Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Armağan KULOĞLU Emekli Tümgeneral Hristofyas’ın uyum görüntüsünün ABD’NİN KIBRIS’A ETKİSİ Ulusal Güvenlik Siyaseti Belgesi’nde; amacı, Türkiye’yi ödüne zorlamak… ABD Kıbrıs’taki gerginliklerin, Ege’deki Türk C S TRATEJİ rtadoğu’da etkili olmanın bir yolu da Kıbrıs’ın stratejik amaçlarla kullanılmasıdır. İngiltere bunun içindir ki, dünyadaki birçok üssünü kapatmasına rağmen, Kıbrıs’taki üslerini muhafaza etmektedir. Ada Türkiye’ye, güneyden Akdeniz’e emniyetli çıkış imkânı sağlamakta, bölgedeki deniz ulaştırma hatlarını denetim altında bulundurmakta ve Türkiye’nin stratejik savunma derinliği açısından önem taşımaktadır. Başta KerkükYumurtalık ve BaküTiflisCeyhan petrol boru hatları olmak üzere diğer doğal gaz ve petrol boru hatlarının İskenderun Körfezi’ne kadar uzanmasıyla bölgenin ve Kıbrıs’ın stratejik önemi artmıştır. İskenderun Körfezi enerji terminali, ticaret merkezi olmuştur ve bu özelliği artacaktır. Kıbrıs’ın Türkiye için vazgeçilmez bir boyutu da Ada’da yaşayan Türklerden kaynaklanır. Kıbrıs, hiçbir dönemde bir ulusun veya bir devletin, sadece kendi dininden veya ırkından olanların yaşadığı bir ada olmamıştır. Bunun her denemesi, Ada’da büyük çalkantılara yol açmıştır. Bugün Kıbrıs’ın, üzerinde tek millet varmış gibi gösterilmesi, bu durumu inkâr etmek demektir. Kıbrıs sorununda Türkiye ve KKTC aleyhinde olacak bir çözüm, Türkiye için; Ege’deki sorunlar, Ermenistan ile sorunlar ve etnik esaslı bölücülük/Kürtçülük gibi konularda kırılma noktası olabilir. Kıbrıs meselesi güvenliğin yanında, Türkiye’nin güvenilirliğini de ilgilendiren bir konudur. O Kıbrıs adası, Akdeniz’in ortasındaki TÜRKİYE’NİN KIBRIS konumu ile deniz ulaşımını ve POLİTİKASI çevresindeki kara parçalarını kontrol Türkiye, Kıbrıs’ta Türklere karşı yapılan yok etme girişimlerinden dolayı 1957’de ‘ya altında tutmak için ideal bir kara taksim, ya ölüm’ olarak mitinglerde ifadesini bir politika uygulamaya çalışmıştır. parçası durumunda. Türkiye’nin güney bulan Zürih ve Londra Antlaşmalarından sonra 1960’ta yeni bir anayasayla Kıbrıs kıyıları, ulusal moral değerleri Cumhuriyeti kurulmuş, ancak 1963’ten itibaren anayasa Makarios yönetimince açısından önemi tartışılmaz. işlemez duruma getirilmiş, böylece Kıbrıs bölünmüşlüğü kabul etmek zorunda kalacağından, Kıbrıs’ın bütünü adına almayı tercih etmiştir. AB, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’ta işgalci olarak nitelendirilmesi, Türkiye’nin Kıbrıs’ta, dolayısıyla Doğu Akdeniz’de etkinliğinin ortadan kaldırılması, Kıbrıs Türkü’nün yönetimden tasfiye edilerek adada azınlık durumuna dönüştürülmesi sonuçlarını ortaya çıkaracağından, GKRY’nin Kıbrıs’ın tümü adına ve anlaşmaları yok sayarak AB’ye alınmasını benimsemiştir. AB’nin TSK’yi askeri güçle adadan çıkarması söz konusu olamaz. Çünkü bu durumda karşısına AGSP ile ilgili alınan kararlar çerçevesindeki AB’nin müdahale edememe durumu ortaya çıkar. AGSP konusunda alınan karardan Türkiye geri adım atmayacağı gibi, AGSP’nin gücü de hiçbir zaman için bunu başarabilecek düzeyde olamayacaktır. Kıbrıs’ta çözüm sanrısı Yunan anlaşmazlığının, TürkiyeAB ilişkilerinin, bölgesel istikrar ve Avrupa’nın siyasi ve güvenlik yapısının gelişimi üzerinde ciddi etkileri olduğuna ilişkin değerlendirmeler vardır. Yunanistan, Türkiye, Kıbrıs, Balkanlar; ABD kaynaklarında ‘Güneydoğu Avrupa’ tanımı içindedir. ABD, TürkYunan ilişkilerindeki gelişmeleri, Doğu Akdeniz güvenliğinin parçası olarak algılar, Türkiye ile Yunanistan arasında çıkabilecek bir çatışmayı, sadece NATO müttefiki olmaları açısından değil, aynı zamanda ABD için yaşamsal önemdeki bölgelerin güvenlik ortamını doğrudan etkilemesi ve kendi çıkarları açısından önlenmesi gereken bir durum olarak da görmektedir. KIBRISAB İLİŞKİSİ Nihai çözüme kavuşulmasa da, adada fiili olarak oluşan durumdan dolayı bugüne kadar barış ve sükun korunmuştur. AB, Kıbrıs’ta jeopolitik çıkar sağlamak için, 1960’tan günümüze kadar yaşanan olayları, adadaki mevcut fiili durumu hiç olmamış gibi kabul ederek, Kıbrıs sorununda kalıcı, tarafları tatmin eden bir çözüm bulunmadan, uluslararası hukuku da çiğneyerek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni Ada’nın tamamı adına üyeliğe kabul etmiştir. Böylece, Türkiye’nin Ada üzerindeki ahdi hukukunu ihlal etmiş, hak ve menfaatlerini yok saymıştır. GKRY, Türk tarafının iç ve dış baskılar nedeniyle kabul ettiği, bununla çözümden yana olduğunu göstermek istediği, Annan Planı olarak anılan ve aslında Kıbrıs Türkü’nü ve yönetimdeki etkinliğini en fazla 15 yıl içinde yok etmeyi öngören BM çözüm planını kabul etmemiştir. GKRY, AB tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti olarak birliğe kabul edileceğini güvence altına aldığından, hâkimiyet için bu kadar beklemeyi dahi kabullenememiştir. AB, GKRY’yi sadece kendi adına içine alması halinde, otomatikman Cumhuriyeti meşruiyetini kaybetmiştir. Türkleri yok ederek adanın tek hâkimi olmak isteyen Yunanistan’ın girişimlerini önlemek için, Türkiye tarafından gerçekleştirilen 1974 Barış Harekâtı sonucunda yeni bir statü ortaya çıkmıştır. Çözümün önce konfederasyon esasına göre olabileceği, sonra da iki kesimli, iki toplumlu, egemen, eşit ve Türkiye’nin garantörlüğünün mutlak söz konusu olduğu iki devlet esasına göre olacağı ilan edilmiştir. Ancak 2002 sonuna kadar izlenen bu politikada, bu tarihten itibaren sapmalar görülmeye başlamıştır. Bu sapmaların sebebi; Türkiye’nin AB’ye her şeye rağmen girmedeki ısrarı, AB’nin bu aşırı hevesi koz olarak kullanmak istemesi, Türkiye’nin de bugüne kadar izlediği Kıbrıs Devlet Politikası’ndan, AB’ye girmek için tavizler verebileceği izlenimini göstermesidir. Lokmacı Kapısı... TÜRKİYEKIBRISAB AB birbiriyle ilintili olmamasına rağmen, Türkiye’yi AB sürecinin içinde tutabilmek için Kıbrıs konusunu hep AB sürecinin bir parçası ve Türkiye’ye yaptırım aracı olarak kullanmıştır. Yunanistan’ın, Türkiye ile olan sorunlarını başka şekilde halledemeyeceğini düşünerek, Türkiye’nin AB sürecinin önünü açmak suretiyle, sorunlarını Türkiye ile AB arasındaki sorunlar haline getirmeyi planladığı da bilinmektedir. AB, Türkiye’nin maalesef sırf müzakere tarihi alabilmek amacıyla imzaladığı, Gümrük Birliğinin Genişletilmesi Ek Protokolü’nün yürürlüğe konmasını talep etmektedir. AB, Türkiye’nin imzayı atarken, atılan imzanın GKRY’nin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanımak anlamına gelmediğini ifade eden