26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 10 ŞUBAT1990 Insan Hakları ve Türk Dış Politikası Turkiye'ye insan hakları alanında yöneltilen eleştirilerin devam etmesinin bir nedeni de uluslararası alanda üstlenilen ve "alayu vâla" ile dünyaya ilan edilen yukümluluklerin uygulamaya intikal ettınlmemesinden ileri gelmektedir. Dr. ŞUKRU ELEKDAG Emekli Büyükelçi kamuoylan tarafından anlaşıhp benımsenmesını en- gellemektedır Bıttabu bu çevTelenn ulkemıze karşı kullandıklan kozları ellennden almak, bıze duş- mektedır Helsınkı tzleme Komıtesı'nın, Turkıye'de ınsan hakları konusunda kısa bır süre önce vavımlanan ve özetı gazetelerımızde ver alan raporu, yansız ve önyargısız bır yaklaşımı yansıtmaktan uzaktır An- cak bızım de eleştırdığımız böyle bır yaklaşımın tut- sağı olmadan ve her ıddıarun "hasmane duygular- dan ka>naklandığı' gıbı bır goruşe saplanmadan raporu ıncetememız ve eksıkhklenmız uzennde dur- mamızda ısabet vardır Doğu Avrupa \e Sovyetler Bırhğı'ndekı gelışme- ler, her şe>den onc« ınsanlann "Pavlov'un kopeklen" gıbı şartlı reflekslerle yönetılemeyece- ğını orta>a koymuşıur 'Vvrupa'da askerı paktlar- la sağlanan denge ve ıstıkrar sıstemı sona ererken bunun yerını alacak \enı duzenın, demokratık de- ğerlere, ınsan haklanna ve temel ozgurluklere say- gıya dayanacağını gösteren belırgın ışaretler var- dır Avrupa'dakı gelışmelenn ınsan haklan konusunu on plana çıkarrnasının, Turkı>e'nın ınsan haklan alanındakı performansının çok daha goze batma- sına ve ulkemıze bu alanda >oneltılen eleştırılenn yoğunlaşmasına vol açacağı muhakkaktır 198O'lı yıUarın başlarında ınsan haklan, Arnerı- ka ve öbur Batılı ulkelerın dış polıtıkalannın ay- rılmaz bır bovutu halıne gelırken, Turkıye'nın bu gehşmevı değerlendırmesı, ulkemıze >öneltılen eleş- tırılenn ozel durumumuzu ve koşullarımızı dıkka- te almadığı ıddıalanrun çok abartılmış olduğu, bun- ların çoğunun Batılı ulkelerın Turkiye'ye karşı ön- yargılarından, bölueu çevrelerın ulkemız aleyhın- dekı propagandasından ya da etkın hasım lobıler- den kaynaklandığı yolunda olmuştur Sonradan ın- san haklan alanında somut adımlar atmamızdan sonra da bunların perakende ve eksık bulunarak eleştırılenn devam etmesı, hukumet çevrelennde duş kırıkhğına >ol açmış ve bu tutumun temelde ulkemızın Batı ıle butunleşmesıne yapay engeller çıkarmak maksadından ılerı geldığı goruşu bırçok resmı yetkılı tarafından paylaşılmış, bazılarınm da resmı bevanlarına konu teşkıl etmıştır Uygulamada aksaklıklar Esasmda Turkıye, ınsan hakları alanında son yıl- larda bır haylı mesafe almıştır Turkıye'nın, BM vç Avrupa Konsevı lşkencevı Önleme Sözjeşmele- n'ne taraf olması, tnsan Haklan Komıs>onu'na bı- reysel başvuru hakkını tanıması ve Insan Haklan Dıvanı"nın yetkısını kabul etmesı yanında ıç hukuk alanında da lyıleştırmelere yönelmesı olumlu gelış- melerdır Buna karşın Turkıye've ınsan haklan alanında yöneltılen eleştırılenn devam etmesinin bır nedeni de, uluslararası alanda üstlenilen ve "alayü vâla" ıle dunya>a ılan edilen yukümluluklerin uygulama ya ıntıkal ettırılmemesınden ılerı gelmektedir Nı- tekım bunun Turkıye'nm göruntusunu bulandıran bır orneğını de son gunlerde vaşadık Kışısel baş- vuruları soruşturmak uzere Turkıye'ye gelen Av rupa tnsan Haklan Koraısyonu uyelerını, gorevle- nnı tam anlamıyla yapmalanna ızın vermeden ge- n döndürdük Oysa uygulamak ıstedıklen yöntem- ler, Turkıye ıçın uluslararası bır yukumlüluk teş- kıl ettığı gıbı, ıç hukukumuzun da bır gereğı ıdı Dışışlen Bakanı Sayın Mesut Yılmaz'ın butun ca- ba ve uyanlanna karşın önlenemeyen bu olavın, ulkemız ıçın ne ölçude sakıl bır dunım >arattığıru ve ınsan haklan alanında atmış olduğumuz bırçok olumlu adımın etkısını bır anda nasıl sıldığını tah- rrun etmek zor değıldır Aynı şekılde eleştınlen kar- şılamak ıçın ılk önce ı>ı nıyetımızın bır göstergesı olarak açıkladığımız bazı ıdarı ve ıç hukuk duzen- lemelerını de sonradan uygulamaya geçıremeyışı- mız, Türkıye aleyhındekı olumsuz havanın yumu- şamasını engellemektedır Turkiye'ye ınsan haklan konusunda yöneltılen suçlamalar, özelhkle şu noktalarda yoğunlaşmak tadır — Turkıye'de sıstematık ışkence vardır — Turkıye'de düşünce suçu vardır — Gozaltındakı saruk, avukatıyla göruşememek- tedır — Işkence altında alınan ıfadeler mahkemeler ta- rafından geçerlı sayılmaktadır — Turkıye'de toplantı özgurlüğü sınırlıdır — Turkıye'de sansür vardır Molıere, Voltaıre ve Eınsteın'ın eserlerının de dahıl olduğu 2000 ka- dar kıtap toplatılmıştır Turkıye'de baa çevrelerce yansızlıklanndan kuş- ku duyulan, ancak uluslararası alanda saygınlık- lan tartışmasız kabul edilen Uluslararası Af Örgu- tu, Barolar Bırlığı, Helsınkı Izleme Komıtesı gıbı hukumet dışı kuruluşlar, Turkiye'ye bütun bu ko- nularda eleştınler yönelten raporlarını sık sık ya- yımlayarak bunlan çok genış bır dağılımla yaymak- tadırlar Türkiye'nin göriıntüsu Amerıka'dakı görevım sırasında bu raporlarda belırtılen eleştınlenn, Ermenı, Rum, Yunanlı ve ul kemız aleyhınde calışan öbur kumluşlara geruş pro- paganda malzemesı sağladığını ve Avrupa'dakı uzantılanyla da el ele veren bu çevrelerın, basııu, TV'yı, akademık çevrelen ve Amenkan Kongresı'ru hedef alan yoğun faalıyetlennın, Amenkan halkı- nı ulkemız aleyhınde etkılemede başarılı oldukla- rını vakmdan gördum Avrupa'da da aynı şekılde surdurülen bu faalıyetler, Turkıye'nın görüntüsu- nu karartmakta ve haklı davalarımızın dahı Batılı İşkence iddialan Bu ve bunun gıbı raporlarda ışkence ıddıaları ge- nellıkle genış bır yer tutmaktadır Amerıka ve Ba- tı Avrupa'dakı Turkiye'ye hasım lobıler \e çevre- ler ulkemız aleyhındekı çırkın ve küçultucu ıftıra kampanvalarını bu tur ıddıalardan yararlanarak yurüturler Bu bakımdan ulkemızde gözaltı sure- smın uzun olmasına ve bu sure zarfında sanığın avukatı ıle gönıştunllmemesıne dayandınlan ışken- ce ıddıalarının bertaraf edılmesı ıçın gereklı önlem- lenn suratle alınması, Turkıye'nın ınsan haklan ala- nındakı göruntusünün berraklaşmasına yol açacak- tır Bu amaçla geçen eylûl ayında TBMM'ye su- nulmuş olan ve gözaltı süresmın kısaltılmasını ön- gören tasarının daha fazla gecıkmeden yasalaştı- nlması önem kazanmaktadır öte yandan sanığın, gözaltı suresının her aşamasında avukatıyla göru- şebılmesı ıçın gereklı önlemler kesınlıkle alınmalı- dır Esasen Ceza Muhakemelerı Usul Kanunu'nun 156 maddesı bunu amırdır Başbakanlığm da bu hususta bır türlü uygulanamayan bır genelge talı- matı mevcuttur Bunlara ılaveten ışkence altında alınan ıfadelenn bazı hâkımlenmız tarafından ka- nn sayıldığına ıhşkın ıddıalar, Tûrk adaletırun \v- rupa standartlannın gensınde kaldığı yolundakı de- ğerlendırmelere gerekçe teşkıl etmektedır Bu şe- kıldekı uygulamalann, Ceza Muhakemelerı Usul Kanunu'nun 247 maddesıru ıhlal ettığj de göz önunde tutulmalıdır Doğu Avrupa'dakı gelışmelere alkış tutan Batı dunyasının Batı ıle aynı değerlerı paylaştığını ve onun bır parçası olduğunu her fırsatta ılerı suren Turkıye'nın ınsan haklan alanındakı uygulamala- nna, Avmpa'dakı yenı koşullar ışığında ve ıdeo- lojık savaşın gücünû kaybettığı ıçınde yaşadığımız dönemde, büytılteç ıle bakmasını beklemek yanlış olmayacaktır. Avrupa Guvenhk ve Işbırlığı Konferansı'nın (AGtK) adından son gunlerde bır haylı söz edılır oldu. tlk önce Malta doruğu sonrasında konuşan ABD Dışışlen Bakanı Baker, "Baker Doktrıru" olarak adlandınlan açıklamasında, AGtK ıle NA TO'ya beraberce yurüteceklerı önemlı görevler önerdı Buna göre ıkı kuruluş, Batı ıle Doğu Av- rupa arasındakı ekonomık ve polıtık bağlann ge- hştınlmesınde Doğu Avrupa'da demokrasının ku rulup sağlamlaştınlmasında, ınsan haklanrun ızlen- mesınde ve Doğu-Batı tıcaretı ıle yatınm faalıvet lenne daha açık bır ortam hazırlanmasında ışbır- lığj yapacaklar Bundan kısa bır süre önce de Fran sa Cumhurbaşkanı Mıtterrand, Avrupa'dakı değı- şımın denetım altında tutulup yönlendınlmesı amacıvla Turkıve de dahıl tum Avrupa ulkelennın yanı sıra ABD ve Kanada'nın da katıldıkları AGtK'ın güçlendınlerek daha etkın hale getınlmesı yolunda bır önerıde bulundu Mıtterrand bu bağ- lamda, demokratık kurumlarını oluşturacak sos >alıst ulkeler de dahıl olmak uzere tum Avrupalı ulkelenn bır Avrupa Konfederasyonu çerçevesın de butunleşmelerının 1990 vılında toplanacak AGtK doruğunda ele ahnmasını önerdı Bu açık lamadan hemen sonra da Batı Alman Başbakanı Kohl, Avrupa Konfederasyonu fıknnı destekledı Bu hususları AGIK çerçevesınde j>e devletlenn ınsan hakları uygulamalannı ızlemek a-nacıyla ku rulrnuş olan Uluslararası Helsınkı tnsan Haklan Konfederasyonu'nun Turkıye açısından kazandı- ğı önemı vurgulamak amacıyla belırtıyorum tşte bu federasvon, 35 üye devletın dışışlen bakanhk- lanna gönderdığı bır yazıda Turkıye'de ınsan hak- ları ıhlallerıne ılışkın bıraz önce behrtmış olduğu muz ıddıaları sıralamakta ve AGtK uyesı devletle- nn Türkıye'ye karşı AGtK mekaruzmasını ışletme- lerını ıstemektedır Yeni çağın ideolojisi Söz konusu mekanızma şımdıye kadar rejım de- ğısıkhğınden öncekı Roman>a, Bulganstan, Çekos- lovakya gıbı ınsan haklannın ağır bır şekılde çığ- nendığı Doğu Avrupa ulkelen ıçın ışletılmıştır Re jım değışıklığınden sonra bu ulkelerın aklanması ve övulmesı beklenmelıdır Esasen bu sureç başla mıştır bıle En hazını, Batı dunyasının Azerba> can'dakı vahım ınsan haklan ıhlallennden ve akan kandan Moskova'yı sorumlu görmemesıdır Bö\ le olunca AGİK mekanızmasının Avrupa'da uygu- lanabıleceğı tek ülke Türkıye olacaktır Turkiye'ye hasım çevreler bu fırsatı ganımet bı- lecek, aleyhımızdekı propagandayı yoğunlaştıracak ve ülkemızm görüntusune kara çalmak ıçın ellenn- den gelenı >apacaklardır Bunun yanında ınsan haklan konusunda Türkıye uzenndekı baskılar ar- tacaktır Fakat en önemlısı, 35 AGtK ülkesı arasında sa- dece Turkıye'nın, ınsan haklan alanında kendısı- nın resmen kınanmasına yol açan bır uygulamaya maruz kalması, ülkemızın Avmpa ıçındekı yen açı- sından yenı soru ışaretlerı yaratacaktır özelhkle bugunun koşullarında bövle bır gelış- menın sıyasal faturasının çok ağır olacağı takdır edılecektır Bu bakımdan ılk aşamada yukanda sözunü et- tığımız uygulamalara son verılmesı ve bu amaçla gereklı önlemlerın suratle alınması önem kazan- maktadır Yenı çağın ıdeolojısının ınsan haklan olacağı, bu- gün artık tartışmasız kabul edılır olrnuştur Çağın en önemlı özellığının de çekırdeğını AGİK uyele- rının teşkıl edeceğı, ınsan haklarından evrensel bır bütunleşme sürecı olacağı belırgın hale gelmekte- dir Turkıye'nın daha başlangıçta bu çekırdek ıçın- de yerını alması, çağdaş uygarlığı yakalama özle- mının bır gereğı olduğu kadar kendı ınsanının onur, kışılık ve özgürluğüne verdığı değenn ve gösterdı- ğı saygının sımgesı olacaktır PENCERE EVET/HAYIR OKIMAKBAL "Şjir, Mühürlenir ve Gömülür"... "Hırmı dıyor kı, -- - - - - - « Ucuz huzunler kıralardırn Alyanak bır kuklacıdan Gok bınlerce mavı şapkadır Senın de sapkan mavı mıydı O gunlerde' O gunlerde Hılmı böyle dıyordu Annesını 'çıçek ışlemelı bır lamba'ya benzeterek, çocukluğunu da bır tabuta, "usulca bıra- kılan denıze Yıllar yıllar sonra 'şıır, şıırın kurdudur" dıyerek, "ışte zümrût ve surungen -bır dıze- gıdıyor gıdışı -ötekı şııre doğru'dur- dıye tamamlıyor Zaman geçıp gıder hep Kım dur dıyebılmış 1 ? Ne Lamartıne ne Baudelaıre ne Tarancı 1950'lerın Hılmı Yavuz'unu anım- sıyorum On beş yaşları yırmı yaşları Fatıh'tekı gazetecının - adını unuttum- sergısınde sık sık karşılaştığım o dal gıbı çocuk Gazetelerı dergılerı para vermeden kanştıran Gazete satan de- lıkanlıyla ahbaplık ederek Sonra Kabatas Lısesı'nde Behçet Necatıgıl oğrencısı olarak ta- nıdığım Hılmı Yavuz Ogrencıler arasındakı şıır toplantılarında, lıselerdekı şıır buluşmalarında okuduğu şıırlerle espınlı konuş- malarla dıkkatı ceken Hılmı Yavuz Lıseden sonra gazetecılık seruvem, Vatan gazetesı, ıç polıtıka muhabırlığı, Ismet Paşa'lı gezılere çıkış derken 'Cumhurıyet'te dış polıtıka sekreteriığı, ar- dından beş yıllığına Londrada BBC'de Türkçe servısı, bu arada başardığı felsefe oğrenımı Bugun de yuksek oğrenımdekı gö- revlerı En sonra da Istanbul Beledıye Başkanlığı'nın sanat ve kultur danışmanlığı Yavuz edebıyat felsefe, kultur üzerıne araştıncı, eleştırıcı bır yazı adamıdır, ama oncelıkle, hele benım gözümde şaırdır, hem de çok lyı bır şaır Kuşağının onde gelen, kışılıklı bır şaırı Bu- nu ılk şıırlennde belırtmıştı O gun bu gun şaırlığı önde yer aldı Duşunur Yavuz şaır Hılmı'yı bır yana ıtemedı, yok edemedı Son kıtabı Soylen' ' Ben daıma uçurumlar edınırım - bır yer- den otekıne goçerken ' dıyor 'Ölümle yeşıl arasındanım yollar da oralıdır' dıyor ' bır yalnızlık ötekıne karıştı' dıyor, 'ben hangı yolcuyu ızleyen gemılerdım - ve neden - hep soylen'dım hem soylendım, hep soyten''" dıyor gel, uçan yalnızlığınla benı kurtar - kurtar benı bu soylenden' dıyor, bense akşam oldum artık - ve akşamlar benım govdem' dıyor Her sıırde okuru duşlere goturen dızeler var Bır bûtün olarak da alsanız, yok dızeler bıçımınde de alsanız Yavuz un şıırı kım- senınkıne benzemeyen bır nıtelıkte Sezdırıyor bır şeylerı, tam anlamasanız da 1 Hem şıır anlaşılmak ıçın değıldır kı, bır şeyler duyumsarsanız, tadarsanız, kendınızı değışık bır şıır yoresınde bulursanız yetmez mı 9 Soylenden sonra da daha oncekı kıtaplarını kapsayan "Hü- zun Kı En Çok Yakışandır Bıze' cıktı Can Yayınları'nda Bakış Kuşu Bedreddın Uzerıne Şıırler, 'Mustafa Suphı Uzerıne Şıır- ler 'Doğu Şıırlerı Yaz Şıırlerı' Gızemlı Şıırler 'Zaman Şıırlerı' hepsı bır cıltte bır arada Bır yazımda ' Hılmı Yavuz şıırımıze yepyenı bır duyarlıkla gırdı demışım Yenı bır duyariık Bu, kolay yaratılmaz yapay olarak ortaya çıkarılmaz Kışı onu kendı ıç du- yarlığmda bulur varsa1 Cemal Sureya Yavuz u 'dıl beğenısı en yuksek şaırlerımızden' sayıyor Bınyazar da 'Türk şnrının dılını yaratmada' Hılmı Yavuz'un önemlı katkısını belırtıyor Hem duşunur hem felsefecı hem şaır olmak uç karpuzu bır koltuğa sığdırmak mıdır? Oyledır sığdırabılen sığdırsın once şaır olan kışının yaratmasından zararlı olmadığı surece Ben bu sıırı yazdım da - belkı - yazmadım da" dıyen Hılmı Yavuz oğretmenı ve ustası Behcet Necatıgıl'e adadığı şıırı şoyle bıtırır 'Şıır, hılmı yavuz muhur - lenır ve gomülur' Şıır gomulur ama ınsanoğlunun yureğme, sılınmez, kazılmaz yerınden oynatılmaz yıtıp gıtmez bır gucle Bır gomu gıbı Butun o aşkları yazdı da ne oldu Gullerı cocukları denızlerı tuttu da elınden Hep bır cevız yaprağı gıbı belırdı ınce yuzu Bırakılmış gemılerın su kesımlerınden" Ulusal Karakter Farkh goruşler, farklı kulturler, farklı dinler, ulusların davranış ve hareket biçimlerini etkiler. Mustafa Kemal'in Batı uygarhğına erişmek sozu boşuna soylenmemiştir. Sıkı sık ekonomi ve darbeler sonucu arkadan gelen sosyo-ekonomik baskılar, toplumun ulusal karakterıni yitırmektedir. Em. Kur. Albay TURGUT ALPAGUT Ulusal karakter, her ulusa tarklı ozellıMer kazandıran her duzevdekı evlem ve duşunce farklannın nedeni olan temel duşunce ve mo- ral özellıklcnnın yansımasıdır Orneğın Alman ulusunun otorıterlığe, kolektıvızme ve devle- tın ustunluğune ınanan Alman felsefesını ka- bulu Hıtler'ın ı»ok ışıne Naramıştı Alman ulu- su guce sahıp her otorıteye ıtaatı, bunun ge- reğı olan medenı cesaret noksanlığını, bırev haklannın küçumsenmesını, sıvasal ozgurlu ğun bulunmayışını gerektıren otokratık vone- tımlenn tanhı bovunca etkısınde kalmıştır Bu- na karşılık tngılız ulusu, Magna Carta vasal sureç anlayışı, Protestan katılığı gıbı tngılız bı revcılığıvle tutuculuğunun geleneklerıne bağ hlığını tanh bo>unca surdurebılmıştır Ingılız ulusunun özgurluk \e demokrasıve duşkun luğu II Dun>a Savaşı nda Mman ıstılasına karşı anavatanın savunulmasında kendını gos termıştır Bır \andan da antı mılıtarızm ve de- vamlı ordu ıle zorunlu askerlığe karşı duyu- lan antıpatı Ingılız ulusal karaktenmn ozel lıklenndendır ltalyan ulusunun savaştan çok sanata uvum sağlaması, II Dunva Savaşı'nda kendını bellı etmış, savaşta en çok şaşkınlaşmış askerlerıv- le rekor kırmıştı Karakterıne uvmayan faşız- mın ıse sonu dramatık bıtmıştır Japon ulusunun karaktennde mutlak ıtaat ve mılıtarızm yatmaktadır Başarısızlığı haz medemeyen Japonlann harakırı yapmalan bu- nun en buyuk kanıtıdır Amerıkan u'usal ka- raktennde, aradan uzun zaman geçmesıne kar- şın A.merıkan pragmatızmının "bır duşunce nın doğruluğunun o duşunce sonucuyla olçulebıleceğı" apaçık bır dogmatık ıdealızm ıle başarıvı gerçeğın ve hakıkatın ölçeğı sayan anlavış arasındakı kararsızlığa eklenen dort özgurluk ve dolar dıplomasısı halen yururluk tedır Emperyalızm ıle dun\a jandarmahğı Amerıkan ulusal karakterının sımgelerı gıbı dır Türk ulusunun karakteri Osmanlı Imparatorluğu donemınde ulusun tanhsel karaktennı bılmeNenler bmuk telaket lere neden olmuşlardır Dın etkısınde durağan (statık) bır toplum halıne getırılen ulusu, Mus tafa Kemal, Osmanlılıktan Turk'e çevınrken ulusal karaktere de dınamızm katmış, bövle ce hem kurtuluş Savaşı'nı hem de devrımlen nı başarıya ulaştırmıştı Galıçya'da, Sarıka- mış'ın Allahıekber dağlarında donarak olen, Arabıstan vollerınde cehennem sıcaklarında can veren, Çanakkale'de voğun duşman ateşı altında sıperını terk etmeven, savaş turlerın- den çekılmeyı bılmeven, Kurtuluş Savaşı'nda yokluğu varlığa dönuşturen bır ulusal karak- ter Turk doğasının, gucünun dayanağı olan dı- reşkenlığı dıle getıren bunlar ^rkasından ulu- sal yaşamın tanhsel surecını değıştıren bır dev rım yaşanmış, Turk ulusal karakten devam et- mıştır Osmanlı yönetımırun pasıfize ettığı toplum, köy vaşamında mal ve can guvenlığının orta dan kalkmasıvla, halkın dını ve dunva goru şunde koklu değışıklıkler mevdana getırmış- tı O kadar kı 1580-1600 yıllarında tstanbul ve 'Vnadolu'da kıvamet gununun yaklaştığı ve mehdının geleceğı ınancı yayılmıştı Umudu- nu yıtıren toplum, kurtuluşu başka dunyalarda aramava kovulmuşsa da kadercılık, lslamıye- tın etkısıyle değıl ekonomının çökuntusuyle oluşmuştur Turk tanhırun ıncelenmesınde şu gerçek or- tava çıkmaktadır Turkler ırk ve kan uzerıne kurulu toplum olmamışlardır Turkun tanh- sel varlığı devlet, ordu ve ekonomıye ozellık le endustrıve dayanır Ataturk de buyuk bır sezışle bu tezı ortaya atmıştır Ulusal karak- ter olarak devlete ıtaat geleneğı, seçme \e se- çılmevı guçlulere bırakma, yabancılara karşı urkeklık çekıngenlık mılıtarızme yakınlık, hak aramakta fazla ınatçı olmamak gıbı ozel- lıkler pek değışmemıştır Bu nedenledır kı Ata- turk devnmlenne karşı fırsat vi^tıkça yapılan karşı dev rım hareketlerıne sevırcı kalınmak- tadır Ulusal karakterın vanında her toplumda go- rulen karaktersızlıkler de vardır Orneğın Kur tuluş Savaşı'nda Yunanlılarla ışbırlığı yapan vonetıcı ve dın adamları vardı Ataturk'un de% rımlenne ınanmayan, resımleıine, he>kellerı- ne put dıvenler ellenne \ukselme fırsatı geç- tığınde herkesten çok Ataturkçu kesılmekte dırler 12 Evlul darbesı, toplumu pasıfize etmış, ar- kadan gelen sozleşmelı ıktıdar, varattığı sosvo- ekonomık çokuntuvle toplumda umutsuzluk yaratarak ulusal moral ve ulusal karakterde sarsınular me>dana getırtnıştır tktıdar partı- sı mensupları, peşıne takıldıklan karızmatık lıderın dıleklerını yerıne getırmek ıçın nefer gıbı çalışacaklannı öne surerek bağlılık gös- tensınde buluaınak gayretıne kapılmışlardır Nefer, er demekur, her gereksınımı devlet ta- rafından sağlanan rutbesız asker dıye tanım- lanmaktadır tş partı erhğıne dönuştuğunde her gereksınımı karızmatık lıder tarafından sağlanan rutbesız partılı anlamına gelmekte dır Rutbesız askerden kumandan olamayaca- ğına göre neferlık ıddıasında olanlardan. va- nı nefer kalabalığından, komutanın her dedı- ğını vapmaktan başka ne beklenır kı 7 Sonuç Farklı goruşler, farklı kulturler, farklı dın ler, ulusların davranış ve hareket bıçımlerını etkiler Mustafa Kemal'in Batı uygarhğına eriş- mek sozu boşuna soylenmemiştir Sık sık eko- nomi ve darbeler sonucu arkadan gelen sosvo- ekonomık baskılar, toplumun ulusal karakte- rını vıtırmektedır Toplum ve bırevler, ulkesı- nın vazgısının kendı elınde olduğu ınancını yı- tırerek suskunlaşır Boylece toplum, bulunca şukreden, bulamayınca sabreden yığınlara donuşur Batı Avrupa uluslan yazgı hakkında butun dunyanın alkış tuttuğu somut ornekler ver mektedırler Zamanı gelınce sılkınmevı, ulu sal karakterlerındekı gerüemeyı kaldırmayı ba- şarabılıyorlar Içınde bulundukları sert yone tım ve rejım koşullanna karşın korkmadan yaşlısı, gencı on bınlerle, yuz bınlerle sokak- İara dokulerek vasal voldan kendılerine ters gelen vonetımı alaşağı ederken, kendı yazgı- larını kendılerı çızıvorlar. Işte Macarıstan. ış- te Polon\a. ışte Doğu Almama ve Çekoslo vakya Bıze gelınce, hanı tanhsel olarak ovundu- ğumuz ulusal karaktenmız'' Ovu yuzde 21 80'e duşen, halkın vuzde 80 ının ıstemedığı bır vo- netım, adeta alav edercesıne zam ustune zam yaparken, vıllarca toplumu enflasyon canava- rıvla ınletırken ustelık bır de kendı kendıne cumhurbaşkanı seçerken neden kımsenın se- sı çıkmaz" 1 Ovle bır \onetim kı ov karşıhğı, spor kuluplerıne gozunu kırpmadan mılvar lar dağıtırken, doğudakı koylere renklı tele- vızvon kampanvası açarak halka banka hesap numarası verıyor Işte karızmatık hder done- mmın ulusal karakten ışte geçmışte kalan Mustata kemal devrının ulusal karakten Unutmamak gerek, her toplum kendı yazgı- sını kendı çızer BIRLIK • MUCADELE * ZAFER ÇIKTI... BAYII ve KITAPÇILARDA Demokrasının yılmaz savunucusu MUAMMER AKSOY'un oldurulmesını nefretle kmı>or, onunde saygıyla eğilıyoruz. SHP NtĞDE ÖRGÜTÜ Demokrası, hukuk ve laık duşuncenın yılmaz savunucusu Prof. Dr. MUAMMER AKSOY'a kurşun sıkan karanlık guçlen nefretle kınıyoruz Anısı sonsuza dek yaşatılacaktır BIRSA SERBEST MLHASEBECtLER. SERBE5T MIH4SEBECİ M\Lt MlŞ\VtRLER OD4SI KAMUOYUNA Geçrnışte Kultur Sarayı nı yakanlar gemılerı bombalayıp batı ranlar Ipekcı Karafakıoğlu Comert Tutengıl vb cınayetlerı tertıple yenler 1 Mayıs 77 katlıamını duzenleyerek halkı ve devrımcılerı sındırmek ısteyenler bugun Muammer Aksoy u katlederek hedef şaşırtmak 12 Eylul korkusu yaratıp devnmcı gelısmeyı engellemek ıstıyorlar Bu yuzden M Aksoy un katledılmesı ulkemızın ozgur ve demokratık geleceğıne yoneltılmış bır komplodur Bızler kamuoyunun dıkkatını bu gerceğe çekmek ve katıllerın bulunarak provokasyonun açığa çıkartılmasında gorev yaparak katlıamın soruşturulmasını denetleyecek toplumun tum kesımlen- nı temsıl eden bır komısyonun oluşturulması ıçın açlık grevıne baş ladık Tum ılerıcı demokrat yurtsever ve devrımcılerı eylemımızı des teklemeye ve bu doğrultuda mucadele etmeye çağırıyoruz YENI ÇOZUM, DEVRIMCI GENÇUK, TAYAD lılar DEMKAD lı- lar AKAD lılar BAKAD lılar GOPKAD lılar BEYKAD lılar ÇIH- KADIılar GEYAD lılar EMEKAD lılar BIKAD lılar KKDD lıler SKDDTller UM-DER lıler KAR-DER lıler SULKAD lılar HAKAD lı lar BEM-DER lıler GULKAD lılar YEN-DER Itler ESENKAD lılar TURK HEMŞIRELER DERNEĞI IST ŞUBESI Uyelerı KUÇUK- ÇEKMECE ve ZEYTINBURNU HALKEVI Uyelerı DEMOKRASI MUCADELESINDE OĞRETMENLER Adına Şukran Ogeyık DE- MOKRASİ MUCADELESINDE PTT ÇALIŞANLARI Adına Nurettın Sonmez DEMOKRASI MUCADELESINDE MIMAR-MUHENDIS- LER Adına Alı Şenışık DEMOKRASI MUCADELESINDE SANAT- ÇILAR Adına Efkan Şeşen Sosyalizmin Anası... Bır dostuma — Lenın, dedım sosyalizmin Atatürk'üdür, Gorbaçov da Ismet Paşa"sıdır Gülüştük Benzetme (teşbıh) çekıcıdır, yazıyı renklendırır kafayı cılalar, bırbırıne benzemez gorunenlerın benzerlıklerı evrensel bütün- luğün ıçerığını yansıtır 'tesbıhte hata olmaz ' • 1789 Devrımı, ınsanlık tarıhınde demokrasının gûndeme gır- mesıyle eşanlamlıdır, ama, devrım her zaman demokratık yön- temlerle yurümedı, ancak coşkular durulduktan, öikeler geçtık- ten, fırtına yatıştıktan sonra demokratık dengeler kurulabıldı Bu- tün devrımlerde yaşanan süreç, aşağı yukarı budur Lenın 1917'yı gerçekleştırırken ne duşunuyordu7 Insanoğlu köprü, baraj, fabrıka, yol yapıyor, doğayı değıştırıyor, "toplum" da doğa'dandır devnmcı, toplumu bır muhendıs gıbı değıştırıp düzenleyebılır ınsan ıstencı (ıradesı) bır partıyı araç gıbı kulla- narak bu ışı başarabılır 1917 böyle gerçekleşti Kemalıst devrım de Lenınızm gıbı tek partıyle yurutülmuştûr, bır başka seçenek yoktu Batı'dakı "Aydınlanma"n\n Islam dunyasmda gerçekleştınlmesı Kemalızm'dır 1923 Cumhunyetçılen seçım sandığında padışahçt- şenatçı-halıfecıy\e yanşamazdı, tek partı kaçınılmazdı devrımın gereğıydı Ikıncı Dunya Savaşı'ndan sonra Ismet Paşa çok par- tıye açılabıldı Gorbaçov, Ismet Paşa'nın kırk yıl önce yaptığına bugün özen- mıyor Melıh Cevdet dünku yazısında "sosyalızm öldû, bu ış kapandı' dıyenlerı ele almış "Sevmedıklerı bır duşunce yok oluyor, dıye sevmıyoıiar, oysa duşuncenın nerden nasıl ortaya çıktığını bır an durup kurcalasa- lar sevınçlen kursaklarında kalırdı Yaşamın duşuncelen nasıl do- ğurduğundan haberten yok" (Cumhurıyel 9 Şubat 1990) Şosyalızmı doğuran kımılerının sandığı gıbı ne Marks'tır, ne Engels'tır Şosyalızmı doğuran kapıtalızmdır Kapıtalızm sosyalizmin anasıdır Marks'a kızmayın, Engels'e öfkelenmeym Lenın, Stalın, Mao, Ho Şı Mın, Fıdel Tıto çocuğun sorumlusu değıl, bebeğı doğur- tan hekımdırler Gerçı doğum belkı vaktınden once gerçekleştı, bebek "sezaryen"\e alındı Ama ne yapalım9 Oldu bır kez Şımdı doğurgan ana, butun çocuklarını kedı gıbı teker teker yıyecek m ı ' Hayır Doğu da tümden tasfıye edılse bıle, Batı da kapıtalızm, şos- yalızmı karnında taşıyor * Sosyalızme düşmanlık, çağımız ınsanına yakışmaz, bır yobaz- lığın dışavurumudur Yalnız dınsel alanda geçerlı değıldır yobazlık, türlennı saymak- labıtıremeyız, önyargıdan, korkudan nefretten türeyebılır Sos- yalızme duşmanlığın kökenınde ne var' 'Malını, mulkunü, evı- nı, ocağını elınden alacaklar" dıye ınsanlar uzun sure urkutul- duler ustelık ne söylenıyordu '— Sosya/ızmde bır koca, evme geldığınde, arkadaşının şap- kasını kapıda asılı gördu mü gen döner" Şaka gıbı gelıyor Ama 1960'larda geçerlıydı bu propaganda "cıddıyetle" söy- lenıyordu, kımı gazetede koşeyazısına konu oluşturuyordu, ar- tık gerılerde kalan yalan kaç yıl surmuştu'' 1917 devrımı demokratık yontemlerle gerçekleşemezdı, tanh- te demokrasıyı hıç yasamamış ülkelerde patladı ezılmış sınıfla- nn butun öfkesını kustu, coşkusunu ıçerdı, ortalığı kana buladı, haljjların ayaklanmasıyla kabardı, sevecenlıkle zorbalığı bırbırı- ne eklemleyerek dalgalandı köpurdu, önune çıkan butün engel- lerı sıldı süpürdü . • Devnmın koşulları çok başka Demokrasının koşulları başka Gorbaçov, şımdı Sovyetler'de çok partılı demokrasıyı sınama- nın yollarını arıyor Ismet Paşa'nın ötekı dünyada kulakları çınlasın GÖNUL BORCUMUZ Can ışığımız AHMET KÜLEBFyi 8 Şubat 1990 Çarşamba gunu sonrasızlığa gomduk Bugunlerde dayanılmaz acımızı yuklenen can dostlanmız, yakınlarımız, hısım ve komşularımız başta olmak uzere, Ataturkçu Turk Dıl Kurumu, Hacettepe, Beytepe ve SHP ocaklanna, bızı arayan sevenlerımıze gonul bortumuzu yurekten sunarız KÜLEBFLER VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Şubemız Muduru KEMAL ŞANDAN'ın Değerlı Eşı GÜLAY ŞANDAN'ın Vefatını uzuntü>le öğrenmış bulunuyoruz Merhumeye Allahtan rahmet kederlı aılesıne ve yakınlarına başsağlığı dılenz AKBANK T 4 Ş. TURBE ŞLBESt PERSO^ELI TEŞEKKÜR 20 CXak 1989 da Parıs'te vefat eden 10 Şubaı 1989'da loprağa verdığımız o|lum A\. KURAY ANGERin cenazesıne gelen, Parib ten çelenk göndererek ılgılermı esırgemeven arkadaşlarına Insan Haklan Dernegfne toprağa \enlışının I \ilddnumu dolavnsıvla sonsuz teşekkurlerımı sunar oğluma Tanrı dan rahmet dılerım Işıklar ıçınde uyusun \v însanhğın daha guzel ve yaşanılır yarınlan ıçın, demokrasıye ve ınsan haklarına duyduğu ınancm buyuduğu, demokrası mucadelesının yığınları sardığı bır sırada bu mucadelenın seçkın ınsanı Prof. Dr. MUAMMER AKSOY'un oldurulmesını şıddetle kınıyor, eksıksız ve tam bır demokrasıye ula^ma ıstemının daha da vukseleceğıne olan ınancımızı yınelıyoruz OTOMOBIHŞ SENDÎK4SI MERKEZ \O\ETIM KLRULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle