25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbt Cumhunyet Matbaacılık ve Gazctecılık Turk ADOtum Şırkctı adına N«tfr Nadi 9 CCIK! Yayın Müdürıı H u n Ccml. Müessese Madüru EntaK Ljıklııll, Yazı Işlc-ı Mudurıl Oia> G M O » . • Habcr Mtrkezı Muduru YalfM l«j*r, Sayfa DUzcnı Yonamcru. AH A ı v 0 Temsıicılrr ANKARA Ahocf Tu. IZMIR Hikmrt ÇMiaktjl, ADANA !ç Pohtıka Cttal l i | l n t ı L Dı» Hlberler tif bfcı, Efconoou Ca«U lartaa, I)-Sendılta ^kn> b u d KDhnr &M L«ct. lsuntnıl Habcrler> Kml b**L EJınm C o n , $•?!«, Vun Hıbotrrı >«c*l CX>t««. Spor Duufnuı u*>ll«dir Vmbu». Dızı Vazııar b n Ç««kUL. Arajlırnuı Şakia AI*Q, Oiurtımc- A t U U Ytam 0 koonlıımOr U M IİKraMı 0 Mffi Isteı E™| EılM £ Mnlmrte- H l m k « r 0 Bao-Ftealaml Smi nı.ı.>.|iıı|h 0 Rckluıi Vx Totııa ^ f k Va, r.b- Haha Akrrf # Idarc- Hnota ter 0 Isttfmc öafer Çd* 0 Bı%ı ijtem Sril Utl 0 PnvrofJ 4kM, tafcn B««r. N n a l Hıkact Çrliakma. 04a? llfcaa » B » •* Kw* Cualnınm MaıbaKilık vc GucuaUk TJLŞ. Tort Ocı* Cad. 39 41 34334 IH PK 2« Isuntul Td ?T2 05 05 (20 hB), TdeL 22246, fta. (1) 526 « 71 0 ByroJar Aftkao. Zıya Gûkajp Btv lokıiıp S No 19/4, Td- 133 I] 41-47, MoL 42344, F»JL 44) Îİ3 05 65 • tıalr H Zr» Bh 1352 S. 2,3 KL 13 12 30, leto 523» Fu. (51) » 53 «0 # A t e c Inöno d d 119 S. No I Kaı 1. Td 19 37 52 (4 tul). Kiet 62153, Fta. (71) » B 7» TAKVİM. 17 A.RALIK 1990 Imsak: 5.43 Güneş: 7.15 Öğle: 12.04 Ikindi: 14.23 Aksam: 16.43 Yatsı: 18.10 Ortaöğrenimdedisiplin kurullan, gençliğe 'suçlu'gibi bakıyor, birçok davranış 'ceza3 kapsamında Lıselı gençliğe yasak zinciritşte suçlar Baloya katılmak, öğretmenin taklidini yapmak, yerinden izinsiz kalkmak, arkadaşma leblebi atmak, öğretmene notunu sormak, karşı cinsle mektuplaşmak, arkadaşlık sınınnı aşmak, genel arüamda sınıf düzenini bozmak, ahlak dışı davranışlarda bulunmak. Mahkeme gihi 7 okulda araştırma yapan Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Doç. Dr. Mustafa Yılman'a göre yoruma açık disiplin yönetmeliği ile öğrenciler "cendereye" alınıyor. Yılman, her öğrencinin istendiği an, hemen her davranışı için cezalandınlabileceğini söylüyor. Hoşgörü nerede? Ege Üniversitesi'nden Prof. Cahide Aydın ortaöğrenim çağındaki öğrencilerin ergenlik çağında olduğunu vurgularken "Oncelikle hoşgörü gerek" diyor. Prof. Aydm'a göre "Her davranış disiplin suçu olarak ele alınmamalı." MERİH AK İZMİR — Ortaöğrenim genç- liğine nasıl davraruyonız? Genç- lere hoşgörüiü davranmaktan, "serbest duşünceli egitilmiş kuşaklar" yetiştinmekten sıkça söz edildiği bir çağda bu soru- nun yanıtı pek iç açıcı degil. Izmir'de bir eğitimcinin 7 okulda yaptığı araştırma şu so- nucu veriyor: Ortaöğrenim gençliğine "suçlu gibi" davranı- hyor. Nasıl mı? Işte 7 okulda gençlere verilen "disiplin cezasf'nın gerekçelerinden bir kap ve ceza alan öğrenci sayıla- n: HANGİ ÇAĞDAY1Z? Gençlerin aşk mektubu yazması bile yasak Ortaöğrenim gençliğine ilişkin olarak Doç. Dr. Mustmfa Yılman'ın yalnızca 7 okulda yaptığı 'disiplin suçlan" araştırmasının en çarpıcı yönlerinden birisi de lise çağındaki gençlerin "aşk mektuplannın"cezalandınlması. Üstelik "karşı cinsle mektuplaşmak" suçu 15 gibi bir rakamla arastırmada birinci sırayı alıyor. Buna "arkadaşiık sınınnı aşmak" suçu da eklenince "nüaı" sayısı 28'e çıkıyor. "DisipUn suçu" olarak ele alınan "gençlik aşklannın" o çaglann en doğal duygusal gereksinimi olduğunu ve bunun suç kapsamına alınmasının Türkiye"deki eğitim sisteminin "kafa çarpıklığı"nı ortaya koyduğunu düşünmek acaba yaniış mı? Gerçi "flört falıişeUktlr" diyen bakanlann bulundugu Turkiye"de gençlerin "»sk mektuplanmn cezalandınimaa" doğal görülebilir, ama bu yaklaşım biçiıtıi ile Türkiye'nin nasıl "çagdas ve serbest duşünceli kuşaklar" yetiştirebıleceğini sorgulamakta yarar var. "Baloya katılmaktan 2, öğret- meninini taklit etmekten 2, ye- rinden izinsiz kaJkmaktan 6, ar- kadaşma leblebi atmaktan 3, öğretmene notunu sormaktan 4, ahlak dışı davranışlarda bulun- maktan 3, karşı cinsle mektup- laşmaktan 15, arkadaşlık sınınnı aşmaktan 13, genel anlamda sı- nıf düzenini bozniaktan 18 öğ- renci;' Araştırılan okul sayısı artsa, kuşkusuz örnekler çoğa- labilir. 7 okuldaki araşürmayı yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Eğitim Bilim- leri bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Müstafa Yılman'a gö- re bu tür suçlamalann önemli bir bölümü Ortaöğretim Ku- rumlan Disiplin Yönetmeliği- nin 5. maddesine dayanıyor. Bu madde şöyle: "Dersin ve ders dışı faaliyetlerin akışmı ve düzenini bozacak davranışlarda bulunmak... Okul icinde veya dı- şında ögretmenlere, yöneticüere, devtetin güvenlik görevlilerine ve okulun hizmetlilerine kaba ve saygısız davranmak... Ahlak ku- rallanyla bağdaşmayan davra- nişiarda bulııamak, ahlak dısı yerkre gitm«k, arkadaşlannı böyle yerlere gitmeye zorla- mak..." Doç. Dr. Mustafa Yılman so- ruyor: "Dersin ve ders dışı faaliyet- lerin akışını ve düzenini bozacak davranışlar demek, bangi anla- ma geliyor? Nedir ders düzeni- ni bozacak davramslar? Neye göre belirleniyor? Sonra, öğrer- menlere, yöneticüere kaba ve saygısız davranmanın olcusıi ne? Nereye kadar gidildiğinde kaba ve saygısız davranılmış oluyor?" öğrencilerin disiplin yönet- meliğiyle "cendereye" aündığını söyleyen Doç. Dr. Yılman'a gö- re okullarda yönetmelikte yer alan disiplin suçlanndan da öte- ye olumsuz bir durum yaşanı- yor: örneğin araştırmada orta- ya çıktığı gibi dersin düzenini bozacak davramslar adlı mad- deden hareket edip sınıfta leb- lebi atan, hayal kuran, yerinden izinsiz kalkan öğrenciye ceza ve- rilebiliyor, leblebi atmak, hayal kurmak gibi "suçlar" varatılı- yor. Eğitimcilerin, uzmanların "yoruma açık", "herkes farklı degerlendirebilir" diye nitelen- dirdikleri disiplin maddelerine göre öğrencilere uyan, kınama, kısa-uzun süreli okuldan uzak- laştırma veya tasdiknameyle okuldan uzaklaştırma cezaları veriliyor. Araştırmaa Doç. Dr. YıJman bu disiplin maddelerinden hare- ket eden bir öğretmenin, isterse öğrenciyi hemen hemen her dav- ranışı için disiplin kuruluna gönderebileceğini \oırguluyor. Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlardan biri de disiplin ku- rullanna verilen öğrencilerin yüzde 95'inin suçiu bulunarak cezalandırılmaları. Yılman, disiplin kurullarını ceza mahkemelerine benzetiyor. Oysa çağdaş eğitimın öğrenciyi cezalandırmak yerine yol göste- rici olması gerektiğini vurgulu- yor. Eğitimin temelinde hoşgö- rü ve yönlendirmenin yattığını belirtiyor. Yılman, sonra da şu GENÇ OLMAK SUÇ MU? — Ortaokol ve lise çağı, insan yaşamının en güzel, en canh dönemlerinden biridir. Tttrkiye'deki eğitim sisteminde bu gençlerin gençlik- lerinden kaynaklanan nerdeyse tiim davranışlan. "disiplin suçu" kapsamına alınıp cezalandınlabiliyor. Öğretmene not sormak, leblebi atmak gibi maddelerin ya- nı sıra "karşı cinsle mektuplaşmak'' gibi o cağın en guzel duyguları bile Turkiye'de "suç" kabul ediliyor. (Fotoğraf: Zafer Aknar) sorularla konuyu değerlendiri- yor: "Öğrenci notunu sortnuş suç olmus, gerekçe sınıf düzenini bozmak. Öğrenci notunu sora- maz mı? Leblebi attı diye çoeuk cezalandınlıyor. Aslında disip- lin yönetmeliği öğrenciyi suçtan uzaklaştırmıyor, aksine suça iti- yor. Disiplin maddeleri çok ka- tı, çaga uymuyor. Sonra ceza alan öğrencinin durumu dataa da olumsuzlasıyor, arkadaşlan arasındaki konumu değişiyor. Bir kahramanlık gösterisine do- kuyor ögrenci aldıgı cezayı. Ce- zadan sonra ya tamamen sinip, korkak, kendinden guvensiz oluyor ya da tam aksine saldır- ganlaşıyorlar. Ögrenci bir kez dalgalandığında geriye dönuş artık zordur. Bu unutulmama- lı..." Ergenlik çağı Ortaöğretım kurumlarında disiplin yönetmeliğini, disiplin kurullarını ve ceza alan öğren- cilerin durumlarını psikolojik açıdan değerlendiren Ege Üni- versitesi Tıp Fakültesi Psikiyat- rı Ana Bilim Dalı öğretim üye- lerinden Prof. Dr. Cahide Ajdın "öncdikle hosgöni gerek" diyor. Prof. Dr. Aydın orta öğretim çağındaki öğrencinin ergenlik döneminde olduğunu, bu duru- mun hareket noktası olarak alınması gerektiğini belirtiyor. Prof. Dr. Aydın'ın oğretmenle- re, disiplin kurulu üyelerine one- rileri şöyle: "Ergenlik döneminde çocuk- lar olaylar karşısında aşın lep- kilidir. Genellikle uyumsuz ve kurallan reddedid bir iavır için- dedirler. Başkasına ve kendine zarar verici hareketleri bu dö- nemde daha yogundur. Bunla- nn disiplin suçu olarak ele alın- maraası gereldr. Bu dönemde öğrenciye katı disiplin kuralla- nyla değil de daha hoşgoriilii yaklaşılmalı. Bazı durumları görmezlikten gelmek ona ceza vermekten da- ha yararlı olur. Unutulmamalı- dır ki çocuk bu dönemde suç olarak nitelendirilen bazı davra- nışlan doğal bir şey olarak ka- bul edip yapmakta. Öğrencinin bu dönemde mevcut diizene, yerleşik kurallara karşı tavır al- dığı unuiulmamalıdır." • btenmeyen kokiılara karşı biyofiltre İZMÎR (Cumhuriyet Ege Biirosu) — Mikroorganiz- malar havadaki istenmeyen kokulan yok ediyor. Belirli uçucu organik maddeleri parçalama yeteneği olan özel yetiştirilmiş bakteri kültürle- rinden gerçekleştirilen biyo- filtrelerin dünyada kullanı- mının giderek yaygınlaştığı belirtildi. Uzmanlar, atıkha- vada bulunan uçucu organik bileşiklerin bu yolla yüzde 90 ölçüsünde arıtabilediğini vurguluyorlar. Havamn zararlı organik maddelerden temizlenmesi için biyolojik ahtma yön- temleri üzerinde yapılan bi- limsel araştınnalarda son yü- larda önemli gelişmeler kay- dedildiğini belirten Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mü- hendisliği BölUmü'nden Prof. Ertuğrul Erdin, bu alandaki yenilikleri şöyle açıkladı: "Havadaki zararlı organik maddelerin parçalanması için gün geçtikçe yeni bakte- ri kiiltürleri geliştirilmekte- dir. Böylece bu kültürferfe olnşturulan biyofiltrelerin gerek kullanım alanlan ge- rekse önemleri giderek art- maktadır. Son zamanlarda hidrojensülfürii, amonyagı, klorlu organik bileşenleri parçaiayabilen bakteri köl- tüneri de piyasaya sürülmiiş- tür. İşletmelerden çıkan pis hava bu kültiirierden olnşan bavuzlara verilmektedir." Biyofiltrelerin metrelerce alan kaplayan havuzlar biçi- minde ya da çok katlı, kon- teyner şeklinde yapılabildiği- ni vurgulayan Prof. Erdin, "Biyofıltreyle çalışan tcsis sayısı hızla artmaktadır. Is- viçre'deki tesis sayısı elliye ulaşmıştır. Almanya'da sa- dece bu tür tesisleri pazarla- yan şirketlerin sayısı 50'yi aşkın" dedi. Yapılaşıııa, kaplumbağa yuvalarını yıkıyor Kaplumbağa üreme alanlan kumsallardaki yapılaşmalar nedeniyle giderek yok oluyor. Kumsal yapısının bozulması sonucu yaşanan erozyon kaplumbağalar için en büyük tehlike. tDİL GÜRSEL ANKARA — Berlin ve Bar- celona sözleşmeleriyle koruma altına alınan 17 kaplumbağa üreme alanı kum çıkanrnı ve kumsallardaki yapılaşmalar ne- deniyle giderek yok oluyor. Böl- gelerdeki kumsal yapısının bo- zulması sonucu yaşanan eroz- yon, caretta caretta ve chelonia mydas'lan tehdit eden en buyük tehJikeyi oluşturuyor. Üreme aJanlarından Kızılot, Gazipaşa, Dalaman, Tekirova ve Anamur Turizm Bakanlığı yatırım alan- lan arasında yer alırken Ekin- cik, Dalyan, Batara, Göksu ve Fethiye ise özel çevre koruma alanları arasında bulunuyor. Doğal Hayatı Koruma Der- neği kaplumbağa uzmanı Berna Baymdır'ın hazırladığı rapora göre Akdeniz'deki caretta caret- te popülasyonlanmn yansının, cbelonia mydas popülasyonlan- mn ise hemen hemen tamamının yaşadığı Türkiye'deki üreme alanlan yapılanma ve kum cıka- nmı nedeniyle tahribe uğradı. Kumsallarda meydana gelen yapılanmalann ana Ifaynağını turizm araaçlı yaünmlar, ikin- cisini ise kooperatifler, devlet kurumlanna ait tatil tesisleri oluşturuyor. Bu alanlardan yalnızca De- mirtaş, Kazanh, Samandağı, Kale ve Kumluca'daki üreme alanlan yerel yönetimlere ait olurken, Bayındırlık ve îskân Bakanlığı'na bağlı kaplumbağa koruma alanlanndan Belek ve Kızılot bölgelerinde dahi turizm amaçlı yapılaşma tehdidi be- liriyor. Bu bölgelerdeki turizm yatı- rımları için "duyarlı" planlann yapılmadığına dikkat çekilen ra- porda, önemli üreme bölgeleri- ni tehdit eden etmenler şöyle sı- ralanıyor: Dalyan: Çok sayıda caretta carettamn yuva yaptığı ve Batı'- da kaplumbağalar için bir ileri "istasyon" işlevi görmesi açısm- dan çok önemli olan Dalyan'da korumayla ilgili yasal düzenle- meler henüz yayımlanıp, ytirür- lüğe girmedi. Bölgedeki turizm faaliyetleri, burada bulunan kaplumbağalar için büyük teh- dit oluşturuyor. Dalaman: Dalyan sahilinden çok daha fazla kaplumbağa ba- rındıran Dalaman sahili, Seka Kâğıt Fabrikası'nm oluşturdu- ğu deniz kirliliği nedeniyle bü- yük tehlike altında. Fethiye: Kuzey yakalan deniz kaplumbağaları için büyük önem taşıyan ve Akdeniz özel çevre koruma alanı olarak ko- ruma altına alınan Fethiye sahi- linde bir turistik işletmenin bu- lunduğu biüniyor. Ancak tesisin kaplumbağalann yuvalama et- kinliklerine zarar verip verme- diği ve ışık perdesi gibi birtakım koruma önlemlerinin alınması- nın gerekli olup olmadığı bi- linmiyor. Patara: Caretta carettalar için sahilde inşa ettikleri kulübeler nedeniyle kaplumbağalar tehli- ke altında bulunuyor. Belek bölgesi: Antalya ve Si- de bölgesi arasında bulunan bir- çok kaplumbağa üreme merke- zini banndıran Belek bölgesin- de turizm tesisleri bulunmakta, ancak bu tesis için çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) yapıl- mamış. Turizm gelişmesi için çi- zilen ana plana göre yapılacak tüm tesisler sahili içine alıyor. Kızılot sahili: Caretta caretta- lann olduğu kadar chelonia mydas'ların da çok sayıda bu- lunduklan ve yuvalama yaptık- lan bir bölge olan Kızılot sahi- oldukça önemli bir üreme mer- Jihde çevre düzenleme planı ve kezi olan Patara, turistik mer^ÇEDyapılmadı. Bölgede birçok kezlere yakmlığı ve Gelemiş kö- turistik tesis inşa halinde olup yündeki artan turizm potansiye- bazılan da işletmeye açüarak fa- li nedeniyle tehlike altında bu- aliyetlerini sürdürüyor. lunuyor. Kazanlı: Yeşil kaplumbağala- Kumluca sahili: Yerli halkın nn üreme sahası olarak kullan- dıklan en önemli iki bölgeden biri olan Kazanlı bölgesinde çevrede bulunan bir fabrikamn neden olduğu deniz kirliliği, fo- to kirlenme ve kum tepecikleri- nin boyutlannın küçülmesi teh- likeleri var. Tekirova: Son derece yüksek yuvalama oranına sahip bölge- yi, turizm faaliyetleri uzun sü- reden beri etkiiemekte, yakın gelecekte "Güne> Antalya Tu- rizm Geliştirme Projesi" sonu- cunda yumurtlama tamamıyla bölgede yok olacak. Doğal Hayatı Koruma Der- neği'nden Berna Bayındır deniz kaplumbağaları üzerine etki yapması olası tüm projelere çev- resel etki değerlendirmesi yön- teminin uygulanması gerektiği- ni belirterek master planın he- defleri dışında yaygınlaşan tu- rizm f aaliyetlerine izin verilme- mesi gerektiğini söyledi. Öğretimüyeleri öı^ütleniyor HAKAN AYGÜN ANKARA — öğretim üyele- rinin örgütlenme girişimleri yay- gınlaşıyor. Öğretim üyelerinin hedefi önce üniversite bazında örgütlenmelerini tamamlamak, daha sonra da bir "konfe- derasyon" oluşturmak ola- rak saptandı. ODTÜ'den son- ra Hacettepe ve Ankara üni- versitelerinde de örgütlenme ça- balan son aşamaya geldi. Öğre- tim üyelerinin önündeki "rektör izni" olmadan derneğe üye ola- mama ve Bakanlar Kurulu ka- ran olmaksızın derneğin ulusla- raraşı ilişkilerde bulunamaması şeklindeki yasaklar ise sürüyor. öğretim üyelerinin bu öğre- tim yıiuıdaki hedefi ise üniver- site bazındaki dernek örgütlen- melerinin gerçekleştirilerek etkiü bir "baskı grubu" oluşturulma- sı. Halen Istanbul ve Ankara- daki öğretim üyelerinin dernek- leri bulunuyor. Ankara'daki öğ- retim Üyeleri Derneği yaklaşık iki yıl önce kurulurken Istan- bul'daki Üniversite öğretim Üyeleri Derneği geçen haziran- da kurulabildi. Üniversite bazındaki tek ör- gütlenme ise geçen mayıs ayın- da ODTÜ'de gerçekleşti. Pek çok taşra üniversitesinin yanı sı- ra KTÜ, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi'nde Öğretim Üyeleri Derneği kurulması için çalışma- lar sürüyor. Organ Nakli ve Ya- mk Tedavi Vakfı Hastanesi Baş- hekimi ve Hacettepe Üniversitesi ağırlıkh olduğu "Üniversite Grubu"nun önde gelen adlann- dan Prof. Haberal, "dernek" adına olan antipati yüzünden "gnıp" adı altında çalışmayı yeğlediklerini söyledi. "Üniver- site Grubu" adı altındaki çahş- malara daha çok katüım sağlan- dığım ifade eden Prof. Habe- ral'in hedefleri arasında YÖK Halen Ankara ve îstanbul'daki öğretim üyelerinin iki dernekleri bulunuyor. Kısıth sayıdaki dernek üyesi öğretim görevlilerinin şayısının giderek artması bekleniyor. Üniversite bazında örgütlenme ise sadece ODTÜ'de gerçekleşti. öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın başını çektiği "Üni- versite Grabu"nun dışında ola- rak Hacettepe Üniversitesi'nde dernek kurma çabaJarının son aşamaya geldiği kaydedildi. An- kara'da aynca Araştırma Görev- lileri Derneği kurulması hedef- leniyor. Hacettepe Üniversitesi lip Fa- kültesi'ndeki öğretim üyelerinin Yasası'nın değiştirilmesi, laikli- ğe sahip çıkılması ön planda yer alıyor. Haberal, Hacettepe Tip Faİcültesi'ndeki bir gnıp öğretim Uyesinin baslattığı dernekleşme girişimlerine ise kısa vadede sı- cak bakmıyor, ancak öğretim üyelerinin her türlü oluşumunu destekleyeceklerini kaydediyor. Türkiye*de halen 20 binin üs- tünde öğretim elemanı bulunu- yor. Îstanbul'daki Üniversite öğretim Üyeleri Derneği'ne 150'yi aşkın, Ankara'dakine ise 100*0 aşkın öğretim üyesi üye ol- muş durumda. Büyük bir kesi- min örgütlenme dışı olmasının nedenleri arasında iik sırayı öğ- retim üyelerinin bir derneğe üye olabilmeleri için "rektörliik izni" gerekmesi alıyor. Universite bazında tek örgüt- lenme olan ODTÜ öğretim Ele- manlan Derneği'nin üye sayısı şimdılik 50. Derneğin Başkan Yardıması Prof. Dr. Önder Yüksel, rektörlüğe Uyelik için 200 başvuru olduğunu, ancak rektörlüğün sadece 50'sine izin verdiğini, 5'ini reddettiğini, ge- ri kalanlara ise aylardır yanıt alamadıklanm ifade etti. Ankara'daki öğretim Üyeîe- ri Derneği Başkanı Prof. Dr. Va- kup Kepenek, üniversite bazın- daki örgütlenmelerin tamamlan- masından sonra hedeflerinin bir "konfederasyon" oluşturmak olduğunu söyledi. Prof. Yüksel de önce 29 üniversite bazında örgütlenme çalışmalannın sona ermesi gerektiğine işaret etti. En çok rakıyı seviyoruz • ANTALYA (AA) — Antalya'da 1*990 turizm sezonundan başta Tekel olmak üzere içki üreticisi firmalar da nasibini aldı. Tekel bu sezon Antalya yöresinde otel, motel ve tatil köyleri ile lokantalara 3 milyon 550 bin 640 litre yerli, 140 bin 700 litre ithal içki satışı gerçekleştirdi. Tekel'in Antalya yöresinde 10 aylık toplam içki satışından elde ettiği gelir ise 39 milyar 500 milyon lirayı buldu. Tekel tarafından bölgede satışı yapılan ickilerin başmda rakı geliyor. Bunu bira ve şarap izliyor. Menopoz kenıik eritiyor • MERSİN (Cumhuriyet) — Kadınlarda menopoz sonrasında kemik erimesi görüldüğü bildirildi. Çukurova Üniversitesi lip Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilimdah Başkanı Doç. Dr. Kâmil Göncü, ostoporoz kemik hastahğının kadımn menopoz döneminde en sık karşılaşılan hastalık grubu olduğuna dikkat çekerek "Ostoporoz, kemiğin mineral ve hücrelerarası dokusunun birbirine göre normal oram bozulmadan birim hacmindeki kemik kitlesi kaybıdır. Kadında 40-50 yaşından sonra kemik kitiesi kaybı hızlanır" dedi. Organ naldi • ANKARA (AA) — Sağlık Bakam Halil Şıvgın, Organ Nakli Danışma Kurulu'nca bir yıldır sürdürülen çauşmalann bazı küçük eksiklikler dışında tamamlandığı ve 1 ocaktan ıtibaren yurt çapında uygulamaya geçileceğini bildirdi. Şıvgın'm verdiği bilgiye göre Trafik Hastanesi bünyesinde "bilgi işlem merkezi" çahşmalarına başlanacak. Bu merkez, Türkiye genelinde organ nakli ile ilgili kayıtlan tutacak. İhtiyacı olana, elde edilen organın ulaştınlması için" ise ambulans sistemi devreye girdirilecek. 1176 nüfuslu ada ile"aio" • ANKARA (AA) — Türkiye ile Güney Atlantik adaianndan Ascension arasında bugünden itibaren otomatik telefon servisi açılacak. Denizkaplumbağasıyla da üniü olan adada, 1976 sayunlanna göre 1176 kişi yaşıyor. JngiJtere'ye bağlı olan Ascension'da ABD uydu tarama merkezi de bulunuyor. 82 kilometre karelik adamn nüfusunun yansını haberleşme alanında çalışan işçiler oluşturuyor. Otomatik görüşmeye açılacak Ascension'un telefon kod numarası 247 olarak belirlendi. El feneriyle turizm • SELÇUK (AA) — lzmir'in Selçuk ilçesinde dünyamn en büyük antik kenti Efes'in büyük bölümü aydınlatma olmadığı için gece bekçileri tarafından el feneri ile korunuyor. Yılda ortalama gişe hasılatlanndan 10 milyar liramn üzerinde gelir elde eden Efes Antik kentine elektrik getirilmesi ve aydınlatmanın sağlanması için yalnızca 55 milyon liralık yatınmın yeterli olduğu bildirildi. Selçuk Belediye Başkanı Kâmil Subaşı, yaptığı açıklamada bu durumun kendilerini de üzdüğünü ve değeri parayla ölçülemeyecek antik eserlerin tehlikeye atıldığını ifade etti. Trabzon'uıı yeşil alanı • TRABZON (AA) — Trabzon'da kişi başma 2 metre kare yeşil alan düştüğü, bu miktan arttırmak amacıyla çalışmalar yapıldığı bildirildi. TJabzon Belediyesi Park-Bahçeler MUdürü llhan Gümrükçü yaptığı açıklamada, bu yılki çalışmalarla şehir merkezine yaklaşık 5 dönüm yeşil alan kazandınldığını belirterek şunlan söyledi: "Şehir merkezinde daha önceden belirlenen yerlerin çevre duzenlemesi yapıhyor. Düzenlenen kesime çim ekilip, çiçek ve ağaçlar dikiliyor. Bazı kesimlere de doğal çim yerleştiriliyor. Trabzon'da yeşil alanlar , gittikçe yok oluyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle