22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'OE BUGÜN Meteoroloji Genel Müdürtağü'n- den alınan bılgiye göre: Yurdun kuzey batJ kesimlen parcalı bulutlu ötekı yerler az bulutlu ve açık ge- çecek HAVA ŞICAKLIĞI: Biraz ar- tacak. RÜZGÂR. Kuzey ve batı yönlerden hafif ara.sıra orta kuv- vette esecek. DENİZLERİMİZDE HA/A: Akbeniz'de gün batisı ve lo- dos dığer denızierde yıldız ve ka- rayelden 3-5, Ege'de 6 kuvvetin- de saattE 10-21, Ege'de 28 denız- milı hızla esecek. Oalga yüksek- iiği 0,5-1 yer yer 1,5, Ege'de 2 m. dolayında bulunacak. Van Götü 1 nde hava. Az bulutlu ve açık ge- Adana çecek. Rüzgâr kuzey ve batı yönlerden hafıf ara sıra orta kuvvette esecek. Göi küçük dalgalı olacak. Görüş uzaklı- ğı 10 km. dolayında bulunacak. Adıyaman Myon •On Ankara AMakya Antalya Artvin /yiın Balılvsır Bilec* Bingöl Bıtfs Bofcı Burea ÇanaMale Corum Denoü A 33° 25° Dıyartakir A 32° 18° Edırne A 38° 23° Erancan A 34° 14° Erzurum A 33° 15° Estaşehır A 34° 20° GanaJitep A 36° 21° Giresun 42» 22° Manısa 34» 18° K.Maraş 34»20°Meısn 32°13°MuJla 3 3 o 9 M 41° 27° Nıfrfe 28 o 2(P0rtu A 31 <> 25°GumûşlaneA A 28° W Hakkân A 32° 21» Samsun A 38°23°lspafQ A 35°15°Sıırt A 32°C°tsül*ul A29°2Z°Sınop A31°17°bmir A37°24°Sıvas A 38° 22° Kans A 32° 14° fefcinlaO A 34° 17° Kastamonu A 33° 16° latam 34° 17° lınceiA 30° 15° Kaysen A 33° 19° Kırtore* A 33°21°Komı A 33° 18° KuMiya A 38°22°Malatya ş 34» 14° Van 34°17°YD!8a« 30° 21° Zonguldatt A 37° 22° A 34° 22° A 30° 26° A 35° 20° A 30°21° A 34° 18° A 2ff"20° A 28° 20° A 28°20° A 26° 41° A 28°21° A 32° 16° A 30° 19° A 28° 20° A 34° 19° A 34° 19° A 32° 21° A 31° 18° A 26° 19° 'yajmurtu A-açık B-tHjtudu Ggûneşi K-igrt S-sısk Y-yjJmurlu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir oyun ya da filmde dinlenme süre- si. 2/ Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdüklerı çok güçlü bitkisel zehir. Zeybek. 3/ Sıfat... Eski Mısır^ da güneş tanrısı. 4/ Yelkenleri rüzgârın estiği yöne çevirraek- te kulîanılan, her iki taraftan yelkenin or- tasına bağlanan ip... Yapım. 5/ Ödeşme, razı olma... Züppe. 6/ Rey... Saraçlann kul- landığı yün kırpıntısı. 7/ Harman kal- dınldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla kanşık tahıl taneleri... Arapçada "ben". 8/ Uluslararası Ça- hşma Örgütü'nün simgesi... Göz. 9/ İri taneli bezelye... Bağışlama. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yükseklik korkusu. 2/ Çıplak vü- cut resmi... Eskiden hükümdara ayn- lan gemi. 3/ Tekelci kapitalizme özgü şirketler birliği... Eski Yunan mimar- lığının üç biçeminden biri. 4/ Güzel, hoş, latif... Baryumun simge- si. 5/ Mesafe... Sukabağından yapılmış ya da ağaçtan oyulmuş maş- rapa. 6/ Pirinci kabuğundan ayırmak ya da bulgur dövmek için kullanılan dibek... Şaşma belirten bir ünlem. 7/ Bir cetvel türü... Buzullann taşıyıp biriktirdikleri taş. 8/ Gözahcı, alımlı. 9/ Anlam... Böceklerin kurtçuk durumundan yetişkin duruma geçerken arada aldıkları özel biçim. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Imtiyaz yok!21 TEMMUZ 1930 Geçen gün bizim gazetede otomobillerin tstiklal caddesini takiben Taksim'den Galatasaray'a doğru gelmeleri memnu olduğu halde bu memnuiyeti dinlemeyen, belediyenin evamir ve nizamatına itaat etmemeği bir zevk addeden zevatın doğru hareket etmediklerinden bahis bir yazıvardı. Cuma günü, bu yûzden az kalsın feci bir kaza oluyordu. Lehistan Sefaretinin otomobili, tam sür'atle memnu şekilde yukandan aşağı inerken Ağacamii'nin yanındaki sokaktan ansızın önüne bir taksı çıktı. Bu taksinin şoförû, memnuiyet dolayisile Taksim'den otomobil geleceğini tahmin etmediğinden sür'atle vukanya doğru döndüğü için iki otomobilin bir birine çarpıp parçalanmalanna ramak kaldı. Böyle bir kaza vuku bulsaydı hiç şüphesız, onun mes'ulü Lehistan Sefaretinin şoförû olacaktı: Belediye nizamatını dinlemediği için... Biz, bu mes'elede zabıtai belediye memurlannın ve Şehrernanetinin de koısuru olduğuna kaniiz. Çünkü zabıtai belediye memurlan. memnuiyeti dinkmiyerek yukandan aşağı geçen otomobillerin numaralannı alıp Emanete bildireceklerine üstelik bu otomobillere bir de cakah selâm veriyorlar. Geçen sene bu nizam dinlemez otomobillerden birinde, bir genç mektep talebesi görmüştük. Sağdan soldan verilen selâmlara mukabele ederek geciyor, daha 15-16 yaşından itibaren kanunlan, nizamlan çiğnemeğe alışan mütenef fız bir imtiyazlı olmağı öğreniyordu. Halbuki Cumhuriyet idaresinde herkes 'ısavi olmak, kanun ve nizam karşısında kimsenin bir ı+ıtiyazı olmamak lâzım gelir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Yunus Nadi Armağanı21 TEMMUZ 1960 G 1960-1961 Yunus Nadi armağanı için hangi konuyu cle alacağımızı düşündüğümüz zaman büyük zorluk çekmedik. Konumuz hazırdı! 27 Mayıs. Karşılaşüğunız KÜçlük daha fazla yanşmanın nevini tayin ve tesbitte oldu. Şiir mi, hikâye mi, yoksa makale mi isteyecektik? Bunda da çabucak ittifak ettik. Bir gazete çerçevesı içine daha kolaylıkla, gireceğini düşündüğümüz makale de aynı zamanda bu büyük ihtilâl ve ınkılâbın daha etrafhca incelenebileceği neticesine vardık ve onu seçtik. Yanşmaya kaülacak okuyuculanmıza yardımcı olmak üzere konumuzu şu şekilde açıyoruz. 1- Bize sebepleri ve neticeleri ile 27 Mayısı anlatımz. 2- Bize sebepleri ve neticeleri ile 27 Mayısı söyledikleri gibi 27 Mayıs ihtilâl ve inkılâbı bir bakıma bir son ve bir bakıma da bir başlangıçtır. Konuyu bu bakımdan da incelemek doğru olur. 3- Yazı ne yalnız tecessüsten ibaret boş, ne de yalnız fıkırden mürekkep kuru bir yazı olsun. His ve düşüncelerinizi mezcediniz. Istediğimiz makale 1000 kelimeyi geçmiyecektir. Bu ölçüye bilhassa dikkat ediniz. Yanşmanın bu en mühim şartından başka diğer esaslan şunlardır: 1- Makalekr mutlaka daktilo makinesi ile kâğıdın bir yüzüne yazılacaktır. 2- Yanşma amatör ve profesyonel bütün yazarlara açıktır. 3- Yalnız takma isim kullanmak yasaktır. Bir yazar yanşmaya yalnız bir tek makale ile iştirak edecektir. 4- Makalelerin neşrine 1 ağustostan itibaren başlanacak, şubat sonunda nihayet verilecektir. 5- Jûrinin karariyle birinciliği alacak yazıya 3000 lira mûkâfat verilecektir. Yazılanruzı bekliyoruz... GEÇEN YIL BUGÜN CumhuriY et TÜSİAD'dan yakınma .. TEMMUZ 1989 Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Türk Sanayici ve Işadamlan Deraeği'ni (TÜStAD) ziyaret etti. Dernck Başkanı Cem Boyner Evren'in ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, enflasyonu " kartopu gjbi büyüyen felaket" e benzetti. Boyner," Politik istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlığı, ekonomik istikrarsızlık ise politik istikrarsızhğı karşılıkh olarak beslemiş, etkilemiştir" dedi. TÜSİAD Yüksek Istişare Konseyi Başkanı Sakıp Sabancı da, "siyasi çekişmelerin girişimcinin moralini bozduğunu" vurgulayarak, bir an önce güven, huzur ve istıkrar ortamının sağlanmasım istedi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren TÜSİAD'ı ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı oidu. Sayın Doç. Dr. Nurkut tnan'ın Sayın Doğ- ramacı'yı ve YÖK'ü eleştirip "L'niversiteye üznm >emeye dönmüyorum" diyerek bitirdiği mektup ile başlayıp en son Sayın Necdet Ku- banç'ın 29.6.1990 tarihli Cumhuriyei gazete- sinde Sayın Aydm Aybay'ın "Öfke" başlıklı yazısı ve Bilkent hakkındaki göriişleri ile de- vam eden tartışmaları şimdiye kadar dikka*- le okudum. Sayın Necdet Kubanç, Sayın Doğ- ramacı'nın ve YÖK'ün eleştirilebileceğini be- lirttikten sonra Bilkent'in eleştirilmeiine ne- dense karşı çıkmaktadır. Şimdiye kadar basından Bilkenı hakkmda çıkan yazılardan anladığım kadanyla Bilkent Türkiye'nin en iyi öğretim kadrosuna, labo- ratuvarlanna, derslıklerine, kısacası bir üni- versitede var olması gereken her şeye sahip bir üniversitedir. Dolayısıyla böyle bir üniversi- teden mezun olacak gençlerin yurdumuza ge- lecekte birçok katkılar sağlayaca|ı bir gerçek- tir ve bundan herkesin memnun olacağı yad- sınamaz. Ancak Sayın Kubanç'ın gözden kaçırdığı önemli bir nokta var. O da eleştirilerin bir- çoğunun Bilkent'e değil de onun kuruluş yön- *ternine olmasıdır. Kuruluş yöntemi derken de Bilkent'in bir vakıf üniversitesi olarak ana- yasaya aykırı bir şekilde kurulmasını da kas- tetmiyorum. Eski bir başbakanın "Bir kez de anayasayı ihiai edelim. Ne var yani bunda?" anlamında sözJer sarfettiği, kanunların ve anayasanın sürekli ihlal edildiği bir ortamda bazı kışilerin bunu fırsat bilip zamanın hükü- metinin de göz yumması ile böyle bir üniver- site kurmasını gayet doğal buluyorum. An- cak benim şahsen kabul edemediğim nokta bu üniversitenin diğer üniversitelerin zaten kısıtlı olan olanaklarının resmen gaspedilerek Bil- kent'e aktanlması ile kurulmuş olmasıdır. Na- sıl mı? Yazısından anladığım kadanyla Sayın Ku- banç bir üniversitenin üniversite olabilmesi için başlangıçta sırf milyarların yeterli olma- dığını, kendi deyişiyle "belirli dönemlerden gecerek büyüyüp gürbüzleşmesi" gerektığini bilen bir kimse. O zaman kendisine bir şey sormak istiyorum. Bilkent'in 1986 olan ku- ruluş tarihini göz önüne aldığınuz zaman, 4 £fc Kahıre • DÛNYA'OA BUGÜN Amstefdam Amman Atına Bağdat Barcdona Basel Betgrad aertın Bonn SriKSeı BuOapeşte Ceayif CtOde DuDa, frankiuri Gime Hetsınle Kahıre Kopentag KUn Lefkoşa A 26° A 38° A 34° A 42° A 34° A 26° A 25° A 22° A 26° A 25° A 23° A 28° A 34° A 43° A 43° A 26° t. 34° A 21° A 36° A 24° A 25° A 34° Lemngrad LonCra MadnC Mılano Montreal Moslova A 24° A 27° A 38° A 29° B 25° B 19° 25° 33° 20° 28° 20° 43° 31° Y 2S° A 38° A 30° A 37° A 22° A 29° A 26° Washtngt»i A 33° Zürtı A 28° Ne* York Oslo Pans Praa Rıyas Roma Sofya Şam Tel Aviv lunus Varşo» Venedik Vıysna IART1SMA Bilkent ve Diğer Üniversiteler Bilkent'in, elindeki sınırsız maddi olanaklan kullanıp diğer üniversitelerin değerli öğretim üyelerinin bir kısmını transfer ederek bugünkü konumuna geldiği de herkes tarafından bilinen bir gerçektir. yıllık çok körpe bir üniversite, acaba nasıl 1800'lü yıllann sonunda kurulmuş olan ITÜ'- yü, 1956'da kurulmuş olan ODTÜ'yü solla- yabilmiş; hatta hatta Kıta Avrupası'run en ile- ri düzeydeki üniversitelerinden biri haline ge- lebilmiştir? O görkemli ve zengjn kütüphaneyi nasıl doldurabilmiştir? Gayet basit. EHğer üni- versitelerin uzun süreli deneyimler ve uğraş- lar sonucu sahip olduğu olanaklann bir kıs- mının Bilkent'e aktarılmasıyla bu gerçekleş- tirilmiştir. Ben 1986 yılında ODTÜ'den mezun oldum. Benim mezuniyet senem aym zamanda Bil- kent'in kuruluş yıllanna rastladığı için Bil- kent'in o zengin kütüphanesindeki sürekli ya- yınların ve kitapların bir kısmının ODTÜ kü- tüphanesinden oraya götürüldüğünü, OD- TÜ'de gerçekten çok başarılı ve belli bir not ortalamasının üzerindeki birçok arkadaşımı- zın, asistan olarak oldukça iyi bir ûcret kar- şılığında lisans üstü eğitim amacı ile Bilkent'e transfer edildiğiniçok iyi biliyorum. Ayrıca Bilkent'in, elindeki sınırsız maddi olanaklan kullanıp diğer üniversitelerin değerli öğretim üyelerinin bir kısmım transfer ederek bugün- kü konumuna geldiği de herkes tarafından bi- linen bir gerçektir. Bu bilinen gerçeklerle bir- likte Bilkent'in kuruluşu esnasında perde ar- kasında geçen ve kamuoyunun bilmediği pa- zarlıklann da olduğu yadsınamaz. Butün bun- lardan başka Bilkent öğrencilerinin "o 90'ının ekonomik durumu Türkiye standartlarının çok çok uzerinde olan ailelerden geldikleri (ge- riye kalan "7010'un burslu öğrenim gördüğü- nü farzediyorum), diğer üniversite kampus- larında, yurtlarında, kantinlerinde öğrencilere karşı uygulanan baskı ve yasakların Bilkent öğrencilerine karşı daha da yumuşatılarak uy- gulandığı, kısacası Bilkent'in ayrıcalıklı üni- versite konumuna sokulduğu bilinmektedir. Bu durumda rahatlıkla Bilkent'in sadece top- lumun belli bir kesiminin üniversitesi olduğu söylenebilir. Bütünc bu ayncalıklar toplumu- muzda var olan sınıflar arasındaki uçurumu daha da büyüteceği için kabul edilemez. Sonuç olarak; öğrencilere sağlanan olanak- lar açısından, Bilkent gibi üniversitelere her zaman için EVET, fakat Bilkent'in kuruluş yöntemine ve toplumun sadece belli bir kesi- mine ait olmasına her zaman için HAYIR. Ayrıca konu ile pek fazla ilgili olmaması- na rağmen bir konuya daha değinmek istiyo- rum. Sayın Kubanç yazısının 8. paragrafın- da Bilkent'in (Britanya Adaları'ndaki univer- siteleri hariç tutarak) diğer A\ rupa ülkeleri- nin en ileri düzeydeki üniversitelerinden biri olduğunu ileri sürüyor. Ben şahsen bu kıyas- lamanın neye dayanarak yapıldığını anlaya- madım. Yaûuz bildiğim tek şey bu kıyaslama- nın Avrupa üniversiteleri hakkında tam bir bilgi sahibi olunmadan yapıldığıdır. Ben bu- rada sadece içinde bulunduğum ve halen öğ- renimime devam etmekte olduğum Zürih'te- ki, "Eidgenössische Technische Hochschuk" (Swiss Federal Institute of Technology Zürich) ile daha önce mezun olduğum ODTÜ'yü kı- yasladığım zaman aradaki farkın ne derece korkunç olduğunu görebilmekteyim. Bu fark- ları özellikle eğitim sistemi, her öğretim üye- sine düşen öğrenci sayısı, öğrencinin ödevier ve projeler uzerinde araştırma yapabilmesi için sağlanan olanaklar olarak nitelendirebi- lirim. Bana göre üniversitelerimizi Avrupa'daki- lerle kıyaslayabilmemiz için ilkokuldan baş- layarak tamamen ezbere dayanan eğitim sis- temimizi baştan sona değiştirmemiz, üniver- sitelerimizi YÖK'ün pençesinden kurtarıp ta- mamen özerk hale getirmemiz, ondan sonra da Bilkent'e sağlanan olanaklann en azından bir kısmını diğer üniversitelere de sağlamamız gerekir. İşte o zaman Bilkent'i ve diğer üni- versitelerimizi Avrupa'dakilerle bir tutup sağ- lıklı bir kıyaslama yapabiliriz. ORHAN ÖZKUL Zurih BAŞSAĞUĞI Vefakâr, fedakâr ve onurlu arkadaşımız OKAN ENVER ARDAKOÇ'u kaybettim. Ailesi ve dostlarına başsağhğı dilerim. EVRtM lfAYEVLARI VELİ KARAÖZ TC. KÜLTÜR BAKANLIĞ! TÜRK VE İSLAM ESERLERİ MÜZESİ B A L K A N NACİ İSLİMYELİ I* HAZİRAN - 30 TEMMUZ 1990 ı2 I KURULUŞ YILINDA VESTEL'İN DEĞERLİ KATKILARIYLA ASM BEZİRCİ ÇOK KAPILI ODA 3. BASI 7000 Lira (KDV Içituk) Ödemeli göoderilmeı ÇAĞDAŞ YAYINLARI Türk Ocağı Cad. 1%41 Cağıkğlu-İSTANBUL İNGİLİZCE KENTTE ÖĞRENİLİR 4> Audıo Visual Yöntem • Sıcak, Uygar Bir Ortam Bahar ye Caö Reks Sıneması Karş<sı Kadıkoy-IST Tel: 347 27 91-92 KENT ENGLISH DUYURU Erenköy'de KARACA OTOMOBİL GALERİSİ'nin açıldığını tüm dostlarımıza duyururuz. KAZIM GÜREL SEKRETER ARANIYOR Kulübümüzün yazı ve bikjisayar işlerini yürütecek, sosyal işleri ile ilgilenecek dinamik bir hanım şekretör arıyoruz. İlgilenen adayların mesai saatleri içinde müdürlüğümüze başvurmaları rica olunur. İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü Ortaköy-istanbul Tel: 161 61 98 -99 CSLOIÜUJ YA.MŞBISff»Ş*C'SKLT)«: Ataköy, 9. kısımda sahibinden 2 odalı daire acilen satılık. Tel.: 356 64 27 T.C. KAYSERI 2'NCI SULH CEZA MAHKEMESt HÜKÜM ÖZETİ Sayı: Esas No: 990/378 Karar No: 990/423 Davacı: K.H. Sanık: Recep Günay: Ismail ve Hatice oğlu 1960 D.lu Puıarbaşı ilçesi Han köyü Nüf. kayıtlı, KaysCTİ Karpuzatan mevkii Başyazıcı sucuklarımn ımalatından sorumlu mesul mııdürü. Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet. Suç Tarihi: 12.10.1989 Hükme Esas Olan Kanun Maddesi: TCK'nın 3%. 402/1-2,647/4-5. md. 3506 Sa. TCK.nun 72. mad. Verilen Ceza (feri ceza dahil): TCK'nın 39. mad., 402/1-2. mad., 647/4-5 md., 3506 sa. TCK'nın 72. mad. uyarınca sonuçta 470.000 lira ağır para cezası, 3 ay süreyle cürmüne vasıta kıldığı meslek sa- nat ve ticaretinin tatiline, 7 gün süreyle işyerinin kapatılmasına, ay- rıca huküm özetinin büyük harflerle yazılmak suretiyle kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine kapatma süresı kadar kalmak şar- tıyla yapıştmlmasına, ayrıca hüküm özetinin C. Savalığı'na gönde- rilerek masraflarının sanıktan alınmak üzere Ankara, İstanbul ve Izmir'de yayımlanan tirajı 100 binin üzerindeki bir veya iki gazete ile suç yerinde yayımlanan mahalli gazetede ilaruna. Kesinleşme: 4.6.1990. Karar Tarihi: 28.5.1990 Sanık hakkında verilen hüküm kesinleşmiş olup C. SavcılığYna su- nulur. Basın: 29018 POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Açlık Grevi Yayılıyor!.. SHP'nin Kars Milletvekili Mahmut Alınak'tan arada bir mek- tuplar alırım, Medis çalışmalarını, karşılaştığı güçlükleri anlatır. Bir milletvekili de derdini Meclis'te anlatamazsa kimler anlata- bilir? Geçende şoyle bir mektup aldım: "Kars yaşanmaz bir il haline geldi. Bu gidişle Kars haritadan silinecek. Çünkü çok yoğun göç var. Basından da izlediğiniz gi- bi Kars'ın adı, satılık şehre çıktı. Viranhaneye dönüşen ilim için çırpındım; ama hiçbir sonuç alamadım ve alamıyorum. Büyük bir çaresizlik içindeyim. Artık Kars'a gitmeye utanır oldum. Meclls kürsüsünde yaptığım ve bir örneğini size de sunduğum konuş- mamın metnini üstündeki notum ile birlikte meslek kuruluşları, bütün parti ve belediye başkanlarının, il genel meclisi üyeleri- nin, köy muhtarlarının bulunduğu altı bin Karslıya postaladım. Gelecek tepkilerine göre hareket edeceğim. Kars elden gidiyor." Kars elden gidiyor, ama bu vurdumduymazlık karşısında mem- leket de elden gidiyora benzer. Geçende bir parti başkanı sıralı- yordu. Meclis gündeminde dönemden döneme aktanlan yüz- lerce soru, gensoru, araştırma-soruşturma önergeleri, önerileri vardı. Kanun gücünde kararnameler görüşülemiyordu. Meclis, olayların önünü açıcı, aydınlatıcı, ışığa kavuşturucu olacağı yer- de her şeyin önünü tıkıyor, tıkama aracı oluyor. Bir yerde Meclis çalışmalarından yakınmalar başlayınca değerler de altüst olur. Bir Meclis cuntası Meclisi işlemez hale sokar. Şu ya da bu yurttaş derdini anlatabılmek için dilekçe veriyor. Dilekçesine bir yanıt alamayınca daha yüksek yerlere başvuru- yor. Bunların başında da Meclis geliyor Meclis Dilekçe Komis- yonu'nda on binlerce başvuru vardır. Milletvekillerinin derdi yok mu? Onlar dertlerinı anlatmak için ne yapıyorlar? Onlar da gündem dışı kürsüye çıkarak konuşuyorlar. Mahmut Alınak da kürsüye çtkmış, konuşmuş. Konuşmanın bir örneğini de bana göndermiş, şöyle diyor: "Sevgili Karslılar, kardeşlerim. Konuşmayı Meclis'te yaptım. ANAP iktidarının Kars'a olan ilgisizliğini protesto etmek için Mec- liste açlık grevine başlamak istiyorum. Bu konudaki düşüncele- rinizi bana bir iki satır yazıyia bildirirseniz çok sevinirim." Milletvekilinin seçmenleri açlık grevi konusunda ne diyecek- ler bilemeyiz. Ama milletvekili sonuç alamayınca açlık grevi yap- mak zorunda kalmıştır Hctpishanede açlık grevine gidenler gi- bi, milletvekili de greve gitme zorunda kalmıştır. Meclis kürsü- sünde hükümete seslenişler uzundur. Biz seslenistnden bir par- çayı buraya alıyoruz: "...Sayın milletvekilleri, bu hükümet aklını başına toplamalı ve Kars'taki bu büyük insan göçünün önüne geçmelidir. Bunun için şeker fabrikası kurulmalıdır. Topraksız ve az topraklı insanlara Hazine toprakları dağtılmalıdır. Barajlar ve sulama tesisleri ku- rulmalıdır. Beş yıl için Karshlardan vergi alınmamalıdır. Her ilçe- de bir hastane, her köyde bir sağlık ocağı kurularak yeteri kadar doktor ve hemşire verilmelidir. Her köye içme suyu ve yol götü- rülmelidir. Öğretmen açığı gtderilmelidir. 45-5 milyon küçükbaş, 15-2 milyon büyükbaş hayvan kapasitesıyle Türkiye'nin birinci sırasında yer alan Kars'ta hayvan kombinesi kapasitesi arttırı- malıdır. Ucuz gübre ve ucuz tohumluk verilmelidir. Sovyetier Bir- liği ile Türkiye arasındaki ticari kapılar derhal açılmalıdır." Orman, köy, il hizmetlerinin yerine getirilmesini isteyen Kars milletvekili, sözünü şöyle bağlıyor: "...Bugüne değin yaptığım bütün çabalarıma rağmen hükü- metin Kars'a hizmet gotürmesini sağlayamadım. Sözlerimin dört duvar arasında kalmasına izin vermeyeceğim. Hükümetin ilgi- sizliği devam ederse, Kars halkının da onayını aldıktan sonra Meclis'te oturma eylemi, süresiz açlık grevi ve benzeri protesto- larda bulunacağım." Grevler, sokaktan Meclise yansıyor, Bakalım ucu nereye va- racak? Sadece halk çaresiz değil, milletvekilleri de çaresizdir... CAUSANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Kontrol Mühendisi Olarak" SORU: Bir konut kooperatifine kontrol möhendisi olarak nlı- nıp işin (inşaatın bitiminde) bitiminde işine son verilen inşaat mühendisine tazminat Ikıdem tazminatı) ya da işten çıkarma tazminatı gibi adlarla bir para odenir mi? Kendisi ile sozleşme yapılarak çalışma koşullan hakkın- da aynnlılar saptanmamış. Yalnızca bir kaç satırlık yö- netim kunılu karan ile ise başlatılmışbr. kendisine aytıkücret ödenmektedir. YANIT: Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 22.1.1976 tarih, 49.35 esas ve 1294 karan benzer bir olaya ilişkindir. Karar, kendi projesinin kontrol mühendisliğini de yapan bir ki- şiyle ilgilidir. Kararda, kontrol mühendisliğinde geçen sürenin bir hizmet sözleşmesi olduğu vurgulanmaktadır. "...(Çalışmanm ilk kesiminde mühendis; geometri biliminin ve tekniğin verilerinden yararlanarak bir tasan yapmakta ve işverene kesinkes bağlı olmaksızın bir yapıt oluşturmakta, diğer bir deyiş- le yapının projesini çizmektedir. Bu proje bilimsel ve tekniksel biçimde, onu çizenin tüm özellik- lerini taşıyan bir yapıt sayılmalıdır. Çalışmarun ikinci evTesinde mü- hendis, tasansımn gerçekleştirilmesine çalışmakla birlikte, işverenle olan anlaşmasına göre bunu işyerinde işverenin sağlayacağı araç- larla ve onun işçileri eli ile gereçlere uygulanacaktır. Bu durumda uğraşı, büyük ölçüde somutlaşmakta ve işverenle olan ilişkiler git- gide yoğunlaşmaktadır. Artık, işin yasalara, sozleşme ve eklerine ve projesine uygun olarak yapılmasında işverenin iş düzeninde yalın ve etkin gözetim ve denetimi söz konusudur. Bütün bunlardan sonra söylemek yerinde olur ki mühendis ile kooperatif arasındaki ilişki istisna ve hizmet bağıtlarından oluşmuş bir —bileşik sozleşme— niteliğindedir. (..)" Kısaca kontrol mühendisi ile işveren arasındaki ilişki İş Yasası kapsamında bir iş sözleşmesi niteliğinde görülmüştür. Aynca iş sözleşmelerinin yazılı yapılması zorunlu da değildir. Ancak İş Yasası'run 9. maddesi uyannca "Belirli süresi bir yıl ve- ya daha uzun sürekli hizmet akitlerinin yazılı olarak yapılması zo- runludur" Öncelikle kooperatifte kontrol raühendisi olarak çalışanın, 1475 sayılı Iş Yasası kapsamında olmasını gerektirir. Ortada yazılı bir sozleşme bulunmaraası, yasanın tanıdığı hakları ortadan kaldır- maz. Sonuç olarak İş Yasası'nın kıdem tazminatı kurallannı belirle- yen 14. maddesine göre işçinin işyerinde en az bir tam yıl çalışmış olması koşuluyla "İşçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet ak- tinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapıhrî* T.C. KAYSERİ 2'NCİ SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Sayı: Esas No: 990/14 Karar No: 990/330 Davacı: K.H. Sanık: tsmail Yetkin: Salih ve Gülhanım oğlu 1953 D.lu Melikga- zi ilçesi Hacılar aşağı Mah. Nüf. kayıtlı Aktaş Pastırma ye Sucukla- rımn satış yeri sahibi. Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğüne muhalefet. Suç Tarihi: 14.11.1989 Hükme Esas Olan: TCK'nın 396, 398,402/1-2. mad. 2 kez 647/4-5. mad. 2 kez. Kanun Maddesi: TCK 72. mad. 3506 Sa. TCK'nın 19. mad. 940.000 lira ağır para cezası. Verilen Ceza: (Feri cezalar dahil) 6 ay süreyle cürmüne vasıta kıl- dığı meslek sanat ve ticaretinin tatiline, 14 gün süreyle işyerinin ka- patılmasına, aynca karar kesinleştiğinde karar özetinintıüyük harflerle yazılmak suretiyle kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine kapat- ma süresi kadar kalmak şartıyla yapıştırılmasına, aynca hüküm öze- tinin C. Savcüığı'na gönderilerek masraflanrun sanıktan alınmak üzere Ankara, İstanbul ve tzmir'de yayımlanan trajı 100 binin üzerindeki bir veya iki gazete ile suç yerinde yayımlanan mahalli gazetede ilanı- na. Kesinleşme: 4.6.1990 Karar Tarihi: 3.5.1990 Sanık hakkında verilen hüküm kesinleşmiş olup C. Savcılıjı'na su- nulur. Basın: 29015
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle