Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 28ŞUBAT1990
Tiilbentteiî Türbana...
Şimdüik sadece omuzlara dokulen bu ortünun, bir gun yerlere kadar
uzayıp kara çarşafa donuşerek geleceğimizi yok etmesine izın
vermemeliyiz. Bu kumaş parçası, ne Ayla hanımın şapkası ne Elif
ananın yemenisi ne de Ayşe kızın oyalı yazmasıdır. Doğrudan,
Ataturk'un bizlere emanet ettiği laik devlet duzenini yıkıp yerine
çağdışı bir duzen kurmak isteyen karanlık, yobaz kafaların
göstergesidir.
Dr. UFUK SEMERCİOĞLU Dokuz Eylül Üni. Buca Eği. Fak.
sozluğunde "ustunde ya da çevresınde turlu ışle-
rın yapıldığı, yuksekçe, genışçe ve ayaklı tabla" dı-
ye tanımlanan nesnenın, kendısını gösteren
(m a s a ) seslerı ıle bağı nedensızdır Bu seslerle,
nesnenın ışlevı, bıçımı ya da başka bir varu ıle ılın-
tıh doğal ve mantıklı bir neden voktur Başka ses
beraberlıklen de ayru gorevı pekâlâ ustlenebılırlerdı
lnsan dılının dışındakı ıletışım dızgelerı de sayma-
ca gostergelerı yoğıın olarak kullarurlar, Sağır-dılsız
abecesı, kara, denız, hava taşımacılığında kullanı-
lan ımJenn buyuk bir kısmı, toplumsal ılışkılerı du-
zenleyen gorgu kuralları gıbı
Toplum yaşamında
tur Lzun yıilar, bu masum ve art nıyetsız anlamı
ıle sözluklerde yer alan sözcuk, 8O'lı yıllarda, bir
den polıtık bir boyut kazanarak saçın tamamını or-
terek omuzlara dökulen ve belb bir bıçımde bağ-
lanan bir kumaş parçasın-n adı olmuştur.
Turban sözcuğu sessel, yanı bıçımsel olarak de-
ğışmeden kalmış olmasma karşın, anlamsaJ boyutta
yenı gorevler ustlenmek zorunda kalınca, gostere-
nı ıle gosterılenı arasındakı ılışkı de bundan etkı-
lenmıştır Bu andan ıtıbaren göstergenın oğelerı
arasındakı ılk kaynak, dayanak vıtırılmış ve dur-
durulamaz, >onlendırılemez, denetlemenez bir be-
umleme, gösterme ve denklık surecıne gırılmıştır
PENCERE
lnsanoğlu dış dunya ıle ıletışımını bir gosterge-
ler dızgesı olan dıl aracılığı ıle kurar En genış an-
lamı ıle gösterge, bir gösterılen anlam bir de gos-
teren bıçımden oluşmuş, kendı dışındakı bir nes-
neyı, bir varlığı, bir olguyu belırten, onların yerı-
ne geçen uyarıcı oğelerdır ve nıtelıklerı açısından
ıkıye ayrılırlar 1. Doğal gostergeler, 2. Vapa> gos-
tergeler: Bunlar da kendı ıçlennde goruntusel ve
saymaea olmak uzere ıkıye ayrılırlar Şımdı teker
teker ele alalım
Dilbilimde...
1. Dogal gostergeler: Ozunde ıletışım amacı gut
meyen, doğada var olan neden - sonuç bağıntısına
dayalı, bir başka deyışle, gösterenı ıle gosterılenı
arasındakı ılışkı doğal, doğrudan algılanabılır gös-
tergelerdır Dilbilimde belırti dıye de adlandırılır
lar Örnekleyecek olursak, kara bulutlar vağmu-
run, asık bir vuz hoşnutsuzluğun, 37
dereceyı aş-
raış vucut ısısı hastalığın belırtılerıdır Turkçemız-
dekı "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" oz-
deyışı de boyle bir bağıntının dılde anlatım bulma
sıdır Dıllerde doğa olaylarından kaynaklanan be-
lırtılenn yanı sıra toplumsal boyutlu belırtıler de
sıklıkla kullanılır Gıyım kuşam bıçımlen bunlar-
dan sadece bırısıdır Örneğın, hıç tanımadığımız bı-
rısım gıysılerınden hareketle değerlendınp, onun
hakkında genelde doğru bırtakım >argılara vara-
bılırız Şapkasının bıcımı, pantolonunun, ceketının
kumaşı, kesımı, dıkışı, ayakkabısının modelı ve bu
turden daha bırçok aynntı bızeo kışının aılesı, çe\-
resı, eğıtımı, ekonomık dunımu, beğerulen, gıde-
rek eğılımlen hakkında ıpuçları olur Bunlar doğ-
rudan ıletışım kurmaya >onehk olmadıklanndan
(olmadıkları surece) belırtıdırler
2. Yapa> gostergeler: Bu tur gostergeler, belır-
tılerın tersıne ozlerınde ıletışım amacı taşırlar Bir
nesnenın, bir varlığın, bir olgunun yerine kullanıl-
mak uzere ıstençlı olarak uretılmışlerdır Belirtke
dıye de adlandırıhrlar ve ıkı altture ayrılırlar A-
Goruntusel gostergeler: Bunlar dış gerçeklıkle (gon-
derge) benzerlığe dayalı bir ılışkı kurarlar, ekınsel
bir çevrede yer alırlar ve değışmezler Bır yanları
ıle nedenlı olduklarından (benzerlık) sayıları azdır
Trafık ımlerırun ve toplumsal yaşamı duzenleyen
ımlerın bır kısmı bu ture gırerler Vıraj, kasıs, gev-
şek ŞĞV levhaları, çopumuzu yere atmamayı, çıçek-
lerı koparmamayı öğütleyen çopten adamlı pano-
lar gıbı B- Saymaca gostergeler: lnsan dılının te-
mel oğelerı olan bu tur gostergeler, rastlantısal nı-
telıklı olup anlamlarını ortuk bır toplumsal uzlaş-
madan alırlar Çunku gösterılen ıle gosteren ara-
sında doğal ya da mantıklı bır bağ yoktur, neden-
sızdırler Gösterdıklen şey ıle buvrultusal ve çağ-
rışımsal bır ılışkı kurarlar örneğın TDK
Dilbilimde doğaJ ve yapay gostergeler arasında-
kı ayrım açık seçık tanımlanmıştır Ancak toplum
yaşamında bu sınır, kımı zaman behnıden belırt-
keye doğru kolayca aşılabıbr Yanı doğal >a da gö-
runtusel bır gösterge, bırtakım toplumsal etkıler ve
nedenlerle saymaca bır gostergeye donuşebılır, bellı
bır amaca yönelık >enı anlamlar yuklenebılır Bır
başka deyışle, gosterene >enı gosterılenler bağla-
nabıhr Orneğımızı vıne gıyım kuşam alanından ve-
relım Sadece başı soğuktan >a da sıcaktan koru-
maya yarayan, bunun otesınde özel bır ıletı taşı-
mayan bır başük, gunun bınnde, doğal ışlevının dı-
şında bır şeylerın gostergesıne donuşebılır Fran-
sız Devrımı'mn kırmızı bonesı, Kurtuluş Savaşımı-
zın kalpağı ve bugun ozellıkle unıversıtelı bazı kız-
larımızın başını örten turban gıbı
Turban kokenbılımsel açıdan ele alındığında ol-
dukça ügınç gonınumler sunan bır sözcuk Dılunıze
Fransızca'dan gırmış Aslında kökenı Farsça,
1490'larda Osmanlıca tulbeot aracılığı ıle gıtmış
Fransızca'ya Oncelerı tulban şeklınde ıken l/r de-
ğışımı ıle turban'a donuşmuş ve Fransızca'va yer-
leşmış "Ince uzun bır kumaşın başın etrafına sa-
nlması tle oluşturulan ve Doğu'da kullanılan bır
erkek başlığı" dı>e tanımlanan bu sözcuk daha son-
ralan, bıçımsel benzerlığı nedenıyle, bır kadın baş-
lığının da adı olrnuş ve gıderek Parıslı modacıla-
rın eünde, kentlı kadının şıklığını butunleyen bır
aksesuara dönuşmuştur Tanzımat'tan sonra, Ba-
tı'ya açılmamızJa da Fransızca'dakı bıçımı ve sa-
dece kadın başlığı anlamı ıle Turkçeve gen dönmuş-
Sonuç
Artık turban, turban olmaktan çıkmış, laık devlet
duzenini >ıkmayı amaçlayan, karanlık duşunceyı
çağrıştıran, zorunlu dın derslerı, topluca kılınan na-
mazlar, muzelerı camılere donuşturme kampanja-
lan desteklı bır gostergeye dönuşmuştur Bır ser-
best bırakılıp bır yasaklanarak, böylece de sureklı
tartışmalarla gundemde tutulan turban sayesınde
arkasındakı karanlık guçler beslenıp semırm«kte-
dır Şımdılık sadece omuzlara dokulen bu ortunun,
bır gun yerlere kadar uzayıp kara çarşafa donuşe-
rek geleceğimizi >ok etmesine ızın vermemehyız Bu
kumaş parçası, ne Ayla hanımın şapkası ne Elıf
ananın yemenisi ne de A>şe kızın oyalı yazması-
dır Doğnıdan, Atatürk'ün bızlere emanet ettığı laık
devlet duzenini yıkıp yerıne çağdışı bır duzen kur-
mak ısteven karanlık, yobaz kafalann gostergesı-
dır Bu boyle bılınrnelı ve konu gıyım kuşam öz-
gurluğu platformuna çekılerek saptırılmamalıdır
Eğer çocuklanmıza gerçekten demokraıık, ozgur,
aydınlık bır Turkıye bırakmak ıstıyorsak, daha da
geç olmadan turbanı (rruzı) önumuze koyup bır kez
daha duşunelım
KAYNAKÇA BARTHES R S/2, Seuıl 1970 Parıs
BLOCH O WARTBURG VV Dlctionnaıre etymotogıqfe
de la langue trançaıs«, P U F 1932, Parıs
GUIRAUD P La Semiologle, P U F 1977 Parıs
SAUSSURE F DE Cours de lirtguistlque generale, Pa
yot 1974 Parıs
VARDAR, B Dilbllimin Temel Kavram ve llkeleri, Tûrk
Dıl Kurumu Yayınları 1982 Ankara
EVET/HAYIR
OKTMAKBAL
Üç Olay, Ûç Gerçek
Münır Bırsel Kırk yıldır kendı köşesınde yaşayan bır kışıydı
Genç kuşaklar ıçın bılınmeyen bır ad Gazetelerde çıkan ha-
berlere göre 94 yaşındaymış Demek, ellısınden hemen sonra
polıtıka ve partıcılık yaşamından uzaklaşmış Ornek bır polıtıka-
cı, dürust bır ınsan Adı her zaman saygıyla anılacak bır hukuk
adamı
Avukat, Izmır Barosu Başkanı, CHP Izmır II Başkanı, Izmır Mıl-
letvekılı, CHP hukumetlerınde Mıllı Savunma, daha sonra Işlet-
meler Bakanı Bu gıbı onemlı görevlere gelenler çoktur Ama
hangısı ardında guzel ızlenımler bırakabılmıştır?
Munır Bırsel'ın ozellığı neydı"? Gerektığı zaman görevını ken-
dı ısteğıyle bırakabılmesı Polıtıka dunyasında zor rastlanan bır
şeydırbu Ama Munır Bırsel bunu yaptı Mıllı savunma ışlerınde
bır soruşturma konusu ortaya çıkmıştı Soruşturmanın sağlam-
lığı gerekt nyor dıye bakanlığı bıraktı Oysa kendısıyle ılgıiı bır
suçlama yoktu Ama ben ışbaşında ıken boyle bır soruşturma
gereken bıçımde yapılmayabılır' dıye duşündu
Bır başka Mıllı Savunma Bakanı na, Bay Vuralhan'a, Bırsel'ın
davranışını ornek gostermıştık Tınmadı bıle, sonuna kadar go-
revınde kalmakta dırendı
1
Ne oldu pekı? Yıne de hükumet dışı
kaldı
1
Oysa bakanlığıyla ılgıiı soruşturma başladığı anda göre-
vınden ayrılsaydı kışılıklı bır davranışta bulunmuş olurdu Polıtı-
kacılar çeşıt çeşıt. kımı oyle davranıyor. saygınlık kazanıyot; kı-
mı de kendını hıç uğruna harcatmaktan kaçinmıyor*
Savunma Bakanlığı'ndan çekılen Bırsel bır sure sonra yen>-
den hukumete gırdı bu kez Iştetmeler Bakanı olarak Demek
kı zamanında, yerınde gorevı bırakmak kotu sonuç veren bır du-
rum değıl Tam tersıne o kışıye saygınlık kazandırır Münır Bır-
sel ışte böyle bır adamdı Her zaman saygıyla anılacak bır or-
nek polıtıkacı
SHP'nın yenılıkçılerı yenı bır başarı daha kazandılar Ankara
ıl kongresınde başkanlık yonetım uyelıklerı delegelıkler "arka-
daş grubu"nun elınden gıttı Merkez yonetımının oyunları sonuç
vermedı Demokratık yontemlenn uygulandığı kongrede SHP'lıler
ozgürce oylarını kullanıp yenılıkçılerı ışbaşına getırdıler Bılındı-
ğı gıbı MYK, seçımle ışbaşına gelmış başkanı ve yonetımı hıç-
bır neden gostermeden gorevden almıştı Onun yerine gelen kı-
şıyı de ıkı gun ıçınde gorevden çekmış yerine kendı ıstedığı bır
kışıyı 'tayın' etmıştı Ankara SHP'lılerı buyuk bır demokrası ör-
neğı verdıler Bunda genel başkanın kararlı davranışının da bu-
yük etkısı vardır Inonu partı ıçınde demokrasının butun koşul-
larıyla uygulanmasını ıstedığını belırterek MYK'nın oyununu boz-
muştur
SHP utkemızde demokrasıyı yerleştırmek savında bır partıdır
Ama bunun orneklerını onoe kendı ıçınde veremezse ne ışe yarar
demokrası sözlerı? Son kurultayda arkadaş grubu, partı meclı-
sınde büyük bır çoğunluk elde ettı Bu başarısını gorevden alıp
yerine kendr yandaşlannı atamasına borçluydu Bunu bılmeyen
yok Ama SHP tabanı kendı yazgısına egemen olmasını bıldı
Once Zeytınburnu ılçe kongresınde yenılıkçıler guçlerını kanıt-
ladılar Arkadaş grubu nun adayları seçımde yenık duştu Şım-
dı de aynı sonuç Ankara da alındı Bunlar onemlı gostergeler-
dır SHP tabanı demokrasıden demokratık uygulamaların yu-
rürtükte olduğu bır partı yonetımı ıstıyor Turk seçmenı de SHP ye
(Arkası 1' Sayfada)
. . .Iki Sürecftn Çatışması
Özal, once Konut'ta, "Tek"in "Sultası"nı, (boyuna kendine
yonttuğu "seçim"e dayatma sozdeliği içinde), iyice kurdu ve
uyguladı. Şimdi de, bu sultayı, Çankaya'da, eylemsel olarak,
toplumumuzun, siyasal rejimi kılmaya uğraşıyor.
Prof. BAHRI SAVCI
Turkıye"de, şımdılerde, ıkı surecın çatışma-
sı var tlk ana\asadan (1876) gelen, adına ar-
tık, "konsensus demokrasısı" denen parla-
menter demokrası surecıyle, bunu, her yönuv
le, her boyutuyla, her ıçerığıyle (yanı tum
özuyle), kendısıne bıle yabancılaştırıp, onun
yerine, "Tek"ın, bıreysel, kışısel, keyıfsel "tak-
dır"lerını koyma surecının karşılaşması
Şımdılerde, bu ıkıncı sureç, suyun ustunde-
dır
Bu akım, parlamenter konsensus demokra-
sısını, ıdeolojık özu, siyasal çatısı, ekonomık
yapısı, temeldekı "halk kaynağı" ıle dışlamak-
tadır Aynca, onun ışleyışındekı "demokratık
dınamıklen" durguniuğa ıtmektedır "Karar"
surecıne katkı getırecek konsensus mekanız-
malannı ışletmemektedır Böylece onu, baş-
kalaştırmakta, kendısıne bıle yabancılaştır-
maktadır
Gerici devrim
Bu, bır "nc'ı ınkılap (gencı de%rım)"dır
'T<fef, paflarnerlte'r dertıokrasi süfeci, kuram-
da "ulusal kuvvetı, yapıcı, ulusal ıstencı, ege-
men kılma" temehne dayanarak, yalnız seçım-
den gden bır Meclıs'te ve de onunla, dmamık
bır kışılık eksenınde "parlamenter olanaklar
ve sorumluluklar" ıçınde ılışkı kuran bır hu-
kumette kurumlaşmıştı Bu, yepyenı bır kapı
açılması ıdı Oradan, doğruları-vanılgılanyla,
"Konsus"çu parlamenter demokrasımızın ku-
rumları, yöntemlerı gırecektı, gırmıştı de. Iş-
te, ortada, ulusun egemenlığının belırtı (teceüı)
yerı olan bır Mechs vardı Bu egemenhğı,
"ıcralar-vurutumler alam'nda" somutlaştıran
bır kabıne-hukumet vardı tkısı, ulusun ege-
menlığını eylemsel olarak, kararlarda, polıtı-
kalarda, uygulamalarda gerçekleştırmede, bır-
bırlennı karşıhklı etkıleme, frenleme görevı-
nı yerine getıreceklerdı, fakat buyuk bır
"ışbırlığı" de oluşturacaklardı Ahretçılığı,
"vıcdan"a bırakarak, dunyacılığı, usun lojığı-
ne, bılımın venlenne, deneyımın yanılgılardan
kurtarıcı bırıkımlerıne göre yunıtmek olan la-
ısızm ıle de çağdaş bır yaşam uslubunu ger-
çekleştıreceklerdı
Bu, bır "çağdaş parlamentarızm"ıdı
Çağdaş parlamentarızm. kuramda; ulusal
ıstencı yansıtan Mechs ıle ulusal ıstencı olgu-
larda uygulayan, yuruten hukumetın. bırbır-
lerını dengeleyerek, bır "ışbırlığı" ıçınde ça-
lışması ıdı
Fakat bu, uygulamda, bır Mechs çoğunlu-
ğunun, onun ıçındekı "partı merkez organız-
mı"nın, onun da ıçınde "partı önde lığının
(Lıdershıp'lığının)" yapacağı "polıtık değer-
lendırmelerle (takdırlerle) ulusal ıstencı pra-
tığe vurmasına dönuşuyordu
Buna kızıp durmak, yararsızdır Çunku bu
durum, çoğulcu toplumun urunu sıyasal par-
tı eksenı uzerındekı bır "siyasal gerçekler do-
ğası"ndan gehvordu
Gerçekten, demokrası, "ıktıdar"ı, genel se-
çımderfçıkarmaksa, kı oyledır, seçım çoğun-
luğunu alan partının, Meclıs'tekı çoğunluğu
kanalı ıle Mechs uzerınde en buyuk etkı gu-
cunu kazanması ıse, kı ovledır, bu partının
de, kuracağı "kabıne-hukumet" ıle buyuk bır
yurutme, yonetme, ıcra dınamığı oluşturmak-
sa, kı oyledır, kuramda dokunulmaz olan o
görkemlı ulusal ıstenç de, siyasal gerçekJer ala-
nında "seçımden çıkan çoğunluğun -onun ıçın-
de de partı merkez organızmıntn- ve de onun
ıçınde, partı önderının ıstencı"ne dönuşur
Sıkı durunuz, bu adeta, partı lıderının ıs-
tencının, ulusal ıstençle tıpkılaşmasıdır
\ma, urkmeyın, bır dakıka durun lutfen
Demokrasının çağdaş uslubunun; ulusal ege-
menlık, ylusal )ste,nç; "kuva-yı mıllıyeyı |mıl,
ıraJeı mıllıyeyı hâkım kılma" kurallannın, so-
nunda, donup dolaşıp, bır partının seçım yo-
luyla Meclıs'ı ve hukümetı doldurup, bır "se-
çılmışler dıktatoryası" olasılığından, korku-
ya kapılmayın
Konsensus yontemciliği
Çağdaş demokrasının çağdaş parlamenta-
rızm ılslubu (ve bunun, bır "Turkıye
uyarlaması" olan 1961), seçılmışlerın "mono-
lıtık egemenlığı"ne karşı, cıddı, geçerlı, polı-
tıko, jurıdık onlemler de getırmıştır (Bunlar,
dunya ve Turkıve'nın demokrası gelışımı tan-
hının verılerıdır) Çoğulcu toplum yapısının,
yıne seçım yoluyla Meclıs'e gonderdığı
"orgutlu-dınamık-ışlerhklı bır (muhalefet)",
Mechs dışında oluşturduğu bır dızı "demok-
ratık kurumlar" ve de ozellıkle "hukuk de\-
letı", onun, genel yargı, yönetımsel yargı, ana-
yasal yargı kurumları Ve en sonunda, "Kon-
sensus yöntemcılığı "
Elbette, butun bunlann ışlemesı (bırıncı de-
recede değıldır Ama her turden "karar"ı, olı
garşık, monohtık bır ıstencın keyfı kılmala-
ra, bır toplumsal dırenç de gıttıkçe buyuyor
"Jo 80'lerı aşan bır "reddı>e"nın gerçek nede-
nını burada aramak gerek)
Ama, "seçılmışlığın dıktatoryası" sürecının,
oyle pek sudan olmadığını da unutmamauyız.
Bu surecı, 1950 seçımını kazanma coşkusu-
na kendını kaptıran Menderes-Bayar ıkıhsı
başlatmıştı "Ulusal ıstenç, bızı, ulusal ege-
menlığın temsılcısı yaptı" dıyerek, 1924 Ana-
yasası'mn kendılenne kesınlıkle vermedığı bır
"temsılı vekâlet abartması" ıle demokrasının,
demokrası ıçre yapılan eylemlerın hukuksal
lığının en basıt gereklerıne boşverdıler
Sonra, bu olumsuz surecı, Demırel ışleme-
ye başladı Butun dev let orgamzmı, butün ana-
y-asal kuruluşlar, seçım utkusu ıle ulustan "her
şeyı yapma vekâletı" almış olan "ben"ım tak-
dırlerıme, "ben"ım pohtıkalarıma koşut gıt-
mekle yukumludur Eğer demokrası \arsa,
"ben", "sandıktan çıkan" olarak, ulusaJ ısten-
cın deyımcısı-ulusal egemenhğın uygulayıası
yetkısının sahıbı olmuş olurum Oyleyse, her
organ, her kuruluş, ulusal egemenlığe ı>yma
yukumluluğü altında, "benım devlet görevıme-
benım sıyasa! ıktıdarıma" koşut olarak görev
gormelıdır 1961 Anayasası, bunu önluyor
Yargı gıbı bağımsızlık, unıversıte gıbı TRT gıbı
ozerk kımı kuruluşlarla, benım polıtıkalarım
dışındalıklar ılen suruyorlar "Bu 1961 ıle ul-
ke vönetılemez" dedı Bu, ulusal ıstenç gıvsı-
sını "kuşanmışlık ham ımgesı" altında, yöne-
tıcı ıstencı, bır tek kjşılıkte toplama ve yoğun-
laştırma duşu ıdı
Sonra, Evren, her şeyın, hatta Meclıs'ın de
ustunde bır 'devlet başkanlığV teoremı kurma-
yı araştırdı Amerıkalı dostları da "lyı olur
Bu, sızın geleneklennıze de uygundur Batı de-
mokrasısı neyınıze gerek" dıverek desteklı-
yoplardı. Burada, Evren, gerçekl«n bır "ba-
sıret göstererek, bu projeden vazgeçtı. Ama,
aydınlık çağından suzulerek gelen 17*76-
1789-1830-1848 rfevnmlerıyle, turlu İngılız
lnsan Hakları Bıldırılerınden ve reformla-
rından, 1917'den geçerek, gunumuzün evren-
sel bıldırılennde deyımını ve gerçek anlamla-
rını bulan "özgurluk-eşıtlık-guvence- "açlık-
tan, sefaletten, korkudan azadelık" kavram-
lanndan urken, sosyal ıçenklı polıtıkalara duş-
man danışmanlarının çızdıklerı eskızler uze-
rınde, bır "devlet baba"cılığı rejımıne kaydı
Uygulamada da yapabıldığı, bıtmez-tukenmez
"TRT lakırdıcılığı" ıçınde, bır karıha boyut-
suzluğunu sergılemeyı geçemedı, 82'ye soktuğu
gerçekten ağır yetkılen bıle tam kullanama-
dı
Sonuç
Ama Özal, once Konut'ta, "Tek"ın "Sulta-
sı"nı, (boyuna kendine yonttuğu "seçım"e da-
yatma sozdeliği ıçınde), ıyıce kurdu ve uygu-
ladı Şımdı de bu sultayı, Çankaya'da, eylem-
sel olarak, toplumumuzun, siyasal rejımı kıl-
maya uğrasıvor Turkıyemızde, böylece, de-
mokrasıleşmemızın tanhsel, doğal urunu olan
parlamentarızmımız surecı ıle yanı onun, "ka-
rar"ı, bır konsensus yontemı ıçınde anonım-
leştırerek hukuksal-sıyasal sjrumluluk kura-
lıyla çevırme surecımızle; karardan hıçbır so-
rumluluk payı almayan bır kışının takdırlerı-
nı egemen kılma surecı arasında bır çatışma
beyhudelığı hukum suruyor Ama tarıh, ulu-
sal ıstencı ve egemenhğı, kendı "tek"hğınde
toplamacılaıdan yana değıldır.
Ayvayı Yamiş...
Yoldan çevifdı kucakladı, şapır şupur öptü, ıkırcıklı davran-
dığımı gorunce bozuldu
— Benı tanımadın mû
Adamı gozum ısırıyor ama kım' Belleğımın bılgısayarından
geçmışın fotoğraflarını hızla geçırıyorum, bırden yakaladım
— Murteza'
— Tamam ,
Sınıf arkadaşım aradan geçen yıllarda ne kadar değışmış'
Tuh be' Yolunmuş horoza donmuş Vay Murteza vay1
Ulan
sen boyle olacak adam mıydın' Sokak ortasında ıtışıyoruz Böyle
zamanlarda ınsan konuşacak laf bulamaz
— Nasılsın'
— lyıyım ya sen?
— Vay be'
— Aslanım benım
Sozcukler yetmeyınce sevgı ve sevıncı gostermek ıçın karşı-
lıklı elense başlar, kola bır yumruk, omza bır tokat
— Hop dedık'
Murteza çok değışmış acaba ben de değıştım mı' Yok ca-
nım neye değışecek mışım'
•
Dunya değışıyor
Ya bız?
Boş verın bıze Polonya ya bakın, Çekoslovakya, Macarıstan,
Romanya, say sayabıldığın kadar Varşova Paktı mı kaldı' Sov-
yetler çozuldu NATO'nun esamısı okunmuyor Ikı Almanya ara-
sındakı duvar yıkıldı, Batı ıle Doğu arasındakı buzlar çözüldu
Bız çözülmedık
Çozulür muyuz hıç
Değışır mıyız7
Bız değışmeyız arkadaş, dedığımız dedık, ottürduğumuz dü-
duk, demır gıbıyız, sapına kadar NATO'cu Amenkancı, antıko-
munıst ve de bıyıklıyız
NATO sallanıyor mu'
Sallansın
Amerıka bızı katıller sürüsü dıye ılan mı edecek'
Etsın
Kırk yıllık kıreçlenmeyle bırlıkte beyın sulanmasına donük bır
ınadın keçılığınde dırenıyoruz bız değışmeyız
Herkes değışır, her şey evrılır donuşur, ama bız kırk yıldan
ben rolumuzu ezberledık
NATO'cuyuz
Kuzeye donuk Amerıkan dınleme ussuyuz
Gerektığınde fuze rampasıyız
Ucuz asker deposuyuz
Ve kahramanız
Dünya ne kadar dönüşürse dönuşsün, bızım Ortadoğu'dakı
konumumuz, onemımız, rolumuz, ışlevımız durumumuz, stra-
tejık ağırlığımız, Amenka'nın gozundekı değerımız değışmez,
azalmaz, eksılmez
Kutuplardakı buzlar arasında kalarak donmuş fosıller gıbıyız,
tarıhten önce vardık, tarıhten sonra varız, yuz yıilar sonra bızı
bulacak olanlar bılımsel bır yaklaşımla, ahkâm kesecekler
— Ikıncı Dunya Savaşı'ndan sonra başlayan 'Soğuk Savaş"
donemınde dondu kaldı, fosılleştı ve hıç değısmedı
*
Akşamları televızyon ızlıyor musunuz'
Moskova'da yuruyuş Duşambe'de gosterı, Prag'da mıtıng,
Budapeşte'de coşku, Rıga'da devınım, Varşova Paktı'nda yıkı-
lış, NATO'da çozuluş, AT'de şaşkınlık, Batı'dan Doğu'ya dep-
rem
Elhamdulıllah bızde bır şey yok Olsaydı televızyonda gos-
terıme gırerdı, değıl mı' 12 Eylul'un buzdolabındayız, bız eve-
lallah böylece 2000'e kadar gıderız
•
Murteza'ya baktım, acıdım kerataya, ıçımden dedım kı:
— Ayvayı yemış
Ya*ben
Haydı oradan arkadaş, ben değışmem, eskısınden de daha
lyıyım, demır gıbı . '
ANMA
Çok değerlı varlığımız, onur kaynağımız
A.KADİR'i
aramızdan ayrılışının beşıncı yılında (1 Mart 1990
Perşembe gunu) Zıncırlıkuyu'da mezarı başında özlem,
sevgı ve saygıyla aruyoruz.
EŞİ VE ÇOCUKLARI
DUYURU
S.S. DATÇA MAVİKENT YAPI
KOOPERATİFİ BAŞKANLIĞI'NDAN
Kooperatıfımızın Muğla ılı Datça ılçesı Burgaz mevkıınde bulunan
3354 m2
lık gayrımenkul uzerıne ınşa ettıreceğı 20 adet dubleks
vılla kapalı zarf usulu ıle ıhale edılecektır
Isteklıler şartnameyı 50 000 TL karşılığında Kadıkoy, Osmanağa
Mahallesı Gazıosmanpaşa Sk Numara 7/5 adresınden temın
edebılırler
Ihale 8 Mart 1990 tarıhınde saat 13 00 te yukanda adı geçen
adreste yapılacaktır
Kooperatıfımız 2886 sayılı Devlet Ihale Yasası'na tabı değıldır
Ihaleyı ıstedığıne verıp vermemekte serbesttır
27.02.1990
S.S DATÇA MAVİKENT YAPI KOOP
nıllnc
Marlboro
Marlboro
Adventure
Vahşi Batıda Zoıiu Maeera!
Katüın Macerayı Yaşayın!AMERİKA'DA ZORLU MACERA
AMERIKA nın vahşı batısında Utarı Arızona New Mexıco ve Colorado nun
çollerınde kanyonlarırtda gollerınde ve daglarında gerçekleşecek bu mace
rada ozel arazı |eep4erı motorsıkletler surat teknelen ve atlarla amansız do-
ga şartlarında zorlu parkurlar aşılacak
Marlboro nun ABDde yıllardır duzenledıgı ve butun dunyada buyuk ılgı ve ka-
tılıro goren Marlboro Adventure Tearrf macerasına 1990 da Turkıyeden de
bır "takım katılacak
MARLBORO KENDİNE GÜVENEN AOAYLAR ARIYOR-.
Marlboro Türkıye'yı Marlboro Adventure Team 90"da temal edecek takım"
ıçın guçlu her turlu ıklım ve arazı şartlarına dayanıklı mucadelecı, dort dort-
luk adaylar anyof
2 şer kışılık 3 takımın Amenkadakı on eleme kampına gonderılmesınden
sonra başarılı olan 2 kışılık bır takım yarışmaya Turkıye adına katılacak
Sız de "Marlboro Adventure Team'90"a kanlın.
BELÇIKA ALMANYA ve YUNANISTANdan gelecek takımlar karşısında
TURKIYE yı temsıl edın Gucunuzu tum dunyaya gosterıni
NASIL K A T I L A C A K M N I Z ? #
Aşagıdakı kuponu dıkkatle doldurup Marlboro Adventure Team PK 137
Mecıdıyekoy 80310 Istanbul adresıne gondenn
Son katılım tanhı- 26 031990
Yapılacak on degerlendırmeden sonra Marlboro Adventure Team 90 ıle ılgıiı
bilgı ve katılım formları adresınıze postalanacaktır
Adı/Soyadı
Yaşı
Adresı
26 May s 2 Hazıran ve 13 Temmuz 28 Temmuz 1990 tanhlen arastnda se^best mıs»nız'Ev«t D Hayır C
Ing «ızce bfll yor Tiusunjz'' Evet • Hayır 3 Ehlıyet n z var mı'' Evet G Hayır C
Yuzme Dılryor musunuz' Evet D Hay r 3 MoRjraklet kullanatılıyor musunuz' Evel D Hayır D
a EPSAŞ ve UAflKOMI-EO 9URNETT çahgarMn K
1^9 v?L ICRA PL *6"' TK361R UYARINCA SIGARA SAĞLIGA ZARARUDin