25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 KASIM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Ressam Kolverdi öldü • Költür Servisi — Sanat yaşamının büyttk bir bölümünde yalnızca tstanbul'u resmeden Fikret Kolverdi öldü. 70 yaşında ölen ressam Kolverdi'nin cenazesi, bugün Levent Camii'nde kıhnacak öğle namazından sonra Karacaahmet'teki aile mezarlığında toprağa verilecek. 1940'ta Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Fransız filolojisini bitiren Kolverdi, 1949'dan sonra Ankara'da Helikon Sanat Deraeği'nde Cemal Bingöl ve Abidin Elderoğlu'yla resim çalışmıştı. Kolverdi, yine aynı dernekte tanıştığı Vecih Bereketoğlu'nun da öğrencisi olmuştu. Yirmiyi aşkın kişisel sergi açan Kolverdi için Suna Gönen şunlan yazmıstı: "Modeli, lstanbul kentinin görkemli doğası değil, insanmın yaşadığı mekânlar, yürüdüğıi sokakiar, son uykusuna daldığı kabirler oldu. Bunlardaki yıpranmışhğın, kokunun, ıslaklığın rengini buldu... Plastiğin kendine özgü problemlerine öncelik vermesine rağmen, resimleri, yok olup giden konulan yüzünden ister istemez belgesellik niteliğdni de taşımaktadıd' Barış Oyııncuları • Kültiir Servisi — Bu yılın yaz aylarında kurulan "Banş Oyuncuları" tiyatro topluluğu, "Ali ile Tipitoş" adlı müzikli çocuk oyunuyla 17 kasım cumartesi günü, lstanbul'da, Kadıköy Bahariye Caddesi'ndeki Moda Sineması'nda perdelerini açıyor. Canlı müziğe de yer verflen iki bölümlük çocuk oyununu Birol Engeler yazıp yönetti, mUziklerini Oktay Şenol hazırladı. Kostümleri Fatoş Moda Evi tarafından hazırlanan oyunun sergilenmesinde Meral Koro, Okay Şenol, Tarkan Yılmaz, Vedat Akpınar, Oktay Şenol ve Bekir Engeler görev . . alıyor. Topluluk her cumartesi ve pazar sabahı saat 10.30'da Moda Sineması salonunda düzenli olarak sergileyecekleri çocuk oyunlarını mayıs ayı sonuna kadar sürdürmeyi amaçhyor. "Barış Oyuncuları", uzun yıllar tiyatro topluluklannda, televizyon, radyo, film ve seslendirme çalışmalarında görev almış sanatçılardan oluşuyor. Fotograf yarıgması sonuçlandı • Kültür Servisi — Bayer Türk SM Grubu'nca düzenlenen "Çevre ve Sağlık" konulu "1990 Aspirin Fotoğraf Yanşması"nın sonuçlan açıklandı. Cem Çetin, tsa Çelik, Cengiz Karlıova, Mustafa Vural, Ali Seven ve Adem Kahveci'den oluşan seçici kurul, dia pozitif dalında Birol Uzmez'in "Nükleer Tehlike" adlı yapıtını "Başan Ödülü"ne, Gökhan Yalta'nın "Şehirde Akşam" eserini "özendirme ödühT'ne, renkli baskı dalında Cengiz Akduman'ın "Kim Engelleyecek?" yapıtını "Başan Ödülü"ne, yine aynı sanatçının "önce Yoktular" adlı eserini "özendirme ödülü"ne değer gördü. Seçici kurul siyah-beyaz baskı dalında Mustafa Kocabaşı'mn "Gürültü" adlı eserine "Başan ödülü" (yukanda) Cem Tlırgay'ın "Azrail Geldi" adlı yapıtına "Özendirme ödülü" verdi. Seçici kurul aynca dia pozitif dalında Faruk Akbaş'ın "Ankara" adlı yapıtını "Seçici Kurul özel Plaketi" ile ödüllendirdi. Ödül kazanan 7 fotoğraf ile sergilenmeye değer görülen 35 fotoğraf Galleria/Ataköy'deki "Galeri Galleria"da bugün sergilenecek. Fresk restorasyonu konferansı • Kültür Servisi — İstanbul İtalyan Kultür Merkezi Müdürü Walder Persegati 19 kasım pazartesi günü "Sistine Şapel'indeki Mikelanj Fresklerinin Temizlenme Işlemleri" konulu bir konferans verecek. Verona doğumlu Persegati, ekonomi eğitimi gördükten sonra Kanada F. Xavier Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden fahri doktorluk unvanı aldı. W. Persegati'nin konferansı saat 15.30'da lstanbul Restorasyon ve Konservasyon MeTkez Laboratuvan'nda gerçekleşecek. Ünlülerin heykeltıraşı • ANTALYA (AA) — Kendisine model olarak seçtiği ünlülerle adını duyuran îngiliz heykeltıraş David Cregen, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in heykelini yapmak istediğini söyledi. Yılın belirli dönemlerinde Side"ye gelerek dinlenen tngiliz sanatçı, "Eski Cumhurbaşkanınız Kenan Evren'in çok güzel bir yüzü var. Bir sanatçı olarak onun heykelini yapmak isterdim" dedi. Aralık ayı içinde Ingiltere'ye giderek Kraliçe Elizabeth'in heykelini yapacağını belirten Cregeen, önümüzdeki yıî, kendisine böyle bir fırsat tanınırsa Kenan Evren'in heykelini yapmaya başlayabileceğini bildirdi. Heykellerini bugüne dek tskoçya, Amsterdam, Washington ve Nevvyork'ta sergileyen sanatçı, Rahibe Teresa ve Tibetlilerin ruhani lideri Dalay Lama'nın heykellerini de yaptı. 'Karartma Geceleri'nin yazarı Rıfat Ilgaz, kitabının serüvenini anlattı: Kitaplar 4 suç' ortağunızIlgaz'ın romanından Yusuf Kurçenli'nin sinemaya aktardığı "Karartma Geceleri", bugünlerde Londra Film Şenliği'nde Türkiye'yi temsil edecek. Ilgaz, Kurçenli'nin romanın özüne bütünüyle bağlı kaldığını söylüyor. ANNA TURAY önce lstanbul ardından An- talya Film Festivali'nde ödüllen- dirilen Yusuf Kurçenli'nin "Ka- rartma Geceleri" filmi önümüz- deki günlerde Londra'da, 34. Londra Film Festivali'nde Tür- kiye'yi temsil edecek. "Karartma Geceleri", çeşitlı yönleriyle yıhn en çok sözü edi- İen filmi oldu hiç kuşkusuz. Film ilk olarak lstanbul Film Festivali'nin ulusal yarışma bö- lümüne katılamama tehlikesi at- lattı. Bu tehlikeye filmin yapımcı ve yönetmenine göre denetleme kunılu, kurula göre ise filmi ge- reken süreden daha geç veren yapımcı neden oldu. Yapılan müdahalelerle ilan edilen tarih- ten geç de olsa film gösterildi. Yanşma sonucunda da "Eczacı- başı Vakfı Yılın En lyi Türk Filmi" ödülünü aldı. "Karartma GecelerT'nin bi- rinciliği çevresinde odaklanan tartışmalar daha sonra o dönem TÜRKFİLM Başkanı olan Vec- di Sayar'ın, TÜRKFİLM Danış- ma Kurulu'nca filmin "devlet düşmanı" olduğu gerekçesiyle uluslararası yanşmalara gönde- rilmesinin sakıncalı bulunduğu- nu ve kurumun parasal desteği- nin esirgendiğini ileri sürerek tepki göstermesi ardından da is- tifa etmesiyle daha da alevlen- di. Antalya Film Festivali'nden sonra ise "Karartma Geceleri" bir kez daha tartışmalara konu oldu. "Kanlar Kogoşu" filmi ile 'Karartma Geceleri'nin yönet- meni Yusuf Kurçenli'yle "en iyi yönetmen" ödülunü paylaşan Halit Refiğ, kendi filmi Ue "Ka- rartma GecelerT'ni kıyaslıyor ve çeşitli yorumlarda bulunuyordu. Refiğ'e göre her ikisi de 4O'lı yıl- KAÇAK ÖGRETMEN MUSTAFA URAL BENİM— Rıfat Ilgaz, "Karartma Geceleri'nin kaçak öğretmeni Mustafa L'ral'ın kendisi olduğunu vurguluyor. Ilgaz, "Bu roman, bu film, 1944'te po- listen kaçışımın öyküsüdür" diyor. ların Türkiyesi'ni anlatan bu fılmler tamamıyla farklı dünya görüşlerinden yola çıkılarak ger- çekleştirilmişti ve Antalya'da jü- rinin "Karartma Geceleri"ne he- men "Kanlar Koğuşu"nun ar- dından ikincilik vermesi telifçi bir tutum ortaya koyuyordu. Halif Refiğ "Karartma Gecele- ri"nin işkence olgusuna farklı ve yanlış bir açıdan yaklaştığım, o dönemde devlet tarafından ay- dınlara yöneltilmiş bir işkence sistematiğinin söz konusu olma- dığını ileri sürüyordu. Halit Re- fiğ'in karşı çıktığı en temel nok- ta "gerçekçilik" esasında beliri- yordu. Refiğ, bir otobiyografik romandan sinemaya uyarlanan filmin ülkenin belli bir döne- minden kesitler sunması nede- niyle bu esasa uyması gerektiği- ni söylüyordu. "Karartma Geederi"nin yaza- rı Rıfat Ilgaz'ın ise gerçekçilik konusunda farklı düşünceleri var. Son zamanlarda rahatsızlı- ğı nedeniyle evinden pek dışan çıkmayan Ilgaz, film hakkında yapılan tartışmalan basından iz- lediğini ve bazı sözlere çok içer- lediğini, kendisinin de bu konu- da belirtmek istedikleri olduğu- nu söylüyor. önce "Karartma Geceleri'nin kaçak öğretmeni Mustafa Ural benim" diyor Rıfat Ilgaz. "Bu roman ve bu film benim 1944 yı- lında 2.5 a> süreyle polisten ka- çışımın öyküsüdür." "Karartma Geceleri"nin öy- küsü ise yazann 1944 yüında ya- yımlanan "Sınıf" adlı şiir kita- bıyla başhyor. Bir anlamda "Karartma Ge- celeri"nin "önkitabı" olan "Sı- nıT', Rıfat Ilgaz'ın 1943 yılında yazdığı, toplumcu bir öğretme- nin duyarlıklarını yansıtan şiir- lerinden oluşmaktadır. Ilgaz bu şiirlerinde öğrencilerin sımfsal yapısını ve yoksulluğunu, okul- dışı yaşamından kesitlerle verir- ken hemen her satırda toplum- sal çelişkiyi yansıtır. "Sınıf" yayımlandıktan tam 25 gün sonra toplatılır. Suçu: "Yabancı rejim lehinde propa- ganda yapmak", "Milliyetçilere taş atmak", "Cemiyetimizin iç- yüzüne tarizde bulunmak", "Halk, zümre ve sınıflara dil uzatmak" kısaca Ceza Yasası- nın 142. maddesine muhalefet etmektir. Rıfat Ilgaz o yıllarda Nişan- taşı Erkek Ortaokulu'nda öğret- menlik yapmaktadır. Okuldan raporlu olduğu bir gün eve dö- nerken komşulanndan birinin uyansıyla evde iki polis memu- runun kendisini beklemekte ol- duğunu öğrenir. Hiç düşünmek- sizin yolunu değiştirir ve tam 2.5 ay sonra teslim oluncaya değin durmadan kaçar. Bu süre için- de "Sınıf kitabının hesabını vermek üzere gece gündüz ara- nır. Ilgaz'ın yargılanması tutuk- lu olarak yapüır ve 6 aya hüküm giyer. Rıfat Ilgaz daha sonra 2. Dünya Savaşı'nın Türkiye'deki yansımalanndan biri olan "Ka- rartma Geceleri'nde süren bu zorlu kaçışın öyküsünü hep yaz- mak ister. Ancak baskıcı ortam 40'lardan sonra 50"li yıllarda da etkisini sürdürecektir. "Karartma Geceleri" ancak 1%8'de yazılabilir. "Tek suçu- muz hür insanlar gibi konuş- mak. Kitaplar suç ortağımız" diyen Rıfat Ilgaz, böylece Mus- tafa Ural'ın dramını anlatırken okuyucuyu 2. Dünya Savaşı'nın karanlığında, aydınların ve sa- natçılann dramına, kendi dra- mına ortak eder. Rıfaz Ilgaz, "Karartma Gece- leri"ne ilişkin olarak en çok "devlet düşmanı" sözüne içerle- diğini söylüyor. "Ne demek dev- lete karşı olmak" diyor ve ekli- yor. "Yani ben eşkıya mıyun? Si- yasal iktidann karşısında olabi- lirim, ama devletin degil. Aydı- nın, sanatçımn görevi en ileri düşünce sistemine varmak, sağ- lam bir düşünce sistemine sahip olmaktır. Bu yüzden ben Mark- sist bir yazanm, artık rahatlık- la bunu soyleyebUirim. Ama ben devlete karşı degilim, devlet ba- na karşı." Yazara göre her dönemde iş- kence var. O dönemde de oldu- ğu gibi. Gece gündüz sorgula- maları, ansızın uyandırılıp hapishane değiştirmeleri, kötü koşulları, Sansaryan Han'ın ra- hatsız edici anılannı anlatıyor ve işkenceye tabi tutularak pence- reden atılan Hasan Basri adlı ay- dın bir öğretmeni anımsıyor rı- fat Ilgaz... Mizah yanlan, "Sınır' ve "Devam" adh kitaplan nedeniy- le yaşamı boyunca toplam ola- rak 5 yıl, 5 ay, 25 gun "mahpus- lukla ödüllendirilen" Ilgaz, bu- gün hapishane anılannı gülüm- seyerek hikâye ediyor. Nasıl yıl- larca pasaport alamadığım, der- ken bir gün, bir zamanlar öğret- menlik yaptığı, kulağını çekip yanağını okşadığı çocuğun em- niyet 1. şubesinde mudür olma- sıyla pasaportunun ayağına ka- dar getirildiğini anlatırken biraz da buruk... Rıfat Ilgaz son olarak "ger- çekçilik" konusuna değiniyor. "Bu roman gerçekçidir" diyor. "Ancak elbette ben romanoyım, vakanüvis değil, o yüzden bazı isirnler bazı yerler degiştirilmiş- tir. Ama ben bir çagın dramını vermek zonındayım. O çagı de- ğiştiremem. Aydımn, sanatçmm görevi de çağının sorumlulugu- nu üstlenmektir zaten." Yazar, filmin romanın ruhu- na ne ölçüde sadık kaldığı ko- nusunda ise "Benim bu eserim istediğim gibi filme yansımıştır. Yusuf Kurçenli bü>uk başan göstermiş, ne demek, neyi anlat- mak istediysem vurgıHayarak al- tını çizerek filme gecirmiştir" di- yor. Sevim Burak'ın oğluna mektuplan "Mach Vdan Mektuplar"adıyla yayımlandı Uzgün,ölümcül bir öfkeyle 1977-83 arasında oğlu Karaca Borar'a yazdığı mektuplarda Seyim Burak'ın yaşam ve sanat üstüne görüşlerinin yanı sıra tanıdığı kişilerle ilgili değişik yaklaşımları da yer alıyor. MÜRŞİT BALABANLILÂR 1983 yıh sonunda aramızdan ayrılan yazar Sevim Burak'ın 1977-1983 yılları arasında, yurt dışında bulunan oğluna yazdığı mektuplar "Mach I'dan Mektuplar" adıyla yayımlandı. Sevim Burak'ın oğlu Karaca Bo- rar'ın kendisine yazılmış yüzler- ce mektubun arasından yaptığı bir seçmeyle oluşan kitap, Logos Yayınlan arasında çıktı. Her cuma günü gazetemizle birlikte verilen Cumhuriyet Ki- Up'ın 21 Eylül 1990 tarihü 31. sayısında, Sevim Burak'ın mek- tuplarının yayunlanacağını du- yurmuş, fotoğraflarla birlikte kimi mektuplanndan ahntılar sunmuştuk. "Kavgası Kâğıtlannda" başhğıyla verdiği- miz haberde "Yanık Saraylar" (1%5), "Sahibinin Sesi" (1982) ve "Everest My Lord" (1984) gi- bi yapıtların yazan Burak'ın mektuplannın yayımlanması üs- tüne sunlan yazmıştık: "Sevim Burak, oğluna yazdı- ğı mektuplann bir gün yayımla- nabileceğini düşünmüş müydü, bilemiyoruz. Mektuplarda v'azı- lanlara bakılırsa böyle bir niye- ti olduğunu sanmıyoruz. Çünkü edebiyat dünyamızın ünlu adla- n hakkında, olumlu ya da olum- suz epeyee yargı var mektuplar- da. Sevim Burak kimini kıyası- ya eleştiriyor, kiminden de sita- yişle bahsediyor. Aynca günlük sonınlar, gelecege ilişkin düşün- celer, okurlarla ilgili izlenirnler de var mektuplarda." Kitap ekinin 31. sayısının pi- yasaya çıktığı günden hemen sonra telefonlarımız çalmaya başlamış, sorular birbirini izler olmuştu. Neler vardı mektuplar- da, kimlerin adı geçiyordu, ede- biyatıyla ilgiü "içerden" ayrın- tılar yer alıyor muydu? iki gün sonra Sevim Burak1 ın ressam ömer Uluç'tan olan kızı Elfe Uluç, yayınımıza tep- kisini dile getiren bir metin ge- tirdi: Elfe Uluç şöyle diyordu: BU PAZAR, GÜNE FARKLI BAŞLAYIN! YENİLENEN, DEĞİŞEN, SICACIK BİR ORTAMDA SAAT 11.00 -15.00 ARASI YİNESİZLERLEYİZ. BÜYÜKLER: 55.000 TL ÇOCUKLAR: 35.000 (FİYATLARA KDV VE SERVİS DAHİLDİR.) AYRICA ÖZEL DİET BÜFESİ REZERVASYON İÇİN 157 78 22 (4 HAT) TL Alkent Tepecık Yolu, Etiler/İstanbul "Ben ve birçoklannca Türk edebiyatının en iyi yazaıianndan biri olarak bilinen annem Sevim Burak'ın sanatımn anlaşılması- na bu yayınınızın hiçbir yaran olmadığı gibi mektuplanndan seçilip yayımlanan parçalar, ya- zık ki hem >-azann özel hayatı üzerine hazırlanmakta olduğu bilinen kitap için bir skandal beklentisi oluşturmakla bir çe- şit reklamcılık >-apmakta, hem de nıhsal ve sanatsal yapısı kar- maşık bir yazann nasıl birtakım ellere düştüğünü göstermekte- dir." Elfe Uluç*un metnini Kitap ekinin 34. sayısında yayımladık. Ardından mektuplan yayına ha- zırlayan Karaca Borar'dan bir mektup aldık. Sevim Burak'ın Orhan Borar'dan olan oğlu Ka- raca Borar "cevap hakkı" doğ- duğunu belirtiyordu. Karaca Borar mektubunda özetle şun- ları yazıyordu: "Etkilediği çevreye ve sevip bir şeyler verdigi 'kalabalığa' uzak, acı çekerek ölen Sevim Burak, öncesinde de, kıyaslana- maz 'metinlerini' yazarken de açıkça ya da dolaylı olarak yal- nız bırakılmış; bugün bile tak- lit edilmeye çalışılan yazı tekni- ğini anla>°amayan ya da anlayıp da degişik koşul ve basküar ne- deniyle anlamazlıktan gelen dost, yan-dost ve geriye kalan- lar tarafından kendi haline ter- kedilmiştir. Tüm bunlar mek- tuplannda isim isim, olay olay yer almaktadır. Oğluna samimiyet, heyecan ve sevgi fırtınalan içinde yazılmış, tipik Sevim Burak üslubu ve ka- ra mizahı yüklü bu mektuplan, mümkün olduğunca aynen ya- yımlamak, deyim yerindeyse boynumun borcudur. (Bunu bu hafta Nakkaş Tepcde Sevim Bu- rak'a da soyledim. 24 Ekim 90)" Ve 9. İstanbul Kitap Fuan'nın hemen ardından mektuplar ya- yımlandı: "Mach Fdan Mektup- lar." "Mach I", o yıllarda yeni ve moda olan Ford otomobillerinin bir modeli. Burak, uzun yıllar "Ford Mach F' adını verdiği bir roman üstüne çalışmıştı. Mek- tuplardan birinde, Karaca Bo- rar'a şöyle yazmış: "Biliyorsun, en büyük eserim olacagını Umit ettigim romanı, Ford Mach I'ı sana ithaf edeceğim. Çünkü o kitapta sen varsın... tnşallah bu kış biter. (20 Kasım 1982)" "Mach I'dan Mektuplar", Lo- gos'un Yayin Yönetmeni Asaf Güven Aksel'in "Not'uyla baş- hyor. Aksel, Sevim Burak'ın mektuplannın yayımlanacağı duyulduktan sonra birçok uya- n aldıklannı belirttiği yazısında, "Burak imajının sarsılacagı, 1983 SONUNDA YÎTIRMtŞTtK — "Yanık Saraylar", "Sahibi- nin Sesi", "Everest My Lord" gibi kitaplann yazan. Sevim Bu- rak'ı 1983 yıhnın son günlerinde yitirmiştik. düşman kazanacagı" yargısının ağır bastığını söyleyerek redak- siyonda kimi yerlerin çıkarıldı- ğını belirtiyor. Aksel, "Bu ayı- bı, bu aydınlann boynuna asıyo- ruz. Korkunun, sansüriin, ente- lektuel değerlerden yoksunluğun boynuna" diyor. Mektuplan yayına hanrlajraın Karaca Borar da yazdığı "On- söz"de Sevim Burak'ın "Zaten hiç müsvedde yapmadığımı bi- lirsin. Onun için art düşüncemi yazmış olamam" dediğini belir- terek, "Nasıl tarif edecekseniz edin, kızarak, severek, yaşayarak tekrar ziyareümize geliyor" di- yor. "Sevim Burak'ın Okumadı- gım Mektuplan Üzerine" baş- bklı yazıyı kaleme alan Selim İleri ise "tstanbul'un gölgeli semtler yazanydı" dediği Se\im Burak'rn, Kitap ekimizde yayım- lanan mektup alıntılarını oku- duğunu belirterek şöyle yazıyor: "Gerisini okumadığım mektup- lar, söylentüere bakılırsa, suçla- malar, sövgüler, ithamlarla yük- lüymüş. Yayınlanmaması daha doğruymuş... Böyle düşünmü- yorum. Çünkü bu mektuplarda Sevim Burak'ın kimler için ne- ler söylemiş olduğunu okumaya- cağım. Yalnızca sözcükler, gi- zemli, puslu, erinsiz sözcükler gönlümü çeliyor." Sevim Burak'ın "Mach I'dan Mektuplar"da yer alan ilk mek- tubu 10 Şubat 1978 tarihini ta- şıyor. Son mektup ise Karaca Borar'ın arkadaşı Oya Hanım'a yazılmış ve 19 Şubat 1983 tarih- İi. OrijinaUerini de gördüğümüz mektuplar kaç "mach" hızıyla yazıldı kimbilir? Zaten, Sevim Burak da mektuplanndan birin- de şöyle yazıyor: "Karacacığım, sana vazdığım şeyleri hiç düzelt- meden, bir oturuşta 10 sahife çı- kararaktan aklıma gelenler şek- linde yazıyonım. Edebi bir kıy- meti yoktiır. Ama emin ol, or- talıkta isim yapanlar ve çift ödüllüler, benim sana vazdığım gibi bile yazmıyorlar." Çoğunda, Selim Ileri'nin de belirttiği gibi "üzgün, ölümcül bir öfkeyle" konuşan yazar, "...mutluluklar. umutlar, zengin- lik, onun getirdiği nimetler... Bnnlar benim edebiyatımda yok. (...) Yazdıklannun konusu kendi kendisi olan bir edebiyat benimki.. Benim konum, yok.. Konu, edebiyatın kendi kendi- si..." diyor. Yazar, Türkiye'de çok büinçli bir gençlik olduğunu, onlann kendisini okumalarını istediğini de yazıyor mektuplardan birin- de Artık, sanat eserinin bir ma- tematik gibi çözüldüğünü söyle- yen Burak, yazdıklannın, yeni bir dil bilimi, "kavramsal sana- tın Uk ürünleri olduğunu" söy- lüyor. 1978-1983 yıllan arasında ya- zılmış 20'yi aşkın mektup artık okurun elinde. Ne yazıyordu Sevim Burak: "Benim hocam, tannm Kafka- dır." Bir de bu gözle okunmaz mı? Necatigil şiir ödtilü • Kültür Servisi — Behçet Necatigil'in anısına düzenlenen şiir ödülü 13 aralıkta verilecek. Seçici kurulunu Adalet Ağaoğlü, llhan Berk, Doğan Hızlan, Rauf Mutluay, Fethi Naci, Hilmi Yavuz ve Tahsin Yücel'in oluşturduğu yanşmaya katılmak isteyenlerin 1990 yıh içinde yayımlanmış şiir kitaplanndan 8 adedini en geç 25 kasım tarihine kadar PK 109 Beşiktaş lstanbul adresine göndermeleri gerekiyor. KemalKale anıhyor • Kültür Servisi — Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde (Haldun Taner Sok. Caddebostan) bugün saat 15.00'de şair Kemal Kale'nin anısına bir toplantı yapılacak. Toplantıya konuşmacı olarak Sunay Akın, Akgün Akova, Süreyya Berfe, Cezmi Ersöz ve Osman Şahin kaülacak. Kemal Kale'nin "Adım Kalabahktır" ve "Yaşlanmayan îkümlere" adlı iki şiir kitabı bulunuyor. Flüt konseri • Kültür Servisi — lstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda sezonun ilk sanat etkinliği 20 kasım salı günü saat 15.00'te lstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan Konser Salonu'nda Erkan Alpay'ın flüt sınıfının konseri ile başhyor. Flüt Oda Müziği konserinde, W.A. Mozart'ın Do Majör Flüt Arp Konçertosu, Luigi Boccherini'nin Re Majör Flüt Konçertosu ile Telemann ve J.B. Boismortier'in eserleri seslendirilecek. Fotoğraf sergisi • Kültür Servisi — Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nin Hollanda Büyükelçiliği, KLM Havayollan, Türk Phillips AŞ'nin desteği ile Mersin Liseliler Derneği'nin işbirliği ile hazırladığı "Vincent Van Gogh/Paul Huf Göz Göze" adını taşıyan röprodüksiyon ve fotoğraf sergileri, 23 kasımda Kadıköy Kültür ve Sanat Merkezi'nde sergilenmeye başlayacak. Sergi 2 aralığa dek sürecek. Karaveli İsveç'te • Göteborg "Sanat Merkezi"nde ekim ayında açılan ve Türk ressamı Suzan Karaveli'nin de (25) ağırhklı olarak yer aldığı karma resim sergisi Isveç sanat çevreleri ve basınında ilgiyle karşılandı. 3 genç Isveçli ressamın yanı sıra özellikle Karaveh'nin büyük boy akrilik çalışmalan eleştirmenlerce "gençliği yansıtan fırtmah, özgün ve çarpıcı yapıtlar" olarak değerlendirildi. Iç dünyadan tuvale • Kültür Servisi — Ressam Neşet Dündar'ın resim sergisi Yapı Kredi Beyoğlu Sanat Galerisi'nde sürüyor. Hepsi yağüboya yaklaşık 40 eserini sergileyen Dündar, 1937 İnegöl doğumlu. lstanbul Makine Tekniker Yüksek Okulu mezunu olan sanatçı resim eğitimini Nurettin Akbulut'tan almış, Almanya ve Fransa'nın değişik kentlerinde sanatsal çalışmalarda bulunmuştur. 1971'den bu yana 5 kişisel sergi açan, pek çok karma sergiye katılan Neşet Dündar sanaı görüşünü şöyle özetliyor: "Iç dünyanın simgelerini ürik ve düşünsel olarak değişen düşünce ve görme biçimleri ile tuvallere yansıtarak özü aramak..." Sergi 30 kasıma dek görülebilir. BILSAK 1 TA BUGÜN 17 Kasım Cumartesi: 19.30 BilsakTiyalro Atölyesi: "Işte Baş tştc Gövdc tşte Kanaılar" Yazan: Sevim BURAK Cafe-Foyer-Bar (Giriş) 12.00-00 30 Rock Ca.e-Bar (5.Kat) 12.00-18.00 HeavyMctal 18.00-24.00 Rock 15.00 Holcln The Wall 21.00 ErkinKoray BİLSAK, Sırasclvilcr . Cad., Soğancı Sok.7 CtHANGlR 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle