Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 OCAK 1990 HABERLER CUMHURİYET/11
Inönü, Özallahirarayagelmedi
• ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Milliyet
Gazetesi'nin Ankara Bürosu yeni binası dün törenle
hizmete açıldı. Açılışa Cumhurbaşkanı Turgut özal,
Başbakan Yıldınm Akbulut, SHP Genel Başkanı Erdal
Inönü, çok sayıda bakan, milletvekili ve bürokrat katıldı.
SHP Genel Başkanı înönü, Cumhurbaşkanı özal'la
karşılaşmamak için törene geç geldi. Tören sırasında
özal, Milliyet yazarı Mümtaz Soysal'a "Köşe yazarlan ne
kadar ücret alıyor?" diye sordu. Soruyu, gazetenin Genel
Yayın Müdürü Doğan Heper, "O söylenmez efendim"
diye yanıtladı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı özal da
"Olmaz, o zaman adama sorarlar, nereden buldun?"
karşıhğını verdi. özal, Milliyet Gazetesi'nin ilk sayılanm
da inceledi. Bu arada bazı bakanlar, gazetecilerle bol bol
sohbet etti. Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Ali
Bozer ile devlet bakanlan Güneş Taner ve Mustafa Taşar
birlikte fotoğraf cektirirken, kabinede "çatlak"
olmadığını söylediler. Taşar gülerek, "Kabinede çatlak
yok. SHP ve DYP'nin gölge kabinelerinde çatlak var"
dedi.
OzaPın gelişine sis engeli
• Haber Merkezi — Katma Değer Vergisi'nin Türkiye'de
beşinci uygulama yılını tamamlaması nedeniyle bugün
Istanbul'da yapılacak bir toplantıya katılacağı açıklanan
Cumhurbaşk*nı Turgut özal, Esenboğa
Havalimanı'ndaki yoğun sis nedeniyle özel uçağı
kalkamayınca dün gece İstanbul'a gelemedi. TRT, dün
23.00 radyo bülteninde, "Cumhurbaşkanı Turgut özal
İstanbul'a gitti" şekünde haber verdi. Ancak Ozal'ı
İstanbul'a getirecek olan özel uçak saat 22.20'de
Esenboğa'daki şeref salonu önünden hareket ederek pist
başına kadar geldi. Uçak, görüş mesafesinin sis nedeniyle
400 metreye kadar düşmesi üzerine geri dönüş yaptı.
Radyodaki haberin, Özal'uı dün açıklanan programına
göre verilmiş olabileceği belirtilirken, olay "gaf" olarak
nitelendirildi. özal, uçağın kalkamaması nedeniyle
Çankaya Köşkü'ne geri döndü. Cumhurbaşkanı Özal, bir
süredir Türkiye'de bulunan Azerbaycan Sosyalist
Cumhuriyeti Başbakanı Ayaz Niyazioğlu Muttalibov'u
dün Cankaya Köşkü'nde kabul etti.
Erdem, İshak Hania görüştü
• İSLAMABAD (Cumhuriyet) — Pakistan'a yaptığı
resmi ziyareti sürduren TBMM Başkanı Kaya Erdem ve
beraberindeki Türk Parlamento heyeti, dün Pakistan
Cumhurbaşkanı Gulam İshak Han tarafından kabul
edildi. İshak Han, Erdem ve Türk Parlamento heyeti ile
yaklaşık 45 dakika görüştü. Görüşmede iki ülke
arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin yanı sıra,
doğu-batı ilişkileri ve Doğu Avrupa'daki gelişmeler
üzerinde durulduğu öğrenildi. Öte yandan Pakistan
Radyo Televizyon Kunımu, TBMM Başkanı Kaya Erdem
ile bir görüşme yaptı. Dün akşam Pakistan TV'sinde
yayımlanan görüşmede Erdem, "Dünyamızda çok önemli
gelişmelerin olduğu şu dönemde Türkiye ile Pakistan'ın
bölgelerinde istikrar unsuru olarak yer almalan dünya
banş ve gûvenliği açısından önem taşımaktadır" dedi.
Tarun politikasına muhalefet
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Ziraat
Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen "Ziraat
Mühendisliği 3. Teknik Kongresi"ne katılan SHP Genel
Başkanı Erdal İnönü, "AT Komisyonu raporunda tarımın
Türkiye'deki en geri sektör olarak belirtildiğini" söyledi.
Erdal Inönü, Türkiye'de tarımdan çok şey beklendiğini,
herkesin bu konuyla ilgili olmasına karşın tanmın geri
kalmaktan kurtulamadığını belirtti. ANAP hükümetinin
"Tarım Onman ve Köyişleri" bakanlıklannı
birleştinnesini de eleştirerek, "Ekonomide
korumacılıktan vazgeçilmeyecek tek alan varsa bu da
tanmdır" dedi. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel
ise kongrede yaptığı konuşmada Türkiye'nin hâlâ bir
tanm toplumu olmaktan kurtulamadığını belirterek,
"Tanmda çalışan nüfusun yüzde 15'e indirilmesi gerekir"
dedi.
Emeklilerden tepki
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Maliye
Bakanhğı'nın, çeklerini kırdıran emeklilerle ilgili olarak
aldığı kararın ardından, yeni yılın ikinci günü bankalara
giderek çeklerini kırdırmak isteyen emekliler, maaşlarının
yaklaşık yüzde 16'sımn kesilmesine tepki gösterdi. "Bu
parayla geçinmek zaten olanaksız" diyen emekliler,
"Maliye Bakanı faiz kesintisinin indirileceğine söz
vermişti. Sokağa dökülmemizi mi istiyorlar, gerekirse
örgütlenip onu da yapanz" biçiminde konuştular.
Veysel Kııkııl tutuklandı
• Istanbul Haber Servisi — Bayrampaşa Cezaevi'nden 2
ocak günü yapılan açık görüş sırasında Devrimci Sol
liderlerinden Sinan Kukul'un kaçmasına yardımcı olduğu
öne sürülerek gözaltına alınan Veysel Kukul tutuklandı.
Sinan Kukul'un fîrar eyleminin ardından başlatılan
operasyonlarda kaçış ile ilgili oldukları savıyla yakalanan
Yeni Çözüm Dergisi sahibi Metin Yavuz ile aynı derginin.
muhabirlerinden Metin Türker ise DGM Savcılığı'nca
yapılan sorgulanndan sonra serbest bırakıldılar. Sinan
Kukul'un amcaoğlu ve Yeni Çözüm Gebze muhabiri
Veysel Kukul ile öteki sanıklar, sevk edildikleri Eyüp
Adliyesi'nde, "Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz"
ve "Sosyalist basın sustunılamaz" sloganları attılar.
13 gözaltı, 5 tutuldama
• Haber Merkezi — Gültepe Kültür Araştırma ve
Yaygınlaştırma Derneği'ni basan polis, 13 kişiyi gözaltına
aldı. Dün saat 17.00 sıralarında derneğe gelerek 13 kişiyi
karakola götüren polis, gözaltına alınma nedeni
konuşunda açıklama yapmadı ve kimlik tespiti
yapıldığmı bildirdi. Gözaltına alınanlardan bazılannın
Erturan Yavuz, Sevda Harmancı, Deniz Salkut, Altan
Sulh, Ogün Talu ve Nurali Özcan olduğu öğrenildi. Bu
arada Ankara'da polisçe yakalanarak DGM Savcıhğı'na
sevk edilen Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP)
üyesi 22 kişiden 5'i tutuklandı. Erdem Çankaya, Recep
Kurt, Gültekin Koçuşağı, Selçuk Çakıa ve Behzat Çınar
adh sanıkların "yasadışı örgüte üye olmak ve izinsiz
bildiri dağıtmak" suçlarından tutuklandıkları açıklandı.
17 sanık da serbest blrakıldı. Bir süre önce de 2 kişi
TDKP sorusturması sırasında tutuklanmıştı.
Başbakan millimutabakat çağrısı yaptı
Akbulut: Sorun anayasaANKARA (Cumhnriye! Biiro-
su) — Başbakan Yıldınm Akbu-
lut, "Anayasarun hukuka, demok-
rasiye aykın düşen maddeleri, de-
mokrasiyi engelleyen hükümleri"
bulunduğunu bildirerek "Tarnş-
maya meydan verraeyecek bir bi-
çimde anayasa hazırlanmalıdır"
dedi. Akbulut, anayasarun uzlaş-
mayla hazırlanması gerektiğine
işaret ederek tartışmaların kesil-
mesi için bunu, "seçilen insanla-
nn yapması gerektiğini" söyledi.
Başbakan, laiklik çerçevesinde ha-
reket etmekten vazgeçmeyeceğini
ifade ederek "Bu prensip hilafına
müspet bir puan kazanmamız söz
konusu olamaz. Olsa bile
vazgeçerim" diye konuştu.
Akbulut, göreve başlamasının
60. gunünde Cumhuriyet'in soru-
lannı yanıtlarken anayasa degişik-
liğinin, birçok tartışmaya son ve-
receğine işaret etti, seçim kanunu-
nun da değişmesi gerektiğini be-
lirtti. Akbulut, işkence konusun-
da da gerçeklerin ortaya çıkması
için gerekii çalışmaları yaptıraca-
ğını açıkladı. Başbakanın Cumhu-
riyet'in sorularına verdiği yanıtlar
şöyle:
"— Sizce Türkiye'nin siyasi gün-
demindeki en önemli sorun oedir?
AKBULUT — Bugünkü boruıı-
lann başında anayasa vardır. Ana-
yasanın hukuka aykın, demokra-
siye aykın düşen maddeleri vardır.
Demokrasiyi engelleyici hükümle-
ri vardır. Mutabakat sağlanırsa
değiştiririz, ama değiştiremiyoruz.
Arzu ederiz ki bugünkü anayasa
tartışmaları ortadan kalksın.
— Nasılî
AKBULUT — Mesela 195CH
yıllann sonu taruşmalı geçti, 1961
Anayasası yapıldı. Kimisi anaya-
sayı mükemmel kabul etti, kimisi
'Hayır, bu anayasa uygun degikür'
dedi. Bu çelişkiler hazırlamsından
kaynaklanıyor. Şimdi '82 Anaya-
sası da tartışılıyor, çünkü bugün-
kü partilerin yer aldığı bir muta-
bakat içinde hazırlanmadı. Tartış-
maya meydan vermeyecek bir bi-
çimde anayasa hazırlanmalıdır.
Hazırlanmalı ki o yönüyle de is-
tikrar sağlansın. Mutabakat sağ-
lanamayınca siz en iyi kaideyi de
getirseniz, ben diyorsunuz yapma-
dım, vatandaş yapmadı bunu, o
halde sahip çıkmıyor.um.
— Bu uzlaşmanın zemini bu-
günkü siyasi partOer midir?
AKBULUT — Tabii Meclis'e
düşer. Açıkça da söylüyorum. ts-
tiyorum ki eğer mutabakat sağla-
nabilirse ülke rahat eder.
— O zaman loplumsal uzlaş-
manın da çerçevesioi çizmiş olu-
yorsunuz.
AKBULUT — En güzel anaya-
sayı da yapsaruz, eğer o uzlaşma
çerçevesinde yapamamışsanız, yi-
ne eleştirilecek taraflan, kabul
edilmeyecek larafları bulunacak-
tır. Ama benim dediğim şekilde
yapılırsa herkes artık ona sahip çı-
kar.
— Nasıl bir anayasa düşünü-
yorsunuz?
AKBULUT — Bakın anayasa-
Iarı çok teferruata boğmak doğ-
ru değildir. Cemiyetin ve dünya-
nın değişmesine engel hükümler
yer almamalıdır. Anayasa, engel-
leyici olmamalıdır. Önü açık ol-
mahdır. Bizim gelişen cemiyetimi-
ze ve insanımıza cevap verebilme-
lidir. Buna uygun yapılacak ka-
nunlarla kanun hâkimiyeti sağla-
nacak ülkede. Herkes sabahleyin
kalkıp kendisine göre *Şu hadise-
nin çözüm tara nedir?' dediğin-
de çareyi kendi kafasında değil,
anayasada aramaya alışacaktır.
— Muhalefet bu anayasayla se-
çime gitmeyi, daha sonra anaya-
sa değişikliği döşünüyor.
AKBULUT — Bakın, seçim
kanunu da değişmelidir. Seçim ka-
nunlarında da esasında mutaba-
kat sağlanamamıştır.
— Yani seçimden önce bu ol-
ması gerekir.
AKBULUT — Hayır, ben se-
çim kanununda bir değişiklik ya-
püacaktır, yapılmayacaktır diye
söylemiyorum.
— Bugünkü partiler bu anaya-
sa yapılırken yoktu.
AKBULUT — Sıkıntılar ora-
dan geliyor. 1961 Anayasası da öy-
le yapıldı. 1982 Anayasası da öy-
le yapıldı.
— O zaman anayasa, toplum-
sal uzlasmanın başlangıç noktası
mı olmalıdır?
AKBULUT — En temel odur,
yani şimdi 50'den bu yana da hep
münakaşa edilen şey değil mi, yani
40 senedir. Hâlâ konuşulrnuyor
mu, ee biz bunu kaç sene daha ko-
nuşacağız? Şimdi Amerika'da,
Fransa'da, İtalya'da böyle bir tar-
tışma yok, ama bizim gündemi-
mizden inraiyor.
— Bunun nedenini mevcul si-
yasi partilerin katılmadıklan or-
tamlarda yapılmasına bağhyorsu-
nuz.
AKBULUT — Ben öyle görü-
yorum. Ve o nedenle de bu tartış-
malar devam ediyor.
— Peki ANAP Genel Başkanı
olarak öteki partinin liderlerine bu
bir çağrı mıdır?
AKBULUT — Sizin sorunuz
üzerine düşüncelerimi söylüyo-
AKBULUT -y Benim tek üs-
tünde durduğum, hukukun üstün-
lüğü prensibinin tüm memlekete
egemen olmasıdır. Mükemmel de-
mokrasi böyle gerçekleşir.
— Hukuk üstünlügünü pratik
olarak biraz açar mısıoız?
AKBULUT — Mesela işte in-
san haklanndan bahsediliyor, biz
hiçbir zaman insanımızı zora so-
kacak, insanımızı küçük düşüre-
cek bir idarenin olmasına, bir sis-
temin olmasına razı değiliz, zaten
böyle bir şey yok. Eğer var ise o
da en iyi biçimde düzenlenmelidir
ve düzenleyeceğiz. 'Türkiye'de iş-
kence var* deniyor. Çalışmalar
yaptıracağım, bu iddiaların sıfıra
inmesi için ne lazımsa yapacağım.
— Tek lek kavuşturacak bir sis-
tem kurmayı mı planlıyorsunuz?
ruz. bunun böylf görünür tarafı
yok. Şöyle olacak böyle olacak de-
yip de onu yapamadığınız takdir-
de zor duruma düşersiniz.
— Sendikalaşma ve dernekleş-
me fl« ilgili engelltr için bir döşün-
ceniz var mı?
AKBULUT — Bakın daha on-
lar hakkında biraz daha başka ça-
reler bulmak lazım. Mesela sendi-
kalarla olan düzenlemeler, orada
rahatsızhklar varsa onu da düzelt-
meyi düşünüyorum. Anayasada
şu, belki telaffuz etmiyorum.
Anayasada hukuka aykırı düşen
kaideler varsa tabii ayıklamak is-
terirn. Ama anayasanın degişikli-
ği zor. Yalnız biz gündeme getiri-
riz.
— Bu, muhalefete bir çagn ol-
duğuna göre onlardan yanıt bek-
iklik çerçevesinde hareket etmek-
ten vazgeçemeyiz. Bu prensipler
hilafına müspet bir puan kazan-
mamız söz konusu olamaz. Olsa
bile vazgeçerim. Demek ki bize
şöyle puan getirecek, böyle puan
getirecek diye politika yapamayız.
— Bazı ekonomik konularda
muhalefetie birlikte görüşlerini
acıklayan partili mületvekiUeri var.
Bunlar için ne düşünüyorsunuz?
AKBULUT — Tabii o göriinü-
mü veren arkadaşlarımın, ben o
kasıtla hareket ettiklerini zannet-
miyorum. Ama o görünümü ve-
ren, sanki partinin içinde bir mu-
halefet varmış görünümünü veren
davranışlara da müsaade etmeye-
ceğim. Bunu grup toplantısında
da söyledim. Şimdi de söylüyo-
rum, herkes partiye zarar verme-
Bugünkü sorunların başında anayasa vardır. Anayasanın hukuka aykın,
demokrasiye aykırı düşen maddeleri vardır. pemokrasiyi engelleyici
hükümleri vardır. Mutabakat sağlanırsa değiştiririz. Seçim Kanunu da
değişmelidir. Seçim kanunlarında da esasmda mutabakat
sağlanmamıştır.
Türkiye'de işkence var' deniliyor. Çalışmalar yaptıracağım, bu
iddiaların sıfıra inmesi için ne lazımsa yapacağım. Soruşturmada avukaj
bulunduracağım. Yani o yasayı çıkaracağım.
141,142,163'ü Meciisegetireceğiz. Son safhadayız. Bunun sonucunda
anayasada değişiklik yapılması lazım geliyorsa diyeceğiz ki 'Buyurun biz
bunu getirdik, anayasada değişiklik gerekiyor.' Ama ille seçim yapalım
biçiminde kilitlerse muhalefet o olmaz tabii.
Din ve vicdan özgürlüğünün, ancak laiklik prensibiyle gerçekleşeceğine
inanıyorum. Bize şöyle puan getirecek, böyle puan getirecek diye politikaL
yapamayız. Çoğunluk laikliğe sahip çıkacaktır. Türban bunu etkilemez.
rum. Şimdi biz mesela belli husus-
ları gündeme getireceğiz, gerek
kanunlarda, gerek anayasada. Ka-
nunlardaki bazı değişiklikleri de
gündeme getireceğiz. Bunlar gelip
anayasaya dayanıyorsa onu da
teklif edeceğiz. Diyeceğiz ki ana-
yasadaki değişiklikleri yapalım.
Mesela 141, 142, 163'ü getireceğiz,
son safhadayız, son hazırlıkları-
mızı bitirmış sayüınz, getireceğİA
bunun sonucunda anayasada de-
ğişiklik yapılması laam geliyor ise
diyeceğiz ki, 'Buyurun biz bunu
gelirdik, anayasada değişiklik ge-
rekiyor'. Ama ılle seçim yapalım
biçiminde kilitlerle muhalefet, o
olmaz tabii. Düşünün, bugün eğer
biz yapamazsak yann birisi bunu
yapmaya kalkacak. Bu şekilde ki-
litlenirse onlarla da yapamayacak,
yine aynı şekilde münakaşalar de-
vam edip gidecek. Bugün biz an-
laşamayız, yann öbürleri anlaşa-
mazlar, öbür gün başkaları anla-
şamazlar, bu böyle gider, bir 40
sene münakasa ettik. Daha müna-
kaşa ederiz.
— Nasıl bir iktidar felsefeniz
var diye sorsam...
AKBULUT — Kurulacak sıs-
temde böylesi iddialar imkânsız
hale gelecek. Soruşturmada avu-
kat bulunduracağım. Yani o yasayı
çıkaracağım. Ve başka kontrol
mekanizmalan da ne ise onu da
getireceğim. Zaten avukat bulun-
durmak herhalde sorunun önem-
li bölümünü halleder. Hazırlaya-
cağım.
— Sayın Başbakan, 60 günün
degeriendirmesini yapar mısınız?
Ekonomiden başlayarak..
AKBULUT — Şimdi ekonomik
konularda söylüyorsaniA şöyle bir
sonuç çıktı: Yüzde 69 dolayında
enflasyon. Bu pek arzu edilen bir
rakam değil tabii. Deniyordu ki
yüzde 100 olur, yüzde 120 olur, bu
enflasyon fırlar gider, bunu hem
politikacılar söylediler, hem bu iş-
le iştigal eden ekonomistler söy-
lediler, yazdılar, çizdiler. Fakat öy-_
le olmadı, bir 5^6 puan da geçen
seneye nazaran düşüş var. Bu da-
ha da düşecektir.
— Hedefiniz nedir?
AKBULUT — Ama ben bir ra-
kam telaffuz etmiyorum. Çünkü
neticede tahmini bir şey soylüyo-
liyorsunuz...
AKBULUT — Ben beklerim.
Ama gelirler gelmezler bilmem.
Gelmelerini de isterim. Şu anaya-
sa münakaşaları bitsin, yani biz
günümüzün çoğunu bu münaka-
şaları yapmakla geçirmeyelim. Di-
ğer Ulkelerde bu nizamlar kurul-
muş, o nizam üzerine hiç- kimse
bir münakasa yapmaksızın kendi
istikametini tayin etmiş gidiyor.
Biz de öyle yapalım.
— Bu konuda da ortamı hazır-
lamak size düşüyor.
AKBULUT — Tabii zemin ha-
zır. Buyurun yapalım. Nedir iste-
nen anayasayı düzehelim, işte milli
mutabakat olsun, bu iş bitsin. An-
ti demokratik gördüğünüz hü-
kümler neyse değıştirelim. Anaya-
sadaki, kanunlardaki onu biz ya-
panz.
. — Ayasofya...
AKBULUT — O konuya tütfen
girmeyelim.
— Peki laiklik?..
AKBULUT — Din ve vicdan
özgürlüğünün, ancak laiklik pren-
sibiyle gerçekleşeceğine, yaşanaca-
ğına inanıyorum. Bu nedenle o la-
yecek çerçe\ede ve meşru plat-
formlarda politikasını yapar, ama
bu politika şahsi bir politika de-
ğildir, partinin politikasıdır. Hiç
kimse şahsi politika yapayım der-
ken partiye zarar verecek davra-
ruşlarda bulunamaz.
— Ne vaparsınız?
AKBULUT — Ben de ona mü-
saade etmem. Grupta da aynen
söyledim. Herkes biliyor. Eğer bu
hareketler devam ederse ona bizim
müsaade etmemiz mümkün değil.
Biz diyoruz ki kasıt bu değildir. Ve
arkadaşlanmız bundan böyle par-
ti menfaatleri ve bir noktada da
parti disiplini içerisinde çalışırlar,
partilerin kendilerine göre disip-
lini de vardır, olmalıdır da.
— Ama görüşlerimizi açıklıyo-
ruz dıyoriar.
AKBULUT — Efendim herkes
fikrini söylemesin mi, hayır söy-
lesin. Varsa fıkri söylesin, fıkri iti-
bar görürse tatbik ederiz, itibar
görmezse iltifat gören fıkre herkes
uymak mecburiyetindedir. Ben iki
gün Ust üste MKYK toplantısı
yaptım. Aşağı yukarı 18 saat ko-
nuştuk. Eğer kişilerin söyleyecek-
BAŞKENTTEN AHMET TAN
Akbulut ile üç saat
(Baftarafı L Sayfada)
başkanı Kenan Evren'den boşalan yeri en
kolay ben doldururum diyen Özal, "Beain»
yerimi de en iyi yao kaldınmdaki Meclis
Başkanı Akburut doldarur" diye düşünmuş
olmalı. Devletin en tepedeki üç görevinin
"dn«vn"mda lokal etkinin payı büyük..
Kapı açılıyor.
Eşi Samia Hanım'la birlikte Başbakan dı-
sardaki eksi 10 derecelik soğuğu birden unut-
turacak bir sıcaklıkta karşılıyor.
"Varın Basbakanlık'ta ikinci ayıntz doln-
yor. Hâlâ karşı kaldınma taşınmadımz?"
'•Haffaya" diye yanıtlıyor.
Gcv kaltşm nedeni. "karşı kaldınmdaki-
'nin de öteki kaldınma taşumıamı? olması
Bunu Türkiye'de bilme>-en yok. Bu ytizden
"oeden" diye sormuyoruz.
Önce "konuşnmk" üzerine konuşuyoruz.
Başbakaauı konuşmayı fazla sevmeyen bir
tabiatı olduğunu sade miliervekili ve bakan
olduğu günlerden biliyoruz.
Meclis Başkanlığı görevi bu tabiatma çok
uygun döşüyordu. Ama şimdiki görevi bu
yönüne pek uymuyor.
Bugün ikind ayını doldurduğn halde ne
bir basın toplantısı düzeniedi. ne de uzun
uzadıya bir gazeteci iie konuştu.
Cumhurbaşkanı basın toplantısı üstüne
basın toplantısı yaparken, heyet kabullerin-
de söylevîer verirken Akbulut'un suskunlu-
ğu,' kamuoyunda "Başbakaıthgın ipterini fae-
nüz eîine geciı^Bedi" diye izlenim yaratıyor.
Başbakan iie dün yaptığımız üç saatlik eö-
rüşmede. iplerin eline gecmekte olduğu iz-
lenîmini veriyor.
Akbulut, gerçekten son 60 gûn içinde her
politikacının ustesinden pek kolay geieme-
yeceği sınavlardan geçti.
Bu anavlar, "Özal'ın bizzal dizayn" etti-
ği hedeflere ulaşmasım sagiadı. özal'ın "di-
zaym", özü tartısılsa bile, anayasanın yazıiı
kurallarına harfî ile uygundu.
Akbuiut ANAP'lı bir politikacı olarak,
•iiderinia" kendisine \
>
erdiği görevi yüzline
gözüne bulaştırmadı, yıidınm hızı ile kabi-
neyi ilanetti. Çünkü, güvenoyu alarak bü-
\-ük kongreye gitmek, kendisine artı puan
sağjayacaktı.
Üye olurken düşünü bile kurmadığı parti
liderliğine seçikli, genel başkanlık koltuğu-
na dişü bir rakiple rnticadele ederek otunnayı
başardı. Ardından bütçe geldi. Açık butçe-
de siyasal bir açık vermeden Medis'ten
gecirdi.
Bunlar Türkiye'de hiçbir Başbakanın ba-
şına gdmedik bir hız içinde 60 günde gdis-
ti, gercekleşîi. Başbakanlığı hiç mi hiç ha-
yal etrjaemiş hazırhksız bir politikacı olarak
bu bir "basan" tdi.
- Akbulut ile kormşmanıızm yairuzca yanm
saaü teyp açık geçti. Gerisi, "jazümamak"
koşulu ile yeni yd soyleşisi îdi.
Akbulut da dlın Cumhurbaşkanı Özal'm
Milliyet Ankara Bürosu'nun açıhşında "Aya-
sofya sonısu"na>
"Şirndi baea bindun" de-
di. .Ama laikHkle iigili sözlen "Ayasofya'Hin
camîtesririlmesine" karşı olduğu izlenimi ve-
riyordu:
"Laiklik çercevesittde hareket efmektes
Tazgeçeme>iz. Bu prensipler hilafına mıispet
bk puan kazanmamız söz konusu olamaz.
Olsa büe vazgeçerim. Demek ki bize şöyle
pvaa getirecek. böyle puan getirecek diye po-
litika yapamayız."
"Toplumsal uzlaşma" isteyen Cumhurbas-
kanı'na karşıhk Akbulut "milli mutabakat"
çağnsı De ortaya çıktı. Çağrısı, daha eski dii
ile idi. Ama özal'a göre daha somut bir çer-
çeve çiziyordu: "Anayasadaki demokratik ol-
mayan raaddetri ayıklayalını.."
Özal'ın ve Akbuiut'un cağnlannın içten-
likleri üzerinde bir yorum yapmadan, bu
çağnların altını çizmek gerek.
Öyle anlaşıhyor ki ANAP'ın eski ve yeni
liderleri, muhalefeti miting alanlarmdan ma-
saya çekmek istiyorlar.
Akbulut, Nîhat Erim dışında, son 30 yı-
lın ilk hukukçu Başbakan!.
Sözierine ve vaat ettiği tcraata hukuk te-
masj egemen. Bunda eşi Samia Hanım'ın
Yargıtay üyeüğinin de etkisi olmaü.
Akbulut bu düşünceye "belki diyor, ama
asjl neden, demokrasinin ancak hukukun ha-
kimiyeü iie sa^laaacağtna inancımdan."
Akbulut, 60 günlük hızlı devreyi atiattık-
tan sonra hem parti lideri, hem de Başba-
kan olarak "ANAP'ın patronıT olduğunu
karutlamaya azimli görünüyor.
Ama bunu parmak sallayarak, çok konu-
şarak ya da zor kuilanarak değil, dinie>l
erek
ve sabrederek gercekleştireceği anlaşılıyor.
Haftaya Başbakanlık Konutu'na taşınması
Akbulut için gerçek bir başlangıç olaeak.
VEFAT
Merhum MEHMET REFET Bey ile merhume MUNİSE Hanım'ın oğlu, merhume ULVİYE SOMER'in eşi,
ORHAN SOMER, SELÇUK SOMER ve İNCİ BAYSAL'ın babaları, VRENY SOMER, ÜLKÜ SOMER ve
merhum FARUK BAYSAL'ın kayınbabaları, METİN, MURAT, TURGAN, ATİLLA ve BABÜR SOMER'in
büyükbabaları, SUMRU SANBERK ve LEYLA BAYSAL'ın dedeleri, NAZLI SANBERK ile SELİM ve ALEV
SOMER'in kocadedeleri, ÖZDEM SANBERK ile CHERYL ve SELMA SOMER'in büyük kayınbabaları,
ENVERE LÜTFİ, MERDİYE ZİYA ve MUSTAFA SOMER'in dayıları
Yüksek Mühendis
ZIYA SOMER
1
7 Ocak 1990 Pazar günü vefat etmiştir.
Cenazesi 10 Ocak 1990 Çarşamba günü (yarın) öğlen namazmı müteakip Teşvikiye Camii'nden alınarak
Zincirlikuyu Mezarhğı'nda toprağa verilecektir.
AİLESİ
Çelenk gönderilmemesi, arzu edenlerin Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmalan rica olunur.
leri varsa bir 18 saat daha konu-
şur, orada söyler söyleyeceğini,
ben de söylerim, o da söyler. Ama
orada işimiz biter, biz partiyiz. Biz
parti içerisinde muhalefet aramı-
yoruz. Zaten muhaliflerimiz var.
Parti içerisinde muhalefet ya da
birlikmiş gibi görünümler yanüs-
tır. Ben zaten kasıtlı hareket edil-
diğini zannetmiyorum.
— ANAP'ın içindeki muhale-
fet gruplan ANAP'ın geleceğini
nasıl etkileyecek diye bir sonı sor-
sam?
AKBULUT — Bakın, ben mu-
halefet gruplan olduğuna inanmı-
yorum. Şöyle değerlendiriyorum.
Konuşrnamızın başında da söyle-
dim. Bu işler çok süratle seyredi-
yor. Bu arada tabii bir hazırlik da
olmadığı için genel başkan, baş-
bakan hazırlığı olmadığı için. Ar-
tık kendi alt kademelerinden iti-
baren buna hazırladığı bir veya iki
ya da üç kişi olmadığı için bir baş-
ka aday arkadaş çıktı. Ben çıktım,.
onun yanmda olanlar da oldu, be-
nim yanımda olanlar da oldu.
Şimdi o iş bundan sonra onun ya-
randa olanlar onun, benim yanım-
da olanlar illa benim yanımda de-
vam edecekler diye bir şey yok.
Çünkü ben ve onlar diye bir şey
yok. ANAP var. Şimdi herkes
ANAP'ın yanında olmaya mec-
burdur.
— Ama parti içinde bir karşı
grup da var.
AKBULUT — Artık o grup, bu
grup falan filan yok. Grup Ana-
vatan Parti grubudur.
— Ara seçimlerle ilgili bir tarih
düşünüyor musunuz ya da ara se-
çim olağan kongreden önce mi
olur, sonra mı?
AKBULUT — Hiçbir tespiti-
miz olmadı o konuda. Onun he-
sabını yapmadık.
— Peki bu türban konusunda-
ki degişiklige deginmek istiyorum.
Sayın eşinizle birlikte yaşam tar-
nndan sizi ve laikliğe hassasiyeti-
nizi biliyorlar. Türban, laikliğe bir
gölge dıişüruyor mu?
AKBULUT — O konular da
gündemde sık sık tutuluyor. Ben
Türkiye'nin laiklik prensibini be-
nimsediğine inanıyorum. Çoğun-
luk laikliğe sahip çıkacaktır, tür-
ban bunu etkilemez.
— Türban, bir giysi özgüriüğu
gibi değil de bir dinsel eylenı sem-
bolü gibi kullamlıyor.
AKBULUT — Laiklik prensi-
bi çok iyi bir biçimde Türkiye'de
yerleşmiştir. Devletin temelinde la-
iklik vardır. Halel gelmez ona.
Çünkü müsaade de etmeyiz. tn-
sanlann inanışlannı, din ve vicdan
özgürlüklerini ^-aşayabilmeleri için
laiklik prensibinin gereğine inanı-
yoruz. O olmadığı takdirde deği-
şik şeyler olurî'
Ecevit veErbakan'dan
Özal'ayanıt:
Davet
gelsin
düşunuruz
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın TBMM dışındaki muha-
•efet partilerinden DSP ve RP ge-
nel başkanlarıyla Çankaya'da gö-
riişmeye açık olduğu yolundaki
sözlerini DSP ve RP genel baş-
kanlan yanıtladılar. DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit, "Görüşme
çağrısı geldiği zaman davramşla-
nnı belirleyecekletini" bildirirken,
RP Genel Başkanı Necmettin Er-
bakan, "Muhalefet liderleri Çan-
kaya'da degil, önce kendi aralann-
da toplanmalıdıriar" dedi.
DSP lideri Ecevit, Çankaya
Köşkü'nden görüşme çağnsı gel-
mesi durumunda, parti olarak bu
konuda kendilerini şu veya bu şe-
kilde bağlayıcı herhangi bir karar
almadıklarmı, görüş belirtmedik-
lerini söyledi.
Ecevit, şöyle konuştu:
"Bu konuda, ozellikle, SHP,
şimdiden bazı ilginç çeiişkUere
düşmüştür. SHP, Sayın Özal'ın
cumhurbaşkanlıgını tanımamak
iddiasındadır. Bu iddiada o kadar
ileri gitmişti ki. SHP'li belediye
başkanlannın bile cumhurbaşka-
nı ile görüşraeyeceğini, halta An-
kara veya Çankaya belediyesince
cumhurbaşkanbğııun suyunun ke-
silecegini söylemişti. Oysa şimdi
SHP'li Ankara ve İstanbul Bele-
diye başkanlannın, Sayın Özal'ı
ziyaret ettiklerini televizyonda iz-
liyoruz. Hatta geçen gün SHP'li
İstanbul Belediye Başkam'nın ser-
gilediği televizyon göriintüsü son
dereceli çarpıcı idi. Cumhurbaş-
kanı Sayın Özal, masanın başın-
da belediye başkamnın yüzüne bi-
le bakmadan otururken, SHP'li
belediye başkanı, sanki padişah
huzuruna çıkmış bir Osmanlı ve-
ziri gibi, ayağa kalkıp el - pence
divan durarak Cumhurbaşkanı
Özal'a maruzatta bulunuyordu.
Kısacası, bu konu, öncelikle
Meclisle grubu bulunan muhale-
fet partilerinin, ozellikle de
SHP'nin bir sorunudur."
RP Genel Başkanı Necmettin
Erbakan ise Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'ın görüşme önerisinden
Once bir önerileri bulunduğunu
belirterek şöyle dedi:
"Milletin yüzde 80'ini teşkil
eden muhalefet partisi liderlerinin
Çankaya'da değil, kendi aralann-
da bir araya gelmeleri millete ya-
pılacak en iyi hizmettir. Muhale-
fet liderleri bir araya gelerek Tür-
kiye'nin gündemine el koymahdır-
lar."