Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 KASIM 1990 CUMHURİYET/L5.
GENELEV,
AÇIK-
ARTTIRMADA-
ABD'nin Reno
kentinde oldukça
geniş topraklar
iizerine kurulmuş
olan Mustang Çift-
ligi genelevi, etkin-
liğine geçenlerde
son verdi. Bulun-
duğu eyaletin sınır-
lan içinde büyük
bir iıne sahip olan
genelevin kapan-
masının ardından,
evdeki eşyalann sa-
tılması içkı diizen-
lenen açıkartünna-
yı, eyaktin dört bir
yanından gelen
meraklılar doldur-
du. (Fotoğraf: AP)
Doğu'da soğuk
vesis
ERZURUM (AA) — Doğu
Anadolu Bölgesi'nde soğuk ha-
va ve yoğun sis etkisini sürdürü-
yor. Erzurum, Kars ve Ağn'da
son yılların en soğuk kasım ayı
yaşanıyor. Son iki günde Erzu-
rum ve Kars'ta hava sıcaklıkla-
nnda 25 dereceye varan azalma-
lar oldu. önceki gece hava sı-
caklığı Erzurum ve Kars'ta sıfı-
rın altında 22 dereceye kadar
düştü. Şiddeüi soğuk nedeniyle
su taşıyan borularda meydana
gelen donma yüzünden Erzu-
rum ve Kars'ta çok sayıda eve su
verilemiyor. Aİcaryakıtı donan
çok sayıda araç da trafiğe çıka-
madı. Yoğun sis yüzünden de
hava ve karayolu ulaşımı aksı-
yor. Görüş mesafesinin zaman
zaraan 100 metrenin altına düş-
mesi nedeniyle Erzurum Hava-
alanı'ndan uçak seferleri yapı-
lamıyor.
Collins-Mac Laine dostluğu tngiltere'nin baş-
1
kenti Londra'da geçen akşam dağıtılan uyatro ödiilleri, Ame-
rikalı oy uncu Shirley Mac Laine Ue tngiliz Joan Collins'i bir
ara>a getirdi. tki sanatçı, ödul töreni sırasında baş başa ve-
rerek uzun uzun sohbet ettiler. (Fotoğraf: Reuter)
Atatürk
prestij kitabı
ANKARA (AA) — Atatürk1
ün ölümünün 52. yıldönümû
dolayısıyla büyük çoğunluğu
hiçbir yerde yayımlanmanuş fo-
toğraflanndan oluşan "Atatürk
Albümii" adlı bir kitap
hazırlandı. Kültür Bakanlığı
Güzel Sanatlar Genel Müdürlü-
ğü tarafından yayımlanan 352.
sayfalık albümde, Atatürk'ün
son fotoğrafçısı Rıza Tuncay'ın
çakşmalanmn da aralannda bu-
lunduğu 550 kadar fotoğraf yer
abyor.
Cumhurbaşkanı Turgul
özal'ın önsözünü yazdığı al-
büm, yurtdışı tanıtımda "pres-
tij kitabı" olarak kullanılacak.
Albümün ilk bölümünde Ata-
türk'ün Çanakkale, Trablusgarp
Savaşı, Ulusal Kurtuluş Savaşı
hazırlığı ve savaş yıllarında çe-
şitli cephelerde çekilen fotoğraf-
İarı bıîlunuyor.
BİR tPTE İKİ
C A M B A Z
OYNAR- Paris kö-
kenli iki büyük sir-
kin yöneticileri
olan Rene Metge
Ue Gerartl FusU, iş-
leri gereği sıkı bir
rekabet içindeler.
Ancak aynı za-
manda çok iyi dost
olan iki yönetici,
sık sık bir araya ge-
lerek şakalaşıyor.
Rene Metge'nin yö-
netitnindeki l'Na-
mericanna şirki ya-
kında Çin turnesi-
ne çıkarken Raid-
Gauloise sirki, gös-
terilerine Paris'le
devam edecek. (Fo-
toğraf: AFP)
HABERLEREN DEVAMI
Ozal Saddaırfı uyardı
(Bajtarafi 1. Sayfada)
ambargonun tek yol olduğunu
söylemediğini, sorunun gerekir-
se askeri müdahale ile çözüm-
lenebileceğini belirtti. Özal, uy-
gulanan ambargo nedeniyle
Irak'ta bazı malların fiyatlan-
run 30 kat arttığım kaydetti.
Cumhurbaşkanı, Irak'a kar-
şı düzenlenecek bir saldırıya
Türkiye'nin katılıp katılmaya-
cağı yolundaki bir soruya da
"Bu, şimdi konuşmak isteme-
diğim bir konu" karşılığını ver-
di.
tran Devlet Başkanı Rafsan-
cani'nin ABD ile ilişkileri nor-
malleştirmek istediği yolunda-
ki haberlerle ilgili bir soru üze-
rine özal, iki ülke yetkilileri ile
yaptığı temaslarda bu konuda
iki tarafta da bir istek gördüğü-
nü, ancak ortada aşılması ge-
reken ban engeller bulunduğu-
nu söyledi. özal, bir başka so-
ru üzerine de Körfez krizinin
Türkiye'ye müteahhitlik, tu-
rizm, transit taşımacılık ve ih-
racatta verdiği zarann birkaç
milyar dolan bulacağını belirt-
ti. Cumhurbaşkanı Özal, ancak
bu olumsuz gelişmeler ve pet-
rol fiyatlanndaki artışın Türk-
iye'nin dış ödemeler dengesine
önemli bir etkisi olmayacağını
sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Ozal, dün
sabah ilk görüşmesini Yemen
Cumhurbaşkanhğı Konseyi
üyesi Abdülaziz Abdülgani ile
yaptı. özal daha sonra Roman-
ya Devlet Başkanı Ion Iliescu
ile bir araya geldi. Cumhurbaş-
kanı özal'ın kaldığı otelde ya-
pılan görüşmelerde Türkiye'nin
Tokyo Büyükelçisi Umut Ank
da bulundu. Cumhurbaşkanı
özal, öğle yemeğinde de bir
grup Japon sanayici, işadamı
ve banka temsilcileriyle birlik-
te oldu. özal yemekte yaptığı
konuşmada, Türk ekonomisi
hakkında bilgi verdi ve son yıl-
larda ekonominin 198Oöncesi-
ne göre çok büyük gelişme gös-
terdi&ini bildirdi.
Körfez krizinin ambargonun
tam olarak uygulanması halin-
de askeri harekâta başvurma-
dan çözümlenebileceğini belir-
ten özal, Körfez'de güvenlik ve
istikrann askeri güçle değil,
bölge ülkeleri Türkiye, Suriye,
tnın, Pakistan ve hatta Hindis-
tan'ı da kapsayacak bir işbirli-
ği kuruiuşunun oluşturulması
ile sağlanabileceğini söyledi.
özal, Karadeniz'de de Kara-
deniz ekonomik işbirliği kuru-
luşu oluşturulmasının da bü-
yük önem taşıdığını anlattı.
Türkiye'nin Körfez krizinden
çok büyük ölçüde zarara uğra-
dığı yolundaki haberlerin doğ-
ru olmadığını kaydeden özal,
petrol fiyatlanndaki artıştan
doğan farkı Türk ekonomisinin
kaldırabileceğinî bildirdi.
Cumhurbaşkanı Özal, ye-
mekten sonra Japonya Başba-
kanı Kaifu Ue görüştü. Nezaket
ziyareti niteliğindeki görüşme,
Devlet Konukevi'nde gerçekleş-
ti. Özal, daha sonra Türk-
Japon Parlamento Dostluk
Birliği Başkanı Shin Kanema-
ru'yu büyükelçilikte kabul etti.
Akşam da Büyükelçi Umut
Arık, Cumhurbaşkanı özal
onuruna büyükelçilikte bir ye-
mek verdi.
Cumhurbaşkanı özal'a bu-
gün Sokka Gokkai Interrrario-
nal adlı kuruluşa bağlı üniver-
site tarafından törenle fahri dok-
torluk unvanı verilecek.
TOKYO'DAN AHMET TAN
(Baftarefi 1. Sayfada)
Dün Japonya Başbakanı ile
Romanya Devlet Başkanı ve Ye-
menli bir konsey üyesiyle gö-
rüştü. Japon Prensi ile bakan-
larla, işadamlan ve bankacılar-
la iki ayrı yemek yedi ve kendi-
sini kapıda yakalayan CNN Te-
levizyonu'na da mülakat verdi.
CNN, örneğin Birleşmiş Mil-
letler Genel Sekreteri'ni bırakıp
niye Özal'ın peşine düştü?
Yanıt çok basit. özal'da ha-
ber var.
Kabul edilmeli ki Cumhur-
başkanı, bu "uluslararası sah-
ne"ye çıkmanın inceliklerini ar-
tık çok iyi biliyor. Sahnede ol-
mak ile sahnede başarı sağla-
mak ayn konular belki, ama
Türkiye ve kendi adından bah-
settirmek bu aşamada başarı
ise bu başarı gözle görükcek
kadar belirgin.
CNN'in Tokyo'da mikrofonu
Özal'a çevirmesinin nedeni, bu-
raya gelirken lran'a uğraması ve
oradaki görüşmeye ABD-lran
ilişkilerini de dahil etmesi.
Bilindiği gibi Tahran ile Was-
hington arasında 1979'dan be-
ri tüm ilişkiler kesik.
özal, Tahran'dakl bu tema-
sından sonra Tokyo'ya gelir gel-
mez ABD Başkan Yardımcısı
Dan Quayle ile buluşması ve
gazetecilere Rafsancani'den ha-
berler ulaştırdığmı söylemesi ile
dikkatleri üstünde toplamayı
sağladı.
CNN muhabiri, Özal'ı sıkış-
anyor:
— Iran, ABD için ne dedi?
özal, açık bir yanıt vermiyor.
Rafsancani ile Iran-ABD ilişki-
lerini hangi çerçevede ve boyut-
ta konuştuğu net değil. Aynca,
bu konuşmanın kendiliğinden
mi, yoksa Başkan Bush'un is-
teği üzerine mi gerçekleştiği ko-
nusu da açık değil.
Eğer ABD'nin isteği üzerine
tran Cumhurbaşkanı ile görüş-
tüyse ve iki ülke arasındaki iliş-
kilerin normalleşmesine ortam
hazırlıyorsa bu durumda
"arabuluculuk" sorumluluğu
üstlenmiş oluyor.
Bu olasılığa karşı Özal ted-
birli. Göruşmede söylenenleri
değil, "izlenimlerini" aktardığı-
nı vurguluyor
Aneak, Humeyni devrimiyle
11 yıldır dondurulmuş ilişkile-
rin nasıl çözüleceği yolunda
öğütler de sıralıyor. Bu durum
"izlenimin" sınırını aşıyor.
özal'a göre Amerikahlar, ülke-
lerindeki lran'a ait banka he-
saplannı, mal varlıklarını çoz-
meliler. CNN muhabiri, bunun
karşılığında Iran'ın ne vereceği-
ni öğrenmeye çahşıyor. Bu ne-
denle, Lübnan'da tran yanlısı
olduğu öne sürülen örgütlerin
rehin aldığı Amerikalüarla ilgili
bir soru yöneltiyor. özal, Lüb-
nan işine, rehine konusuna ka-
nşmanın tehlikesini biliyor. Bu
nedenle hemen sözü değiştirip
"Başkan Bush'un görüşlerini
biliyorum... İki ülkede de iliş-
kileri normalleştirmek için ni-
yetliler. Ama bunu sınırlayan
engeller var" diyor.
CNN, Körfez'de savaş başla-
dığında Türkiye'nin tutumunun
ne olacağını soruyor. Özal, bu-
na önce "açıklayamam" diyor,
daha sonra da "Bu, ittifak için-
de çözülür" karşılığını veriyor.
Bir başka soru da Türkiye
topraklannın, üslerinin kullan-
dırılıp kullandırılmayacağı.
Özal, demokratik mi de-
mokratik:
"Buna henüz karar verilmiş
değil."
Cumhurbaşkanı, ABD-İran
sorulanm yanıtlarken taşıdığı
"ürkeklikten", Türkiye'den söz
ederken kurtuluyor...
Öteki ülkelerin dış politika-
larıyla "ilgilenmenin", bu ko-
nularda açıklama yapmanın şa-
kaya gelmeyeceğinin farkında
gibi.
Bu yüzden lafı uzatmak iste-
miyor. Ama CNN muhabiri,
Özal'dan "köşeh" bir laf alma-
ya kararlı. Bu yüzden olacak,
"Siz Saddam olsaydınız, ne ya-
pardınız?" diye bir soru yö-
neltiyor.
özal, "Ne münasebet, Sad-
dam'ın yerinde olacakmışım?"
demiyor, aksine muhabiri zevk-
ten dört köşe edecek " köşeli"
yarutı veriyor:
"Ben Saddarn'ın yerinde ol-
sam, kendimi ülkem için kur-
ban ederdim.!'
Bu "kurban" sözü (sacrifıce)
aynı zamanda "feda" anlamı
taşıyor.
Özal sanınz, bu Körfez işinin
"kurban" vermeden, "fedai"
olmadan çözülemeyeceğini söy-
lemek istiyor.
Ancak bunun nasıl gelişece-
ğini açıklamıyor.
Haftalardır Körfez konusun-
da, savaş ve barışın açmazı kar-
şısında dünya kıvranıp duruyor.
Saddam eğer Özal'ın
"tavsiyesine" kulak verirse Irak
çıkmazdan, Saddam açnıazdan
kurtulacak.
CNN, Saddam'a da mikro-
fon uzatmayı başarır ve "Siz
Özal olsaydınız ne yapardınız"
diye sorarsa herhalde Irak lideri
de benzer bir tavsiyede bu-
lunacak:
"Ben Özal'ın yerinde olsam
kendimi Körfez için kurban et-
raezdim..."
'Körfez savaşı kaçınıbnaz'(Baflarafı 1. Sayfada)
Bölgede bulunan ülkelerin bıle-
şiminin sorun yaratmaya yatkın
olduğunun altını çizen eski Sa-
vunma Bakanı Yardımcısı, bu
nedenle istikrar sağlayacak kay-
naklann gerekliliğine işaret et-
ti. Körfez krizinden sonra artık
hiçbir şeyin eskisi gibi olmaya-
cağıru anlatan Perle, Ortado-
ğu'da, küçük ve zengin ülkele-
rin refahlannı diğer fakir Arap
ülkeleri ile paylaşmak zorunda
kalacaklarını belirterek "Bölge-
de kanşıklık ve dengesizlik hâ-
kim olacaktır. Isyanlar ve top-
lumsal kanşıklıklar olacaktır.
Zengin Arap ülkeleri servetleri-
nin bir bolümünü fakir Arap ül-
keleri ile paylaşmak zorunda
kalacaklardır" dedi.
Kuveyt krizi öncesinde Tür-
kiye'nin, sahip olduğu ekono-
mik, politik ve insan kaynakla-
n açısından, "bölgesel bir sü-
pergüç" olmaya aday olduğunu
belirten Perle, "Aynca Türki-
ye'de çok iyi bir liderlik var.
Tüm bunlar bir araya gelince
Türkiye, bölgesel bir süpergüç
olma yolunda" diye konuştu.
Türkiye'nin, Körfez krizinin
patlamasından sonra 'çok iyi bir
liderlik' örneği verdiğini kayde-
den Perle, Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'ın, "Saddam'a karşı
uluslararası koalisyon oluşturul-
masındaki payının inkâr edile-
meyecegini" söyledi. Perle, "İş-
galden sonraki ilk 72 saatte, bü-
tün devletler diger ülkelerin ge-
liştireceği lepkiyi beklerken Tur-
gut Özal'ın, durumu hemen
kavrayarak gerekeni yaptığım"
anlattı. Perle, "Şimdi, artık,
Turgul Özal'ın politikası,
BM'nin politikası haline gel-
miştir" dedi.
1981-87 yılları arasında ABD
Savunma Bakanlığı uluslarara
sı güvenlik politikası ile görevlı
Savunma Bakanlığı Yardımcılı-
ğı görevini yürüten Perle, "sa-
vaşın sona erdigi andan itibaren
bölgenin gelecekteki güvenliği-
nin saglanması ile ilgili olarak
bir konferans düzenlenmesinin
zorunlu olduğunu" söyledi. Bu
konferansın "Istanbul'da yapıl-
ması ve öncülüğünü Türkiye'-
nin üstlenmesi gereküğini" de
kaydetti.
Kuveyt krizinin cözümünden
sonra bölgede bir "Körfez gü-
venlik sistemi" oluşturmanın
zorunluluğuna işaret eden Per-
le, bu sistemde Türkiye'nin
merkezde olacağını ve sistemin
NATO çerçevesinde oluşturul-
ması gerektiğini söyledi.
Richard Perle şunlan söyledi:
"NATO için yeni bir misyon
vardır. Artık soğuk savaş döne-
minin sınırlan ile sınırlı değildir
NATO. Saddara Hüseyin, bu
yeni misyonun altını çizmiştir.
Çıkarianmız, NATO alanı dı-
şında biri tarafından tehdit edil-
miştir. NATO devam edecekse
alan dışı müdahale yeteneği ol-
malıdır. NATO'nun amaçlan,
tüzüğü. muhtırası degişmelidir.
Zaten NATO bunu yapmazsa
kendi vaıiığım inkâr etmiş olar.
Türkiye hem Muslüman hem de
dengeli bir ülke olarak bölgede
önemli roller oynayacaktır."
Dün sona eren Türk Ekono-
mi Bankası Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Zafer Başak
ile International Herald Tribu-
ne gazetesi Yazı Işleri Müdürü
Axel Krause'nin başkanlık etti-
ği seminerde konuştuğumuz
Richard Perle, "Türki\e'nin
üstleneceği role bölge ülkeleri-
nin tepkisinin olumlu olacağı-
nı" ileri sürdü. "Suriye" örne-
ği için ise "O ayn bir sorun" di-
ye konuştu. Devlet Başkanı Ha-
fız Esad'a, kendisinin güven
duymadığım dile getiren Perle,
Suriye liderini "Saddam Hüse-
yin'den bir parça daha iyi" ola-
rak tanımladı.
Halen VVashington DC'deki
Amerikan Aülım Enstitüsü Ka-
mu Politikası Araştırma Bölü-
mü daimi üyeliğini sürdüren
Perle, "Türkiye'nin gücü, Suri-
ye, Irak ve tran gibi ülkelerin
savaş adımı atmalannı engdle-
yecek ve bölgede beiirti bir den-
ge sağlayacak anahtar konn-
munda olmasından kaynaklanı-
yor" dedi.
"Bölgede içinde bulunduğn-
muz durumun maatığı geregi
savaşın kaçınılmaz uMygunu"
düşünen Richard Perle, "Ko-
veyt'i işgal etme karan alan Irak
lideri iie geri çekilmeyi ve BM
koşullannı kabul edebilecek
Irak liderinin aynı kişi olamaya-
cagına" inanıyor. Pek çok yurt-
PORTRE RİCHARD N. PERLE
Strateji uzmanı
ARNAVUTLUK
Southern Califomia
Üniversitesi Uluslararası
îlişkiler Bölümü'nü 1967
yılında bitirdi. 1969-1980
yılları arasında ABD
Senatosu üyesiydi. Henry
Jackson Dairesi, hükümet
uygulamalan ile görevli
Senato Komitesi. silahlı
kuvvetlerle ilgili komite.
silah kontrolü ile görevli
senato alt komitesi
üyelikierinde bulundu.
Stratejik silahlann
sınulandırılmasına ilişkin
SALT-Î ve SALT-2
antlaşmalarınm genel
stratejisinin
hazırlanmasmda görev aldı
ve bu antlaştnalara karşı
çıkan ya da değiştinnek
isteyen senatörleri
destekledi.
ABD Savunma Bakanlığı
uluslararası güvenlik
politiKası ile görevli
Savunma Bakanlığı
yardımcılığtna 1981 yılında
getlrilen Perle, bu görevde
1987 yıhna kadar kaldt.
Stratejik nükleer silahlar
politikası. teknoloji ihracatı
politikası, Avrupa ve
NATO politikası ve ABD,
Batılı müttefikleri ve SSCB
arasında yapılan
görüşmelerde yer aldı. Silah
Kontrol Grubu üyeliğindc
de bulundu. NATO'aun üst
düzey grubunun
başkanlığını da yapan
Richard Perle, Cenevr« ve
İzlanda'da gerçekleştirîlen
ABD-SSCB zirve
toplantılarında Başkan
Roaald Reagaa'a eşlik etti.
Pek çok yurtdışı görevde
Savunma eski Bakanı
Caspar Weiflberger ik
Dışişleri eski Bakanı
Akxander Haig'ın
yanlannda yer alıyordu.
dışı gezide ABD eski Savunma
Bakanı Caspar Weinberger'e ve
eski Dışişleri Bakanı Alexander
Haig'e eşlik eden Perle, krizin
savaşa yol acmadan sona ermesi
için girişilen "diplomatik çaba-
lann ancak Saddam Hüseyin'-
in şartsız olarak BM koşullan-
nı kabul etmesiyle basanlı ola-
bfleceği" görüşUnü savundu.
Perle, bunun gerçekleşmesinin
"imkânsıza yakın" olduğunu
düşündüğünü de ekledi.
Korfez krizinin bütün dünya
ülkelerinin ekonomilerini tehdit
ettiğini söyleyen Perle, Saddam
Hüseyin'in yanlış hesap yaptığı-
nı ifade etti. Perle şöyle konuş-
tu:
"Saddam Hüseyin yanlış he-
sap yaptı. Ornın hesabına göre
dünya Kuveyt'in işgaline fazla
tepki göstermeyecekti. Ama bu
tepkiyle karşüaştı. Eger bu tep-
kiyi nesaplamış olabilseydi Su-
udi Arabistan'ı da işgal eder on-
dan sonra gönişme masasına
otururdu. Eğer Saddam, Suudi
Arabistan'a da girerek dünya
petrol yataklanmn yüzde 50'sini
kontrol edebilecek duruma gel-
seydi biz ne yapardık?"
— "Bu noktadan sonra artık
Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesinin
yeterli olamayacagım" söyleyen
ABD eski Savunma Bakanı
Yardımcısı, Irak'ın askeri gücü-
nün yok edilmesi gerektiğini be-
lirtti. "Bence savaş kaçındmaz"
diye konuşan Richard Perle,
"Saddam ne Kuveyt'ten çekile-
cektir, ne askeri gücünü dagıta-
caktır ne de nükleer silahlardan
vazgeçecekıir. Bunlar olmadık-
ça da Batılı ülkeler rahat ede-
mezler. Irak'ın askeri gücü yok
edilmelidir. Kuveyt'ten cekilme-
si yeterli değildir. Devam elme-
liyiz ve askeri gucünü yok etme-
liyiz. Yoksa gölgesi bütün dün-
yaya düşer" dedi.
Saddam Hüseyin'in gücünün,
Batılı ülkelerce yaratıldığıni ifa-
de eden Perle, "Iran-Irak savaşı
sırasında Irak'ı destekledik.
Çünkü İran'ın kazanmasını is-
temiyorduk. Ancak Irak'a ver-
digimiz destekte aşırıya kaçtık.
Bu, uyancı bir dunım. Hepimiz
hatalıydık. Irak'a verilen deste-
ğin gerisinde ticari bir açgözlü-
luk de vardı. Bu yüzden savaş-
tan sonra silah satışı sürdü" de-
di.
'Ortadoğu Planı'hazırlayacak,
Saddam'la görüşecek
Inonunun
barış girişimi
Çok adaylı gizlî seçim
(Baftarafi 1. Sayfada)
nin her birinden en az iki aday
seçime katılacak. Devlet Başka-
nı Alia, geçen hafta Komünist
Parti meclisinde yaptığı konuş-
mada, partinin öncü rolünden
vazgeçmeyeceğini açıklayarak,
yeni seçim yasasıyla muhalefet
partilerinin yasallaştırılmasının
da söz konusu olmadığını söy-
lemişti.
Gözlemciler, Arnavutluk yö-
netiminin girişimlerinin, Paris'te
yapılacak olan AGİK toplantısı
öncesine rastlamasına dikkat çe-
kerek Tiran yönetiminin,
AGİK'e (Avrupa Güvenlik ve tş-
birliği Konferansı) tam üyeliği-
nin kabul edilmesi için Avrupa
1
yı ikna etmeye çalıştığuıı savu-
nuyorlar.
Resmi haber ajansı ATA, par-
lamentonun anayasada değişik-
likler yapılması için özel bir ko-
misyon oluşturmayı da kararlaş-
tırdığını bildirdi.
Devlet Başkanı Ramiz Alia,
parlamentonun önceki günkü
oturumunda yaptığı konuşma-
da, anayasada yapılacak deği-
şikliklerin ve yeni seçim yasası-
nın, partiyle devletin rollerinin
ayrıştırılmasını sağlayacağını
söyledi. Alia'nın önerdiği anaya-
sa değişiklikleri, öncelikle Ko-
münist Parti tekelinden kurtu-
lan parlamentonun güçlendiril-
mesini, şimdiye dek yasak olan
yabancı yatırımlara kapılann
açılmasım ve insan haklan ko-
nusunda yeni adımlar atılması-
nı öngörüyor.
İnsan hakiarı konusunda ya-
pılacak yenilikler kapsamında,
dinsel yasaklann kaldınlması ve
1967 yılından bu yana kapalı
olan ibadet yerlerinin yeniden
açılması gündeme geldi.
Alia, ekonomide de köklü de-
KİMLİK KARTI ARNAVUTLUK
UGOSLAVYA
s• Işkodra
İYON DENIZ)
Resmi adı: Arnavutluk Sosyalist Halk
Cumhuriyeti
Nüfusu: 3 milyon 201 bin (1989)
Yüzölçümü: 28.748 km
2
Yönetim biçimj: Tek meclisli, tek partili
sosyalist cumhuriyet
Başkenti: Tiran
Etnik bileşim: Arnavut %96, Yunanlı %2.5
Üretimi: Kimyasal gübre, tekstil, mısır,
pamuk, patates, tütün, meyve, kömür,
petrol
GSMH: 2.8 milyar dolar (1986)
Kişi başına ulusal gelir: 900 dolar (1985)
Dışahmı: 335 milyon dolar (1985)
Dışsatımı: 345 milyon dolar (1985)
Ortalama yaşam siiresi: 70.4 yıl
Berlin, Beyrut'u aratımyor
(Baftarafi 1. Sayfada)
leri evleri kendi olanaklarıyla
onarmak ve buna karşın kira
vermeden oturmak istiyorlar.
Kendilerini bizzat "anarşist",
"solcu" ve "otonom" olarak ni-
teleyen bu gençleri evlerden çı-
kartmak üzere Berlin polisi pa-
zartesi gecesi bir operasyona gi-
rişti. Yaklaşık 1500polisevlerin
bulunduğu caddeye geldiğinde
barikatlarla karşılaştı. 500 kadar
maskeli genç bin;üann pencere-
lerinden ve çatılarından polise
molotof kokteyli, taş ve havai fı-
şek atmaya başladılar. Arabalar
ateşe verildi. Ortalık bir anda sa-
vaş alanına döndü. Güvenlik
kuvvetleriyle aralannda kızlar
da bulunan 18-20 yaşlarındaki
gençler sabahın erken saatleri-
ne kadar çatıştı.
Olayın yankıları sürerken
Berlin polisi dün sabah evleri ni-
hai olarak boşaltmak için bir
operasyon daha başlattı. Doğu
Berlin'e gittiğimizde bir "savaş"
manzarasıyla karşılaştık. Yanan
arabalar, lastikler ve göz yaşar-
tıcı bombalann yarattığı kesif
duman ve koku caddeyi kapla-
mıştı. Civardaki evlerde oturan-
lar pencerelerinden olayla ilgileri
olmadığını belirtmek için beyaz
çarşaf sallandınyordu. Resmi
makamlara göre bin, ancak sap-
tadığımız kadarıyla iki bini aş-
kın polis ve özel komando bir-
likleri zırhh araçlarla, hatta pan-
zerl«rle geldikleri caddede bari-
katlan kaldırdı. Diğer görgü ta-
nıklan da "Şimdiye kadar Ber-
lin'de böyle bir olay görmedik-
lerini, polisin gençlere düşman
muamelesi yapuğını" belirttüer.
İşgal ettikleri binalara "oli-
garsiye hayır", "emperyaliznıe
karşı mücadele" gibi pankartlar
asmış olan gençlerden 135'i göz-
altına alındı. Çok sayıda polis
memuru yaralandı.
Berlin'de ev işgalcilerinin ne-
den olduğu ilk olaylar 1980'lerin
başında meydana gelmişti. Batı
Berlin'in Kreuzberg semtindeki
catışmalar sosyal demokrat yö-
netimin yerini muhafazakârlara
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — SHP Genel Başkanı Er-
dal tnönü'nün, önümüzdeki
günlerde dış politika uzmanla-
n, emekli büyükelçilerle görüşe-
rek, "Ortadogu'da, Türkiye'nin
de kanşabileceği bir savaş ola-
sılığını önlemek amacıyla" bir
rapor hazırlayacağı ve bunu Sos-
yalist Enternasyonal ve BM'ye
götüreceği bildiriliyor. Inönü-
nün bu rapor-plan çerçevesinde
Ortadoğu ülkelerini de ziyaret
edebileceği, yapılacak toplantı
ardından bu konudaki girişim-
lerin başlatılacağı öğrenildi. lnö-
nü, konuya ilişkin olarak, "Or-
tadogu'ya bir gczi yapma düşün-
cem var. Ancak henüz
hazırlantnadı" dedi.
Alınan bilgilere göre, halen
SHP Genel Sekreterliği'nce yü-
rütülen girişimlerde, SHP lide-
rinin dış politika uzmanları ve
emekli büyükelçilerle bir araya
şetirilmesi için çaba harcanıyor.
Tnönü'nün bugün ya da yann bu
tür bir toplantıyı geıçekleştire-
ceği belirtiliyor. SHP lideri, bu
toplantıda özellikle "savaş" ve
"Ortadogu'da banş ve istikrann
oluşturulması" sorunları üzerin-
de duracak. Inönü'nün Türki-
ye'yi de "yakından ilgilendiren"
bu konu hakkında somut bir
öneriler paketi hazırlayarak Or-
tadoğu ülkeleri nezdinde bazı gi-
rişimlerde bulunacağı kaydedi-
liyor. lnönü, bu çerçeve içinde
Ortadoğu ülkelerine gidecek.
SHP liderinin Irak lideri Sad-
dam Hüseyin ile de bu bağlam-
da görüşebileceği vurgulanıyor.
Ancak, tnönü'nün halen giri-
şim aşamasında olan planının,
Sosyalist Enternasyonal ve Bir-
leşmiş Milletler'e de sunulabile-
ceği, SHP liderinin buralardan
alacağı destekle planını gerçek-
leştirmeyi düşündüğü öne sürü-
ABD
lüyor. SHP yetkilileri, konunun
"girisim aşamasında" olduğunu
belirterek, "aynntüandınlmasını
doğru bulmadıklannı" dile ge-
tiriyorlar.
lnönü, bundan bir süre önce,
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Konferansı'na (AGİK) benzer
biçimde, Ortadogu'da da "Orta-
doğu Güvenlik ve tşbirliği
Konferansı" (OGtK) oluşturul-
masını önermişti. Alınan bilgi-
lere göre SHP lideri, "Ortado-
gu'da bir süper güç olmadığı ve
sorunun hep dış müdahaleler-
den kaynaklandığı" göruşunden
hareketle, dışardan bir güvenlik
sistemi kurmak yerine, bölge ül-
kelerinin kendi aralannda oluş-
turacaklan "bir ittifak" arayışı
peşinde. tnönü, Ortadoğu ülke-
lerinin silahlanmaya ayırdıklan
payın düşmesi halinde hızlı bir
banş sürecine girerek, kalkınma
yollarını bulabilecekleri görü-
şünde. Bu nedenle, "iç savaşın
sona erdirilmesi, Irak'ın Ku-
veyt'ten çekilmesi ve dışardan
müdahalelerin sona erdirilerek,
bölgeye yönelik bütün askeri it-
tifak girişimlerinin boşa
çıkarılmasım" savunuyor.
Ortadoğu'ya gitmeyi
düşünüyorum
Öte yandan dün gazetecilerin
konuya ilişkin sorularını yanıt-
layan tnönü şöyle dedi:
"Ortadoğu'ya bir gezi yap-
mak düşüncem var. Ancak he-
nüz hazırlanmadı. Hazırianma-
dan başka bir şey söylemem
doğru olmaz."
lnönü, "Ortadoğu'ya gitmesi
halinde Saddam Hüseyin Ue gö-
rüşüp gönişmeyeceği" sorusuna
da, "Bu konuda konuşmuyo-
nım. Hazırlık olmadsn söyle-
yince yanlış oluyor" yanttını
verdi.
ğişikliklerin yapılacağını belirte-
rek özel mülkiyetin önündeki
engellerin kaldınlacağını ve ya-
bancı yatınmcılara ülkenin ka-
pılannın açılacağını söyledi.
Alia, devlete bağlı işletmelerin
ve tarım kooperatiflerinin ba-
ğımsızlıklannın arttırılacağı ko-
nusunda da söz verdi.
Savaş yetkisi
için çekişme
bırakmasıyla sonuçlanmıştı.
Ancak şimdi Doğu Berlin'de
patlak veren olaylann 10 yıl ön-
cesinden çok daha ağır yaşandı-
ğı belirtiliyor. "Ev işgalcüeri"
daha çok işsiz, gelecek perspek-
tifi olmayan ve düzenle catışma
halinde yaşayan gençlerden olu-
şuyor.
Berlin'in sosyal demokrat
lçişleri Senatörü Ericb PaeUold,
ev işgalcilerine "uzlaşma for-
mülleri' öneriyor.
Gazeteci Cihangir,
Gümuşsuyu veya Moda
çevresinde uygun koşulda
kiralık ev anyor.
512 05 05 / 439
Dış Haberler Servisi — Kör-
fez bunalımına çözüm bulabil-
mek amacıyla diplomatik trafik
yoğunlaşırken Başkan Bush'la
Kongre arasında "savaş yetkisi"
konusundaki tartışma ABD'de
önemli bir iç sorun haline gel-
di. Washington muhabirimiz
Ufuk Güldemir'in bildirdiğine
göre ABD yönetiminin geçen
hafta Körfez'e 150 bin asker da-
ha göndermeye karar vermesin-
den sonra bu adımın savunma
değil saldırıya dönük olduğunu
ileri süren Kongre üyeleri, Ame-
rikan Anayasası'nın "savaş
açma" yetkisini Kongre'ye ver-
diğini vurgulayarak Bush yöne-
timini şiddetle eleştirmeye baş-
ladı.
ABD'de, başkan gerektiğinde
yurtdışma asker gönderebiliyor.
Ancak "savaş ilanı" anayasaya
göre Kongre'nin yetkisinde.
ABD başkanlan geçmişte çeşit-
li yöntemlerle bu yetkiyi Kong-
re'den almadan kullandılar. ör-
neğin Vietnam savaşı hiçbir za-
man resmen ilan edilmedi. Baş-
kan Johnson döneminde ABD
birliklerine Tonkin Körfezi'nde
yapıldığı ileri sürülen bir saldın
bahane edilerek Vietnam'da sa-
vaşa girildi. Daha sonraki yıllar-
da Tonkin saldırısının düzmece
olduğu ortaya çıktı. Anayasa-
ya göre ABD Başkanı Irak'a
karşı savaş açamıyor. Ancak
Amerikan birliklerine bir saldı-
rı olursa o zaman "karşılık" ve-
riyor. Bu da, Kongre'nin onayı
alınmadan savaşa gidilmesi an-
lamına geliyor. ABD Kongresi
böyle bir olasıhğı sezdiği için
son günlerde yönetimi şiddetle
sıkıştırmaya başladı.
Bush, önceki gece Cumhuri-
yetçi Parti üyelerine hitaben
yaptığı konuşmada ise Körfez
1
de amaçlanna ulaşarak başarı
sağlamaya kararlı olduklarını
söyledi.
Cuma günü Avrupa ve Orta-
doğu gezisine başlayacak olan
Başkan Bush'un Kongre liderle-
rini yatıştırmaya çalıştığı bildi-
riliyor.
ABD'de Bush-Kongre çekiş-
mesi sertleşirken, Körfez krizi-
ne ilişkin diplomatik girişimler
yoğunlaşıyor.
Fas Kralı 2. Hasan'ın yaptığı
olağanüstü zirve çağrısına Suu-
di Arabistan'dan olumsuz tepki
geldi. Reuter'e göre Suudi Ara-
bistan Dışişleri Bakanı Prens
Suud El Faysal; Irak, Kuveyt'ten
çekilmeyi kabul etmediği sürece
Arap zirvesinin bir anlam taşı-
mayacağını söyledi.
Irak ise Arap zirvesine katıl-
mak için öne sürdüğü koşullara
dün yenilerini ekledi. Başbakan
Birinci Yardımcısı Taha Yasin
Ramazan, 10 ağustostaki Kahi-
re zirvesinde "Irak aleyhinde alı-
nan karaıiann geçersiz sayıl-
masını" istedi. Irak, Kral 2. Ha-
san'ın çağnsına verdiği ilk yanıt-
ta, "Ortadoğu'daki tüm sonın-
ların görüşülmesi koşulu ile"
Arap zirvesine katılmayı kabul
edebileceğini bildirmişti. Taha
Yasin Ramazan'ın dünkü açık-
laması ile Bağdat yeni bir koşul
öne sürmüş oldu.
Tunus ise Kral 2. Hasan'ın zir-
ve çağnsını olumlu karşıladığı-
nı bildirdi, ancak katılıp katıl-
mayacağına ilişkin kesin bir
açıklama yapmadı.
Arap ülkeleri arasında zirve
hakkındaki nabız yoklamalan
sürerken, Moskova, Körfez kri-
zinin çözümü amacıyla yeni bir
diplomatik girişim başlattı.
AA'nın haberine göre SSCB'nin
iki Dışişleri bakan yardımcısı-
nın, Başkan Mihail Gorbaçov-
un "özel temsilcileri" sıfatıyla
Ortadoğu'da birçok ülkeyi kap-
sayan yeni bir diplomatik giri-
şüne başladıklan açıklandı.