25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 7 EKÎM 1990 Haksız gözaltma 2.5 nıilyon tazıninat ANKARA (Cumburiyet Bfl- rosa) — Başkentte bu yılbaşın- da gerçekleştirilen TBKP ope- rasyonlan sırasında Adalet Ba- kanhğı'nın izni abnmaksızın 12 gün gözaltında tutulan Avukat Uğur Söyletnezoğlu'na devletin, 2.5 milyon lira maneyi tazminat ödemesine karar verildi. Anka- ra 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 3 Ekim 1990 tarihinde oybirli- ğiyle verilen kararda, Avukat Söylemezoğlu'nun, TBKP An- kara örgütünün 13 Ocak 1990 tarihinde Yeni Adımlar isimli ya- sal derginin bürosunda yapacak- lan basın toplantısında, müvek- kili Şaban Çekil'in talimatı üze- rine bulunduğu belirtildi Caroline'nin gözyaşları şamba günü deniz kazasında ölen eşi Stefano Casiraghi, göz- yaşlan içinde toprağa verildi. Koyu renk güneş gözlügü takan, siyah şapka ve siyab elbise giyen 33 yaşındaki Prenses Caro- Hne, katedralde 55 dakika süren tören boyunca gözyaşlannı tutamadı. (Fotoğref: Reuter) Imanı sabverildi GAZİANTEP (Cumhuriyet Giiney tlleri Bürosu) — Devlet Bakanı Mustafa Taşaj ve Gazi- antep Valisi Hüsnü Tüğlu'nun da katıldığı cuma namazında, "Tiim siyasi partiler insaolan birbirine düşürüyor, döşman ediyor. tnsanları karşı karşıya getiren siyasi partilere lanet ol- sun. Bunlardan uzak durun" içeriğinde vaaz verdiği için göz- altına alınan Mehmetpaşa Ca- mii imamı Mustafa Çopursuz, emniyet müdürlüğünde ifadesi- nin alınmasının ardından önce- ki gece saJıverüdi. Çopursuz hakkında cumhuriyet savcüığın- ca soruşturma başlatıldığı bildi- rildi. Şahinbey Kaymakamı Yüksel Peker, imam Mustafa Çopursuz'un görevden alındıgı- ıu ammsatarak hakkında so- ruşturma başlatıldığını söyledi. *%* Sovyetler Birligi'ndeki kol- hozlarda sebze hasadı hızla yapılıyor. Yağ- muriar bastırmadan sebzeleri tarlalardan kaldırmakta acele etmeleri için Moskova'dan çiftlik yöneticilerine kesin talimat gonderildi. Moskova yakınlanndaki bu kolhozda da tanm işçileri üriinü kaldırmak için büyük çaba harcıyor. (Fotoğraf: Reuter) Safiye Filiz kazada öldü Haber Merkezi — Tiirk sa- nat müziğinin tarunmış sanat- çılanndan Safiye Fıüz, (50) ön- ceki gece Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün Levent girişinde geçirdiği trafik kazasında öldü. Alınan bilgiye göre program dönüşü şoför Sabri Begiter'in kullandığı 34 S 3042 plakalı özel otomomili Fatih Köprü- sü'nün Levent girişinde 34 BCC 032 plakalı kamyona ar- kadan çarptı. Kazada Safiye Filiz, yardımcısı Mükerrem Taşçı Uzun ile şoförü Begiter ağır yaralandılar. Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldınlan yaralı- lar, hemen ameliyata alındılar. Safiye Filiz, ameliyat sonrası karaciğerindeki kanama dur- madığı için kurtanlamadı. HABERLERIN DEVAMI Demirel: Enflasyon toplumu kemiriyor BAŞKEJVTTEN (Boftarafl 1. Sayfada) nuşmada, fiyat artışlanna değı- nerek, "Onlenemeyen enflasyon, güvenin kumaşın içini yedigi gi- bi toplnmun içini yemektedir" dedi. Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Enflasyon un yüzde 50lerin üstttae çdcngı ve her ay hızla art- tıgi bir ülkede kalkınma müm- kttn degfldir. Böyie bir enflasyon oranıyla piyasa ekonomisi de yürütülemez. Türkiye, yoluna. bagânkü şartlaria, bn iktidaria böyle devam edentez. ANAP ik- tidanna çeşitU yoUaıia ve ne ka- dar suni teneffüs yaptınlırsa yapünlsın, bir daha dirilemez. Sosyal demokratlar da bu ül- kede fazla bir şey yapamazlar. Şimdiye kadar ne yapülarsa gös- lerin. Meyveli ağaç biziz. Bunu baika iyice anlatmanızı istiyo- rnm." SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin de dün düzenlediği basın toplantısında, hükümetin Kör- fez krizinin maliyetini doğrudan tuketiciye yüklediğine işaret ede- rek akaryakıt fıyatlannın ağus- tos ayı başına göre iki katına yaklaştığını anımsattı. Çetin, ey- İUİ sonunda yapılan akaryakıt zamlarının da 4 ekimde açıkla- nan fiyat endekslerine yansıma- dığını belirterek ekim ayı fiyat endekslerinin yükseleceğini vur- guladı. Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Vatandaşlan zor bir kış bek- liyor. Bu durum yalnızca Körfez krizinin bir sonucu değil hiikü- roetin kriz yönetimindeki başa- nsızhğının bir sonucudur. Kör- fez krizinden biitün diınya eıki- leniyor. Ama diger ülkelerde kriz azaltıcı mekanizmalar, fon- lar, desteklemeier hiikümeüerce rükerJci lehine devreye sokulu- yor. Nitekim bu önlemlerie 2 agustostan bugiine kadar akar- yakıt zam oranlan Fransa'da vüzde 22, Hollanda'da yüzde 13, Ingiltere'de yüzde 15, AJmanya^ da yözde 14 ve Italya'da yüzde 6 civarında tutulabilmiştir. Tiirkiye'de ise aynı siire içinde zam oranı yüzde 87'dir." Kriz gibi konjonktürel dalga- lanmalarda tüketicilerin üzerin- deki hafıfletici şekilde kullanı- lan fon ve destek mekanizmala- nnın Türkiye*de de olduğunu kaydeden Çetin, "Akaryakıt Fi- yat tsükrar Fonu, akaryakıt fi- yaündaki dalgalaıunalan denge- lemek için oluşturulmuştur. An- cak, bu fonun ne amaçla kulla- nıldıguu bilmiyoruz" dedi. Çetin, hükümetin pahalıhğa ve uyguladığı zam politikasına her yü yeni bir bahane bulduğu- nu belirterek şöyle devam etti: "Hükümet, hatırlayacaksınız, bir yıl tstanbul'a yağan kan, ge- çen yıl da kuraklığı bahane et- mişti. Bu yıl ise bahane, Körfez krizklir. Bu yıl onun arkasına sı- fınıyoriar. Ancak vatandaş ar- tık bu tür hikâyeleri dinlemek- ten usanmış, pahalılıgın gerçek nedeninin ANAP'ın basansız politika ve uygulamalannın ol- duğunu görmüştür. ANAP git- meden bu enflasyondan knrtul- manın murakün olmadıgını va- tandaşımız artık anlamışbr." Çetin, bir soru uzerine, Fırat- ın sularımn kesilerek Irak'a su verilmemesinin iki ülke halkla- rı arasında düşmanhğa neden olacağuu bildirerek hükümetin, iki halkı düşman edici tavırlar- dan kaçınması gerektiğini söyledi. Türk-îş Genel Başkanı Şevket Ydmaz da Cumhuriyet'e yaptı- ğı açıklamada, Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan fiyat artış rakamlarınm, "dar ve sabit gelirlüerin karşüaştıgı güç- lüklerin artık çekilemeyecek du- ruma geldiğinin bir gostergesi olduğunu" söyledi. Yıhnaz, "Fi- yat artışlan, dar geliriilere, şu anda mevcut mutfak malzeme- sinin stoku bittikten sonra, he- le bu ayın 15'fnden sonra rauC- faga daha fazlasıyla, iki misli yansryacaga benzer" dedi. Türkiye Resmi Sektör Müte- ahhitleri tşveren Sendikası (Türk-Inşa) Genel Başkanı Mev- lüt Hamzaoğlu yaptığı yazıh açıklamada, inşaat malzemesin- deki fiyat artışları "anormal bir hızla devam ederken" ortaya çı- kan Körfez kriziyle akaryakıta yapılan zamların tüm inşaat malzemesine yansıdığını belirt- ti. Hamzaoğlu, bu durumun sa- bit inşaat birim fiyatlanyla iş ya- pan kamu kurum ve kuruluşla- nnın yatınmlannı üstlenen mü- teahhitleri çok zor durumda bı- raktıgınj bildirdi. Hamzaoğlu, şöyle devam etti: "Kamu yatınmlannı taahhüd eden inşaat müteahhitlerinin tüm sonınlanyla yakınen alakah Bayındıriık ve İskân Bakanlıgı'n- ca çıkanlması artık kaçınılmaz bir fiyat farkı kararnamesinin böyük bir ümit ve sabırsızhkla beklenmekte olduğunu ve bun- dan başka kurtuluş çaresi kal- madığını ilgiUlere ve yetkililere sızlanarak ve üzülerek duyur- mak ve bu haklı talebimizin ger- çekleşmesi için azami gayret göstermek suretiyle acil ve müs- pet bir sonuca ulaşmak iizere inşaat müteahhitleri olarak bu önemli konuda her türiü imkâ- nın seferber edileceğini ifade et- mek isterim." Dışişleri ve Sürpriz Dışişleri'ııde bakan tartışması (Baştarafi 1. Sayfada) Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in şubat ayı sonunda göreve geli- şinden bu yana gösterdiği per- formans, hükümet çevreleri ve bakanlık kadrolarında "bazı açdardan" eleştiriliyor. Ancak Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yöneticileri, Bozer'in basına yansıyan gerekçelerle istifasımn "oiumsuz bir gelişme" olacağı- nı savunuyorlar. Bu konuda gö- rüş açıklayan bir yetkili, "Sayın Bozer çok deneyimü bir bürok- rat Ancak yorgunluğu dikkat çeldyor. Gene de önemli olan 'bakanlık, kadrolanyla uynmlu çalışması ve bakanlıkta belirie- nen politikaların hükümete ak- tanlmasını sağlamasıdır. Yoksa bakanlık kadrolarının yaptığı hazıriıklan değeriendirdi, Cum- hurbaşkanı'nın istedigi gibi dav- ranmadı diye görevinden uzak- laştuılmasını savunmak müm- kün degildir" dedi. Aynı yetkili, Dışişleri Bakan- lığı'nın ortak savunma ilişkile- ri, siyaset planlama, AT ile iliş- kiler ve ikili siyasi ilişkiler gibi "kritik önemdeki" dairelerinin Körfez krizinin başından bu ya- na, "etkin ve verimli" bir çalış- ma gösterdiğini savunarak şu değerlendirmeyi yapü: "Ancak bu verimli çauşmamn sonucu Turk dış politikasına ne ölçnde yanstdı? Bu soranun ya- nıtı, bakaniıktan kaynmklı biı sorun olmaktan çok, bakanlığı safdışı etmek isteyen anlayışın neden olduğu bir durumdur. Türkiye'nin gelecefini beliıieye- cek ve dış ilişkilerini doğrudan etkileyecek karariarda, bakanlı- gın daha çok söz sahibi olması ne yazık ki kişUikli yöneticiierin üst makamlarda 'hoş karşı- lanmaması' sonucu engelleni- yor. Bakanlıgın başına üst ma- kamlann dediğini daha çok ya- pacak bir yönetici bulup kadro- İan da bu anlayışa uygun biçim- de yenilemek Türk diplomasia- ne zarar verir." Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in yann Ankara'ya dönüşünden kı- sa bir süre sonra istifasıru açık- layacağı söylentileriyle birlikte gündeme getirüen Güneş Taner ve Nüzhet Kandemir alternatif- leri, hükümet çevrelerinde oiumsuz karşılanıyor. Bir yetkili, Taner'in ekonomiden sorumlu devlet bakaru olarak görevini sürdürmesinin daha "uygun" ol- duğu görüşünü açıklarken "ANAP üyesi ve milletvekili ol- mayan birinin bakanlık alması, kabinede ve ANAP grubunda rabatsızlık dogurur" diyerek Kandemir alternatifıni eleştirdi. Dışişleri Bakanlığı kadroları da her iki alternatif konusunda bazı kaygılar taşıdıklanm gizle- miyorlar. Devlet Bakanı Güneş Taner'in "diplomatlıktan uzak birikimi ve kişihği" en önemli eleştiri konusunu oluştururken VVashington Büyükelçisi Kande- mir, "çok deneyimli, ancak Dı- şişleri'nde belli bir çizginin tem- silcisi olarak şu anki üst yöne- timle uyumlu çalışması güç bir diplomat" olarak nitelendirili- yor. Kandemir'in VVashington Büyükelçiliği'ne atanmasıyla boşalan müsteşarbk görevini devralan Büyükelçi Tügay özçe- ri'nin "başardı bir grafiğe" sa- hip olduğunu savunan bakanlık yetkilileri, Sayın Kandemir ba- kanlıga gelip müsteşan ve üst kadroları degiştinneye kalkarsa büyük bir hata ohır" görüşünü dile getiriyor. Dışişleri Bakanlığı kulislerin- de Cumhurbaşkanı özal'ın "atak dış politika" adını verdi- ği yaklaşımlan ile geleneksel Türk dış politikası arasında önemli ayrımlar olduğuna da dikkat çekiliyor. Bu görüşe gö- re bakanbk kadrolannda iki ayn görüşü karşı karşıya getirecek bir düzenlemeye gidilmesi, Türk diplomasisini uzun süre bir ra- hatsızhğa itebılecek. TUM BOLUMLERIMIZLE YENİDEN HİZMETİNİZDEYİZ. ILGI VE DESTEGINIZE TESEKKÜR EDERİZ. I S T A N B U L Bilgi ve Rezervasyon için: ZiyafetMüdürlüğü 131 4646dan8864 Rezervasyon 131 4646'dan8804 AHMET TAN ANKARA — özal'ın ABD gezisinin ortaya çıkardığı tek so- mut olgu var: Cumhurbaşkanı özal bundan böyle dış politikayı çizmekle kal- mayacak, birinci elden kendisi yönetecek. Beyaz Saray'daki görüşmeye Dışişleri Bakanı Bozer'i almayışı bu kararın tescilidir. özal, Türkiye'nin itibanmn artması peşindedir. Bunun eq kestirme yolunu ise kendisinin uluslararası diploma- si sahnesinde tanınması ve öne- minin hissedilmesinde gör- mektedir. ABD ve Batı ülkelerinde öne- mi kabul edilm&i, devlet adamı olarak vazgeçilmez görülmesi ile kendisinin Türkiye'de de itibar kazanmasını, güçlenmeslni sağ- layacaktır. Cumhurbaşkanı'nın hesabı budur. Cumhurbaşkanı ö^al, Dışiş- leri Bakanlığı'mn çizeceği ve uy- gulayacağı politikalarla bu hesa- bın gerçekleşeceğine inanma- maktadu-. Bozer'i Beyaz Saray görüşme- sine sokmaması bu hesabın göze çarpan ilk adımıdır. Bozer, özal tarafından acık- ça ve diplomaside en gerekli olan "zarafet" unsuru dikkate alınmadan kötü duruma düşü- rülmüştür. Bozer, "Beyaz Sa- ray'daki görüşmede ABD Dışiş- leri Bakanlığı'nın da baştan ka- ülmayacagını, kendisinin daha sonra bir şey söyiemek üzere içe- ri girdiğini ve orada kaldığım" söyleyerek kendisini savunmaya çahşjyor. Ancak, Sayın Bakan'ın bilmediği ve sonradan kendisi- ne de iletilmeyen bir riokta var. ABD Dışişleri Bakanı, görüşme- nin en başında, yani özal ve Bush fotoğraf çektirmek için poz verdikleri sırada bile Bush- un yanında oturmaktaydı. Bo- zer, bu sahnenin gazeteciler ta- rafından görulduğunü ve görün- tülendiğini herhalde unutuyor. Kendisinin bu açıklaması gi- bi "haysiyetle" görevini sürdür- düğü yolundaki ifadesi de Bakan'ın bundan böyle "göriintüyü" bile kurtarmasına sanırız yetmeyecek. Bozer, Dışişleri Bakanlığı kol- tuğunda artık sembolik olarak oturacaktır. Oturmaya uzun sü- re devam ederse, bu "AT'den so- rumlu devlet bakanlığı döne- mindeki hizmetlerini büe gölge- leyecektir. Elbette bu, Bozer'in Dışişleri koltugunda otunna ka- ran kendi tercihi. Ancak bu ter- cih, Dışişleri Bakanlığı'nın sü- rekli erozyona ugrayan itibannı biraz daha yok edecektir. Bu meselenin bir yüzüdür. Öteki yüzü ise, Körfez krizi- nin yarattığı dünya konjonktü- riinde Özal için bundan sonra öne çıkma hesabını uygulama- ya koyma karandır. Bundan sonraki adım, hesa- bın serbestçe yürümesi için ye- ni bir Dışişleri Bakanı'dır. An- cak yeni Dışişleri Bakanı ANAP içinde yeni bir sıkıntı doğurabi- lecektir. Özal'ın özel hesabını ANAP Büyük Kongresi'ne bir- kaç ay kala delegelere anlatmak sorun oiabilecektir. ANAP'taki dengdere fazla dokunmadan, kabine içinde kaydınnalaria yeni bir Dışişleri Bakanı atamak en ehven yol gi- bi görünmektedir. ABD gezisi öncesinde yapüğımız bir görüş- mede Sayın Başbakan bize, "Ka- binede bir degişiklik yok. Küçuk kaydırmalar olabilir. Belki bir iki arkadaşımız arasında nöbet değişikliği gündeme gelebilir." demişti. Kaydırma yolu ile yeni bir Dı- şişleri Bakanı atanacaksa bu ko- nuda en güçlü olasılık olarak Devlet Bakanı Güneş Taner'in adı zikrediliyor. Ancak Taner'e itiraz ANAP kanatlanndan çok Dışişleri bürokrasisinden geli- yor. özal'ın Dışişleri bürokrasi- sine ne kadar kulak astığı ise bu çevrenin çok sevdiği bir deyim ile "maluınlandır." özal, Körfez krizinin yaratü- ğı "olanak" ile uluslararası sah- nede önde rol oynamak karan- nı ancak kendisine bağlı, dış iliş- kilerde beüi deneyimi olan bir Dışişleri Bakanı ile yürütmek durumundadır. Taner bu anlam- da bu tanıma uygun düşüyor. Sürprizi seven Cumhurbaşka- ru'nın akla hiç gelmeyen birini Akbulut'un kulagına fısıldaması da mümkündür. Bu nedenle VVashington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir'in kulislerde dolaşan söylentisi fazla olasılık dışı değil. Büyükelçi Kandemir'in diplo- matik deneyimi ve yetenekleri- ne kimsenin söyleyecek bir şeyi olamaz. "Dtşandan " olmasına ilişkin itirazlar da bir süre son- ra yapılacak olan ara seçimlerle giderilir. Nitekim bu formülü Özal daha önce Bonn Büyükel- çisi Vahit Halefoğlu için uygu- ladı. Bozer, ANAP içinde Me- sut Yılmaz'm ani istifasmın ya- rattığı sıkıntıya karşı özal'ın bulduğu acil, ama bir çözümdü. Baskı altında alınmış tüm acil çüzüm kararları gibi bu karann kalıcı bir karara dönüştürülme- si gerekmektedir. özal "Dışislerindeo sorumlu Cumhurbaşkanlıgı" kararını BOZCT ile, uzun süre uygulamak istemeyecektir. Yanında olsa da olmasa da fark etmez türünden bir Dışişleri Bakanı'ndan çok, kendisine uluslararası siyaset sahnesindt Ili lojistik destek- ler de sunabilecek bir bakana gereksinmesi vardır. Bu anlamda kısa dönem için Güneş Taner, uzun dönemde ise Nüzhet Kandemir gibi bir isim, özal'ın dünya siyaset sahnesin- de öne çıkmak hesaplanna uy- gun düşecektir. Cumhurbaşkanı sürpriz bir formül daha çıkarabüir. Ama, bu formülün "Bozer ile dış politika" olması çok zayıf bir olasılıktır. Eğitime yeni model hazırlıgı (Baştarafı 1. Sayfada) okulda veya egitim anlaşması yapılacak bir işyerinde mesleki egitim yapmalanna olanak tam- yor. Milli Egitim Bakanlığı'nın bu yıl başlattığı lise mezunları- na meslek edindirme projesi de bunu esas alıyor. Egitim bölgeleri Tıpkı Danimarka'da eyaletler içinde olduğu gibi Türkiye'de de egitim bölgeleri oluşturularak aynı bölgedeki okullann fiziki olanaklanndan bütün öğrenci- lerin yararlanması sağianacak. Pilot bölgelerde bu öğretim yı- lında başlatılacak uygulamayla bir okulda bilgisayar veya spor tesisi bulunmuyorsa, aym bölge- deki öğrenciler diğer okullann bu tür fiziki olanaklanndan ya- rarlanabilecekler. Bakanlık ge- çen öğretim yıhnda da bir genel- ge yayımlayarak öğretmenlerin belediye sınırlan içindeki birden fazla okulda görev yapabilmele- rine olanak tanımıştı. Yeni model, egitim bölgelerin- de yörenin özelliğine göre okul- lar açılması ve dersler okutul- masını da öngörüyor. Bakanlık, bu modelin bir parçası olarak GAP bölgesine özgü bir egitim projesi hazırlıyor. Proje uygula- maya geçildiğinde bölgede hay- vanalık ve ziraatçılık okullan açılacak ve genel okullarda da bu tür derslere ağırhk verilecek. Okul meclisi Yeni modele göre bir okul çevresinde oluşan vakıf, koruma derneği ve okul aile birliklerinin aynı çatı altında toplanması da sağianacak. Bu şekilde oluşturu- lacak "üst konsey"de bu olu- şumlann temsilcileri görev yapa- cak. Okulun bütçesinin nasıl kullanılacağını belirleyecek üst konsey, okula gelir sağlamamn yollannı da arayacak. Üst kon- sey de okul müdürü ve öğret- menlerinin yanı sıra yerel yöne- tim temsilcileri.de yer alacak. Son aşamada eğitimle ilgili yetkilerin tamamen mahalli ida- relere devredilmesini öngören model, bölgenin egitim sistemi- nin belediye meclislerinde alına- cak kararlar doğrultusunda oluşturulmasını da hükme bağ- lıyor. Model, belediye meclisle- rini okul bütçelerinin onaylan- ması, bölgede okutulacak ders- lerin belirlenmesi, yeni dersler açılması, öğretmen tayinlerinin yapüması konulannda da yetkili kılarken öğretmenlerin maaşla- nnın da belediye tarafından ödenmesini öngörüyor. Modelin getirdiği farkh bir yapılanmada, okullarda öğren- cilerin de görev yapacağı "okul meclisleri" oluşturulacak, okul meclisinde, okul müdürü, öğret- menler, veliler, öğrenciler ve bir belediye meclisi üyesi de yer ala- cak. Okul meclisi; derslerin, ders sürelerinin ve ders kitaplannın belirlenmesinde söz sahibi ola- cak. Akyol'un açıklaması Konuyla ilgili olarak Cumhu- riyet'in sorulannı yanıtlayan Akyol, Danimarka modelinin Türkiye'ye uyarlanmasına ilişkin çahşmalan doğrulayarak yeni modeli bu yıl pilot olarak seçi- lecek bölgelerde uygulayacakla- leceklerini ifade eden Akyol, bu bölgedeki okullann birbirlerine araç, gereç ve öğretmen açısın- dan entegrasyonunu sağlayacak- lannı bildirdi. Yetkilerin mahalli idarelere devredılmesinin, "belediyeler şu anda çok fazla politize" oldu- ğundan sonrası için düşünülece- ğini kaydeden Akyol, şöyle de- "Bizün en önemli sonınumu hiç de gerekli olmayaa yetkile- rin merkezde toptanması. An- cak genel politikalann, astemin temel konulannın merkezden beürienmesi ve yine merkezi bir denetim olması gerekiyor, yetki- lerin ise giderek mahalli idare- lere dagıtılması gerekiyor. Ma- halU idareler, kendi kaynaklanm arttırabilir ve egitime de para ayırabilirlerse devreye girerler, ancak bu aşamada yetkileri dev- rederken ve egitim bölgeleri oluştururken mevcut hiyerarşiyi de zedetemeyecegiz. Yetkiler, okul müdürieri, fl ve ilçe Milli nnı söyledi. İlk "egitim bölgele- Egitim müdüriülderi, kayma- ri"nin Ankara'da Çankaya ilçe- sinde olusturuhnasını düşünebi- kamlıklar ve valüiklerie irtibat- landmlacak." ABD'de resmî daireler (Baştarafı 1. Sayfada) yar dolar azaltmayı hedefleyen bütçe tasarısı ABD Kongresi'n- de 179'a karşı 259 oyla redde- dilmişti. Kongre, Beyaz Saray tarafından hazırlanan bütçe ta- sarısımn yerine daha esnek bir tasanyı kabul etmiş ve cuma ak- şam üzeri Beyaz Saray'a yolla- mıştı. Ancak Başkan George Bush Kongre'den gelen tasanyı onaylamayınca ABD, yeni ma- li yıla bütçesiz girdi. Bush, cu- ma akşamı yaptığı bir açıklama- da "Şu anda geçerii olan kanun- lara göre bütçe olmadığı için ABD hükümetinin hiçbir işlem yapma yetkisi yok" dedi. Bu- nun üzerine, yasalara bağlı ola- rak harcama yetkileri olmayan tüm resmi kuruluşlar görevüle- rini evlerine yollama karan al- dı. ABD'de pazartesi gününün "Kristof Kolomb" günü olma- sı nedeniyle, salı günü işbaşı ya- pılacağı, ancak aynı gün resmi dairelerin birkaç saat çahştınhp daha sonra "paydos" edileceği bildiriliyor. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada ulusal güvenlik için yapılan harcamalann bundan etkilenmeyeceği, aynca trafik ve posta gibi hizmetlerde herhan- gi bir aksama olmayacağı belir- tüiyor. Bu uygulama sonucu ABD'- de sah günü karşılaşılacak olay- lar merakla bekleniyor. Hükü- mete bağlı olan ve faaliyetini durdurmak zorunda kalan Ulu- sal Uzay Ajansı'mn hiçbir yet- kilisi, Discovery ile 4 günlük uzay yolculuğuna cıkan ve in- sansız bir uyduyu yörüngeye oturtma görevini üstlenen 5 ast- ronot hakkında yorum yapmı- yor. Ancak bu konunun bir gü- venlik sorunu olduğu ve gereke- nin yapılacağı hükümet tarafın- dan açıklandı. ABD'nin simgesi olan New York'taki özgürlük Anıtı'na da turistlerin alınmayacalı_bil- dirildi. __ Kongre'nin konuya bir çözüm bulmak amacıyla res- mi tatil olan bugün ve yann da calışmalan sürdüKceği açıklan- dı. Kongre'nin konuya acil bir çözüm getirememesi halinde, gelecek hafta aynca 'Granun- Rudman' yasası uyannca bütün bütçe harcamalanndan 105 mil- yar dolar kesilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle