Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 EKÎM 1990 • • • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19
Filistin Gerçeği...
(Baftarafı 1. Sayfada)
iyimserlik dolu hava bir anda bıçak gibi ke-
sildi; haklı olarak duyulan sevinç kursaklar-
da kaldı. Ortadoğu gerçeği, Batı'yı bir bakı-
ma tatlı bir rüyadan uyandırmış oldu.
Filistin sorununa hakça bir çözüm bulabil-
mek için, öncelikle İsrail bugüne dek sürdür-
müş olduğu katı ve uzlaşmaz tutumundan
vazgeçmelidir. İşgali altında tuttuğu toprak-
larda yeni yerieşim merkezleri kurmayı dur-
durmalıdır.
Doğu Kudüs'te yaşanan kanlı olayiar, Fi-
listin gerçeğiyle birlikte İsrail'in haksızlığını
da olanca çıplaklığıyla sergilemiştir.
Bu konuda en etkili rolü oynamak duru-
munda olan ülke hiç kuşkusuz ABD'dir. Eğer
VVashington, Kudüs katliamını şu ya da bu
biçimde geçiştirmeye kalkışırsa, çifte stan-
dart uygulamakla suçlanacaktır ve bu suç-
lama haksız olmayacaktır.
Irak'ın Kuveyt'i işgali karşısında dünyayı
ayağa kaldıran Başkan Bush yönetimi, İsrail
işgali altındaki topraklarda olan biteni gör-
mezlikten gelmeye devam ederse, Körfez'-
deki çıkmazı büyüyecektir.
İsrail güvenlik güçlerinin Kudüs'te yaptı-
ğı kıyım, Saddam Hüseyin'in işine yaramış-
tır. Irak diktatörü, Kuveyt'i işgal ettiğinden bu
yana sürekli olarak Filistin kartını oynama-
ya ve Arap topraklarındaki İsrail işgalini ön
planda tutmaya çalışmıştır. Onun için son
gelişmeler, Saddam Hüseyin'in ekmeğine
yağ sürmüştür.
Ortaya çıkan durum ayrıca, Körfez'de
ABD ile birlikte davranan Mısır ve Suriye gi-
bi ülkelerin kamuoyunda da anti-Amerikan
havanın güçlenmesine yol açabilecektir;
Saddam'a karşı dayanışma cephesi çatlaya-
bilecektir.
ABD, Körfez krizinde sıkışmaya başlamış-
tır ve zaman Saddam Hüseyin'in lehine iş-
lemektedir.
Evet, Irak Kuveyt'ten kayıtsız şarcsız ve
derhal çekilmeli, rehineleri de serbest bırak-
malıdır.
Ama bunun gibi, eğer Ortadoğu'da kalıcı
bir banş isteniyorsa, bir başka büyük hak-
sızlık da son bulmalı ve Filistinlilerin yaşa-
makta olduğu dram noktalanmalıdır.
Nobel, Octavio Paz'ın
Filîstinliler
(Baftarafı I. Sayfada)
Kudüs'ü kuşatma altına aldığı
ve Doğu Kudüs'e Filistinlilerin
girmesini engellemek için so-
kaklarda barikatlar kurduklan
bildiriliyor.
Işgal altındaki Gazze şeridin-
de ise önceki gece gösteri yapan
Filistinlilere ateş açan tsrail as-
kerleri 4 Filistinliyi yaraladılar.
Mısır Devlet Başkanı Hüsnii
Mübarek, dün Kahire'de gaze-
tecilerle yaptığı sohbette Ku-
düs'te kutsal yerleri korumak
için uluslararası bir güç gönde-
rilmesini önerdi.
AA'nın haberine göre FKÖ
içindeki sertlik yanlısı gruplar-
dan "Filistin Kurtuluş Cephesi"
lideri Ebu Abbas, Filistin soru-
-u çözüme kavuşmadan Kör-
z'de yumuşama beklenemeye-
ceğini öne sürdü.
Ebu Abbas, dün çıkan
"Stern" dergisinde yer alan de-
mecinde "Ortadoğu'da kartlar
yeni baştan açıldı" diyerek ba-
tının Ortadoğu'da şiddet kul-
lanmadan çözüme ulaşılması
için şimdi her zamankinden da-
ha çok çaba harcadığıru ve Fi-
listinlilerin de banşçı bir dünya-
nın kurulmasında rol oynamak
olanağına "nüıayet" kavuştuk-
lannı belirtti.
Filistin Kurtuluş Cephesi lide-
ri Ebo Abbas, Körfez'de bir sa-
vaş olması halinde kanlarının
son damlasma kadar Irak lide-
ri Saddam Hüseyin'in safında
yer alacaklannı da vurguladı.
Ebu Abbas, bir savaş çıkma-
sı halinde uçak kaçırma, rehin
alma ve Avrupa'da terör eylem-
leri düzenleme gibi eylemlere gi-
rişebileceklerini de vurguladı.
BM Gavenlrk Konseyi, Ku-
düs'teki kanlı olaylar konusun-
da ortak bir karar taslağı
üzerinde görüş birliğine varıla-
madığından dün gece toplana-
madı. Ingiltere'nin, karar
tasansının daha yumuşak olma-
sını isteyen ABD ile İsrail'in sert
biçimde kınanmasını isteyen
Arap ülkeleri arasında bir uzlaş-
ma zemini sağlamaya çalıştığı
bildirildi.
Özal, Körfez
turuna çıkıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, Türkiye'nin Körfez krizin-
den kaynakİanan ekonomik ka-
yıplannın karşılanmasına yöne-
lik Körfez gezisine yarın başlı-
yor. Cumhurbaşkanı'nın dört
gün içinde beş ülkeye yapacağı
ziyaretlerde, Körfez'e ilişkin ye-
ni siyasi ve diplomatik girişim-
lerin gündeme gelmesi olasılığı-
ntn düşük göriilmesi, gezinin
ekonomik yönünü öne çı-
kanyor.
Cumhurbaşkanı özal'ın 13-17
ekim günleri arasında gerçekleş-
tireceği Körfez gezisinin resmi
programı bugün açıklanacak.
Herhangi bir davet olmaksızın,
tümüyle Ankara'nın girişimiyle
gerçekleşecek bu gezi sırasmda
Cumhurbaşkanı Ozal, Suriye,
Mısır, Suudi Arabistan, Katar ve
Birleşik Arap Emirlikleri'ni zi-
yaret edecek. Cumhurbaşkanı
Açlık
grevinde
4. gün
Hb Mk
gHaber Merkezi — Diyarbakır
1 Nolu E Tipi Cezaevi'nden ya-
pılan sevkleri protesto için Di-
yarbakır ve Ceyhan cezaevlerin-
deki 256 tutuklu ve hükümlü-
nün başlattıklan açlık grevleri
sürüyor.
Ankara Kapalı Cezaevi'ndeki
sol görüşlü tutukhılar Eskişehir
ÖECI Tip Cezaevi"ni protesto için
açlık grevine başladılar.
Diyarbakır'dan 9"u adli, top-
lam 95 tutuklunun başka mer-
kezlere sevkini protesto etmek
için Diyarbakır Cezaevi'ndeki
250 tutuklunun dönüşümlü ola-
rak ve Ceyhan özel Tip Cezae-
vi'ndeki 6 tutuklu ve hükümlü-
nün ise sürekli başlattığı açhk
grevleri, dördüncü gününü dol-
durdu.
özal'ın beş ülkenin devlet baş-
kanlanyla yapacağı görüşmeler-
de, krize ilişkin genel bir durum
değerlendirmesi dışında yeni si-
yasi girişimlerin gündeme gel-
mesi beklenmiyor. özal'ın Suri-
ye ve Mısır devlet başkanlanyla
yapacağı göriişmelerde, Türki-
ye'nin Körfez sorununa ilgisinin
sürdüğunü ve bu çerçevede Şam
ve Kahire ile sürekli temas ve iş-
birliğine önem verdiğini bir kez
daha vurgulaması bekleniyor.
özal'ın gezisinin ikinci bölü-
münde gideceği Suudi Arabis-
tan, BAE ve Katar'da ise daha
çok ekonomik konuları günde-
me getireceği tahmin ediliyor.
özal ile Suudi Kralı Fahd ara-
sında yapılacak görüşmede, bu
Ulkenin bedava petrol verme
önerisi de dahil olmak üzere,
Türkiye'nin Körfez krizinden
kaynakh ekonomik kayıplannın
karşılanmasının yollan üzerinde
durulacak.
Cumhuriyet'in edindiği bilgi-
ye göre, Körfez gezisinde Cum-
hurbaşkanı'na eşlik edecek he-
yetin oluşumu da ziyaretlerin
ekonomik ağırlığına uygun ola-
cak. Bugün açıklanacak heyet-
te, Cumhurbaşkanlıği Sözcüsü
Kaya Toperi, Cumhurbaşkanlı-
ğı özel Kalem Müdürii Nabi
Şensoy, Hazine ve Dış Ticaret
Müstesan Namık Kemal Kılıç,
Dışişleri Bakanlıği'nın ekono-
mik işlerden sorumlu Müsteşar
Yardımcısı Tansuğ Bleda yer ala-
cak.
Dışişleri Bakanlıjb kaynakla-
n, Cumhurbaşkanı Ozal'ın Kör-
fez gezisine ilişkin ön değerlen-
dirmelerinde, "Siyasi açıdan ye-
ni bir şey yok" diyerek, özal'ın
ziyaretlerini daha çok "diploma-
tik temaslan canlı tutma" ama-
cı çerçevesinde ele alıyor. Bu çev-
relere göre Cumhurbaşkanı ziya-
ret edeceği başkentlere "konuyla
yakından ilgimizi sürdüriiyo-
nız" mesajını verecek.
(Baftarafı 1. Sayfada)
ödüle layık g.örüldü. Nobel ta-
rihinde Ispanyol dili pek çok kez
ödül almasına karşın Meksika
ilk kez Nobel sahibi ülkeler lis-
tesine girmiş oldu. Meksika'da
aday olaıak adı geçenler arasın-
da yıllardır ünlü romancı Car-
los Fuentes de bulunuyordu.
Paz'ın tercih edilmesi tsveç1
te "son derece yerinde bir
seçim" olarak karşılandı. Ateş-
li bir demokrasi savaşçısı ve li-
beral özgürlükler savunucusu
olarak da tanınan Paz,
1980"lerin başından beri en güç-
lü Nobel adayları arasında yer
alıyordu.
Ödül sahibini dün TS ile
14.00*16 ilan eden tsveç Akade-
misi Genel Sekreteri Sture Al-
len, kalabahk bir gazeteci top-
luluğu önünde yaptığı kısa ko-
nuşmada, Paz'ın dildeki ustalı-
ğına değinirken "çığır açıcı ol-
madığım". daha çok yerel yazın
geleneği ile Avrupa'dan gelen
gerçekUstücülük geleneğinin
"tntariı bir izleyicisT olduğunu
vurguladı. Paz'ın ana tarafımn
Ispanya'nm Endülüs bölgesin-
den geldiğini, babasının ise
Kızılderüi-Meksikah kanı taşıdı-
ğına dikkat çeken Allen, derin
bir kimlik araştırmasının ozanın
yapıtına yansıdığını ve özellikle
-Türkçeye de çevrilmiş olan- Yal-
nızlık Dolambacı (El Laberinto
de la Soledad) adlı düzyazı ça-
lışmasında tüm "çıplaklığıyla"
ortaya çıktığını anlattı.
Ancak Allen'in konuşması,
ısrarla yöneltilen "Neden bir ka-
dın yazan seçmemekte direni-
yorsunuz?", "Akaderai bir ma-
çolar topluluğu mu?" gibi soru-
larla yarıda kaldı. Bu soruları,
"Biz dnsiyet aynmı, üike ayn-
mı \apmiyoru2. Sadece kadınlar
değil, çeşitli ülkeler de her yıl bi-
zim kendilerinden birini seçme-
mizi bekliyor. Her yıl söyledigi-
mi tekrarlıyorum: Biz yazarian
seçiyonız" diye yanıtlayan Al-
len, yakın bir gelecekte bir ka-
dın yazann da Nobe] sahibi ola-
bileceğini söyledi.
Allen, edebiyat ödülünün fi-
zik, kûnya ve ekonomi Nobelle-
rinden önce ilan edilmesinin ne-
deni ile ilgili bir soru üzerine de
"Bu yıl seçme çalışmalanna da-
ha erken bir aşamada başiadık
ve çok verimli bir atmosfer için-
de ödül sahibini belirledik" ya-
mtını verdi.
tsveç Akademisi Genel Sekre-
teri, Cumhuriyet'in bir sorusu
üzerine Paz'ın toplam 150 aday
arasından seçildiğini söyledi.
Sture Allen, "Bu adayiar arasın-
da kadın yazar oranı 1/7'dir"
dedi.
Genel sekreter, "Adayiar ara-
sında Tiirk yazar var mı?" so-
rusunu yanıtlamaktan ise kaçın-
dı.
1990 Nobel Edebiyat ödülü,
Octavio Paz'la, ilk ürünlerini
17-18 yaşındayken vermeye baş-
layan ve bugün 76 yaşında ülke-
sinde hâlâ dinamik bir edebiyat
makinesi işlevi sürdüren bir ya-
zara verilmiş oluyor. Ünlü Vu-
elta dergisinin yöneticisi olarak
Meksika'nın kültürel ve siyasi
nabzını elinde tutan Paz, 1914
yılında Mexico City'de doğdu.
Dedesi, romanlar da yazmış
olan ve ülkenin yerlileri hakkın-
da ilk olumlu yazılan yayımla-
yan liberal bir memurdu. Gerek
liberal dedesinin gerekse refor-
mist bir politikacı ve hukukçu
olan babasının, yazann yazuısal
ve düşünsel çizgisi üzerinde de-
rin etki bıraktığına dikkat çeki-
liyor. Babası gibi hukukçu ol-
mak isteyen, ancak öğrenimini
yarıda bırakan Paz, en büyük
yaşam deneyimlerinden birini,
Madrid'de cumhuriyetçilerin ya-
nında yer aldjğ) Ispanya iç savası
sırasında edindi. 1938'de Mek-
sika'ya dönüşünden hemen son-
ra, kuruculan arasında yer aldı-
ğı Taller dergisinde özellikle mo-
dern Avrupa yazını üzerine bü-
yük bir ilgiyle izlenen makale-
ler yayımladı. Gerek edebiyata
gerek siyasete karşı açık görüş-
lülüğünü, moda eğilimlere kar-
şı aykın düsünceler öne sürmek-
ten, meslektaşları ile sert pole-
miklere girmekten çekinmeye-
rek, öteki dergilerde ve 1976'da
kurduğu Vuelta'da da sürdürdü.
Uzun yıllar Meksika'nın,
Fransa, tsviçre, Japonya ve Hin-
distan Büyükelçisi olarak da gö-
rev alan Paz, 1968 Meksika
Olimpiyatlan sırasında öğrenci
gösterile: inin polis tarafından
kanlı biçimde bastırılmasını
protesto ederek istifa etti.
Octavio Paz, bundan sonra
kendisini tümüyle yazına verdi,
aralannda Harvard'ın da yer al-
dığı üniversitelerde öğretim üye-
ligi yaptı. 1981'de Ispanya'nın
saygın Cervantes ödülü'ne layık
bulunan Paz, 1982'de ABD'nin
ünlü Neustadt ödülü'nü de al-
dı. Paz, öncelikle bir ozan olarak
tanınıyor. Gerçeküstücülükten
yola çıkardığı şiirini, geçen za-
manla birlikte, Kolomb öncesi
Latin Amerika kültüründen ve
Hindistan'ın Budizminden aldı-
ğı derin etkilerle besledi. Paz'ın
30'u aşkın denemesinde ise
Meksika'nın tarih ve kültürü,
toplumsal sorunlar ve şiir gibi
temel konular işleniyor.
Edebiyat çevreleri, Paz'ın ya-
pıtlarına anahtar cümle olarak
1975'te yayımladığı "Açık Yant"
(Pasado En Claro) adlı şiir ki-
tabındaki ünlü önermeyi göste-
riyorlar: "Dünyayı görmek de-
mek, onu hecelemek demektir."
Son on yılda kimler aldı?
1980 Czeslaw Milosz (Polonya asıllı Amerikalı)
1981 Elias Canetti (Bulgar) "
1982 Gabriel Garcia Marquez (Kolombiyalı)
1983 William Golding (İngiliz)
1984 Jaroslav Seifert (Çekoslovak)
1985 Claude Simon (Fransız)
1986 Wole Soyinka (Nijeryalı)
1987 Joseph Brodsky (Sovyet asıllı Amerikalı)
1988 Necip Mahfuz (Mısırlı)
1989 Camilo Jose Cela (Ispanyol)
1990 Octavio Paz (Meksikalı)
POR TRE OCTAVİO PAZ ~
Düşkırgını bir solcu
Kültür Servisi — Ispanyol bir
anneyle Emiliano Zapata'yı
destekieyen yerli kökenli ,
Meksikalı bir avukatın oğlu
olarak 1914'te dünyaya gelen
Octavio Paz, bir Katolik
okulunda ve Meksika
Üniversitesi'nde öğrenim
gördükten sonra 1937'de
Ispanya'ya giderek
cumhuriyetçilerin yanında yer
aldı. Ispanya iç savaşmdaki
deneyimlerine yer verdiği
"Ajdmlık Gölgen Altında ve
Öbür Şiirier" adlı kitabıyla
adını duyuran Paz, Rafael
Alberti, Pablo Neruda ve
Cesar Vallejo gibi ozanlarla
yakın dostluklar kurdu,
Meksika'ya dönmeden önce
de Paris'te gerçeküstücülerle
bir araya geldi.
Meksika'da çeşitli edebiyat
dergilerinin yöneticihğini
üstlenen Paz, aralannda
"Giineş Taşı'mn da
bulunduğu şiir kitaplannı,
felsefi denemelerinin yer
aldığı "Yalmznk
Dolambacı"m, art arda
yayımladı.
1962'de Meksika'mn
Hindistan Büyükelçihği'ne
getirilen Paz, 1968'de
hükümetin radikal öğrencilere
karşı acımasız tutumunu
protesto ederek görevini
bıraktı. Sonraki yıllarda
Ingiltere, Fransa, ABD gibi
ülkelerde de yaşayan
Meksikalı şair ve denemeci,
solcu görüşlere eleştiriler
yöneltti, solcular tarafından
eleştirildi ve kendisini "düş
kınklığma uğnunış bir solcu"
olarak niteledi.
Şürlerinde Meksika halk
edebiyatıyla gerçeküstücülüğü
bağdaştıran Paz, gerek
şiirlerinde gerekse
düzyazılarında sürekli olarak
"yalnızlık" konusunu işledi.
Insanın "bölünmüs bir
varük" olduğuna inanan Paz,
ancak şiirsel imge, cinsel
sevgi ve tannsal sezgiyle
bütünleşebileceğini savundu.
Paz'ın en başanh yapıtı
sayılan "Güneş Tası"
1962'de Sait Maden
tarafından dilimize çevrildi.
Yazarın, Meksika gerçeğini
en eksiksiz biçimde yansıtan
yapıtlannın başında gelen
"Yalnızlık Dolambacı" adlı
denemeleri, TUrkçede Bozkurt
Güvenç çevirisiyle
yayımlandı. Gerceküstücü
özelliklerin açıkça görüldüğü
"Kartal mı, Güneş mi?" adlı
şiir kitabı AU Cengizkan
tarafından Türkçeleştirildi.
Paz'ın şiirlerinden bir seçme
ise, Adnan Özer'in çevirisiyle
"Uzak Komşa" adı altında
basıldı.
COZT FM
UGUR MUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
like, halkı "inananlar" ve "inanmayanlar" diye ikiye ayır-
maktır.
Bu ayrım bir kez yapılırsa gerisi kolay; bundan sonra sı-
ra bu kesimleri silahlandırmaya gelir.
İnananların, ınanmayanlara karşı "cihad"\ başlar. Bu
"cihad" silahlı çatışmaya yol açar. Bu silahlı çatışmanın so-
nunda da en çok silaha sahip kuruluş gelir yönetime el
koyar!
Olacağı budur.
Oysa, Türkiye'de "inananlar" ile "inanmayanlar" arastn-
da bir savaş yoktur Savaş varsa, bu savaş, din duygularım
ve dince kutsal kavramları kendi çıkarları için sömürenler
ile laik devletı savunanlar arasındadır.
Örneğin "Islami Hareket" adlı terör örgütünce öldürülen
Prof. Muammer Aksoy, Allah'a inanan bir insandı. Doç. Bah-
riye Üçok da dinine bağlı bir öğretim üyesiydi.
"İnananlar" ve "inanmayanlar" aynmı yapay bir ayrımdır;
hiçbır dayanağı olmayan bu aynm zorlamalarla oluşturul-
maktadır.
Atatürk'ün laiklik ilkesi. inananın ınanmayana; inanma-
yanın da ınanana kanşmadığı bir düzen getirmişti. Bu dü-
zende, siyasetçilerin elleri, camilerden çekilmiş ve din ve
vıcdan özgürlüğü sağlanmıştı.
Laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün de güvencesiydi.
Şimdi bu güvenceyi de ortadan kaldınyorlar. Kaldırmak-
la da kalmıyorlar; "inananlar" ile "inanmayanlar" ayrımı ya-
ratarak toplumda çok büyük çatışmalara da yol açıyorlar.
Bunları yapanlar da islamcı gruplar içindeki küçük azın-
lıklardır. İslamcı kesim çoğunlukla bu tür terör eylemlerin-
den yana değildir.
Bu yüzden, İslamcı terör örgütlerinin bu alçakça eylem-
lerini dinci kesimlerin tümüne mal etmek çok yanlış olur.
Yanlış olduğu gibi bazılarının zorla oluşturmaya çalıştıkları
"inananlar" ve "inanmayanlar" ayrımını da körükler.
İslamcı kesimlerin, bu cinayetleri açıkça kınamaları ge-
rekir. Katile, sahip olduğu dinsel görüşe ve ideolojiye göre
rütbe verilmez.
Cinayet, cinayettır; Katil de katildir. Kan dökücülüğün özü-
rü olmaz!
Kürt kökenli milletvekili eğer PKK terörünü kınamaz; İs-
lamcı siyasetçi cinayetlere karşı çıkmaz, Marksıst aydın sol
terörü açık ve seçik biçimde suçlamazsa aynı kısır döngü-
lere yine gireriz.
Bugünlerde devlete düşen görev; cinayetterle ilgili teori
oluşturmak değil suç kanıtı bulmaktır. Bulamazsa, o zaman,
kitleler bir büyük eylemle kolayca birbirlerine düşürülür.
Bu işlerin "profesyonelleri" de vardır; unutmayalım.
Sınırlarımızın ötesinde bir savaş çıkmak üzere. Bu olası
savaşta Türkiye, izlediği yanlış siyaset yüzünden şimdiden
"terahır.
Ortadoğulu terör örgütleri, kabul etmek gerekir ki terör
eylemlerinde herkesten çok daha deney sahibidir.
Tam bugünlerde bu deney görmüş teröristler, bizdeki bazı
terör örgütleri ile anlaşıp birlikte eylem yapamazlar mı?
"Taşeronluk", yalnız inşaat sektöründe olmaz; terörde de
olur!
ARADABIR(Baştarufi 2. Sayfada)
nenmesi kaçınılmazdır" anlayışı topluma egemen kılınmalıdır.
Bunun sonucu başkalannın enflasyonu önleyeceği, en
azından her önleyemeyen siyasetin gideceği, yerine bir baş-
kasının getirileceği halka mal edilmelidir.
Dünyanın her yerinde görülen, sosyal demokratların enf-
lasyona karşı basan sağladıklan gerçeğidir. Son 10 yıida özel-
likle Akdeniz ülkelerinde iktidarı alan sosyal demokrat parth
ler daha önce yaşanan enflasyonu kısa sürede yenmişler-
dir. Ustelik bunu yaparken ülkelerini dışa açmakta daha bü-
yük basan sağlamışlar ve çalışan kesimlerin haklannı da ver-
mişlerdir.
Türkiye'de de anlaşılır bir sürede enflasyonu önlemek için
önce bir siyasal yönetim değişimine, sonrasında inandıncı
bir yönetime ve bilinen sosyal demokrat önlem ve uygula-
malara karariılıkla sahip çıkan etkin bir kamuoyuna gereksi-
nim vardır.
Ancak yukanda belirrtiğim nedenlerden ötürü kamuoyu-
nun etkinliği o günden daha çok bugün gereklidir.
IMZALI URUNLERI SEVENLER IÇIN... ÜLTRA
O
Şimdi, halınızın ardında
ileri teknolojinin imzası olabilir...
Yünsa ve Du Pont işbirliğinin imzası.
Yünsa'nın yeni ürünü, Ultra'yı görmelisiniz.
Dokunduğunuz an, hissedeceksiniz :
Ardındaki imzayı görmeseniz de,
'olağanüstü' bir halıdır elinizdeki...
Kullandıkça, bunu daha iyi anlayacaksınız.
ÇAĞDAŞ YER...
YÜN
HALI
L'ltra ve dığer Yünsa Halı çeşıtlerını.
ba:ı ıthal halı örneklerını ve halı
aksesuarlarını Nıspetiye Caddesı 28, Etiler'Jekı
Yünsa Halı Show-Room'da ıncelevebilırsını:.
GtNEL SATiS VE PAZARlAVıA HİZM6TLERI
PLASOO
HA1I GSUBLI GEN£1 MtHKiZ
NHSPFmE CAD NO. Î 8 ETHER-ISTAN8Uİ
TEL 145 » 73-74 FAX 165 76 30
Ultra'nm
Halıda Moda yaratacak güzdlikte renkleri,
pek çok desen olanağı
ve farklı kullamm yerlen için
ı/cı türü var; Ultta/ Venûs ve UltraiComfon.
Onlarla "Yünsa Hoh Dünyası"
;ırruii daha da zengm!
Ultra
Antron elyahyla üretılıyor Antron elyafıyla
uretıfen halılar çok dayantkiı oiuşta^ı kırlenmeye dtrençlcrı
stat* elektnk tütmamalan ezılen tuylerın lekra' dık duruma getebılme
CJ yanısira atev almayışlar ile de başka elyaftar
dan uretılen halılardan çok ustun*
Antron. Ov Paıt'ur Mscıld mjrtmdır