25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi Cumhunyel Matbaacıllk ve Gazetecıllk Türk Anonım Şırketl adına lç Pûhtıka. OW a^EUpÇ. Dıı Habcrler EJ^B Iria, Ekononu. Ceafiz Ibrtaa. İ^Sendıka- Ştfkru Kfhnd. Kühılr CcM lakf Isıanbul N«4ir >>|H 9 Genel Yayın Mud'jru H ı m Ccmal. Mursıtsc MUdünl Haberlcrı K«Mİ b(>k. E(mm. tam $ « I K Haber MajUnıu. iaat) Boku. VJr Habcrlcn Ntrtd Dofu. Spor Dantsnunı LMkkgü. Yaaı tjlen MudOnı Okty Goansll. 0 Haber Merkes AMHkıdlr lacriaaa. Dızı Vazılar *t*m Çak»kaa. An,:,™» $daı Alp>j. DUzeKıoc AbAdU h n 0 KooıduıaıOr Atafl Kontau r 0 Temalcüer # Malı iita Lrol Efkal 0 Muhas<br Kta Ytan- 0 Bııtçt Planfama. Sc^i Oıa>ul«K>>İ>> 9 Reklam An< Tnı 0 tk Ç«i» YifeMltla VıyıaU. Hat» U ı d A Idarc I h n l i G*IT 0 Istetmc Ö»irr Çdk 0 Bdr Ist— Sal lul 0 Ptrsonel Sr-ji Oktj Goatn». MüdürU Mttçm Btjcr, Sayfa Du/cnı Yönetmem Ali ANKARA. AhBM T«n. İZMİR Hikmel ÇMİnktyı, hrvuıtarufaBaskan Nadir Sadi U a ı AkM. Vat[B Bn<r. H a ı Craul. K l n Çnlaka» Ok« Goansuı LJar Ma-n. llkaa Alı Sino. Aa_n Taa &B«ı w- Kwn Cumhunyc! Malbaaalık vt Gueucıbk T A.Ş. Tttrk Oca|ı Cad 39/41 34Î34 lsı PK. 246 Uıubul Td 512 OS OS (20tal).lUo. 22246. ffcz. (I) 526 «0 72 0 Bvvier Aaaan. Zıyı Gotalp Blv InkıUp S. So l»/4, Td 131 II 41-47. Tdet «2344. Fat (4) 13] 03 « 0 hafe- H Ziya Blv 1352 S. 2.3 Tö. 13 12 30, Tetec 323». Faı. (51) 19 53 60 İMMU1 Cad 119 S No I Kal I. Td. 19 37 32 (4 hat). THec. 62133. F«x. (71) » n SJ TAKVİM: 20 TEMMUZ 1990 Imsak: 3.49 Güneş: 5.41 öğle: 13.15 Jkindi: 17.13 Akşam: 20.39 Yatsı: 22.22 Fahrettin Kurt'a tepki Termik kavga ısınıyor Enerji Bakanı Fahrettin Kurt'un, "Istimlak bitince Aliağa Termik Santralı yapılacak" sözlerine karşı bölge belediyeleri "Halka rağmen hiçbir şey yapılamaz" diyorlar. HAKANKARA İZMİR — Enerji ve Tabii Kay- naklaı Bakanı Fahrettin Kurt'un "Aliaga termik santntl yapunına istimJalun tamamianmasuıdan sonra başlanacak" açıklaması tepkiye yol açtı. Bölgedeki SHP'li belediye başkanları "Halka rag- rnen hiçbir şey yapılamaz" der- ken SHP Izraır Milletvekili VeH Aksoy, termik santralın bölgede yaptınlmaması için calışmaları- nı sürdureceklerini belirterek "Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Fahrettin Kurt, bir hukuk devletinin bakanı oldugunun far- kına varmalıdır" dedi. SHP Izmır Milletvekili Veli Aksoy, Aliağa'da termik santral yapımı ile ilgili daha önce ahnan Bakanlar Kurulu karan hakkın- da Danıştay'ın ıki kez yürütme- yı durdurma kararı vermesi üze- rine bu karann iptal edildiğini ve yeni bir karar alındığını belirte- rek şunları söyledi: •Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Fahrettin Kurt'un son deme- ciyle, ilk Bakanlar Kunıln kara- nnın iptal edilmesinin tumuyle Danışta> engdini aşmak amacı- nı taşıdıgı ortaya çıkmış oldu. Bolgede santral yapımı yasaya ay- kın. Halkın rum tepkilerine ve mahkemelerin rüm kararianna rağmen, Sayın Kurt bu termik santralı buraya yapmak istemek- le, bem yasalan hem de halkı kar- şısına almış oluyor. Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt, bir hnkuk devletinin bakam oldugunun farkına varmalıdır. Hukuk devletinde huknk kural- lan çalışacak ve işleyecektir. Biz termik santralın yapılmamatı içJn bölgede yaşayan insanlaria bera- ber direnecegiz ve yasal baklan- mızı arayacagız." Foça Belediye Baskanı Nihat Dirim ve Aliağa Belediye Başka- ru Hakkı Ülkiı de santralın engel- lenmesi için çalışmalan sürdüre- ceklerini açıkladılaı. Foça Bele- diye Baskanı Nihat Dirim, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fah- rettin Kurt'un açıklamasını talih- siz bir demeç olarak deferlendi- rerek "Şa anda fırOna oncesi ses- sizlik yaşanıyor. Ancak termik santrala karşı mucadelemiz sure- cek. Sayın bakanın pervasızca ve patavatsızca demeçlerini uzun- tüylekarşılıyonız"diye konustu. Bu arada Aliağa Cencelli'de serbest bölge sınırlannı belirleyen Bakanlar Kurulu karanyla ilgili olarak yürutmenin durdurulma- sı amacıyla Daruştay'a dava açan Izmir Milletvekili Kemal Ana- dol'un başvurusuna verilen yanıt- ta şöyle denildi: "Izmir Aliaga'da bir serbest bölge kurulmasının nedenlerinin ve bu bölge dahilinde kalan ozel mulkiyete ait taşınmaz mallann kamulaştınlmasında niçin acele kamulaştınnaya gidildiginin da- valıdan sorultnasına, yurutmenin durdurulması hakkmdaki istemin bu karann geregi yerine getiril- dikten ve davalının savunması alındıktan sonra incelenmesine karar verfldi." Daha önce Daruştay tarafın- dan iki kez verilen yürütmeyi durdurma kararının uygulanma- ması nedeniyle Bakanlar Kunı- lu'nun anayasayı ihlal ettiği ve görevı kötüye kullandığını öne sürerek Ankara Cumhuriyet Baş- savcılığı'na başvuran Yeşiller'in başvurusu hakkında ise takipsiz- lik karan verildi. Gençşarkıcının Istanbul'daki ilk konseri bu akşam Tîkaramın kaşlarıkaraBURAK ELDEM "Benim şarkılanmın hepsi ulus- lararasıdır. Onlan, çıkbgım turne- lerde, konakladıgım kentlerde ya- zarun. Daha sonra o şarkılann her biri bana gittigim kentleri anım- saüriar. Bu nedenle şarkılanm bi- rer hediyelik esya gibidir." Bugune dek yayımlanan ıki al- bumünde sunduğu toplam yirmı bir şarkısıyla "dünyanın en giizel hediyelik eşyalannın satıcısı" di- yebileceğımiz Tanita Tikaram, ikinci plağı "The Sweet Keeper"- ın çıktığı günlerde muziğiyle ve şarkılanyla ilgili duşüncelerini böyle dıle getiriyordu. Bu akşam Açıkhava'da izlerae olanağı bula- cağımız genç şarkıcı, çok kısa bir süre konaklayacağı tstanbul'da da bir "souvenir" hazırlayacak mı? tki yıl kadar önce "Ancient Heart" adlı ilk albümunü yayım- ladığı sıralarda henüz kimselerin adını duymadığı (hatta Batıhlann adını biraz da zor telaffuz ettiği) çok "toy" bir şarkıcı olan Tanita, bugün sayısını kendisinin bile zor hesapladığı platin ve altın plakla- nn sahibi. Pop ve rock müzikte tarn anlamıyla bir "kadın ozanlar patiaması" yaşanan 1988 yılının en çarpıcı, en dıkkale değer ismi diyebileceğimiz bu yirmi bir yaşın- daki besteci/şarkıcı, her şeyiyle kendi imzasını taşıyan sofistike şarkılanyla dunyayı hayran bırak- mayı başanrken birçok kişiye gö- re de "yaşından ve boyundan bü- yük isler" beceriyor. Bugüne dek çok yazıldı çizildi, ama biz yine de kısaca anımsata- lım: Yirmi bir yaşındaki Tanita, Fijili bir baba ile Malayalı bir an- neden Batı Almanya'nın Münster kentinde doğdu. On iki yaşına dek ailesiyle birlikte Almanya'da vasa- dı; bu arada gkar çalan erkek kar- deşinin de yardımıyla rnüzikle ha- şır neşir olmaya başladı. Ailesiy- le birlikte Ingiltere'ye yerleşip Ba- singstoke'da öfrenimini sürdürür- ken bir yandan gitar çalmayı iyi- ce ögrendi. bir yandan da içine "kendi şarkılanm yazma" sevda- sı dilştü. Henuz on sekız yaşınday- ken ilk büyük konserini verdi Ta- nita ve bır profesyonel menajer olan Paul Charles'm dikkatini faz- lasıyla çekerek yaşamıru degiştıre- cek fırsatı yakaladı. Charles'ı etkileyen yalnızca Ta- nita'nın tath-sert, bir zamanların flaş akunı "protest-folk"un usu- larını çağrıştıran sesi ve yorum tekniği değildi. Gitarı eşliğinde sahne alan genç şarkıcının o yo- ğun, o duyarlı ve o sofistike şar- kılan kendi yazmış olması olağa- nüstü şaşırtıcıydı. Sıradan aşk şar- kılanm aranjörlerin uzun rötuşlan ve plak şirketlerinin büyük pro- mosyon kampanyalanndan sonra seslendirip "star^' oknaya soyu- nanların çoğunluğu olusturduğu bir dönemde Tanita'run şarkılan, sesi, yorumu ve ilginç fızigi, çöl- de vaha bulmaya benziyordu bi- raz. Oturduğu yerde kendi kendine, sessiz sedasız "Good Tradition", "Tmst In My Sobriety" ve "Va- lenüne Heart" gibi şarkılan yaza- bılen, Ustelik çok genç bir şarkı- cının "keşfi" kuşkusuz hayli önemliydi; Charles'm devreye gir- mesiyle 1988 martında WEA şir- ketiyle sözleşme imzalayan Tani- ta, aynı günlerde Manchester Üni- versitesi'ndeki öğrenimini de mu- zikle yeterince profesyonel biçim- de uğraşabilmek amacıyla bırakı- yordu. Uzun değerlendirmeler ve seçimlerden sonra stüdyo çalısma- ları başladı ve Tanita'run adını dünyaya duyuran ilk kırk beşlik, "Good Tradition" aynı yılın tem- muz ayında pıyasaya plak, bir ay sonra Ingiltere liste- lerinde "Top Ten" olmuştu. Suzanne Vega ve Tracy Chapman gibi kendisiyle hemen hemen aynı kulvarda değerlendi- rilen flaş isimlerle aynı anda par- layıp ürmanışa geçen Tanita, 1988 yaz sonunda da "Ancient Heart" adü ilk albumüyle ayaklannı ye- re sıkıca bastı. Tum parçalann Ta- nita'run imzasını taşıdığı albüm, huzünlü, ama coşkulu havası, söz- cüklerin son derece dikkatli seçi- lip alabildiğine "konsantre" kul- lanüdıgı, dinleyeni "çarpan" şar- kı sözleriyle dikkatleri çekerken özelhkle "Twist In My Sobriety" bir yıl boyunca dillerden duşme- di. Bugüne dek üç milyonu aşkın bir satış yapan "Ancient Heart", TANITA tS- TANBUL'DA — Festival kap- samında verece- gi konserler ne- deniyle son günlerde adın- dan çok sık söz edilen Tanita dün ögle saatle- rinde IsUnbul'a geldi. Basın mensuplarını atlatmaya çalı- şan sanatçı, Ataturk Havaa- lam'ndan hızla uzaklaşarak si- yah bir Merce- des'e bindi. çoğu ülkede platin ya da altın plak elde etmiş durumda. Bu yılın baş- lannda yayımlanan ikinci albümü "The Sweet Keeper" aynı saüş ra- kamına ulaşacak gibi görünmese de hayli başanlı bir satış grafiği çi- ziyor. Doğrusunu söylemek gere- kirse "The Sweet Keeper", önceki albümü "Ancient Heart" kadar çarpıcı değil; ama yine de Tanita- nın kimselere benzemeyen duyar- lılığı, "We Almost Got It Toget- her", "Sunset's Arrived", "Cona- der The Rain" gibi rafine beste- lerin kevifle dinlenmesini sağbyor. Bu akşam Açıkhava'da hem unu- tulmayacak lezzette bir konser vermesini bekliyoruz melez şarkı- cıdan hem de tstanbul'da gecirdi- ği zaman sırasında da bir şarkı yazmasını umuyoruz. Evet Tani- ta, "Souvenir please!" Sovyetler "gölge ekonomi"ye çözüm ararken alışveriş "yasadışı"yollardanyürüyor Moskova'nın kalbinde 'Kafkas mafyası 9 SSCB'de bilgisayar ve otomobil ticareti, yasa ve sistemdeki çarpıkhklar nedeniyle Kafkas mafyasının tekeline geçmiş durumda. Gölge ekonomide rüşvet yoluyla milyonlarca ruble biriktiren bürokratlar, ekonominin yasallaşmasına karşı direniyorlar. KEREM ÇALIŞKAN MOSKOVA — "Namussuz, iç- kagıtçı, mafya" mı, yoksa "uya- nık, esnek ve girişimd" mi? Sov- yetler'de yeni filızlenen ozel sek- töriin, yanı "kooperatifler"in ön- cüleri bunlardan hangisı? Sovyet halkının işte önce buna karar ver- mesı gerekiyor. Bu tartışma Sov- yet kamuoyunda bütün hızıyla sü- riyor. SBKP'nin 28. Kongresı'nde tutucu kanat, Gorbaçov'un danış- manı Alexander Yakovlev'i, eko- nomidekı "namussnz mafyacıla- n", "uyanık ve girişimci yeni Sov- yet yurttaşlan" diye tanımlamakla suçladılar. "Gölge ekonomi". Sovyetler'de şu günlerde en sık duyulan terim- lerden bin bu. Nedir gölge ekono- mi? Her şeyin devlete ve merkezi organlara bağlı olduğu bir sistern- de, koopratifler aracılığı ile "özel girişime" izin verilince, ekonomi- nin önemli bir kısmı "gölgeye" kaymaya başlıyor. tşte size birkaç örnek: Ruşvetli hizmet: Yeni açılan lokanta ve barlar, gıda maddesi ve içki gereksinim- lerini dolaylı yollardan, devlet ku- ruluşlanndan "rüşvet" karşüığı sağlıyorlar. Böylece, devlet kuru- luşlannda calışan yetkili ve aracı- lardan kooperatiflere uzanan ge- BİR ÇİFTAYAKKABI -Moskova'da Mir (Banş Parkı) civanndaki Rijki Pazan. Buradaki özel sek- tör (kooperatif) mağazalanndagiysi ve gıda unınleri satılıyor.Aynca her gnn yüzierce kişi elindeki tekbir üşörtü, bir çift ayakkabıyı, bir taragı ya da donu satmak için buraya geliyor. GORBAÇOV^DAN PAZAR EKONOMİSİ MülkiyetemekçiyeMOSKOVA (Cumhuriyet) — Pazar ekonomisi şu sıralar Sovyetler'de en çok kullanılan sözcüklerden biri. Bu konuya herkes farklı yaklaşıyor. Gorbaçov'un SBKP'nin 28. Kongresi'nde okuduğu raporunda yer alan "pazar ekonomisi" bölumünü aynen sunuyoruz: "Pazarın, kendiliğinden mal mübadelesinden çok iyi organıze olmuş mekanizmalara uzanan binlerce yıllık bir geçmişi vardır. Biz iradeci yaklaşımlardan vazgeçmeli ve ekonomik sureçleri, değer yasasına dayanarak ve böylece ekonomide girişimlere yeni ve güçlü teşvikler yaratacak biçimde yönlendirmeyi öğrenmeliyiz. Pazar şartlan, talebi gerçekçi biçimde saptayıp onun etkin biçimde karşılanması metotlarının geliştirilmesi, talebin arzla dengelenmesi ve üretimın gelişmesi için normal, doğal bir ortamın yaratılması olanağını verir. Genel olarak pazan başlıbaşına bir amaç olarak görmüyoruz; ekonominin verimliliginin artması ve insanlann yaşam duzeyinin yükseltilmesinin aracı olarak görüyoruz. Pazarın bugünku kavranışı tek tip mülkiyet biçimlerinin çeşitlenmesini, ekonomik ve politik hak eşitliğini öngörür. Devlet işletmelerinin yanı sıra ortak şirketlerin kolektif mülkiyeti, hisse senedi ortaklıkları, ama aynı zamanda bir çiftçinin, zanaatkann ya da ailenin iş mülkiyeti bütun bunlar toplumun demokratik temellerini güçlendirir, çünku böylece emekçiler üretim araçlannın ve iş sonuçlannın gerçek sahibi olurlar ve iş verimliliği ve yüksek üretimle kişisel olarak ilgilenirler. Burada sömürüye yol açan bir şey yoktur. Yanı pazara yönelmekle sosyalizmden vazgeçmiyor, toplumun .olanaklarımn tam olarak değerlendirilmesini sağlıyoruz." niş bir şebeke oluşuyor. Bunlar kooperatif dukkânlann kârların- dan dolaylı pay alıyorlar. Koope- ratifler de dileyene yüksek fiyata istenen kalitede hizmet veriyor. Devlet kuruluşları, özel sektöre kayan ürünlerini rahatça, Sovyet- ler'de çok yaygın olan "taşıma kaybı vb" gibi kalemler altında gösterip kapatıyorlar. Yalnızca bu mekanizmalan ayarlayan özel mafya şebekeleri oluşuyor. BUgisavarda Kafkas Mafyası: Devlet kuruluşlan ticaret yasa- sındaki kısıtlamalar ve döviz so- runu nedeniyle yurtdışmdan bil- gisayar türü araçlan doğrudan alamıyorlar. Bu nedenle yıırtdısın- dan bilgisayar getiren ve bunu devlet kuruluşlanna daha yüksek fiyatJa pazarlayan özel şebekeler oluşuyor. Şu anda Sovyetler'in en guçlu mafyası sayılan "Kafkas Mafyası" gıda-lokanta işlerini bı- rakıp bütün ağırbğıyla "bilgisayar ve otomobil tksretine" yüklenmiş durumda. Otomobil pazan: Sovyetler'de otomobilin resmi yani fabrika fi- yatı çok ucuz. Örneğin son model Lada ve Moskoviç'lerin fabrika satış fıyatı 9700 ruble (Karaborsa hesapla 650 dolar). önce bu mçin böyle? Çünkü Sov^etler'deki bir yasa gereği 10 bin nıbleyi aşan mallarda "deklarasyon" yani "Ne- reden buldun bu parayı?" yönte- mı uygulajuyor. 300 ruble dolayın- daki maaşlarla 10 bin nıbleyi aş- kın para kolay biriktirilemeyece- ği için devlet kendi yasasına karşı "hile-i şeriye" uygulayıp fiyatlan 10 binin altında tutuyor. Ancak bu da yeterlı değil. Çünkü bu kez fabrıka yönetimı, karaborsada 50-70 bin nıbleye satılan otomo- billeri, komik fiyata piyasaya sür- muyor. Ne oluyor? Fabrika ile bağlantılı bir "mafya" turüyor. Otomobiller belli kişilere satılıp onlann daha yüksek fiyatla sat- ması sağlanıyor. Kâr, geniş bir ke- simde kademe kademe paylaştı- nlıyor. Bunlar "gölge ekonomi"nin günlük hayata yanayan ve en göze çarpan kesiminden yalnızca bir- kaç örnek. Ancak gölge ekonomi çok daha dallı budaklı ve karma- şık bir mekanizma ile Sovyet eko- nomisinin tüm kesımlerini, sar- maşık gibi kuşatmış durumda. Bazı Sovyet ekonomistleri "göl- ge ekonomi'Vi, ekonominin ken- di yasalanmn, her türlü engele rağmen üstünlük kazanması ola- rak değerlendiriyorlar. Bunlara göre Sovyet ekonomisınin kurtu- luşu, gölge ekonominin "legaT'e çıkmasından geçiyor. Böylece hem aracılara giden paralar kuruluş kasalarına girecek hem de yasal vergilerle devlet zarar etmekten kurtulacak. Ancak bu o kadar ko- lay değil. Çunku şu anda "gölgede" kasasını dolduran bir yıgın burokrat, işler yasallaşırsa bu olanaklannı kaybedecekler; onlann yerlerini gerçek girişmci- ler ve "yeni tip" işletme yönetici- leri alacak. Bu yüzden "özeUeşmeye" karşı bürokratik ke- simde guçlü bir direnç var. SSCB'deki bu tablo, "mafya mı girişimci mi?" tartışmasına da ışık tutuyor. Çünku bugünkü sistem- de yasalar ve kurailar belirsiz ol- duğu için hiçbir girişimci "yasadışı" yollara başvurmadan işinı yürutebilecek bir konumda değil. Peki çözüm nerede? Çözüm şu anda kapalı ekonomiyı acacak si- hirli sözcuk gibi kullanıUn "pa- zar ekonomisi"nde aranıyor. An- cak bunun nasıl uygulanacağı ko- nusunda çok değışık göruşler var. Hükümetin resmi tammı "Kont- rollıi pazar ekonomisi" (regulated market ekonomy). Bir çok sovyet ekonomisti bunun "regulated" (kontrollü) kısmına şiddetle kar- şı çıkıp bunun yeni bir tür devlet- çilik yaratacağmı öne sürüyorlar. Fiyatlann patiaması ve işsizlik dalgası Sovyet halkının en çok korktuğu olgular. Hem pazar eko- nomisine geçilmesi hem de bun- ların olmaması isteniyor. Yani farklı bir sisteme geçişin "bedeli" ni ödemeye kimse yanaşmıyor. Sovyetler'de reformlann gecikme- sinde halkın bu psikolojik beklen- tisinin önemli rolü var. Şirndi ekonomik reform pake- tini açma görevıni bir bakıma Yeltsin üstleniyor. Yeltsm, KP'ye şiddetle çatarak "reformun fiyat artısı dernek olmadığını" ilan et- ti ve halkın sempatisini kazandı. Şimdi kendisi fiyat artışına yol aç- madan, güçsüz kesimleri koruyan bir liberalleşme yöntemi bulmaya çalışıyor. Gorbaçov'un ekonomik progra- mının temel maddesi ise "hisse se- netleri." Patronluk sistemi yarat- madan, devlet kuruluşlarmın hisse senetleri halka açılarak mülkiye- tin yaygınlaştırılması ve "kolek- t i f niteliğinin korunmasına çalı- şılıyor. Bu aynı zamanda gölge ekonomide biriken milyarlarca rub- lelik "kara para"nın aklanmasın- da bir adım olarak görulüyor. Sovyet ekonomisi, dünya eko- nomisi ile bütunleşraeye çahşırken kendi iç yapısında çok radikal adımlar atmak zonında. Sultanahnıet'e cezaevi oteli • ANKARA (Cumhuriyet Bttrosn) — Turizm Bakanlığı kamu arazüerini turistik tesis yapımına açıyor. tlk aşamada Istanbul, Ankara, Izmir, Antalya ve \ Ege sahillerinde kamuya ait 40 yerde 23 otel, 17 tatü köyü, 13 günübirlik tesis, 2 golf alanı, 1 yat çekek yeri, 3 lokanta için özel girişimcilere yer tahsis edilecek. Bu girişimle 18 bin 500 yeni yatak kapasitesi yaratılacak. Dün Resmi Gazete'de yayımlanan Turizm Bakanlığı duyurusuna göre, özel girişimcilere açılan yerler arasında tstanbul'da Debreli lsmail Paşa Yaüsı (konaklama, yeme-içme), Pertevniyai Sultan Vakft (otel), Abdullah Ağa Yahsı (Lokanta, turistik eşya satış yeri) ve Sultanahmet eski cezaevi de yer ahyor. Müzikü tren • ANKARA (ANKA) — TCDD tren yolculuğunu cazip haJe getirmek için yeni bir uygulama başlatıyor. Isteyenler tren yolculuğu sırasında çevresindekileri rahatsız etmeden kulaklık yardımı ile müzik dinleyip sesi kulaklık aracılığıyla duyulan video fılmlerini izleyebilecekler. Ulaştuma Bakanı Cengiz Tuncer tarafından yapılan açıklamaya göre trenlerde üç kanal müzik, bir kanal da video yayını yapılacak. Yolcular, bilet alırken bir miktar fark ödeyerek müzik ve video yayını yapılan vagonu tercih edebilecekler. TCDD tarafından başlatılan bu uygulama ilk kez 23 temmuz tarihinde An kara- Istanbul arasında karşılıkh sefer yapan Fatih Ekspresi'nde başlatılacak. Ogonyok KPlden koptu • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği'nin en popüler haftalık dergilerinden olan •Ogonyok' (Ateş), SSCB Komünist Partisi'yle olan bağlannı keserek, 'kendi kendisinin kurucusu' olacağını ilan etti. Interfaks Ajansı, konuyla ilgili karann, yaklaşık 4.5 milyon tirajlı derginin çahşanlan tarafından pazartesı günü düzenlenen bir toplantıda alındığını belirtti. Derginin Yazı lşleri Müdürü Alexander Shcherbakov, Resmi Haber Ajansı TASS'a yaptığı açıklamadî bu bildirinin derginin bu' - J haftaki sayısında yayımlanmasıyla, Ogonyok'un yeni statüsünün de ilan edilmiş olduğunu bildirdi. Ogonyok Genel Yayın Müdürü Vitali Korotiç dün Cumhuriyet'te yayımlanan söyleşisinde, partiden bağımsız bir statüye kavuşmak için çalıştıklannı soylemişti. Kıyılar açıhyor • ANAMUR (AA) — Içel'in Anamur ilçesinde sahil bandındaki çit, duvar ve telörgülerin kaldınlarak kıyılann halka açılacağı bildirildi. Anamur Belediye Baskanı Hasan Adil Cenkçimenoğhı yaptığı açıklamada, kıyı şeritlerinin duvar ve telörgülerle çevrilmesinin turizm anlayışıyla bağdaşamayacağını ifade ederek 3621 sayılı yasa ile kıyıların devletin koruma ve tasarrufu altında olduğunu bildirdi. Iııöıriu Zeus'u istiyorBergama Belediyesi'nin "Zeus Tapınağı'nı geri isteme" kampanyasına katılan Erdal İnönü, "Eserler ait oldukları yere dönmelidir" dedi. tZMİR (Cnmhuriyet Ege Bıiro- su) — "Zeus Sunağı Bergama'nın- dır. Geri istiyoruz" kampanyasıyla ilgili olarak SHP Genel Baskanı Erdal tnonıi ile Bergama Beledi- ye Baskanı Sefa Taşkm onceki gun bir basm toplantısı düzenlediler. Erdal Inönu, AT ile ilişkilerin tı- kandığı bir dönemde, Zeus Suna- ğı konusunda Bergama Belediye- si'nin başlattığı bu çalışmanın ge- lecekteki ilişkiler açısından çok önemli olduğunu belirtti. Yabancı basın mensuplarının da izlediği basın toplantısında, Inönu, "Turki>e'yi AT'ye kabul etmemek için 'kiılturlerimiz ayn' diyenlerin kökenlerinin Anadolu- da olduğunu bilmeleri gerek" de- di. Turkiye ve Avrupa'yı birleşti- ren en önemli kültür varhklann- dan birinin Zeus Sunağı olduğu- na ve onun da Avrupa'da bulun- duğuna dikkati çekerek "Şimdi Avmpalılara sonıyornm. Kültür dayanaklan nedir. nerededir? Hep birlikte görelim. Zeus Sunağı Anadolu'nun ve Bergama'nın bir parcasıdır" biçiminde konuştu. Zeus Sunağı'nın hemen geri ve- rilmesi çağnsında bulunan tnönü, şöyle dedi: "Onlar bize 'Avrupa- da NATO'nun işi bitti, size ihtiya- cımız yok. ATye girmenize de ge- rek yok, bizi koruduğunuz için te- şekkür ederiz' diyor. Oysa Türki- ye'nin gelişememesinin en önem- li nedenlerinden birisi de Avrupa 1 yı konımak için yüzbinlerce askeri beslemesidir. Biz de onlara Zeus Sunagı'nı koruduklan için teşek- kur edijoruz. Ve diyoruz ki yılda 10 milyon turistin gezdiği Zeus Sunagı'nı bize versinler de onlar yüzünden bozulan ekonomimizi biraz düzeltelim." Bergama Belediyesi'nin yurüt- tüğü kampanya ve eylemleri sonu- na dek sevinçle ve onurla destek- ledıklerini belinen tnönu, "Bn işi parlamentoda hükumet nezdinde ve Avrupa'da sonuna kadar takip edecegim" şeklmde konuştu. SHP Genel Baskanı tnönu, Bergama Belediyesi'nin yapmış olduğu bu çalışmalann, başansız gibi göste- rılmeye çalışılan SHP'li belediye- lerin başanlanna örnek teşkil et- tiğini söyledi. Zeus Sunağı kampanyası ve Berlin gezisi hakkında bilgıler ve- ren Bergama Belediyesi Baskanı Sefa Taşkın, Deutsche Presse- Agentur muhabirinin, sunağın Berlin'den Bergama'ya getirilme- sinin bazı riskler taşıyabileceği yö- nündeki sorusuna "Sunagın Ber- gama'dan Berlin'e taşınması asıl risktir. tki dunya savaşının oda- gında olan .AJmanv^'daki Zeus Sunağı bir bomba ile hasar görse veya yok olsaydı, bugun bunun hesabını Bergamalılara, Türkiye^ ye ve insanlığa kim verecekti?" ya- nıtını verdi. Taşkın, Associated Press muha- birinin, sunağın getirilmesınin bu- yuk bir maliyet olacajSı ve bunun nasıl karşılanacağı şeklindeki so- rusuna da şu yanıtı verdi: "Der Spiegel dergisinin belirttiğine gö- re sunagın içinde bulundugu Ber- lin'deki muze aşırı nemden her gün biraz daha çurıiyor." Arabama çarpan adama tCŞCKKIÎr CttİITl. Her gün yüzierce otomobil giriyor trafiğe... Arabama çarpana önce çok sinirlenmiştim. Trafik Poliçesi'ne baktım, Halk Sigorta? Eh, kaza bu! Zaten hasanm poliçe limitlerinl aşmamıştı. Halk Sigorta zaranmı ödedi. Arabama çarpana teşekkür ettim. Sisorta Traflk Slgortası "Yol h u z u r u " 1 Temmuzdan ıtıbaren Trafik Slgortası prım ve tazrrıınat lımıtlerı yasal oiarak değışmıştır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle