Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 1990 KÜLTÜR-SANAT
YILINDA DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE KLASİKMÜZİĞE BİR BAKIS
CUMHURİYET/5
'Baader-Meinhof sinemada
• Kültür Servisi — Federal Almanya'daki Baader-
Meinhof örgütünün yargılanmasını konu alan
"Stammheim" (Baader-Meinhof Yargılanıyor) adh fılm, 5
ocak cuma gunü yeni açılan Beyoğlu Sineması'nda
gösterime giriyor. Alman yönetmen Reinhard Hauff un,
Stefan Aus'un "Baader-Meinhof Bilinmezi" adh
kitabmdan beyazpardeye aktardığı film, 1985 yılında
çevrilmis ve 1986 yılında Berlin Film Festivali'nde Altın
Ayı Ödülü'ne değer gönilmüştü. "Stammheim" adlı film
geçen sezon Efes Film tarafmdan getirtilmiş ve gösterime
ginniş, ancak altyazılannın kötülüğü yuzunden Efes Film
tarafından gösterimden kaldırılmıştı. Efes Film
yöneticileri, filmin yeni bir kopyasmı getirterek yeniden
altyazı hazırlattıklannı açıkladılar.
Güngör Iblikçi'nin gravtirleri
• Kültür Servisi — Güngör Iblikçi'nin Destek Reasürans
Sanat Galerisi'nde açılan gravür sergisi 19 ocağa kadar
sürecek. 1936 yılında Akşehir'de doğan ve tstanbul Güzel
Sanatlar Akademisi'nin Resim Bölümü'nu 1959 yılında
bitiren tblikçi, 1%1 yılında Cenevre'ye gitti ve buraya
yerleşti. Resim, karikatür ve gravür alanında çeşitli
çalışmaJar yapan Gungör tblikçi Cenevre, Lozan, Ankara
ve Izmir'de kişisel sergiler açtı. DYO'nun birincilik
ödülünü 1970 yılında kazanan sanatçı Polonya, Isviçre,
Italya, lngiltere, Norveç, ABD ve Arjantin'de de
bienallere katılarak yapıtlarını sergiledi.
Alman Kültür'de ocak etkinlikleri
• Kültur Servisi — Istanbul Alman Kultur Merkezi,
ocak ayı suresince sergi, açıkoturum ve fılm gosterilerini
sürdurecek. Program çerçevesinde 17-31 ocak tarihleri
arasında Alman fotoğraf sanatçısı Herbert List anısına
duzenlenen fotoğraf sergisi yer alacak. Yıldız Universitesi
Rektorluğu işbirliğiyle duzenlenen sergide, sanatçınm
1930-1970 yıllan arasındaki naturmort fotoğrafları yer
alıyor. Ömer Erzeren, Baha Göngür, Dr. Berthold
Johannes, Ercan Karakaş, Regaip Minareci, Altan
öymen ve Helmut Weber'in katılacağı "Almanlar Nasıl
Bir Almanya Istiyor?" konulu açıkoturum ise 24 ocak
tarihinde gerçekleşecek. Alman Kültur Merkezi'nde 11
ocak günu Wim VVenders'in "Zamanın Akışında" adh
filmi, 18 ocak tarihinde Niklaus Schilling'in "Willi Busch
Raporu" adlı yapımı ve 25 ocak tarihinde Theodor
Schübel'in "Sınır" adlı yapıtları, merkezin Odakule'deki
adresinde izlenebilecek.
Oktay Anılanınert sergisi
• Kültür Servisi — Oktay Anılanmert'in resimlerinden
oluşan sergi yarın Galeri Vinci'de açılıyor. Sergide
"beslenme" teması üzerine gerçekleştirdiği çahşmalannı
bir araya getiren Anılanmert'in yukarıda görülen yapıtı
da "Beslenme" adını taşıyor. 1939 yılında Istanbul'da
doğan, Guzel Sanatlar Akademisi'nde Neşet Gunal,
Cemal Tollu, Bedri Rahmi Eyuboğlu atölyelerinde eğitim
görerek 1964'de mezun olan Oktay Anılanmert, 1971'de
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde asistan olarak
göreve başladı. Sanatçı halen MSÜ Güzel Sanatlar
Fakültesi'nde öğretim gorevlisi olarak çalışıyor.
Yurtdışında da karma sergilere katılan, resmin yanı sıra
mimari, fresk, metal uygulamalar ve pandomim tiyatrosu
alanında çahşmalar yapan Anılanmert'in sergisi 20 ocaka
kadar surecek.
Söbtitay Özer sergisi
• Kiiltttr Servisi — Söbütay özer Resim Sergisi 6 ocak
tarihinde Eskişehir Palet Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1949
yılında îpsala'da doğan, 1973 yıhnda Gazi Eğitim
Enstitüsü'nden mezun olan özer, 1978 yıhnda Gazi
Eğitim Fakültesi'ne atandı ve halen bu kurumda
yardımcı doçent olarak çahşıyor. 1973 yıhndan bu yana
başta Devlet Resim ve Heykel Sergileri olmak uzere çok
sayıda sergiye katılan Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya
ve Avusturya'da açılan çeşitli karma sergilerde de yer
alan Söbütay özer, pek çok ödülün de sahibi.
Tarihi Gümüşkent evleri
• NEVŞEHtR (Cumhuriyet) — Nevşehir'e bağh
Gülşehir ilçesinin Gümüşkent kasabasındaki tarihi
Osmanh evlerinin koruma altına ahnması istendi.
Gümüşkent Belediye Başkam Kemal Ünal 19'uncu yüzyıl
Osmanh duvar resmi sanatının en güzel bir şekilde
yansıtıldığı tarihi Gümüşkent evlerinin Kültür
Bakanlığı'nca koruma altına ahnarak tahribinin
önlenmesi gerektiğini söyledi. Sayılan 10"u geçen tarihi
Osmanh evlerindeki çeşitli yağlı boya duvar süslemeleri
ile dönemin bazı olaylarımn yansıtıldığı duvar panoları
büyük ilgi çekiyor.
Zonguldak Fotoğraf Günleri
• Kültür Servisi —
Zonguldak Fotoğraf
Grubu tarafından
duzenlenen "Zonguldak
Fotoğraf Günleri"
bugün başhyor. Ay
sonuna kadar sürecek
olan Fotoğraf
Günleri'nin ilk etkinliği
bugün saat 18.00'de
Zonguldak Belediyesi
Sergi Salonu'nda
Süreyya Aytaç'ın
saydamlanndan oluşan
gösteri olacak. Mimar
Süreyya Aytaç*ın
gösterisinde Rize'nin
Bahkçılar köyünde
çektiği ve bir yarışmada birincilik kazandığı portre de
(yanda) yer ahyor. Bugun yine aynı yerde "Sovyet
Amatör Fotoğrafçılar Sergisi" de açüıyor. Fotoğraf
Günleri'nin sergiler bölümünde Seyit Ali Ak'ın derlediği
"Othmar Pferschy" sergisi, İFSAK 30. Yıl Sergisi, Aykan
özener'in "Dünden Bugüne" sergisi, Francisko Punal
Suarez ve Rolanda Pujol Rodriguez (Küba) "Güldüren
Anlar" sergisi bulunuyor.
Müzik ahmn, müzik satarunFİLİZ A I İ
20. yuzyüın son on yılına ayak
basmak uzere olduğumuz şu gün-
lerde dünyada muzik de zamanın
raodasına uyarak "business'' piya-
sası koşullarına uydu. Örneğin,
Herbert VOB Karajın öldü, değil
mi? Gözyaşı dökenler vardı onun
ardından kuşkusuz. Ama plakçı
vitrinlerini Karajanlarla süsleyen-
leri sadece Karajan'ın ölumünün
getireceği "bnsioess" ilgilendiri-
yordu. Çok geçmeden Horowitz
de sizlere ömur oldu. Bu kez Ka-
rajanlar kalktı, Horowitzler çıktı
piyasaya. llerleyen teknoloji saye-
sinde rahmetlilerin stereo - vide-
olannı da alabilirsiniz aynı mağa-
zalardan. Satışlar iyi gidiyor an-
layacağınız.
Daniel Barenboim'u Bastille
Operası sanat yönetmenliğınden
azlettiler, ama "business" dünya-
sında artık bir işten azledilmek bı-
le para getiriyor. Barenboım plak-
ları kapış kapış gitti o skandal sı-
rasında. Sonra da kendisine Chı-
cago Senfoni Orkestrası'nın şeflığı
verildi. Berlin Duvan yıkıldığın-
da Berlin Filarmoni Orkestrası-
nın, Doğu Berlinliler için verdiği
bedava konseri kim yönetiyordu
dersiniz? Tabii ki Barenboün.
Şu sıralar "harika çocak" ol-
mak da çok kârlı bir iş. Sovyetle-
rin Yevgeni Kissin'i 1971 doğum-
lu bir piyanist. Kissin şu anda Sov-
yetlerin en yüksek ücretle angaj-
raan yapan solistkrinden biri. Ka-
rajan'ın yönetuğı Berlin Filarmoni
Orkestrası eşh'ğinde çaldığı Çay-
kovski 1. Pivano Konçertosu, Kis-
sin'in en önemli referansı. Japon-
ların pannak çocuk kadar ufak
kemancı kızları Midorfnin talep
ettiği ücretleri ödeyebilecek baba-
yiğıtler var tabii müzik merkezle-
rinde, ama inanın bu çocukların
sırtından para kazananlara kıza-
cağı geliyor insanın.
Son on yılın modalanndan bir
başkası da "eski" ya da daha şık
deyimiyle "antik" enstrumanlar-
dan kurulu orkestralar. Bu işin de
hastaları var. Roger Norrington,
Christophcr Hogwood, Frans
Bruggen gıbı "antik"çiler için
"otantik" olmak demek, çevre kir-
liüğine karşı çıkmak gibi bir şey.
Haydn, Mozart, Beetboven zama-
nında orkestralarda kullanılan
çalgılarla, o zamanın organik ma-
teryalleriyle (ömeğin bağırsak telle)
yapılmış, hiçbir modern malzetne
karışmamış çalgılarla, dönemin
yonım stillen iyice araştmlarak
ortaya çıkanlan bu orkestralarda
kullamlan timpaniler bile 18. ve
19. yüzyıldan kalma. Müziğin bu
yeni "çevrecileri", 19. yuzyıl so-
nunda başlayan yozlaşmalarla ta-
nınmaz hale gelen klasik müzik
stil, yorum, ses, tını ve gelenekle-
rini yeniden canlandınyor, müzi-
ğin yakasma yapışmış pislikleri te-
mizliyorlar.
Ünlülerin yakınlannın da mü-
zik dünyasında kendilerine yer
edinmeleri moda son yıllarda. Ka-
rajan'ın ölumüyle boşalan Berlin
BERLİN FİLARMONt'DE HALEF VE SELEF — Gelmiş geçmiş
orkestra şeflerinden Herbert Von Karajan'ın (üstle) ölumü, geçen
yılın en çok yankı uyandıran olaylarımn başında geliyordu. Kara-
jan'ın uzun yıllar yönettiği Berlin Filarmoni Orkestrası'nın başına
unlü ttalyan şef Claudio Abbado (yanda) getirildi.
Filarmoni Orkestrası şeflik göre-
vi uzun spekülasyonlardan sonra
ünlü ttalyan şef Claudio Abbado^
ya verildi. Abbado'nun genç yeğe-
ni Roberte Abbado da ufak ufak
isım yapıyor kendine. Ünlü amca-
sının izinden ilerleyen Roberto,
son otuz yılın bütün gözde şefle-
rinin hiç olmazsa bir sömestr
rahle-i tedrisinden geçtikleri Fran-
co Ferrara'nın öğrencisi. Milano
Scala, Floransa Teatro Communa-
le, Viyana Devlet Operası, Berlin
Alman Operası, Zürih Operası'n-
dan sonra şimdi de Munih Bavye-
ra Devlet Operası'nda operalar yo-
Japonların da bu "ihtişam",
"harika çocuk". "otantik" moda-
lanndan yararlanmamaları düşü-
nulemezdi. Girebildikleri her ya-
rısa kendi öz elemanlan ile giri-
yor Japonlar. Giremedikleri konu-
lan da ya satın ahyorlar ya ithal,
ya da üstün teknolojileri ile kop-
ya ediyorlar. Japonlar 1988 ve
1989 yıllannda New York'tan
Metropolitan Operası'nı, Milano1
dan La Scala'yı (Moti, Kleiber ve
Maazel gibi şeflerle birlikte) Mü-
nih'ten Bavyera Devlet Operası-
nı Viyana'dan Volksoper'i, Mos-
kova'dan Bolşoy Operası'nı, Bay-
Idil Biret Heidelberg'de plak dol-
durmakla meşguldu son aylar
içinde. Pekinel Kardeşler de Bob
James ile CBS için içinde
"compHter" parmağı olan bir
Bach plağı yaptılar. Gülsin Onay
plaklannı çeşitli fırmalarla ger-
çekleştirmekte, bu arada bir mü-
zik âşıgı olan Reşit Erol'un kur-
duğu Türk prodüksiyon firması-
nın Alman fırmalarla yaptığı iş-
birliği ile birkaç plağı çıktı Gül-
sin'in.
Hikmet Şimşek geçen yıl Maca-
ristan'da Adnan Saygun'un "Yu-
nos Emre" oratoryosunu plağa al-
Ünlü şef Karajan ve piyano virtüozu Horovvitz'in ölümlerinin ardından
bu sanatçıların plakları iyi "iş" yaptı. Japonlar giremedikleri alanları
aldılar, en iyi operaları ülkelerinde izlediler. Ülkemizden plak yapanlar
ise İdil Biret, Pekineller, Gülsin Onay,Hikmet Şimşek ve CemMansur'du.
netiyor.
Bu arada Franco Zeffirelli'nin
başlattığı "operada ihtişam" mo-
dasmı Milano Scala, Münih Bav-
yera Devlet Operası ve New York
Metropolitan Operası son hızla
sürdürmekteler. Covent Garden,
lngiltere*nin içinde bulunduğu
yoksulluk dolayısıyla ihtişam mo-
dasına pek ayak uyduramıyor. Bu
modaya göre bir opera prodüksi-
yonu ne kadar ihtişamlı olur, ne
kadar pahalıya çıkarsa ve basın-
da da bu konu ne kadar uzun sü-
re canlı tutulursa o kadar çok ve
yüksek fîyata bilet satılabiliyor.
reuth Festivali'nden Wagner ope-
ralarını, Verona Arenası Yaz Fes-
tivali'ni tümüyle ayaklanna kadar
getirerek, dünyamn en iyi opera
kumpanyalanru kendi ülkelerinde
izlediler.
Müzik dünyasında aşağı yuka-
rı bunlar oluyorken, ülkemiz mü-
zik çevrelerinde öyle kayda değer
değişiklikler, gelişmeler, patlama-
lar, fırlamalar gözlenmedi. Her
zamanki gibi "Milli Müzik" söz-
cuğü sık sık kullanıldı, arabeskten
yakınıldı, özgun müzik tartışıldı.
Bu tartışmalar eskisi kadar inançh
da değildi işin tuhafı. öte yandan
dı. Cem Mansur ise Yalçın Tura
ve Hasan Ferit Alnar'ın eserleri-
ni yine Macaristan'da Hungaraton
firması için plağa kaydetmişti.
Türkiye'de henüz bu tür plak
kaydı yapılamıyor. Artık var ol-
ma)-an TRT Ankara Oda Orkest-
rası'ndan bu yana uluslararası ni-
telıkte icra çıkaran bir topluluk da
kurulamadı ne yazık ki.
1989'da müzik konusunda sem-
pozyum ve kongreler düzenlen-
di. Kongreler ve sempozyumlann
ışığında ne gibi gelişmeler meyda-
na geldi, Ueriye yönelik ne gibi atı-
hmlar düşünüluyor, henuz bi-
linmıyor.
1989'da Eskişehir ve Adana gi-
bi iki üniversite kentinde yeni ve
olumlu kıpırdanmalar olduğunu
duymaktayız. Merak ve heyecan-
la her iki kentimizde oluşacak di-
namik gelişmeleri izleyecek ve is-
terlerse yardımcı olacağız.
1989'da yümda, Uluslararası ls-
tanbul Festivali yılın en önemli
kültür ve sanat olayı olmayı sür-
dürdü müzik açısından. Ankara ve
lzmir, festivallerinin de gelişme-
siyle ulkemizde nitelikli müzik
olaylarına tanık olabilme olana-
ğı bulunuyor artık. 1989'da tstan-
bul'da açılan tstanbul Belediyesi
Cemal Reşit Rey Konser Salonu
da müzik yasamımmn önemli ek-
siklerinden biri olan konser salo-
nu niteliklerine haiz konser salo-
nu eksiğini de bir ölçude kapatan
önemli gelişmelerden biri.
Turk muziğinin geleceği açısın-
dan 1989'un dıkkatle üzerinde du-
rulması gereken en son olayı ise
Ankara Büyukşehir Belediyesi'nce
düzenjenen "Yeni Müzik
FestivaH" idi kanımca. Bu festival-
de adını sanını duymadığımız
genç bestecilerimiz olduğu ortaya
çıktı. Yaratıcısı çoğalan bir sana-
tın gelişmesinin önlenemeyeceği
duşüncesine inanıyorsak eğer bu
tür festivalleri yaygınlaştıralım ve
destek olalım.
Y a r u : 1989 Yıhnda
Türkiye'de Edebiyata Bir
Bakış (Refık Durbaş)
Cugat,100'e
merdîven
dayadı
BARCELONA (AA) — Latin
Amerika dans muziğinin dünya-
ca ünlü ismi Xavier Cugat 90 ya-
şmda.
90 yaşını Barcelona dışmdaki
çiftliğinde sakin bir şekilde ge-
çirmeye hazırlanan Cugat, 2000
yılında 100. doğum gününü çıl-
gın bir parti ile kutlamayı düş-
lediğini söyledi.
Son 15 yıldır doğum gününü
New York'taki Waldorf-Astoria
Oteli'nde kutladığını kaydeden
Cugat, 2000 yüındaki doğum
günü partisine Hollywood'un
yarısırun tekerlekli sandalyede
gelmelerinin söz konusu olaca-
ğını kaydetti. Cugat, "Mesela
Frank Sinıtra o zaman 85, De-
an Martin de 82 >aşında olacak"
dedi.
Zamammn yansıru Barcelo-
na'daki Ritz Oteli'nde, diğer ya-
nsını ise Quidron Hastanesi'nde
geçirdiği yolunda espiri yapan
Cugat, "Eger yeterince para ve-
rirlerse 90 vaşınd» nasıl yaşana-
cağı yolunda bir kitap yazabili-
rim. Uzun yasamak bizim aile
sımmız. Babam 98 yasında öl-
dü, iki erkek kardeşim de 901ı
yaşiara kadar yaşadılar" dedi.
1 Ocak 1900'de tspanya'mn
kuzeyindeki Katalonya'mn Ge-
rona kasabasında dünyaya gelen
Cugat, küçük bir çocuk iken ai-
lesiyle birh'kte Küba'ya göç etti.
193O*lu yıllann ilk kesiminde
Los Angeles'taki Ambassador
Otel'deki Coconut Grove Kulü-
bü'nde Latin Amerika dans mü-
ziğini seslendiren Cugat, ABD-
nin yıldızı oldu. Cugat, daha
sonra ünlu Waldorf-Astoria Ote-
li'nde icraatta bulundu.
Latin Amerika dans müziği-
ne tropikal ritmi katmakla ün
kazanan Cugat, 1970 yılında
bando şefliğinden emekÛye ay-
nldı.
AzizNesin, Haldun Taner, Nâzım veBrechften
t
Merhaba
>
Çıplak sahnede özlemlerNesin, Taner, Nâzım ve Brecht'ten öyküler,
şiirler, şarkılar Genco Erkal'm üslup bütünlüğü
içinde sunuluyor. Arif Erkin, Yalçın Tura ve
Kurt Weill müzikleri eşliğinde dengeli ve
etkileyici bir çahşma.
DtKMEN GÜRÜN
UÇARER
"Merhaba", Genco Erkal'ın
birkaç ay önce gittiği Avııstralya
turnesi için Aziz Nesin, Haldun
Taner, Nazım Hikmet ve Bertolt
Brechl'in öykü, şiir ve şarkılann-
dj ı yaptıgı bir harmanlama. Bu
gösteriyi yurtdışında Türklerin
yoğun olarak yaşadığj başka yer-
lere de göturmeyi amaçladığından
yer yer uzak düşülen bir ülkeye
duyulan özlemi, ülkenin kokusu-
nu, tadını yansıtıyor. Akıa ve
akılcı bir yaklaşımla altını çizdi-
ği dizelerde bu ustalann insanlık
adına özlemlerini dile getiriyor.
Demokrasi, özgürlük, barış, bi-
linçli yaşam özlemlerinden ve de
savaştan, aşktan, paradan, açlık-
tan, tokluktan söz ediyor...
Hayvan türlerini tanunlayarak
başhyor söze, Aziz Nesin'in ince
mızahından yola çıkarak ve ardın-
dan "Merhaba" diyor. "Ynrdu-
mnn ağacsız topraklan. Toprak-
sız ağaçlan. Insansu topraklanm.
Topraksız insanlanm. Merhaba
özgüriök yolunda yuvarlanıp yi-
teıder..." tnsana, insammıza tum
duyarhğı, tum heybetiyle seslenı-
yor Nâzım Hikmet: "Bu dünya
öküzün boynuzunda degil, bu
dünya elleriııizin üsründe dunı-
yor." Brecht ise düzeni bir "Tah-
terevalli"ye benzetiyor. öyle bir
tahteravallı ki yukanda oturan bir
avuç insan "Âşağıdakiler sonsu-
za dek hep orada kalsınlar, çık-
masınlar yukan" diyor dengenin
bozulmaması için. Brecht'in sis-
temin temelinde yatan çelişkiye
eleştirisi Nâzun'ın az önceki dize-
lerini çağnştınyor bir kez daha:
"Demir, kömür ve seker / ve...
bilcumle sanayi kollannın... ve
siınılmuş toprağın ve şehirierİB
bahtı bir şafak vakti değişmis
olur... onlar agır ellerini toprağa
basıp/dognılduklan zaman."
Ve Brecht "Kopek Balıklan İn-
san Olsaydı" sorusunu sorarken
ahlak ustune, barış üstüne, aydın
sorumluluğu üstüne düşunmeye
çağınyor izleyiciyi içinde yaşadı-
ğı gerçekleri vurgulamak isterce-
sine. Evet, herşeyin mal olduğu
bir düzende para tutkusudur in-
sana insanhğuu unutturan. "Oku-
yan Bir Işci Soruyor" ise yine
Brecht diyalektiğinde duzenin
yargılamşı. "Mapushane Tnrkü-
sü" insana tutkun, ınsanca yaşa-
ma tutkun bir koca şaırin hapis-
hane duvarlan dışına taşarak sa-
dece karısını değil tum kadınları,
çocuklan, insanlan kucaklayan
dizelerinden oluşan bir bölüm.
Duvadar arkasında bir yaşamda
kıvücımı yitip bitmeyen insan sev-
gisinin bireysel çoşkularda vurgu-
lanışı.
"tnsanııı Ceddi"yle başlıyor
ikinci bölüm. Haldun Taner'in
ustahkia çizdiği poütikaa portresi
siyasal yaşamımızın gelişım çizgi-
si. Vicdani ile poliükacı arasında
yakalanan çelişki ise geri kaimış
toplumların değişmez doğrusu.
Brecht'in ezgileri savaşın kor-
kunçluğunu vurgularken kapita-
list düzende yukardakilerin kur-
duğu ekonomik denge içinde in-
sanın yerinı belirler. Bu bağlam-
da ne denli anlamlı, duyarlı, sağ-
lamdır "Yaşamaya Dair" sözleri
Nâzım Hikmet'in: "Yaşamak /
Ne biçim iştir ki / Bu ne mene gi-
diştir ki / Bugün bu, bu anlabi-
mayacak kadar guzel / Bu inanıl-
raayacak kadar sevinçii şev / Böy-
le zor, bu kadar dar, böyie kanlı,
bu denli kepaze."
Nâzun'ın ardından Brecht'in
sesi duyulur yine: "Ne olur ola-
ğan demeyin hemen her gün olup
bitene!" Nelere? Aziz Nesin'in
deyişiyle demokrasimsi demokra-
siye mi? Sosyal adaletimsi sosyal
adalete mi? Batıümsı da doğu-
lumtraklığa mı? Ama yine de
"Memleketim, memleketim,
memletekim / Ne kaskeüm kaklı
senin ora işi / Ne yoUannı taşunış
ayakkabım / ...Sen şimdi yalıuz
saçımın akında, enfarktında yü-
regimin, anlımın çizgilerindesİH
memleketim / memleketim /
memleketim."
Genco Erkal, ohısturduğu ko-
lajda bu ustalann yapıtlanndaki
ortak paydalardan yola çıkarak
değişik biçimlerde irdelenen top-
lumsal özü kendi üslup bütünlü-
ğu içinde sunuyor. Tek başında
(Mapushane Turküsü" bölurnün-
de Zeynep Irgal'la birlikte izliyo-
ruz) yuruttüğü gösteride vücut ve
ses kullammmdaki rahatlığı, se-
yirci ile arasındaki elektriği aynı
dengede tutuyor.
Çıplak bir sahnede Arif Erkin,
YalçiB Tura, Kurt vVeill müziği
eşliğinde ve güçlü dizeleri destek-
leyen dialarla birlikte sunulan
"Merhaba", "Kerem Gibi" ve
"Bea Bertolt Brechf'i çağnştıran
bir çahşma. Olumlu, dengeli, et-
kileyici.
Çalınan
tablolar
• NİCE (AA) — Henri
Matisse'in ^ milyon dolar
değerindeki sekiz eseri,
Fransa'run Nice kentindeki
evinden çalındı. Matisse'in
1954'te ölümünden sonra
bu evde kimsenin
oturmadığı ve ünlü
ressamın bu tablolan, geçen
ağustosta yasama veda eden
oğullarından birine miras
bıraktığı öğrenildi.
Hırsızların, pencerelerden
birini kırarak girdikleri evin
duvarlannda asılı sekiz
tabloyu çalarak kaçtıklan
bildirildi. Olayın, ünlü
ressamın gelininin eve
uğramasıyla ortaya çıktığı
öğrenildi.
Belçika'da
şenük
• Kültür Servisi —
Belçika'nın Knokke-Heist
kentinde duzenlenen
Uluslararası Karikatür
Festivali ve Yanşması'nın
29'uncusu 1990 haziranında
yapılacak. Yanşmaya
katılacaklann yapıtlarını 1
Şubat 1990 gününe kadar
"International
Cartoonfestival, Stadhuis,
Verweeplein, B-8300
Knokke-Heist, Belçika"
adresıne ulaştırmaları
gerekiyor. 5 karikatürün
gönderilebileceği yarışmanın
bu yüki teması, "İnsan
Gülmek Istiyorî' Yarışmada
Altın Şapka ödülü'ne 3.750
ABD Dolan, Gümüş Şapka
Ödülü'ne 1.875 dolar,
Bronz Şapka'ya 1.250 dolar
verilecek.
Tûba İnaPın
heykelleri
• Kültür Servisi — Tûba
Inal heykellerini 4 ocak
tarihinden itibaren Vakko
Beyoğlu Sanat Galerisi'nde
sergileyecek. 1979 yıhnda
Kanada'da, 1980-82 yıllan
arasında ise Iktbiki Güzel
Sanatlar Yüksek Okulu
Seramik Bölümü'nde
öğrenim gören tnal,
"Çahştığım malzemelerde
yaşayan tadı, bozülmamış
dokuları kaybetmek
istemiyorum. Figürdeki
aynntılardan çok formu,
biçime aktardığım algılann
çıkış noktası vermesiyle
düşünsel olarak
yorumlamaya çalışıyorum"
diyor.
Defne Hgaz
konseri
• Kültür Servisi — Defne
Ilgaz, yann saat 17.00'de
Taksim Vakkorama'da
gitarıyla bir folk konseri
verecek. 1971 doğumlu olan
ve Marmara Universitesi
Sinema-TV Bölümü'nün 3.
sınıfında öğrenim gören
Defne Ilgaz, kendi
bestelerinin yanı sıra Bob
Dylan, Joan Baez, Beatles,
Cat Stevens, Bobby Mc
Ferren'ın sarkılanm da
söyleyecek. Konserde Ege
ve Doğu Anadolu
bölgelerinin türküleri ile bir
Yunus Emre ilahisi de
yorumlayacak olan Defne
Ilgaz, 1989 1. Altın Çınar
Müzik Yarışması En İyi
Genç Yetenek özel
ödülü'nü kazanmıştı.
Türk Sineması
paneli
• Kültür Servisi —
tstanbul Universitesi Basın
Yayın Yüksek Okulu'nda
yann saat 14.00'te, "Türk
Sineması ve Yabancı Film
Şirketleri" konulu bir panel
yer alacak. Okulun sinema
kulübünce duzenlenen
panelde, sinema yazan
Rekin Teksoy ve Onat
Kutlar, oyuncu Tank Akan,
yönetmen Ali Özgentürk,
Fihn tthalatçılan ve
tşletmecileri Dernek
Başkam Mahmut Taracar,
Warner Bros Türkiye
Temsilciliği Genel Müdürü
Şevket Gözalan
konuşacaklar.
UGUN
• 'Nlçin?' balesi
tstanbul Devlet Opera ve
Balesi, Karayev'in
müziğiyle Oytun
Turfanda'nın sahnelediği
"Niçin?" balesini saat
20.00'de Atatürk Kültür
Merkezi'nde sergileyecek.
DÜNYA ELLERİNtZİN ÜSTÜNDE — "Bu dünya ökıizun boynuzunda degil, bu dun>a ellerinizin
üstünde dunıyor..." Nâzım Hikmet'in seslenişi "Merhaba"da Genco Erkal'la dile geliyor. Erkal'a yal-
mzca "Mapushane Türküsu" bölümünde Zeynep Irgat eşlik ediyor. (Fotoğraf: Laleper Aytek)
BtLSAK'TA
BUGÜN
3 Ocak Çarçamba:
19.00 KONFERANS:
Tarihi Eser Kaçakçılığı: Erhan
AKYILDIZ.
19.00 BİLİM DtZİSl: I.
Yapay Zekâ. Daniel
NAHUM.
10.00-Ol.OOarası
CAFE - FOYER-BAR
BİLSAK Herkese Açıktır.
BtLSAK, Sıraselvüer,
Soğancı Sok. No: 7
CİHANGİR
143 28 79 - 143 28 99