25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhurıyet Malbaacılık ve Gazetecıhk Turk Anonım Şırketı adına Nmdir Nıdı 0 Gcnel Yayın Muduru H«s»n C m l , Mucsscsc Muduru Erane Ujaklıgil, Yazı tşlerı Muduru Ok» GoiKnsın. 0 Haber Merkezı Muduru \aiçm Ba>cr, Sayfa Duzent Yönetroem AN Acar 0 Temsılcıler ANKARA Akmd Tu, 1ZM1R HlkllMI Çetiakvı. ADANA Çrtn \ ıjtnojlo Dıs Habalcr tj*™ Mcı. Ekosomı Ct«C" T»>«.. Ij-Smdıtı Şatna fcmeı. kuiruı Ottl l « n Isunbu! HabCTİen Kcnal Kaç^. Eğıtım Gmca? Şartaa. Haber Araştırma İHBCt BtrtM. Ytort Habertm \Kdef Dofan Spoı Daıusman AMlHuuJır YMIIMM DIZÎ Yazıtaı K«fcw ÇskşfcM. Arafcirma §^M Alpay. Oo2d[me AHdhli VlZKI 0 koordınatör Ahad fcorabu 0 Maiı Ijkr Erol Ertai 0 Muhaıebc IfelrM te»er 0 Buîçe Pianlama Sevfi Oımhf|fB|hi 0 Reklam AJ»K IMIM 0 Ek Tannla- Hato Akjol 0 tdare Hı«|iı Gaıcr 0 Istaıro ( M n Çt*k 0 Büp-lslan Nail laal 0 Ptrcond Scv(i Uvm kunthı BatLan Nldir Nadı OMn Aktal. Mga «w». Hım (<••!. Hikael ( « ı ı k n . Ok» Ifar Muca. llkaa Ab Sra». Atart 1 a Boson *f YavcrL Cjmhunjd Maıbuollk we Glfeteahk T A Ş. T«rk Ocatl Cad. 39/41 Cltftloilu 34331 W. PK 24* IsıanboL Td 512 05 05 120 hul. Tdo 22246. F»ı (1) 526 60 72 0 Buroler Aakarc Zıya GoUp Bi. InkıUp S No 19 4. Td 133 II 41-17 Teln 42344 Fu. (4) 133 05 65 0 Inir H Zıya gl> 1352 5 ! 1. TH 13 12 30 Ttia 52359, F«. (511 » 53 60 inOnO CJKİ 119 S NO 1 Kaı 1. 1W 19 31 52 (1 hal). Td« 62155, FM- 111) 1» 25 71 TAKVlM: 7 EKİM 1990 Irasak: 4.35 Güneş: 5.59 Öğle: 11.57 Ikindi: 15.09 Akjam: 17.44 Yatsı: 19.03 Müzeler nıüzelikGÜLÇtN tLCİ Yaklaşık 2.5 milyon tarihi eserin "koruma aJtında" tutul- duğu Türkiye müzeleri, "ger- çek" koruma görevinden yok- sun. Eserler, seıgüerde ve depo- larda korunmaya uygun ortam- lardan uzakta, doğal koşullara terk ediliyor. Anadolu müzele- ri ise çağdaş sergilemeye bile ulaşabilmiş değil. Türkiye'de bulunan 169 müze biriminin pek çoğunda, depoları dolduran et- noğrafık eserler geleneksel yön- tem olan naftalinle korunmaya çalışılıyor. Prehistorik çağlardan bugüne kadar kültürler harmanı olmuş Anadolu'da insanlık tarihinin bütün evreleri yaşamış, yeşer- miş, boy atrruş. Uygarlık tarihi- nin ürünleri, yaklaşık 2.5 mil- yon eser, muzelerde "koruma" altında. Bu eserlerin yaklaşık onda biri teşhir salonlanm süs- lerken, geri kalaru depolann il- kel ortamlannda, günümüz kül- türüne hizmet edebilmek için sergi salonlarına çıkacakları günleri bekliyor. 169 müze bulunan ülkemizde, müzesi olmayan il sayısı 14. Müzeleri olma- - - _ — ^ _ smakarşınpek _,.. . . , , , ,„ Ç ok Karadeniz Türkiye'de 169 il ve iiçesinde, müzenin büyük bir b ü ! çoğunluğu bakımsız durumda. Anadolu uygarlık tarihine sıkmtısı yuzun- ilişkin 2.5 milyon den eser sergi- e serin ancak onda biri sergilenebiliyor. kolayca çalınmasına yol açıyor. 80 bin sikkenin bulunduğu Adana Müzesi'nde sergilenen eserlerden bazüanmn kayboldu- ğu, bazjlanmn da taklitleriyle değiştirildiğinin fark edilmesi üzerine yapüan sayımda yakla- şık 2600 altın, gümüş ve elek- tron sikkenin yerinde olmadığı belirlendi. Adana Müzesi'nde yeniden yapılan sayım bir yıldır sürüyor ve kaybolan, taklitleriy- le değiştirilen eserlerin kesin sa- yısı ortaya çıkanlmaya çalı- şılıyor. Geçen yıl personel yokluğu yüzünden ziyarete kapatüan tz- mit müzelerinde grup ziyaretle- ri bir süre kültür ve turizm mü- dürlüklerince oluştunılan bir ekip gözetiminde yapıldı. Daha sonra geçici personel atanarak Izmit müzeleri yeniden ziyarete açıldı. Samsun Arkeoloji ve Etnoğ- rafya Müzesi'nde bulunan 15 bin eserden 5 bine yakını sergi- lenebiliyor. Truva savaşlannı canlandıran sahnelerin yer aldığı Abissos Mozayiği ve büyuk boyutlu bronz atlet heykeli ile unlu Sam- sun Müzesi, Karadeniz'in göze ^ _ _ ^ görünür tek sizliği, sergi sa- lonlannın yok- luğu ve uzman teşhir salonu ™^~~^ ve depo sıkıntısı çekmeyen mü- ze yok gibi. Kültur Bakanbğı'n- ca son yıllarda üzerine gidilme- sine karşın, muzelerde yaşanan personel yetersizliği, sağlıklı en- vanter tutulamamasına, bu da çalınan, kaybolan ya da taklit- leriyle değiştirilen eserlerin za- marunda ortaya çıkanlamama- sına yol açıyor. Ülkemiz müzeleri içinde ts- tanbul muzelerinin yeri ayn. Gerçek anlamda koruma göre- vinin yerine getirüdiği tstanbul müzelerinde yer alan eserler, ço- ğunlukla Anadolu'dan toplan- mış, doğal ortamlanndan kopa- rıhiuş eserler. Bu muzelerde mo- dern, açıkJayıcı bilgilerle, lokal ışıklar altında nişlerüı içinde sa- bit teşhir yapılıyor. Yöresel eserlerin toplandığı Anadolu muzelerinin durumu ise içler aası. Türkiye'nin en sorunlu muze- lerinden biri Adana Müzesi. Bir yamnda otogar olan müzenin E-5 karayolu uzerinde bulun- ması da bir "dezavantaj". Vit- rindeki eserler sarsıntı ile duşu- yor, kmlıyor. Müzenin otogar tarafındaki koruma duvarına yapılan seri dükkânlar ile bekçi ve personel yetersizliği, eserlerin müzesi. Öteki Karadeniz ille- rinde müzeler, tumüyle "ka- derine" terk edilmiş. Bina- ları var ama teşhir salonla- n, en önemlisi de uzman kad- roları yok. Ya ^~^~^^~"" daaz. Samsun Arkeoloji Müzesi, 1981 yıhnda açılmış. Kültür Ba- kanlıgı'nca "müzesi var" deni- len Giresun'da müze henüz açılmamış. 40 bine yaklasan eser sayısıyla Türkiye'nin en zengin müzele- rinden biri olan Burdur Muze- si, zengin koleksiyonunu sergi- leyebilecek günumüz koşullan- na uygun bir yapıdan yoksun. Var olan 3 teşhir salonunda salt 3 bin eser sergilenebiliyor. Kalkolitik Çağ'dan günumu- ze uzanan bir tarihi içeren Af- yon Müzesi'nde de eserlerin bü- yük çoğunluğu yer sıkıntısı ne- deniyle depolarda beklemek du- rumunda. Selçuklu'ya başkentlik etmiş Konya'da Arkeoloji Müzesi'nde yersizlik nedeni ile sergileneme- yen bir müzelik daha eser var. Türkiye'nin en eski müzelerin- den biri olan Bursa Müzesi'nde de 10 bin eserden çok azı sergi- lenebiliyor. Onarun çahşmalan 12 yıldır surduruldüğü için Tekirdağ Muzesi'nin kapılan ziyarete ka- palı. 12 bin eserin tamamı ilkel depolarda. 1953'TE SİNEMAYA BAŞLADI — 1953 yılında,"Öldüren Şehir"k sinemaya başlamıştı. Kenan Pars, şimdi Bakırköy'de bir gazete bayiini işletiyor Yeşilçam'daf jön've 'kötü adam' rolleri oynayan Kenan Pars, artık gazete satıyor O şimdi gazete bayii"Hep büyük değişiklikler olmuştur diye döndüm sinemaya, ama her şey bıraktığım gibi duruyor. Bugün hâlâ bir değişiklik yok" diyor Kenan Pars. AHU ANTMEN ~ —Ağabey, gazete versene bir tane!.. —Baba, Maltepe var mı? —Huralarda fotoğraf stüdyo- su varmış amca, nereden gi- diliyor? —Bak kız, (yanındakini dür- terek) kimdi bu? —Aaa, siz Kenan Pars değil misiniz? • Bakırköy'de, özgürlük Mey- nadı'nın hemen girişinde, küçük bir gazete bayiinin içinde tanı- dık bir yuz çarpıyor insanın gö- züne. "Ben bu yüzu nerede gor- diim?" diye düşunürken, gaze- te, sigara vb. satan bu "amca"- nın Kenan Pars'tan başkası ol- madığını fark ediyor insan. Bir dönemin oyuncu, hatta yönet- men, senarist ve yapımcısı Ke- nan Pars. 1953 yılırun önemli fiünlerin- den binyle, Lütfi Ö. Akad'ın yö- nettiği "Öldüren Şehir'Me sine- maya başlamış Kenan Pars. Rol arkadaşlan Turan Seyfioglu, Ay- han Işık ve Belgin Doruk. tlk dönem filmlerinden çoğunda "jön"ü ustlenmiş, sinemada ne PARS VE ALIŞIK — Kenan Pars, Sadri Alışık'la Avare filminde... kadar "kötü adam" olarak ta- nınsa da aslında çevirdiği 35O'ye yakın filmin neredeyse >-ansın- da jön. Kenan Pars, "kötü adam"lığa itilişini, daha sonra tumden yok oluşunu star sistemine bağlıyor. "Star parajı goturuyor, siz onun aldıgının onda birini bUe aiamaz oluyorsunuz" diyor. 1961'de Mask Film'i kuran oyuncu, bel- ki de Yeşilçam "sistem"ine bir başkaldırı olarak kendi filmle- rini kendisi çekmeye başlıyor. Hem oyuncu hem yönetmen hem de yapımcı olarak. Her yıl bir fîlm çekiyor, çoğu dar büt- çeli yapımlar. Altı fılmden son- ra, anlattığına göre "kasti engellemeler" nedeniyle iflas ediyor: "Anadolu işletmecileri- ne mal satan film işlelmeleri. kimseye mal aldınnıyor, dolan- dınlıvoruz..." Sırn Gültekin'in önerisiyle si- nemaya başlamadan önce tica- retle uğraşmış olan Pars, bu kö- Sangerme Park tber OteVin müdürü, 35 yıllık turizmci Heinz H. Fugger turizmdeyeni eğilimleri anlatıyor ^Tiıristler önce temiz çevre istiyor' Pet şişe yasak Almanya'nın en buyuk turizm acentelerinden TUI'nın 'çevre dostu' seçtiği Sangerme Park Iber Otel'de pet şişe tamamen yasak. KJor yerine ozon Yüzme havuzunun temizlenmesinde gelecek yıl, klor yerine çevreye daha az zararlı olan ozonun kullanılması planlanıyor. SERPİL GÜNDÜZ SARIGERME — Avrupalı tur operatorleri, örnek çevre dostu seçtikleri otel ve tatil koy- lerine çevre biüncine sahip turist gönderiyorlar. Oteller ve tatil köylerini de çevreye verdikleri özene göre değerlendiriyorlar. Almanya'nın en büyük seyahat acentelerinden birisi olan TUİ- nin oteller, kulüpler ve tatil köy- leri için duzenlediği kontrol lis- tesinde ağır ve hafif ölçütler maddeler halinde belirlenmiş. Listenin ağır ölçütler kapsa- mında otel, kulup ve tatil köyle- rinin alanı içinde ya da çevresin- de istenenler şoyle: Akan ve duran sularda temiz- lik. Hava kirliliği ve rahatsız edi- ci koku olmaması. Trafıkten uzaklık. Doğaya, araziye ve ül- ke mimari üslubuna uygun ya- pılaşma. Yeşil bir çevre ve mü- kemmel çalışan mekanik-biyo- lojik antma tesisleri. Hafif ölçütler listesindc ise bi- yolojik olarak çozulebilen te- mizlik malzemelerinin kullanı- mı. Enerji tasarrufu. Tek kulla- nımlık ambalaj malzemelerinin azaltılması veya kaldınlması. Si- gara içmeyenler için ayrı mekân bulunması yer alıyor. ÖNCE ÇE> RE — Turkiyeje tatile gelen Avrupalı turisüerin çoğu artık "once çevre" diyor. TUI'nin "çevre dostu" olarak seçtiği otellerden olan Sangerme Park Iber Otel, cevre bilincine sahip Avrupahlan konuk ediyor. Sangerme'de çevre temizliği ko- nusunda en dikkat çekici özel- lik "pel" şişe kuUanımının ke- sinlikle yasak olması. Her türlü sıvı içecek cam şişelerde sunulu- yor. Otelin mutfağında alumin- yum araç ve gerecin kullarumı da yasaklanmış. Temizlik mad- desi olarak piyasada da satılan, doğaya ve denize zararlı etkisi olmayan, su içinde çozülen bir madde kullanılıyor. Etoksilatlı bu maddenin yüzde 97'si 6 gun- de, yuzde 3'ü de 22 günde deniz suyunda kayboluyor. Yüzme havuzunun temizliği için klor kullanan Sangerme Park İber Otel'de klorun çevre- yi olumsuz etkilediğinın bılin- cinde olan otel yetkilileri, gele- cek yıl havuzda "ozon" kullana- caklannı söylüyorlar. "Çevre dostu" otehn belki de bu özelliklerinin farkında olan sukaplıımbağaları havuzları kendilerine mekân seçmişler. Çevreden aynhnayan ve zaman zaman çimlerde dolaşan yavru kartal da otelin konuklarının dostluğunu ve ilgisini çekiyor. Sangerme Park'ın bir yıldan bu yana genel müdürlüğünü yü- rüten Heinz H. Fngger 35 yıldır turizmle uğraşıyor. H. Fugger, turizm ve çevre konusunda yap- tığımız söyleşide çevre bilincine sahip Avrupalılann sayısının git- tikçe arttığını vurguluyor. Fugger, "İnsanlar o derece çevre bilincine sahipler ki Oteli- mizdeki sivrisinek lambalannı başka bocekleri öldurdüğu için istemiyorlar. Kaplumbağa oldu- ğunu duydukları zaman onları rahatsız etmemek için gelmek bile istemiyorlar" diyor. 13 yıldan bu yana Iber Otel- ler zincirinde görev yapan H. Fugger, İspanya, Ingiltere, Fran- sa, Bahama Adalan ve Bermu- da'da çalışmış. 1 yıldır Türkiye- de yaşıyor. H. Fugger, Avustur- ya kökenli çokuluslu unlü bur- juva ailesi olan Fuggerlerin son kuŞağjndan. Ailesinden çok faz- la söz etmek istemediğini ve bunlann çok gerilerde kaldığım belirterek şimdi Türkiye'de "ya- bancı işci" olduğunu söylüyor. Bagastein'de turizm eğitimi gören H. Fugger'in Türkiye'ye gelmesine eşi karar vermiş. Ko- yun eti ve peynirini çok sevdik- lerini ve her fırsatta Turkıye'den getırttiklerıni söyleyen H. Fug- ger, geliş öykülerini esprili şekil- de şoyle anlatıyor: "Karıma böyle bir fırsat çık- nğım anlannca 'Madem ki koyun etı ve peynınni sevıyoruz hemen gidelim hiç bir sorun yok' dedi." Avrupalı turistlerin y.kıma uğramamış sağlıklı bölgeler ara- dığına dikkat çeken H. Fugger, FUGGER — Turizmin anahtan çevre Akdeniz'deki öteki tatil yörele- rinde fiyat gelişiminin Türkiye 1 nin çok uzerinde olduğunu an- latırken "fîyat-hizmet dengesi korunabilirse turizm iilkenize çok büyük gelir getirebilir" diyor. Çevre temizliği konusunda, yerel yöneticilerin de desteğine gereksinim duyduklannı anlatan Fugger, çevrede denize giren yer- li halkın arkalannda bıraktığı çoplerden ve bira kutulanndan hayretle söz ediyor. Antalya'ya değin hiçbir kıyı kontrolune de rastlamadığını anlatan Fugger, çevre yetkililerini bu konuda uyardıklannı belirtiyor. "Gele- cek kuşağın bugünkü çöplerin içinde boğulmaması gerek" di- yen H. Fugger, "Bizim gibi otel- lerde plastik ve teneke gibi mad- deleri çopten ayınyoruz, ama bir bakıyoruz hepsi a>nı çöp dağı- na gidiyor. Oysa birimlerine gö- re aynlan çöpun değerlendiril- mesi gerekir. Çevre yetkililerini bu konuda uyardık" diyerek bu konudaki yakınmasını dile ge- tiriyor. Sivrisineği çok yoğun olan bir bolgede yaşadıkları halde sinek- lerle birlikte çevreyi de mahve- den koyu kimyevi maddelerden kaçındıklarını anlatan H. Fug- ger, bunun yerine yetkilileri bi- yolojik savaşa ikna etmeye çahş- tıklarını anlatıyor. Nemli ve ıs- lak bölgelerde, toprağın neminı dışanya çektiği için okaliptus ağacı dikmenin sivrisinekleri ko- vacağına dikkat çeken H. Fug- ger, bataklık alanlarda sivrisi- nekleri yok eden bahklann ure- tilebileceğini savunuyor. Sangerme'nin çok yakınında SEKA'run Dalaman Kâğıt Fab- rikası var. H. Fugger bu fabri- kanın çevreye etkisini, "bazen öyle, bazen böyle" diye anlatı- yor. Yetkililerin yardımıyla kâ- ğıt fabrikasının doğa>ı kirletme- sine karşı savaştıklannı, bu ko- nuda Muğla Valiliği'nin açtığı dava nedeniyle de konuşmarun yararlı olmayacağını söylüyor. H. Fugger'in bu konuda an- lattıkları ilginç. Alman Stern Dergisi'nde temmuzda yayımla- nan bir haritada Akdeniz'de de- nize girmenin tehlikeli oiduğu bölgelerin işaretlendiğini göste- ren Fugger, gerekli tahliller ya- pılmadığı için Türkiye'dekı tu- rizm bölgelerinin işaretsiz bıra- kıldığım, ancak Dalaman ve İz- mit'teki SEKA kâğıt fabrikala- rının gösterildiğine dikkat çeki- yor. H. Fugger "çevre bilincine sahip Avrupalılar kâğıt fabrika- sının çevreyi kirlettiğini bilirler. Batılılar haritada belirsiz kalan yerlerden hoşlanmaz. Belki de bu yaz bizim haberimiz olma- dan laboratuvar gönderip kirli- lik derecesi bilinmeyen yerleri saptamışlardır ve onumuzdeki sezonda harita oyle çıkar" diyor. tü deneyiminden sonra ayakka- bı tokacıhğına başlıyor. 1973'te bu işte iflas ediyor ve yine film- ciliğe dönüyor. Sonra yine ayak- kabı tokaalığı. Sonra yine sine- ma. Böyle bir "döngü" içinde gidip geliyor... Bu arada bir şey fark ediyor: "Hep büyük deği- şiklikler olmuştur diye döndüm sinemaya. Yapımda. teknikte... Ama her şe> bıraktığım gibi du- ruyor. Bugun hâlâ bir değişiklik yok." "Türkiye'de fflmciük nasd düzelecek" tartışmaları Kenan Pars'ı guldüruyor. Bugüne ka- dar filmcilik yapıtmadığını söy- lüyor; Kenan Pars'a göre Türki- ye^de 75 yılını dolduran bu sek- törde "filmciliğin isportacüığı" yapılmış. "Filmciliği düzeltmek için" diyor Kenan Pars, "altya- pıya ineceksin. Bunun temel ta- şı da sesli çeken makinenin gel- mesi. Bu gelmedikçe filmin ya- pımdaki kalitesi açısından bir değişiklik olmaz. Konu seçimin- de bir çuvallaına olabilir, distri- busyonda aksaklık olabilir, ama bunlar zamanla düzelebilir. Ama once sesli çekim gelmeii. Olmadığı zaman, kameranın al- tında biri oturuyor, papağan gi- bi kendi istediği vurgularla oku- yor, sufleyi alan kendi >urgula- nna göre konuşuyor, sonunda bir de dublaj yapan arkadaş kendine göre söylüyor. Filmi seyrettiğimiz zaman da resim başka yerde, ses başka yerde sanki..." Yeşilçam neden hep aym tip konulara takılıp kaldı? Kenan Pars biraz sinirlenerek cevaplan- dırıyor sorumuzu: "Farklıbk ya- ratabilecek adam yok da on- dan... Kasabı geldi filmci oldu, manifaturacısı geldi, yok polis emeklisi geldi filmci oldu... Za- ten siz filmden para kazanıp da stüdyo yaptıranı duydunuz ma? Gider ev abr, köşk alır, yat aur... Bir de kalkıjorlar hukümet bi- ze yardım etsin diyorlar. Ben hü- kümetin yerinde olsam bir ku- raş para vermem bunlara. 'Tak Fişi Bitir işi', 'Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak' gibi filmler yapa- rak sinemanın seyircisini kaçır- dılar. 'Ne yapıyorsun' diyen bir merci olmadığı surece Türk si- nemasında hiçbir şey düzelmez." Her şeyin laf olsun" diye yapıl- dığına inanıyor Kenen Pars. Laf olsun diye toplanıldığrna, laf ol- sun diye konuşulduğuna, çözüm arandığına, dernekler kuruldu- ğuna, başkanlar atandığına... Oyuncu, 1950'lerde "Aramız- da Yaşayamazsın", "Ecd Köprii- sü ", "Son Şarkı", "Gün Doğar- ken", "Kanlanyla Ödediler"; 1960'larda "İçimizden Biri", "Sahte Nikâh", "Oğlum", "GizB Emir", 1970'lerde "Eski Kurt- lar", "S Mflyoncuk Borç Verir misin?" gibi fılmlerde, son yıl- larda da birçok dizide rol aldı. "Ne olursa olsun oynanm" di- yen oyuncuya son zamanlarda teklif gelmiyor. Sinema kitapla- rında adı, "Bir zamanlann jö- nü, daha sonra karakter rolleri- nin seyilen oyuncuso, daha çok 'kötü adam' oynadı" sozleriyle amlıyor. Pars, "Ben bir şey yap- tığıma inanmıyoram ki" diyor. Ama ekliyor: "Fakat sinemada bir şey yaptım diyenden 50 mis- li daha çok şey yaptım... Biz si- nemayı değiştirdik. A>han'lar, lurhan'lar, Ahmet Tank Tekçe^ ler, Eşref Kolçak'lar, bendeniz. sinemanın seyircisini değiştir- dik.» Kurk mantolu insanlan getirdik sinemaya. Belki de bir şeyler yaptık!" Kenan Pars, Yeşilçam'a öfke- li. Bu öfkesi "kötü adam" oyna- dığı fılmlerdeki öfkesine benze- miyor ama. Kırgınhk da taşıyor içinde. Derken yine birisi, "Amca si- gara yok mu?" diye soruyor. Frankfurt'ta imzagtinü • FRANKFURT (Cumhuriyet) — Frankfur' Fuan'nın önceki gün kapanmasının ardından Cumhuriyet'in buradaki etkinlikleri sünıyor. Dün Cumhuriyet Hafta tarafından düzenlenen "Körfez Krizi, Dünya ve Türkiye" panelini Cumhuriyet Yazı Işleri Müdürü Okay Gönensin yönetti. Konuşmacılar da gazetemiz yazarlan Uğur Mumcu, Cüneyt Arcayürek ve Ali Sinnen'di. Dün ayrıca Mumcu, Arcayürek ve Sirmen fuarda ayn bir salonda kitaplannı imzaladılar. Mumcu, Arcayürek ve Sirmen bugün de aym yerde imza gününe katüacaklar Ayılan konuna • ATİNA (AA) — Yunanastan'da ayı neslinin tükenmek üzere olması karşısında, ülkedeki "Ayıseverler Derneği" harekete geçti. "Yunanlı Ayıseverler Derneği" Atina'da duzenlediği basın toplantısmda, Yunanistan'da sadece 61 ayı kaldığım, bunlardan da ll'nin Çingeneler tarafından sokaklarda oynatıldığım açıkladı. "Ayılanmızı koruyalım" sloganı ile ülke çapında bir kampanya başlatılacağını belirten dernek üyeleri, bu çerçeve bir "Ayı kampı" kurulacağuu söylediler. Dernek üyeleri, ayılann korunması amacıyla hazırlanan ve 300 milyon liralık harcamayı gerektiren bir projenin Tanm Bakanhğı tarafından kabulünde istedi. Çocuklar için yılbaşıkartı • ANKARA (UBA) — Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) her gün hayatım kaybeden 40 bin çocuğun hayatım kurtarma çabasına destek olmak isteyenleri bağış yapmaya ve UNICEF kartı almaya çağırdı. UNICEF Türkiye Milli Komitesi Genel Müdürü Adnan Olah 115 ülkede çocuk yaşatma ve gelişterme seferberliği sürdurdüğünü ve bu kampanyanın bağışlarla gerçekleştirildiğini söyledi. - Yaklasan yılbaşı nedeniyle tebrik kartı satışlanmn bütün dünyada hız kazanacağını hatırlatan Olah, kart göndermek isteyenlerden UNICEF kartlannı tercih etmeleriyle her gün ölüme gönderilen çok sayıdaki çocuğun yaşamına katkıda bulunulacağını belirtti. Konserve mi kurutmamı? • ANKARA (UBA) — Hacettepe Üniversitesi beslenme ve diyetetik bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayşe Baysal, yiyeceklerin konserve yapılarak saklanmasma karşı olduğunu söyledi. Baysal, "konserve yapılırken yiyecekler çok kaynatıldıgı için vitarninleri kayboluyor. Bunun için yenildiğinde yaran da zaran da olmuyor. Aynca konserve yapmak büyük bir enerji kaybına da neden oluyor kurutursamz hiç olmazsa maliyetten kânnız olur" dedi. Baysal, sebzelerin kurutulma sırasında da beklendiği için büyük vitamin kaybına uğradığını, ancak yenildiğinde lezzetli olduğunu belirterek, bu tttr saklama yönteminde fazla bir harcama yapılmasına gerek olmadığını söyledi. Hava kirüliğine ithalkömür • İZMÎT (Cumhuriyet) — Izmit Belediye Başkam Sefa Sirmen, kent halkına çağnda bulunarak, hava kirliliğinin önlenmesi için mutlaka ithal kömür kullanılması gerektiğini söyledi. tzmit Belediye Başkam Sirmen, Güney Afrika'dan getirilen kömürün tüm yabana maddelerden arındınlmış, yumruk büyüklüğünde, kalori değerinin çok yukseV olduğunu belirterek "İthal kömürün bir tonu yerli kömurün 3 tonuna eşit kaloriye sahiptir. Kendi sağlınızı, çocuklanmzın sağhm ve yaşadığımız çevreyi korumak istiyorsak bu kömürün kuUanımının yaygınlaştırılması için herkesin çaba göstermesi gerekir" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle