Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/10 HABERLER 21 TEMMUZ 1990
P A B T I L E R D E N
Anavatan Partisi Van Milletvekili
R
ç Ş İ t
ç e l i k
"ts t e
yen vatandaş ben
Kürdüm diyebilmeli" dedi. Reşît Çelik Türkiye'de Kü'rt
sonınu bulunduğunu, bunun gözardı edilmemesi gerektiğini
belirtti. SHP Parti Meclisi tarafından
hazırlanan Güneydoğu raporu üzerine
yeniden gündeme gelen "Kürt sorunu"
konusundaki düşüncelerini açıklayan Reşit
Çelik, Türkiye ve ANAP'ın Kürt sorunu
iolmasının yadırganmaması gerektiğini
söyledi. Çelik, Türkiye'de 15 milyon Kürdün
bulunduğunu kaydederek bu kadar insarun
mutlaka sorununun bulunacağinı söyledi. Türkiye'de Kürk
sorunu yaşandığını ifade eden Reşit Çelik bütün
vatandasların anadilini kullanmasından yana olduğunu
belirtti. Çelik "Ben Kürdüm diyen milletvekillerine dahi
DGM tarafından soruşturma açılıyor. Bu dururaa ne
diyorsunuz" şeklindeki sonıya da şu karşıhğı verdi: "Bir
insan eğer Kürtçe konuşuyor ve ben Kürdüm dediğinde
hakkında soruşturma açıhyorsa bu saçma, insanın kimüğini
söyleme hakkı var. İnsan neyse bunu açıkça ifade
edebilmeli. Vatandaş Kürtse, Kürdüm diyebilmeli ben bu
kanaatı taşıyorum." (Ankara-UBA)
S H P V a n n ö r g ü t ü B a s ı n S ö z c ü s ü
A v u k a t
Süleyman Sabri Polat,
"Genel raerkezimizin tavn ve Güneydoğu raporu, SHP'nin
tüm Doğu ve Güneydoğu örgütlerine rahat nefes
aldırmıştır" dedi. Açıklanan raporla Doğu ve Güneydoğu
gerçeğinin ortaya çıktığıru savunan Van tl örgütü Basın
Sözcüsü Av. Süleyman Sabri Polat, bolgenin yıllardan beri
sıkıyönetim ve olağanüstü hallerle yönetildiğini anımsatarak
şöyle konuştu: "ANAP iktidarı bu yönetim şeklini
kaidırmaya niyetli görünmemektedir. Aksine sansür ve
sürgün kararnameleriyle var olan baskıyı daha da
sağlamlaştırmıştır. Bölgemizde muhaJefet susturulmuş, basın
tamamen devredışı bırakılmıştır" (Van-Cumhuriyet)
S H P
Istanbul Milletvekili Mustafa
a T l g ü
ı d u l
kadınlara destek çıktı.
Sangül, Türkiye'de mağdur durumda bulunan iki milyona
yakın dul kadın bulunduğunu beürterek "Bunlann
sorunlannı Meclise getireceğini" söyledi.
SHP Istanbul Milletvekili Mustafa Sarıgül,
Türkiye'de halen iki milyona yakın mağdur
durumda bulunan dul kadın bulunduğunu,
Türkiye'deki tüm dul kadınlann sorunlan ve
bu sorunların çözümüne ilişkin bir çalışma
başlattıklannı beürterek "Meclis yasama
yılına başiar başlamaz konuyu gündeme
getirip görüşülmesini sağlayacağız" dedi. (Ankara-UBA)
Halkm Emek Partisi Genel Sekreter
Yardımcısı Feridun Yazar, "12 Eylül'ün
uzantısı olan ANAP'ın 12 Eylül'ü sistemleştirdiğini" ileri
sürdü. Yazar, "Zulüm ve işkencenin bütün hızıyla sürdüğü
Doğu ve Güneydoğu'da uygulanan SS kararnameleriyle can
ve mal güvenliği ortadan kaldınlmıştır" dedi. Halkın Emek
Partisi (HEP) Genel Sekreter Yardjmcjsı Feridun Yazar,
dün Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basın
toplantısında, "lnsanca yaşamanın hayal edilen bir özlem
olarak kaldığım" beürterek "12 Eylül hareketinin uzantısı
ANAP iktidarı, giderek 12 Eylül duzenini
sistemleştirrnektedir. Zulüm ve işkencenin bütün hızıyla
sürdüğü Doğu ve Güneydoğu'da uygulanan SS
kararnameleriyle can ve mal güvenliği ortadan
kaldırılmıştır" diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi'nin 424-425'i inceleme kararının gerekçesû
'Kararname Türkiye'yi kapsıyor'ANKARA (Comhuriyet Büro-
su) — Anayasa Mahkemesi'nin,
tcişleri Bakanı ile Olağanüstü HaJ
Bölge Valisi'ne sansür ve sürgün
başta olrnak üzere, geniş yetkiler
tamyan Güneydoğu kararnamele-
rini esastan incelemesine ilişkin
karannın gerekçesinde bu karar-
namelerin anayasanın 121 ve 148.
maddelerinde yer alan 'Olağanüs-
tü Hal Kararnamesi' niteliği taşı-
madığı belirtildi.
2000'e Doğru Dergisi, Başba-
kanlık ve tcişleri BakanhğTna dün
başvurarak, "açık anayasa ihlali"
olarak nitelediklen derginin kapa-
tılmasına ilişkin karann geri alın-
masını istediler.
SHP'nin 'Güneydoğu
kararnameleri' olarak bilinen 424
ve 425 sayılı KHK'lann iptal edil-
mesi istemiyle yaptığı başvuruyu
esastan incelemeye alan Anayasa
Mahkemesi'nin, bu konudaki ge-
rekçesi belli oldu. Anayasa Mah-
kemesi'nin 5'e karşı 6 oyla aldığı
karann gerekçesinde, söz konusu
kararnamelerin anayasanın 121 ve
148. maddelerinde tanımlanan ve
anayasaya aykın okJuklan savıyla
iptaileri istenemeyen 'Olağanüstü
Hal Kararnamesi' niteliği taşı-
madıkları belirtildi. Bu görüşün
dayanağını ise, "Kararmunelerin,
İ(Jsleri Bakanı ile Bolge Valisi'ne
tanıdığı vetkilerin olağanüstü hal
bölgesi ile sınırlı olmayıp, Türki-
ye genelini kapsaması" oluşturdu.
Olağanüstü hal kararnameleri-
ne ilişkin hükumleri düzenleyen
anayasanm 121/3 ve 148/1. mad-
deleri şöyle:
121/3. madde: "Olaganüstü
hal saresince. camharbaşkaıttnın
başkanlığında toplanan Bakanlar
Kurulu, olağanüstü balin gerekli
kıldığı konularda, kanan hiik-
münde karamame çıkarabiiir. Bo
kararnameler, Resmi Gazete'de
yayımlanır ve aynı gun Türkiye
Büyiik Millet Meclisi'nin onayına
sunulur; bunlann Meclis'te onay-
lanmasına ilişkin sıire ve usul iç-
tüzükte beUrlenlr."
148/1. madde: "Anayasa Mab-
kemesi, kanuniann. kanun hük-
münde kararnamelerin ve Türki-
ye Buyük Millet Meclisi ictıizüğü-
nün anayasaya şekil ve esas bakı-
Anayasa Mahkemesi'nin 5'e karşı 6 oyla aldığı kararının gerekçesinde
"sansür" ve "sürgün" kararnamelerinin, anayasaya aykırı olduğu
savıyla iptaileri istenemeyen "Olağanüstü Hal Kararnamesi" niteliğini
taşımadığı belirtildi.
Karardaki bu görüşün dayanağını "kararnamelerin İçişleri Bakanı ile
Bölge Valisi'ne tanıdığı yetkilerin Olağanüstü Hal Bölgesi'yle sınırlı
olmayıp Türkiye genelini kapsaması" oluşturdu.
mından uygunluğunu denetler.
Anaya.a degişikliklerini ise sadece
şekil bakımından inceler ve denet-
ler. Ancak olağanüstü hallerde,
sıkıyönetim ve savaş haüerinde p-
kanlan kanun hukmünde karar-
namelerin şekil ve esas bakımın-
dan anayasaya aykınlığı iddiasıv-
la Anayasa Mabkemesi'nde dava
açılamaz."
Güneydoğu kararnamelerine
dayanılarak yayını süresiz olarak
durdurulan 2O0O'e Doğru dergi-
si, İçişleri BakanlığVna dün baş-
vurarak, bu karann geri alınma-
sını istedi. Dergi avukatı Emcet
Olcaytu tarafından yapılan baş-
vuruda, kapatma karannın gerek-
çesiz olduğu, ayrıca yetkisiz bir
makam olan Olağanüstü Hal Ko-
ordinasyon Kurul Başkaniığı'nca
alındığı beürtildi. Başvuruda, ka-
patma karannın anayasaya aykı-
nlığı konusunda ise şöyle denildi:
"Yapılan islerain dayandığı
KHK'nın anavasaya aykın oldu-
gu konusunda ciddi göstergeler
mevculıur. Bu kararnamelerin
anayasaya aykın olduğu baştan
beri belli olmakla biıiikte, her gün
yeni işaretler orta>a çıkmaktadır.
Son olarak Anayasa Mahkemesi
raportorlerinin konu üe ilgiU ra-
porlan basına aksetmiştir. Buna
göre. bu KHK'lar anayasaya o
kadar aykındır ki anayasanm 148.
maddesinde bu kararnameler
hakkında Anayasa Mahkemesi'n-
de iptal davası açüamaz hükmü-
ne karşılık, 'Bu kararnameler
cumhuriyetin temel nitelikleri ile
çelişiyor' tespiri yapılmaktadır.
Anayasaya aykınlık konusunda-
ki lespit, bu kadarla da kalma-
makta ve Anayasa Mahkemesi,
anayasanın 148. maddesindeki
acık hükme ragraen, bu kararna-
melerin anayasaya aykınlığını
saptamak üzere, davanın 'esasına
girilmesine' karar vermektedir."
Kapatma karannın "diktatör-
lük rejimini anımsattıgı" da vur-
gulanan başvuruda, şöyle denildi:
"Geri alınmasmı istedigimiz
karar, 'çağdaş hukuk anlayışı
şöyle dursun' mevcut bukuk ku-
rallannın da dışında kaldığı belli
olan, bugüne kadar gerek basın
kunılnslan ve gerekse hvkakçn-
lar ile üikenin bütün siyasi parti-
lerince 'şiddetli' eleştirilere yol
acan bir idari işlemden ibarettir.
Bu karan, birkaç bin kişilik ikti-
dar partisi üyeleri dışında ülke-
mizde destekieyen yokfur. Bo ka
rar aynı zamanda, Türkiye'nia
ulnslararası taabhütlerini de ihlai
eder niteliktedir."
2000'e Doğru Dergisi sahibi
Mehmet Sabuncu da Başbakan-
lık'a dün ayrı bir başvuruda bu-
lundu. Sabuncu'nun başvurusun-
da, "Kapatma karan geri alındı-
gı takdirde, hükümetinizin ve baş-
bakan sıfatj ile zatialinizin gerek
basın özgurhığune, gerekse kamu-
oyunun beklentileri konusandaki
tutumu açıklığa kavuşrunUnıus
olacaktır" denildi.
HELVACIİHD'NİN5 YILINIDEĞERLENDİRDİ
'Dilerim derneğimiz işsiz kalsıri
9
TURAN YILMAZ
ANKARA — İnsan Hakları Derneği, 5.
kuruluş yıldönümünü kutladı. İHD Genel
Başkanı Nevzat Helvacı, 5 yılı değerlendi-
rirken "Diierim ki giderek bu dernegin is-
leri azalsın, halta tümden işsiz kalsın" de-
di.
İHD Genel Başkanı Nevıat Helvacı, 5.
kuruluş yıldönümünde Cumhuriyel'in so-
rularını yanıtladı:
— Dernek, önce hangi konulan günde-
mine aiarak çalışmalannı yoğunlaştırdı?
HELVACI — Dernegin ilk önemli çahş-
ması, 12 Eylül 1980 tarihinden sonra mey-
dana gelen işkence ile ölüm olaylanm sap-
tamak oldu. tlk rakam 149 idi, sonra bu
171'e ulaştı. Bu çalışma bir rapor olarak ka-
muoyunun bilgisine sunuldu. Rapora gös-
terilen tepkiler ilginç oldu. lktidar parti-
sinin bir sözcüsü, bizim Türkiye"nin itiba-
nru sarstığımızı söyledi. Onlara, işkence ile
adam öldürmerun Türkiye'nin itibannı sar-
sacağını, işkencenin üstüne gitmerun ise iti-
bar kazandıracağıru anlatmakta güçlük
çektik. Bir başka siyasal partinin o tarih-
teki genel başkan yardımcısı ve eski bir sı-
kıyönetim savcısı da bizim siyasal istismar
yaptığımızı ileri sürdü. Aslında o işi ken-
disi yapıyordu. Raporun içeriğine hiç kimse
itiraz edemedi. Çok sayıda insarun işken-
ce ile öldürüldüğünü ortaya koyan bu ra-
por esas alınıp işkence savlarıyla ilgili bir
soruşturma da açıimadı.
Bir başka önemli çalışma da cezaevle-
riyle ilgilidir. Birleşmiş Milletler tutuklu ve
hükürnlüler için minimum standart kural-
lar benimsemiş bulunuyor. Yapılan çahş-
ma, cezaevlerinin dunımuyla bu standart
kurallar arasında bir karşılaştırma yapmak
oldu. Sonuç hiç de yüz ağartıcı değildi. Bu-
gün hâlâ gerek cezaevlerinin fizik koşul-
lan, gerekse tutuklu ve hukümlülere yapı-
lan muamelder, Birleşmiş Milletler ve Av-
rupa Konseyi'nce benimsenmis minimum
kurallann çok uzağında bulunuyor. Düşü-
nün ki bugün cezaevlerindeki bir kişinin
bir günlük iaşe bedeli son günlerde arttı-
nlmadıysa 2500 liradır. Bu parayla üç öğün
karın doyurulacaktır. Bu kötü koşullar tu-
tuklu ve hükümlülerı açlık direnişlerine it-
miş ve 1984'ten sonra 14 kişi bu nedenle
vaşamını yitirmişür.
— Bo calısmalardao nasıl bir sonuç el-
de ettiniz?
HELVACI — 1987 yılında ölüm cezası-
nın kaldınlması ve genel af için yürüttü-
ğümüz kampanya sonucu TBMM'ye
180.000'den fazla imza götürdük. Kısa sü-
rede toplanan bu kadar imza, ölüm ceza-
sının kaldınlmasına ve bir genel af yasası
çıkanlmasma yaramadı, ama dernek yöne-
ticilerinin cezalandırılması ve dernegin ka-
patılması isteğiyle bir dava açılmasına ne-
den oldu. Mahkeme derneği iki celsede ak-
ladı.
Dernek kadın hakları, çocuk haklan, ça-
lışma hakkı, siyasal göçmenJer konusun-
da önemli çalışmalar yaptı. 1402 sayılı ya-
sayla görevinden atılanlar için yürütüien
çalışma^ uluslararası bir boyut kazandı.
Çevre sorunu 1990 yılının özel konulan
arasında yer aldı ve 5 haziran çevre günu
nedeniyle Yaya Haklan Bildirgesi yayım-
landı. Bu bildirge de oldukça ilgi uyandır-
dı.
— Derneginize başvurular hangi konu-
larda yogunlaşıyor?
HELVACI — Derneğe işkence iddiasın-
dan tarla davasına kadar çok değişik ko-
nularda çok sayıda başvuru yapdıyor. lran-
lı, Iraklı ve Sudanlı yabancıiar sığuıma
hakkıyla ilgili olarak yurtdışında siyasal
göçmen olarak yaşayan insanlanmız yur-
da dönüşie ilgili başvurularda bulundular.
Cezaevlerinde yatan insanlar, türlü sorun-
lannı derneği ilettiler. Buniar arasında sağ
görüşten insanlar da yer aldı. Bir ANAP
milletvekili, gözetim altına alınan subay ve
astsubaylara işkence yapıldığına ilişkin şi-
kâyette bulundu. Yine ANAP Milletvekili
Bülent Akarcalı, Yunanistan'daki Türk
azırüığa ırk aynmı yapıldığı göruşuyle ulus-
lararası bir kuruluş nezdinde yardımımızı
istedi. Dernekten iş isteyenler, para isteyen-
ler, avukat yardımı isteyenler azımsanama-
yacak kadar çoktur.
— Çalısmalannızdan ötürü ödüiler de
aldınız mı?
HELVACI — Bu çalışmalar tümden kar-
şılıksLZ kalmadı. Danimarka Banş Vakfı bu
nedenle özel bir teşvik ödülü verdi. Ç *
daş Gazeteciler Derneği özel Onur ödülu
ve Nokta dergisinin "Doruktakiler 89"
odülü de bizi onurlandıran ödüllerdendir.
Aynca Avrupa Konseyi 1989 İnsan Hak-
ları Ödülü'ne derneğimizın aday gösteril-
mesi ve parlamenterler meclisindeki eleme-
den de geçmiş ohnası, ödülü alamamamıza
karşın bizi mutlandıran olaylar arasında-
dır. Başarabildiğirniz işler için sevindik, ba-
saramadıklannuz için üzüldük.
Türkiye Elektrik Eıwrjı$i Uretimi ve
B090Z Köprukri OeKrierine Ortak
Okbilmenit lcin...
Yeni G Tcrlibi Gelir Ortafcbgı Senelkri
SofaM Sumıhıyor.
Oefr Ortakk9wla Yeai Bir Altonotf Doho.
Baraj üretimlerinde, iklim koşullanndan kajnaklanan dalgalanmalardan tasarruf sahibini korumak amacıyla: Ulusal
Elekoik Sistemine bağlı Türkiye Elektrik Kururnu \;e Ayncalıklı Şirketler toplam elektrik enerjisi üretiminden kaynaklanan
bir >illık brüt gelirin % 0.7'si ile; Birinci Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün bir >illık gelirleri
toplamının % 6'si; senet hamillerine gelir payı olarak dağıtılacaktır.
Yeni Mh OrtaUıgı Sefletkri'm Boyutıı ve Kcm.
T.C. Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresi'nce ihraç edilecek olan G tertibi Gelir Ortaklığı Senetleri'nin nominal değeri
100 milyar TL'dir. 100.000.- TL, 500.000.- TL, 1.000.000.- TL, 5.000.000.- TL ve 10.000.000.- TL'lik kupürler halindeki
G tertibi Gelir Ortaklığı Senetleri, 1 >ol vadelidir. Gelir payı ödemesi, anapara üe birlikte, vade sonunda ^vapılacakor.
THH Wîr Ortfluiçı
23-27 Temmuz 1990 tarihleri arasında saüsa sunulacak olan yeni G tertibi Gelir Ortaklığı Senetleri'ni, bütün Türkiye'de
T. İşBonkon ve T.t üraot Bonkm şubelerinden almak mümkün olacaktır. Yeni Gelir Ortaklığı Senetleri, 28.12.İ988
tarih ve 88 ı 13644 sayılı Bakanlar Kurulu Karan'na göre "sıfir" oranında vergiye tabidir.
T.C. BASBAKANLIK KAMU ORTAKLIĞI IDARESIBASKANLIGI
Demirel, Balıkesirkongresindekonuştu:
Anayasayı değiştirecek
kadar oy istiyorum
SERDAR KIZIK
HAKAx\ EREL
BALIKEStR — DYP Genel
Başkanı Süleyman Demirel, par-
tisinin Balıkesir il kongresinde
yaptığı konuşmada yurttaşiardan
güç istedi. Demirel, hesap sorula-
cağını, aksi durumda devlet ida-
resinin bundan böyle yürümeye-
ceğini, yapanın yanına kâr kalır
düşüncesinin yerleşeceğini belirte-
rek, "Bnnlardan hesap soracağız.
Bnnnn için bize güç verin. Bir
köyde 4 sığın teslim etmeyeceği-
miz adamlar bugün devleti
yönetiyorlar" dedi. Demirel,
Cumhurbaşkanı Tnrgul Özal'ın
yazlık ve kışlık ayrı ayrı saraylan
olduğunu vurguladı ve "Buniar
ne yaptı da yornldu? Milleti bu
dunıma sokmaktan )orulmuştur.
Banlar Çankava'da oturamazlar
onun için bize iktidara çıkaracak
oy yttmez. Anayasa değiştirecek
kadar oy isterim" diye konuştu.
Demirel iktidann çok kısa bir sü-
rede sokağa çıkmaktan korkaca-
ğını da öne sürdü.
Demirtl, Balıkesir Spor Saio-
nu'nda yapılan DYP il kongresi-
ne helikopterle geldi. Kongrenin
açılışına katılan Demirel, cuma
namazı için verilen aradan sonra
saat I4J0'da salona geri dönerek
kürsüye çıktı. Kongrelerin DYP
açısından olduğu kadar üikenin
geleceği için de büyük önem taşı-
dığını vurgulayan Demirei, iktida-
nn ülkeyi batağa sapladığım, bun-
dan kurtulmak için DYP'ye bu-
güne kadar verilen gücün ötesin-
de yeni destek istediğini söyledi.
DYP kongrelerinin demokratik
olması için ısrarla konunun üze-
rinde durduğunu belirten DYP li-
deri, "Türkiye genelinde yüzde 45
oy anyonım. Önemli olan bayragı
burca dikmek. Bavrağı burca di-
kin. O> almadan memleketi dü-
zeltmek raümkun degil. 1990 dün-
yasında elalemin içine çıkmak için
önce usıumuz duzgıin olmalı, kı-
lık kıyafetimiz. Nedir kılık kıya-
fet: Rejimdir. Rejim düzgün ol-
malı. Halkın çogunluguna dayan-
mazsanız üslünüz bafiaız yırtık-
tır. Bn iktidar halkın gücüoe
dayanmıyor" dedi.
Doğu Avrupa ülkelerinde "hür
ve özgür" seçimlerin yapıldığına
dikkati çeken Demirel, Cumhur-
başkanı Özal'ın da bu değişikiik-
lere değindiğini beürterek, "Ora-
larda ne oluyor? Halka dayanraa-
yanlar gidiyor, balka dayananlar
geliyor. Yüzde 21 le iküdar olu-
nur rnn? Dünyanın hiçbir yerin-
de yok böyle bir sey. Haik iktidan
istemiyor" diye konuştu. Demi-
rel, Başbakan Akbulut'un hac ko-
nusunda iki yıl once Suudi A
bistan'la yapılan ve arşivlerde
alan anlaşmalardan habersiz ol-
duğunu, bu anlaşmaya göre Tür-
kiye'nin 55 bin kişilik bir hac kon-
tenjanı bulunduğunu savundu ve
şunlan söyledi:
"Türkiye Cnmhnriyeti Basba-
kanıyun diyen kişinin, devletin »r-
şivinde bulunan anlaşmalardan
bile haoeri yok. Neden baberi var
ki, bundan faaberi olsnn.
BAllKESIB'den HİKMCT ÇETİNKAYA
'Kandırmaca Yaptık'
BALIKESİR — Aslında DYP tabanı kıpır kıpır-
dı. Parti içindeki "yenilikçi kanat" bir başka de-
yişle "gençler grubu" Adatet Partisi kökenlileri tas-
fiye etmek için uğraşıyordu. Bunun yanı sıra de-
lege seçimlerinde kıran kırana bir mücadeleye ta-
nık olunurken gözden kaçmayan bir olgu da şuy-
du:
— Demirel genel başkanımız, kavgamız ona yö-
nelik değil...
Karadeniz'den Ege'ye, Marmara'dan Trakya'ya,
Güneydoğu'dan Doğu'ya dek her yerde aynı mü-
cadele delege seçimlerinde sürdü; ilçe kongre-
lerinde aynı hava yaşandı. İl kongrelerinde aynı
rüzgâr esti.
• Bizim izlenimlerimiz bir hizbin diğer bir hizbe
karşı savaşımı değildi. 1984 seçimlerinin ardından
DYP'de politikaya atılan gençler yönetimde yer aJ-
mak istiyorlardı. ama ışleri de bir hayli zordu. Po-
litika zorlu bir maratona benzerdi. Hemencecik bir
yerlere gelmek o denli kolay değildi.
Doğru >bl Partisi'nde potitika yapan gençler bel-
ki bir zaman dilimi içinde bu gerçeği görüp öğre-
neceklerdi. Dün DYP Balıkesir II Kongresi'ni iz-
lerken gençlerin bir hayli çoğunlukta olduğunu
gördük. Hepsi coşkulu ve heyecanlıydı. Bir yerle-
re gelmek için didinip çabalıyorlardı.
DYP lideri Demirel, kûrsüde konuşurken dikkat-
le dinliyorlardı. Dışarıda bir grup partili gençle söy-
leşirken artık sağ partilerde yetişen yeni kuşağın
eskisi gibi katı olmadığı da ortaya çık/yordu. Genç
politikacılar şu ya da bu gazete ayrımı yapmadan
kimin, ne yazdığını okumayı yeğlemişlerdi.
Birden yirmi yıl öncesini anımsadık...
Yine Adalet Partisi'nin bir kongresiydi. Genel
Başkan Süleyman Demirel Balıkesir'e gelmiştı. Si-
nema salonunun önünde o kasketli, sakallı adam-
lar tekbir getiriyor, ardından "Kbmünisiler Mos-
kova'ya" diye bağırıyorlardı. Sinema kapısını tu-
tan iri yarı adamlar gazetecileri sorgudan geçiri-
yor, kızdıkların gazetelerin muhabirlerine gözda-
gı veriyorlardı.
1968 yılında Dursunbey'de Bülent Ecevit'in ba-
şına gelenleri anımsadık daha sonra. Tüm evle-
rin kapıları yeşile boyalıydı. Çember sakallı adam-
lar Ecevit'i konuşturmak istemiyprlardı. CHP lideri
"Hayır konuşacağım" diyordu. Üstelik konuşuyor-
du da. Orman köylüsünün yaşamını anlatıyordu.
İnsanlar çoğalıyor, bu arada o çember sakallılar
kayboluyordu.
Kimdi onlar?
Tomruk tüccarlarıydı, tefecilerdi; orman köylü-
sünü sömüren kereste ağalarıydı. Hepsi Adalet
Partisi'ne üye, kimisi de yönetici konumundaydı.
Ecevit konuştukça kayboluyorlardı, ama konvoy
Dursunbey'den ayrılırken ortaya çıkıp bağırıyorlar-
dı:
— Komünistler Moskova'ya... Kbmünistler Mos-
koya'ya...
İşte yirmi yıl sonra Balıkesir. Gençler politikaya
soyunuyor. Kimse tekbir getirmiyor, "Kbmünistler
Moskova'ya" diye bağırmıyor. Ama kongreyi izle-
yen yüzler hemen hemen aynı. Salt gençler yir-
mi yıl önceden farklı. Bir de sayıları fazla. Belki
Demirel de bunun ayrımında. O yüzden daha da
değişik bakıyor toplumsal, ekonomik ve siyasal
olaylara.
Geçen gün ne demişti?
— Esperanto televizyonu...
Dün yine ANAP'a yükleniyordu Demirel. Kas-
ketliler dört kulak dinliyorlardı. Kendi aralarında
da mırıldanıvorfardı:
— İyi, iyi bizimki tam sarma yapıyor.
Dışarıda gençlerden sonra kasketlilere yaklaş-
tık. Yaşamı toprağa bağlıydı tümünün. İlaç, güb-
re, tohum değerinden, ayçiçeği taban fiyatından
başlıyordu her sözcük...
Sorduk:
— 1987 seçimlerinde ANAP'a kaç kişi oy verdi
aranızdan?
Konuştuğumuz beş kişiden üçü ANAP'a oy vp-
mişti.
— Ya şimdi seçim olsa oylar kime?
Yanıtlar şu oldu:
— Babaya, babaya!
Baba, ANAP'ı anlatıyor onların anlayacakları
tümcelerle...
Bir soru daha:
— 3 haziranda ANAP aldı götürdü, yine öyle
değil mi?
Birisi, 'öyle" dedi ve ekledi:
— Bizim koylüler kandırmacayı sever...
Acaba doğru mu söylüyordu, yoksa kandırma-
ca mı yapıyordu pek anlamadık.
Koylüler günübiıiik yaşamada kandırmacayı çok
sever de!