22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 28 HAZİRAN 1990 Memurun keyfikaçü ANKARA (Cumhuriyet Büro- M) — "Memunı iyi zam" umu- dıı yavaş yavaş sönmeye başladı. Yıluı ilk yarısı için yüzde 24 artış yapılan memur ve emekli maaş- lannda ikinci yarı zaramının da yüzde 20-25 civarında tutulması ağırlık kazanıyor. Cumhurbaşka- m Turgut ÖzaJ'rn. "biitçe olanak- lan göz öniine alınarak maaş zammının yüzde 20 civannda İBtnlması" eğiliminde olduğu ve bunu da Başbakan Yıldınm Ak- b«tat ile Maliye ve Gümrük Ba- kanı Adnan Kahved'ye ilettiği be- lirtiliyor. Katsayı artışlan üe ilgili açıklamanın bayrarn sonrasına bırakılmasmın da, "bayram ön- ctsi memur ve emeklileri •nnemek" düşüncesinden kay- naklandığı öne sürülüyor. Edinilen bilgiye göre, Maliye ve Gümrük Bakanhğı uzmanları maaş katsayıları ile ilgili teknik hazırlıkiarı tamamJadılar. Konu, Bakanlar Kurulu'nun kesin kara- rını bekliyor. Yapılan hesaplamalara göre, sadece bu yılki fiyat artışları dik- kate alındığında maaş zammının en az yüzde 30 olması gerekiyor. Yüzde 30'un altında tutulacak maaş zammı, memurlann satın alma gücünü 1989 aralık ayı dü- zeyinin gerisine götürecek. Tüke- tici fiyatlanna göre hesaplanan ortalama enflasyon ve 1989'un ortalama maaş artışlan dikkate alındığında ise daha düşük bir lam oranı ile ortalama maaş dü- zeyinde reel artış sağlandığı savu- nulabileeek, ANAP döneminde memur fakirleşti Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)'nin resmi verilerine göre, ANAP hükümetleri döneminde maaş artışlan sürekli olarak enf- lasyonun gerisinde kaldığı için memur ve emekliler 1983 yılına kıyasla daha da fakirleştiler. Bakanlar Kurulu'nun imzasıy- la Resmi Gazete'nin 30 Ekim 1989 tarihli mükerrer sayısında yayımlanan 1990 yılı kalkınma programına göre, ANAP hükü- metlerımn ilk 5 yılında memur- lar ortalama yüzde 32,1 oranın- da fakirleştiler. 1983 yılı sonun- da 100 olan memurlann ortala- ma satınalma gücü, 1988 yılında 77,9'a geriledi. Geçen yılın ikin- ci yansında yapılan yüksek oranlı maaş zamları sonucu bu kayıp- ların bir bölümü giderildi, ancak gerçek maaş düzeyi hâlâ 1983'ün gerisinde bulunuyor. Memur ve etneklimaaşlarının 1983yıiında- ki düzeyine getirilebÜmesi için bu yıl enflasyonun en az 10 puan ttzerinde bir maaş zammı yapıl- ması gerekiyor. ANAP hükümetleri dönemin- de maaş ve'ücret artışlan sürekli enflasyonun gerisinde kalırken, sadece 1987 yılında enflasyonun beklenen düzeyin altına inmesi sonucu, yüzde 1.4'lük bir reel ar- tış sağlandı. Geçen yılda maaş ar- tışının ortalama enflasyonun yüzde 18.2 üstünde olduğu görul- dü. Bu arada ortalamalara göre ya- pılan hesaplamaiann bu yıl aJda- tıcı olabileceğini belinen uzman- iar şunları söylediler: "1989 yılının ilk yansında ma- aş düzeyi çok düşüktü. İkinci ya- nda yapılan yüksek oranlı zam- lar maaş bazını yukan çekti. Şim- di de ortalama üzerinden hesap yapılırsa bu yılın birinci ve ikin- ci dönemleri ortalaması ile 1989'un birinci ve ikinci dönem- lerinin ortalama maaşlan karşı- laştınlacak. O dunımda bu yıl yüzde 10'luk bir ikinci yan zam- mı bile reel artış gösterir." 1989 yılı sonuna göre reel ma- as artışı sağlanabilmesi için en dü- şük zammın yüzde 30 olması ge- rektiği bildirildi. Bu yılki tüketici fıyatları artışının yüzde 60 olaca- ğı varsayıldığında, ilk yarı için ve- rilen yüzde 24'lük maaş zammının üstüne ikinci yanda da yüzde 30 zam yapılırsa toplam maaş artışı yüzde 61'le yüzde 63 arasında de- ğişecek. Bunun için de maaş kat- sayısının 335, yan ödeme katsayı- sının 130, taban aylık tutannın da 370 bin lira olması gerekiyor. Maaş zammı oranının yüzde 20 veya 25 düzeyinde tutulması ise yıllık gelir artışımn enflasyonun altında kalmasına yol açacak. Edinilen bilgiye göre, 23 hazi- ran cumartesi gttnü verilen ekono- mi brifinginden sonra Cumhur- başkanı Turgut özai, Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci ile yaptığı yaklaşık 1 saatlik baş- başa görüşmede memur maaşlan ile ilgili görüş ve tavsiyelerini ilet- ti. özal'ın yakın çevresine maaş artışının yüzde 20 civarında tutul- ması gerektiği görüşünü aktardı- ğı, Kahveci'ye yüzde 20-25 civann- da bir maaş artışımn üstüne çıkıl- maması tavsiyesinde bulunduğu kaydedildi. Bu dunımda halen 255 olan maaş katsayısı 300 veya 320, 280 bin lıralık taban aylık da 350 veya 360 bin lira civarına yüksel- tilecek. Halen 290 bin lira olan en düşük memur aylığı ise 350-360 bin liraya çıkacak. DPT'nin hazırladığı ve Bakan- lar Kurulu'nun onayı ile Resmi Gazete'de yayımlanan 1990 prog- ramına göre memur ve emeklile- rin reel maaşlan ANAP hükümet- leri döneminde şöyle seyretti: EMMH 1984 1985 1986 198/ 1988 1969 S3=1M 88,0 83,2 825 84,1 77,9 92,1 I F a r k * - 12,0 - 55 - 03 1.4 - 7.6 18,2 83=101 84.4 78,0 77,7 78,3 72,3 96,9 FaıkH ! -15,6 - 7,6 - 03 0.7 - 7.6 34,0 13=1* 92,6 87.1 85.9 90.5 84.3 92.9 I FarkH - 7,4 - 53 - 1.4 53 - 6 3 10,2 »3=101 973 89,2 853 78.7 73,2 TTfi - 2 . 2 - 8 3 - 4 . 1 - 8 0 - 7 , 0 6,0 Eylemler yayılıyor (Baftarafı 1. Sayfada) yüx- de 100'e varan enflasyon oranı- na rağmen maaşlanmıza en faz- hı yüzde 30 oranında zam yapı- bcağı açıklanıyor. En düşük ev Urastmn bile 300 bin liraıun iize- rinde olduğu bir dönemde 300-500 bin liralık maaşlarla en doğal ihtiyaçlanmızı karşılama- HUZ ve insanca yaşamamız müm- kttn degildir. Biz insanca yaşa- mak istiyoruz. Emegimizin kar- şıltgını istiyoruz" denildi. Has- tane personeü aynca bazı arka- daşlarının 1987'den bu yana ya- sal haklan olan elbise ve ayak- kabılannı alamamasmdan yakın- dılar. Kadıköy Belediyesi'nde çahşan memur ve zabıtalardan yaklaşık 200 kişilik bir grup da dün yemek boykotu yaparak yemekhanede toplandılar. Belediye Memurla- rı Derneği Genel Sekreteri Ali Oral burada yaptığı konuşmada, devlet memurlanna yönelik eleş- tirileri yanıtlayarak "Biz, kendi felsefeleri doğrultusunda riişvet ahnaya itilmek isteniyoruz. Biz dnsük ücretten dolayı riişvete te- nezzül eden değil grevli, toplu- sözleşmeli, sendikal haklan olan onurlu memurlar olmak istiyo- rnz. Bize verilecek zam miktan- •ın belirlenmesinde söz bakkı istiyoruz" dedi. Oral hükümetin tepkilerden çekindiği için memur maaş zamlannı bayramdan son- ra açıklama karan aldığını öne sürdü. Memurlar daha sonra ye- mekhane binas önunde oturarak bir dakikalık toplu alkış eylemi yaptılar. Ardından da bu me- murlardan yaklaşık 100 kişilik bir grup Başbakanlığa, "Sefatet ücreti değil, insanca yaşama standardı, göstermelik ücret zammı değil, toplusözleşmeli grevli sendika hakkı istiyoruz" yazılı telgraflar çektiler. Öte yandan hemşireler, öğret- menler, belediye memurları, PTT memurları ve maliye me- murlarından yaklaşık 50 kişilik bir grup dün aym isteklere Şiş- li'deki Türk Hemşireler Derneği îstanbul Şubesi'nde üç günlük açlık grevine başladıiar. Açlık grevinden önce yapılan yazılı açıklamada, "Sadaka degil in- sanca yaşamak için emegimizin karşıhgım istiyoruz, şianyla bu- günkü siyasi iktidann bizlerle alay etmesine izin venneyeceğiz. Kamu çalışanlan olarak bizlere yapılacak yüzde 25'lik zammı, insanca yaşamamız için yeterli olmadığı gibi onur kıncı olarak göruyoruz. Üç günlük açlık gre- >i ile bunu protesto ediyonu" denildi. Demirel: Memur ezilmiş ANKARA (Cumhuriyet Büro- $•) — DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, Türkiye'deki türn çahşanlara Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) standartlannın uy- gulanmasını istedi. Demirel, DYP iktidarında ILO standanlarım yaşama geçirme vaadinde bulun- du ve temmuzda uygulanacak memur maaş zamlannın enflas- yonun altına düşmemesi gerekti- ğini belirtti. DYP lideri Demirel, memurla- nn sendikal haklara kavuşturul- ması konusunda girişimlerde bu- lunan 17 kuruluşun temsilcileri ile dün bir görüşme yaptı. 17 ku- ruluşun temsilcileri memurlann sendikalılaşması konusunda par- tilere de görev düştüğünü bildi- rerek Demirel'den bu konuda ça- ba harcamasıru istediler. Temsil- ciler, temmuzda uygulanacak memur maaş zamlarına da deği- nerek hükümetin, bütçe açıkları- nın tek sorumlusunun memur maaşlan olduğu gibi göstermesi- ni eleştirdiler. Demirel, devlet idaresinin me- mur eliyle yürütüldüğunü belir- terek memurlann gelir durumun- daki olumsuzluklann devlet ida- resini de olutnsuz etkileyeceğini söyledi. Memur maaşlannda adaletsizlikler olduğunu, aym işi gören kişilere farklı ücret verildi- ğini anlatan Demirel, devlet per- sonel rejiminin bir kargaşadan ibaret hale geldiğini söyledi. Demirel, Türkiye'de de çahşan- lara ILO standartlannın uygulan- ması gerektiğini belirterek me- murların sendika kurması'konu- sunun da bu kapsamda ele alın- masını istedi. Memurlann geçim sıkıntısı nedeniyle başlarım kal- dınp "temmoz zammı ne olacak" diye beklediklerini belirten Demi- rel şöyle konuştu: "Bugünkü baliyle memur ezü- miştir. Türkiye hür olacaksa ön- ce kişi midesinin esiri olmaktan kurtarılmalıdır. Mideler esir ise zihinler de esirdir." Öğretim ÜyeleriDerneği kunıldu Basın açıklamasmda derneğin temel amacının, 'Çağdaş, üretken, özerk ve demokratik bir üniversite düzeninin gerçekleştirilmesi ve öğretim elemanlannın her türlü akademik, ekonomik, özliik haklarının korunması ve mesleki sorunlarımn çözülmesi' olduğu belirtildi. Eğitim Servisi — Merkezi ts- tanbul'da bulunan Üniversite Öğ- retim Üyeleri Derneği kunıldu. Derneğin YÖk'e seçenek oluştur- mak amacıyla hazırladığı "özerk üniversite modeii" önerisi de önü- müzdeki günlerde açıklanacak. Denıeğin gecici yönetim kurulu üyeleri, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a tstanbul Üniversitesi Sena- tosu'nca fahri doktorluk verilmesi karannı, 'yanlış' olarak nitelen- dirdiler ve "Özal'ın tartaşmalı du- nımuna dolaylı destek anlamına geliyor. Üniversitelerin böyle bir roi ustlenmemeleri gerekirdi" dediler. 22 haziran tarihinde resmen ku- rulan derneğin kuruluşunu bası- na ve kamuoyuna açıklamak amacıyla dün tstanbul Tabip Odası'nda basın toplantısı düzen- leyen gecici yönetim kurulu üye- leri, l.Ü. Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Özdemir (Başkan), t.Ü. Tıp Fakültesi öğ- retim üyesi Prof. Dr. Türkân Say- lan (Başkan Yard.), t.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim iiyesi Prof. Dr. Bnrhan Şenalalar (Ge- nel Sekreter), l.Ü. Jktisat Fakül- 22 haziranda resmen kunılan Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği ge- çici yönetim kurulu üyeleri, derneğin kuruluşunu basına ve kamuo- yuna açıklamak amacıyla dün tstanbul Tabip Odası'nda basın toplantısı düzenlediler. (Fotoğraf: Uğur Günyüz) tesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nihat Faray (Sayman), ITÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Eren Omay (üye), Yıldız Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayhan Alluş (üye) ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa- kültesi öğretim üyesi Atilla Er- gür'den (üye) oluşuyor. Prof. Coşkun Özdemir, derne- ğin kuruluş nedenini şöyle anlat- tı:"YÖK düzeni içerisinde çeşitli stkıntılan yaşayan bir grup öğre- tim üyesi 1.5 yıl önce bir araya geMik ve üniversitelerin sonınla- nnı tartışmaya basladık. Üniver- sitelerin hiç de iç açıcı bir dunım- da olmadıklan tespitini yaptık. Yıllarsüren YÖK duzeni, ünfver- sitelerde ciddi kayıplara yol açlı. Üniversiteler için bir çıkış yolu aramaya çalısok. Çalışmalanmız başlıca iki dogrultuda gelişti. Bi- rincisi, örgütlenmek ve YOK dü- zeni ile ilgili çözümier aramak is- tiyorduk. İkincisi alternatif bir yasa taslagı hazırlaraaktı." Daha sonra okunan basın açık- lamasında, derneğin temel ama- cının. "Çağdaş, üretken, özerk ve demokratik bir üniversite düzeni- nin gerçekleştirilmesi ve öğretim elemanlannın her lürlu akademik, ekonomik ve özliik haklannın ko- runması ve mesleki soruolanıun çözülmesi" olduğu bildirildi. Derneğin ilk planda ele alaca- ğı konulardan birkaç örnek de "YÖK'e seçenek oluşturacak bir üniversite modeii' ile ilgili çalış- malan kısa sürede tamamlamak, YÖK sistemini ve 1402 tngulama- sını protesto ederek aynlanlann üniversitelere dönüşlerini sağla- mak için çaba harcamak, yönetim hizmetlerinde ve akademik kad- roda yer alan personelin maşala- nnm yükseltilmesi, sonbabarda yükseköğretim sistemi konusun- da sempozyum duzenlemek, YOK ve alternatif modeller üzerine bir kitap yayımlamak, sergi ve kon- ser duzenlemek" olarak sıralan- dı. özerk üniversite modeii öneri- sinin temel ilkelerinden bazılan ise şöyle: "Akademik yükselüneler yöne- tküerce değil, büim jüruerince ya- pdır. Yükseköğretimin planlama- smda üniversiteler arasında aka- demik koordinasyonu sağlamak ve bu kanunun kendisine verece- ği diğer görevleri yerine getirmek üzere bir universitelerarası kurul oluşturulur. Üniversitelerin yönet- sel denetimi 'Üniversiteler Yüksek Denetleme Kurulu' eliyle yapılır. Üniversiteler ve fakülteler kay- naklannı ön siyasal ve yönetsel kayıtlar içermemek şartıyla ve ge- niş bir mali özerklikle kullanan tuzel kişilikJerdir. Öğrenci yurtla- n, ilgili üniversitelerce yönetilir. Seçimle gelen tüm yöneticiler, kendilerini seçen kurumlarca ge- ri çagnlabilir." Gazetecilerin sorulanm da ya- nıtlayan gecici yönetira kurulu üyelerinden Prof. özdemir, "Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a l.Ü. Senatosu'nca fahri doktora unvanı verilmesini nasıl değerlen- dirdikleri" sorusu üzerine, "Bu üniversitenin karan degildir. Se- nato, üniversiteyi hiçe sayarak bu karan vermiştir. Bunu onaylama- ya imkân yoktur" dedi. Bu unvanın daha önce Ziya Ül Hak ve Ekna Çavusesku'ya veril- diğini hatırlatan Prof. Burhan Şe- natalar, "Turgut Özal'ın cumhur- başkanı seçilmesi, toplumnn ge- •iş kesimlerince tepki görmüs, be- •imsenmeraiş, onaylanmamıştır. Fahri doktora unvanı vermek, Özal'ın tartışmalı durumuna do- laylı destek vermek anlamına ge- lir. tkinci yanltşlık da görev de bu- lunan cumhurbaşkanı, başbakan ya da bakanlar a bu unvanın ve- rilmesi sakıncalıdır" diye konuştu. Prof. Eren Omay da Cumhur- başkanı Turgut özal'ın 40 yıldır elektrik mühendisi olduğuna dik- kat çekerek, "Doktora unvaaı alacak hiçbir etldnligi yoktur. Hodri Meydan programındaki konuşmalanndan da iyice anlaşıl- dı ki bilimsel kavramlar hakkın- da hiçbir bilgisi yoktur" dedi. Prof. Burhan Şenatalar, derne- ğin 'paralı egitim' ile ilgili görü- şünü de şöyle açıkladı; "Herhangi bir ögrencinin para ödeyemediği için okuma olana- ğından yoksun kalacağı bir siste- me karşıyız. Bu konuda iki tez var. Birincisi yüzde 100 bedava olabUir. İkincisi, hiç kimseyi dı- şanda bırakmadan, yaygın burs- laria destekleyerek küçük bir harç ahnması. Yüzde 40-50 gibi bedel- lerin ögrencilerden alınmasına karşıyız." Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nin kurucu üyeleri de şuniar: "Aysel ÇeUkel, Türkân Saylan, Necla Arat, Ayla Gürsoy, Tülay Ann, Coşkun Özdemir, Eren Omay, llhan Berktay, Servet Şe- nel, Ergun Uğur, Burhan Şenata- lar, Ayhan Alkış, Durul Önen, Cengiz Ann, Nihat Falay, AtiUa Ergür." BTANBUL'dan HİKMET CETİNKAYA Sürpriz Olmazsa İSTANBUL — Muhalefet lideHeri Hodri Meydan'a çıkacak mı çıkmayacak mı? SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, Hodri Meydan programına çıkmaya ilke olarak kararlı gözüküyor. En azından Cumhurbaşkanı özal'ın taraflılığı konu- sunda kamuoyuna bir şeyler söylemek istiyor. Oyle ya Cumhurbaşkanı istanbul : un su sorunundan ekonomiy© dek her alanda, "Ben bilirim" demiş, açık olma- sa bile "Başkan Baba" görüntüsünü ser- gilemişti geçen hafta Hodri Meydan programında. SHP Genel Sekreter Yardımcılarından Adnan Keskin'le dün sabah Hodri Mey- dan üzerine konuşurken Genel Sekreter Oeniz Baykal'ın büyük olasılıkfa progra- ma katılacağını belirtiyordu. Adnan Keskin'e, "Böyle bir programa katılmak size yşnlış gelmiyor mu?" so- rusunu yönelttik. Keskın "Evet, biraz zor ama" deyip ekledi: — Biz Trakya gezisindeyken Uğur Dündar, Deniz Bey'ı telefonla aradı ve Hodri Meydan programına katılmamızı önerdi. Durumu İstanbul'a dönünce te- lefonla Tunus'ta bulunan Genel Başka- nırnız inönü'ye ilettik. Genel Başkan Tu- nus'tan dönecekti, arada bir gün vardı. Yarın (bugün) ise Manisa'da olacak. O yüzden hazırlanamayacağını belirterek Deniz Bey'in Hodri Meydan programına katılmasını uygun buldu... Aslında Deniz Baykal Hodri Meydan programına katılmak istemiyordu. Çün- kü Hodri Meydan 29 hazirandan sonra tatile gırıyordu. Hemen DYP ile dirsek te- masına geçildı, Demirel'in nabzı tutuldu. DYP'nın eğilimi programa katılma doğ- rultusundaydı. Nitekim Demirel deönce- ki gün bir açıklama yaptı: — Hodri Meydan'a çıkmada bir sakın- ca görmüyorum. Hodri Meydan progra- mının sunucusu Uğur Dündar SHP ile DYP'ye 25'er dakikalık bir süre tanımış- tı. Ekrana önce Baykal, ardından da De- mirel gelecekti... Adnan Keskin dün anlatıyordu: — 25 dakikalık sürede neler anlatır Deniz Bey? Oysa Cumhurbaşkanı 70 da- kika konuştu. Biz de bunu ilettik Uğur Dündar'a. Aldığımız yanrt ilginçti: Dün- dar, 70 dakikalık söyleşinin 25-30 daki- kasının özal ailesine aynldığını anlattı bi- ze. Oysa kamuoyunda en çok tartışılan Özal ailesidir. Adnan Keskin, Ramada Oteli'n deki Hodri Meydan kokteylinde Uğur Dündar'a soruyor: — Cumhurbaşkanı Özal, ailesi ve çev- resini dikensiz gül bahçesi gibi göster- di. SHP'yi devletçi parti olarak tanımla- dı. Şimdi biz hem Özal'ın tarafsıziığını, hem TVyi nasıl kullandiğını anlatacağız, hem de SHP'nin Türki ye'nin sosyal, ekonomik, siyasal sorun- larına nasıl baktığını anlatmaya çalışa- cağız. Bunların tümünü 25 dakikaya sığ- dırmaya uğraşacağız. Olacak iş değil. Deniz Baykal 29 haziran akşamı ya- yımlanacak Hodri Meydan'da SHP'nin Türkiye'nin genel sorunlarına çözüm önerilerini, düzeltim programlarmı anlat- maya çalışacak. SHP Genel Sekreter Vardımctsı Adnan Keskin, belediyelerle ilgili dosyalar ha- zırlıyordu dün sabah. Canlı program sı- rasında gelecek telefon sorularının bü- yük olasılıkla yerel yönetimlere ilişkin ola- cağını sanıyordu. Adnan Keskin'e sorduk: — Ama Cumhurbaşkanı'na iletilen so- ruıar önceden hazırlanmıştı. Yanı soru soran vatandaşların çekimleri önceden yapılmıştı. Size bu konuda bir şey söy- lenmedi mi? Keskin, "Bize böyle bir şey soylenmedi" diyor ve ekliyordu: — Canlı yayında telefon bağlanır ve sorular gelirse diye hazırlıklı olmamız ge- rektiğini düşündük. Evet, 29 haziranda Baykal ve Demirel, Hodri Meydan programında. Demirel ne diyor: — Bize iletilecek sorular çanak değil tuzak sorular olur. Yarın gece TV'de izleyeceğiz. Eğer son dakika sürprizi olmazsa... Guneydoğu 2 er şehit, ANAP'LI NURETTIN YILMAZ: ı PKKTI ÖIÜ Kürtçe yasagı kaldınlmalıPervari ve Şırnak'ta -* V ^ ^ Pervari ve Şırnak'ta güvenlik güçleriyle PKK arasındaki çıkan çatışmada 2 er şehit oldu, 1 PKK'iı ölü ele geçirildi. Malatya'da köy basan militanlar muhtan öldürdü, iki kişiyi yaraladı. ADANA (Cumhuriyet Goney Üleri Bürosu) — Pervari ve Şır- nak'ta meydana gelen olaylarda iki erin şehit olduğu, bir PKK'lı- run da ölü ele geçirildiği bildiril- di. Malatya'da köy basan militan- lar muhtan öldürdü, iki kişiyi de yaraladı. Edinilen bilgilere göre Pervari- nin Doğan köyü yakınlannda ope- rasyon sürdüren güvenlik güçleri önceki gece 22.00 sıralannda bir gnıp PKK'lıyla karşüaştı. Güven- lik güçlerinin "dur" uyarısına ateşle karşılık verilmesi üzerine çı- kan çatışmada jandarma çavuş Osman Koç şehit edildi. Olayda bir PKK'lı da silahıyla birlikte ölü ele geçirildi. Şımak'ın Güneycam köyü ya- kınlannda sürdürülen operasyon sırasında PKK'lılarca yola döşe- nen mayına basan Nail Acar adlı er de olay yerinde şehit oldu. MaJatya'nın Yeşilyurt ilçesine bağlı Kırlangıç köyü, PKK'lı ol- duğu bildirilen bir grup tarafın- dan basıldı. Muhtar Ali Duman'ı evinde silahla tarayarak öldüren teröristler, Ali Kaya ve Elif Kaya adlı kişileri de yaraladıktan son- ra kaçtılar. Valilik tarafından ya- pılan açıklamada, olay yerinde bildiri bulunduğu, kaçan terörist- lerden birinin Anz Kaymaz oldu- ğunun saptandığı bildirildi. Bu arada, Erzurum'un Şenka- ya ilçesinde bölücü çete mensup- larına yardım ve yataklık yapan 5 kişi yakalandı. Erzurum Valisi Emrullab Zey- bek'in verdiği bilgiye göre, bir ih- ban değerlendiren güvenlik kuv- vetkri, Şenkaya'ya bağb Beşpınar- lı köyüne operasyon düzenledi. Operasyonda, bölücü çete men- suplanna yardım ve yataklık yap- tı kları belirlenen Asım Soylu, Hüccet Soylu, Mirzat Meral. Bey- tullah Meral ve tlbey Sözeri yaka- lanarak gözaltma alındılar. Olay1a ilgili soruştunna sürdü- rülüyor. Kürtçe konaşnyorum Ben Nurettin Yılmaz olarak Kürtçe konuşuyorum. Mecliste, seçmenlerimle, diğer Kürt milletvekili arkadaşlarımla Kürtçe konuşuyorum. Kim başkasınm anadilini engelleyebilir. îskandinav ülkeleri birkaç bin Kürt için bile Kürtçe eğitim yapan okullar açmışlar, yayınları var. Ama Türkiye'de milyonlarca Kürt yaşıyor, ana dili yasaklamyor. ANKARA (ANKA) — ANAP Mardin Milletvekili Nurettin Yıl- maz, 2000'li yıllara girerken Tür- kiye'de Kürtçenin yasaklanması- nın "abes ve çağdışı" olduğunu belirterek zaman geçirilmeden Kürtçe yayın ve eğitim izni veril- mesi gerektiğini söyledi. ANKA muhabirinin sorulanm va,ııtlayan Nurettin Yılmaz, insan- lann anadiUerini konuşmalannın en doğal haklan olduğunu, buna izin verilmesinın "lütnfmns gibi" değerlendirilemeyeceğini ifade et- ti. Kürtçe konuşmanm değil, ya- yın ve eğitiminin yasak olduğunu kaydeden Yılmaz, daha sonra şun- lan söyledi: "Ben Nurettin Yılmaz olarak Kürtçe konuşuyorum, Meclis'te seçmenlerimle, diğer Kürt millet- vekili arkadaşlanmla Kürtçe ko- nnşuyonım, kim başkasınm ana- dilini engelleyebilir, kim engelle- me hakkını kendinde bulabilir? Kürtçe yayın yapnuryı, Kürtçe egi- tim öğretim yapmayı yasaklama- ya kargalar bile güler, bunu yasak-, layacaklanna 10-15 milyon Kıir- titn kellesini koparsmlar daha iyi. Ba kadar insanın yasadıgı bir ül- kede anadilini yasaklamak çağdı- şıdır, demokrasinin tüm kunım ve kunülanyla yerieşmedigini göste- rir. Günes balçıkla sıvanmaz. 'Kürt yoktur' demekle Kürt halkı yok olmaz. Bunu göz ardı etmek bugüne kadar çok büyük sonıo- lara neden olmuştur." Kürtçe yasağımn tartışılmasın- dan bile "büyük bir eksiklik " ol- duğunu, Türkiye'nin bu şartlarda AT'ye giremeyeceğini ve çağ atla- yamayacağını savunan ANAP'h Yılmaz, şöyle devam etti: "Türkiye'de benim gibi milyon- larca Kürt var. Türkiye bu man- tıkla yüz bin kez 'Avmpalılaştım, çağ atladım' dese bile olmaz, çağ atlama sadece mini etekle olmaz, düsüncelerin, hak ve özgürlükle- re bakış açısının degişmesiyle olur. Ben îskandinav ülkelerini gezdim, birkaç bin Kürt için bile Kürtçe eğitim yapan okallar •çmışlar, ya- yınlan var. Ama Türkiye'de mil- yonlarca Kürt yaşıyor, anadili ya- saklamyor. Bunu gönnemezUkten gelmek gafleıtir." Yılmaz, SHP'nin bir heyet tara- fından "Guneydoğu raporu" ha- zırladığının hatırlatılması üzerine de "SHP, KürÜer konusunda de- vekuşu politikası izliyor. Görme- mezlikten geliyor. tddia edijonım, bir erken seçün olsa, SHP Goney- doğu'dan yüzde 5 oy bile alamaz." Sağmalcılar Özel Tip Cezaevi'nde 'operasyon' iddiası: 3'ü ağır 39 tutuklu yaralandı Tutukiular ve avukatlar yaptıkları açıklamalarda, geçen pazartesi günü 200 kadar askerin arama bahanesiyle siyasi tutuklulara saldırdığını öne sürdüler. Açıklamada "Kurban Bayramı'nda yapılacak açık görüşün engellenmek istendiği" savunuldu. tstaabul Haber Servisi — Sağ- malcılar Özel Tip Cezaevi'nde 25 haziran pazanesi günü düzenle- nen operasyonda 3'ü ağır olmak üzere 39 tutuklunun yaralandığı öne sürüldü. Tutukiular ve avu- katlan dün yaptıkları açıklama- larda, olayın sorumluları hakkın- da hemen idari ve yasal işlem ya- pııınaMiu istediler. Bayrampaşa Cezaevi'nde bulu- nan siyasi tutukiular adına yapı- lan açıklamada, 25.6.1990 günü saat 20.00 sıralannda Sağmalcılar Özel Tip Cezaevi'nde arama ba- hane edilerek tutukluların üzeri- ne saldırıldığı öne sürüldü. 200 kadar askerin hazır bulunduğu Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. HÜSEYtN ÇAĞIN İngilizceyi 6 ayda konuşalım. Tel: 349 48 57 TBKP DAVASI Suçlamalar reddedildi ANKARA (ANKA) — Anka- ra DGM'de görülen 60 sanıklı Türkiye Birleşik Komünist Par- tisi (TBKP) davasına sanık sor- gularıyla devam edildi. TBKP davasımn dünkü oturu- munda sahıklardan Mesut Erki- şi ile Mehmel Sönmez'in sorgu- lan yapıldı. Mesut Erkişi ve Meh- met Sönmez sorgularında, TBKP programına sempati duyduklan- nı belirterek iddianamedeki suç- lamalan reddettilcr. TBKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu'nun eşi Ayşe Çiçek Yağcı'nın da yargıian- dığı davada tutuklu sanık bulun- muyor. Duruşmayı sanıkların sorgula- rına devam edilmesi için ileri bir tarihe bırakan mahkeme heyeti, DGM savcılığının soruşturması- nın sürdüğü sırada Adımlar der- gisi bürosunda polis tarafından el konulan faks, agrandizör, fo- toğraf makinesi, daktilo gibi araç-gereçlerin iade edilmesine karar verdi. operasyon sonucunda 39 kişinin yaralandığı belirtilerek, "Kurban Bayramı'nda yapılacak acık görü- şün engellenmek istendiği" savu- nuldu. Cezaevinde müvekkilleri bulu- nan bir grup avukat da dün Îstan- bul DGM'de yaptıklan açıklama- da, saldırı sırasında Şükni Akba- ba, Nedim tlhan ve ılker Taşkın- ın beyin travması geçirdiği ve ce- zaevi hastanesinde tedavi altına alındıkları bildirildi. Saldında 36 tutuklunun daha yaralandığını söyleyen avukatlar, "12 Eylül son- rası cezaevleri faşist Nazi kamp- lanna benzetilmek istenmektedir. Siyasi tutuklu ve hükümlıilerin can güvenliği ciddi olarak tehlike- dedir. Sağlıklan tehlikedir. Ceza- evi doklorları görevlerini yapma- makta, saldırganlara ortak ol- maktadırlar. Ortada hiçbir ciddi neden yokken ve hiçbir kurala uyulmadan yapılan bu saldın belli ki genel bir politikanın ürunudur" dediler. Avukatlar aynca, olayla ilgili olarak Îstanbul Başsavcılığı'nın açıklama yapması ve görevliler hakkında yasal ve idari soruştur- ma açılması isteminde bulundular. öte yandan Tutuklu ve Hüküm- lü Aileleri Yardımlaşma Derneği1 nden (TAYAD) yapılan açıklama- da da cezaevinde meydana geldi- ği öne sürülen saldınnın sorum- lusunun cezaevi idaresi olduğu be- lirtilerek "Yeni bir saldın istemiyoruz" denildi. Kıyak emeklilik Danıştay itirazı reddetti Ankara 3. Idare Mahkemesi'nin 'milletvekillerine yapılan ödemeleri durdurma' kararına Emekli Sandığı itiraz etmişti. ANKARA (AA) — Genç milletvekillerinin emeklüikle- rini düzenleyen uygulama iie ilgili olarak Danıştay, Emekli Sandığı'run yürütmeyi dur- durma kararına itirazını reddetti. Ankara 3. Idare Mahke- mesi'nce verilen yürütmeyi durdurma karanndan sonra, Emekli Sandığı'run başvuru- su üzerine konuyu inceieyen Danıştay 10. Dairesi, tdare Mahkemesi'nin karannı ye- rinde buidu. Danıştay 10. Daire Başka- nı Şerafettin Kaya, karann oy- birliğiyle abndığını bildirerek şunları söyledi: "MiUetvekOteriflin emekli- ligine Hişkin dosyajı inceledik, tdare Mahkemesi'nin karan- nı uygun gördük. Eraekl Sw- diğı'nın itirannı reddettik, ka- ran en kısa zamanda Emekli Sandığı'na tebliğ edecetü-' AkyoPdan (Baftarafı 1. Sayfada) met Akgün de YÖK Yasası'yla ku- rumlarına daha çok bilimsel özerklik geldiğini, başan oranının yüzde 30'lardan yüzde 92'ye çık- tığını, cumhuriyet döneminin en olumlu devresınin yaşandığını söy- ledi. Rektör Akgün, YÖK Yasası'nda bazı iyileştirilmelerin vapılmasıyla da en uygun sistemin kurulmuş olacağını savundu. Daha sonra konuşan Milli Eği- tim Bakanı Avni Akyol, laiklik konusuna, üniversitelerin ve orta- öğretimin sorunlanna ve yeni re- form uygulamalarına değindi. Akyol, özellikle üniversite sistemi ve adını vermeden YÖK kurumu- na yönelik eleştirilere yer verdiği konuşmasında şunlan söyledi: "Atatürk gençliği hep ileriye gi- decektir. Hiçbir güç, hiçbir kuv- vet, hiçbir hesap Türk gençliğini ve milletini geriye cekemeyecektir. Kimse hayallere kapılmasın. Kiro- se gerçek Islamiyeti saptırmasın." Akyol, üniversiteye yönelik eleş- tirilerine başlarken Milli Eğitim Temel Yasası'nın 56. maddesi ile 31. maddesini özellikle vurgular- ken, "56. madde diyor ki devlet adına ilkokuldan üniversite de da- hil egitimin yüriitulmesinden, de- netlenmesinden Milli Eğitim Ba- kanlıgı sonımludur. Bu sonımla- luğun gereğini yapacagım. Yaptı- gım zaman da kimse rahatsız ol- masın. Anne ve babalan daha faz- la hüsrana ugratmaya, gençleri kendi kendileriyle çatışma dura- munda bırakmaya nakkımız yok. Bunlan yapmak için hiçbir yeni kanuna gerek yok. Bilkent'teki tö- rende bunlan söyleyecektim, ama Cumhurbaşkanı, Başbakan, ben vardım. Uzun olacaktı. Orada 6 dakika konuştum. Zaman yeter- sizdi. Şimdi burada söylüyoram. Bundan sonra da söyleyeceğim" diye konuştu. Akyol, yükseköğrenim konusun da yeni düzenlemeleT yapılmasının kacınümaz olduğunu vurgularken şu görüşlere yer verdi: "Rakamlar bunu gerektiriyor. Eğitimde programlar arasındald geçiş ve okullar arasındaki butün- leşme yeterince sağlanamamıştır. Öğrenciler sürekli genel eğitime yöneltilmişlerdir. Teknik ögreti- min kapasitesi yüzde 10. Böylece ne oluyor? İ'retime yöneük eğitim yerine yüzbinlerce öğrencimiz üni- versite kapılan önüne yığüıyor. Milli Eğitim Temel Kanunu'ouB 31. maddesinde öyle bir hükün var ki -bunu Yüksek öğretim Ku- rulu'nun, kesiminin bilmesini istiyorum-, 'Iise mezunlannıa hangi yüksekokul programlanna nasıl girecekleri, giıis şartlan, Mil- ii Egitim Bakanhğı ile işbirügi ha- linde Yüksek Öğretim Kurulu'yla yapılır' diyor. Şimdi soruyorum, başka bir kanuna gerek var mı? Ben bunlan söylüyonım, sanki ye- ni çıkmış bir kanun gibi olur ol- maz diye tartışıyorlar..:' Yükseköğretime giriş sisteminin kesinlikle değiştirilmesi gerektiği- ni, bu konuda bilim adamlanyla çalışmalar yaptığım ve dosyanın çantasında gizli olduğunu vurgu- layan Akyol, "Bunu yapacagım, çaresi yok; yaparsam yapanm, ya- pamazsam giderim" dedi. Bakan Akyol, eğitim sistemin- deki aksaklıklarla ilgili çözumle- ri de açıklayacağını vurguladı ve yapılacakları şöyle sıraladı: • Ortaöğretimde yönlendirme sistemi mutlaka kurulacaktır. Li- se 2 ve 3, üniversiteye hazırhk sı- nıfı olmaktan çıkanlacaktır. YUk- seköğretimdeki kapasite arttınla- caktır. Ortaöğretimde çok amaç- lı okullar açılacakür. Ders geçme uygulaması sağlanacaktır. Oğren- cinin kaldığı dersten mutlaka geç- mesi istenmeyecektir. Çocuklar ortaöğretimde teknik okullara yönlendirileceklerdir. 3,5 saatlik üniversite sınavıyla ögrencinin kaderi belirlenemez. Üniversite sınavında ortaöğretim notunun ağıriığı yüzde H'den 30*a çıkanlmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle