20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OCAK 1990 Biret'ten piyano resitali • Kiiltiir Servisi — Devlet sanatçısı Idil Biret, dün akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir piyano resitali verdi. Biret, aralarında SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün eşi Sevinç Inönü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, TÜSES Başkanı Korel Göymen, Dışişleri eski bakanlarından Vahit Halefoğlu, işadamı Nejat Eczacıbaşı gibi seçkin davetliler ile çok sayıdaki İstanbullu müzikseverin izlediği piyano resitalinin sonunda uzun süre alkışlandı. Idil Biret 2 saat süren programında Mozart ve Beethowen'ın çeşitli eserlerini seslendirdi. Sevinç İnönü, Nurettin Sözen ile Biret'in okul arkadaşı Fransız piyanist Marie-Françoise ve Portekiz asıllı bariton Jorge Chamine, kuliste Idil Biret'i kutladılar. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) Vecih Bereketoglu sergisi • Kiltür Servisi — 1971 yılında yitirdiğimiz H. Vecih Bereketoğlu'nun resimleri 13 ocak cumartesi gününden başlayarak Moda'daki Benadam Sanat Galerisi'nde sergilenecek. tlk resim çalışmalannı Halil Paşa ile yapmış olan Bereketoğlu'nun vapıtlannın yer aldığı sergi 11 şubat gününe kadar açık kalacak. Bakanlıktan 20 yapıta 8 milyar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Kültür Bakanhğı'nın, Turk yazarlarının eserlerinin sinemaya uyarlanması için 8 milyar liralık ödenek ayırmasından sonra konuyla Ugili çahşmalara da başlandı. Kültür Bakaıüığı, film yapımcılanna 100-150 eserden oluşan öneri liste hazırkyor. öneri götürülen yapımcılar ise bu listeden seçecekleri yapıtların 20'sini sinemaya uyarlayacaklar. Kültür BakanlığYndan edinilen bilgiye göre öneri götürülen filme çekilecek eserlerin daha önce tiyatroda sahnelenmiş ve sinemaya uyarlanmamış olması gerekiyor. Seçüen edebiyat eserlerini filme alacak yönetmenler, fîlmin çekim ve senaryo ekibüıi de Kültür Bakanhğı'na bildirecekler. Bakanlığın 8 milyar liralık yardımı fılmin çekiminden, dağıtılması ve dünya pazarlanna çıkanlmasına değin yapüan harcamalan kapsıyor. Bakanlık, fılmlerin yurtiçi ve yurtdışında tanıtılması yanı sıra uluslararası yanşmalara katılma aşamasında da katkıda bulunmayı amaçbyor. Unlülerin mektupları • LONDRA (AA) — Napoleon, Goethe, Byron ve Nelson gibi 19. yüzyıhn bazı ünlü isimlerine ait daha önce yayımlanmamış mektuplar bulunduğu bildirildi. Ingiltere'nin güneybatısındaki Torquay Kültür Derneği'nin gömme dolaplannda, on kadar albüme gayet itinalı bir " şekilde dizilmiş olarak bulur.an mektupların burada unutulmuş olduklan anlaşıldı. Times Gazetesi'nde dün yer alan haberde, bu mektuplar içinde en ilginç olanının, yaşlı bir kadının 1799 yılında katıldığı bir balonun tüm ayrıntılarını kız kardeşine anlattığı mektup olduğu kaydedildi. Bunlar arasında, Napoleon'un, savaş esirleriyle ilgili bir anlaşma konusunda generallerinden birine gönderdiği mektup da bulunuyor. 'Şehriye' Sarıyer'de sahneleniyor • Knltttr Servisi — Sarıyer Halk Egitim Merkezi Tiyatro Kolu, "Şehriye" adlı müzikli güldürüyü 13 ocak tarihinde sahnelemeye başhyor. Daha önce "Kirli Çıkı" ve "Istanbul'dan Nağmeler" adh oyunlarla İstanbul kentini ele alan topluluk, bu kez de "Şehriye" ile aynı çizgiyi sürdürüyor. Sabahattin Mutluer, Tarkan Çeper ve Murat Özdoğan'ın yazdıkları oyunu Sabahattin Mutluer sahneye koydu. Muzaffer tzgü, Muzaffer Abayhan, Aziz Nesin ve Latife Tekin'e ait öykülerden de yararlanılan "Şehriye"de özgün müzik Türkan ÇepeT ve Güneş Güzen'in imzasuu taşıyor. Oyun Sanyer Halk Eğitim Merkezi'nde her çarşamba 20.30, cumartesi 17.3O*da ücretsiz olarak izlenebilir. KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 YILINDA TÜRKİYE'DEPLASTİKSANATLARA BİR BAKÎS Genç kuşak çıkış yaptı8O'lerde sanatçılar da sanat üretimi de çoğaldı ve çeşitlendi. Sanatçılar kimlik ve düzey bunahmını aşmak için özverili bir çahşma içindeler. 90'larda aynı özveriyi sanatı kuramsal ve parasal yönden ayakta tutması gereken çevrelerden bekleyeceğiz. üstesinden gelmeye çakşmışlardır. Yine de bu sergiler dünya ölçule- rine göre çok kısıtlı, ucuz, cımri harcamalarla gerçekleştirilmiş sa- yüır. Çünkü her şeyden önce "gö- nUlü', "parasız", "ucuz" çalı- şanlar ordusu vardır sanat çevre- leri içinde. Dolayısıyla söz konu- su sergiler, 600 milyonluk bilan- çosuyla bienal de içinde oLraak üzere "maHyetiııe" gerçekleştiril- miştir. Bu açıdan bakıldığında te- melde bir "kutsal görev" söz ko- nusudur; sanat ortamına bulaşan hemen herkes ne denli çıkarcı olursa olsun, gelecekte doğacak BERALMADRA 1980'lerin son yılı oldukça yo- ğun, gergin, ama alışkanhklar b o nıimarian gecti, günümüz sanat ortamı acısından. Sanat yapıtlan arasında en satılabilir olan resim, 10,100, 300 milyon gibi paralara alıcı bulurken heykel ve bütün Uç boyutlu yapıtlar depo ve atölye- lerdeki yerlerini korudular. Çağ- da$ müze, çağdaş sanat merkezi konusu haftalık ve aylık dergiler- de gazetelerde parlayıp parlayıp söndü, ama çözüm bir başka yıla kaldı. Sanatçılar ve eleştinnenler yine galeriler ve sergiler arasında gezintilerini sürdürüp kulak gaze- tesini dedikodularla beslediler. Alıcılar yorumcu yapıtlara bakıp aykın buldular ve yine gidip ahş- tıklan, renklerini sevdikleri, gü- zel dedikleri resimleri aldılar. Bu arada kaldıraç görevini üstlenen birkaç dttzeyli sergi açıldı. övgü ve sövgü yağmuruna tutulan 2. Uluslararası tstanbul Bienali ya- şandı. Bugüne değin kurulmuş birçok sanat demegine Plastik Sa- naüar Derneği kaüldı. Davetiye, broşür, afiş ve reklamlara milyon- lar harcandı. Sanatçılar için özel kataloglar çıkanlmaya başlandı. Görünuşte durumda çok önetn- li bir değişiklik yok, ama kuşku- suz 1970'lerin acemüigi, saflığı, çekingenliği çok gerüerde kaldı. Sanatçı, galerici, izleyid acısından önemli deneyimler yaşandı 80'lerde. Yaraöcılıkta, sergüeme- de, tanıümda, alım saumda tutar- uk, süreklilik, ciddilik, yüksek ni- telik gerektiği, galerici, sanatçı iş- birliğinin kaçınümaz olduğu gibi kavramlar, dar bir çevrede bile ol- sa, ak sık gündeme geldi. Ulus- lararası sanat fuarlanna katılma, yabancı sanatcılar ve eleştirmen- leri davet etme gibi konular ko- nuşulmaya başlandı, küçük baş- vurular ve uygulamalar yapüdı. örnegin Galeri Nev, Stockholm Fuan'na kaüldı, ltalya'da Bari'- deki geleneksd Expo Arte'de dü- zenlenen Akdeniz Ülkeleri Çağdaş Sanat Sergisi'nde dokuz sanatçı Türkiye'yi temsil etti, Paris'te Pom- pidou Sanat Merkezi'nde "Yer- ytizu BüyaciUeri" sergisinde Sar- kb, Maçka Sanat Galerisi'nde aç- mış olduğu "Çayl«k Sokak" ser- gisiyie yer aldı. Yine aynı sergi do- layısıyla Türkiye'de araştırma yapmadıklan için Bcdri Baykam, Paris'te sergi yöneticilerini, bir manifesto gazetesi çıkararak pro- testo etti. 89 yılı boyunca açüan sergilere baktığımızda, her şeyden önce hızb bir kalkınma çabasının, ka- çınlmakta olan olanaklan bir an önce yakalama kaygusunun var- hğını gözlemleriz. Ekonomik zor- lanmalara karşın sanatçılar, gale- riler ve hatta özel kuruluşlar boy- lanndan büyük sergilemelere kal- kışmış ve büyük bir özveriyle işin rine ait bir ikonografi kurmaları- na tanık olmaktayız. örneğin, SO'li yıllann başından bu yana be- lirli bir devinim,içinde çahşan B«- bi, Argnn Oknmasotlu, Kemal Önsoy, Mitkat Şen, Esat Tekand bu dönemeci kararlı bir biçimde dönduler. Ve kendüerine geniş ve çok yönlü bir olgunlaşma alanı açtılar. Yine 89 yüında Yeni Eks- presyonizm ve türevleri hızını yi- tirdi. Atak coşkunun yerini ölçü- İÜ bir coşku, kızgın başkaldınrun yerini dingin bir direnç, çarpıcı, sarsıcı, vurucu insan figürünün odak noktası olduğu resimlerin yerini ya gecmişi ve çevresiyle bir- likte ele abnan çok yönlü insan fı- güril ya da soyut bir dünyanın içinde gittikçe eriyen figür alma- ya başladı. Örneğin Hale Arpacı- ofln, Bcdri Baykam, Arzn Basa- r u , Fuat AcmrojİB, Murat Sinkü Kcstt" sergisinin kendisini sürekü yenileyerek surdürülmesini umut ediyoruz. Elif Ayilcr, Krzbaa Arca Baü- beki, A m Ba$araa, Nazh Dam- lacı, Selma Gürbttz, Noyan tuMç, FerkJe Kılıçtaş Biudothı, Bahar Kocanan, Esin Okçu, Gosca Sezcr, Mascmf ZeytİBog- ID, Şeyau Reisoglu INalça 89da geliştirdiklerı özgün üsluplanyla daha yakmdan tanımaya başladı- ğımız genç kadın sanatçılar. 70'lerin sonundan bu yana Neşe Erdok, Nur Koçak, Gülsüm Ka- raniHtafa, Tomur AUgök, Scy- han Toptu, Meriç Hızal, CaBan Beykai, Ayje Erkmea. Fasoa Onnr, Caodeter Fortna, Ipek Ak- sifiir, Hale Arpaaofta, Jalc Er- zea, Fatma TttUa Oztürk, Göl Derman gibi sanatçıların oluştur- duğu kadın sanatçı poıansiyeli ge- çocuğa yatırun yapmaktadır. 89 yıknda kişisel sergilerde genç kuşak sanatçılar önemli çıkışlar yaptılar. Figür-soyut ayrımı, ça- tışması gibi uluslararası sanat or- tamında çoktan sonuçlanmış tar- üşmalar bu sergiler dolayısıyla sık sık çıktıysa da, önemli olan bu kuşağuı, eğitim ve genel çevre et- kilerinden az çok sıynlıp kendine yakın bulduğu evrensel ustalarla bir hesaplaşmaya ya da söyleşiye girmek, yapıtını oluştururken be- lirli bir düşünce altyapısını kurup bunun içinden alıntüar yaparken, özgün ve kalıcı olanı vurgulamak çabasım göstermesidir. Sanatçıla- nn bu yeni açılıra içinde kendıle- ve Gonca Sezcr'in resimlerinde bu yönde bir değişim izleniyor. 80'lerin başından bu yana sür- dürülen ve adıyla başlayıp içeri- ğine kadar çeşiûı olumlu-olumsuz eleştirilere hedef olan öncü Türk Sanatından Bir Kesit sergisi, 89'da bir revizyon geçirdi; tümüy- le kavramsal/çevresel/mekânsal duzenleme yapan sanatçüann iş- lerini sundu izleyiciye. Bu sanki bir anndırraa ve sınırlan kesinleş- tirme "harekâtı" idi. Toplu ser- gilere çekidüzen veren ve düşün- sel bir altyapı kazandıran ve özel- likle karma sergi kargaşasının "demode" olduğunu kanıtlayan "Öncn Törk Sanatından Bir KADIN SANATÇI POTANStYELİ — Seksenli yıllarda oluşan kadın sanatçı potansiyeli, geniş acılı bir duyarlılık, bir ajdın ortamı yarattı. Fatma Tiilin Öztıirk (fistte), Şeyma Reisoglu Nalça (üstte sağda) ve Tomur Atagök de (yanda) son on yılın bu canlı ortamının oluşmasına katkıda bulunan kadın sanatçılar arasındaydılar. niş açılı bir duyarlık, aşamalı bir sanat anlayışı altyapısı yarattı. 21. yüzyıla on kala ortaçağ karanlı- ğına, karaçarsafa burünmeyi yeğ- leyen kadınlann oluşturduğu uç karşısında yalnız kendi ülkesinin değil tüm dünyanın sanatıyla he- saplaşmayı göze almış, küçük kül- tür ve sanat devrimleri yaratan bu kadın sanatçılann çabası, üzerin- de kafa yorulması gereken bir ko- nudur. Çok geniş bir edilgen ka- dın kitlesinin radikal sağcı uç kar- şısında rahatsız edilmeden yaşa- yabilmelerini bu sanatçılann ya- rattığı aydın ortamın sagladığını hiç düşünüyor muyuz acaba? 89 yüında yalnız izleyicinin de- ğil, sanat ortamının etken kişile- ri tarafından bile henüz çerçevesi cizilmeyen, acıkhğa kavuşmamış, kesinlik kazanmamış konular var. Günümüz sanatımn her şeyden önce bilgîlenme yoluyla anlaşıla- bileceği; en yoğun bilgilenmesi ge- reken kişinin de "bizzat" sanatçı olduğu; bu bilgilenmenin evren- sel düzeyde olması ve dolayrsıyla devlet ve özel kuruluşlar tarafın- dan sanatçıya ve izleyiciye büyük bir iletişim olanağının sağlanma- sı gerektiği; devlet ve özel kuru- luşlann tüm kültür ve sanat etkin- likleri için "gerçek" uzmanlar kullanması gerektiği; sanatçı- sanat eleştirmeni-sanat yöneticisi- sanat damşmanı gibi birbirine karşıt işlev ve olgular içeren bir kimlik taşıyan kişilerin ne sanata ne de sanat örgütlenmesine bir ya- rar sağlayamayacağı; değışik bil- gilenme düzeyindeki kişilerin sa- nat alanındaki kuramsal tartışma- larda ortak bir anlaşma düzeyine ulaşmalanmn zor olduğu, bir çırpıda aHımıza gelen bazılan... 89 yüında sanatın durumuna gelince; öncelikle sanatı siyasete, toplumsal eleşnriye kurban etmek ve etmemek, yerleşmiş estetik ile avantgard estetik arasında bir çiz- gide duruyor. Sanat, diyebUiriz. Kimi sanatçı için estetik ve sana- tın kendisini irdderae öne çıkryor. Akyavaş, Berkci, Do*a»çay, Ço- ker, Akdoriz, BBM, (Woy gibi, kimileri için de insan ve toplum- sal deştiri odak noktası oluyor Güud, GuJeryüz, Erdok, Baykam gibi. Bu arada yerleşik estetik ve toplumun değer yargılannı yadsı- yarak sanatın snurlarmı zorlayan sanatçılar sanat yapıtının bir nes- ne olarak ele ahnmasından yana. Sanatlarıyla kendilerini dışavur- maktan kaçınıp kavramlar ve işa- retler dünyasını görsel gerçeklere dönüştürmeye çalışıyorlar. öznel, duygusal, simgesel yenilik kay- naklannı bırakıp ussal çözümle- re yöneliyorlar. Onlar için önemli olan sanat yapıtının entdektüd is- keletidir (Scrbal Kkaz, Ayş« Erk- men, Ceariz ÇcU, Caaaa Bcy- kal, Ergtl Ozkntaa, lsmaii Saray gibi). Bugün artık tüm sanatçılar yo- ğun bir etkilenme bombardımanı dünyanın her yönünden gelen bil- gi yağmuru altındadır. Bu nedenle 1960'larda ve 70'lerdeki duruma göre 80'lerde daha yenilikçi gibi görünen çoğulcu ve karmaşık bir sana| ortamıyla karşı karşıya kal- dık. Sanatçuun ve sanat üretimi- nin çoğabp çeşitlenmesine karşın, galeriler dışmdaki örgütlennüş sa- nat odaklanmn ve koleksiyoncu- lann aynı düzeyde çoğalmaması, sanat ortamını değer, kimlik, dü- zey bunaununa sokmaktadır. Sa- natçılar bu bunalımı aşmak için özverili bir çahşma içindeler. Aynı düzeyde özveriyi sanatı kuramsal ve parasal yönden ayakta tutma- sı gereken çevrelerin göstermesi- ni bekleyeceğiz, 1990'larda! Yaruı: 1989 Yüında Türkiye'de Dans ve Baleye Bir Bakış (Şebnem Aksan) • • • • TURKIYE JOKEY KLUBU RESİM YARIŞMASI Tüıkıye Jokey Hübü. kuruluşunun 40 ıncı yıldönümü ve 1990 vılında yapılaccüc 21 lncl Asya Atçılık ve Yanşçüık Konleransı nederuyle Tuık Sanatçüanıu özendlımek ve Tüık Sanat Orta- mına özaun yapıtlar kazandınnak amacı üe Tuık Kessamlan cnasında ödüUü bu Kesım yanş- ması düzenlenııştlı Yanşmazun Konusu: "AT' • "AT YASIŞr "AT TETİŞTtRtCİLİGİn dir. Odttüet: 3 eşlt ödul 5 000 000 TL (Toplam 15000000- TL) ve TJK Onur Plaketı 5 Mansıyon 1000 000 TL (Toplam 5 000 000 - TL) Şartlar. 1- Yaıışma amatör ve prolesyonel Tum Türk ressamlanna açıkbr 2- Yapıtlar. Tuval uzenne yaölıboya veya akrilık tekruflı ile yapümış olacak ve lasa kenan 60 cmden küçük. uzun kenan ıse 125 cmden bûyûk olmayacaktu 3- Yapıüann arkasına, Sanatçırun Adı ve Soyadı. yapıün adı ve yapüı? yılı malzemesl. bovutlan ve liaûnı belırten bir kajıt yapışünlacak ve Sanatçı kısa bu bıyograüsı ile 1$ ve ev adıesınl ve telelon numaralarıru kapalı bu zaıl içinde ve yapıü da seıgilenmeye hazır bir bıçunde yanşma komıtesıne makbuz karşıUJında teslım edecektır 4- Her sanatçı yarışmaya bir (1) yapıtla katüabilecektu Yapıtlar daha önceden sergilenme- mı^ ödul almanıış olacaktu 5- Yanşma sonucunda odul kazanan 3 yapıt. Tüıkıye Jokey Elubünün malı olacak ve sanatçı, ödül kazanan yapıtının basma, yayma ve çoflaltma haklannı da Turkıye Jokey Klü- bûne devTetmlş savüacaktu 6- Yansmaya kahlacak sanatçılar yapıtlannı 14 Mayıs 1990 Pazaıtesi oününden 21 Mayıs 1990 Pazartesı aünü akşamına kadar hergtin saat 11 00 ile 17 00 arasında istanbul Velıefendı Hlpodromundakı Turkıye Jokey Klubu görevlüenne makbuz karsılığında teslim edeceklerdiı 7- Sergüenmeye değer gorülen yapıtlann dısında kalanlar, yapıtlannı 28 Mayıs 1990 Pazaı- tesi gününden 5 Hazırcm 1990 Salı gıinü akşamına kadar hergun 11 00-17 00 saatlerı aıasında Tüıkıye Jokey Dübunden gen alabıleceklerdıı Bu sure içinde gerı almmayan yapıüardan İse Turkiye Jokey Klubu hıçbu sorumluluk taşımayacaküı 8- Yansma Sergısı ve odul torenı 10 Temmuz 1990 Saü gunu saat 1800de Turkiye Jokey Klubu istanbul Velıefendı hıpodıomunda yapüacak. sergi ise 2 Eylül 1990 Pazar günü akşa- mına kadar devam edecektlı 9- Sergıde satışa açık tutulacak yapıtlardan hıçbiı şekilde komisyon annmayacak ve bedellennin t"m"m' sanatçıya ait olacaktu 10- Sergılerup de satıunayan yapıtlar ıse 3 Eylül 1990 Pazaıtesi gününden 14 Eylül 1990 Cuma gunu akşamır.a kadar hergun saat 11 00 üe 17 00 saatlen arasında istanbul Velieiendı Hipodromundan gerı aUnacalctır Bu sure içinde alınmayan adı geçen yapıtlardan Turkiye Jokey Klubu hıçbu sorumluluk taşımayacakiu 11 • Tarışmada Odul alan uç (3) yapıtın sanatçısına SANAT ÇEVRESI Dergisi tarafuıdan da 'Başan Plaketı" venlecektu 12- Yanşmaya katılacak sanatçılar. yanşma şarUannı ve seçıcı kurul karaılannı peşinen labul etmış sayüacaklaıdu 13- Yansma sonuçlan Kamuoyuna aynca duyurulacakttr FSen KuruL- emiıaTBn.BAŞAE 2- Burhan DOĞANÇAY 3- Ipek Aksugur D0BEN 4- Metuı EKKSAN 5- Doç Dr Semra GERMANER 6- Hamıt KINAYTURK 7- Orhan OZSOY 8- Sezer TANSUĞ 9- Pro! Dr IsmaU TUNAU Seklam Ajansı Satubı-TJE Temsılcısi Ressam Ressam-Sanat Yazan Sanat Tanhçısı-Yazaı-Yonetmen Sanat Tanhçısı-Mımar Sınan Unıversıtesı Ögıetim Üyesi SANAT ÇEVKESI Dergısı Sahıbı Turkiye Jokey Klubu Senel Sekreterı Sanat Yazan-Eleştumen istanbul Unıversıtesı Sosyal Bılunler Enstltusu Avnıpa Top- luluflu Bolümu Ogretun üyesı Yanşma ve Sergıler Koordınatoru HAMIT KINAYTURK Çaykovski'nin 150. doğum yüında 'Maça Kızı* operası Sanattır lıavatı kazanan Bestecinin 150. doğum yılında "Maça Kızı" da ilk oynanışının 100. yıhnı kutlamış oluyor. Bugün ne Puşkin ne Çaykovski var, ama yarattıkları eserler kendi ayaklan üstünde yol alıyorlar. AYDIN GÜN ~ Opera tarihini incelediğimiz za- man şu gerçeği görüyoruz, bütün açıklığı ile: lyi ve uygun bir h'b- retto bulmak, tüm opera besteci- lerinin önde gelen sorunu ohnuş- tur. Bütün başarüı opera besteci- leri, en iyi librettolara sahip ola- bilenlerdir. Operayı bütün sanat dallanrun kaynaştmlarak (mezcedilerek) su- nulması Wagner'in deyimiyle de sanatlar toplamı (Gezampt Kuns- twerg) olarak tanımlasak bile te- melde "söz ve sesin yaraba orga- •ik batnnliita" olduğunu yadsı- yamayız; trajedinin de müzik sa- natımn ruhundan doğduğunu, ti- yatronun doğuş ve gelişimini sağ- layan temei öğöıin müzik olduğu- nu söyleyen Nietszche'nin bu gö- rüşüne çağdaş estetler de katıl- maktadırlar; kısacası sözle sesin yaratıcı evuliğinden doğuyor gü- zel operalar. Büyük opera beste- cilerinden Verdi'nin, Shakespea- re'in, Schiller'in, Hngo'nun, Du- mas'nın eserlerine el atmasnun esas nedeni de budur; sözün ya- ratıcı temelleri üzerinde kurulan bir operanın bu temelinin (libret- tonun) sağlam, tutarlı ve yaratıcı niteliklere sahip olması gerekir... Çaykovski (büyük bir lied us- tası olan Çaykovski) on opera bestelemiş, bunlann bir kısmını kendisi yok etmiş, geri kalanlar- dan bir kısmı da zaman denen acı- masız akışın karanlığma gömül- müştür. Bugün elde kalan iki ope- rası "Maça Kızı", "Eugen Onegin" isimli eserleridir ve bun- lann ikisi de büyük Rus ozanı Pufldn'in aynı isimli eserlerinden alınmıştır. Puşkin, damarlannda bir Afrikalı (Habeş) kanı taşıyan bu büyük ozan, yalnız Rus ede- İSTANBUL DEVLET OPERASI'NDA — Aydın Gnn'ön sahneye koydnğiı Çaykovskfnin "Maça Kın" operası, İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçüan tarafından 11 ocak perşembe gunu Atatiirk Kiiltiir Merkezi'nde sergilenmeye başlıyor. "Maça Kızı"nda Erol Uras ve Belkıs Aran da rol alıyorlar. biyaunın değil, tüm dünya edebi- yatının en büyük yazarlarından (eleştirel gerçeklik akımının) en başta gelen temsilcilerinden biri- dir. Rus edebiyatımn bütün bü- yük yazarlan, Turgenyev, Tok- toy, Dostoyevski, Gogol, Çetoov bu yaratıcı çekirdeğin, Puşkin'in ürünleridiıler. Dostoyevski, 1880 günü Puşkin'in Moskova'daki heykelinin açüış töreninde yaptı- ğı tarihi konuşmada "PuşkİB, olafanüstû bir olaydır. Befld Rus şvmmna özgtt eşi gönilmedik bir oiaydır demisti Gogol. Bana ka- lına aynı zamanda Mze gelecek- ten bir habercidir Prçkin. Evet, biz Rnsfauu arasına üpkı bir pey- gamber gibi geldi o... Puşkin'in gelisi önnmiizdeki karanlık yola yeni bir ışık saçn. Bize yardıma okJu. Bu anlamda Puşkin, bize gelecekten haber getiren pcygamberimizdir" demişti. Ben kendi hesabıma "Snç ve Ceza"nın Reskolnikov'unda, "Knmarbaz'da, Kafka'nın Deği- şim isimli eserindeki Gregor'da, "Dava"nın K'sında, Camns'nun yaşamı 'Sacmauk'a indirgemesin- de, Faalkaer'in, "Ses ve Öfke"sin-de bile Puşkin'in özsu- yunu tadar gibi olurum. Insanoğlunun yaşammdaki çö- zümsüz, trajik boyutun (zaman'- ın) yorumlanışında yukanda say- dığun büyük yazarlar, aym görü- şü paylaşıyorlar Puşkin'le. Puş- kin, "Maça KaT'nda "agımlacak tek Hm«nı, tek umodun ölüm oldninno" söylüyor. Kafka, "Yajam daha dogarken kaybedD- nüş bir savaştır" diyor. Faulk- ner.üpkı Camus gibi "Birüo in- san yaşannlan sononda saçmaya vanr" derken, "Ses ve Ofke" isimli eserinin bir yerinde, "Ba- bam bana saati uzatü ve 'AI sa- na bütun nmntlann ve öztemlerin mezannı veriyorum' dedi" diye- rek aym göruşü paylaşıyor Puş- kin'le. Henri Troyat'nın da "Pnşlda" isimli iki cütlik kitabm- da belirttigi gibi "Yiizbasıaın Kı- zı", "Engen Onegin" ve "Maça Kızı", Puşkin'in yarattığı birer psikoloji ve ifade şaheserleridir- ler. Düşünce mükemmelliğinin, söz ve ifadenin bu derecede uyumlu bir bütünlUğe kavuştuğu az eser vardır edebiyat tarihinde. Çaykovski'yi genel olarak Rus Beşlerinin içinde saymak gelenek haline geunişse de O'nu ulusal müzik refonnculan arasına sok- mak sakıncalı görülmektedir ba- zı eleştirmenlerce. Çaykovski'nin dışında kalan Rus Beşleri için "fofldor bir roodeknr", Çaykovs- ki için ise "folklor bir kaynak, bir hazine"dir. Daha sonra, bu görü- şü benimseyip, geliştirecek olan Smetana, Dvorak ve özelUkle de Bartok 'ulusal'ın içinde evrensel olan'ı yaratmanın en büyük tem- silcileri oldular. Çaykovski 1840 yüında doğ- muştu. "Maça Kıa" operası 1890 yuııiud uyuauuı. lataııoul Uevlet Operası, bu yılın repertuvanna Maça Kızı'nı alarak (dünyanın birçok operasında yapüacağı gi- bi) bestecinin hem 150. doğum yı- hnı hem de "Maça Kızı"nın oy- nanışının 100. yıhnı kutlamış olu- yor. Zaman denen nehrin içine alıp yutmadığı hiçbir şey yok. Bugün ne Puşkin ne de Çaykovski var. Yalnız "Maça Kızı", "Eagea Oaegin" ve onlann yarattığı di- ğer eserler kendi ayaklan üzerin- de yol alıyorlar. Bu acı gerçeği bi- lerek sözlerimi bir Japon atasözu ile bitiriyorum: "Yalnız sanatür hayab kazanan." Japon 'Butterfly'ı • Kiiltiir Servisi— Puccini'nin "Madam Butterfly" operası, Fransa'da Lyon Operası'nda tümüyle Japon sanatçılardan oluşan bir ekip tarafından sahnelenecek. 21 ocakta sahnelenmeye başlayacak olan "Madam Butterfly"ın sahne yönetmenliğini film yönetmeni Kiju Yoşida, sahne düzenlemesini mimar Arata Isozaki, kostümlerinin yapunını da modacı Yohji Yamamoto üstleniyorlar. Igo Koch IstanbulVla • tSTANBUL (AA) — Ünlü Avusturyalı piyanist Igo Koch, konserler vermek ve tstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan öğrencileriyle toplu bir çahşma yapmak üzere bugün lstanbul'a geliyor. Igo Koch, 9-11 ocak tarihleri arasında İstanbul Devlet Konservatuvan'nın Kadıköy'deki binasında piyano çalma tekniği üzerinde toplu bir çahşma düzenledikten sonra 13 ocak cumartesi günü saat 15.00'te, Emirgân'daki Beyaz Köşk'te bir konser verecek. Terry Thomas öldti • LONDRA (AA) — Ünlü lngiliz komedyen Terry Thomas dün öldü. İzleyenlerin "Çılgm Dünya" (It's Mad Mad Mad Mad World) adh rdmden anımsayacağı 78 yaşındaki Terry Thomas'ın, Surrey kentindeki bir huzurevinde Parkinson hastahğından yaşamını yitirdiği bildirildi. Thomas, 1971'den bu yana Parkinson hastalığı ile mucadele ediyordu. Bu hastalık sonucu, kaslan uze.indeki denetimini kaybeden Thomas, son birkaç yıldır fihn çevirmiyordu. Terry Thomas, "I'm All Right, Jack", "Helter Skelter", "The Last Remake of Beau Geste" ve "The Hound of the Baskervilles" gibi filmlerde oynamıştı. ETPye iki mtidürlük • ANKARA (AA) — Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak Antalya ve Sıvas'ta Devlet Tiyatroları müdürlükleri kuruldu. Bakanlar Kurulu'nun konuya ilişkin kararı Resmi Gazete'nin önceki günkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. UGUN • Gülen Adam' Kartal Tibet'in yönettiği, başrolunde Kemal Sunal'ın oynadığı "Gülen Adam" adlı filmin ilk gösterimi saat 20.3O"da AKM'de yer alacak. • Piyano resitali Ilgın Aka'nın piyano resitali saat 18.3O"da AKM'de dinlenebilir. • Kulin-Başaran söyleşisi Ayşe Kulin'in Tunç Başaran'la sinema uzerine söyleşisi saat 14.00'te Resim ve Heykel Müzeleri • Derneği'nde • Berk anılıyor Ressam Nurullah Berk saat 17.3O"da Soyak Sanat Galerisi'nde anılıyor. * 'Arap dünyası- edebiyat' Emre Kongar, Faruk Şuyun'la saat 18.00'de TYS'de yapacağı söyleşide "Sosyal Bilim, Arap Dunyası ve Edebiyat Ilişkileri"ni anlatacak. • Bağlama ve gitar Soner Olgun ve Erhan Gundem 16.30'da Taksim Ataturk KitaphğYnda bağlama ve gitar dinletisi sunuyorlar. BİLSAK'TA BUGÜN 9 Ocak Saü: 19.00 SEMİNER: Edebiyat, Tarih, Zaman. Yön: Enis BATUR Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon llhan GÜNGÖREN'le Her Salı 18.30 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BtLSAK, Herkese Açıktır. BİLSAK Sıraselvüer, Soğancı Sk. No: 7 CİHANGİR 143 28 79-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle