25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLER 21 TEMMUZ 1990 P A B T I L E R D E N Anavatan Partisi Van Milletvekili R ç Ş İ t ç e l i k "ts t e yen vatandaş ben Kürdüm diyebilmeli" dedi. Reşît Çelik Türkiye'de Kü'rt sonınu bulunduğunu, bunun gözardı edilmemesi gerektiğini belirtti. SHP Parti Meclisi tarafından hazırlanan Güneydoğu raporu üzerine yeniden gündeme gelen "Kürt sorunu" konusundaki düşüncelerini açıklayan Reşit Çelik, Türkiye ve ANAP'ın Kürt sorunu iolmasının yadırganmaması gerektiğini söyledi. Çelik, Türkiye'de 15 milyon Kürdün bulunduğunu kaydederek bu kadar insarun mutlaka sorununun bulunacağinı söyledi. Türkiye'de Kürk sorunu yaşandığını ifade eden Reşit Çelik bütün vatandasların anadilini kullanmasından yana olduğunu belirtti. Çelik "Ben Kürdüm diyen milletvekillerine dahi DGM tarafından soruşturma açılıyor. Bu dururaa ne diyorsunuz" şeklindeki sonıya da şu karşıhğı verdi: "Bir insan eğer Kürtçe konuşuyor ve ben Kürdüm dediğinde hakkında soruşturma açıhyorsa bu saçma, insanın kimüğini söyleme hakkı var. İnsan neyse bunu açıkça ifade edebilmeli. Vatandaş Kürtse, Kürdüm diyebilmeli ben bu kanaatı taşıyorum." (Ankara-UBA) S H P V a n n ö r g ü t ü B a s ı n S ö z c ü s ü A v u k a t Süleyman Sabri Polat, "Genel raerkezimizin tavn ve Güneydoğu raporu, SHP'nin tüm Doğu ve Güneydoğu örgütlerine rahat nefes aldırmıştır" dedi. Açıklanan raporla Doğu ve Güneydoğu gerçeğinin ortaya çıktığıru savunan Van tl örgütü Basın Sözcüsü Av. Süleyman Sabri Polat, bolgenin yıllardan beri sıkıyönetim ve olağanüstü hallerle yönetildiğini anımsatarak şöyle konuştu: "ANAP iktidarı bu yönetim şeklini kaidırmaya niyetli görünmemektedir. Aksine sansür ve sürgün kararnameleriyle var olan baskıyı daha da sağlamlaştırmıştır. Bölgemizde muhaJefet susturulmuş, basın tamamen devredışı bırakılmıştır" (Van-Cumhuriyet) S H P Istanbul Milletvekili Mustafa a T l g ü ı d u l kadınlara destek çıktı. Sangül, Türkiye'de mağdur durumda bulunan iki milyona yakın dul kadın bulunduğunu beürterek "Bunlann sorunlannı Meclise getireceğini" söyledi. SHP Istanbul Milletvekili Mustafa Sarıgül, Türkiye'de halen iki milyona yakın mağdur durumda bulunan dul kadın bulunduğunu, Türkiye'deki tüm dul kadınlann sorunlan ve bu sorunların çözümüne ilişkin bir çalışma başlattıklannı beürterek "Meclis yasama yılına başiar başlamaz konuyu gündeme getirip görüşülmesini sağlayacağız" dedi. (Ankara-UBA) Halkm Emek Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Feridun Yazar, "12 Eylül'ün uzantısı olan ANAP'ın 12 Eylül'ü sistemleştirdiğini" ileri sürdü. Yazar, "Zulüm ve işkencenin bütün hızıyla sürdüğü Doğu ve Güneydoğu'da uygulanan SS kararnameleriyle can ve mal güvenliği ortadan kaldınlmıştır" dedi. Halkın Emek Partisi (HEP) Genel Sekreter Yardjmcjsı Feridun Yazar, dün Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basın toplantısında, "lnsanca yaşamanın hayal edilen bir özlem olarak kaldığım" beürterek "12 Eylül hareketinin uzantısı ANAP iktidarı, giderek 12 Eylül duzenini sistemleştirrnektedir. Zulüm ve işkencenin bütün hızıyla sürdüğü Doğu ve Güneydoğu'da uygulanan SS kararnameleriyle can ve mal güvenliği ortadan kaldırılmıştır" diye konuştu. Anayasa Mahkemesi'nin 424-425'i inceleme kararının gerekçesû 'Kararname Türkiye'yi kapsıyor'ANKARA (Comhuriyet Büro- su) — Anayasa Mahkemesi'nin, tcişleri Bakanı ile Olağanüstü HaJ Bölge Valisi'ne sansür ve sürgün başta olrnak üzere, geniş yetkiler tamyan Güneydoğu kararnamele- rini esastan incelemesine ilişkin karannın gerekçesinde bu karar- namelerin anayasanın 121 ve 148. maddelerinde yer alan 'Olağanüs- tü Hal Kararnamesi' niteliği taşı- madığı belirtildi. 2000'e Doğru Dergisi, Başba- kanlık ve tcişleri BakanhğTna dün başvurarak, "açık anayasa ihlali" olarak nitelediklen derginin kapa- tılmasına ilişkin karann geri alın- masını istediler. SHP'nin 'Güneydoğu kararnameleri' olarak bilinen 424 ve 425 sayılı KHK'lann iptal edil- mesi istemiyle yaptığı başvuruyu esastan incelemeye alan Anayasa Mahkemesi'nin, bu konudaki ge- rekçesi belli oldu. Anayasa Mah- kemesi'nin 5'e karşı 6 oyla aldığı karann gerekçesinde, söz konusu kararnamelerin anayasanın 121 ve 148. maddelerinde tanımlanan ve anayasaya aykın okJuklan savıyla iptaileri istenemeyen 'Olağanüstü Hal Kararnamesi' niteliği taşı- madıkları belirtildi. Bu görüşün dayanağını ise, "Kararmunelerin, İ(Jsleri Bakanı ile Bolge Valisi'ne tanıdığı vetkilerin olağanüstü hal bölgesi ile sınırlı olmayıp, Türki- ye genelini kapsaması" oluşturdu. Olağanüstü hal kararnameleri- ne ilişkin hükumleri düzenleyen anayasanm 121/3 ve 148/1. mad- deleri şöyle: 121/3. madde: "Olaganüstü hal saresince. camharbaşkaıttnın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü balin gerekli kıldığı konularda, kanan hiik- münde karamame çıkarabiiir. Bo kararnameler, Resmi Gazete'de yayımlanır ve aynı gun Türkiye Büyiik Millet Meclisi'nin onayına sunulur; bunlann Meclis'te onay- lanmasına ilişkin sıire ve usul iç- tüzükte beUrlenlr." 148/1. madde: "Anayasa Mab- kemesi, kanuniann. kanun hük- münde kararnamelerin ve Türki- ye Buyük Millet Meclisi ictıizüğü- nün anayasaya şekil ve esas bakı- Anayasa Mahkemesi'nin 5'e karşı 6 oyla aldığı kararının gerekçesinde "sansür" ve "sürgün" kararnamelerinin, anayasaya aykırı olduğu savıyla iptaileri istenemeyen "Olağanüstü Hal Kararnamesi" niteliğini taşımadığı belirtildi. Karardaki bu görüşün dayanağını "kararnamelerin İçişleri Bakanı ile Bölge Valisi'ne tanıdığı yetkilerin Olağanüstü Hal Bölgesi'yle sınırlı olmayıp Türkiye genelini kapsaması" oluşturdu. mından uygunluğunu denetler. Anaya.a degişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denet- ler. Ancak olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş haüerinde p- kanlan kanun hukmünde karar- namelerin şekil ve esas bakımın- dan anayasaya aykınlığı iddiasıv- la Anayasa Mabkemesi'nde dava açılamaz." Güneydoğu kararnamelerine dayanılarak yayını süresiz olarak durdurulan 2O0O'e Doğru dergi- si, İçişleri BakanlığVna dün baş- vurarak, bu karann geri alınma- sını istedi. Dergi avukatı Emcet Olcaytu tarafından yapılan baş- vuruda, kapatma karannın gerek- çesiz olduğu, ayrıca yetkisiz bir makam olan Olağanüstü Hal Ko- ordinasyon Kurul Başkaniığı'nca alındığı beürtildi. Başvuruda, ka- patma karannın anayasaya aykı- nlığı konusunda ise şöyle denildi: "Yapılan islerain dayandığı KHK'nın anavasaya aykın oldu- gu konusunda ciddi göstergeler mevculıur. Bu kararnamelerin anayasaya aykın olduğu baştan beri belli olmakla biıiikte, her gün yeni işaretler orta>a çıkmaktadır. Son olarak Anayasa Mahkemesi raportorlerinin konu üe ilgiU ra- porlan basına aksetmiştir. Buna göre. bu KHK'lar anayasaya o kadar aykındır ki anayasanm 148. maddesinde bu kararnameler hakkında Anayasa Mahkemesi'n- de iptal davası açüamaz hükmü- ne karşılık, 'Bu kararnameler cumhuriyetin temel nitelikleri ile çelişiyor' tespiri yapılmaktadır. Anayasaya aykınlık konusunda- ki lespit, bu kadarla da kalma- makta ve Anayasa Mahkemesi, anayasanın 148. maddesindeki acık hükme ragraen, bu kararna- melerin anayasaya aykınlığını saptamak üzere, davanın 'esasına girilmesine' karar vermektedir." Kapatma karannın "diktatör- lük rejimini anımsattıgı" da vur- gulanan başvuruda, şöyle denildi: "Geri alınmasmı istedigimiz karar, 'çağdaş hukuk anlayışı şöyle dursun' mevcut bukuk ku- rallannın da dışında kaldığı belli olan, bugüne kadar gerek basın kunılnslan ve gerekse hvkakçn- lar ile üikenin bütün siyasi parti- lerince 'şiddetli' eleştirilere yol acan bir idari işlemden ibarettir. Bu karan, birkaç bin kişilik ikti- dar partisi üyeleri dışında ülke- mizde destekieyen yokfur. Bo ka rar aynı zamanda, Türkiye'nia ulnslararası taabhütlerini de ihlai eder niteliktedir." 2000'e Doğru Dergisi sahibi Mehmet Sabuncu da Başbakan- lık'a dün ayrı bir başvuruda bu- lundu. Sabuncu'nun başvurusun- da, "Kapatma karan geri alındı- gı takdirde, hükümetinizin ve baş- bakan sıfatj ile zatialinizin gerek basın özgurhığune, gerekse kamu- oyunun beklentileri konusandaki tutumu açıklığa kavuşrunUnıus olacaktır" denildi. HELVACIİHD'NİN5 YILINIDEĞERLENDİRDİ 'Dilerim derneğimiz işsiz kalsıri 9 TURAN YILMAZ ANKARA — İnsan Hakları Derneği, 5. kuruluş yıldönümünü kutladı. İHD Genel Başkanı Nevzat Helvacı, 5 yılı değerlendi- rirken "Diierim ki giderek bu dernegin is- leri azalsın, halta tümden işsiz kalsın" de- di. İHD Genel Başkanı Nevıat Helvacı, 5. kuruluş yıldönümünde Cumhuriyel'in so- rularını yanıtladı: — Dernek, önce hangi konulan günde- mine aiarak çalışmalannı yoğunlaştırdı? HELVACI — Dernegin ilk önemli çahş- ması, 12 Eylül 1980 tarihinden sonra mey- dana gelen işkence ile ölüm olaylanm sap- tamak oldu. tlk rakam 149 idi, sonra bu 171'e ulaştı. Bu çalışma bir rapor olarak ka- muoyunun bilgisine sunuldu. Rapora gös- terilen tepkiler ilginç oldu. lktidar parti- sinin bir sözcüsü, bizim Türkiye"nin itiba- nru sarstığımızı söyledi. Onlara, işkence ile adam öldürmerun Türkiye'nin itibannı sar- sacağını, işkencenin üstüne gitmerun ise iti- bar kazandıracağıru anlatmakta güçlük çektik. Bir başka siyasal partinin o tarih- teki genel başkan yardımcısı ve eski bir sı- kıyönetim savcısı da bizim siyasal istismar yaptığımızı ileri sürdü. Aslında o işi ken- disi yapıyordu. Raporun içeriğine hiç kimse itiraz edemedi. Çok sayıda insarun işken- ce ile öldürüldüğünü ortaya koyan bu ra- por esas alınıp işkence savlarıyla ilgili bir soruşturma da açıimadı. Bir başka önemli çalışma da cezaevle- riyle ilgilidir. Birleşmiş Milletler tutuklu ve hükürnlüler için minimum standart kural- lar benimsemiş bulunuyor. Yapılan çahş- ma, cezaevlerinin dunımuyla bu standart kurallar arasında bir karşılaştırma yapmak oldu. Sonuç hiç de yüz ağartıcı değildi. Bu- gün hâlâ gerek cezaevlerinin fizik koşul- lan, gerekse tutuklu ve hukümlülere yapı- lan muamelder, Birleşmiş Milletler ve Av- rupa Konseyi'nce benimsenmis minimum kurallann çok uzağında bulunuyor. Düşü- nün ki bugün cezaevlerindeki bir kişinin bir günlük iaşe bedeli son günlerde arttı- nlmadıysa 2500 liradır. Bu parayla üç öğün karın doyurulacaktır. Bu kötü koşullar tu- tuklu ve hükümlülerı açlık direnişlerine it- miş ve 1984'ten sonra 14 kişi bu nedenle vaşamını yitirmişür. — Bo calısmalardao nasıl bir sonuç el- de ettiniz? HELVACI — 1987 yılında ölüm cezası- nın kaldınlması ve genel af için yürüttü- ğümüz kampanya sonucu TBMM'ye 180.000'den fazla imza götürdük. Kısa sü- rede toplanan bu kadar imza, ölüm ceza- sının kaldınlmasına ve bir genel af yasası çıkanlmasma yaramadı, ama dernek yöne- ticilerinin cezalandırılması ve dernegin ka- patılması isteğiyle bir dava açılmasına ne- den oldu. Mahkeme derneği iki celsede ak- ladı. Dernek kadın hakları, çocuk haklan, ça- lışma hakkı, siyasal göçmenJer konusun- da önemli çalışmalar yaptı. 1402 sayılı ya- sayla görevinden atılanlar için yürütüien çalışma^ uluslararası bir boyut kazandı. Çevre sorunu 1990 yılının özel konulan arasında yer aldı ve 5 haziran çevre günu nedeniyle Yaya Haklan Bildirgesi yayım- landı. Bu bildirge de oldukça ilgi uyandır- dı. — Derneginize başvurular hangi konu- larda yogunlaşıyor? HELVACI — Derneğe işkence iddiasın- dan tarla davasına kadar çok değişik ko- nularda çok sayıda başvuru yapdıyor. lran- lı, Iraklı ve Sudanlı yabancıiar sığuıma hakkıyla ilgili olarak yurtdışında siyasal göçmen olarak yaşayan insanlanmız yur- da dönüşie ilgili başvurularda bulundular. Cezaevlerinde yatan insanlar, türlü sorun- lannı derneği ilettiler. Buniar arasında sağ görüşten insanlar da yer aldı. Bir ANAP milletvekili, gözetim altına alınan subay ve astsubaylara işkence yapıldığına ilişkin şi- kâyette bulundu. Yine ANAP Milletvekili Bülent Akarcalı, Yunanistan'daki Türk azırüığa ırk aynmı yapıldığı göruşuyle ulus- lararası bir kuruluş nezdinde yardımımızı istedi. Dernekten iş isteyenler, para isteyen- ler, avukat yardımı isteyenler azımsanama- yacak kadar çoktur. — Çalısmalannızdan ötürü ödüiler de aldınız mı? HELVACI — Bu çalışmalar tümden kar- şılıksLZ kalmadı. Danimarka Banş Vakfı bu nedenle özel bir teşvik ödülü verdi. Ç * daş Gazeteciler Derneği özel Onur ödülu ve Nokta dergisinin "Doruktakiler 89" odülü de bizi onurlandıran ödüllerdendir. Aynca Avrupa Konseyi 1989 İnsan Hak- ları Ödülü'ne derneğimizın aday gösteril- mesi ve parlamenterler meclisindeki eleme- den de geçmiş ohnası, ödülü alamamamıza karşın bizi mutlandıran olaylar arasında- dır. Başarabildiğirniz işler için sevindik, ba- saramadıklannuz için üzüldük. Türkiye Elektrik Eıwrjı$i Uretimi ve B090Z Köprukri OeKrierine Ortak Okbilmenit lcin... Yeni G Tcrlibi Gelir Ortafcbgı Senelkri SofaM Sumıhıyor. Oefr Ortakk9wla Yeai Bir Altonotf Doho. Baraj üretimlerinde, iklim koşullanndan kajnaklanan dalgalanmalardan tasarruf sahibini korumak amacıyla: Ulusal Elekoik Sistemine bağlı Türkiye Elektrik Kururnu \;e Ayncalıklı Şirketler toplam elektrik enerjisi üretiminden kaynaklanan bir >illık brüt gelirin % 0.7'si ile; Birinci Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün bir >illık gelirleri toplamının % 6'si; senet hamillerine gelir payı olarak dağıtılacaktır. Yeni Mh OrtaUıgı Sefletkri'm Boyutıı ve Kcm. T.C. Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresi'nce ihraç edilecek olan G tertibi Gelir Ortaklığı Senetleri'nin nominal değeri 100 milyar TL'dir. 100.000.- TL, 500.000.- TL, 1.000.000.- TL, 5.000.000.- TL ve 10.000.000.- TL'lik kupürler halindeki G tertibi Gelir Ortaklığı Senetleri, 1 >ol vadelidir. Gelir payı ödemesi, anapara üe birlikte, vade sonunda ^vapılacakor. THH Wîr Ortfluiçı 23-27 Temmuz 1990 tarihleri arasında saüsa sunulacak olan yeni G tertibi Gelir Ortaklığı Senetleri'ni, bütün Türkiye'de T. İşBonkon ve T.t üraot Bonkm şubelerinden almak mümkün olacaktır. Yeni Gelir Ortaklığı Senetleri, 28.12.İ988 tarih ve 88 ı 13644 sayılı Bakanlar Kurulu Karan'na göre "sıfir" oranında vergiye tabidir. T.C. BASBAKANLIK KAMU ORTAKLIĞI IDARESIBASKANLIGI Demirel, Balıkesirkongresindekonuştu: Anayasayı değiştirecek kadar oy istiyorum SERDAR KIZIK HAKAx\ EREL BALIKEStR — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, par- tisinin Balıkesir il kongresinde yaptığı konuşmada yurttaşiardan güç istedi. Demirel, hesap sorula- cağını, aksi durumda devlet ida- resinin bundan böyle yürümeye- ceğini, yapanın yanına kâr kalır düşüncesinin yerleşeceğini belirte- rek, "Bnnlardan hesap soracağız. Bnnnn için bize güç verin. Bir köyde 4 sığın teslim etmeyeceği- miz adamlar bugün devleti yönetiyorlar" dedi. Demirel, Cumhurbaşkanı Tnrgul Özal'ın yazlık ve kışlık ayrı ayrı saraylan olduğunu vurguladı ve "Buniar ne yaptı da yornldu? Milleti bu dunıma sokmaktan )orulmuştur. Banlar Çankava'da oturamazlar onun için bize iktidara çıkaracak oy yttmez. Anayasa değiştirecek kadar oy isterim" diye konuştu. Demirel iktidann çok kısa bir sü- rede sokağa çıkmaktan korkaca- ğını da öne sürdü. Demirtl, Balıkesir Spor Saio- nu'nda yapılan DYP il kongresi- ne helikopterle geldi. Kongrenin açılışına katılan Demirel, cuma namazı için verilen aradan sonra saat I4J0'da salona geri dönerek kürsüye çıktı. Kongrelerin DYP açısından olduğu kadar üikenin geleceği için de büyük önem taşı- dığını vurgulayan Demirei, iktida- nn ülkeyi batağa sapladığım, bun- dan kurtulmak için DYP'ye bu- güne kadar verilen gücün ötesin- de yeni destek istediğini söyledi. DYP kongrelerinin demokratik olması için ısrarla konunun üze- rinde durduğunu belirten DYP li- deri, "Türkiye genelinde yüzde 45 oy anyonım. Önemli olan bayragı burca dikmek. Bavrağı burca di- kin. O> almadan memleketi dü- zeltmek raümkun degil. 1990 dün- yasında elalemin içine çıkmak için önce usıumuz duzgıin olmalı, kı- lık kıyafetimiz. Nedir kılık kıya- fet: Rejimdir. Rejim düzgün ol- malı. Halkın çogunluguna dayan- mazsanız üslünüz bafiaız yırtık- tır. Bn iktidar halkın gücüoe dayanmıyor" dedi. Doğu Avrupa ülkelerinde "hür ve özgür" seçimlerin yapıldığına dikkati çeken Demirel, Cumhur- başkanı Özal'ın da bu değişikiik- lere değindiğini beürterek, "Ora- larda ne oluyor? Halka dayanraa- yanlar gidiyor, balka dayananlar geliyor. Yüzde 21 le iküdar olu- nur rnn? Dünyanın hiçbir yerin- de yok böyle bir sey. Haik iktidan istemiyor" diye konuştu. Demi- rel, Başbakan Akbulut'un hac ko- nusunda iki yıl once Suudi A bistan'la yapılan ve arşivlerde alan anlaşmalardan habersiz ol- duğunu, bu anlaşmaya göre Tür- kiye'nin 55 bin kişilik bir hac kon- tenjanı bulunduğunu savundu ve şunlan söyledi: "Türkiye Cnmhnriyeti Basba- kanıyun diyen kişinin, devletin »r- şivinde bulunan anlaşmalardan bile haoeri yok. Neden baberi var ki, bundan faaberi olsnn. BAllKESIB'den HİKMCT ÇETİNKAYA 'Kandırmaca Yaptık' BALIKESİR — Aslında DYP tabanı kıpır kıpır- dı. Parti içindeki "yenilikçi kanat" bir başka de- yişle "gençler grubu" Adatet Partisi kökenlileri tas- fiye etmek için uğraşıyordu. Bunun yanı sıra de- lege seçimlerinde kıran kırana bir mücadeleye ta- nık olunurken gözden kaçmayan bir olgu da şuy- du: — Demirel genel başkanımız, kavgamız ona yö- nelik değil... Karadeniz'den Ege'ye, Marmara'dan Trakya'ya, Güneydoğu'dan Doğu'ya dek her yerde aynı mü- cadele delege seçimlerinde sürdü; ilçe kongre- lerinde aynı hava yaşandı. İl kongrelerinde aynı rüzgâr esti. • Bizim izlenimlerimiz bir hizbin diğer bir hizbe karşı savaşımı değildi. 1984 seçimlerinin ardından DYP'de politikaya atılan gençler yönetimde yer aJ- mak istiyorlardı. ama ışleri de bir hayli zordu. Po- litika zorlu bir maratona benzerdi. Hemencecik bir yerlere gelmek o denli kolay değildi. Doğru >bl Partisi'nde potitika yapan gençler bel- ki bir zaman dilimi içinde bu gerçeği görüp öğre- neceklerdi. Dün DYP Balıkesir II Kongresi'ni iz- lerken gençlerin bir hayli çoğunlukta olduğunu gördük. Hepsi coşkulu ve heyecanlıydı. Bir yerle- re gelmek için didinip çabalıyorlardı. DYP lideri Demirel, kûrsüde konuşurken dikkat- le dinliyorlardı. Dışarıda bir grup partili gençle söy- leşirken artık sağ partilerde yetişen yeni kuşağın eskisi gibi katı olmadığı da ortaya çık/yordu. Genç politikacılar şu ya da bu gazete ayrımı yapmadan kimin, ne yazdığını okumayı yeğlemişlerdi. Birden yirmi yıl öncesini anımsadık... Yine Adalet Partisi'nin bir kongresiydi. Genel Başkan Süleyman Demirel Balıkesir'e gelmiştı. Si- nema salonunun önünde o kasketli, sakallı adam- lar tekbir getiriyor, ardından "Kbmünisiler Mos- kova'ya" diye bağırıyorlardı. Sinema kapısını tu- tan iri yarı adamlar gazetecileri sorgudan geçiri- yor, kızdıkların gazetelerin muhabirlerine gözda- gı veriyorlardı. 1968 yılında Dursunbey'de Bülent Ecevit'in ba- şına gelenleri anımsadık daha sonra. Tüm evle- rin kapıları yeşile boyalıydı. Çember sakallı adam- lar Ecevit'i konuşturmak istemiyprlardı. CHP lideri "Hayır konuşacağım" diyordu. Üstelik konuşuyor- du da. Orman köylüsünün yaşamını anlatıyordu. İnsanlar çoğalıyor, bu arada o çember sakallılar kayboluyordu. Kimdi onlar? Tomruk tüccarlarıydı, tefecilerdi; orman köylü- sünü sömüren kereste ağalarıydı. Hepsi Adalet Partisi'ne üye, kimisi de yönetici konumundaydı. Ecevit konuştukça kayboluyorlardı, ama konvoy Dursunbey'den ayrılırken ortaya çıkıp bağırıyorlar- dı: — Komünistler Moskova'ya... Kbmünistler Mos- koya'ya... İşte yirmi yıl sonra Balıkesir. Gençler politikaya soyunuyor. Kimse tekbir getirmiyor, "Kbmünistler Moskova'ya" diye bağırmıyor. Ama kongreyi izle- yen yüzler hemen hemen aynı. Salt gençler yir- mi yıl önceden farklı. Bir de sayıları fazla. Belki Demirel de bunun ayrımında. O yüzden daha da değişik bakıyor toplumsal, ekonomik ve siyasal olaylara. Geçen gün ne demişti? — Esperanto televizyonu... Dün yine ANAP'a yükleniyordu Demirel. Kas- ketliler dört kulak dinliyorlardı. Kendi aralarında da mırıldanıvorfardı: — İyi, iyi bizimki tam sarma yapıyor. Dışarıda gençlerden sonra kasketlilere yaklaş- tık. Yaşamı toprağa bağlıydı tümünün. İlaç, güb- re, tohum değerinden, ayçiçeği taban fiyatından başlıyordu her sözcük... Sorduk: — 1987 seçimlerinde ANAP'a kaç kişi oy verdi aranızdan? Konuştuğumuz beş kişiden üçü ANAP'a oy vp- mişti. — Ya şimdi seçim olsa oylar kime? Yanıtlar şu oldu: — Babaya, babaya! Baba, ANAP'ı anlatıyor onların anlayacakları tümcelerle... Bir soru daha: — 3 haziranda ANAP aldı götürdü, yine öyle değil mi? Birisi, 'öyle" dedi ve ekledi: — Bizim koylüler kandırmacayı sever... Acaba doğru mu söylüyordu, yoksa kandırma- ca mı yapıyordu pek anlamadık. Koylüler günübiıiik yaşamada kandırmacayı çok sever de!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle