29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 28ŞUBAT1990 Tiilbentteiî Türbana... Şimdüik sadece omuzlara dokulen bu ortünun, bir gun yerlere kadar uzayıp kara çarşafa donuşerek geleceğimizi yok etmesine izın vermemeliyiz. Bu kumaş parçası, ne Ayla hanımın şapkası ne Elif ananın yemenisi ne de Ayşe kızın oyalı yazmasıdır. Doğrudan, Ataturk'un bizlere emanet ettiği laik devlet duzenini yıkıp yerine çağdışı bir duzen kurmak isteyen karanlık, yobaz kafaların göstergesidir. Dr. UFUK SEMERCİOĞLU Dokuz Eylül Üni. Buca Eği. Fak. sozluğunde "ustunde ya da çevresınde turlu ışle- rın yapıldığı, yuksekçe, genışçe ve ayaklı tabla" dı- ye tanımlanan nesnenın, kendısını gösteren (m a s a ) seslerı ıle bağı nedensızdır Bu seslerle, nesnenın ışlevı, bıçımı ya da başka bir varu ıle ılın- tıh doğal ve mantıklı bir neden voktur Başka ses beraberlıklen de ayru gorevı pekâlâ ustlenebılırlerdı lnsan dılının dışındakı ıletışım dızgelerı de sayma- ca gostergelerı yoğıın olarak kullarurlar, Sağır-dılsız abecesı, kara, denız, hava taşımacılığında kullanı- lan ımJenn buyuk bir kısmı, toplumsal ılışkılerı du- zenleyen gorgu kuralları gıbı Toplum yaşamında tur Lzun yıilar, bu masum ve art nıyetsız anlamı ıle sözluklerde yer alan sözcuk, 8O'lı yıllarda, bir den polıtık bir boyut kazanarak saçın tamamını or- terek omuzlara dökulen ve belb bir bıçımde bağ- lanan bir kumaş parçasın-n adı olmuştur. Turban sözcuğu sessel, yanı bıçımsel olarak de- ğışmeden kalmış olmasma karşın, anlamsaJ boyutta yenı gorevler ustlenmek zorunda kalınca, gostere- nı ıle gosterılenı arasındakı ılışkı de bundan etkı- lenmıştır Bu andan ıtıbaren göstergenın oğelerı arasındakı ılk kaynak, dayanak vıtırılmış ve dur- durulamaz, >onlendırılemez, denetlemenez bir be- umleme, gösterme ve denklık surecıne gırılmıştır PENCERE lnsanoğlu dış dunya ıle ıletışımını bir gosterge- ler dızgesı olan dıl aracılığı ıle kurar En genış an- lamı ıle gösterge, bir gösterılen anlam bir de gos- teren bıçımden oluşmuş, kendı dışındakı bir nes- neyı, bir varlığı, bir olguyu belırten, onların yerı- ne geçen uyarıcı oğelerdır ve nıtelıklerı açısından ıkıye ayrılırlar 1. Doğal gostergeler, 2. Vapa> gos- tergeler: Bunlar da kendı ıçlennde goruntusel ve saymaea olmak uzere ıkıye ayrılırlar Şımdı teker teker ele alalım Dilbilimde... 1. Dogal gostergeler: Ozunde ıletışım amacı gut meyen, doğada var olan neden - sonuç bağıntısına dayalı, bir başka deyışle, gösterenı ıle gosterılenı arasındakı ılışkı doğal, doğrudan algılanabılır gös- tergelerdır Dilbilimde belırti dıye de adlandırılır lar Örnekleyecek olursak, kara bulutlar vağmu- run, asık bir vuz hoşnutsuzluğun, 37 dereceyı aş- raış vucut ısısı hastalığın belırtılerıdır Turkçemız- dekı "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" oz- deyışı de boyle bir bağıntının dılde anlatım bulma sıdır Dıllerde doğa olaylarından kaynaklanan be- lırtılenn yanı sıra toplumsal boyutlu belırtıler de sıklıkla kullanılır Gıyım kuşam bıçımlen bunlar- dan sadece bırısıdır Örneğın, hıç tanımadığımız bı- rısım gıysılerınden hareketle değerlendınp, onun hakkında genelde doğru bırtakım >argılara vara- bılırız Şapkasının bıcımı, pantolonunun, ceketının kumaşı, kesımı, dıkışı, ayakkabısının modelı ve bu turden daha bırçok aynntı bızeo kışının aılesı, çe\- resı, eğıtımı, ekonomık dunımu, beğerulen, gıde- rek eğılımlen hakkında ıpuçları olur Bunlar doğ- rudan ıletışım kurmaya >onehk olmadıklanndan (olmadıkları surece) belırtıdırler 2. Yapa> gostergeler: Bu tur gostergeler, belır- tılerın tersıne ozlerınde ıletışım amacı taşırlar Bir nesnenın, bir varlığın, bir olgunun yerine kullanıl- mak uzere ıstençlı olarak uretılmışlerdır Belirtke dıye de adlandırıhrlar ve ıkı altture ayrılırlar A- Goruntusel gostergeler: Bunlar dış gerçeklıkle (gon- derge) benzerlığe dayalı bir ılışkı kurarlar, ekınsel bir çevrede yer alırlar ve değışmezler Bır yanları ıle nedenlı olduklarından (benzerlık) sayıları azdır Trafık ımlerırun ve toplumsal yaşamı duzenleyen ımlerın bır kısmı bu ture gırerler Vıraj, kasıs, gev- şek ŞĞV levhaları, çopumuzu yere atmamayı, çıçek- lerı koparmamayı öğütleyen çopten adamlı pano- lar gıbı B- Saymaca gostergeler: lnsan dılının te- mel oğelerı olan bu tur gostergeler, rastlantısal nı- telıklı olup anlamlarını ortuk bır toplumsal uzlaş- madan alırlar Çunku gösterılen ıle gosteren ara- sında doğal ya da mantıklı bır bağ yoktur, neden- sızdırler Gösterdıklen şey ıle buvrultusal ve çağ- rışımsal bır ılışkı kurarlar örneğın TDK Dilbilimde doğaJ ve yapay gostergeler arasında- kı ayrım açık seçık tanımlanmıştır Ancak toplum yaşamında bu sınır, kımı zaman behnıden belırt- keye doğru kolayca aşılabıbr Yanı doğal >a da gö- runtusel bır gösterge, bırtakım toplumsal etkıler ve nedenlerle saymaca bır gostergeye donuşebılır, bellı bır amaca yönelık >enı anlamlar yuklenebılır Bır başka deyışle, gosterene >enı gosterılenler bağla- nabıhr Orneğımızı vıne gıyım kuşam alanından ve- relım Sadece başı soğuktan >a da sıcaktan koru- maya yarayan, bunun otesınde özel bır ıletı taşı- mayan bır başük, gunun bınnde, doğal ışlevının dı- şında bır şeylerın gostergesıne donuşebılır Fran- sız Devrımı'mn kırmızı bonesı, Kurtuluş Savaşımı- zın kalpağı ve bugun ozellıkle unıversıtelı bazı kız- larımızın başını örten turban gıbı Turban kokenbılımsel açıdan ele alındığında ol- dukça ügınç gonınumler sunan bır sözcuk Dılunıze Fransızca'dan gırmış Aslında kökenı Farsça, 1490'larda Osmanlıca tulbeot aracılığı ıle gıtmış Fransızca'ya Oncelerı tulban şeklınde ıken l/r de- ğışımı ıle turban'a donuşmuş ve Fransızca'va yer- leşmış "Ince uzun bır kumaşın başın etrafına sa- nlması tle oluşturulan ve Doğu'da kullanılan bır erkek başlığı" dı>e tanımlanan bu sözcuk daha son- ralan, bıçımsel benzerlığı nedenıyle, bır kadın baş- lığının da adı olrnuş ve gıderek Parıslı modacıla- rın eünde, kentlı kadının şıklığını butunleyen bır aksesuara dönuşmuştur Tanzımat'tan sonra, Ba- tı'ya açılmamızJa da Fransızca'dakı bıçımı ve sa- dece kadın başlığı anlamı ıle Turkçeve gen dönmuş- Sonuç Artık turban, turban olmaktan çıkmış, laık devlet duzenini >ıkmayı amaçlayan, karanlık duşunceyı çağrıştıran, zorunlu dın derslerı, topluca kılınan na- mazlar, muzelerı camılere donuşturme kampanja- lan desteklı bır gostergeye dönuşmuştur Bır ser- best bırakılıp bır yasaklanarak, böylece de sureklı tartışmalarla gundemde tutulan turban sayesınde arkasındakı karanlık guçler beslenıp semırm«kte- dır Şımdılık sadece omuzlara dokulen bu ortunun, bır gun yerlere kadar uzayıp kara çarşafa donuşe- rek geleceğimizi >ok etmesine ızın vermemehyız Bu kumaş parçası, ne Ayla hanımın şapkası ne Elıf ananın yemenisi ne de A>şe kızın oyalı yazması- dır Doğnıdan, Atatürk'ün bızlere emanet ettığı laık devlet duzenini yıkıp yerıne çağdışı bır duzen kur- mak ısteven karanlık, yobaz kafalann gostergesı- dır Bu boyle bılınrnelı ve konu gıyım kuşam öz- gurluğu platformuna çekılerek saptırılmamalıdır Eğer çocuklanmıza gerçekten demokraıık, ozgur, aydınlık bır Turkıye bırakmak ıstıyorsak, daha da geç olmadan turbanı (rruzı) önumuze koyup bır kez daha duşunelım KAYNAKÇA BARTHES R S/2, Seuıl 1970 Parıs BLOCH O WARTBURG VV Dlctionnaıre etymotogıqfe de la langue trançaıs«, P U F 1932, Parıs GUIRAUD P La Semiologle, P U F 1977 Parıs SAUSSURE F DE Cours de lirtguistlque generale, Pa yot 1974 Parıs VARDAR, B Dilbllimin Temel Kavram ve llkeleri, Tûrk Dıl Kurumu Yayınları 1982 Ankara EVET/HAYIR OKTMAKBAL Üç Olay, Ûç Gerçek Münır Bırsel Kırk yıldır kendı köşesınde yaşayan bır kışıydı Genç kuşaklar ıçın bılınmeyen bır ad Gazetelerde çıkan ha- berlere göre 94 yaşındaymış Demek, ellısınden hemen sonra polıtıka ve partıcılık yaşamından uzaklaşmış Ornek bır polıtıka- cı, dürust bır ınsan Adı her zaman saygıyla anılacak bır hukuk adamı Avukat, Izmır Barosu Başkanı, CHP Izmır II Başkanı, Izmır Mıl- letvekılı, CHP hukumetlerınde Mıllı Savunma, daha sonra Işlet- meler Bakanı Bu gıbı onemlı görevlere gelenler çoktur Ama hangısı ardında guzel ızlenımler bırakabılmıştır? Munır Bırsel'ın ozellığı neydı"? Gerektığı zaman görevını ken- dı ısteğıyle bırakabılmesı Polıtıka dunyasında zor rastlanan bır şeydırbu Ama Munır Bırsel bunu yaptı Mıllı savunma ışlerınde bır soruşturma konusu ortaya çıkmıştı Soruşturmanın sağlam- lığı gerekt nyor dıye bakanlığı bıraktı Oysa kendısıyle ılgıiı bır suçlama yoktu Ama ben ışbaşında ıken boyle bır soruşturma gereken bıçımde yapılmayabılır' dıye duşündu Bır başka Mıllı Savunma Bakanı na, Bay Vuralhan'a, Bırsel'ın davranışını ornek gostermıştık Tınmadı bıle, sonuna kadar go- revınde kalmakta dırendı 1 Ne oldu pekı? Yıne de hükumet dışı kaldı 1 Oysa bakanlığıyla ılgıiı soruşturma başladığı anda göre- vınden ayrılsaydı kışılıklı bır davranışta bulunmuş olurdu Polıtı- kacılar çeşıt çeşıt. kımı oyle davranıyor. saygınlık kazanıyot; kı- mı de kendını hıç uğruna harcatmaktan kaçinmıyor* Savunma Bakanlığı'ndan çekılen Bırsel bır sure sonra yen>- den hukumete gırdı bu kez Iştetmeler Bakanı olarak Demek kı zamanında, yerınde gorevı bırakmak kotu sonuç veren bır du- rum değıl Tam tersıne o kışıye saygınlık kazandırır Münır Bır- sel ışte böyle bır adamdı Her zaman saygıyla anılacak bır or- nek polıtıkacı SHP'nın yenılıkçılerı yenı bır başarı daha kazandılar Ankara ıl kongresınde başkanlık yonetım uyelıklerı delegelıkler "arka- daş grubu"nun elınden gıttı Merkez yonetımının oyunları sonuç vermedı Demokratık yontemlenn uygulandığı kongrede SHP'lıler ozgürce oylarını kullanıp yenılıkçılerı ışbaşına getırdıler Bılındı- ğı gıbı MYK, seçımle ışbaşına gelmış başkanı ve yonetımı hıç- bır neden gostermeden gorevden almıştı Onun yerine gelen kı- şıyı de ıkı gun ıçınde gorevden çekmış yerine kendı ıstedığı bır kışıyı 'tayın' etmıştı Ankara SHP'lılerı buyuk bır demokrası ör- neğı verdıler Bunda genel başkanın kararlı davranışının da bu- yük etkısı vardır Inonu partı ıçınde demokrasının butun koşul- larıyla uygulanmasını ıstedığını belırterek MYK'nın oyununu boz- muştur SHP utkemızde demokrasıyı yerleştırmek savında bır partıdır Ama bunun orneklerını onoe kendı ıçınde veremezse ne ışe yarar demokrası sözlerı? Son kurultayda arkadaş grubu, partı meclı- sınde büyük bır çoğunluk elde ettı Bu başarısını gorevden alıp yerine kendr yandaşlannı atamasına borçluydu Bunu bılmeyen yok Ama SHP tabanı kendı yazgısına egemen olmasını bıldı Once Zeytınburnu ılçe kongresınde yenılıkçıler guçlerını kanıt- ladılar Arkadaş grubu nun adayları seçımde yenık duştu Şım- dı de aynı sonuç Ankara da alındı Bunlar onemlı gostergeler- dır SHP tabanı demokrasıden demokratık uygulamaların yu- rürtükte olduğu bır partı yonetımı ıstıyor Turk seçmenı de SHP ye (Arkası 1' Sayfada) . . .Iki Sürecftn Çatışması Özal, once Konut'ta, "Tek"in "Sultası"nı, (boyuna kendine yonttuğu "seçim"e dayatma sozdeliği içinde), iyice kurdu ve uyguladı. Şimdi de, bu sultayı, Çankaya'da, eylemsel olarak, toplumumuzun, siyasal rejimi kılmaya uğraşıyor. Prof. BAHRI SAVCI Turkıye"de, şımdılerde, ıkı surecın çatışma- sı var tlk ana\asadan (1876) gelen, adına ar- tık, "konsensus demokrasısı" denen parla- menter demokrası surecıyle, bunu, her yönuv le, her boyutuyla, her ıçerığıyle (yanı tum özuyle), kendısıne bıle yabancılaştırıp, onun yerine, "Tek"ın, bıreysel, kışısel, keyıfsel "tak- dır"lerını koyma surecının karşılaşması Şımdılerde, bu ıkıncı sureç, suyun ustunde- dır Bu akım, parlamenter konsensus demokra- sısını, ıdeolojık özu, siyasal çatısı, ekonomık yapısı, temeldekı "halk kaynağı" ıle dışlamak- tadır Aynca, onun ışleyışındekı "demokratık dınamıklen" durguniuğa ıtmektedır "Karar" surecıne katkı getırecek konsensus mekanız- malannı ışletmemektedır Böylece onu, baş- kalaştırmakta, kendısıne bıle yabancılaştır- maktadır Gerici devrim Bu, bır "nc'ı ınkılap (gencı de%rım)"dır 'T<fef, paflarnerlte'r dertıokrasi süfeci, kuram- da "ulusal kuvvetı, yapıcı, ulusal ıstencı, ege- men kılma" temehne dayanarak, yalnız seçım- den gden bır Meclıs'te ve de onunla, dmamık bır kışılık eksenınde "parlamenter olanaklar ve sorumluluklar" ıçınde ılışkı kuran bır hu- kumette kurumlaşmıştı Bu, yepyenı bır kapı açılması ıdı Oradan, doğruları-vanılgılanyla, "Konsus"çu parlamenter demokrasımızın ku- rumları, yöntemlerı gırecektı, gırmıştı de. Iş- te, ortada, ulusun egemenlığının belırtı (teceüı) yerı olan bır Mechs vardı Bu egemenhğı, "ıcralar-vurutumler alam'nda" somutlaştıran bır kabıne-hukumet vardı tkısı, ulusun ege- menlığını eylemsel olarak, kararlarda, polıtı- kalarda, uygulamalarda gerçekleştırmede, bır- bırlennı karşıhklı etkıleme, frenleme görevı- nı yerine getıreceklerdı, fakat buyuk bır "ışbırlığı" de oluşturacaklardı Ahretçılığı, "vıcdan"a bırakarak, dunyacılığı, usun lojığı- ne, bılımın venlenne, deneyımın yanılgılardan kurtarıcı bırıkımlerıne göre yunıtmek olan la- ısızm ıle de çağdaş bır yaşam uslubunu ger- çekleştıreceklerdı Bu, bır "çağdaş parlamentarızm"ıdı Çağdaş parlamentarızm. kuramda; ulusal ıstencı yansıtan Mechs ıle ulusal ıstencı olgu- larda uygulayan, yuruten hukumetın. bırbır- lerını dengeleyerek, bır "ışbırlığı" ıçınde ça- lışması ıdı Fakat bu, uygulamda, bır Mechs çoğunlu- ğunun, onun ıçındekı "partı merkez organız- mı"nın, onun da ıçınde "partı önde lığının (Lıdershıp'lığının)" yapacağı "polıtık değer- lendırmelerle (takdırlerle) ulusal ıstencı pra- tığe vurmasına dönuşuyordu Buna kızıp durmak, yararsızdır Çunku bu durum, çoğulcu toplumun urunu sıyasal par- tı eksenı uzerındekı bır "siyasal gerçekler do- ğası"ndan gehvordu Gerçekten, demokrası, "ıktıdar"ı, genel se- çımderfçıkarmaksa, kı oyledır, seçım çoğun- luğunu alan partının, Meclıs'tekı çoğunluğu kanalı ıle Mechs uzerınde en buyuk etkı gu- cunu kazanması ıse, kı ovledır, bu partının de, kuracağı "kabıne-hukumet" ıle buyuk bır yurutme, yonetme, ıcra dınamığı oluşturmak- sa, kı oyledır, kuramda dokunulmaz olan o görkemlı ulusal ıstenç de, siyasal gerçekJer ala- nında "seçımden çıkan çoğunluğun -onun ıçın- de de partı merkez organızmıntn- ve de onun ıçınde, partı önderının ıstencı"ne dönuşur Sıkı durunuz, bu adeta, partı lıderının ıs- tencının, ulusal ıstençle tıpkılaşmasıdır \ma, urkmeyın, bır dakıka durun lutfen Demokrasının çağdaş uslubunun; ulusal ege- menlık, ylusal )ste,nç; "kuva-yı mıllıyeyı |mıl, ıraJeı mıllıyeyı hâkım kılma" kurallannın, so- nunda, donup dolaşıp, bır partının seçım yo- luyla Meclıs'ı ve hukümetı doldurup, bır "se- çılmışler dıktatoryası" olasılığından, korku- ya kapılmayın Konsensus yontemciliği Çağdaş demokrasının çağdaş parlamenta- rızm ılslubu (ve bunun, bır "Turkıye uyarlaması" olan 1961), seçılmışlerın "mono- lıtık egemenlığı"ne karşı, cıddı, geçerlı, polı- tıko, jurıdık onlemler de getırmıştır (Bunlar, dunya ve Turkıve'nın demokrası gelışımı tan- hının verılerıdır) Çoğulcu toplum yapısının, yıne seçım yoluyla Meclıs'e gonderdığı "orgutlu-dınamık-ışlerhklı bır (muhalefet)", Mechs dışında oluşturduğu bır dızı "demok- ratık kurumlar" ve de ozellıkle "hukuk de\- letı", onun, genel yargı, yönetımsel yargı, ana- yasal yargı kurumları Ve en sonunda, "Kon- sensus yöntemcılığı " Elbette, butun bunlann ışlemesı (bırıncı de- recede değıldır Ama her turden "karar"ı, olı garşık, monohtık bır ıstencın keyfı kılmala- ra, bır toplumsal dırenç de gıttıkçe buyuyor "Jo 80'lerı aşan bır "reddı>e"nın gerçek nede- nını burada aramak gerek) Ama, "seçılmışlığın dıktatoryası" sürecının, oyle pek sudan olmadığını da unutmamauyız. Bu surecı, 1950 seçımını kazanma coşkusu- na kendını kaptıran Menderes-Bayar ıkıhsı başlatmıştı "Ulusal ıstenç, bızı, ulusal ege- menlığın temsılcısı yaptı" dıyerek, 1924 Ana- yasası'mn kendılenne kesınlıkle vermedığı bır "temsılı vekâlet abartması" ıle demokrasının, demokrası ıçre yapılan eylemlerın hukuksal lığının en basıt gereklerıne boşverdıler Sonra, bu olumsuz surecı, Demırel ışleme- ye başladı Butun dev let orgamzmı, butün ana- y-asal kuruluşlar, seçım utkusu ıle ulustan "her şeyı yapma vekâletı" almış olan "ben"ım tak- dırlerıme, "ben"ım pohtıkalarıma koşut gıt- mekle yukumludur Eğer demokrası \arsa, "ben", "sandıktan çıkan" olarak, ulusaJ ısten- cın deyımcısı-ulusal egemenhğın uygulayıası yetkısının sahıbı olmuş olurum Oyleyse, her organ, her kuruluş, ulusal egemenlığe ı>yma yukumluluğü altında, "benım devlet görevıme- benım sıyasa! ıktıdarıma" koşut olarak görev gormelıdır 1961 Anayasası, bunu önluyor Yargı gıbı bağımsızlık, unıversıte gıbı TRT gıbı ozerk kımı kuruluşlarla, benım polıtıkalarım dışındalıklar ılen suruyorlar "Bu 1961 ıle ul- ke vönetılemez" dedı Bu, ulusal ıstenç gıvsı- sını "kuşanmışlık ham ımgesı" altında, yöne- tıcı ıstencı, bır tek kjşılıkte toplama ve yoğun- laştırma duşu ıdı Sonra, Evren, her şeyın, hatta Meclıs'ın de ustunde bır 'devlet başkanlığV teoremı kurma- yı araştırdı Amerıkalı dostları da "lyı olur Bu, sızın geleneklennıze de uygundur Batı de- mokrasısı neyınıze gerek" dıverek desteklı- yoplardı. Burada, Evren, gerçekl«n bır "ba- sıret göstererek, bu projeden vazgeçtı. Ama, aydınlık çağından suzulerek gelen 17*76- 1789-1830-1848 rfevnmlerıyle, turlu İngılız lnsan Hakları Bıldırılerınden ve reformla- rından, 1917'den geçerek, gunumuzün evren- sel bıldırılennde deyımını ve gerçek anlamla- rını bulan "özgurluk-eşıtlık-guvence- "açlık- tan, sefaletten, korkudan azadelık" kavram- lanndan urken, sosyal ıçenklı polıtıkalara duş- man danışmanlarının çızdıklerı eskızler uze- rınde, bır "devlet baba"cılığı rejımıne kaydı Uygulamada da yapabıldığı, bıtmez-tukenmez "TRT lakırdıcılığı" ıçınde, bır karıha boyut- suzluğunu sergılemeyı geçemedı, 82'ye soktuğu gerçekten ağır yetkılen bıle tam kullanama- dı Sonuç Ama Özal, once Konut'ta, "Tek"ın "Sulta- sı"nı, (boyuna kendine yonttuğu "seçım"e da- yatma sozdeliği ıçınde), ıyıce kurdu ve uygu- ladı Şımdı de bu sultayı, Çankaya'da, eylem- sel olarak, toplumumuzun, siyasal rejımı kıl- maya uğrasıvor Turkıyemızde, böylece, de- mokrasıleşmemızın tanhsel, doğal urunu olan parlamentarızmımız surecı ıle yanı onun, "ka- rar"ı, bır konsensus yontemı ıçınde anonım- leştırerek hukuksal-sıyasal sjrumluluk kura- lıyla çevırme surecımızle; karardan hıçbır so- rumluluk payı almayan bır kışının takdırlerı- nı egemen kılma surecı arasında bır çatışma beyhudelığı hukum suruyor Ama tarıh, ulu- sal ıstencı ve egemenhğı, kendı "tek"hğınde toplamacılaıdan yana değıldır. Ayvayı Yamiş... Yoldan çevifdı kucakladı, şapır şupur öptü, ıkırcıklı davran- dığımı gorunce bozuldu — Benı tanımadın mû Adamı gozum ısırıyor ama kım' Belleğımın bılgısayarından geçmışın fotoğraflarını hızla geçırıyorum, bırden yakaladım — Murteza' — Tamam , Sınıf arkadaşım aradan geçen yıllarda ne kadar değışmış' Tuh be' Yolunmuş horoza donmuş Vay Murteza vay1 Ulan sen boyle olacak adam mıydın' Sokak ortasında ıtışıyoruz Böyle zamanlarda ınsan konuşacak laf bulamaz — Nasılsın' — lyıyım ya sen? — Vay be' — Aslanım benım Sozcukler yetmeyınce sevgı ve sevıncı gostermek ıçın karşı- lıklı elense başlar, kola bır yumruk, omza bır tokat — Hop dedık' Murteza çok değışmış acaba ben de değıştım mı' Yok ca- nım neye değışecek mışım' • Dunya değışıyor Ya bız? Boş verın bıze Polonya ya bakın, Çekoslovakya, Macarıstan, Romanya, say sayabıldığın kadar Varşova Paktı mı kaldı' Sov- yetler çozuldu NATO'nun esamısı okunmuyor Ikı Almanya ara- sındakı duvar yıkıldı, Batı ıle Doğu arasındakı buzlar çözüldu Bız çözülmedık Çozulür muyuz hıç Değışır mıyız7 Bız değışmeyız arkadaş, dedığımız dedık, ottürduğumuz dü- duk, demır gıbıyız, sapına kadar NATO'cu Amenkancı, antıko- munıst ve de bıyıklıyız NATO sallanıyor mu' Sallansın Amerıka bızı katıller sürüsü dıye ılan mı edecek' Etsın Kırk yıllık kıreçlenmeyle bırlıkte beyın sulanmasına donük bır ınadın keçılığınde dırenıyoruz bız değışmeyız Herkes değışır, her şey evrılır donuşur, ama bız kırk yıldan ben rolumuzu ezberledık NATO'cuyuz Kuzeye donuk Amerıkan dınleme ussuyuz Gerektığınde fuze rampasıyız Ucuz asker deposuyuz Ve kahramanız Dünya ne kadar dönüşürse dönuşsün, bızım Ortadoğu'dakı konumumuz, onemımız, rolumuz, ışlevımız durumumuz, stra- tejık ağırlığımız, Amenka'nın gozundekı değerımız değışmez, azalmaz, eksılmez Kutuplardakı buzlar arasında kalarak donmuş fosıller gıbıyız, tarıhten önce vardık, tarıhten sonra varız, yuz yıilar sonra bızı bulacak olanlar bılımsel bır yaklaşımla, ahkâm kesecekler — Ikıncı Dunya Savaşı'ndan sonra başlayan 'Soğuk Savaş" donemınde dondu kaldı, fosılleştı ve hıç değısmedı * Akşamları televızyon ızlıyor musunuz' Moskova'da yuruyuş Duşambe'de gosterı, Prag'da mıtıng, Budapeşte'de coşku, Rıga'da devınım, Varşova Paktı'nda yıkı- lış, NATO'da çozuluş, AT'de şaşkınlık, Batı'dan Doğu'ya dep- rem Elhamdulıllah bızde bır şey yok Olsaydı televızyonda gos- terıme gırerdı, değıl mı' 12 Eylul'un buzdolabındayız, bız eve- lallah böylece 2000'e kadar gıderız • Murteza'ya baktım, acıdım kerataya, ıçımden dedım kı: — Ayvayı yemış Ya*ben Haydı oradan arkadaş, ben değışmem, eskısınden de daha lyıyım, demır gıbı . ' ANMA Çok değerlı varlığımız, onur kaynağımız A.KADİR'i aramızdan ayrılışının beşıncı yılında (1 Mart 1990 Perşembe gunu) Zıncırlıkuyu'da mezarı başında özlem, sevgı ve saygıyla aruyoruz. EŞİ VE ÇOCUKLARI DUYURU S.S. DATÇA MAVİKENT YAPI KOOPERATİFİ BAŞKANLIĞI'NDAN Kooperatıfımızın Muğla ılı Datça ılçesı Burgaz mevkıınde bulunan 3354 m2 lık gayrımenkul uzerıne ınşa ettıreceğı 20 adet dubleks vılla kapalı zarf usulu ıle ıhale edılecektır Isteklıler şartnameyı 50 000 TL karşılığında Kadıkoy, Osmanağa Mahallesı Gazıosmanpaşa Sk Numara 7/5 adresınden temın edebılırler Ihale 8 Mart 1990 tarıhınde saat 13 00 te yukanda adı geçen adreste yapılacaktır Kooperatıfımız 2886 sayılı Devlet Ihale Yasası'na tabı değıldır Ihaleyı ıstedığıne verıp vermemekte serbesttır 27.02.1990 S.S DATÇA MAVİKENT YAPI KOOP nıllnc Marlboro Marlboro Adventure Vahşi Batıda Zoıiu Maeera! Katüın Macerayı Yaşayın!AMERİKA'DA ZORLU MACERA AMERIKA nın vahşı batısında Utarı Arızona New Mexıco ve Colorado nun çollerınde kanyonlarırtda gollerınde ve daglarında gerçekleşecek bu mace rada ozel arazı |eep4erı motorsıkletler surat teknelen ve atlarla amansız do- ga şartlarında zorlu parkurlar aşılacak Marlboro nun ABDde yıllardır duzenledıgı ve butun dunyada buyuk ılgı ve ka- tılıro goren Marlboro Adventure Tearrf macerasına 1990 da Turkıyeden de bır "takım katılacak MARLBORO KENDİNE GÜVENEN AOAYLAR ARIYOR-. Marlboro Türkıye'yı Marlboro Adventure Team 90"da temal edecek takım" ıçın guçlu her turlu ıklım ve arazı şartlarına dayanıklı mucadelecı, dort dort- luk adaylar anyof 2 şer kışılık 3 takımın Amenkadakı on eleme kampına gonderılmesınden sonra başarılı olan 2 kışılık bır takım yarışmaya Turkıye adına katılacak Sız de "Marlboro Adventure Team'90"a kanlın. BELÇIKA ALMANYA ve YUNANISTANdan gelecek takımlar karşısında TURKIYE yı temsıl edın Gucunuzu tum dunyaya gosterıni NASIL K A T I L A C A K M N I Z ? # Aşagıdakı kuponu dıkkatle doldurup Marlboro Adventure Team PK 137 Mecıdıyekoy 80310 Istanbul adresıne gondenn Son katılım tanhı- 26 031990 Yapılacak on degerlendırmeden sonra Marlboro Adventure Team 90 ıle ılgıiı bilgı ve katılım formları adresınıze postalanacaktır Adı/Soyadı Yaşı Adresı 26 May s 2 Hazıran ve 13 Temmuz 28 Temmuz 1990 tanhlen arastnda se^best mıs»nız'Ev«t D Hayır C Ing «ızce bfll yor Tiusunjz'' Evet • Hayır 3 Ehlıyet n z var mı'' Evet G Hayır C Yuzme Dılryor musunuz' Evet D Hay r 3 MoRjraklet kullanatılıyor musunuz' Evel D Hayır D a EPSAŞ ve UAflKOMI-EO 9URNETT çahgarMn K 1^9 v?L ICRA PL *6"' TK361R UYARINCA SIGARA SAĞLIGA ZARARUDin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle