Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 7 EKÎM 1990
Haksız
gözaltma
2.5 nıilyon
tazıninat
ANKARA (Cumburiyet Bfl-
rosa) — Başkentte bu yılbaşın-
da gerçekleştirilen TBKP ope-
rasyonlan sırasında Adalet Ba-
kanhğı'nın izni abnmaksızın 12
gün gözaltında tutulan Avukat
Uğur Söyletnezoğlu'na devletin,
2.5 milyon lira maneyi tazminat
ödemesine karar verildi. Anka-
ra 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce
3 Ekim 1990 tarihinde oybirli-
ğiyle verilen kararda, Avukat
Söylemezoğlu'nun, TBKP An-
kara örgütünün 13 Ocak 1990
tarihinde Yeni Adımlar isimli ya-
sal derginin bürosunda yapacak-
lan basın toplantısında, müvek-
kili Şaban Çekil'in talimatı üze-
rine bulunduğu belirtildi
Caroline'nin gözyaşları
şamba günü deniz kazasında ölen eşi Stefano Casiraghi, göz-
yaşlan içinde toprağa verildi. Koyu renk güneş gözlügü takan,
siyah şapka ve siyab elbise giyen 33 yaşındaki Prenses Caro-
Hne, katedralde 55 dakika süren tören boyunca gözyaşlannı
tutamadı. (Fotoğref: Reuter)
Imanı
sabverildi
GAZİANTEP (Cumhuriyet
Giiney tlleri Bürosu) — Devlet
Bakanı Mustafa Taşaj ve Gazi-
antep Valisi Hüsnü Tüğlu'nun
da katıldığı cuma namazında,
"Tiim siyasi partiler insaolan
birbirine düşürüyor, döşman
ediyor. tnsanları karşı karşıya
getiren siyasi partilere lanet ol-
sun. Bunlardan uzak durun"
içeriğinde vaaz verdiği için göz-
altına alınan Mehmetpaşa Ca-
mii imamı Mustafa Çopursuz,
emniyet müdürlüğünde ifadesi-
nin alınmasının ardından önce-
ki gece saJıverüdi. Çopursuz
hakkında cumhuriyet savcüığın-
ca soruşturma başlatıldığı bildi-
rildi. Şahinbey Kaymakamı
Yüksel Peker, imam Mustafa
Çopursuz'un görevden alındıgı-
ıu ammsatarak hakkında so-
ruşturma başlatıldığını söyledi.
*%*
Sovyetler Birligi'ndeki kol-
hozlarda sebze hasadı hızla yapılıyor. Yağ-
muriar bastırmadan sebzeleri tarlalardan kaldırmakta acele etmeleri için Moskova'dan çiftlik
yöneticilerine kesin talimat gonderildi. Moskova yakınlanndaki bu kolhozda da tanm işçileri
üriinü kaldırmak için büyük çaba harcıyor. (Fotoğraf: Reuter)
Safiye Filiz
kazada öldü
Haber Merkezi — Tiirk sa-
nat müziğinin tarunmış sanat-
çılanndan Safiye Fıüz, (50) ön-
ceki gece Fatih Sultan Mehmet
Köprüsü'nün Levent girişinde
geçirdiği trafik kazasında
öldü.
Alınan bilgiye göre program
dönüşü şoför Sabri Begiter'in
kullandığı 34 S 3042 plakalı
özel otomomili Fatih Köprü-
sü'nün Levent girişinde 34
BCC 032 plakalı kamyona ar-
kadan çarptı. Kazada Safiye
Filiz, yardımcısı Mükerrem
Taşçı Uzun ile şoförü Begiter
ağır yaralandılar. Şişli Etfal
Hastanesi'ne kaldınlan yaralı-
lar, hemen ameliyata alındılar.
Safiye Filiz, ameliyat sonrası
karaciğerindeki kanama dur-
madığı için kurtanlamadı.
HABERLERIN DEVAMI
Demirel: Enflasyon toplumu kemiriyor BAŞKEJVTTEN
(Boftarafl 1. Sayfada)
nuşmada, fiyat artışlanna değı-
nerek, "Onlenemeyen enflasyon,
güvenin kumaşın içini yedigi gi-
bi toplnmun içini yemektedir"
dedi. Demirel, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Enflasyon un yüzde 50lerin
üstttae çdcngı ve her ay hızla art-
tıgi bir ülkede kalkınma müm-
kttn degfldir. Böyie bir enflasyon
oranıyla piyasa ekonomisi de
yürütülemez. Türkiye, yoluna.
bagânkü şartlaria, bn iktidaria
böyle devam edentez. ANAP ik-
tidanna çeşitU yoUaıia ve ne ka-
dar suni teneffüs yaptınlırsa
yapünlsın, bir daha dirilemez.
Sosyal demokratlar da bu ül-
kede fazla bir şey yapamazlar.
Şimdiye kadar ne yapülarsa gös-
lerin. Meyveli ağaç biziz. Bunu
baika iyice anlatmanızı istiyo-
rnm."
SHP Genel Sekreteri Hikmet
Çetin de dün düzenlediği basın
toplantısında, hükümetin Kör-
fez krizinin maliyetini doğrudan
tuketiciye yüklediğine işaret ede-
rek akaryakıt fıyatlannın ağus-
tos ayı başına göre iki katına
yaklaştığını anımsattı. Çetin, ey-
İUİ sonunda yapılan akaryakıt
zamlarının da 4 ekimde açıkla-
nan fiyat endekslerine yansıma-
dığını belirterek ekim ayı fiyat
endekslerinin yükseleceğini vur-
guladı. Çetin, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Vatandaşlan zor bir kış bek-
liyor. Bu durum yalnızca Körfez
krizinin bir sonucu değil hiikü-
roetin kriz yönetimindeki başa-
nsızhğının bir sonucudur. Kör-
fez krizinden biitün diınya eıki-
leniyor. Ama diger ülkelerde
kriz azaltıcı mekanizmalar, fon-
lar, desteklemeier hiikümeüerce
rükerJci lehine devreye sokulu-
yor. Nitekim bu önlemlerie 2
agustostan bugiine kadar akar-
yakıt zam oranlan Fransa'da
vüzde 22, Hollanda'da yüzde 13,
Ingiltere'de yüzde 15, AJmanya^
da yözde 14 ve Italya'da yüzde
6 civarında tutulabilmiştir.
Tiirkiye'de ise aynı siire içinde
zam oranı yüzde 87'dir."
Kriz gibi konjonktürel dalga-
lanmalarda tüketicilerin üzerin-
deki hafıfletici şekilde kullanı-
lan fon ve destek mekanizmala-
nnın Türkiye*de de olduğunu
kaydeden Çetin, "Akaryakıt Fi-
yat tsükrar Fonu, akaryakıt fi-
yaündaki dalgalaıunalan denge-
lemek için oluşturulmuştur. An-
cak, bu fonun ne amaçla kulla-
nıldıguu bilmiyoruz" dedi.
Çetin, hükümetin pahalıhğa
ve uyguladığı zam politikasına
her yü yeni bir bahane bulduğu-
nu belirterek şöyle devam etti:
"Hükümet, hatırlayacaksınız,
bir yıl tstanbul'a yağan kan, ge-
çen yıl da kuraklığı bahane et-
mişti. Bu yıl ise bahane, Körfez
krizklir. Bu yıl onun arkasına sı-
fınıyoriar. Ancak vatandaş ar-
tık bu tür hikâyeleri dinlemek-
ten usanmış, pahalılıgın gerçek
nedeninin ANAP'ın basansız
politika ve uygulamalannın ol-
duğunu görmüştür. ANAP git-
meden bu enflasyondan knrtul-
manın murakün olmadıgını va-
tandaşımız artık anlamışbr."
Çetin, bir soru uzerine, Fırat-
ın sularımn kesilerek Irak'a su
verilmemesinin iki ülke halkla-
rı arasında düşmanhğa neden
olacağuu bildirerek hükümetin,
iki halkı düşman edici tavırlar-
dan kaçınması gerektiğini
söyledi.
Türk-îş Genel Başkanı Şevket
Ydmaz da Cumhuriyet'e yaptı-
ğı açıklamada, Devlet İstatistik
Enstitüsü tarafından açıklanan
fiyat artış rakamlarınm, "dar ve
sabit gelirlüerin karşüaştıgı güç-
lüklerin artık çekilemeyecek du-
ruma geldiğinin bir gostergesi
olduğunu" söyledi. Yıhnaz, "Fi-
yat artışlan, dar geliriilere, şu
anda mevcut mutfak malzeme-
sinin stoku bittikten sonra, he-
le bu ayın 15'fnden sonra rauC-
faga daha fazlasıyla, iki misli
yansryacaga benzer" dedi.
Türkiye Resmi Sektör Müte-
ahhitleri tşveren Sendikası
(Türk-Inşa) Genel Başkanı Mev-
lüt Hamzaoğlu yaptığı yazıh
açıklamada, inşaat malzemesin-
deki fiyat artışları "anormal bir
hızla devam ederken" ortaya çı-
kan Körfez kriziyle akaryakıta
yapılan zamların tüm inşaat
malzemesine yansıdığını belirt-
ti. Hamzaoğlu, bu durumun sa-
bit inşaat birim fiyatlanyla iş ya-
pan kamu kurum ve kuruluşla-
nnın yatınmlannı üstlenen mü-
teahhitleri çok zor durumda bı-
raktıgınj bildirdi.
Hamzaoğlu, şöyle devam etti:
"Kamu yatınmlannı taahhüd
eden inşaat müteahhitlerinin
tüm sonınlanyla yakınen alakah
Bayındıriık ve İskân Bakanlıgı'n-
ca çıkanlması artık kaçınılmaz
bir fiyat farkı kararnamesinin
böyük bir ümit ve sabırsızhkla
beklenmekte olduğunu ve bun-
dan başka kurtuluş çaresi kal-
madığını ilgiUlere ve yetkililere
sızlanarak ve üzülerek duyur-
mak ve bu haklı talebimizin ger-
çekleşmesi için azami gayret
göstermek suretiyle acil ve müs-
pet bir sonuca ulaşmak iizere
inşaat müteahhitleri olarak bu
önemli konuda her türiü imkâ-
nın seferber edileceğini ifade et-
mek isterim."
Dışişleri ve Sürpriz
Dışişleri'ııde bakan tartışması
(Baştarafi 1. Sayfada)
Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in
şubat ayı sonunda göreve geli-
şinden bu yana gösterdiği per-
formans, hükümet çevreleri ve
bakanlık kadrolarında "bazı
açdardan" eleştiriliyor. Ancak
Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey
yöneticileri, Bozer'in basına
yansıyan gerekçelerle istifasımn
"oiumsuz bir gelişme" olacağı-
nı savunuyorlar. Bu konuda gö-
rüş açıklayan bir yetkili, "Sayın
Bozer çok deneyimü bir bürok-
rat Ancak yorgunluğu dikkat
çeldyor. Gene de önemli olan
'bakanlık, kadrolanyla uynmlu
çalışması ve bakanlıkta belirie-
nen politikaların hükümete ak-
tanlmasını sağlamasıdır. Yoksa
bakanlık kadrolarının yaptığı
hazıriıklan değeriendirdi, Cum-
hurbaşkanı'nın istedigi gibi dav-
ranmadı diye görevinden uzak-
laştuılmasını savunmak müm-
kün degildir" dedi.
Aynı yetkili, Dışişleri Bakan-
lığı'nın ortak savunma ilişkile-
ri, siyaset planlama, AT ile iliş-
kiler ve ikili siyasi ilişkiler gibi
"kritik önemdeki" dairelerinin
Körfez krizinin başından bu ya-
na, "etkin ve verimli" bir çalış-
ma gösterdiğini savunarak şu
değerlendirmeyi yapü:
"Ancak bu verimli çauşmamn
sonucu Turk dış politikasına ne
ölçnde yanstdı? Bu soranun ya-
nıtı, bakaniıktan kaynmklı biı
sorun olmaktan çok, bakanlığı
safdışı etmek isteyen anlayışın
neden olduğu bir durumdur.
Türkiye'nin gelecefini beliıieye-
cek ve dış ilişkilerini doğrudan
etkileyecek karariarda, bakanlı-
gın daha çok söz sahibi olması
ne yazık ki kişUikli yöneticiierin
üst makamlarda 'hoş karşı-
lanmaması' sonucu engelleni-
yor. Bakanlıgın başına üst ma-
kamlann dediğini daha çok ya-
pacak bir yönetici bulup kadro-
İan da bu anlayışa uygun biçim-
de yenilemek Türk diplomasia-
ne zarar verir."
Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in
yann Ankara'ya dönüşünden kı-
sa bir süre sonra istifasıru açık-
layacağı söylentileriyle birlikte
gündeme getirüen Güneş Taner
ve Nüzhet Kandemir alternatif-
leri, hükümet çevrelerinde
oiumsuz karşılanıyor. Bir yetkili,
Taner'in ekonomiden sorumlu
devlet bakaru olarak görevini
sürdürmesinin daha "uygun" ol-
duğu görüşünü açıklarken
"ANAP üyesi ve milletvekili ol-
mayan birinin bakanlık alması,
kabinede ve ANAP grubunda
rabatsızlık dogurur" diyerek
Kandemir alternatifıni eleştirdi.
Dışişleri Bakanlığı kadroları
da her iki alternatif konusunda
bazı kaygılar taşıdıklanm gizle-
miyorlar. Devlet Bakanı Güneş
Taner'in "diplomatlıktan uzak
birikimi ve kişihği" en önemli
eleştiri konusunu oluştururken
VVashington Büyükelçisi Kande-
mir, "çok deneyimli, ancak Dı-
şişleri'nde belli bir çizginin tem-
silcisi olarak şu anki üst yöne-
timle uyumlu çalışması güç bir
diplomat" olarak nitelendirili-
yor. Kandemir'in VVashington
Büyükelçiliği'ne atanmasıyla
boşalan müsteşarbk görevini
devralan Büyükelçi Tügay özçe-
ri'nin "başardı bir grafiğe" sa-
hip olduğunu savunan bakanlık
yetkilileri, Sayın Kandemir ba-
kanlıga gelip müsteşan ve üst
kadroları degiştinneye kalkarsa
büyük bir hata ohır" görüşünü
dile getiriyor.
Dışişleri Bakanlığı kulislerin-
de Cumhurbaşkanı özal'ın
"atak dış politika" adını verdi-
ği yaklaşımlan ile geleneksel
Türk dış politikası arasında
önemli ayrımlar olduğuna da
dikkat çekiliyor. Bu görüşe gö-
re bakanbk kadrolannda iki ayn
görüşü karşı karşıya getirecek
bir düzenlemeye gidilmesi, Türk
diplomasisini uzun süre bir ra-
hatsızhğa itebılecek.
TUM BOLUMLERIMIZLE
YENİDEN HİZMETİNİZDEYİZ.
ILGI VE DESTEGINIZE
TESEKKÜR EDERİZ.
I S T A N B U L
Bilgi ve Rezervasyon için:
ZiyafetMüdürlüğü 131 4646dan8864 Rezervasyon 131 4646'dan8804
AHMET TAN
ANKARA — özal'ın ABD
gezisinin ortaya çıkardığı tek so-
mut olgu var:
Cumhurbaşkanı özal bundan
böyle dış politikayı çizmekle kal-
mayacak, birinci elden kendisi
yönetecek.
Beyaz Saray'daki görüşmeye
Dışişleri Bakanı Bozer'i almayışı
bu kararın tescilidir.
özal, Türkiye'nin itibanmn
artması peşindedir.
Bunun eq kestirme yolunu ise
kendisinin uluslararası diploma-
si sahnesinde tanınması ve öne-
minin hissedilmesinde gör-
mektedir.
ABD ve Batı ülkelerinde öne-
mi kabul edilm&i, devlet adamı
olarak vazgeçilmez görülmesi ile
kendisinin Türkiye'de de itibar
kazanmasını, güçlenmeslni sağ-
layacaktır.
Cumhurbaşkanı'nın hesabı
budur.
Cumhurbaşkanı ö^al, Dışiş-
leri Bakanlığı'mn çizeceği ve uy-
gulayacağı politikalarla bu hesa-
bın gerçekleşeceğine inanma-
maktadu-.
Bozer'i Beyaz Saray görüşme-
sine sokmaması bu hesabın göze
çarpan ilk adımıdır.
Bozer, özal tarafından acık-
ça ve diplomaside en gerekli
olan "zarafet" unsuru dikkate
alınmadan kötü duruma düşü-
rülmüştür. Bozer, "Beyaz Sa-
ray'daki görüşmede ABD Dışiş-
leri Bakanlığı'nın da baştan ka-
ülmayacagını, kendisinin daha
sonra bir şey söyiemek üzere içe-
ri girdiğini ve orada kaldığım"
söyleyerek kendisini savunmaya
çahşjyor. Ancak, Sayın Bakan'ın
bilmediği ve sonradan kendisi-
ne de iletilmeyen bir riokta var.
ABD Dışişleri Bakanı, görüşme-
nin en başında, yani özal ve
Bush fotoğraf çektirmek için
poz verdikleri sırada bile Bush-
un yanında oturmaktaydı. Bo-
zer, bu sahnenin gazeteciler ta-
rafından görulduğunü ve görün-
tülendiğini herhalde unutuyor.
Kendisinin bu açıklaması gi-
bi "haysiyetle" görevini sürdür-
düğü yolundaki ifadesi de
Bakan'ın bundan böyle
"göriintüyü" bile kurtarmasına
sanırız yetmeyecek.
Bozer, Dışişleri Bakanlığı kol-
tuğunda artık sembolik olarak
oturacaktır. Oturmaya uzun sü-
re devam ederse, bu "AT'den so-
rumlu devlet bakanlığı döne-
mindeki hizmetlerini büe gölge-
leyecektir. Elbette bu, Bozer'in
Dışişleri koltugunda otunna ka-
ran kendi tercihi. Ancak bu ter-
cih, Dışişleri Bakanlığı'nın sü-
rekli erozyona ugrayan itibannı
biraz daha yok edecektir.
Bu meselenin bir yüzüdür.
Öteki yüzü ise, Körfez krizi-
nin yarattığı dünya konjonktü-
riinde Özal için bundan sonra
öne çıkma hesabını uygulama-
ya koyma karandır.
Bundan sonraki adım, hesa-
bın serbestçe yürümesi için ye-
ni bir Dışişleri Bakanı'dır. An-
cak yeni Dışişleri Bakanı ANAP
içinde yeni bir sıkıntı doğurabi-
lecektir. Özal'ın özel hesabını
ANAP Büyük Kongresi'ne bir-
kaç ay kala delegelere anlatmak
sorun oiabilecektir.
ANAP'taki dengdere fazla
dokunmadan, kabine içinde
kaydınnalaria yeni bir Dışişleri
Bakanı atamak en ehven yol gi-
bi görünmektedir. ABD gezisi
öncesinde yapüğımız bir görüş-
mede Sayın Başbakan bize, "Ka-
binede bir degişiklik yok. Küçuk
kaydırmalar olabilir. Belki bir
iki arkadaşımız arasında nöbet
değişikliği gündeme gelebilir."
demişti.
Kaydırma yolu ile yeni bir Dı-
şişleri Bakanı atanacaksa bu ko-
nuda en güçlü olasılık olarak
Devlet Bakanı Güneş Taner'in
adı zikrediliyor. Ancak Taner'e
itiraz ANAP kanatlanndan çok
Dışişleri bürokrasisinden geli-
yor. özal'ın Dışişleri bürokrasi-
sine ne kadar kulak astığı ise bu
çevrenin çok sevdiği bir deyim
ile "maluınlandır."
özal, Körfez krizinin yaratü-
ğı "olanak" ile uluslararası sah-
nede önde rol oynamak karan-
nı ancak kendisine bağlı, dış iliş-
kilerde beüi deneyimi olan bir
Dışişleri Bakanı ile yürütmek
durumundadır. Taner bu anlam-
da bu tanıma uygun düşüyor.
Sürprizi seven Cumhurbaşka-
ru'nın akla hiç gelmeyen birini
Akbulut'un kulagına fısıldaması
da mümkündür. Bu nedenle
VVashington Büyükelçisi Nüzhet
Kandemir'in kulislerde dolaşan
söylentisi fazla olasılık dışı değil.
Büyükelçi Kandemir'in diplo-
matik deneyimi ve yetenekleri-
ne kimsenin söyleyecek bir şeyi
olamaz. "Dtşandan " olmasına
ilişkin itirazlar da bir süre son-
ra yapılacak olan ara seçimlerle
giderilir. Nitekim bu formülü
Özal daha önce Bonn Büyükel-
çisi Vahit Halefoğlu için uygu-
ladı. Bozer, ANAP içinde Me-
sut Yılmaz'm ani istifasmın ya-
rattığı sıkıntıya karşı özal'ın
bulduğu acil, ama bir çözümdü.
Baskı altında alınmış tüm acil
çüzüm kararları gibi bu karann
kalıcı bir karara dönüştürülme-
si gerekmektedir.
özal "Dışislerindeo sorumlu
Cumhurbaşkanlıgı" kararını
BOZCT ile, uzun süre uygulamak
istemeyecektir. Yanında olsa da
olmasa da fark etmez türünden
bir Dışişleri Bakanı'ndan çok,
kendisine uluslararası siyaset
sahnesindt Ili lojistik destek-
ler de sunabilecek bir bakana
gereksinmesi vardır.
Bu anlamda kısa dönem için
Güneş Taner, uzun dönemde ise
Nüzhet Kandemir gibi bir isim,
özal'ın dünya siyaset sahnesin-
de öne çıkmak hesaplanna uy-
gun düşecektir.
Cumhurbaşkanı sürpriz bir
formül daha çıkarabüir. Ama,
bu formülün "Bozer ile dış
politika" olması çok zayıf bir
olasılıktır.
Eğitime yeni model hazırlıgı
(Baştarafı 1. Sayfada)
okulda veya egitim anlaşması
yapılacak bir işyerinde mesleki
egitim yapmalanna olanak tam-
yor. Milli Egitim Bakanlığı'nın
bu yıl başlattığı lise mezunları-
na meslek edindirme projesi de
bunu esas alıyor.
Egitim bölgeleri
Tıpkı Danimarka'da eyaletler
içinde olduğu gibi Türkiye'de de
egitim bölgeleri oluşturularak
aynı bölgedeki okullann fiziki
olanaklanndan bütün öğrenci-
lerin yararlanması sağianacak.
Pilot bölgelerde bu öğretim yı-
lında başlatılacak uygulamayla
bir okulda bilgisayar veya spor
tesisi bulunmuyorsa, aym bölge-
deki öğrenciler diğer okullann
bu tür fiziki olanaklanndan ya-
rarlanabilecekler. Bakanlık ge-
çen öğretim yıhnda da bir genel-
ge yayımlayarak öğretmenlerin
belediye sınırlan içindeki birden
fazla okulda görev yapabilmele-
rine olanak tanımıştı.
Yeni model, egitim bölgelerin-
de yörenin özelliğine göre okul-
lar açılması ve dersler okutul-
masını da öngörüyor. Bakanlık,
bu modelin bir parçası olarak
GAP bölgesine özgü bir egitim
projesi hazırlıyor. Proje uygula-
maya geçildiğinde bölgede hay-
vanalık ve ziraatçılık okullan
açılacak ve genel okullarda da
bu tür derslere ağırhk verilecek.
Okul meclisi
Yeni modele göre bir okul
çevresinde oluşan vakıf, koruma
derneği ve okul aile birliklerinin
aynı çatı altında toplanması da
sağianacak. Bu şekilde oluşturu-
lacak "üst konsey"de bu olu-
şumlann temsilcileri görev yapa-
cak. Okulun bütçesinin nasıl
kullanılacağını belirleyecek üst
konsey, okula gelir sağlamamn
yollannı da arayacak. Üst kon-
sey de okul müdürü ve öğret-
menlerinin yanı sıra yerel yöne-
tim temsilcileri.de yer alacak.
Son aşamada eğitimle ilgili
yetkilerin tamamen mahalli ida-
relere devredilmesini öngören
model, bölgenin egitim sistemi-
nin belediye meclislerinde alına-
cak kararlar doğrultusunda
oluşturulmasını da hükme bağ-
lıyor. Model, belediye meclisle-
rini okul bütçelerinin onaylan-
ması, bölgede okutulacak ders-
lerin belirlenmesi, yeni dersler
açılması, öğretmen tayinlerinin
yapüması konulannda da yetkili
kılarken öğretmenlerin maaşla-
nnın da belediye tarafından
ödenmesini öngörüyor.
Modelin getirdiği farkh bir
yapılanmada, okullarda öğren-
cilerin de görev yapacağı "okul
meclisleri" oluşturulacak, okul
meclisinde, okul müdürü, öğret-
menler, veliler, öğrenciler ve bir
belediye meclisi üyesi de yer ala-
cak. Okul meclisi; derslerin, ders
sürelerinin ve ders kitaplannın
belirlenmesinde söz sahibi ola-
cak.
Akyol'un açıklaması
Konuyla ilgili olarak Cumhu-
riyet'in sorulannı yanıtlayan
Akyol, Danimarka modelinin
Türkiye'ye uyarlanmasına ilişkin
çahşmalan doğrulayarak yeni
modeli bu yıl pilot olarak seçi-
lecek bölgelerde uygulayacakla-
leceklerini ifade eden Akyol, bu
bölgedeki okullann birbirlerine
araç, gereç ve öğretmen açısın-
dan entegrasyonunu sağlayacak-
lannı bildirdi.
Yetkilerin mahalli idarelere
devredılmesinin, "belediyeler şu
anda çok fazla politize" oldu-
ğundan sonrası için düşünülece-
ğini kaydeden Akyol, şöyle de-
"Bizün en önemli sonınumu
hiç de gerekli olmayaa yetkile-
rin merkezde toptanması. An-
cak genel politikalann, astemin
temel konulannın merkezden
beürienmesi ve yine merkezi bir
denetim olması gerekiyor, yetki-
lerin ise giderek mahalli idare-
lere dagıtılması gerekiyor. Ma-
halU idareler, kendi kaynaklanm
arttırabilir ve egitime de para
ayırabilirlerse devreye girerler,
ancak bu aşamada yetkileri dev-
rederken ve egitim bölgeleri
oluştururken mevcut hiyerarşiyi
de zedetemeyecegiz. Yetkiler,
okul müdürieri, fl ve ilçe Milli
nnı söyledi. İlk "egitim bölgele- Egitim müdüriülderi, kayma-
ri"nin Ankara'da Çankaya ilçe-
sinde olusturuhnasını düşünebi-
kamlıklar ve valüiklerie irtibat-
landmlacak."
ABD'de resmî daireler
(Baştarafı 1. Sayfada)
yar dolar azaltmayı hedefleyen
bütçe tasarısı ABD Kongresi'n-
de 179'a karşı 259 oyla redde-
dilmişti. Kongre, Beyaz Saray
tarafından hazırlanan bütçe ta-
sarısımn yerine daha esnek bir
tasanyı kabul etmiş ve cuma ak-
şam üzeri Beyaz Saray'a yolla-
mıştı. Ancak Başkan George
Bush Kongre'den gelen tasanyı
onaylamayınca ABD, yeni ma-
li yıla bütçesiz girdi. Bush, cu-
ma akşamı yaptığı bir açıklama-
da "Şu anda geçerii olan kanun-
lara göre bütçe olmadığı için
ABD hükümetinin hiçbir işlem
yapma yetkisi yok" dedi. Bu-
nun üzerine, yasalara bağlı ola-
rak harcama yetkileri olmayan
tüm resmi kuruluşlar görevüle-
rini evlerine yollama karan al-
dı. ABD'de pazartesi gününün
"Kristof Kolomb" günü olma-
sı nedeniyle, salı günü işbaşı ya-
pılacağı, ancak aynı gün resmi
dairelerin birkaç saat çahştınhp
daha sonra "paydos" edileceği
bildiriliyor.
Beyaz Saray'dan yapılan
açıklamada ulusal güvenlik için
yapılan harcamalann bundan
etkilenmeyeceği, aynca trafik ve
posta gibi hizmetlerde herhan-
gi bir aksama olmayacağı belir-
tüiyor.
Bu uygulama sonucu ABD'-
de sah günü karşılaşılacak olay-
lar merakla bekleniyor. Hükü-
mete bağlı olan ve faaliyetini
durdurmak zorunda kalan Ulu-
sal Uzay Ajansı'mn hiçbir yet-
kilisi, Discovery ile 4 günlük
uzay yolculuğuna cıkan ve in-
sansız bir uyduyu yörüngeye
oturtma görevini üstlenen 5 ast-
ronot hakkında yorum yapmı-
yor. Ancak bu konunun bir gü-
venlik sorunu olduğu ve gereke-
nin yapılacağı hükümet tarafın-
dan açıklandı.
ABD'nin simgesi olan New
York'taki özgürlük Anıtı'na da
turistlerin alınmayacalı_bil-
dirildi. __ Kongre'nin konuya
bir çözüm bulmak amacıyla res-
mi tatil olan bugün ve yann da
calışmalan sürdüKceği açıklan-
dı. Kongre'nin konuya acil bir
çözüm getirememesi halinde,
gelecek hafta aynca 'Granun-
Rudman' yasası uyannca bütün
bütçe harcamalanndan 105 mil-
yar dolar kesilecek.