23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 17 KASIM 1990 Çukurova'daki tarihiyapılar metal, yağ, is ve çöplere karşı direnemiyor Kaleler ülkesi korumasız kaldı— ı — OKTAY EKİNCİ "... ve ben, bu kenti yapdrdım... ve ben, dört bir yanına gıiçlu kaleler yaptırdım... suurtara ve kölu insanlann, talancdann ba- şa geçtigi veriere de kaleler yaplırdım..." Adana-Ceyhan karayolunda ilerlerken, Kne Kralı Asistavandas'ın bundan 3200 yıl öncesine ait yaatlarda yer alan bu sözleri- nin ne anlama geldiğıni görmemek olanak- sız. Yola çıkar çıkmaz hemen sağda, yüksek bir tepenin uzerinde Yılankale. Daha iler- de, Ceyhan'ı geçtikten sonra, bu kez Top- rakkale. O da yine heybetli bir dağın uze- rinde yükseliyor. Hemen yakınlarda Hemi- te KaJesi. Osmaniye'ye bağü, yeni adı Gök- çedam olan Hemite köyünde. Kozan ilçe- sine doğru giderseniz ünlü Anavarza Kale- si. Sombaz Çayı'nın Ceyhan Nehri ile bir- leştiği bölgede, iki su arasında bir ada ko- numunda yer alan tepenin üzerine kurul- muş. Toros Dağları'nın nasılsa bir geçite izin verdiği Gülek bölgesinde Annaza Ka- lesi. Daha kuzeyde, Feke ilçesinde, aynı adı tajıyan 8 burçlu bir ba?ka kale. Osmaniye - Kadirli arasında, yöre halkının "Bodrum Kalesi" adını verdiği Gastabala Kalesi. Kent merkezinde, şimdi yeri bile zor bulu- nabilen Adana Kalesi. Ve daha onlarca ka- leden sonra bir de "Üç kale". Ya da Ka- ratepe Kalesi. Aslantaş köyünde... Aslan- taş baraj gölünün kenarında... Denebilir ki Çukurova ya da Adana- Hatay bölgesi diyelim, sanki bir "kaleler ülkesi". tster ovanın içinde ya da çevresin- de olsun, ister bu bölgeye yaklaşan yolla- nn Çukurova'ya ulaşüğı yerlere yakın dağ- hk kesimlerde olsun, nerede bir yuksek te- pe varsa, uzerinde aynı anda eski bir kale var. Kimi "göıetleme" için yapılmış, küni kervan yollannı denetlemek için, kimi de kenarlanndan ya da -Adana gibi- içlerin- de yer aJdıkları kentleri, duşman saldınla- rından korumak için... Kuşkusuz bu kalelerin tümü, Kral Asis- tavandas'ın armağanı değil. Çukurova'da tarihin tek egemen kralhğı da zaten Kue'- ler değil. Anadolu'nun bu yöresinde tarih "insanın insan olduğu çaglardan" başhyor, bütün bir insanlık tarihi boyunca sürüyor ve hemen her uygarlık, bölgeye kendi üriın- Ierini, izlerini bırakarak, yerini sonrakile- re terk ediyor. Çukurova insanı, çeşitli kazılardan elde edilen bulgulara göre neredeyse 100 bin (yanlış yazmadım; yüz bin) yıldır, "ben buradayım" diyor. Hatay'a daha sonra geleceğim, araa söz açılmışken belirteyim. Antakya yöresinde, yakın dönemlerde yapılan kazılarda, Orta Paleolitik döneme ait, yani l.ö. 100.000 ile 40.000 yılları arasını içeren çaglardan kal- ma "el baltalan" bulunmuş. Bu çağ, ilkel ÇAdana-Hatay bölgesi diyelim, sanki bir 'kaleler ülkesi'. îster ovanın içinde ya da çevresinde olsun, ister bu bölgeye yaklaşan yollann Çukurova'ya ulaştığı yerlere yakın dağlık kesimlerde olsun, nerede bir yüksek tepe varsa, uzerinde aynı anda eski bir kale var. Bodrum Kalesi' kentin bitişindeki >uksek tepenin üzerine kunrimuş insanın ateşi yakmayı öğrendiğı ve "alet kullandığı" yani baltalarla ağaç dallarını kestiği, ateşle ısındığı, derken yemek pişir- diği, yani aynı anda avlandığı yıllar... Sonra üst Paleolitik çağ. l.ö. 40.000 ile 11.000 arası. Ve "ilk yerleşik düzenlerin yaşandıgı" Neolotik çağ. Yani, l.ö. 9000 ile 5500. Bu dönemlerde Çukurova insanı artık hayvanları evcilleştiriyor, topluluklar halinde ilkel köyleri kurarak yaşıyor, tanm- la uğraşmaya başhyor... Ve Çukurova insanı, bugün de tanmla uğra$ıyor. Çukurova, belki de 10 bin yıl- dır, Anadolu halkını besliyor, doyunıyor. Seyhan Nehri bir yandan, Ceyhan Nehri öbür yandan ve aralannda onlarca kolla- n, yuzlerce arklan, Toroslar'dan aşağı gül- dür guldur akarak, Çukurova'yı tarihin en zengin "yerleşmeler" bölgesi" yapıyor. Asi Nehri de bu olusuma, Hatay ilinden geçip Akdeniz'e dökulerek katdıyor... Otomobilimizle Adana'dan Ceyhan'a doğru giderken, önce sağh-soüu fabnkalar- dan ve düzensiz, çarpık yapı yığmlanndan, bu "gizemK" ovayıgöremiyoruz. Sonralan Osmaniye'ye ya da Kozan'a doğru uzaklaş- tığımızda Çukurova'nın uçsuz bucaksız- lığını ancak algılayabiliyoruz. Adana- Mersin arasında ise, yine otoyolun iki ke- nanna dizilmiş fabrika ve imalathaneler- den, bırakın ovayı, neredeyse uzaklardaki dağlan bile görebilmek artık olanaksız. Çu- kurova, bu kesimde, bir metal-yağ-is-çöp- atık ve beton denizi sanki... Şahmeran Klikya'daki Pers satraplığına, Çukuro- va'nın günümuzde de önemli yerleşmelerin- den biri olan Tarsus başkentlik yapıyor. Gi- derek, öylesine güçlü bir merkez oluyor ki Niğde'den Urfa'ya, Antalya'dan Hatay'a kadar Çukurova'dan oldukça uzak kentler bile Tarsus'a bağlanıyor. Gezimiz sırasında kenti dolaşırken, bir meydanda "Şahmeran" heykeline rastlıyo- ruz. Yeni dikilmiş bir heykel. Şahmeran, tıp biliminin tarihteki ünlü adı Lokman He- kim'e ait bir söylencede adı geçen "yılan- ların padişabı" demek. Mezarı Tarsus'taki Ulu Cami'de olan Lokman Hekim'e, tüm bilgi ve hünerleri- ni, söylenceye göre Şahmeran öğretmiş. Çünkü Lokman, insan başlı, yılan gövdeli bu "padişahı", bir gün kırda gezerken ya- rah olarak bulmuş ve ona yardım ederek kurtulmasım sağlamış. Sözcük Farsçadaki yılan anlamına gelen "mar" ile padişahm karşüığı olan "şah"ı içeriyor. Demek ki bu- gunkü Iranlüann atalan sayüan Perslerden, yıllar sonraki yöresel halk söylencelerine yansıyan bir iz bu... Ve heykel olmuş, l.S. 1990 yılında Tarsus'u süslüyor... Yine Tarsus'ta Romalılardan kalma bir eski hamamın da adı Şahmeran olarak anı- lıyor... öyküsü ise kısaca şöyle: Şahmeran, yılan vucuduna hiç aldırmadan, imparato- run kızına âşık oluyor. Güzel kız bir gün hamama gittiğinde, onu görmek için hama- ma giriyor. Ama cariyeler Şahmeran'ı ya- kalayıp parçalıyorlar. Bugun bile, tarihi ha- mamın göbek taşındaki bazı karaltılann, Şahmeran'ın kan lekeleri olduğu soyleni- yor... Tarsus'tan kimler geldi, kimler geçti? Tarsus'tan kimler gelip geçmemiş ki? Kenti, Asurlulann ünlü kralı Sardanapal kurmuş. Yunanhlar, l.ö. VIII. yüzyılda Çukurova bölgesine geldiklerinde, "güzel" bir kentle karşılaşmışlar ve çok şaşırmışlar. Tarsus Çayı kentin içinden geçer, ova bo- yunca nazlı nazlı akar, Akdenize ulaşırmış. l.ö. 66. yıhnda, Klikya bölgesi Romalıla- nn egemenliğine girince, Tarsus da bu ih'n merkezi olmuş. Mısır Kraliçesi Kleopstnı ile Roma impataratoru Antonius, kenti de- nize bağlayan ırmağm geçtıği yerleri olduk- ça "çekici" bulmuş olacaklar kı Tarsus Ça- yı'ndan teknelerle kente gelmişler. Isa'nın ölumunden sonra Tarsus, Hıris- tiyanlığın en önemli merkezlerinden biri ol- muş. Dini ilk kuranlar ve yayanlar arasın- da tanınmış isimlerden olan Aziz Panlos da Tarsus'ta doğmuş. Kent daha sonra, 637 yı- lında Araplann, 1516'da ise Yamz Saltan SeUm döneminde tüm bölgeyle birlikte Os- manlıların egemenlığine girmiş. Kenti g»zerken, önce bu "dinsel geç- misin" izlerini yakalıyoruz. Erid CunM ola- rak bilinen yapı 1102'de St. Ptal Katedra- H olarak yapılmışken, TUrkler döneminde minare eklenerek camiye çevriliyor. Gezi boyunca Çukurova'nın pek çok yerinde rastladığımız, "önce kilise, sonra cami" olan ömeklerden biri. Bunlar, aynı anda, bölgede her iki dinin ilk ortaya çıkış dö- nemlerindeki "kültürel düzeyleri" de yan- sıtıyorlar. KUiseler yıkılmıyorlar ve yine "tannnın evkri" olarak cami işleviyle kul- lanılıyorlar... ne, ister Ceyhan-Osmaniye yönüne ya da güneye doğru Hatay iline veya kuzeye To- roslar'a doğru gidin, isterseniz ana yollar- dan, isterseniz ara yollardan ve köy yolla- nndan dolaşın, her on beş-yirmi kilomet- rede bir, mutlaka tarihi bir merkeze, bir ören yerine, eski kent kalınüsına ya da köp- rüye, kaleye... rastlarsınız. Ve bunlann tUmü, birbirinden öylesine uzak ve farklı çağlara aittirler ki kendinizi bir anda binlerce yıl eskiye, derken yüzler- ce yıl daha yakına göturilp getiren bir za- man tttneü içinde sanırsınız... Adana-Osmaniye arasındaki yüksek ka- leleri dehsetle izledikten sonra biz de "z«- ••• tiinelinin" ilk şokuna, antik "HkropoHs" kenti kalınölanyla yakalaru- yonız. Asunda niyetimiz, bir an önce Karatepe'- ye ulasmak ve Prof. Halet Çambd'den, Hi- titlilerin ve Uç Kale'nin öykusünü "yerin- de" dinlemek. Ne var ki, Osmaniye'yi geçip Kadirli as- faltında 9 km. kadar ılerledikten sonra sa- ğa sapıp Aslantaş Barajı yolunda bir o ka- dar ilerleyince, karşımıza çıkan manzara bi- ze "acde etmeyin" diyor ve arabamızı dur- durup, şaskmlıkla Hieropotis'e bakıyoruz. Burası bir eski Roma kenti. Daha önce adını duyduğumuz, Hitit ve Asur dönem- lerinden kaldığı sanılan "Bodrum Kalesi", kentin bitişigindeki yüksek tepenin üzeri- ne kurulmuş, Akdeniz'e doğru uzanan Çu- kurova'yı seyrediyor. İçinde daha sonra ya- pılan bir Roma kilisesi ile su saraıcının bu- lunduğu kalenin eteklerinde, Hieropolis kentinin kalıntılan yer ahyor. Kentin adı Bizans döneminde Gastaba- la olmuş. Haçhlar 'Boudin' demişler. Türk- ler ise 'Bodrum' olarak anmaya başlamış- lar. Neden Bodrum? Merak ediyoruz. Ve neden 'Hieropolis'? Biliyorsunuz, Denizli'- deki Pamukkale'de bulunan antik kentin adı da Hieropolis... Prof. Çambel'e soracaklarımız arasına bunlan da not ederek Bodrum Kalesi'nden aynhyoruz. Yol, giderek yokuşa dönüşü- yor ve kıvnla kıvnla, bozuk ve tozlu bir yol- dan Karatepe'ye doğru tırmanıyoruz. Çu- kurova gerimizde ve aşağılarda kalıyor. Karşımızda Toroslar. Hava giderek serin- liyor. Yayla iklimi kendini hissettirmeye başlıyor. Derken, Aslantaş Barajı'nın gö- lünü göruyonız. Ve Orman Bölge Müdür- lüğü'nün "Karatepe Milü Parkı" tabe- lasım... Dar bir patikada bir süre yürüdükten sonra müzenin ilk sergıleme alanına geliyo- ruz. Yine Nail Çakırhan'ın, 1955'te Mimar Torgut Cansever'le birlikte yaptıklan be- tonarme gölgeliklerin altındayız. Dört bir yanımız, geç Hitit dönemine ait yapıtlarla çevrili. Yazıtlar, kabartmalar, toprak esya- lar, eski kale kalıntılan, heykel parçalan... Adana'dan ister Tarsus ve Mersin yönü- V a r u : Adaaa v e Mersta Ü ÜCUMHURİYETKİTAPKULÜBÜ Fuarınd a • 17-25 Kasım • FM Fuar Merkezi Kadın kitapları, sanat yapıtları, çocuk edebiyatı... Çok satan kitaplar... Üye Kayıt Bölümü... • Z A G 0 N L E R î • BUGÜN 17 Kasım Cumartesi/16.00-19.00 MÎNE G. SA ULNIER, SUNA TANAL TA Y YARIN 18 Kasım Pazar/15.00-17.00 DUYGU ASENA 19 Kasım Pazartesi/16.00-19.00 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ' Prof. JALE BAYSALJ Prof. NECLA ARAT, Prof. TÜRKÂN SAYLAN 20 Kasım Salı/16.00-19.00 GÜLTEN DAYIOĞLU, CAN GÖKNİL, SEVİM AK, ELVAN PEKTAŞ DENİZ 21 Kasım Çarşamba/16.00-19.00 ŞİRİN TEKEÜ, FÜSUN AKA TU 22 Kasım Perşembe/16.00-19.00 FÜSUN ERBULAK, TÛLAY BİLGİNER F-M Fuar Merkezi, Ortaklar Caddesi, Mecidiyeköy-İstanbul Her gün 1100-20.00 arası zıyaretçtlere açtktır. Cumhuriyet Kitap Kulübü üyelenne giriş ücreti %50 indirimlidir. Golerİ . AHUya PERA • 146 97 38 • 131 64 26 San* AEDPA ^MTekstilbank San Galerisi SALİH ZEKİ Resım Sergisı 7 Kasım - 26 Kasım HDtrav G»r»d« Cad. 120 Tl<««kly« 136 12 79 BOyıik Bctlkjf C«fw 76 (Mıjros Afbuı) B k t b l • Trl 16I «8 8? • 9 K a s ı m - 9 A r a l ı k 1 9 9 0 resım serrısı I HOCA _ ALI •l!H-l7Nmı^W. J Horhor Blt Pazan Kjnk Tulumba Sokak 13/22 Tel 524 35 92 Fax 531 47 48 GALERİ LEBRİZ 30 SANATÇFDAN Seçkin Resim • özgün Baskı • Seramik ve Heykel BtRLEŞtK SERGİ /9 KASIM-12 ARALIK Eytaın Cad. 16 Açrithcva Apt O. 2-4 Nifantafi Tel: 140 22 82 OUVIER 0. OIJVIER Litographie ve Gravürier 14 Kasım - 6 Aralık ADTİSANbkel* Sok. No 3 OrtakO» 1S9 51 55 - 174 06 01 ÖMER ULUÇ 19 10 - 27 I I DERİMOD KOLTOR HEKKCZİ I İ I A N 1 U L 2 23K2»1 ; >9C lî00 1800 132 4717 Resim Sergisi ZEKAİORMANa B G A R A N T l S A N A T C A L E R I 5 1 AdnanYalım ResimSergisi 5-26Kassnl99O,9jûO-l8jOO fzaıgünkndıştnia) Sanat HİJAHTA)! Valikonağı Caddesi No. 117/2 Nışanuşı-İsunbul URARTSANAT GALERİLERİ BAL ARIDURU Resim Sergisi 8-27 Kasım Abdt ip*kçl Cad. No 1» ı 141 21 t3 MEHMEIGULER RESiMSER&Sl 8KASM-5ABMJK1990 BEN/IDAM ORUÇ ORUÇÇAKMAKLI 'RESİM SERGİSİ 17 Kasım'a kadar izlenebilir. T*dlkuyulw Çıkmu 6/7 B H t t 1M 5» M (Ş«n Tıy«trosu Artaaı) GORBON SANAT GALERİSİ WOLFGANG KAPPIS RESİM SERGİSİ 6 Kaam - 30fcısm1990 URART SANAT GALERİLERİ SOVYET SANATÇILAR SERGİSİ 27 Ekira • 27 Kaam Cemal Reşii Rey Konser Salomı MOOUS VIVENDI Zurıch ART MODERN GALLERY Moacovv S A N « T G A L E R I t l Çağlar Boyu Aydınlatma Araçlan Sergisi Gcnel ıslek uzenne 17 Kaam a kadv uzauidı 37 Ay.ıa^s- Is! IAHFA SARAT GALERİSİ HAÜM ÇELIKER Rastnn Sergisi 14 Kasınn - 11 AraJıH ÖCBİ SMOW IHLAMUR thlamuf Cad Yeşıtçımen Sok Uo 91 B*sıKU»>ST 159 72 55 TEM SANAT GALERISJ HAKK1ANU Resim Sergisi VfatM-U MURAT SÎNKİL GALER! (Sinkil PARASI) R \ / | 12-19 Kasım M«anla«ı Caö. Akkıvrt Sok. 1/1 Nt««<«««< 131 10 23 | MACKA SANATGAURİSİ ÖMER ULUÇ Tual ve kagıt üzerine kanşık teknik çalışmalar 1989-1990 13 KASIM • 15 ARALIK 1990 Eytam Cad. 31/A Maçka 140 80 23 { ^ ÜMİT YAŞAR SANAT GALERtSİ TEKIN ARTEMEL Resim Sergisi • 16 Kasım - 5 Aralık IttikM CnL TırkM ÇAmsı Yaptknr Han 27/34 B«yağlu 144 96 33 Resim - Sanaf Tarih/ • »Ç Mlmarf • Seıamik •J | W • ModeHstffc • Mankenilk - Zarafet . » * * r • Afr Brush • Fofograf • Klaslk Grtar . Tata - Aksesuar • Mlmari Htustrasyon ve Çocuklarta Res/m CİZGİ Erenköy • Tel »32 22 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle