29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5 Strasbourg'da Türk sineması • STRASBOURG (Cumhuriyet) — Fransa'nın Strasbourg kentinde 21 şubattan bu yana süren "Türk Sinema Haftası" kapsamında bugun Kultür Bakanı Namık Kemal Zeybek'in de katılacağı bir toplantıda, "Turk Sinemasının Avrupa'daki Yeri" konusu tartışılacak. Yine bugün Avrupa Konseyi'nde düzenlenecek bir torenle Türkiye, Ortak Yapım ve Dağıtım Fonu Eurimages'a resmen üye olacak. Strasbourg'da yayımlanan Contreplongee sinema dergisinin ve bu derginin yöneticilerinden Faruk Günaltay'm çabalanyla gerçekleştirilen "Türk Sinema Haftası" çerçevesinde Türk sinemasının pek çok tanınmış adı da konuk ediliyor. Lütfü Akad, Türkân Şoray, Erden Kıral'ın toplu gösterisi ve 80'li yılların önemli filmlerini bir araya getıren sinema günlerinde Ara Güler'in sinemacı portrelerinden oluşan iki ayrı sergisi de yer alıyor. Telif hakları için güvence • ANKARA (Cumhuriyet Burosu) — Kültür Bakanlığı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nda değişiklik yapmaya haarlanıyor. Bakanhk bu amaçla, yasa değişikliği önerisi için calışmaları haziran ayı ortalannda TBMM'ye sunulacak olan oneri ile telif hakları güvence altına alan yeni hukümler getiriyor. Bu arada mevcut yasada yer alan "eser", "eser sahipliği" gibi kavramlara günümü2 koşullanna gore yeni tanımlamalar getiriliyor. Kültur Bakanlığı Musteşar Yardımcısı Cevat Türkeroğlu, 5846 sayılı Fikır ve Sanat Eserleri Yasası'nın gunümüz koşullanna göre yetersiz kaldığını söyledi. Türkeroğlu, "Eser sahipliğinden doğan telif haklarını koruyan, eser sahipleriyle bu eserleri kullananlar arasındakı hukuki veya yasal düzenlemeleri sağlayan Fikir ve Sanat Eserleri Yasası 1951'de yürurluğe girmiş ve günümüze kadar geçen süre içerisinde çok düzenli bir şekilde işlemediği görülmüştür" dedi. 'Cosi Fan Tutte' • Kültür Servisi — Ankara Devlet Opera ve Balesi, 200. yıldönümünde "Cosi Fan Tutte"yi sahneliyor. "Yekta Kara"nın Commedia Dell'Arte'nin ve orta oyunundan yararlanarak özgün bir yorumla sahnelediği "Lorenzo da Porte"nin yazdığı VV.A.Mozart'ın "Cosi Fan Tutte" (Kadınlar Böyle Yapar) adlı 3 perdelik komik operası 28 şubat çarşamba gününden itibaren Ankara Devlet Opera ye Balesi sanatçıları tarafından 37 yıllık bir aradan sonra ikinci kez sahneleniyor. Orkestrayı Jstanbul Devlet Opera ve Balesi şeflerinden "Selman Ada'nın yönettiği oyunun dekor ve kostümleri Istanbul Devlet Opera ve Balesi Baş Dekoratörü Osman Şengezer'e ait. Koroyu Seral Irmak'ın çalıştırdığı oyunda başlıca rolleri Müfıde özgüç, ömer Yılmaz, Şebnem Sarıgöl, Eralp Kıyıcı, Bülent Ateşoğlu ve Funda Ateşoğlu paylaşıyorlar. Gallimard'da nıali anlaşmazlık • PARİS (AA) — Fransa'nın dünyaca ünlü Gallimard Yayınevi'nin üzerinde, Gallimard kardeşler arasındaki mali ve idari anlaşmazlık nedeniyle tehlike bulutları dolaşıyor. Fransa'nın en buyuk ve en saygın bağımsız yayınevi olan Gallimard'ın sahipleri olan Gallimard kardeşler, mali ve idari anlaşmazlık nedeniyle, Honore de Balzac'ın romanlarındaki gibi birbirlerine duştüler ve yayınevinin geleceğinden şüphe duyulmaya başlandı. Sözkonusu anlaşmazlık, ortaklardan, kardeşlerin en büyüğü Françoise Gallimard'ın, yayınevindeki yüzde 12.5'lik hisse payını satmak istediğini açıklaması ve aile içi anlaşmazlıkları kamuoyuna açıklamasıyla su yüzüne çıktı. Gallimard kardeşler arasındaki anlaşmazlığın giderilemeyip, yayınevinin hisselerinin yabancılara satılmasından endişeleniliyor. Bu durumda, Gallimard Yayınevi'nin özelliğini kaybedip edebi değeri olmayan, sadece para kazanmaya dönük eserler basan sıradan bir yayınevi haline gelebileceğinden korkuluyor. Çoker'den 'Türk resmT • Kültür Servisi — Adnan Çoker yarın saat 14.30'da Kadıköy Mine Sanat Galerisi'nde "Türk Resmi" üzerine bir söyleşi yapacak. Çoker'in çeşitli dönemlerinden örneklerin bir araya getirildiği aynı galerideki sergi ise 14 mart tarihine kadar uzatıldı. 1927 İstanbul doğumlu olan ve Güzel Sanatlar Akademisi Zeki Kocamemi Atölyesi'nde çalışan Adnan Çoker, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü'nü 1951 yılında bitirdi. Bursla Paris'e giderek gravür ve resim çalışmaları yapan sanatçı o tarihten bu yana yurtiçinde ve dışında çeşitli sergiler gerçekleştirdi, odüller kazandı. GAZETECILER CEMİYETİNDEN "Basın Tarihi" yazdırılacaktır Cemiyetimiz, Cumhuriyetin ilarundan günümüze (31 Aralık 1989) kadar olan dönemin "BASIN TARİHİ"ni yazdıracaktır. Eserin ülkemizde yayinlanan gazeteler, gazetelehn kadrolan, gazetelerin izledikleri politikalar, baskı tekniğindeki gelişmeler, ilan, fiyat, ücret polin'kalan, girdi sorunlan, sendikalaşma ve basın olaylan gibi temel konulan, gazetelerle ilgili diğerbilgileri içerme- si istenmektedir. 1- Eserlerin 1 Eylül 1990 tarihine kadar Cemiyetimize teslim edilmesi gerekmektedir. 2- Eserler Cemiyetimizce belirlenecek bır Seçici Kurul tarafından değeriendirilecektir. 3- Birinciliği alan eserin yazar veya yazarlanna ....20.000.000.- tkinciliği alan eserin yazar veya yazarlanna 10.000.000.- Üçüncülüğü alan eserin yazar veya yazarlanna...5.000.000.- lira leklif hakkı ve ödiil verilecektir. 4- Birinci, ikinci, üçüncü seçilen veya mansiyona layık görülecek eserlere ücretleri odendiğinde telif hakkı ile biriikte fikir ve sanat eserieri yasasının yazar veya yazarlara tanımış olduğu tüm haklar Cemiyetimize devredilmiş sayılacakur. Aynı kurallar, mansiyona layık göriilen ve telif ücreti odenen eserler için de geçerh olacaktır. 5- Cemiyetimiz bastıracağı eserde yazanyla görüş birliğine vararak kısaltma, ekleme yapmaya yetkilidir. ÖDÜL JÜRİSİ: İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Marmara Üniversıtesi Basın Yayın Yüksek Okulu Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Anadolu Üniversitesi lletişim Fakültesinden birer temsilci ile Gazeteciler Cemiyeti temsilcisinden oluşacakbr. 6- llgilenenlerin "Gazeteciler Cemiyeti-Basın Sarayı-Cağaloğlu" adresine 15 Mart 1990 tarihine kadar açık adres ve lelefon numaralannın da kaydedildiği biryazı ile başvurmalannı rica ederiz. MUZİK FİLİZALİ lDSOkonserlerindeşefAlexanderSchwinck, solist Yannis Vakarelis'ti Şefîn fendi solisti yendiPiyanist Vakarelis'in yorumladığı Brahms'ın konçertosunun ilk bölümünde 'yoksa çellolarm nota sehpalarma yanlışlıkla başka bir yapıtın notalarını mı koydular' sorusu bilegeçti aklımdan. 