Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Strateji 1 Aralık 2008/231 ST R A T E J İ c 2 Küçük imalat yerleri hızla fabrika ve büyük işletme haline getirilmelidir. 3 Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalı, sanayinin teşviki için ayrıca milli bankaların kurulması sağlanmalıdır. 4 Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması sağlanmalıdır. 5 Hammaddesi yurtiçinde yetişen veya bulunabilen sanayi dalları hızla Divriği’ye gidip gelmesini ve Alman yapımı uçakların ardından dönemin en iyi uçakları arasında gösterilmesini Cumhuriyet’in ekonomiye ve sanayiye verdiği önemin kanıtları saymak gerekir. Atatürk, 1929 ekonomik buhranı sonrasında ekonominin rotasını günün koşullarına göre yenilemiştir. Gazi’nin, toplumsal duyarlılığı olan, kamunun düzenleyici, denetleyici, gerektiğinde öncü konumunun altını çizen iktisat yaklaşımı, önemini hiç 13 tuğlanın, Rusya’dan ithal edilen şekerin Anadolu’da üretilmesi demektir Cumhuriyet. “Her fabrika bir kaledir” diyen Atatürk için, yalnızca iktisadi yatırım değildir onlar, siyasi bağımsızlığın da güvenceleridir. Onuncu Yıl Marşı’nı coşkuyla söylemenin, yurdu demir ağlarla örmenin, sınıfsızimtiyazsız kaynaşmış bir kitle yaratmanın kaleleridir. O dönem gençliğinin kimisi bozkurt resimli, kimisi lacivert şeritli şapkaları, sadece birer okul üniforması değildir, bir eşitlik iddiasının ve idealinin simgeleridir. Cumhuriyet’in sanayideki ilk büyük ataklarını yaptığı dönemde, 1934 yılı Ağustos ayında Paşabahçe Cam, Keçiborlu Kükürt, Isparta Gülyağı, Konya Ereğlisi Dokuma, İzmit Kâğıt fabrikalarının temeli atılmış, Ekim ayında Turhal Şeker Fabrikası ile Bakırköy Bez Fabrikası’nın açılışı yapılmıştır. Atatürk’ün ekonomiyle ilgili çok sayıdaki sözünün yanı sıra, 1934 yılı Mayıs ayında Başbakan İsmet İnönü’nün Kayseri Dokuma Fabrikası’nın temelini atarken söyledikleri önemlidir: “Türk İnkılâbının inandırıcı ve hakiki manasını hiç hatırdan çıkarmamalıyız. Bu, yeni iş ailesinin ve fabrikalar mecmuasının verdiği mana olacaktır. Memleketin kurtuluş hareketinde en inandırıcı delil, fabrikaları kurup işletmekte gösterdiğimiz hizmet ve liyakat olacaktır” dolaylı yoldan kendi tezlerine yaklaştığını, kendilerini muhatap aldığını dünyaya yayarsa, bu işten kim kazançlı çıkmış olur? Sözde soykırımı kabul eden ülkeler, Türkiye’nin eleştiri ve sitemlerine karşılık, bu ziyareti kendi kararlarının haklılığını pekiştirmek için kullanırlarsa, Türkiye ne diyebilir? Türkiye ile Ermenistan arasında arabuluculuğu, soykırımın inkârını suç sayan İsviçre’nin yaptığı yönünde kamuoyuna yansıyan bilgiler, Türkiye’nin bu konudaki direncinin azalmasının işaretleri midir? Nisan 2008’de Bükreş’teki NATO Zirvesi’nde Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyesi yapılmasına, Rusya sert biçimde karşı çıkarken, Fransa ve Almanya’nın fazla ısrarcı olmamaları, ABD’nin dümen suyuna çok girmeyip, Rusya ile çatışmamaya özen göstermeleri, Türkiye’ye neyi anlatmaktadır? RusGürcü savaşı sonrasında, ABD’nin tüm baskılarına karşın, Almanya’nın Rusya’ya karşı sert bir söylemden kaçınması neyin işaretidir? Almanya ve Fransa’nın, ekonomik kriz sonrasında AB kapsamında büyük bir fona katkı vermeyip, ulusal fonlar kurmaları, AB’nin geleceği ve ulus devletin önemi hakkında neyi göstermektedir? 1929 Buhranı sürerken Türkiye, kalkınma atılımı yapıyordu PLANLAMA VE ÜRETİM Siyasal iktidara yaranmak için, Atatürk’ü dolambaçlı yollarla önemsizleştirmeye, O’nu sadece pragmatik, Makyavelist, hatta oportünist bir lider olarak göstermeye, bunun için de Atatürkçülüğüyle bilinen kimi yazarların tümcelerini cımbızla alıntılayarak, kendilerine dayanak yapmaya çalışan bazı kalemler, Cumhuriyet’i Jakoben olmakla da eleştirirler. Ancak bilmedikleri ya da gizlemek istedikleri gerçek, geri kalmış toplumlarda, ilerici devrimci karakter taşıyan tüm hareketlerin, hele de Cumhuriyetçiliğin özünde Jakoben olduğudur. Seçkin bir Jakoben olan Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’i de elbette devrimci, aydınlanmacı, tam bağımsızlıkçı, ulusal egemenlikçi, halkı ve antiemperyalist yönleriyle öne çıkmıştır. Bu bağlamda mazlum milletlere örnektir, kamucu ve planlamacıdır, laik, eşitlikçi ve ulusalcıdır. Atatürk’ün bu yönlerini zamana, mekâna, ortama göre değişen, geçici, gündelik tercihler olarak sıralamak ya cehaletin ya da art niyetin kanıtıdır. Atatürk’ün aklı ve bilimi rehber edinmesi, diplomatik dehası, her dönemde ve koşulda devrimci, aydınlanmacı, laik ve tam bağımsızlıkçı olması, O’nun temel nitelikleridir. Mustafa Kemal’i “ekonomiyle az ilgilenen” bir lider olarak sunmak da, maddi temelleri olmayan bir yaklaşımdır. Cumhuriyet’in ilanından, Lozan’ın imzasından önce İzmir’de çiftçi, sanayici, tüccar ve işçi kesimlerinden 1135 delegenin katılımıyla İktisat Kongresi toplamak (17 Şubat 4 Mart 1923), Atatürk’ün ekonomiye verdiği önemin göstergelerinden sadece biridir. Kongre kararlarından bazıları Gazi’nin ufkun ötesini gören devrimciliğinin kanıtıdır: 1 Devlet, iktisadi görüşleri de olan bir organ haline gelmeli, özel sektör tarafından kurulamayan teşebbüsler devletçe ele alınmalıdır. ÜRETİM VE GÜVENLİK ZAAFI Sadece ekonomiye ilişkin değil, hayata ilişkin basit bir yasa vardır: “Para alan, emir de alır”. Türk halkının, “Parayı veren, düdüğü çalar” demesi anlamlıdır. Genç nüfusunun sadece yüzde 30’unu istihdam edebilen, kabaca 10 milyon işsiz, 30 milyon yoksul, 15 milyon aç insanın yaşadığı bir ülkede, güvenlik zaafı büyük olur. Toplumsal, ahlaki, ailevi, insani, manevi, vicdani, dini yapı çözülmeye başlar. Gazi maaşının 327 lira olduğu, asgari ücretin 500 lirayı bulmadığı Türkiye’de, ekonominin dünyanın 17, Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi olmasının, sıradan insanlara yansıyan bir yönü yoktur. Kur düşerken ithalat patlamış, ihracat gerilemişse, üretimin riskli ve maliyetli oluşu nedeniyle ülke ithalat cenneti olmuşsa, özel sektör yurt dışından borç alıp, devlete vererek para kazanmayı yeğliyorsa, sadece ekonomi değil, siyaset de kırılgan ve dış dayatmalara karşı dirençsiz olur. Terör örgütüne olan yaklaşımı bilinen bir partinin TBMM çatısı altında Türkçe, Kürtçe, İngilizce “özerklik projesi bildirisi” dağıtması büyük tepki çekmiyorsa, toplumun ekonomik çöküşe koşut olarak hızla duyarsızlaşmasının, süratle tepkisizleşmesinin ve giderek alışmasının bunda payı vardır. Bu coğrafyada siyaseten güçlü olmak, kuvvetli bir iktisadi ve askeri güçten geçer. Türkiye stratejik planlama yapmadıkça ve üretim ekonomisini yaşama geçirmedikçe, siyasi bir güç olamaz. Bu yönde bir seferberliği hedeflemeyen, iddiası ve programı olmayan tüm politikalar başarısızlığa mahkumdur. Yenilikçi üretimin kökleşmediği, gelir dağılımının düzelmediği bir toplumun güvenlik sorunlarından kurtulması düşünülemez. Atatürk’ün Türk toplumuyla örneklendirdiği başarılar, bunalım döneminde yeniden benimsenebilir… kurulmalıdır. 6 Demiryolu inşası programa bağlanmalıdır. 7 Yabancıların kurduğu tekellerden kaçınılmalıdır. 8 Sendika hakkı tanınmalıdır. İş erbabına “amele” değil, “işçi” denmelidir. Unutulmamalıdır ki Atatürk’ün Cumhuriyeti, 1927’de uçak fabrikası kuran, ürettiği uçaklar için yurt dışından sipariş alan bir ülkedir. 1934’te kendi uçaklarını Türk semalarında uçuran bir devlettir. İşadamı Nuri Demirağ’ın 1936’da Beşiktaş Barbaros Hayrettin İskelesi’nin yanında kurduğu uçak atölyesini, İstanbul fabrikalarında yapılan ilk yerli uçağın 1941’de yitirmemiştir. Günümüzde ister “sosyal piyasa ekonomisi” densin, ister “karma ekonomi” olarak anılsın, isterse de Keynes yeniden anımsansın, Atatürk’ün ekonomi politikası, hele de Türkiye gibi ülkeler için geçerliliğini korumaktadır. Unutmamak gerekir ki, Sümerbank’ın pazeni, Karabük’ün demiri, Alpullu’nun şekeri sadece birer ekonomik yatırım değildir. Anadolu’nun yokluktan, yoksulluktan kurtulmasının, insanımızın kulluktan çıkıp yurttaş oluşunun, kendi ürettiğini giyinip, yemesinin, Cumhuriyet’in planlama anlayışının, üretim hamlesinin dev ve devrimci adımlarıdır. Kısa süre öncesine kadar Amerika’dan gelen kefen bezinin (Amerikan bezi), Marsilya’dan alınan Frenk gömleği ve