25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER 30 EKÎM 1990 ABD BAŞKANFNDAN SEKTÇIKIŞ Bush: Işgal devam etmeyecekABD Başkanı George Bush, Saddam'a ödün verilemeyeceğini söylerken, SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov askeri bir çözümün kabul edilemeyeceğini belirtti. Gorbaçov, krize banşçı bir çözüm bulmanın en iyi yolunun Arap faktörünü devreye sokmak olduğunu kaydetti. Dış Haberier Servisi — Irak'ın Kuveyt'i işgal ve ilhak etmesiyle başlayan Körfez krizine çözürn bulma arayışlan bir yan- dan barış umudu, bir yandan da savaş sinyalleri yaymaya devam ediyor. ABD Başkanı George Bush dün sert bir çıkış yaparak, "İşgal devam etmeyccektir. Sal- dırgana ödün yok" dedi. Sovyetler Birli- ği Başkanı Mihail Gorbaçov krizin çözü- mü için "askeri bir seceneğin kabul edile- meyecegini" belırterek barışçı bir çözüm sağlanması konusunda "Bizim için en iyi yol Araplararası bir toplanbdır, yani Arap mekanizmasukr. Bn yolla daha çabuk an- laşmaya varabiliriz" dedi. Gorbaçov'un özel temsilcisi Yevgeni Primakov'u kabul eden Irak Devlet Başkanı Saddam Hüse- yln, görüşmelerin çok yararlı olduğunu ve özel temsilciye "Bölgedeki sonınlann nasıl çözümlenebileceğini anlattıgını" söyledi. SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze ise krize barışçı bir çözüm bulma girişimleri konusunda "çok yim- ser olmadıgını" belirtti. ABD Başkanı George Bush, Irak'a kar- şı çok sert bir uyanda bulundu. "lşgal de- n ı ı etmeyecektir" diyen Bush, 'Saldırga- na ödün verilmeyecektir" sözlerini kul- landı. 2. Dünya Savaşı'nda Japonlann saldınsına uğrayan Hawai'deki Pearl Har- bor yakırunda bulunan bir askeri ûste as- kerlere bir konuşma yapan Bush, Ku- veyt'in işgalini "banşın ve BM Anayasa- »'nın rezttce bir ihlali" olarak niteledi. Bush, konuşması sırasında pek çok kez Irak'a 'ödun verilmeyecegini' vurguladı ve "Saddam Hüseyin sorumlu tutulacaktır" dedi. 2 Dünya Savaşı'na da atıfta bulu- nan Bush, "Önüne geçilebüecek ve dur- darulabilecek bir saldırgana ödün venne- nin cezasını dünya çok acı ödemişti. Ödün vennek, daha fazla saldınya ve so- nunda da sa\ < aşa yol açar. Aynı hatayı bir kez daha işlemeyecegiz" diye konuştu. Adının açıklanmasını istemeyen bir yet- kili de, Bush'un "savaş ve barış karan" ile ilgili sözlerıyle "Körfez'de bir savaş kaçuulmazdır" demek istemedigini, "an- cak, krizi başlatan tarafın Irak oldugu- nun alünı çizdigi'ni gazetecilere söyledi. Askeri seçenek kabul edilemez Mihail Gorbaçov, Körfez krizinin çö- zümü için "hiçbir askeri seçeneğin kabul editemeyecegini" belirterek, Körfez böl- gesine gönderdiği temsılci Yevgeni Prima- kov'un Irak'ı ziyaretinin banş için diplo- matik arayış çabalannın sadece bir par- çası olduğunu söyledi. Gorbaçov, "Pri- nakov'un misyonu tek başına bağımsız bir banşçı çözüm arayışı defil. Birçok iil- keyi içeren bir sürecin parçast" dedi. Primakov'un bu misyonunun Irak yö- netiminin BM'nin bazı istekleri karşısın- da yumuşayabileceği yönünde belirtiler vermesi üzerine gerçekleştiğini kaydeden Gorbaçov, "Primakov'un temaslan, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in bir süre önceki tutumunu surdıirmedigıni or- taya koydu" şeklinde konuştu. Gorbaçov ayrıca, "Arap faktörünün dahil edilmesinin zamanı geldiğine inan- dığını" söyledi. Gorbaçov, Körfez krizi konusunda Araplar arasında bir toplan- tı yapüması çağnsmda bulunarak, böyle bir toplantıyı krizin banşçı yollarla çö- zülmesi için en iyi fırsat olarak niteledi. "Bizim için en iyi yol, Araplar arasın- daki bir toplantı, yani Arap mekanizma- sıdır. Bu yoüa daha çabuk anlaşmaya varabiliriz" diyen Gorbaçov, ancak Iralc- ın öncelikle Kuveyt'ten çekilmesi ve Ku- veyt'in egemenliğine yeniden kavuşturul- ması yolundaki BM koşullannı yerine ge- tirmesi gerektiğini vurguladı. Ancak Sovyetler Birliği Dışisleri Baka- nı Eduard Şevardnadze, Körfez krizine barışçı bir çözüm bulunması için sürdü- rülen çabalar konusunda "iyimser oima- dıgun" söyledi. SSCB lideri Mihail Gorbaçov, Irak'ın, Kuveyt'i işgali nedeniyle oluşan uluslara- rası dayanışmanın zayıfladığına inanma- sına izin verilmemesi gerektiğini söyledi. Reuter'in haberine göre Gorbaçov, dün Fransa'da Cumhurbaşkanı François Mit- terrand ıle göniştükten sonra yaptığı açık- lamada, BM Güvenlik Konseyi'nin Irak'a karşı kabul ettiği kararlara atıfta buluna- rak "Saddam Huseyin rejimine, karartar- da bir zayıflama ya da uyumsuzluk oldu- ğunu düşünme veya bunu umot etme şan- sı vermemeliyiz" dedi. Baker Saddam'ı uyardı ABD Dışişleri Bakanı James Baker, "Saddam Huseyin, kimyasal ya da biyo- lojik silaha başvoracak olnrsa, bunun çok acı sonuçiannı Irak çeker" dedi. Ba- ker, Körfez bunahmmm çözümlenmesi için hiçbir yolu dışlamadıklannı kaydet- ti ve "kimsenin kuşkusu olmasın, Irak Kuveyt işgalini sürdürürse kuvvet kulla- nabiliriz" diye konuştu. Saddam'ın izle- diği yolun "banş yolu olmadıgını" söyleyen Baker, "Saddam, uluslararası toplulugun sabnnın bir sının oldugunu anlamalı" dedi. Saddam-Primakov göriişmesi Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Sovyet Başkanı Mihail Gorbaçov'un özel temsilcisi Yevgeni Primakov'la yapmış ol- duğu göruşmeleri, "derin ve çok yararlı" olarak niteledi. Saddam Hüseyin, Amerikan CNN te- levizyonuna verdiği demeçte, "Primakovi la çeşitli konular üzerinde çok yarartı ve derinlemesine göraşmelerimiz oldu" şek- linde konuştu. Saddam, gece yarısı tam olarak yayınlanacak röportajın dün ak- şam yayınlanan özetinde, Pnmakov'a, "Bölgedeki sonınlann nasıl çözüme ka- vuşturulabileceğini anlattığını" söyledi. Saddam, Primakov'un Irak ziyaretinin son banşçıl şans olduğu yolunda herhan- gi bir açıklamaya tanık olmadıgını, ter- sine Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un, çatışma olmaksızın banşçıl bir çözüm bu- lunması gereğinden söz eden açıklamalar yaptığım kaydetti. Saddam Hüseyin, Amerikan CNN te- levizyonuna verdiği demeçte, Bush tara- fından Hitler'e benzetilmesi konusunda şunlan kaydetti: "Siz bir ABD yurttaşı olarak, Busb'- un, böyle bfar tanımlamada bulunarak yanlış yaptıgını düşünmüyor musunuz? Bir devlet başkanına hâlâ diplomatik ve sivasi Uişkisi bulunan bir kişiye? Busb- un bu hatasının daha sertçe tanımlana- bUecegini düşünmüyor musunuz? Bn tur sözlerle, boyle bir donemde, bir çözüm aranırken, diyalog yolunun kapatıldığını düşünmüyor musunuz?" Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz de Körfez krizinin banşçı yollardan çözümü konusunda iyimser olduğunu söyledi. öte yandan, ABD Başkanı George Bush, Saddam Huseyin'le Yevgeni Pri- makov arasındaki görüşmelerde "olumlu hiçbir şey" görmediğini söyledi. San Francısco havaalanında basın top- lantısı yapan Bush, "Yine de, banş şan- sı her laman mevcuttur" dedi. Sovyetler'in, ABD'nin tutumunu "anladığını" belirten Bush, "Gorbaçov, elinden geldiğince sert davramyor ve bu, iyi bir şey, zira dunyanın tek vücut ol- dugu böylece ortaya çıkıyor" ifadesini kullandı. Bush, soru üzerine, silaha başvurma- dan ekonomik yaptınmlar sayesinde Irak'ın Kuveyt'ten çıkmasının sağlanabi- leceğini sandığını kaydetti ve Irak'la ko- şullu olarak görüşulemeyeceğini belirtti. tngiltere Başbakanı Margaret Thatc- her, BBC televizyonunda dün yayımlanan bir demecinde, Irak'ın, Kuveyt'ten çekil- se bile, elindeki nükleer, kimyasal ve bi- yolojik silahları ortadan kaldırması ge- rektiğini, bunu yapmadığı sürece ekono- mik yaptınmlar ile karşı karşıya buluna- cağinı söyledi. öte yandan Japonya eski Başbakanı Yasuhiro Nakasone, bu hafta içinde Bağ- dat'a gideceğini ve Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ile bir araya geleceğüıi açıkladı. Bu arada Fransa Dışişleri Bakanhğ Sözcüsu Daniel Bernard, Irak'ın, Kuveyt 1 teki Fransız büyukelçiliği personeünin Pa- ris'e dönmeleri yolunda talimat verdigi- ni açıkladı. öte yandan yaklaşık 300 Fransız yurt- taşını taşıyan Irak uçağının, bu akşam, Bağdat'tan Paris'e hareket ettiği bildiril- di. Gorbrye 2 mılyar BM GÜVENLİKKONSEYİKARARI: Irak, savaş zararlarından sorumluBirleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dün akşam aldığı kararda, bütün devletleri, Irak'ın işlediği savaş suçlarını ve neden olduğu ekonomik zararı bildirmeye çağırdı. Kararda Irak, topraklarındaki yabancı elçiliklere su ve yiyecek sağlamaya çağrıhrken, Saddam'ın buna uymaması durumunda daha sert önlemlerin alınacağı kaydedildi. ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK — Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Irak'ın, savaş zararla- nndan sorumlu tutuknası yolundaki bir karan kabul ederek, bütün devletleri, Irak'ın Kuveyt'i işgaü sırasında işlediği sa- vaş suçlannı ve neden olduğu ekonomik zaran bildirmeye çağırdı. Güvenlik Kon- seyi'nin dün 13 olumlu oyla aldığı karar, devletlerin işgalden doğan ekonomik za- rarlann, Irak tarafından ödenmesini ön- görüyor. Küba ve Yemen'in çekimser kal- dığı oylama öncesinde bir konuşma ya- pan Irak temsilcisi Abdül Emir El- Anbari, Güvenlik Konseyi'ni, Irak'a karşı çifte standan uygulamakla suçladı. Yeni karar, Irak'ın Kuveyt'i işgalini bir kez daha kınarken, "Kuveytlilerin zorla yerlerinden cdilmesi, özel ve kamu mül- kiyetinin >^sadışı olarak zaptedilmesi ve zarar verilmesi" ıfadesiyle Irak'ı yağma- cılık ile suçluyor. Savaş zararlaruun sap- tanması çağnsıyla, Irak'ı, savaşı kaybe- den taraf olarak gösteriyor. Karar, Irak'ı yabancı elçiliklere su ve yiyecek sağlama- ya çağınyor ve Saddam Hüseyin'in bu çağnlara uymaması durumunda Konsey- in "daha sert önlemler alacagını" kayde- diyor. ırak üzerinde yeni bir baskı unsuru oluşturmak üzere Güvenlik Konseyi'nden dün çtkan karar şöyle: "Güvenlik Konseyi üyeleri, Irak yönetimi ve işgalci güçlerinden, üçuncü millıyet sahiplerini rehin tutmak- tan hemen vazgeçmesini, Kuveytli ve üçuncü müliyet sahiplerine kötü davra- nümasının hemen durdurulmasım, Kon- sey'in şimdiye değin aldığı kararlara uy- masmı talep eder, 1. paragrafta belinildiği üzere bütün devletleri Irak'ın verdiği hasar konusun- da bilgı toplamaya ve bunu Güvenlik Konseyi'ne bildirmeye davet eder, Irak'tan ayrılmak isteyen herkese ge- rekli ızinlerin hemen temin edilmesi çağ- nsını tekrarlar. Kuveytlilerin ve üçüncu müliyet sahip- lerinin, diplomatların su ve yiyecek gibi temel ihtiyaçlara acilen ulaşabilmesi için gerekh koşullann hemen sağlanmasını is- ter, Uluslararası yasalar altında Irak'ın, Kuveyt'in ve üçuncü devletlerin kayıpla- nndan sorumlu olduğunu hatırlatır, Bütün devletleri, kuruluşları ve birey- leri, uluslararası yasalara uygun şekilde Irak'tan mali tazminat iddiasında bulu- nabilmeleri için gerekh' bilgiyi toplama- ya davet eder!' Karar, bir ay önce tngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'uı BM 45. Genel Ku- rulu sırasında yaptığı, "Irak'ın savaş suç- lanndan yargdanması, mali hasan kar- şılaması, hatta bu zarann. Irak'ın don- durulan banka besaplanndan karşılan- ması" şekhndeki önerilere dayanıyor. An- cak Kudus'te, tsrail güvenhk guçlerinin 21 Filistinliyi öldürmeleri nedeniyle Arap grubu BM'de güç kazanarak Irak'a karşı alınan tedbirlenn lsrail'e karşı da alınma- sı yolundaki lobisini güçlendirdi. Bu ne- denle ABD karar metninde tngiltere'nin istediği gibi "çok sert" bir dil kullanılma- sına karşı çıktı. ABD, bu aşamada daha sert bir kara çıkmasına karşılık olarak, Arap grubunun da lsrail'e karşı sert bir karar çıkmaa için zemia> kazanacağım öne sürdü. Güvenlik Konseyi'nin dün onayladığı karar metni, sonuçta ABD ile Ingihere arasındaki pazarlıklann bir ürü- nü oldu. PARİS — Fransa ile Sovyetler Birliği arasında dün imzalanan yeni dostluk ve işbirliği anlaşması Fransız Cumhurbaş- kanı François Mitterrand'm 'Avropa Konfederasyonu' tezinden söz ediyor. Madrid dönüşü kısa bir Paris ziyareti ya- pan SSCB lideri Mihail Gorbaçov, 19 ka- sımda Fransa başkentinde yapılacak AGİK (Avrupa Güvenlik ve Işbirliği) zir- vesi öncesinde, yeni Avrupa mimarisi ko- nusunda Fransa Devlet Başkanı ile aynn- tılı bir göruş akşverişinde bulundu. 27 yıl- dan beri ilk kez iki ülke arasında imza- lanan dostluk ve işbirliği anlaşmasından başka ekonomik konuları içeren bir dizi anlaşma da gerçekleştirildi. Mihail Gorbaçov'un giriştiği iktisadi reformlan destekleyen Fransa. SSCB've 2 milyar dolarlık yeni kredi vermeye ka- rar verdi. Her yıl iki bin Sovyet uzman Fransa'da kurs görecek... Buna karşıhk 1917 Devrimi öncesinde gelen ve birçok Fransızın hâlâ muhafaza ettiği Rus tah- villeri, Moskova tarafından ödenecek. 'Rus tahvilleri'nin hamillerine ödenme- si prensip olarak benimsenmekle berabeT, ödeme bicimi henüz karara bağlanmadı. Körfez politikası konusunda benzer görüşlere sahip Paris ve Moskova, iki günlük ziyaret boyunca yeni bir çözüm yolu üretemedi. Sovyet temsilcisi Yevgeni Primakov'un son Bağdat ziyaretinin so- nuçlannın belli olmaması, Paris'te bulu- nan SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şe- vardnadze'nin Körfez konusunda karam- sar sözler sarf etmesiyle a>Tiı ana rastla- dı.. Ancak Paris'in "Irak'la dogrudan görüşme yapılmavacağım" belirtmesine rağmen Moskova'nın girişimlerine karşı olmadığı vurgulanıyor. Dostluk ve işbirliği anlaşması, Paris yakınındaki Rambouillet Şatosu'nda im- zalandı. Böylece SSCB-Fransa arasuıdaki bu anlaşma, bir süre önce parafe edilen ve Doğu Almanya'nm tarihe kanşması- na yol açan Sovyet-Alman anlaşmasın- dan daha evvel imzalanmış oldu. Moskova-Bonn arasındaki anlaşma önü- muzdeki gunlerde resmen imzalanacak. Moskova'mn daha aynntıtı bir anlaşma- dan yana olduğu, ama Paris'in 'derin' ikili ilişkiden kaçındığı ifade ediliyor. Fransa, anlaşmada Paris'in NATO ve AT nezdindeki yükumlülüklerine atıf ya- pılmasına özel önem gösterdi. Bu yoldan Fransa bağh olduğu uluslararası kuruluş- lardan ayn olarak Sovyetler'le 'baş başa' anlaşma niyeti beslemediğini gösterme- ye özel dikkat gösterdiğini kanıtlamak is- tedi. HABERLERIN DEVAMI Boykotlu kutlama (Baştarafi 1. Sayfada) mez takipçileriyiz" diye yazdı. Özal: "Onlar alıştılar, biz de ahşük" Cumhurbaşkanı Turgut özal'uı TBMM'deki kabulü, sa- at O9.3O"da başladı. Cumhurbaş- kanlığı Senfonı Orkestrası, ka- bul sırasında Beethoven'in sen- fonilerinı seslendirdı. özal, Istiklal Marşı ile başla- yan kabulde, ilk olarak TBMM Başkanı Kaya Erdem, ardından Başbakan Yıldınm Akbulut ve Genelkurmay Başkanı Orgene- ral Necip Torumtay ile tokalaş- tı. Daha sonra Bakanlar Kuru- lu üyeleri, mületvekilleri, YÖK Başkanı, yüksek yargı organla- n başkan ve üyeleri, musteşar- lar, merkezdeki buyukelçiler, merkez valileri, genel müdurler, özal'ın önünden sırayla gectiler. Törene katılan yabancı misyon temsilcileri arasında Kuveyt'in Ankara Buyükelçisi Muham- med El-Saiih de yer aldı. Anka- ra Anakent Belediye Başkanı Murat Karayalçuı da Özal'ı kutladı. Cumhurbaşkanı'nuı dışında bakanlardan sadece Kurtcebe Alptemoçin'in frak giymesi dik- kat çekti. Alptemoçin, özal teb- rikleri kabul ederken koridorda bakanlar ve mületvekilleri ile ne- şeh' bir şekilde sohbet etti. Ba- kanlığa atanmasından bu yana kendisiyle görüşemeyen millet- vekilleri Alptemoçin'i kutladılar. Kabulde en çok ılgı uyandıran kişi Milli Savunma Bakanlığı- na "geceyansı kararnamesi" ile atanan Hüsnü Doğan oldu. Do- ğan, sırasıru beklerken bakanlar BAŞKENTTEN AHMETTAN 2. TÖREN — Demirel, Amtkabir'e DYP'li yöneticiler ve il başkanlarıyla birlikte gitti. ve milletvekilleri tarafından teb- rik edildi. özal'ın kabulüne ANAP mil- letvekillerinin çoğunluğu katılır- ken aralarında ANAP genel başkan adayları Hasan Celal Güzd ve Mesut Yılmaz'ın da bu- lunduğu gözlendi. Eski bakan- lardan Ekrem Pakdemirli'nin gelmedigi törene, Milli Savunma Bakanlığı'ndan 19 ekimde isti- fa eden Safa Giray da katıldı. DYP, DMP, DSP, SP, MÇP, IDP'den kimse katılmazken SHP'den sadece Baykal kana- dından tstanbul Milletvekili Mustafa Timisi törende buluna- rak Cumhurbaşkanı'nın elini sıktı. Timisi, törene kablmasım, "Bu TBMM'de yapılan bir tö- rendi. Cumhuriyet toreni oldu- ğu için gittim. Parti politikalan Saym Turgut Özal ile ilgili" di- ye açıkladı. SHP eski MYK üyesi Timisi, Cumhuriyet'in sonısunu yanıt larken şoyle dedi: "Ben, kendi adıma gittim. Parlamentoda bir cumhuriyet töreni düzenleniyor. Bir millet- vekili olarak buna katılmak be- nim gorevim. Özellikle şer guç- lerin faaliyetlerinin gündemde olduğu böyle bir günde, bir par- lamenter olarak görevim cum- huriyete sahip çıkmaktı. Bunun için katıldım." Timisi, "Partiden katılan tek miUervekili sizsiniz. Partiyle ay- kın düşmüş olmuyor musunuz" sorusuna ise "Parti politikalan- nın Sayın Turgut Özal ile ilgili olduğunu sanıyonım. Benden başka milletvekilinin kaiılma- ması benim de dikkatimi çekti" karşılığını verdi. Seçime katılan siyasi partiler- den de sadece Refah Partisi'nin Genel Başkan Yardımalanndan Şevket Kazan törende bulundu. özal, HEP Genel Başkanı Feh- mi Işıklar ile bu partiden millet- vekülerini görünce şaşırdı. HEP Milletvekili Cüneyt Canver, özal ile tokalaştıktan sonra Cumhuriyet muhabirine, "Erdal Bey'in babasının mali defil cumhuriyet" diyerek törene ka- tılmalarının nedenini anlattı. Cumhurbaşkanı özal, daha sonra yabancı misyon şeflerini kabul etti. Bu sırada Kuveyt Bü- yükelçisi'nin tokalaşırken, Özal'a, "Size minnettanm, yap- tıklarınızı unutamayacagım. Teşekkürler" dediği duyuldu. özal, törenden sonra salon- dan ayrılırken bir gazetecinin, "Muhalefetin törene katılma- masını nasıl değerjendiriyorsunuz" sorusu- na, önce "Şıssst.. Soru yok" karşılığını verdi. Bir iki adım at- tıktan sonra duran özal, geriye dönerek, "Onlar ahştdar, biz de alıştık" dedi. Tören kıtasmı de- netleyen özal, daha sonra Mec- lis'ten aynldı. Hipodromdaki tören Cumhuriyet Bayramı nede- niyle Ankara Hipodromu'ndaki törene de Cumhurbaşkanı özal, TBMM Başkanı Erdem, Başba- kan Akbulut, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Torumtay, bakanlar ve askeri erkân ile kor- diplomatik temsilciler, askeri ataşeler katıldılar. Tören sırasın- da F-16 uçaklaruun yani sıra ABD*den alınan Kobra helikop- terleri de gösteri uçuşu yaptılar. Aynca Stringer ve Rapier fuze- leri de tören geçişinde yer aldılar. Tören suasmda paraşutçüler atlarken bir yedek paraşütun açılmadan yere düşmesi heyecan yarattı. Paraşütun atlayıcuun ol- madığı açıklandı. Hipodromdaki törenlere mu- halefete mensup partilerin yet- kilileri katılmadılar. Akbulut, gazetecilerin bu konudaki soru- lanna, "Şimdiye kadar hep ay- nı davrandılar. Konuy u kamuo- yu bugüne kadar nasıl degerlen- dirdiyse bunu da oyle değerlen- direcektir. Önemli degil, alıştık" karşılığını verdi. Akbulut, bir soru üzerine, "Olayuı manbksu- lıgına alıştık, üzerinde durmaya degraez" diye konuştu. Törene Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın eşi Semra Özal, TBMM Başka- nı Erdem'in eşi Sevil Erdem, Başbakan Akbulut'un eşi Samia Akbulul da katıldılar. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, cumhuriyetin 67. yüını kutlama törenlerine Ankara ye- rine Istanbul'da katıldı. lnönü, Vatan Caddesi'ndeki törene gel- diğinde bir gazetecinin "Muha- lefetk iktidann boyle bir günde, bir arada bulunmamasının nedenini" sorması üzerine şun- lan söyledi: "Cumhurbaşkanı tartışmalı olunca birlik beraberlik olmu- yor. Ana>-asada açıkça belirtilen tarafsızlık ve partilere eşit dav- ranma ilkelerine uyulması gere- kir. Temel duzendeki durum va- him olarak devam ediyor. Iç ve dış politikalara sonımsuzca mü- dahale, maceraya açık bir du- rum yaratıyor. Cumhurbaşkanı tarafsazlık çizgisine gelmeli. Eğer bu olmuyorsa, durum de- mokrasiyle ve seçimle düzeltil- melidir." Karamanlis'ten kutlama Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstanün Karamanlis, Cum- huriyet Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanı Turgut özal'a bir kutlama mesajı iletti. Kara- manlis mesajmda Yunanistan Cumhurbaşkam olarak 67 yıl önce Türkiye'de ilan edilen Cumhuriyet'in yüdönümünü iç- tenlikle kutladığıru belirtti. Ka- ramanlis, Turk-Yunan ilişkileri- nin de iki ülke halkının çıkarla- n doğrultusunda düzelecegini ümit ettiğini vurguladı. Öte yandan Cumhuriyet Bay- ramı tüm yabancı temsilcilikler- de olduğu gibi, Türkiye'nin Ati- na Büyükelçüiği'nde de düzen- lenen bir resepsiyonla kutlandı. TAKSİM^DE BAYRAM ŞENLİĞİ Ses ve görüntü buluştu tsUnbul Haber Servisi — Is- tanbul Buyukşehir Belediyesi'n- ce düzenlenen Cumhuriyet Bay- ramı Şenliği dün akşam Taksim Meydanı'nda yapıldı. "Cumhu- riyeti ve Demokrasiyi Seviyonız" adı altında düzenle- nen şenlikte 200 kişilik askeri bando eşliğınde 3 bin öğrenci- den oluşan koro 10 marş seslen- dirdi. SHP Genel Başkanı Erdal lnönü, tstanbul Büyükşehir Be- lediye Başkanı Nurettin Sözen ve SHP tl Başkanı Ercan Kara- kaş'ın katıldıgı şenlikte 10 marş seslendiren 3 bin kişilik koro dunyanın en büyük korosu un- vanını kazandı. Şenlik nedeniyle polis Taksim Meydanı'nda saat 17.00'den iti- baren geniş güvenlik önlemleri aldı. Çevik kuvvete bağlı ekip- ler tarafından alana girenlerin üzerinde arama yapıldı. Hava- nın yağmurlu olmasına rağmen şenliği izlemeye gelenler Taksim Alanı'm saat 17.30'dan itibaren doldurmava başladı. 18.30'da koronun İstiklâl Marşı'nı ses- lendirmesiyle başlayan prog- ramda Mesut Mertcan bir şiir okudu. Daha sonra tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen programı açış konuşması yaptı. Sözen, konuş- masında, "Basta ulu önderimiz ve silah arkadaşian olmak üze- re cumhuriyedııiizin tüm kuro- cnlaruu saygryla anıyor ve tüm ulusumuznn şunu bilmesini is- tiyonu. Laik cumhuriyetimiz ve demokrasimizle övünüyoruz. Cumhuriyeti ve demokrasiyi se- viyonız. Her ikisini de yaşatma- ya, geliştirmeye kararlıyız" de- di. Nurettin Sözen'in konuşma- sından sonra 3 bin kişilik öğren- ci korosu ve 200 kişilik askeri bando 10 marş seslendirdi. Ha- vai fişek gösterisiyle devam eden program askeri bando ve kent orkestrası konserleriyle so- na erdi. İNÖNÜ tSTANBUL'DAYDI — SHP Genel Başkanı İnonü gündüz Vatan Caddesi'nde gece de belediyenin Taksim'de düzenlediği Cumhuriyet Bayramı şenligindeydi.(Fotoğraf:Uğur Günyüz) (Baftamfi 1. Sayfada) fa Kalemli, Mükerrem Taşçıog- lu gibi arkadaşlanyla ayn ayn Köşk'e çıkarak özal ile başba- şa uzun görüşmeler yapmış, bu görüşmeler Cumhurbaşkam 'nın liberallere ağırlık tanıyacağı bi- çiminde yorumlanmıştı. Hatta Savunma Bakanhğı'na vekâlet görevinin bir liberal olan Güneş Taaer'e verilmesi, bunun ön işa- reti sayılmıştı. Ama önceki ge- ce özal'ın muhafazakâr yeğeni- ni atamakla liberallere ödün de- ğil, ders vermek istediği ortaya çıktı. 2- Hüsnü Doğan, "görüntüseffik" bakımından Si- lahlı Kuvvetler'in fazla sempa- ti duyacağı bir politikacı değil. Nitekim, Milfi Güvenlik Konse- yi, Doğan'ı 1983 secimlerinde milletvekili adayı olduğu halde veto etti. Bu nedenle Yeğen Hüsnü üç yıl milletvekili olma- dan bakanhk yapmak zorunda kaldı. özal, Doğan'ı Silahlı Kuvvetler'le birlikte çalışma ko- numuna getirerek, onun hak- kındaki onyargıların doğru ol- madığı cihetini askeriyenin biz- zat görmesine olanak verdi. Gerçekten de Doğan, verdiği iz- lenimin tersine elinde rakı bar- dağı ile görünmekten korkan muhafazakârlardan değildir. tngilizceyi rahat konuşmakta- dır. Ekonomik konulan ehliyet- le müzakere edecek yetenekte- dir. Doğan'ı bu bakanlıkta ta- nıyıp benimseyecek "savunma çevreleri" kendisinin günü gel- diğinde özal tarafından başba- kan yapılmasını yadırgamaya- caklardır. Hüsnü Doğan, NA- TO toplantılan türünden yurt- dışı temas olanağı sağlayacak bu bakanhk sayesinde, Akbu- lut'un elde edemediği "ulusia- rarası çevre" ile yoğun üişki fır- satı yakalayacaktır. 3- Türkiye bütçesinin yüzde 15'ini kullanan Milli Savunma Bakanlığı'mn trilyonlan aşan savunma fonlan üzerinde de de- netimi bulunmaktadır. tkibinli yıllara dek uzayan savunma projelerinin uygulanması da he- saba katıhrsa, bu bakanlığın ekonomi ile yakın baği göze çar- par. "Aileden birisi"nin tril- yonluk ihalelerin başına getiril- mesi, atamanın özal bakımın- dan yerindeliğini de ayrıca gös- termektedir. Körfez krizinin sürdüğü, hü- kümetin savaş yetkisini kullan- ma olasılığının her an gündeme gelebileceği düşünulurse, bu makama yalnızca parti içi den- ge hesapları ile bir atama yapıl- mastrun bazı sakıncalan akla gelebilirdi. Aynca, parti kuru- cusu arkadaşı, en uzun bakanı Safa Giray'ın hükümeti (ve Cumhurbaşkanı'nı) beklenme- dik bir gerekçe ile aniden orta- da bırakması, bu bakanlığın candan birisine teslimini zorun- lu kıunıştı. Cumhurbaşkanı, Yıimaz, Bo- zer ve Giray deneyiminden son- ra yoğurdu bile ûfleyerek yemek zorundaydı. Yeğen Hüsnü bu zonınluluğun bir sonucu. C u m h u r b a ş k a n ı ' n ı n "ANAP'a bder aradığı" yolun- da liberallerin yaymaya çahştı- ğı havanın ise çok yapay oldu- ğu anlaşıhyor. Bazı gazeteler özal'ın yakın çevresine "Hasan Celal olma- sın, kim olursa obun" dediğini duyurdular. Bu konuda Cumhurbaşkanh- ğı'nı aradık. Sözcu Kaya Tope- ri'ye Özal'ın böyle bir ifadesi olup olmadıgını sorduk. Büyü- kelçi Toperi konunun iç politi- ka olduğunu, bir açiklama ya- pamayacagını bildirdi. Ancak ısranmız üzerine, "Biraz sonra yeniden görüşelim" dedi. Daha sonra bize şu açıklamayı yaptı: "Sayın Cumhurbaşkanı bu konulan kimse ile göıüşmez ve münakaşa etmez. Bu bakımdan bu haber tamamen hayal mah- sulüdür." özal'ın bu yamtı hem Yü- maz'ın Çankaya'da 4 saat kal- masırun anlam ve öneminin ger- çek boyutunu veTİyordu, hem de Güzel ile ilgili söylentilerin... öte yandan bir başka ilginç noktaya değirunek gerek. Bugün Türkiye'ye toplumsal bir koşullanma egemen, her şey özal'dan biliniyor. Anayasaya göre, Savunma Bakanı Doğan'ı secen Başba- kan'ın kendisi. Bu devirde her taşın altında "al gülüm-ver gülüm" ilişkisi aranıyor. (Ve genellikle de bu- lunuyor.) Ama nedense hiç kimse Ye- ğen Hüsnü'yü, özal'a vicdan borcu ödemek için Akbulut'un bu göreve getirmiş olabileceği- ni düşünmüyor. öyle ya, madem özal Akbu- lut'un, Yargıtay'da üç aday ara- sında en az oy alan eşini Ana- yasa Mahkemesi yedek üyeliği- ne atadı, Akbulut da buna kar- şılık özal'ın yeğenini Savunma Bakanhğı'na niye getirmiş olmasın? Ama dedik ya, "toplumsal koşullanma" öylesine yoğun ki, kimse böyle bir şeyi akhndan bi- le geçıremıyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle