09 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

18 Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası asomuncuoglu@tusam.net ABDRusya rekabetinde sistem anlaşmazlığı… C S TRATEJİ realitesidir. ABD ise, bu realiteyi büyük bir talihsizlik olarak görmeye ve onu değiştirmeye kararlıdır. Bunu değiştirmenin yolu da Doğu Avrupa’da stratejik füze savunma sisteminin (FSS) kurulması olarak görülüyor. Bu sistem kurulduğu takdirde Avrupa’da stratejik denge değişime uğrayacak, böylece Rusya’nın gücü azalacaktır. I rak Savaşı’nın öncesinde Rusya’nın tutumunu açıklamaya ve tahmin etmeye çalışan değerlendirmelerde Rusya’nın Irak’ta öncelikle ekonomik çıkarlarını önemsediği düşünülmüştü. Daha sonraki İran "nükleer" krizi sırasında da sürekli olarak Rusya’nın İran’daki ekonomik çıkarları öne çıkarılmıştı. Ne var ki, Irak Savaşı konusundaki Rus görüşünün değişmemesi (bazı Rus petrol şirketlerinin şüpheli hareketlerine rağmen) ve birçok küresel ve bölgesel sorun konusunda Rus yetkililerin kullandıkları argümanlar, Rusya’nın çok daha soyut sayılabilecek çıkarları öncelikli olarak saydığını gösteriyor. Bu çıkarlar ise uluslararası sistemin almakta olduğu şekil ile ilgilidir. Putin iktidarı sırasında güçlü Rusya’nın sadece küresel bir güç olarak var olabileceği konusunda stratejik bir karar benimsemiş olan Rus yönetimi, yeni dünya düzeninin oluşumunda Rusya’nın aktif rol oynamasından yanadır. Şüphesiz yeni dünya düzeni ve yeni uluslararası hukuk dünyadaki güç dağılımına uygun olarak gelişecektir. Ancak Rusya’ya göre bu güç dağılımı ABD’nin tek bir kutup olduğu bir dağılım değildir. Buna göre ABD’nin gücü diğer bütün ülkelerinkinden üstündür, ancak bu güç bütün dünyayı şekillendirmeye yetmeyecektir. Ayrıca Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkelerin güçlenmesi gündemdedir. Giderek bunun farkına varan ABD, tek taraflılıktan çok taraflılığa kayıyor. Buradaki çok taraflılık, gelişmiş Batı ülkeleri arasındaki uyuma dayanan çok taraflılıktır. Perspektifte Hindistan’ın da Batı tarafına çekilmesi şart olarak görülüyor. Dolayısıyla ABD’nin tasarladığı bu düzende Rusya ve Çin dışlanmıştır. Bunun farkında olan Rusya, ABD önderliğindeki Batı ittifakına ya da "demokratik ittifaka" ve onların tezahürü olarak tasarlanan "küresel NATO" ile sadece gelişmiş Batı ülkelerinden oluşan çeşitli çıkar kulüp şemalarına (Rusya’sız G8 gibi) karşı çıkıyor. Rusya’nın arzuladığı yeni düzen, BM’nin başat rolü oynamaya devam ettiği çok kutupluluk sistemidir. Aslında bu bir hayal değil ve dünyanın alması muhtemel şekillerden birisidir. Ancak Rusya, Çin ve Hindistan halen güçlenme aşamasındadır. Buna karşılık Bush döneminde uygulamaya konan Avrasya stratejisi de zaten, yeni küresel güçler ortaya çıkmadan dünya hakimiyetini ele geçirme anlayışına dayanıyordu. Rusya ‘tek güç’e karşı ‘SON İTTİFAK’ Batı’nın Rusya’ya biçtiği rolü Putin ekibinin kabul etmemesiyle başlayan küresel rekabette kritik aşamaya gelinmiş durumda. Rusya, Avrupa ile ABD’nin stratejik nükleer silah sistemlerinin birleşmesini engellemeye çalışıyor. ‘GÖREVİMİZ TEHLİKE’ Rusya’nın ABD’nin tasarladığı dünya düzeni içerisinde yerini almasının ön şartı, "demokratikleşmedir". Uygulamada bu, Rusya’nın sadece nominal olarak Batı’nın demokratik standartlarını kabul etmesi değil, küresel bir aktör olmaktan ve bağımsız bölgesel çıkarlarından vazgeçmesi, "küçülmesi" ve Batı’nın hammadde deposu rolüne razı olması anlamına geliyor. ABD’nin Rusya ile ilgili stratejisi aslında Soğuk Savaş dönemi çevrelemenin bir devamıdır. Bu strateji ABD’nin Rusya karşısındaki askeri, ekonomik ve ideolojik üstünlüğü ve Rusya etrafındaki devletlerin kontrolünü gerektirir. ABD’nin Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyelikleri ile ilgili ısrarını bu "yeni çevreleme" stratejisi çerçevesinde açıklamak mümkündür. Sıkıştırılan bir Rusya’nın başka bir şekil alacağı bekleniyor. Bu sıkıştırmayla Rusya’nın şekil değiştireceği açıktır, ancak bu şeklin ille de Batı’nın hayal ettiği yönde olacağı kesin değildir. Bugüne kadarki sürecin tecrübesi gösteriyor ki, bu sıkıştırma "Rusya’nın dönüşümünün" başarı şansını arttırmak şöyle dursun, önemli ölçüde azalttığı ve Rusya’nın iç ve dış politikasında Batı’nın istediği yönde değil, tam tersi yönde kararlar almasına yol açtı. Putin döneminde "Rusya’nın dönüşümü" olarak ifade edilen bu süreçte Rusya’nın başkaldırısı Bugün ABD, ekonomik, siyasi ve ideolojik alanlarda Rusya karşısında tartışılmaz üstünlüğe sahiptir. Tek sorun, askeri alandaki üstünlükle ilgili gibi görünüyor. Aslında ABD ve Rusya’nın askeri bütçeleri ve konvansiyonel kuvvetleri kıyas kaldıramayacak kadar farklıdır. Ne var ki, kendi imkânlarını bilen Rusya, kendi askeri stratejisini konvansiyonel kuvvetlere değil, nükleer gücüne dayandırmıştır. Soğuk Savaş döneminden farklı olarak, Avrupa düzlüklerindeki topyekün savaş gündemde değildir. Ayrıca Rusya, tehdit algıladığı durumlarda komşu ülkelerde olumsuz Afganistan deneyimini tekrarlamak yerine taşeron kullanma eğilimindedir. Zaten Soğuk Savaş döneminde de bugün de Rusya ve ABD’nin sıcak savaşta karşı karşıya gelmesi ihtimali yok denecek kadar zayıftır. Bunlardan yola çıkarak denilebilir ki, ABD’nin Rusya karşısındaki askeri üstünlüğünü sağlamanın yegane yolu, stratejik dengeyi aşmaktır. Bu demektir ki, ABD ve Rusya’nın birbirlerini karşılıklı olarak yok etme potansiyelinin ortadan kaldırılmasıdır. Stratejik FSS’nin amacı, herhangi bir nükleer saldırıya karşı ABD’nin dokunulmaz olmasını sağlamak, böylece küresel üstünlüğünü tescillemektir. İleride stratejik FSS’nin sadece ABD’yi değil, Avrupa ve Asya’daki müttefiklerini kapsaması planlanmaktadır. Bu durum ise, ABD’nin kurgulamaya gerçekleşmiştir. Bu anlamdaki en somut adım, Soğuk çalıştığı Batı güçlerinin "son ittifakının" dünya Savaş sonrasında Avrupa’daki askeri dengeyi belirleyen egemenliğine yol açacaktır. Bush dönemindeki AKKA’yı tek taraflı olarak askıya almasıdır. Aslında deneyim, ABD’nin tek başına dünyayı biçimlendirme AKKA, sadece "yakın çevresinde" değil, kendi sınırları gücünden yoksun olduğunu tescilledi. Bundan dolayı, içerisinde de sınırlandırılmış bir Rusya anlamına 1990’lardan ve 2000’li yılların başından farklı olarak geliyor. Bugün giderek güçlenen ve kendisinden emin bugün ABD’de tek taraflılık gündemde değildir. Tam bir Rusya’nın Soğuk Savaş’taki yenilgi sırasında tersine "uluslararası kurumların güçlendirilmesi", imzaladığı ve Putin’in ifadesiyle "sömürge" "ortaklıkların yeniden inşa edilmesi" (Barak Obama, sınırlamalarını Rusya için çizen bir Foreign Affairs (FA), TemmuzAğustos 2007) ,"güven anlaşmaya uymayacağı açıktır. ve saygının tekrar tesis edilmesi" (Hillary Clinton, FA, Bu da, Avrasya kıtasındaki age), "dünya demokrasilerinin birleştirilmesi" (John güç dağılımının bugünkü McCain, age) ve Hindistan gibi yükselen demokratik güçlerle işbirliğinin geliştirilmesi gibi konular Bush ve Putin NATO gündemdedir. Son NATO zirvesinde de görüldüğü gibi, NATO toplantısında... içerisindeki bazı Avrupa ülkeleri, şimdilik Rusya’nın endişelerinin dikkate alınmasından ve Rusya’yı tahrik etmeden Ukrayna ve Gürcistan’ı Batı ile bütünleştirmekten yanadır. NATO zirvesinde, Avrupa’da Rusya, ABD ve Avrupa ülkelerinin işbirliği yapabilecekleri bir FSS’den bahsedilmeye başlanmıştır. NATO çerçevesinde Avrupa FSS projesi, ABD’nin önerdiği küresel FSS’nin Avrupa’yı kapsama planlarından çok farklıdır. Birincisi, kısa ve orta menzilli füzelerden Avrupa’nın korunmasını öngörüyor ve bu konuda RusyaNATO çerçevesinde bir işbirliği mevcuttur. İkincisi ise, ABD stratejik nükleer potansiyelinin bir parçasının Avrupa’da konuşlandırılması anlamına gelecektir. Şimdilik ABD, birincisine destek verirken, ikincisinden de vazgeçmiyor. Rusya’nın çabası ise, bu iki projenin birleşmesini önlemeye yöneliktir. ABD’nin füze kalkanının Avrupa’da yerleşmesini engellemek için Rusya, direk tehditlerden bile kaçınmazken, Avrupa füze kalkanı konusunda işbirliğini geliştirmeye hazır olduğunu göstermeye çalışıyor. ABD giderek dünyanın dört bir yanında baş gösteren güvenlik problemlerini tek başına çözmeye zorlanıyor. Bu ortamda ABD eski müttefikler arasındaki işbirliğini canlandırmak ve yeni ittifaklar kurmak niyetindedir. Bu yönde ilerleyen ABD, müttefiklerinin çıkarlarını daha fazla göz önünde bulundurmak durumunda olacaktır. Son NATO zirvesi örneğinden anlaşıldığı gibi, Rusya ise bu yeni oluşmakta olan durumu kullanmak niyetindedir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear