22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ŞUBAT1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Metecroloil Genel MüdCrtüJü'nden aknan bilgîye göre, yurdun batı kesm- leri parçak çok bukıtkı. Marmara, Ku- zey Ege, Bato Karadenız yer yer yaflmurtu yurdun ıç ve doğu kesım- len sabah saaUennde yo$un olmak üzere sıslı öteki yerter az buhıttu ve açıkgeçecekHAASICAKLIĞI Değiş- meyecek RUZGAR: Ku2ey ve batı yön- leröen hafrt ara sıra orta kuvvette yurdun batı kesımlennde zaman za- man kuvvettce esecek. Deraztenmız- de rüzgar: Marmara ve Karaöenız'de yıkta ve poyraz, fitekı denizterimizde günbatısı ve lodostan 3-5 yer yer 6 taiYvetınde saatte 10-21, yet yeı Z7 de- nız mılı hızla esecek Denız motedil dalgalı, datga yOksekiiğı 0 5 ıla 15 yer Adana Adıyaman Afyon Mans AntaKya Antalya Artvin yer 2 m görüş uzatdığı 10 km. yağış anınfla 3-5 km dolayında bulunacak. Van Golü'nde nava Parpaiı bulutkJ gececek Rüzgâr kuzey ve doiu yönlerden fıafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl mutedit dalgalı gdnış uzaklığı 5-10 km dolayında olacak Bitec* Bmgf» Bıtks Bolu Bursa Çaraktsle Çorum DenoS B 16° Y 11° B 12° Y 8° Y 4° S 9° B 8° B 17° B 9° Y 16° Y 10° B 10° S 2° S -9° Y 10° Y 10° Y 11° S 8° Y 14° 5° Dtyarbakır 3°Edıme 3°Erancan 3° Erzurum 2° Estaşehır •3* Gazantep •2° Gıresun B 12° 2°Maıısa Y 9° -2° K Maraş B 3° -15°M«sı> S 10°-28°MuJla S 8°-3°Mus B 11° TNpğie B 8° 3°0rdu ş -1° Hakfcân 4°lsrjarta 2°lsanbul 2° Izmr -9° Kars -21°Kasamom, -2° Kaysen (PKırttarei 4° Konya -5° Kûtahya 3°Malatya B 8°-2°Samsun B 10° -4° Sıırt Y 10° 4°Sınop Y 15° 5°Sıvas B 4° 3°Tekırda8 Y 7° -5° "frabzon S 8° -6° "funce* Y 10° 2°Usafc S 8°-4° Wan Y B°-3°Yozgat S 8° -3° ZonguUafc Y 14° 3° B 12° 2° B 16° 6° Y 14° 2° Y 8° 2° 5 5° 7° B 9° 3° B 10° 2° B 9° 2° 6 11° 2° Y 9° 2° S 5° -8° Y 10° 4° B 9° 3° B 10° 3° Y 10° -1° S 0°-13° S 5°-7» Y 8° 2° : açık , Oulutlu k ya4<nurlu ^ as» /sioriı A-açık B-DuPutlu G-güneşk K-kari! S sıslı Y-yaJmurlu Lenıngrad Moskova • Parıs r ^ ^ / ^ ^ • Zurıh •; Madnd ^ > V \ »Belgrad ÇLızbon f >u>i.;vX Kafııre • DÜNYA'DA BUGÜN Amstertam B 12° Amman Atra Barcelona Basd Belgrat Bertn Bonn Bnjtsel Bcdapeşte Genevre Cezayır Ddde Dulnyi Ffankfuri Gırne Helank. Kahrc Koptnhag Köln Lefkosa Y 16° Y 15° Y 16° B 18° Y 8° B 14» B 16° 8 16° B 15° B 7° 8 10° B 11° B 21° A 20° B 16° B 13° K 1° B 19° B 10° B 16° B 15° Lenmgrad Umdrs Madnd Mdano Montreal Mosnova Mûnıtı New Vork Osio Pans Prag ftyad Roma Sotya Sam tel Awv Turtus Varşova Venedik Vıyana Y 70 Y 10° B 16° B 7° Y 11° K 4° B 17° B 8° Y 4° 8 12° B 10° B 23° B 15° Y 1° Y 15° B 11° Y 8° B 15° B 8° B 12° VVasJımgtonB 9° Zünh__ B 9° BULMACA • II'UAK VI BAKKALLARA • • 25 lık ıcnckc TC lcuoılm iki nnsiır ıkı ly için ULonlomu/.Ja u/Md tilmisür SOLDAN SAĞA: 1/ Hidrojenin, simge- si D olan ve ağır hid- rojen de denilen izo- topu. 2/ Arka, sırt... Cezayir'de bir lirnan kenti. 3/ Kum falı... Fazıl Hüsnü Dağlar- ca'nın bir şiır kitabı. 4/ Kadınların takın- dıklan sus iğnesi... Bir nota. 5/ Yunan abe- cesinde bir harf... Canlı varlıklarda ka- nın ya da besle>r ici sı- vıların dolaştığı ka- nal. 6/ Siirt ve yöre- sinde giyilen, iki parçalı erkek giysisi. 7/ Vilayet... Mitolojide savaş tannsı. 8/ Bir dilden başka bir dile olduğu gibi çevrilen deyim... Parıltı. 9/ Matema- tikteki artı işaretine eskiden verilen ad... Ortadoğu'da bir göl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Derli toplu, düzenli. 2/ Eleman... tpekli kumaşların örselennıesiyle yü- zündeki tellerde oluşan kabarıklık. 3/ Bakırdan yapılan, kure biçiminde bir tür davul... Lantan elementinin simgesi. 4/ Bir tur yabanmersini... Haydut, eşkıya. 5/ Yol yapımında kullanılan bir makine. 6/ Hayır anlamında kullanılan söz... Kuçük kilise. 7/ Sınır nişanı... Koloit iyonlannda molekül yığılmasından oluşan ve yalnız başına koloi- din butun niteligini taşıdığı kabul edilen bölüm. 8/ Sürekli su akan boru... Tüy, kıl. 9/ Budun ön kısmmdan elde edilen dana eti... Sığ sularda ağır yuklcrı taşımak için kullanılan altı düz tekne... 60 YIL ÖNCE CumhurİYet Abdülhamid'in emlâki 10 ŞUBAT 1930 Atina gazetelerinin bazılarında yazıhp diğerlerinde tekzip olunan efsanevî haberleri herkes hayretle okumuştur. Bir diş doktoru Atina'ya gitmiş olabileceği gibi gitmemiş te olabilir. Mühim nokta burada değildir. Mühim olan nokta hiç bir aslü esasa istinaı etmiyen böyle bir haberin tamamen mürettep ve musanna olarak her hangi bir gazeteye dercettirilmiş olmasındadır. Acaba bunu kim yapar, ve hangi fikirler ve maksatlarla? Bunu kimin yaptığını ve hangi fikirler ve maksatlarla yaptığmı anlamak için ayni havadisin ertesi günü Deyli Meyl gibi bazı Ingiliz gazetelerinde de -Atina'dan naklen- neşrettirilmiş olduğunu öğrenmek kâfidir. Ip ucunun bu kadan bize bütün bir dolabı anlatmağa kâfidir. Artık burası bir efsane değil, hakikî bir dolandırıcıhk dolabıdır. Türkiye'de kapiten Benet'i kim bilmez?,Hani şu mütareke esnasında Istanbul'da bin bir hezeyam bir paraya yiyen lngiliz Entellicens Servis zabiti! Müsalehadan sonra bu kapiten Benet bir yağlı kuyruk olarak Abdülhamit veresesinin emlâki gibi zahiren büyük görünen bir takım işlerin peşinde aklı kıt parası çok bir takım adamları kandırmak san'atını kendisine meslek ittihaz etmiştir. Hatta bir defa dolandıncıhkla mahkûmiyeti bile kendisini doğru yola getirmeğe kifayet etmemiştir. O hâlâ Paris'te Nis'te ve ekseriya Atina'da hep bu fınldakların peşindedir. Atina'daki efsanevî haberlerin Londra matbuatından bazılanna dahi aksettirildiğini gördüğümüz zaman: Kim bilir kapiten Benet, hangi yeni Amerika'lı kumpanyayı tuzağa düşünnek için bu tertibata girmiş bulunuyor? Dedik. Şimdi anlaşıldı ya, iş efsane değil, sadece bir kapiten Benet dolabı ve tuzağıdır! 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Selâhattin Pınar 10 ŞUBAT 1960 Sanatkâr Selâhattin Pınann ölümü münasebetiyle evvelki gece radyoda Mesut Cemil tarafından alâka ile k _ takip edilen bir konuşma ^M yapılmıştır. Mesut CemU, 1|^H dmuygulu ve popüler sanatkânn j^^m bıraktığı boşluğu belirttikten sonra „ ... . t "f"*'"^^™ hususiyetlerinden, bestelerinden Selahattın Pınar bahsetmiştir ve demiştir ki: "Salâhattin Pmarın şarkılan hakkında söylenecek söz belki daha erkendir. Zaten bu sarkılann her biri, yahut bir kaç grupa ayrılabilecek tipleri birbirinden farklı vasıflar taşır. Her biri, yahut her bir grupa dahil olanların bütünü, onun iç âleminin devre devre değişik verimleri olduğu kadar, etrafındaki, dış dünyasıpdaki hâdiselerin ruhundaki akislerini de taşımaktadır. Ashnda klâsik bir musiki terbiyesi görduğü, klâsik musikiyi pek iyi bildiği ve ona hayranhkla bağlı olduğu halde yüzlerce şarkısından birisinde bile eski ustaları taklit etmemiştir. Halbuki istese murabba besteler, nakış semâiler bile besteliyebilirdi. Hacı Arif Beyin şarkılannı okurken, yahut dinlerken, heyecanından nefesi kesilir, gözleri yaşanrdı. Sanınm ki klâsik üslûba bu sevgisi ve saygısı ile beraber, kendi müstakil şahsiyeti onu eski ustadların kuru taklitçisi olmaktan kurtarmış ve kendisine mahsus tavrı ona kazandırmıştır!' ĞEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Kastelli resmen çöktü 10 ŞUBAT 1989 Kamuoyunda "Banker Kastelli" olarak tanınan Abidin Cevher Özden'in sahibi bulunduğu "Kastel İnşaat A.Ş" konkordato ilan etti. Kastel tnşaat'ın konkordato ilanına ilişkin dilekçe dün verildi. Yaklaşık 20 gün önce, TİSK Başkaru Halit Narin'in de konkordato çalışmalarını yürüten avukat Mustafa Nida Ergenç ile anlaşan Cevher Özden, hazırhkların dun tamamlanmasından sonra konkordato dilekçesini Istanbul 3. lcra Tetkik Mercii Hâkimliği'ne verdi. Nöbetçi 3. laa'ya ilk kez önceki gün konkordato dilekçesini sunan, ancak bir saat sonra geri alan Kastelli, dün dilekçesini yeniden verince, konkordato başvurusu incelenmek uzere 9. lcra Tetkik Mercii Hâkimliği'ne sevk edildi. Cevher Özden'in sahibi bulunduğu Kastel lnşaat'ın konkordato dilekçesinde, borçların tamamının kabullenildiği, 60 aya yayılan bir sürede ödeneceği belirtildi. Banker Kastelli, alacaklı listesi ve ödeme planı sunmak için iki ay mehil istedi. TARTIŞMA De\ let Sanatçılığı Bu unvan, şimdiye dek müzik, resim, mimari, tiyatro alanlarında üstün değer ve başarı göstermiş olanlara verildi. Niçin güzel yazıncılar, sinemacılar bunun dışında bırakıldı? Ingiltere'de kral tarafından ulkesinde üstün, değerli hizmetler göstermiş kişilere "Sir", "Lord" unvanlan verilir. Bu kişiler, sanatçı da olabilir, başka dallarda çalışanlar da... Fransa'nın da oteden beri bir "Legion d'honneur" nişanı vardır. Bu nişan ülke için- de, ülke dışında üstün değerde başarı göster- miş olanlara bir onur belgesi olarak verilmek- tedir. Yazaı Yaşar Kemal, Fransız Cumhurbaş- kanınca bu onur nişanına lâyık görülmuştür. Son zamanlarda bizde de "Devlet Sanatçılıgı" unvanı adı altında onurlandırma yoluna gidildi. Bu unvan, şimdiye dek müzik, resim, mi- mari tiyatro alanlarında ustun değer ve başa- rı göstermiş olanlara verildi. Niçin guzel ya- zıncılar, sinemacılar bunun dışında bırakıldı? Güzel yazın, sinema sanat değil midir? Ni- HALK SANATÇISI ye onlar da düşünülmediler? "Devlet Sanatçılıgı" unvanını kazananları biliyoruz. Acaba onların hepsi, bu unvanı hak etmişler miydi? Bizce çoğu hayır! tster müzik, istcr resim, mimari alanında ol- sun; isterse tiyatro alanında... Eskiden ortaya bir şeyler koymuş, uzun süre çalışanık yaşlan- mış olmak bu unvanı kazanmaya yeterli de- ğildir. Hem sonra "Devlet Sanatçılıgı" hangi öl- çütle değerlendiriliyor? Görduğumüz kadan ile "Devlet Sanatçılıgı" unvanı taşıyanlar ara- smda, bu unvana hak kazanmış pek az kişi vardır. Eğer "Devlet Sanatçılıgı" unvanı böy- le bol keseden dağıtılırsa; o unvanın hiç bir değeri olmaz. Nitekim bu unvan dağıtılırken, bazı sanat- çıların: "Bu unvanı ben de hak etmiştim. Belki bu, benim daha çok hakkımdır" diye buruk buruk duşündüklerine tanık olduk.a Son söz: "Devlet Sanatçıiığı" unvanı Yağ- ma Hasan'ın böreği olmamalı! OSMAN DALOCLU Erkok Egemen Toplunı ve Kadııı Avrupa ülkelerinde de kadın, kaba kuvvete yenik düşmektedir. Bir derginin belirttiğine göre Almanya'da dayak yemekten şikâyetçi dört milyon kadın bulunmaktadır. Kadınıntoplumdaki yeri diyebirayncalık ta- nınmaksızın, kadının insan olduğu bilincin- den hareketle, erkekle aynm yapmadan eşit olarak, görmek ve davranmak gerçeğini kabul etmeliyiz. Yüzyıllardan beri erkek toplumu olan dünya ülkeleri bugüne kadar, bir eşitlik boyutuna ulaşamamıştır. Daima kaba kuvvete dayanan, kadfha karşı önyargıyla yaklaşan bir sistem içinde yaşamışlardır. Bugün artık ka- dının eşit haklara sahip olma düşüncesi (cins- farkı gözetmeksizin), her geçen gün daha da artmaktadır. Bu amaçla çeşitli alternatif dü- şünceler ve partiler doğmaya başladı. Yeşil ha- reket, feminizm hareketi ve kadın haklarını sa- vunan örgutler bu alternatif oluşumlara ör- nek gösterilebilir. Gunumüzde kadın, cins far- kı gözetilmeksizin tam eşitliğin gerçekleşme- sinden doğan bir konumda olmalıdır. Avru- pa ülkelerinde de kadın, kaba kuvvete yenik düşmektedir. Bir derginin belirttiğine göre AJ- manya'da dayak yemekten şikâyetçi dört mil- yon kadın bulunmaktadır. Toplumsal yaşamda, iş ve çalışma ortamın- da, eğitim alanında fırsat eşitliğinin gerçek- leştirilmesi ve dünyanın neresinde olursa ol- sun, kadının cinsiyet farkı gözetilerek ezilmesi ortadan kaldırılmalıdır. Kadının ekonomik ve siyasal özgUrlüğünün saglanması, iki cins ara- sındaki ayncalığın yok edümesi aşamasına ge- lınmelidir. Bence Türkiye'deki kadın sorunu konusunda öncelikle ele alınması gereken, Anadolu kadınıdır. Sağlıklı ve her bakımdan ileri bir toplum olabilmek için kadının hak ve özgürlüklerinin verilmesi değil, tanınması şarttır diyorum. Yoksa yüzyıllardan beri erkek egemen bir top- lumun sonucu olan geri kalmışlığın önüne ge- çemeyiz. Bugün artık birtakım cezai yaptırım- larla insanlara yaklaşan zihniyetlerin aşılma- sı gerektiği inancı kaçınılmaz olmuştur. Bu bağlamda, kadın-erkek aynmı yapma- >-an, her ikisinin de insan olduğunu kabul eden Yeşfl Diişünce, insan hak ve özgürlüklerini so- nuna kadar savunma tezini bir kez daha yi- neleyip insanın onurunu kırıcı ve zedeleyici olan saygın ohnayan tanımlarnasıyla hayat ka- dınlarının tecavüzündeki ceza indirimini, dar perspektifli beyinlerin bir ürunu olarak kabul etmektedir. HANDAN DEDEOGLU Yesiller Partisi Merkez Yunitme Kurulu iiyesi POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Ölüm Belki Uyarır... 1960 yılının nisan, mayıs aylarıydı; ortalık tozdan dumandan geçilmıyordu. Hava gergindi. Bir şey ha patlıyor, ha patlayacak- tı. Asker - sivil karması ekipler Kızılay'da tuttuklarını apartopar Mamak'a götürüyorlardı. Benim de yakalanıp Mamak'a götürül- düğüm günlerden biriydi. Orda Hoca'ya rastladım. Şimdi anım- samayacağım, birkaç mülkiyelı hoca daha vardı. Bir koğuşta ak- şamı ettik. Hava iyice karardıktan sonra askerler bizleri bir taşı- ta bındirip şehre getirdiler. Herkesi evine yakın bölgelerde, Ce- beci'de, Sıhhıye'de, Kızılay'da, Kavaklıdere'de, Maltepe'de salı- yorlardı. Hocayla birlıkte Kızılay'da indik. Kuşkulandıklarını po- lis alıyor, akşam olunca asker bırakıyordu. Muammer Aksoy, 0 yıllarda erişilmez bir özgürlük simgesiy- di. Demokrat Parti iktıdarının baskılarına tek başına göğüs geri- yordu. Nerede baskı varsa Muammer Hoca orada karşısına çı- kıyordu Öğrenciler mi tutuklandı, adliyede avukat olarak Hoca vardı. Prof. Turhan Feyzioğlu'nu Menderes hükümeti üniversi- tedeki görevinden mi aldı, bunu protesto etmek üzere Muam- mer Aksoy, üniversitedeki görevinden istifa ediyordu. Mülkiyelı öğrenciler ayaklanmış, toplantılar mı yapıyorlar, yü- rüyüşe mi geçiyorlar, ak saçları ile Prof. Muammer Aksoy genç- lerın arasındaydı. Kurşunlar mı atılıyor, Muammer Aksoy kurşun- lara göğüs gerenlerin içindeydi. Her alanda, her yürüyüşte, her özgürlük eyleminde kesinlikle Hoca vardı. Dediğim gibi Hoca bir özgürlük simgesiydi Demokrat Parti hükümeti Hoca'nın bit- mez tükenmez eylemleri ile baş edememiş, onu tutuklatmıştı. 27 Mayıs Hoca'yı böylesıne bir çaba içinde bulmuştu. 27 Mayıs'tan sonra oluşturulan Kurucu Meclis'e girmiş, Ana- yasa Komisyonu üyesı olmuş. 1961 Anayasaşı hazırlayanlardandı. Anayasanın sözcülüğünü de yapmıştı. 27 Mayıs geçti. Bu kez 12 Mart baskı rejimi geldi. Hoca bu askeri rejımın de karşısına çıktı. Gözaltına alınan öğrencilerin parasız savunucusu gene Muammer Hoca'ydı. Ankara'daki Ma- mak Cezaevi'ne her gün gidiyor, duruşmalara giriyor, askeri re- jimin tutukladığı Dev-Genç sanıklarını savunuyordu. Sadece gençlerin mi savunucusu idi? Hayır, açığa alınan öğretmenle- rin, ilerici aydınlann, sendikalı işçilerin de parasız avukatı idi. Sa- nıklar duruşma günlerini Hoca'nın defterınden öğrenirlerdi. Ne- rede bir haksız dava var, orada Muammer Aksoy vardı. 1960-1970 yılının milli petrol davasını dile getiriyordu. Öğret- menlerin örgütlenmesi için savaş veriyordu. Her adımını özgür- lük ve demokrası yolunda atıyordu.12 Mart'ı her şeye karşın çar- pışarak göğüsledi. Ama özgürlük ve demokrasi kavgası bir tür- lü bitmiyprdu. 12 Mart'tan sonra bu kez de 12 Eylül geldi. Hoca 12 Eylül'ün baskılarını da göğüsleyenlerin başındaydı. Hiç yıl- madı, bu Kez de 12 Eylül'le savaş vermeye başladı. Atatürkçülü- ğe 12 Eylül tarafından vurulan darbeler hocayı derecesiz üzü- yordu. Son günlerde bir mektubunu almıştım. Atatürkçü Düşünce Demeği'ni kurmak üzere olduğunu haber veriyordu. Mektubu hastanede yattığım bir döneme rastladı, yanıt veremedim. Ga- zetelerde okudum ki dernek kurulmuştu, kutladım. Türk Hukuk Kurumundan sonra bu derneğin de başkanıydı. 12 Eylül'ün darmadağın ettıği Atatürkçülüğü doğru rayına oturt- mak için gerekli savaşımı vermek istiyordu. Atatürk devrimleri de laisızm de bağnaz ellerde perışandı. Her biri 12 Eylül'den ötürü bir yere sinmış olan Atatürkçülerı bir çatı altında toplamak istiyordu. Amacı buydu. Dostlar sinmiştı, ama düşman uyanıktı. Bir akşamüstü pusudakiler bu yiğit Atatürkçü'nün yolunu göz- lemişler, alçakça canına kıymışlardı. Şimdi bu kıyım karşısında kara kara düşünüyoruz. Oysa düşünmeden önce aklımızı başı- •mıza devşirmeliydik. Prof. Muammer Aksoy'un ölümü, dileriz ki başımızdan giden aklımızı yerine getirir. Atatürkçüyüm diye Atatürk'e kıyanlar da gerçeği öğrenirler. Ölüm aymazlığa karşı uyarıcı olur. KTIAP/YAYIN Kültürümüzün dün / bugün / yarını herkese/her düşünceye açık mIII t bir pI a t f o r m ARTIK HERAY BAYİİNİZDE 'MİLÜKÜLTÜR ŞÛRASI ÖZEL SAYISI" Ocak 1990 - Sayı: 68 MjLLÎ KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINIDIR MODERN ZAMANLARIN ASI MİMARhLECORBUSIER Enis Batur'dan. "Keşfı halâ tamam- lanmamış diyarı"; Uğur Tanyelı'den; "Kanzması"; Enis Kortan'dan; "Şehir- ciliği"; Samıh Rıfat'tan; "Serbest çağ- nşımlan".. Ve, Le Corbusier. SÖYLEŞİ: MUALLA (EYÜBOĞLU) ANHEGGER.. Harem'ın, Rumelıhisa- n'nın restoratör miman, çok yonlü çalışmalarını anlattı. İÇ DÜNYALAR: Ayaspaşa'da Al- man Konsolosluğu. Mimarisi, iç me- kânlan...Osmanlı Tarzı Bir Ev: Akar yalısı.. Kapısız, Duvarsız, Modem; Sessiz evi... Beyazlar. Dolaplan ligın evı. TASARIM:Ettore Sottsass ve Phı- lıppe Strack kıme hayrandır? Japon, şeffaf. uçucu; Shiro Kuramata.. Mc- bilyalar Issey Miyake, Espnt butıkleri DOSYA:Türk kahveleri; Enis Batur, Köksal Anadol, Fuat Şahinler. BİNAtAR:Ülkü Altınoluk'tan Eski Yapıların Yenı Kullanımı İNSANLAR: Dans, Tasarım, Meh- met Sander... TASARIM: Royal Shakespeare Company'de çağdaş sahne tasarım- lan, Edıp Öymen Londra'da tasınmcı Sonja Jurca'yla görüştü. A Y L I K T A S A R I M K Ü L T Ü R Ü D E R G İ S İ A R R OEKORA6YON Ş U B A T S A Y I S I B A Y İ L E R D E ANILAR VE SOYLEŞILER Ahmet Rasim 4O00 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-ktanbu! KIZILTOPRAK ANILARI VE PENDİK Nezih H. Neyzi Haşet, Akademı. Gençlık, Acar, Elıf. Bilgı, Eren ve Say kılabevlerırtde arayınız PEVA-Beyoğlu. Imam Sk No 1 ISTANBUL Ali Püsküllüoğlu ÖZ TÜRKÇE SÖZLÜK Genişletilmış 9. Baskı Çıktı ABC Kitabevi A.Ş. Edebıyat SEÇKİ Şiir, Öykü, Denemelerinizi bekliyor! Mart'ta bayilerde Yazışma tuL Namık Kemal Cad. Gökta} Işhanı No: 101-102 Aksaray/ISTASBVL VERSO YAYINCDLJK G. FIOJU BİR DEVRIMCININ HAYATI: GRAMSCI PJL: 359 YEN1ŞEHIR/ANK. TEX: 117 97 47 Muzaffer Arabul YARISI KARANLIKLA YARISI GÜNEŞ YAZILAR çıktı. KDV Dahil 4000 TL. Yalçın Yayınlan, Klod Farer Cd. 24/3 Türbe-İstanbul VERSO YAYINCILIK VYGODSKI MARXIN DÜŞÜNCESİ: IKTISAT ve TARİH P.K.: 359 YEMŞEHER/ANK. TEL: 117 97 47
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle