Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABERLER 10 EKİM 1990
OLDA BİRLEŞME TARTIŞMASI
Iküdar için birleşelim
Haaza Tirkpekçe
(SHP Samsun tl Başkanı) — 12
Eylül'ün yapılanmasında mey-
dana gelen bir olgu bu. Demok-
ratik Sol Parti Genel Başkanı
Ecevit'in CHFden kaynaklanan
duygusalüğırun devamı nedeniy-
le bölunmüşlüğümuz halen de-
vam etmektedir. Ümit ediyorum
ki tabanda sosyal demokratlar
birleştikçe sosyal demokratlar
iktidar olur. Sosyal demokrat-
lann birleşmesi özellikle DSP ve
diğer sol partilerin duygusalüğı-
ıu aşarak toplumsal isteğe bo-
yun eğmelerinden geçer. Bu ne-
denle tüm sosyal demokrat par-
tilerin bir çatı altında bütürileş-
mesinden geçer.
Teaael Çolak (DSP Samsun
tl Başkanı) — 12 Eylül 1980
sonrası eski siyasi partilerin fa-
aliyetlerinin yasaklanması ve bu
nedenle kurulan yeni siyasi par-
tilere getirilen kısıtlamalar içe-
risinde yapılan seçim ve seçim
sonrasında iktidara gelen parti-
nin devlet olanaklarını parla-
mentoda grubu bulunan siyasi
partilerin yararlanmalanna açıp
diğer partilerin bu olanaktan
yoksun bırakılması sonucu ken-
disinin sosyal demokrat olduğu-
nu söyleyen, asbnda sosyallikle
ve demokrasi ile ilgisi olmadığı-
ru kendi uygulamaları ile göste-
ren SHP'nin elindeki propagan-
da olanağını kullanarak sosyal
demokratların gerçeği görmesi-
ni engellemıştir. Demokratik ku-
rum ve kuruluşlann tam anla-
mıyla işlerlik kazandığı, oluştu-
rulacak demokratik baskı grup-
lannın fonksiyonlannın tam an-
layışla yerine getirebileceği bir
ortamda kendi özel çıkarlarıru
bazı sosyal slogan ve sahte gö-
rüntüler arkasına saklayan kişi-
lerin maskelerinin kendiliğinden
düşeceği demokratik bir orta-
mın oluşması halinde sosyal de-
mokratlar arasındaki mevcut su-
ni bolunme ortadan kalkıp ken-
dilerini gerçekten temsil eden
DSP'ye oylarmı vererek arala-
rında esasb bir ayrılık olmadı-
ğını göstereceklerdir.
Mazaffer ÖMİer (Samsun
Belediye Başkanı) — Sosyal de-
mokratlann dunyadaki kaderi
budur. Fikre dayalı olmalan
bence bölünmenin ana sebeple-
rinden birisi. Boliınme demeye-
lim de fikir çeşitliliğinden ileri
geliyor ve dunyada baktığımız-
da sosyal demokratların kurdu-
gu partilerin hepsinde bu karak-
ter mevcut. Mümkün olduğun-
ca fikir aynlıklarını bir potada
eritmek gerekiyor. Düşünceleri-
mizi biraz değiştirip yaklaştır-
maya calıştığjmızda meseleyi çö-
zümleriz diyorum.
Esat Bozkart (DSP Kay-
seri tl Başkanı): DSP, 12 Eylül
1980'den sonra alel acele parti-
leşme kavösında kurulan bir
parti defüdir. DSP, Türkiye'de
demokrasiyi ne pahasına olur-
sa olsun yaşatmak isteyen, bu-
nun mücadelesini Genel Başka-
nı Saym Bülent Ecevit'in önder-
liğinde gözünü budaktan esirge-
meden veren, her geçen gün sos-
yal demokratlan çatısında top-
lama konusunda aşama kayde-
den bir partidir. SHP'nin son
kunıltayında alınan sonuçlar,
DSP'nin Bayrampaşa'da aldığj
sonuçların yanında çok küçük
kalır. SHP son kurultayda an-
cak 100 oy farkla genel başka-
nı tekrar seçebildi. Oyle görunü-
yor ki SHP'de iki başhhğın sü-
riip gitmesini, hatta daha da şid-
detli kavgalara dönüşmesini
tahmin etmek için politikacı ol-
maya bile gerek yoktur. Bugü-
ne kadar SHP'yi başarılı kıla-
mayan tutum ve davranışlann
biteceği inancında değilim. Bu
nedenlerle tüm sosyal demok-
ratlan DSP'de bütünleşmeye ve
birleşmeye çağırıyorum.
Eçref B«yraz (Kayseri
Merkez Kocasinan tlçe Başka-
nı): Yaşanılan bir 12 Eylül ha-
reketi doğal olarak tüm sosyal
demokratlan bir bölünmeye it-
miştir. Artı bu hareket sonrası
tekrar dirilen sosyal demokrat-
tç Pötttika Servisi — SHP Genel Başkanı Erdal Inönü'nün
"birleşme" çağrısı sosyal demokrat yelpaze içinde yer alan
siyasi partilerin tabanmdaki etkisini surdüruyor.
Örgiit yöneticileri yoğun şekilde "tktidar için birleşme
şart" görüşiınü savunarak bırleşmeyi tartışırlarken bunun
nasıl ve hangı çatı altında olacağı konusu asıl sorunu
oluşturuyor. SHP'liler "Orada, burada fark etmez, önemli
oüut sosyal demokratların birleşmesi" derken DSP'liter
"Taban bize gelsin" diyorlar.
lann ayn ayn kollardan filizlen-
mesi, birleşme zeminlerini de
ayn ayn kanatlara kaydırmıştır.
Sosyal demokratlann mevcut
SHP çatısı altında sağlıkh bir
birleşme gösterebileceklerini
sanmıyorum. Bu nedenle tum
sosyal demokratlan DSP çatısı
altında birleşmeye cağınyonım.
Karafcey I M M Ç (DSP
Kayseri Merkez Melikgazi tlçe
Başkanı): Bugün sosyal demok-
ratlar, 10 yılda bir yaşanan mü-
dahale yüzünden dağmık bir du-
nıma gelmişlerdir. Ancak Sayın
Ecevit'in o ortamda parti kuru-
lamaz uyanstna rağmen ayn bir
baş çekerek tutarsız bir oluşum-
la parti kurma yolunu tercıh
edenlerin dunımu bugün kamu-
oyu nezdinde görulmektedir. Şu
durumda bu yapıyla SHP çatı-
sı altında birleşmenin sağlıkh
Sonuçlar getireceğıne inanmıyo-
rum.
Hmyûmr Cürmt (DSP Ordu
tl Başkanı): SHP'yi biz saf bir
sosyal demokrat parti olarak
görmüyoruz. lçerisinde her dü-
şünceden insanlar var. Sağlam
bir yapılaşma yok. SHP'nin bu-
gunkü mevcut yapısı ile birleş-
memiz mümkün değil. Birleşme
şu anda mümkün değil. Çunku
SHP'nin araıması olanaksız. Bu
birleşmeyi halkın gerçekleştire-
ceğine inanıyorum.
Mekaaet Oztftrk (Ordu
Merkez tlçe Başkanı) : Sosyal
Demokratlar SHP'yi bir umut
olarak görmüyorlar artık. SHP
yetersiz. Bu.birleşmenin taban-
da olacağına inanıyorum.
Halub TürkMea (SHP
Ordu tl Başkanı) : Birleşme ta-
bii ki tepedeki insanlann kişisel
ihtirası nedeniyle gerçekleşemi-
yor. Partimizdeki uygulama ek-
sikliklerinin de bunda rolü var-
dı. Ama artık tavanda olmasa
bile tabanda bu birleşme gerçek-
leşecektir.
Bakattin Cöröt (SHP
Merkez tlçe Başkanı): Birleşe-
cekler. Biz bu birleşmeyi taban-
da birleşme olarak görüyoruz.
Gelecekte tabandan başlayarak
sosyal demokratlann birleşece-
ğine inaruyorum.
Tna«er Eagin (SHP Ordu
Belediye Meclisi Üyesi) : Ben
inanıyorum ki bu birleşme er
geç gerçeklesecek. Bugüne ka-
dar birleşmemenin sebeplerini
aramak yerine, bir an önce bir-
leşmenin çarelerini aramak ge-
rekir. înancım o ki bu birleşme-
yi taban gerçekleştirecek ve ta-
van da uymak zorunda kalacak-
tır.
FUlz Katıreı«gla (SHP
Ordu Belediye Meclis Üyesi):
Genel başkanımız bu çağrıyı
yapmıştır. Birleşeceğiz. Taban
bunu istiyor ve olacak da...
Akaaet Keskln (DSP Bolû tl
Başkanı): Sosyal demokratlann
bölünmesi konusunda önce
Halkçı Parti varken bunun ku-
ruluşu karşısında SODEP'in ku-
rulması yanlıştır. Bu konuda
Bülent Ecevit de onlan uyarmış-
tır. Ama dinleyen çıkmanuştı. O
zaman CHP'nin kapatümasına
karşı çıkan Bülent Ecevit, sıkı-
yönetim döneminde hapiste iken
Halkçı Parti üe SODEP birleş-
tiler. Silahların gölgesinde her-
kes sustu. Normal demokrasiye
geçiürken herkes sosyal demok-
rat kesildi. Bence birinci etken
12 Eylül'ün geçirdiği antide-
mokratik koşullardır.
Sosyal demokratlar kanımca
Bülent Ecevit'in önderüğinde
DSP'de birleşir. Taban gerçek
sosyal demokratlann lideri kim-
se onun yanında yer alacaktır.
SHP'nin lideri ve kadrosu sos-
yal demokrat olabilirler, o kişi-
liğe sahip olabilirler. Halk önce
sosyal demokrat bir partiye sa-
hip çıkacak, o parti de DSP ola-
caktır.
StRECEK '•
Inönü
çalışmalannı
S o s >
^' D«rnokrasi Partisi Genel Başkanlığı'na seçi-
| e n
g^jai İnönü, oluşturduğu "çekirdek kadro" ile
surdurürken SODEP'in de amblemi hazırlanmıştı. Zeytin dalından
olnşan amblemi ilgiyle inceteyen tnönii, birkaç gün sonra MGK tarafından velo
edilecek ve yerine Cezmi Kartay genel başkan olacaktı. Kasım 1983'teki seçimle-
re kadar birbiri ardına veto yiyen SODEP, secimlere giremedi.
CHP'DEN BUGUNE
SODEP ve InöniL, ilk genel seçime giremedüer
YALÇIN ÇAK1R
Ve korkulan oldu. SODEP'in aralannda
İnönü'nün de bulunduğu ilk 21 kurucu üyesi
MGK'nin vetosunu aşamadılar.
nin (MGK) "veto"lanyla sürdü.
Yöneticüer ceplerinde "yedek
liste"lerle bekliyor, olası "gnıp
vetolanı" karşı hazırlık yapüı-
yordu. MGK kararlan uyannca
"24 Ağustos 1983 günii saat
17.00ye kadar30 kurucu iiyeyi
Umamlayamayan partiler, 6 Ka-
sım 1983 günii yapılacak 12 Ey-
lül 1980'den sonraki Uk genel
seçime" katılamayacaklardı. Bir
ikinci engeli ise "örgiitienme
barajı" oluşturuyordu. Bu "çift
engelli koşu" işte böylesi "ger-
gin ve bareketli" bir ortamda
başlamıştı.
Cumhurbaşkanı Kenan Evren
de uyanlanm sürdürüyordu bir
yandan. Giresun'da kürsüden
önce "A>nı felsefeyi paylaşan
partiler birleşsin" diyerek yol
gösterdi. Ardından da "Fazla
parti degil, öz parti", "Partiler
1983'ün mayıs aymdan ilk ge-
nel seçimlerin yapılacağı kasım
ayına kadar geçen süre hayli
"terietici" olmuştu. "Çekirdek
kadro"lar hızla çalışıyor, kuru-
cu üye isimleri MGK'ya gönde-
riliyordu. SODEP "îejtin dah"-
nı, HP"giineş"i kendilerine
amblem olarak seçmişlerdi. HP
Genel Başkanı Necdet Calp,
"devletçilik" derken SODEP
kurucu üyesi Erdal İnönü, "Ata-
(ürkçüliik, çogulcu demokratik
yönetim, sosyal adalet" diye ses-
leniyordu sosyal demokrat
tabana.
Sonın "kuruluş bUdirgeleri'-
ni tçişleri Bakanhğı'na vermek-
le bitmemişti. Barajlar, yasaklar,
engellemeler, uyarılarla geçen
günler Milli Güvenlik Konseyi-
Yasası çıküktan sonra bazı kişi-
ler parsayı toplamak için faali-
yete geçtiler" dedi.
Ve korkulan oldu... SODEP1
in aralarında İnönü'nün de bu-
lunduğu ilk 21 kurucu üyesi
MGK'nin vetosunu aşamadılar.
SHP son kunıltayında tnönü-
nûn listesinden Parti Meclisi'nde
(PM) de giren isimler, o yıllar-
da işte böyle "vettf'ya takılmış-
lardı. Kimler yoktu ki? Türkân
Akyol, Cevdet Selvi, Yigit Go-
löksiiz, Atila Sav, Korel Göy-
men, Erhan lşıl, Cahit Talas,
Cahit Külebi, Güler Tanyolaç,
Halil Akyüz, Muzaffer Saraç...
Her gelen vetodan sonra ye-
dek liste çıkıyor ve bakanlığa ve-
riliyor, ardından "yeni vetotar"-
ın beklentisi başlıyordu. Pani
başkanhk divanları hemen he-
men her başvurunun ardından
toplantı yapıp MGK'nin "sayı-
h bildirisi" diye başlayan,
"geri dönenler" Ustesinin yerine
yeni isim saptıyorlardı. İnönü'-
nün vetoya takılması üzerine
Cezmi Kartay SODEP Genel
Başkanı oldu. Hukukcular bu
'Vetota", "yasaklı", "uyarüı" or-
tamda "fonniü" arayışı içindey-
diler. Bunlann arasında "veto
görmemiş" üye transferleri de
yer alıyordu.
Sol kanatta SODEP, sağ ka-
natta DYP, MGK'nin veto bara-
jını aşma yolunda "en büyük
yarayı" alan iki parti oldular.
Geçen zaman içinde•SODEP'ten
veto görenler arasına TGS eski
Genel Başkanı Nail Gfirman,
yazar Orhan Asena, Türk-lş es-
ki Genel Başkanı İsmail İnan-
la birlikte pek çok isim katılıver-
di. MGK ret gerekçelerinde yal-
nızca "kurucu üye olmaya uy-
gun degil" diyordu. Bu arada
HP, Necdet Calp'in genei baş-
kanlığında hızla orgütlenmesini
tamamlamaya çalışıyor, ancak
örgüt barajını aşmakta hayli
zorlanıyordu.
Ortalık da iyice kanşmıştı.
Sosyal demokrat tabanda "bir-
leşme, büieşmeme" lartışmala-
rı daha "zayıflayarak" surerken
karşılıklı tartışmalar da devam
ediyordu. SODEP'in vetolu ku-
ruculanndan Muzaffer Saraç,
Türk-İş eski Genel Başkanı Ha-
lil lunç'u "sola şike yapmak "la
suçladı...
Evren bu kez Nevşehir'de çıktı
kursüye. O sıralarda kurulan
"Bayrak Partisi"ne hayli
"kızmış" gözüküyordu. Bunu,
"... tsmi de Bayrak'mış. Sanki
bayrak başka kimseye ait değil
de o partiye aitmiş gibi.." diye-
rek anlattı. Yurttaşlara seslenen
Evren, siyasi partiler için 'man-
tardan daha hızlı çıkıyorlar"
diyordu.
12 Eylül 1980 sonrası politika-
ya "Sosyal demokrat parti
kuracagtz" diyerek giren, ardın-
dan "özür dileyerek" çekilen,
daha sonra tekrar dönerek SO-
DEP'i kuran Erdal İnönü,
MGK'dan veto görmesinden
sonra bu kez "SODEP'ten mil-
letvekUi aoayı olacagım" diyerek
"kararlüığını" gösterdi. Bu ara-
da Kartay ilkeleri açıklıyor,
"SODEP'te Marksistlere yer
yok" ve "birleşmeyi gerekli
görmüyoruz" diyordu.
Vetolar, v'etolan izledi, üstele-
re hsteler eklendi. MGK'nin
koyduğu surenin sonuna yakla-
şıldı ve 24 Ağustos 1983 günü
MGK tabloyu açıkladı. SODEP
ve DYP, MGK'nin 99 sayılı ka-
ran uyannca saat 17.00'ye kadar
onaylanmış 30 kurucu üyeyi sağ-
layamadıklan için örgütlenme
barajını aştıklan halde 12 Eylül
1980 sonrasının ilk genel seçim-
lerine "katılmayacaklardı.." Bu
karar Türk siyasi tarihine "saat
17.00 gerilimi" olarak ge-
çecekti...
SCRECEK
DSP İSTA\BUL ESKİ İL BAŞKANI VE SHP ÜYESİ SEYFETTİN GÜRSEL
Seçim sistemini çogulcu yapıya kavuşturakm
DSP ile program düzeyinde, fikir düzeyinde, adaylar düzeyinde
yarışmayı kabul edelim. Siyasal program ve doğrultuda bütünleşmeyi
sağlamaya çalışahm. SHP'nin programını olabildiğince çağdaş, sosyal
demokrasi yönünde netleştirmeye çalışahm.
tç PotitJka Servisi — DSP Istanbul eski ll Baş-
kanı ve SHP üyesi Seyfettin Gürsel, özgün anla-
mıyla "sosyal demokrasi"nin 1980 sonrası Tür-
kiyesi'nde bulunmadığını belirtiyor. Gürsel, se-
çim sistemini "Rus ruleti"ne benzeterek SHP'nin
seçim sistemini daha cofiulcu bir yapıya kavuş-
turmak içimıücadele etmesi gerektiğini, DSP ile
de fikir, program, adaylar düzeyinde yanşması
gerektiğini söylüyor. DSP ile her fırsatta ortak
eylem yapmaya yönelinmesini de öneren Gursd-
in görüşleri şöyle:
"Sosyal demokratlar neden bölündü?" soru-
sunun doğru bir soru olmadığıru düşünüyorum.
"SOSJTII demokrasi var mıydı ki bölünsün?" so-
rusu daha geçerli bir sorudur. 1980 Eylül'ü erte-
sinde Türkiye'de sol yelpazede, küçükten büyü-
ğe doğru gidersek Ortodoks sol Marksizm var-
dı, Üçüncü Dünyacı Kemalizm (Doğan Avcıoğ-
lu devriınciliği) vardı, Cumhuriyet Halk Partisi
devletçiliği vardı, bir de tarihsel olarak ortanm
solu adı altında CHP'de oluşan ve çağdaş sosyal-
demokrasinin baa öğelerini benimsemiş bir aİam
vardı. Bu akım CHP ile olan ideolojik ve kad-
rosal bağlanm bir açıdan kopartmak istiyor, bir
açıdan da kopartmak istemiyor ya da koparta-
mıyordu. Ama özgün anlamıyla sosyal demok-
rasi yoktu. Böyle bir hareket Türkiye sosyal-
siyasal tarihinde yer alamamıştı.
önce SODEP, daha sonra SHP, yukanda say-
dığım akımlann tümünü bünyesinde topladı. Bu-
na karşüık ortanın solu akımının lideri Sayın Ece-
vit, CHP'nin kapatılmasını fırsat bilerek özgün
bir sosyaldemokrat hareket ve parti yaratmak
amacıyla geleneksel CHP ideolojisi ve profesyo-
nel kadrolan ile kopma karannı verdi. DSP,
programı itibanyla çağdaş sosyaldemokrasiye
daha yakın bir parti dummuna geldi. SHP için
bunu söylemek henüz mümkün değil. Bunu es-
ki bir DSP'li ve halen bir SHP'li olarak açıkça
belirtmek istiyorum. DSP liderinin fiilen uygu-
ladığı biçimiyle kadrolaşma ve partileşme poli-
tikasına ilişkin eleştirmelerimi ise her fırsatta dile
getirdim. Ama şurası bir gerçektir ki DSP'nin
kadro politikasmı tasvip edelim veya etmeyelim,
seçmen nezdinde bu politika fazla bir önem ta-
şımamaktadır ve SHP'nin DSP'yi seçmen nezdin-
de eritme politikasının iflas ettiğini artık herkes
kabul etmelidir.
Türkiye"nin diğer bir siyasal gerçeği de çogul-
cu bir topluma sahip olmasıdır. Türkiye'yi iki
partili bir siyasal yapıya geçirme teşebbüsleri, bu
gerçek görmezlikten gelindiğinden tüm zorlarda-
lara rağmen sonuçsuz kalmıştır. Türkiye'de seç-
menin siyasal tercihleri çok çeşitli nedenlerîe
farkhlaşmış durumdadır ve siyasal partilerin de
bu farklılığa uygun olarak oluşması doğaldır ve
doğrudur. Ancak burada da önemli bir zorlama
karşımıza çıkıyor: Adaletsiz, mantıksız seçim sis-
temi. 1989 seçimlerinde ortaya çıkan oy dağılım
tablosunun ilk «enel seçimde az çok farkla tek-
rarlanabileceği düşünüldüğünde, bu seçim siste-
minin her parti için tam bir kumara dönüşeceği
(bölgesel barajlar nedeniyle) çok açıktır. Hatta
kovanında 5 kurşun bulunan bir tabancayla Rus
nıleti oynamak gibi bir durumla karşı karşıya ka-
lacağımızı iddia etmek abartma sayılmamalıdır.
Bu gerçeklerden ve saptamalardan yola çıkıl-
dığında, bir SHP'li olarak şunu öneririm: ön-
celikle seçim sistemini daha çogulcu bir yapıya
kavuşturmak için mücadele edelim. Aynı zaman-
da DSP ile program düzeyinde, fikir düzeyinde,
adaylar düzeyinde yarışmayı kabul edelim. Siya-
sal program ve doğrultuda bütünleşmeyi sağla-
maya çahşalım. SHP'nin programını ve doğrul-
tusunu olabildiğince çağdaş sosyaldemokrasi yo-
nünde netleştirmeye çahşalım. Bu netleştirmeyi
DSP ile kamuoyu önünde tartışarak yapalım.
DSP ile her fırsatta ve zeminde îşbirliği ve ortak
eylem yapmaya yönelelim. Eğer burada başarılı
olabilirsek DSP'nin ve liderinin birleşme konu-
sundaki kimi haklı gerekçeleri ile zayıflayacak-
tır ve birleşmenin yolu o zaman gerçekten açıl-
mış olacaktır.
Güneş Gürseler
Birleşmek için
özveride bulunalım
Solun birleşmesinin vararlarına dikkat
çeken Güneş Gürseler, "Secimlere sosyal
demokrat gücü bütün halinde sokmak
zorundayız" dedi.
lç Politika Servisi — SHP
PM, MYK üyesi, Genel Sek-
reter yardımcısı, Örgüt ve
Çevre Sorumlusu Tekirdağ
Milletvekili Güneş Gürseler,
12 Eylül'ün halkı politikacı-
lar ve politikadan soğutarak
sol siyasal örgütlenmeyi des-
teksiz bıraktığını belirtiyor.
Gürseler, "Solun birleşmesi-
nin yararlanna" dikkat çeke-
rek bunun da "tabanda sağ-
lanması ve özveriyle hareket
edilmesi" gerektiğini söylü-
yor. Giırseler'in görüşleri şöy-
le:
1. 12 Eylül hukuki düzenle-
meleri, demokratik kitle ör-
gütlerini etkisizleştirerek işçi-
yi, gençliği politika dısına ite-
rek, halkı politikadan ve po-
litikaadan soğutarak sol siya-
sal örgütlenmeyi desteksiz bı-
rakmıştır. Bütün bunlara bir
de CHP'nin kapatılması ek-
lenince 12 Eylül sonrası siya-
si yapılanmada sosyal demok-
rat kesimin birlikteliği sağla-
namamıştır. 1983 yıhndaya-
pdan milletvekili genel seçim-
lerine solda bir partinin gir-
mesine izin verilmesi, SO-
DEP'in seçime sokulmayışı
sosyal demokrat tabaru ilk se-
çimde tercihini gösterme ola-
nağından yoksun bırakmıştır.
Kapatılan CHP'nin son genel
başkanı da partisini fiilen ye-
niden toparlama davranışına
girişmek yerine CHP'de var
olduğunu iddia ettiği olum-
suzlukları temizleme arayışı-
na girişince sosyal demokrat-
lann bölunmüşlüğü en açık
şekliyle ortaya cıkmıştır.
2. Türkiye'de sosyal demok-
ratlann aldıkları en fazla oy
bir kez %42 olabilmiştir. Ya-
ni sağ potansiyel en az
<ft>60'ür ve bu güç beşe bölün-
düğü halde iktidar olabilmek-
te, ikiye bölunen sosyal de-
mokratlann ise muhalefeti bi-
; le eksik kalmaktadır. Bu, he-
Necdet Calp
pimizin görmesi ve üzerinde
düşünmesi gereken en önem-
li gerçektir. Bir diğeri de ül-
kedeki geriye gidişin durdu-
rulması, güçlenen gerici
akımlann etkisizleştirilmesi,
laikliğin korunması, demok-
rasinin altyapısmın kurulması
ve gelir dağılımındaki adalet-
sizliğin önlenmesi için yapıla-
cak ilk genel seçimin kaçınla-
mayacak tek fırsat olduğu-
dur. Eğer sosyal demokratlar
olarak ilk genel seçimde ikti-
dan yakalayamazsak, sonra-
sı, örneğin 1997 için iyimser
olrnak hiç de kolay olmaya-
caktır. Çünkü emniyet kuv-
vetleri dahil, devletin tüm ka-
demelerindeki bu sağ ve aşın
dinci kadrolaşma, dış destekli
örgütlenme kısa bir süre son-
ra kınlamaz hale gelecektir.
Bir belediye başkamnın Ata-
turk devrimlerine karşı oldu-
ğunu ilan ettiği, tıp fakültesi
mezunlarının karşı cinsin eli-
ni sıkmadığı bir ülkenin beş
altı sene sonrasından emin ol-
mak öyle kolay bir iş değildir.
tşte bu nedenlerle SHP ve
DSP yönetici kadrolanmn
daha doğrusu SHP yönetici
kadrolan ile DSP Genel Baş-
kanı'nın yaşanılan gerçeği gö-
rüp buna uygun davranmala-
n, gerekli özveriyi gösterme-
leri gerekir. Yoksa Batılı ül-
kelerin Rönesansta yaptıkla-
n tercihi Türkiye 20. yüzyü-
da yapamayıp Ortaçağ karan-
lıklarma gömülen bir Ulke ko-
numuna gelecektir.
Bu noktada en kolay yol
birleşmeyi taban sağlar de-
mektir. Ancak Türkiye'nin
içinde bulunduğu ortam, biz-
lere bu lüksü vermemektedir.
Yöneticiler olarak ne yapıp
yapıp secimlere sosyal de-
mokrat gücü bütün halinde
sokmak zorundayız. Bunun
yolu da özveridir.
Liderlerin bir araya
gelmesi sajğlanmalı
tç Politika Servisi — Eski
Halkçı Parti (HP) Genel Baş-
kanı Necdet Calp, "solda
birlik" sağJanabilmesi için
DSP ve SHP liderlerinin bir
araya gelip konuşmalan ge-
rektiğini söylüyor. Calp, bir-
leşme konusunda bir ara
SHP'nin "yan çizdiğini",
sonradan sevindirici gelişme-
ler gösterdiğini, Ecevit'in ise
"kendine göre nedenlerle bir-
leşmeye yanaşmadıgı" yoru-
munu yaparak şöyle ko-
nuşuyor.
"Ben sosyal demokratlann
birieşmesini baştan beri savu-
nuyorum. SHP, bu birleşme-
ye bir ara yan çizdi, ama da-
ha sonraki gelişmeler sevindi-
rici. Sayın Ecevit, bu birieş-
ŞerefBakşık
Ecevit'in hırçın
tavn sergilenmeli
tZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — CHP eski Genel
Sekreteri Şeref Bakşık SHP
olağanüstü kurultayında iki
başhhğın sona ermesi, Erdal
İnönü'nün genel başkanhğı-
nın tescil edilmesinin sosyal
demokrat bütünleşmeyi en-
gelleyen bir puriizu giderdiği-
ni söyledi. Bakşık ayrıca DSP
Genel Başkanı Bülent Ecevit'e
"Banş eli uzatmanın" doğru
bir tavır olduğunu vurgulaya-
rak "Böylece bem birleşmeyi
hangi tarafın kundakladığı
gösterilecek. Ayrıca Ecevit'in
hırçın tavn da sergilenmiş
olacak" dedi. Bakşık Ecevit'in
SHP'ye yönelttiği eleştiriler
karşısında sessiz kabnanın ise
yanlış olduğunu sözlerine ek-
ledi.
Bakşık sosyal demokratla-
nn bambaşka partilerde kü-
melenmelerinın nedeninin
CHP içi çatışmalara inilerek
aranabileceğini vurguladı.
Bakşık CHP içinde "umut
adam" durumuna gelen Bü-
lent Ecevit'in denenmesinin
kaçınılmaz olduğunu, denen-
dikten sonra da Ecevit'in
tneye kendisfaıe göre sebepier-
le yanaşmıyor. Ama ûunıyo-
rum ki her ild partinin, yaai
DSP Genel Başkanı Sayın
Ecevit ile SHP Genel Başka-
nı Sayın Erdal tnönu bir ara-
ya gelir konuşuıiarsa, ne bek-
ledikkrini karşMıkh söyterier-
se faydalı oiacakor. Ama tüm
bu girişimler bir sonnç ver-
mezse iş tabana kalır. Taban,
mevcut partilerden birisini
tercih etmek suretiyle bu bir-
leşmeyi sağlayabilir. Görülen
odur ki sosyal demokratların
dunımu her gün kötüye gidi-
yor. Kamuoyu böyle bir bir-
leşmeyi zorunlu göriiyor. Bo-
nun önüne engel cıkartanla-
nn kişisel kaprislerinden kur-
tulmalan laamdır."
'umut' olmaktan çıktığını an-
lattı. Bakşık 12 Eylül sonrası
Ecevit'in tavn konusunda da
şunlan söyledi:
"Geçmiş olsun amacıyta
evinde ziyarel ettiğim Sayu
Ecevit'in o zaman bana söy-
lediklerini anımsıyorum. 12
Eylulcülerin en az 10 yü seçi-
me gitmeyecekleri tabminini
yapmıştı. Yasaklı ve güdiim-
lü biçimde üç yü sonra çok
partili yaşam başlamıştı. Ama
kendisi daha önce CHP Ge-
nel Başkanugı'dan çekilmişti.
Bir fırtınalı denizde gemisini
bırakmak, gerçek bir kapta-
nıo yapabUecegi iş degüdi.
Mffli Güvenlik Konseyi Genel
Sekreteri Orgeneral Haydar
Salük'ın kendisi için Bay
Ecevit' diyerek eJeştiri yapma-
sı karşısında bir daygusallıga
kaptkügı öne sorülmüştü. 'As-
ker yönetim artık bana genel
başkanhk yapürmayacak' de-
meye getiriyordn. Ama perde
arasında yakın arkadaslarma
anlattıklarına bakılırsa,
CHP'den kurtulmak istiyor-
du."
Aglamıyoruz sen üzûlmeyesin diye.
Yureğimızdeki kora sabır serptik.
Şelaleyle eş gözyaşlarımız.
Banş'ınla, Guneş'inle,
En derinlerde sonu saklı hasretimiz.
AtLESl ADEVA
Nihat Tkğh MUZAFFER
TIĞLI