19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
i OCAK 1990 EKONOMI CUMHURÎYET/13 Mali müşavir i sııç' gözleyecek • ANKARA (AA) — serbest muhasebeciler, mali muşavirler ve yetninli mali müşavirlerin, iş elde etmek için açık ve kapalı, dolaylı ve dolaysız yöntemlerle reklam yapmaları yasaklandı. Söz konusu kişiler, ayrıca yaptıkları işler sırasında adli yargıya göre suç oluşturduğunu belirledikleri halleri, yetkili mercilere duyurmakla yükümlü tutuldular. Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelik dünkü Resmi GazeteMe yayimlanarak yürürlüğe girdi. Emekliye ek ödeme • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Emeklilere Danıştay kararıyla verilmesi öngörülen gösterge farklarının ilk taksidi 8 ocak pazartesi günü tş ve Ziraat Bankası şubelerinde ödenecek. Edinilen bilgiye göre ortalama 1 milyon 200 binle 1 milyon 600 bin lira arasında değişen gösterge farklarından toplam 129 bin 489 emekli yararlanacak. Bu kapsamdaki emeklilere 8 ocak günü farklann ilk taksidi olarak toplam 90 milyar lira ödenecek. Zorla emeklilik • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — TGS Ankara şubesi, Anadolu Ajansı ve Milliyet işyerlerinde çalışan kimi üyelerinin emekliliğe zorlandıklarını bildirdi. TGS Ankara Şubesi tarafından yapılan açıklamada, özellikle Anadolu Ajansı ve Milliyet Gazetesi işyerlerinde toplu iş sözleşmesi hükümlerine karşın, emekliliği gelmiş bazı işçilerin emekli olmaya zorlandığı belirtilerek "Kendi özgür iradeleri dışında çahşanlan guç durumda bırakan ve işyerlerinde tedirginlik yaratan bu uygulamalar insan haklanna da aykındır" denildi. Tiıriznıde 'hayalf korkusuBir milyar lira sermayeli turizm acentelerinin devlet tarafından teşviğinin 'hayali' birleşmeler yaratabileceği, dış ticaret sermaye şirketlerine benzer bir modelin ortaya çıkabileceği öne sürülüyor. Turizm acentelerinin teşviki tasarısını olumlu bulan bazı turizmciler, tasarının hayata geçmesinin çok zor olduğunu, şart koşulan sermayenin çok büyük olduğu savunuluyor. LEVENT GURSES En az bir milyar lira sermayeli turizm acentelerinin devlet tarafından teşvik edil- mesini öngören yasa tasarısı, bazı turizm- ciler tarafından 'Olumlu bir düşünce, an- cak hayata gecmesi çok zor' şeklinde de- ğerlendirilirken baa turizmciler de kara- rın küçuk turizm acentelerinin son derece aleyhinde olduğunu ve meydanın 4-5 bü- yük şirkete kalmasına neden olacağını be- lirttiler. Teşvik almak için bir milyar lira sermaye 'Bedelsiz'de önceki başvuruya eski slstenı Bedelsiz otomobil ithali için daha önce başvuranlara, yürürlükten kaldırılan esaslara göre izin verilecek. ANKARA (AA) — Bedelsiz otomobil ithal etmek için önceden başvuranlara, yürürlükten kaldı- rılan esaslara göre izin verilecek. Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarlığYnın dünkü Resmi Gazete1 de yayımlanan tebliği ile 3 yaşını geçmeyen otomobillerin bedelsiz ithali için daha önce yapılan baş- vurulara ilişkin uygulamaya açık- lık getirildi. Buna göre, 30 Aralık 1989 tari- hine kadar adlanna en fazla 3 mo- del yaşında otomobil kaydı bulu- nan hak sahipleri, Destekleme ve Fiyat îstikrar Fonu'na her model yılı için 500 mark karşılığı prim yatırarak, 1700 santimetreküp si- lindir hacminden küçük otomo- billeri bedelsiz olarak ithal edebi- lecekler. Hak sahipleri, silindir hacmi 1700-2000 santimetreküp arasın- da olan otomobiller için, her 100 santimetreküp karşılığı olarak 1000 mark fon ödeyecekler. ve en az bir milyar liralık pazarlama hiz- met paketi şartı, acentelerin birleşerek bü- yük tur operatörleri olmaları gereğini be- raberinde getiriyor. Ancak turizmciler bir milyar lira sermaye aranmasının yanlış ola- cağım, bunun hayali tur operatörleri ve su- ni birleşmeler ortaya çıkaracağını belirtti- ler. Bir turizmci de bunun ihracatta oldu- ğu gibi dış ticaret sermaye şirketi türün- den bir yaklaşım olduğunu, ancak hükii- metin ihracatta bu strateji ile bir başan sağlayamadığını ve turizmde de bu türden bir yaklaşımın büyük sıkıntılar doğuraca- ğını, buyük sermayelı çevrelere para ka- zandırmayı amaçladığını vurguladı. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) eski Başkanı Ferit Epikmen, çoğunluğunu 50-100 milyon lira sermaye- li turizm acentelerinin oluşturduğu sektör- de bir milyar lira sermayenin çok buyuk bir rakam olduğunu beürterek '*Turizm hizmet sektörüdur ve serma>e>e bağımlı degildir. Bu kararla meydan 4-5 şirkete ka- lacak ve küçük şirketler olumsuz etkilenecektir" diye konuştu. VİP Turizm Genel Müdürü Ceylan Pi- rinçoglu, bir milyar lira şartının hayali tur operatörleri ortaya çıkaracağını vurgula- dıktan sonra küçuk acentelerin, bir buyük acente önderliğinde birleşerek yurtdışında tur operatörlüğü yapılması yoluyla başa- nya ulaşılabileceğini ifade etti. Pirinçoğ- lu, "Ancak yurtdışında rekabet edebilraek için yabancı bir ortak da gerekli. Vaban- cılann Turkiye'nin pazartanması konusun- daki know-how'ına ihtiyaç olacaktır" di- ye konuştuktan sonra karan düşunce ola- rak olumlu bulduğunu, yıllardır ihmal edi- len turizm sektörünun teşviğe ihtiyacı ol- duğunu belirtti. Air-Tour'un Genel Müdürü Çınar Nal- bantoğlu ise karann hayata geçmesinin zor olacağını söyledi. Nalbantoğlu, birtakım acentelerin suni birleşmeler yoluyla teşvik- leri alacağını söyledikten sonra "Biz mil- lel olarak ortaklığa açık değiliz. TÜR- SAB'ta bile bir araya gelemiyoruz" dçdi. Yurtdışında yoğun rekabet nedeniyle tur operatörlüğu yapmanın bir hayli zor oldu- ğunu, 1992 Tek Pazar hedefı nedeniyle pi- yasanın lideri lngiliz ve Alman tur opera- törlerinin bile geleceğinin belirsiz olduğu- nu ifade eden Nalbantoğlu, "Birleşmeler olsa bile organizasyon ve yönetimle ilgili sonınlar ortaya çıkacaknr. Kim yonetecek, çalışanların dunımu ne olacak? Bir de Türkiye dışanda' şimdilik >a* turizmi ile satılıyor. Peki o zaman, dışanda sadece Türkiye'yi satmaya çalışan yerli tur ope- ratörleri, kışın Avrupa'daki rekabet orta- nıında ne \apacaklar?" diye konuştu. 5250 Aıtın döviz rezervleri •**"; 3112 87 3112 88 1512 89 2212.89 TRT'den reklama zam martta Döviz varhkları 11 trilyon ANKARA (ANKA) — Merkez Bankası'mn döviz varlıklan, 15-22 aralık günleri arasındaki dönemde 196 milyar lira artış göstererek, 10 trilyon 952.6 milyar lira düzeyine ulaştı. Merkez Bankası verilerine göre anılan bir haftalık dönemde, bankanın döviz mevcutları da 13.9 milyar lira çoğalarak, 22 aralık itibarıyla 3 trilyon 236.3 milyar liraya yükseldi. Altın ve döviz varlıklannda meydana gelen artışa rağmen Merkez Bankası bilançosu, 22 aralık itibarıyla, 156.1 milyar lira olarak, 51 trilyon 553.7 milyar liraya indi. Bilançodaki bu azalmada, menkul değerler cüzdanında yer alan tahvillerde meydana gelen azalma etkili oldu. Menkul değerler cüzdanı anılan bir haftada, 497.4 milyar lira azalarak 1 trilyon 2.8 milyar liraya geriledi. Merkez Bankası'mn ticari bankalara kullandırdığı krediler 22 aralık itibarıyla 20.5 milyar lira azalarak 703.4 milyar lira düzeyine indi. Linyit'inyarısı çöpe gidiyorAvrupa'da 150 yıldır kullanılan biriketleme yöntemi Türkiye'de pek uygulanmadığı için her yıl, tüketilen linyitin yüzde 4O'ı toz halinde çöpe gidiyor. Toz linyit sıkıştırılma (biriketleme) sırasında hava kirliliğini önleyici maddeler de eklenebiliyor. MERİH AK Borsa Dergisi 6 Para' çıkıyor • Ekonomi Servisi — Haftalık Borsa Dergisi "Para" 22 ocakta yayımlanmaya başlayacak. Yöneticiliğini Hakan Feyyat'ın yapacağı "Para" Dergisi, tstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın yanı sıra dış borsalardan da haberlere yer verecek. Dergide tasarruf sahiplerini ilgilendiren altın, döviz ve çeşitli mal piyasalarından haberler de yer alacak. Pen Ajans'a yabancı ortak • İSTANBUL (AA) — Pen Ajans, İngiliz D'Arcy Masius Benton and Bovvles (DMBB) firması ile ortaklık kurdu. Pen Ajans'tan dün yapılan yazılı açıklamada, ajansm, 1989 yılında yaptığı anlaşma sonucunda 1 Ocak 1990 tarihinden itibaren Pen Ajans - DMBB adıyla reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler alanında hizmet vereceği bildirildi. İZMİR — Türkiye'de kışın ya- kacak olarak kullanılan 10 milyon ton linyitin yaklaşık 4 milyon to- nunun toz olarak çöpe gittiği bil- dirildi. Evlerde yakılan linyitler, yüksek oranda kül ve nem içerdi- ğinden hem ısı yönünden büyük kayıplara hem de kirliliğe neden oluyor. Linyitin biriketlenmesi ile bu sorunların çözümlenebileceğini belirten Prof. Dr. Mehmet Sağ- lam, biriketlenme çalışmalarımn Türkiye'de çok yetersiz olduğunu da söyledi. Evlerde kullanılan yakacaklann başında linyit kömürü gelmesine rağmen Türkiye^de geniş bir böl- geye yayılan linyit yataklannın ka- lite bakımından oldukça düşük düzeyde olduğu beürtiliyor. Türki- ye'de üretilen ve evlerde kullanılan linyitlerin yüksek oranda kül ve nem içerdiğine dikkat çeken Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Saglam, toz kö- mürün biriketlenerek tekrar geri kazaıulması için 10 yıldır çalıştık- lannı söyledi. Ocaktan başlayarak evlere kadar gelen kömürün bir- çok evrelerden geçtiğini, iç ve dış etkiler nedeni ile devamlı olarak parçalandığını belirten Prof. Dr. Sağlam, "Ülkemizde evlerde tüke- tilen linyit miktan 7-10 milyon ton arasında degişmektedir. Bunun da yüzde 40"ı parçalanarak toz hali- ne gelmekte ve israf olmaktadır" dedi. Prof. Dr. Mehmet Sağlam şöyle konuştu: "Avrupa nlkelerinde yaklaşık olarak 150 yıMır kömüriin biriket- lenmesi yapılmaktadır. Buradaki amaç toz baline gelen ve aülan kö- mttriin preslenerek tekrar kazanıl- masıdır. Ülkemizde fazla oranda toz kömürü potansiyeti var. Bu ne- denle de büyük enerji kayıplan söz konusu. Türkiye'de biriketlen- me çalışmalan istenilen düzeyde değil. Ozel sektör bu konuda ça- lıştı, ama başanlı olamadı. Dev- letin bu konuda destegini ventıe- si gerekiyor." Toz kömürün geri kazanılması- nın çevre kirliliği açısından da bü- yük önem taşıdığım belirten Prof. Dr. Mehmet Sağlam, "Labaratu- varda yapılan kanşımlarla hava kirliliğini de minimum seviyeye in- dirmeyi başardık. Çevreye verilen kükürt, birikedenme sırasında kö- müre ilave edilen kireçle büyük öl- çüde onlendi. Bu gibi çalışraalar çeşitli üniversitelerde yapılmakta- dır" dedi. ANKARA (AA) — TRT, her yıl ocak ayında yeniden düzenle- diği reklam yayın ücreterini, bu yıl mart ayında uygulamaya ko- yacak. En yüksek ücret TV 1 ve 2. kanallannda ana haber bülten- leri ile hava durumu arasında ya- yımlanacak reklamlardan alına- cak. Televizyonun birinci kanalın- da, ana haber bülteni ile hava du- nımu arasında yayımlanan ve azarai 60 saniye süreli olan rek- lamların ücreti 37 milyondan 54 milyon liraya çıkanldı. Program sinema ve diziler arasında yayım- lanacak reklamların ücreti ise 60 saniye için 47 milyon lira, 30 sa- niye için de 28 milyon lira oldu. Yılbaşı, genel nüfus sayımı, se- çim ve Eurovision özel yayınlan sırasında ekrana gelecek reklam- lann saniye ücreti ise 900 bin lira olarak belirlendi. Televizon ikinci kanalmda ha- ber bülteni öneesi yayımlanan reklamlann saniye ücreti, 166 bin liradan 250 bin liraya yükseltildi. Bu kanalda 20.15'te yayına giren dizi ve program öneesi yayımla- nacak reklam ücreti ise 180 bin li- ra olarak tespit edildi. Televizyo- nun ikinci kanalmda özel gün ve yayınlarda yer alacak reklamlar için saniye ücreti de 200 bin lira- dan 260 bin liraya çıkarıldı. Yine bu kanalda yayımlanan Türk- çe-lngilizce haber bültenleri ara- sında gösterilen reklamlann 60 sa- niyelik ücreti, 10 milyon liradan 15 milyon liraya yükseltildi. Prog- ram, sinema ve diziler arasında yayımlanacak reklam programlan için saniye ücreti de, 60 saniyeli yayvn için 15 milyondan 25 mil- yona, 30 saniyelik yayın için 10 milyondan 15 milyona çıkanldı. TV'nin Uçüncü kanalmda yapı- lacak 60 saniyelik reklam yayını için ücret 14 milyon lira, 30 sani- yelik yayın için ise 8 mtlyon lira olarak tespit edildi. GAP TV'sin- de ise gündüz yayımlanacak rek- lamlar için 15 bin lira olan sani- ye Ücreti 30 bin liraya yükseltil- di. 'Karadeniz Ekonomik Bölgesf önerisi Ekonomik Panorama Dergisi tarafından düzenlenen panelde konuşan Prof. Gülten Kazgan, Turkiye'nin AT'ye alternatif yaratması gereğine dikkat çekerek Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerle ekonomik bölge kurulmasım önerdi. Ekonomi Servisi — Dünyadaki son ge- lişmelerin şu anki Türkiye'yi olumsuz et- kileyebileceği, ancak kendine "çeki-düzen" veren ve zamana uyum sağlayabilen bir Turkiye'nin şansının yüksek olduğu belir- tildi. Haftalık Ekonomik Panorama Der- gisi'nin önceki gün duzenlediği "Diinyada Yeni Dengeler ve Türkiye" başhklı panele katılan konuşmacılar, yüzde 70 enflasyon, yüzde 2,5* nüfus artışı, eskimiş sanayi ve büyük miktarlardaki dış borcuyla şimdiki Turkiye'nin bir 10 yıl daha bu görünümün- den kurtulamaması sonucunda sorunları- nın büyüyebileceğini vurguladılar. Önceki gün Hilton Oteli'nde düzenlenen panele katılan Prof. Dr. Asaf Savaş Akat yaptığı konuşmada, Doğu Avrupa ülkele- ri pazarımn potansiyel olarak ABD paza- rından daha büyük olduğunu ve bu geliş- melerin Türk dış ticareti için büyük bir fır- sat yarattığını belirtti. Türkiye*nin dünya ticaretinden önemli pay almada akılcı bir iktisat politikasına gereksinimi olduğunu söyleyen Akat, şimdiki konjonktürün de- vam etmesi halinde ise Turkiye'nin büyük bir olasüıkla bu fırsatı kacırabileceğini vur- guladı. Türkiye'nin sermaye ihraç eden bir ülke olması gerektiğinin de altını çizen Akat, "Beklemeye tahammül yok" dedi. Prof. Dr. Gülten Kazgan, Türkiye'nin AVye bir alternatif yaratması gereğine de- ğindiği konuşmasmda; Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerle bir "Karadeniz Ekonomik Bölgesi" kurulması fıkrini önerdi. Kazgan, dunyarun hızla bir bloklaşmaya gittiğini ve Türkiye'nin de bloklaşmamn dışında kal- maması gerektiğini söyleyerek, Türkiye'nin hem AT oyununu oynarken hem de yeni bir bloklaşmaya giderek kişiliğini ortaya koymasının ve bunun getireceği ekonomik olaylardan yaraıianmasınm büyük avantaj- lar doğuracağına dikkat çekti. Kazgan, Türkiye'nin, artık NATO kar- tuıı uzun süre oynamasının mümkün olma- dığım da sözlerine ekleyerek eğitimden nü- fus artışına, çevrecilikten teknolojiye ka- dar her alanda kendini geliştirmesi gerek- tiğine parmak bastı. Koç-Amerikan Bank Genel Müdür Yar- dımcısı Dr. Metin Berk de yaptığı konuş- mada, Doğu Avrupa'daki gelişmelerin Türkiye'nin ATdeki pazarlık gücünü azalt- tığını, bunun da katma değeri, teknolojisi yüksek sanayiye yatırım yapılabilmesiyle aşılabileceğini söyledi. Dış Ekonomik tlişkiler Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Çelik Kurdoğlu da ba- şuu îtalya'nın çekebileceği bir "Güney Ak- deniz Topluluğu"nun gündemde olduğu- nu belirtti. Kurdoğlu, bunun AT'ye alter- natif yaratabileceğini söyleyerek Türkiye 1 - nin artık stratejik kartının bittiğini, jeopo- litik kartın önem kazanmaya başladığım vurguladı. Panelin birinci bölumünde ise dünyadaki yeni politik dengelere ağırlık verildi. Ge- lecek için bir dizi sorulann yöneltildiği bu bölümde konuşan gazeteci Mehmet Ali Bi- rand, SSCB'nin bir süper güç olma özelli- ğini yitirdiğini ve ABD'nin ultra süper güç haline geldiğini belirterek bunun dünya dengeleri için çok tehlikeli olduğunu söy- ledi. Türkiye'nin artık strateji kartını kul- lanamayacağını da sözlerine ekleyen Bi- rand, "Şimdiye dek hep stratejik kartımı- zı kullanırdık. Alışmışız hep tek kart oy- namaya. Ve şimdi ne kart oynayacağımızı bileraiyoruz" dedi. IŞÇININ EVRENEVDEN ŞÜKRAN KETENCt Uzlaşma Hukuka göre hükümetlerin üstünde, tarafsız olması gereken Sayın Cumhurbaşkanı yeni yıl mesajında, ekonomiyi düze çı- karma adtna işçi-işveren-hükürnet taraflarını "toplumsal uzlaşmaya" çağırdı. TİSK kanadı bu önertye hemen sarıldı. Türk- İş Başkanı Şevket Yılmaz, önce sıcak yaklaşımla enflasyon ar- tışını karşılayacak bir ücret önerisine "evet" diyeceklerini söy- ledi. Sonra da bazı uyarılar aldığı izlenimini veren, her yoruma elverişli ikinci bir açıklama yaptı. Kendisini yakından tanıyan hükümet, işveren ve sendika çev- releri için son açıklaması, duruma göre politika izlenecek anla- mına geliyor. Tabandan, sendikalardan çok sert tepkiler gelmez, hükümet de görüntüyü kurtaracak bir şeyler verirse, iş kotarıla- bilirse, "toplumsal uzlaşmaya evet". Yok, tepki çok fazla olur, işler tersine gelişirse, "toplumsal uzlaşmaya hayır" denmiş ola- cak. Benzer senaryolu filmleri ne kadar çok ve sık seyrediyoruz değil mi? Bize sorarsanız Türk-iş'in yeni yönetiminin kamuoyuna açık ilk çalışma gündeminin "toplumsal uzlaşma" olması ciddi bir talihsizlik. Elbette kural olarak, işçi konfederasyonları toplum- sal anlaşmalar yapamazlar gibi bir önyargı ya da saplantı içirt- de değiliz. Demokrasilerde, üçlü tarafların bir araya gelerek yap- tıkları toplumsal anlaşma örnekleri oldukça fazladır. Her şey- den önce zorunluluk hallerinde yapılan toplumsal anlaşmala- rın sonuç olarak işçiler ve sendikal örgütlerince çok sevilmedi- ğini, fazlaca benimsenmediğini vurgulamalıyız. Çok dahaönem- lisi ise bu türden anlaşmalar için sendikaların vazgeçemeye- yecekleri önkoşullann olması. Daha açık bir anlatımla, bir işçi konfederasyonunun işveren ve hükümet cephesi ile masaya ülke düzeyinde bir anlaşmaya oturabilmesı için, kendini vazgeçemeyeceği şilahlarla, donanım- larla güçlendirmiş olması zorunluluğu var. Öncelikle işçi örgü- tünün baştan yenik düşmemesi için o ülkede gerçek sendikal hakların kullanılabiliyor olması, yasaklı bir düzenin söz konusu olamaması gerekiyor. Pek çok ülkede yaşanan deneyimler, biz- de Ecevit hükümeti döneminde Türk-iş'le yapılan toplumsal an- laşmada olduğu ûzere. işçi örgütünün sendikal hakları kullana- bilme anlamında yasaksız düzen içinde olması halinde dahi ya- pılan anlaşmadan zararlı çıktığını ortaya koyuyor. Türk-iş'in yertt yönetiminin, demokrasi ve sendikal hakların eksiksız kullanılabildiği. işçi örgütünün gerçek taban desteği- ne sahip olduğu ve güçlü şilahlarla donanımlı bulunduğu hal- lerde dahi başarısızlık olasılığının çok yüksek olduğu bir anlaş- ma önerisine değil sıcak bakmak, sözünü dahi ettirmemesi ge- rekmiyor mu? "Toplumsal uzlaşmayı" gündeme almak öncelikle siyasal açı- dan gerçek bir talihsizliktir. Yine Şevket Yılmaz başkanlığında- ki Türk-İş yönetimleri, bildiğimiz kadarı ile 1984 yılından bu ya- na, işçi sınıfının karşısında bir ANAP iktidarından yakınmışlar- dır. Bu iktidann düşmesi için seçim ve referandum karnpanya- larında aktif politikalar uygulamışlardır. Şimdi seçim anketlerinde halk oyu desteğı %15'lere düşmüş ve gitmesini istedikleri ikti- darla, iktidarı doğrudan desteklemek anlamına gelen böyle bir uzlaşmayı nasıl düşünebilirler? Muhalefet partileri SHP ve DYP başından Özal'ın önerisini ret ederek bu anlamdaki tepkilerini dile getirmişlerdir. Toplumsal uzlaşmayı düşünebilmek sendikal bazda çok da- ha büyük bir talihsizliktir. Çünkü Türk-iş'in yine Şevket Yılmaz başkanhğındaki daha önceki bütün yönetımlerimn ve genel ku- rullarının alınmış sayısız bağlayıcı karar ve görüşleri tartışılmaz açıklıktadır. Türkiye'de gerçek sendikalaşma, toplu pazartık grev hak ve özgürlükleri söz konusu değildir. Anayasa ve ilgili yasa- larda çok köklü, önerr'i değişiklikler gereklidir. ANAP iktidarla- rı demokratik içerikte en küçük bir yasal düzenlemeyi günde- me getirmedikleri gibi yeni her yasa ve uygulamaları ile işçi hak- lannda yeni kısjtlamaları getirmişlerdir. Hükümet ve işveren cep- hesi karşısında yasalar desteğinden de yoksun olarak masaya oturmak, uzlaşmadan da öte bir teslimiyeti getirmez mi? Sendikacılar 1984'ten bu yana, kendilerinin imzasını taşıyan toplu sözleşmelerle işçilerin hak kazanma yerine hak kaybet- me, yoksutlaşmalannın suçunu hep yasaklı düzene atmamış- lar mıydı? Sonunda işçi taban sürekli yoksullaşmadan, hak kay- betmekten bunalmış, "açlık" gündemi ile yasaklı düzende, ça- re arayışına geçmemiş miydi? Işçilerimiz böylece dünya işçi sı- nıfı tarihinde yeri olmayan, bizdeki yasaklı düzenin ürünü, pa- sif direnişlerı bulmuş, geliştirmiş, giderek yaygınlaştırmış ve ge- çen yılın baharında bizim işçi sınıfımızın tarihınin en kitlesel eylemlenni gerçekleştirmişlerdi. Yasaklı düzene, kaderciliğe ilk isyanın, birlikte ilk ciddi bir- şeyler kotarmanın sembolü bahar eylemlerinin getirdiği hava, sendikalar yönetimlerine de küçümsenmeyecek bir biçımde yan- sımıştı. Aslında Türk-İş genel kurulu delege dağılımına da so- yut olarak yansıyan bu hava, değişiklikten korkan, değişimi ez- mek isteyen lonca-kast sistemi yürüyen sendikal anlayışın, be- cerikli liderlerinin ittıfakı ile ters yüz edilmişti. Yine Şevket Yıl- maz başkanlığında, ancak dengelerin değil, bu kez sağın, sa- dece siyasal anlamda da değil, çıkarcı sendikacılık anlayışı an- lamında asıl tutucu ittifakın desteğinde bir yeni yönetim oluşmuştu. Çoğunluk taban desteğinden, tabandakı değişimden çok uzak, tıpkı ANAP iktidarı gibi kitleleri temsil etmeyen Türk-İş yöneti- minin, böyle bir uzlaşmaya değil "evet" demesi, eğilim duyması dahi, ayrıca bir talihsizlik olabilir. ŞİRKETLERDEN HA^ERLER • BAŞER-COLGATE Temizlik Maddeleri Üretim Firması'nın 'Vıl Sonu Satış Toplantısı' yapıldı. Toplantıda, Başer-Colgate elemanlanna 'Satış ve PEizarlama Stratejileri' konulu seminerler verildi. • KOMİLİ Satış Teşkilatı'nın geleneksel yıl sonu toplantısı Antalya Dedeman Oteli'nde yapıldj. Geçen yılın bir değerlendirmesinin de yapıldığı toplantıda, 1990 yılı hedefleri saptandı ve başanlı elemanlar ödüllendirildi. • IBM Bilgisayar Firması, 1990 yıhnın ilk büyük bilgi işlem sergisini Ingiltere'de açıyor. 27 Şubat-1 Mart 1990 tarihleri arasında ziyarete açık olacak sergide IBM ürünleri ve ürünlere ilişkin seminerlerin yanı sıra, üretim, banka ve sigortacılık, kamu hizmetleri, dağıtım, pazarlama, bilim ve teknik gibi çeşitli alanlarda uygulama gösterileri yapılacak. FAX ÇOK HIZLI şife ÇOK FARKLI ' GONPAA.Ş- IST. 134 34S6 • 161 22 06 • 1328761 ANK 1363965 • 1372565 KW 225215 IBM PS/2 Doğru Çözümler + Anahtar Teslimi Projeler + Eğitim Hizmetieri + "Hot-Line" Acil Scrvis + Etkin Bakım Onarun + Satış Sonrası Destek + Deneyimli ve Profesyonel Kadro + Uluslararası Destek I PORTAŞ PORTAŞ DIŞ PAZARLAMA ORGANİZASYON VE TANITIM A.Ş. Merfcez: Rumeli Cad. Villa İş.haru A Blok Kat 3 Nişantaşı, İstanbul TeL (1) 130 15 07 (7 hat) Teleks: 26204 prts tr Faks: (1) 130 15 14 Adana: Gazi Paşa Bulvan, Yurdaer Apt. No.37/7 Daire 21 Tel: (71) 17 21 58 - 59 Faks: (71) 14 65 40 Antalya: Ulusoy Bulvan, Hayfabarut ApL No.57/3 Şarampol Tel: (31)11 07 37 - 38 Eğitim: Kasap Sokak, Topel Apt. No.14/A Esentepe, İstanbul Tel: (1) 174 76 85 (3 h?t) Senis: Talatpasa Cad No 106 Gültepe, İstanbul Tel: (1) 179 62 17 (3 hat) Faks: (1) 179 62 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle