29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ L İ Y A Ş A M 20 TEMMUZ 1990 GÜ N DÜ Z İMŞİR Evde, işte, trafıkte, gündelik hayatın neredeyse her alanında onun tehditi alîındayaşıyoruz Dikkat! Stresgeliyorum demezÖUHUŞ Yaşannmızda, hekimlik uygulamasında ve bilimsel alanda son zamanlarda sıkça kullamlmakta. Baştnda ağrt, kalbinde çarpmtı, lansiyonunda yükselme, midesinde yanma, nefesinde daralma, endişe, sıkınn, tedirginlik, uykusuzluk hisseden hemen herkes, "strestendir" demekte. Çağtmızda birçok ülkede pek çok hastalık strese bağlanmaktadır. Durmadan çalışan, beklentiler içinde olan, başanh olmak, zengin olmak için çırpınan insanlar, sürekli endişe, sıkıntı, Ofke ile günlük yaşantılanm sırtlannda bir yük olarak taşıyorlar. Dahası stres sözcüğü artık günlük yaşam için trafık kargaşasından, öfkeli müşteriye ve aile tartışmalanna kadar her alanda etkisini sürdürüyor. Stres olgusu artık çalışan insana göre aşın çalışma, işadamlarma göre işlerinin kötüye gitmesi, yönetkiye göre çahşanlannm tembelliği, işçiye göre patronunun baskısı, öğrenciye göre sınav, ev kadımna göre evin dağmıklığı, sporcuya göre aşın idman gibi değişik perspekliflerde yorumlamyor. Aslmda bu terimle sembolize olan ya da bu terimle vurgulanmak istenen temel yaklaştm, ileri uzmanlaşma sürecinde olan günümüz tıbbımn, insamnın varlığından ve hastalıklann biyolojik, ruhsal, sosyal bütünlüğü içinde ele almması düşüncesinden kaynaklamyor. Bu nedenledir ki stres sözcüğü, insanda zorlanma yaratan, uyum ve dengeyi bozan, fıziksel ve çevresel, runsal, toplumsal ve psikososyal etkenlere karşı olan olumsuz değişiklikler ve tepkileri anlatmak için kullamlıyor. Günümüz insanı önde gitmek, hızlı koşmak, çok kazanmak, çok şeye sahip olmak için çeşitli yollar denerken, "çakşan insan hastahğı" olarak da adlandmlan stresin pençesine düşüyor. Hangi nedenden kaynaklamrsa kaynaklansın, her ne sonuç doğurursa doğursun, stres bir insamn iç dengesini ve uyumunu bozan bir durum. Bunun içindir ki bu durum doktordan, aile büyüklerinden, arkadaş ve dostlardan ve ilaçlardan önce, insamn kendisi tarafından çözümlenip ortadan kaldınlmalt. Biz de bu araştırmamızda insanoğlunun işte, evde ve çevrede karşılaştığı sorunları daha sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir benlik oluşturarak nasıl çözümleyebileceğini değerlendirmek istedik. Stres olgusunun bir profılini çizerken, bu kapsamda da bireysel ve kültürel değişkenleri saptamaya çalıştık. — 1 — Müdürünün kendisini odada beklediğini öğrenince bir anda duraladı. Bugüne kadar her çağn öncesi duyduğu ürpertiyi yeniden ya- şadı. Geçmişteki görüşmeler bir anda gözle- rinin önünden geçip gitti. Acaba neden çağı- nyor sorularına karşı bugüne kadar ürettiği btttün yanıtlar, açılan ve kapanan kapılann ardından hep boşluğa dönüşmüştü. Odada ya- pılacak görüşmede gündeme gelecek konula- rı.yçniden bir kez daha kafasından geçirme- l Bilgisayar mühendisi Emin Bey, önce elle- rinin terlediğini duyumsadı. Terlemeyi solu- num sıklığı ve kalp vurum sayılarmdaki artış izledi. Kan basıncının da yükselmesiyle bir- likte, içsel kaygı halinin bütün benligini kap- ladığım hissetti. Artık Emin BeyHn sempatik sinir sistemi 'katekolomin' diye tarumlanan rın içinde en önemlisi de "dövüş ya da kaç rın içinde en önemlisi de 'dövüş ya da kaç honnonu" olarak adlandınlan 'adrenalin'di. Son şansı dövüşmek, karşı durmak, özellik- lerini sıralayıp profesyonel olduğunu ortaya koymak, öz benligini yaralayacak güce karşı savunma yapmaktı. Yoksa kaçacaktı. Ve ka- çışın sonu da olmayabilirdi... Emin Bey ar- tık odadaydı... İşte 20'nci yüzyılın ikinci yansında her gün milyonlarca insamn karşılaştığı stres olgusu- nu, Emin Bey bir kez daha yaşama şanssızlı- ğına erişmişti. Mesele bu kadar basitti. 'Uzmanlann insanda lorlanma yapan, uynm ve dengeyi bozan fiziksel, çevresel, ruh- sal, toplumsal ve psiko-sosyal etkenler ve or- ganizmada bu etkenlere karşı gelişen olum- suz değişiklikler ve tepkileri anlatmak için kul- landıklan stres' sözcüğü, günümüz dünyasın- da sayısız kişiyi kıskacına almış durumda. Beynimiz hızla değişen ve çeşitli özelükleriy- le gelişen probleme adapte olurken, bedeni- miz bu konuda çoğu zaman geri kalıyor ve tepkisini olanca gücüyle göstermeye devam ediyor. Âncak günümuzde stres olgusuna baktığı- mızda, bu 'tepki'nin ağır faturasının sadece ABD'de 'heyecansal gerginlOder' ile ilgili bedensel-tıbbi hastalıklann yarattığı üretken- lik kaybı olarak yılda 100 milyar dolar ola- rak karşımıza çıktığını görüyoruz. Dünya nü- fusu düşünüldüğünde, bu rakamın birkaç de- fa katlanacağı çok açık. tşte bu somut örnekte de görülebileceği gibi, başta ABD olmak üzere birçok sanayileşmiş ülke insamnın bozulan damar sistemleri, kalp krizleri, bitmek tüken- mek bilmeyen baş ve gerilim ağrılan, mide hastahkları, uyku bozuklukları, hatta ileri aşamada ölümle bile sonuçlanabilen özellik- U;zmanlann 'insanda zorlanma yapan, uyum ve dengeyi bozan fiziksel, çevresel, ruhsal, toplumsal ve psikososyal etkenler ve organizmada bu etkenlere karşı gelişen olumsuz değişiklikler ve tepkiler' şeklinde tanımladıkları stres, günümüz dünyasında sayısız kişiyi kıskacına almış durumda. Sadece ABD'de, 'heyecansal gerginlikler' ile ilgili bedensel-tıbbi hastalıklann yarattığı üretkenlik kaybı yılda 100 milyar dolar. lkemizde yapılan araştırmalar, en çok öğretmenlerin stres altında olduğunu ortaya koyuyor. Öğretmenler, ekonomik durumu en kötü meslek gruplarından biri. Kaçınılmaz olarak enflasyondan en çok etkilenenlerin başmda yine öğretmenler geliyor. Öğretmenler, diğer toplumlarda olduğu gibi bir zamanlar bizde de çok önemli saygın bir yere sahipken, şimdi saygınlıklarını yitirdiklerine, kendilerine verilen değerin azaldığına inanıyorlar. Stres, tstanbullunun gündelik yaşamının bir parçası. Köprü stresi ise bunun içinde daha özel bir yer tutnyor. İşte köprü üstünde trafik sıkışması yüzünden arabalanndan dışan çıkıp stres atraaya çausanlar. ARJHTE GERİLÎM ÖÖnce stres vardı Bizi yeni yeni ilgilendirmeye başlayan stres, aslında modern bir olgu değil. Tarih öncesi çağlarda atalannuz olan mağara adamları da stresle karşılaşıyorlardı. Onlann da kendile- rine göre sorunlan vardı. Örneğin, besin bul- mak. Uzun azı dişli kaplanla boğuşmak. Ko- şuşan bir mamut sürüsünün önünden kaç- mak. Ancak stresi ölçtttğümüz zaman mağa- ra adamımn bizden çok rahat olduğunu an- lıyoruz. Kaplanla boğuştuktan sonra bir ye- re oturarak bir süre dinlenebilirdi. Bobert E.Kowalski'nin de belintiği gibi mamut sü- rüsü geçukten sonra uzarup yatardı. Mağa- ra adamı için stres gelip geçıci bir olguydu. Oysa günümuzde birçok kişi için stres, hiç- bir zaman sona ermiyor. Bir anlamda her- kes kendi sjtresini kendisi yaratıp yaşıyor. in- sanlar stresin ortadan kalkmasına belki de bilmeyerek izin vermiyorlar. Stresin tarihçe- sine bakıldığında gerçekten de somut olgu- lann ancak yüzyılımızın ikinci yarısında bu- lunduğu gerçeği görülüyor. Stresin tarihçesi ise hayli ilginç. Özetlersek yapılan çalışma- ları şöyle sıralayabiliriz. Tıp alanında stres sözcüğü ilk kez 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında ünlü Fransız fizyo- lojisti Claude Bemard tarafından kullandmış ve stres kavramı tanımlanmıştır. Araşürmaa, stresi "Organizmanıa dengesini bozan nyaranlar" olarak tanımlamıştır. Ünlü Al- man fızyolojisti Pfluger ise 1877 yüında stresi "yaşamın gereksinimlerini doynnnak ve kar- şılamak için, organizmanın zararlı etkealer- den kaçıp konınması" olarak yorumlamış- tır. Aynı yıllarda Belçikalı fizyolojist Frede- ric de stresi, "yaşayan organizmanın zararlı etkenlere karşı tepkisi" olarak ele almış, bu tepkinin sonucunda "Organizmanın zararlı etkilerden kurtulacağını ya da hastalanacağını" ileri sürmüştür. Stres alanında sürekli araştırma, çalışma ve yayın yapan Kanadalı ünlü araştırmacı Hans Selye, 1950'li yıllarda stresi, "organiz- maya zarar veren uyaran" olarak tanımta- mış, daha sonra da organizmada zorlama so- nucu ortaya çıkan tepki olarak kabul etmiş- tir. 1956 yılında ise Salye, "Özgül olmayan genel uyum belirtileri" üzerinde durmuş ve stresin "organizmanın zararlı etkenler kar- şısında hastalık belirtileri göstermesi" oldu- ğunu ileri sürmüştür. 1981 yılında Hemag- han ve Mullan stresi kısa bir tümceyle özet- lemiştir: "Stres organizmanın zararlı ortam- lara tepkisidir." Aynı yıl içinde Hause,stres kavramıru şöyle tanımlamıştır. "Stres zararh ortamla karşılaşan organizmanın bu ortam- la başedebilecek güçten yoksun oldugnnda ortaya çıkan kötü ve zor bir durnmdur." 1964 yılında Hann'ın tanımına göre stres, "tnsanın içinde yaşadıgı ortamı kötü olarak degerlendinnesi sonucu içine duştügü bir du- rumdur." leriyle tanıdığı stres, artık bütün dünya dille- rine girmiş durumda. Giderek soyılan artan "söesten anndvma merkezleri" de konunun ne kadar geniş bir insan kitlesini ügilendirdiğini ortaya koyuyor. tnsanoğlu, ancak yüzyılımı- zın ikinci yarısında stresle başa çıkmamn yol- larını arıyor. Stres ile ilgili yapılan çalışmalar son yıllar- da doruk noktasına ulaşırken, bunların ara- sında özellikle Japonya'da çok çarpıcı örnek- ler görülüyor.Bu çalışmaya göre yüz yirmi milyon Japon'un yüzde ^oöO'ı stres ile karşı karşıya bulunuyor. Araştırmaya göre Tokyo'- da oturanlar daha çok stres yaşarken 30-50 yaş arası erkeklerde bu oranın hızla tırraan- dığı görülüyor. Bir başka araştırma ise strese bağlı kalp krizleri ve felçlerin her yıl 130 bin Japon'u öldürdüğünü ortaya koyuyor. Yoğun işleri yüzünden, evlerinden çok uzun süre ayn kalan ve iş saatinden sonra alkol ve yorgun- luk içinde sokaklarda dolaşanlar 'yuva fobisi' yaşıyor. Japonya'da sürmenajdan (aşın yor- gunluktan) ölüm anlamına gelen yeni bir ke- limenin.'karosi'nin, sık sık kullamlması, stre- sin boyutlarım iyiden iyiye ortaya koyuyor. Yine bir sanayi toplumu olan Fransa'da ya- pılan bir araştırma ise, orta ve üst kademe yö- neticilerinin yüzde 81'inin uyku sorunu oldu- ğunu, yüzde 70'inin migren, çarpmtı, ülser gi- bi fiziki sonınlarla boğuştuğunu ortaya ko- yuyor. Amerika'da yapılan benzeri araştırma- İar ise, çalışanların yüzde 45'inin aşın stres altında bulunduğunu ve bunların yüzde lS'inin sinir krizi geçirmeye aday olduğunu gösteriyor. Yine ABD'de, işten kaçma vaka- larının yüzde 61'inin iş kazaları, yüzde 50'sinin ise stres nedeniyle ortaya çıktığı be- lirlenmiş durumda. Kimler zorlanıyor? Latince 'Estrictia' fıilinden türetilen sözlük- lerde fiil olarak, baskı yapmak, bastırmak, germek, önem vermek, yüklemek, zorlamak; isim olarak ise baskı, basınç, gerilim, güç, kuvvet, önem, şiddet, vurgu, yük, zarar, zor karşılığı kullarulan stres, günümuzde tıp ala- runda ve diğer bilirn dallannda da sık sık kul- lanılan bir kelime. Ülkemizde yapılan araştırmalar en çok öğ- retmenlerin setres altında olduğunu ortaya ko- yuyor. Neden öğretmenler sorusunu yönelt- tiğimiz Prof. Dr. Özcan Köknel enflasyonun altını ısrarla çizerek şunları söylüyor: "Çün- kü öğretmenler ekonomik durumu en kötü meslek grubuna dahil kişiler. Tabii sonuçta kaçınılmaz olarak enflasyondan en çok etki- lenenlerin başmda yine öğretmenler geliyor. Öğretmenler, diğer toplumlarda olduğu gibi bizde de çok önemli saygın bir yerleri varken enflasyon paralelinde şimdi bu saygınlıkları- nı yitinniş durumda hissediyorlar kendileri- ni. Sonuçta aldığı paraya bakınca kendileri- ne verilen değerin azaldığına inanıyorlar." Uzmanların her değişikliğin maliyeti olarak stres yükünü belirledıği araştırmalarda, stres- ten en çok etkilenen meslek grupları arasın- da günlük hayat problemleri ile etkili şekilde başa çıkamayanlar gösteriliyor. Psikolog Dr. Acar Baltaş ile Psikolog Dr. Zuhal Baltaş'ın birlikte hazırladıkları "Stres ve Başa Çıkma Yollan" adlı çalışmada stresten etkilenen ki- şiler ve bağlı olduklan meslekler şöyle tanım- lanıyor. 1—Eşin ölümü, boşanma, eş ile ayn yaşa- ma gibi nedenlerden kaynaklanan hayat de- ğişikliğine uğramış kişiler. 2—Günlük hayat problemleri ile etkili şe- kilde başa çıkamayanlar: Araştırmalar mes- lek açısından en yüksek risk grubunda bulu- nanların polisler, öğretmenler, hava trafik kontrol memurları olduğunu ortaya koy- 3—İşleri üzerinde kontrol irakânı az olan- lar: Telefon operatörleri, garsonlar, kasiyer- ler gibi işlerinin insan ilişkisine dayanması se- bebiyle psikolojik talebi yüksek, ancak ken- diliğinden bagımsız karar yetkileri olmayan- lar. 4—Fakirlik ve gecekondu hayatı: Boston'- da gecekonduda yaşayanlar arasında yapılan araştırma, yüksek tansiyona, kansere yüzde 37 oranında daha fazla rastlandığını ortaya koymuştur. 5—Gürültülü bölgede yaşayanlar: Dünya- nın en yoğun hava trafiği olan Los Angeles Havaalam çevresinde yüksek tansiyon, koro- ner kalp hastalığı ve intihar riski, şehrin ses- siz bölgelerine oranla çok daha yüksek bulun- muştur. 6—Sosyal harekeUer: ABD'de 1940'tan sonra işsizlik oramndaki her yüzde 1 'lik artı- şın siroz ve koroner kalp hastalıklannda yüz- de 12, intiharda yüzde, 4 akıl hastanelerine başvuranların sayısında yüzde 4.5 artışla pa- ralel gittiği görülmüştür. Gerçekten de zorlanan insana mitolojıde- ki en çarpıcı örneği Sisyphos'u veren Prof. Dr. Özcan Köknel, stresin yol açtığı etkenle- ri fizyolojik, ruhsal ve toplumsal olarak üçe ayırırken, şunları söylüyor. "Fizyolojik etkenler yani beürii ölçüler için- de organizma için uyancı olan kirai etkenler, bu ölçülerin dışına çıkıldığında zararlı etkenler niteliğini alıyor. Kimi etken niceliği ve niteli- ği nedeniyle organizma için zararh etken ola- rak kabul edilir. Fizyolojik, ruhsal, toplum- sal kaynaklı tüm etkenler için de bu durum söz konusu oluyor. Bunlan ömekleyecek olur- sak: Dık ve az nemli bahar havası insana hu- zur ve rabatlık veriyor. Isı ve nem oranı art- lıkça, insanın bedensel gücü azalıyor. Hare- ketleri zorlaşıyor. Çabası, ilgisi, isteği kaybo- luyor. Isı ve nem oranı daha da yükselirse, bitkinlik, halsizlik ve yorgunhık artıyor. Ruh- sal yaşantı bozuluyor. Endişe ve korkudan pa- niğe kadar varan türlü ruhsal belirtUer orta- ya çıkıyor. Sonunda bedensel ve ruhsal çökün- tü oluşuyor." Ruhsal etkenleri de insamn kirden, pislik- jyi stres, kötü ten, mikroptan korkması, temizliğine özen göstermesi, sağlığının korunması açısından gerekli olması şeklinde tanımlayan Köknel, bu etkenler de şöyle özetliyor. "Bu tür korku- ların şiddetinin artması, süresinin uzaması in- samn kaygılı, endişeli, sıkınblı bir yaşam sür- mesine yol açar. Böylece belirli ölçüler için- de koruyucu etkisi olan korku, bu ölçülerin dışında insan için ruhsal kaynaklı zararlı et- ken olur. tnsanın bedensel, rubsal ve toplum- sal uyumunn bozar. Hastahklara yol açar. Birdenbire ortaya çıkan beklenmeyen, umul- mayan duygulanım değişiklikleri ve coşkular da ruhsal kaynaklı zararh etken olabilir." Köknel, toplumsal etkenleri ise şöyle SUT lıyor. "İnsan amaçlanna ulaşmak için, baş! rüı olmak, saygjnlık kazanmak için çalışır. Başkalanyla yanşır. Onlan geçmek, önde ol- mak, üstün olmak için çaba harcar. Bu ça- balann şiddeti artar, süresi uzarsa insamn en- dişesi. kaygısı, sıkıntısı da artar. Böylece top- lumsal kaynaklı güdüler, toplumsal kaynak- lı zararlı etkene dönüşür. Bir ülkenin ekono- mik, politik, sosyal yapısında birdenbire or- taya çıkan değişiklikler, ihtflaüer, savaşlar, te- rör olaylan hemen bütün insanlar için toplum- sal kaynaklı zararlı etkendir. İnsanlan kor- kulur, yıldınr. tnsanlann tüm yaşamını, uyu- munu altüst eder. Görülüyor ki, insan, bi- tün yaşamında zararlı etken niteligi alan ya da doğnıdan doğruya zararlı etken olan fiz- yolojik, ruhsal, toplumsal etkenierle sürekli iletisim, etkileşim durumBndadır." Kendinize vakit ayınn; hayattaki en büyük nakit imkânınızı dikkatli harcayın Stresi ancak 'zamanla' yenebilirsinizStresin en önemli nedenlerinden biri de 'hızlı ve yoğun iş temposu'. Bu nedeni ortadan kaldırmak ya da en azından bundan sıyrılmaya çalışmak, 'hayatı kolaylaştırmak' için atılması gereken ilk adım. îşte 13 maddede 'zaman yaratma kurallan': StrcM k»r$ı en büyük silah, ayannı yukandaki gibi diisük lanın ber *an'ını bilinçli yaşamaya çalışmak. Hayatınızın enstantane tutmayın. 1- "Hajır" diyebilmek. Az önemli şeylerle zaman harcamaya zorlayan bağlantıları kabul etmekten kaçının. "Özür dilerim vaktim yok" demeyi öğrenin. 2. tçinde bulunulan gün veya hafta için, çok ve orta önemli amaçlan tamamlamadan, az önemlilere dokunmayın.Azönemunin anlamı "adl değii, gerekli değil" demektir unutmayın. 3. Günlük programınızda beklenmeyen problemler, kesintiler için zaman ayınn. Bu şekilde devamh acele içinde olmaktan kunulursunuz. 4. Gün içinde kendinize, ancak acil bir durumda müdahale edilebilecek sakin ve sessiz süreler aynnn. Bu sürelerde kendinize göre bir rahatlama tekniği uygulayın. Bu dört maddenin dışında aşağıda sıralanan kurallardan uygulayabileceklerinizi isaretleyin. Bunlardan üç tanesini derhal denemeve başlayın. 1. Beklerken veya iki iş arasında yapabileceğiniz kısa, '5 dakikalık is'lerin listesini yapın. 2. Aynı anda iki iş yapmaya alışın. Direksiyon başınhda iken yazmaruz gereken önemli bir mektubun ana hatlannı çıkann, temizlik yaparken akşama ne pişireceğinizi planlayın. 3. Az önemli işleri tamanüanması için eğer mümkünse başkalanna verin. 4. Yanm veya bir saat erken kalkın. 5. Televizyonun çok zaman öldüren bir şey olduğunu hatırlayıp, özellikle arzu ettiginiz programlan seçin. 6. Çok önemli bir işiniz olduğunda, kaçış yollanru kapayın, örneğin arkadaş ziyaretlerini durdunın. - Okuduğunuz romaru ortadan kaldınn. - Pek önemli olmayan, bekleyebilecek ufak tefek işlere başlamaym. - Ivır zıvır alma bahanesiyle sokağa fırlamayın. 7. Verimsiz etkinlıkleri mümkün olan en kısa süre içinde tamamlaym. Örneğin "çok önemli" işler beklerken telefonda sohbet gibi. 8. Postadan çıkan gereksiz şeylere göz attıktan sonra derhal çöpe atın. 9. Mükemmeliyetçi olmaktan vazgeçin. Herkes hata yapabilir. Stres olgusunun iyiden iyiye araştırma ko- nusu olması sonucu, uzmanlar, stresin iyi ve kötü halleri konusunda çeşitli tezler ileri sür- düler, sürüyorlar. Kanadalı ünlü araştırmacı Hans Selye, 1974 yüında, belirli ölçüler için- de olumlu ve yararh olan, uyumun sürdürül- mesine yarayan stresi beürten "Eustress" kav- ramını ortaya atmışü. Selye'ya göre, belirli ölçüler içinde stres organizmanın çahşması, davranışta bulunması, gelişmesi için gerekli- dır. Selye bunlara örnekleri çeşitlendirirken, havaların soğudukça insamn kahn ve sıkı gi- yinmesinin kalorifer veya soba yakmasının, terleyince soyunmasının günlük davranışlan arasında olduğunu belirtiyor. Sınav ya da bir yazann eserini yaratırken zorlanması gibi et- kenleri de stresin yarannı arttına etkenler ola- rak gösteriyor. Oysa bir grup uzman da stresin iyi ve kö- tüsünün olmayacağı görüşunü savunuyor. Ünlü stres uzmanı, veteriner Robert Dant- zer, "Herkesin stresi başkadır, kişi kendi stre- sini yaratır veya yaratmaz. Stres fark edildl- gj zaman vardır" saptamasuu yaptıktan son- ra, genel kanının aksine kişiye kazanma hırsı veren, zor durumda olanlara yardım ettiren 'iyi stres' diye bir şey bulunraadığıru ileri sü- rüyor. Dantzer*e göre iyi stres stres sayümı- yor. Gerçek stres ise kötü stres. Gerçek stres morali ve sağlığı aynı zamanda etkiliyor. Belki de kalıtımsal olan stres durumu kişiye özel br şekilde beliriyor. Dantzer, yeni tezini ileri sü rerken, konuyu şöyle özetliyor: "Kişi kendi stresinin farkında olmayabilfyor. Sorunlar Ud şekilde ortaya çıkabiliyor. 1-Kişi aniden hiç- bir şeyle başa çıkamadıgı hissine kapüıyor.ı 2-Hareketli ve doia bir iş güaanden sonra evej dönance günlük, monoton ev işlerinin ve kca-> di gövdesüıin değişroezllgimn karşnuıdald Idfi bu iki dunımdaki aykınlığa tahammül ede- mez oluyor. tstaüstik olarak da bu dnruoı- dan en çok yakınan kitle, hiç kuşkusuz ka- dınlar. Yorucu bir iş gününden sonra ev işle- ri kadını hızla «trese iUbüiyor." Yar»: A tlpl nblaiz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle