Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbt Cumhunyet Matbaacılık ve Gazctecılık Turk ADOtum Şırkctı adına
N«tfr Nadi 9 CCIK! Yayın Müdürıı H u n Ccml. Müessese Madüru
EntaK Ljıklııll, Yazı Işlc-ı Mudurıl Oia> G M O » . • Habcr Mtrkezı
Muduru YalfM l«j*r, Sayfa DUzcnı Yonamcru. AH A ı v 0 Temsıicılrr
ANKARA Ahocf Tu. IZMIR Hikmrt ÇMiaktjl, ADANA
!ç Pohtıka Cttal l i | l n t
ı L
Dı» Hlberler tif bfcı, Efconoou Ca«U lartaa, I)-Sendılta ^kn> b u d KDhnr &M L«ct.
lsuntnıl Habcrler> Kml b**L EJınm C o n , $•?!«, Vun Hıbotrrı >«c*l CX>t««. Spor Duufnuı u*>ll«dir Vmbu».
Dızı Vazııar b n Ç««kUL. Arajlırnuı Şakia AI*Q, Oiurtımc- A t U U Ytam 0 koonlıımOr U M IİKraMı 0 Mffi
Isteı E™| EılM £ Mnlmrte- H l m k « r 0 Bao-Ftealaml Smi nı.ı.>.|iıı|h 0 Rckluıi Vx Totııa ^ f k Va, r.b-
Haha Akrrf # Idarc- Hnota ter 0 Isttfmc öafer Çd* 0 Bı%ı ijtem Sril Utl 0 PnvrofJ
4kM, tafcn B««r. N n a
l Hıkact Çrliakma. 04a?
llfcaa
» B » •* Kw* Cualnınm MaıbaKilık vc GucuaUk TJLŞ. Tort Ocı* Cad. 39 41
34334 IH PK 2« Isuntul Td ?T2 05 05 (20 hB), TdeL 22246, fta. (1) 526 « 71 0
ByroJar Aftkao. Zıya Gûkajp Btv lokıiıp S No 19/4, Td- 133 I] 41-47, MoL 42344, F»JL 44) Îİ3
05 65 • tıalr H Zr» Bh 1352 S. 2,3 KL 13 12 30, leto 523» Fu. (51) » 53 «0
# A t e c Inöno d d 119 S. No I Kaı 1. Td 19 37 52 (4 tul). Kiet 62153, Fta. (71) » B 7»
TAKVİM. 17 A.RALIK 1990 Imsak: 5.43 Güneş: 7.15 Öğle: 12.04 Ikindi: 14.23 Aksam: 16.43 Yatsı: 18.10
Ortaöğrenimdedisiplin kurullan, gençliğe 'suçlu'gibi bakıyor, birçok davranış 'ceza3
kapsamında
Lıselı gençliğe yasak zinciritşte suçlar Baloya katılmak, öğretmenin
taklidini yapmak, yerinden izinsiz kalkmak,
arkadaşma leblebi atmak, öğretmene notunu
sormak, karşı cinsle mektuplaşmak, arkadaşlık
sınınnı aşmak, genel arüamda sınıf düzenini
bozmak, ahlak dışı davranışlarda bulunmak.
Mahkeme gihi 7 okulda araştırma yapan
Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Doç. Dr. Mustafa
Yılman'a göre yoruma açık disiplin yönetmeliği
ile öğrenciler "cendereye" alınıyor. Yılman, her
öğrencinin istendiği an, hemen her davranışı için
cezalandınlabileceğini söylüyor.
Hoşgörü nerede? Ege Üniversitesi'nden
Prof. Cahide Aydın ortaöğrenim çağındaki
öğrencilerin ergenlik çağında olduğunu
vurgularken "Oncelikle hoşgörü gerek" diyor.
Prof. Aydm'a göre "Her davranış disiplin suçu
olarak ele alınmamalı."
MERİH AK
İZMİR — Ortaöğrenim genç-
liğine nasıl davraruyonız? Genç-
lere hoşgörüiü davranmaktan,
"serbest duşünceli egitilmiş
kuşaklar" yetiştinmekten sıkça
söz edildiği bir çağda bu soru-
nun yanıtı pek iç açıcı degil.
Izmir'de bir eğitimcinin 7
okulda yaptığı araştırma şu so-
nucu veriyor: Ortaöğrenim
gençliğine "suçlu gibi" davranı-
hyor. Nasıl mı? Işte 7 okulda
gençlere verilen "disiplin
cezasf'nın gerekçelerinden bir
kap ve ceza alan öğrenci sayıla-
n:
HANGİ ÇAĞDAY1Z?
Gençlerin
aşk mektubu
yazması
bile yasak
Ortaöğrenim gençliğine ilişkin
olarak Doç. Dr. Mustmfa
Yılman'ın yalnızca 7 okulda
yaptığı 'disiplin suçlan"
araştırmasının en çarpıcı
yönlerinden birisi de lise
çağındaki gençlerin "aşk
mektuplannın"cezalandınlması.
Üstelik "karşı cinsle
mektuplaşmak" suçu 15 gibi
bir rakamla arastırmada
birinci sırayı alıyor. Buna
"arkadaşiık sınınnı aşmak"
suçu da eklenince "nüaı"
sayısı 28'e çıkıyor.
"DisipUn suçu" olarak ele
alınan "gençlik aşklannın" o
çaglann en doğal duygusal
gereksinimi olduğunu ve
bunun suç kapsamına
alınmasının Türkiye"deki
eğitim sisteminin "kafa
çarpıklığı"nı ortaya koyduğunu
düşünmek acaba yaniış mı?
Gerçi "flört falıişeUktlr"
diyen bakanlann bulundugu
Turkiye"de gençlerin "»sk
mektuplanmn
cezalandınimaa" doğal
görülebilir, ama bu yaklaşım
biçiıtıi ile Türkiye'nin nasıl
"çagdas ve serbest duşünceli
kuşaklar" yetiştirebıleceğini
sorgulamakta yarar var.
"Baloya katılmaktan 2, öğret-
meninini taklit etmekten 2, ye-
rinden izinsiz kaJkmaktan 6, ar-
kadaşma leblebi atmaktan 3,
öğretmene notunu sormaktan 4,
ahlak dışı davranışlarda bulun-
maktan 3, karşı cinsle mektup-
laşmaktan 15, arkadaşlık sınınnı
aşmaktan 13, genel anlamda sı-
nıf düzenini bozniaktan 18 öğ-
renci;' Araştırılan okul sayısı
artsa, kuşkusuz örnekler çoğa-
labilir.
7 okuldaki araşürmayı yapan
Dokuz Eylül Üniversitesi Buca
Eğitim Fakültesi Eğitim Bilim-
leri bölümü öğretim üyelerinden
Doç. Dr. Müstafa Yılman'a gö-
re bu tür suçlamalann önemli
bir bölümü Ortaöğretim Ku-
rumlan Disiplin Yönetmeliği-
nin 5. maddesine dayanıyor.
Bu madde şöyle: "Dersin ve
ders dışı faaliyetlerin akışmı ve
düzenini bozacak davranışlarda
bulunmak... Okul icinde veya dı-
şında ögretmenlere, yöneticüere,
devtetin güvenlik görevlilerine ve
okulun hizmetlilerine kaba ve
saygısız davranmak... Ahlak ku-
rallanyla bağdaşmayan davra-
nişiarda bulııamak, ahlak dısı
yerkre gitm«k, arkadaşlannı
böyle yerlere gitmeye zorla-
mak..."
Doç. Dr. Mustafa Yılman so-
ruyor:
"Dersin ve ders dışı faaliyet-
lerin akışını ve düzenini bozacak
davranışlar demek, bangi anla-
ma geliyor? Nedir ders düzeni-
ni bozacak davramslar? Neye
göre belirleniyor? Sonra, öğrer-
menlere, yöneticüere kaba ve
saygısız davranmanın olcusıi ne?
Nereye kadar gidildiğinde kaba
ve saygısız davranılmış oluyor?"
öğrencilerin disiplin yönet-
meliğiyle "cendereye" aündığını
söyleyen Doç. Dr. Yılman'a gö-
re okullarda yönetmelikte yer
alan disiplin suçlanndan da öte-
ye olumsuz bir durum yaşanı-
yor: örneğin araştırmada orta-
ya çıktığı gibi dersin düzenini
bozacak davramslar adlı mad-
deden hareket edip sınıfta leb-
lebi atan, hayal kuran, yerinden
izinsiz kalkan öğrenciye ceza ve-
rilebiliyor, leblebi atmak, hayal
kurmak gibi "suçlar" varatılı-
yor.
Eğitimcilerin, uzmanların
"yoruma açık", "herkes farklı
degerlendirebilir" diye nitelen-
dirdikleri disiplin maddelerine
göre öğrencilere uyan, kınama,
kısa-uzun süreli okuldan uzak-
laştırma veya tasdiknameyle
okuldan uzaklaştırma cezaları
veriliyor.
Araştırmaa Doç. Dr. YıJman
bu disiplin maddelerinden hare-
ket eden bir öğretmenin, isterse
öğrenciyi hemen hemen her dav-
ranışı için disiplin kuruluna
gönderebileceğini \oırguluyor.
Araştırmanın ortaya koyduğu
sonuçlardan biri de disiplin ku-
rullanna verilen öğrencilerin
yüzde 95'inin suçiu bulunarak
cezalandırılmaları.
Yılman, disiplin kurullarını
ceza mahkemelerine benzetiyor.
Oysa çağdaş eğitimın öğrenciyi
cezalandırmak yerine yol göste-
rici olması gerektiğini vurgulu-
yor. Eğitimin temelinde hoşgö-
rü ve yönlendirmenin yattığını
belirtiyor. Yılman, sonra da şu
GENÇ OLMAK SUÇ MU? — Ortaokol ve lise çağı, insan yaşamının en güzel, en canh dönemlerinden biridir. Tttrkiye'deki eğitim sisteminde bu gençlerin gençlik-
lerinden kaynaklanan nerdeyse tiim davranışlan. "disiplin suçu" kapsamına alınıp cezalandınlabiliyor. Öğretmene not sormak, leblebi atmak gibi maddelerin ya-
nı sıra "karşı cinsle mektuplaşmak'' gibi o cağın en guzel duyguları bile Turkiye'de "suç" kabul ediliyor. (Fotoğraf: Zafer Aknar)
sorularla konuyu değerlendiri-
yor:
"Öğrenci notunu sortnuş suç
olmus, gerekçe sınıf düzenini
bozmak. Öğrenci notunu sora-
maz mı? Leblebi attı diye çoeuk
cezalandınlıyor. Aslında disip-
lin yönetmeliği öğrenciyi suçtan
uzaklaştırmıyor, aksine suça iti-
yor. Disiplin maddeleri çok ka-
tı, çaga uymuyor. Sonra ceza
alan öğrencinin durumu dataa
da olumsuzlasıyor, arkadaşlan
arasındaki konumu değişiyor.
Bir kahramanlık gösterisine do-
kuyor ögrenci aldıgı cezayı. Ce-
zadan sonra ya tamamen sinip,
korkak, kendinden guvensiz
oluyor ya da tam aksine saldır-
ganlaşıyorlar. Ögrenci bir kez
dalgalandığında geriye dönuş
artık zordur. Bu unutulmama-
lı..."
Ergenlik çağı
Ortaöğretım kurumlarında
disiplin yönetmeliğini, disiplin
kurullarını ve ceza alan öğren-
cilerin durumlarını psikolojik
açıdan değerlendiren Ege Üni-
versitesi Tıp Fakültesi Psikiyat-
rı Ana Bilim Dalı öğretim üye-
lerinden Prof. Dr. Cahide Ajdın
"öncdikle hosgöni gerek" diyor.
Prof. Dr. Aydın orta öğretim
çağındaki öğrencinin ergenlik
döneminde olduğunu, bu duru-
mun hareket noktası olarak
alınması gerektiğini belirtiyor.
Prof. Dr. Aydın'ın oğretmenle-
re, disiplin kurulu üyelerine one-
rileri şöyle:
"Ergenlik döneminde çocuk-
lar olaylar karşısında aşın lep-
kilidir. Genellikle uyumsuz ve
kurallan reddedid bir iavır için-
dedirler. Başkasına ve kendine
zarar verici hareketleri bu dö-
nemde daha yogundur. Bunla-
nn disiplin suçu olarak ele alın-
maraası gereldr. Bu dönemde
öğrenciye katı disiplin kuralla-
nyla değil de daha hoşgoriilii
yaklaşılmalı.
Bazı durumları görmezlikten
gelmek ona ceza vermekten da-
ha yararlı olur. Unutulmamalı-
dır ki çocuk bu dönemde suç
olarak nitelendirilen bazı davra-
nışlan doğal bir şey olarak ka-
bul edip yapmakta. Öğrencinin
bu dönemde mevcut diizene,
yerleşik kurallara karşı tavır al-
dığı unuiulmamalıdır."
•
btenmeyen
kokiılara
karşı
biyofiltre
İZMÎR (Cumhuriyet Ege
Biirosu) — Mikroorganiz-
malar havadaki istenmeyen
kokulan yok ediyor. Belirli
uçucu organik maddeleri
parçalama yeteneği olan özel
yetiştirilmiş bakteri kültürle-
rinden gerçekleştirilen biyo-
filtrelerin dünyada kullanı-
mının giderek yaygınlaştığı
belirtildi. Uzmanlar, atıkha-
vada bulunan uçucu organik
bileşiklerin bu yolla yüzde 90
ölçüsünde arıtabilediğini
vurguluyorlar.
Havamn zararlı organik
maddelerden temizlenmesi
için biyolojik ahtma yön-
temleri üzerinde yapılan bi-
limsel araştınnalarda son yü-
larda önemli gelişmeler kay-
dedildiğini belirten Dokuz
Eylül Üniversitesi Çevre Mü-
hendisliği BölUmü'nden
Prof. Ertuğrul Erdin, bu
alandaki yenilikleri şöyle
açıkladı:
"Havadaki zararlı organik
maddelerin parçalanması
için gün geçtikçe yeni bakte-
ri kiiltürleri geliştirilmekte-
dir. Böylece bu kültürferfe
olnşturulan biyofiltrelerin
gerek kullanım alanlan ge-
rekse önemleri giderek art-
maktadır. Son zamanlarda
hidrojensülfürii, amonyagı,
klorlu organik bileşenleri
parçaiayabilen bakteri köl-
tüneri de piyasaya sürülmiiş-
tür. İşletmelerden çıkan pis
hava bu kültiirierden olnşan
bavuzlara verilmektedir."
Biyofiltrelerin metrelerce
alan kaplayan havuzlar biçi-
minde ya da çok katlı, kon-
teyner şeklinde yapılabildiği-
ni vurgulayan Prof. Erdin,
"Biyofıltreyle çalışan tcsis
sayısı hızla artmaktadır. Is-
viçre'deki tesis sayısı elliye
ulaşmıştır. Almanya'da sa-
dece bu tür tesisleri pazarla-
yan şirketlerin sayısı 50'yi
aşkın" dedi.
Yapılaşıııa, kaplumbağa yuvalarını yıkıyor
Kaplumbağa üreme alanlan kumsallardaki
yapılaşmalar nedeniyle giderek yok oluyor.
Kumsal yapısının bozulması sonucu yaşanan
erozyon kaplumbağalar için en büyük tehlike.
tDİL GÜRSEL
ANKARA — Berlin ve Bar-
celona sözleşmeleriyle koruma
altına alınan 17 kaplumbağa
üreme alanı kum çıkanrnı ve
kumsallardaki yapılaşmalar ne-
deniyle giderek yok oluyor. Böl-
gelerdeki kumsal yapısının bo-
zulması sonucu yaşanan eroz-
yon, caretta caretta ve chelonia
mydas'lan tehdit eden en buyük
tehJikeyi oluşturuyor. Üreme
aJanlarından Kızılot, Gazipaşa,
Dalaman, Tekirova ve Anamur
Turizm Bakanlığı yatırım alan-
lan arasında yer alırken Ekin-
cik, Dalyan, Batara, Göksu ve
Fethiye ise özel çevre koruma
alanları arasında bulunuyor.
Doğal Hayatı Koruma Der-
neği kaplumbağa uzmanı Berna
Baymdır'ın hazırladığı rapora
göre Akdeniz'deki caretta caret-
te popülasyonlanmn yansının,
cbelonia mydas popülasyonlan-
mn ise hemen hemen tamamının
yaşadığı Türkiye'deki üreme
alanlan yapılanma ve kum cıka-
nmı nedeniyle tahribe uğradı.
Kumsallarda meydana gelen
yapılanmalann ana Ifaynağını
turizm araaçlı yaünmlar, ikin-
cisini ise kooperatifler, devlet
kurumlanna ait tatil tesisleri
oluşturuyor.
Bu alanlardan yalnızca De-
mirtaş, Kazanh, Samandağı,
Kale ve Kumluca'daki üreme
alanlan yerel yönetimlere ait
olurken, Bayındırlık ve îskân
Bakanlığı'na bağlı kaplumbağa
koruma alanlanndan Belek ve
Kızılot bölgelerinde dahi turizm
amaçlı yapılaşma tehdidi be-
liriyor.
Bu bölgelerdeki turizm yatı-
rımları için "duyarlı" planlann
yapılmadığına dikkat çekilen ra-
porda, önemli üreme bölgeleri-
ni tehdit eden etmenler şöyle sı-
ralanıyor:
Dalyan: Çok sayıda caretta
carettamn yuva yaptığı ve Batı'-
da kaplumbağalar için bir ileri
"istasyon" işlevi görmesi açısm-
dan çok önemli olan Dalyan'da
korumayla ilgili yasal düzenle-
meler henüz yayımlanıp, ytirür-
lüğe girmedi. Bölgedeki turizm
faaliyetleri, burada bulunan
kaplumbağalar için büyük teh-
dit oluşturuyor.
Dalaman: Dalyan sahilinden
çok daha fazla kaplumbağa ba-
rındıran Dalaman sahili, Seka
Kâğıt Fabrikası'nm oluşturdu-
ğu deniz kirliliği nedeniyle bü-
yük tehlike altında.
Fethiye: Kuzey yakalan deniz
kaplumbağaları için büyük
önem taşıyan ve Akdeniz özel
çevre koruma alanı olarak ko-
ruma altına alınan Fethiye sahi-
linde bir turistik işletmenin bu-
lunduğu biüniyor. Ancak tesisin
kaplumbağalann yuvalama et-
kinliklerine zarar verip verme-
diği ve ışık perdesi gibi birtakım
koruma önlemlerinin alınması-
nın gerekli olup olmadığı bi-
linmiyor.
Patara: Caretta carettalar için
sahilde inşa ettikleri kulübeler
nedeniyle kaplumbağalar tehli-
ke altında bulunuyor.
Belek bölgesi: Antalya ve Si-
de bölgesi arasında bulunan bir-
çok kaplumbağa üreme merke-
zini banndıran Belek bölgesin-
de turizm tesisleri bulunmakta,
ancak bu tesis için çevresel etki
değerlendirmesi (ÇED) yapıl-
mamış. Turizm gelişmesi için çi-
zilen ana plana göre yapılacak
tüm tesisler sahili içine alıyor.
Kızılot sahili: Caretta caretta-
lann olduğu kadar chelonia
mydas'ların da çok sayıda bu-
lunduklan ve yuvalama yaptık-
lan bir bölge olan Kızılot sahi-
oldukça önemli bir üreme mer- Jihde çevre düzenleme planı ve
kezi olan Patara, turistik mer^ÇEDyapılmadı. Bölgede birçok
kezlere yakmlığı ve Gelemiş kö- turistik tesis inşa halinde olup
yündeki artan turizm potansiye- bazılan da işletmeye açüarak fa-
li nedeniyle tehlike altında bu- aliyetlerini sürdürüyor.
lunuyor. Kazanlı: Yeşil kaplumbağala-
Kumluca sahili: Yerli halkın nn üreme sahası olarak kullan-
dıklan en önemli iki bölgeden
biri olan Kazanlı bölgesinde
çevrede bulunan bir fabrikamn
neden olduğu deniz kirliliği, fo-
to kirlenme ve kum tepecikleri-
nin boyutlannın küçülmesi teh-
likeleri var.
Tekirova: Son derece yüksek
yuvalama oranına sahip bölge-
yi, turizm faaliyetleri uzun sü-
reden beri etkiiemekte, yakın
gelecekte "Güne> Antalya Tu-
rizm Geliştirme Projesi" sonu-
cunda yumurtlama tamamıyla
bölgede yok olacak.
Doğal Hayatı Koruma Der-
neği'nden Berna Bayındır deniz
kaplumbağaları üzerine etki
yapması olası tüm projelere çev-
resel etki değerlendirmesi yön-
teminin uygulanması gerektiği-
ni belirterek master planın he-
defleri dışında yaygınlaşan tu-
rizm f aaliyetlerine izin verilme-
mesi gerektiğini söyledi.
Öğretimüyeleri öı^ütleniyor
HAKAN AYGÜN
ANKARA — öğretim üyele-
rinin örgütlenme girişimleri yay-
gınlaşıyor. Öğretim üyelerinin
hedefi önce üniversite bazında
örgütlenmelerini tamamlamak,
daha sonra da bir "konfe-
derasyon" oluşturmak ola-
rak saptandı. ODTÜ'den son-
ra Hacettepe ve Ankara üni-
versitelerinde de örgütlenme ça-
balan son aşamaya geldi. Öğre-
tim üyelerinin önündeki "rektör
izni" olmadan derneğe üye ola-
mama ve Bakanlar Kurulu ka-
ran olmaksızın derneğin ulusla-
raraşı ilişkilerde bulunamaması
şeklindeki yasaklar ise sürüyor.
öğretim üyelerinin bu öğre-
tim yıiuıdaki hedefi ise üniver-
site bazındaki dernek örgütlen-
melerinin gerçekleştirilerek etkiü
bir "baskı grubu" oluşturulma-
sı. Halen Istanbul ve Ankara-
daki öğretim üyelerinin dernek-
leri bulunuyor. Ankara'daki öğ-
retim Üyeleri Derneği yaklaşık
iki yıl önce kurulurken Istan-
bul'daki Üniversite öğretim
Üyeleri Derneği geçen haziran-
da kurulabildi.
Üniversite bazındaki tek ör-
gütlenme ise geçen mayıs ayın-
da ODTÜ'de gerçekleşti. Pek
çok taşra üniversitesinin yanı sı-
ra KTÜ, Hacettepe ve Ankara
Üniversitesi'nde Öğretim Üyeleri
Derneği kurulması için çalışma-
lar sürüyor. Organ Nakli ve Ya-
mk Tedavi Vakfı Hastanesi Baş-
hekimi ve Hacettepe Üniversitesi
ağırlıkh olduğu "Üniversite
Grubu"nun önde gelen adlann-
dan Prof. Haberal, "dernek"
adına olan antipati yüzünden
"gnıp" adı altında çalışmayı
yeğlediklerini söyledi. "Üniver-
site Grubu" adı altındaki çahş-
malara daha çok katüım sağlan-
dığım ifade eden Prof. Habe-
ral'in hedefleri arasında YÖK
Halen Ankara ve îstanbul'daki öğretim
üyelerinin iki dernekleri bulunuyor. Kısıth
sayıdaki dernek üyesi öğretim görevlilerinin
şayısının giderek artması bekleniyor.
Üniversite bazında örgütlenme ise sadece
ODTÜ'de gerçekleşti.
öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet
Haberal'ın başını çektiği "Üni-
versite Grabu"nun dışında ola-
rak Hacettepe Üniversitesi'nde
dernek kurma çabaJarının son
aşamaya geldiği kaydedildi. An-
kara'da aynca Araştırma Görev-
lileri Derneği kurulması hedef-
leniyor.
Hacettepe Üniversitesi lip Fa-
kültesi'ndeki öğretim üyelerinin
Yasası'nın değiştirilmesi, laikli-
ğe sahip çıkılması ön planda yer
alıyor. Haberal, Hacettepe Tip
Faİcültesi'ndeki bir gnıp öğretim
Uyesinin baslattığı dernekleşme
girişimlerine ise kısa vadede sı-
cak bakmıyor, ancak öğretim
üyelerinin her türlü oluşumunu
destekleyeceklerini kaydediyor.
Türkiye*de halen 20 binin üs-
tünde öğretim elemanı bulunu-
yor. Îstanbul'daki Üniversite
öğretim Üyeleri Derneği'ne
150'yi aşkın, Ankara'dakine ise
100*0 aşkın öğretim üyesi üye ol-
muş durumda. Büyük bir kesi-
min örgütlenme dışı olmasının
nedenleri arasında iik sırayı öğ-
retim üyelerinin bir derneğe üye
olabilmeleri için "rektörliik
izni" gerekmesi alıyor.
Universite bazında tek örgüt-
lenme olan ODTÜ öğretim Ele-
manlan Derneği'nin üye sayısı
şimdılik 50. Derneğin Başkan
Yardıması Prof. Dr. Önder
Yüksel, rektörlüğe Uyelik için
200 başvuru olduğunu, ancak
rektörlüğün sadece 50'sine izin
verdiğini, 5'ini reddettiğini, ge-
ri kalanlara ise aylardır yanıt
alamadıklanm ifade etti.
Ankara'daki öğretim Üyeîe-
ri Derneği Başkanı Prof. Dr. Va-
kup Kepenek, üniversite bazın-
daki örgütlenmelerin tamamlan-
masından sonra hedeflerinin bir
"konfederasyon" oluşturmak
olduğunu söyledi. Prof. Yüksel
de önce 29 üniversite bazında
örgütlenme çalışmalannın sona
ermesi gerektiğine işaret etti.
En çok rakıyı
seviyoruz
• ANTALYA (AA) —
Antalya'da 1*990 turizm
sezonundan başta Tekel
olmak üzere içki üreticisi
firmalar da nasibini aldı.
Tekel bu sezon Antalya
yöresinde otel, motel ve
tatil köyleri ile lokantalara
3 milyon 550 bin 640 litre
yerli, 140 bin 700 litre ithal
içki satışı gerçekleştirdi.
Tekel'in Antalya yöresinde
10 aylık toplam içki
satışından elde ettiği gelir
ise 39 milyar 500 milyon
lirayı buldu. Tekel
tarafından bölgede satışı
yapılan ickilerin başmda
rakı geliyor. Bunu bira ve
şarap izliyor.
Menopoz
kenıik eritiyor
• MERSİN (Cumhuriyet)
— Kadınlarda menopoz
sonrasında kemik erimesi
görüldüğü bildirildi.
Çukurova Üniversitesi lip
Fakültesi Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Ana
Bilimdah Başkanı Doç. Dr.
Kâmil Göncü, ostoporoz
kemik hastahğının kadımn
menopoz döneminde en sık
karşılaşılan hastalık grubu
olduğuna dikkat çekerek
"Ostoporoz, kemiğin
mineral ve hücrelerarası
dokusunun birbirine göre
normal oram bozulmadan
birim hacmindeki kemik
kitlesi kaybıdır. Kadında
40-50 yaşından sonra kemik
kitiesi kaybı hızlanır" dedi.
Organ naldi
• ANKARA (AA) —
Sağlık Bakam Halil Şıvgın,
Organ Nakli Danışma
Kurulu'nca bir yıldır
sürdürülen çauşmalann
bazı küçük eksiklikler
dışında tamamlandığı ve 1
ocaktan ıtibaren yurt
çapında uygulamaya
geçileceğini bildirdi.
Şıvgın'm verdiği bilgiye göre
Trafik Hastanesi bünyesinde
"bilgi işlem merkezi"
çahşmalarına başlanacak.
Bu merkez, Türkiye
genelinde organ nakli ile
ilgili kayıtlan tutacak.
İhtiyacı olana, elde edilen
organın ulaştınlması için"
ise ambulans sistemi
devreye girdirilecek.
1176 nüfuslu
ada ile"aio"
• ANKARA (AA) —
Türkiye ile Güney Atlantik
adaianndan Ascension
arasında bugünden itibaren
otomatik telefon servisi
açılacak.
Denizkaplumbağasıyla da
üniü olan adada, 1976
sayunlanna göre 1176 kişi
yaşıyor. JngiJtere'ye bağlı
olan Ascension'da ABD
uydu tarama merkezi de
bulunuyor. 82 kilometre
karelik adamn nüfusunun
yansını haberleşme
alanında çalışan işçiler
oluşturuyor. Otomatik
görüşmeye açılacak
Ascension'un telefon kod
numarası 247 olarak
belirlendi.
El feneriyle
turizm
• SELÇUK (AA) —
lzmir'in Selçuk ilçesinde
dünyamn en büyük antik
kenti Efes'in büyük bölümü
aydınlatma olmadığı için
gece bekçileri tarafından el
feneri ile korunuyor. Yılda
ortalama gişe
hasılatlanndan 10 milyar
liramn üzerinde gelir elde
eden Efes Antik kentine
elektrik getirilmesi ve
aydınlatmanın sağlanması
için yalnızca 55 milyon
liralık yatınmın yeterli
olduğu bildirildi. Selçuk
Belediye Başkanı Kâmil
Subaşı, yaptığı açıklamada
bu durumun kendilerini de
üzdüğünü ve değeri parayla
ölçülemeyecek antik
eserlerin tehlikeye atıldığını
ifade etti.
Trabzon'uıı
yeşil alanı
• TRABZON (AA) —
Trabzon'da kişi başma 2
metre kare yeşil alan
düştüğü, bu miktan
arttırmak amacıyla
çalışmalar yapıldığı
bildirildi. TJabzon
Belediyesi Park-Bahçeler
MUdürü llhan Gümrükçü
yaptığı açıklamada, bu yılki
çalışmalarla şehir merkezine
yaklaşık 5 dönüm yeşil alan
kazandınldığını belirterek
şunlan söyledi: "Şehir
merkezinde daha önceden
belirlenen yerlerin çevre
duzenlemesi yapıhyor.
Düzenlenen kesime çim
ekilip, çiçek ve ağaçlar
dikiliyor. Bazı kesimlere de
doğal çim yerleştiriliyor.
Trabzon'da yeşil alanlar ,
gittikçe yok oluyor."