22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 bağışladığı topraklardan oluştuğundan bahsediliyor. Bu sözler, doğrudan doğruya Karadeniz’in kuzeyinde bulunan Kırım yarımadasını işaret ediyor. Nüfusunun çoğunluğunun Ruslardan oluşan ve gerçekten de sadece 1954’den bu yana Ukrayna toprağı olan Kırım yarımadasında ayrılıkçılığın körüklenmesi halinde Karadeniz havzasında bir tane daha sorunlu alan ortaya çıkabilir. Böyle bir ihtimal uzak gibi görünse de, NATORusya ilişkileri bir restleşmeye dönüştüğü takdirde gerçekleşmesi mümkündür. Bu açıdan Avrupa ülkelerinin NATO genişlemesini Rusya’yı provoke etmeden ele almak istemeleri doğal görünüyor. Aslında Ukrayna ve Gürcistan’ın adaylıkları konusunda olumlu bir kararın çıkma ihtimalinin düşük olduğu zirveden önce anlaşılmıştı. Zirve öncesinde hem Almanya hem Fransa yetkilileri bu konuda kesin tavırlarını ortaya koymuşlardı. Almanya, çözülmemiş sorunlar bulunan ülkelerin kabul edilmesine karşı olduğunu bildirirken, Fransa ise bu ülkelerin kabul edilmesinin Avrupa’da Rusya ve Avrupa ülkeleri arasında bulunan güvenlik dengesini ve dolayısıyla bölgedeki istikrarı bozacağını açıklamıştı. Dolayısıyla NATO zirvesinde Ukrayna ve Gürcistan’ın üyeliği konusunda gürültünün koparılması, aslında ABD’nin Rusya ile pazarlığı tırmandırma girişimi ve NATO içerisindeki daha büyük problemlerini saklama girişimi olarak da değerlendirilebilir. Nitekim zirvede Hırvatistan ve Arnavutluk’un üyelikleri konusunda olumlu bir sonuç çıksa da, Makedonya’nın, Yunanistan’ın öne sürdüğü isim itirazından dolayı kabul edilmemesi zirvenin skandalı olarak değerlendiriliyor. Makedonya’nın zirveden küskün olarak ayrılmasıyla başlayan süreçte Makedonya’da Arnavut sorununun daha da tırmanabileceği belirtiliyor. Zaten Kosova bağımsızlığıyla paralel olarak Balkanlarda bazı problemlerin artabileceği yönünde değerlendirmeler ağır basıyor. Güvenlik sorunlarının çözümü olarak NATO’nun Balkanlardaki genişlemesini benimsenmiş görünen ittifak, son zirvede Bosna Hersek, Karadağ ve Sırbistan’ın başvurduğu takdirde Üyelik Eylem Planı öncesinde "yoğunlaştırılmış diyaloga" davet edilmesini karara bağladı. çerçevede Afganistan açısından büyük önem taşıyan Almanya ve Fransa, Rusya ile Bu ve Afganistan’ı Özbekistan’a bağlayan TermezHayratan demiryolu hattının Afganistan’ın kuzeyindeki ilişkilerinin bozulmaması Mezarı Şerif şehrine kadar uzatılması planlanıyor. Önümüze çıkan işbirliği tablosunda ABD, Rusya ve adına Gürcistan ve Türkistan devletleri açısından Taliban’ın ortak düşman olarak algılandığı ortadadır. Ukrayna’nın NATO üyeliklerine karşı çıktı. Putin, FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ NATO zirvesinde alınan önemli kararlar arasında Rusya’nın endişelerinin füze savunma sistemi ile ilgili karar da bulunuyor. Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer, tüm dinlenmesini bir aşama olarak NATO müttefiklerini kapsayacak füze savunma sistemi konusunda NATO ülkelerinin görüş birliğine görüyor. Afganistan’daki vardıklarını ve bu konuda bir çalışmanın başlatılacağını NATO zirvesinin akabinde 56 Nisan 2008 radikal gruplara karşı Rusya belirtti. tarihlerinde Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki Soçi yapılan ABDRusya zirvesinde bu konudaki ve Orta Asya ülkeleri NATO ile kentinde görüşmeler devam ettirildi. Görüşmelerden sonra ortak basın toplantısında ABD Başkanı George W. Bush, işbirliği kararı aldı. ABD, Avrupa ve Rusya’nın ortak olacakları füze zirvesinde ilke olarak Afgan Milli Ordusunun 80.000’den 120.000’e kadar ulaştırılması gerektiği kabul edildi. Gerçi bu planların 2010’dan önce gerçekleşemeyeceği belirtiliyor. Afganistan’daki durumun düzeltilmesi amacıyla atılan diğer bir adım, Rusya ve Türkistan devletleri üzerinden karadan lojistik desteğinin sağlanması ile ilgiliydi. Bu konudaki görüşmeler zirveden önce başlamıştı. Afganistan’da Taliban’ın güçlenmesini Türkistan devletlerine ve dolaylı olarak kendisine yönelik bir tehdit olarak gören Rusya’nın NATO’nun karasal lojistik destek isteğine olumlu bakacağı tahmin ediliyordu. (Bkz. Anar Somuncuoğlu, "Rusya’nın Afganistan İkilemi", Cumhuriyet Strateji, Sayı 197, 7 Nisan 2008) Nitekim RusyaNATO Konseyi’nin toplantısından çıkan Putin, NATORusya işbirliğinin en önemli örneği olarak Afganistan konusunu gösterdi ve ISAF’ın ihtiyaçları için öldürücü olmayan yüklerin Rusya üzerinden taşınması konusunda kolaylığın sağlandığından bahsetti. NATO zirvesine davet edilen Türkmenistan ve Özbekistan devlet başkanlarının da Afganistan konusunda yoğun temaslar içerisinde olduğu gözlendi. Özellikle 2005 Andican olaylarından sonra Batı ülkeleriyle sorun yaşayan ve ABD askeri üssünü topraklarından çıkaran Özbekistan’ın zirvede temsil edilmesi dikkate değer bir gelişmeydi. Bir süreden beri AB ve ABD, Afganistan’daki operasyonun başarısı ve Türkistan bölgesinde Rusya ve Çin’in "düopolisinin" engellenmesi açısından Özbekistan ile diyalogun sürdürülmesi gerektiğinin farkındadır. Nitekim NATO zirvesinde Özbekistan Devlet Başkanı, ISAF’a karasal lojistik destek verme planını destekledi. Bush ve Medvedev... kalkanı projesi konusunda işbirliğinin yapılabileceğini açıkladı. Böylece Bush, geçen sene ABD’de yapılan ABDRusya zirvesinde Putin’in dile getirdiği öneriyi tekrar gündeme getirdi. Bu olumlu açıklamalara rağmen, iki tarafın küresel füze savunma sistemi konusunda bir anlaşmaya varabilmesinin şansı fazla değildir. Rusya, füze kalkanıyla ilgili endişelerinin giderilmesi açısından en iyi çözümün ABD, Avrupa ve Rusya’nın eşit kontrol haklarına sahip oldukları ortak füze savunma sistemi olduğunu belirtiyor. ABD’nin buna yanaşmayacağı açıktır. İkinci çözüm olarak Rusya, Doğu Avrupa’da kurulması planlanan ABD füze kalkanının kendisine karşı olmadığı konusunda ikna edici adımların atılmasını istiyor. Bu adımın en önemlisi, söz konusu tesislerde Rus uzmanlarının sürekli bulunmasıdır. Ancak her ne kadar ABD, bu konuda Rusya’ya teklif sunsa da, bu teklif şu anda daha çok içi boş bir vaat olarak görünüyor. C S TRATEJİ ‘YENİ DÜZENE’ TEPKİ Putin’e göre hem NATO zirvesinde hem RusyaABD görüşmelerinde ulaştıkları temel başarı, Rusya’nın endişelerinin dikkatli bir şekilde dinlenilmesidir. Bu garip gelebilir, ancak neredeyse 2002’den bu yana gelişen süreçte gerçekten de Rusya’nın endişelerinin ABD tarafından dikkate alınmadığı söylenebilir. Münih güvenlik konferansında bu trendi aşmaya çalışan Putin, konferans formatını kullanarak ABD’yi ağır bir dille eleştirmişti. Aslında Rusya’nın öncelikle ihtiyaç duyduğu şey, görüşlerinin hesaba alınmasıdır. Bu ise, çıkarlarına uygun sonuçların alınması yolunda ilk adım olarak görülüyor. Rusya’nın başlıca sıkıntısı ABD nezdinde bir "egemen güç" olarak kabul edilmemektir. Bugün Rusya, Soğuk Savaş sonrasında kurulan BM merkezli uluslararası güvenlik sisteminin yıkılması çabalarından son derece rahatsız. Zira bu sistemde BM Güvenlik Konseyi’nin (GK) daimi üyesi olarak Rusya, baş aktörlerden birisidir. ABD, BM’nin yerine sadece Batı ülkelerinden oluşan bir tür "demokratik ittifak" oluşturma planları yapıyor. Bu bağlamda NATO’ya önemli bir görev biçiliyor. Rusya ise, sadece NATO’nun kendi sınırlarına kadar genişlemesine değil, NATO’nun küresel güvenlik örgütü haline dönüşmesi planlarına da şiddetle karşı çıkıyor. AFGANİSTAN’DA İŞBİRLİĞİ Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği konusunda medyada kopan fırtınalar Afganistan meselesini perdeledi. Halbuki bu zirvenin esas konusu ve aynı zamanda NATO içindeki büyük bir fikir ayrılığı konusu Afganistan’dı. Zirvenin sonunda bundan sonraki NATO’nun Afganistan’daki bütün askeri ve sivil faaliyetlerini kapsayacak olan bir plan konusunda uzlaşmaya varıldı. Ancak ABD’nin Afganistan ile ilgili ek asker talebi tam anlamıyla NATO’yu karıştırdı. Hatta zirve öncesinde Kanada, ek asker talebi karşılanmadığı takdirde kendi askerlerini çekeceğini açıkladı. NATO zirvesinde teorik olarak ek asker talebi anlayışla karşılansa da pratikte pek az ülke bu konuda elini taşın altına koymaya hazır. Dolayısıyla Fransa’nın NATO’nun askeri kanadına dönme girişimleri çerçevesinde Afganistan’ın doğu bölgelerine 700 kadar asker gönderme kararı ABD’nin takdirini kazanacak nitelikteydi. Afganistan’da BM kararıyla bulunan ISAF (Uluslararası Güvenlik Destek Gücü) komutası altında ABD başta olmak üzere NATO ve diğer bazı ülkelerin yaklaşık olarak 47.000 askeri ve ISAF komutasından ayrı olarak 14.000 dolayında ABD askeri bulunuyor. Taliban’ın güçlenmesinin sonucu olarak koalisyon askerleri ve sivil halk arasındaki kayıplar artış gösterirken, Afganistan topraklarının çoğu hükümetin kontrolü altında bulunmuyor. Afganistan hükümetini güçlendirme amacıyla NATO
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear