23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 1990**** CUMHURİYET/19' M.Ç'nin beraati onaylandı İZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- su) — Komünizm propagandası yaptıgı savıyla hakkında dava açı- lan M.Cnin beraat kararı, Yargı- tay'ca onaylandı. Okulda arkadaşlarının defterle- rine devrimci gençlik liderlerinin adıru yazdığı ve sıraların ustüne orak-çekiç resmi çizdiği gerekçe- siyle Karataş Lisesi Müdürü Tu- ran Baysal'ın siyasi şubeye yaptı- ğı ıhbar sonucu hakkında dava açılan 'M.ÇInin suçsuzluğu kesin- leşti. 6 ay cezaevinde tutuklu ka- lan oğrenci, 45 gün adli tıp göze- tim merkezinde tutulmuş, akli dengesinin yerinde olup omadığı araştırılmış ve burada kendisiyle ilgili bir rapor düzenlenmişti. Ra- porda l M.Ç!nin akli dengesinin ye- rinde olduğu belirtilirken psikolo- jik bir bunalımda olduğu vurgu- lanmıştı. C n r v s ' e r firması, 1990 yıiında çok daha ekonomik otomobil- | e r üretraeye yoneliyor. Chrysler'in Vojager-3 adı verilen son uru- nü, iki parçadan oluşuyor. L'ç yolcu taşıyabilen birinci bolüm, propan gazıyla çalışıyor ve 1.6 litre- lik bir deposu var. İstendiğinde birinci bölıime eklenebilen arka parça ise dort silindirli ve 2.2 lilre- lik bir deposu var. tki parça birleştirildiğinde. toplam >edi yolcu laşıyabiliyor. (Fotoğraf: AP) Sağlık sigortası ANKARA (ANKA) — Sağlık Bakanı Halil Şıvgın Türkiye'de- ki yaklaşık 24 milyon kişiyi sağ- lık güvencesine kavuşturaeak olan genel sağlık sigortası uygulama- sına bu yıl tartışmaya açılarak ge- çileceğini bildirdi. Bakan Şıvgın, Cumhurbaşkan- hğı ve Başbakaklık Muhabirleri Derneği ile bakanlığı arasında "Basın Sağlık Merkezi" kurulma- sına ilişkin protokolun imza töre- ninde yaptığı konuşmada, "Bu yıl sağlık sigortası Türkiye'nin giin- demindeki en önemli mesele ola- cak. Hastayla doktor artık para konuşrnayacak" dedi. Sağlık personeline doner ser- mayeden pay verilmesi uygulama- sının da bu yıl başlayacağını ifa- de eden Şıvgın, "Döner senmaye- den verikn pay artükça muayene- haneler bir bir kapanacaktır" di- ye konuştu. SUÇLU KİM — ABDIi Veronica Prego, AIDS gibi kurtuluşu olanaksız bir hastalıga karşı hakkını, umutsuzca mahkemelerde arıyor. Bundan yedi >ıl önce. bir tıp oğrencisiyken, dezenfekte edilmedcn kendisine yapılan bir iğneden AIDS kaptığını söyleyen Prego, şimdi hastalığının suçlusunu arıyor. (Foloğraf: AP) Yükseköğretimde burs ve yatılılık ANKARA (AA) — Öğretrnen ve eğitim uzmanı yetiştiren yüksek öğretim kurumlanna parasız yatı- lı ve burslu öğrend okutma ve bun- lara yapılacak sosyal yardımlara ilişkin yonetmelik yürürlüğe girdi.. Resmi Gazete'nin dünkü sayısın- da yayımlanan yönetmeliğe göre parasız yatılılık veya bursluluk sü- resi, hastalık dışında öğrencinin de- vam ettiği öğretim programı süre- si kadar olacak. Hastalık nedeniyle oğrenimlerine bir yıl devam edeme- yen öğrenciler de durumlannı sağ- lık kurulu raporu ile belgeleyerek, haklannı koruyabilecekler. Burs ve harçlar peşin ödenecek ve tatil ay- larında da devam edecek. Öte yandan 1989-90 öğretim yı- lında öğretmen ve eğitim uzmanı yetiştiren yükseköğretim program- larına ilk 10 tercihte yer veren, ka- zanan ve kesin kaydını yaptıran toplam 4 bin 100 oğrenci burs ve parasız yatılılık imkâmndan yarar- lanıyor. • HABERLEREV DEVAMI NBA'da heyecan Detroit Pistons tırmanışa geçti NBA Ligi'nde takımların kıran kırana mücadelesi sürüyor. Phoenix Suns, New York Knicks'i yenerek rakibinin 9 maçtır yenilmezlik unvanını sona erdirdi. Detroit Pistons'un ise çıkışı sürüyor. NEW YORK (AA) — ABD Profesyonel Basketbol Ligi NBA'da 9. hafta karşılaşmaları heyecan içinde başladı. Ligde dün gece oynanan maç- G.Saray (Baştarafı 18. Sayfada) maçı almak zorunda olduklannı söylediler. Galatasaraylı futbolculardan Simoviç, Muhammet, Semih, K.Bülent ve Erhan, Trabzonspor maçına çok iyi hazırlandıklannı belirterek şöyle konuştular: •'Trabzonspor maçını mutlaka kazanmamız gerekiyor. Bu maçı kaybedersek şampiyonluk yarı- şından uzaklaşınz. Yanştan kop- mamak için Trabzonspor'u yen- mek zonındayiz. Artık puan kay- bına tahammulümüz yok." Beşiktaş (Baştarafı 18. Sayfada) ceğini ve Fenerbahçe maçında lakımdakı yerini alacağını soy- ledilet. Teknik direktör Gordon Mil- ne yonetiminde Fulya Tesisleri'nde yapılan ve neşe içinde geçen antrenmanda, dün özellikle gol çalışması üzerinde duruldu. Ingiliz hoca, dünkü antren- mana kondisyon çalışmasıyla başladı. Futbolcuları yarım sa- at ağırlık merkezinde kondisyon çalıştıran Milne, daha sonra çim sahada bir sure topa basma, top sürme, kanatlardan yapılan or- talarla gol ve şut çalışması yap- '.ırdı. Beşiktaş'ın bir buçuk saat su- ren antrenmanına, Milne'den izin alan VValsh katılmadı. İZMİR'den 1. Koşu: F: 2 Dazkırı PP: 3 Raising Star P: 4 VVestsidestory 2. KOŞU: F. 6, Varol 1 PP: 4 Dorutay 1 P: 3 Tunçpınar S: 1 Arda 5. 3. KOŞU: F 3 Berkoş PP: 2 Akkent P: 1 Starlice 4. KOŞU: F: 8 Play Boy PP: 1 Yourg Elite P: 4 Infisah S: 4 Levetşah. 5. KOŞU: F: 1 Excalibur PP: 6 Afrika P: 3 Apricort S: 2 First. 6. KOŞU: F: 1 Arkangai PP: 9 Lady Jennıenne P: 8 Golden Flower S: 2 Darling 2. 7. KOŞU: F: i Kemalbey PP: 1 Akçay 2 P: 5 Asuman S: 4 Handan. larda, Atlantik grubunun bu se- zon kendi sahasında yenilmeyen lideri New York Knicks, 13 maç sonra sahasında ilk yenilgisini, geçen sezonun yan finalisti Pho- enix Suns'dan aidı. Suns, aynı za- manda Knicks'in 9 maçtır süren yenilmezliğine de son verdi. Diğer maçlarda, son 5 maçla- rını da kazanan takımlardan Mil- wakuee Bucks, Atlanta Hawks'a, Indiane Pacers da Dallas Mave- ricks'e yenilerek duş kırıklığı yarattı. Geçen yılın şampiyonu Detro- it Pistons, ligin yeni ekibi Orlan- do Magic'i, BiU Laimbeer ve Joe Dumars'ın sayılarıyla yenerek çı- kışını sürdürürken, Ortabatı gru- bunun zirve adaylarından Utah Jazz'a, Golden State Warriors şans tanımadı. NBA'da dün gece oynanan maçlarda alınan sonuçlar şöyle: Atlanta Hawks: 113 - Milvvau- kee Bucks: 107, Detroit Pistons: 115 - Orlando Magic: 113, Was- hington Bullets: 110 - New Jersey Nets: 96, Los Angeles Clippers: 87 - Minnesota Timbervvolves: 79, Phoenix Suns: 113 - New York Knicks: 99, Dallas Mavericks: 110 - Indiana Pacers: 106, Golden State \Varriors: 133 - Utah Jazz: 120, Portland Trail Blazers: 119 - Miami Heat: 95. Italya favori (Baştarafı 18. Sayfada) Çekoslovakya l'e 50 S.lrlanda, îskoçya ve Kolombiya l'e 60 Avusturya l'e 100 Güney Kore l'e 500 Kostarika, Kamerun l'e 1000 ABD, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri 1 'e 2000 İtfaiye !İ İ: CSaray'ı (Baştarafı 18. Sayfada) Ankara'da oynanan çeyrek fınal rövanş maçında ise Emlak Banka- sı'nı 3-1 yenenZiraatBankasıyarı finaleyükseldi. İki başkent ekibinin mücadele- sinde, heyecan ve kaliteüst düzey- deydi. ilk maçı 3-2 kazanan Ziraat Bankası, gerek hücum organizas- yonunda, gereksebloklardaki ba- şansıyla, Macar oyuncusu Kal- man'ın yokluğundan etkilenen Emlak Bankası önunde 2. set dışın- da üstün göründü ve maçı 3-1 kaza- narak yan finalist oldu. Ankara'da oynanan ikinci maç- tada Eczacıbaşı, Halk Bankası'nı 3-0 yenerek yarı finale yükseldi. (Baştarafı 18. Sayfada) azmi ve de "yardımlaşma"' tek- nik kadro ile yöneticileri sevin- diriyor. Hafif sakathğı bulunan Kemal de çalışmalara katılıyor. Trabzonspor kafilesi cuma günü uçakla İstanbul'a gidecek. Dün yapılan çalışmalardan son- ra bugün de iki çalışma ile ha- zırlıklar devam edecek. Cuma sabahı yapılacak son çalışmadan sonra tstanbul'da hafif bir çalış- ma ile Galatasaray maçı hazır- lıkları tamamlanacak. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) "Kitle kırım araçlarının yasaklanmasını istiyoruz, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun yabanct üslerin kaldırılmasından yanayız, genel ve denetimli. eşzamanlı bir silahsızlanma ile sö- mürgeciliğın, ırk ayrımının her çeşidinin tasfiyesıni amaçlıyoruz, ulusların egemenliğıne, bağımsızlık haklarına saygının. barışın vazgeçılmez unsuru olduğunu söylüyoruz." Evet, 9O'lı yıllar, 8O'lı yılların gizli kalmış yönlerıne, olayları- na, sorunlarına, uygulamalarına yönelış dönemi olmak zorurt- dadır Son on yılın türlü açılardan bir muhasebesi yapılmalıdır. Bundan kaçınmak olası değildir. 80'li yıllarda egemenlik kurmuş olanlar ve o kişilerin çevrelerindekiler, onları destekleyenler, onaylayanlar, demokrasiye, insan haklarına, özgürlük içın sa- vaşım verenlere karşı düşmanca davrananlar teşhir edilecek- lerdır teker teker tarih yapraklarında. w w Ekonomiye Ozal onayh yeni paket BİLAL ÇETİN ANKARA — Hükümetin 1990 yıiında uygulayacağı temel ekono- mik önlem ve politikalar konu- sundaki çalışmalar yoğunlaştırıl- dı. Cumhurbaşkanı Özal'ın yeni yıl konuşmasındaki "enflasyorja karşı seferberlik" mesajıyla yo- ğunlaştırılan çalışmalarda temel konulara ilişkin talimatlar da yi- ne Çankaya Koşku'nden geliyor. Edinilen bilgiye gore, KlT'lerin zam politikasından, kamu yatı- rımlanna, dış ticaret rejimine, ta- rımsal destekleme alımlarına, Merkez Bankası'mn izleyeceği pa- ra ve kur politikalanna kadar bü- tün ekonomik önlemler son biçi- mini özal'ın yönlendirmesi ile alıyor. TBMM'de kabul edilerek 1 ocakta yürürluğe giren 1990 büt- çesi Maliye ve Gümrük Bakanlı- ğı'nda yeniden ele alınarak, 64.4 trilyon liralık toplam bütçe harca- malarından yaklaşık 3-3.5 trilyon liralık bir kısıntı yapılması plan- laruyor. Programda öngörülen ka- mu yatınmları da yeniden gözden geçirilerek öncelik sıralaması ya- püıyor. Yetkililer, 1990 yıiında enf- lasyonun yavaşlatılabilmesi için Cumhurbaşkanı özal'ın kamu ke- siminde "harcama disiplininin ke- sinlikle saglanması" direktıfı ver- diğini belirttiler. Ekonomi kurmaylannın üzerin- de çalıştıkları yeni ekonomik ön- lemlerin, Özal hükümetlerince 1989 yılına kadar uygulanan temel ekonomik politikalardan belirli farklıhklar içerdiği de belirtiliyor. Bugüne kadar yüksek oranlı KtT zamları ve devalüasyon temeline dayalı olarak sürdürülen ekono- mik önlemlerde, yeni dönemde ise KİT zamlannın daha küçük oran- da tutulması, kur artışlannın da yavaşlatılarak konvertibl hale ge- tirilmeye çalışılan Türk Lirası'nın değer kazanması hedefleniyor. Enflasyona karşı yeni ekono- mik Onlem arayışlan çerçevesinde Hazine ve Devlet Planlama Teşki- latı ilk iş olarak kamu iktisadi te- şebbüslerine el attı. Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarlığı sorunlu KtTleri teker teker incelemeye alırken, Devlet Baka- nı Işın Çelebi de 5 ocak cuma gü- nü Ankara'da bir KİT zirvesi top- lamayı kararlaştırdı. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda ön- celikle Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Toprak Mahsulleri Ofısi (TMO), TKI, Taşkömürü Kuru- mu, Tekel, Demiryolları gibi so- runlu KİT'lerin fınansal yapıları incelenmeye başlandı. Bu kuruluş- ların genel müdürleri de Hazine 1 ye çağniarak kuruluşun daha ras- yonel bir yapıya kavuşturulması amacıyla alınacak önlemler kara- ra bağlanıyor. Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarlığı'nda yürütülen bu çalışma- CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baftarafı 1. Sayfada) Başbakan Akbuluftan konuyla il- gili tek cümle gelmiyordu. "Milli dava" nitelemesiyle "top- lumsal uzlaşma" önerisini TÖ, sözgelişi mi sıralamıştı, yoksa gösterdiği hedefler, tepeden yö- netilen hükümete uzatılacak ye- ni ekonomik reçetelerin öncüle- ri miydi? 1990'ın ekonomik çerçevesini oluşturacak yeni hazırlıklara ço- ğu kesim, bu şoruların ışığında yaklaşmıyor. Örtünün altında hangi uygulamaların saklandığı araştırılmıyor. Hatta kimi yerde - TÖ'den- bir iki sözcükle duyuru- lan yeni ekonomik planı "güncel gevezelik" dıye nıteleyenlere rastlanıyor. Oysa, yeni yılla ilgili hazırlıklar iki ayrı yerde yapılıyor. Başta ge- len, kuşkusuz etkili olması bek- lenen çalışmalar Çankaya'da ko- tarılıyor. Yanı sıra hükümette de -Çankaya'daki oluşmalardan ha- bersiz- kimi girişimler hızla iler- liyor. Bir ara, hükümet bünyesinde "ZAT" diye özetlenen, 'zamları asgaride tutma komitesı' kurula- caktı. Başarı şansı olmadığı gö- rülünce komiteden vazgeçildi. Ekonomiden sorumlu dört ba- kan, ayrı ayrı zamları "asgari düzeye" ındirmenin çarelerini aramaya başladı. Ûrneğin, Işın Çelebi, KİT'ler üzerine eğiliyor. Oysa KİT'ler Hazine'ye, Hazine de Güneş Taner'e bağlı. Çelebi, KİT yatınmlannın "rantabl" olma- sını istiyor, konuya eğıleceğı ge- rekçe de hazır, DPT ona bağlı. Fakat Güneş Taner, Hazine'yi tutuyor. Zamlar, yatınmlara göre ayarlanacaksa. gerçek patronun kendisı olduğuna inanıyor. Bu arada, KİT genel müdürleri çağ- rılıyor. 1990 içinde yapacakları zamlar görüşülüyor. Yeni fiyatlar "bir zaman programına" bağla- nıyor, yıl içinde belirli sürelere gö- re ayarlanıyor. Örneğin, herhangi bir KİT ku- ruluşu yılın ilk aylarında yüzde 35 zam yapmalı mı ya da sindire sin- dire, belirli sürelerle zam yapar- sa yıllık toplam zam yüzde 50-60'a varır mı? Tekel keza. Şe- ker, çimento öyle. Zamlar hangi takvime bağlanacak, araştırılıyor. Kararlara vanlıyor. Hükümetteki çalışmalar, eko- nomiyle ilgili bakanlan birbirine düşürecek izler verirken, yukarı- da bir yerde, başka türden, an- cak hükümete birdenbire yeni yönler çizecek hazırlıklar ilerliyor Hükümet mi, hele bir yanda dur- sun. Ekonomik kararlar alsın, TÖ'den geri dönsün. Bu durum, son günlerdeki somut örnekler- le kanrtlanıyor. TÖ'nün bir başba- kan gibi ekonomiyi elinde tuttu- ğunu gösteren olaylar sıralanı- yor: 1- Düne kadar sürdürülen uy- gulamalar tersine işliyor. Günlük ve aylık Hazine durumunu gös- teren veriler ilgili bakanlardan önce, hatta Akbulut'a gitmeden Köşk'ün yolunu tutuyor. 2- DPT'nin haftalık ve aylık ekonomik trendlere ilişkin rapor- ları, Başbakan yerine, TÖ'ye ve- riliyor. 3- TÖ, hükümetin ekonomik karaıiarını doğrudan etkijiyor, dü- zeltiyor ve değiştiriyor. Örneğin, tütün aiımları sırasında finans- manın yetmediği yerde Merkez Bankası'mn devreye girmesini öngören kararname geri gonde- riliyor. 4- Hükümet, finansman kirala- mada vergi oranını yüzde 10'dan 15'e çıkaran bir kararname hazır- lıyor. TÖ, ilgili genel müdürü her- kesin içinde azarlıyor, teknik de- yişle "fırçalıyor." Kararnamedeki yüzde 15'in üstünü kırmızı ka- lemle çiziyor, yüzde 10 yazıyor ve kararname hükümete gelmeden TÖ'nün yaptığı düzeltmeyle Res- mi Gazete'de yayımlanıyor. Eski savaş, yeni savaş TÖ, Ankara Ticaret Odası he- yttini kabul ederken, hükümetin henüz habersiz olduğu, ekono- miyi doğrudan ilgilendiren önem- li kimi kararlarda hükümeti dev- re dışına çıkaracak yeni uygula- maların işaretini veriyor. Kur ayar- lamasıyla enflasyonun aynı dü- zeyde gideceğini, ortalama yüz- de 30 olacağını söyledikten baş- ka, "Merkez Bankası'mn daha bağımsız, ekonomide bir nevi pa- ra arzını başka faktörlerin etkisi altında değil, ekonominin gerek- lerine göre kendisinin ayarlaya- cağı bir seviyeye getirmenin en büyük amacı" olduğunu bildiri- yor. Merkez Bankası yıllardır, TÖ1 nün söylediğini gerçekleştirme peşindeydi. Daha bağımsız ol- mayı, kredilerin düzenlenmesin- de, para arzında musluğu diledi- ği zaman açrnayı ya da kapamayı istiyordu. TÖ'nün son günlerde hükümete karşı Merkez Banka- sı'mn "daha bağımsız" hareket etmesine yonelen çalışmalara onay verdiği haberleri geliyor. Banka, hükümetten gelecek pa- ra isteklerini reddedecek, emis- yonu hükümete danışmadan di- lediği gibi ayarlayacak... Batı Almanya'daki Merkez Bankası konumuna soyunmayı amaçlayan Saracoğlu kaynaklı görüşe, TÖ'nün -kuliste yaptığı doğrudan konuşmalarta- yan tut- tuğu görülûyor Enflasyonun, an- cak bu yollardan denetım altına alınacağını öteden beh savunan Merkez Bankası'mn bu aşama- da hükümete karşı raundu ka- zandığını gösteren bilgiler gide- rek yoğunlaşıyor. Merkez Banka- sı ekonomide daha bağımsız ha- reket gücü kazanırsa, dövizin on iki aya yayarak yüzde 30 değer yıtıreceği, buna koşut olarak on iki aya bölünecek enflasyonun da yüzde 30 dolayında seyredece- ği hesaplanıyor. TÖ, yeni oluşma- lardan çıkan sonucu, Ticaret Odası heyeti ile görüşürken, sı- radan ve söz gelişi deyinmeler gibi duyuruyor. Boylece, ekonominin dizginleri Merkez Bankası bağımsızlığına, oradan TÖ'ye geçiyor. Hüküme- te de para arzında, kredilerin dü- zenlenmesinde "seyirci kalmak" düşüyor. TÖ'nün "toplumsal uzlaşma" isteğini aynı kanaldan değerlen- direceğini gösteren bilgilere rast- lanıyor. Deniliyor ki: Bakanlann, hükümetin bankadan isteyeceği yeni kaynakları reddetmesi duru- munda, özellikle sendikalann bankayı destekler davranış gös- termesi istenebilir. Düne kadar enflasyonu zamla- rın önleyeceğini söyleyen TÖ, bir- den yön değiştiriyor. Zamları, kre- dileri ve emisyonu kısarak enflas- yonu aşağı çekmenin yollarını arıyor Yeni yöntemi işletirken, "bağımsız Merkez Bankası"nı uygulayıcı tek araç olarak görü- yor ve yeni ekonomik oyunları Merkez Bankası'yla kuruyor. Hükümet mi, TÖ mü?.. Köşk, uygulamalan doğrudan eline ala- rak egemenliğini pekiştiriyor larda, KlTlerin yatınm ve finans- man programlan, iç ve dış borç- ları de gözden geçirilerek, 1990 yı- iında uygulanacak fiyat politika- sı ve ürün zamları da karara bağ- lamyor. Cumhurbaşkanı Özal ve hükü- metteki genel eğilimin, bu yıl KÎT fiyatlarına yapılacak ortalama zam oranının yüzde 30-35 dola- yında tutulması yönünde olduğu belirtiliyor. Ancak bu oran, zam- lar ocak ayı içinde bir defada ya- pılırsa söz konusu olacak. Yüksek oranlı zam yapılmaması ilkesi çer- çevesinde KİT zamları yıl içinde yayılacak ve akaryakıt ve elektrik başta olmak üzere bazı ürünlerin fıyatları ayda veya iki ayda bir yüzde 8-10 oranında arttırılacak. Bu arada kendi alanına giren çalışmalarla ilgili olarak bilgi ve- ren Devlet Bakanı Işın Çelebi, cu- ma günü toplayacağı KİT zirvesi- nin amacının bu kuruluşlardaki verimliliği arttırmak olduğunu bil- dirdi. Çelebi, toplantıda Devlet Planlama Teşkilatı'nın yetk si çer- çevesinde KlT'lerin 1990 yüı ya- tınm hedeflerinin yeniden gözden geçirileceğini, bu kuruluşlann da- ha rasyonel çalışabilmeleri ve üre- tün düzeylerini arttırmaları yö- nündeki önlemlerin tartışılacağı- nı kaydetti. Çelebi ayrıca, enflasyonun ön- lenmesi için üretim ve sanayileş- meye hız verüeceğini de belirterek şöyle dedi: "Ana hedefimiz arz egrisini yu- kan çekmek, üretim ve verimlili- ği arttırmaktır. Bu konuda özel sektör yatınmlannı ve sanayi üre- tim ini arttırmak için Türkiye Kal- kınma Bankası da devreye soku- lacak. Zora düşen özel sektör ku- nıluslannın da rehabilitasyonuna önem verilectk." Bütçe ve kamu açıklannın azal- tılabilmesi amacıyla da genelde tüm kamu harcamalarının kısıl- ması öngörülüyor. Bunun için ön- celikle 64.4 trilyon liralık 1990 bütçesinden kesinti yapılacak. Fonlardan yapılacak harcamalar da kısıntı programı çerçevesinde tutulacak. Para politikası Merkez Bankası 1990 yıiında daha özerk bir para ve kredi poli- tikası izleyecek. Bu konuda Cum- hurbaşkam özal'ın da, Merkez Bankası'mn parasal genişlemeyi daraltma yönünde yürüteceği uy- gulamalara müdahale edilmeme- si gerektiği görüşünü taşıdığı ifa- de edih'yor. Bu çerçevede Merkez Bankası- nın karşılıksız para basmaması, parasal genişlemenin büyük ölçü- de rezerv artışına dayalı olması öngörülüyor. Kamu finansmanı ve para politikası konusunda Hazi- ne ve Merkez Bankası arasında da görüş birliği oluştugu, Hazine'nin bu yıl yasal olarak 9.5 trilyon li- rayı bulan kısa vadeli avans limi- tüıi lcuilanmayacağı bildirildi. Ha- zine'nin bu yıl Merkez Bankası 1 ndan çekeceği kısa vadeli avansın en fazla 3.5 trilyon lirada tutulma- sı konusunda bir protokol imza- landı. Enflasyon (Baştarafı 1. Sayfada) propaganda" hazırlığı içinde ol- duğu belirtiliyor. Aralık ayı ra- kamları esas alınarak kamuoyu- na "alınan önlemlerin sonuç ver- meye başladığı, bu yılki aylık fi- yat artışının yüzde 2.5-3'ler düze- yinde gerçekleşeceğiz" mesajmın verilmeye çalışılacağı kaydedildi. AT Raporu ve Gerçekler (Baştarafı 2. Sayfada) a.2- Doğu Avrupa'daki gelişmelerin doğu- racağı yeni ve geniş Avrupa çatısı içinde Tür- kiye'nin de ekonomik, politik ve askeri neden- lerle bulundurulmasınm yararlannı görmek. a.3- Türkiye'nin Ortadoğu konumu ve bu konumdaki gîıçlu yerinden yararlanmak. AT- nin nüfuz alanı içinde bulunan Türkiye vası- tasiyle AT, Ortadoğu'da daha güçlıi ekonomik, politik ve askeri etki gücüne sahip olabilecek- tır. a.4- Kıbrıs ve Ege konularında Turkiye'ye ödün verdirebilmek için AT, Türkiye'yi kendi etki alanı içinde bulundurmak ister. a.5- Sovyetler Brliği'ndeki gelişmeler, doğ- rudan doğruya Türkiye bakımından da önem taşıyor ve özellikle bazı Sovyet cumhuriyetle- ri ile Türkiye arasında ilişkilerin gelişebilece- ği izlerini veriyor. Bu da AT'yi doğrudan doğ- ruya ilgilendirmektedır. a.6- Türkiye'yi AT nüfuz alanı içinde tut- ma, AT'nin, Türkiye'nin iç sorunlarına da mü- dahale kapısını aralamaktadır. Bu durum, AT'yi dogrudan doğruya ilgilendirmese bile Ortadoğu'daki bazı bölgesel sorunlara uzan- tısı bakımından AT'nin bölgedeki etkinliğini ilgilendi rmektedir. b- AT uzun vadede Türkiye'yi, "AT ile özel statüye sahip bir ulke" konumuna sokmak is- temektedir. Bu husus son iki yıl içinde Bruksel'deki üst düzey yetkililer tarafından birçok defa gün- deme getirildi. Türkiye'nin AT ile özel statüye sahip ülke haline getirilme durumu, (a) şıkkında belirti- len husus ile yakından ilgilidir. c- "Bekle gör" politikası. AT Türkiye ile nihai değerlendirmeleri, ra- porda, Türkiye'den istenen değişikliklerden çok Doğu Avrupa'da Sovyetler Birliği'nde ve Ortadoğu'da ortaya çıkan değişmelere göre ya- pacaktır. Bu süreç ise belirsizliklerle doludur ve 10 yılda olabileceği gibi 20 yılda da olabi- lir. Raporda, "bekle gör" politikasının söylen- meyen hususlar açısından, bazı izlerine rast- lamak mümkündür. d- Komisyon raporu, "özellikle Türkiye'nin dışlanmadığı izlenimini verecek şekilde" ka- leme alınmıştır. Türk kamuoyundan tepki al- mama hedefi vardır. Raporla ilgili olarak ra- por yayımlanır yayımlanmaz Türkiye'de deği- şik çevrelerce, çok farklı tepkilerin ortaya çık- ması da bunu gösteriyor. Olumlu, az olumlu, gucenmedik, kötü, çok kotü gibi tepki ve de- ğerlendirmeler, konunun AT açısından başa- rılı bir şekilde ortaya konduğunu sergiliyor. e- Raporda, "Artık top Turkiye'dedir" iz- lenimi yaratılmak istenmiştir. "Eğer Türkiye, AT'ye girmek istiyorsa, ra- porda önerilenleri yerine getirmek zorundadır" gibi bir yaklaşım sergilenmesine rağmen Türkiye'nin üyelik durumuna karar, AT'ye bırakılmakla mekanizma tek yöne ça- lışmış oimaktadır. Raporun, AT çıkarlarıru ve beklentilerini ön planda tutması doğaldır. Ancak Türkiye'de ka- muoyu ve ilgili çevrelerin gerçekleri sağduyu ve Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda gerçekleştirmesi gerekir. Bu bakımdan özel- likle II. bölümde değinilen hususların dikkat ve titizlikle incelenmesi zorunluluğu vardır. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) da klasik müzik, opera ve bale ile ilgili. Ailenin bu kanadı, Semra Hanımefendi'nin dayısı Müker- rem Berk tarafından temsil ediliyor. Berk, TRT Yüksek Ku- rulu üyesı. Flüt sanatçısı Berk, Istanbul Konseryatuvarı'nda flüt öğretmenliği, İstanbul Senfoni Orkestrası üyeliği ve İz- mir Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürlükleri gibi görevleri bitiikte yürütüyor. Berk'in bunlardan başka görevleri de bu- lunuyor. Berk'in İstanbul Opera ve Bale Müdürlüğü'nde de bir oda- sı ve emrinde hazır bekleyen bir arabası var. Berk, İzmir Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürlüğü göre- vinden aralık ayında ayrıldı; kızı Türkân Çiftçi ise aynı vak- fın yönetim kurulunda görevli. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü kuruluş yasa- sınagöre kuruma genel müdürün, "opera, bale, müzik alan- larından birinde başarı ile tanınmış sanatçılar, bu alanda eser- ler veren besteci ve yazarlar, temayüz etmiş opera ve bale yöneticileri" arasından seçilmesi gerekiyor. Kuzen Gömüren, Ankara Senfoni Orkestrası'nda korno sanatçısı olarak çalışmış, aynı zamanda konservatuvarda da öğretim üyeliği yapmış. Gömürgen, konservatuvardaki nefesli sazlar bölüm başkanlığı görevinden Müdür Ersin Onay tarafından alınmış. Gömürgen bir korno sanatçısıdır; başanlan ile tanınmış, bu alanda yapıtları bulunan değerli sanatçılar varken niçin Gömürgen bu göreve getirilmişti? Dayı Berk böyle istemişti, Gömürgen de kuzendi de on- dan. Opera izleyenler, 1980-81 yıllarında 132 bin 931 kişiymiş; izleyici sayısı o tarihten bu yana düşmüş, elimizdeki en son sayı 1986-87 yılı istatistikleri. Bu yıllar arasında opera izle- yenlerin sayısı 129 bin 703 olmuş. Bale izleyicileri, 1979 yılından sonra sürekli artmış; 1984-85 yıiında 122 bin 463'e ulaşan bale izleyicileri sayısı 1986'da 97 bine, 1987'de de 88 bine düşmüş. Gömürgen'in makam odasında "saat beş sohbetteri" çok ünlüymüş. Bu söyleşiler sırasında opera ve bale izleyicisi- nin nasıl arttırılacağı konusu da yer alırsa seviniriz. BUĞRA'NIN Y A N I T 1 : ' " " " " '"" Sayın Tarık Buğra, geçen ayın 17'sinde bu köşede yayım- lanan "Loh'un Oyunu" başlıklı yazıya bir yanıt göndermiş; yanıtı okuyalım: "1) Bu oyunu Devlet Tiyatrolan'na, ben Edebi Kurul üyesi ve baş- kanı değilken verdim. Konu, ben kurula geldikten sonra da mer- hum Profesör Mehmet Kaplan ve Sayın İrfan Şahinbaş tarafından, tekrar tekrar gündeme getirildi, kabul edildi, ama sahnelenmedi. Oynanacak dendi, benden, Sayın Özakman döneminde, tiyatro- nun broşürü için yazı istendi. Aşağıda anlatacağım bu yazıyı gön- derdim; fakat gene oynanmadı. 2) Kültür Bakanlığı danışmanı, henuz değilim. Olursam, yadır- gayıp yadırgamamak sizin bileceğıniz bir iştir. 3) Benım için, devletin en gözde yazan diyorsunuz. Keşke olsay- dım. Fakat bu bir esef cümlesi değildir; çünkü, Küçük Ağa, Ibiş'in Rüyası, Dönemeçte, Gençliğim Eyvab, Yağmur Beklerken, Osman- cık, Ayakta Durmak istiyorum. Akümulatörlü Radyo, Yarın Diye Bir- şey Yoktur gibi, tekrar tekrar basılan roman, piyes ve hikâyelerim- le -sanırım siz dahil- edebiyatla ilgilenenlerin gözde yazarlanndan biri olmak ve sayılmak bana yeter de artar. 4) Adını ettiğinız kitabın çevirmeninden izin almak meselesine gelince; o kitap Sayın San'a ya Sümerbank tarafından çevirtilmiş ya da telif hakkı bu bankaca alınmıştır. Başka türlü de olamaz; çünkü onu oyunlaştırmamı benden bu banka istemiştir. Sözleşme vardır. 5) Yukarıda dokunduğum yazıda, kı oyun gerçekleşırse program broşüründe aynen çıkacaktır, ortada bir gümrük kaçakçılığı bulun- madığını göreceksiniz. 6) Konu için yabancı diyorsunuz. Ayakta Durmak İstiyorum adın- daki oyunumun konusu da yabancıdır; o da özgürlük ve bağımsız- lık için girişilen trajik bir başkaldınyı ele alır O oyun yüzünden de sizinkinden çok daha ağır saldırılara uğramıştım ve ne faşistliğim, ne kafatasçılığım kalmıştı. Oysa ben, bu iki konuda da bütün in- sanlığı ilgilendiren böyle trajedilerde bir Türk yazannın da sesi bu- lunsun düşüncesinden, sadece bu düşünceden yola çıkmıştım. Di- lerim oyunu seyredersiniz. Bu mümkün olacaksa, işte iddia ediyo- rum, tıpkı Ayakta Durmak istiyorum için olduğu gibi, Yüzlerce Çi- çek Birden Açtı için de ve bütün sağ düşûnceli seyircilerle birlikte, yabancılık duymayacak; bu bir Türk yazannın oyunudur, diyecek- siniz. 7) Kitapla yaptığınız karşılaştırmaların kırk paralık değeri yoktur. Ben onları, has isimleıie birlikte, sırf o trajediyı yaşayana ve yaşa- yanlara saygı borcumu ödeyebilmek için aynen aldım. Yoksa, oyu- nun dortte birını bile tutmayan o iktibasların çok daha güzel sözle- rinı, hem de kolayca yazabilirdım. 8) Bir romanın, bir bıyografinin, hatta bir oyunun -Kuşlar- oyun- laştırılmasını ben başlatmadım. Bunun yığınla örneği vardır; bilir- siniz. 9) Son zamanlarda oyunları sık sık oynanan diyorsunuz. Reper- tuarı şöyle bir karıştırınız, göreceksiniz; oyunları en az sahnelenen yazarlanmızdan birıyim ve oynanmayan -Patron- oyunlarım da vardır. Oynananları, Edebi Kurul üyelığimle bağlarrtılı gormeniz ne kadar yanlış; çünkü Ayakta Durmak istiyorum, İbış'ın Rüyası, Akümula- törlü Radyo, benim bu üyelığimden önceleri yazılmış ve repertu- arlara alınmıştır. Hem de yalnız Devlet Tiyatrolan'nda değil; Şehir Tiyatrolan'nda, Kent Oyunculan'nda. rahmetli Ulvi Uraz Tiyatro- su'nda. Benım yazarlığımı Edebi Kurul üyeliğime bağlamanız faz- la, ama çok fazla bir insafsızlık olmaz mı Sayın Mumcu?" Sayın Buğra'yı yanıtlayayım; 1- Buğra'nın, "Yüzlerce Çiçek Birden Açtı" adıyla yazdığı oyun, Devlet Tiyatrolan'nda sergilenecek. Bu oyun, Robert Loh'un "Kızıl Çin'den Neden Kaçtım" adlı kitabtndan alınmış. 2- Buğra, oyunun bu kitaptan alındığım belirtmiş olsa hiç sorun olmazdı. Ama belirtmemiş. 3- Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nın 6 ve 15. maddeleri "asıl eser sahibinin ad veya alametinin.. Âdet olduğu şekilde" yazılmasını gerektirmektedir. Buğra bu kurala uymamış. 4- Kitap ve oyun metninde karşılaştırmalar yaparak bazı tümcelerin sözcük sözcük kitaptan alındığı kanıtlanmıştır. Kitap ve oyun konusu aynı. Üstelik, bazı tümceler de tıpa- tıp aynı. Sayın Buğra, bunlar için nasıl "karşılaştırmaların kırk paralık değeri yok" diyebiliyor? Bunu anlamak gerçek- ten olanaksız. 5- Buğra'ya Kültür Bakanlığı Danışmanlık önermiş; ancak Buğra bu göreve henüz başlamamış. Göreve başlarsa hiç yadırgamam. Niçin yadırgayayım? Oyunları televizyon ve Devlet Tiyatrolan'nda sergilenen Buğra, "devletin gözde ya- zarlanndan biri" tanımlamasından niçin bu kadar tedirgin oluyor? Özür dilerim; bunu da gerçekten anlayamadım. 6- Eleştiri konusu; yabancı bir kitaptan alınan konunun özgün ve yerli bir oyun gibi sunulmuş olmasıdır. Tartışma özü budur. Sayın Buğra, yanıtı ile yazımı doğrulamıştır, ken- disine bu nedenle teşekkür eder; başarılar dilerirn.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle