02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sabıbı: Cumhunytt Matbaacılık vc Gazetecilik Törk Anonım Şirketı adına Nadir N»tf 0 Gcnd Yayın MOdorü. H*s» C c u l , Mûesesc MSduru. Emimt UpMıgil, Yazı Işleri Mudûni: Ok«r G t a t n n , 9 Haber Merken' Mudün) Yllçn B«w, Sayfa Duzctu YOnclmeni: Aü ılar 9 Temvlctler ANKARA. \JuM T—, İZMİR: HifcaH Çctafcsjn, ADANA Çni. Yfenragfcı D» H»berto Eqaa Ma, Ekaaomı: Cacn Tvtaa. Ij-Sendılu Şikna Kmci. Ksker CcW Üıttt. Isantol Habrrfen & M fec*k. E(ırifn Gtaa; Şvfca. >»ırt Hıbafcn 1SCC4H Dofıa, SpOf Dvmmıu. AHriadir I l a M > Duı Yjzılır foıı ÇalçUı. Anjurm» ŞaMa Ai#«v Dıueltmc- A U ı U Ibna 0 Koorfnuıör A1M Konü» A Mall llte Eıol Erl.ı 9 « u u ı * H m Ytvr 0 Bulse Plilüuaa Sftfl O-illı |l »tl» 0 Brktam A»je loraa 0 Ek ttyinkr Hiln Akjol 9 !4ur Hi»ri> &mr 0 Itkrmc. ÜWtr Çrftt 0 &!« Ijlm Srfl Inl 0 Pmond S»ıl Ctaal, Hikafl Çrlttkvs. OU> Sdrık, Al Skm, AlnM H. Bcscn 34334 l ı pt w Isunbul. Td 312 03 03 (20 hu), Tto. 22246, F»l (I) ! » « 72 # Btmlar A d n Zıya Gsbip Blv lnbbp S. No: 19/4, t l U3 II 41-47. U d 42344, Fu: (4) I» 03 «5 • bak: H Zr» Btv 1352 S 2/3. K U K M Woc 523». Fte (51) I* 5) « BUOd IH&No I Ka I. TÜ 19 37 52 (4 hn). Tttet 62133. Fta: (71) I» 25 7» TAKVİM: 15 KASIM 1990 İmsak: 5.16 Güneş: 6.44 öğle: 11.53 lkindi: 14.29 Akşam: 16.53 Yatsı: 18.16 Gorbaçov'dan uyarı 'Çin Ktiltür Devruni'nden beter oluruz'Sovyet Devlet Başkanı Gorbaçov, Yeltsin ile uzlaşma sağlanamazsa ve ŞSCB ile Rusya Federasyonu iktidar için birbirine düşerse, "Çin Kültür Devrimi'nden daha kötü sonuçlar doğabileceğini" söyledi. Dış Haberler Servisi — SSCB Başkanı Mihail Sergeye- viç Gorbaçov, Rusya Federas- yonu Devlet Başkanı Boris Yell- sin'Ie sürdürdüğü uzlaşma ça- balarının sonuç vermemesi du- rumunda bunun Çin Kültür Devrimi'nden daha İcötü sonuç- lar doğuracağım söyledi. Gorbaçov, kötü sonuçları "katliam" olarak nitelendirdi. SSCB lideri, zorunlu askerlik hizmetini de savunarak ordu- nun "daima" haJkın yanında yer alacağını belirtti. Gorbaçov'un daruşmanlann- dan Mareşal Sergei Akhrome- yev, radikal politikacıları ve ay- nhkçılan sert bir dille uyardı, Genelkurmay eski başkanlann- dan Akhromeyey, "Sosyalizm ve ülkenin birliği için ordu, sa- vaşmaya hazırdır. Anayasanın ilkeleri doğnıltusunda, sosyalist devletin korunmasının zamanı gelmiştir" Gorbaçov ve Yeltsin, geçen pazar günü bir araya gelerek Rusya Federasyonu ile merkez arasındaki ilişkileri ele almışlar- dı. Yeltsin, önceki gün Rusya Parlamentosu'nda yaptığı ko- nuşmada, merkezle iktidann paylaşılması konusunda Gor- baçov'la "ilke" anlaşmasına vardıklannı söylemişti. Gorba- çov ve Yeltsin; vergiler, ekono- mik ilişkiler, savunma gibi ko- nularda da komisyonlar kurui- masını kararlaştırmışlardı. Sovyet iktidannın merkezi yönetim ile Rusya Federasyonu arasmda paylaşılacağının açık- lanması, Basbakan Nikolay Rijkov'un istifası tartışmalan- nı yeniden gündeme getirdi. Ajanslar, Rusya Federasyonu 1 nun Rijkov'un istifa etmesi yö- nündeki çabalanna hız verece- gini belirtiyorlar. Rusya Parla- mentosu, Rijkov'u istifaya ça- gıran bir karan kabul etmişti. Gorbaçov ise Rijkov'un göre- vinde kalmasından yana bir tu- tum izlemişti. Siyasi gözlemci- ler, iktidarın paylaşılmasında en önemli pürüzün Rijkov ve kabinesi olduğunu belirtiyorlar. Sovyetler Birliği Başkanı Gorbaçov, önceki gün de asker milletvekilleriyle beş saate ya- kın bir görüşme yaptı. AP'nin TASS'a dayanarak bildirdiğine göre Gorbaçov, görüşmç sıra- sında yaptığı konuşmada Boris Yeltsin'le sürdürülen görüşme- lere değindi. SSCB Başkanı, "Sovyetler Biriigi'nin bütünliı- ğii sağlanamazsa, bu dunım Çin Kültür Devrimi sırasında yaşanan trajik olaylardan daba kötü sonuçlar dogunır" dedi. Gorbaçov, ülkenin karşılaşaca- ğı bu kötü sonınlan "katliam" olarak nitelendirdi. Ülkenin giderek bir parça- lanma sürecine girdiğini vurgu- layan Gorbaçov, cumhuriyetler- le sürdürülen yeni birlik anlaş- masına atfen de SSCB'nin an- laşmadan sonra, "Egemen Cumhuriyetierin Birliği" adını LONDRA Thatcher'a rakip: Heseltîne EDİP EMİL ÖYMEN ~ LONDRA — Muhafazakâr Parti liderliği için eski Savunma Bakanı Mkhad Heseitine, aday- üğını resmen açıkladı. Heselti- ne'i partide "100'den fazla mil- lervekiiioin desteklediği" bildi- riljyor. Geçen yıldan beri parti içinde sürüp giden huzursuzlu- ğun şimdi 20 kasun salı günü ya- pılacak oylama ile bir sonuca bağlanması öngörülüyor. Muhafazakâr Parti'nin 372 üyesinden 187'sinin ilk turda Heseltine'a oy vermesi duru- munda eski bakan Iider seçil- miş olacak. Ilk turda gerekli oy sağlanamazsa ikinci turda baş- bakana 243 oy çıkması lazım. Muhafazakâr Parti'den 1959'da Londra'nın "Finchley" seçim bölgesinden milletvekili seçilen Margaret Thatcher, 1975'te Muhafazakâr Partili Basbakan Edvvard Heath'in se- çimi kaybetmesi üzerine liderli- ğe aday olmuş ve seçılmişti. Thatcher hükümetinde önce Çevre Bakanı olan Heseitine ise 1983'te Savunma Bakanlığı'na atanmış, 1986'da Basbakan Thatcher ile Avrupa Topluluğu ile ilişkiler konusunda çıkan bir tartışma sonucu, toplantı halin- deki Bakanlar Kurulu'nu terk edip giderek istifa etmişti. alacağını söyledi. SSCB'nin varhğını sürdürmesinin önce- likli koşulunun ordu olduğunu belirten Gorbaçov, şunları söy- Jedi: "Bazı cumhuriyetierin kendi ordulannı oluşturmaJan yolun- daki çabaları birer politik oyundur. Askerlik hizmetinin zorunlu olması ve ordunun bir- liği, SSCB için >-azgecilmez ko- şuilardır. Çokuluslu bir iüke, güce ve kuvvetli bir orduya sa- hip olmak zorundadır. Bu, böyle bir ülkenin savunması için gereldidir." Gorbaçov, ordunun darbe yapacağına ilişkin söylentiler için de "Böyle bir şey olmaz. Ordu, halka karşı değildir, da- ima balkın yanında yer alacaktır" dedi. SSCB'nin ser- best piyasa ekonomisine geçi- şiyle ilgili ekonomik planlann tartışmaya açılmasıyla darbe söylentileri ayyuka çıkmıştı. Gorbaçov da geçen ay içinde yaptığı bir konuşmada darbe imasında bulunmuştu. Bu arada Moskova ve Le- ningrad'da, kış nedeniyle yiye- cek maddelerinde karne uygu- lamasına gidüecek. Sovyet ekonomik reformuna destek çıkan Berlin, Batfyı dayardıma çağırıyor Gorbfye Alman yardıımDtLEK Z\PTÇIOĞLU BERLİ.N — Birleşik Alman- ya, ekonomik gücünü siyasal nüfus ile birleştirmeye hazırla- nıyor. Geçen hafta sonu SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov'u ağırlayan Basbakan Kohî, bu hafta sonunda ABD Başkanı George Bush'a evsahipliği yapa- cak. Kohl ve Bush'un Almanya 1 daki buluşmada, Sovyetler Bir- liği'ne yardım için bir plan ha- zırlayacakları öne sürülüyor. Almanya ve Sovyetler Birliği ilişkilerinde savaştan beri en sı- cak ve yakın döneme girildi. Al- man birliğinin onündeki engel- ]eri kaldıran Gorbaçov'a Al- manlar şimdi yüklü ekonomik yardıma hazırlanıyor. Bunun ilk kalemini çeşitii Al- man bankalarından oluşan bir konsorsiyumun Moskova'ya devlet teminatı altında verdiği 5 milyar marklık kredi oluştur- muştu. Bankalann koşulsuz ver- diği kredinin ardından Bonn Sovyetler'e, "Doğu Almanya'da- ki askerlerini geri çekme masrafı" adı altında 12 milyar mark daha verdi. Bu nakit yardımların ötesin- de iki ülke arasında çok geniş ekonomik işbirliği anlaşmaları yapıldı. Bonn Moskova'ya, Do- ğu Almanya'dan yapmakta ol- duğu ithalatı hemen döviz (ya- ni Deutsche Mark) olarak öde- raerae kolayhğını getirdi. Buna karşılık Doğu Almanya'nın SSCB'den yaptığı ithalat döviz olarak ödenmeye başlandı. Öte yandan Almanya, Sovyet- ler'den yaptığı ithalatı arttıraca- ğını, özellikle daha çok doğal gaz ve petrol alımına gideceğini de bildirdi. Almanva. Sovvet GORBAÇOV— Almanya, kendini Gorbaçov'a 'borçlu' hisediyor. Birleşmeden sonra Almanya, dünya politikasında daha aktif rol oynamaya başladı. Geçen hafta Almanya'yı ziyaret eden Gorbaçov'a yüklü bir ekonomik yardım paketi vaat edildi. Bu hafta sonu Almanya'ya gelecek ABD Başkanı Bush ile Kohl'ün Sovyetler'e yardımı ele alacağı öne sürülüyor. Doğu Ayrupa ülkelerini kendisi için dev bir pazar ve ekonomik yayılmasına alan olarak gören Almanya, buradaki 'reform' çabalarının aktif olarak desteklenmesi gerektiği görüsünde. ekonomisine uzman ve malzeme sevkıyatıyla katkıda bulunacak. Gorbaçov Bonn'a yaptığı zı- yarette Almanya'nın tavrını öv- dü ve "diğer Batı ülkelerinin SSCB'ye yardım konusunda gösterdigi tereddûderi dogru bulmadığını" söyledi. Gorba- çov'un Sovyet ekonomisinin "reforme" edilmesi konusunda Almanya'ya bir "umut faktörü" olarak baktığı ve iki Almanya- nın birleşmesine biraz da bu ne- denle yeşil ışık yaktığı kaydedi- liyor. SSCB Başkanı Mihail Gorba» çov'un Almanya ziyaretinin ar- dından Basbakan Helmut Kohl ve Dışişleri Bakanı Hans- Dietrich Genscher de Batı ülke- lerini Sovyetler'e yardıma çağır- dılar. Genscher, "Almanya'nın Sovyetler Birliği'ndeki reformla- n mali olarak desteklemeye ka- rarlı olduğunu ve Gorbaçov'un reform politikasııun başansının bu yardımlara baglı gelişece- ğini" vurguladı. Batı'ya "Sovyetler'e yardım" çağnsı yapan Alman politikacı- lar kervanına ülkenin en yüksek otoritesi Cumhurbaşkanı Ric- hard von VVeizsaecker de katıl- dı. Weizsaecker, Japon Impara- toru'nun taç giyme törenine ka- tılmak için gittiği Tokyo'da Ja- ponya'yı "Dünya politikasında daha aktif rol oynamaya" davet etti ve "Almanya, Japonya ve SSCB arasındaki ilişkileri dik- katle izleyecektir" dedi. Almanya, Sovyetler BirliğTne destek konusunda şımdiye ka- dar Batı dünyası tarafından yal- nız bırakıldı. Hatırlanacağı gi- bi yaz başında Houston'da ya- pılan Dünya Ekonomi Zirvesi'n- de Kohl'ün bu yöndeki çağrı- lan yankı bulmamıştı. Aİnerika Birleşik Devletleri ve Ingiltere, Gorbaçov'un kalıcılı- ğından kuşku duyuyor ve Sov- yetler'in tümüyle kapitalizme geçmeden yapılacak yardımları "dipsiz kuyuya akıülmış" olarak görüyorlar. Bazı siyasi gözlem- cilerin "Almanya beklenen yar- dımı yapmıyor" şeklindeki yo- rumuna karşı Batılı dostlannca hareket aJanı kısıtlanan Alman- ya, Moskova'ya yardımm bütün imkânlarmı zorluyor. Almanya bir yandan diğer Batı ülkeleriyle uyum içinde ha- reket etmesine karşın Avrupa 1 da Sovyetler Birliği'ne karşı ken- di görece bağımsız politikasını izlemek amaanda. Doğu Avrupa ülkelerini ken- disi için dev bir pazar ve ekono- mik yayılmasına alan olarak gö- ren Almanya, buradaki "re- form" çabalarının aktif olarak desteklenmesi gerektiği görü- şünde. Almanya, birleşmesinde olumlu tutumuyla başrolü oyna- yan Mihail Görbaçov'a kendini "borçlu" da hissediyor. Alman hükümetine danış- manlık yapan "Alman Ekonomi Araştırmalan Enstitüsü" adlı kuruluş, KohJ'ün yaklaşımına zemin oluşturuyor. Enstitünün hazırladığı son rapora göre "Bo kış, Doğu Avrupa ülkeleri için savaştan sonra en ağır günleri getirecek." Bunun kuşkusuz bilincinde olan Gorbaçov, Bonn ziyaretin- de "yardım dilenen" bir tavra düşmekten kaçındı ve "iki ülke arasında imzalanan anlaşmala- nn Sovyetler Birligi'ne oldugu kadar Almanlara da \arayaca- gını" vurguladı. Nihayet Gorbaçov SSCB'nin içine duştüğü krizin nedenleri- ni gösterirken Almanlara imalı bir mesaj vermeden edemedi: "SSCB geçmiste silablanmaya çok para barcamak zorunda bı- rakıldıgı için bugünkü ekono- mik krizi yaşamaktadır. Sovyet halkı, Almanlara karşı yüriittü- ğıi savaşın büvük yıkımına rag- men kendi çabasıyla bugünlere gelebildiği için de guruıiudur." BRAHtMOVA— Acoustic Version üçfüsüyle söyleyen Türk asıllı Bulgar vatandaşıibrahimova,12 yıldırcaz mürifiyle yaşıyor.(Fotograf:MuharremAydın) Caz yıldızı soydaş Ibrahimova Bulgaristan Türklerinden Ibrahimova'nın sesi dört oktav. 'Acoustic Version' eşliğinde gerektiğinde sesini küçük küçük çıkarmaya başlıyor, çıkıyor, çıkıyor, çıktıkça çıkıyor, şarkı bitmese daha da çıkacakmış gibi. Fazlası var eksiği yok. SADETTİN DAVRAıN Biz biraz geç gittik. Ama ye- ni başlamışlardı. Yıldız İbrahi- mova ve Acoustic Version. Yıl- dız, bildiğiniz Yıldız, İbrahimo- va da hiç yabancısı olmadığmız îbrahimova. Ama gerisi hiç de bildiğiniz, yabancısı olmadığınız gibi değil. Naima'da Acoustic Version adlı üçlü önünde bir haftadır söyleyen Ibrahimova'nın kar- tında "Jazz Singer" (Caz şarkı- cısı) yazıyor. Fazlası var eksiği hiç yok. En az iki caz şarkıcısı- nı daha rahat rahat idare edecek genişlikte bir sesi var Yıldız Ib- rahimova'nın. Tahmin edilece- ği gibi Bulgaristan Türklerin- den. Kendisi ile ilgili notlarda sesinin dört oktav olduğu yazı- 1). Sofya'da oturduğu Rakovski Caddesi'ndeki apartman kom- şulan dörde dört katabilir. Ama sesini çok iyi saklayabiliyor Ib- rahimova; gerektiğinde küçük küçük çıkarmaya başlıyor, çıkı- yor, çıkıyor, çıktıkça çıkıyor, şarkı bitmese daha da çıkacak- mış gibi. Sofya Devlet Konser- vatuvan'nı bitirmiş. Son yaptı- ğı albümun adı "ülusory Eter- nity". Geçen yıldan bu yana Fransız caz müzisyenleriyle de çalışıyor. Kendisine Paris'te Abidin Dino'nun evinde rastla- nılabilir. GENÇ CAZCI NE DİYOR? Parasız sanat olmazKültür Servisi — Bir süredir Naima Caz Kulubü'nde Acoustic VersiOn uçlüsüyle söyleyen Türk asıllı Bulgar vatandaşı Yıldız tbrabimova, kendi deyişiyle 'Bulgaristan'ın caz müziğinden para kazanan tek müzisyeni'. Sofya'da doğan ve 12 yıldır caz müziğiyle yaşayan Ibrahimova, her yıl Doğu ve Batı Avrupa'da toplam 150'ye yakın konser veriyor. Sofya Devlet Konservatuvan'nın Opera Bölümü'nden mezun olan ancak cazı öğrencilik yıllarındayken seçen sanatçı, "Opera beni fazla çekmiyordu" diyor. Yakınlannın bü>1ik bir bölümü geçen yıllarda Türkiye'ye göç eden Yıldız İbrahimova ilk kez Türkiye'de bulunuyor. 1985 yılında Batı'ya açrian ve Belçika'da bir konser veren sanatçı, İstanbul'a ilişkin görüşlerini söyle belirtiyor: "Burası benim için bir sürpriz. Çünkü Bulgaristan'da Türkiye'yle ilgili bep kötü şeyler duyuyorduk. Şimdilerde durum biraz değişse de diğer ülkeler hakkında bilgi edinmek çok zor Bulgaristan'da. Ama benim gördüğüm kadanyla İstanbul, Avrupa kentlerine benziyor. Tabii 'orient' taraflan da var. Avrupa ile Asya arasında bir köprii. Ancak ister istemez Bulgaristan la bir karşılaştırma yaptığımda buradaki dükkânlann hep dolu olduğunu göriiyonun. Bulgaristan'ın ekonomik dunımu ortada; dükkânlar bomboş. Bu durumun daha ne kadar surecegi de belli değil." Yıldız İbrahimova, müzik çalışmaları nedeniyle yılın büyük bir bölümünü Sofya dışında geçiriyor. İstanbul'dan sonra Almanya'ya gidecek olan İbrahimova, Bulgaristan'da uzun süre bulurunadığı için politikadan da uzak kaldığını vurguluyor. Son olarak Bulgaristan'da devletin caz muziğine yaklaşımı, destek verip vermediği konularına değindiğimizde İbrahimova, "Bu müzik genellikle kültür evlerinde destek görüyor. Her kentte kültür evleri tarafından konserler organize ediliyor" diyor ve ekliyor: "Ben Bulgar Televizyonu'nun Big Band'iyle birlikte de şarkı söyledim. Bu müzik Bulgaristan'da destek görüyor, caz festivalleri vapılıvor. İlgi de çok büyük. Özellikle gençler bizi dinliyor. Son zamanlarda devletin desteği biraz azaldı. Çünkü ekonomik zorluklar sanata da yansıyor. Para olmadı mı, sanat olmuyor." O akşam Nüket Ruacan da kulüpte idi, henüz tanışmamış- lardı, uzaktan Ruacan'ı göste- rip caz şarkıcısı olduğunu söy- lediğimde Yıldız şaşırdı, Tür- kiye'de bir caz şarkıcısı ile kar- şıiaştığına... Bu tepki karşılık- İı. Türkiye'de de Bulgaristan'- da değil Jbrahimova gibi bir caz şarkıcısı yaşadığına, cazın var- İığına bile hayret edenler hiç az değil. Oysa sadece Bulgaristan'- da değil bütiin "eski blok" ül- kelerinde çok sayıda uluslarara- sı yıldızın yetiştiği küçük, ama muzisyen fışkırtan caz seraları var. Caz bütün türleri ile bu ül- kelerde de yaşadı, yaşatıldı bu- gune kadar. Ortamın çok yüreklendirici olduğu hiçbir zaman söylene- mezdi, hâlâ da değil. Ama ana- yurdunda bile bir "karşı müzik" olarak gelişmiş olan ca- za böyle ortamlar yarar. Yara- dı da. İhtişamlı müzik gelenek- leri olan Polonya'dan, Macaris- tan'dan ve Çekoslovakya'dan özellikle telli çalgılarda yıldız miizisyenler çıktı. Parmağınızı soksanız yeşere- cek müzikalitede topraklara sa- hip bu ülkelerde caz doğal or- tamındaki koşulların fazlasını bile buldu. Yüzlerce yıllık mü- zik gecmişleri, yüzlerce yıllık müzik kurumları, yüzlerce yıl- lık altyapı. Caz bir güzel yerleşti buralara. Kunt yapılı konserva- tuvarlann asırlık meşe kaplama- larına sırtını dayadı, nadide pi- yanoların cuşlanna, en yumuşak göğüslü kontrbaslann kollanna kendini bırakıverdi. Yerleşik ile- tişim geleneği, uluslararası caz festivalleri, yerel caz etkinlikle- ri, sanata olan doğal ilgiyle bir- leşti ve sonu iak, wich, az diye biten adlar blokun öbür yanın- da da duyulmaya başlandı. Hele müzikal coğrafyanın uç- suz bucaksız anakarasr Sovyet- ler Birliği'nde olup bitenler da- ha da meraklıdır. Orneğin Stra- vinsky'yi Hollywood'a kaptıran Sovyetler, özellikle s,üper güçlü Ganelin Trio'ya fazlasıyla sahip çıkarak onların Batı'da yılda üçten çok konser vermelerini yasaklamışlardı. Ama caz Ulke- yi sarmış, Vilnius'ta, Tallinn'- de almış yürumüştü. Batılı ya- pımalar Sovyet caz müzisyenle- rinin peşinde çok dolaştılar, ama Gorbaçov öncesi tanntanı- maz bürokrasi, yurtdışma bant uçurmuyordu. Buna ABD'li caz kritiklerinin en sözü geçenlerden bazılannın olumsuz tavırlan ek- lenince Sovyet cazı uluslararası caz tüketicisine çok güç ve geç ulaştı. Ama sonunda özellikle Gane- lin Üçlüsü'nün üyeleri, sakso- foncu Vladimir Chekasin, da- vulcu Vladimir Tarasov ve el- bette piyanist, multi- enstrümantalist Vyacheslav Ga- nelin Batı'da tek tek ün kazan- dılar. Ancak ne yazık ki bugun bile her plak satılan yerde Sov- yet cazı bulmak olanaksız. Ser- gey Kuryokhin, Boris Grebens- hchikov, Anatoli Vapirov ve/ia- ha pek çok parlak Sovyet mü- zisyeni dinleyebilmek için ol- dukça uğraşmak gerekiyor. Yoksa Alma Ata'dan Arkhan- gelsk'e, Novosibirsk'ten Vladi- vostok'a, Sovyetler Birliği'nde caz üç defa kırmızı. Sarışın, yeşil gözlü gayet gü- zel Türkçe konuşan Yıldız İbra- himova sağ kolunu piyanoya yasladı "Satin Doll" söylüyor. Hiç rastlanmadık bir "seat" tekniği geliştirmiş. "One Note Samba"yı ağız içi akustiğini ya- ratıcı biçimde zorlayarak daha önce en azından benim hiç duy- madığım zenginlikte söyledi. Acoustic Version bir piyano, bas, davul üçlüsü. Piyanoda Anthony Donchev, basta Geor- ge Donchev, davulda Christo Yetzov. Müziklerinden yer yer bazı bölümler son yılların çok satan trio albümlerinin bazı bö- lümierine monte edilebilir, kim- senin ruhu biie duymaz. Ant- hony Donchev ve Christo Yet- zov 1983'te İstanbul'da ilk ve son kez yapılan BaJkan Caz Fes- tivali'ne katılmışlardı. Naima'- daki programları 18 kasımda bi- tiyor. Yıldız İbrahimova ile Nü- ket Ruacan programın sonunda tanıştılar, Türkçe konuştular. 90'lı Yıllarda Habercilik: 'Gazetecilikte önemli olan, hakça davranmak' IiEYLA TAVŞANOĞLU VVASHINGTON — Ulusla- rarası Kadın Gazeteciliği Vak- fı'mn "901ı Ydarda Habercilik" konferansının ikinci gününde genç kuşağın gazete okumaya ozendirilmesi gereği ve "yansız" gazetecilik (objective journa- lism) kavramı tartışıldı. Tartış- malar aslında "yansız" gazete- cilik kavramının bir iefsane"den öte>'e gitmediğini, sadece "hak- ça" gazetecilik yapılabileceği gö- rüşünü savundular. "Haberin değişen yüzü, gaze- tecilik meslegi ve kitlelerin bilgikndirilmesi" konulu panel- de konuşan "Wall Street Journal" gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Nonnan Pearlstine, "Zaman degişti. ABD'de artık çocuklann ve yeni yetişen genç- ligin 0%40'ından fazlası okumak yerine elektronik araçlan seyret- meyi yegliyor. Bu da vazılı ba- sını olumsuz yönde etkileyecek- tir. Yakın bir gelecekte bu olumsuz etkileri hissedeceğiz" dedi. Geniş bir halk kitlesinin bugün bilgilenmenin yanı sıra eğlenmek de istediğine işaret eden Pearlstine, "Biz ABD'nin en etkili gazetesi olmamıza kar- şın bizi nüfusun %1'i bile oku- muyor" diye konuştu. Pearlsti- ne gençlere yönelmeyi istedikle- rini, bu nedenle de yakında lise öğrencileri için liselerde satacak- lan bir gazetenin hazırhkları içinde olduklarını da açıkladı. Aynı panelin konuşmacılann- dan N'ieaman Foundation kuru- luşu danışmanlanndan gazete- ci Bill Kovach, "ABD'de yeni kuşak, eski kuşağa kıyasla ga- zete okumaya daha az özen, da- ha az ilgi gösteriyor. Sıcak ha- berciliğin de hızı kesildi. Bugün artık sorun, neyin baberi oluş- turduğu kavramıdır. Gazeteci- lik bu yüzden tıkandı. Haberi neyin oluşturduğu 1830 yılında tarif edümişti. Herhalde neyin baber olduğu kavramını bugü- ne kadar geliştiremediğimizden de bugünkü durgunluğu yaşıyo- ruz. Zaten gündelik yasamda sokaktaki adama baktığınızda, bugün ne yapsam düşüncesiyle uyandıgını fark ediyorsunuz. tş bu noktaya gelince ve insanlar kendilerine bu soruyu sormaya başlayınca tıkanıklık bundan dogar" görüşüne yer verdi. "Yansız gazetecilik ne anla- ma geliyor?" konulu panelde konuşan "VVashington Post" gazetesinden Mey Greenfield, "Gazeteciliğin sübjektif oldufu- na inanıyorum. Yazılanmızda kendi değeıierimizi, inançlan- mızı getiriyoruz. Bence gazete- cilikte yansız değil, hakça olunabilir" dedi. ABC News National Public- Radio'dan Cokie Roberts'in gö- rüşleri şöyleydi. "Esas konu yansızlık değil. Hakça davranmaktır zorunlu ve önemli olan. Üstelik yansızlık adına pek çok kez olaylar tah- rif edilmiştir." Saraylara gezi ticreti • ANKARA (AA) — Türkiye Büyük Miilet Meclisi'ne (TBMM) bağlı saray, köşk ve kasırlarda 1991 yıhnda uygulanacak gezi ücretleri belirlendi. Yılbaşından itibaren uygulanacak yeni tarifeye göre Dolmabahçe Sarayı'ndaki selamlık- harem, kuşluk galerisi, sanat galerisi, camlı köşk, kuşluk bahçesi, kuşhane, hareket köşkleri, sera ve bahçeyi görmek isteyen vatandaşlar toplam 29 bin lira ödeyecekler. Baston ustasına ödtil • ZONGULDAK (AA) — Ünlü "baston ustası" Münteka Çelebi'ye, Geleneksel Türk El Sanatları Vakfı (GESAV) tarafından hizmet ödülü verildi. Çelebi bu ödüle, Devrek bastonlanrun günümüzde de yaşatılmasını sağladığı, bu alanda yeni ustalann yetişmesi için eğitim ve üretim konusunda çahşmalarda bulunduğu için layık göruldü. 5 bin öğrenciye burs • ANKARA (ANKA) — Devlet Bakanlığı'nca bu yıl 5 bin öğrenciye verilecek karşılıksız yükseköğretim bursundan yararlanmak isteyenlerin başvurulan yarın sona erecek. Devlet Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre yüksek öğrenim bursları için hazırlanan başvunı kılavuzu, üniversite vc yüksekokulların bulunduğu il ve ilçelerdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma . vakıflarından edınilebilecek. Türklerin standardı • İZMİR (ANKA) — Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Mehmet Yılmaz Arıyörük, standarttan yoksun olan Türk insanına 1992 yılına kadar standart eetireceklerini bildirdi. ızmir'de iki gündür süren dünya ambalaj kongresine ev sahipliği yapan TSE Başkanı Arıyörük, "Bugün Türk ayakkabılannın standardı ile Avrupa ayakkabılannın standardı birbirini tutmaz, Avrupalının gömleği, pantolonu ile Türkün lci birbirine uymaz" dedi. Kertenkele de tükeniyor • ANKARA (ANKA) — Orta Amerika ülkelerinden El Salvador'da, halkın aşırı boyutlara varan yoksulluktan dolayı kertenkele yemesi nedeniyle "iguana" adlı kertenkele cinsi tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaidı. Fransa'da yayırnlanan Science et Vie dergisinde yer alan haberde Orta Amerika'ya özgü iguana kertenkele cinsinin, El Salvador'da en çok tüketilen cins olduğu belirtildi. Hayvan sahiplerine ceza • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Başıboş gezen ve yasak bölgelere giren hayvanların sahiplerine, koruma kurulunca her küçükbaş hayvan için ikibin lira, her büyükbaş hayvan için de 10 bin lira para cezası verilecek. TBMM, Adalet Komisyonu'nda dün yapılan görüşmeler sonucunda "çiftçi mallarının korunması hakkındaki" yasa tasansı ve yasa önerisi birleştirilerek kabul edildi. Tasanya göre, çiftçi mallanna zarar verenlere koruma kurulları tarafından 20 bin lira para cezası verilecek. Kalp krizinin nedeni • ANKARA (ANKA) — Fransız bilim adamlan, sadece sinir gerginliğinin değil kafa yorgunluğunun da kalp krizine yol açtığıni saptadılar. Science et Vie dergisinde yer alan haberde, bugüne kadar sinir bozukluğu ve stresin kalp krizine yol açtığı görüşünün geçerli olduğu belirtilerek yapılan son çalışmalarla aşırı kafa yorgunluğunun da kalp krizlerine ve koroner rahatsızhklara bağlı kalp ağnlanna yol açtığının saptandığı kaydedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle