleri Bakanlığı çevreleri, Maraş'ın yerleşime açılması yönünde hazırhklar yapılmadığını belirtirken, Genel Sekreter Cuellar'ın girişimleri konusunda bazı soru işaretleri ortaya çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Bttro- sa) — Kıbrıs sorununun "uluslararasılaştınlmasuıa" yöne- lik çabalann arttığı bir dönemde, BM Genel Sekreteri Perez de Cu- ellar'ın tekrar devreye girmesi An- kara'da "olumta" olarak değerlen- dirilirken, de Cuellar'ın 649 sayı- lı GüvenUk Konseyi karanna da- yanarak taraflara telkinlerde bu- îunmak niyetinde olduğunu bil- dirmesi bazı soru işaretlerine yol açtı. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Ankara'nın bildiriye bakı- şını, "Rum tarafının Avrupa TopJnluklan'na tam üyeiik müra- caabna atıf yapümamış olması dddi bir eksiklikür" sözleriyle açıkladı. Dışişleri Bakanlığı çevreleri Ge- nel Sekreter'in "bdge veya öneri" sunma yetkisi bulunmadığını anımsatarak, "TeBtinlerde bulu- nacaksa ismi üstünde bunlar tel- kin olacak. Başka bir şey degil" dediler. De Cuellar'ın Güvenlik Konseyi'ne sunduğu ve önceki gün konsey tarafından kabul edilen 12 temmuz tarihli raporunda Kıbns Rum yönetiminin AT'ye tam üye- lik başvurusu konusuna değimne- mesinin yarattığı kırgınhğm ise sürdüğü gözleniyor. Bu gelişme- nin, De Cuellar'm tarafsızlığı ile bağdaşmadığı bildiriliyor. öte yandan Maraş'ın yerleşime açıl- ması yönünde hazırhklar olmadı- ğuu da belirten yetkili çevreler. "R«m taıafı Türk güçleri ile Kıb- ns Türk güvenlik güçleri arasın- daki bir teknik düzenlemeyi istis- mar etmeye amaçhyoriar" diye konuştular. Görüşlerini Cumhuriyet'e bildi- ren yetküi çevreler, BM Genel Sek- reteri'nin devreye ginnesinin tüm taraflara Kıbns sorununun han- gi platformda ele alındığının anımsatılması açısından olumlu olduğunu belirttiler. Bu konuda şunları söylediler: "Genel Sekreter'in görevi 12 Mart 1990 tarihli ve 649 sayılı Gü- venlik Konseyi karan tarafından tanımlanıyor. Bu karar da soru- nu gerçek perspektifine oturtuyor. Kıbns sorunu Ue yakından ilgile- nen ancak böyle bir yetkileri ol- mayan taraflara bunun sürekli ha- tırlatılması gerekiyor. AT'nin DuMin bildirisi gibi, Kıbns Rum kesiminin topluluğa başvunısu gi- bi gelişmelerin adadaki diyalog süredni sekleye uğrattıgının bilin- mesi gerekiyor." De Cuellar'ın 12 temmuz tarihli raporunda 649 sayılı karara daya- narak iki toplumun liderine tel- kinlerde bulunmak niyetinde ol- duğunu bildirdiğinin anımsatıl- ması üzerine de yetkililer şunları söylediler: "Onaylan olmadan Genel Sek- reter'in taraflara belge veya öneri sunma yetkisi yok. Telkinlerde bu- lunacaksa ismi üstünde bunlar lel- kin olacak. Başka bir şey değil. Ancak bu telkinleri yaparken de gözctmesi gereken bazı şey ler var. Yapılan telkinler şu anda her fır- satı değerlendirme peşinde olan Rumlar tarafından başka amaçla kollanılacak mı? Bunu dusünmesi gerekiyor. Aksi takdirde herkes telkinde bnlunur ve bunun fazla bir değeri olmaz." Dışişleri Bakanı Ali Bozer de konuya ilişkin soruya verdiği ya- nıtta, "Rum tarafının Avrupa Topiuhıklan'ıta tam üyelik müra- caaüna atıf yapılmamış olması dddi bir eksikliktir" dedi. Bozer, Rum yönetiminin başvurusunun "tek başına adanın siyasi gelece- ğini belirleme ve tüm Kıbns adı- na uluslararası taahhütler yarat- ma hakkına sahip olraa iddiasına dayandıgım" anımsattı ve bu gi- rişimi "müzakere siirecinin teme- lini tahrip eden niteükle" gördü- ğünü vurguladı. Rumlar vazgeçti AA'nın haberine göre Kıbns Rum yönetimi Maraş'ın askeri yapısındaki değişikliği protesto amaayla Güvenlik Konseyi'ni toplanuya çağırdığı halde, son da- kikada bu isteminden geri döndü. Rum yönetimi Dışişleri Baka- nı George Yakovou Konsey Baş- kanlığVna bir mektup göndererek Maraş'taki askeri yapının değiş- mesinden yakmmış ve bunun ön- lenmesi için Konsey'in toplanma- sını istemişti. LİDERLER KffiRIS'I DEĞERLENDİRDİ Ecevit: Adada çözüm federasyondıırANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Kıbrıs Banş Harekâtı'nın 16. yıldönümü ile ilgili olarak, "Kıbns'ta 16 yıl önce kavga vardı. Katliaralar vardı. Ama, Banş Harekâtı- ndan sonra ismine uygun bir şekilde ada- ya banş geldi" dedi. Ecevit, 16 yıllık süreç içerisinde ekonomik açıdan refah sağlan- dığına da işaret etti. Ecevit, KKTC'nin iç sorunlanna bir an önce özüm bulması ge- rektiğini de söyledi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit dün Ankara Oran'daki evinde KKTC Yeni Do- ğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı Orhan Üçok'Ia görüştü. Görüşme sırasında Bü- lent Ecevit, Üçok ile buluşmalanmn Kıb- ns Banş Harekâtının 16. yıldönümüne rast- lamasının önemine işaret etti ve "Özgür- lügünüzün, güvenliğinizin daim olmasını diliyorum" diye konuştu. YDP Başkanı Üçok, Kıbns'a demokra- si ve banşın gelmesinde Bülent Ecevit'in katkılarına değinerek teşekkür etti ve bu- günkü Kıbrıs konusunda şöyle konuştu: "Ama bugün Kıbns Türk kesiminde de- mokrasi katledilmiştir. Tek parlili bir sis- tem vardır. Muhalefet parlamentoda yok- tur. Biz hürriyeti, demokrasiyi yaşatmak için çok çaba sarf ettik, ama iktidara an- latamadık. Aynca secimler dıştao yönlen- Ecevit: Çözüm iki kesimli, iki toplumlu bir federasyondur. Bugün yalmzca çatı eksiktir. Demirel: Artık Kıbrıs'ta kan dökülmüyor. Türkiye Kıbns'ta istilacı değildir. Erfeakan: Batı taklitçisi partiler yüzünden Kıbns'ta kazanılan askeri zafer henüz nihai bir noktaya ulaştınlamadı. dirilmiştir. TRT halkımızı vatanperver ve hain diye ikiye böJen yayınlar yapmışür. 16 yıldır bizleri aynı kisiler yönetmektedir. Bu yöneten kişiler gerek ehliyel, gerekse kifa- yet açısından yetersizdirier." Bülent Ecevit, konuşmasında özellikle Kıbns'ın iç sorunlanna girmek istemedi- ğini söyledi. Kıbns Banş Harekâtı'nın 16. yıldönümü üzerinde konuşan Ecevit, "Kıb- ns'ta 16 yıl önce sürekli kavga vardı. Soy- lunm ölçülerinde katliamlar vardı. Ama banş harekâtından sonra ismine uygun bir şekilde adaya banş gelmiştir" diye konuş- tu. Kıbrıs Türk kesiminde 16 yıllık süreç içerisinde ekonomik açıdan refah sağlan- dığına da işaret eden Ecevit, "Böylece hem refah hem de ekonomik kalkınma gelmiş- tir. Demokrasi yolu açılmışür. Bugun Kıb- ns için geçerli olan tek şey iki kesimli, iki toplumlu bir federasyondur. Yani bugün yalmzca çatı eksiktir" dedi. Demirel DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin Kıbrıs'taki soydaşlanna kar- şı olan görevlerini hassasiyetle yerine ge- tirmeye devam edeceğini bildirdi. Demirel, mesajında şunları kaydettı: "O müdahaleden bu yana Kıbns'ta kan dökülmüyor. Huzur vardır, sükun vardır. Türkiye Kıbns'ta istilacı değildir. Düzeni tesis etmiştir. 15 senedir Kıbns'ta iki rail- let oldugu, bunlann iç içe yaşayamayaca- gı realitesi kabuUeniiemedigi için siyasi çö- züm bulunmuyor. Siyasi çözüm bu gercek- lerden çıkacaktır. Kıbns'ta yeniden bir kargaşa dönemini kimse arzu etmemekte- dir. Bu da zaten mümkün olmayacaktır. Türkiye, Kıbns'taki soydaşlanna karşı olan görevlerini hassasiyetle yerine getir- meye devam edecektir." Erbakan Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, kendileri açısından, "Kıbns me- selesi diye bir mesele olmadığını" belirte- rek, bu konuda Kıbrıs Rum yönetimi, Yu- nanistan, Birleşmiş Milletler Genel Sekre- teri ve bazı Batılı ülkelerin şuursuz bir şe- kilde arkalanndan koşmanın abesle iştigal olduğunu söyledi. Erbakan, Kıbns Banş Harekâtı'nın 16. yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, harekât sırasında, "Milli görüşün tarihi hizmetinin" herkes tarafından bilindiğini öne sürdü. Harekâtın hemen ardından, Kuzey Kıbns Türk Devleti'nin bağımsız- lığını ilan etmesini savunduklannı, ancak bunun o zaman kabul görmediğini ifade eden Erbakan, "Batı taklitçisi zihniyetli partiler yüzünden Kuzey Kıbns'ta kazanı- lan askeri zafer 16 yıl geçmesine rağmen henüz huzur verici nihai bir noktaya ulaştınlamamıştır" dedi. DUNYADA BUGUN ALISIRMEN SHPnin Güneydoğu Raporu I HerŞeyden Önce — Onların kendi başlarına bağımsız bir devlet kurmalarını hiç düşündünüz mü çözüm olarak? Birden odaya bomba düşmüş gibi oldu. Bizimkiler, bu Fran- sız gazetecı dostun garip çıkışı üzerine dik dik yüzüme bakma- ya başladılar. — İşte bunlann hepsi böyle önyargılı ve bize düşmandırlar. Sen de akıllı bir dost diye niteliyordun bunu demek ister gibiy- diler. Ben hiç sesimi çıkarmadan izliyor, hiçbir şeye kanşmıyordum. Bizimkinin olaylara böyle tersten girmesine alışkındım. — Böyle bir şey söz konusu olamaz, ulusal duygularımtz... diyecek oldu bizimkilerden biri. — Yeryüzünde olmaz yoktur, ulusal duygulara gelince, ga- zetecı konulara nesnel bakar, duygulardan sıyrılarak. önce nes- ne! olarak değerlendirmesıni yapar, sonra ulusal açıdan ne ol- ması gerektiğini aynca düşünür dedi. Çıkışının yarattığı şaşkınhktan yararlanarak düşüncelerini bir- biri ardına sıralamaya başfadı: "Birden böyle konuştuğum için bana kızmayın, Kürt sorunu diye bütün dünya başınızın etini yiyor ve sizi suçluyor. Benim ülkemdeki kamuoyu da içtenlikle, Kürtleri bir sömürge halkı ola- rak görüyor, sizleri de kolonizatör yerine koyuyor." Baktı ki öfke doruğa doğru tırmanmakta, hemen eklemek ge- reğinı duydu: "Hiç merak etmeyin, ben öyle düşünmüyorum. Türkiye'de in- sanların Kürt ve Türk diye kökenlerine göre ayrıldıklarını ve kö- kenlerinden dolayı farklı davranışlarla karşılastıklarını sanmıyo- rum. Öyle olsaydı bir Türk arkadaşımın söylediği gibi, Yargıtay üyelerinin yarısı Kürt -sız buna Güneydoğu diyorsunuz- köken- li olmazdı. Bu ülkede Kürt kökenliler bakan da olabiliyorlar, baş- bakan da, milletvekıli de, yüksek yargıç da, hiçbir sömürge iliş- kisinde böyle bir şey yoktur." — Öyle dedim, haklısın, sürgün içeren yasa hükmündeki ka- rarnameyi imzalayan Kâmran Inan'ın babası sürülmüştü. Ken- disi de babası sürgündeyken doğmuştu. Ama o Kâmran İnan bizler hapisteyken tüm dünyaya 12 eyiül baskılannın neden doğ- ru olduğunu da anlatmaya çalışıyordu... "Kesme lütfen". dedi sürdürdü: "Hatta olaya başka bir açı- dan da bakabilirsiniz. Cumhuriyet döneminde Güneydoğu'dan Türkiye'nin diğer bölgelerine transfer olan kaynak ile Türkiye'- nin öbür bölgelerinden Güneydoğu'ya transfer olan kaynağı İtar- şılaştırıp da sömürge savlannı çürütebilirsiniz. Son zamanlar- da yapılan tüm yatırımların kaynaklarının nereden geldiğini de tartışmaya açabilir, Güneydoğu'nun bugün elde ettiği tesısleri de kendi kaynaklarıyla yapmasının mümkün olup olmadığını kc- nuşabilirsiniz. Tabii bu tartışma o kaynakların nimetlerinden böf- ge halkını yararlandırmama gibi bir art niyeti gizleme amacına yönelık olmamah. Dahası var, Türkiye, Güneydoğu kökenliler olmadığı takdirde ya da bağımsız bir devlet kurup ayrılırlarsa, 35-40 milyonluk, ama 3 bin dolar ulusal geliri olan, sorunları daha hafif, çözümleri daha kolay, Avrupa'ya daha yakın, AT'ye gir- mesi daha olası bir ülke haline de gelebilir. Bu durumda bağım- sızlık halinde ne olacağım siz değil de bırakın onlar düşünsün- ler..." — Bak Michel (adını, sık sık ülkemize geldiği için tam olarak veremeyeceğim) dedim, bu söylediğin çok hoş gibi görûnüyor. Hatta bir açıdan belki ilerici, ama gerçekte sorunun üzerine so- ven bir gidiş biçimi, bana göre hem tehlikeli hem de olanaksız bir çözüm. — Neden? dedi. — Nedeni basit, her şeyden önce biz ulusal ant ile sınırtan- mızı çizmişiz, kimliğimizi beliıiemişiz. Bu ülkede yasayan insan- ların büyük çoğunluğu, Kürt-Türk ayrımı yapmadan ırkçı bir açt- dan değil, Renancı bir millet kavramıyla sorunları demokratik düzen içinde, özgürlükleri daha da geliştirerek çözmekten ya- nayız. — Ama o zaman da gerekeni yapmıyorsunuz diye yanrtladı beni. a — Nasıl gerekeni yapmıyoruz? — Bir sorunu, kopmalara meydan vermeden, demokrasinin sınırları içinde, özgürlükçülüğün kurallarına uygun olarak çöz- menin tek yolu dostum, her şeyden önce o sorunu art niyetsiz, tabusuz ve yasaksız tartışmadan geçer. — Eeee? — Eeesi bu. Demokrasilerde, bir sorunun çözümünün önko- şuludur yasaksız tartışma. Ama işte bu konuda siz hiçbir biçimde tartışmıyor, sloganlar çevresinde dönüp duruyorsunuz. Fransız dostum, herkesi şaştrtarak tersten girdiği tartışma- da, istediği sonuca varmış, vermek istediği mesajı pek çarpıcı biçimde sunmuştu ve hiç kuşkusuz, toplumsal bir saynlığımıza demokrasimizin pek önemli bir eksiğine dokunurken çok hak- lıydı. Sozünü ettiğim konuşma sekiz on ay önce geçti. Gerçekten de o sırada hem bölgesel hem de etnik bir sorun olan Güney- doğu sorunu ya da Kürt sorunu hakkında yalnız sloganlar atılı- yor, iş zaman zaman, her iki yandan da tehlikeli biçimde tırman- ma eğilimi gösterebilecek bir şovenizme varabiliyordu. İşin il- ginci, birlığe karşı olan Kürt şovenistleri tutumlarını sürdürdük- leri takdirde, nasıl bir karşı şovenizmi ateşleyip şimdiye dek var olmayan bir ayrılığı var kılacaklarınm da ayırdında değilterdi. Bet- ki de Fransız dostumun bizim arkadaşlan çok kızdıran önerisi onlardan çok, bu tür bir şovenizmi sürdürenlere yönelik bir uyarıydı. Aradan sekiz on ay geçti. sonunda SHP'nin "Güneydoğu Raporu" yayımlandı ve hazırianan metnin büyük yenilikleri içer- memesine karşın, yaşamsal sorunda çok, ama çok önemli bir adım atıldı. SHP'nin raporu bir ilk adımdır ve eğer hem bölgesel yönleri hem de etnik yanları olan bu sorunu ciddi olarak çözmek isti- yorsak raporu önyargısız, artniyetsiz, yasaksız, tabusuz tartış- mak zorundayız. SHP'den ayrılan milletvekilleri de ANAP da, rapor hakkında imalarda bulunup yuvarlak sözierle ileri geri ko- nuşan fiili başkanı da, DYP de, Ecevit de, raporu ulusal birlik adına eleştirirken kalemlehnden zehir damlayanlar da, raporu açık seçik biçimde tartışmak, eksik ve yanlış gördükleri yanlan göstermek, ama aynı zamanda beğenmedikleri önerilerin yeri- ne kendilerinin ne gibi çözümler, ne gibi yöntemler önerdikleri- ni söylemek zorundadırlar. Hatta yumruğu vurup herkesi sus- turarak çözüme ulaşabileceklerini savunanlar da (ki biz böyle birçözüme katılmıyoruz) hangi yöntemlerle başarı sağlayacak- larını açıkça belirtmelidirler. Öyle ya bugüne kadar o yöntem yıllarca denendiği halde çözüm bir türlü elde edilememıstir. SHP raporunu yetersiz ve eksik bulan bölge halkından yurttaşlar da gerçekten demokratik çözüm istiyorlarsa, nerede neyi eksik bul- duklarını, kendilerinin o metinde yer almayan hangi istekleri ol- duğunu söylemek zorundadırlar. Çünkü unutmayalım, demokratik çözümler ancak açık tartış- ma ile olur. SHP'nin büyük yenilikler içermeyen, birçok açıdan tamamlanması gereken raporu, yaşamsal bir konuda demok- rasinin altın kuralına zemin hazırladığı için son derecede olum- ludur. Bu noktayı böylece belirttikten sonra artık raporun tartışma- sına geçebiliriz. TEŞEKKÜR 21/6/1990 tarıhınde aramızdan aynlan ERGÜN'ümüzün yüreğimizdeki sonsu: acısını paylaşmak için ilgilerini esirgemeyen, cenaze törenine karılan, çelenk gdnderen, telefon veya telgraf ile baş sağlığı dileyen dost ve yakınlanmıza, aynca tüm Tiirkiye lş Bankasrcamiasına teşekkür edenz. GEZER, SEZER VE YII.MAZ AİLELERİ DEVREN SERAMJK ATÖLYESİ Tel: 343 10 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle