Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OCAK 1990
Biret'ten piyano resitali
• Kiiltiir Servisi — Devlet sanatçısı Idil Biret, dün
akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir piyano
resitali verdi. Biret, aralarında SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü'nün eşi Sevinç Inönü, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Nurettin Sözen, TÜSES Başkanı Korel
Göymen, Dışişleri eski bakanlarından Vahit Halefoğlu,
işadamı Nejat Eczacıbaşı gibi seçkin davetliler ile çok
sayıdaki İstanbullu müzikseverin izlediği piyano
resitalinin sonunda uzun süre alkışlandı. Idil Biret 2 saat
süren programında Mozart ve Beethowen'ın çeşitli
eserlerini seslendirdi. Sevinç İnönü, Nurettin Sözen ile
Biret'in okul arkadaşı Fransız piyanist Marie-Françoise
ve Portekiz asıllı bariton Jorge Chamine, kuliste Idil
Biret'i kutladılar. (Fotoğraf: Muharrem Aydın)
Vecih Bereketoglu sergisi
• Kiltür Servisi — 1971 yılında yitirdiğimiz H. Vecih
Bereketoğlu'nun resimleri 13 ocak cumartesi gününden
başlayarak Moda'daki Benadam Sanat Galerisi'nde
sergilenecek. tlk resim çalışmalannı Halil Paşa ile yapmış
olan Bereketoğlu'nun vapıtlannın yer aldığı sergi 11
şubat gününe kadar açık kalacak.
Bakanlıktan 20 yapıta 8 milyar
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Kültür
Bakanhğı'nın, Turk yazarlarının eserlerinin sinemaya
uyarlanması için 8 milyar liralık ödenek ayırmasından
sonra konuyla Ugili çahşmalara da başlandı. Kültür
Bakaıüığı, film yapımcılanna 100-150 eserden oluşan
öneri liste hazırkyor. öneri götürülen yapımcılar ise bu
listeden seçecekleri yapıtların 20'sini sinemaya
uyarlayacaklar. Kültür BakanlığYndan edinilen bilgiye
göre öneri götürülen filme çekilecek eserlerin daha önce
tiyatroda sahnelenmiş ve sinemaya uyarlanmamış olması
gerekiyor. Seçüen edebiyat eserlerini filme alacak
yönetmenler, fîlmin çekim ve senaryo ekibüıi de Kültür
Bakanhğı'na bildirecekler. Bakanlığın 8 milyar liralık
yardımı fılmin çekiminden, dağıtılması ve dünya
pazarlanna çıkanlmasına değin yapüan harcamalan
kapsıyor. Bakanlık, fılmlerin yurtiçi ve yurtdışında
tanıtılması yanı sıra uluslararası yanşmalara katılma
aşamasında da katkıda bulunmayı amaçbyor.
Unlülerin mektupları
• LONDRA (AA) — Napoleon, Goethe, Byron ve
Nelson gibi 19. yüzyıhn bazı ünlü isimlerine ait daha
önce yayımlanmamış mektuplar bulunduğu bildirildi.
Ingiltere'nin güneybatısındaki Torquay Kültür Derneği'nin
gömme dolaplannda, on kadar albüme gayet itinalı bir "
şekilde dizilmiş olarak bulur.an mektupların burada
unutulmuş olduklan anlaşıldı. Times Gazetesi'nde dün
yer alan haberde, bu mektuplar içinde en ilginç olanının,
yaşlı bir kadının 1799 yılında katıldığı bir balonun tüm
ayrıntılarını kız kardeşine anlattığı mektup olduğu
kaydedildi. Bunlar arasında, Napoleon'un, savaş
esirleriyle ilgili bir anlaşma konusunda generallerinden
birine gönderdiği mektup da bulunuyor.
'Şehriye' Sarıyer'de sahneleniyor
• Knltttr Servisi — Sarıyer Halk Egitim Merkezi Tiyatro
Kolu, "Şehriye" adlı müzikli güldürüyü 13 ocak
tarihinde sahnelemeye başhyor. Daha önce "Kirli Çıkı"
ve "Istanbul'dan Nağmeler" adh oyunlarla İstanbul
kentini ele alan topluluk, bu kez de "Şehriye" ile aynı
çizgiyi sürdürüyor. Sabahattin Mutluer, Tarkan Çeper ve
Murat Özdoğan'ın yazdıkları oyunu Sabahattin Mutluer
sahneye koydu. Muzaffer tzgü, Muzaffer Abayhan, Aziz
Nesin ve Latife Tekin'e ait öykülerden de yararlanılan
"Şehriye"de özgün müzik Türkan ÇepeT ve Güneş
Güzen'in imzasuu taşıyor. Oyun Sanyer Halk Eğitim
Merkezi'nde her çarşamba 20.30, cumartesi 17.3O*da
ücretsiz olarak izlenebilir.
KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
YILINDA TÜRKİYE'DEPLASTİKSANATLARA BİR BAKÎS
Genç kuşak çıkış yaptı8O'lerde sanatçılar da sanat üretimi de çoğaldı ve
çeşitlendi. Sanatçılar kimlik ve düzey bunahmını
aşmak için özverili bir çahşma içindeler. 90'larda
aynı özveriyi sanatı kuramsal ve parasal yönden
ayakta tutması gereken çevrelerden bekleyeceğiz.
üstesinden gelmeye çakşmışlardır.
Yine de bu sergiler dünya ölçule-
rine göre çok kısıtlı, ucuz, cımri
harcamalarla gerçekleştirilmiş sa-
yüır. Çünkü her şeyden önce "gö-
nUlü', "parasız", "ucuz" çalı-
şanlar ordusu vardır sanat çevre-
leri içinde. Dolayısıyla söz konu-
su sergiler, 600 milyonluk bilan-
çosuyla bienal de içinde oLraak
üzere "maHyetiııe" gerçekleştiril-
miştir. Bu açıdan bakıldığında te-
melde bir "kutsal görev" söz ko-
nusudur; sanat ortamına bulaşan
hemen herkes ne denli çıkarcı
olursa olsun, gelecekte doğacak
BERALMADRA
1980'lerin son yılı oldukça yo-
ğun, gergin, ama alışkanhklar b o
nıimarian gecti, günümüz sanat
ortamı acısından. Sanat yapıtlan
arasında en satılabilir olan resim,
10,100, 300 milyon gibi paralara
alıcı bulurken heykel ve bütün Uç
boyutlu yapıtlar depo ve atölye-
lerdeki yerlerini korudular. Çağ-
da$ müze, çağdaş sanat merkezi
konusu haftalık ve aylık dergiler-
de gazetelerde parlayıp parlayıp
söndü, ama çözüm bir başka yıla
kaldı. Sanatçılar ve eleştinnenler
yine galeriler ve sergiler arasında
gezintilerini sürdürüp kulak gaze-
tesini dedikodularla beslediler.
Alıcılar yorumcu yapıtlara bakıp
aykın buldular ve yine gidip ahş-
tıklan, renklerini sevdikleri, gü-
zel dedikleri resimleri aldılar. Bu
arada kaldıraç görevini üstlenen
birkaç dttzeyli sergi açıldı. övgü
ve sövgü yağmuruna tutulan 2.
Uluslararası tstanbul Bienali ya-
şandı. Bugüne değin kurulmuş
birçok sanat demegine Plastik Sa-
naüar Derneği kaüldı. Davetiye,
broşür, afiş ve reklamlara milyon-
lar harcandı. Sanatçılar için özel
kataloglar çıkanlmaya başlandı.
Görünuşte durumda çok önetn-
li bir değişiklik yok, ama kuşku-
suz 1970'lerin acemüigi, saflığı,
çekingenliği çok gerüerde kaldı.
Sanatçı, galerici, izleyid acısından
önemli deneyimler yaşandı
80'lerde. Yaraöcılıkta, sergüeme-
de, tanıümda, alım saumda tutar-
uk, süreklilik, ciddilik, yüksek ni-
telik gerektiği, galerici, sanatçı iş-
birliğinin kaçınümaz olduğu gibi
kavramlar, dar bir çevrede bile ol-
sa, ak sık gündeme geldi. Ulus-
lararası sanat fuarlanna katılma,
yabancı sanatcılar ve eleştirmen-
leri davet etme gibi konular ko-
nuşulmaya başlandı, küçük baş-
vurular ve uygulamalar yapüdı.
örnegin Galeri Nev, Stockholm
Fuan'na kaüldı, ltalya'da Bari'-
deki geleneksd Expo Arte'de dü-
zenlenen Akdeniz Ülkeleri Çağdaş
Sanat Sergisi'nde dokuz sanatçı
Türkiye'yi temsil etti, Paris'te Pom-
pidou Sanat Merkezi'nde "Yer-
ytizu BüyaciUeri" sergisinde Sar-
kb, Maçka Sanat Galerisi'nde aç-
mış olduğu "Çayl«k Sokak" ser-
gisiyie yer aldı. Yine aynı sergi do-
layısıyla Türkiye'de araştırma
yapmadıklan için Bcdri Baykam,
Paris'te sergi yöneticilerini, bir
manifesto gazetesi çıkararak pro-
testo etti.
89 yılı boyunca açüan sergilere
baktığımızda, her şeyden önce
hızb bir kalkınma çabasının, ka-
çınlmakta olan olanaklan bir an
önce yakalama kaygusunun var-
hğını gözlemleriz. Ekonomik zor-
lanmalara karşın sanatçılar, gale-
riler ve hatta özel kuruluşlar boy-
lanndan büyük sergilemelere kal-
kışmış ve büyük bir özveriyle işin
rine ait bir ikonografi kurmaları-
na tanık olmaktayız. örneğin,
SO'li yıllann başından bu yana be-
lirli bir devinim,içinde çahşan B«-
bi, Argnn Oknmasotlu, Kemal
Önsoy, Mitkat Şen, Esat Tekand
bu dönemeci kararlı bir biçimde
dönduler. Ve kendüerine geniş ve
çok yönlü bir olgunlaşma alanı
açtılar. Yine 89 yüında Yeni Eks-
presyonizm ve türevleri hızını yi-
tirdi. Atak coşkunun yerini ölçü-
İÜ bir coşku, kızgın başkaldınrun
yerini dingin bir direnç, çarpıcı,
sarsıcı, vurucu insan figürünün
odak noktası olduğu resimlerin
yerini ya gecmişi ve çevresiyle bir-
likte ele abnan çok yönlü insan fı-
güril ya da soyut bir dünyanın
içinde gittikçe eriyen figür alma-
ya başladı. Örneğin Hale Arpacı-
ofln, Bcdri Baykam, Arzn Basa-
r u , Fuat AcmrojİB, Murat Sinkü
Kcstt" sergisinin kendisini sürekü
yenileyerek surdürülmesini umut
ediyoruz.
Elif Ayilcr, Krzbaa Arca Baü-
beki, A m Ba$araa, Nazh Dam-
lacı, Selma Gürbttz, Noyan
tuMç, FerkJe Kılıçtaş Biudothı,
Bahar Kocanan, Esin Okçu,
Gosca Sezcr, Mascmf ZeytİBog-
ID, Şeyau Reisoglu INalça 89da
geliştirdiklerı özgün üsluplanyla
daha yakmdan tanımaya başladı-
ğımız genç kadın sanatçılar.
70'lerin sonundan bu yana Neşe
Erdok, Nur Koçak, Gülsüm Ka-
raniHtafa, Tomur AUgök, Scy-
han Toptu, Meriç Hızal, CaBan
Beykai, Ayje Erkmea. Fasoa
Onnr, Caodeter Fortna, Ipek Ak-
sifiir, Hale Arpaaofta, Jalc Er-
zea, Fatma TttUa Oztürk, Göl
Derman gibi sanatçıların oluştur-
duğu kadın sanatçı poıansiyeli ge-
çocuğa yatırun yapmaktadır.
89 yıknda kişisel sergilerde genç
kuşak sanatçılar önemli çıkışlar
yaptılar. Figür-soyut ayrımı, ça-
tışması gibi uluslararası sanat or-
tamında çoktan sonuçlanmış tar-
üşmalar bu sergiler dolayısıyla sık
sık çıktıysa da, önemli olan bu
kuşağuı, eğitim ve genel çevre et-
kilerinden az çok sıynlıp kendine
yakın bulduğu evrensel ustalarla
bir hesaplaşmaya ya da söyleşiye
girmek, yapıtını oluştururken be-
lirli bir düşünce altyapısını kurup
bunun içinden alıntüar yaparken,
özgün ve kalıcı olanı vurgulamak
çabasım göstermesidir. Sanatçıla-
nn bu yeni açılıra içinde kendıle-
ve Gonca Sezcr'in resimlerinde bu
yönde bir değişim izleniyor.
80'lerin başından bu yana sür-
dürülen ve adıyla başlayıp içeri-
ğine kadar çeşiûı olumlu-olumsuz
eleştirilere hedef olan öncü Türk
Sanatından Bir Kesit sergisi,
89'da bir revizyon geçirdi; tümüy-
le kavramsal/çevresel/mekânsal
duzenleme yapan sanatçüann iş-
lerini sundu izleyiciye. Bu sanki
bir anndırraa ve sınırlan kesinleş-
tirme "harekâtı" idi. Toplu ser-
gilere çekidüzen veren ve düşün-
sel bir altyapı kazandıran ve özel-
likle karma sergi kargaşasının
"demode" olduğunu kanıtlayan
"Öncn Törk Sanatından Bir
KADIN SANATÇI
POTANStYELİ — Seksenli
yıllarda oluşan kadın sanatçı
potansiyeli, geniş acılı bir
duyarlılık, bir ajdın ortamı
yarattı. Fatma Tiilin Öztıirk
(fistte), Şeyma Reisoglu Nalça
(üstte sağda) ve Tomur Atagök
de (yanda) son on yılın bu
canlı ortamının oluşmasına
katkıda bulunan kadın
sanatçılar arasındaydılar.
niş açılı bir duyarlık, aşamalı bir
sanat anlayışı altyapısı yarattı. 21.
yüzyıla on kala ortaçağ karanlı-
ğına, karaçarsafa burünmeyi yeğ-
leyen kadınlann oluşturduğu uç
karşısında yalnız kendi ülkesinin
değil tüm dünyanın sanatıyla he-
saplaşmayı göze almış, küçük kül-
tür ve sanat devrimleri yaratan bu
kadın sanatçılann çabası, üzerin-
de kafa yorulması gereken bir ko-
nudur. Çok geniş bir edilgen ka-
dın kitlesinin radikal sağcı uç kar-
şısında rahatsız edilmeden yaşa-
yabilmelerini bu sanatçılann ya-
rattığı aydın ortamın sagladığını
hiç düşünüyor muyuz acaba?
89 yüında yalnız izleyicinin de-
ğil, sanat ortamının etken kişile-
ri tarafından bile henüz çerçevesi
cizilmeyen, acıkhğa kavuşmamış,
kesinlik kazanmamış konular var.
Günümüz sanatımn her şeyden
önce bilgîlenme yoluyla anlaşıla-
bileceği; en yoğun bilgilenmesi ge-
reken kişinin de "bizzat" sanatçı
olduğu; bu bilgilenmenin evren-
sel düzeyde olması ve dolayrsıyla
devlet ve özel kuruluşlar tarafın-
dan sanatçıya ve izleyiciye büyük
bir iletişim olanağının sağlanma-
sı gerektiği; devlet ve özel kuru-
luşlann tüm kültür ve sanat etkin-
likleri için "gerçek" uzmanlar
kullanması gerektiği; sanatçı-
sanat eleştirmeni-sanat yöneticisi-
sanat damşmanı gibi birbirine
karşıt işlev ve olgular içeren bir
kimlik taşıyan kişilerin ne sanata
ne de sanat örgütlenmesine bir ya-
rar sağlayamayacağı; değışik bil-
gilenme düzeyindeki kişilerin sa-
nat alanındaki kuramsal tartışma-
larda ortak bir anlaşma düzeyine
ulaşmalanmn zor olduğu, bir
çırpıda aHımıza gelen bazılan...
89 yüında sanatın durumuna
gelince; öncelikle sanatı siyasete,
toplumsal eleşnriye kurban etmek
ve etmemek, yerleşmiş estetik ile
avantgard estetik arasında bir çiz-
gide duruyor. Sanat, diyebUiriz.
Kimi sanatçı için estetik ve sana-
tın kendisini irdderae öne çıkryor.
Akyavaş, Berkci, Do*a»çay, Ço-
ker, Akdoriz, BBM, (Woy gibi,
kimileri için de insan ve toplum-
sal deştiri odak noktası oluyor
Güud, GuJeryüz, Erdok, Baykam
gibi. Bu arada yerleşik estetik ve
toplumun değer yargılannı yadsı-
yarak sanatın snurlarmı zorlayan
sanatçılar sanat yapıtının bir nes-
ne olarak ele ahnmasından yana.
Sanatlarıyla kendilerini dışavur-
maktan kaçınıp kavramlar ve işa-
retler dünyasını görsel gerçeklere
dönüştürmeye çalışıyorlar. öznel,
duygusal, simgesel yenilik kay-
naklannı bırakıp ussal çözümle-
re yöneliyorlar. Onlar için önemli
olan sanat yapıtının entdektüd is-
keletidir (Scrbal Kkaz, Ayş« Erk-
men, Ceariz ÇcU, Caaaa Bcy-
kal, Ergtl Ozkntaa, lsmaii Saray
gibi).
Bugün artık tüm sanatçılar yo-
ğun bir etkilenme bombardımanı
dünyanın her yönünden gelen bil-
gi yağmuru altındadır. Bu nedenle
1960'larda ve 70'lerdeki duruma
göre 80'lerde daha yenilikçi gibi
görünen çoğulcu ve karmaşık bir
sana| ortamıyla karşı karşıya kal-
dık. Sanatçuun ve sanat üretimi-
nin çoğabp çeşitlenmesine karşın,
galeriler dışmdaki örgütlennüş sa-
nat odaklanmn ve koleksiyoncu-
lann aynı düzeyde çoğalmaması,
sanat ortamını değer, kimlik, dü-
zey bunaununa sokmaktadır. Sa-
natçılar bu bunalımı aşmak için
özverili bir çahşma içindeler. Aynı
düzeyde özveriyi sanatı kuramsal
ve parasal yönden ayakta tutma-
sı gereken çevrelerin göstermesi-
ni bekleyeceğiz, 1990'larda!
Yaruı: 1989 Yüında
Türkiye'de Dans ve Baleye
Bir Bakış (Şebnem Aksan)
• • • •
TURKIYE JOKEY KLUBU
RESİM YARIŞMASI
Tüıkıye Jokey Hübü. kuruluşunun 40 ıncı yıldönümü ve 1990 vılında yapılaccüc 21 lncl Asya
Atçılık ve Yanşçüık Konleransı nederuyle Tuık Sanatçüanıu özendlımek ve Tüık Sanat Orta-
mına özaun yapıtlar kazandınnak amacı üe Tuık Kessamlan cnasında ödüUü bu Kesım yanş-
ması düzenlenııştlı
Yanşmazun Konusu:
"AT' • "AT YASIŞr
"AT TETİŞTtRtCİLİGİn
dir.
Odttüet:
3 eşlt ödul 5 000 000 TL (Toplam 15000000- TL) ve TJK Onur Plaketı
5 Mansıyon 1000 000 TL (Toplam 5 000 000 - TL)
Şartlar.
1- Yaıışma amatör ve prolesyonel Tum Türk ressamlanna açıkbr
2- Yapıtlar. Tuval uzenne yaölıboya veya akrilık tekruflı ile yapümış olacak ve lasa kenan
60 cmden küçük. uzun kenan ıse 125 cmden bûyûk olmayacaktu
3- Yapıüann arkasına, Sanatçırun Adı ve Soyadı. yapıün adı ve yapüı? yılı malzemesl.
bovutlan ve liaûnı belırten bir kajıt yapışünlacak ve Sanatçı kısa bu bıyograüsı ile 1$ ve ev
adıesınl ve telelon numaralarıru kapalı bu zaıl içinde ve yapıü da seıgilenmeye hazır bir
bıçunde yanşma komıtesıne makbuz karşıUJında teslım edecektır
4- Her sanatçı yarışmaya bir (1) yapıtla katüabilecektu Yapıtlar daha önceden sergilenme-
mı^ ödul almanıış olacaktu
5- Yanşma sonucunda odul kazanan 3 yapıt. Tüıkıye Jokey Elubünün malı olacak ve
sanatçı, ödül kazanan yapıtının basma, yayma ve çoflaltma haklannı da Turkıye Jokey Klü-
bûne devTetmlş savüacaktu
6- Yansmaya kahlacak sanatçılar yapıtlannı 14 Mayıs 1990 Pazaıtesi oününden 21 Mayıs
1990 Pazartesı aünü akşamına kadar hergtin saat 11 00 ile 17 00 arasında istanbul Velıefendı
Hlpodromundakı Turkıye Jokey Klubu görevlüenne makbuz karsılığında teslim edeceklerdiı
7- Sergüenmeye değer gorülen yapıtlann dısında kalanlar, yapıtlannı 28 Mayıs 1990 Pazaı-
tesi gününden 5 Hazırcm 1990 Salı gıinü akşamına kadar hergun 11 00-17 00 saatlerı aıasında
Tüıkıye Jokey Dübunden gen alabıleceklerdıı Bu sure içinde gerı almmayan yapıüardan İse
Turkiye Jokey Klubu hıçbu sorumluluk taşımayacaküı
8- Yansma Sergısı ve odul torenı 10 Temmuz 1990 Saü gunu saat 1800de Turkiye Jokey
Klubu istanbul Velıefendı hıpodıomunda yapüacak. sergi ise 2 Eylül 1990 Pazar günü akşa-
mına kadar devam edecektlı
9- Sergıde satışa açık tutulacak yapıtlardan hıçbiı şekilde komisyon annmayacak ve
bedellennin t"m"m' sanatçıya ait olacaktu
10- Sergılerup de satıunayan yapıtlar ıse 3 Eylül 1990 Pazaıtesi gününden 14 Eylül 1990
Cuma gunu akşamır.a kadar hergun saat 11 00 üe 17 00 saatlen arasında istanbul Velieiendı
Hipodromundan gerı aUnacalctır Bu sure içinde alınmayan adı geçen yapıtlardan Turkiye
Jokey Klubu hıçbu sorumluluk taşımayacakiu
11 • Tarışmada Odul alan uç (3) yapıtın sanatçısına SANAT ÇEVRESI Dergisi tarafuıdan da
'Başan Plaketı" venlecektu
12- Yanşmaya katılacak sanatçılar. yanşma şarUannı ve seçıcı kurul karaılannı peşinen
labul etmış sayüacaklaıdu
13- Yansma sonuçlan Kamuoyuna aynca duyurulacakttr
FSen
KuruL-
emiıaTBn.BAŞAE
2- Burhan DOĞANÇAY
3- Ipek Aksugur D0BEN
4- Metuı EKKSAN
5- Doç Dr Semra GERMANER
6- Hamıt KINAYTURK
7- Orhan OZSOY
8- Sezer TANSUĞ
9- Pro! Dr IsmaU TUNAU
Seklam Ajansı Satubı-TJE Temsılcısi
Ressam
Ressam-Sanat Yazan
Sanat Tanhçısı-Yazaı-Yonetmen
Sanat Tanhçısı-Mımar Sınan Unıversıtesı Ögıetim Üyesi
SANAT ÇEVKESI Dergısı Sahıbı
Turkiye Jokey Klubu Senel Sekreterı
Sanat Yazan-Eleştumen
istanbul Unıversıtesı Sosyal Bılunler Enstltusu Avnıpa Top-
luluflu Bolümu Ogretun üyesı
Yanşma ve Sergıler Koordınatoru HAMIT KINAYTURK
Çaykovski'nin 150. doğum yüında 'Maça Kızı* operası
Sanattır lıavatı kazanan
Bestecinin 150. doğum
yılında "Maça Kızı" da
ilk oynanışının 100.
yıhnı kutlamış oluyor.
Bugün ne Puşkin ne
Çaykovski var, ama
yarattıkları eserler kendi
ayaklan üstünde yol
alıyorlar.
AYDIN GÜN ~
Opera tarihini incelediğimiz za-
man şu gerçeği görüyoruz, bütün
açıklığı ile: lyi ve uygun bir h'b-
retto bulmak, tüm opera besteci-
lerinin önde gelen sorunu ohnuş-
tur. Bütün başarüı opera besteci-
leri, en iyi librettolara sahip ola-
bilenlerdir.
Operayı bütün sanat dallanrun
kaynaştmlarak (mezcedilerek) su-
nulması Wagner'in deyimiyle de
sanatlar toplamı (Gezampt Kuns-
twerg) olarak tanımlasak bile te-
melde "söz ve sesin yaraba orga-
•ik batnnliita" olduğunu yadsı-
yamayız; trajedinin de müzik sa-
natımn ruhundan doğduğunu, ti-
yatronun doğuş ve gelişimini sağ-
layan temei öğöıin müzik olduğu-
nu söyleyen Nietszche'nin bu gö-
rüşüne çağdaş estetler de katıl-
maktadırlar; kısacası sözle sesin
yaratıcı evuliğinden doğuyor gü-
zel operalar. Büyük opera beste-
cilerinden Verdi'nin, Shakespea-
re'in, Schiller'in, Hngo'nun, Du-
mas'nın eserlerine el atmasnun
esas nedeni de budur; sözün ya-
ratıcı temelleri üzerinde kurulan
bir operanın bu temelinin (libret-
tonun) sağlam, tutarlı ve yaratıcı
niteliklere sahip olması gerekir...
Çaykovski (büyük bir lied us-
tası olan Çaykovski) on opera
bestelemiş, bunlann bir kısmını
kendisi yok etmiş, geri kalanlar-
dan bir kısmı da zaman denen acı-
masız akışın karanlığma gömül-
müştür. Bugün elde kalan iki ope-
rası "Maça Kızı", "Eugen
Onegin" isimli eserleridir ve bun-
lann ikisi de büyük Rus ozanı
Pufldn'in aynı isimli eserlerinden
alınmıştır. Puşkin, damarlannda
bir Afrikalı (Habeş) kanı taşıyan
bu büyük ozan, yalnız Rus ede-
İSTANBUL DEVLET OPERASI'NDA — Aydın Gnn'ön sahneye koydnğiı Çaykovskfnin "Maça Kın"
operası, İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçüan tarafından 11 ocak perşembe gunu Atatiirk Kiiltiir
Merkezi'nde sergilenmeye başlıyor. "Maça Kızı"nda Erol Uras ve Belkıs Aran da rol alıyorlar.
biyaunın değil, tüm dünya edebi-
yatının en büyük yazarlarından
(eleştirel gerçeklik akımının) en
başta gelen temsilcilerinden biri-
dir. Rus edebiyatımn bütün bü-
yük yazarlan, Turgenyev, Tok-
toy, Dostoyevski, Gogol, Çetoov
bu yaratıcı çekirdeğin, Puşkin'in
ürünleridiıler. Dostoyevski, 1880
günü Puşkin'in Moskova'daki
heykelinin açüış töreninde yaptı-
ğı tarihi konuşmada "PuşkİB,
olafanüstû bir olaydır. Befld Rus
şvmmna özgtt eşi gönilmedik bir
oiaydır demisti Gogol. Bana ka-
lına aynı zamanda Mze gelecek-
ten bir habercidir Prçkin. Evet,
biz Rnsfauu arasına üpkı bir pey-
gamber gibi geldi o... Puşkin'in
gelisi önnmiizdeki karanlık yola
yeni bir ışık saçn. Bize yardıma
okJu. Bu anlamda Puşkin, bize
gelecekten haber getiren
pcygamberimizdir" demişti.
Ben kendi hesabıma "Snç ve
Ceza"nın Reskolnikov'unda,
"Knmarbaz'da, Kafka'nın Deği-
şim isimli eserindeki Gregor'da,
"Dava"nın K'sında, Camns'nun
yaşamı 'Sacmauk'a indirgemesin-
de, Faalkaer'in, "Ses ve
Öfke"sin-de bile Puşkin'in özsu-
yunu tadar gibi olurum.
Insanoğlunun yaşammdaki çö-
zümsüz, trajik boyutun (zaman'-
ın) yorumlanışında yukanda say-
dığun büyük yazarlar, aym görü-
şü paylaşıyorlar Puşkin'le. Puş-
kin, "Maça KaT'nda "agımlacak
tek Hm«nı, tek umodun ölüm
oldninno" söylüyor. Kafka,
"Yajam daha dogarken kaybedD-
nüş bir savaştır" diyor. Faulk-
ner.üpkı Camus gibi "Birüo in-
san yaşannlan sononda saçmaya
vanr" derken, "Ses ve Ofke"
isimli eserinin bir yerinde, "Ba-
bam bana saati uzatü ve 'AI sa-
na bütun nmntlann ve öztemlerin
mezannı veriyorum' dedi" diye-
rek aym göruşü paylaşıyor Puş-
kin'le. Henri Troyat'nın da
"Pnşlda" isimli iki cütlik kitabm-
da belirttigi gibi "Yiizbasıaın Kı-
zı", "Engen Onegin" ve "Maça
Kızı", Puşkin'in yarattığı birer
psikoloji ve ifade şaheserleridir-
ler. Düşünce mükemmelliğinin,
söz ve ifadenin bu derecede
uyumlu bir bütünlUğe kavuştuğu
az eser vardır edebiyat tarihinde.
Çaykovski'yi genel olarak Rus
Beşlerinin içinde saymak gelenek
haline geunişse de O'nu ulusal
müzik refonnculan arasına sok-
mak sakıncalı görülmektedir ba-
zı eleştirmenlerce. Çaykovski'nin
dışında kalan Rus Beşleri için
"fofldor bir roodeknr", Çaykovs-
ki için ise "folklor bir kaynak, bir
hazine"dir. Daha sonra, bu görü-
şü benimseyip, geliştirecek olan
Smetana, Dvorak ve özelUkle de
Bartok 'ulusal'ın içinde evrensel
olan'ı yaratmanın en büyük tem-
silcileri oldular.
Çaykovski 1840 yüında doğ-
muştu. "Maça Kıa" operası 1890
yuııiud uyuauuı. lataııoul Uevlet
Operası, bu yılın repertuvanna
Maça Kızı'nı alarak (dünyanın
birçok operasında yapüacağı gi-
bi) bestecinin hem 150. doğum yı-
hnı hem de "Maça Kızı"nın oy-
nanışının 100. yıhnı kutlamış olu-
yor.
Zaman denen nehrin içine alıp
yutmadığı hiçbir şey yok. Bugün
ne Puşkin ne de Çaykovski var.
Yalnız "Maça Kızı", "Eagea
Oaegin" ve onlann yarattığı di-
ğer eserler kendi ayaklan üzerin-
de yol alıyorlar. Bu acı gerçeği bi-
lerek sözlerimi bir Japon atasözu
ile bitiriyorum: "Yalnız sanatür
hayab kazanan."
Japon
'Butterfly'ı
• Kiiltiir Servisi—
Puccini'nin "Madam
Butterfly" operası,
Fransa'da Lyon Operası'nda
tümüyle Japon
sanatçılardan oluşan bir
ekip tarafından
sahnelenecek. 21 ocakta
sahnelenmeye başlayacak
olan "Madam Butterfly"ın
sahne yönetmenliğini film
yönetmeni Kiju Yoşida,
sahne düzenlemesini mimar
Arata Isozaki,
kostümlerinin yapunını da
modacı Yohji Yamamoto
üstleniyorlar.
Igo Koch
IstanbulVla
• tSTANBUL (AA) —
Ünlü Avusturyalı piyanist
Igo Koch, konserler vermek
ve tstanbul Üniversitesi
Devlet Konservatuvan
öğrencileriyle toplu bir
çahşma yapmak üzere
bugün lstanbul'a geliyor.
Igo Koch, 9-11 ocak
tarihleri arasında İstanbul
Devlet Konservatuvan'nın
Kadıköy'deki binasında
piyano çalma tekniği
üzerinde toplu bir çahşma
düzenledikten sonra 13
ocak cumartesi günü saat
15.00'te, Emirgân'daki
Beyaz Köşk'te bir konser
verecek.
Terry Thomas
öldti
• LONDRA (AA) — Ünlü
lngiliz komedyen Terry
Thomas dün öldü.
İzleyenlerin "Çılgm Dünya"
(It's Mad Mad Mad Mad
World) adh rdmden
anımsayacağı 78 yaşındaki
Terry Thomas'ın, Surrey
kentindeki bir huzurevinde
Parkinson hastahğından
yaşamını yitirdiği bildirildi.
Thomas, 1971'den bu yana
Parkinson hastalığı ile
mucadele ediyordu. Bu
hastalık sonucu, kaslan
uze.indeki denetimini
kaybeden Thomas, son
birkaç yıldır fihn
çevirmiyordu. Terry
Thomas, "I'm All Right,
Jack", "Helter Skelter",
"The Last Remake of Beau
Geste" ve "The Hound of
the Baskervilles" gibi
filmlerde oynamıştı.
ETPye iki
mtidürlük
• ANKARA (AA) —
Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü'ne bağlı olarak
Antalya ve Sıvas'ta Devlet
Tiyatroları müdürlükleri
kuruldu. Bakanlar
Kurulu'nun konuya ilişkin
kararı Resmi Gazete'nin
önceki günkü sayısında
yayımlanarak yürürlüğe
girdi.
UGUN
• Gülen Adam' Kartal
Tibet'in yönettiği, başrolunde
Kemal Sunal'ın oynadığı
"Gülen Adam" adlı filmin
ilk gösterimi saat 20.3O"da
AKM'de yer alacak.
• Piyano resitali Ilgın
Aka'nın piyano resitali saat
18.3O"da AKM'de
dinlenebilir.
• Kulin-Başaran
söyleşisi Ayşe Kulin'in Tunç
Başaran'la sinema uzerine
söyleşisi saat 14.00'te Resim
ve Heykel Müzeleri •
Derneği'nde
• Berk anılıyor Ressam
Nurullah Berk saat 17.3O"da
Soyak Sanat Galerisi'nde
anılıyor.
* 'Arap dünyası-
edebiyat' Emre Kongar,
Faruk Şuyun'la saat 18.00'de
TYS'de yapacağı söyleşide
"Sosyal Bilim, Arap Dunyası
ve Edebiyat Ilişkileri"ni
anlatacak.
• Bağlama ve gitar Soner
Olgun ve Erhan Gundem
16.30'da Taksim Ataturk
KitaphğYnda bağlama ve
gitar dinletisi sunuyorlar.
BİLSAK'TA
BUGÜN
9 Ocak Saü:
19.00 SEMİNER: Edebiyat,
Tarih, Zaman.
Yön: Enis BATUR
Ta'i Chi Chu'an
Hareketli Meditasyon
llhan GÜNGÖREN'le
Her Salı 18.30
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BtLSAK, Herkese Açıktır.
BİLSAK Sıraselvüer,
Soğancı Sk. No: 7
CİHANGİR
143 28 79-143 28 99