Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 OCAK 1990
Çözülemeyen Bîr Sağbk
Soruııu: BE
Benzenin ülkemiz işyeri ve hatta halk sağlığı bakımından önemını belırten
ve önlemlerin alınmasını öneren yazılarımız 1970'den beri Türk basınında
yayınlanmakla beraber, yazık ki şimdiye değin ilgili resmi kuruluşlar
üzerinde etkisini gösteren hiç bir yankı ya da önlemleri saptayamadık.
Tersine benzenle ilgili dış tıp dergilerinde yayımlanan bu konudaki
bilimsel yazılarımız ise Batı ülkelerinde etkisini en kısa sürede göstermiş
ve bu kimyasal maddenin iş yeri ortamındaki yasal değerinin 1 ppm'ye
düşmesinde en önemli tekiyi göstermiştir.
Prof. Dr. MUZAFFER AKSOY
Bır ülkeyı yönetenlerin ödevlerı çok ve çeşitli ol-
makla beraber insan sağlığının korunmasını gerçek-
leştıren koşulların sağlanması bunlann en başında
gelir. Çünkü sağlık insan için gerekli yaşam fak-
törlennin en vaz geçılemeyenidır. Bozulan sağlığı
iyıleştirmek ne kadar gerekiyorsa, hastalığın olu-
şumuna neden olan etmenleri önlemek o kadar
önemlidir. Biz bu yazımızda birçok bilimsel ya da
sorumluları uyancı nitelıkteki gazete yazılarımız-
da olduğu gibi, hâlâ ulkemız için ciddı bır halk sağ-
lık sorunu olan "benzen" üzerinde duracağız.
Öldürücü bir madde
Benzen , kullanım bakımından dunyada ıkincı
sıradakı bir kimyasal maddedir. Ondokuzuncu yuz-
yılın ortalarına doğru, sanayi ve çeşitli işyerlenne
gıren bu kimyasal bileşım aynca sayısız maddenin
başlangıç elemanıdır. Bu yuzden sanayi bu kimya-
sal maddeyi bugün için kullanmak zorunluğunda-
dır. Benzen, açık bır kap ya da ortamda bulundu-
ğu zaman hemen havaya kanşır. Solunumla alına-
rak akcığere ve oradan da kana gider ve buyuk bır
bölumu karacığer ve kan üretim organı kemik ih-
ğındeki yağ ve lipıdlerde erir. Karacığerin bir en-
zim aygıtı ıle benzen metabolitlerı dedığımız urun-
lerine çevrilir. Başka bır bölumu de "kemik ıliğıne"
gıder Burada alyuvar (erıtrosıt), akyuvar (lokosit)
ve trombosit (kanamayı durduran kan hucresi) gı-
bi kan elemanlarının ana hucresı, kok hucresmı
(stem cell) zedeler. Bunun sonucunda normal kan
hucresının yapımım engelleyerek "aplastık anemı'
denen ve kan yapımının çok azaldığı ya da durdu-
ğu ve çoğu kez oldurucu bır kan hastalığına neden
olur. Dahası kan kök hucresınde olgun elemanla-
rın oluşumunu engelleyerek Iösemıye (kan kanse-
ri) neden olur. Yırminci yuzyılın başında, benze-
nin, ışyerlerinde sorumsuzca (şimdı ulkemızde ol-
duğu gıbi) kullanımı sonunda ağır ve oldurucu kan
hastalıklanna neden olduğu anlaşılınca, bu kimya-
sal maddenın ışyerı havasındaki duzeyının denet-
lenerek sağlığa sakıncasız değerlere dönuşturulme-
sme çalışümıştır. Bu değerler ABD'de 1927'de 100
ppm'dır. (Bu değer, havanın 1 mılımetre kupunde-
kı 0.319 mg benzendır) 1948'de bu değer 35 ppm'ye,
1974'te 10 ppm'ye ve 1848'de 1 ppm'ye duşurulmus-
tür. Hatta bugun bu bırımın sıfıra duşurulmesini
amaçlayan bır eğılım vardır. Çeşitli Avrupa ulkele-
rindekı değerler buna yakın duzevdedır.
Bunun tek istisnası ulkemızdır. 1973'te kabul edi-
len ılgılı tuzuğe gore bu bırım ulkemizdekı ışyerle-
ri için 20 ppm'dır Aşağıda değıneceğimız gıbı ba-
sın yolu ıle yaptığımız butun uyarı ve çabalara kar-
şın bu değer bır turlu u>gar ulkelerdekı duzeye, ya-
nı 1 ppra've ındırılmemıştir
Denetim yokluğu
Ote yandan Ankara dışında hıçbır ıhmızde ışverle-
rınde benzenle ilgili ciddı ve bilimsel gerçeklerı ıçe-
ren denetim yoktur. Bu varsayımın ne derece doğ-
ru olduğunu 1983 ve 1985 yıllan arasında benim de
katılmamla Prof Dr Suhevla Ozerış ve arkadaş-
larının Istanbul ve Izmıt ıllerındekı 40 buyuk ve ku-
;uk işyeri ve 231 ışçıde gerçekleştırdıklerı araştır-
mada (Doğa 11, sayı 1, Sayfa 50, 1987 ve Brıtish
Journal of Industrıal Medicine 44, 785, 1987) açıkça
gorulmektedir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre
bu ıki kentımizdeki işyerlerinde kullanılan yapıştı-
ncılann r
o 76.4'unde ve tınerlerın "'o 19 l'ınde ben-
zen değerı, yasal bırımın çok ustunde bulunmuş-
tur. Ayrıca ıncelenen 231 ışçiden 14'unde. benzenin
kan elemanlarına (alyuvar, akyuvar ve trombosit)
zararlı etkisini gösteren değışıklıkler saptanmıştır.
Bu ışverlerınde gozlenen acıklı ve hatta başka bir
devışle utandırıcı durumu, araştırıcılar şu sözlerle
dıle getirmışlerdir "Kucuk işyerierinin, ozeUikk deri
ve ayakabı ile ilgili olanlann çok pis ve fena koku-
lu olduğu saptandı. Hatta bu durumun, bulundu-
gu çevreje yansıdığı izlendi. Ayrıca buyuk işyerle-
nnde ilgili tüzük gereğınce bulunan ış güvenliğı gö-
revlilerımn buyuk çoğunlukla benzenle ilgili hiçbır
önlem almadıkları ve ışyerı havasında, benzenı en
basıt ve yetersiz bir metotla orneğin "Drager cıha-
zı ıle denetlemedıkleri ve kullanılan tiner ya da sol-
ventlerde bu kimyasal madde değennı olçmedıkle-
rı saptandı. Edınilen ızlenırn, işyeri uzmanlarının
gorevi tuzuk gereğınce ancak şeklen yerine getirdik-
leri, fakat dnemli olan denetimi gerçekleştirmeme-
leridir."
Ayrıca bu araştırma ıle ılgılı proje tamamlandı-
ğı ve rapor hazırlandığı zaman vazar, TÜBİTAK1
tan sorumlu Devlet Bakanı'na bu araştırmanın so-
nuçlanm, o zaman üyesi bulunduğu tıp grubu ara-
cılığı ıle kısa bır raporla ıletti tlgili Devlet Bakanı
bizden, araştırmanın sonuçlarını kapsayan kısa bır
yazı ıstedı. tsteğı yerine getinldı ıse de bununla il-
gili hiçbır karar va da gırışımı ıçeren yaklaşımın ger-
çekleştığım bu gune değın oğrenmedık. Ulkemiz-
de benzenin sorurnsuz ve en önemlisı denetimsız bı-
çımde kullanıldığını gösteren bır başka araştırma
da 1973 ve 1982 yılları arasında Istanbul Tıp Fakul-
tesı Hematoloji Bılım Dalı'nda gerçekleştirılmıştir.
Bu araştırmanın sonuçlarına göre ttdavi goren ve
çoğu ölumcul sonuçlanan dort aplastık anemili has-
tadan bırinde hastalığa neden olan etken, benzene
maruz kalmadır
Denetimsiz, sorumsuzca...
Benzenin ulkemizde sorurnsuz ve ozellikle denetim-
sız kullanıldığını gösteren başka bir örnek de daha
önce Cumhurıyet'te yayımlanan, Ilgılenilmeyen Bir
Sağlık Duşmanı 'Benzen' başlıklı vazımda sozu-
nu ettığim ve ölumle sonuçlanan benzene bağlı bır
anemi olayıdır. Hasta kunduracı olup çok uzun su-
reden beri "sozde" pıyasanın en güvenlı benzensiz
yapıştırıcısını uzun süreden ben kullanıyordu. Bu
yapıştırıcının incelenmesinde, % 8.3 benzen kap-
sadığı saptandı.
Benzenin ulkemız işyeri ve hatta halk sağlığı bakı-
mından oneminı belirten ve gerekb önlemlerin alın-
masını oneren yazılarımız 1970'ten ben Turk bası-
nında yayımlanmakla beraber, yazık ki şimdiye de-
ğın ilgili resmı kuruluşlar üzerinde etkisini göste-
ren hiçbır yankı ya da önlemlen saptayamadık. Ter-
sine, benzenle ilgili dış tıp dergilerinde yayımlanan
bu konudaki bilimsel yazılanmız ise Batı ülkelerinde
etkisini en kısa surede göstermiş ve bu kimyasal
maddenin ışyerı ortamındaki yasal değerinin 1
ppm'ye düşmesinde en önemli etkıyi göstermiştir.
HESAPLAŞMA
BURHANARPAD
Bin Lira'nın Karşılığı..
Yılbaşı dolayısıyla yazılanlar, eskı yıllarda değışıkti Arkada bı-
rakılan yılın ılımlı bır özetı yapılıp yenı yıla bağlanan umutlar dı-
le getırılırdı Dış dünyada olup bıtenler, şaşılası patlayışlar bızı
alışılagelenın dışı bır yola ıteledı Sevınçle kuşku umutla bekle-
yış arası bır hava estı gazete değerlendırmelerınde
1
Cumhurbaşkanı Sayın Turgut Özal'ın o pek sevdiği pıyasa eko-
nomisı, daha halkça bir deyişle çarşı pazar değerlendırmelerıy-
le yola çıkmayı yeğledım.
19401ı yıllardan günûmüze, kımılerıni gazetecı olarak, kımıle-
rıni yurttaş olarak ızledığım ülke olayları karşısında bızım mu-
halefetın değışmez bır tutumu olmuştur. "lşbaşındakıler"ı yuvar-
lak sözlerle eleştırırken dıllerinden hemen sadece "özgurlük"
sözü vardır. Ya da falan malı sızden ucuza alıp yurttaşa yuksek
parayla satıyorlar gıbı laflarla yetınırler' Işbaşındakılerın ekono-
misi yanlış yoldadır, biz değışık ekonomı ızleyerek yurttaşları da-
ha mutlu ve yaşanabilır bir ortama ulaştıracağız, gıbi sözlerle
açık seçık konuşmalardan hep kaçınmışlardır Pek pek "köylu,
ışçi, esnaf, memur yurttaşlarımızı bunalımdan kurtaracağız, ser-
mayenın hakkını koruyacağız" gibı olmaz laflardan oteye geç-
mezler
1
İşbaşındakılerden vazgeçtık, ışbaşına gelmek için "özgurlük,
özgurlük
1
" dıye yırtınır görünen polıtıkacılar arasından bıle
"özgurlük" edebıyatı dışına çıkma yüreklılığını gösterene ben
rastlamadım! Yanılıyorsam şımdiden özür dilerım. Yanılgımı açık-
layabılecek bır yazıyı bu köşede olduğu gıbi yayımlayacağıma
söz veriyorum. Beklıyorum
1
Yaşama koşulları hızla kötüleyen yığın, bu çıkmazdan nasıl
kurtulacak"? Nasıl kurtarılacak sorusunu açıklamak için, 'çarşı-
pazar görüşlü yola çıkarak 1989'un son haftası kımi malların etiket
değerlerını yazıyorum Adı büyük, değerlendirme değerı gıttik-
çe sıfıriaşan 'bın lira'yla ne alınabileceğını yazarak.
Et: 12000 lıra (1000 liraya 80 gram), balık (izmarıt 12500 lıra),
çinekop 20000 lira (1000 liraya 50 gram), beyaz peynır 12000
lıra (1000 liraya 80 gram), kaşar peynırr 20000 lıra (1000 liraya
50 gram), kabak çekırdeği 10000 lıra (bin liraya 80 gram), oto-
büs bileti (2 tane), sımit 2 tane (500x2), sınema biletı (bir bilet
üç bın lıra hesabıyla) 1/3 bilet, madensuyu (Kızılay) 2 bardak (ikı
küçük şişe tutarı 1000 lira), portakal kilosu 1500 lira, elma kılo-
su 1000-1500 lira, bır şişe bira 1200 lıra (bakkal ederı), muz 5000
lıra (200 gram), havuç orta boy dört tane 1000, yumurta 4 tanesı
1000 lıra, maydanoz ıki demetı 1000 lıra, ekmek uç taneden az
eksik 1000 lira, bır bardak çay, bır fincan kahve, bır gazoz 1000
(Arkaa 17. Sayfada)
Nüfus Sayınıı Yapılmalı
Nüfus sayımlannın Türkiye'de nüfus konusunda en önemli
bilgi kaynağı olduğu ve 1990 yılında daha önceden
planlanmış olduğu gibi bir genel nüfus sayımı yapılmasının
gerekli olduğu söylenebilir.
Doç. Dr. SEVÎL CERİT Hacettepe Üniversitesi
Bir ulkede gerekli sosyal ve ekonomik yatı-
rımların yapılabilmesı için o ülkenin nufusu-
nun sayısal dağüımımn ve niteliklennin bilin-
mesi gereklıdir. Türkiye'de bu bilgılerin sağ-
lanabilecegi en onemlı ve en güvenilir kayna-
ğın nufus sayımlan olduğu söylenebilir. Türki-
ye'de nüfus sayımlan bu amaçla kurulmuş
olan Devlet tstatistik Enstıtüsu tarafından
1935'den bu yana beş yılda bır kere olmak üze-
re de facto sıstemiyle yapılmaktadır, daha doğ-
rusu yapılmaktaydı, çunku 1990 yılında nu-
fus sayımının yapılmayacağmı, 1995'e ertele-
nen nüfus sayımının ıse de jnre sistemıyle ya-
pılacağını uzuntüyle öğrenmış bulunmaktayız.
Bu çalışmada, Türkiye'de nüfus sayımları-
nın önemi, 1990 yılında bır nüfus sayımı ya-
pılmasının gereği ve de facto sistemin bize uy-
gun bir sistem olup olmadığı konulan üzennde
dunılacaktır
Türkiye'de nüfus sayımlannın
önemi
Nüfusla ılgüı bilgıler, genel olarak nufus sa-
yımlan, kayıt sıstemlen ve araştırmalar olmak
uzere üç ayn kaynaktan toplanmaktadır. Türki-
ye'de nüfus tayıflan, lcişleri Bakaıüı&'na bağlı
Nüfus tşleri Müdürlüğü'nce nüfus kütuklen
şeklinde tutulmaktadır. Bunlar, nufus cüzdan-
larımızda bulunan ve nüfusa kayıtlı olduğu-
muz yen gösteren bilgilerdir Gunumuzde son
40 yıl ıçınde meydana gelen büyuk çaptaki göç
hareketlerinin yanı sıra, eş ve çocuklann ko-
canın nüfus kütüğune yazılması ve kişılerin
halen başka yerlerde oturmalanna rağmen nu-
fus kayıtlannı babalannın doğum yerinde tut-
ma alışkanlıkları yüzünden, nüfus kütükleri
gerçek durumu yansıtmaktan uzaktır. Bunun
yanında bazı doğumlann kütüğe gecırilmeme-
si, bazı ölumlerin kutukten düşulmemesi ve
nüfus kutuklerinin halen vurtdışında bulunan
Türk uyruklu kişileri de içermesi yüzünden,
nüfus kütüklerindeki bilgılere göre Turkıye^
deki idan bölunüşü elde etmeye ımkân yok-
tur. Yanı Ankara ıhnin Çankaya ilçesinde kaç
kişının oturduğunu nufus kutuklenne baka-
rak ögrenemeyız. Bunun dışında kışilerin
sosyo-ekonomik özelh'kJerinı de nüfus kütük-
lerinden öğrenmeye imkân bulunmamaktadır.
Bu nedenle, nüfus kütüklerinın.olduğu gibı,
gerekli düzeltmeler yapılmaksızın, bilgisaya-
ra yuklenmesi esasına dayanan ve tçışlerı Ba-
kanlığTnca yurutulen MERNİS projesı de pe-
şınen başarısızkğa mahkûm olmuş görunmek-
tedir.
1990 yılında nüfus sayımı
yapılmasımn gereği
Türkiye'de daha önce 67 olan il sayısı gu-
nümuzde 71'e çıkarılmıştır. Bu sayının ıleride
daha da artacağj söylenmektedır. Ayrıca yem
ılçeler kurulmuştur Bazı köyler de bucak ol-
muş bulunmaktadır. Yanı 1985 genel nüfus sa-
yımı ile saptanan ıdari bölunuşten hızla uzak-
laşmaktayız. En başta bu nokta goz önüne alı-
narak 1990 yılında bir nüfus sayımı yapılma-
sı gereklilıği ıleriye sürulebilir.
Bazı kişiler, 1990 nufus sayımı yapılmasa
bıle istenen bilgılerin tahmin yoluyla elde edı-
lebileceğini ileriye sürmektedirler. Fakat bu
tahminler ıçın temel olarak hangı yıllar alına-
caktır? Eğer 1980-1985 yılları alınacak olur-
sa hatalı sonuçlara vanlması mümkündür. Zi-
ra 12 Eylul'den tam 1 ay sonra 12 Ekırn 1980
gununde yapılmış olan genel nufus sayımın-
da gunun şartlannın etkısıyle bır takım eksık
bildirimler olmuş görtmmektedir. Şöyle ki
1970 yılı için nüfus 35 milyon 605 bin, 1975
yılı için 40 milyon 348 bin, 1980 yılı için nü-
fus 44 milyon 737 bın ve 1985 yılı için nüfus
50 milyon 664 bin olarak bulunmuştur. Sayım
yıllan arasındaki yıllık ortalama artış hızlan
hesaplandığı zaman, bu hızın 1970-1975 ara-
smda binde 25.01 iken, 1975-1980 arasında bin-
de 20.60'a düştüğünü ve 1980-1985 arasında
yeniden binde 24.88'e yükseldiğini görüyoruz.
Türkiye'de sadece 1975-1980 yılları arasında
etkinlık göstererek ölümlerde artışa ve/veya
doğumlarda düşüşe ve/veya dışanya göçte ar-
tışa yol açabilecek buyük çapta bir savaş, sal-
gın hastalık veya kıtlık gıbi olaylar yaşanma-
dığından, 1975-1980 yülan arasında nüfus artış
hızında görülen düşme beklentilerin dışında
bir olaydır, bu durum 1980 genel nüfus sayı-
mında eksik bildirim olmasına bağlanabilir.
Gerçi her nüfus sayımında belü oranlarda bil-
dirim hatalan bulunmakta, normal şartlar al-
tında bu durum sayımlar arasında karşılaştır-
ma yapılmasını engellememektedir. Fakat 1980
genel nüfus sayımında normalden daha fazla
eksik bildirim olduğu, bazı kişilerin büerek nü-
fus sayımında kendilerini yazdırmaktan kacın-
mış olacaklan düşünulebilir. Eğer durum böy-
le ıse 1980-1985 yıllanna dayanarak ilenye
doğru tahmin yapılması hatalı olabıleceği gi-
bi, Türkiye'nin nufus artış hızında artma mı
yoksa azalma mı var, bunu kesin olarak an-
layabilmek için de 1990 yılında bir sayım ya-
pılması mutlaka gerekli gözükmektedir
De Facto sistemin Türkiye'ye
uygunluğu
De facto sistem, nüfusun sayım günü bu-
lunduğu yer esas alınarak sayılmasıdır, buna
karşılık de jure sistemde nüfus süreklı olarak
oturduğu yere (daimı ıkametgâhına) göre sa-
yılır. De facto sistemde Türkıye'de bulunan ya-
bancı uyruklular da sayılmaktadır. Gerçek bir
de jure sistemde yurtdışmda bulunan Turk uy-
ruklulann da sayüması gerekmektedır. Bu du-
rum ortaya büyük sorunlar çıkaracaktır. Zıra
yurtdışmda bulunan Türk uyruklulann adres-
İerinı bulmak ve onlara sayım soru kâğıdını
postalamak gerekecektir. Yurtdışmda bulunan
Turk uymkluların bir kısmı Türkiye*den ka-
çak çıkmış veya bulunduklan ülkede kaçak
olarak yaşayan kimseler olduğundan bu işin
nasıl başanlacağı da aynca merak konusudur.
Eğer gerçek bir de jure yapılamazsa, kı bu-
nun yapılması çok zor görunuyor, sözde de jn-
re diye adlandırabıleceğimiz başka bir sıste-
mi devreye sokmak ısteyenler olacakür. Bu du-
(Arktaı 17. Sayfada)
PENCERE
'de Durum ?..Adalet perısı, gozlerı bağlı. bır elinde terazi, ötekı elinde kılıç
bulunan bır genç kızdır
Batılı sanatçılara esın kaynağıdır adalet perısı: Avrupa'da ço-
ğu sarayın, konağın kapısında heykelı, duvarında resmıne ras-
lanabılir, öyle bır tanrıça kı hak dağıtırken ınce eleyip sık doku-
yor, kılı kırk yarıyor.
Adalet perısı, her kışıye ve her kuruma gereklıdir; onun bu-
lunmadığı yerde tedırginlık başlar.
Sınıfta haksızlığı ış edinen öğretmen, öğrenciler karşısında say-
gınlığını yitınr Şırkette adaletsız yönetım, çalışanlarda heves bı-
rakmaz. Komutan hak vermeye başladı mı, artık askerden hayır
bekleme!
Bır siyasal partıde keyfı yönetım, örgütü allak bullak eder; bı-
tirir, tüketır. *
ŞHP'de durum budur.
Öyle görunuyor ki bugun SHP'ye yapılacak en büyük lyilik,
adalet perısını partıye buyur etmektır Sosyaldemokrat Halkçı Par-
tı yonetımde kadınlara yüzde 25 kontenjan tanıdığına göre, bir
elinde terazi, otekı elinde kılıç bulunan gözlerı bağlı genç kıza
da bır yer verılmelı ve açıklanmalı
— Bundan böyle SHP yönebminde adalet benimsenecektir. Hiç-
bır ıl ya da ilçe yönetımi tüzükte göstenlen gerekçelerin dışında
görevden alınamayacaktır Keyfı yönetıme ve hızıpçılığe son ve-
rilmıştir.
Ne ideolojı tartışması, ne sağ-sol ıtişmesı, ne de mezhepçilik
ya da bölgecılik sorunu, SHP'yı kemırıp yıyen, parçalayıp çal-
kalayan, koskoca partiyı kendı ıçıne dönük bır savaşım aygıtına
dönüştüren sorumsuz hizipçıliktır
Istanbul 7 milyon .
Belçika kadar.
Sorumsuz hizipçılık Istanbul ıl yönetımıni görevden alıyor Eh,
dıyelim kı oldu bır kez Ya sonrası? İl Başkanı Ercan Karakaş,
kaç kez görevden alındı? Yasalar, tüzükler kaç kez çığnendi? Ka-
rakaş adaletsız kararlarla kaç yıldan beri nasıl uğraştı?
Basın bu serüvene ne kadar mürekkep harcadı? Hukukçular
akıllarını saçma sapan ve haksız ışlemlerı düzeltmek için nasıl
tükettıler? Ve sonunda ne oldu?
Karakaş yine ıl başkanı
Gözler önünde bu yaşanırsa Anadolu'da neler olmaz? SHP'yı
tuketen, genel merkez yönetımınin adaletsızlığin kaynağına dö-
nüşmesidır Örgutun ıl ve ılçe yonetımlerı her sabah gözlerini
açtıklarında "acaba görevden alındım mı?" kuşkusuyla uyanıyor-
larsa, o partıden hayır gelmez Bu ülkede 12 Eylül'ü yaşamış
yurttaş geceyarısı kararlarıyla özgürlüğunden, ışınden, evinden,
görevinden olmuştur Türkiye'de hukuk güvencelerını yaratacak
bır partı, önce ıç yönetımınde adalete savgı gostermeli, değıl mı?
•
Ulkemızde demokrasi savaşımı verılıyor 12 Eylül hukuku na-
sıl aşılacak"? Çağdaş özgürluklerın yasal düzenını oluşturacak
bır partının iktıdara geçmesıyle. Pekı sosyal demokrat kesım ust
uste bölunürse, iktıdara nasıl geçılecek? Bır Ecevıt partısı, bır
Baykal partisı, şımdı bır de üçüncu partı kurulursa, particilik mi
oynanacak bır ömürboyu?
SHP merkez yönetımi, öyle görunuyor kı bugüne kadar hizip-
çılıkten gayrısını düşünemedi
Ancak partının önunde yakın bır sınav var Eğer bu ayın sc-
nuna doğru toplanacak kurultayda dengelı. güvenlı, adaletli bır
yönetım kurulabilırse, Sosyaldemokrat Halkçı Partı aldığı yara-
ları saracak bır fırsatı yakalayabıhr, dağılmaya yuz tutan partı ör-
gutunü toplayabılır . ^
Pekı, bu yolda umut verıcı bır gelişmeye partinın açık olduğu
söylenebilir mı?
Koskoca Türkiye'nin geleceğıne yön verecek bır parti "Genel
başkan mı lyı konuşuyor, genel sekreter mP" tartışmasının sığlı-
ğına oturtulabılır mı? En çocuksu yaklaşımların ıçınde particilik
oynamayı sürdürebılir m ı '
SHP önce kendı ıçinde ciddı, adaletli, ağırlıklı bir yönetımin
örneğinı oluşturmah.
Belkubu iş ıçın, ış ışten geçmemıştir.
. r, -
ANMA
Kangal tünel ınşaatmdan dönerken
elim bır trafik kazasında yitirdiğimiz,
Sevgih oğlumuz
Jeoloji Mühendisi
İBRAHİM OŞKAN'ın
5. yılında sonsuz özlem ve rahmetle
anıyonız.
AMVESt-BABASI
ŞEKERBANK
İN844T
4.lstanbııl,UlııslararasıYapıve lıışaat Malzeıııeleri Endüstriyel FuarıA3.D^ tngiltere, B.Almanya, Fransa, lsviçre, Avustuıya, Hollanda, Belçika, Is- l faa^_ . ^ fabrike bınalar, banyolar, seramik, sıhhi tesisat, duvar ve yer kaplamalan, inşaattngiltere, B.Almanya, Fransa, lsviçre, Avusturya, Hollanda, Belçika, ls-
panya, Macaristan ve Kanada gibi sektöre dünya çapında egemen ulkelerin dev
kuruluşlannın yanısıra, tngiltere, ltalya ve Hollanda nın ülke standlan ile yer al-
dığı... UJuslararası düzeydeki Türk kuruluşlarının katılımı ile, gerçek uluslararası
nitelikte, hepsi birarada... Yapı ve inşaat malzemeleri, makina donanım ve sis-
temleri... Müteahhitlik donanım malzemeleri ve gereçleri, yapı sistemleri, ısıtma
ve havalandırma, tecnt malzemeleri, iç dekorasyon, drenaj ve kanalizasyon sis-
temleri, aydmlatma, boya ve dekoratif finişler, bölme ve ayırma elemanlan, pre-
fabrike bınalar, banyolar, seramik, sıhhi tesisat, duvar ve yer kaplamalan, inşaat
demirleri, motorlu ve motorsuz aletler, çatı sistemleri, ölçüm aletleri, dış kapla-
ma ve yapı hizmetleri, işletme ve bakım servıslen, yer döşemelerı, elektrik sis-
temleri, su arıtma sistemleri konulannda, Türkiye pazarı için yeni birçok ürü-
nun ve dünyanın en yeni teknolojılennin tüm sektor çeşitleri ıle prezante edıldi-
ğı ve yurdumuzda ılk kez lanse edilen ürünlerin yabancı katılımcılannın Türki-
ye'de mümessıllik ve distnbütörlük vereceği, sektörünun nıtelikli tek fuarı... Üs-
telık, Türkiye'deki tek amaca uygun ve her türlü modern altyapıya sahip, dünya
standartlanndaki tek ozel fuar merkezinde...
10-14 OCAK1990 HILTONCONVENTION&EXHIBITIOIMCEIMTER
ZİYARETSAATLERL12.00-20.00
R«VZARGÜNÜ:IZOO-I8.OO
A&D