Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Mehmet ŞAHİN TUSAM Araştırmacı Atina’da görevli Türk Diplomat Haluk Sipahioğlu’nun öldürülmesine karışmak suçundan 1996 yılında 25 yıl hapis cezasına mahkum edilen 17 Kasım terör örgütü üyesi Sotiris Kondilis, 10 Temmuz günü cezasının temyiz mahkemesi tarafından 11 yıla indirilmesi sonucu tahliye edildi. Sipahioğlu ve diğer şehit Türk Ateşesi Çetin Görgü’nün esas failleri ise hâlâ meçhul. Türk diplomatlarına yönelik suikast eylemlerine girişen ilk örgüt olan ASALA’nın fiilen çökertilmesinin ardından ortaya çıkan bu örgüt Türkiye’de ilk defa 23 Mayıs 1988 tarihinde duyuldu. Hâlbuki 17 Kasım, 1973 yılından itibaren başta ABD olmak üzere birçok NATO üyesi ülkenin korkulu rüyası haline gelmişti. Yunanistan’daki örgütün üzerine gidilmiyor… C S TRATEJİ 7 Yunan polis, asker ve iş adamları olmakla birlikte Amerikalı asker ve yabancı kuruluşlar ile Türk diplomatlar da önemli ölçüde saldırılara maruz kalmıştır. Örgütün Türkiye’ye yönelik ilk eylemi, 23 Mayıs 1988 günü, dönemin Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ın Siyasi Komite Toplantısı için gerçekleştirdiği Atina ziyareti öncesinde Atina Büyükelçiliği mensuplarının arabalarına karşı bombalı saldırı düzenleneceği yönünde tehdit ile gerçekleştirilmiştir. Daha sonra Türkiye, örgütün adını 16 Temmuz 1991 tarihinde Atina Büyükelçiliği servis aracına bomba yerleştirmesi sonucu meydana gelen patlamada duymuştu. Olay sonucu aralarında dönemin Atina Ticari Ataşesi Deniz Bölükbaşı’nın da bulunduğu üç kişi yaralanmıştı. Ancak üç ay sonra, 7 Ekim günü Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği Basın Ateşe Yardımcısı Çetin Görgü, uğradığı silahlı saldırıdan kurtulamamıştır. 4 Temmuz 1994 yılında gerçekleştirdiği saldırıda ise büyükelçilik görevlilerinden Ömer Haluk Sipahioğlu şehit olmuştur. Yapılan balistik incelemesi neticesinde olayda kullanılan silahın Welch cinayetinde kullanılanla aynı silah olduğu tespit edilmiştir.(3) R 17 Kasım’daki sır perdesi CUNTAYA KARŞI DİRENİŞ 17 Kasım örgütünün kökeni Yunanistan’da 1967–1975 yılları arasında faaliyet gösteren cunta dönemine dayanıyor. 70’li yılların başında cuntaya karşı başlayan öğrenci sendika hareketleri 1973 yılında doruk noktasına ulaşmıştı. Atina Üniversitesi Hukuk bölümü öğrencilerinin boykot gösterileriyle başlayan olaylar 73 Kasım’ında Atina Politeknik’e (Atina Ulusal Teknik Üniversitesi) sıçradı. 14 Kasım günü okulun öğrencileri askerî rejime karşı eylemlere ve boykotlara başladı. Üniversitenin girişlerine barikatlar kuran öğrenciler, kampusun içinden radyo yayınına başladı. Radyo’dan kendilerinin Yunan halkının sesi olduğunu ilan ederek tüm Yunanistan’ı askerî dikta yönetimine karşı harekete davet ettiler. Olayların yatıştırılamaması sonucu 17 Kasım günü askerî birlikler okulun girişindeki barikatları yıkarak içeri girdi. Kısa sürede ordunun üniversiteyi tamamen ele geçirmesi sonucu olaylar sona erdi. Ancak bilanço hiç iç açıcı değildi. Resmi kayıtlara göre öğrencilerden ölen kimse olmamasına rağmen kampus dışında 24 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce insan yaralanmıştı. Örgüt, askerî yönetimin sonunu hazırlayan bu olaydan esinlenerek ismini o günün anısına ithaf ederek 17 Kasım olarak belirledi. 17 Kasım terör örgütü, Yunanistan’daki ABD’liler ve Türk görevlilerin yanı sıra bazı sosyalist politikacılara yönelik saldırılarla da gündeme geldi. Örgüte yönelik operasyonlar yapılmasına ve bazı yargılamalara karşın sır perdesi henüz SIR PERDESİ Yunan polisi 2002 yılından itibaren örgüt aralanabilmiş değil. mensuplarına yönelik operasyonlarda başarılı gelmişti. Ksiros ise ısrarla Yiotopulos’un örgütün "Lambros" kod adlı lideri olduğunu belirtmişti. Uzmanlar, Yiotopulos’un bu tavrındaki amacının terörist olarak değil bir siyasi suçlu olarak yargılanmak istemesine bağlamıştı.(2) SOYGUNCULUKTAN TERÖRİZME Örgüt kurulduğu 1973 yılından itibaren iki sene AYDIN TERÖRİSTLER Epanastatiki Organosi dekaefta Noemvri (17 Kasım Devrimci Örgütü) adıyla 1973 yılında kurulan ve hücre tipi biçimlenme gösteren örgüt kendini Marksist devrimci olarak nitelerken, amacını Yunanistan’daki mevcut rejimin kaba güç yardımıyla Haluk devrilmesi, yerine sosyalizme dayalı bir Sipahioğlu politik sistem ve hükümet kurulması, Çetin Görgü Yunanistan’ın NATO’dan çıkarılması ve Avrupa Birliği ile ilişkilerinin koparılması, boyunca kendisine finansman sağlamaya çalıştı. Bunun Yunanistan’da bulunan ABD üslerinin kapatılması, için ise en kestirme yol olan banka soygunculuğunu Kıbrıs’taki (sözde) Türk işgaline son verilmesi olarak seçti. O dönemlerde adî vaka gibi gözüken bir takım belirlemişti.(1) Düşmanlarını ise emperyalistler, banka soygunlarını aslında örgütün gerçekleştirdiğini sömürgeciler ve başta Türkiye ile ABD olmak üzere daha sonraki yıllarda yakalanan üyeleri itiraf etti. Yunan tüm NATO olarak ilan etmişti. basını 1980–2000 yılları arasında örgütün banka Uzmanlar, 17 Kasım’ın yirmi kişilik çekirdek soygunlarından iki milyar drahmi yani yaklaşık altı kadrosunun bulunduğunu ve içlerinde öğretmen, milyon avro gelir sağladığını duyurmuştu. doktor, gazeteci, akademisyen gibi aydın kişilerin Terör örgütü olarak ise adını ilk defa 23 Aralık 1975 olduğunu tahmin etmektedir. Nitekim 2002 yılında yılında CIA’nın Atina istasyon şefi Richard Welch’i Yunan polisi, örgüt liderinin Prof. Dr. Aleksandros öldürerek duyurmuştu. 1981 yılına kadar üç tane eylem Yiotopulos olduğuna dair ciddi deliller ele geçirdiğini gerçekleştiren örgütün faaliyetleri o yıldan itibaren açıklamıştı. Yiotopulos iddiaların tümünü reddederken sosyalist PASOK’un iktidara gelmesiyle hızla arttı. emniyetteki yüzleşme sırasında örgütün itirafçısı, baş Hedefleri daha çok NATO yanlısı veya sağ görüşlü tetikçilerden Hristodulos Ksiros’u tanımamazlıktan sonuçlar elde etti. Yakalanan üyelerden birinin itirafçı olması sayesinde örgütün beyin takımı kısa sürede ele geçirildi. Ancak otuz yıla yakın bir süre izine rastlanmayan bu örgütün bir anda çözülmesi kafalarda birtakım soru işaretleri bıraktı. Zira örgütün hem beyin takımını hem de tetikçiliğini yapan üyelerinin sadece yirmi beş kişiden ibaret olması, üyelerinin doktor, öğretmen, gazeteci ve akademisyen gibi aydın zümreden olması ve de örgütün büyüme, sempatizan kazanma gibi bir arzusunun olmaması dikkat çekici bir durumdu. Eylemlerde kullanılan silahların sadece Yunan ordusu ve polisleri tarafından kullanılan silahlar olmasını Yunan makamları "Yunan ordusundan çaldığı silahlarla malzeme tedarik ediyor" şeklinde açıklasa da eski Doğu Alman istihbarat servisi Stassi’nin dokümanlarında 17 Kasım’ın silah ve patlayıcı madde kaçakçılığı yaptığı yazmaktadır. Abu Nidal, Alman Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF), Fransa'da Doğrudan Eylem (AD) ve Belçika'daki Savaşan Komünist Hücreler (CCC) gibi örgütlerle de ilişki içinde olduğu Yunan basını tarafından iddia edilmektedir.(4) Türk kamuoyunun fazla yakından tanımadığı 17 Kasım, faaliyet gösterdiği dönemde kayıtlara geçen yüz üç eylem gerçekleştirmiş ve bunların yetmiş beşinde içlerinde Yunanistan’ın şimdiki Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis’nin kocası politikacı Pavlos Bakoyannis’nin de bulunduğu Yunan siyasetçilerini, ordu mensuplarını ve işadamlarını hedef almıştır. Buna rağmen örgütün üzerine gidilmekte zorluk çekilmiş, üyeleri sanılanın aksine müebbet hapisle değil, on beş ila yirmi yıl arasında değişen cezalara çarptırılmıştır. Sadece yirmi beş kişiden oluşan böyle bir örgütün yıllarca iz bırakmadan büyük eylemler gerçekleştirebilmesi ise üzerinde uzun uzun düşünülmesini gerektiren bir olgudur. Dipnotlar: 1 www.angelfire.com/dc/arastirma/17kasim.htm 45k 1 www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=43862 26k