23-24 şubat senfonik konserle- rini Alexander Sctminck yönetli. Solist-piyanist Yannis Vakarelis, Brahms'ın Op. 15 No. 1 Re Minör Piyano Konçertosu'nu, Alexander Schwinck de Brnckner'in Re Mi- nör 3. Senfonisi'ni yorumladı bu konserlerde. Neden böyle konuşuyorum? Çünkü Bay Schwinck, Brahms'ın bu görkemü, görkemli olduğu ka- dar da derin duygularla yuklü, senfonik piyano konçertosunun orkestra eşliğini Bruckner Senfo- ni'ye feda etmişti bana sorarsanız. Demokrasi çoksesliliktir deyip du- nıruz hepimiz. Doğrudur, ancak müziktc çokseslilik her kafadan bir ses çıkması değildir. Çokses- lilik belirli kurallara uyularak bir- iikte uyumlu sesler çıkarılmasıdır. Bu tanımı ıster müziğe, ister top- lum yaşamına uygulayın, başarı- ya" ulaşırsınız. Aksi olduğunda, yani her kafadan bir ses çıktığın- da yandınız gitti. Brahms'ın 1. Piyano Konçerto- su'nun birinci bölumünun başın- daki uzun orkestratutti'sinde bir ara "Acaba beo mi yanlış işiliyo- ram?" dedim. Hatta, "Yoksa çel- lolann nota sehpalanna yanlışuk- la başka bir eserin notalarını mı koydular?" sorusu bile aklımdan geçti. Oysa, böyle bir saçmahk söz konusu bile değildi elbette. Sade- ce, besbelli eser yeterince çalışıl- mamışu. Herkes kendi partisinin içine gömülduğünden çalgılararası denge bir türlü sağlanamıyordu. Brahms'ın o kendine özgü yoğun, masif armonilen arasında dolgu ŞEFLERİN EGOLARI — Alexander Schwinck, Brahms'ın piyano konçertosunun eşliğine gostermedigi ozeni Bnıckner'in senfonisine gostererek, "şeflerin egolannın solistlerin egolannı bastırdığı" soylentisini dogrulamış oldu. panısi olarak önemli olup da hiç- bir zaman önde duyulmaması ge- rek partiler (örneğin trompetten belirli aralıklarla gelen zart-zart- zart-sesleri) ön planda duyuluyor- du. Brahms yorumu sırasında tah- ta üflemelerin düdük, bakır üfle- melerin de boru kökeninden türe- miş çalgılar otduklannı bir kez da- ha hatırlamak zorunda kaldık. Yunan asülı piyanist Yannis Va- karelis, her şeye rağmen istifini bozmadan, müziğe konsantre ola- rak yorumladı Brahms'ı ve garip- tir, arada bir orkestra tarafından dikkatimiz dağıtılsa bile Vakare- lis'in üstün nitelikli müzisyenliği ve ustalığı bizi muzikle biriikte sü- rüklemeyi başardı. Vakarelis, iyi huylu ve sakin görilnümlü, ama temelde celik gibi sağlam bir pi- yanist. Her şey tümüyle elinin al- tında. Bis parçası olarak çaldığı Liszt- in Macar Rapsodisi'ndeki hayret verici kusursuzluktaki oktavlan, Brahms'ın yoğun akorlanndaki derinlere inen tuşesi, tüm bravu- ra pasajlardaki yerleşmişlik ve parlaklık, Vakarelis'in özelliklen arasında sayılabilecek beceriler. Alexander Schwinck, Brahms- ın Piyano Konçertosu'nun eşliği- ne gostermedigi özeni, Bruckner Senfoni'ye gostererek "seflerin egolannın solistlerin egolannı basanugV söylentisini dogrulamış oldu. Ben senfoniyi kulisten din- ledim. Allah için herkes canını di- şine takmış canla başla çalışıyor- du. Eserin orkestra tarafn.dan pek iyi tanınmadığı duşünülecek olur- sa ortaya çıkan sonucun ortanın üstünde, iyi olduğunu belirtmek- te yarar var. Yine de tahta ve ba- kır üflemelerin bunca önemli rol oynadığı bu senfonide, gönül da- ha kuvvetli bir kadro ile karşı kar- şıya olmak istiyordu. Duyduğu- muza göre ufleme çalgı kadrola- rının bir bölümu, Ankara'ya "Eurovision" dolayısı ile gittiğin- den Bruckner Senfoni'nin tam ka- pasite çalmması suya düşmüş. Siz şu "Eurovision"un gucüne bakın, bütün Türkiye orkestralanmn iyi elemanlarını ayartabiliyor icabın- da demek ki. Darmstadt doğumlu şef Alex- ander Schvvinck'in program not- larında yer alan özgeçmişi, her konserde biraz daha zengjnleşiyoı bakıyorum da. Bu gidişle onun özgeçmişi de en az Hikmet Şim- şek'inki kadar uzun olacak. 1988-89 yıhnda İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin Genel Müzik Direktörü iken Türk ve yabancı basına verdiği tartısmalı beyanat- lar sonucu sözleşmesi yenilenme- yen Schwinck'in İDSO ile flörtü devam ediyoı anlaşılan. Schwinck, çok önemli şeflerle çalışmış, hırslı, mesleğinde ilerle- meye kararlı ve işini oldukça iyi bilen bir şef kuşkusuz. Ancak bu işi yaparken hoşnutsuzluğunu sü- rekli canlı tutması, etrafına nega- tif tıtreşimler yaymasına neden ol- makta. Vaktiyle Dr. Ernst Praetorius da zor günler geçirmişti, Ankara 1 da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or- kestrası'ru tam kadro bir senfonik orkestraya dönüşturmeye çalışır- ken. Ancak Praetorius hiçbir za- man küçumseyıci olmamıştı. Hat- ta Hindemith'e yazdığı mektuplar- da "İyi bir koraocu için krallığım olsa, OBU bile feda ederim" gibi feryatlar yazsa da orkestrasını ve elemanlarını hep kendi evlatları gibi sevdiği duygusu öne çıkar. Evet bazen döverek, ama daha çok severek yoğurmuştu orkestra- sını Praetorius. IstanbuVda birresital, bir konserverenpiyanist Yannis Vakarelis: Piyanoda yenilik bittiYunan asıllı piyanist, Yunanistan'ın çocuklarını dışan kaçırmakla ünlü olduğu görüşünde. Piyano için yazılacak her şeyin yazıldığını belirten Vakarelis "Belki 21. yüzyılda yeni Mozart'larla karşılaşabiliriz' diyor. j ^ ; * BEETHOVEN VE BRAHMS ÇALDI — Pazaıiesi gnnü Cemal Re- şit Rey Konser Salonu'nda bir resital veren Vakarelis, Beethoven ve Brahms'ın yapıtlannı seslendirdi. (Fotoğraf: Muharrem A\dın) Kiilrür Servisi — Yunan asıllı piyanist Yannis Vakarelis, 26 Şu- bat 1990 Pazartesi günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir resital verdi. Selanik'te doğan ve ilk müzik eğitimini Ulkesinde alan Vakarelis, daha sonra Viyana Mü- zik Akademisi'ni birincilikle bitir- miş. Çalışmalannı Maria Curcio, Bnıno Leonardo Gelber ve Niki- ta Magaloff ile sürdüren sanatçı şu sıra Paris'te yaşryor. Verdiği re- sitallerin ve solist olarak katıldığı konserlerin yanı sıra Avrupa Rad- yo TVleri ile programlar yapmak- ta. Vakarelis'i 1988 İstanbul Fes- tivali'nde BBC Filarmoni Orkest- rası'na solist olarak katıldığı kon- serde izlemiştik. Sanatçı, Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu'nda verdiği resitalde Beethoven'dan üç sonat ve Brahms"dan bir sonat seslendirdi. AlexanderSchwink yönetimindeki İDSO hafta sonu konserlerine so- list olarak katılan sanatçı sorula- nmızı yanıtladı: — Çağdaş Yunanlı besteciler haklunda ne duşunuyorsunm? Bu bestecilerin herhangi bir yapıtını yonunladınız mı? VAKARELİS — Çağdaş beste- cilerin -sadece Yunanlı olarak sınırlamayalım- çoğu piyano için beste yapmaktan çekiniyor. Bu- nun nedenlerinden biri sanırım çoğunun müzik eğitimini piyano ile yapması ve piyano çalmanın, piyano için yazmanın ne kadar güç olduğunun farkında olmala- rı. Yunanlı bestecilerden Ksena- kis'in piyano için birkaç bestesi var. Ben de bunlardan bir tanesi- ni çaldım. Fakat 11-12 dakikalık bir beste olmasına rağmen deşif- re etmem ve ortaya çıkarmam 6-7 ay sürdü ve sonuç yine de istedi- ğim gibi değildi. — Çağdaş Yunanlı bestecilerin çogunu tanımıyonız. Tanıdıklan- mız da Yunanistan dışında yaşı- yorlar. Sanınz siz de uzun yıllar- dır ülkenizin dışındasınız? VAKARELİS — Evet, Yuna- nistan çocuklarını dışan kaçır- makla ünlu. Sanatçı çocuklarına, kendilerini ve yeteneklerini geliş- tirebüecekleri gerekli ortamı hazır- layamıyor. Bu nedenle Yunanlı sa- natçılar kendilerini tatmin edecek ortamlan dünyanın dört köşesine dağüarak arıyorlar. Bu tabii, Yu- nanistan için büyuk bir kültürel kayıp. — Müziğin geleceği için ne dü- şünuyorsunuz? VAKARELİS — Çok iyi bir so- ru. Bunu zaman gösterecek tabii, ama sanıyorum piyano için yapı- lacak yenilik kalmadı. Yazılacak her şey yazıldı, denenecek her şey denendi. Bundan sonra bir geriye dönuş başlayacak sanırım. Beste- cilerin çoğu artık melodiden kork- muyor. Belki de 21. yüzyılda yeni Mozart'larla karşılaşabiliriz. — Etnik ögeler de oldukça kul- lamklı, değil mi? VAKARELİS — Evet, üstelik artık kültürler kaynasmakta, sı- nırlar kalkmakta. Bu aşamada mözikte etnik öğelerin aranacağı- nı sanmıyorum. — Piyanisl olmaktan dolayı mutla mnsunuz? VAKARELİS — Piyano çal- mak benim için büyük bir zevk. Tüm yaşamımı dolduran bir uğ- raş. Başka bir şey yapmayı hayal bile edemiyorum. Biliyorum uzun saatler boyunca -tek başına bir odada çahşmak oldukça yorucu ve güç, ama sahnedeki 1.5 saat bu guçlukleri unutturuyor. Yanlış bir tutum olan sahne korkumu, olumlu bir güç olan sahne heye- canına sadece 3-4 yıl önce çevire- bildim. Bu da beni son derece ra- hatlattı ve yaptığım işi daha da çok sevmemi sağladı. Piyanistlerimiz dünyaplakpiyasasında büyük başanlar kazanıyor Pekineller'e karşı Labeque kardeşler Şu sıra Pekinellerin tek rakibi Fransız Labeque kardeşler. Pekineller ne yaparsa bir de bakıyorsunuz Labeque kardeşler de yapmışlar. Bakalım bu rekabet önümüzdeki günlerde ne kadar kızışacak. Idil Biret ve Güher-Söner Peki- ael'e plak dunyasında yeni kapı- lar açılıyor. Londra'da çıkan 4 ocak tarihli "The Times" gazete- sinde "Top Ten" başlığı altmda şu ilginç göruşler yer alıyordu: "1989 yıhnda Beethoven yine Top Ten arasındaydı. Beethoven üst- lerdeki verini korurken, onu ça- lanlar arasında Top Ten'e erişe- bilen tek yorumcu Beetho- ven/Liszt Senfonileri düzenleme- leri yonımoyla tdil Birel'tir." İdıl Biret, 1990 yıhnda, 1989'da baş- ladığı yoğun plak çalışmalannı aynı hızda sürdurecek. Güher ve Süher Pekinel kardeş- lerin önce plak, sonra " C D " ola- rak çıkan "Bemstein: West Side Story'den Senfonik Danslar"; "Bartok: İki Piyano ve Vurmalı Çalgılar İçin Sonaf'ı hakkında tanınmış müzik eleştirmeni Peter Cossi, "Stereo" dergisinde övü- cü satırlar yazdıktan sonra ikiz- lerimize 10 uzerinden 9 puan ve- riyor. "StereopJay" dergisiyazan Gcorg-Friedrich Kühn aynı plağı şöyle puanlamış: Yorum: 9, ses kalitesi: 9, repertuar seçimi: 10. Bu dergilerde öyle herkes kolay kolay 9-10 puan alamryor. Söz ge- limi Karajan'ın yönettiği Viyana Senfoni Orkestrası eşliğinde Çay- korski'nin Re Majör Keman Konçertosu'nu çalan, ünü dunya- yı sarmış genç kemancı Anne- Sophie Mutter, Norbert Hornig'- den sadece 6 puan alabilmiş. "Stereoplay"de Artila Csampai son zamanlarda parlayan piyanist Krystian Zimerman'ın Chopin baladlarını ancak 7-8-6 gibi puan- larla değerlendirmış. Aman Alla- hım, dunya nerelere geldi! Müzis- yenler de olimpiyat oyunlarmda puanlanır gibi puanlanıyor artık. Şu anda Pekineller'in tek raki- bi Fransız piyano duo'su Katia ve MarieOe Labeque kardeşler. La- beque kardeşlerin ilk dezavanta- jı ikiz olmamaları. öte yandan Güher ve Süher, Labeque'lerin hava cıva olduklarını söylerler hep. Pekineller'Ie aşık atarlarmış akıllannca. Gerçekten de, Peki- neller ne yaparsa biraz rötarlı da olsa bir de bakıyorsunuz Labeequ- e'ler de yapmış. lllet olmak işten değil. Güher ve Süher'in, Bernste- in, Gershvvin, Bartok plağı iyice sükse yapınca bir de ne görelim, Labeque kardeşler West Side Story"yi Bernstein'ın kutsaması ile CBS fırması için kaydedecek- lerini ilan ediyorlar. Bakalım bu rekabet ne kadar kızışacak önü- müzdeki günlerde. Pekineller'in yine Teldec için yaptıkları Mozart ve Schubeıi kaydı da (CD) çok yüksek puan- lar almakta şu sıralar. Ama daha da onemlisi Guher ve Süher CBS için ilginç, ilginç olduğu kadar da tartısmalı bir plak yaptılar. Bob James ve Synthorchestra'sı ile bir- iikte Bach'ın BWV 1060 ve BWV 1061 iki piyano ve orkestra için konçertolannı, aynca Bob Ja- mes'in de katılmasıyla BWV 1063, 3 piyano konçertosunu çal- dılar. Carilı kaydın sonradan bil- gisayardan geçerek revizyona uğ- raması fikri size ters gelmiyorsa hiç mesele yok. Bana sorarsanız "synthorco"suz bir Bach yorumu daha işime gelirdi. Ancak yorum öyle kusursuz, öyle pırıl pınl ki, insanı baştan çıkarması işten bile değil. Gelelim Pekıneller'in yeni pro- jelerine: Ikizler Eylül 1990'da Orchestre National de France ile Poulenc'in iki piyano konçertosu- nu, Saint-Saens'ın "Hayvanlar Karnavalı" ile bir araya getirip plak yapacaklar. Şef Lorin Maa- zel olacak. Ekim 1990'da Ravel ve Grana- dos'un eserlerinden oluşan bir plak kaydı projesi var yolda. Ama asıl bomba haber Teldec-Decca firmasıyla imzaladıklan beş yıllık kontrat. Bu anlaşma uyarınca Pe- kineller Hamburg Steinway fab- rikasından seçtikleri iki piyanoyu yine kendi seçtikleri uzman bir akordör eşliğinde Berlin'e istedik- leri-zaman getirecekler ve istedik- leri eserlerin plak kaydını yapa- caklar. Bu kayıtlar için kendile- rine New York Filarmoni, lsrail Filarmoni, Amsterdam Concert- gebouw, Londra Senfoni orkest- ralan eşlik edecek. Böyle hanka bir anlaşma dostlar başına. Bra- vo Pekineller'e... Alman Kültürde KENDİ SEÇTİKLERİ PİYANOLARLA — Pekinel kardeşler. ken- di seçtikleri Steimvay pi>anolan isledikleri zaman Berlin'e getirecek- ler, diledikleri yapıtların plak kaydını yapacaklar. Bu kayıtlarda Pe- kineller'e unliı orkeslralar eslik rderek. • Kültür Servisi — İFSAK ve Fransız Kültür Merkezi'nin işbirliğiyle geçen hafta Fransız Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 2. Uluslararası İstanbul Kısa Film Gunleri'nde yer alan filmlerden bir bölümü 1 ve 2 mart tarihlerinde Alman Kültür Merkezi'nde gösterilecek. Merkezin Tunel Galipdede Caddesi'ndeki Teutonia Binası'nda iki gün süreyle 15.00 - 18.00 saatleri arasında 16 mm. Alman, Hollanda ve Ispanyol filmleri ile Türk video filmleri sunulacak. Menuhin'e ödül • Kültür Servisi — Ünlü keman virtüozu Yehudi Menuhin, Kanada'mn Toronto kentinde Glenn Gould Ödülü'ne değer görüldü. Glenn Gould Odülü, müziğe ve modern tekniklerle müzik iletişimine olağanüstü katkılarda bulunan kişilere her üç yılda bir veriliyor. ödül, bir dönemin ünlü Kanadalı piyanist Glenn Gould adına kurulmuş olan vakıf tarafından düzenleniyor. Peter Coler sergısı • Kültür Servisi — 1940 Fürstenberg/Oder doğumlu Peter Coler'in resim sergisi 5 martta İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açılıyor. Akademik bir kariyer edinmeyen ve kendisini yetiştiren Coler, 1974-1989 yılları arasında Stuttgart, Berlin, Salzburg, Münih'in de yer aldığı çeşitli kentlerde kişisel sergiler açtı. Ankara, Izmir, Paris, Londra, Roma, Edinburg'da açılan karma sergilere de katılan sanatçmın yapıtları çeşitli özel kuruluş ve müzelerde yer alıyor. 'Göçerler' sergisi • Kültür Servisi — İFSAK üyesi bir grup sanatçının "Göçerler" adını taşıyan fotoğraf sergisi Insan Hakları Derneğı istanbul Şubesi'nde (Tflnel, Jurnal Sok. 4/4) sürüyor. 1989 temmuzunda İFSAK'ın düzenlediği, AFSAD ile BÜPSAD'ın da katıldıklan Bitlis gezisi fotoğraflarından oluşturulan "Göçerler" sergisi 3 mart akşamına kadar açık kalacak. İsa Çelik'in dia göeterisi • İSTANBUL (AA) — Fotoğraf sanatçısı İsa Çelik, özel Boğaziçi Lisesi'nde dia gösterisi yapacak. Anadolu uygarlıklarını konu alan dia gösterisi, saat 15.00'te gerçekleştirilecek. UGUN • 'Oyunlarta Yaşayanlar' Pendik Atatürk Kültür Evi'nde gerçekleşen "Bahara Merhaba" tiyatro şenliği kapsamında Basamak Oyuncuları saat 2O.3O"da "Öyunlarla Yaşayanlar"ı sergileyecekler. • Şan resitali Bariton Ralf Döring ile soprano Guzin Gurel'in şan resitali saat 20.00'de Cemal Reşit Rey'de. • 'Kapadokya, Alaca' Aclan Uraz'ın "kapadokya, Alaca" konuhı dia gösterisi, saat 19.00'da Aksaray Folklor Kurumu'nda izlenebilir. BİLSAK'TA BUGÜN 28 Şubal Çarşamba 19.00 438. Madde (Gerekçeli Tecavnz) Kimi Hedef Alıyor? Nukhet StRMEN, Stella OVADİA. 19.00 Yeşil Dünya Okuyoculanyla. 10.00-01.00 arası CAFE-FOYER-BAR BtLSAK Herkese Açıktır. BİLSAK, Strasetviler, Soğancı Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79 - 143 28 99 SHP İSTANBUL DEMOKRASİ SÖYLEŞİLERİ-2 28 Şubat Çarşamba (bugun) SOVYETLER BİRLİĞt VE DOCU AVRUPA ÜLKELERİNDEKİ GH.tŞMELER Konuşmacılar: Asaf Savaş AKAT Nebil İLSEVEN Yer: SHP tl Merkezi Saaı: 18 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle