Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbi: Cumhuri>« Matbaacılık ve Gazetccilik Turk Anonım Şırketı adına
Nadir N«di # Genel Yayın Muduru: H ı s u Ctmll. Mücssesc Müduru:
Emnc UpMifU, Yazı tşleri Muduru: Okı* Gontosin. • Habev Merkeıı
Müdurü- Yılçı» Bavtr, Sayfa Duzenı Yönctmenı: Ali Aau. # Temsıkıier
ANKARA: Ajuntt Tan. IZMIR: HBoneı ÇttiaUyı. ADANA Çetin
1; Pobtıka. CcM Bajta^pç. Dış Habcrter E/gııa Itata, Ekonomı Ccngiz Tartna. !ş Sendıka: Şuknuı h m a . Kulcuı Cttal l*f,
Eğıunı G a u * ^nbn. Haber Arastınra: lana Berkaa. Yun Haberlerı Necdet Dogan, Spor Danışmaru Abdâbdir lımnun,
Dm Yaalar K n a <,«hşküi. Arasurma. Şahia AJp«. Ouzcltme: AMuBalı Vana. • Koordınaıar: AJunM Konıban, 0 Mah IJICT
Erol Erkut. • Muhas«be BufeM Vfcaer • Butçe-Planlama. Srvgi O5mubqco0iı • Reklam: V»e Tonitt, # FV Yaymlar. Hatyı
Akyol 0 Idare Hasrvin Gıırer. • Iştame- Oadcr Çdik, • Bılgı-Islon. Nnl lul. • ft-vncl. Stvç Bosunoo#>.
flteor VF Yayam Cumhumn Maıbaaolık vc Caauolik T-VŞ. Turk O a * Cad. 39/41
H3M tsl PK: 246-lstanbul. Td 512 05 05 (20 haO. Tttoc 22246 F»l (I) 526 60 72 #
Bu/ofar U k n Zı« GOkaip Blv Inkıljp S. No: 19'4, Td. 133 11 41-47, Tcta: 42344 Fuc (4) 133
05 65 • b—r. H. Zıya Hv 1352 S2/Î, Ta. 13 12 30, Tttoı. 52359 Fw. (51) 19 53 60
Inoraj Cad 119 & No 1 Kal 1. Tö" 19 37 52 |4 tm), TUac. 62155, F>x. C71) 19 V 52
TAKVİM: 2 ŞUBAT 1990 İmsak: 5.39 Guneş: 7.07 Öğle: 12.22 tkindi: 15.03 Akşam: 17.28 Yatsı: 18.49
Kekova,
koruma
altında
Anıtlar Yüksek
Kurulu'nun bölgede
inceleme yapacağı ve
Antalya Koruma
Kurulu'nun aldığı karan
inceleyeceği belirtildi.
BÜLENT ECEVİT
ANTALYA — Doğal SİT ala-
nı Kekova, koruma altına alın-
dı. Antalya Koruma Kurulu'nun
7.11.1989 gün ve 5321 sayılı ka-
ran ile 1. derecede doğal StT
alanı ilan edilen Kekova'da böl-
genin bitki önüsü, topografya ve
siluet etkisini bozacak hiçbir ey-
lemde bulunulamayacak. Anıt-
lar Yüksek Kurulu'nun bu haf-
ta bölgeye gelip inceleme yapa-
cağı ve alınan kararın uygun
olup olmadığıru belirleyeceği ög-
renildi.
1987 yılına kadar Kekova'mn
korunmasma yönelik kararlar
sürdürülüyordu. Ancak Taşın-
maz Kültür ve Tabiat Varlıklan
Yüksek Kurulu 23.10.1987 gün ve
3760 sayıiı karannda Kekova'da
yapılaşmaya bır anlamda izin ve-
riliyordu. Bunun ilk örneğirü de
bölgedeki Aşırlı Adası üzerinde
Ömer Özen'e ai( lokanta oluştu-
ruyor. Bu lokanta ile Bayındır-
lık Iskân Bakanlığı'nın verdiği
ön izin ve Yüksek Kurul'un ko-
şullu da olsa olumlu görüşüyle
bölgedeki yapılaşma taleplerine
yeşil ışık yakılıyordu.
Mimarlar Odası Antalya Şu-
besi, Bölge Koruma Kurulu ka-
rarını desteklediklerini açıkladı.
Odanın yazılı acıklamasında
şöyle denildi:
"Kurulun bu karan, ileriye
döniik olarak Kekova mirasının
korunmasında gerekli yasal da-
yanağı oluşturmakta ve güven-
cesi olarak gönilmektedir. An-
cak endişemiz sürmektedir. Uy-
gulamalann karariardan farklı
olduğu pek çok omekle göriılü-
yor. Zamanın bizim endişemizi
ortadan kaJdırmasını diliyonız."
Greenham
Üssti'nün
kadınları
dağılıyor
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Amerika, "Gre-
enham Common" Üssü'nü ka-
patmaya karar verdi. tngiltere1
deki ABD üsleri içinde en tarun-
mışı bu. Londra'dan güneybatı-
ya giderken at yarışlanyla meş-
hur "Newsbury" kasabasının
hemen yanında, 1982'de ilk
Amerikan "Cruise"1
füzelennin
gelip konduğu yer kapısının
önunde neredeyse on yıldır otur-
ma grevi yapan kadınlarıyla ta-
nınır. Burada yaşanan nükleer
silah aleyhtarı e>lemlerin en bü-
yük özelliği de zaten bir kadın
hareketi oluşuydu. "Cruise" fü-
zelerinin gelip konacağı anlaşıl-
dıktan sonra yaklaşık 170 kilo-
metrelik bir protesto yürüyüşü
ile üssün kapısına gelmişler, on-
dan sonra da bir daha ayrılma-
mışlardı.
"Greenham Common"daki
nukleer silah aleyhtarı kampan-
yanın özelliği, diğer yerlerdeki
çoluk-çocuklu kadınlı-erkekli
gösteriden çok, kadınlann öncü-
lük etükleri bir eylem oluşuydu.
"Kadınlar Banş Kampı" üssün
kapısı önunde kuruldu. Kadın-
lar, erkeklere parmak ısırtacak
bir dayanışma ve direnişle yülar-
ca eylemlerini sürdürdüler. Ken-
dilerini üssün çiüne zincirleyen-
ler oldu, kapırun önunde yerle-
re yatarak ölü taklidi yapanlar,
el ele tutuşarak üssün etrafında
10 kilometrelik biı çember oluş-
turanlar, ayrı«a eylemlerini
Londra'ya borsaya kadar taşıya-
rak alımsatımı durduranlar ol-
du. Savunma Bakanlığı kadın-
lardan yıldığı için yerel belediye
ile el ele verip çareler aradı.
1987'de ABD ile SSCB arasın-
da orta menzilli nükleer füzele-
rin kaldırılmasına karar verildi.
Anlasma uyannca "Greenham"-
dan da "Cruise"lar geçen yıldan
itibaren uçaklara konup gitme-
ye başladı. Üssün önündeki ka-
dınlann sayısı azaldı.
"Grecnbam" kadınları artık gi-
diyorsa da Amerika, Ingiltere1
ye hâlâ havadan atılan 160 adet
füze vermeve hazırlamvor.
Avrupa'nın Katolik ve Protestan küiseleri doğuda uyanan 'eski Hıristiyanlıkla'yüzyüze
Ortodokslar geUyorDış Haberler Servisi — Batı'da-
ki Katolik ve Proteston kiliseleri,
Hıristiyanlığın üçüncü kolu ile ya-
ni Ortodokslarla birlikte yaşamak
gerektiğinin yeni yeni farkına va-
rıyorlar. "Libiration" Gazetesi-
nin haberine göre Marksist zincir-
lerden kurtulan Doğu, din ile ken-
dinden geçiyor. Bu, milliyetçiliği,
kimi zaman da yabancı düşmaıı-
hğıru körükleyen bir uyanış.
19 Ağustos 1989, Dayamşma-
nın Katolik yöneticisi Mazoviec-
ki, Polonya'nın Başbakanı oldu.
Moskova 13 ekirn, Kent Patrikli-
gi'nin dört yüzüncü kuruluş yıldö-
nümü dolayısıyla düzenlenen tö-
rende kalabalık izdiham yaratiı.
Prag 29 aralık, yeni cumhurbaş-
karu secilen Vaclav Havel, onuru-
na düzenlenen resmi bir tören için
katedrale geldi. Bükreş, 24 ocak
Milli Selamet Cephesi Konseyi'n-
den istifa eden Doinea Cornca,
bütün Ortodoks Hıristiyanlan pa-
zar günü yürüyüş yapmaya çağır-
d..
Kışın sonu, inanç ilkbahan...
Üzerindeki ağırlığı atan Doğu, din
ile kendinden geçiyor. Sovyetler
Birliği'nde aileler hep birlikte ki-
liseye giderek takdis oluyorlar. Ba-
zı kentlerde yetkililer, dışarda ka-
lanlann kılisenin içindeki mürnin-
leri rahatsız etraemeleri için gü-
venlik önlemleri alıyorlar.
Çarpıcı bir rastlantı, Demirper-
de'nin bu yanında tannlardan kur-
tulmuş bir alan keşfettiğini sanan
Hıristiyan Batı, dindar olmaktan
hiçbir zaman vazgeçmemiş kişiler-
le burun buruna geliverdi. Bazıla-
nnın "konfederasyon", bazılannın
da "Oruk Avrupa Evi" dedikleri
birlik hiç de kolay olmayacak.
Avrupa'daki
böyük
dinler
• Katolik
| M Protestan
^ Anglikan
Wk Ortodoks
• Mûslûman
Kışın sonu, inanç ilkbahan...
Üzerindeki ağırlığı atan Doğu,
din ile kendinden geçiyor.
Sovyetler Birliği'nde aileler hep
birlikte kiliseye giderek takdis
oluyorlar. Bazı kentlerde
yetkililer, dışarda kalanlarm
kilisenin içindeki müminleri
rahatsız etmemeleri için güvenlik
önlemleri alıyorlar.
Avrupa, artık 2 değil 3
Hıristiyan kilisesinden
doğan 3 kültürün bir
arada yaşamasını
gerektiriyor. Şimdiye kadar
kuzeyde Protestanlar ve
güneyde Katolikler biçiminde
ikiye bölünmüş olan Batı
Avrupa, istese de istemese de
Ortodoksluğun damgasını
taşıyan doğu ile birleşmeye
TÛRKİYE 1 yöneliyor.
Çünkü bu birlik, demokrasi ve in-
san hakları konusunda büyuk
umutlar yaratmakla birlikte, mil-
liyetçi ve hatta düşmanca duygu-
ların tohumlarını da bünyesinde
barındırıyor.
Dahası Batı'nın ve Doğu'nun
hayal ettiği Avrupa, artık iki de-
ğil üç Hıristiyan kilisesinden do-
ğan üç kültürün bir arada yaşa-
masını gerektiriyor. Şimdiye kadar
kuzeyde Protestanlar ve güneyde
Katolikler biçiminde ikiye bölün-
muş olan Batı Avrupa, istese de is-
temese de Ortodoksluğun damga-
sını taşıyan Doğu ile birleşmeye
yöneliyor.
Batı'da kimse açıkça söyleme-
ye cesaret edemiyor, ancak kuşku-
lar var. En azından Ortodokslu-
ğun çok parlak durumda olmadığı
söylenebilir: Geçmişte diktatörler-
le uzlaşan Ortodoksluk, günü-
müzde de esas olarak muhafaza-
kâr, milliyetçi ve kimi zaman da
Yahudi düşmaru bir niteliğe büriı-
nüyor.
Çavuşesku'nun verdiği maske-
li balolara katılan Rumen kilise-
sinin başı Theoktiste, geçen haf-
ta görevinden alındı. Kilise, Te-
meşvar'da askeri birlikle halka
ateş açtıktan sonra Çavuşesku'ya
bağlıhk arz eden bir mesaj yayım-
lamıştı. Yirmi yıldır sürgünde ya-
şayan peder George Calciu, "Ben
papazlan yargılayamarn. Ancak
onlar halka karşı işlenen suçlar-
dan sorumludurlar" diyor.
Sovyetler Birliği'nde de kilise
Sıgmmacı kampında zehirlenme
DtYARBAKlR (Cumhuriyet)
— Geçici barınma merkezinde
bulunan çok sayıda Kürt sığın-
macı akşam yemeğinde ziherlen-
di. Kamp yetkililerinin, "zehir-
lenme olayına inanmadıkJan için
ilk aşamada müdahalede
bulunmadıklan" ancak sayının
giderek artması üzerjne binlerce
sığınmacının Dicle Üniversitesi
Tıp Fakültesi ile devlet hastane-
lerine kaldırılarak tedavi altına
alındığı bildirildi.
Diyarbakır VaKsi Cengiz Bu-
lut, "zehirlenme olayının bayat
ekmek mayasından kaynaklana-
bilecegini, zehirienen sıgınmacı
sayısının 400 dolayında
oldugunu" söyledi. Ancak sığın-
macılar sayının 5000 dolayında
oldugunu öne sürdüler.
Daha önce Muş ve Kızıltepe
kamplarında meydana gelen ek-
mek zehirlenmesi olayı, dün de
yaklaşık 13 bin KUrt sığınmacı-
nın bulunduğu Diyarbakır geçi-
ci barınma merkezinde yaşandı.
Akşam yemeği için dağıtılan ek-
mekleri yiyen Kürt sığınmacıla-
nn el ve karın bölgelerinde ka-
sılmalar, daha sonra da şişmeler
görüldü. Kamp yetkililerinin, sı-
ğınmacılann hastaneye kaldınl-
maları yolundaki taleplerini ön-
ce kabul etmedikleri, ancak sa-
yının giderek artması üzerine,
sağlanan araclarla rahatsız ol-
duklanm bildirenlerin tıp fakül-
Yaklaşık 13 bin Kiiri agııımacinın banndıgı kamptaki lehirtenroenin bayat ekmekten kaytıaklanmış olabileceji bOdirüiyor. (Folograf: Cumhuriyet)
tesi ve devlet hastanelerine gön-
derildiği bildirildi. Her iki hasta-
nenin de zehirlendiklerini söyle-
yenlerle dolmasnun ardından te-
davide gecikilmemesi için bazı
yataklara 3-4 sığınmacının yatı-
nldığı görüldü.
Hasta sayısının giderek artma-
sı, buna karşüık hastanelerdeki
personelin yetersiz kalması üze-
rine Diyarbakır Valiliği hastane-
lerde görev yapan sağlık gorev-
lilerinin evlerinden alınması için
emir çıkardı. Araclarla evlerin-
den alınan doktor ve diğer yar-
dımcı personel hastanelere geti-
rildiler.
Zehirienen sıgınmacı sayısının
400 dolayında oldugunu savunan
Vali Bulut şunları söyledi:
"Ancak zehirienenier, yanla-
nnda durumlanndan şüphelen-
dikler için yakınlannı da getiri-
yoriar. Bu nedenle sayı fazla gi-
bi göriilüyor. Ekmekten yiyen
berkes rahatsız olsa da olmasa da
hastanelere geliyor. Şu anda ha-
yati bir tehlike söz konnsu degil.
Ecza depolannı da açtırarak ge-
rekli senımlar sağlandı. Olay ba-
yat raaya kullanılmasından kay-
naklanabilir. Şimdilik ondan
şüphelenivoruz. Bu nedenle ek-
meği tanlil ettiriyonız. Ancak ek-
mekler belediyenin ekmek fabri-
kasından alınıyur."
4
Barbar virüs' salgınına dikkat!
VîrÜSÜn belîrtîlerî Yüksek ateş,
şiddetli eklem ve kas ağnları, halsizlik.
Nerelerden geçer? sinemaiar,
marketler, toplutaşım araçları, havaalanları,
garlar. Uzmanlar, basit bir aksırıkla virüsün
insandan insana geçebileceğini söylüyorlar.
Sağlık Servisi — Kimine göre
rüzgârla Çin'den geldi... Kimine
göre kasım ayında başlayıp nisan
ayında sona eren zaman dilimin-
de geleneksel olarak görülen "bar-
bar viriis."
Hangi nedenle olursa olsun, uz-
manlar adını ne koyarlarsa koy-
sunlar gribin bir alt türti olan ye-
ni bir virüs, son günler içinde ül-
ketnizi de tehdit etmeye başladı.
Yaşlı-genç tammayan ani yüksek
ateş, şiddetli eklem ve kas ağrıla-
rı, bitkinlik, halsizlik ya da ateşe
bağlı olarak günün belirli saatle-
rinde kriz halinde ürpermelere dö-
nüşerek kendini belli eden virüs,
bir anlamda "istilasnu" arttırarak
sürdürüyor.
Uzmanlar, Avrupa'yı da sarsan
ve milyonlarca insanı etkisi altına
alan yeni virüs konusunda çalış-
maların sürdürülmesine karşın,
kesin bir sonucun elde edilemedi-
ğini belirtiyorlar. Çalışmalar. ha-
len virüsün portresini çıkarma
aşarnasında. Ancak hastalığın be-
lirtileri ve başlangıç aşamalan son
oderece kesin. Virüs özellikle solu-
num yollarından girip tüm solu-
num sistemi ve bronşları etkisi al-
tına aldıktan sonra ateşe yol açı-
yor. Hücrelerin içinde çoğalan vi-
rüs son aşamada hücreleri tahrip
etmeye başlıyor. Özellikle solu-
num sistemi düzeyinde olan hüc-
relerde hayli güçlü yapıda seyredi-
yor. Gelişiminde kas hücrelerine
de saldırıyor, bu durumda virüsü
alan vücutta kas ve eklem ağrıla-
rı da şiddetlenip artıyor. Virüsün
bir başka özelliği de sinir hücre-
lerine sataşması. Bu da bakterile-
rin bütün enfeksiyon türlerini des-
tekliyor.
Uzmanlar, gribin bir alt türü
olan yeni virüsün çevredeki hava
ortamında bir insandan diğer in-
sana rahatlıkla geçebileceğini vur-
guluyorlar. Basit bir aksırığın ya
da halkın toplu halde bulunduğu
sinemaiar, marketler, toplutaşım
araçlan, havaalanları, garlar ve
benzeri yerlerde virüsün yayüdığı-
nı ileri süren uzmanlar, virüsün
organizma ile temasa geçtikten
sonra bağışıklık sisteminin orta-
ya çıktığını belirtiyor. Eğer vücu-
dun bağışıkhk sistemi zayıfsa sal-
dırı olarak da tanımlanan hasta-
lığın kuluçka dönemi başlıyor.
Ülkemizde ve son günler için-
de lstanbul'da etkisini arttıran ye-
ni virüs nedeniyle de\'let ve üniver-
site hastanelerinin enfeksiyon ve
çocuk hastalıkları bölümleri has-
talarla dolup tasıyor. Özellikle ço-
cuklarda tesirini arttıran yeni vi-
rüs türüne karşı uzmanlar, en et-
kili tedavi biçiminin bol C vitami-
ni ahp yatıp dinlenmek olarak
gösteriyor. Konuyla ilgili görüştü-
ğümüz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Ayhan Yücel,
hastalığın kesin olarak grip olup
olmadığı sorununa dikkat çekiyor.
Salgın diyebilmek için hastalığın
ne olduğunun kesinlikle bilinme-
si gerektiğini vurgulayan Yücel
şunları soylüyor: "Hastalık bogaz
agrısı ve anjinle seyrediyor. Halk
arasında hatta doktoriar arasında
grip deniliyor. Kişide halsizlik ve
başagnsı oluşuyor."
Çocuk hastalann son günler
içinde sık sık başvurduğu İÜ Ço-
cuk Sağhğı ve Hastalıkları Ana-
Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ol-
cay Neya, şöyle konuştu:
"Klinik olarak hastalık, grip
olarak gözüküyor. Hem çocııklar-
da hem büyüklerde göriilüyor. Ne
gribi olduğu konusunda bizlerin
de somut bilgisj yok. Engellennie-
si için kalabalık yerierden kaçınıl-
ması son derece önemli. Fakat bu-
nun ne derecede yerine getirilece-
ği kuşkulu."
hem Stalin'e hem de Stalin'in ha-
leflerine bağlılıklarını arz etmişti.
Rusya'da ve Ukrayna'da Hıristi-
yanlığın kabul edilişinin 1000'inci
yıldönümünün kutlandığı temmuz
1988'den beri, kilise hiyerarşisi ik-
tidardan görece kopma imkânına
kavuştu. Ancak Ortodoks kilise-
si bu yeni özgürlüğü bakalım na-
sıl değerlendirecek?
1054'te Roma kilisesindeki bir
bölünmeden doğan Ortodoks ki-
lisesi giderek Roma kilisesinden
uzaklaştı. Papa'nm otoritesini red-
dettiği için Ortodoksluk yülar bo-
yunca yerel kiliselerce kontrol edi-
len bölgelerle özdeşleşti. Bu, 19.
yüzyılda milliyetçiliğin yükselişi
ile hızlandı. Profesör Nicholas
Lossky şunlan soylüyor: "1872'de
tstanbul kilisesi, Ortodoksluğun
tek bir etnik gnıpla özdeşjrşme-
sini mabkûm etmişti. Ancak bu
eğilim sünip gitti, çünkü birçok
durumda papazlar devlet memu-
nı halint gelmişlerdi." Boylece Ka-
toliklerin "demokratik merkezi-
>f tçiligini" reddeden Ortodokslar,
sonunda komünistlerin hâkimiye-
tini kabul ettiler.
Yunanlıları Türk hâkimiyetin-
den Ortodoks kilisesi koparmıştı.
Yüzyıllar boyunca Yunan dili, ki-
liselerde öğretildi. lşte bu neden-
ledir ki Marksist bile olsa her Yu-
nanlı kendini kiliseye bağlı hisset-
ti.
Rus din adamlan, 1917'de bas-
kıya boyun eğdiler. Dahası ege-
men güce bağlılıklannı korudular.
1941'de Hitler Rusya'ya saldırdığı
zaman, metropolit Serge, halkı iş-
galcilere karşı direnişe çağırdı.
Gorbaçov'la birlikte bir para-
doks yaşandı. Yeniden yapılanma
için moral desteğe ihtiyaç duyan
Gorbaçov'la, din adamlan arasın-
da bir dizi temas yapıldı. Sütten
ağzı yanan din adamlan yoğurdu
ufleyerek yiyorlar, Gorbaçov'un
açılımları karşısında çekingen du-
ruyorlardı. Öysa Gorbaçov'un
adamlan "Boyun egme hatasına
düşmemenin din adamlanna dü-
şen bir görev" oldugunu vurgulu-
yorlardı.
Üç kiliseli bir Hıristiyanlık. İki
farklı ruh halini yaşayan iki Av-
rupa. Gorbi şokunu yaşayan Ba-
tı, olaya candan bir yakınlık du-
yuyor. Geleneksel olarak merke-
ziyetçiliğe yabancı Doğu, federal
renkli, komünist damgalı çamasır-
larını, az çok saldırgan milliyetçi
çamaşır tozlan ile yıkamaya çalı-
şıyor.
Birliği belki de iç ya da dış bir
tehlike hızlandırabilir. Aşırı sagın
yükselişi. Çok Katolik Macaris-
tan'ın Yahudi topluluğu geçen haf-
ta alarm ziline basü bile. Budapeş-
te'nin hahambaşısı Alfred Scho-
ner şunlan söyledi: "Günümüzde-
ki anti-Semitizmin gecmişten da
ha güçlü olup olmadığım bilemi-
yorum. Ancak geçmişe göre daha
açık olduğu kesin."
Ikincisi ise İslam bütünleşmesi
ile çatışma tehlikesi. Kosova'da,
Bulgaristan'da, Azerbaycan'da
cepheler kuruldu bile. Geleneksel-
liğe karşı modernleşme, inanca
karşı para. Hıristiyan ve Demok-
rat Avrupa, bu yepyeni gücünü,
güneyine bir demirperde çekme-
den kurmayı başarabilecek mi?
1990 Nobel
adaylan
• OSLO (AA) — 1990
Nobel Barış Ödülü için
gösterilen adaylar arasında,
Sovyet lideri Mihail
Gorbaçov, Çekoslovakya
Devlet Başkanı Vaclav
Havel ve geçen yıl haziran
ayında demokrasi yanlısı
gösteriler yapan Çinli
öğrencilerin de bulunduğu
bildirildi. Nobel Enstitüsü
Başkanı Geir Lundenstad,
şimdiye kadar yaklaşık 80
aday gösterildiğini açıkladı.
Konvaaltı
tartışması
• ANTALYA (AA) —
Antalya Belediye Başkanı
Hasan Subaşı, son günlerde
kamuoyunda büyük ilgi
uyandıran Konyaaltı
plajıyla ilgili tartışmaların
belediye meclisinde de
gündeme getirilece|ini
bildirdi. Başkan Subaşı,
Konyaalti plajlarının ve
fuar alanının, Antalya'nın
en önemli sorunlanndan
biri oldugunu, kent
halkının isteğine uygun
düzenleme çalışmalarının
başlayacağını açıkladı. Bir
süredir turistik tesislerin de
Konyaaltı plajından
yararlanmak istediğini ve
tekliflerinin, teknik
yetkililer ve meslek odaları
düzeyinde tartışıldığını
söyledi.
20 bin kadından
dilekçe
• tstanbul Haber Servisi
— Bir grup kadın
Türkiye'nin ülkesi ve milleti
ile bölünmez bütünlüğünü
bozacak her türlü düşünce
ve davranrça karşı imza
kampanyası başlattılar.
Ayşe Erişken, Tülay Yiğit
ve Nedret Nasiye Gökçe
adlı kadınlar tarafından
kaleme alınan imza
bildirisinde 20 bin kadın
tarafından imzalandığı
belirtilerek kampanyanın
bitiminde yetkilllere teslim
edileceği duyuruldu.
Gemi karaya
oturdu
• tstanbul Haber Servisi
— Kıbrıs Rum bandıralı bir
kuru yük gemisi dün
Beykoz'da karaya oturdu.
Gemi Kurtarma îşletme
Müdürlüğü yetkililerinden
alınan bilgiye göre
"Marina-20" adlı 30 bin
gros tonluk gemi ABD'den
yüklediği mısın SSCB'ye
götürürken Beykoz
Kundura Fabrikası
yakınlannda karaya oturdu.
Saat 01.00 sıralarında
meydana gelen olaya
dümen kilitlenmesinin
neden oldugunu belirten
gemi yetkililerinin kendi
olanaklarıyla kurtulmaya
çalıştıkları ve yardım
taJeplerini kabul etmedikleri
öğrenildi.
Turistler için
içki stoku
• ANTALYA (AA) —
Antalya yöresindeki turistik
tesislerin önceki sezonlarda
yaşadığı içki sıkıntısının bu
yıl da ortaya çıkmaması
için önlemler alınmaya
başlandı. Tekel Antalya
Başmüdürlüğü, 1990 turizm
sezonunda yöredeki tatil
köyleri ve otellerin
ihtiyaçlarını karşüamak
amacıyla içki stoklamava
başladı.
Hp dünyasında yeni ufuklarGÜNSELİ KARSAN
Tıp dünyasında gelişmeler birbirini izliyor. Teş-
his ve tedavide kullanılan cihazlar gelişen teknolo-
jiyle birlikte, her geçen gün kendilerini yeniliyor-
lar. Amerika ve Avrupa'da yaygın şekilde kullanı-
lan bu cihazlar, ülkemizde de önem kazanmaya baş-
ladılar.
Bu gelişmelerle birlikte ülkemiz de dahil olmak
üzere dünyanın birçok yerinde röntgen geçerliliği-
ni yitiriyor. Röntgen artık yerini, "Gama Camera"
adlı cihaza bırakıyor. Nedir Gama Camera? Bu ko-
nuda Çapa Tlp Fakültesi İç HastalıkJan Anabilim
Dalı Başkanı Prof. AB Görpe'nin görüşlerini aldık:
"Son zamanlarda dışandan ışın verroek yerine
ilaç şeklinde bazı maddeler verilerek ışının organ-
dan dışanya yansıması yontemi uygulanmaktadır.
Işık kaynağı olarak radyoaktif atom dediğimiz ga-
ma ışını çıkartan maddeler kullanılır. Bunlann için-
de en zararsız olam 'teknezy um'dur. Bu madde en-
jeksiyon yolııyla vücuda verOdikten sonra, hangi or-
ganın tetkiki yapılmak istenirse maddenin o organ-
da kalmasını saglayıcı kit ismi verilen bağlayıcılar
da vücuda enjekte edilir. Örnegin bir böbregin ça-
lışmasını ölçmek istiyorsak teknezyum ve böbrek
kiti hastaya birlikte uygulanır. Bundan sonra has-
ta Gama Camera'nın altına yerieştirilir. Maddenin
böbreğe gelişi, bobrekten atılışı, böbregin şekli ve
çalışması hakkındaki bilgiler aletin bilgisayannda
toplanır."
Fiyatı yaklaşık 1 milyar olan Gama Camera'yla,
beyindeki anlık ve belirli bir süre içerisindeki kan
akımı, beynin kanlanması, mide ve bağırsak ka-
namaları, kalp damarlannda sıklaşma veya daral-,
ma olup olmadığı saptanabiliyor.
"Manyetik rezooans görüntnleme" cihazı ise son yıl-
larda klinik kullanım alanına giren bir görüntüle-
me sistemi. Cihaz, santral sinir sistemi, üst solunum
yollan, iskelet sistemi, yumuşak dokular ve eklem-
lerin görüntülenmesinde kullanılabüiyor. Çok yönlü
kesit elde edebilme imkânına sahip olan cihazdan
Florence Nightingale Hastanesi ve 9 Eylül Üniver-
sitesi'nde bulunuyor.
Kısa bir süre önce hizmete giren Emar manyetik
rezonans görüntüleme ise Türk-Japon işbirliği so-
nucu gerçekleştirildi. Tıp dünyasına teknolojinin ka-
zandırdığı en gelişmiş tanı yöntemlerinden biri olan
cihaz, röntgen ışını kullanmaksızın radyo dalgala-
rıyla elde ediliyor. Bu nedenle insan vücuduna za-
rarlı olan etkileri bilinmiyor.
Çapa Tıp Fakültesi DETAM'da bulunan "FACS"
sistemi, kanserde ve çeşitli kan hastahklarının sap-
tanmasında son yıllarda yapılan gelişmelerin en
önemli ürünü. Bu cihazla tıbbın en önemli alanla-
rından biri olan bağışıklık sistemi ile ilgili bilgiler
elde edildiğini belirten "DETAM" müdür yardım-
alarından Dr. Tuncay Altuğ, "Aletin keşfınden önce
aynı bilgiler mikroskoplarla elde edilmekte ve göz
yanılgılan nedeniyle zaman zaman hatalar içermek-
teydi. FACS sistemiyle AIDS başta olmak üzere nak-
ledilen organın reddi ve bağışıklık sistemi hastalık-
lan hakkında doğru teşhise vanlabilir" dedi.
Ülkemizde gelişmiş tıbbi cihaziara sahip olan has-
tanelerden birisi de International Hospital. Bu ci-
hazlardan "kroner sineangiyografi" vucudun hare-
ketli kısmı olan kalbin damar ve pompa görevini
yapan karıncıklarının grafiklerinin alınmasını sağ-
lıyor. 3 milyara yakın fiyatı olan cihaz, vucudun di-
ğer anjiyografilerinde de kullanılabüiyor.
Yine gelişmiş cihazlardan mide, barsak ve bel
filmleri çeken "floroskopi" makinesi arka arkaya
6-7 film çekebiliyor. Makinenin fiyatı 200 milyon.