Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER 30 EKÎM 1990
ABD BAŞKANFNDAN SEKTÇIKIŞ
Bush: Işgal devam etmeyecekABD Başkanı George Bush, Saddam'a ödün
verilemeyeceğini söylerken, SSCB Devlet Başkanı Mihail
Gorbaçov askeri bir çözümün kabul edilemeyeceğini
belirtti. Gorbaçov, krize banşçı bir çözüm bulmanın en iyi
yolunun Arap faktörünü devreye sokmak olduğunu kaydetti.
Dış Haberier Servisi — Irak'ın Kuveyt'i
işgal ve ilhak etmesiyle başlayan Körfez
krizine çözürn bulma arayışlan bir yan-
dan barış umudu, bir yandan da savaş
sinyalleri yaymaya devam ediyor. ABD
Başkanı George Bush dün sert bir çıkış
yaparak, "İşgal devam etmeyccektir. Sal-
dırgana ödün yok" dedi. Sovyetler Birli-
ği Başkanı Mihail Gorbaçov krizin çözü-
mü için "askeri bir seceneğin kabul edile-
meyecegini" belırterek barışçı bir çözüm
sağlanması konusunda "Bizim için en iyi
yol Araplararası bir toplanbdır, yani Arap
mekanizmasukr. Bn yolla daha çabuk an-
laşmaya varabiliriz" dedi. Gorbaçov'un
özel temsilcisi Yevgeni Primakov'u kabul
eden Irak Devlet Başkanı Saddam Hüse-
yln, görüşmelerin çok yararlı olduğunu
ve özel temsilciye "Bölgedeki sonınlann
nasıl çözümlenebileceğini anlattıgını"
söyledi. SSCB Dışişleri Bakanı Eduard
Şevardnadze ise krize barışçı bir çözüm
bulma girişimleri konusunda "çok yim-
ser olmadıgını" belirtti.
ABD Başkanı George Bush, Irak'a kar-
şı çok sert bir uyanda bulundu. "lşgal de-
n ı ı etmeyecektir" diyen Bush, 'Saldırga-
na ödün verilmeyecektir" sözlerini kul-
landı. 2. Dünya Savaşı'nda Japonlann
saldınsına uğrayan Hawai'deki Pearl Har-
bor yakırunda bulunan bir askeri ûste as-
kerlere bir konuşma yapan Bush, Ku-
veyt'in işgalini "banşın ve BM Anayasa-
»'nın rezttce bir ihlali" olarak niteledi.
Bush, konuşması sırasında pek çok kez
Irak'a 'ödun verilmeyecegini' vurguladı ve
"Saddam Hüseyin sorumlu tutulacaktır"
dedi. 2 Dünya Savaşı'na da atıfta bulu-
nan Bush, "Önüne geçilebüecek ve dur-
darulabilecek bir saldırgana ödün venne-
nin cezasını dünya çok acı ödemişti.
Ödün vennek, daha fazla saldınya ve so-
nunda da sa\
<
aşa yol açar. Aynı hatayı bir
kez daha işlemeyecegiz" diye konuştu.
Adının açıklanmasını istemeyen bir yet-
kili de, Bush'un "savaş ve barış karan"
ile ilgili sözlerıyle "Körfez'de bir savaş
kaçuulmazdır" demek istemedigini, "an-
cak, krizi başlatan tarafın Irak oldugu-
nun alünı çizdigi'ni gazetecilere söyledi.
Askeri seçenek kabul
edilemez
Mihail Gorbaçov, Körfez krizinin çö-
zümü için "hiçbir askeri seçeneğin kabul
editemeyecegini" belirterek, Körfez böl-
gesine gönderdiği temsılci Yevgeni Prima-
kov'un Irak'ı ziyaretinin banş için diplo-
matik arayış çabalannın sadece bir par-
çası olduğunu söyledi. Gorbaçov, "Pri-
nakov'un misyonu tek başına bağımsız
bir banşçı çözüm arayışı defil. Birçok iil-
keyi içeren bir sürecin parçast" dedi.
Primakov'un bu misyonunun Irak yö-
netiminin BM'nin bazı istekleri karşısın-
da yumuşayabileceği yönünde belirtiler
vermesi üzerine gerçekleştiğini kaydeden
Gorbaçov, "Primakov'un temaslan, Irak
Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in bir
süre önceki tutumunu surdıirmedigıni or-
taya koydu" şeklinde konuştu.
Gorbaçov ayrıca, "Arap faktörünün
dahil edilmesinin zamanı geldiğine inan-
dığını" söyledi. Gorbaçov, Körfez krizi
konusunda Araplar arasında bir toplan-
tı yapüması çağnsmda bulunarak, böyle
bir toplantıyı krizin banşçı yollarla çö-
zülmesi için en iyi fırsat olarak niteledi.
"Bizim için en iyi yol, Araplar arasın-
daki bir toplantı, yani Arap mekanizma-
sıdır. Bu yoüa daha çabuk anlaşmaya
varabiliriz" diyen Gorbaçov, ancak Iralc-
ın öncelikle Kuveyt'ten çekilmesi ve Ku-
veyt'in egemenliğine yeniden kavuşturul-
ması yolundaki BM koşullannı yerine ge-
tirmesi gerektiğini vurguladı.
Ancak Sovyetler Birliği Dışisleri Baka-
nı Eduard Şevardnadze, Körfez krizine
barışçı bir çözüm bulunması için sürdü-
rülen çabalar konusunda "iyimser oima-
dıgun" söyledi.
SSCB lideri Mihail Gorbaçov, Irak'ın,
Kuveyt'i işgali nedeniyle oluşan uluslara-
rası dayanışmanın zayıfladığına inanma-
sına izin verilmemesi gerektiğini söyledi.
Reuter'in haberine göre Gorbaçov, dün
Fransa'da Cumhurbaşkanı François Mit-
terrand ıle göniştükten sonra yaptığı açık-
lamada, BM Güvenlik Konseyi'nin Irak'a
karşı kabul ettiği kararlara atıfta buluna-
rak "Saddam Huseyin rejimine, karartar-
da bir zayıflama ya da uyumsuzluk oldu-
ğunu düşünme veya bunu umot etme şan-
sı vermemeliyiz" dedi.
Baker Saddam'ı uyardı
ABD Dışişleri Bakanı James Baker,
"Saddam Huseyin, kimyasal ya da biyo-
lojik silaha başvoracak olnrsa, bunun
çok acı sonuçiannı Irak çeker" dedi. Ba-
ker, Körfez bunahmmm çözümlenmesi
için hiçbir yolu dışlamadıklannı kaydet-
ti ve "kimsenin kuşkusu olmasın, Irak
Kuveyt işgalini sürdürürse kuvvet kulla-
nabiliriz" diye konuştu. Saddam'ın izle-
diği yolun "banş yolu olmadıgını"
söyleyen Baker, "Saddam, uluslararası
toplulugun sabnnın bir sının oldugunu
anlamalı" dedi.
Saddam-Primakov göriişmesi
Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin,
Sovyet Başkanı Mihail Gorbaçov'un özel
temsilcisi Yevgeni Primakov'la yapmış ol-
duğu göruşmeleri, "derin ve çok yararlı"
olarak niteledi.
Saddam Hüseyin, Amerikan CNN te-
levizyonuna verdiği demeçte, "Primakovi
la çeşitli konular üzerinde çok yarartı ve
derinlemesine göraşmelerimiz oldu" şek-
linde konuştu. Saddam, gece yarısı tam
olarak yayınlanacak röportajın dün ak-
şam yayınlanan özetinde, Pnmakov'a,
"Bölgedeki sonınlann nasıl çözüme ka-
vuşturulabileceğini anlattığını" söyledi.
Saddam, Primakov'un Irak ziyaretinin
son banşçıl şans olduğu yolunda herhan-
gi bir açıklamaya tanık olmadıgını, ter-
sine Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un,
çatışma olmaksızın banşçıl bir çözüm bu-
lunması gereğinden söz eden açıklamalar
yaptığım kaydetti.
Saddam Hüseyin, Amerikan CNN te-
levizyonuna verdiği demeçte, Bush tara-
fından Hitler'e benzetilmesi konusunda
şunlan kaydetti:
"Siz bir ABD yurttaşı olarak, Busb'-
un, böyle bfar tanımlamada bulunarak
yanlış yaptıgını düşünmüyor musunuz?
Bir devlet başkanına hâlâ diplomatik ve
sivasi Uişkisi bulunan bir kişiye? Busb-
un bu hatasının daha sertçe tanımlana-
bUecegini düşünmüyor musunuz? Bn tur
sözlerle, boyle bir donemde, bir çözüm
aranırken, diyalog yolunun kapatıldığını
düşünmüyor musunuz?"
Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz de
Körfez krizinin banşçı yollardan çözümü
konusunda iyimser olduğunu söyledi.
öte yandan, ABD Başkanı George
Bush, Saddam Huseyin'le Yevgeni Pri-
makov arasındaki görüşmelerde "olumlu
hiçbir şey" görmediğini söyledi.
San Francısco havaalanında basın top-
lantısı yapan Bush, "Yine de, banş şan-
sı her laman mevcuttur" dedi.
Sovyetler'in, ABD'nin tutumunu
"anladığını" belirten Bush, "Gorbaçov,
elinden geldiğince sert davramyor ve bu,
iyi bir şey, zira dunyanın tek vücut ol-
dugu böylece ortaya çıkıyor" ifadesini
kullandı.
Bush, soru üzerine, silaha başvurma-
dan ekonomik yaptınmlar sayesinde
Irak'ın Kuveyt'ten çıkmasının sağlanabi-
leceğini sandığını kaydetti ve Irak'la ko-
şullu olarak görüşulemeyeceğini belirtti.
tngiltere Başbakanı Margaret Thatc-
her, BBC televizyonunda dün yayımlanan
bir demecinde, Irak'ın, Kuveyt'ten çekil-
se bile, elindeki nükleer, kimyasal ve bi-
yolojik silahları ortadan kaldırması ge-
rektiğini, bunu yapmadığı sürece ekono-
mik yaptınmlar ile karşı karşıya buluna-
cağinı söyledi.
öte yandan Japonya eski Başbakanı
Yasuhiro Nakasone, bu hafta içinde Bağ-
dat'a gideceğini ve Irak Devlet Başkanı
Saddam Hüseyin ile bir araya geleceğüıi
açıkladı.
Bu arada Fransa Dışişleri Bakanhğ
Sözcüsu Daniel Bernard, Irak'ın, Kuveyt
1
teki Fransız büyukelçiliği personeünin Pa-
ris'e dönmeleri yolunda talimat verdigi-
ni açıkladı.
öte yandan yaklaşık 300 Fransız yurt-
taşını taşıyan Irak uçağının, bu akşam,
Bağdat'tan Paris'e hareket ettiği bildiril-
di.
Gorbrye
2 mılyar
BM GÜVENLİKKONSEYİKARARI:
Irak, savaş zararlarından sorumluBirleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dün akşam aldığı
kararda, bütün devletleri, Irak'ın işlediği savaş suçlarını ve
neden olduğu ekonomik zararı bildirmeye çağırdı. Kararda
Irak, topraklarındaki yabancı elçiliklere su ve yiyecek
sağlamaya çağrıhrken, Saddam'ın buna uymaması
durumunda daha sert önlemlerin alınacağı kaydedildi.
ŞEBNEM ATtYAS
NEW YORK — Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi, Irak'ın, savaş zararla-
nndan sorumlu tutuknası yolundaki bir
karan kabul ederek, bütün devletleri,
Irak'ın Kuveyt'i işgaü sırasında işlediği sa-
vaş suçlannı ve neden olduğu ekonomik
zaran bildirmeye çağırdı. Güvenlik Kon-
seyi'nin dün 13 olumlu oyla aldığı karar,
devletlerin işgalden doğan ekonomik za-
rarlann, Irak tarafından ödenmesini ön-
görüyor. Küba ve Yemen'in çekimser kal-
dığı oylama öncesinde bir konuşma ya-
pan Irak temsilcisi Abdül Emir El-
Anbari, Güvenlik Konseyi'ni, Irak'a karşı
çifte standan uygulamakla suçladı.
Yeni karar, Irak'ın Kuveyt'i işgalini bir
kez daha kınarken, "Kuveytlilerin zorla
yerlerinden cdilmesi, özel ve kamu mül-
kiyetinin >^sadışı olarak zaptedilmesi ve
zarar verilmesi" ıfadesiyle Irak'ı yağma-
cılık ile suçluyor. Savaş zararlaruun sap-
tanması çağnsıyla, Irak'ı, savaşı kaybe-
den taraf olarak gösteriyor. Karar, Irak'ı
yabancı elçiliklere su ve yiyecek sağlama-
ya çağınyor ve Saddam Hüseyin'in bu
çağnlara uymaması durumunda Konsey-
in "daha sert önlemler alacagını" kayde-
diyor.
ırak üzerinde yeni bir baskı unsuru
oluşturmak üzere Güvenlik Konseyi'nden
dün çtkan karar şöyle:
"Güvenlik Konseyi üyeleri,
Irak yönetimi ve işgalci güçlerinden,
üçuncü millıyet sahiplerini rehin tutmak-
tan hemen vazgeçmesini, Kuveytli ve
üçuncü müliyet sahiplerine kötü davra-
nümasının hemen durdurulmasım, Kon-
sey'in şimdiye değin aldığı kararlara uy-
masmı talep eder,
1. paragrafta belinildiği üzere bütün
devletleri Irak'ın verdiği hasar konusun-
da bilgı toplamaya ve bunu Güvenlik
Konseyi'ne bildirmeye davet eder,
Irak'tan ayrılmak isteyen herkese ge-
rekli ızinlerin hemen temin edilmesi çağ-
nsını tekrarlar.
Kuveytlilerin ve üçüncu müliyet sahip-
lerinin, diplomatların su ve yiyecek gibi
temel ihtiyaçlara acilen ulaşabilmesi için
gerekh koşullann hemen sağlanmasını is-
ter,
Uluslararası yasalar altında Irak'ın,
Kuveyt'in ve üçuncü devletlerin kayıpla-
nndan sorumlu olduğunu hatırlatır,
Bütün devletleri, kuruluşları ve birey-
leri, uluslararası yasalara uygun şekilde
Irak'tan mali tazminat iddiasında bulu-
nabilmeleri için gerekh' bilgiyi toplama-
ya davet eder!'
Karar, bir ay önce tngiltere Başbakanı
Margaret Thatcher'uı BM 45. Genel Ku-
rulu sırasında yaptığı, "Irak'ın savaş suç-
lanndan yargdanması, mali hasan kar-
şılaması, hatta bu zarann. Irak'ın don-
durulan banka besaplanndan karşılan-
ması" şekhndeki önerilere dayanıyor. An-
cak Kudus'te, tsrail güvenhk guçlerinin 21
Filistinliyi öldürmeleri nedeniyle Arap
grubu BM'de güç kazanarak Irak'a karşı
alınan tedbirlenn lsrail'e karşı da alınma-
sı yolundaki lobisini güçlendirdi. Bu ne-
denle ABD karar metninde tngiltere'nin
istediği gibi "çok sert" bir dil kullanılma-
sına karşı çıktı. ABD, bu aşamada daha
sert bir kara çıkmasına karşılık olarak,
Arap grubunun da lsrail'e karşı sert bir
karar çıkmaa için zemia> kazanacağım
öne sürdü. Güvenlik Konseyi'nin dün
onayladığı karar metni, sonuçta ABD ile
Ingihere arasındaki pazarlıklann bir ürü-
nü oldu.
PARİS — Fransa ile Sovyetler Birliği
arasında dün imzalanan yeni dostluk ve
işbirliği anlaşması Fransız Cumhurbaş-
kanı François Mitterrand'm 'Avropa
Konfederasyonu' tezinden söz ediyor.
Madrid dönüşü kısa bir Paris ziyareti ya-
pan SSCB lideri Mihail Gorbaçov, 19 ka-
sımda Fransa başkentinde yapılacak
AGİK (Avrupa Güvenlik ve Işbirliği) zir-
vesi öncesinde, yeni Avrupa mimarisi ko-
nusunda Fransa Devlet Başkanı ile aynn-
tılı bir göruş akşverişinde bulundu. 27 yıl-
dan beri ilk kez iki ülke arasında imza-
lanan dostluk ve işbirliği anlaşmasından
başka ekonomik konuları içeren bir dizi
anlaşma da gerçekleştirildi.
Mihail Gorbaçov'un giriştiği iktisadi
reformlan destekleyen Fransa. SSCB've
2 milyar dolarlık yeni kredi vermeye ka-
rar verdi. Her yıl iki bin Sovyet uzman
Fransa'da kurs görecek... Buna karşıhk
1917 Devrimi öncesinde gelen ve birçok
Fransızın hâlâ muhafaza ettiği Rus tah-
villeri, Moskova tarafından ödenecek.
'Rus tahvilleri'nin hamillerine ödenme-
si prensip olarak benimsenmekle berabeT,
ödeme bicimi henüz karara bağlanmadı.
Körfez politikası konusunda benzer
görüşlere sahip Paris ve Moskova, iki
günlük ziyaret boyunca yeni bir çözüm
yolu üretemedi. Sovyet temsilcisi Yevgeni
Primakov'un son Bağdat ziyaretinin so-
nuçlannın belli olmaması, Paris'te bulu-
nan SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şe-
vardnadze'nin Körfez konusunda karam-
sar sözler sarf etmesiyle a>Tiı ana rastla-
dı.. Ancak Paris'in "Irak'la dogrudan
görüşme yapılmavacağım" belirtmesine
rağmen Moskova'nın girişimlerine karşı
olmadığı vurgulanıyor.
Dostluk ve işbirliği anlaşması, Paris
yakınındaki Rambouillet Şatosu'nda im-
zalandı. Böylece SSCB-Fransa arasuıdaki
bu anlaşma, bir süre önce parafe edilen
ve Doğu Almanya'nm tarihe kanşması-
na yol açan Sovyet-Alman anlaşmasın-
dan daha evvel imzalanmış oldu.
Moskova-Bonn arasındaki anlaşma önü-
muzdeki gunlerde resmen imzalanacak.
Moskova'mn daha aynntıtı bir anlaşma-
dan yana olduğu, ama Paris'in 'derin'
ikili ilişkiden kaçındığı ifade ediliyor.
Fransa, anlaşmada Paris'in NATO ve
AT nezdindeki yükumlülüklerine atıf ya-
pılmasına özel önem gösterdi. Bu yoldan
Fransa bağh olduğu uluslararası kuruluş-
lardan ayn olarak Sovyetler'le 'baş başa'
anlaşma niyeti beslemediğini gösterme-
ye özel dikkat gösterdiğini kanıtlamak is-
tedi.
HABERLERIN DEVAMI
Boykotlu kutlama
(Baştarafi 1. Sayfada)
mez takipçileriyiz" diye yazdı.
Özal: "Onlar alıştılar,
biz de ahşük"
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'uı TBMM'deki kabulü, sa-
at O9.3O"da başladı. Cumhurbaş-
kanlığı Senfonı Orkestrası, ka-
bul sırasında Beethoven'in sen-
fonilerinı seslendirdı.
özal, Istiklal Marşı ile başla-
yan kabulde, ilk olarak TBMM
Başkanı Kaya Erdem, ardından
Başbakan Yıldınm Akbulut ve
Genelkurmay Başkanı Orgene-
ral Necip Torumtay ile tokalaş-
tı. Daha sonra Bakanlar Kuru-
lu üyeleri, mületvekilleri, YÖK
Başkanı, yüksek yargı organla-
n başkan ve üyeleri, musteşar-
lar, merkezdeki buyukelçiler,
merkez valileri, genel müdurler,
özal'ın önünden sırayla gectiler.
Törene katılan yabancı misyon
temsilcileri arasında Kuveyt'in
Ankara Buyükelçisi Muham-
med El-Saiih de yer aldı. Anka-
ra Anakent Belediye Başkanı
Murat Karayalçuı da Özal'ı
kutladı.
Cumhurbaşkanı'nuı dışında
bakanlardan sadece Kurtcebe
Alptemoçin'in frak giymesi dik-
kat çekti. Alptemoçin, özal teb-
rikleri kabul ederken koridorda
bakanlar ve mületvekilleri ile ne-
şeh' bir şekilde sohbet etti. Ba-
kanlığa atanmasından bu yana
kendisiyle görüşemeyen millet-
vekilleri Alptemoçin'i kutladılar.
Kabulde en çok ılgı uyandıran
kişi Milli Savunma Bakanlığı-
na "geceyansı kararnamesi" ile
atanan Hüsnü Doğan oldu. Do-
ğan, sırasıru beklerken bakanlar
BAŞKENTTEN AHMETTAN
2. TÖREN — Demirel, Amtkabir'e DYP'li yöneticiler ve il başkanlarıyla birlikte gitti.
ve milletvekilleri tarafından teb-
rik edildi.
özal'ın kabulüne ANAP mil-
letvekillerinin çoğunluğu katılır-
ken aralarında ANAP genel
başkan adayları Hasan Celal
Güzd ve Mesut Yılmaz'ın da bu-
lunduğu gözlendi. Eski bakan-
lardan Ekrem Pakdemirli'nin
gelmedigi törene, Milli Savunma
Bakanlığı'ndan 19 ekimde isti-
fa eden Safa Giray da katıldı.
DYP, DMP, DSP, SP, MÇP,
IDP'den kimse katılmazken
SHP'den sadece Baykal kana-
dından tstanbul Milletvekili
Mustafa Timisi törende buluna-
rak Cumhurbaşkanı'nın elini
sıktı. Timisi, törene kablmasım,
"Bu TBMM'de yapılan bir tö-
rendi. Cumhuriyet toreni oldu-
ğu için gittim. Parti politikalan
Saym Turgut Özal ile ilgili" di-
ye açıkladı.
SHP eski MYK üyesi Timisi,
Cumhuriyet'in sonısunu yanıt
larken şoyle dedi:
"Ben, kendi adıma gittim.
Parlamentoda bir cumhuriyet
töreni düzenleniyor. Bir millet-
vekili olarak buna katılmak be-
nim gorevim. Özellikle şer guç-
lerin faaliyetlerinin gündemde
olduğu böyle bir günde, bir par-
lamenter olarak görevim cum-
huriyete sahip çıkmaktı. Bunun
için katıldım."
Timisi, "Partiden katılan tek
miUervekili sizsiniz. Partiyle ay-
kın düşmüş olmuyor musunuz"
sorusuna ise "Parti politikalan-
nın Sayın Turgut Özal ile ilgili
olduğunu sanıyonım. Benden
başka milletvekilinin kaiılma-
ması benim de dikkatimi çekti"
karşılığını verdi.
Seçime katılan siyasi partiler-
den de sadece Refah Partisi'nin
Genel Başkan Yardımalanndan
Şevket Kazan törende bulundu.
özal, HEP Genel Başkanı Feh-
mi Işıklar ile bu partiden millet-
vekülerini görünce şaşırdı. HEP
Milletvekili Cüneyt Canver,
özal ile tokalaştıktan sonra
Cumhuriyet muhabirine, "Erdal
Bey'in babasının mali defil
cumhuriyet" diyerek törene ka-
tılmalarının nedenini anlattı.
Cumhurbaşkanı özal, daha
sonra yabancı misyon şeflerini
kabul etti. Bu sırada Kuveyt Bü-
yükelçisi'nin tokalaşırken,
Özal'a, "Size minnettanm, yap-
tıklarınızı unutamayacagım.
Teşekkürler" dediği duyuldu.
özal, törenden sonra salon-
dan ayrılırken bir gazetecinin,
"Muhalefetin törene katılma-
masını nasıl
değerjendiriyorsunuz" sorusu-
na, önce "Şıssst.. Soru yok"
karşılığını verdi. Bir iki adım at-
tıktan sonra duran özal, geriye
dönerek, "Onlar ahştdar, biz de
alıştık" dedi. Tören kıtasmı de-
netleyen özal, daha sonra Mec-
lis'ten aynldı.
Hipodromdaki tören
Cumhuriyet Bayramı nede-
niyle Ankara Hipodromu'ndaki
törene de Cumhurbaşkanı özal,
TBMM Başkanı Erdem, Başba-
kan Akbulut, Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Torumtay,
bakanlar ve askeri erkân ile kor-
diplomatik temsilciler, askeri
ataşeler katıldılar. Tören sırasın-
da F-16 uçaklaruun yani sıra
ABD*den alınan Kobra helikop-
terleri de gösteri uçuşu yaptılar.
Aynca Stringer ve Rapier fuze-
leri de tören geçişinde yer
aldılar.
Tören suasmda paraşutçüler
atlarken bir yedek paraşütun
açılmadan yere düşmesi heyecan
yarattı. Paraşütun atlayıcuun ol-
madığı açıklandı.
Hipodromdaki törenlere mu-
halefete mensup partilerin yet-
kilileri katılmadılar. Akbulut,
gazetecilerin bu konudaki soru-
lanna, "Şimdiye kadar hep ay-
nı davrandılar. Konuy u kamuo-
yu bugüne kadar nasıl degerlen-
dirdiyse bunu da oyle değerlen-
direcektir. Önemli degil, alıştık"
karşılığını verdi. Akbulut, bir
soru üzerine, "Olayuı manbksu-
lıgına alıştık, üzerinde durmaya
degraez" diye konuştu. Törene
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın
eşi Semra Özal, TBMM Başka-
nı Erdem'in eşi Sevil Erdem,
Başbakan Akbulut'un eşi Samia
Akbulul da katıldılar.
SHP Genel Başkanı Erdal
tnönü, cumhuriyetin 67. yüını
kutlama törenlerine Ankara ye-
rine Istanbul'da katıldı. lnönü,
Vatan Caddesi'ndeki törene gel-
diğinde bir gazetecinin "Muha-
lefetk iktidann boyle bir günde,
bir arada bulunmamasının
nedenini" sorması üzerine şun-
lan söyledi:
"Cumhurbaşkanı tartışmalı
olunca birlik beraberlik olmu-
yor. Ana>-asada açıkça belirtilen
tarafsızlık ve partilere eşit dav-
ranma ilkelerine uyulması gere-
kir. Temel duzendeki durum va-
him olarak devam ediyor. Iç ve
dış politikalara sonımsuzca mü-
dahale, maceraya açık bir du-
rum yaratıyor. Cumhurbaşkanı
tarafsazlık çizgisine gelmeli.
Eğer bu olmuyorsa, durum de-
mokrasiyle ve seçimle düzeltil-
melidir."
Karamanlis'ten
kutlama
Yunanistan Cumhurbaşkanı
Konstanün Karamanlis, Cum-
huriyet Bayramı dolayısıyla
Cumhurbaşkanı Turgut özal'a
bir kutlama mesajı iletti. Kara-
manlis mesajmda Yunanistan
Cumhurbaşkam olarak 67 yıl
önce Türkiye'de ilan edilen
Cumhuriyet'in yüdönümünü iç-
tenlikle kutladığıru belirtti. Ka-
ramanlis, Turk-Yunan ilişkileri-
nin de iki ülke halkının çıkarla-
n doğrultusunda düzelecegini
ümit ettiğini vurguladı.
Öte yandan Cumhuriyet Bay-
ramı tüm yabancı temsilcilikler-
de olduğu gibi, Türkiye'nin Ati-
na Büyükelçüiği'nde de düzen-
lenen bir resepsiyonla kutlandı.
TAKSİM^DE BAYRAM ŞENLİĞİ
Ses ve görüntü buluştu
tsUnbul Haber Servisi — Is-
tanbul Buyukşehir Belediyesi'n-
ce düzenlenen Cumhuriyet Bay-
ramı Şenliği dün akşam Taksim
Meydanı'nda yapıldı. "Cumhu-
riyeti ve Demokrasiyi
Seviyonız" adı altında düzenle-
nen şenlikte 200 kişilik askeri
bando eşliğınde 3 bin öğrenci-
den oluşan koro 10 marş seslen-
dirdi.
SHP Genel Başkanı Erdal
lnönü, tstanbul Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Nurettin Sözen
ve SHP tl Başkanı Ercan Kara-
kaş'ın katıldıgı şenlikte 10 marş
seslendiren 3 bin kişilik koro
dunyanın en büyük korosu un-
vanını kazandı.
Şenlik nedeniyle polis Taksim
Meydanı'nda saat 17.00'den iti-
baren geniş güvenlik önlemleri
aldı. Çevik kuvvete bağlı ekip-
ler tarafından alana girenlerin
üzerinde arama yapıldı. Hava-
nın yağmurlu olmasına rağmen
şenliği izlemeye gelenler Taksim
Alanı'm saat 17.30'dan itibaren
doldurmava başladı. 18.30'da
koronun İstiklâl Marşı'nı ses-
lendirmesiyle başlayan prog-
ramda Mesut Mertcan bir şiir
okudu. Daha sonra tstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı
Nurettin Sözen programı açış
konuşması yaptı. Sözen, konuş-
masında, "Basta ulu önderimiz
ve silah arkadaşian olmak üze-
re cumhuriyedııiizin tüm kuro-
cnlaruu saygryla anıyor ve tüm
ulusumuznn şunu bilmesini is-
tiyonu. Laik cumhuriyetimiz ve
demokrasimizle övünüyoruz.
Cumhuriyeti ve demokrasiyi se-
viyonız. Her ikisini de yaşatma-
ya, geliştirmeye kararlıyız" de-
di. Nurettin Sözen'in konuşma-
sından sonra 3 bin kişilik öğren-
ci korosu ve 200 kişilik askeri
bando 10 marş seslendirdi. Ha-
vai fişek gösterisiyle devam
eden program askeri bando ve
kent orkestrası konserleriyle so-
na erdi.
İNÖNÜ tSTANBUL'DAYDI — SHP Genel Başkanı İnonü gündüz Vatan Caddesi'nde gece de
belediyenin Taksim'de düzenlediği Cumhuriyet Bayramı şenligindeydi.(Fotoğraf:Uğur Günyüz)
(Baftamfi 1. Sayfada)
fa Kalemli, Mükerrem Taşçıog-
lu gibi arkadaşlanyla ayn ayn
Köşk'e çıkarak özal ile başba-
şa uzun görüşmeler yapmış, bu
görüşmeler Cumhurbaşkam 'nın
liberallere ağırlık tanıyacağı bi-
çiminde yorumlanmıştı. Hatta
Savunma Bakanhğı'na vekâlet
görevinin bir liberal olan Güneş
Taaer'e verilmesi, bunun ön işa-
reti sayılmıştı. Ama önceki ge-
ce özal'ın muhafazakâr yeğeni-
ni atamakla liberallere ödün de-
ğil, ders vermek istediği ortaya
çıktı.
2- Hüsnü Doğan,
"görüntüseffik" bakımından Si-
lahlı Kuvvetler'in fazla sempa-
ti duyacağı bir politikacı değil.
Nitekim, Milfi Güvenlik Konse-
yi, Doğan'ı 1983 secimlerinde
milletvekili adayı olduğu halde
veto etti. Bu nedenle Yeğen
Hüsnü üç yıl milletvekili olma-
dan bakanhk yapmak zorunda
kaldı. özal, Doğan'ı Silahlı
Kuvvetler'le birlikte çalışma ko-
numuna getirerek, onun hak-
kındaki onyargıların doğru ol-
madığı cihetini askeriyenin biz-
zat görmesine olanak verdi.
Gerçekten de Doğan, verdiği iz-
lenimin tersine elinde rakı bar-
dağı ile görünmekten korkan
muhafazakârlardan değildir.
tngilizceyi rahat konuşmakta-
dır. Ekonomik konulan ehliyet-
le müzakere edecek yetenekte-
dir. Doğan'ı bu bakanlıkta ta-
nıyıp benimseyecek "savunma
çevreleri" kendisinin günü gel-
diğinde özal tarafından başba-
kan yapılmasını yadırgamaya-
caklardır. Hüsnü Doğan, NA-
TO toplantılan türünden yurt-
dışı temas olanağı sağlayacak
bu bakanhk sayesinde, Akbu-
lut'un elde edemediği "ulusia-
rarası çevre" ile yoğun üişki fır-
satı yakalayacaktır.
3- Türkiye bütçesinin yüzde
15'ini kullanan Milli Savunma
Bakanlığı'mn trilyonlan aşan
savunma fonlan üzerinde de de-
netimi bulunmaktadır. tkibinli
yıllara dek uzayan savunma
projelerinin uygulanması da he-
saba katıhrsa, bu bakanlığın
ekonomi ile yakın baği göze çar-
par. "Aileden birisi"nin tril-
yonluk ihalelerin başına getiril-
mesi, atamanın özal bakımın-
dan yerindeliğini de ayrıca gös-
termektedir.
Körfez krizinin sürdüğü, hü-
kümetin savaş yetkisini kullan-
ma olasılığının her an gündeme
gelebileceği düşünulurse, bu
makama yalnızca parti içi den-
ge hesapları ile bir atama yapıl-
mastrun bazı sakıncalan akla
gelebilirdi. Aynca, parti kuru-
cusu arkadaşı, en uzun bakanı
Safa Giray'ın hükümeti (ve
Cumhurbaşkanı'nı) beklenme-
dik bir gerekçe ile aniden orta-
da bırakması, bu bakanlığın
candan birisine teslimini zorun-
lu kıunıştı.
Cumhurbaşkanı, Yıimaz, Bo-
zer ve Giray deneyiminden son-
ra yoğurdu bile ûfleyerek yemek
zorundaydı. Yeğen Hüsnü bu
zonınluluğun bir sonucu.
C u m h u r b a ş k a n ı ' n ı n
"ANAP'a bder aradığı" yolun-
da liberallerin yaymaya çahştı-
ğı havanın ise çok yapay oldu-
ğu anlaşıhyor.
Bazı gazeteler özal'ın yakın
çevresine "Hasan Celal olma-
sın, kim olursa obun" dediğini
duyurdular.
Bu konuda Cumhurbaşkanh-
ğı'nı aradık. Sözcu Kaya Tope-
ri'ye Özal'ın böyle bir ifadesi
olup olmadıgını sorduk. Büyü-
kelçi Toperi konunun iç politi-
ka olduğunu, bir açiklama ya-
pamayacagını bildirdi. Ancak
ısranmız üzerine, "Biraz sonra
yeniden görüşelim" dedi. Daha
sonra bize şu açıklamayı yaptı:
"Sayın Cumhurbaşkanı bu
konulan kimse ile göıüşmez ve
münakaşa etmez. Bu bakımdan
bu haber tamamen hayal mah-
sulüdür."
özal'ın bu yamtı hem Yü-
maz'ın Çankaya'da 4 saat kal-
masırun anlam ve öneminin ger-
çek boyutunu veTİyordu, hem
de Güzel ile ilgili söylentilerin...
öte yandan bir başka ilginç
noktaya değirunek gerek.
Bugün Türkiye'ye toplumsal
bir koşullanma egemen, her şey
özal'dan biliniyor.
Anayasaya göre, Savunma
Bakanı Doğan'ı secen Başba-
kan'ın kendisi.
Bu devirde her taşın altında
"al gülüm-ver gülüm" ilişkisi
aranıyor. (Ve genellikle de bu-
lunuyor.)
Ama nedense hiç kimse Ye-
ğen Hüsnü'yü, özal'a vicdan
borcu ödemek için Akbulut'un
bu göreve getirmiş olabileceği-
ni düşünmüyor.
öyle ya, madem özal Akbu-
lut'un, Yargıtay'da üç aday ara-
sında en az oy alan eşini Ana-
yasa Mahkemesi yedek üyeliği-
ne atadı, Akbulut da buna kar-
şılık özal'ın yeğenini Savunma
Bakanhğı'na niye getirmiş
olmasın?
Ama dedik ya, "toplumsal
koşullanma" öylesine yoğun ki,
kimse böyle bir şeyi akhndan bi-
le geçıremıyor...